FBE- Endüstri Ürünleri Tasarımı Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Endüstri Ürünleri Tasarımı Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Başlık ile FBE- Endüstri Ürünleri Tasarımı Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyıl Osmanlı Saray Mobilyaları: Batılılaşma Etkisi Ve Biçimsel Açıdan Yemek Kültüründeki Değişim Süreci(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-06-05) Arıburun, L. N. Ece ; Bayazıt, Nigan ; 431187 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu çalışmada, Batı dünyasında endüstrileşme çağı olarak anılan 18 ve 19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan sosyokültürel değişimler incelenecektir. Osmanlı İmparatorluğu özellikle 19.yüzyılda Tanzimat Fermanı’nın (Gülhane Hattı Hümayunu) ilanı ile birlikte önce askeri düzende ve devlet idaresinde, sonra sosyal ve toplumsal konularda çeşitli yenileştirme hareketlerine girişmiştir. Bu hareketlerin başında devletin yönetim merkezi olan yeni Sarayların inşası ve burada uyulan yeni diplomatik protokol kuralları gelmektedir. Saray özelinde başlayan bu değişim zamanla halka yayılarak Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyokültürel bağlamda biçimsel dönüşümünün göstergesi olarak ele alınabilir. Konuyu biçimsel ve teorik düzlemde en iyi takip edebileceğimiz örnekler arasında olan yemek mobilyaları ise çalışmanın esas araştırma problemini oluşturmaktadır. Batılılaşma etkisi ile birlikte Osmanlı’nın dış ve iç politikaları da değişmeye başlamış, özellikle dış devletlerle olan protokoller gereği Saray bünyesinde verilen yemek davetlerinde Batılı yemek düzenine ait mobilyalar kullanılmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda yüzyıllardır alışılagelmiş yer sofrası, sini gibi ürünlerin yerini masa ve sandalyeye bıraktığı gözlemlenmektedir. Çalışmada yemek yeme eyleminin Osmanlı’da nasıl, niçin ve ne zaman biçimsel değişime uğradığını; özellikle yabancı ülkelerin hükümdarlarına verilen ziyafet törenlerinden örneklemelerle açıklanması amaçlanmaktadır.
-
Öge1945’den Günümüze Türkiye’de Ambalaj Tasarımının Gelişme Dinamikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-12-23) Irmak, Orhan ; Er, Özlem ; 418638 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu tez, Türkiye’de 1945’den günümüze hızlı tüketim ürünleri alanındaki ambalaj tasarımı çalışmalarına ve ambalaj tasarımının gelişme dinamiklerine odaklanmıştır. Ambalaj tasarımının gelişimi ile firmaların ambalaj tasarımına kaynak ayırması ve tasarımı, bilinçli bir şekilde marka iletişiminin stratejik bir unsuru olarak kullanması kast edilmiştir. Tezin amacı ise, Türkiye’de ambalaj tasarımının artan önemini ve ambalaj tasarımının gelişimini tetikleyen dinamikleri ortaya koymaktır. Araştırma iki aşamada yapılmıştır. Birinci aşama, literatüre dayalı tarihsel bir analiz içermektedir. Keşif amaçlı bu analiz, 1945’den günümüze kadar geçen süre zarfında Türkiye’deki gelişmeleri incelemiş ve daha sonraki araştırma safhasında daha detayına inmek üzere nelerin ambalaj tasarımının gelişimini etkilemiş olabileceğini ortaya koymuştur. Sosyoekonomik değişimler, perakendecilik ve tasarım alanındaki gelişmeler ekseninde yapılan tarihsel analiz, 1945’den günümüze kadar geçen süreyi dört ayrı zaman dilimi içerisinde incelemiştir. Araştırmanın ikinci aşamasını ana araştırma yöntemi olan örnek olay çalışmaları oluşturmuştur. Hızlı tüketim ürünleri alanında ambalaj tasarımının en yaygın olarak kullanıldığı kişisel bakım, gıda ve alkollü içecek sektörlerine odaklanan örnek olay çalışmaları kapsamında, bu sektörlerin öncü firmaları Evyap, Ülker ve Tekel / Mey firmaları araştırılmıştır. Evyap firmasından Arko Men, Ülker firmasından Çokokrem ve Tekel / Mey firmasından Yeni Rakı markalarının analiz birimi olarak seçildiği örnek olay çalışmalarında, sektörel veriler ve firmaların tarihçeleri kadar bu markalar için son dönemde yapılan ambalaj yenileme çalışmaları detaylandırılmıştır. Çoklu delil kaynaklarına dayandırılan araştırmalarda, ana bilgi kaynağı olarak üst düzey firma temsilcileri ile yapılan görüşmeler kullanılmıştır. Araştırmanın her iki aşamasında elde edilen bulgular örüntü eşleme yöntemi ile değerlendirilmiş ve Türkiye’de ambalaj tasarımının gelişme dinamikleri elde edilmiştir. Türkiye’de 1945’den günümüze kadar geçen süreç, ambalaj tasarımının gelişimi açısından dört döneme ayrılmıştır. 1945-1960 dönemi, ambalajlı ürünlere geçişin yaşandığı ve henüz sanayileşmekte olan ülkede ambalaj tasarımının devlet kanalında Tekel gibi kurumlarda sürdürüldüğü görülmüştür. 1960-1980 dönemi talep piyasasına yönelik ambalaj çalışmalarını barındırmış, ithal ikamesi nedeniyle rekabet gerektirmeyen iç piyasa koşullarında, özel sektörün ambalaj tasarımından sadece bir gereklilik olarak faydalandığı anlaşılmıştır. 1980-1995 döneminde yabancı hızlı tüketim ürünlerinin iç pazara girişi ve perakendeciliğin yaygınlaşması ile rekabet koşulları oluşmuş, bu gelişmeler firmaların ambalaj tasarımından kalabalıklaşan market raflarında ürünlerini ayrıştırmak için kullanmasını sağlamıştır. Firma içi tasarım birimlerinin oluştuğu ve aynı zamanda reklam ajanslarının ambalaj tasarımı hizmeti sunduğu dönemde, firmaların ürün çeşitliliğini arttıran bir diğer unsur da ihracat odaklı sanayileşme olmuştur. Son olarak 1995-2010 dönemi, Gümrük Birliği anlaşması sonrasında iç piyasada etkisini arttıran çok uluslu firmaların yarattığı yoğun rekabet ortamı, yaygınlaşan ve toplumdaki tüketim şeklini değiştiren perakendecilik ve tüketicilerde artan bilinç düzeyi ambalaj tasarımı çalışmalarının hem firmalarda hem de bu tasarım hizmetini sunan ofislerde stratejik bir araç olarak ele alınmasını gerektirmiştir.
