FBE- Savunma Teknolojileri Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Başlık ile FBE- Savunma Teknolojileri Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge3. Nesil Mobil İletişim Endüstrisi İçin Gelecek Senaryoları Planlaması Ve Senaryo Tabanlı Strateji Geliştirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Gençay, Barış ; Polat, Seçkin ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyBu çalışmanın amacı, Gelecek Senaryoları Planlaması düşüncesinin sistematik ve bilimsel uygulamasını göstermek ve örnek olarak 3. Nesil Mobil İletişim Endüstrisini kullanarak, bu endüstrinin orta vadede belirsiz geleceğini analitik yöntemlerle tahmin etmek ve yine bilimsel metotlarla Stratejik Yönetim düşüncesinin temellerini kullanarak bu pazardaki oyuncuları, analiz sonucunda elde edilen geleceğe hazırlayacak stratejileri üretmektir. Çalışma temel olarak 2 farklı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Senaryo Planlama metodolojisi kullanılarak incelenen endüstriye ait gelecek senaryoları, temellerini Michel GODET in attığı MICMAC, MACTOR, ve SMIC yöntemleriyle elde edilecektir. Bir sonraki bölümde ise Stratejik Yönetim ekollerinden Porter in Genel Stratejileri ve BCG nin Büyüme/Pazar Payı Matrisleri kullanılarak senaryo tabanlı strateji geliştirme araçları incelenecek ve seçilen konuya uygulanarak 3. Nesil Mobil İletişim Teknolojisini kullanan mobil iletişim operatörleri ile altyapı ve cihaz üreticileri için senaryo tabanlı gelecek stratejileri geliştirilecektir.
-
ÖgeAeroelastic analysis of 2 dof typical airfoil section modeled with shape memory alloy springs(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Dağlı, Osman ; Kaya, Metin Orhan ; 634690 ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologySon yıllarda, havacılık, savunma ve ileri imalat sanayileri için yüksek performanslı yapısal ve mekanik sistemlere olan güçlü talep, ileri malzemelerin gelişimini teşvik etmiştir. Genel olarak, klasik malzemeler, çevre ortamdaki değişikliklere cevap veremedikleri ve edimsel olarak tasarlanmadıkları hizmet koşullarında çalışamayacakları anlamında pasiftir. Bu nedenle, değişken çalışma koşulları tüm pratik uygulamalarda ortaya çıkabileceğinden, elastodinamik tepkisi geniş bir hizmet yelpazesi altında gerçek zamanlı olarak en uygun şekilde uyarlanabilen ileri aktif malzemelerin gelişimine önemli bir ihtiyaç vardır. Örneğin, akıllı malzemeler ve yapılar hem piezoelektrik malzemeler ve şekil hafızalı alaşımlar (ŞHA) tarafından sunulan güçlü özelliklerden hem de algılama özelliklerinden faydalanır. Şekil hafızalı alaşımlar, başlangıçta uygun termomekanik koşullar altında şekli bozulursa veya şekillendirilirlerse, daha yüksek bir sıcaklığa ısıtıldıktan sonra başlangıç şekilleri geri kazanılabilir. Alaşım malzemesi özelliklerine ve dış koşullara bağlı olarak, şekil geri kazanımı iki şekilde gerçekleşebilir:\\ - Malzeme düşük sıcaklıkta şekli bozulursa, ayırt edici bir sıcaklığın üzerine ısıtılarak başlangıç şekli geri kazanılabilir. Bu özellik şekil hafızası etkisi (ŞHE) olarak bilinir;\\ - Malzeme yüksek sıcaklıkta şekli bozulursa, uygulanan yük kaldırılarak başlangıç şekli geri kazanılabilir. Bu özellik süperelastisite olarak bilinir.\\ Şekil hafızalı alaşımlar ayrıca martensitik durumda ve iki fazlı durumda yüksek bir sönümleme yetisine sahiptir. Mekanik enerjinin ısıya dönüşümünü içeren sönümleme yetisi, sadece şekil hafızalı alaşımlara özgü ayırt edici bir davranış değildir. Tüm malzemeler bu özelliği sergiler. Fakat, ŞHAlar standart malzemelerinkinden daha büyük bir sönümleme yetisi sergilerler. Süperelastik yükleme ve boşaltma arasındaki gerilim histerezisinin bir sonucu olarak fazla enerji sönümlenir. Aeroelastisite; bir çalışma konusu olarak, aerodinamik kuvvetler ile elastik bir yapının tepki kuvvetleri arasındaki etkileşimleri açıklar. Aerodinamik kuvvetler elastik bir yapının şeklini bozar ve yapının şekil değişimi, üzerine etkiyen aerodinamik kuvvetlerin doğasını değiştirir. Dinamik bir sistemde, bu kuvvetler birbirlerini geri besleyebilir ve bazen karmaşık ve tahmin edilmesi zor tepkilere neden olabilir. Belirli koşullar altında, dinamik sistemin geri besleme yapısı, çırpınma (flutter) gibi yapıda fiziksel hasara sebep olan kararsızlıklara yol açabilir. Aeroelastisite alanında, en tehlikeli fiziksel olgu olan çırpınma, aerodinamik, yapısal ve atalet kuvvetlerinin etkileşime girdiği ve gittikçe artarak bir kanat yapısının kontrolden çıkmasına neden olan dinamik bir kararsızlıkdır. Bu olgu, yıkıcı yapısal arızalara ve uçaklarda şiddetli hasarlara neden olur. ŞHAlar, şekil değişimlerinin faydalı seviyeye kadar geri kazanımına sahip özel malzemelerdir. Temel olarak, ŞHAlar, bazı yüklemelerden kaynaklanan bozulmuş şeklini başlangıç durumuna geri getirebilir. Bu özellik, enerji dağılımı ve pasif titreşim kontrolü sağlar. Bu bağlamda, kanatlarda oluşabilecek tehlikeli seviyedeki salınımların sönümlendirilmesinde şekil hafızalı alaşımların süperelastik özelliklerinden faydalanılabilir. Salınımların yaratabileceği yüksek seviyedeki enerji soğurularak çırpınma oluşumu bir miktar geciktirilebilir veya sınır çevrimli salınımlara (SÇS) dönüştürülebilir. Bu tezin temel fikri iki serbestlik dereceli iki boyutlu aeroelastik tipik kanat kesitinin yunuslama ve dalma yaylarıyla örneklenmesi, sayısal çözümlemesi, yazınla karşılaştırılması ve doğrulanmasıdır. Asıl amaç ise, şekil hafızalı alaşımın süperelastik histerezisinin bir uçak kanadı kesitinin aeroelastik davranışları üzerindeki etkilerini incelemektir. ŞHAlar, genellikle ŞHE ve süperelastisite olarak adlandırılan, diğer malzemelerin aksine özel doğrusal olmayan bir özellik gösterir. Bu özellik, şekil hafızalı alaşıma özel ısıl ve mekanik yükler altında, martezit fazdan östenit faza veya östenit fazdan martenzit faza doğru olan faz dönüşümünün bir sonucu olarak ortaya çıkar ve bu dönüşüm işlemi, doğrulanmış ve uygulanabilir bir örnekle tanımlanır. Bu bağlamda, ŞHAlar için kayma gerilimi ve kayma şekil değişimini içeren bir boyutlu Liang-Rogers örneği kullanılmıştır. İlk olarak, Nitinol olarak da adlandırılan Ni-Ti alaşımı, en iyi tepki, mükemmel yapısal ve işlenebilirlik özellikleri nedeniyle bu çalışmada kullanılmak üzere ŞHA malzemesi olarak seçilmiştir. Bununla birlikte, aeroelastik tipik kanat kesitindeki doğrusal yaylarla değiştirmek için Nitinol ŞHA malzemesi helisel yay olarak örneklenmiştir. ŞHA yayının, doğrusal iki serbestlik dereceli iki boyutlu aeroelastik tipik kanat kesitinin hareket denklemine dahil edilmesinin etkileri araştırılmıştır. Araştırmamızda dalma yer değiştirmesinin, yunuslama yer değiştirmesine göre etkileri küçük olup gözlemlemesi zor olacağından dolayı sadece yunuslama yayı ŞHA yayıyla değiştirilmiştir. Ayrıca, aerodinamik yükleri belirtmek amacıyla, düzensiz aerodinamik örnek kullanılmıştır. Daha sonra, elde edilen hareket denklemleri sistemi, klasik integrasyon şemaları ile çözmek ve sonuçları elde etmek için durum-uzay formunda yazılmıştır. Tüm sistemi çözmek için klasik integrasyon yöntemlerinden biri olan dördüncü dereceden Runge-Kutta yöntemi seçilmiştir. İkinci aşamada, hareket denklemi sistemleri doğrusal çelik yaylar baz alınarak çözülmüş ve sistemin doğal davranışları, doğal frekansları ve özdeğer çözümlemesi yapılarak doğrusal çırpınma hızı belirlenmiştir. Daha sonra denklemler sistemi, her iki yay için çözülmüş, doğrusal çelik yay ve ŞHA yayının cevapları karşılaştırılmıştır. Üçüncü aşamada, doğal süperelastik yani sönümleyici ve dağıtıcı özelliklerini göstermesi için gerekli olan koşullar şekil hafızalı alaşıma uygulanmıştır. Bunlar östenit faz geçişinin bittiği sabit sıcaklık ve doğrusal olmayan özelliğinin açığa çıkması için gereken kritik kayma gerilmesi büyüklüğüdür. Bu kayma gerilmesi büyüklüğüne ulaşabilmek için yunuslama yaylarına harici ön yüklemeler uygulanmıştır. Daha sonra, Ni-Ti ŞHA yayının aeroelastik sistemin çırpınma ve çırpınma sonrası davranışlarının sonuçları çözümlenmiştir. Ardından elde edilen cevapların, önceki çalışmalarla eşleşip eşleşmedikleri karşılaştırılmıştır. Çözümlerin sonuçları incelendiğinde, ŞHA yaylarının kritik kayma gerilmesine ulaşılmadığında doğrusal çelik yay gibi davrandığı ve sönümleyici ve dağıtıcı özelliklerini açığa çıkarmadığı gözlemlenmiştir. ŞHA yaylarının süperelastik histerezisinden, kararsız büyüyen salınımları bastırmak ve bazı farklı hava akış hızlarında kabul edilebilir sınır döngü salınımları (LCO) oluşturmak için verimli bir şekilde faydalanıldığı görülmüştür.
