FBE- Mimari Tasarım Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Başlık ile FBE- Mimari Tasarım Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge20. Yüzyıl Mimarlık Birikiminin Denemeler Tarihi Olarak Yeniden Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-03-16) Falay, Arzu İrem Mollaahmetoğlu ; Yürekli, Ferhan ; Mimari Tasarım ; Architectural Designİnsanlık tarihi ve onun bütün üretimleri açısından bakıldığında özel bir yere sahip olduğu görülen son yüzyılın, tarih yazımlarında yeterince bütün bir analizinin yapılamadığı ve yapılanların da anlayıp yeni sonuçlar çıkarmak yerine insanlar için anlaşılabilir yutulabilir bir bilgi birikimi haline getirmek için sınıflandırmakla kaldığı izlenmiştir. Ayrıca bu incelemeler ele aldıkları üretimleri, diğer üretim alanları ve insanlık tarihinin insanın içinden geçtiği süreçteki diğer olaylar ile ilişkilendirmeyi denememişlerdir. Oysa bu ilişkilendirme yeni bir sürü açılım yaratabilecek potansiyelde görülmektedir. Bu sebeple de yüzyıla ve üretimlerine teknik olanaklar dahilinde yeniden bakılması denenmiştir. Ayrıca diğer incelemelerde eksik bir yön olarak ortaya çıkan, ele alınan üretimlerin içinde mimarsız -sanatçısız gündelik yaşama dair olan çözümlerin yer alması (teknik olarak zor olsa da) düşüncesi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Yüzyıla yeniden bakarken insanlık tarihini etkilediği düşünülen her tür üretime bir arada ve denemeler olarak bakılmaya çalışılmıştır. Araştırma sırasında ulaşılan bilgilerle ilgili bir çok noktasal yorum ve genel yorumlar yapılmıştır. Bu ulaşılanların aynı zihinlerde ve farklı zihinlerde yeniden yorumlanabilmesi amacıyla bir harita ve ona uygun sistem tasarlanmıştır. Bu harita ilerletildikçe yeni bir çok sonucun çıkabileceği sonsuz bir eylem alanı oluşturmaktadir. Bu heyecan verici düşünsel eylem alanının inceleyenler tarafından da yeniden değerlendirilmesi beklenmektedir. Haritanın üzerinden yeni başka sonuçları ortaya koyabilecek yeni haritalar da yapılmıştır ve çoğaltılabilir. Genel olarak güçler dengeleri etkiler, sonra insan bu yeni karşılaştığı duruma özel denemeler yapar, yeni güçler oluşur., Bu güçler ; politik kişilerin, büyük para sahiplerinin oluşturduğu güçler tekil ama büyük.... tek tek zayıf görünen ama birlikte hareket eden kendi geleceklerini değiştirmeyi hedeflerken ya da sadece var olan hayatlarından kurtulmayı umarken, bütün şehirlerin geleceğini ülke ekonomilerinin yönünü değiştiren insanların oluşturduğu güç ...göç hareketleri_kontrollü, planlı yerleşim modeli olan şehirlere plansızlık boyutunu ekleyen hareketinsanların kontrolü dışındaki doğal ve etkisi gerçekten çok büyük ve beklenmedik güçler de üretimleri doğal olarak çok etkilemiştir., v.b. Ama genel tarih yazımında yine bunlardan da hiç söz edilmemektedir. Mesela 1500-1850 yılları arasında kuzey yarımkurede buzul yılları yaşanmıştır. Bu durum acaba yapılara, giysilere nasıl yansımıştır diye araştırıldığını göremiyoruz. Bu güçlerin uyguladıkları şeyler ve etkileri paralel olarak değil üst üste ve yanyana pek çok şekilde etkileşimlidir. Öncekini yok etmeyi planlayan güçler, olduğu gibi planlamadığı halde bilinçsizce yok eden güçler, ya da öncekinden faydalanmaya çalışanlar, korumaya saklamaya bugünü feda ederek de olsa sarılanlar, öncekini içermediği anlamlarla sunanlar, sürdürmeye çalışanlar da vardır. Büyük, kücük, yoğun, seyrek, tekrar eden, tekil, benzer, eşzamanlı bir çok çeşit güç var ve bu güçler esas olarak herşeyi yönlendiren konumundadır. Mimarlı mimarlıklarda mimarın zihninde çevrilen bu olayların yansıması olarak güçlerin etkisi varken,. mimarsız plansız mimarlıklarda da zaten gücü oluşturan sebepler in kendileridir. Bu güçlerin nerelerde nasıl ve ne niyetlerle toplanabileceğini varsaymak olası olabilir ama kesin olarak bilmek imkansızdır. Bu sebeple, geleceği yönlendirecek hareketlerin de neler olabileceğini varsaymak zor görünüyor. Belki bazı başlamış olan hareketlerin nasıl bir çizgide gideceği söylenebilir. Büyük karışıklıklar yaratan durumların arkasından insanların statik konumlarından daha kolay sıyrılıp başka önerilere açık hale geldikleri kesin. Bütünü karmaşık bir sistem olarak ortaya koymak; kara delik olduğunu fark ettirmek, hem insan zihninin, hem de onun kurduğu yaşamın tümünün bir kara delik; kara delik içinde kara delikler olduğunu hissettirmek tezin amaçlarından biridir. Insan zihninin karmaşık yapısı ile tüm üretim ve ilişkilerin karmaşık yapısı arasında benzerlikler bulup ortaya koymak ve bütüne bakıldığında esas amacın insan zihnini harekete geçirmek, motive etmek olduğunu göstermek ise tezin esas hareket noktasıdır. Sonuç olarak, daha önce oluşmuş olan tarihin içindeki güçler ilişkileri ve denemeler sistemine bu gözle bakabilmek ve bu yapıyı sınıflandırmak amacıyla değil de anlamak amacıyla ve karmaşık bir zihinle bakmak her bakımdan önemli katkılar yapabilir düşüncesiyle çalışılmıştır. Bu yaklaşımın eğitim ve uygulama alanlarındaki zihinleri etkileyebileceği ve üretimleri cesaretlendirebileceği düşünülmüştür.
-
ÖgeAfet Sonrası Kalıcı Konutlarda Esneklik Kavramının Değerlendirilmesi: Gölyaka-düzce(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) İnal, Esin ; Ünlü, Alper ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışma, Gölyaka ve Düzce bölgelerinde 1999 depremleri sonrasında yapılan iki farklı kalıcı konut tipinde esneklik kavramının değerlendirilmesini ve bu konuda kullanıcı tercihlerinin incelenmesini içermektedir. Çalışmada, 89 kullanıcıya görüşme formu uygulanmıştır. Bu form kullanıcıların demografik yapısını, sosyal ilişkilerini, kentsel ve konut deneyimlerini, konut ile ilgili hoşnutsuzluklarını ve esneklik konusundaki tercihlerini belirlemeye yönelik toplam 53 sorudan oluşmaktadır. Kullanıcıların mimari esneklik yaklaşımları, kalıcı konutlardan türetilen ve çeşitli esneklikler içeren dört mimari plan tipiyle ilgili tercihleri üzerinden; yapısal esneklik yaklaşımları ise, ahşap, çelik, yığma ve betonarme olmak üzere dört farklı sistemle ilgili tercihleri üzerinden değerlendirilmektedir. Kullanıcı tercihine sunulan bu mimari ve yapısal seçenekler, üç boyutlu çizim programlarıyla görselleştirilmiştir. Çalışma sonucunda, her iki konut tipinde kısmi esneklikler içeren, üstelik konuttaki en önemli sorunun çözümü olan hazır plan tipleri, bütün mekan esnekliğine tercih edilmiştir. Bu tercihlerde, demografik yapı, sosyal ilişkiler, bölgesel konut özellikleri ve deneyimleri etkili olurken, özellikle konut büyüklüğü önemli bir esneksizlik olarak tespit edilmektedir. Bütün mekan esnekliği, Gölyaka’nın küçük kalıcı konutlarında az bireyli ailelerin tercihi iken, nispeten daha büyük olan ve konut başı kişi sayısının daha az olduğu Düzce kalıcı konutlarında, bütün mekan esnekliği daha fazla tercih edilmiş ve bu tercih kalabalık ailelerin tercihi olmuştur. Taşıyıcı sistem konusunda ise, kullanıcıların Gölyaka’da çelik, Düzce’de ahşap sistem seçimleri, betonarmeden farklı bir sistem ve malzeme tercihi olarak esneklik sağlamak amacıyla yapılacak konuttaki yeniliklerin, farklılıkların benimsenmesi anlamında olumlu bulunmuştur.
