FBE- Mimari Tasarım Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Mimari Tasarım Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKültür-davranış-mekan etkileşiminin saptanmasında kullanılabilecek bir yöntem(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Turgut, Hülya ; Ağat, Nilüfer ; 14267 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignTezin amacı, kullanıcı grubu belirli konut tasarımında kültür ve mekân arasındaki ilişkiyi davranış yoluyla açıklamak jve konut tasarımına veri oluşturacak ilkelerin saptanmasında, KÜLTÜR-DAVRANIŞ-MEKAN ilişkisini kuracak bir analiz yönte mi geliştirmektir. Ayrıca, bu tezde, çevre -davranış çalış - malarının mimari tasarımdaki önemini ortaya koymak; fizik sel çevreyi biçimlendirmede kültürel faktörlerin etkinli - ğini vurgulamak ve konutun kültürel bir ürün ve disipliner bir kavram olduğunu belirtmek hedeflenmektedir. Altı bölümden oluşan çalışmanın giriş bölümü olan 1. bölüm de, belirlenen amaçlar doğrultusunda tezin genel olarak konu alanı ve kapsamı tanımlanmıştır.Tezin 2. bölümünde ise Çevre -davranış çalışmalarındaki teoriler, modeller, yöntem ve teknikler ele alınarak, tezin kavramsal çerçevesini o - luşturacak yaklaşımlar incelenmiştir. Konut ve kültür ça - lışmalarmın tek bir teori ya da yaklaşıma dayandırılması nın yetersizliği görüşünden yola çıkılarak? tez problema - tiğinin oluşturulmasında entegre olarak kullanılabilecek model ve yaklaşımlar belirlenmiştir. 3. bölümde, tez çalışmasının kavramsal çerçevesi tanımlana rak, sistemi oluşturan bileşenler arası etkileşim şeması oluşturulmuştur. Nesnel çevre, kültür ve psikolojik süreç leri içeren sistem bileşenleri çözümlenerek; kavramsal, davranışsal ve nesnel çevreden oluşan çevre settingi; kül tür bileşenleri,' bilişim süreci ve davranışsal süreçten oluşan psikolojik süreçler; etkileşim sistemini oluşturan temel öğeler olarak belirlenmiştir. Tezin 4. bölümünde ise, kuramsal olarak ortaya konulan bu etkileşim sisteminin pratikte uygulanabilmesi için, tasa - rım ilkelerinin saptanmasında kullanılabilecek bir analiz yöntemi oluşturulmaya çalışılmıştır.üç adımdan oluşan yön tem içinde bir model olarak simule edilen çevre settingi- nin Normatif, Bilişsel-Davranışsal, Nesnel Çevre analiz - leri ile,Kültür-Davranış-Mekan arasındaki etkileşim sis - teminin ilke düzeyinde temelleri ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır. Geliştirilen bu yöntemin sınanması amacıyla 5.bölümde, Ma latya Geleneksel Türk Evleri üzerinde yapılan uygulama çalışmaları sonunda; kültür bileşenlerinin çevre settin - gindeki görünümleri olan: NORMATİF KÜLTÜR DEĞERLERİ, MAH REMİYET, KİŞİSEL MEKAN, EGEMENLİK SINIRI VE DAVRANIŞLARI kavramlarının, tasarıma yansıyan sosyo-kültürel ve psiko lojik veriler olduğu doğrulanmıştır. Son bölüm olan 6.bö lümde ise tezin amaçlarının ne derece gerçekleştirildiği irdelenmiştir.
-
ÖgeKonut tasarımında kullanıcı ve mekan performansına dayalı-uygun üretim teknolojisinin saptanmasında kullanılabilecek bir model(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Ülken, Gökhan ; Ünügör, Mete ; 68869 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignPlanlama-tasarım-yapım-kullanım süreçlerinin sürekliliği ve tek boyutlu yaklaşımlar yerine bütünleşik kuram ve tekniklerin uygunluğu görüşünden yola çıkılarak konut tasarımında kullanıcı ve mekan Performansına dayalı Uygun konut üretim teknolojisi saptanmasında kullanılabilecek bir model oluşturan tez çalışması 5 bölümden oluşmaktadır. 1. Bölümde tez çalışmasının temel amacı, bina tasarımı ile yapı - yapım planlaması arasıdaki kopukluğun giderilerek kullanıcı ve mekan performansına dayalı bir bütünleşik yaklaşımın ortaya konulması olarak belirlenmektedir. Bunu izleyen bölümde konunun temel birleşenleri olan konut tasannu süreci ve üretim teknolojisi ayrı ayrı ele alınıp incelenmektedir. 3. Bölümde ise tez problematiğinin ölçek, içerik ve süreç birleşenleri irdelenmekte ve çok boyutlu bir ilişki matrisi oluşturacak şekilde somutlaştırılmaktadır. 4. Bölümde de yapılan sistematik çözümlemelerle sonuçlandırılan tez sorunsalını yönelik olarak holistik bir model geliştirilmektedir. Bu modelin oluşturulması için önce ulaşılması istenen erekler belirlenmekte ve böyle bir nedensellik bağlanımda geliştirilen tasarım aracının nitelikleri saptanmaktadır. Modeli oluşturan 4 alt bölümden oluşan modeller ayrıntıları ile ele alınıp incelenmekte ve ortaya çıkan sorunlar örneklerle çözümlenmektedir. Tezin amaçlarının ne ölçüde gerçekleştiğinin irdelenmesi ve varılan sonuçların tartışması ise 5 bölümde yer almaktadır.
-
ÖgeOfislerde aydınlık düzeyi, parıltı farkı ve renk sıcaklığının görsel konfor koşullarına etkisi: bir model çalışması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2005) Manav, Banu ; Küçükdoğu, Mehmet Şener ; 166668 ; Yapı Bilimleri ; Construction SciencesOfis ortamlarında görsel konfor koşulları sağlandığında, üretim ve performansın arttığı bilinmektedir. Bu çalışmada görsel konfor koşulları sağlanmış bir deney düzeneğinde, farklı aydınlatma senaryolarının performansa olan etkisinin araştırılması hedeflenmiştir. Sekiz farklı aydınlatma senaryosuna sahip bir deney düzeneğinde fiziksel konfor parametrelerinin uygunluğu araştırılmıştır. Çalışma düzlemi üzerinde ve oda içerisinde kamaşma engellenmiş ve fiziksel konfor koşulları sağlanmıştır. Aydınlık düzeyi, renk sıcaklığı ve parıltı farkı değişken olarak alınmış ve psikolojik konfora olan etkileri araştırılmıştır. Deney düzeneğinde aydınlatma otomasyon sistemi kullanılmıştır. Çalışmanın kurgusu için üç farklı aydınlık düzeyi (500-750-1000 lx) ve iki farklı renk sıcaklığı (4000°K ve 2700°K) seçeneği kullanılmıştır. Bu koşula ek olarak, iki farklı renk sıcaklığının bir arada olması durumu (4000 °K ve 2700 °K renk sıcaklığının birlikte kullanılması), iki farklı aydınlık düzeyi (2000 lx ve 500 lx) ile birlikte ölçülmüştür. Oluşturulan deney setinde, ofisler için aydınlık düzeyi ve renk sıcaklığının performansa olan etkisi, renk sıcaklığının psikolojik konfora olan etkisi ve parıltı farkının psikolojik konfora olan etkisi sırasıyla, herbir parametrenin tek tek sabitlenebildiği koşul için araştırılmıştır. Denek grubu, rasgele seçilmiş 56 ofis çalışanından oluşmaktadır. Araştırma yöntemi olarak parametrik olmayan istatistiksel testler; Mann Whitney U Testi, Wilcoxon İşaret Testi ve Kikare Testi kullanılmıştır. Test sonuçları, nesne ve çevre alan arasındaki parıltı farklarının aydınlık düzeylerine oranla çok daha önemli bir kriter olduğunu göstermektedir. Aydınlık düzeylerindeki değişim süresince, nesne ve çevre alan arasındaki parıltı farkları kamaşmaya neden olmadığı sürece, mekan 'rahat' olarak tanımlanmıştır. 4000 °K renk sıcaklığı, 2700 °K renk sıcaklığına göre, 'ferahlık' hissini kuvvetlendirdiği ve daha 'rahat' hissedildiği için tercih edilmiştir. 4000 °K renk sıcaklığında, üç farklı aydınlık düzeyinde (500-750-10001x), nesne- çevre alan arasındaki kontrast farkı daha iyi algılanmıştır. Parıltı değerlerinin 2700 °K renk sıcaklığında arttığı ve sıcak renklerin daha doymuş olarak algılandığı görülmüştür. 5001x ve 20001x aydınlık düzeylerinde konfor koşullan araştırıldığında, 20001x aydınlık düzeyi, parıltı farklarındaki ani artışa bağlı olarak tercih edilmiştir, mekan daha ferah ve konforlu olarak tanımlanmıştır. Uygulanan test sonuçları, yaş etkeninin performans ölçümlerinde önemli bir kriter olduğunu, cinsiyet farkı ve göz bozukluğunun performansla ilişkisinin olmadığını göstermektedir.
