DMAYE- Deprem Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Başlık ile DMAYE- Deprem Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge10 Katlı Çelik Bir Binanın Deprem Yükleri Altında Değişik Güçlendirme Şekillerine Göre İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Salıbaşı, Bahadır ; Çağlayan, Barlas Özden ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu tez çalışmasında 10 katlı bir çelik yapının TS-648’e göre düşey ve rüzgar yükleri altında boyutlandırılıp, Deprem Yönetmeliği’nde belirtilen deprem kuvvetine göre iki değişik şekilde güçlendirilmesi, ilgili çizimlerin hazırlanması ve bu güçlendirmelerin maliyet analizi yapılmıştır. Yapının taşıyıcı sistemi çelik çerçevelerden meydana gelmektedir. Yapı, bir zemin kat ve dokuz normal kattan oluşmaktadır. Zemin kat 3.80 m, normal katlar ise 4.45+7 3.20+2.40 m’dir. Döşeme sistemi olarak kompozit döşeme sistemi seçilmiştir. Yapı, birinci derece deprem bölgesinde ve Z4 sınıfı zemin üzerinde yer almaktadır. Zemin emniyet gerilmesi 250 kN/m2 , zemin düşey yatak katsayısı 20000 KN/m3 alınmıştır. Yapıda taşıyıcı sistem ve levhalarda St-37 kalitesinde yapısal çelik, döşemede BS20, temelde BS25 kalitesinde beton döşemede BÇIV ve temelde BÇIII kalitesinde betonarme çeliği kullanılmıştır. Dışmerkez çaprazlı ve merkezi çaprazlı olmak üzere iki adet güçlendirme çalışması yapılmış, gerekli kesitler çelik levhalar ile güçlendirilmiş ve birleşimler takviye edilmiştir. Düşey ve rüzgar yüklerine göre temel sistemi rijit zemine oturan tekil temel çözümü ile boyutlanmıştır. Depremli durumda temel sistemi radye temel olarak güçlendirilmiştir. Güçlendirme için yapılan bilgisayar programında temel sistemi zemin düşey yatak katsayısından hareketle bulunan çökme yayları tanımlanarak modellenmiştir.
-
Öge1975 Türk Deprem Yönetmeliği’ne Göre Boyutlandırılmış Bir Okul Binasının Deprem Performansının Belirlenmesi Ve Güçlendirilmesi(Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü, 2017) Zafer, Caner ; Güler, Kadir ; 501081215 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBüyük depremler altında yapılar önemli hasarlar görebilmekte ve bu hasarlardan dolayı toptan veya yerel göçmeye kadar gidebilmektedirler. Bu göçmeler ve hasarlar sonucu hem can kaybı hem de ekonomik kayıplar olmaktadır. Dolayısıyla yeni yapılacak yapıların depreme karşı güvenli tasarlanması ve mevcut yapıların deprem güvenilirliğinin belirlenmesi önemli bi husustur. Ülkemizdeki yapı stoğu düşünüldüğünde çok büyük bir kısmı betonarme yapıdır ve bir çoğu da eski teknikler ile inşaa edilmiştir. Bu yüzden mevcut yapı stoğunun çoğunun depreme dayanıksız olduğu bilinmektedir. Tasarım ve değerlendirme aşamasında, kuvvet esaslı ve yerdeğiştirme esaslı olmak üzere iki yaklaşım mevcuttur. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, şiddetli depremler etkisinde yapılarda doğrusal olmayan davranış meydana gelmekte ve büyük yerdeğiştirmelerden dolayı hasarlar oluşmaktadır. Yani deprem etkisinde yapılarda oluşan hasarlar büyük yerdeğiştirmelerden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden son zamanlarda yerdeğiştirme esaslı tasarım yaklaşımı tercih edilmekte ve rağbet görmektedir. Yerdeğiştirme esaslı tasarım yaklaşımı ile deprem güvenilirliğinin belirlenmesinde daha doğru sonuçlar elde edilebileceği düşünülmektedir. Yerdeğiştirme esaslı tasarım ve doğrusal olmayan davranışın hesaplarda dikkate alınması ile birlikte Performansa Dayalı Tasarım yöntemi kullanılmaya başlanmıştır. Buna göre herhangi bir depremde taşıyıcı eleman kesitlerinde oluşacak şekildeğiştirmeler elde edilir ve bu şekildeğiştirmeler ile elemandaki hasar sınırları belirlenir. Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY) 2007‟de Mevcut Binaların Değerlendirilmesi ve Güçlendirilmesi başlıklı bir bölüm bulunmakta bu bölümde performansa dayalı tasarım yaklaşımı önerilmektedir. DBYBHY 2007‟de başlıca Doğrusal Elastik Hesap Yöntemi ve Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemleri önermektedir. Doğrusal Elastik Hesap Yöntemi kuvvet esaslı bir yaklaşım iken Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemleri yerdeğiştirme esaslı bir yöntemdir. Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemleri statik ve dinamik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Statik yöntem İtme Analizi olarak da isimlendirilirken dinamik yöntem Zaman Tanım Alanında Hesap yöntemidir. Bu çalışmada, 1975 deprem yönetmeliğine göre tasarlanmış betonarme çerçeveli bir okul binasının deprem performansı incelenmiştir. Bina Zemin + 2 normal kat olmak üzere toplam 3 kattan oluşmakta ve simetrik bir yapıya sahiptir. Performans değerlendirme yöntemi olarak, DBYBHY 2007‟nin öngördüğü koşulları da sağlaması nedeniyle Doğrusal Olmayan Statik İtme Analizi kullanılmıştır. Bina SAP 2000 programında modellenmiş ve analizler bu programda gerçekleştirilmiştir. Dikkate alınan binada doğrusal olmama durumu, taşıyıcı sistem elemanlarının mesnetlerine eğilme şekildeğiştirmesini temsil edecek plastik mafsallar atanarak sağlanmıştır. DBYBHY 2007, okul binaları için 2 tane hedef performans belirlemiştir. İlk hedef performans seviyesi, tasarım depremi için Hemen Kullanım Performans Seviyesidir, ikinci performans seviyesi ise En Büyük Deprem için Can Güvenliği Performans Seviyesidir. Tasarım depremi 50 yılda aşılma olasılığı %10 olan depremi temsil ederken, en büyük deprem 50 yılda aşılma olasılığı %2 olan depremi temsil etmektedir. Yapılan performans değerlendirmesi sonucu, mevcut okul binasının hedeflenen performans seviyelerini sağlamadığı görülmüştür ve güçlendirilmesi gerektiği kararına varılmıştır. Güçlendirme binaya perde eklenmesi ile gerçekleştirilmiştir ve güçlendirilmiş bina için yapılan performans değerlendirmesi sonucu, güçlendirilmiş binanın yönetmeliğin öngördüğü hedef performansların her ikisini de sağladığı görülmüştür. Performans değerlendirnmesi sonucu güçlendirmesi yapılan binanın tipik bir okul binası olması dolayısıyla bu çalışma diğer bu tip binalar için de fikir verecektir.