-
ÖgeA review of industrial design education in Turkey: an analysis of changes in curricular structures of four founding state universities(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Doğu Irkdaş, Derya ; Öğüt, Şebnem Timur ; 419054 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsSon yıllarda, Türkiye'de endüstriyel tasarım alanının farklı düzeylerinde dereceler sunan üniversitelerin sayısında artış yaşanmaktadır. Bu hızlı büyümeye rağmen, Türkiye'de tasarım eğitimini tanımlayan ortam ve nitelikler hakkında görece az bilgi bulunmaktadır. Bu tezin temel amacı, Türkiye'deki endüstriyel tasarım bölümlerinin müfredat yapılarındaki karakteristik özellikleri ve bu yapılarda yaşanan değişimleri tartışmaktır. Bu bağlamda, kapsamlı bir veri oluşturmak adına çalışmada incelenen üniversitelerin seçim kriterleri, kronolojik gelişim göz önünde bulundurularak oluşturulmuştur. Bu doğrultuda, çalışmanın örneklemi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi olarak belirlenmiştir. Söz konusu üniversiteler, aynı yönetim ilkelerini ve finansman modellerini benimseyen devlet üniversiteleridir. Endüstriyel tasarım eğitimi tarihi üzerine mevcut ampirik literatürü değerlendiren bu çalışma, periyodik çizgide ortaya çıkan müfredat yapıları üzerinden bölgesel sınıflandırmaya gitmektedir. Yapılan incelemede, konunun ve terminolojinin anlaşılır kılınması adına "endüstriyel tasarım" ve "endüstriyel tasarım eğitimi" kavramlarının göndermede bulunduğu çerçeveyi tayin eden mevcut çalışmalar dikkate alınarak, söz konusu kavramların karşıladığı anlamın açılımları üzerinde durulmaktadır. Endüstriyel tasarım eğitimini tesis eden ve hâlihazırda bu eğitimin gelişimini sağlayan stratejiler hakkındaki literatürün pedagojik yönelimler ve müfredat konularını da içermesi gerekmektedir. Endüstriyel tasarım eğitiminin dayanakları ve gelişimi ancak bu yolla anlaşılabilir. Dolayısıyla, çalışmada dünya üzerindeki endüstriyel tasarım eğitimi modellerinin tarihsel gelişimini gösteren sistemleri tetkik etmek için mevcut müfredat modellerinin karşılaştırması yapılmış ve içerik analizine gidilmiştir. Ancak, müfredatlar üniversite ve okulların hedefleri doğrultusunda değiştiğinden, her müfredatın oluşumunda çeşitliliği doğuran kavramsallaştırmalar dikkate alınmıştır. Bu tez, müfredatı var olan bilgi ve deneyim ekseninde tanımlarken özne ve içeriğin temel odağı teşkil ettiği ve dersin temsili yapıyı sınıflandırdığı bir sisteme referans vermektedir. Bu çerçevede müfredat, Türkiye'deki endüstriyel tasarım eğitimini betimlemek ve değerlendirmek gayesiyle kullanılan karşılaştırmalı analiz birimi olarak alınmıştır. Örneklemdeki her bir üniversiteye ait olan ders kümeleri, çalışma kapsamında geliştirilen kavramsal çerçeve kullanılarak analiz edilmiştir. Literatürde endüstriyel tasarım eğitimi alanında farklı sistemleri karşılaştıran çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır, müfredat analizi üzerine inşa edilen çalışma ise bulunmamaktadır. Bu nedenle, endüstriyel tasarım eğitiminin analizi için yeni bir kavramsal çerçeve geliştirmek yoluna gidilmiştir. Bu kavramsal çerçeve, Bauhaus, Institute of Design and HfG Ulm modellerine referansla tasarım stüdyosu, kuram/bilgi ve beceri/uygulama etrafındaki üç temel ders kategorisi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu çerçeve, tasarım bölümlerinin müfredat yapılarındaki ders gruplarının dağılımını temsil etmektedir. Böylesine bir yapıda, endüstriyel tasarım eğitimi üzerine karşılaştırmalı analiz yapmak, müfredatların içeriğini ve yapısını belirlemek için olduğu kadar, bölümlerin müfredatında gözlenen benzerlikleri ve farklılıkları açığa çıkarmak için de gereklidir. Araştırmada kullanılan veri, farklı türdeki kaynaklardan sağlanmıştır. Bunların arasında bölüm arşivlerinden temin edinilen materyaller, yayımlanmış dokümanlar ve yapılan görüşmelerden derlenen metinler yer almaktadır. Arşiv taramasından edinilen verinin kodlanmasını müteakiben, yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Bu kapsamda, örnekleme dahil edilen üniversitelerin ilgili bölümlerinde bölüm başkanlığını geçmişte veya halihazırda yürüten ve de bu bölümlerde uzun süre görev yapmış olan on bir kişiyle görüşülmüştür. Neticede, yapısal durumu açığa çıkarmak üzere yürütülen analizler ve yapılan görüşmelerin birlikteliği, müfredatların belirlenmesinde etkili olan iç dinamikler ile harici faktörleri ortaya koymaktadır. Toplanan veri, aynı zamanda bölümler arasında çapraz karşılaştırma yapmak üzere kullanılmış ve bölümler arasında dönemsel olarak ortaya çıkan benzerlikler ile ayrılıklar resmedilmiştir.
-
ÖgeAmbalaj Tasarımında Kullanıcı Deneyimi: Bir Zeytinyağı Ambalajı Üzerinden Değerlendirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Yenilmez, Filiz ; Er, Alpay ; 434812 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsDeğişen tüketici ihtiyaçları, teknolojik ve sosyoekonomik gelişmeler, ambalajların rekabet edebilmek için kullanıcıya yeni kullanım önerileriyle farklı deneyimler sunmak zorunda oldukları bir ortam yaratmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışma kullanıcı deneyimi kavramının ambalaj tasarımındaki yerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Çalışma, literatür çalışması ve araştırma üzerine kurulmuştur. Kullanıcı deneyimine ilişkin görüşler ve teoriler ile ambalaj tasarımının genel özellikleri incelenerek ambalaj tasarımında kullanıcı deneyimine ait kuramsal bir çerçeve oluşturulmuştur. Bu kuramsal çerçeveye dayanarak, bir zeytinyağı ambalajı üzerinden yürütülen araştırmada hem kullanıcı hem de tasarımcı görüşlerine yer verilmiştir. Zeytinyağı ambalajı kullanıcılarından 10 katılımcıyla gözleme dayalı yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Bununla birlikte, ambalajın tasarımcısıyla da yarı yapılandırılmış görüşme yapılarak katılımcılardan ve tasarımcıdan gelen veriler arasında ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Ayrıca katılımcıların demografik özelliklerini belirleyebilmek ve görüşme sonuçlarını bu özelliklere göre değerlendirebilmek amacıyla tüm katılımcılara görüşme öncesinde kısa bir anket uygulanmıştır. Araştırma bulguları, ambalaj tasarımında kullanıcı deneyimi modelinin bileşenleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Çalışmada, ilerideki çalışmalara yön verebilecek sonuçlara ulaşılmıştır.
