FBE- Restorasyon Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.Araştırma Konuları:
• Tarihi yerleşimlerin korunması ve sağlıklılaştırılması
• Anıtların ve sivil mimarlık örneklerinin restorasyonu ve yenidenkullanımı
• Arkeolojik alanların korunması, düzenlenmesi ve sunumu
• Endüstri arkeolojisi
• 20. yüzyıl mimarlık mirasının korunması vb.
Gözat
Başlık ile FBE- Restorasyon Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge1840-1912 Yılları Arasında İzmir Ve Selanik’teki Kentsel Ve Mimari Değişim(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-09) Gençer, Ceylan İrem ; Akın, Nur ; 452132 ; Restorasyon ; RestorationBu çalışma, 1839 Tanzimat Fermanı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun geçirdiği değişim sürecinin, Akdeniz’deki iki önemli liman kenti olan İzmir ve Selanik’teki kentsel ve mimari yansımalarının tespit edilerek karşılaştırılmasını amaçlamaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında devlet eliyle yapılan planlama müdahaleleri kapsamında, yangınlarla yok olan yerlerin ve yeni yerleşime açılan alanların şehircilik ilkelerine uygun olarak yeniden inşa edilmesi, mevcut yolların genişliklerinin düzenlenmesi gibi çalışmalar İzmir ve Selanik’te gerçekleşmiştir. Ayrıca her iki kentte, tramvay, demiryolu, şehir hatları vapurları gibi yeni ulaşım sistemleri ile elektrik, havagazı, su gibi altyapı hizmetlerinin kurulması söz konusu olmuştur. Bu dönemde İzmir ve Selanik’te belediyenin kurulması, kentsel örgütlenme anlayışını değiştirmiştir. Üstelik ekonomik gücünü temsil eden kesimlerin bu örgütlenmede yer alması, her iki kentin artan ticaret hacmini karşılaması zorunluluğu ve inşa edilen demiryolları aracılığıyla art alanların kıyılara bağlanması, İzmir ve Selanik’te çağın gerektirdiği “modern” rıhtım ve liman tesislerinin yapılmasına yol açmıştır. Bu çalışma kapsamında, İzmir ve Selanik kentsel ve mimari değişimlerin odak noktası olan rıhtım ve liman projeleri, örnek kentsel yenileme çalışmaları olarak değerlendirilmiştir. Selanik’in 1917’de ve İzmir’in de 1922’de geçirdiği büyük yangın, her iki kentin merkezinde yaşanan değişimin izlerini önemli ölçüde silmiştir. Günümüzde İzmir ve Selanik’te mevcut olan mirasın korunabilmesi için, bu çalışma kapsamında her iki kentin ortak geçmişinden elde edilen verilerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
-
Öge19. Yüzyıl İstanbul Kentsel Dönüşümü’nde Üsküdar Ve Koruma Sorunları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-05-24) Ertuğrul, Alidost ; Eyüpgiller, Kemal Kutgün ; 423058 ; Restorasyon ; RestorationBu çalışmada, 19. yüzyılda İstanbul kentinin geçirdiği dönüşüm sürecine paralel olarak Üsküdar’ın geçirdiği dönüşüm ve korunma sorunlarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Üsküdar’da 19. yüzyılda inşa edilen yapılar ile yerleşiminin bu yüzyılda gelişen, değişen kentsel dokuları incelenmiştir. Üsküdar kentinin 19. yüzyıla özgü gelişimini ortaya koyabilmek için iki tür araştırma yapılmıştır. İlk olarak Üsküdar’da sınırları belirlenen alan içerisinde Ondokuzuncu yüzyıl içerisinde inşa edilmiş ve yenilenmiş anıtsal yapılar tespit edilerek özgün yönleri ve koruma problemleri ortaya konulmuştur. İkinci olarak ise, geleneksel Osmanlı kenti kurgusuyla gelişmiş olan Üsküdar’da, batılı etkilerle ortaya çıkmış kent dokuları irdelenmiştir. Bu çalışmalar kente ait eski, yeni haritalar, belgeler ve yerinde incelemelerle desteklenmiştir. Elde edilen verilerden hareketle Üsküdar’ın 19. yüzyıldaki kendine özgü dönüşüm biçimi ortaya konulmuş, İstanbul bütünüyle karşılaştırılması yapılıp, günümüze kadar uzanan korunma problemleri tartışılmıştır.
-
Öge19. Yüzyılın İkinci Yarısı Ve 20. Yüzyıl Başındaki Yangınlar Sonrası Galata’da Kentsel Dokunun Değişimi Ve Korunmuşluk Durumunun İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özyurt, Ekin Deniz ; Akın, Nur ; Restorasyon ; RestorationBu tez çalışması, İstanbul Tarihi Yarımadası’nın karşı kıyısında yer alan Galata’nın tarihi yangınlar sonrasında geçirdiği değişimi belgelemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, 19. yüzyılın ikinci yarısına ve 20. yüzyılın başlarına ait haritalar bölgenin kentsel değişimini ortaya koyan belgeler olarak incelenmiştir. Nesnel veriler olan bu haritalar tarih sırasına göre üst üste çakıştırılarak yapılan karşılaştırmalarla, Galata bölgesinin dönemsel değişimlerinin ortaya koyulmasına çalışılmıştır. İncelemeler doğrultusunda, Galata çalışma alanı sınırları içinde değişimin en fazla görüldüğü yer örnek alan olarak seçilmiş ve güncel durum araştırılmıştır. Bu bağlamda, seçilen alandaki yapı adalarında ayrıntılı inceleme ve karşılaştırmalı analizler yapılarak, sokak dokusu, ada-parsel ilişkileri, kat yükseklikleri, yapı malzemeleri, yapım teknikleri, işlev ve korunmuşluk durumu belgelenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda da, Galata bölgesinde seçilen örnek alanın korunmuşluk durumu değerlendirilmiştir.