-
ÖgeTepe Kent Yerleşmelerinde Psiko-sosyal Alan Olgusunun Konut Örüntüleri İle İlişkisi; Uçhisar Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-11-19) Cimşit, Fitnat ; Ünlü, Alper ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışmanın amacı Anadolu’daki “tepe kent” morfolojilerini kurucu etkilerin, psiko-sosyal alan olgusu bağlamında konut örüntülerini yönlendirdiğini ortaya koymaktır. Bu bağlamda, yerleşmenin bağlamsal etkenleri ve o yerleşmede yaşayan toplumun davranışsal organizasyonlarının mekana yansıyan dizimsel görünümlerindeki farklılaşmalar Kapadokya Bölgesi Uçhisar yerleşmesi örneğinde araştırılmıştır. Tepe kent konutlarının psiko-sosyal alan analizi için kullanılacak belirleyiciler, sınır-eşik ve ortak eylem düğüm noktaları çerçevesinde kaleye bağlı farklı konumlardaki konutlarda karşılaştırmalı olarak araştırılmıştır. Araştırmanın dayanağı olan hipotezin geçerliliğini denemek üzere alan çalışması kapsamında iki farklı yöntem kullanılmıştır. İlk yöntem olarak, gözlemle elde edilen davranışsal verilerin semalar ve istatistiksel yöntemlerle belirlenmiş ve rölövelerle elde edilen semalar “Georgia Institute of Technology” lisanslı “Spatialist” programı yardımıyla mekansal dizim verilerine dönüştürülmüş ve istatistik bağıntılar yardımıyla yorumlanmıştır. Sonuç olarak, sokak üzerinde sürekli doku oluşturan yamaca yaslı dam konutları, sıralı ve dışadönük yapı sergileyerek kentin savunma davranışına ait ipuçları sergilemektedir. Avlu etrafında parçalı düzenleri ile tepe konutları, içe dönük yapıları itibariyle çıkmaz sokaklar üzerinde yerleşmiş ve avlu duvarları ile çevrelenmişlerdir. Bu iki durum, sınır-eşik ve ortak eylem düğüm noktalarının davranışsal ve dizimsel analizleri sonucunda farklı psiko-sosyal alan görünümleri ortaya koyarak hipotezi desteklemiştir.
-
ÖgeMetropolde Çeşitlenen Hanehalkları Ve Konut(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-02) Gülmez, Nilay Ünsal ; Uraz, Türkan Ulusu ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignÇekirdek aileye alternatif küçük hanehalklarının (yalnız yaşayanlar, tek ebeveynli aileler, çift gelirli çocuksuz aileler ve evi paylaşan arkadaşlar) mekan kullanımına farklı dinamikler getirdiği ve bu dinamiklerin mevcut mekansal örgütlenmenin sorgulanmasına araç olma potansiyeli taşıyabileceği düşüncesinden hareketle bu çalışma, metropol (İstanbul) semt ve konut ölçeklerinde alternatif hanehalklarının yapılı çevre ile etkileşimlerini; farklılaşan ilişkilerini, aktivitelerini ve yer tanımlarını anlamaya yönelik olarak kurgulanmıştır. Yukarıda işaret edilen sorunsallar, önerilen bağlamsal çerçeveden yola çıkılarak aidiyet, mahremiyet, esneklik, geçirgenlik ve geçicilik kavramları üzerinden sorgulanmıştır. Araştırmanın bulguları, hanehalkı türünün insanın yapılı çevre ile etkileşimini belirleyen önemli faktörlerden biri olduğunu ortaya koymakta; metropol ölçeğinde ve şartlarında alternatif hanehalklarının desteğe ve farklılaşan ihtiyaçlarına cevap verecek yeni konut ve yaşam çevrelerine ihtiyaç duydukları varsayımını doğrulamaktadır.
-
ÖgeElektronikleşen Çevrede Mimarlık(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-05) Biro, Ali Gökhan ; Yürekli, Ferhan ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignMimarlık için bir şeyler anlatmak veya göstermek bir amaç değildir, bir sonuçtur, ama bu varsayım binanın bir gösterge olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Mimari üretimler inşa edildiği “an” alternatif bir gerçeklik değildir, gerçekliktir. Tv veya bilgisayar ekranı, bir şeyler anlatmak veya bir bildirim yapmak için elektronları kullanmaktadır. Her yerde aynı özellik ile insanın karşısına çıkan ekran, bildirimin çerçevesi olmaktadır. Mimari ürünün çerçevesi ise yeryüzü üzerinde belli bir alan olmaktadır. Mekan sözcüğü her şeyi içeren bir kavramdır. Mekan, her şeyi içine alabilecek kapasitesi olan bir mekanizma olarak görülebilir. Yeryüzü, alternatif gerçekliklerin de bağlandığı gerçekliktir, ama yeryüzü sınırsız değildir. Bu tez bir varsayım önermektedir; “Mimarlık, yeryüzü ve insan arasındaki bağlantıdır. Yeryüzünde tasarlanan bir binanın çevresi yeryüzüdür. İnsan ayağının toprağa basması insanın gerçekliğidir”. Bu varsayım bir düşünme yapısı değildir. Değişken eğrisel bir çizgi ve düz çizgi üzerine düşünmektir. Yeryüzünü temsil eden eğrisel çizgi, diğer bir deyişle topografik kesit çizgisi bir ikondur, ama H öznesi bu basit çizgiyi yalnızca ihtiyacı olduğu zaman anlayabilir. Topografya sözcüğünün, dar anlamı yüzey kabartmasıdır, en geniş anlamı yer tanımlamaktır. Tarladaki tümseğin çiftçi tarafından tabure olarak kullanılması, mimari üretimler için yeni bir düşünme alanı olabilir.
-
ÖgeModernleşme Ve Konut; Cumhuriyet’in Sanayi Yatırımları İle Kayseri’de Mekansal Ve Toplumsal Değişim(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-09) Asiliskender, Burak ; Özsoy, Ahsen ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignCumhuriyet sonrası modernleşme deneyiminin, siyasal olarak yeni bir yapılanma niteliği taşımasının ötesinde, mekansal ve toplumsal kimliği etkileyen değişimler içerdiği söylenebilir. Yaşama alışkanlıklarının ve biçimin her alanında yenilenme içeren devrimler ile ‘modern’ kimliğin inşası hedeflenmiştir. Bu kapsamda, devletin değişim ve kalkınma hedeflerini bir araya getirerek kurduğu sanayi yerleşkeleri, Anadolu kentlerindeki mekansal ortamın ve toplumsal yapının yenilenmesine katkı sağlamıştır. Kayseri, devletin -bu amaçla- ilk sanayi yatırımlarını gerçekleştirdiği kenttir. Ülkenin ilk ağır sanayi yatırımı olarak kurulan Tayyare (uçak) Fabrikası (1926), devlet merkezli yapılanmanın ilk örneği Sümerbank Bez Fabrikası (1935) ve Şeker Fabrikası (1955), yarattıkları iş olanakları ve barınmadan eğitime sundukları hizmetler ile kentleşme sürecini, konutun biçimi ile üretimini ve sosyal ortamı etkilemişlerdir. Özellikle lojmanları ve çevrelerinde çalışanlarınca kurulan kooperatifler ile devam eden konutlar, ortaya çıkardıkları biçimsel ve kurgusal farklılık ile kentin gelişimine ve kimliğin değişimine yön vermiştir. Modernlik olgusunun birey merkezli tartışmaları, içerdiği farklılık arayışı ve ortaya çıkardığı kriz hali ile devletin sanayi yatırımlarını kurarken ve işletirken ortaya koyduğu yöntem arasındaki çelişki, Türkiye Modernleşmesi’nin kendine has bir deneyim olarak kavranmasını gerektirmektedir. Bu bakışla çalışma, Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanı sonrası modernleşme deneyimine bağlı olarak, Kayseri’de devlet tarafından kurulmuş bu üç işletme ve çevrelerinde gelişen konut yerleşimlerinin, kentteki modernleşme sürecine; mekansal ve toplumsal değişime etkilerini incelemeyi amaçlamıştır.