-
ÖgeAmeliyatlarda Cerrahlar İçin Ergonomik Destek Ünitesi Geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-04-24) Tigrel, H. Semra Serdaroğlu ; Bayazıt, Nigan ; 465628 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignAmeliyathanede çalışmak takım ile birlikte hareket ederek mümkündür. Ameliyat takımı steril ortamda çalışmaktadır, steril ortamın getirdiği kısıtlamalar, çok çeşitli donanımın kısıtlı bir alanda, hasta yatağının çevresinde hazır bulundurulması, acil durumlarda gerekli ekipmanının ulaşılabilir yakınlıkta saklanması, özellikle gerekli her türlü donanımın belli prosedürler çerçevesinde kullanılması, hareket serbestliğini kısıtlamaktadır. Ameliyathane de ki ergonomik tasarım ve planlama eksiklikleri, takım ergonomisinde ve teknik yapılanmada ki eksiklikler, ameliyat sürecinde ve sonrasında, ameliyat takımının çeşitli zorluklarla ve sağlık sorunları ile karşılaşmasına sebep olabilmektedir. Operatörler ameliyat işlemine yoğunlaştıkları için genellikle duruş pozisyonlarının farkında olmadan çalışırlar veya yaptıkları işin kalitesinden ödün vermemek için rahatsızda olsalar duruş pozisyonlarını değiştirmezler. Yapılan işin yapısı da genellikle, kısa bir ara vererek kaslarını rahatlatmaya uygun değildir. Ameliyathanelerde ki ergonomik tasarım eksikliklerini gidermek amacıyla çalışmaya başlanmış, ameliyat sürecinde, ameliyat takımı izlenmiş fotoğraf çekilmiş ve gözlem yapılmıştır. Cerrahların duruş pozisyonlarına yoğunlaşarak ölçümler, değerlendirmeler ve tasarım önerileri yapılmıştır.
-
ÖgeBilişim teknolojileri ile dönüşmekte olan mimarlık nesnesi ve maddesiz öğeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012) Kandemir, Özlem ; Erdem, Arzu ; 332889 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignGelişen bilişim teknolojileri ile hayata her geçen gün yeni bir farkındalık, dünyayı algılayışımıza yeni medya araçlarıyla yeni bir bakış açısı eklenir. Yeni iletişim araçları ve ara yüzleri yeni uzaklık tanımlarını oluştururken, zaman ve mekanda yeni var oluş biçimleri, yeni deneyim, imge ve algı kavramları ortaya çıkmaktadır.Mimarlık bazı fonksiyonel, kültürel, sosyal, ekonomik vb. hedeflerini gerçekleştirmek üzere teknoloji ve teknolojinin sunduğu araçlardan faydalanır. Kullanılan her teknoloji ürünü ve teknikleri mimarlık disiplinini dönüştürür. Günümüzde kullanılan çağdaş bilişim teknolojileri de kaçınılmaz olarak mimari tasarım sürecini, pratiğini ve nesnesini yeni bir yöne doğru itmektedir. Bu yeni hesaplama, tasarım, görselleştirme ve iletişim araçları mimarların hayal ettikleri yeni formları, duyarlı, esnek ve hatta fiziksel ve sanal mekanın sınırlarının birbirine karıştığı yeni ortam türlerinde tasarım ve üretim yapma olanağı sunmaktadır. Tezin hedeflerinden biri de mimarlık nesnesinin bu hızla değişen ve gelişen bilgi çağındaki bu yeni konumunu anlamaktır. Yeni medya araçları kullanıcı ve mimarlık nesnesi arasında bağ kurmakta aracı olmaktadır. Gerçek olan, sanal olan ve düşünsel olan bir araya gelerek, mimarlık nesnesi ve kullanıcısı arasında bilgi katmanını oluşturmaktadır. Mimarlık nesnesi sahip olduğu medya araçları üzerinden çevre ve kullanıcıyla iletişime geçerek; kullanıcıya, zamana ve duruma özel tepkiler vermekte, kendini konumlandırmaktadır. Bu durum mimarlık nesnesini, bilgi katmanıyla daha esnek, etkileşimli ve süreksiz hale getirmektedir. Bu tezde çağdaş bilişim teknolojileri ve araçlarının, mimarlık nesnesinin maddesiz öğeleri üzerinde kontrol sağlayarak, nesne üzerinde geçekleştirdiği değişimi ve öncelikle mimarlık nesnesinin maddesini anlamak üzere okuma ve tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Mimarlık nesnesinin maddesiz öğeleri bağlamında gerçekleşen bu değişimi anlamak üzere, mekan, varlık, imge, algı ve deneyim üzerinde incelemeler gerçekleştirilmiş; bu kavramların bilişim teknolojileriyle nasıl dönüştüğü anlaşılmaya çalışılmıştır. Bilişim teknolojileri desteğiyle bilgi bileşeni ve mimarlık nesnesinin maddesiz öğeleri üzerinde arasındaki bu dinamik, dönüştürücü etkileşim ve dönüşümlerin gözlemlenip, irdelenebileceği çağdaş örnekler üzerinde araştırılmış ve irdelenmiştir. New York, Dünya Ticaret Merkezi ve Anıtı proje önerileri üzerinde ise ortaya konulmuştur.
-
ÖgeBinalarda Kullanıcıların Acil Durum Davranışının Ve Hareketinin Etmen Tabanlı Bir Model İle Temsili Ve Benzetimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-04-19) Alp, Neşe Çakıcı ; Çağdaş, Gülen ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu tez çalışması kapsamında, tasarım ya da kullanım sürecindeki herhangi bir binanın, tahliye performansını değerlendirmeye ve toplam tahliye süresini hesaplamaya yardımcı bir benzetim modeli geliştirilmiştir. Nesneye dayalı programlama yöntemlerinden biri olan etmen tabanlı modelleme yaklaşımı ile geliştirilen modelde, bina formunu ve kullanıcısını temsil eden iki alt model bulunmaktadır. ‘ABEvac’ adı verilen modelde etmenler, acil durum şartlarındaki bina kullanıcılarının davranışlarını, bilgisayar ortamında temsil etmektedir. Bina formu CAD çizim dosyası kullanılarak modele aktarılmaktadır. Bina kullanıcısı modelde, fiziksel, davranışsal ve hareket karakteristiklerine göre temsil edilebilmektedir. Kullanıcının fiziksel özellikleri etmenlerin sanal ortamda kaplayacağı boyutu belirlemektedir. Bu özellikler Anadolu insanına ait antropometrik değerlerin kullanılması ile temsil edilmektedir. Kullanıcıların davranışına ilişkin karakteristikler ise modelde insan etmenin nasıl davranacağını belirlemektedir. Bu amaca yönelik olarak, 2 ofis binasında bina kullanıcılarının acil durum davranışını belirlemek için anket çalışması yapılmıştır. Anket sonuçları SPSS yazılımı ile istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu acil durum davranış dağılımları, toplumsal davranış farklılıklarını ortaya çıkarmak amacı ile İngiltere ve A.B.D’de yapılan acil durum davranış dağılımları ile kıyaslanmıştır. Kullanıcıların hareketine ilişkin yürüme hızı değerleri ise kullanıcının boyutlarına bağlı olarak daha önce literatürde kabul görmüş ampirik formüllerin kullanılmasına dayandırılmaktadır. ‘ABEvac’ modelinin geçerliliği, bina tahliye performans analizlerinde yaygın olarak kullanılan İngiliz patentli akademik bir başka yazılım ile, aynı binanın simülasyonu yapılmak suretiyle sınanmıştır.
-
ÖgeBiyonun Fonksiyonu: Evrimsel Mekansal Sistemler İçin Hesaplamalı Biyoloji(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-03-06) Teixeira, Frederico Fialho ; Erdem, Arzu ; 10029621 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignTarih boyunca artistik, felsefi ve bilimsel alanlardan çıkarılan estetik prensiplerin kullanımı, mekansal sanatlar alanında ön plana çıkan etmenlerdir. Benzer şekilde mimarlıkta da aynı prensip geçerlidir. Fakat bilimsel temelli şemalar genellikle sadece biçim-bulma teknikleri olarak lanse edilirler. İşin biyoloji boyutuna girdiğimizde ise bu sentez ister istemez biçimsel durumları akla getirir, ve çoğunlukla biyolojik bir sistemin bütününü oluşturan parçalarını ihmal etmemize neden olur. Biyolojik paradigma üzerinden mekansal sanat ve mimarlığın birlikteliğinin dirilişi, çoklu biçimsel modellerin eşzamanlı gerçekleşebileceği dinamik mekansal sistemlerin oluşma potansiyelini arttırır. Bu yanıyla oluşan mekanlar biyolojik modelin fonksiyonu ile daha yakın bir ilişki kurmaktadır. 19. Yüzyılın başında ortaya çıkan “Gesamtkunstwerk” hareketinin tanımından ve özellikle Kiesler’in “On Correalism and Biotechnique” çalışmalarından yola çıkarak, bu tezin mimarlık alanına yapacağı kavramsal ve teorik katkı, çoklu model ve bunu izleyen mekansal usullerin içine sokulmuş biyolojik tutumun oluşturduğu açık-uçlu bir kurgudur. Bu çeşitlilik arz eden ifade modları, yeni medya ve hesaplamalı mimarlığı tek bir mekan içinde birleştirir. Aynı zamanda yeni medya ve mekan arasında bütünleşik ve aynı anda her yerde olan biyolojik bir örgüyü, biyolojik bedensel tasarımı yaratır. Bu tez evrimsel stratejiler ve mekansal sistemler hipotezinin ilişkili kullanımıyla “Biyonun Fonksiyonu”nun ne olabileceğini araştırır. Bu araştırma biyolojik bir motivasyonla tasarlanmış bir anlayış için teorik ve formel bir yaklaşımı temin edebilir.