-
ÖgeAn analysis of design awareness with selected case studies in Turkish manufacturing industry(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014) Soylu, Hayriye Yasemin ; Er, Özlem ; 389237 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsGünümüzde firmaların rekabette ayırt edici bir üstünlük kazanmaları sürekli yenilik (inovasyon) yapabilme yeteneklerine bağlıdır. İnovasyon, teknoloji ya da tasarım sayesinde gerçekleşmektedir. Tasarımın tetiklediği inovasyonun söz konusu olduğu durumlarda, üst yönetimin tasarıma ve tasarımın stratejik kullanımına dair yaklaşımı büyük önem arz eder. Öte yandan, tasarım farkındalığı tasarımın stratejik olarak kullanımında bir önkoşul niteliğini taşır. Çokuluslu bir şirketin pazarlama müdürü olarak çalışırken bu doktora tezini yazmaya karar verdim çünkü görevimi yaparken tasarım ile ilgili ne kadar çok karar vermek durumunda kaldığımı görmüş ve bu kararları vermenin bazı durumlarda ne kadar güç olabileceğini deneyimlemiştim. Tasarım yönetimi literatürüne bakınca, pazarlama ile tasarımın pek çok noktada kesiştiğini gördüm: Ürün ve marka yönetimi, kurumsal iletişim, tedarik yönetimi gibi konular bol miktarda tasarım kararını içinde barındırmaktaydı. Bunların yanısıra, günümüzde firmaların varlıklarını devam ettirmeleri için gerek şart olarak görülen inovasyonun teknolojinin yanı sıra tasarım tarafından da tetiklenebileceğini fark ettim. Oysa ki MBA'de okurken bu kesişim noktalarının hiç farkında değildim. Pazarlama ile tasarımın ne kadar çok noktada kesiştiğini bilmeyen tek profesyonel ben miydim? Bu sorunun cevabını bulmak amacıyla çeşitli şirket ve sektörlerde çalışan 18 kişiye çalıştıkları firmalardaki tasarım uygulama alanlarını sordum. Çoğu ilk aşamada sorduğum soru karşısında afalladı. Bazıları tasarım deyince ne demek istediğimi sordular. Tasarım ile neyi kastettiğimi anlamamışlardı. Bazıları ise 'bizim tasarım ile hiç işimiz olmaz' şeklinde kesin yanıtlar verdi. Ben de sorumu daha anlaşılır kılmak adına tasarımın ne olduğunu tarif etmeye çalışırken, tasarımcı olmayan profesyonellere tasarımı tarif etmenin en kolay yolunun tasarımı fiziksel çıktıları ile anlatmak olduğunu gördüm. Ardından tasarım yönetimi literatürüne geri döndüm. Literatürde tasarımın fiziksel çıktılarına ilişkin bir sınıflandırma var mıydı? Eğer böyle bir sınıflandırma mevcut ise, yöneticilerin tasarımın ABC'si ile ilgili ne bilip neyi bilmediklerini sistematik bir biçimde açığa çıkartma imkânımın olacağını düşünüyordum. Bu amaçla farklı yazarlar tarafından geliştirilen tasarım denetim araçlarını da inceledim. Literatürde tasarımın fiziksel çıktılarına ilişkin muhtelif sınıflandırma yaklaşımlarına rastladım. Bu yaklaşımların hiçbirinde 'şirketler için tasarım sınıflandırma modeli' şeklinde bir başlık yer almıyordu. Kimi tasarım disiplinlerini göz önüne alarak oluşturulmuştu. Kimi tüm kurumsal yapılara nispeten daha kolay uyum sağlayacak nitelikteydi. Bazı sınıflandırma yaklaşımlarını ise 'tasarım denetimi araçlarında' gömülü sorulardan açığa çıkartmaya çalıştım. Yukarıda bahsi geçen sınıflandırma yaklaşımlarını incelerken, tasarımın fiziksel çıktılarının sınıflandırılması ile kurumsal tasarım alanlarının sınıflandırılmasının sıkça iç içe geçtiğini fark ettim. Öte yandan konu kurumsal tasarım alanları olduğunda, 80'li yıllarda Peter Gorb tarafından önerilen üçlü gruplamanın (ürün ve servisler, iletişim, çevre) en çok kabul gören yaklaşım olduğunu fark ettim. Söz konusu üçlü gruplama yeterince kapsayıcı ve güncel miydi? Kapsayıcılık konusunu irdelemek üzere 1966-2014 arasında önerilen tüm sınıflandırma yaklaşımlarını kıyasladım. Sonuçta, kurumsal kimlik tasarımının, tüm kurumsal yapılar için geçerli olabilecek ve aynı zamanda iletişim tasarımından ayrı ele alınması gereken dördüncü bir kategori olarak değerlendirilmesinin doğru olacağı kanısına vardım. Çünkü kurumsal kimlik tasarımı, iletişim alanı dışında kalan diğer iki kurumsal tasarım alanından da (ürün ve servisler, çevre) ciddi bir biçimde etkileniyordu. Ayrıca kurumsal kimlik tasarımı iletişim tasarımına göre çok daha üst düzeyde ele alınmaktaydı ve daha uzun vadeli bir tasarım yatırımıydı. Üstelik son yıllarda iletişim ajansları ile kurumsal kimlik ajanslarının birbirinden farklılaşması eğilimi de kurumsal kimlik tasarımının ayrı bir kurumsal tasarım alanı olarak ele alınması gerektiğini teyid ediyordu. Pazarlama ile tasarım pek çok alanda kesiştiğini görmek beni tasarım sınıflandırmasına ilişkin herhangi bir model olup olmadığına bakmak üzere bu sefer pazarlama literatürüne bakmaya yönlendirdi. Amacım aynı zamanda önermeyi planladığım dörtlü sınıflandırma modelinin pazarlama disiplini açısından da yeterince güncel olup olmadığını anlamaktı. Pazarlama literatüründe de herhangi bir tasarım sınıflandırma modeli mevcut değildi. Ancak pazarlama literatüründe rastladığım deneyim tasarımı, 360 derece pazarlama iletişimi, bütünleşik pazarlama iletişimi gibi kavramlar, kurumsal tasarım alanları resmedilirken hem çevrim içi (on-line) hem de çevrim dışı (off-line) tasarım çıktılarını dikkate almak gerektiğini hatırlattı bana. Özellikle de teknolojideki son gelişmelerle beraber, çevrim içi (on-line) ve çevrim dışı (off-line) tasarım çıktılarının şirket paydaşlarının beş duyusuna da dokunduğu ortaya çıktı. Tüm bu güncel bilgilerin ışığında şirketlerde tasarımın filizlediği kurumsal alanlara ilişkin bir kavramsal model ortaya çıktı (Corporate Design Germination Model). Artık elimde bir kontrol listesi vardı ve tasarımcı olmayan yöneticilerin tasarım hakkında neyi bilip neyi bilmedikleri daha sistemli bir biçimde test edebilecektim. Ancak ikinci alan araştırmasına başlamadan evvel ilk alan araştırmasından topladığım 18 profesyonel yöneticiye ait verileri değerlendirdim. Acaba profesyonellerin ilk akıllarına gelen tasarımın fiziksel çıktılarının tamamı, önerdiğim sınıflandırma modelinde yer bulabilecek miydi?Verilen yanıtları tekrar kontrol ettikten sonra,ürün ve servislerin üretilemesini, onların bir bütün olarak müşteriye sunulmasını sağlayan sistemlerin tasarımı konusunun açıkta kaldığını fark ettim. Pazarlama literatürüne geri dönünce, ürün servis sistemleri kavramının aslında birinci grup için (ürün ve servis tasarımı yerine) tam da aradığım grup ismi olduğunu gördüm. Öte yandan pazarlama yönetimi literatüründen ve tasarım yönetimi literatüründen söz konusu kurumsal tasarım alanlarının hangi tasarım çıktılarını içereceğine ilişkin bir kontrol listesi derledim. Artık alan araştırmasının ikinci evresine geçmeye hazırdım. Alan araştırmasının ikinci evresinde daha metodolojik ilerleyecektim. Özellikle örneklem konusunda çok daha hassas davranacaktım. İlk evrede tasarım farkındalığını araştırırken en kolay ulaşabildiğim tanıdıklardan ve arkadaşlarımdan oluşan bir örneklem kullanmıştım. İkinci evrede ise Türkiye'de imalat sanayinde faaliyet gösteren en büyük 1000 şirketin pazarlamadan sorumlu en üst düzey yöneticilerine anket uygulayacaktım. Üstelik bu sefer elimde tasarımın dokunduğu kurumsal alanlara ve tasarımın fiziksel çıktılarına ilişkin bir kontrol listesi de vardı. Tasarımın filizlendiği kurumsal alanlara ilişkin kavramsal modelbu çalışmanın literatüre getirdiği ilk katkıydı. Çünkü bu denli kapsayıcı, güncel ve disiplinler