-
Öge1975 Türk Deprem Yönetmeliği’ne Göre Boyutlandırılmış Bir Yapının Güncel Deprem Yönetmeliği Ne Göre Deprem Güvenliğinin Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-09) Aktekin, Burcu ; Girgin, Konuralp ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringDepremlerin neden olduğu büyük yıkımlar ve can kayıpları, depreme karşı daha dayanıklı binaların yapılabilmesi için yeni tasarım ilkelerinin tanımlanmasını gerektirmiştir. Birçok ülkenin standartlarında olduğu gibi 2007 Türk Deprem Yönetmeliği içerisinde de bu yeni yaklaşımlara yer verilmiştir. Bu çalışmada, 1975 Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre iyi derecede boyutlandırılmış altı katlı bir uzay betonarme çerçeve ele alınmıştır. Bu yapı sisteminin ülkemizde mevcut 5-6 katlı bina stoğunu temsil ettiği göz önüne alınarak, 2007 Türk Deprem Yönetmeliği’nde tanımlanan doğrusal olmayan hesap yöntemlerinden Artımsal Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi uygulanmıştır. Hesaplamalarla elde edilen sayısal sonuçlara göre modelin hasar seviyesinin belirlenmesi sayesinde, Türkiye’de 1975 Türk Deprem Yönetmeliği ile inşa edilmiş yapılarda oluşabilecek deprem güvenlikleri hakkında bilgi edinilmiştir.
-
Öge1994 Northrıdge Depreminde Hasar Görmüş Van Nuys Binasının Doğrusal Olmayan Dinamik Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Pakyürek, Emre Kerem ; Taşkın, Beyza ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalısmada amaçlanan, deprem gibi çevrimsel yüklemelere maruz kalan betonarme bir elemanın davranısının ne kadar gerçekçi modellenebileceginin anlasılmaya çalısılmasıdır. Bu kapsamda 1994 Northridge depreminde kayıtları alınan 7 katlı Van Nuys Binası’nın gerçek yerdegistirme degerleri ile Idarc 2.0 dogrusal olmayan analiz programı tarafından betonarmenin çevrim sıkısması, rijitlik azalımı, dayanım azalımı özelliklerinin degisik oranlarda gözönüne alınmasıyla elde edilen teorik yerdegistirmeler arasındaki korelasyon incelenmistir. Betonarme yapı elemanlarının davranıs özellikleri ve betonarme elemanın davranısını temsil eden histeretik modellerden en çok tercih edilen bazı modeller, Van Nuys Binası’nın yapı sistemi ve Northridge depremi karakteristikleri hakkında bilgi verilmistir.
-
Öge1999 Kocaeli Depremi Sonrasında Güçlendirilmiş Betonarme Bir Binanın Doğrusal Olmayan Dinamik Analizle Performansının Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yılmaz, Emrah ; Taşkın, Beyza ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringÇalışmada, 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminde orta derecede hasar görmüş ve sonrasında güçlendirilmiş dört katlı betonarme bir yapının performansı, doğrusal olmayan dinamik analizle araştırılmıştır. DRAIN-2DX programı kullanılarak yürütülen analiz, yukarıda sözedilen Kocaeli depremi ile 12 Kasım 1999 Düzce depremi sırasında kaydedilen 7 adet güçlü hareket kaydından oluşan bir deprem toplumu ele alınarak gerçekleştirilmiştir. Yapıyı oluşturan elemanların ve güçlendirme aşamasında eklenen perdelerin doğrusal olmayan çevrimsel davranışlarının çift doğrulu modele uyduğu düşünülerek, güçlendirme öncesi ve sonrası durumlar için yapıda oluşan kat yerdeğiştirmeleri ve göreli yerğiştirmeler ile en üst kat yerdeğiştirmeleri, taban kesme kuvveti ve devrilme momentinin zamanla değişimleri belirlenmiş, yerdeğiştirme sünekliği, μ, ele alınan her deprem kaydı için hasaplanmıştır. Yapının son durumundaki performansı, taslak halindeki yeni deprem yönetmeliğinin 13. kısmındaki temel prensiplere göre de araştırılmıştır
-
Öge1999 Kocaeli Depreminde Adapazarı Nda Gözlenen Yapısal Hasarlarda Yakın Fay Etkilerinin Rolü(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yılmaz, Sedat ; Erken, Ayfer ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringSon on yıl içerisinde dünya genelinde meydana gelen şiddetli yer hareketleri incelendiğinde bazılarında diğerlerine nazaran farklılık görülmektedir. Bu farklılıkta bu depremlerin yakın mesafede beklenmedik ölçüde büyük hız sinyal piki vermeleridir. Bölgelerin kırılan faya uzaklığı, fayın kırılma mekanizması ve kırılmanın ilerleme yönü gibi etkiler aynı depremden etkilenen bölgelerde farklı içerikte kayıtlar elde edilmesi ve farklı hasar durumları ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu tez kapsamında, bu farklılığın oluşmasında önemli bir etkisi olduğu düşünülen yakın fay etkisi ele alınmıştır. Yakın fay etkilerinin oluşması, oluşma mekanizması, kırılma doğrultu etkisi ve savrulma etkileri yine tez kapsamında ele alınmıştır. Yakın fay etkilerinin bariz bir şekilde görüldüğü Adapazarı inceleme alanı olarak seçilmiştir. Adapazarı’nda İzmit ve Sakarya caddeleri karşılaştırılmıştır. Bu iki cadde, iki cadde arasındaki hasar oranları arasındaki farklılık dikkate alınarak seçilmiştir. Bu iki caddeye ait 8 adet zemin sondajı elde edilmiş ve bu zemin sondajından elde edilen değerler kullanılarak dinamik zemin parametreleri bulunmuş ve buradan da deprem spektrumları, zemin büyütme grafikleri Proshake bilgisayar programı kullanılarak elde edilmiştir. Bu bölgelerdeki yapıların dinamik özelliklerinin tespiti amacıyla örnek bir yapı seçilmiştir. Bu yapı Sap2000 bilgisayar programı kullanılarak modellenmiş ve yukarıda bahsedilen deprem kayıtları kullanılarak zaman tanım alanında çözüm yapılmıştır. Ayrıca kıyas yapılabilmesi amacıyla modal ve spektrum analizi de yapılmıştır.