-
Öge20.yy’da Beylerbeyi Kentsel Dokusunda Yaşanan Değişim(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-02-21) Gören, Deniz ; Eyüpgiller, K. Kutgün ; 10028497 ; Restorasyon ; RestorationTez çalışması kapsamında, İstanbul İli, Üsküdar İlçesi’ne bağlı olan Beylerbeyi’nin kentsel dokusunda yaşanan değişim incelenmiştir. Beylerbeyi semti, coğrafi konumu ve kendine özgü mimari dokusu ile Boğaziçi’nin önemli yerleşimlerinden biridir. Tarihi Bizans Dönemi’ne dayanan Beylerbeyi, Osmanlı Dönemi’nde gelişimini sürdürmüş ve Cumhuriyet ile birlikte günümüzdeki halini almıştır. Anıtsal yapıları, sivil mimarlık örnekleri ve kentsel dokusu ile yerleşim özgün bir fiziksel çevreye kavuşmuştur. Tezin ilk bölümünde çalışmanın amacı, kapsamı ve yöntemi belirlenmiştir. İkinci bölümde ise Beylerbeyi’nin Üsküdar İlçesi’ndeki yeri tanıtılmış, coğrafi konum, topografya, iklim ve bitki örtüsü özellikleri ile semtin tarihçesine değinilmiştir. Üçüncü bölümde Beylerbeyi’nde fiziksel çevre analizi yapılarak, doğal ve yapılaşmış çevre incelenmiştir. Yapılaşmış çevrede yerleşimin özgün kentsel dokusu, sokaklar, meydanlar, vistalar ve avlu, bahçe gibi çevresel değerleri ile birlikte incelenmiştir. Beylerbeyi’ne karakterini veren anıtsal yapılar ve geleneksel mimari tanıtılmıştır. Geleneksel sivil mimari örnekleri plan ve cephe özellikleri, yapım teknikleri ve dekoratif özellikleri ile birlikte incelenmiştir. Çalışma alanında yapılan işlevsel dağılım, kat yüksekliği, yapı malzemesi, strüktürel durum, korunmuşluk durumu gibi analizlerle yerleşim bütüncül olarak değerlendirilmiştir. Beylerbeyi yerleşim alanı içindeki ulaşım sistemi irdelenmiş, mevcut durumun tespiti yapılmıştır. Dördüncü bölümde Boğaziçi ve Beylerbeyi ile ilgili resmi kurumlarca alınmış koruma kararları incelenerek, bu kararların Beylerbeyi’ne etkisi araştırılmıştır. Beylerbeyi çalışma alanı içerisinde yer alan tek yapılara ilişkin alınan tescil ve koruma kararları Koruma Kurulu dosyaları incelenerek tespit edilmiş, elde edilen belgeler doğrultusunda eski ve mevcut durumlarının karşılaştırması yapılmıştır. Beşinci bölümde Kenstel Sit Alanı içerisinde yer alan tarihi ve doğal çevrenin korunmasına ilişkin çalışmalar kentsel doku ve tek yapı ölçeğinde değerlendirilmiş, tarihsel ve doğal çevredeki değişim ile tehditler mevcut ve yitirilmiş değerler ele alınarak tespit edilmeye çalışılmış, yapılarda meydana gelen değişimler belirlenmiş, imar planının hazırlanması sürecinde gelişen olumsuzluklar elde edilen harita ve belgeler doğrultusunda saptanmıştır. Altıncı bölümde yapılan değerlendirme doğrultusunda koruma yaklaşımı belirlenerek, kentsel ölçekte koruma önerileri geliştirilmiş olup, tek yapı ölçeğinde koruma yöntemleri belirlenmeye çalışılarak yasal sürece ilişkin öneriler getirilmiştir. Yedinci ve son bölümde yapılan analiz, tespit ve çalışmaları yeniden gözden geçirilerek, elde edilen tüm veriler doğrultusunda ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir.
-
ÖgeAbdüllatif Suphi Paşa Konağı Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Deniz, Selin Gener ; Mazlum, Y. Deniz ; Restorasyon ; Restoration1855 yılında inşa edildiği ve İstanbul’daki ilk kargir konak olduğu sanılan Abdüllatif Suphi Paşa Konağı, Fatih İlçesi Babahasan Alemi Mahallesi’nde Horhor Caddesi üzerinde yer almaktadır. Tanzimat Dönemi’nin önemli paşa konaklarından biri olan yapı, bir sivil mimarlık örneği olmasının yanı sıra devlet işlerinin görüşüldüğü idari bir yapı olma özelliğini de taşımaktadır. 1949–50 yıllarında yapılan kapsamlı bir onarım sayesinde, konak pek çok özgün detayını koruyarak günümüze ulaşmıştır. Tez kapsamında, İstanbul Üniversitesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı tarafından kullanılan yapının onarımına ilişkin teknik müdahaleleri belirlemek, daha aktif olarak kullanımı sağlayacak bir işlev önermek ve konağın tarihini aydınlatmak amaçlanmıştır. Bu nedenle öncelikle yapının 1/50 ölçekli rölöveleri çizilerek ayrıntılı bir betimlemesi yapılmıştır. Eşzamanlı olarak yapı ve çevresine ilişkin görsel ve yazılı kaynaklar taranarak, konağın geçirdiği değişimler belirlenmiş ve ilk yapıldığı dönemi gösteren restitüsyon önerisi hazırlanmıştır. Son olarak da, yapı için gerekli müdahaleler araştırılmış ve yeni işlev programını içeren restorasyon projesi geliştirilmiştir. Yeni işlevle, konağın bugüne ulaşmasında büyük payı olan mevcut kullanıcıları tutulmuş, buna ek olarak konağın aktif şekilde kullanıldığı, yaşayan bir dönem yapısı olarak geleceğe aktarılmasını sağlayacak bir program önerilmiştir.