arası bir tasarım sınıflandırma modeli mevcut tasarım yönetimi veya pazarlama yönetimi literatüründe mevcut değildi.Oysa ki bu bir ihtiyaçtı: Çünkü tasarım bu sayede şirketlerde daha görünür kılınabilirdi. Üstelik çoğu bilim ve disiplin bir sınıflandırma ile başlarken tasarımın diğerlerinin gerisinde kalması pek anlamlı gelmiyordu. İkinci alan araştırmasında, yöneticilerin tasarım farkındalığının yanısıra şirketlerin tasarım hassasiyetine de odaklandım. Fakat tasarım hassasiyetini ölçümlerken kendi geliştirdiğim kontrol listesi ile yetinmedim. Kotler'in 1984'te ortaya koyduğu Tasarım Hassasiyeti Denetim Aracı'nı da on-line anket sorularına dahil ettim. İkinci evrede tasarım farkındalığına ilişkin elde ettiğim sonuçlar, birinci evre ile paralellik gösteriyordu: Türkiye'nin en büyük şirketlerinin en üst düzey pazarlama yöneticilerinde de tasarım farkındalığı düşük çıkıyordu. Tasarım hassasiyeti skorlarına gelince, öngörülenin aksine hiç de düşük sayılmazdı. Zira Kotler, 7'nin üzerinde skorlara sahip firmaların iyi performans gösteriyor olacaklarını kaydetmişti. Kotler'e göre tehlike çanları tasarım hassasiyeti skoru 4'ün altındaki firmalar için çalıyordu. 4-7 arası skora sahip firmalar ise vasat konumdaydı. Araştırmaya katılan 23 firmanın Kotler skoru ortalaması 7,65'ti. Bu firmalardan 16 tanesi 7 ve üzerinde skora sahipti. Kalan 7 firma ise 4 ile 7 arasında bir skora sahipti. Özetle Türkiye'nin en büyük firmalarından 23 tanesinin incelendiği araştırmanın ikinci evresinde (Faz 2) tasarım hassasiyeti açısından tehlike çanları çalan bir kurum yoktu. Türkiye'de imalat sanayinde faaliyet gösteren firmalarda yöneticilerin tasarım farkındalığı bu kadar düşük iken, firmaların tasarım hassasiyetinin yüksek çıkması acaba gerçek durumu yansıtıyor muydu? Durum böyleyken neden bu firmalar arasında dünya çapında örnek gösterilebilecek tasarımla yönlendirilen organizasyonlar yoktu? Aynı çalışmada firmaların tasarım hassasiyetini bir de kendi geliştirdiğim Fonksiyonel Entegrasyon Matrisinikullanarak ölçtüm. Fonksiyonel Entegrasyon Matrisi, Kotler'inkurumsal tasarım alanları ayrımını kullanmakla beraber, Kotler'e göre daha doğrudan ve detaylandırılmış bir yol izleyerek, Fonksiyonel Entegrasyon Matrisi'nde belirtilen tasarımın fiziksel çıktılarının her birinde tasarımcıların görev alıp almadığını irdelemekteydi. Tasarımcıların görev almadığı tasarım uygulamaları, mevcut tasarım literatüründe sessiz tasarım (silent design) olarak adlandırılır ve tasarımın tasarımcı olmayan kişiler tarafından yapıldığına işaret eder. Fonksiyonel Entegrasyon Matrisindeki fiziksel çıktılar tasarlanırken eğer tasarımcı kullanılmıyorsa, bu firmalarda sessiz tasarımın mevcudiyetine işaret etmekteydi. Buradan elde edilecek sonuç önemliydi çünkü tasarım yönetimi literatürüne göre sessiz tasarımın mevcudiyeti firma bünyesinde tasarıma verilen önemin düşük olduğuna işaret eder. Kendi geliştirdiğim Fonksiyonel Entegrasyon Matrisi yöntemine göre ölçülen tasarım hassasiyeti skorları, Kotler tasarım hassasiyeti skorlarına göre daha düşük çıkıyordu (ortalama 6,61). (Örneklem küçük olduğu ve normal dağılım göstermediği için iki değerlemenin farklılığı non-parametrik bir test olan Wilcoxin kullanılarak saptandı, p=0,026). Diğer bir deyişle benim tarafımdan geliştirilen yönteme göre ölçüm yapıldığında firmaların tasarım hassasiyeti skorları bir miktar daha düşük çıkıyordu. Dolayısıyla, yöneticilerin tasarım farkındalığının düşük olduğu bir ortamda, şirketlerin de tasarım hassasiyetinin nispeten düşük çıkması daha beklenen bir sonuçtu. Benim geliştirdiğim fonksiyonel entegrasyon matrisi esas alınarak yapılan tasarım hassasiyeti ölçümü ile Kotler sonuçları arasındaki farklar, bu çalışmanın mevcut literatüre getirdiği ikinci katkı olarak değerlendirilebilir. Çalışmamın esas amacı tasarımcı olmayan yöneticilerin tasarım farkındalığını ve bunun bütüncül tasarım yaklaşımına etkilerini irdelemek olduğu için çalışmanın üçüncü evresinde vaka araştırması yöntemi kullanılarak dört farklı firmayı detaylı bir biçimde inceledim. Firmaları seçerken çalışmanın ikinci evresinde (Faz 2'de) en yüksek performans gösteren, diğer bir deyişle tasarım hassasiyeti en yüksek olan firmaları tercih ettim. Çünkü bu firmalarda bütüncül tasarım yaklaşımının olma ihtimalinin daha yüksek olacağını düşünüyordum. Üçüncü evreye geçerken elimdeki veriler şu şekildeydi: Düşük tasarım farkındalığına sahip yöneticilerin yönettiği yüksek tasarım hassasiyetine sahip firmalar. Bu veriler çelişkili bir duruma işaret ediyordu ancak Kotler denetim aracı ile yapılan ölçüm sonuçları bunu gösteriyordu. Acaba tasarım hassasiyeti skoru yüksek çıkan bu firmalarda yöneticilerin tasarım farkındalığı düşük iken, bütüncül bir tasarım yaklaşımından söz etmek mümkün olabilir miydi? Üçüncü evredeki incelemeyi daha metodolojik yapabilmek adına Svengren'inönerdiği teorik modeliadapte ederek kullandım. Svengren tasarımın stratejik bir kaynak olabilmesi için işlevsel, görsel ve kavramsal bir entegrasyonun gerekliliğini vurgular. İşlevsel entegrasyon tüm fonksiyonlarla ilgili tasarımların tasarımcılar tarafından gerçekleştirilmesini; görsel entegrasyon tasarımın tüm fiziksel çıktılarının görsel açıdan ahenk içinde olmasını, kavramsal entegrasyon ise tüm bunların şirket stratejileri belirlenirken düşünülmesi gerektiğinden bahseder. Ben de yaptığım literatür çalışmasının ışığında bütüncül bir tasarım yaklaşımına ulaşmak için, işlevsel, duyusal ve kavramsal entegrasyonun sağlanması ve tüm bunların esaslı bir koordinasyon ile bütünleşmesi gerektiği kanısına vardım. Svengren'in modeli ile benim modelimin arasındaki temel fark, benim modelimin, tasarımın fiziksel çıktıları arasındaki ahengin görsellikle sınırlı kalmamasını; duyusal entegrasyon gözetilerek beş duyuya uyum içinde hitap edecek şekilde tasarlanmasının gerekliliğini vurgulamasıdır. Vaka çalışmaları sırasında dört firmadan toplam 12 yönetici ile görüştüm. Her firmada mutlaka en üst düzey pazarlama yöneticisi ile görüşmeye özen gösterdim. Bunun yanı sıra bilgileri farklı kaynaklardan teyid etmek adına ARGE yöneticilerini ve imalat müdürlerini de örnekleme mümkün olduğu oranda dahil etmeye çalıştım. İncelediğim dört firmada da bütüncül bir tasarım yaklaşımının olmadığını saptadım ve buna bağlı olarak tasarım uygulamalarına ayrılan kaynakların etkin kullanılamamasının, firmaların birtakım pazar fırsatlarını kaçırmalarına yol açtığını fark ettim. Özetlemek gerekirse, Kotler'e göre tasarım hassasiyeti yüksek çıkan ancak yöneticilerin tasarım farkındalığının düşük olduğu bu firmalar, bütüncül bir tasarım yaklaşımı sergilemiyordu. Vaka çalışmalarından elde ettiğim bu bulgular, bu araştırmanın literature sağladığı üçüncü bir katkı idi. Sonuç olarak, yukarıda bahsi geçen pazar kayıplarının önlenmesi için pazarlama yöneticisi adaylarını yetiştiren işletme eğitiminde, tasarım farkındalığını ve bütüncül tasarım anlayışını vurgulayacak programlar gerekliydi. Çünkü ancak tasarım farkındalığı yüksek düzeyde olan pazarlama yöneticileri, tasarıma ayrılan kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını sağlayarak, pazarlama stratejisinin daha başarılı olmasına katkıda bulunurken, tasarıma dayalı inovasyonu destekleyerek firmanın rekabetçi gücünü de artırabilir.