-
Öge1999 Marmara Depremi Sonrası İçin Gölcük İlçesi Kıyılarının Sıvılaşmaya Göre Mikrobölgelemesi(Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü, 2017) Albayrak, Neslihan ; Erken, Ayfer ; 802131221 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringTürkiye de yapılaşma konusunda dönüm noktası konumunda olan 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminde binlerce insan yaşamını yitişmiş, binlerce yapı kullanılamaz hale gelmiş ve TUSIAD verilerine göre 17 milyar dolar ekonomik kayba sebep olmuştur. Deprem Araştırma Dairesi (2000) tarafından 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremin, M w , 7.4 büyüklüğünde, 3.02 yerel saatinde meydana geldiği 45 saniye sürdüğü, dışmerkezi 40.70N, 29.91E, derinliği 15.9 km maksimum şiddeti MSK şiddet cetveline göre X olduğu belirlenmiştir. Sonucunda 17.479 ölüm, 43.953 yaralı ve 505 kişi sakatlık durumunun oluştuğu; 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördüğü tespit edilmiştir. Kocaeli Depremi, Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı ve 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişinin evsiz kalmasıyla sonuçlanmıştır. 17 Ağustos Kocaeli Depremi’nde merkez üssü olan ve en fazla hasarın ve can kaybının meydana geldiği Kuzey Anadolu Fay’nın geçtiği Gölcük Bölgesi için hasarların en büyük sebepleri olarak zemin büyütmesi, yakın fay etkisi, zemindeki sıvılaşma ile yatay ve düşey yer değiştirmelerin olduğu ön görülmüştür. Bu yüzden bu tez kapsamında bölgenin çeşitli analizleri içeren bir mikrobölgeleme çalışması yapılmış, sıvılaşma potansiyeli ve buna bağlı olarak gelişen deplasmanlar hesaplanmıştır. Merkez üssü olan Gölcük’te özellikle kıyı bölgelerde alüvyon zeminlerin bulunması nedeniyle sıvılaşmalar meydana gelmiştir. Sıvılaşmalardan dolayı zeminde taşıma gücü kayıpları ve yanal yayılmalara bağlı zemin deformasyonları meydana gelmiştir. Bu tez kapsamında inceleme bölgesinde zemin koşulları göz önünde bulundurularak kayma dalgası, sıvılaşma ve yanal yayılma gibi çeşitli analizler yapılmış ve bölgenin sıvılaşma ve yanal yayılma potansiyeli hakkında sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca bölgenin deprem öncesi( 10 Ağustos 1999’da) , deprem sonrası( 27 Eylül 1999’da) ve günümüzdeki (2017) uydu görüntüleri 1999 marmara depremi sonrası LANDSAT uydu görüntüleri elde edilmiş ERDAS programında görüntüler normalleştirilmiş ve ARCGIS programında görüntüler üst üste çakıştırılarak kıyı çizgisindeki değişim gözlenmiştir. Bölgede tüm zemin çeşitleri mevcut olduğu için tüm zeminlerde geçerli olan Imai (1977), Ohto& Goto(1978) Seed ve Idrriss (1982) ,Lee(1990) ve İyisan(1996) tarafından geliştirilen formüller kullanılarak VS (kayma dalgası) büyüklükleri hesaplanmış olup değerlerin 100-400 m/s aralığında yoğunlaştığı saptanmıştır. Değerler Deprem Yönetmeliği (2016) ‘deki zemin sınıflama çizelgesine göre yorumlandığında zeminin yumuşak zemin ve killi kum orta sıkılıktaki tabakalardan oluştuğu belirlenmiştir. Sondaj logları için Youd (2001) ve Seed ve İdriss(1972) yöntemlerine göre yapılan sıvılaşma analizi sonucunda sondaj loglarının hemen hemen tamamında belirli derinliklerde Güvenlik Faktörü<1 olarak hesaplandığı için bu derinliklerde sıvılaşma potansiyeli olduğu saptanmıştır. Rauch (1997), Bartlett & Youd,1992), Youd ve Perkins (1987), Hamada ve diğ.(1986,1987) , Shomoto (1998) yöntemleri kullanılarak elde edilen yatay deplasman miktarlarının oldukça yüksek çıktığı tespit edilmiştir. Takimatsu(1987), Ishihara (1992) ve Shomoto (1998) yöntemlerine göre sıvılaşma nedeniyle meydana gelen düşey deplasmanlar hesaplanmış ve Wells anda Coppersmith(1994) yöntemine göre hesaplanan faylanma kaynaklı düşey deplasmanlara eklenerek toplam düşey yer değiştirme hesaplanmıştır. Hesaplanan deplasmanlarla denizin yaklaşık 150 m kadar kıyıdan içeri girdiği belirlenmiş olup uydu görüntülerindeki kıyı çizgisi değişimi ile de karşılaştırılarak , hesaplanan ve uydu görüntülerinde gözlenen değerlerin yakın olduğu saptanmıştır.