-
ÖgeAdana Dr. S. Haluk Uygur Evi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Düzenoğlu, Sezgi ; Mazlum, Deniz ; Restorasyon ; RestorationBu tez çalışmasında; Adana ili, Seyhan ilçesi, Türkocağı mahallesi, 124 ada, 1 parselde yer alan geleneksel konut belgelenmiş ve incelenmiştir. Dr. S. Haluk Uygur Evi, 1929 yılında inşa edilmiş iki katlı kârgir bir yapı olup, kare planlı bir ana kütle ile yapının batı duvarına bitişik olarak yapılmış bir ıslak hacim bölümünden meydana gelmektedir. Yapının üzerinde yer aldığı parsel, doğu ve güney cephelerinde yola bitişik olarak konumlandırılmıştır. Yapının kuzeyinde kendi bahçesi, batı yönünde ise başka bir konut parseli yer almaktadır. Yapının en gösterişli cephesi, Seyhan Nehri manzarasına hakim olacak şekilde konumlandırılmış olan doğu cephesidir. Burada, giriş bölümü niş şeklinde içe doğru çekilmiş ve giriş kapısına ulaşmak için on basamaklı mermer bir merdiven yapılmıştır. Yaratılan bu mekan, simetrik bir düzene sahip olan doğu cephesinin en önemli elemanı sayılan bir sivri kemerle vurgulanmıştır. Güney cephesi, büyük ölçüde doğu cephesindeki bezemelere sahip bir cephe olmakla birlikte simetrik bir düzene sahip değildir. Geleneksel konutun yer aldığı parselin iki yolun kesiştiği noktada konumlanması da yapının şekillenmesinde rol oynayan önemli bir etken olmuştur. Yapının batı ve kuzey cephelerinin, yola cephe vermemeleri sebebiyle, diğer iki cepheye oranla oldukça sade olması da bunun doğal bir sonucudur. Bu tezin amacı; geleneksel dokusunu büyük ölçüde kaybetmiş olan Adana’da, sınırlı sayıdaki tarihi sivil mimarlık örneklerinden biri olan Dr. S. Haluk Uygur Evi’nin, detaylı bir şekilde belgelenmesi ve sahip olduğu değerleri kaybetmeden korunmasının sağlanmasıdır. Böylece 27 Haziran 1998’de yaşanan Ceyhan depremi sırasında büyük hasar gören bu yapı, özelliklerine uygun yeniden kullanımını içeren restorasyon projesinin de hazırlanmasıyla varlığını sürdürebilecektir.
-
ÖgeAdana İli Kozan İlçesi’nde Tarihi Çevre Koruma Önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Gök, Nagihan ; Akın, Nur ; Restorasyon ; RestorationKozan, Akdeniz Bölgesi’nde, Adana İli’ne bağlı bir ilçedir. Tarihte Siskia, Sission ve Sis adlarıyla anılmış olan kentin geçmişi M.Ö. XIX. yüzyıla kadar uzanmaktadır. M.Ö. 66-64 yılında Roma İmparatorluğuna katılan kent, 1098 yılında Çukurova’da Ermeni Krallığı’nın kurulmasıyla birlikte Krallığın başkenti olmuştur. Kozan 1517 yılında Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. 1700-1867 yılları arasında bölgeye hakim olan Kozanoğulları aşireti kente ismini vermiştir. Tarih boyunca Ermeni ve Osmanlı yerleşimi olması kentin mimari karakterinin oluşmasında etkili olmuştur. Kozan, Feke-Saimbeyli-Hanyeri üzerinden Torosları aşarak Orta Anadolu’ya ulaşan tarihi kervan yollarından biri üzerinde kurulmuştur. Böyle işlek ticaret yolları üzerinde kurulmuş olmasının kent ekonomisine katkısı büyüktür. 1991 yılında, Hoşkadem Cami ve Bedesteni içine alan yaklaşık 3ha.’lık bir alan Kentsel sit ilan edilmiştir. 1991 yılından günümüze kadar koruma amaçlı imar planının hazırlanmayışı kentin tarihi dokusunun bozulmasına neden olmuştur. Kentsel sit alanı içerisinde bulunan Tarihi Çarşı, tez çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Küçük ölçekli parseller üzerinde genellikle tek katlı, kesme taş ve tuğla malzemelerinin kullanıldığı, cephe genişliği 3-4 m. arasında değişen, sivri tonozla örtülü, bitişik düzende, caddelerin iki yanında sıralanmış dükkan dizileri, tarihi çarşı dokusunun karakteristiğini oluşturur. Tarihi Çarşıda bulunan dükkanlar 20.yy.’ın ilk yıllarına tarihlenmektedir. Kentsel Sit alanını içine alan yaklaşık 15 ha.’lık bir alanda 1/1000 ölçekli analiz çalışmaları yapılmıştır. Tarihi çarşıda bulunan Aşağı Çarşı, Yukarı Çarşı ve Kadirli Caddeleri’nde 1/200 ölçekli silüet çalışmaları yapılmış ve cephe önerileri geliştirilmiştir. Kentsel sit alanının ve özellikle Çarşı bölgesinin sıhhileştilmesi amacıyla yapılan bu analiz çalışmaları neticesinde çözüm önerileri geliştirilmesi hedeflenmektedir.