-
ÖgeAfet Durumları İçin Seyyar Hastane Yeri Seçimi: İstanbul'dan Bir Vaka Çalışması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-10-23) Vafaei, Nazanin ; Öztayşi, Başar ; 10047743 ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyNoise, Artan popülasyon büyüklüğü ve yeteri kadar sağlık yardımının olmayışı, volkanik patlamalar, tayfun, tropikal hortum, kasırga, deprem, toprak kayması ve savaş gibi felaketlerde afet yöneticisi ve büyükşehirliler için en önemli problemdir. Afet genel olarak deprem vb. korkunç olaylardan kaynaklanan ve can ve mal kaybına yol açacak ciddi felaketler olarak tanımlanmaktadır. Afet yönetimi, kaynakların kaybını azaltmak için toplumun veya halkın gücünü geliştirmektedir. Bu anlamda afet yöneticisi, afetlerle yüz yüze kalmakta ve afetlerde tepki vermek için tesislerin hazırlanmasında önemli role sahiptir. Güvenilir, kesin ve güncel bilgiler afet öncesinde, sırasında ve sonrasında başarılı tepkiler vermede afet yöneticilerine yardım etmektedir. Farklı bölümlerde bilgileri paylaşma, koordine etme ve kolaylaştırma da afet yöneticilerinin diğer görevleri olarak sıralanabilir. Yüzyıllardır depremler Türkiye’de can ve mal kayıplarına sebep olan felaketlerin basında gelmektedir. Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve sanayi merkezi olan İstanbul’da da deprem tehlikesi oldukça yüksektir. İstanbul’un kentsel yapılasmasına bakıldığında bağlı ilçelerinin birbirinden çok farklı özellikler gösterdiği görülmektedir. Bu nedenle ilçelerin detaylı deprem tehlike analizlerine dayanan kapsamlı zarar azaltma planlarının hazırlanması gerekmektedir. Gecmis depremlerden elde edilen verilerin duzenli ve yeterli olmaması nedeniyle binaların ve diğer yapıların hasar gorebilirlikleri hakkında cok doğru ve yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle yapıların hasar gorebilirlik modelleri tekil binalardan cok bina toplulukları hakkında bilgiler vermektedir. Bu calısmada yararlanılan hasar gorebilirlik analizi yardımıyla elde edilen değerler nufus-bina iliskileri kullanılarak analiz edilmis ve su sonuclar elde edilmistir. Türkiye yüzyıllardır depremler nedeniyle can ve mal kayıplarına uğrayan ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Bunun en önemli nedeni Türkiye’nin aktif deprem kusağında bulunmasıdır. Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Marmara denizindeki uzantısından dolayı, ekonomik, kültürel ve sanayi merkezi olan İstanbul’da deprem tehlikesi oldukça yüksektir. Tarihsel depremlere ve Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun yapısına bakıldığında İstanbul’da 1999 yılından sonra 30 yıl içerisinde büyüklüğü 7 ve üzerinde bir depremin gerçeklesmesi olasılığı yüzde 70 olarak hesaplanmaktadır. Ayrıca, istanbul gibi büyük bir metropol alanın çok hızlı ve plansız kentlesmesi, sartnamelere uymayan insaat uygulamaları, yetersiz altyapı ve çevresel bozulmalar nedeniyle deprem riski oldukça artmaktadır. Bu nedenle İstanbul’un deprem öncesinde acil müdahale planlamasının yapılması, ilk yardım ve acil barınma ihtiyaçlarının belirlenebilmesi gerekmektedir. Bu çalısmanın amacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak Besiktas ilçesinin deprem riskine karsı hazır olup olmadığının ve cevap verebilme potansiyelinin arastırılması ile kapsamlı zarar azaltma planlarına altlık olusturacak analizlerin yapılmasıdır. Böylece deprem sonrası ilçede yasayanlara toplanma ve çadır alanları gösterilmesi, yaralılar için en yakın ilk yardım ve acil müdahale merkezlerinin belirlenmesine çalısılmıstır. Afete hazır olmanın önemi, afetlerin önceki yıllardaki etkisi ve acil durumlarda tıbbi servislerin önemi bize acil sahra hastanelerinin uygun yer seçimini konusuna yönlendirmektedir. Acil durumlarda çok kriterli karar verme (ÇKKV) ve coğrafi bilgi sistemlerini (CBS) beraber kullanma daha iyi bir seçim yapmamıza yardımcı olabilir. Coğrafi bilgi sistemleri (CBS), konumsal giriş verilerinden haritalar elde eden bir görsel sistemdir. Bir harita okuyucu ile haritalara varlık kapsamında katmanlar eklemektedir ve bunlardan belli bir proje için gereken bilgilere dayalı ticari haritalar elde etmektedir. Coğrafi bilgi sistemleri sonuçları azaltma, tespit etme, iyileştirme ve kurtarma gibi aşamalardan oluşan afetlerin farklı aşamaları için önemli bir role sahiptir. AHP (Analitik Hiyerarşi Prosesi), matematik ve psikolojiye dayanan bazı teknikler ile kompleks problemlerin çözülmesinde kullanılan ve uygulanan çok kriterli karar verme araçlarından en önemlilerinden biridir. AHP ile problem, hiyerarşik olarak daha basit alt problemlere ayrıştırılır ve karar verici bu problemleri ayrı ayrı analiz eder. Bu metotta, karar verici alternatif ve kriterleri beraber (birini diğer ikisiyle) karşılaştırır. Çevre ve deprem duyarlı bir planlama yaklaşımı, planlama öncesinde jeoçevresel değerlendirmeye dayalı bir uygunluk değerlendirmesini gerektirir. Uygunluk değerlendirme analizlerinde ise, farklı disiplinlere ait mekansal veri ve bilgiler birlikte sentezlenmelidir. Bu analizlerde jeoçevresel kriterlerin önceliği ve ağırlığı arazi kullanımının türüne göre değişir. Coğrafi bilgi sistemleri (CBS), çoklu kriter analiz yöntemleriyle entegre edilerek, en doğru arazi kullanımının seçiminde mekansal ve mekansal olmayan verilerin birlikte analiz ve sentezini yaparak, jeoçevresel kriterlerin öncelik ve ağırlıklarının belirlenmesini sağlar. Nihayetinde, Coğrafi bilgi sistemleri (CBS) ve Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemlerini birleştirecek çok kriterli karar verme prosesi