-
Öge2016 Taslak Deprem Yönetmeliğine Göre Mevcut Bir Okul Binasının Performansının Doğrusal Olmayan Dinamik Analizle Belirlenmesi(Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü, 2017) Ceran, Tuğçe ; Taşkın, Beyza ; 802131225 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake Engineering
-
Öge23 Ekim 2011 Van Depreminde Hasar Görmüş Betonarme Bir Binanın Analitik İncelemesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-06-22) Özkan, Gaye ; Taşkın, Beyza ; 432061 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringDeprem mühendisliği için depremlerde kaydedilen yer hareketlerine ait verilerin işlenmesi önemlidir. Bu nedenle veri işlem teknikleri bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere koşut olarak ilerlemekte ve yazılımlar geliştirilmektedir. Kuvvetli yer hareketi kayıtçıları tarafından elde edilen sinyallerdeki (ivme-zaman geçmişlerindeki) gürültülerinin arındırılması aşamasında farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bilindiği üzere bir depremde oluşan yer hareketine ait kayıtlarda bulunan gürültü, verinin yorumlanmasında bozucu etki yaratmaktadır. Genellikle veri işleme tekniği olarak Fourier analizi sıkça kullanılmakta iken, yakın tarihlerde yapılan çalışmalarda özellikle durağan olmayan sinyaller dikkate alındığında dalgacık yöntemi (wavelet transformation technique) de önerilen veri işleme teknikleri arasında yer kazanmıştır. Günümüzdeki hesap yöntemlerinin önemli bir kısmı zaman tanım alanında doğrusal ve / veya doğrusal olmayan hesap yöntemleri ile ilgili kısıtları içeren Deprem Bölgelerine Yapılacak Binalar Hakkında Yapılacak Yönetmelik (DBYBHY), FEMA ve taslak halinde olan İstanbul Yüksek Binalar Deprem Yönetmeliği (İYBDY) bu konu hakkında gerekli standartları düzenlemektedir. 2011 yılında Van’da meydana gelen depremde hasar gören bir kurs binasının analitik incelenmesinin yapılması konu olarak ele alınmıştır. Depremi geçirmiş olan binadaki deformasyonlar doğrusal olmayan analizle tespit edilmiştir. Çalışmada yapı sistemlerinin doğrusal olmayan teoriye göre hesabı yapılırken SAP2000 programı kullanılarak üç boyutlu olarak örnek olarak ele alınan bina modellenmiştir. Ek olarak yapıda DBYBHY 2007’ye göre zaman tanım alanında çözümleme yapılarak depremde gördüğü hasarlar çözümle elde edilmeye çalışılmıştır. Yapıdaki kolon ve kirişlerde mafsal oluşup oluşmayacağı gözlenmek istenmiştir. 23 Ekim 2011 Van Muradiye kayıtları kullanılarak oluşturulan grafiklerde de görüldüğü gibi, göçme durumuna ulaşan hasar mevcuttur. Analitik olarak tespiti yapılmaya çalışılan bu hasarla beraber, 9 Kasım 2011 Van Merkez kayıtlarının da etkisinin ilave edilmesi sonrasında çok büyük yerdeğiştirmelerin meydana gelmediği görülmüştür. Çalışma esnasında 5 farklı büyütme faktörü kullanılarak deprem verileri binaya SAP2000 programına yük tanımlamaları aracılığıyla etkitilmiş ve hasar olan durumlar tespit edilmiştir. Deprem kuşağında yeralan ülkemizde varolan deprem kayıtları ile bu ve benzeri yapılarda zaman tanım alanında doğrusal olmayan yöntemlerin uygulanması daha gerçekçi yaklaşımlar sağlamaktadır. Bu nedenle tasarımlar yapılırken lineer çözümlerin yanısıra lineer olmayan çözümler de yapılmalı ve elemanların kapasiteleri daha gerçekçi bir yaklaşımla belirlenmiş olur.
-
Öge32 Katlı Betonarme Bir Yapının Deprem Performansının Zaman Tanım Alanında Hesap Yöntemi Uygulanarak Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Dok, Gökhan ; Gündüz, A. Necmettin ; 402834 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu tez çalışmasında mevcut çok katlı betonarme bir yapının doğrusal elastik olmayan deprem performansını DBYBHY 2007 Bölüm 7’de belirtilen hususlar ve kabuller doğrultusunda Zaman Tanım Alanında Hesap Yöntemi ile belirlenmesi ve sonuçların DBYBHY 2007’de geçen mevcut performans seviyeleri ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Performans analizi irdelenirken yönetmelikte tanımlanan şartlar çerçevesinde performans düzeyleri çerçevesinde karşılaştırılmıştır. Bu çalışmanın ilk bölümünde konuya giriş, çalışmanın amacı, performans kavramı ve doğrusal olmayan yöntemlerin mevcut yapılar için kullanılması genel olarak anlatılmıştır. İkinci ve üçüncü bölümde, genel olarak performans kavramının ve doğrusal olmayan analiz yöntemlerinden olan zaman tanım alanında hesap yönteminin 2007 yılında yürürlüğe giren “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik 2007” çerçevesinde incelenmesi, betonarme yapılar için uygulanırken dikkat edilecek hususlar ve izlenecek yol hakkında geniş kapsamlı bilgi verilmektedir. Yöntemler ve kavramlar detaylı bir şekilde açıklanmasından sonra, dördüncü bölümde mevcut çok katlı betonarme bir yapınının yapısal olarak incelenmesi, detaylı yapısal bilgilerin verilmesi, genel olarak analizin yapılması için gerekli yapısal bilgilerin programa girilmesi ve yapısal modelin oluşturulması ayrıntılı şekilde anlatılmıştr. Ayrıca analiz sonucunda taşıyıcı sistemi oluştran elamanların hedef performans seviyelerini sağlayıp sağlayamadıkları kontrol edilmiştir. Son bölümde ise yapısal analiz sonuçlarının doğrusal olmayan yöntem için sonuçlar ve öneriler ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.