-
ÖgeAdana Kozan’da Gökçelik Konağı’nın Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-12-16) Boga, Seçil ; Tanyeli, Gülsün ; 462306 ; Restorasyon ; RestorationAdana ili, Kozan ilçesi Hacıuşağı mahallesi, 198 ada 3 parselde bulunan Gökçelik Konağı’nın belgelenebilen en eski sahibi Kozan Tapu Sicil Müdürlüğü’ne göre konağı 1929 yılında satın alan Rüştü Gökçelik’ tir. Kozan Tapu Sicil Müdürlüğü’nde çıkan yangında bazı evrakların kaybolduğu bilinmektedir. Bu nedenle yapının 1923 yılından daha eski bir tarihte yapıldığı bilinmekle beraber mimarı veya ilk sahibi ile ilgili bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak yöre halkı, tarihçi Abdurrahman Kütük ve Rüştü Gökçelik’ in çocuklarından Güney Gökçelik ile yapılan görüşmelerde konağın Rüştü bey tarafından satın alınmadan önce bölgenin Fransız işgali altında olduğu dönemde okul olarak kullanıldığı bilgisine ulaşılmıştır. Yapı Rüştü Gökçelik’ in ölümünden sonra kullanılmamış ve bu sebeple de bakımsız kalmış ve ahşap elemanlar büyük oranda yıkılmış ve kaybolmuştur. Yapı 4 Ocak 2011 yılından hibe yoluyla Adana İl Özel İdaresi’ne devredilmiştir. Konak, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.04.1991 tarih ve 845 sayılı kararı ile belirlenen kentsel sit alanı içinde bulunmamaktadır. Ancak, aynı kurulun, 19/11/1993 tarih 1611 sayılı kararı ile de “taşınmaz kültür varlığı” olarak kabul edilmiştir. Yerinde rölöve çalışmaları tamamlandıktan sonra yapının yok olmuş kısımları eski fotoğraflardan ve benzer örneklerde tipoloji çalışmaları yapılarak restitüsyon projesi hazırlanmıştır. Tarihte zengin bir yapı stoğuna sahip olduğu anlaşılan Kozan ilçesinde günümüzde çok az örnek kalmıştır. Ayakta durabilen bu ender yapılardan biri olması nedeniyle Gökçelik Konağı’nın daha fazla zarar görmeden önce korunabilmesi için uygun yeniden kullanım önerisi içeren restorasyon projesinin hazırlanmasıyla, bu sivil mimarlık örneğinin gelecek nesillere aktarılması bu tezin hedefidir.
-
ÖgeAdana Tepebağ Ve Kayalıbağ Kentsel Ve Arkeolojik Sit Alanı Koruma Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-11-09) Umar, Nur ; Eyüpgiller, Kemal Kutgün ; Restorasyon ; RestorationBu çalışmada, Adana’nın ilk yerleşim yeri olarak bilinen Tepebağ ve Kayalıbağ mahalleleri ele alınmıştır. Bu mahallelerin çalışma alanı olarak belirlenmesinin asıl nedeni geleneksel sivil mimarlık örneklerini Adana’nın diğer bölgelerine oranla daha çok barındırmasındandır. Çalışmada alan içerisinde bulunan sivil ve anıtsal mimari yapılar belgelenmiş, geçmişten günümüze bu bölgenin geçirdiği değişim incelenmiştir. Söz konusu mahallelerin günümüzdeki durumunu gösteren çevresel ve fiziksel analizler yapılmış bunun yanında yapılan anketlerle çalışma alanının mevcut sorunları tespit edilerek sosyal durumunu anlatan analizler hazırlanmıştır. Bununla beraber Alana yönelik hazırlanan Koruma Amaçlı İmar Planı ve Adana Nazım İmar Planı incelenip, değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, elde edilen verilerden yola çıkılarak mahallelerdeki sosyal doku, arkeolojik ve kentsel sit alanı olma özelliği ve Adana’daki konumu göz önünde bulundurularak, çalışma alanındaki tarihi dokunun korunup yaşanabilir bir bölge haline gelmesini amaçlayan tek yapı ve alan ölçeğinde koruma önerileri geliştirilmiştir.
-
ÖgeAdana-kozan’da Yaverin Konağı’nın Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Çalışkan, Günnur ; Kahya, Yegan ; Restorasyon ; RestorationAdana’nın Kozan ilçesi, Taş mahallesi, 370 ada, 1 parselde bulunan Yaverin Konağı’nın kesin olarak kim tarafından yaptırıldığı bilinmemekle birlikte, Kozan Tapu Sicil Müdürlüğü’nde yapılan araştırma sonucunda elde edilen, yapıya ait en eski belge olan, Haziran 1319(1903) tarihli Osmanlıca tapu kaydındaki bilgilere göre yapı Yaver Mıcırıkyan Kirkor Efendi adında bir Ermeni’ye aittir. 1903 tarihli belgede Nisan 1317(1901) tarihli bir başka tapu kaydının bulunduğuna dair bilginin bulunması o tarihte yapının mevcut olduğunu göstermektedir. 1920 yılında Kozan’daki Kuvayi Milliye birliklerinin karargâhı olarak kullanılan yapı, daha sonra ilk dönem Urfa milletvekili Ali Saip Ursavaş tarafından satın alınmıştır. 1944 yılında dava vekili Abdullah Kemali Arıkan’a satılan yapı, 2004’te Kozan Belediyesi tarafından kamulaştırılmıştır. Yaverin Konağı, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun, 19 Kasım 1993 tarih ve 1611 sayılı kararı ile “taşınmaz kültür varlığı” olarak tescil edilmiştir. Sokak boyunca uzanan yüksek bahçe duvarlarının arkasındaki yapı üç katlıdır. Güney ve kuzeyinde iki adet bahçesi bulunan yapının zemin ve birinci katı kâgir, ikinci katı ahşap karkastır. Hayat ve sofalarla güneye açılan yapı, ikinci katındaki dairesel çıkmalarla dikkat çekmektedir. Cepheler kemerlerle zenginleştirilmiştir. Bölgenin tipik toprak dam çatı örtüsünden farklı olarak yapıda Marsilya kiremidi ile kaplanmış kırma çatı yapılmıştır. Tezin amacı; geleneksel dokusunu büyük ölçüde kaybetmiş olan Kozan’da, sınırlı sayıdaki tarihi sivil mimarlık yapılarından birinin, detaylı bir şekilde belgelenip, sahip olduğu değerleri kaybetmeden korunabilmesi için özelliklerine uygun bir yeniden kullanımı içeren restorasyon projesinin hazırlanmasıyla gelecek kuşaklara aktarılmasının sağlanmasıdır.