uygulanmıştır ve bu metot İstanbul kenti sahra hastanesi optimum yerinin belirlenmesinde kullanılmıştır. İstanbul, Boğaz ve Avrupa-Asya’da bulunan Marmara Denizi’nde konumlanan Türkiye’nin en önemli ve büyük kentlerinden biridir. Bu çalışma için, Avrupa bölgesinin Boğaz kıyısında bulunan Beşiktaş semti örnek olay olarak seçilmiştir. Beşiktaş’ın nüfusu TUİK 2013 verilerine göre 1,865,750 ‘tir ve İstanbul’un en küçük ve önemli semtlerinden biri yapan 21 km2 (8 mil kare) alanı kapsamaktadır. Bu alanda deprem olma riski oldukça yüksek olup belediyenin olası afetlere karşı gereken tesisleri hazırlaması gerekmektedir. Besiktas İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan, bünyesinde 7 üniversite kampüsü, 1900 den fazla tarihi eser ve birçok bankanın genel merkezlerini bulunduran, ekonomik, kültürel ve tarihi bakımdan büyük önem tasıyan bir ilçesidir. Bunun yanında ana ulasım güzergâhları Beşiktaş ilçesinde bulunmakta ve günlük nüfusu 2 milyonlara ulasmaktadır. Bu nedenle böyle bir bölgenin risk analizinin yapılması zorunludur. Bu çalışmada kriter olarak ana arterlere uzaklık, mevcut hastanelere uzaklık, popülasyon yoğunluğu, operasyon süreleri ve yatak kapasitesi olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, Beşiktaş’ta bulunan 5 alternatif park da sahra hastanesi alanı seçimi bakımından karşılaştırılmıştır. Bu çalışma İstanbul’da afet durumunda sahra hastanesi en iyi yer seçimi için AHP ve CBS yöntemlerini kapsayan özel bir metot içermektedir. Bu çalışma optimal sahra hastanesi yeri belirlenmesi için AHP ve CBS yöntemlerini birleştirmektedir. Bu çalışmada, önce alternatifler tanımlanmış, sahra hastanesi en iyi yer seçimi için değerlendirme kriterleri belirlenmiş, en iyi yer seçimi tahmininde AHP ve CBS’ nin rolü tanımlanmış ve İstanbul- Beşiktaş bölgesi için en iyi sahra hastanesi seçimi örnek olay sonuçları verilmiştir. Kriterlerin önemi, örnek olayımızdaki faktörleri değerlendiren afet yönetimi konusunda uzman 3 akademisyen tarafından belirlenmiştir. Sahra hastanesi için en iyi yer seçimini kolaylaştırma, AHP ve güçlü görselleriyle öne çıkan CBS ‘nin birleşimiyle desteklenen karar verme metodolojisi kullanılarak sağlanmıştır. Bu kombinasyon afet durumunda karar vermede afet yönetimi gücünü geliştirmek için sahra hastanesi yeri seçimi alternatiflerinin değerlendirilmesinde güçlü bir yöntem sağlamaktadır. Acil durum yönetiminde AHP ve CBS etkileşimi üzerine çalışılmış ve bu üç durumu aynı zamanda ele alan bir model elde edilmiştir. Acil durumlarda karar vermede ve hızlı tepki vermede kriterlerin kesin olarak tanımlanması, analizi ve değerlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu çalışma, konumsal verinin karar vericilerin ve afet yöneticilerinin toplumu afetlere karşı hazırlayan bazı eylemler için karar almada nasıl yardımcı olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu, İstanbul’un Beşiktaş semti sahra hastanesi için en iyi yer seçimini belirleyecektir. Bu çalışma analizi daha iyi yapacak ArcGIS yazılımını kullanarak görsel açıdan güçlü haritalar elde etmektedir. Ayrıca, Expert Choice yazılımını kullanarak gelişmeci bir karar verme modeli sunmaktadır. Bu model afet ve acil durum anında can kaybını önleme adına karar verme prosesini geliştirmektedir. Bu çalışmada CBS ile ilişkili ArcGIS 10.2 yazılımı kullanılmıştır. Bu yazılım kullanılarak ilgili popülasyon verisini Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hazırlanan verilerden alınarak analiz yapılmıştır. Ayrıca, İstanbul haritasının hücresel verilerine, yol ağ haritalarına ve hastanelere Ulaşım Planlama Müdürlüğünden alınan verilere ihtiyaç duyulmuştur. Buna ek olarak park koordinat eksen verileri Beşiktaş Belediyesi tarafından alınmıştır. ArcGIS’te veriler tanıtılıp dönüştürüldükten sonra, kriter öncelik ve ağırlıklarını tanımlamak için Expert Choice 11 kullanılarak bir AHP modeli oluşturulmuştur. Sahra hastanesi kurmak için en uygun yer Yıldız Parkı olarak belirlenmiştir. Öncelik sırasıyla Prof. Dr. Aykut Parkı, Beşiktaş Sanatçılar Parkı, Ulus Parkı ve Cemil Topuzlu Parkı da Beşiktaş’ta sahra hastanesi kurmak için en iyi bölgeler olarak seçilmiştir. (Şekil 6.12). Bu parkların ağırlıkları sırasıyla 0.368, 0.249, 0.167, 0.157 ve 0.060’tır. Tüm öncelikler belirlendikten sonra, duyarlılık analizi kullanılmıştır. Duyarlılık analiziyle amaç altında bulunan kriterlere göre alternatiflerin duyarlılığı gösterilmiştir. Duyarlılık analizinin 5 çeşidi mevcuttur: Dinamik, Performans, Gradyan, Başa baş ve İki Boyutlu (2D). Oluşturulan modele her bir kriterin önemi ve rolüyle belirlenmiş belirli bir katkısı bulunmaktadır. Dinamik duyarlılık analizinden en önemli kriter olarak 40.9% katkıyla popülasyon yoğunluğu bulunmuştur. Ayrıca, ana arterlere uzaklık da 5.4% katkıyla en az öneme sahip kriter olarak belirlenmiştir. Diğer kriterler bu iki kriter arasındadır. Diğer kriterlerin katkıları 23.4% katkıyla hastaneye uzaklık, 18.7% katkıyla operasyon süresi ve 11.5% katkıyla yatak kapasitesi olarak hesaplanmıştır. Duyarlılık analizi performansından kriter katkı oranında yapılan küçük bir değişim sonucu etkilememektedir. Bu da modelin güvenilir olduğunu göstermektedir. Bu çalışma sahra hastanesi planlaması için ana faktörleri analiz etmiş ve CBS-GIS tabanlı özel bir planlama modeli önermiştir. İstanbul Belediyesi’nden alınan verilerle CBS kullanılarak hazırlanan AHP modeli önerilmiştir. CBS’ nin ArcGIS yazılımının araçlarından biri olan Buffer Metodu ile görsel haritaların oluşturulmasında bu modele yadsınamaz bir katkısı bulunmaktadır.