-
Öge40 Katlı Betonarme Bir Yapının Yerli Ve Yabancı Yönetmelikler Dikkate Alınarak Tasarım Depremi Ve Deprem Kayıtlarına Göre Yapısal Davranışının İncelenmesi(Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü, 2017) Kayasel, Serkan ; Öztürk, Turgut ; 501091254 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringYer küre üzerindeki aktif fay hatlarının bulunduğu bölgede yer alan ülkemizde ve benzer ülkelerde meydana gelen depremlerin ağır hasarlara ve can kayıplarına neden olması depreme dayanıklı yapı tasarımının önemini zorunluluğunu ve kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu nedenle ülkemizde yapıların deprem davranışı ve hasar durumu hakkında daha detaylı bilgiler veren yaklaşımlar ve hesap yöntemleri Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (TDY) 2007’de yer almıştır. Bu tez çalışmasında İstanbul’da yapımı devam eden TDY-2007’ye göre projelendirilmiş, Etabs’ta modellenmiş 40 katlı betonarme bir binanın TDY-2007, Eurocode-8 ve UBC-97 yönetmeliklerine göre doğrusal analizi, Kocaeli ve Erzincan Depremlerine göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Analizi gerçekleştirilerek elde edilen veriler incelenmiştir. Birinci bölümde, tez çalışmasının amacı ve kapsamı, performans kavramı ve mevcut yapıların performansının değerlendirilmesinde kullanılan doğrusal ve doğrusal olmayan hesap yöntemleri genel olarak açıklanmıştır. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümde, performans kavramı ve 2007 yılında yürürlüğe giren “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik 2007” kapsamında doğrusal olmayan analiz yöntemlerinden Zaman Tanım Alanında Hesap Yönteminin incelenmesi, İstanbul Yüksek Binalar Deprem Yönetmeliği hakkında genel bilgi verilmektedir. Verilen teorik bilgilerden sonra beşinci bölümde, İstanbul’da yapımı devam eden 40 katlı betonarme bir binanın yapısal olarak incelenmesi ve Etabs programında modellenmesi ve doğrusal olmayan analiz yöntemlerinden Zaman Tanım Alanında Hesap Yöntemi ile deprem performansının değerlendirilmesi anlatılmış, gerçek ivme kaydı olan Kocaeli ve Erzincan Depreminin yapıya uygulanma aşamaları açıklanmış TDY-2007, UBC ve Eurocode’a göre karşılaştırmalar yapılmıştır.
-
ÖgeAcil Durum Yönetimi:sanayi Ve İşyerleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Maytalman, Emre ; Ural, Derin N. ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalışmada Türkiye’de acil durum veya afet yaratan riskler ve sanayi ile işyerlerleri üzerindeki etkileri bölüm 2 de irdelenmiştir. Bu riskler doğal ve insan kaynaklı olarak 2’ye ayrılmıştır. Doğal riskler kısmında yangınlar, depremler ve seller ele alınırken tehlikeli madde kazaları, terörizm ve teknolojik riskler insan kaynaklı riskler kısmında incelenmiştir. Sanayi tesislerinde ve işyerlerinde bu risklerin olması durumunda zararları en aza indirmek ve operasyonel işlere devam edebilmek için iş devamlılığı planları yapılmalıdır. Bu planlar acil durum yönetim sisteminin bir parçasıdır. Risklerin tesislerdeki kritik aktiviteler olan etkilerini ölçmek için etki ve risk analizi yapılmalıdır. Bunların yanında acil durum yönetimi güçlü bir komuta zinciri gerektirmektedir. Olay Komuta Sistemi acil durum yönetiminde uygulanmak üzere oluşturulmuş örnek bir yapıdır. Bu analizler ve olay komuta sisteminin detaylı yapısı 3. bölümde yer almaktadır. Acil durum müdahale planlaması ve uygulaması , acil durum yönetimi için yapılan çalışmaların bir ürünü olarak nitelendirilebilir. Bu plan acil durum öncesinde, sırasında ve sonrasında izlenmesi gereken kural ve süreçleri detaylı olarak tarif eder. Çalışmada böyle bir plan içerisinde bulunması gereken kısımlar ve detayları irdelenmiştir. Ayrıca zarar azaltma metodları ele alınmış olup bu metodların bazıları ile ilgili detaylı araştırma yapılmıştır. Son olarak HIT Tekstil fabrikası, acil durum yönetimi perpektifinden ele alınmıştır.
-
ÖgeAdana-ceyhan Depremine Maruz Kalan Orta Hasarlı Binaların Güçlendirilmesine Yönlelik Performans Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-07-01) Müderrisoğlu, Ziya ; Boduroğlu, Hasan ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringOldukça aktif bir deprem kuşağı içinde yer alan ülkemizde 27.06.1998 tarihinde meydana gelen Adana-Ceyhan depremi sonrasında orta hasar durumunda olan çok sayıda bina için güçlendirme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı ise; güçlendirilmiş iki adet orta hasarlı binanın, güçlendirme öncesindeki mevcut performans durumlarının doğrusal elastik olmayan yöntemler ile belirlenmesidir. Çalışma sırasında, her iki bina için yapılan kontrollerde, mevcut binalarda kolonların yerleşim düzeni veya bina geometrisi nedeniyle burulma düzensizliğinin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu nedenle burulma etkisini de analizlere yansıtabilmek için zaman tanım alanında doğrusal olmayan analiz hesap yöntemi olarak seçilmiştir. Performans değerlendirilmesi yapılmış olan binalara ait yükler ve donatı detayları, analizlerin gerçeğe en yakın olabilmesi nedeniyle mevcut bina projelerinden alınmış ve performans değerlendirilmesi SAP2000 v.11.0.0 analiz programı ile yapılmıştır. Analiz aşamasında ise gerçek deprem ivme kayıtlarına ek olarak uygulanan zaman tanım alanında doğrusal olmayan analiz hesap yönteminde kullanılacak olan deprem ivmeleri Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik 2007 de belirtilen koşullara uygun olarak OASYS SIGRAPH programı ile üretilmiş ve SAP2000 programına 3 adet deprem verisi tanımlanmıştır. Sonuç bölümünde ise her iki bina için uygulanan deprem verileri altında oluşan kesit hasar bölgeleri tanımlanmış; binalara ait performans seviyeleri ise elde edilen sonuçların en olumsuzları kullanılmak suretiyle belirlenmiştir. Ayrıca gerçek deprem ivme kayıtları ile benzeştirilmiş ivme kayıtlarının uygulandığı analiz sonuçları da karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeAlt Uzay Esaslı Dinamik Sistem Tanıma Yöntemlerinin Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-04-13) Alkan, Serhat ; Bakır, Pelin Gündeş ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringSon yıllarda sensor teknolojisi alanında yaşanan gelişmelere paralel olarak, sistem tanıma, inşaat mühendisliğinde yaygın biçimde kullanılan bir araç haline gelmiştir. Meydana gelen yıkıcı depremler bu konunun önemli hale gelmesini sağlayan diğer etken olarak karşımıza çıkar. Depremlerden sonra yapı elemanlarında meydana gelen hasarların yeri ve şiddetinin belirlenmesi önem arz eder. Depremlerin veya diğer doğal afetlerin yapılar üzerindeki etkisi, yapıların dinamik karakteristiklerindeki değişimle tespit edilmektedir. Dolayısıyla bu yapıların dinamik karakteristiklerinin belirlenmesi zorunlu hale gelmektedir. Sistem tanıma, deneysel verileri kullanarak dinamik sisteme ait modeli yani sistemin dinamik parametrelerini belirlemeye yarayan önemli bir araçtır. Bu tez kapsamında bahsedilen Alt uzay esaslı sistem tanıma teknikleri, günümüzde kullanılan en ileri sistem tanıma teknikleridir. Bu tez kapsamında, deterministik, birleştirilmiş deterministik stokastik ve stokastik sistem tanıma teknikleri, bilgisayar ortamında sayısal olarak modellenen bir çerçeve üzerine uygulanarak, birbirleriyle karşılaştırılmaktadır. Sonuçlar, birleştirilmiş deterministik stokastik sistem tanıma tekniğinin, daha iyi sonuç verdiğini göstermiştir.