-
ÖgeMimarlıkta Anlatı Olarak İmge(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-02-08) Alemdar, Zemine Yeşim ; Aydınlı, Semra ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışma, farklı disiplinlerde kullanılan, tek katmanlı ve indirgemeci olduğu, soyutlama yeteneğini zayıflattığı düşünülen imge kavramının, eleştirel düşünce doğrultusunda mimarlık bilgisinin üretiminde kullanılabilmesi için bir araştırma stratejisi önerisi sunmaktadır. Biçimselden zihinsele geniş bir yelpazede anlamlandırılabilen, düşünceyi, temsili ve eleştiriyi ifade etmekte çekinilmeden kullanılan bu kavramın, mimarlık içinden yeniden tanımlanması gerekliliği düşünülmüştür. Bu çalışmada, yaygın olarak görüntü ve biçimle aynı anlamda kullanılması nedeniyle düşünce süreçlerini, yüzeysellikten ve biçimcilikten kaynaklanan indirgemeci bir şekilde yönlendirdiği düşünülen imge kavramının, anlatı olarak okunduğunda, yapılı çevre üzerinden mimarlık bilgisinin üretilmesinde anahtar bir kavram olarak kullanılabileceği tartışılmıştır. Anlatı olarak imge, bütüncül bakış açısının temsil ettiği, büyük resmin ifadesi olarak düşünülmektedir. Bu bakış açısı ile imgenin katmanlı yapısı ve bu katmanlar arası ilişkilerin, bir ağın düğümlendiği noktalara benzer yapısı ortaya konmuş, bu ilişkilerin yarattığı enerjinin imgenin anlamlandırılmasında önemli bir yer oluşturduğuna dikkat çekilmiştir. İmgeye ait anlatıyı okumak, bu kavramı mimarlık bilgisinin üretiminde bir araç olarak kullanmak için önerilen yöntemi oluşturmaktadır. Bu yöntemin, Kayseri Sahabiye Mahallesi imgesi örnekleminde, yapılı çevre üzerinden disiplinler arası eleştirel bilginin oluşturulması ve kültürün sürekliliğinin sağlanabilmesi doğrultusunda imgenin yerini yeniden tanımladığı düşünülmektedir. Mimarlıkta anlatı olarak imge, özellikle çok katmanlı ve okunması güç yapıların eleştirel bilgiye dönüştürülebilmesi ve kentsel mekânların, mimari ürünlerin, korumaya ve dönüştürmeye yönelik çalışmalarının farklı aşamalarında, var olan kentsel, mekânsal bilginin okunması için bir bakış açısı önermektedir.
-
ÖgeBüyük Mağazalarda Tüketici Mekansal Davranışının Mekansal Dizim Çerçevesinde İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-02-26) Garip, Ervin ; Ünlü, Alper ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignTüketicinin mağaza mekanı içerisindeki deneyimi, onun mekanla, ürünle ve diğer kişilerle etkileşimini tanımlayan bir ilişkiler sürecidir. Tez çalışması, “tüketim mekanı” ile “tüketici davranışı” arasındaki ilişkiyi “Çevre-Davranış Çalışmaları” genel çerçevesi içerisinde ele almaktadır. Çalışmanın amacı, mağaza mekanlarında “yerleşim düzeni”, “tüketici davranışı” ve “pazarlama stratejileri” arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gerçekleştirilen alan çalışması ile mimari kurgu ve yerleşim düzeninin alışveriş deneyimi üzerindeki etkisi incelenmiş, kurgunun mekansal algı, ürün teması ve satın alma davranışı üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Bir teknomarket içerisinde gerçekleştirilen çalışmada, “kamera ile gözlem yöntemi” ve “mekansal dizim yöntemi” kullanılarak 620 kişinin mağaza içerisindeki davranış örüntüleri ve ürünler ile etkileşimleri gözlemlenmiştir. Tez kapsamında belirlenen dört parametre ile, mağaza mekanına ait farklı noktaların karakteristikleri tanımlanmış, ve bu parametrelerin karşılaştırılması ile tanımlanan karakteristiklerin tüketici algısı ve davranışı üzerindeki etkileri ölçülebilir verilerle ortaya konmuştur. Sonuçlar, mağaza mekanında yerleşim düzeninin mekansal algıyı ve tüketici davranışını etkilediğini göstermektedir. Bu çalışmanın sonuçları, mekansal kurgu ve mekanda gerçekleştirilen tüketim davranışı arasındaki ilişkiler ile ilgili ipuçları sağlamaktadır. Çalışmayla birlikte, “Mimari Tasarım”, “Tüketici Davranışı Çalışmaları” ve “Pazarlama Çalışmaları”nı birleştiren bir kavramsal çerçeve oluşturulmuştur.
-
ÖgeMimari İç Mekanda Çeper Oranlarının İrdelenmesi Ve Alışveriş Merkezleri Örneklemesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-06-24) Onay, Nilüfer Sağlar ; Şener, Sinan Mert ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışmada, iç mekanı boyutsal ve orantısal anlamda değerlendirmek adına animasyona dayalı deneysel bir model geliştirilmeye çalışılmıştır. Model kapsamında mekanın boyutları ve oranları gibi ölçülebilen özelliklerindeki değişimlerin, mekansal değerlendirmeye nasıl yansıdığı sorgulanmıştır. Değerlendirme aşamasında da mekanın ölçülemeyen özellikleri üzerinden bir hoşnutluk analizi gerçekleştirilmiştir. Model, mekansal oranların yanı sıra mekanın sanal ortamda ifade edilmesinde kullanılan 2 ve 3 boyutlu yöntemlerin değerlendirilmesi anlamında da irdelenmiştir. Yapılan çok sayıda anket çalışmasının sonucunda, farklı işlevlere sahip mekanlarda, mekan karakterini en çok etkileyen parametrenin, yükseklik olduğu saptanmıştır. Ancak mekanın işlevi ya da büyüklüğü ne olursa olsun mekan yatay düzlemde büyüdükçe, yükseklik tercihinin arttığı gözlenmiştir. Kullanıcının, yüksekliği daima derinlik ya da genişlik parametrelerinden biri ile ilişkilendirme eğiliminde olduğu görülmüştür. Bu durum, mekanın algılanabilir kuşatımışlığı ve kavrayıcılığı ile yakından ilgilidir. Yükseklik parametresi, derinlik ya da genişlik parametrelerinin en az birisi ile boyutsal olarak yakın ilişkide olduğunda, mekandaki kavrayıcılık hissi ve dolayısıyla hoşnutluk artmaktadır. Bu anlamda tasarımcı, özellikle yapısal kat yüksekliğinin sabit olduğu kamusal iç mekanlarda, mekanın yatay gelişimini daha dikkatli irdelemelidir.