-
ÖgeBüyük Mağazalarda Tüketici Mekansal Davranışının Mekansal Dizim Çerçevesinde İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-02-26) Garip, Ervin ; Ünlü, Alper ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignTüketicinin mağaza mekanı içerisindeki deneyimi, onun mekanla, ürünle ve diğer kişilerle etkileşimini tanımlayan bir ilişkiler sürecidir. Tez çalışması, “tüketim mekanı” ile “tüketici davranışı” arasındaki ilişkiyi “Çevre-Davranış Çalışmaları” genel çerçevesi içerisinde ele almaktadır. Çalışmanın amacı, mağaza mekanlarında “yerleşim düzeni”, “tüketici davranışı” ve “pazarlama stratejileri” arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gerçekleştirilen alan çalışması ile mimari kurgu ve yerleşim düzeninin alışveriş deneyimi üzerindeki etkisi incelenmiş, kurgunun mekansal algı, ürün teması ve satın alma davranışı üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Bir teknomarket içerisinde gerçekleştirilen çalışmada, “kamera ile gözlem yöntemi” ve “mekansal dizim yöntemi” kullanılarak 620 kişinin mağaza içerisindeki davranış örüntüleri ve ürünler ile etkileşimleri gözlemlenmiştir. Tez kapsamında belirlenen dört parametre ile, mağaza mekanına ait farklı noktaların karakteristikleri tanımlanmış, ve bu parametrelerin karşılaştırılması ile tanımlanan karakteristiklerin tüketici algısı ve davranışı üzerindeki etkileri ölçülebilir verilerle ortaya konmuştur. Sonuçlar, mağaza mekanında yerleşim düzeninin mekansal algıyı ve tüketici davranışını etkilediğini göstermektedir. Bu çalışmanın sonuçları, mekansal kurgu ve mekanda gerçekleştirilen tüketim davranışı arasındaki ilişkiler ile ilgili ipuçları sağlamaktadır. Çalışmayla birlikte, “Mimari Tasarım”, “Tüketici Davranışı Çalışmaları” ve “Pazarlama Çalışmaları”nı birleştiren bir kavramsal çerçeve oluşturulmuştur.
-
ÖgeÇağdaş Konutun Olay Örgüsünü Kentsel Dinamikler Bağlamında Yeniden Okuma: İstanbul, Viyana, Amsterdam(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-10-05) Özdamar, Esen Gökçe ; Aydınlı, Semra ; 414017 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu çalışma, günümüzün transmodern paradigma olarak tanımlanan ve küresel ölçekte değişen düşünme biçimleri, kentsel-mekansal örüntüleri ve yeni kent anlatılarını yönlendiren bir çerçevede, çağdaş konutun oluşum stratejilerini (olay örgüsünü) yeniden okumaya dayalıdır. Yeniden okuma, küreselleşmenin kent yapılarına getirdiği değişim / dönüşüm olgusunu tetikleyen fragmanlar eksen alınarak, düşünümsel bir çerçeve modele dayanan ve çağdaş konutu kent ve alımlayıcı arasında beliren yeni ilişki ağları üzerinden disiplinlerötesi bir yaklaşımla anlama ve yorumlama çabasıdır. Çalışmada, kent yaşamının parçalılığını vurgulayan ve fragmanlar olarak tanımlanan kavramlar üzerinden kent-konut-insan ilişkilerinin birbirine eklemlenme sorunsalı tartışılmaktadır. Amaç; fragmanların çağdaş konutta geçici ve dönüştürücü birer potansiyel oluşlarına değinerek, değişen koşullar altında konutun yeniden anlamlandırılmasına yöneliktir. Bu oluşum, Deleuze ve Guattari’nin bir anti-yapı olarak tanımladığı köksap (rizom) kavramı ile örtüşen; üç boyutlu bir anlatı sorgulama mekanının yaratımı ile ilgilidir. Bu çalışma bir yeniden okuma modeli önerisi olarak; araştırmacının da alımlama sürecinin önemli bir parçası olduğu; dünyayı gözlemlemek ve açıklamaktan çok, anlama ve yorumlamaya dayalı olan “fenomenolojik ve yorumsamacı” bir yaklaşımla, sanatsal araştırmanın da teknikleri kullanılarak ele alınmaktadır. İstanbul Narcity, Viyana Donau City ve Amsterdam Doğu Liman Bölgesi konut örneklemleri üzerinden yapılan görüşmeler ve eşzamanlı olarak gerçekleştirilen disiplinlerötesi deneysel bir çalışma ile çağdaş konutun olay örgüsünde hız, deneysellik ve esneklik fragmanlarının dönüştürücü etkenler olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, “içerik” ve “ ifade” haline gelen fragmanların bir “aradalık” durumuna işaret ettiği, geleceğin kentlerinde konut alanlarının belirsizlikler karşısında göstereceği esneklik açısından bir planlama stratejisi olarak imgesiz bir durum yarattığı ileri sürülmektedir.
-
ÖgeDışa Kapalı Konut Yerleşimlerinde Sosyal İhtiyaçların Fiziksel Ve Sosyal Etkileşim Çerçevesinde İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-14) Garip, S. Banu ; Şener, Hasan ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignKonut çevrelerinin tasarımı sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, kültürel, psikolojik ve politik boyutları da içerir. Günlük kent yaşantısının değişimi ile birlikte konut yaşantısı da değişmekte, kullanıcı ihtiyaçlarının yeniden tanımlanması ve irdelenmesi gerekmektedir. Tez çalışması, konut yerleşimlerinde sosyal ihtiyaçları “Çevre-Davranış Çalışmaları” çerçevesinde irdelemektedir. Sosyal ihtiyaçlar, çevreyi oluşturan iki alt bileşen: “fiziksel çevre” ve “sosyal çevre” üzerinden tüm bu bileşenleri birleştiren dönüşümsel (transactional) yaklaşım ile irdelenmiştir. Oluşturulan kavramsal modeli sınamak üzere iki aşamalı bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. İstanbul’da 2000’li yıllarda tasarlanan ve inşaa edilen dört farklı dışa kapalı konut yerleşiminde gerçekleştirilen karşılaştırmalı alan çalışmasının yöntemini, anket çalışması ve mekansal analizler oluşturmaktadır. Anket çalışması, toplam 200 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Buna ek olarak İstanbul’da benzer konut yerleşimlerini tasarlayan mimarlar ile birebir görüşmeler sonucunda elde edilen subjektif veriler, ele alınan konut yerleşimlerinin bağlamının tanımlanması amacıyla sunulmuştur. Sonuçlar genel olarak sosyal ihtiyaçlar ile ilgili önemli bulgular ortaya koymaktadır. Çalışma, sosyal mekan kullanımlarının sosyal ağların oluşmasında, arkadaşlıkların kurulmasında ve komşuluk ilişkilerinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Farklı fiziksel biçimlenişe sahip yapılardan oluşan yerleşimlerde yaşayan kullanıcıların, farklı ölçeklerde, sosyal ihtiyaç verileri farklılaşmaktadır. Bu çalışma ile birlikte, konut kullanıcıların sosyal ihtiyaçlarını fiziksel çevre ile farklı ölçeklerde ilişkilendiren bir kavramsal çerçeve ortaya konmaktadır.