-
ÖgeAlternatif Bir Mod Birleştirme Yöntemi Olarak “euclıdean Norm” Un İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-08-08) Yıldırım, İbrahim ; Yüksel, Ercan ; 405127 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalışma kapsamında, mod katkılarının birleştirilmesi için alternatif bir yöntem olan “Euclidean Norm” irdelenmiştir. Pek çok birleştirme yönteminde negatif işaretli modal büyüklükler kaybolmaktadır. “Euclidean Norm” ile yapılan birleştirmede negatif işaretli modal büyüklüklerin korunması amaçlanmıştır. Herhangi bir büyüklüğün “gerçek” değeri zaman tanım alanında yapılan analizler ile bulunmaktadır. Seçilen bazı iç kuvvet ve yerdeğiştirme bileşenleri için farklı titreşim modlarının katkıları mevcut mod birleştirme yöntemleri ve “Euclidean Norm” ile birleştirilmiştir. Elde edilen maksimum spektral büyüklükler gerçek değerler ile karşılaştırılmıştır. Analitik çalışma kapsamında 6 adet bina çalışılmıştır. Binalar; 5, 10, 15 katlı çerçeve ve 10, 15, 20 katlı perde–çerçeve türü taşıyıcı sistemlere sahiptir. Zaman tanım alanında gerçekleştirilen çözümlerde kullanılan deprem ivme kayıtları, PEER veritabanından ölçeklenmiş olarak alınmıştır. İlgili kayıtların DBYBHY tarafından öngörülen şartları sağlamasına özen gösterilmiştir. “Euclidean Norm” ile yapılan birleştirmenin, zaman tanım alanında hesapta elde edilen sonuçlara mevcut birleştirme yöntemlerinden daha çok yaklaştığı görülmüştür.
-
ÖgeAnalysis Of Dynamic Response And İnstability Of A Caisson Type Gravity Quay Wall-seabed System Under Waves(Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü, 2017) Baksı, Hasan Giray ; Ülker, Mehmet Barış Can ; 802121017 ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringSuya doygun gözenekli ortamların mekanik özelliklerinin araştırılması, jeomekanik ve jeo-mühendislik disiplinlerinde incelenen önemli konulardan biridir. Özellikle dış yüklerin etkisi altındaki bir zemin sisteminde meydana gelebilecek mekanik değişiklikler, suya doygun deniz tabanı katmanlarındaki gerek katı gerekse sıvı fazların birbirlerine göre hareketine bağlı olarak incelenebilmektedir. Buna "birleşik akış ve deformasyon" problemi adı verilir ve ilişkili denklemleri 1941 senesinde M. Biot tarafından geliştirilmiştir. Daha sonra bu denklemlere, dinamik terimler de ilave edilerek "poroelastisite" denklemine ulaşılmıştır. Bu terimler de daha sonra, diferansiyel denklemlerde tekil fazların hareketleriyle ilişkili atalet kuvvetleri açısından basitleştirilmiş matematik formülasyonların geliştirilmesinde kullanılmıştır. Bu farklı formülasyonlar sistemin serbestlik derecelerinin yanı sıra; iç kuvvetler ve reaksiyonlar için akış ve deformasyon problemine çözüm getirmek amacıyla elde edilmiştir. Suya doygun gözenekli ortamı içeren problemlerde sistemde oluşan dinamik tepki, basitleştirilmiş formülasyonların söz konusu zemin - yapı etkileşimi problemi için uygun olup olmadığını kararlaştırmak adına kullanılan esas yükleme çeşitleri ve söz konusu ortamın fiziksel özellikleri temel alınarak analiz edilmektedir. Poroelastisite denklemlerinde genel olarak kullanılan ve gerek katı gerekse sıvı fazın atalet terimlerini de içeren durum tam dinamik (FD) formülasyon olarak tarif edilmektedir. Sıvı fazın ataletinden kaynaklanan etkilerin ihmal edildiği durumlar için kısmi dinamik formülasyon (PD) ve hem katı hem de sıvı faza ait atalet terimlerinin ihmal edildiği durumlar için yarı statik formülasyon (QS) elde edilerek bu çalışmadaki tüm tüm analizler bu iki formülasyon (PD ve QS) cinsinden çalışılmıştır. Öncelikle belirli bir harmonik yük etkisi altında çalışmakta olan bir boyutlu zemin kolonunun davranışı nümerik hesap yapılarak elde edilmiş, böylece düşey yer değiştirmeler ve dalga genliğine göre normalize edilmiş boşluk suyu basınçlarının yüksekliğe bağlı değişim grafikleri elde edilmiştir. Söz konusu sonuçlar analitik çözümlerle karşılaştırılarak kabul edilebilir hassasiyette doğrulama gerçekleştirilmiştir. Bu doğrulama işleminde kabul kriteri olarak %3‟ün altında bir yakınsama seviyesine ulaşılmış olması belirlenmiştir. Ardından bir sonraki aşamaya geçilerek, sadece tek bir dalga boyu için ilerleyen dalga yükleri etkisi altında serbest sahada çalışan ve sadece tek bir zemin katmanından meydana gelen gözenekli ve suya doygun bir zemin yapısının iki boyutlu matematiksel modeli oluşturulmuştur. Bu model, sistemin serbest sahada çalışması ve dalganın zemin katmanı yüzeyinde sürekli ilerleyen bir hareket sürdürmesi sebebiyle matematiksel modelin sol ve sağ tarafındaki sınır koşulları birbirine doğrusal bir fonksiyonla bağlı olacak şekilde tarif edilerek sadece tek bir dalga boyu için hazırlanmıştır. Genel olarak bu çalışma içerisindeki tüm matematiksel modellerde tanımlanan poroelastisite denklemlerinin ayrıklaştırılması için klasik sonlu elemanlar yöntemi (FEM) kullanılması sebebiyle, sonlu eleman