-
ÖgeAntik Şehirlerin Sergilenmesinde Kullanılan Görsel Tasarım Uygulamalarının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-06-25) Kardağlı, Ufuk ; Bayazıt, Nigan ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsTürkiye’nin önemli kültürel ve tarihsel zenginliklerinden olan antik şehirlerin, turist sayısı ve turizm gelirleri içindeki yeri maalesef çok gerilerdedir. Ziyaretçi sayısının az olmasına neden olan birçok faktör sayılabilir. En önemlilerinden biri de antik şehirlerle ilgili görsel tasarım öğelerinin etkin olarak kullanılmayışıdır. Antik şehirlerdeki yönlendirme levhalarından, bilgilendirme panolarına, web sayfalarından, el broşürlerine kadar olan tüm öğeler tez kapsamında incelenerek eksiklikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Sözkonusu görsel tasarım öğelerinin etkin bir şekilde kullanılması, ziyaretçi sayısında ve turizm gelirlerinde önemli artışlara neden olabilecektir. Ayrıca toplumumuz için bir tarih ve kültür bilincinin oluşturulmasında, dünya kültür mirası olarak nitelendirilebilecek bu yerlerin sunulmasında ve dünyadaki Türkiye algısının olumlu yönde değişmesinde katkısı olacaktır. Antik şehirlerin sergilenmesinde kullanılan görsel tasarım uygulamaları hakkında literatür araştırması yapılmış ve seçilen üç antik şehirdeki uygulamalar incelenerek yurt içi ve yurt dışındaki örneklerle karşılaştırılmıştır. Sonrasında da bir anket çalışması ile ziyaretçilerin görüşleri saptanmıştır.
-
ÖgeAppropriation of the bathroom in everyday life : towards a cultural analysis of the contemporary bathroom and its elements(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Aytaç, Aysun ; Öğüt, şebnem Timur ; 397944 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsRutinler, alışkanlıklar ve 'şey'lerden oluşan gündelik hayat ve insanlar arasında bir etkileşim vardır. Gündelik hayat ne kadar kaçınılmaz olsa da, insanlar ona teslim olan edilgen varlıklar değildir. Gündelik hayatın içinde, insanlar ve çevre birbirini sürekli tekrar yaratır, tamamlar ve dönüştürür. Araştırma çalışmaları, bu etkileşimin daha iyi tasarımlar yapmak ve yeni tasarım fikirleri geliştirmek için endüstriyel tasarımcılara zengin bir ilham kaynağı olabileceğini göstermektedir. Gündelik hayattaki bu dönüşüm kendileme/kendinin kılma eylemi (appropriation) üzerinden tartışılabilir çünkü kendileme/kendinin kılma eylemi insan ve çevre arasındaki etkileşimin bir parçasıdır; çevreyi değiştirmenin, yeniden yaratmanın ve anlam inşa etmenin yollarından biridir. Bu olgu, insanların çevrelerine nasıl müdahale ettiklerini ve ortamlarını nasıl etkilediklerini ortaya çıkartır. Konut içinde kendileme, insanlar ve verili mekân arasındaki çelişkiler veya kimlik yansıtma arzusu gibi farklı etkenlerden kaynaklanabilir. Tasarım araştırmaları açısından bakıldığında, gündelik hayattaki kendileme eylemlerinin araştırılması ve anlaşılması, tasarımcının kullanıcıyı ve toplumu daha iyi anlamasını sağlar, bu da daha iyi ürün geliştirme süreçlerine ve daha iyi ürünlere ulaşmayı sağlayacaktır. Bu çalışma konutun önemli alanlarından biri olan günümüz evsel banyo mekânını kendileme kavramı üzerinden okumayı amaçlamaktadır. Çalışmanın banyoyu odağına almasının sebebi, banyo pratiklerinin kültürden fazlasıyla etkilenebilir olması ve bu durumun da kendileme pratiklerini besleyebilir olmasıdır. Çalışma, günümüz banyo mekânında gerçekleştirilen kendileme pratiklerinin tiplerini ve bunların etmenlerini bulmayı amaçlar. Bunu Türkiye bağlamında yapar. Bu amaç ile beraber, çalışma, kullanıcılar ve banyo mekânı arasındaki karşılıklı ilişkiyi ve banyo ve elemanlarının gündelik hayat rutinine nasıl dahil edildiğini de ortaya çıkartır. Çalışma, banyonun kullanımı ve deneyimi hakkında derinlemesine bir bakış sunarak araştırmacılar ve profesyonel tasarımcılar için önemli bir kaynak veri oluşturur. Çalışmanın amacı ve soruları nitel bir araştırma tasarımını gerektirmiştir. Dolayısı ile çalışmanın temel verisini görüşmeler ve görüşmecilerin ifadeleri oluşturmaktadır. Etnografik bir yaklaşım ile İzmir'de, kent merkezinde yaşayan 15 kadın ile yarı yapılandırılmış, yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Üç görüşmeci ile pilot çalışma, 12 görüşmeci ile nihai çalışma sırasında görüşülmüştür. Pilot çalışmaya çiftler ile görüşülerek başlanmış ancak erkeklerin banyo mekânının kullanımı ve düzeni hakkında konuşmaya istekli olmadıkları, kadınların bu konularda daha baskın oldukları gözlenmiş ve çalışmaya profesyonel olarak çalışan veya çalışmayan kadınlar ile görüşülerek devam edilmiştir. Araştırmanın