-
ÖgeEğimli çatılar için geliştirilen bir bitümlü çatı kaplama malzemesi önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Gürses, Atila ; Arıoğlu, Nihal ; 10297913 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignTürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM-www.tim.org.tr) tarafından 19.04.2011 tarihinde açıklanan Hedef 2023, 500 Milyar Dolar İhracat" Stratejisi ile Türkiye, 2023 yılına kadar dünyanın ilk on ülkesi arasına girmeyi hedeflemiştir. Referans senaryo çerçevesinde, Türkiye'nin 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşması için, dünya ticaretinden 2013 yılında %1,00 2018 yılında %1,25 ve 2023 yılında %1,50 pay alması ve yıllık %5,0 ve daha fazla bir büyüme oranını yakalaması gerekmektedir. Büyüme genelde, sanayi ve teknolojide gelişme ve ürettiklerimizin büyük bir bölümününün ihraç edilmesine bağlı kalmaktadır. Bunun için de yenilikçi yapı malzemeleri geliştirmemiz kaçınılmazdır. Bunun gerçekleşebilmesi için, üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi, arge çalışmalarına hız verilmesi, ve argede çalışacak teknik personelin yetiştirilmesi ve işlendirilmesi gereklidir. Bu çalışmada, yapının en önemli bileşenlerinden biri olan çatılar için yeni bir çatı kaplama malzemesi geliştirilmesi hedeflenmiştir. Yenilikçi çatı kaplama malzemelerinin sürekliliği yalnız ihracat için değil, ülkemiz için de önemli bir faktördür. Her ne kadar piyasada kaliteli çatı kaplama malzemeleri bulunsa da, yüksek maliyetler ve yüksek işçilikler, bu ürünlerin yaygın bir şekilde kullanılmasına olanak vermemektedir. Ayrıca Türkiye'deki bazı alışkanlıklar (çatılara sebepsiz yere sıklıkla çıkılması, çatı kaplama malzemesi üzerinde dikkatsizce gezilmesi, v.b.), nitelikli çatı kaplama malzemelerinin üstünlüklerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle çatılar, yapılardaki en sorunlu bileşenlerden biri konumundadır. Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörünün toplam büyüme rakamlarına etkisi ~%1,3'tür. 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi için, yıllık büyümenin istikrarlı bir şekilde %5 ile %7 arasında olması gerekmektedir. Ülkemizde birçok teşviğe rağmen ürün geliştirme konusuna gereken önem verilememekte ve çoğu teşvik ise ürün geliştiremeden, hedef çerçevesinde kullanılamamaktadır. Çalışmanın giriş bölümünde; sorun, amaç, kapsam, yöntem, hipotez ve sınırlamalara yer verilmiştir. Bu çalışmada; bitümlü mineralli su yalıtım örtülerinde kullanılan ithal mineraller yerine yerli malzemelerin kullanılmasını sağlayarak dış ticaret açığının azalmasına katkıda bulunmak, bu malzemelerin eğimli çatılarda kullanılması sonucu oluşan problemlere basit ve ucuz çözümler getirmek, binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğin işlerlik kazanması ile kullanımdan kalkacak çatı kaplama malzemelerinden oluşacak boşluğu dolduracak yeni çatı kaplama malzemelerinin üretimine katkıda bulunmak, üreticilerin yeni ürün tasarımında kullanabilecekleri bir süreç oluşturmak, sektördeki açığın giderilmesine katkıda bulunmak ve toplumsal refahımıza katkı sağlayacak yeni bir çatı kaplama malzemesinin üretim ve uygulama süreçlerinin tanımlanarak geliştirilmesini sağlamak amaçlanmıştır. Çalışmanın 2. bölümünde, çatının tanımı, tarihçesi ve çatıdan beklenen performanslara yer verilmiştir. Çalışmanın 3. bölümünde, bitümlü çatı kaplama malzemelerinin fiziksel, kimyasal ve mekanik özellikleri detaylı olarak incelenmiştir ve uygulama konusuna yer verilmiştir. Çalışmanın 4. bölümünde, geliştirme süreci önerisi yapılacak çatı kaplama malzemesine benzer ürünler ve üretim süreçleri incelenmiştir. Çalışmanın 5. bölümünde, bitüpan adı verilen, eğimli çatılar için geliştirilen bir bitümlü çatı kaplama malzemesi önerisi, geliştirme sürecini kapsayacak şekilde detaylı olarak incelenmiştir. Çalışmanın 6. bölümünde proje bilgileri ve kısıtlamalar açıklanmıştır. Çalışmanın 7. bölümünde sonuçlar değerlendirilmiş ve önerilere yer verilmiştir.
-
ÖgeEğitim Ortamlarının (yeniden) Tasarımı İçin Bir İletişim Dili Geliştirilmesinde Kullanım Sonrası Değerlendirme Ve Çocukların Katılımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-02-17) Manahasa, Odeta ; Özsoy, Fatma Ahsen ; 10140366 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu tezde yer alan araştırma, çocuklara odaklanarak, onların katılım hakkını ve farklı mekanlarda kullanıcı olarak iletebilecekleri deneyimleri ortaya koymaktadır. Bu çalışma, çocukların kullandıkları mekanların tasarımına dâhil edilmelerinin en doğal hakları olduğu düşüncesiyle, mekan tasarımı anlayışını kavrayabilme ve çocuklarla tasarımın başarıya ulaşma yollarını anlamaya yönelik bir düşünce ile başlamıştır. Araştırmacının ilgisi, yetişkinlerin durumu nasıl değiştirebileceği ve çocukların tasarıma katılımını artırmak için neler yapılabileceği üzerinde odaklanmıştır. Çalışma ayrıca, çocukların günün çoğunu geçirdiği mekânlar olan ve insanların yaşamlarını yönlendirmede önemli bir rol oynayan okul binalarına da odaklanmaktadır. Araştırmanın amacı, çocuklar ile yapılı çevre arasındaki ilişkiyi gözlemleyerek ve kullandıkları mekânlar hakkındaki önerilerini tasarıma dâhil ederek “çocuğun tasarıma katılımı” ve “eğitim binalarının tasarımının mimaride bir aksiyon araştırması olarak yeniden kavramsallaştırılmasıdır. Bu araştırmanın bir amacı da, okul binalarının değerlendirilmesinde öğrencilerin uygunluğunu değerlendirmek, onlardan öğrenmek ve fikirlerinin yansıdığı okul modellerine yönelik tasarımlar üretmektir. Çalışma, çocukların bu tür araştırmaların her adımında yer almaları gerekliğini öne çıkarmakta; ayrıca, çocukları değerlendirme odağından mimari eserlerin üretimine katkıda bulunabilecekleri bir konuma yerleştirilmeleri ile ilgilenmektedir. Dahası, çocukları ve yetişkinleri eşit olarak göz önüne almaktadır. Bu araştırmanın gerçekleştiği yerel bağlamda ve yeni okullara duyulan gereksinimin yüksek olduğu yerlerde, çocuklara saygıya ve onlar için ve onlar tarafından tasarlanan mekânlara öncelik veren modeller yetişkinlerin farkındalığını artırmada yardımcı olacaktır. Araştırmada şu sorular sorulmaktadır: Çağdaş eğitimde fiziksel çevrenin rolü nedir ve Arnavutluk'taki okullarda fiziksel çevrenin etkisi nedir? Çocuklar ile projelendirilen tasarım, mevcut koşulların desteklenmesine kıyasla, öğrenmeye dinamik bir yaklaşımı nasıl destekleyebilir? Çocukların tasarıma katılımı Kullanım Sonrası Değerlendirme (KSD) ile ne kadar ilgilidir? KSD ve katılım ilişkisi çocukların perspektifi ile okul tasarımı araştırmalarını destekleyebilir mi ve bu yönde bir iletişim dili önerebilir mi? Çalışma boyunca geliştirilen bu ve diğer soruları yanıtlamak için hedefler şöyle sıralanabilir. İlk olarak, çalışmada seçilen yaş grubu için çocuk katılımını etkileyen yöntemleri ve faktörleri inceleyerek, okul tasarımında çocukların rolünü derinleştirmek. Çalışmanın bir amacı da, KSD ile mekan tercihlerini etkileyen katılım arasındaki bağı vurgulayan yöntemleri keşfetmek ve atölye çalışmalarının sonuçlarını analiz etmektir. Bu tür sonuçlar, okul binası tasarımı konusundaki gelişmelere de ışık tutabilecektir. Eğitim sistemi ve eğitim binaları Arnavutluk'ta gündemin sıcak konularıdır. Bu konu sadece eğitimciler ve çocuklar için değil, aynı zamanda politikacılar, araştırmacılar, tasarımcılar ve ebeveynler için de meydan okuyucudur. Öte yandan, tüm alanlarda hızlı bir şekilde değişim göstermekte olan ülkede bu gibi düzenlemelere, yeni tasarımlar ve değişikliklere acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gerekçelerden yola çıkarak, okul binalarının pedagojik gereksinimleri ne kadar yansıttığını ve çocukların okul binaları ile ilgili kararların bir parçası olduğu örnekler olup olmadığını anlamak amacıyla, Arnavutluk'taki okul binalarının ve okul sistemlerinin geçmişi ile alakalı kısa bir inceleme yapılmıştır. Literatürde tanımlandığı gibi katılım, özerkliğin bir göstergesi olduğu için, Arnavutluk'taki çocuk özerkliğinin hangi düzeyde olduğu incelenmektedir. Arnavutluk'ta, okul tasarımlarında çocukların rol aldığının belgelendiği bir durum mevcut değildir. Bu nedenle katılım, çocukların rollerini genişleterek dâhil eden bir süreç olarak önem kazanmaktadır. Bu amaca ulaşmak için atılması gereken