parçalarının boyutlarında küçülmeye gidilerek bir kaç defa çözüm gerçekleştirilmiş ve alınan sonuçların %3‟lük kabul edilebilir yakınsama derecesine ulaşmasının ardından matematiksel modelleme kıstası belirlenmiştir. Bu işlemler yapılırken de yine bir boyut için gerçekleştirilen çözümde de olduğu gibi nümerik sonuçlar ile analitik sonuçlar; yakınsama kontrolleri, katı faz için elde edilen düşey yer değiştirmeler, ilerleyen dalga genliğine göre normalize edilmiş boşluk suyu basınçları ve efektif normal gerilmelerin derinliğe göre değişimi cinsinden karşılaştırılmıştır. Sonuçlarda görülen kabul edilebilir yakınsama kriterinin yakalanmasıyla birlikte harmonik duran dalga yüklerine maruz kalan bir keson tipi rıhtım duvarı (CTQ) - deniz tabanı - dolgu zemin sisteminin dinamik tepkisi değerlendirme işlemine geçilmiştir. Açık denizde ilerleyen dalganın rıhtım duvarı yüzeyinden yansımasıyla birlikte ardındaki dalgalar ile girişimde bulunarak duran dalga formuna dönüşmesi nedeniyle bu aşamada duran dalga etkisi dikkate alınmıştır. Bu sistemin matematiksel modelinin temsil ettiği alanın genişliği, farklı malzeme özelliklerine sahip çok sayıda katmanın bir arada kullanılması ve su derinliğinin model içerisinde değişkenlik göstermesi sebebiyle elde edilen sonuçların doğruluğunu kontrol edebilmek adına önceki bölümlerde de olduğu gibi sonlu eleman parçalarının model alanı içerisindeki boyutu küçültülerek ve dolayısıyla sayısı da kademeli olarak arttırılarak rıhtım duvarının ön topuk bölgesinden geçen düşey doğrultudaki bir kesit üzerinden elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış ve sistemi en doğru şekilde temsil edecek sonlu eleman boyutları belirlenmiştir. Bununla beraber, açık deniz etkisini de sisteme doğru bir şekilde tanımlayabilmek için de matematiksel modelin açık denizi temsil eden düşey kenarının rıhtım duvarı ile arasındaki mesafe kademeli olarak arttırılmış ve benzer şekilde en uygun açık deniz mesafesi, duran dalga boyu cinsinden belirlenerek matematiksel modele aktarılmıştır. Bu çalışmadaki temel odak noktası ağırlıklı olarak suya doygun gözenekli deniz tabanının ve dolgunun etrafındaki toprağın dinamik tepkisinin özelliklerine ve bunların duran dalga yükleri altındaki rıhtım duvarı duraysızlığına olan katkısıdır. Çalışmada, Japonya'nın Kobe limanında bulunan ve 1995 yılındaki Hyogo-Ken Nanbu depreminde önemli derecede hasar gören bir rıhtım duvarı - deniz tabanı - dolgu sistemi dikkate alınmıştır. Bu analizler sırasında, hem PD hem de QS formülasyonlarında, katı faz için zamansal ve mekansal alanlardaki düşey ve yatay yer değiştirmeler, duran dalga genliğine göre normalize edilmiş boşluk suyu basınçları ve kayma gerilmelerinin derinlikle değişim varyasyonları açısından sayısal sonuçlar elde edilmiş ve karşılaştırılmalı olarak sunulmuştur. CTQ – deniz tabanı sistemi ayrıca, zemindeki ani sıvılaşma potansiyeli göz önüne alınarak duran dalga etkisi altında rıhtım duvarı duraysızlığı açısından da değerlendirilmiştir. Bu analizler sırasında, sistemin dinamik tepkisinin araştırıldığı bir önceki bölümden farklı olarak mevcut rıhtım duvarının, zemin katmanlarının ve deniz suyunun kendi ağırlıklarından ötürü oluşan kuvvetler de matematiksel modele aktarılmıştır. Neredeyse suya doygun deniz tabanı katmanında ve dolgu alanında küçük hava boşlukları bulunduğunu varsayarak suya doygunluk derecesi deniz tabanı için S=0.999 olacak şekilde tarif edilmiş, bu olgu sayısal olarak analiz edilmiş ve ani sıvılaşma bölgeleri hesaplanan ortalama efektif gerilmenin sıfır veya pozitif konturları cinsinden hesap alanı içerisinde tanımlanmıştır. Daha sonra duran dalga xxviii yüksekliği sabit tutularak söz konusu sistem içerisinde sadece deniz tabanındaki farklı geçirgenlik, zemin tipi ve açık denizde meydana gelen duran dalga periyodu süresindeki (lineer dalga teorisine göre aynı zamanda dalga boyundaki) değişikliklere göre sistemde oluşan dinamik tepkileri ve rıhtım duvarı duraysızlığı üzerindeki etkileri belirlemek amacıyla bir takım parametrik çalışmalar yürütülmesinin ardından her iki formülasyon (PD ve QS) için elde edilen sonuçlara ilişkin karşılaştırma grafikleri sunulmuştur. Bununla beraber, bu çalışmanın geliştirilmesi için ileriki zamanlarda yapılması düşünülen ve malzemenin doğrusal olmayan davranışlarının da hesaba katılması ile birlikte sistemin gerçek tepkisine en yakın sonuçların elde edilebilmesi adına ön bilgi oluşturabilecek şekilde kritik bölgelerin gösterilebildiği kayma gerilmesi diyagramları da ayrıca gösterilmiştir. Sonuç olarak, deniz tabanı ve dolgu toprağının ani sıvılaşma potansiyeline bakıldığında, söz konusu CTQ - deniz tabanı sisteminin duran dalga etkisi altındaki dinamik tepkisi ve duraysızlığı üzerinde, bu alanda çalışan kıyı ve jeoteknik tasarım mühendisleri ile diğer araştırmacılar için yararlı olabileceği düşünülen sonuçlar elde edilmiştir.