-
ÖgeAfife Hatun Tekkesi Restorasyonu Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ulukan, Mehmet ; Ersen, Ahmet ; Restorasyon ; RestorationBu çalışmada, Eyüp Cezeri Kasımpaşa Mahallesi, Zal Mahmut Paşa Caddesi ile Balcı Yokuşu Sokağı kesişiminde yer alan Afife Hatun Tekkesi, bir 19.yy yapısıdır. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından konut olarak işlevini sürdüren yapı, 1999 yılı sonrasında çatısının ortadan kalmasıyla hızlı bir bozulma sürecine girmiştir. Bu süreç sonunda taşıyıcı duvarları haricindeki tüm iç yapı elemanları ortadan kalkmıştır. Yapının yeniden kazanımı amacıyla, mevcut durumunun, literatür çalışmalarından elde edilen yapıya ait eski fotoğraf, harita ve belgelerden yararlanmak suretiyle, yerinde ölçü alımı ve yöneltilmiş fotoğraflar yardımıyla rölöve çizimleri hazırlanmıştır. Yapıdaki bozulma ve malzeme kayıpları tespit edilerek, elde edilen bilgiler ışığında restitüsyon projesi hazırlanmış ve yeniden kullanımı için restorasyon önerisi geliştirilmiştir. Tekke yapıları içinde benzer nitelikte başka bir örneği olmayan yapının kazanımı , mimari miras açısından ayrıca önem arz etmektedir.
-
ÖgeAhi Çelebi Camisi restorasyonu ve çevre düzenlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Topkaç, Serpil ; Ahunbay, Zeynep ; 21839 ; RestorasyonEsas olarak, XV. yy. sonlarında, Fatih'in hekimbaşısı Ahi Çelebi b. Kemal 'üt -Tabib tarafından Haliç'te sur dışında yaptırılan Ahi Çelebi Camisi ' nin restorasyonunu amaçlayan tezde, yapının rölövesi ve restorasyon projesi hazırlanarak onarım ilkeleri belirlenmektedir. Yapının özgün işlevi korunmaktadır. Caminin kuruluşuyla oluşan, şimdiki adıyla Ahi Çelebi Mahallesi, çevre ölçeğinde düzenleme amacıyla ele alınmaktadır. I. bölümde, ilk olarak, İstanbul Anakent Büyükşehir Belediyesi tarafından 28.2.1986 tarih ve 154 sayılı onayla yürürlüğe giren düzenleme projesi doğrultusundaki istimlak çalışmalarından sonra oldukça kritik duruma düşen bölgenin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Daha sonra Ahi Çelebi Camisi' nin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Yapı İstanbul'da fetihten sonraki yıllarda sur dışına yapılan ender camilerdendir. Yapı küçük bir mahalle mescidi olarak yapılmıştır. Daha sonra Yemiş İskelesi Bölgesinde sık sık görülen yangınlardan ve doğal afetlerden etkilenen cami, mimar Hayreddin ve mimar Sinan dönemlerinde onarılmıştır. Bugünkü biçimini Sinan döneminde yapılan ikinci onarımdan sonra almış olmalıdır. Cami, Evliya Çelebi 'nin rüyasında gittiği ve orada "Şefaat ya Resulallah" diyeceği yerde yanlışlıkla "Seyahat ya Resulallah" diyerek gezginliğe başladığı camidir. II. bölümde, yapının plan, cephe, strüktür ve yapım tekniklerinin betimlemesi yapılmaktadır. III. bölümde, yapının bugünkü durumu incelenmiştir. Yapının geo-topoğrafik konumundan kaynaklanan sorunlarla birlikte, strüktür, konstrüksiyon ve malzeme bozulmaları incelenmiştir. IV. bölümde, mevcut yapısal verilere dayanılarak iki resititûsyon denemesi yapılmıştır. V. bölümde, restorasyon teknikleri önerilmiştir. VI. bölüm, sonuç bölümüdür.
-
ÖgeAkseki Cemerler Köyü Ahmet Yılmaz Evi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-06-25) Çelebi, Talat ; Kahya, Yegan ; 433678 ; Restorasyon ; RestorationBu çalışmada kültür varlığı yapıların ancak belgelenerek ve projelendirilerek gerçek anlamda korunabileceği göz önünde bulundurulmuş ve tez kapsamında incelenen Ahmet Yılmaz Evi bu doğrultuda ayrıntılı bir şekilde belgelenmiştir. Yapının inşa edildiği dönemden günümüze kadar olan süreçte geçirdiği değişimler tespit edilmiştir. Yapıda çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkan bozulmalar analiz edilmiş ve bozulmalara karşı müdahale önerileri sunulmuştur. Restorasyon projesi kapsamında Ahmet Yılmaz Evi’nin özgün işlevini sürdürmesi uygun bulunmuş, en az müdahale ile çağdaş kullanıcı ihtiyaçlarına cevap vermesi sağlanmıştır. Yapı hazırlanan projeye uygun olarak restore edildiği takdirde, özelde Cemerler Köyü, daha geniş anlamda ise Akseki için önemli bir örnek, aynı zamanda bölgedeki koruma bilincinin gelişmesi için de öğretici bir uygulama olacaktır.