bazı adımlar vardır. Bu adımlar gereklilik olmanın ötesinde demokrasi ve insan haklarının göstergeleri olan, yetişkinlerin desteğiyle planlanan bir yöntem ve çocuklara gerekli imkânların sunulmasıdır. Akademisyenler ve araştırmacılar daha önce bahsedilen problemlere çözüm getirmek için farklı katılım modelleri geliştirmişlerdir. Genel olarak, katılım modelleri şematik olarak sunulmaktadır. Bunların arasında merdiven şeması en popülerdir. Merdiven basamakları, her türün olumlu ve olumsuz yönlerini gösterir. Farklı bağlamsal durumlar olmadıkça, seviye ne kadar yüksek olursa katılım da o kadar iyi olur. Seviye modelinin yanı sıra, seviye olarak katılımın devamlılığı fikrini güçlendiren doğrusal modeller vardır. Diğer modeller ki sayıları hiç de az değildir, bireysel katılım için bazı strüktürler öngörmektedirler. Ancak şimdiye kadar geliştirilen tüm modeller simgecilikten uzak durulmasını önermektedirler. Bu bağlamda, çocuk-yetişkin işbirliği ve diyaloğu çok önem kazanmaktadır. Öte yandan bu çalışmada KSD, katılımcı bir dil ile uygulanmak üzere ilgiyle kullanılmaktadır. KSD, gelecekteki tasarımlar hakkında bazı temeller oluşturarak tasarımla ilgili geribildirim sağlamakla birlikte farklı evrelerdeki yapı iyileştirmelerini varsayımlara yer bırakmayacak şekilde etkilemektedir. Dahası, eğitim ortamında çocukların mekân tercihlerini ve çocukların binayı nasıl kullandıklarını belirlemektedir. KSD kendi alanında geliştirilen yöntemlere sahiptir ve bunlar zaman zaman katılımcı tasarımla çakışmaktadır. Yine de, öğrenme ortamlarında çakışmanın ötesinde, yöntemleri bir araya getirmek için önemlidir. Bu şekilde, çocuk-yetişkin ilişkisi, pedagojik sonuçları ve çocuk yetkilendirmesini art arda etkileyen mekânları öğrenmek için verimli sonuçlar doğuracaktır. Araştırma iki aşamalı olarak düşünülmüştür. Birinci aşama, literatürde yer alan farklı yaşlar ve konulardaki çocuklara uygulanan bazı yöntemler ile okul binaları tasarımı ve değerlendirilmesinde çocuk katılımı ile ilgilenmektedir. İkinci aşama ise, ilk aşamanın sonucunu ele alıp, çocuklar tarafından çocuklar için katılım stratejileri ve yöntemlerini geliştirmeye çalışmaktadır. Birinci ve ikinci aşamalardan elde edilen sonuçlar, okul binası tasarımları ve yenilenmesi ile ilgili perspektif sorunlarını ortaya koymaktadır. 2014 – 2015 yıllarını kapsayan çalışmada, çok yöntemli bir yaklaşım benimsemiştir. Tiran'daki okullara odaklanarak, 10 – 14 yaşlarındaki çocukların tasarıma katılımlarını kapsamaktadır. Böyle deneysel bir araştırma yaklaşımı, birçok araştırma alanında uygulanabilmektedir. Bunun yansıra metodolojik yaklaşım anketler, diyaloglar, ortak kararlar, çizimler, “eğer ben olsaydım” etkinlikleri ve çalıştaylarla genişletilmiştir. Bu araştırmada, görsel ya da gösterge niteliğinde olan KSD anketleri, çocukların hangi alanlara odaklandığına dair daha fazla veri bulmak amacıyla benimsenmiştir. Katılımın değerlendirme yöntemi olan iç yürüme deneyimi, araştırma egzersiz setini tamamlamaktadır. Araştırmacı ayrıca, duyurular ve hızlı temas araçları olarak sosyal medyayı da denemiştir. Bunun yanı sıra, anket ve gayri resmî diyaloglar, çocukların katılım sürecine ve okul ortamında çocukların davranışlarını anlamak için değerli bilgiler sunmuştur. Bu araştırmada kullanılan yöntem ve teknikler, çocuk katılımı ile KSD arasında olan iyi ilişkiyi araştırmaktadır. Bu ilişki, farklı katılımcı guruplarını araştırma içerisinde eğitim gören çocuk gruplarını dâhil etmek için kullanılmıştır. Araştırma, ilk aşamada farklı okul ortamlarında denenmiş, daha sonra yalnızca bir bina üzerinde yoğunlaşmıştır. Tüm atölye çalışmaları ve alıştırmalar ürünlerin kendileri ile birlikte niceliksel sonuçlar veren fotoğraf ve video çekimleri ile belgelenmiştir. Mekânsal deneyimleri ve anlayışları doğrultusunda sağladıkları geribildirim, mekân kullanımına ve iyileştirmesine ipucu vermektedir. Çocukların daha iyi ve nitelikli okul ortamları arayışları, bazı işlevleri ekleyip kaldırarak bile ifade edilmiştir. Okul binalarının program ve fiziksel görünüşünün yanındaki araştırma süreci bütünde, öğrenme ortamlarının tasarım kavramlarının doğrulanması için çocukların algılarını ortaya koymaya çalışmaktadır. Buna göre, bu çalışmanın bulguları ve sonuçlarında, uygulanan yöntemlerle esneklik, yataylık, kampüs benzeri ortam ve şeffaflık kavramları ortaya çıkmaktadır. Çizim gibi yöntemlerin, özellikle genç çocuklar için ve çizim yeteneği olanlar için etkili olduğu görülmüştür. Poster sunumu, grup çalışmaları için etkili bir yöntem olduğu ortaya koymuştur. Deneme yazımı yoluyla çocuklar, okul binalarının estetik algıları ve soyut yönlerini tanımlarlar. Burada soyut kavramı ile, çocukların duygu, duyu ve diğer deneyimleri kastedilmektedir. Görsel anket yaşla ilişkili olmadığını ortaya koymaktadır. Bu yöntem çocukların mekân algısını etkiler ve çocuk sözcüğünü zenginleştirir. Ayrıca, çocukların mekân algısını arttırma ve nitel mekânları anlama etkisi üzerinde de tesirli olmuştur. Walkthrough etkili olmuştur, çünkü herkes görüşlerini kolayca ve kelimelerle dile getirebilmiştir. Bu metot çok değerli olmuştur, çünkü diğer atölye çalışmaları ile birlikte çocuklar tasarım becerilerini aşamalı olarak genişletmişlerdir. Sona doğru fiziksel çevreyi değerlendirebilmiş, mimari planları okuyabilmiş ve olası gelişmeleri önerebilmişlerdir. Çocuklar süreci yakın çevreye farklı şekillerde bakma fırsatı olarak değerlendirmişlerdir. Araştırmanın etkisi açısından diğer bir nokta ise, onun bir bütün olarak ne gibi bir katkı sağladığıdır. Tüm atölye çalışmaları, yapılan tüm egzersizler ve uygulanan tüm yöntemler, diğer bazı araştırmalarda biliniyor ve test edilmiş olsa da, çocukların çalışma koşulları hakkında daha fazla bilgi edinmeye yardımcı olmuştur. Sevdikleri ve sevmedikleri, çalışmayı tercih ettikleri yerler, zaman geçirmek ve sosyalleşmek hakkında ipucu vermektedirler. Araştırma, azami sonuç alınması için en iyi zaman ve yeri açığa çıkarmaktadır. Araştırmacının müdahalesi ve farklı yaş ve farklı gruplarla başa çıkma yolları hakkında bilgi vermektedir. Araştırma, ayrıca çocukların mekânsal karar alma süreçlerine dâhil olmaları için faydalı yollar bulmaktadır. Bu deneysel araştırmada, çocuklarla yapılan işbirliğinin yeni bir katılım dili oluşturulmasına katkı sağladığı kaydedilmiştir. Bu dil dinamiktir ve ihtiyaç durumunda araştırmacılara, tasarımcılara, eğitimcilere ve karar vericilere bunları düzenleme ve açıklama yapmaya olanak vermektedir. Süreç boyunca farklı olarak veya bir paket olarak kullanabilirler. Potansiyel olarak katılım diyalogunu Arnavut kamuoyuna açabilir.
-
ÖgeElektronikleşen Çevrede Mimarlık(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-05) Biro, Ali Gökhan ; Yürekli, Ferhan ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignMimarlık için bir şeyler anlatmak veya göstermek bir amaç değildir, bir sonuçtur, ama bu varsayım binanın bir gösterge olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Mimari üretimler inşa edildiği “an” alternatif bir gerçeklik değildir, gerçekliktir. Tv veya bilgisayar ekranı, bir şeyler anlatmak veya bir bildirim yapmak için elektronları kullanmaktadır. Her yerde aynı özellik ile insanın karşısına çıkan ekran, bildirimin çerçevesi olmaktadır. Mimari ürünün çerçevesi ise yeryüzü üzerinde belli bir alan olmaktadır. Mekan sözcüğü her şeyi içeren bir kavramdır. Mekan, her şeyi içine alabilecek kapasitesi olan bir mekanizma olarak görülebilir. Yeryüzü, alternatif gerçekliklerin de bağlandığı gerçekliktir, ama yeryüzü sınırsız değildir. Bu tez bir varsayım önermektedir; “Mimarlık, yeryüzü ve insan arasındaki bağlantıdır. Yeryüzünde tasarlanan bir binanın çevresi yeryüzüdür. İnsan ayağının toprağa basması insanın gerçekliğidir”. Bu varsayım bir düşünme yapısı değildir. Değişken eğrisel bir çizgi ve düz çizgi üzerine düşünmektir. Yeryüzünü temsil eden eğrisel çizgi, diğer bir deyişle topografik kesit çizgisi bir ikondur, ama H öznesi bu basit çizgiyi yalnızca ihtiyacı olduğu zaman anlayabilir. Topografya sözcüğünün, dar anlamı yüzey kabartmasıdır, en geniş anlamı yer tanımlamaktır. Tarladaki tümseğin çiftçi tarafından tabure olarak kullanılması, mimari üretimler için yeni bir düşünme alanı olabilir.