-
ÖgeArd Germeli Kiriş-kolon Birleşimi Deneysel İncelenmesi.(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Aktaş, Murat ; Boduroğlu, Hasan ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalışmada, yeni bir sistem olarak art germe çeliğinin beton dökümü sonrası gerilmesi ile elde edilen kolon kiriş birleşimi deneysel olarak incelenmiştir. Deprem etkinliği yüksek olan bölgelerde ön üretimli ve ön germeli kolon kiriş birleşimleri yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu sistemin kabul edilebilir yerdeğiştirme sınırları içerisinde oldukça iyi deprem başarımı gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Art germeli sistem, geleneksel döküm sistemine kıyasla, taşıyıcı çerçeve sisteme daha yüksek bir başlangıç rijitliği sağlamıştır. Yapılan ilk çalışmalar bu yeni bağlantı tipinin, yüksek deprem aktivitesi olan bölgelerde güvenle kullanılabileceğini göstermektedir.
-
ÖgeArtımsal Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemiyle Betonarme Bir Yapının Performans Seviyesinin Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Köse, Doğukan ; Darılmaz, Kutlu ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalışmada, performans kavramı çerçevesinde deprem talep etkisi göz önünde bulundurularak “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik 2007”de anlatılan doğrusal olmayan bir yöntem olan “Artımsal Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi” kullanılarak yapı güvenliğinin belirlenmesi konusu incelenmiştir. Ayrıca söz konusu yönetmeliğe göre projelendirilmiş 3 katlı betonarme bir yapı üzerinde konunun detaylı irdelenmesi ve anlatılan yöntemin uygulaması yapılarak incelenen konunun örneklemesi yapılmıştır. Tasarım depremi ve kapasite eğrisi dikkate alınarak belirlenen hedef deplasman sınır değeri, üst limit kabul edilerek itme analizi X ve Y yönü için uygulanmıştır. Analiz sonucu elde edilen hasar dağılımından, bina performans seviyesi belirlenmiştir. Bina, DBYBHY 2007’de belirtildiği üzere Can Güvenliği Performans Seviyesini sağlamıştır.
-
ÖgeAyaklı Betonarme Su Depolarının Tasarım Kuralları Ve Deprem Etkisindeki Davranışı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Demirören, Ragıp ; Celep, Zekai ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalışmada, ayaklı su depolarının deprem hareketi karşısındaki davranışı incelenmiştir. İlk olarak depo haznesindeki su kütlesinin deprem hareketi üzerinde durulmuş ve haznedeki su kütlesinin dinamik davranışı modellenmiştir. Hidrodinamik basınçların hazne duvarlarının boyutlandırılmasındaki önemi değerlendirilmiştir. DSİ tarafından hazırlanan 25m yüksekliğindeki 75 m3’ lük ayaklı su deposuna ait tip proje ele alınmıştır. Hesaplarda Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi ve dinamik analiz için Mod Birleştirme Yöntemi kullanılmıştır. İki yöntemde de döşemelerde rijit diyafram kabülü yapılmıştır. Ele alınan yapının 4 deprem bölgesi için bulunan sonuçları değerlendirildiğinde, depo haznesinin bulunduğu en üst katın altında yumuşak kat oluştuğu ve DSİ tarafından verilen tip projenin, mevcut afet yönetmeliği ABYYHY98’e göre özellikle 1. ve 2. deprem bölgesinde yetersiz kaldığı gözlenmiştir. Ayrıca yapı sisteminin kapasite analizi yapılmış ve bu amaçla sisteme 1.mod yüklemesi yapılarak statik itme uygulanmıştır. Kapasite eğrilerinin değerlendirilmesi sonucu donatı seçiminin S220 yerine S420 olması halinde yapının karşılayabileceği deprem kuvvetinin, yaklaşık olarak iki katına çıktığı belirlenmiştir.
-
ÖgeAyarlı Kütle Sönümleyicilerin Sismik Etkiler Altındaki Betonarme Yapılarda Performansının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Okut, Ozan ; Taşkın, Beyza ; Deprem Mühendisliği ; Earthquake EngineeringBu çalışmada, Ayarlı Kütle Sönümleyicilerin sismik etkiler altındaki performansı incelenmiştir. Bölüm 1’deki kısa girişten sonra, Bölüm 2’de, mevcut geleneksel depreme dayanıklı yapı tasarımı anlayışı ile dezavantaj ve kısıtlamalarından bahsedilmiştir. Bölüm 3’de yapısal kontrol yaklaşımı, aktif, yarı aktif ve karma koruma teknikleri tarif edilmiştir. Depreme dayanıklı yapı tasarımında enerji yaklaşımı ve pasif koruma teknikleri Bölüm 4’te verilmiştir. Pasif kontrol tekniklerinden biri olan Ayarlı Kütle Sönümleyiciler Bölüm 5’te tarif edilmiştir. Çalışmada irdelenen sayısal örnekler arasından ilki, 30 farklı tek serbestlik dereceli sistem dört farklı deprem etkisi altında Ayarlı Kütle Sönümleyicili ve Ayarlı Kütle Sönümleyicisiz durumlar için analiz edilmiştir. Diğer uygulamada ise, 13 katlı yapı dört farklı deprem etkisi altında Ayarlı Kütle Sönümleyicili ve Ayarlı Kütle Sönümleyicisiz durumlar için analiz edilmiştir. Son olarak sonuçlar Bölüm 7’de tartışılmıştır. Sonuçlar, enerji sönümleme sistemlerinin günümüz yapı tasarımı mühendislerinin elindeki en etkili araçlardan birisi olduğunu göstermiştir.