-
ÖgeAkseki, Hacıgüzeller Evi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Başarır, Berna ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationAkseki, Batı Torosların güney yönünde kurulmuş, Alanya’dan sonra, Antalya’nın en eski ilçesidir. Kuzeyinde Göller Bölgesi bulunur. Akseki doğuda Gündoğmuş ve Bozkır, batıda Manavgat, kuzeyde Seydişehir, güneyde ise yine Gündoğmuş ve Manavgat ilçeleriyle çevrilidir. Akseki yöresinin tarihi dokusunu oluşturan yapılar konusunda yeterli araştırma yapılmamış olması dikkati çekmektedir. Yöredeki tarihi dokuyu oluşturan yapıların plan ve cephe özellikleri, yapım sistemi, ahşap işçiliği de göz önünde bulundurularak, önemli bir geçmişi olabileceği tahmin edilen bir yapı seçilerek belgelenmesi amacı ile üzerinde çalışılmasına karar verilmiştir. Seçilen yapı Akseki ilçesi’nin merkezinde bulunmaktadır. Akseki ilçesi, Fakılar Mah. 30 ada 18 parselde bulunan konak ; haçvari sofalı plan şemasına sahip, avlulu, içinde bezemeleri olan (ahşap tavan, lambalık, şerbetlikler, taş işçiliği, ahşap işçiliği v.s.) ve yöredeki tarihi dokunun özelliklerini barındıran bir konuttur. Yapının belgelenmesi ve restorasyonuna yönelik olarak, 1/50 ölçekli, rölövesi çıkarılmıştır. Detaylar 1/5, 1/10, 1/20 gibi ölçeklerde çizilerek, yazı ve fotoğraflarla bu çizimler desteklenmiştir. Dönem analizi ve hasar tespitlerinin yapılmasından sonra, elde edilen veriler en doğru şekilde değerlendirilerek, yapının korunmasına ve yaşatılmasına yönelik, yine 1/50 ölçekli restitüsyon ve restorasyon ve yeniden kullanım projelerinin hazırlanmasına çalışılmıştır. Bu belgeleme ve restorasyon projesinin hazırlanmasından sonra Çekül Vakfı ile Antalya Mimarlar odası tarafından yapılacak maddi ve manevi destekle yapının yaşatılması mümkün olacaktır.
-
ÖgeAlanya’da Müftüoğlu Evi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Hacıkura, Nimet ; Kahya, Y. Yegan ; Restorasyon ; RestorationBu çalışmada, Alanya Tophane Mahallesi’ndeki Müftüoğlu evi incelenerek, rölöve, restitüsyon, ve restorasyon projeleri hazırlanmıştır. Alanya geleneksel konut dokusunda önemli bir örnek olan yapı, 19.yyıl dönemine ait bodrum ile beraber üç kattan oluşur. Alandaki kot farkından ortaya çıkmış bodrum kat, iki mekandan, zemin katta üç bölümden oluşur. Birinci katta, hayat ile beraber dört oda, mutfak ve evin en özenilmiş mekanı olan çağnişir yer alır. Yapım tekniği olarak zemin kat; arası tuğla kırıklarıyla doldurularak örülmüş moloz taş örgülü, üst kat ise bağdadi tekniğindedir. Yapının önemli bir restitüsyon problemi olmamakla birlikte değişen kısımları için, eski fotoğraflar ve kaynaklar incelenerek restitüsyon projesi hazırlanmıştır. Restorasyon projesi de, yapının özgün konut işlevini sürdürmesi esas alınarak, konutun özgün mimari özelliklerini bozmadan uygulanabilecek biçimde hazırlanmıştır.
-
ÖgeAnadolu Demiryolu Çevresinde Gelişen Mimari Ve Korunması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-05) Erkan, Yonca Kösebay ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; Restoration19. yüzyılda endüstrileşme ve modernleşme, İngiltere’de demiryollarının inşa edilmesiyle ivme kazanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kez 1856 - 1888 yılları arasında İngilizler tarafından inşa edilen demiryolları tarımsal üretimin limanlara aktarılması amacını gütmüştür. 1888 yılından Cumhuriyetin ilanına kadar geçen dönemde, İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’nda demiryolu inşa etmek üzere birbirleriyle adeta savaşmıştır. Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1873-1896 yılları arasında inşa edilen Anadolu Demiryolunun, inşa süreci ve kent biçimlenişinde oynadığı rol incelenmektedir. Demiryolunun geçtiği merkezlerde, istasyon alanlarının ve çevresinin gelişimi, göçmen mahallelerinin oluşumu ve sosyal nitelikli yapıların biçimlenişi ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu araştırmanın bir diğer amacı, Türkiye’nin demiryolu mirasının bir parçası olan Anadolu Demiryolu yapılarını tespit etmek, bu kavram altında incelenmesi gerekli yapı ve yapı gruplarını belirlemektir. Demiryolu mirası kavramı istasyon alanları (yolcu binaları, lojman, depo, atölye, ambar, su deposu) ile çevresinde gelişen sosyal nitelikli yapılar ve konut alanlarını kapsamaktadır. İstanbul’da demiryolu mirasını tehdit eden birçok unsur bulunmaktadır. Sözü edilen tehditler, Marmaray, Haydarpaşa ve Kartal Kentsel Dönüşüm Projeleri, yeniden işlevlendirme ve insan kaynaklı bozulmalar başlıkları altında toplanmaktadır. Çalışmada dünya demiryolu mirasının koruma sorunları tartışılarak, Anadolu Demiryolu mirasının korunması için öneriler sunulmaktadır.