-
ÖgeTürkiye’ De Az Katlı Konutlar İçin Yarı Açık Hafif Çelik Yapım Sistemi Önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-07) Yıldırım, Semih Göksel ; Şener, Hasan ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu tez çalışması ile Türkiye’ de az katlı konut alanında kullanılabilecek “hafif çelik taşıyıcılı bir yarı açık endüstrileşmiş sistemin tasarımını” sağlayacak verileri / ortak kuralları ortaya koyarak bir öneri geliştirilmektedir. Bu amaçla, çalışma, temel olarak altı bölüme ayrılmaktadır. Birinci bölümde problemin tespitine ve tez çalışmasının amacına yer verilmektedir. İkinci bölümde, geleceğe dönük Türkiye’ deki az katlı konut projeksiyonuna yönelik konut üretimi envanter çalışmasına yer verilmektedir. Mevcut konut stoğuna, geleceğe yönelik niteliksel ve niceliksel konut projeksiyonuna bakıldığında az katlı konuta olan talep devam etmekte olup hafif çelik yapım sistemi sektörel eğilimlere cevap verebilecek alternatif bir konut yapım sistemi olarak görülmektedir.Üçüncü bölümde Türkiye’ de az katlı konut alanında kullanılabilecek endüstrileşmiş konut yapım sistemleri karşılaştırılmaktadır. Taşıyıcı sistem tercihi aşamasında öne çıkan çeşitli başlıklar bu karşılaştırmada, nedenleri ile irdelenmektedir. Prefabrike iskelet sistem, ahşap çerçeve sistem ve hafif çelik çerçeve sistemler karşılaştırıldığında, tasarım, üretim ve montaj özellikleri bakımından hafif çelik çerçeve sistem öne çıkmaktadır. Dördüncü bölümde; Türkiye’ de az katlı konut alanında kullanılabilecek hafif çelik taşıyıcılı yarı açık konut yapım sistemi tasarımı, yarı açık sistem ile tasarımın nasıl yapılacağı, nitelikleri ve katalog verileri ile ortaya konmaktadır. Beşinci bölümde önerilen yarı açık sistem, seçilen az katlı betonarme konut projelerine, plan ve cephe düzleminde uygulanarak test edilmektedir. Altıncı bölümde ise tez çalışmasının sonuçlarına yer verilmektedir. Önerilen yarı açık sisteme, Türkiye’ de hafif çelik yapı sektöründe faaliyet gösteren üretici firmalar birbirlerinden bağımsız olarak bileşen üreterek katkı yapabileceklerdir. Ayrıca, tasarlayıcılar, ortaya konmuş olan sınırları tanımlanmış ortak kuralları kullanarak, sınırlı sayıda bileşenli yarı açık hafif çelik yapım sistemi ile tasarım gerçekleştirebileceklerdir.
-
ÖgeMimari Tasarım Eğitiminde Öğrenciye Ait Kültürel Şemanın Tasarım Sürecindeki Etkilerinin Araştırılmasında Kullanılacak Bir Yöntem(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-10-06) Önal, Gökçe Ketizmen ; Yıldız, Hülya Turgut ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignTezin amacı mimari tasarım sürecinin öğrencilerin sahip olduğu bilişsel şemaları ile şekillendiği, bu biçimlenişin mimari tasarım eğitimi süresince değiştiği ve geliştiği hipotezinden yola çıkarak, bu değişimin bireyin kültürel şemalarında farklılıklara neden olduğu düşüncesinin ortaya konulmasında kullanılacak analiz yönteminin geliştirilmesidir. Tez çalışması, çalışmanın problem alanının neden ve nasıl belirlendiğini, belirlenen problem doğrultusunda çalışmanın amacını, kapsamını ve çalışmanın nasıl bir yöntemle gerçekleştirildiğini açıklayan giriş bölümü ile birlikte altı bölümden oluşmaktadır. Konu alanını oluşturan ana kavramların belirlenerek tanıtıldığı ikinci bölüm; kültürel şema, mimari tasarım eğitimindeki bilişsel yaklaşımlar ile mimari tasarım sürecindeki yaratıcı problem çözmede bilişsel süreçlerle ilgili yaklaşımlar ele alınarak tezin kavramsal çerçevesini oluşturacak yaklaşımları içermektedir. Çalışmanın problem alanının bir kavramsal çerçeve ile netleştirildiği üçüncü bölümde ana kavramlar bilişsel bir bakış açısı ile ele alınarak sistematize edilmiş ,“kültürel şema- mimari tasarım süreci ve mimari tasarım eğitimi etkileşim sistemi” belirlenmiştir. Tezin dördüncü bölümü bu etkileşim sisteminin pratikte uygulanabilmesi için geliştirilmiş analiz modelini içermektedir. Analiz modeli kültürel şema, mimari tasarım eğitimi ve mimari tasarım sürecini içeren sistem bileşenlerinin çözümüne yönelik üç farklı analiz aşamasını içermektedir. Beşinci bölüm, modelin örnek alan olarak seçilen İ.T.Ü Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 1.sınıf ve 4.sınıf öğrencileri üzerinde nasıl uygulandığını ve elde edilen sonuçları içeren bölümdür. Bu bölümde tezin uygulama alanına yönelik olarak belirlenen hipotezlere ve bu hipotezlerin doğrulanması amacı ile geliştirilen analiz yöntem ve içerikleri ile sonuçlara yer verilmiştir. Altıncı ve son bölüm tez çalışmasının sonuçlarının değerlendirildiği ve çalışmanın amaçlarına ne kadar ulaşabildiğinin tartışıldığı sonuçlar bölümüdür. Bu bölümde, modelin uygulama sonucunda elde edilen tespitlere yer verilmiş, tez için geliştirilen hipotezlerin doğruluğu tartışılmıştır.
-
ÖgeDışa Kapalı Konut Yerleşimlerinde Sosyal İhtiyaçların Fiziksel Ve Sosyal Etkileşim Çerçevesinde İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-14) Garip, S. Banu ; Şener, Hasan ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignKonut çevrelerinin tasarımı sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, kültürel, psikolojik ve politik boyutları da içerir. Günlük kent yaşantısının değişimi ile birlikte konut yaşantısı da değişmekte, kullanıcı ihtiyaçlarının yeniden tanımlanması ve irdelenmesi gerekmektedir. Tez çalışması, konut yerleşimlerinde sosyal ihtiyaçları “Çevre-Davranış Çalışmaları” çerçevesinde irdelemektedir. Sosyal ihtiyaçlar, çevreyi oluşturan iki alt bileşen: “fiziksel çevre” ve “sosyal çevre” üzerinden tüm bu bileşenleri birleştiren dönüşümsel (transactional) yaklaşım ile irdelenmiştir. Oluşturulan kavramsal modeli sınamak üzere iki aşamalı bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. İstanbul’da 2000’li yıllarda tasarlanan ve inşaa edilen dört farklı dışa kapalı konut yerleşiminde gerçekleştirilen karşılaştırmalı alan çalışmasının yöntemini, anket çalışması ve mekansal analizler oluşturmaktadır. Anket çalışması, toplam 200 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Buna ek olarak İstanbul’da benzer konut yerleşimlerini tasarlayan mimarlar ile birebir görüşmeler sonucunda elde edilen subjektif veriler, ele alınan konut yerleşimlerinin bağlamının tanımlanması amacıyla sunulmuştur. Sonuçlar genel olarak sosyal ihtiyaçlar ile ilgili önemli bulgular ortaya koymaktadır. Çalışma, sosyal mekan kullanımlarının sosyal ağların oluşmasında, arkadaşlıkların kurulmasında ve komşuluk ilişkilerinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Farklı fiziksel biçimlenişe sahip yapılardan oluşan yerleşimlerde yaşayan kullanıcıların, farklı ölçeklerde, sosyal ihtiyaç verileri farklılaşmaktadır. Bu çalışma ile birlikte, konut kullanıcıların sosyal ihtiyaçlarını fiziksel çevre ile farklı ölçeklerde ilişkilendiren bir kavramsal çerçeve ortaya konmaktadır.
-
ÖgeSürdürülebilir Kentsel Dönüşüm İçin Bir Yöntem Olarak Katılımcı Ve Kısa Süreli Mekansal Müdahaleler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-02-16) Mutman, Demet ; Hacıhasanoğlu, Orhan ; Mimari Tasarım ; Architectural Design1990’li yıllara varıldığında, kentsel dönüşüm kavramında süregelen değişimler yerel halkın yanısıra, çoklu sektör ve aktör katılımının ve idari birimlerin istekliliğinin hep birlikte harmanlandıkları bir metod oluşmaya başlamıştır. Bu kapsamda yerel toplulukların yeniden canlandırma sürecine katılımı yanı sıra, idari birimlerin ve iş dünyasının da yüksek hedefleri aynı platformda ortaklık olarak biçimlenmesi hedeflenmiştir. Bu tür ortaklıkların bir parçası olarak kültür kavramı yeniden canlandırma ve son (post) yeniden canlandırma uygulamalarında sadece pazarlama değil, kültürel kullanımların hedeflendiği veya üçüncü bir yöntem olarak kültür ve yeniden canlandırma kavram ve politikası yeni bir tür kentsel dönüşüm amacı ile işbirliği yapabilmektedir. Bu tez kapsamında isimlendirilen “Soft regeneration” veya en uygun Türkçe karşılık olarak “geçişli yeniden canlandırma” modeli ise, kentsel mekan kapasitelerini yerel topluluklar ve idari birimler tarafından oluşturulacak ortaklık ve isteklilik sonucunda canlandırma ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda sosyo-kültürel altyapıyı varolduğu veya yaşadığı bölge içerisinde koruyarak, mekansal kaliteyi arttırmayı ve ekonomik dengeyi, yerli halkın ve çoklu aktör ve sektörlerin katılımları ile mimari ve planlama acisindan, sürdürülebilir yumuşak geçişli bir yeniden canlandırma sağladığı gözlenmiştir.