-
ÖgeAksiyomatik Tasarım İlkeleri İle Askeri Lojistik Ağı Tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-05-24) Danaci, Tugba ; Durmusoglu, Bulent ; Savunma Teknolojileri ; Defence Technologyİnsanoğlu çıkarlarını devam ettirebilmek, korumak ya da yeni kazanımlar elde etmek adına, sürekli savaşmıştır. Teknoloji en çok savaş zamanlarında gelişmiştir. Teknoloji geliştikçe, değiştikçe, kendisiyle beraber savaşma yöntemlerini şekillerini de değiştirdi. Fakat bu değişimlerin nasıl kullanıldığı savaşı kazananı belirlemektedir. Özellikle sahip olunan kaynakları nasıl, nerede, ne miktarda ve ne zaman kullanılacağı başarıyı getirmektedir. Askeri lojistik kuvvetlerin ve silahların temini, sevkıyatı, koşullandırılması, bakımı ve geri çekilmesini ifade etmektedir. Bu çalışmada aksiyomatik tasarım ilkeleri ile askeri lojistik ağı tasarımı yapılmıştır. Aksiyomatik tasarım, müşteri ihtiyaçlarının fonksiyonel gereklilikler şeklinde ifade edilmesini, fonskiyonel gerekliliklerin gerçekleşmesi için gereken tasarım parametrelerini ve bunlar arasındaki matematiksel ifadeyi göstermektedir. Askeri lojistik insan ve ekipman lojistiğini içermesine rağmen bu çalışmada sadece ekipman lojistiği tasarımı yapılmıştır. Ayrıca savaş meydanındaki lojistik yerine, ulusal lojistik olarak da tanımlanan, savaş alanına kadar olan lojistik üzerinde durulmuştur. Tasarım dört alt baslıkta yapılmıştır: temin etme, depolama, dağıtım ve bakım-onarım. Satın almada önemli olan müşterinin gereksinim duyduğu ürünü doğru zamanda, doğru miktarda uygun fiyata ve istenilen özelliklerde satın almaktır. Maliyet kalemi değişken ürün maliyeti, taşıma maliyeti ve sabit maliyetten oluşmaktadır. Maliyeti düşürmek için, konsolidasyon, dış kaynak kullanımı ya da talepleri azaltma yollarına başvurulabilir. Fiyat analizleri yapılarak ürün değişken fiyatı optimize edilmeye çalışılmalıdır. Ayrıca stoktaki ürünlerin özellikleri tam bilinmelidir. Ürün özellikleri derken miktar ve kalite kastedilmektedir. Yeni alımlardan önce depodaki ürünler kullanılmalı, üründe modifikasyonlar yapılarak istenilen kalite standartlarına getirmeye çalışılmalıdır. İstenilen kalite standartları ise olası düşmanın ekipmanlarının kalitesine ve miktarına bağlıdır. Bu bilgilerin elde edilmesi için casusluk yapılmalı ve elde edilen bilgilerin doğru kullanımı için de çok hassas biçimde tahmin etme metodlari geliştirilmelidir. Askeri lojistikte en önemli sorunlardan bir tanesi depolama standartlarının sağlanamamasıdır. Depolamada maliyetleri düsürmek ve envanter kullanımını arttırmak amaçlanmaktadır. Maliyeti azaltmak için dış kaynak kullanımı ya da konsolidasyon yöntemleriyle sabit maliyetler ve yönetim maliyetleri düşürülmeli; envanter seviyesi ve envanter hareketleri azaltılmalıdır. Envanter seviyesi sadece depoda bulunan envanteri değil, taşıma halindeki envanteri, tadilattaki envanteri ve savaş alanındaki envanteri de içermektedir. Askeri sistemlerde savaş olasılıklarına karşı bazı ekipmanlar tehlike bölgelerine yakın yerlere konumlandırılırlar. Önemli olan ne miktarda hangi üründen nerede depolanacağı, bu ürünlerin ne sıklıkta bakıma tabi tutulacağı, saklama koşullarının neler olacağıdır. üçüncü basamağı ulaştırma tasarımı oluşturmaktadır. Askeri dağıtım; savaş alanı dağıtım ve savaş alanına kadar dağıtım olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Dağıtımda önemli olan zamanında ve düşük maliyette olmasıdır. Ölçek ekonomisi ve mesafe ekonomisi dikkate alınarak maliyet azaltılabilir. Rota optimizasyonu ve taşıma yönteminde esneklikler arttırılarak zamanında ulaştırma sağlanabilir. En son tasarım basamağı bakım onarım faaliyetleridir. Askerler tarafından sahada bakımı yapılamayan ürünler belirli bakım merkezlerine gönderilmektedirler. Bakımda önemli olan maliyetlerin düşürülmesi ve riskin azaltılmasıdır. Riskin azaltılması için ürünler kısa surede bakımdan geçirilmeli ve tamir edilmeli, tamir prosesleri oluşturulmalı ve kontroller sıkı yapılmalıdır. Maliyetleri azaltmak için önleyici ve tahmin edici bakim yöntemleri ile ekipmanlardaki bozulmalar azaltılabilir. Dış kaynak kullanımı ile yönetim maliyetleri ve personel maliyetleri sıfırlanabilir. Çalışmada örnek askeri sistem olarak Amerika Birleşik devletleri savunma bakanlığının yayımlamış olduğu kaynaklardan faydalanılmıştır.
-
ÖgeAkımsız Nikel Fosfor/nikel Bor Dubleks Kaplamaların Korozyon Ve Aşınma Dirençlerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-12-18) Dil, Gökçe ; Gökşenli, Ali ; 450904 ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologySon 60 yılda ortaya çıkan akımsız kaplamalar, alışıldık elektrolitik kaplamalara alternatif oluşturmaktadır. Dışarıdan herhangi bir elektrik ihtiyacına gerek duymadan gerçekleşen otokatalitik akımsız kaplamalar, içeriğindeki bileşenlerin değişmesiyle sonuçta elde edilen özelliklerin de değişmesini sağlamaktadır. Yüksek sertlik, iyi korozyon ve aşınma dirençleri, yorulmaya etkileri gibi gelişen malzeme teknolojisinde önemli özelliklerin sağlanmasıyla akımsız kaplamalar günümüzde geleceği açık bir yüzey mühendisliği konusudur. Sağladığı üstün mekanik ve elektrokimyasal özelliklerin yanı sıra elektrolitik kaplamalara göre bir diğer avantajı da yüzey geometrisinden bağımsız kaplama yapılabilmesidir. Yarı kapalı geometriler, borular ve karmaşık yüzey şekillerinin kaplama kalınlıkları her yüzeyde aynı olmaktadır. Bunun yanında uygun ön işlemler kullanıldığında sadece metallere değil plastiklere, ametallere ve farklı malzeme çeşitlerine de uygulanabilmektedir. Uygulama alanları uçak-uzay teknolojisinden dekorasyona kadar geniş bir yelpazeye yayılmıştır. En geniş kullanımlı olan akımsız kaplama çeşitleri Ni-P ve Ni-B kaplamalarıdır. Ni-P ticari şekilde yaygın kullanılsa da Ni-B üstün sertliğiyle krom kaplamaların alternatifi olarak gözükmektedir. Ni-B kaplamaların ticari bir bileşimi piyasada bulunmamasına rağmen malzeme mühendisliği alanında çok çeşitli indirgeyicilerle hazırlanan kaplama banyoları Ni-B kaplamaları her zaman göz önünde ve geliştirilmeye hazır tutmuştur. Her iki kaplamanın özellikleri alaşımlandırma yoluyla daha da iyileştirilebilir. Bunun yanında dubleks kaplama denilen iki farklı kaplama birbirinin üzerine de yapılabilir. Dubleks kaplama çok çeşitli şekillerde yapılabilir. İki farklı akımsız kaplama yöntemi birbirinin üstüne yapılabilirken farklı yüzdelik oranlarda yanı kaplama türü de üst üste kaplanabilir. Alternatif olarak püskürtmeli kaplama, akımsız kaplamanın üstüne yapılabilir. Olasılıkların çok olması, kaplamanın istenen özelliklerde olması ihtimalini daha da yükseltmektedir. Bu çalışmada akımsız Ni-P, Ni-B ve dubleks hazırlanan Ni-P/Ni-B kaplamalar incelenmiştir. Üç kaplamanın ayrı ayrı ve karşılaştırılmalı olarak sertlik, aşınma ve korozyon dirençleri araştırılmıştır. Kaplamalar faz değişimleri için çeşitli sıcaklıklarda tavlanmıştır ve boş çelik üzerine gerçekleştirilen kaplamalarla tavlanmış ve tavlanmamış numuneler deneylerde karşılaştırılmıştır. Ni-B kaplama banyosu literatürde belirtilen özelliklerde hazırlanmış, Ni-P banyosu ise ticari bir firmadan satın alınmıştır. Kaplama sonucunda korozyon deneyleri yapılmıştır. Kaplamaların korozyon dirençlerini tespit etmek amacıyla iki farklı deney uygulanmıştır. İlki asidik iki ayrı çözeltide (hacimce %10’luk HCl ve %5’lik H2SO4) numunelerin bekletilmesi, diğeri ise polarizasyon deneyleridir. Daldırma banyolarında 7 gün bekletilen numunelerin ağırlık kaybı üzerinden deney sonuçlanmıştır. Polarizasyon deneyinde ise iletilen akım miktarının değişimi korozyon direncini göstermektedir. İki deneyin sonucunda da çeliğe göre çok daha iyi koruma sağlayan kaplamalar kendi aralarında da mukayese edilmiştir. Aşınma deneylerinde ise düzlem üstü top deney düzeneği kullanılarak numunelerin sürtünme katsayıları ve kuvvetleri, aşınma yüzeyleri ve aşındırıcı alümina topta hem de numunelerin üzerinde yüzey aşınma profillerinin de incelenmesiyle aşınma mekanizmaları ve aşınmaya dirençleri araştırılmıştır.