-
ÖgeGenetik Mimarlık Kavramının Günümüz Mimarlık Anlayışları İçindeki Yeri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-09-03) Korur, Zülal Nurdan Erbaş ; Yüksel, Yurdanur Dülgeroğlu ; 10013694 ; Mimari Tasarım ; Architectural Designİçinde bulunduğumuz yüzyıl insan yaşamının, doğasının ve işlevinin sorgulandığu bir döneme denk düşmektedir. Bu probleme biyogenetik ve hesaplama biliminden yararlanarak verilebilecek pek çok yanıt vardır. Biyolojik türlerin genetik yapısını değiştirme arzusu ve insanın kültürel evrenin yörüngesi içinde herşeyin yaşayan, organik ama yine de mekanik tözel bir cisme dönüştürülmesine az kalmıştır. Biyolojik türlerin genetik yapılarını değiştirme gücü her alanda yayılmaktadır. Bu ilerleme ve disiplinler arasındaki gidiş gelişler beraberinde mimarlığın dünyasına giren kavramları da etkilemektedir. Mimarlık hızla değişen, içleri boşalan sonra yeniden farklı bir şekilde doldurulan kavramlarla kuşatılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada; Genetik mimarlığın diğer disiplinlerle olan ilişkisi belirlenmiş bu disiplinlerin olası katkıları ve nasıl genetik mimarlığın alt yapısını oluşturduğu tarihsel bir süreçten geçirilerek anlatılmıştır. Esas olan genetik mimarlığın teorik çerçevesini oluşturan kuramların ve kuramcıların söylemlerinin bir sistematik altında toplanması ve sonraki bölümde tablolaştırılarak kavramlara netlik getirilmeye çalışılmasıdır. Bu çalışma, genetik mimarlık kavramları adı altında günümüz mimarlık ortamında meydana gelen değişimler ve bunlar oluşurken kavramların içeriğini kaybetmesi, içinin boşaltılması yada tam tersi çoklu anlamlar yüklenmesi sonucu oluşan kavram kargaşasına bir ışık tutabileceği düşünülerek hazırlanmıştır.
-
ÖgeGri Madde: Konut Alanlarında Yarı-kamusal/yarı-özel Yarı-açık/açık Mekânların Genç Yetişkinler Tarafından Algılanma Biçimleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-12-21) Özçelik Güney, Sedef ; Dülgeroğlu, Fazilet Yurdanur ; 10132417 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignKentteki sıkışık yapı dokusuna bağlı olarak, konut çevresindeki açık alan ihtiyacının planlanmış (kurgulanmış) yarı-özel/yarı-kamusal, yarı-açık/açık alanlar kadar; kendiliğinden oluşmuş (kurgulanmamış) açık mekânlarda da karşılandığı gözlemlenmektedir. Bu tezde özel ve kamusal alanlar arasında kalan; kurgulanmış ya da kurgulanmamış mekânlar Gri Madde-GM (Grey Matters) olarak adlandırılmaktadır. Bir metafor olarak kullanılan bu isim, biyoloji terminolojisinde beyinde bulunan gri madde’ye işaret etmektedir. Beyinde sinir hücreleri, dendritler ve aksonları içeren gri renkli doku; beyin hücreleri arasında elektrik geçişlerine olanak sağlamaktadır. Konut çevresindeki yarı-özel/yarı-kamusal, yarı-açık/açık alanların elektrik geçişlerine benzer şekilde sosyal etkileşime izin verdiği varsayılmaktadır. Kent içinde dönüşen gündelik yaşam kültürü konut çevresindeki etkileşim mekânlarına da yansımaktadır. Bu dönüşüm genç yetişkinlere dair demografik yapı ve gündelik yaşam kültürünün yanında; GM’nin karakteristik özellikleriyle de ilişkilidir. Bu çalışma eğitimli genç yetişkinlerin GM tercihlerini algı, kullanım ve sosyal etkileşimde oynadığı rol bakımından araştırmayı amaçlamaktadır. Konut çevresindeki bazı yarı-özel/yarı-kamusal, yarı-açık/açık mekânlar genç yetişkinler tarafından konutun devamı olarak görülmektedir. GM alanlarının mimarlık literatüründe yer alan tasarlanmış açık alan tanımlamalarına tam olarak uyması beklenmemelidir. Metodolojik yaklaşım, araştırma sorusunu sahadan toplanan verilerle genişletme esasına dayanan temellendirilmiş kuramdır. Tez 6 adımdan oluşan bir saha çalışmasıyla özgün bulgulara ulaşmayı hedeflemiştir. Anket ve derinlemesine görüşme tipinde 49 kişilik bir örneklem grubuyla yapılan saha çalışması yapılmıştır. Verilerin işaret ettiği örnek olaylarda yapılan gözlemler ve profesyonellerle tasarım sürecine aktarımının tartışılmasıyla son bulmaktadır. Veriler yorumlamacı nicel yöntem ışığında analiz edilmiştir. Özellikle derinlemesine görüşmeler yoluyla elde edilen veriler, her kullanıcının kendi tercih ettiği bir GM’ye işaret etmekte ve onun tekil yapısına odaklanmaktadır. Demografi ve gündelik yaşam kültürü ekseninde, genç yetişkinlerin GM kullanım tercihleri çeşitlenmektedir. Bu araştırmanın sonuçları genç yetişkinlerin en azından “biraz nefes almak için” konut çevresindeki yarı-açık/açık mekânlara ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Ancak; sahada işaret edilen GM örnekleri, mimari açıdan her zaman kitap tanımlarındaki kadar tipik yapılar göstermemektedir. Benzer amaçlarla oluşturulmuş olsalar bile; bazı konut çevresindeki yarı-özel/yarı-kamusal, yarı-açık/açık mekânlar aktivite çeşitliliği ve sosyal etkileşim için tercih edilmemektedir. Diğer örnekler ise kendiliğinden oluşmuş olmalarına karşın benimsenmekte ve kullanılmaktadır. Bu durum; algı, kullanım ve bu mekânların sosyal etkileşimdeki destekleyici rolü üzerinden açıklanmaktadır. GM’nin algılanması, kullanılması ve sosyal etkileşimde destekleyici rol oynaması konusunda belirleyici parametreler bulunmaktadır. Bunlar; xx genç yetişkinlerin yaş gruplarını ve medeni durumlarını içine alan demografik yapılar; çocuk sahibi olma, aile kökeni, çalışma tipleri, çay/kahve alkol tüketimi, sigara kullanma alışkanlığı ve hayat tarzını içine alan gündelik yaşam kültürü olarak sıralanmaktadır. Ayrıca, ulaşılabilir GM alanının gölge/güneşe dönüklük, yeşil öğeler, sandalye/masa/bank, diğer donatılar, deniz kenarında bulunan konumu ve manzarası ile ilişkisi dikkate alınmıştır. Çay/kahve tüketimi ve sigara kullanma gibi davranışlar da GM eğilimlerinde etkilidir. Dolayısıyla araştırma; 23-37 yaş aralığında en az üniversite derecesi almış, İstanbul Avrupa yakası metro taşıma güzergahı üzerinde ikamet eden genç yetişkinlere odaklanmaktadır. Söz konusu güzergâh; büyük ölçekli bankaların ve yatırım kurumlarının yönetim merkezlerinin konumlandığı küçük metrekareli görece daha pahalı dairelerin bulunduğu Maslak ile başlamaktadır. Eski kent merkezinde üniversitelere, sosyal hayata ve iş imkânlarına yakınlığıyla bilinen Beşiktaş’la devam etmekte ve sosyo-kültürel yapısı, yaşam tarzı ve yoğun konut dokusu ile entellektüel kentli yaşamını temsil eden Şişli-Beyoğlu ile sonlanmaktadır. Araştırmanın İstanbul’da gerçekleştirilmesinin ardındaki sebep; kariyer olasılıkları, sosyal çekim alanları ve kültürel yapısı ile üniversite mezunları için çekici bir kent olmasıdır. Bazı durumlarda bilindik konut yapıları arasında kalan mekânların ya da kamusal merdivenler ile bir mahallenin iki kotunu bağlayan geçiş alanlarının genç yetişkinler için GM haline gelmesi planlanmadan gerçekleşmektedir. Oldukça sıkışık şekilde yapılaşmış bu kentsel aksın içinde yer alan bazı noktalar genç yetişkinler tarafından konutlarının adeta arka bahçesi, ön yeşilliği ya da terası gibi görülmektedir. Genç yetişkinlerin bu alanlarda okuduklarına, çalıştıklarına, egzersiz yaptıklarına, sosyal ilişki kurduklarına, hatta işleriyle bağlantılı toplantılar/görüşmeler gerçekleştirdiklerine, çay/kahve içtiklerine ve sigara kullandıklarına dair kanıtlar bulunmaktadır. Ayrıca bu noktalarda çocuklarıyla, partnerleriyle, eşleri, komşuları ve evcil hayvanlarıyla zaman geçirmektedir. Gri Madde alanları her ne kadar mülkiyet tanımlamaları bakımından kimseye ait olmayan kentsel parçalar olsa da; genç yetişkinler bu alanlar için bir aidiyet ve hatta sahiplenme duygusu geliştirmektedir. Dolayısıyla; demografik yapılar, gündelik yaşam eğilimleri ve fiziksel yapılar açılarından genç yetişkinlerin GM’yi algılama, kullanma ve sosyal etkileşime destek olma durumunun değişimi bu tez çerçevesinde araştırılmıştır.