-
ÖgeAnadoluhisarı sit koruma projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Öztek, Seda Akçer ; Kahya, Yegan ; 101173 ; RestorasyonBu çalışmanın konusu, Anadoluhisan köyiçi yerleşmesinin günümüze kadar ulaşabilmiş tarihi dokusunun korunması için Sit Koruma Projesi'nin hazırlanmasıdır. Bu kapsamda bölgenin tarihi gelişimini anlamaya yönelik olarak araştırmalar yapılmıştır. Tarihi gelişiminde Bizans dönemine dair fazla kaynak bulunmamaktadır. 1. Beyazıfın yaptırdığı Anadolu Hisarı İstanbul'un ilk Osmanlı yapısıdır. Fatih döneminde yaptırılan cami ile birlikte bölgede büyüyen Türk yerleşimi günümüze kadar devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde kalenin içinden yol geçirilmesi ve kalenin içindeki evlerin yıkılmasıyla çarşı bölgesinde büyük değişiklikler olmuştur. Bölgenin gerek konut dokusu ve anıtsal yapılan gibi fiziksel verileriyle ilgili, gerekse de nüfus yapısı gibi sosyal durumuyla ilgili yazılı kaynaklardan bilgi toplanmıştır. İstanbul'a artan göçle birlikte, Anadoluhisan'na, deniz ve dereyle ilişkisi nedeniyle Karadeniz yöresinden gelenler yerleşmiştir. Son yıllarda tarihi evleri restore ettirip buraya yerleşen zengin kesimin nüfusu gittikçe artmaktadır. Yerleşimin geçmiş dönemlerdeki görünümlerini ve yapısını belgeleyen gravür, eski fotoğraf ve harita gibi görsel veriler de toplanarak, bu belgelerde bölgede varolan tarihi eserlerin değişimi incelenmiştir. Kaleyi gösteren gravürlerde kalenin külahtan; eski fotoğraflarda yokolmuş bazı evler, kalenin içindeki yıktırılmış tarihi eserler, kaybolmuş çeşme, caminin özgün konumu gibi veriler saptanabilmektedir. Bölgede yeralan anıtsal yapılann tarih içindeki durumlan da araştırılmıştır. Yerleşimin bugünkü durumunun tespiti için doku analizi çalışmaları yapılmış, tüm yapılar yapı malzemesi, yapım sistemi, restorasyon durumu, kat adedi, işlev, doluluk boşluk analizi, sağlamlık ve korunmuştuk durumuna göre sımflanmıştır. Bölgede köyiçi yerleşimi yanında deniz ve dere kenannda sahil yerleşimini oluşturan yapı tipleri vardır. Hisar Caddesi, denize paralel ilerleyen ana sahil yoludur ve çarşı benzeri ana işlevler bu cadde üzerinde yeralmaktadır. Bu nedenle en çok bozulma bu bölgede görülmektedir. İç bölgelere doğru ilerlendikçe korunmuş yapılann sayısı artmaktadır. Korunmuş yapılann bir bölümü restorasyon ya da onarım sürecine girmiştir. Bu yapılann büyük bir bölümü konuttur ve kullanıcıları değişmektedir. Doku bütünlüğünü analiz etmeye yönelik bu tespitlerden sonra tarihi yapılann cephe, plan ve yapı elemanları etüdleri yapılarak yerleşmenin konut tipolojisi oluşturulmuştur. Koruma projesi için örnekleme olarak seçilen alanda detaya inilerek, 1/200 ölçekli rölöve çalışması yapılmıştır. Bölgedeki bugüne kadar yapılmış koruma çalışmalannı ve alınan koruma kararlannı saptamak için III numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun kararlan incelenmiş aynca Boğaziçi ve özellikle Anadoluhisan köyiçi yerleşmesi ile ilgili Sit korumaya yönelik kararlar değerlendirilmiştir. Bölgedeki bozulmalarla bu kararların ilişkisi çözümlenmeye çalışılmıştır. Bölgenin fiziksel ve sosyal yapısı ve koruma durumunu ile ilgili veriler değerlendirilerek, korumaya yönelik ölçütler tanımlanmıştır. Bu kapsamda koruma amaçlı bir proje önerilmiştir.
-
ÖgeAntakya Kuseyri Evi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Emir, Hatice Ceren ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; Restoration19. yy. sonunda Reşit Ağa (Kuseyri) tarafından Ermeni yapı ustalarına yaptırılan Kuseyri Evi, Antakya’nın merkezinde, Uncular Mahallesi’nde yer almaktadır. 497 m² oturma alanına sahip iki katlı yapı, 175 m² alanlı bir avlunun çevresinde gelişmiştir. Reşit Ağa’nın oğlu Bekir Kuseyri’nin evlenmesiyle birlikte, yapının özgün halini oluşturan kuzeybatı kütlesi ve giriş kapısının kuzeybatısını oluşturan hacimlere, 20. yy.’ın ilk yıllarında kuzeydoğu yönünde yer alan kütle eklenmiştir. 1920’li yıllarda, üçüncü oğul Selahittin Kuseyri’nin evlenmesi üzerine, giriş kapısının güneydoğusunda yer alan kütle yaptırılmıştır. Yapı, 1974 yılına kadar asıl sahipleri tarafından kullanılmış, bu tarihten sonra, evin hizmetkârlarından birinin ailesinin kullanımına verilmiştir. Yapının giriş kapısının kuzeybatısında yer alan üst kat mekanları, selamlık bölümüdür. Terziler Sokak’a cephe veren üst kat çıkmasını taş ve ahşap konsollar taşımaktadır. Yapının avlusunda bulunan seki 1964-65 yıllarında briket duvarla kapatılmış ve bir helâ eklenmiştir. 9 Şubat 1981’de Antakya Müze Müdürlüğü tarafından yapının kamulaştırılması için Kültür Bakanlığı’na başvurulmuştur. Yapının sahiplerinden Ali İhsan Kuseyrioğlu ve Reşit Kuseyrioğlu, evin yoğun bir konut dokusu içinde yer alması ve trafik sorunu yaratabileceği gerekçesi ile 15 Ocak 1988 tarihinde Valilik Makamı’na bir dilekçeyle başvurarak kamulaştırılma işleminden vazgeçilmesini talep etmişlerdir; talep üzerine işlem durdurulmuştur. Kuseyri Evi, günümüze iyi durumda ulaşmış bir örnek olması nedeniyle tez konusu olarak seçilmiş ve sahip olduğu tarihi ve estetik değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla bir restorasyon projesi hazırlanması öngörülmüştür. Yapının 1/50 ölçekli rölövesi fotografik belgeleme ile desteklenmiştir; bulunduğu çevre ve yapıldığı döneme ilişkin yazılı ve görsel kaynaklar araştırılarak ayrıntılı bir tanımı yapılmıştır. Yapının özgün durumu ve zaman içinde geçirdiği değişimler analizler sonucu elde edilen verilere, görsel ve yazılı belgelere ve asıl kullanıcılarla yapılan görüşmelere dayanılarak belirlenmiştir.