-
ÖgeAlgılayıcı Ve Eylemci Telsiz Bilgisayar Ağlarında Güç Denetimli Çoktan Çoga Yönlendirme Protokolü(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Emiroğlu, Özlem ; Harmancı, Emre ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyBu tez çalışmasında, algılayıcı ve eylemci telsiz bilgisayar ağlarında yeni bir güç denetimli çoktan çoğa yönlendirme protokolü geliştirilmiştir. Bu protokolün üç duruma göre uyarlanmış iki versiyonu vardır. Bu protokoller PARM, merkezileştirilmiş PAMR (CPAMR) ve güç denetimli PAMR (PCPAMR) olarak adlandırılır. İlk versiyon, tüm algılayıcı düğümlerin aynı miktarda güç tüketimi ile haberleştiği telsiz bilgisayar ağları için tasarlanmıştır. Bu versiyonda, veri iletim güç düzeyi ayarlanamaz veya algılayıcı düğümlerin çevreye yayılım senaryosuna göre sürekli veya algılayıcı düğümlerin yayılımından önce ya da sonra ayarlanabilir. İkinci versiyonda algılayıcı düğümler kanal durumuna ve haberleşme uzaklığına göre iletişim güçlerini kendileri ayarlayabilirler. Bu protokollerin esas amacı algılanan verinin algılayıcı düğümlerden eylemci düğümlere en az güç tüketimi ile iletilmesidir. Paket iletim sayısı ve paketlerin hedeflenen eylemci düğümlere iletilmesi için oluşan bir uçtan bir uca gecikme azaltılmıştır.
-
ÖgeAskeri insan-makine sistemlerinin performansını artırmada ergonominin rolü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Özdemir, Nurullah ; Özok, Ahmet Fahri ; 101224 ; Savunma TeknolojileriErgonomi; anatomi, fizyoloji, psikoloji, mühendislik, iş sağlığı ve yönetim bilimlerinden faydalanarak insan-makine-çevre ve malzeme arasındaki optimum etkileşimi sağlayan uygulamalı bir bilim dalıdır. Araç ve gereçlerdeki teknolojik gelişmelere paralel olarak insanın hem fiziksel hem de zihinsel yeteneklerinde de gelişmeler olmaktadır. Bu yetenekler eğitimle sağlanabilir. Etkin bir eğitim olmadan makinenin tamamen insana uydurulması imkansızdır. Uygulamalı bilimler arasında önemli bir yere sahip olan Ergonomi, askeri insan- makine sistemlerinin tasanmmda ayrı bir öneme haizdir. İnsan-makine sistemlerini oluşturan bileşenlerin ergonomik olmasıyla ancak tüm sistemin ergonomik olması sağlanabilir. Bundan dolayı bu çalışmada askeri sistemleri oluşturan alt sistemlerin ergonomik özellikleri ele alınmıştır. Askeri sistemlerin tasanmmda gerekli olan bilgiler: l.Antropometrik veriler 2.Biyomekanik performans verileri 3. Tepki zamanı verileri 4.Fizyolojik ve psikolojik veriler 5. Çevresel tepki verileri Ergonomi Bilimi, bir yandan sistemin etkinliğini artırırken diğer yandan insanın en rahat ve uygun şartlarda çalışması/görev yapması için bilimsel verileri ortaya koymaya çalışır. Daha az yorgunluk, daha az iş kazası, daha az hayat ve para kaybı, daha az hastalık ergonominin amaçlarmdandır. Ergonomi Biliminin en çok kullandığı veriler antropometrik verilerdir. Antropometri bir disiplin olarak insan vücudunun boyutlarını konu alır. Bir askeri sistem teknik bakımdan ne kadar iyi olursa olsun, eğer onu kullanacak olan mürettebatın ölçülerini, biyomekanik ve diğer özelliklerine uygun değilse etkin olarak kullanılamaz. Elle-ayakla kontrol edilen düğmeler, kollar, basma elemanları, kaydırmaîı düğmeler, joystickler, ateşleme düğmeleri, dümenler, başlıklar, tüm göstergeler, yatay ve düşey boyutlandırmalar mühendislik antropometrisine uygun olmalıdır. Antropometrik veriler her ülke insanına göre farklılıklar gösterir. Dolayısıyla değişik milletlerin askerlerinin ölçüleri de farklı olacaktır. Bu çalışmada Türk Askeri ile diğer ülke askerlerinin karşılaştırılması yapılmış ve bazı sonuçlara ulaşılmıştır. Ergonomik tasarımlarda ölçülerin %5-%95 sınırlar arası dikkate alınmaktadır. K Bu çalışmada, Türk Askerinin %5 ve%95 sınırlan ile diğer askerîerininki farklılık gösterdiği ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, diğer ülkelerde yapılmış sistemlerin bizim askerimize tam uygunluğu düşünülemez. Tam uygunluğun olmadığı sistemlerde, mürettebat o sistemi kullanırken bazı zorluklarla karşılaşacaktır. Bu yüzden tasarım ve tedarik aşamasında Türk Askerine uygun sistemlerin yapılmasının sağlaması gerekmektedir. Diğer yandan, titreşim, havalandırma, sıcaklık, gürültü, zehirli gazlar gibi çevresel diğer etkenler dikkate alınmalı ve mürettebatın bu değişkenlerden bağımsız olması sağlanmalıdır. Silah sistemlerinde kullanılan araç-gereçler giderek daha karmaşık hale gelmekte döneminin en yüksek teknolojisini içermektedir. Gelişmekte olan ülkeler bu sistemlerin çoğunu gelişmiş ülkelerden tedarik etmektedirler. Acaba dışarıdan alman bu sistemler o ülkenin askerine ne kadar uygundur? Türk Askeri için bütün ergonomik ölçütlerin ve prensipleri biraraya getirilmesi gerekmektedir. Bu uygunluğun sağlanması için gerek yerli ve gerekse yabancı yüklenici firmaların, kuruluşların bu ergonomik kriterlere uymaları sağlanmalıdır. Bu kriterlere uyuianlar ya da uyulamayanlar ve uyulamama sebepleri konusunda yazılı olarak rapor sunmaları konusunda sistem geliştirilmelidir.. Sonuç olarak, bir savaş uçağının kokpitinden, bir piyade tüfeğinin tetiğine ; ateşleme düğmelerinin aralarındaki açıklıktan tankın kabin tasarımına kadar tüm askeri sistemlere ergonomik pirensipler uygulanmalıdır. Tasarım aşamasında da o sistemi kullanacak olanların tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.
-
ÖgeAskeri lojistik politikalarının belirlenmesinde analitik şebeke yöntemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Erkiletlioğlu, Alican ; Ülengin, Füsun ; 101259 ; Savunma TeknolojileriLojistik destek, Silahlı Kuvvetler için en önemli konulardan biridir. Bu çalışmada, Kara Kuvvetleri Komutanlığının lojistik sistem seçme problemi Analitik Şebeke Yöntemiyle çözülmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde karar verme kavramı üzerinde durulmuş ve işletmelerde karar verme süreci ele alınmıştır. İkinci bölümde, Analitik Şebeke Yönteminin bir alt modeli diyebileceğimiz Analitik Hiyerarşi Yöntemi özetlenmiş, daha sonra da Analitik Şebeke Yöntemi anlatılmıştır. Analitik Hiyerarşi Yöntemi, hiyerarşilere bağımlı kalır, Analitik Şebeke Yöntemi ise, geri bildirimlere imkan tanır. Analitik Şebeke Yöntemi, ilk olarak problemi alt gruplara ve grupların alt öğelerine bölerek başlar. Problemi bu şekilde ayrıştırmakla, problemi etkileyen en küçük ayrıntılara kadar inilir. Daha sonra bu parçalar arasında, ilişkiler, etkileşimler kurulur ve şebeke modeli oluşturulur. Model kurulduktan sonra, gruplar ve öğeler arasındaki ilişki ve etkinin dağılımı, etkileyen grup veya öğeler dikkate alınarak etkilenenler arasındaki ikili karşılaştırmalarla yapılır. Karşılaştırmalarda 1-9 skalası kullanılarak etkinin dağılımı matrislere aktarılır. Elde edilen matrislerin öz vektörleri alınır ve bu öz vektörlerle başlangıçta kurulan şebeke modelinin süper matrisi elde edilir. Süper matrisin kuvvetleri alınarak matrisin satır değerleri birbirine yakınsadığı noktada çözüme ulaşılır. Üçüncü bölümde, lojistik sistemlerle ilgili bilgi verilmiştir. İlk olarak endüstriyel anlamda lojistik kavramı ele alınmıştır. Daha sonra Kara Kuvvetleri lojistik sistemi anlatılmıştır. Kara Kuvvetlerinin mevcut sistemi özetlenmiş ve lojistik sistemden neler beklendiği ortaya konmuştur. Dördüncü bölümde, Kara Kuvvetleri Komutanlığının lojistik sistem seçimi problemi, Analitik Şebeke Yöntemi ile modellenerek, mevcut sistemle önerilen sistem kıyaslanmış ve mevcut sistemin ele alınan kriterler doğrultusunda devam etmesi sonucuna varılmıştır.