-
ÖgeIıı. Selim’in İstanbul’u: Siyâsî Ve Askerî Dönüşümler Işığında İmar Faaliyetleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-12-16) Uğurlu, Ayşe Hilal ; Özer, Filiz ; 447169 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu doktora tezi, 1789-1807 seneleri arasında, III.Selim ve hânedan üyelerinin başkentteki imar faaliyetleri üzerine bir çalışmadır. Onsekizinci yüzyıl başında sarayın İstanbul’a dönüşü ile başlayan ve yavaşlayan bir ivme ile devam eden başkentteki fiziksel dönüşüm süreci, yüzyıl sonunda farklı boyutlar kazanarak yeniden hızlanır. Osmanlı-Rus savaşlarının maddî-mânevî yıprattığı imparatorlukta, merkezî otoritenin ve hükümdarlık imajının günden güne zayıfladığı bir dönemde tahta çıkan III.Selim’in, pek çok konuda programlı bir ıslahat projesi yürüttüğü görülür. Hem merkeze rakip olabilecek iç güçlerin, hem de uluslararası arenada muadil kabul edilen Avrupa devletlerinin karşısına yeni, güçlü ve modern bir imparatorluk olarak çıkılması şeklinde özetlenebilecek olan bu proje, fizikselleşmiş yansımasını sarayın başkentte yürüttüğü imar faaliyetlerinde bulur. Bu çalışmanın temel hedeflerinden biri, sarayın yüzyıl sonundaki imar faaliyetleri ile dönemin iç ve dış dinamikleri arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır.
-
Ögeİdeal Kadraj: Modern Villanın Fotoğrafik Temsili(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-12-16) Kütükçüoğlu, Burcu ; Uluoğlu, Belkıs ; 429429 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu tez çalışmasında, 1920lerde ve 30larda inşa edilen Modern villalara dair bir problem tanımlanmış ve bu problemin, yapıların kitlesel olarak üretilip yayılan fotoğrafları aracılığıyla geçirdiği dönüşüm çözümlenmeye çalışılmıştır. Savaşlar arası döneme ait Modern villa fotoğrafları külliyatı, mimari ve fotoğrafik özellikler taşıyan, tanımlı bir olgu olarak ele alınmış ve gerek bu yapı tipinin gerekse diğer Modern mimarlık ürünlerinin algılanması ve yorumlanmasında etkin olduğu saptanmıştır. Bu olgunun mimari ve fotoğrafik özellikleri ayrı başlıklar altında incelenmiş ve ilişkilendirilmiştir. Modern villaya dair tanımlanan problemin dönüşümünü araştırmak için, 1923-1935 yılları arasında üç önemli Fransız dergisinde yayınlanan Modern villa fotoğraflarından bir İmge Seti oluşturulmuş ve bu örnek fotoğraflar üzerinde niceliksek ve niteliksel yöntemler aracılığıyla bir çözümleme çalışması yapılmıştır. Tezin merkezinde konumlanan bu çözümleme çalışmasının sonuçları, destekleyici söylemler, görsel gösterimler ve niceliksel veriler yoluyla açıklanmıştır.
-
Ögeİran Tebriz konutlarında ana yaşam mekanındaki değişimin sentaktik irdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018) Mansouri, Ashkan ; Ünlü, Alper ; 10231044 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignYaklaşık 8000 yıl boyunca varolmuş geleneksel İran konut mimarisi son yüz yılda unutulmaya yüz tutmuştur. 19. yüzyıl ortalarından itibaren Kaçar Şahı Nasıreddin Şah'ın batı mimarisi ile tanışması ve ondan etkilenmesi ile başlayan ve 20. yüzyıl içinde farklı teknik ve üslupların gelişiyle ilerleyen süreçte, geleneksel İran mimarisi değişime uğramıştır. Aslında bu değişime siyasi ve askeri olaylar öncülük etmiştir: Sürecin başlangıcı, 1514'te Safeviler ile Osmanlılar arasında gerçekleşen Çaldıran Savaşı'na dayanmaktadır. Bu savaşta ve daha sonra Basra Körfezi'nde Portekizliler'e karşı verilen savaşta İran ordusu geleneksel silahlara sahipken, karşı taraflar modern silahlara sahiptir. Bu savaşlardaki yenilgi, İran şahlarına batı dünyasını takip etmeleri gerektiğini göstermiştir. Bu bağlamda, ordunun modernleşmesi için önce Rusya'dan, sonra da İngiltere'den yardımlar alınmıştır. Askeri ve siyasi gelişmeler sonucunda batı ile kurulan ilişkiler, Nasıreddin Şah'ın 50 senelik hükümdarlığı süresince artarak ülkeyi Batılılaşma yoluna sokmuştur (Ghobadian, 2004). Batılılaşma sürecinde halka sunulan yeni yaşam tarzı, sosyo-kültürel ve ekonomik yapıyı etkilemiştir. Bu değişim insanları ve insanların yaşadığı mekanları da değiştirmiştir. Bu tezde, bahsedilen süreçte konut mimarisindeki değişim süreci ve bu süreçteki kırılma noktaları ve nedenleri, Tebriz evindeki merkezi mekan geleneği üzerinden irdelenecektir. Bu çalışmada İran'ın Tebriz kentinde inşa edilmiş konutlarda merkezi mekan olgusunun kronolojik gelişimi ile evrimi, gelenekselden ilk modern konuta ve daha sonra apartmanlara geçişte değişimi ve dönüşümü araştırılmaktadır. Çalışmada Revak'ın Tebriz geleneksel evlerindeki önemi, gelişimi ve daha sonra kullanılmama nedenleri de irdelenmektedir. Ayrıca geleneksel Tebriz evinden çağdaş konuta ve apartmanlaşma sürecine geçişte avlu, revak ve ana yaşam mekanı arasındaki ilişki, ana yaşam alanları, özel alanlar, geçiş alanları ve servis alanları arasındaki ilişkiler ve dönüşümleri araştırılmaktadır. Geleneksel ile modern Tebriz konutlarında mekansal örgütlenme ve sosyal yapı arasındaki ilişkinin ortaya konulması tezin hedeflerinden birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda 19. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar geçen zamanda, İran'ın Tebriz kentinde inşa edilmiş geleneksel hayatlı evler, çağdaş sıra evler ve apartman konutlar incelenecektir. Çalışmanın ana hipotezi, kültürel değişikliklerin konut mekanlarının örgütlenişini etkilediği ve yönlendirici role sahip olduğudur. Bu hipotezi sınamak ve desteklemek için gerekli bilgiler arşivlerden, binalarda yapılan rölövelerden ve görüşmelerden elde edilmiştir. Hipotezin doğruluğunu sınamak için Mekansal Dizim yöntemi kullanılmakta, 30 adet örnek bina planları üzerinden sentaktik analizler yapılmaktadır. Analizlerde ev mekanlarının ortalama derinlik (Mean Depth), bütünleşme (Integration), bağlantısallık (Connectivity), kompaktlık (Compactness), eş görüş alanı (Isovist area) ve eş görüş alanının çevresi( Isovist primeter) gibi sentaktik değerleri Syntax 2D yazılımı ile elde edilmektedir. Bu yöntem yardımı ile Tebriz konutları üç ayrı dönem olarak ele alınmıştır. Birinci dönem 1800 ile 1960 arası Kaçar ve birinci Pehlevi dönemi geleneksel konutları, ikinci dönem 1940 ile 1960 arası ikinci Pehlevi ve İslam Cumhuriyeti az katlı evleri ele alınmıştır. Üçüncü dönem devrim sonrası 1990 ile 2010 arası İslam Cumhuriyeti dönemi apartman konutları araştırılmıştır. Tez kapsamında sosyal yapı ve mekanın karşılıklı etkileşimini ortaya koymak ve mekansal konfigürasyonlarda temel değişmezleri irdelemek için mekansal dizim kuramı uygulanmaktadır. Sosyal, politik ve kültürel etkenlerin dönüşüm süreçlerinde konut morfolojisi ve mekansal öğeler arasındaki ilişkiyi nasıl değiştirdiği ve yönlendirdiği sentaktik olarak analiz edilmektedir. Bu bağlamda mekansal davranış ve sentaktik teorilerle insan davranışları ile mekan ve mekansal öğeler arasındaki ilişkiler irdelenecektir. Bu konuda çeşitli yöresel mimari örnekleri üzerinden kabul görmüş araştırmalar, tezin başlangıç noktası olan yöresel ve geleneksel Tebriz evlerine zemin hazırlamaktadırlar. Daha sonra modern az katlı konut ve apartmanlara geçiş dönemlerinde Mekansal Dizim ve Mahremiyet teorileri kapsamındaki çalışmaların ışık tuttuğu yol üzerinden, bu kentin konut tipolojisi ve bu tipolojilerin oluşumundaki sosyo-kültürel etkenler irdelenmektedir. Analizler için gerekli çizimlerin çoğu, yerinde rölöve alınarak baştan çizilmiştir. Tebriz'in en eski fotoğraf arşivine sahip olan Cedidülislam Fotoğrafçılık'ın arşivlerindeki eski kent ve konut fotoğrafları taranmıştır. Tez kapsamında Tebriz'in dönemler arası konut değişimlerini en yakından bilen mimar, müteahhit ve mühendisler ile görüşmeler yapılarak mekansal organizasyonlardaki değişiklik ve dönüşümlerin sebepleri hakkında ipuçları elde edilmiştir. Tüm konut planları kronolojik sıraya göre dizilmiş ve toplamda otuz adet örnek incelenmiştir. Her üç dönemdeki evler altı fonksiyonel alana