-
ÖgeAntalya Kaleiçi'nde Hakkı Misistreli Evi Ve Tekeli Evi Restorasyon Projeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Oral, E. Özlem ; Ahunbay, Zeynep ; 55532 ; Restorasyon ; RestorationTezin konusu; Antalya Kaleiçi' nde Turizm Bakanlığı tarafından 49 yıllığına Toprak Holding' e kiraya verilen Hakkı Misistreli ve Tekeli evlerine yeni işlevler verilerek restore edilmeleridir. Çalışmalara yapıların 1/50 ölçekli rölöveleri hazırlanarak başlanmıştır. Yapıların 1974 tarihinde O.D.T.Ü. tarafından hazırlanan rölövelerine ve aynı yıl çekilen fotoğraflarına dayanarak restitüsyonlan yapılmıştır. Bölgede artan turizm yoğunluğu da gözönüne alınarak, yapıların yeni işlevleri belirlenmiştir. Bu işlevlerin, tarihi konutların özelliklerini bozmayacak şekilde uyarlanabilmelerini amaçlayan restorasyon projeleri hazırlanmaya çalışılmıştır. Hakkı Misistreli ve Tekeli Evlerinin, Antalya Kaleiçi' nin tarihi ve mimari özelliklerini yansıtan belgeler olarak korunmaları ve günün koşullarına uygun donanımlara kavuşturulmaları sağlanmaya çalışılmıştır.
-
ÖgeAntalya Kaleiçi'nde Yenikapı Gavur hamamı restorasyon projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Güvenç, Şeyda ; Ersen, Ahmet ; 66614 ; RestorasyonAntalya Kaleiçi'nin güneyinde Yenikapı mevkiinde sur içinde yer alan Gâvur Hamamı (Yenikapı Hamamı), Antalyalı Rumlar tarafından, eski Rum Mahallesi'nde yapılmış olmakla beraber "Türk Hamamı" şemasına sahiptir. Hamamın güneybatı cephesinde bulunan kitabesinin okunamamasına rağmen, gerek yapım tekniği, gerekse malzemeleri, Gâvur Hamamı'm, XIX. yüzyıl ikinci yarışma tarihlendirir. Gâvur Hamamı, 1929 yılındaki mübadelede Tevviz (Dağıtım) Komisyonu tarafından satın alınır ve 1933'de Yanya mübadillerine satılır. 1940'lann ortasına kadar hamam olarak işlevini sürdürür. 1950'li ve 1960'h yıllarda hububat deposu olarak kullanılır. 1979'da anıtsal yapı olarak tescil edilen hamamın, 1995 Ocak ayı içinde restorasyonuna başlanmıştır. Tezin konusu; birinci bölümde açıklanan çalışma amaç ve yönteminin ışığında, toplam sekiz ana başlık altoda ele alınmıştır. İkinci bölümde az işlenmişliği ve unutulan bir bölge olmasından dolayı, Antalya bölgesinin tarihsel gelişimi irdelenmiştir. Üçüncü bölüm, hamamların, özellikle de Türk Hamamı'mn tanım, tarihçe ve mimarîsi hakkındaki genel bilgileri içerir. Hamamların başta, dinsel inançlar doğrultusunda biçimlenmesi ve mimarî bütünlüğü paralelinde gelişen hamam folkloru da, bu bölümde ele alınmıştır. Dördüncü bölüm, Gâvur Hamamı'nm günümüze ulaşan halinin tanımlanmasını içermektedir. Çevre ölçeğindeki tanımlamada, hamamın çevre yapılarla ilişkisi ve konumu anlatılmaktadır. Yapı ölçeğindeki tanımlama ise yapının işlevsel öğelerinin, strüktürel, malzeme ve yapım tekniği özelliklerinin anlatılmasını içerir. Beşinci bölümde yapıdaki bozulma nedenleri, iç ve dış nedenli olarak incelenmiştir. Altıncı bölümde karşılaştırmalı bir çalışmayla Antalya'daki hamamlar incelenerek, restitüsyona hazırlık yapılmıştır. Yedinci bölüm daha önceki bölüme de dayanarak, yapıdan ve yapı dışından elde edilen kaynaklar doğrultusunda Gâvur Hamamı'mn iki aşamalı restitüsyonu konusundaki düşünceleri içermektedir. Sekizinci ve son bölümdeyse, hamamın yapıya ve yöreye uygun bir işlevle ve yöre halkının talepleri doğrultusunda, Türk Hamamı'mn âdet ve folklorunun tanıtılması amaçlı, yine bir hamam olarak kullanımı için restorasyon önerisi geliştirilmekte, bu işleve uygun kullanım için gerekli müdahaleler önerilmektedir. Anıtsal yapıların yeniden işlevlendirilmeleri, doğru zamanda, gerçek ve samimî talepler doğrultusunda ve uygun konumdalarsa, yaşamlarını sürdürmeleri için sağlanmalıdır. Gâvur Hamamı'na duyulan manevî sevgi, belki de mübadelenin getirdiği karşılıklı değişimin ve özlemin mümkün olduğunca aza indirilmesi için eski Antalyalı'lann, Kaleiçi'nde yaşayanların, tarih sevgisi ve eskiye saygısı olan herkesin isteği, yapının tekrar bir hamam olarak kullanıma açılmasıdır.