-
ÖgeAskeri Sahil Güvenlik Botlarının İmalatında Kompozit Malzeme Kullanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Güneş, İlter ; Dikicioğlu, Adnan ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyBu çalışmada, uzunlukları 15-60 m arasında olup, hızları 20 knot’un üzerinde olan yüksek performanslı askeri ve sivil deniz taşıtlarının gövdelerinin imalatında, performans ve maliyet kriterleri dahilinde kullanılabilecek en uygun malzemenin seçimi incelenmiştir. Alternatif bot inşa malzemeleriyle karşılaştırıldığında, yüksek özgül dayanım ve özgül modül değerlerine sahip olan kompozit malzemelerin kullanımının optimum seçenek olduğu değerlendirilmiştir. Yapının gerekli yerlerinde, düşük yoğunluğa ve yüksek dayanıma sahip ileri kompozit malzeme Kevlar’ın geleneksel deniz taşıtlarında çok sık kullanılan E-Camı lifleri ile birlikte kullanımı sayesinde teknenin ağırlık ve kalınlığında azalma sağlanarak, çekme ve çarpma dayanımlarında artış elde edildiği görülmüştür. Buna ek olarak, gelişmiş karbon liflerinin çok fazla dayanım gerektiren yerlerde kullanılması ile teknenin dayanımı arttırılarak hafif ve yüksek performanslı bir yapı elde edildiği gözlenmiştir. Tekneden beklenen özel amaçların gerçekleştirebilmesi için, tek cidarlı konstrüksiyon sistemi ile üretilen gövdede, geleneksel polyester reçine yerine ileri vinilester reçinenin kullanılmasının, yapının daha dayanıklı olmasına ve istenilen performans değerlerine ulaşılmasına imkan sağladığı görülmüştür.
-
ÖgeAskeri Telsiz Sistemlerinin Performansının Bulanık Karar Ortamında Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Artuç, Ayhan ; Ülengin, Füsun ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyHarekat ortamının en önemli irtibat vasıtası olan tek kanallı VHF/FM taktik telsizler bütün dünyada askeri birlikler tarafından kullanılmaktadır. Kullanılan telsiz sistemlerinin gerçek muharebe ortamı oluşmadan değerlendirilebilmeleri oldukça güçtür. Oldukça geniş uygulama alanı bulan ve karar analizi yöntemlerinden birisi olan Analitik Hiyerarşi Yöntemi ile elde mevcut sistemlerin değerlendirilmesi sezgisellik kullanılarak yapılmaktadır. Analitik Hiyerarşi Yönteminin bir özelliği de, konunun uzmanı olan kişilerin tecrübelerini ve doğal karar mekanizmalarını sayısal hale dönüştürebilmesidir. İşte bu düşünceden hareketle, şimdiye kadar herhangi bir analitik değerlendirmeye tabi tutulmamış taktik telsiz sistemlerinin etkinliği konusunda bir fikir oluşturulabilmesi amacıyla Analitik Hiyerarşi Yönteminin kullanılabileceği düşünülerek bu çalışma yapılmıştır. Sonuçların daha anlamlı olabilmesi ve incelenecek yeni telsiz sistemlerinin neye göre daha iyi olduğunun ve ne kadar iyi olduğunun anlaşılabilmesi için eski telsiz sistemleri de değerlendirmeye katılmıştır.
-
ÖgeBalistik Koruyucu Teçhizatın İmalatında Kompozit Malzeme Kullanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bulut, Halil ; Dikicioğlu, Adnan ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologySilah sanayiinin hızla gelişmesi ile birlikte, savaşların etkisi daha yıkıcı olmaya başlamıştır. Telekomünikasyon imkanlarının inanılmaz gelişimi sayesinde, insanlar dünyanın herhangi bir yerindeki çatışmada meydana gelen kayıpları anında öğrenmekte ve bu kayıplara büyük tepki göstermektedir. Dolayısıyla artan kamuoyu baskısı altında orduların birinci öncelikleri, muharebe sahasında hedeflerine en az kayıpla ulaşmaları olmuştur. Silah sanayiinin hızla gelişmesine karşılık balistik koruyucu teçhizat da aynı hızla gelişmektedir. İlkçağlarda savaşçılar vücutlarını silahların etkisinden korumak için kalın deri ve metal zırhlar giyerlerdi. Modern zamanların ilk koruyucu giysileri naylondan yapılmıştı. Fakat naylondan yapılan koruyucu elbiseler oldukça ağır ve kullanıcının hareketini kısıtlayıcı özelliklere sahipti. 70’li yılların başlarında, çelikten beş kat daha fazla dayanıma sahip “para-aramid” fiberin Du Pont firması tarafından bulunmasıyla her yönden mükemmel bir balistik koruyucu malzeme kullanıma girmiş oldu. Günümüzde para-aramid fiberler Kevlar adıyla Du Pont ve Twaron adıyla Teijin firması tarafından üretilmektedir. Bu alandaki en önemli gelişme 1985 yılında çelikten on beş kat daha güçlü ve yoğunluğu sudan az olduğu için yüzebilen “yüksek moleküler ağırlıklı polietilen” in UHMWPE bulunması olmuştur. UHMWPE fiberi Dyneema adıyla DSM ve Spectra adıyla Allied Signal tarafından üretilmektedir. Bu çalışmada, Balistik koruyucu teçhizatın imalatında kullanılan aramid ve ultra yoğun moleküler yapılı polietilen malzemenin başta balistik dayanım değeri, çeşitli mekanik özellikleri, korozyon ve kimyasallara karşı yüksek dayanım özellikleri, Balistik koruyucu elemanlar teorisi ve tasarım kriterleri, imalat aşamaları ve uygulanan test yöntemleri incelenmiştir.
-
ÖgeBelediyelerde Performans Ölçümü İçin Çok Ölçütlü Bulanık Bir Model Önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Alioğlu, Emre ; Kahraman, Cengiz ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyBelediyelerde kurumsal performans ölçümü için matematiksel modeller öneren bu çalışmada iki model uygulaması yapılmıştır. Birincisinde bir belediyenin ideal olmaya ne kadar yakın olduğunun ölçülebilmesi için bulanık kümeler yaklaşımını temel alan bir model önerilmiştir. Gerçekleşen değerler ile ideal değerler bulanık sayılarla ifade edilmiş ve aradaki uzaklığa dayalı bir analiz gerçekleştirilmiştir. İkinci modelde ise benzer özellikteki belediyelerin performansları bulanık TOPSIS yöntemi ile kıyaslanmıştır. Bu yöntemde, kıyaslamada kullanılan ölçüt verileri, bulanıklaştırma yöntemiyle bulanık sayılar haline getirilmiştir. İlk modelde ölçüt ağırlıkları hesaplanırken klasik AHP yöntemi kullanılmıştır. Bulanık TOPSIS’in uygulandığı ikinci modelde ise ölçüt ağırlıkları Chang’ın mertebe analizi yöntemi ile hesaplanmıştır. Ağırlıkların hesaplanmasında kullanılan ikili karşılaştırmalar, uzmanlarla yapılan anketlerin sonucundan elde edilmiştir.