konusu olan banyo mekânının mahrem bir alan olmasından dolayı görüşmecilerin bu konu ile ilgili bir yabancı ile konuşmaya çekinebilecekleri düşünülerek görüşmeciler arkadaşlar ve aile çevresinden seçilmiştir. Kadınların misafir gelmeden önce banyo mekânını temizleme ve derleyip toparlama eğilimleri bilindiğinden, arkadaş ve aile çevresinden bu konuda daha rahat olabilecek, banyo mekânını toparlamama konusunda ikna edilebilecek esneklikte görüşmeciler önermeleri istenmiştir. Ayrıca, önerilen görüşmecilerin bu mahrem mekân ve orada gerçekleşen eylemler hakkında çekinmeden rahatlıkla konuşabilecek olmaları da önemli bir kriter olarak belirtilmiştir. Görüşmeci belirlendikten sonra telefon ile veya yüz yüze konuşularak banyo mekânının olduğu gibi bırakılmasının araştırma açısından önemi vurgulanmıştır. Görüşme tamamlandıktan sonra yukarıda bahsedilen kriterler hatırlatılarak görüşmeciden kriterlere uygun birisini önermesi istenmiştir. Görüşmeler ortalama bir saat sürmüştür ve üç kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım genel bir giriş niteliğindedir ve demografik veriyi toplamayı amaçlamıştır. İkinci kısım banyoda gerçekleşen eylemlere odaklanır ve banyo mekânının gündelik rutinini anlamayı amaçlamıştır. Son kısım ise banyoda gerçekleştirilmiş ve bir önceki kısımda konuşulan konular tekrar gündeme getirilmiştir. Görüşmecinin bahsettiği konuları banyoda göster ve anlat tekniği ile anlatması istenmiştir. Bu kısımda ayrıca banyo mekânı gözlemlenmiştir. Görüşmeler yeni veri oluşumu durduğunda ve ortaya çıkan kavramlar/temalar arasında ilişki kurulabildiğinde sona erdirilmiştir. Her görüşme hemen akabinde deşifre edilmiş ve genelleştirilmiş konu odaklı analiz metodu (generalised issue-focused analysis method) ile analiz edilmiştir. Bu metodun dört aşaması vardır; kodlama, sınıflama, bölgesel tümleme ve kapsamlı tümleme. İlk aşama olan kodlama, metni birden fazla kere okumayı gerektirmiş ve bir nevi metin ile beraber düşünmeyi sağlamıştır. Bu aşama kağıt üzerinde, geniş satır aralıkları ve kenar payları olan deşifre metninin üzerine notlar alınarak yapılmıştır. Kodların sınıflandırılması ve tümleme aşamaları Microsoft Excel programı kullanılarak yapılmış, görüşme metinleri tekrar tekrar okunarak notlar arasında sürekli karşılaştırma yapılmıştır. Görüşmelerin yanı sıra görüşmeler sırasında çekilen fotoğraflar ve alan notları da analize katkıda bulunmuştur. Analiz sonuçlarına göre dört anahtar tema ortaya çıkmıştır: (i) banyo mekânının düzenlenmesi, idaresi ve temizlenmesinde kadınların baskın olması; kadınların banyo mekânının kullanımında, düzenlenmesinde ve temizliğinde kuralları belirlemelerine işaret eder, (ii) arzulanan banyo mekânının yaratılması; banyonun gösterişçi tarafını yani kadınların yaratmak istedikleri banyo imajını işaret eder, (iii) eylemlerin gerçekleşmesinde çeşitlilik olması; çeşitli kullanım pratikleri, kullanım ve temizlik farklılıklarını işaret eder, ve (iv) banyo mekânının bir uzantısının yaratılması; mekânın ve elemanlarının fiziksel yetersizliklerini işaret eder. Bunlara ek olarak, üç tip kendileme pratiği belirlenmiştir: (i) faydacı kendileme eylemleri; çok yönlülüğü işaret eder, (ii) kiracıların kendileme eylemleri; geçiciliği işaret eder, ve (iii) sosyal kendileme eylemleri; benliği işaret eder. Son olarak da bulgular, kadınların banyo mekânının gündelik tarafı ile gösterişçi tarafı arasındaki mücadelenin üstesinden gelmek için iki ana kendileme stratejisi geliştirdiğini göstermiştir: (i) dekorasyon ve (ii) idare stratejileri. Genelleştirme amacı olmaksızın, çalışmanın bulguları evsel banyo mekânının kullanımı ve kendilenmesi hakkında derinlemesine bir bakış sunmuştur. Çalışma (i) günümüz evsel banyo mekânının benlik mekânı yaratmak için kullanılan bir araç olduğunu, ve (ii) yaratılmış olan güçlü ve baskın modern banyo imajının günümüz tüketim trendlerinden beslendiğini doğrulamıştır. Ayrıca, çalışma (i) insanları, eylemleri ve gündelik hayatı odağına alan çalışmalar ve profesyonel tasarımcılar tarafından kullanılabilecek etkileşimler, bağlam ve sebepler dökümü sunmuş, (ii) banyo mekândaki gündelik hayatı anlamak için bir model önermiş, ve (iii) daha iyi banyolar yaratmak için bir başlangıç noktası oluşturmuştur. Kendileme kavramı ve banyo mekânının kullanımı kültür, maddi kültür ve gündelik hayat gibi çalışma alanları ile ilişkili olduğu için, bu çalışma, endüstriyel tasarım alanındaki ilgili araştırmalara katkıda bulunmasının yanı sıra, sosyal bilimler alanındaki ilgili çalışmalara da katkı sağlamaktadır.