-
Öge20. Yüzyıl Mimarlık Birikiminin Denemeler Tarihi Olarak Yeniden Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-03-16) Falay, Arzu İrem Mollaahmetoğlu ; Yürekli, Ferhan ; Mimari Tasarım ; Architectural Designİnsanlık tarihi ve onun bütün üretimleri açısından bakıldığında özel bir yere sahip olduğu görülen son yüzyılın, tarih yazımlarında yeterince bütün bir analizinin yapılamadığı ve yapılanların da anlayıp yeni sonuçlar çıkarmak yerine insanlar için anlaşılabilir yutulabilir bir bilgi birikimi haline getirmek için sınıflandırmakla kaldığı izlenmiştir. Ayrıca bu incelemeler ele aldıkları üretimleri, diğer üretim alanları ve insanlık tarihinin insanın içinden geçtiği süreçteki diğer olaylar ile ilişkilendirmeyi denememişlerdir. Oysa bu ilişkilendirme yeni bir sürü açılım yaratabilecek potansiyelde görülmektedir. Bu sebeple de yüzyıla ve üretimlerine teknik olanaklar dahilinde yeniden bakılması denenmiştir. Ayrıca diğer incelemelerde eksik bir yön olarak ortaya çıkan, ele alınan üretimlerin içinde mimarsız -sanatçısız gündelik yaşama dair olan çözümlerin yer alması (teknik olarak zor olsa da) düşüncesi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Yüzyıla yeniden bakarken insanlık tarihini etkilediği düşünülen her tür üretime bir arada ve denemeler olarak bakılmaya çalışılmıştır. Araştırma sırasında ulaşılan bilgilerle ilgili bir çok noktasal yorum ve genel yorumlar yapılmıştır. Bu ulaşılanların aynı zihinlerde ve farklı zihinlerde yeniden yorumlanabilmesi amacıyla bir harita ve ona uygun sistem tasarlanmıştır. Bu harita ilerletildikçe yeni bir çok sonucun çıkabileceği sonsuz bir eylem alanı oluşturmaktadir. Bu heyecan verici düşünsel eylem alanının inceleyenler tarafından da yeniden değerlendirilmesi beklenmektedir. Haritanın üzerinden yeni başka sonuçları ortaya koyabilecek yeni haritalar da yapılmıştır ve çoğaltılabilir. Genel olarak güçler dengeleri etkiler, sonra insan bu yeni karşılaştığı duruma özel denemeler yapar, yeni güçler oluşur., Bu güçler ; politik kişilerin, büyük para sahiplerinin oluşturduğu güçler tekil ama büyük.... tek tek zayıf görünen ama birlikte hareket eden kendi geleceklerini değiştirmeyi hedeflerken ya da sadece var olan hayatlarından kurtulmayı umarken, bütün şehirlerin geleceğini ülke ekonomilerinin yönünü değiştiren insanların oluşturduğu güç ...göç hareketleri_kontrollü, planlı yerleşim modeli olan şehirlere plansızlık boyutunu ekleyen hareketinsanların kontrolü dışındaki doğal ve etkisi gerçekten çok büyük ve beklenmedik güçler de üretimleri doğal olarak çok etkilemiştir., v.b. Ama genel tarih yazımında yine bunlardan da hiç söz edilmemektedir. Mesela 1500-1850 yılları arasında kuzey yarımkurede buzul yılları yaşanmıştır. Bu durum acaba yapılara, giysilere nasıl yansımıştır diye araştırıldığını göremiyoruz. Bu güçlerin uyguladıkları şeyler ve etkileri paralel olarak değil üst üste ve yanyana pek çok şekilde etkileşimlidir. Öncekini yok etmeyi planlayan güçler, olduğu gibi planlamadığı halde bilinçsizce yok eden güçler, ya da öncekinden faydalanmaya çalışanlar, korumaya saklamaya bugünü feda ederek de olsa sarılanlar, öncekini içermediği anlamlarla sunanlar, sürdürmeye çalışanlar da vardır. Büyük, kücük, yoğun, seyrek, tekrar eden, tekil, benzer, eşzamanlı bir çok çeşit güç var ve bu güçler esas olarak herşeyi yönlendiren konumundadır. Mimarlı mimarlıklarda mimarın zihninde çevrilen bu olayların yansıması olarak güçlerin etkisi varken,. mimarsız plansız mimarlıklarda da zaten gücü oluşturan sebepler in kendileridir. Bu güçlerin nerelerde nasıl ve ne niyetlerle toplanabileceğini varsaymak olası olabilir ama kesin olarak bilmek imkansızdır. Bu sebeple, geleceği yönlendirecek hareketlerin de neler olabileceğini varsaymak zor görünüyor. Belki bazı başlamış olan hareketlerin nasıl bir çizgide gideceği söylenebilir. Büyük karışıklıklar yaratan durumların arkasından insanların statik konumlarından daha kolay sıyrılıp başka önerilere açık hale geldikleri kesin. Bütünü karmaşık bir sistem olarak ortaya koymak; kara delik olduğunu fark ettirmek, hem insan zihninin, hem de onun kurduğu yaşamın tümünün bir kara delik; kara delik içinde kara delikler olduğunu hissettirmek tezin amaçlarından biridir. Insan zihninin karmaşık yapısı ile tüm üretim ve ilişkilerin karmaşık yapısı arasında benzerlikler bulup ortaya koymak ve bütüne bakıldığında esas amacın insan zihnini harekete geçirmek, motive etmek olduğunu göstermek ise tezin esas hareket noktasıdır. Sonuç olarak, daha önce oluşmuş olan tarihin içindeki güçler ilişkileri ve denemeler sistemine bu gözle bakabilmek ve bu yapıyı sınıflandırmak amacıyla değil de anlamak amacıyla ve karmaşık bir zihinle bakmak her bakımdan önemli katkılar yapabilir düşüncesiyle çalışılmıştır. Bu yaklaşımın eğitim ve uygulama alanlarındaki zihinleri etkileyebileceği ve üretimleri cesaretlendirebileceği düşünülmüştür.