-
ÖgeBilgi Yönetimi Ve Entelektüel Sermayenin Ölçümü: Savunma Sanayiinde Bir Uygulama(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Karaköse, Hüseyin ; Dinçmen, Murat ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyYöneticiler bilgi kaynaklarının, organizasyonlarının gelişimi için esas teşkil ettiğinin artan bir şekilde farkına varmaktadırlar. Mülkiyet, üretim alanı ve teçhizat gibi maddi varlıklar önemli faktörler olmaya devam etmekle birlikte, bilgi temelli varlıkların önemi arttıkça, onların göreceli önemi düşmüştür. Bilgi yönetimi bilgi yaratma, bilgiyi geçerli kılma, bilgiyi sunma, bilgiyi dağıtma ve bilgiyi uygulama safhalarının geniş kapsamlı bir sürecidir. Bilgi yönetimi yönetim alanında yeni kavramlar ve araçlar geliştirmiştir. Bu kavramlardan en önemlisi Entelektüel Sermaye kavramıdır. Entelektüel sermaye, bir kurumun işlemesini sağlayan maddi olmayan varlıklarının tümünü ifade eden bir terimdir. En çok kullanılan sınıflandırmalar, maddi olmayan varlıkları üç kategoriye ayırmıştır: Bunlar, insan sermayesi, yapısal sermaye ve ilişkisel sermayedir. İnsan sermayesi, organizasyon üyelerinin iş becerilerini, yeteneklerini ve uzmanlıklarını içerir. Yapısal sermaye, insan sermayesinin işlemesini mümkün kılan destekleyici alt yapıdır. İlişkisel sermaye, organizasyonun müşteriler, tedarikçiler, hükümet ve diğer dış elemanlarla ilişkilerinden elde ettiği bilgidir. Entelektüel sermaye, bilgi temelli organizasyonlar için çok önemlidir ve gittikçe artan bir şekilde her tip organizasyon için önemli olmaktadır. Geleneksel muhasebe sistemleri entelektüel sermayeyi ölçmede yetersiz olduğundan, onu ölçmek için bir çok ölçüm metotları geliştirilmiştir. Kamu ve özel sektör organizasyonlarının entelektüel sermayelerini ölçmek için ortaklaşa kullanılan ölçüm metotlarından biri de Karl Erik Sveibyın Maddi Olmayan Varlıklar Monitörü dür. Tezin uygulama kısmında bu metot savunma sanayiindeki bir fabrikanın entelektüel sermayesini ölçmek için kullanılmıştır.
-
ÖgeBilginin Harbe Etkisinin Ölçülmesi Bilgiye Dayalı Çatışma Modeli Ve Etkinlik Ölçümleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Koçak, Haldun ; Ülengin, Füsun ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyBilgi ve iletişim sistemlerindeki teknolojik gelişmelerin çağımıza damga vurduğu bu dönemde savunma ve güvenlik alanında da etkileri özellikle son on yılda görülmektedir. Bilgiyi elinde tutan kurum ve devletlerin geleceği yönlendirmesi kaçınılmazdır. Bilgi çağı Kara Kuvvetlerinin bilgi ve bilgi sistemlerini etkin bir şekilde kullanması ve yeniden yapılanması gerekmektedir. Bu bağlamda Kara Kuvvetleri harekat ortamında bilginin etkisi incelenmiştir. Bilgi iki aşamada ölçülmüştür. İlkinde bir çatışma modeli oluşturulmuş ve çatışmanın sonuçları üzerine etkisi incelenmiştir. İkincisinde harekatın ana fonksiyonları üzerinde bilgi etkisini gösteren etkinlik ölçümleri oluşturulmuştur. Bilginin etkisi temelde Lanchester denklemlerine dayanan bir çatışma modeli oluşturularak ölçülmüştür. Bu modelde bilgi iç ve dış kaynaklı olarak iki ölçütle değerlendirilmiştir. Bilginin etkisini ölçmek için basit bir simülasyon uygulanarak savaş ortamının çıktıları incelenmiştir. Bu hipotetik değerlendirmenin sonucunda 1991 Körfez Harekatı verileri programa uygulanmıştır. Sonuçlar gerçek durumla tutarlı bulunmuştur. İkinci aşamada harbin fonksiyonlarında “hakim manevra” ve “tam boyutlu korunma” için etkinlik ölçümleri geliştirilmiştir. Bilginin etkisi bu ölçütlerde modellenmiştir. Önerilen modellerin bilginin etkisini ölçen simülasyon programlarında kullanılabileceği değerlendirilmektedir.
-
ÖgeÇapraz Rüzgara Maruz Kalmış Üç Boyutlu Taşıt Modelinde Ardiz Yapıları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özdemir, Esra ; Özdemir, İ. Bedii ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyÇapraz rüzgar tarafından oluşturulan çalkantıya bağlı gelişen sürüklenmenin özellikleri ölçeklenmiş model araç arkasındaki akış ile aerodinamik açıdan çalışılmıştır. Zaman-ortalaması alınmış çalkantı yapıları modelden yarım tipik uzaklıktaki bir düzlemde yapılan yerel hız ölçümleri ile incelenmiştir. Deneyler modelin önden 18, 28, 38 m/s lik hızlarda akışa maruz kalırken yandan 3.2, 4.9, and 6.7 m/s lik çapraz rüzgar aldığı durumlarda yapılmıştır. Hız alanının ölçüm düzlemi üzerindeki izdüşümü, aracın merkez ekseninin her iki yanında asimetrik olarak birbirine ters yönde dönen girdap yapılarını ortaya koymaktadır. Bu yapıların çalkantı üretme ve taşıma konusunda oldukça etkin bir rol üstlendikleri ve bu durumun önden gelen akış hızından bağımsız kaldığı görülmüştür. Çalkantı kinetik enerjisinin düzlem içi ve düzlem dışı yapılarla alış verişi incelendiğinde, bu döngüsel yapıların çapraz rüzgardan alınan enerjiyi ortalama hız alanına geri kazandıran bir sistem gibi algılanması olanaklı gözükmektedir. Öyle ki, döngünün oluşması sırasında yaratılan çalkantı enerjisinin yine bu döngü merkezlerinden düzlem dışına çıktığı anlaşılmaktadır. Bütün bu süreç sonucunda çapraz rüzgar tarafından oluşturulan çalkantının sürüklenme kuvveti yaratmada pek de etkili olmadığı sonucunu doğurmaktadır. Eğer ortalama hızlara dayanılarak akış yönünde oluşan momentum eksikliği hesaplanırsa, önden gelen hızların artışına rağmen, dinamik kuvvetlerin azaldığı görülmektedir ki, bu da yukarıda sözü edilen süreci doğrular niteliktedir.
-
ÖgeÇok Ölçütlü Karar Verme Yöntemleri Ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Kullanılan Tabancaların Bulanık Uygunluk İndeksli Analitik Hiyerarşi Prosesi İle Karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Tekeş, Mehmet ; Kahraman, Cengiz ; Savunma Teknolojisi ; Defence TechnologyÇok ölçütlü karar verme yöntemlerinden biri olan Analitik Hiyerarşi Prosesi, problemi alt problemlere bölerek, her bir alt problemin çözümünü tek bir sonuçta toplamaktadır. Bu tarz, kararı etkileyen kuvvetler olan algılamaları, duyguları, yargıları ve geçmiş tecrübeyi bir çerçevede toplayarak karar vermeyi kolaylaştırmaktadır. Basit ve en genel haliyle; kuvvetler, daha genel ve az kontrol edilebilenden daha spesifik ve daha çok kontrol edilebilen bir yapı içerisinde düzenlenmektedir. Analitik Hiyerarşi Prosesi, bu özelliğiyle karar vericiye kompleks bir problemi basit bir hiyerarşide yapılandırması ve fazla sayıda nitel ve nicel faktörleri farklı sayıdaki kriterlere göre sistematik bir şekilde değerlendirmesi konusunda yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, “En iyi tabanca seçimi” problemi, uzmanların deneyim ve tecrübelerine dayanılarak oluşturulan kriterler ve önem ağırlıklarının bulanık sayılarla ifade edildiği Bulanık Analitik Hiyerarşi Prosesi ile ele alınmaktadır. Tabancaların nicel olarak ifade edilebilen teknik özellikleri ile, nicel olarak ifade edilemeyen karakteristik özellikleri Bulanık Uygunluk İndeksi kullanılarak üyelik fonksiyonları ile ifade edilmiş ve en iyi tabanca seçim işlemi gerçekleştirilmiştir.