-
ÖgeAynı Ürün İki Farklı Disiplin: Endüstri Ürünleri Tasarımcıları Ve Moda Tasarımcılarının Ayakkabı Tasarımına Yaklaşımlarının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bici, Esra ; Er, Alpay ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu çalışmada aynı ürün üzerine tasarımlar yapan ve iki ayrı disiplinden olan endüstri ürünleri tasarımcıları ve moda tasarımcılarının ayakkabı tasarımına yaklaşımları incelenmiş ve karşılaştırılmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında literatür araştırması yapılmıştır. Ayakkabı nesnesi, ayakkabı tasarımı incelendikten sonra endüstri ürünleri tasarımı ve moda tasarımı ile ilgili, tanım, tarihsel süreç, günümüzdeki durumları ile ilgili bilgiler edinilmiştir. Ayakkabının işlevleri, ayakkabının çok boyutlu bir işlev yapısı olduğundan ve her iki disiplin açısından daha kolay incelenmesi açısından kullanıma dair işlevler, biçimsel estetik işlevler ve sembolik işlevler olarak ayrı ayrı tanımlanmıştır. Daha sonra bu iki disiplinin arasındaki ilişki, yakınlığı ve uzaklığı literatüre göre ele alınmıştır. Günümüzdeki endüstri ürünleri tasarımının kapsamının eskiye göre çok daha geniş olduğu, artık işlev kavramının sadece kullanıma dair işlevleri kapsamadığı bilgilerine ulaşılmıştır. Modanın tasarımın da kapsamının kıyafetten öte olduğu, moda akımlarının pek çok ürünü de etkisi altına aldığı konusunda bilgi sahibi olunmuştur. Moda alanında çalışmakta olan pek çok endüstri ürünleri tasarımcısının olduğu bulunmuştur. Çağdaş moda akımları sonucu modada da konvansiyonel moda kalıplarının dışına çıkılmaya başlandığı görülmüştür. En sık rastlanan bulgu da günümüzde tasarımın disiplinlerinin arasındaki sınırların kalkması ve bu durumun endüstri ürünleri tasarımı ve moda tasarımı için de geçerli olmasıdır. Ardından her iki disiplinden de olan tasarımcıların ayakkabı örneklerine, bu örnekler üzerinden ayakkabı tasarım yaklaşımlarına yer verilmiştir. Gerek endüstri ürünleri tasarımcılarının gerek moda tasarımcılarının ayakkabı tasarım örnekleri, tasarımcıların yaklaşımlarıyla birlikte incelenmiştir. Böylelikle literatür çalışması kısmı tamamlanmıştır. Bu bölümden sonra alan çalışmasına geçilmiştir. Ayakkabı tasarımı yapmış ve/veya yapmakta olan endüstri ürünleri tasarımcıları ve moda tasarımcılarıyla görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler ana hatlarıyla bulgular bölümünde verilmiştir. Sonuç bölümündeyse, önce literatüre, sonra alan çalışmasına göre endüstri ürünleri tasarımcıları ve moda tasarımcılarının ayakkabı tasarımına yaklaşımları incelenmiştir. Endüstri ürünleri tasarımcıları ve moda tasarımcılarının ayakkabı tasarımları arasındaki farklar dünya genelindeki ünlü tasarımcılar ele alındığında daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemizde firma bünyelerinde çalışan endüstri ürünleri tasarımcılarının ayakkabı tasarımları çalıştıkları firmanın vizyonu, amaçları, müşteri kitlesine bağlı olarak moda tasarımcılarının ayakkabı tasarımıyla belli noktalarda benzerlik göstermiştir. Sonuç olarak, literatür taraması ve alan çalışmasından elde edilen verilere göre ortak bir değerlendirme yapılmıştır. Öncelikle, endüstri ürünleri tasarımcılarının son 20 yıldır, moda tasarımcıları yüzyıllardır ayakkabı tasarımıyla ilgilendiği ve var olan ayakkabı tasarımının moda tasarımıyla ilgili kavram ve terimlerle tanımlandığı ve nitelendirildiği görülmüştür. Endüstri ürünleri tasarımcılarının ayakkabı tasarımına yaklaşımlarında estetik, ergonomi, kullanım gibi parametrelerin optimize edilmesi kaygısı varken, moda tasarımcıları için estetik kaygılar, diğer özelliklerden daha öncelikli gelmektedir. Ayakkabının ergonomi ve kullanım işlevine dair özellikleri de endüstri ürünleri tasarımcıları için moda tasarımcılarından daha öncelikli olmuştur. Endüstri ürünleri tasarımcılarının, ayakkabının kullanım işlevini tasarım kapsamlarına almaları, ayakkabı tasarımına kavramsal yaklaşmaları, problem çözmeye dayalı bir yaklaşım geliştirmeleri sonucu, temel kullanım işlevini verimli bir şekilde gerçekleştiren, hatta temel kullanım işlevinin ötesinde ihtiyaçlara karşılık veren ayakkabılar tasarlama ve yeni üretim yöntemleri geliştirme olanakları olmuştur. Buna karşın moda tasarımcıları, ayakkabıyla ilgili daha çok stilistik tasarım çalışmaları yapmış, belli bir üretim yöntemini temel alarak pek çok stil geliştirmiştir. Moda tasarımcılarının tasarladığı ayakkabılar, endüstri ürünleri tasarımcılarının tasarladığı ayakkabılardan daha gösterişli, süslemeli ve dekoratif özellikli olmuştur. Yeni bir ayakkabı tasarımına başlarken, endüstri ürünleri tasarımcıları, genelde araştırmalar sonucu elde ettikleri verileri temel alırken, moda tasarımcılarının genelde sanattan, mimariden, doğadan, kısacası dış dünyadan esinlenerek, bir sanatçı gibi bu etkileri ayakkabı tasarımına dönüştürmeye yatkın oldukları görülmüştür. Moda tasarımcılarının ayakkabı tasarımına yaklaşımında, ayakkabıyı bir cinsellik sembolü olarak ele almaları durumuna, endüstri ürünleri tasarımcılarına göre çok daha sıklıkla rastlanmıştır.
-
ÖgeBanyo Ekipmanları Sektöründe Perakende Deneyimi: Vitra Mağazalarında Müşteri Deneyimi Üzerine Bir Araştırma Ve Hizmet Tasarımı Perspektifinden Girdi Önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-07) Sayar, Deniz ; Er, Alpay ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsDünya ekonomisinde hizmet sektörünün öneminin ve hakimiyetinin giderek artması firma-müşteri ilişkilerinde ve firmaların sunduğu değer önermelerinde büyük değişikliklere sebep olmuştur. Günümüzde firmalar yoğun rekabetin yaşandığı bir iş ortamında farklılık yaratabilmek için müşterilerinin deneyimlerine ve müşterileri ile kurdukları etkileşimlere odaklanmaya başlamışlardır. Bu değişimlerin sonucunda, tasarımın etkinlik alanı da maddesel ürünlerden sistemlere yönelmektedir. Yaşanan müşteri deneyimlerinin ortaya çıkarılması ve incelenmesini sağlayan zengin metodolojik temeli ve organizasyonlar ile müşterilerin birlikte değer yaratması esasına dayanan bakış açısı ile Hizmet Tasarımı, tasarımın bu yeni etkinlik alanında en çok öne çıkan tasarım disiplini olmuştur. Ayrıca, Hizmet Tasarımı perspektifi, sunulan hizmetlerin verimliliğinin arttırılmasında ve müşterilerin zamanla değişkenlik gösteren gereksinimlerine adapte olabilecek kişiye özel çözümler yaratılmasında en önemli destekleyici unsurdur. Perakende satış noktaları, Hizmet Tasarımı anlayışı ve Hizmet Tasarımı metodları için gelecek vaat eden uygulama alanlarından biridir. Hizmet Tasarımı, diğer tasarım disiplinleri ile karşılaştırıldığında daha fazla müşteri odaklıdır ve bu da bütünsel bir müşteri deneyimi yaratacak çerçeveyi daha etkili biçimde kurgulamasını sağlamaktadır. Hizmet Tasarımı, firmaların perakende satış noktalarının tüm mekansal özelliklerini sistemsel bir bütün olarak değerlendirerek bunları müşteri bağlılığı yaratacak deneyimler doğrultusunda entegre etmektedir. Sonuç olarak, bu çalışmanın temel amacı deneyime dayalı bir ekonomide perakende sektörü bağlamında tasarımın rolünü anlamak ve Hizmet Tasarımı metodlarının bu alanda uygulanmasına yönelik örnekler sunmaktır.
-
ÖgeBilgisayar çalışma ortamlarında çocukların bilgisayar kullanımının değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yalçın, F. Pınar ; Bayazıt, Nigan ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu çalışmada iletişim teknolojisi,bilgisayarın eğitimdeki rolü, çocukların algısal ve fiziksel gelişimleri, iş istasyonu kavramı bir bütün olarak incelemiş.Çocuk,iş istasyonu,ergonomi kavramları üzerinde özellikle durulmuştur. Ayrıca, Şişli Terakki Lisesinde 12 yaş çocukları üzerinde gözlemler yapılmış ve de bu gözlemler Ve çocukların bilgisayar çalışma istasyonları hakkındaki görüşleri de da göz önüne alınarak çalışma ortamı ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Çocukların karşılaştıkları fiziksel ve duruşsal problemler ortaya konmuş ve durumu iyileştirmek için çözüm önerileri sunulmuştur. Ayrıca,mevcut iki çalışma ortamı birbirleriyle karşılaştırılmış ve sonuçlar değerlendirilmiştir.