ayrıştırılmış; elde edilen analiz verileri, bu alanlardaki ortalama değerleri ile ayrıca hesaplanmıştır. Bu alanlar açık geçiş, kapalı geçiş, sosyal, özel, mutfak ve servis alanı olarak adlandırılmıştır. Daha sonra en sığ mekanlar belirlenmiş, sığ mekandan derin mekana doğru sıralamalar yapılarak geleneksel konut, çağdaş az katlı konut ve apartman konutu örneklerinde bu sıralamanın nasıl değiştiği incelenmiştir. Sentaktik özelliklerini koruyan mekanlar ve değişime uğramış mekanlar belirlenmiştir. Böylece sentaktik analizlerden elde edilen sonuçlara göre Tebriz evlerinin geleneksel dönemlerde en yüksek bütünleşme değeri ile evin en sığ mekanı olan açık geçiş mekanı olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla evin diğer mekanları hayat ve revağın etrafında konumlanmış ve iç mekanklara doğru geçişte derinliğin ve mahremiyetin arttığını görmekteyiz. Aynı şekilde ikinci dönem az katlı konutlarda açık geçiş mekanlarının önemini ve merkezilik özelliğinin devam ettiğini görmekteyiz ve bir önceki döneme göre evin orta holu en yüksek bütünleşik değeri ile en sosyal mekan konumuna geldiği de görülmüştür. Sonuç olarak servis ve özel alanlara geçişi sağlayan orta hol evin içinde en sığ ve bütünleşik mekan konumuna gelmiştir. Apartman evlerinde ise makansal kurugunun değişmesi ile orta holun yerini evin giriş holu ve koridor almıştır. Bu yüzden geniş ve hayatlı evlerden apartmanlara kadar ki bu araştırmalar Tebiz evlerinin merkezi mekan kugusundan daha çizgisel ve koridor etrafında konumlanan yaşam alanları haline geldiği görülmüştür. Tebriz evlerinde mekanların değişimini ve dönüşümünü gösteren bu araştırmada asıl önemli olan değişim noktalardır. Bunlardan birincisi ve en önemlisi, arazi büyüklüğünün değişmesi ve arazi alanlarının 1969 yönetmeliğine göre 2000-1000 metrekareden 600-200 metrekareye düşürülmesidir. Öte yandan, 1993 yılında apartman binalarına yapım izin verilmesiyle ilgili imar kanunu, geleneksel ve modern evler arasındaki geçiş sürecinde bir başka değişim noktası olmuştur. Bir diğer önemli etken ise, evlerin ısıtma sistemlerinin soba dan radyatörlü merkezi ısıtma sistemlerine , yığma yapı sisteminden çelik ve beton yapılara geçilmesidir.Özet olarak televiyonun ve teknolojik gelişmelerin gelmesi ile ev in yaşam alanlarındaki mekansal düzen ve hatta mobilyalar bile değişmiştir. Pahlavi Hanedanlığı döneminde nüfus artışı, köylerden şehirlere göçün artması, modernleşme ve büyük ailelerden çekirdek ailelere geçiş gibi toplumdaki sosyo-kültürel değişimler ve sonrasında İslam Cumhuriyeti'nde günlük yaşamda dini kuralların önemi ve toplumda kadın erkek ilişkisinin kıstlanması yaşam ve sosyalleşmenin evlere geçmesine sebep olmuş ve geleneksel evlerin ana özellikleri olan açık ve yarı açık mekan, misafir odası ve oturma odası gibi mekanlar modernleşme sırasında karakterini ve önemini yitirmiştir. Bu çalışmada mekansal dizim metodu kullanılarak bu değişiklikleri ve bunların Tebriz evlerinin mekansal örgütlenmeleri üzerindeki etkilerini incelenecektir.
-
Ögeİstanbul Da 1987-2007 Dönemi İçin Bir Konut Tarihi Anlatısı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-07-19) Ataş, Zeynep ; İnceoğlu, Arda ; 10002865 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignBu tez, İstanbul’da 1987-2007 aralığında gerçekleşen konut üretim süreçlerine veri çözümleme ve görselleştirme yöntemleriyle elde edilen tespitler üzerinden ilişkisel çözümlemeler öneren bir konut tarihi anlatısıdır. 1987-2007 ve 1992-2007 yılları arasında kamunun, kooperatiflerin ve özel sektörün ilki İstanbul genelinde ikincisi de ilçeleri bazında konut üretimindeki paylarını gösteren iki farklı veri tablosundan üretilen harita ve çizelgelerden elde edilen tespitler, konut üretimi süreçlerinde kırılma, değişim ve dönüşümlerin gerçekleştiği tarihsel koordinatlara işaret ederler. Her bir olayın, farklı tarihsel koordinatlarda parçası olarak kabul edildikleri devingen ekonomik, siyasal, toplumsal, doğal, kentsel vb. ilişkiler ağı içerisinde irdelenmesi ve değerlendirilmesi ile oluşturulan parça tarihsel anlatıların bir araya getirilmesi ile bütünde İstanbul’da 1987-2007 dönemine dair olumsal ve açıklayıcı bir konut tarihi anlatısına ulaşılması hedeflenmiştir.
-
Ögeİstanbul’da Çoklu Konut Gelişiminin Semantik Ve Sentaktik Olarak İrdelenmesi: 1930-1980 Dönemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-05-14) Şalgamcıoğlu, Mehmet Emin ; Ünlü, Alper ; 463145 ; Mimari Tasarım ; Architectural Designİstanbul’da farklı dönemlerde çoklu konut gelişimini, apartmanlaşmayı etkileyen, değişimini getiren dinamikler gerek imar durumu değişikliklerinden kaynaklanmakta gerekse de konut içi mekanın teknolojik, sosyo-ekonomik, kültürel etkenlerle değişiminin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda 1954 kat mülkiyeti kanunu gibi imar durumu değişikliklerinden kaynaklanana etkiler, veya televizyon gibi konut içi mekana dahil olan teknolojilerin dolaylı etkileri ile birtakım değişimler olmuştur. 1930-1980 döneminde tüm bu etkenler ve değişkenler bağlamında şekillenen, farklılaşan 1930-1954 ve 1954-1980 evreleri arasında mekan dizimi analizleriyle tez çalışması irdelenmiştir. Bu evrelerde imar, teknoloji ve sosyo-ekonomik yaşamdaki eşik noktalarıyla, süreçlerle ilişkili olarak konut mekanı değişiminin nedenlerini araştırmak ana hedeftir. Mekanın fiziksel olarak ölçülebilen ve ölçülemeyen dinamiklerini, anlamını birlikte ele almak amaçlanmıştır. Tez kapsamında irdelenmeye çalışılan çoklu konut gelişiminin mekan kurgusundaki olası değişimler, konut içi mekanların bazılarının özelleşmesi, önem kazanması ve bütünleşme değeri yüksek / daha entegre, sığ mekanlar haline gelmesi ya da tam tersi olarak mekansal dizim bakımından daha da derinleşmesi, bağlantıların zayıfladığı mekanlar haline gelmesi anlamsal ilişkilerle-mekansal dizim ilişkisinin birlikte irdelenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. İki evre içerisinde yapılan 37 farklı örnekteki birçok analiz sonucu ortaya çıkan eğilimlerden birkaçı yaşam bölgesi mekanları olarak adlandırılan salon, yemek odası, oturma odası gibi alanların ikinci evrede daha entegre, sığ ve tek mekana doğru giden bir değişimi göstermiş olmaları, banyo mekanının yatak odaları bölgesi ile birlikte derinleşmesi, servis alanı bölgelerinin ikinci evrede derinleşirken, mutfak mekanının bu bölgeden kısmen ayrılarak daha entegre hale gelmesi olarak sayılabilir. Tez kapsamında öne çıkan sonuçlarla ele alınan kavramlar, konuttaki sentaktik ve sosyo-kültürel çözülmenin, imara ve teknolojiye bağlı değişimin irdelendiği bir eksende gelişmiş ve bu yönde iki evrede ortaya çıkan eğilimler elde edilmiştir.
-
ÖgeKapılı-ayrık Konut Yerleşmeleri Yakın Çevre Etkilerinin Çevresel Stres Bağlamında İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-09) Gültekin, Asiye Akgün ; Ünlü, Alper ; 447119 ; Mimari Tasarım ; Architectural DesignÇalışmada, kapılı topluluk yerleşmelerinin kentsel mekansal ayrışma görünümü olarak ortaya çıkışı, söylem ve teoriler bağlamında incelenmiştir. Ayrışma ve ötekileştirme temelinde ortaya çıkan kapılı topluluk yerleşmeleri, çevresinde yaşayanlarda bir gerilim oluşturmaktadır. Bu bağlamda, çevresel stres açısından kapılı topluluk yerleşmelerinin, çevresinde yaşayanlar tarafından algısına yönelik olarak semantik ve sentaktik analizler yapılmıştır. Farklı sentaktik değerdeki örneklem alanlarda yaşayanlarla, belirlenen çevresel stres parametrelerin algısına yönelik olarak yapılan görüşmeler değerlendirilmiştir. Alan çalışmasında ortaya çıkan sonuçlara göre, farklı kentsel bütünleşme değerlerine sahip kapılı topluluk yerleşmeleri çevresinde yaşayanların, kapılı yerleşimi stres elemanı olarak algılamalarında farklılıklar görülmektedir. Kentsel bütünleşme değeri ile ters orantılı olarak değişim gösteren algısal farklılıklar, gerilim doğurmaktadır.