-
ÖgeKent Meydanı: Kamusal-estetik Çerçevede Eleştirel Bir Değerlendirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-04-05) Atalay, Nevbahar ; Esin, Nur ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışma, kent mimarlığı kapsamında bir kent mekânı olan “Meydan”ın mekânsal, işlevsel ve biçimsel gelişim sürecini, günümüzde öne çıkan değerler olarak belirlenen “kamusal” ve “estetik” kavramları çerçevesinde irdelemektedir. Bu kapsamın belirlenmesine, meydanın gelişim sürecini ve varoluş koşullarını, tarihteki oluşumları ve değişen dünyanın kentlerinde bugünkü etkileşim süreçleri de göz önünde bulundurularak ulaşılmıştır. Yakın bir gelecekte dünya nüfusunun yarısından fazlasının kentlerde yaşayacağı tahminleri yapılmakta ve kentsel yayılmanın artması beklenmektedir. Yeryüzünde birçok kent birbirlerinden çok farklı gelişmekte, kimi kentler daha heterojen bir yapıya dönüşürken, diğerlerinde etkileşimlere direnen yapılar söz konusudur. Ekonomik ve küresel süreçlerle beraber teknolojik olanakların sağladığı artan iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile kentlerin içinde bulunduğumuz yüzyılda çeşitli seviyelerde de olsa mekânsal ve sosyal değişim ve dönüşümleri kaçınılmaz olmaktadır. Genel olarak her yöne yayılan ve büyüyen kentlerde bütünsel yapılar hızla çözülmekte, geçişsiz, parçalı kentsel alanlar kültürel olarak da parçalanmayı teşvik etmektedir. Bu durumda kent tüm bireyleri tarafından paylaşılan bir özgürlük alanı olmaktan çıkarak fiziksel sınırları ile bölüşülmüş ayrı kümelerin bir arada bulunduğu bir alana dönüşmektedir. Özellikle değişimleri büyüme yönünde olan ve nüfusu karmaşık hale dönüşen, çok kültürlü ve çok katmanlı yapılara sahip kentlerde günlük yaşamı biçimlendiren sosyal mekânlar daha da önem kazanmaktadır Kentin kamusal alanları içerisinde yer alan “Meydan” günümüzde işaret edilen sorunlara bağlı olarak, mimarinin sosyoloji ile kesiştiği sınırda insanlara yüz yüze sosyalleşme imkânı veren potansiyeli olan ve toplumsal yabancılaşmayı çözümleyici bir mekân olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmelerle 2.Bölümde, toplumun inisiyatifine verilen kamusal mekân üretimine odaklanılması ve kamu mekânlarının öne çıkan değeri belirlenmektedir. Sanal iletişim sınırlarının genişlemesiyle insanlığa ait her durumun kolayca çözümlenemeyeceği savı yer almaktadır. Ayrıca insanlar arasındaki etkisiz karşılaşmaların iletişim veya gerçek etkileşim sayılmayacağı, bunu sağlamanın yollarından birinin ise uygun ve yeterli donanıma sahip fiziki mekânlarda buluşma olduğu görüşüne yer verilmektedir. Bunun toplu halde etkinliklerde bulunma veya yüz yüze ve çıplak algıya dayalı aktif ve pasif etkileşimlerle olacağı fikriyle fiziki mekânın devam eden önemi üzerinde durulmaktadır. “Mekân” ve “kamusallık “ kavramları ifade ettiği içeriklerle tezde verilmektedir. Dönüşen mekân fikri, çeşitli kuramsal dayanaklarla açıklanan ve toplumsal pratiklerle belirlenen bir uzamdır. Buna rağmen mimarlık disiplini bu pratiklere bağlı olarak biçimsel kurgularda inşai çevrenin oluşturulmasını deneyimlerin alanı ve gelecekteki deneyimler için esnek ve dönüşme potansiyelli yerler olarak düşünmelidir. Kamusallık kavramı ise tarihsel bağlamı ile değerlendirdikten sonra bugün kozmopolit ve katmanlı kent yapısı içerisinde, her sınıf, cins ve etnik yapı ve kültür için eşit mesafede olan değerleri ile anlaşılmaktadır. Buna bağlı olarak yeni ve sürekli kendini üreten bir kentlilik kültürü, toplumun genel beklentileri yönünde benimsenecek değerler üzerine kurularak kente aidiyet de sağlanmış olacaktır. Tezin 3.Bölümünde insanlara sosyalleşme olanağı veren ve kamusal yaşamın aracı olarak görülen “meydanı” irdelemek için öncelikle eleştiriye bağlı olarak kentsel değişim ve dönüşüm dinamikleri değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmelerin kentte kayda değer bir kapsamı olan “meydan” sorgulamasında önemi büyüktür. Dünyadaki kentlerin birbiriyle bağlantılı ekonomik, kültürel, politik, sosyal ve ekolojik süreçleri dönüşümlerde “küresel işlemler” olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte geçmişe bakıldığında hızına bağlı olarak değişim, sürekli yaşanan bir olgudur. Geçmişte ticari nedenlerle güçlenmek için büyüyen şehirler kültürel ve politik merkezlere dönüşmüşlerdir. Uluslaşma sürecinden önce şehirlerin büyük bir kısmı şehir devletler şeklinde varolmuşlar daha sonraki büyük kırılma ise endüstriyel üretim süreci ile gerçekleşmiştir. Eski dönem liman ve ticaret şehirlerinin yerini endüstriyel şehirler almıştır. Endüstrileşmenin ve kırsal bölgelerden şehirlere göç nedeniyle kalabalıklaşmaya başlayan şehirlerin sorunlarına “modern” anlayışla yeni çıkış yolları aranmıştır. Bu dönemde uluslararası ve ulusal ticaret şekli, kapitalist sermaye birikimi, yönetimi ve yeni tekniklerle yapılaşma yeni bir imarlaşma ve kentleşme yapısı ortaya çıkarmıştır. Tezde “modern” felsefenin yansımasıyla oluşan kentsel planlamalarla ve kentin bu yöndeki ideolojik yapılanması ile ortaya çıkan, katı planlama yöntemleri ve eksik sosyal içeriğe bağlı problemlerden söz edilmektedir. Daha sonra “modern” alternatifi olarak gelişen ve “post-modern” olarak anılan modern görüş ve uygulamaların kestirimci, belirlemeci yöntemlerine karşı olan bir anlayış benimsenmiştir. Bu anlayış her türlü belirlemeciliğe ve sınıflamaya karşı olmakla beraber her türlü birleşime açık formları ve büyük ölçekli mal üretimi için toplu pazar yeri aramanın da aracı olarak imajlar dünyasına atılan adımın aracı olmuştur. Post modern düşüncelere paralel ve onu besleyen, yeni bir sermaye türü olan bilginin, paranın ve insan akışının, kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştiği küresel süreçlere ait, kentsel mekândaki ve kimliklerde parçalanma ve toplumsal ayrışma, tezin bu bölümünde yer almaktadır. Bu kavramlar kentsel mekânla ilişkilendirilerek anlatılmaktadır. Tezin bu bölümünde modern, post-modern ve küreselleşme olguları değerlendirilerek devamında, bu anlayışların toplumu ve kentlerdeki sistemleri nasıl etkilediği ve ürettiği yeni sorunları anlamanın eleştiri ile olanaklı olduğu savı yer almaktadır. Yeni önermelere ve meydan ile ilgili değerlendirmelere ışık tutması bakımından eleştirel yöntemin bilimsel ve açık uçlu dayanaklarından yararlanılmaktadır. Eleştiri kentsel tasarıma uyarlanarak, bu alanın eleştirildiği en hassas nokta olan estetiği çekici ve çarpıcı münferit yerler yaratma, beğeni ve haz kavramlarından ve pazarlama arzularının aracı olmasının ötesinde görmektedir. Kentsel tasarım yönetimsel stratejilere gerek duyulan, katılımcı, estetiğin toplumsal günlük yaşamı destekleyen bir iletişim dili olarak değerlendirildiği bir süreci ifade etmektedir. Bu çıkarımlara bağlı olarak kentsel tasarımın ve planlamanın rolü üzerinde durulmaktadır. Böylece kentsel dış mekânlar içerisinde yer alan “meydan” da günümüzün sözü edilen kamusallık fikrine bağlı olarak özellikle toplumsal yaşam alanı ve mimari bir çevre olarak belirgin ölçeği ile önemli bir kent mekânı olarak kabul edilmekte ve tanımlanmaktadır. Tezin 4.Bölümü “meydan” a odaklanmaktadır.. “Meydan” tarihte ve günümüzde birçok kentte varlık göstererek etkin bir şekilde