-
ÖgeDalgacık Ve Spektral Analiz Yöntemlerinin Birleşimi İle Elektrik Motorlarında Arıza Tanısına Yönelik Yeni Bir Yaklaşım(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Güllülü, Selim ; Şeker, Serhat ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyBu çalışmada, son senelerde en önemli işaret işleme tekniklerinden biri olan çoklu-çözünürlüklü dalgacık analizi tanıtılmıştır. Bu anlamda arıza tanısındaki bir uygulama olarak elektrik motorlarında rulman arıza tanısı ele alınmıştır. Elektrik motorunun bozuk durumu için akım işareti dalgacık ve spektral analiz yöntemlerinin birleşimi ile incelenmiştir. Aynı akım işareti için güç spektrumu yoğunluğu hesaplanmış ve kullanılan yöntemle karşılaştırılması yapılmıştır.
-
ÖgeDüşey Bir Gözenekli Kanalda Yanmanın Sayısal İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-07-20) Ergen, Tanju ; Baytaş, Ahmet Cihat ; 10117399 ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyGözenekli yakıcıların serbest alevli yakıcılara göre yüksek yanma verimi ve yüksek güç yoğunluğu sağlama ile daha düşük seviyede gaz salım oranına sahip olmak gibi üstün özellikleri vardır. Bu avantajları bulundurmasından dolayı hem sayısal hem deneysel birçok çalışma gözenekli yakıcıların gaz salımlarını, çalışma limitlerini ve ısıl verimlerini incelemek için gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı düşey iki boyutlu, eşdeğer gözenek çapları farklı üç bölgeden olu¸san, gözenekli bir kanalda yanmanın sayısal olarak ısıl dengesiz model ile incelenmesidir. Gözenekli yakıcı için yapılan çalışmalar ikiye ayrılmıştır. Bunların birincisi, gözenekli kanalın ısıl dengesiz enerji denklemleri ile incelenmesidir. Kanal ısıl dengesiz olarak kabul edilmiştir, çünkü yanma esnasında katı ve gaz fazları arasında yüksek sıcaklık farkı oluşacaktır. Gözenekli kanal içerisinde tüm hız, sıcaklık ve tür alanları SIMPLE algoritması tabanlı geliştirilen bilgisayar programı ile hesaplanmaktadır. Çalışmadaki ikinci bölüm ise gaz fazı içerisinde yanmanın Laminar Flamelet Yaklaşımı ve GRI 3:0 mekanizması (53 Tür, 325 Reaksiyon) ile modellendiği kısımdır. Kanal içerisinde katı fazı için silikon karbid (SiC) kullanmıştır. Problemimizde, düşey kanal farklı gözenek çaplarına sahip art arda sıralanmış üç bölümden olu¸surken, katı fazın ve gaz fazının öz ısı, ısıl iletkenlik ve viskozite gibi özellikleri sıcaklığa ba˘glı olarak kullanılmıştır. Çalışmamızda ilk adım olarak hesaplamalara başlamadan önce, laminar flamelet denklemlerinin adyabatik olmayan koşullarda hep pozitif hem negatif çeşitli entalpi noksanlıklarında çözülmesiyle modelimiz için gerekli flamelet çizelgeleri oluşturulmuştur. Bu çizelgelerde gaz sıcaklığı ve türlerin gaz karışımı içerisindeki kesirlerinin yanı sıra gaz karışımının yoğunluk ve öz ısı gibi bilgileri de yer almaktadır. Laminar flamelet yaklaşımında bahsedilen tüm bu bilgiler, karışım kesri ve gaz enerjisi denklemleri çözülerek, karışım kesri, skaler dağılım oranı ve entalpi noksanlığı değişkenlerinin hesaplanmasıyla ön işlemde hazırladığımız çizelgelerde üç boyutlu ara bulma yapılarak bulunur. Gözenekli yakıcıların gaz emisyonları ile ilgili avantajlarından sıkça söz edilmektedir, bu yüzden çalışmamızda kanal içerisinde NO ve CO salımlarının değişimine yer verilmiştir. Gözenekli yakıcıların bir diğer avantajı kanal içerisinde katı matris yardımı ile açığa çıkan tepkime enerjinin bir bölümünün yanmamış gazlara kazandırılması ile gaz karışımının sıcaklığının tepkime öncesi bir miktar yükselmesi ve bu sayede yanma limitlerinin arttırılmasıdır. Bu konu ile ilgili gözenekli yakıcıda farklı hava fazlalığı oranları için çözümler karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak yakıcı kanal içerisinde hız, sıcaklık ve tür kesirlerinin dağılımları incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar kararlı hal için verilmiş ve bu sonuçların çözüm ağından bağımsız olduğu gösterilmiştir. Gözenekli yakıcılarda Laminar flamelet yaklaşımı çok yeni bir konudur. Bu yaklaşım ile bulduğumuz sonuçlar literatürde farklı hem deneysel hem sayısal çalışmalar ile karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ile bu yaklaşımın gözenekli yakıcılar için uygulanabileceği ve son derece verimli bir yanmanın elde edilebileceği gösterilmiştir.
-
ÖgeElektromanyetik Darbelerden Korunma(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Işık, Fatih ; Kalenderli, Özcan ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyYakın geçmişe kadar bilinmeyen EMP (Elektromanyetik Darbe) etkisi, elektrik-elektronik elemanların, devrelerin ve sistemlerin, insan yaşamına girmeye başladığı 19.yy’ın ortalarında yapılan bir nükleer deneme sonucunda fark edilmiştir. EMI (Elektromanyetik Girişim) kaynaklarından bir tanesi olan EMP, bilimsel çalışmalar sonucu insanlık tarafından üretilebilir hale gelmesiyle Savunma Teknolojilerinde bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. Savunma sistemlerini çökertmeye yönelik olarak kullanılabilen EMP’ye karşı, hassasiyet ve önem derecesine göre sınıflandırılmış sistemler korunmalıdır. Bu çalışmada elektromanyetik darbelerden korunma adına alınabilecek önlemlerden biri olan ekranlamanın yapı geometrisi, yapı üzerindeki açıklıkların geometrisi, boyutları, sayıları, konumları, malzeme özellikleri ve alanın frekansı gibi birçok etken göz önüne alınarak HFSS (Yüksek Frekanslı Yapı Simülatörü) programı ile yapılan FEM (sonlu elemanlar yöntemi) benzetimleri ve sonuçları sunulmuştur.
-
ÖgeEndüstri Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-07-14) Darcan, Elif Duygu ; Polat, Seçkin ; Savunma Teknolojileri ; Defence TechnologyRekabet firmaların başarı ve başarısızlıklarının özünde yer alır ve firmanın performansında etkili olan aktivitelerin uygunluğunu belirler. Rekabet stratejisi, bir endüstrideki firmanın iyi bir rekabet konumu için girdiği arayışı ve rekabetin ortaya çıktığı temel arenayı temsil eder. Rekabet stratejisinin nihai hedefi, bu kurallarla başa çıkmak ya da bunları firmanın çıkarları doğrultusunda değiştirmek olmalıdır. Bu çalışmada, ilaç endüstrisinin önemli yapısal unsurlarının beş kuvvet yöntemi ile belirlenebilmesi için, Rakbette başarılı olabilmek için gerekli ana faktörler nelerdir? sorusundan yola çıkılarak beş faktör analizi ve ilaç sektörü ile ilgili geniş çaplı bir literatür taraması yapılmıştır. Beş faktör analizi ile ilgili teorik bilgilerden yola çıkılarak 5 bölüm ve 47 sorudan oluşan bir anket oluşturulmuş ve bu anket 8 adet ilaç firmasında çalışan toplam 50 katılımcıya uygulanmıştır. Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, konu ile ilgili genel bir bilgi verilmiştir. İkinci bölümde ise, yapılan literatür taraması sonucu elde edilen hem bilimsel hem de endüstriyel anlamda yapılan endüstri analizi uygulamalarından bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde, endüstri analizinde kullanılan genel kavramlar ve teorik bilgilere yer verilmiş ve bunun sonucunda ilaç endüstrisinde uygulanmak üzere bir anket geliştirilmiştir. Dördüncü bölümde ise, ilaç sektörü hakkında detaylı olarak bilgi verilmiştir. Beşinci bölümde hem sektörel araştırmaya dayalı hem de saha araştırmasına dayalı olarak ilaç sektörüne beş faktör analizi uygulanmıştır. Son bölümde ise beşinci bölümde yapılan analizlerden çıkan sonuçların genel bir özeti ve edinilen tecrübelere dayanılarak sonraki çalışmalarda yapılması gerekenler konusunda önerilerde bulunulmuştur.