insanların hafızalarında yer almaktadır. İçerisinde yer alan çeşitli etkinliklerle ve özellikle kendi otonom yapısı, mimarisi ve özgün simgeleriyle birçok ülkede çeşitli biçimlerde yaşamın içine girmiş bir mekândır. Bu çalışma ile özellikle belirlenen bir olgu ise Türkiye’de bu mekân üzerinde yeterince durulmayışıdır. Tezi ateşleyen düşüncelerden birisi bu olmuştur. Bu durumun gerekçelendirilmesi, nedenlerinin araştırılması ve meydanın kentteki değeri belirlenmeye çalışılmıştır. Çeşitli pratiklerin araştırılmasına bağlı olarak görülmüştür ki, bu mekâna kentlerde ve toplumda gereksinim duyulmaktadır. Bu konunun maddi temellerinin araştırılmasıyla meydanın kentlerde varoluş ve oluşum koşulları türünden sorulara cevap aranmaktadır. Bu nedenle tezin 4.Bölümünde meydan tarihsel olarak ilk yerleşimlerden bu yana örnekleri işlevleri ve türleriyle, bu konuda daha önce yapılmış çalışmalara, kişisel gözlem, deneyim ve araştırmalara dayanarak incelenmektedir. Özellikle kent kuramlarının açıklayıcılığından yararlanılarak meydanlar geniş bir yelpazede her dönemin kamusallık fikrine bağlı olarak işlevleri ve biçimsel özellikleri ile değerlendirilmektedir. İlk çağardan bu yana Antik Yunan uygarlığına ait Pazar alanı olan demokratik niteliği ile “agora” örnekleri, Roma Dönemine ait gelişkin estetik düzenlemeleri ile demokratik olmayan fakat yönetimlerin ihtişamını sergileyen görkemli mekânsal formlarıyla “forum” örnekleri, Ortaçağ Avrupa’sında, resimsel zarafete sahip meydanların çok açık olarak okunan kentsel kimliğinden bahsedilmektedir. Rönesans ve Barok Meydanlar gelişkin mimari ve estetik özellikleri ve asırlar boyu kullanımları ile irdelenmektedir. Modern dönemde, katı bir planlamanın öznesi olan kent dokusu içerisinde “meydan” a ait örnekler sosyal içeriği zayıf ve agorafobik olarak tanımlanmaktadır. Post- modern ve küresel etkileşimlerle birlikte parçalı mekânsal düzenlemelerde meydanlar, kentin bütününü ve devamlılığını göz ardı eden yaklaşımla, farklı birer tasarım öğesi haline gelmiştir. Meydanların aldıkları işlevler, anlamları ve biçimlenişlerine ait özellikleri, karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Bu bilgiler ışığında ülkemizdeki meydan konusu da ayrıca 5.Bölümde irdelenmektedir. Cumhuriyet öncesinde ve Cumhuriyet dönemindeki toplumsal yapı ve ideolojik yapılanmaya bağlı olarak iki dönemde konu ele alınmıştır. Kentleşme ve yapılaşma çerçevesinde meydanlar araştırılmıştır. Çalışmanın sonuçları, yeterli ilgiyi göremeyen meydanların ülkemizde yeni bir anlayışla ele alınarak kurgulanması gerektiğini ortaya koymuştur. Özellikle İstanbul metropolü daha zengin tarihsel geçmişi ve dokusuyla ve küresel işlemlere maruz kalan, büyüyen ve karmaşıklaşan bir kent olması nedeni ile özel bir örnek olarak tezde değerlendirilmektedir. Genel olarak bu tespitler yapıldıktan sonra, yeni dinamiklere bağlı olarak meydan yeniden kurgulanmak durumunda olan bir mekândır. Kurgusuna ait işlevleri, biçimi özellikle kent ve kentliler için anlamı planlama ve tasarımın yeniden değerlendirmesi gereken bir konudur.. Tezin 5.bölümü bugünün farklılığa ve çeşitliliğe dayanan şehir yapıları içerisinde kentin meydanının fiziksel ve sosyal, estetik işlevleri ile tanımlanmaktadır. İşlev ve biçim meydanda birbirinden ayrılmayan ve birbiri tarafından belirlenen kavramlar olarak düşünülmektedir. Meydanın, sosyal işlevleri, Kamusallık kavramının şemsiyesi altında verilmektedir. Fiziksel işlevleri ise kentte konumlanışıyla, ulaşım sistemleri içerisinde önemli eklemler olarak, hiyerarşik düzeni ve fiziki koşulları ile belirlenmektedir. Ayrıca meydanın fiziksel işlevi işlemsel, geometrik, bilişsel ve davranışsal çevre düzeylerinin parametreleriyle değerlendirilmektedir. Estetik işlevi ise, meydanın oluşturduğu simgesel anlam ile açıklanmaktadır. Buna bağlı olarak biçimsel kurgusunun mimarinin tümüyle klasik ölçütleri yerine son zamanlarda toplumsal iletişim bakımından daha çok önemi fark edilerek anlam oluşturan boyutlarına odaklanılan “estetiğin” açıklamalarından yararlanılmaktadır. Estetiğin biçim kurgusunu destekleyici bilimselliğe yaklaşan deneysel alanından, alımlama ve bildirişim kuramlarından, katmanlı ve karmaşık yapıları anlamaya yönelen sezgisel ve simgesel boyutundan yararlanılmaktadır. Bu yolla günlük toplumsal yaşamın içine çekilerek estetik daha önceki elitist araçsallığını, iletişimsel araçsallığa bırakmaktadır. Bu kıstaslar ve verilerle tezin 6.son bölümündeki değerlendirmelere bağlı olarak sözü edilen kentlerde meydan mekânının kamusallık değerinin ve estetiğin açıklayıcılığının girişimi ile işlev, anlam ve biçimsel kurgusu içi içe geçmekte ve bütünleşmektedir. Bu ortama bağlı olarak meydanların mimari ve sosyolojik olarak değer kattığı sürekli yenilenen ve gelişen kimlikleri ve kentli olmayı yüceltmesinin beklenebileceği düşünülmektedir. Yapılan bu çalışma deneyseldir, değişmez değildir. İçerisinde yer alan önermeler açık uçlu, zamana bırakılan, yaşanacak etkinlik ve eylemlere bağlı olarak dönüşümü göze alınan kentsel bir mekân olan “meydan” için bir tasarlama sürecini ifade etmektedir.
-
ÖgeBinalarda Kullanıcıların Acil Durum Davranışının Ve Hareketinin Etmen Tabanlı Bir Model İle Temsili Ve Benzetimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-04-19) Alp, Neşe Çakıcı ; Çağdaş, Gülen ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu tez çalışması kapsamında, tasarım ya da kullanım sürecindeki herhangi bir binanın, tahliye performansını değerlendirmeye ve toplam tahliye süresini hesaplamaya yardımcı bir benzetim modeli geliştirilmiştir. Nesneye dayalı programlama yöntemlerinden biri olan etmen tabanlı modelleme yaklaşımı ile geliştirilen modelde, bina formunu ve kullanıcısını temsil eden iki alt model bulunmaktadır. ‘ABEvac’ adı verilen modelde etmenler, acil durum şartlarındaki bina kullanıcılarının davranışlarını, bilgisayar ortamında temsil etmektedir. Bina formu CAD çizim dosyası kullanılarak modele aktarılmaktadır. Bina kullanıcısı modelde, fiziksel, davranışsal ve hareket karakteristiklerine göre temsil edilebilmektedir. Kullanıcının fiziksel özellikleri etmenlerin sanal ortamda kaplayacağı boyutu belirlemektedir. Bu özellikler Anadolu insanına ait antropometrik değerlerin kullanılması ile temsil edilmektedir. Kullanıcıların davranışına ilişkin karakteristikler ise modelde insan etmenin nasıl davranacağını belirlemektedir. Bu amaca yönelik olarak, 2 ofis binasında bina kullanıcılarının acil durum davranışını belirlemek için anket çalışması yapılmıştır. Anket sonuçları SPSS yazılımı ile istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu acil durum davranış dağılımları, toplumsal davranış farklılıklarını ortaya çıkarmak amacı ile İngiltere ve A.B.D’de yapılan acil durum davranış dağılımları ile kıyaslanmıştır. Kullanıcıların hareketine ilişkin yürüme hızı değerleri ise kullanıcının boyutlarına bağlı olarak daha önce literatürde kabul görmüş ampirik formüllerin kullanılmasına dayandırılmaktadır. ‘ABEvac’ modelinin geçerliliği, bina tahliye performans analizlerinde yaygın olarak kullanılan İngiliz patentli akademik bir başka yazılım ile, aynı binanın simülasyonu yapılmak suretiyle sınanmıştır.
-
ÖgeÇağdaş Konutun Olay Örgüsünü Kentsel Dinamikler Bağlamında Yeniden Okuma: İstanbul, Viyana, Amsterdam(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-10-05) Özdamar, Esen Gökçe ; Aydınlı, Semra ; 414017 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışma, günümüzün transmodern paradigma olarak tanımlanan ve küresel ölçekte değişen düşünme biçimleri, kentsel-mekansal örüntüleri ve yeni kent anlatılarını yönlendiren bir çerçevede, çağdaş konutun oluşum stratejilerini (olay örgüsünü) yeniden okumaya dayalıdır. Yeniden okuma, küreselleşmenin kent yapılarına getirdiği değişim / dönüşüm olgusunu tetikleyen fragmanlar eksen alınarak, düşünümsel bir çerçeve modele dayanan ve çağdaş konutu kent ve alımlayıcı arasında beliren yeni ilişki ağları üzerinden disiplinlerötesi bir yaklaşımla anlama ve yorumlama çabasıdır. Çalışmada, kent yaşamının parçalılığını vurgulayan ve fragmanlar olarak tanımlanan kavramlar üzerinden kent-konut-insan ilişkilerinin birbirine eklemlenme sorunsalı tartışılmaktadır. Amaç; fragmanların çağdaş konutta geçici ve dönüştürücü birer potansiyel oluşlarına değinerek, değişen koşullar altında konutun yeniden anlamlandırılmasına yöneliktir. Bu oluşum, Deleuze ve Guattari’nin bir anti-yapı olarak tanımladığı köksap (rizom) kavramı ile örtüşen; üç boyutlu bir anlatı sorgulama mekanının yaratımı ile ilgilidir. Bu çalışma bir yeniden okuma modeli önerisi olarak; araştırmacının da alımlama sürecinin önemli bir parçası olduğu; dünyayı gözlemlemek ve açıklamaktan çok, anlama ve yorumlamaya dayalı olan “fenomenolojik ve yorumsamacı” bir yaklaşımla, sanatsal araştırmanın da teknikleri kullanılarak ele alınmaktadır. İstanbul Narcity, Viyana Donau City ve Amsterdam Doğu Liman Bölgesi konut örneklemleri üzerinden yapılan görüşmeler ve eşzamanlı olarak gerçekleştirilen disiplinlerötesi deneysel bir çalışma ile çağdaş konutun olay örgüsünde hız, deneysellik ve esneklik fragmanlarının dönüştürücü etkenler olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, “içerik” ve “ ifade” haline gelen fragmanların bir “aradalık” durumuna işaret ettiği, geleceğin kentlerinde konut alanlarının belirsizlikler karşısında göstereceği esneklik açısından bir planlama stratejisi olarak imgesiz bir durum yarattığı ileri sürülmektedir.
-
ÖgeMimarlıkta Geometri: Felsefi Ve Mimari Tartışmalar Üzerine Geliştirilmiş Bir Yaklaşım(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-11-21) Yücel, Ayşe Sıkıçakar ; Yüksel, Yurdanur Dülgeroğlu ; 417362 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignÜniversitesi : İstanbul Teknik Üniversitesi Enstitüsü : Fen Bilimleri Anabilim Dalı : Mimarlık Programı : Mimari Tasarım Tez Danışmanı : Prof. Dr. Yurdanur DÜLGEROĞLU YÜKSEL Tez Türü ve Tarihi : Doktora –Haziran 2011 ÖZET MİMARLIKTA GEOMETRİ: FELSEFİ VE MİMARİ TARTIŞMALAR ÜZERİNE GELİŞTİRİLMİŞ BİR YAKLAŞIM Ayşe SIKIÇAKAR YÜCEL Hem mimarlıkta hem felsefede yer alan bir tartışmanın iki farklı ayağını içeren bu tez, geometrinin modernitede ve moderniteye yönelik eleştirilerde oynadığı rol üzerine odaklanmıştır. Mimari temsil, görsel ağırlıklı sunuşlar, algı ve metaforu içermesi nedeniyle, tasarım sürecinin sezilebilen ve sezilemeyen tüm adımlarını ilgilendirmektedir. Modern düşüncenin yaşayan dünyadaki çeşitliliği görsel biçim kaynaklı anlayışlarla analiz etme çabası, görselleştirmenin baskın etkisi, bu amaçla geometriye dayalı uygulamalardaki yoğunluk, mimarlıkta mekanın tasarım ve ifade süreçleri üzerine bu konulara dayalı olarak yeniden eğilmeyi önemli kılmıştır. Bu tez, kendinden önce bu konuları birbirinden ayrı olarak ele alan pek çok yaklaşımın ötesinde; geometrik, şematik yapıya sahip ve metaforik doğası olan düşünce ve sunumların değerlendirmesini bir araya getirerek yapar. Bu çalışmada Kant ve Heidegger, Modern ve karşıtı örnekleri oluşturmak üzere, mekan ve geometriye bakışları açısından karşılaştırılmak istenmektedir. Kant’ın birey ve Heidegger’in varlık anlayışları düşünüldüğünde farklı uçları oluşturdukları görülmektedir. Kant’ın ilgi alanları geniştir ve bireyin tanımında hemen her konuya kendince hatasız bir şekilde cevap veren, lineer bir şematik kurguya sahip bir sistem tarif eder. Heidegger’in de ilgi alanları çeşitlilik gösterir, ilk bakışta karmaşık görünse de, mimarlığa epeyce tartışma konusu katmaktadır. Tezin bütününde, mimari mekanın algı ve sunum sistemleri, şematik kurguya dayalı algı modelleri karşısında duran, tüm bedenin dahil olduğu algı anlayışları ve unların çağdaşları olan sunum sistemleri bu alanlarla ilgili tartışmaların kapsamında yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Geometri, Şema, Algı, Temsil, Kant, Heidegger, Metafor, Mimari Mekan Bilim Dalı Sayısal Kodu: 601.01.02
-
ÖgeBilişim teknolojileri ile dönüşmekte olan mimarlık nesnesi ve maddesiz öğeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012) Kandemir, Özlem ; Erdem, Arzu ; 332889 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignGelişen bilişim teknolojileri ile hayata her geçen gün yeni bir farkındalık, dünyayı algılayışımıza yeni medya araçlarıyla yeni bir bakış açısı eklenir. Yeni iletişim araçları ve ara yüzleri yeni uzaklık tanımlarını oluştururken, zaman ve mekanda yeni var oluş biçimleri, yeni deneyim, imge ve algı kavramları ortaya çıkmaktadır.Mimarlık bazı fonksiyonel, kültürel, sosyal, ekonomik vb. hedeflerini gerçekleştirmek üzere teknoloji ve teknolojinin sunduğu araçlardan faydalanır. Kullanılan her teknoloji ürünü ve teknikleri mimarlık disiplinini dönüştürür. Günümüzde kullanılan çağdaş bilişim teknolojileri de kaçınılmaz olarak mimari tasarım sürecini, pratiğini ve nesnesini yeni bir yöne doğru itmektedir. Bu yeni hesaplama, tasarım, görselleştirme ve iletişim araçları mimarların hayal ettikleri yeni formları, duyarlı, esnek ve hatta fiziksel ve sanal mekanın sınırlarının birbirine karıştığı yeni ortam türlerinde tasarım ve üretim yapma olanağı sunmaktadır. Tezin hedeflerinden biri de mimarlık nesnesinin bu hızla değişen ve gelişen bilgi çağındaki bu yeni konumunu anlamaktır. Yeni medya araçları kullanıcı ve mimarlık nesnesi arasında bağ kurmakta aracı olmaktadır. Gerçek olan, sanal olan ve düşünsel olan bir araya gelerek, mimarlık nesnesi ve kullanıcısı arasında bilgi katmanını oluşturmaktadır. Mimarlık nesnesi sahip olduğu medya araçları üzerinden çevre ve kullanıcıyla iletişime geçerek; kullanıcıya, zamana ve duruma özel tepkiler vermekte, kendini konumlandırmaktadır. Bu durum mimarlık nesnesini, bilgi katmanıyla daha esnek, etkileşimli ve süreksiz hale getirmektedir. Bu tezde çağdaş bilişim teknolojileri ve araçlarının, mimarlık nesnesinin maddesiz öğeleri üzerinde kontrol sağlayarak, nesne üzerinde geçekleştirdiği değişimi ve öncelikle mimarlık nesnesinin maddesini anlamak üzere okuma ve tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Mimarlık nesnesinin maddesiz öğeleri bağlamında gerçekleşen bu değişimi anlamak üzere, mekan, varlık, imge, algı ve deneyim üzerinde incelemeler gerçekleştirilmiş; bu kavramların bilişim teknolojileriyle nasıl dönüştüğü anlaşılmaya çalışılmıştır. Bilişim teknolojileri desteğiyle bilgi bileşeni ve mimarlık nesnesinin maddesiz öğeleri üzerinde arasındaki bu dinamik, dönüştürücü etkileşim ve dönüşümlerin gözlemlenip, irdelenebileceği çağdaş örnekler üzerinde araştırılmış ve irdelenmiştir. New York, Dünya Ticaret Merkezi ve Anıtı proje önerileri üzerinde ise ortaya konulmuştur.