-
ÖgeBodrum Yat İmalat Endüstrisinde Tasarım Yönetimi Pratiklerinin Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-01-19) Ekinci Birol, Duygu ; Er, Özlem ; 10135344 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu araştırma Bodrum'da yer alan yat imalat sektörü ve tasarım arasındaki ilişkileri ve eksiklikleri, tasarım yönetimi açısından araştırmayı hedeflemektedir. Bodrum yat endüstrisi içerisinde belirlenen firmaların tasarım kabiliyetleri, planlama süreçleri, kaynakları, tasarımın kültür ile olan ilişkisi Design Atlas temel alınarak analiz edilmiştir. Bu araştırma dahilinde firmaların örgütsel kabiliyetleri ve bu kabiliyetlerin tasarım faaliyetlerine ne ölçüde ve nasıl yönlendirildiği de sorgulanmıştır. Araştırma sonucunda tasarım yönetimi uygulamalarının güncel durumlarıyla ilişkili olarak çeşitli konularda bulgular elde edilmiştir. Bu bulgular da yine Design Atlas'ın beş ana konusu dahilinde çözümlenmiştir: Tasarım için Planlama: Tasarımın firmaların kurumsal planları dahilinde üstlendiği roller araştırılmıştır. Firma planlamasının tasarım faaliyetleri ile olan paralellikleri incelenmiştir. Firmaların marka değerlerini yükseltmek ve rekabet üstünlüğü sağlamak adına tasarım ile ilişkili faaliyetleri ve tasarımın firmanın planlamalarına hangi seviyelerde dahil edildiği çözümlenmiştir. Tasarım için Süreçler: Firmanın süreçleri dahilinde tasarım süreçlerinin konumlanması analiz edilmiştir. Firmaların, tasarım süreçlerini tanımlamalarından, tasarım faaliyetlerinin diğer disiplinler ile kordinasyonununa kadar geniş bir kapsamda sorgulanmıştır. Tasarım için Kaynaklar: Firmaların tasarım faaliyetleri için ayırdıkları maddi kaynaklar incelenmiştir. Tasarım için İnsan Kaynakları: Firma bünyesinde hizmet veren tasarım departmanının becerileri ve firmanın bu becerileri geliştirme çabası sorgulanmıştır. Tasarım için Kültür: Firmaların içinde tasarım faaliyetlerine yönelik kültürel yaklaşımları incelenmiştir. Bu uygulamaları ortaya çıkaran bağlam ve neden-sonuç ilişkilerinin de detaylı olarak araştırılması sonucunda, ortaya çıkan çözümlemeler ve Bodrum'daki yat imalat endüstrisinin yönetim ve tasarım kültürü göz önüne alınarak, kümelenmenin nasıl gelişebileceği, diğer kümelenmeler ve farklı ülkelerdeki yat imalatçılarının karşısında kalıcı ve sürdürülebilir rekabet avantajının nasıl sağlanabileceğine dair önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeCep Telefonu Tasarımına Etki Eden Pazarlama Faktörleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Dönmez, Mehmet ; Şatır, Seçil ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsYapılan literatür taramasında cep telefonu üretimi ve satışı yapan işletmeler için, kullanıcılar ve tüketiciler tarafından algılanan firma imajı ve marka imajının tasarımı etkileyen pazarlama faktörleri olduğu görülmüştür. Bu nedenle firma ve marka imajının oluşturulmasında büyük etkileri olan pazarlama karmasının ürün, fiyat ve tutundurma (promosyon) bileşenleri incelenmiştir. İnsan faktörünün önemine ve kullanabilirlik kavramının ürün başarısına ve kurumsal kimlik oluşturmadaki etkisine vurgu yapılmıştır. Cep telefonu tasarımına pazarlama faktörlerinin etkisinin incelenmesi ile ürün tasarımlarının pazar ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde nasıl şekillendirildiği incelenmeye çalışılmıştır. Kullanıcıları tatmin etmeye ve pazarın gereklerini analiz etmeye yönelik çalışmalar yürütmenin tasarım ve pazarlama işlevlerinin beraber ilgilenmesi gereken bir konu olduğu ve bu iki işlev arasındaki etkileşimi gerektirdiği açıklanmıştır. Literatürde pazarlama ve tasarım arakesitini inceleyen çalışmaların görüşlerine yer verilerek konuyla ilgili var olan bilgiler eleştirilmiş, kullanıcıların cep telefonları ile ilgili ihtiyaçları, istekleri ve kullanımları, kullanıcı isteklerine uygun tasarımların cep telefonu sektöründe pazarlama ve tasarımın etkileşimiyle nasıl oluşturabileceğinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaca hizmet etmesi için seçilen üniversite öğrencisi gençlik örneklemi üzerinde uygulanan anket çalışması ile cep telefonu kullanım eylemleri ve tercihleri belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular literatürle karşılaştırılmış ve erişilen sonuçlar neticesinde cep telefonu tasarımına etki eden pazarlama faktörleriyle ilgili kriterler tartışılmıştır.
-
ÖgeÇağdaş Ürün Tasarımında Zanaat: Türkiye Bağlamında Bir Çalışma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-08-28) Kocabağ, Güneş ; Timur Öğüt, Şebnem ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu çalışmada çağdaş ürün tasarımı içerisinde zanaat kavramının konumu üzerine bir araştırma yapılmıştır. Çalışma zanaatın sanat, endüstri, teknoloji ve tasarımla ilişkileri ve Türkiye’de zanaat ve ürün tasarımının gelişimleri üzerine bir kaynak taramasını temel almış; bu temeli Türkiye’de ürün tasarımı alanında çalışan veya bu alanda akademik olarak yetkin kişilerle yapılan röportajlarla desteklemiştir. Yapılan bu nitel araştırma sonucunda, katılımcıların vurguladıkları konular temel alınarak, zanaatın kavramının tasarım içerisindeki açılımları belirli kavramsal kategoriler altında, bir kavramsal harita şeklimde görselleştirilmiştir. Elde edilen bu tablo daha sonra önceki kaynak taraması bölümünden elde edilen sonuçlar da göz önünde bulundurularak tartışılmıştır. Bu çalışmada zanaat kavramı el üretimini temel alan bir tanımla sınırlandırılmamış, farklı devirlerin farklı koşullarına uyum sağlayan değişken bir kavram olarak ele alınmıştır.
-
ÖgeÇekyatın Öyküsü: Türkiye De Toplumsal Değişime Tanıklık Eden Bir Mobilya(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-02-24) Çelikoğlu, Özge ; Er, Alpay ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu çalışmada Türkiye genelinde oldukça yaygın bir şekilde kullanılan çekyat, işlevsel, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açılardan ele alınmıştır. Araştırma, çekyatın Türk kullanıcılar tarafından nasıl algılandığını, evlerde nasıl kullanıldığını ve bu konudaki olumlu ve olumsuz deneyimlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Türk kültüründe oturma, yatma, depolama eşyalarının oluşumu ve tarihsel gelişimi ile ilgili olduğu kadar Türkiye nin ekonomik ve sosyo-kültürel tarihinde de önemli yer tutmuş bu eşyanın bir gösterge olarak da incelenmesi hedeflenmiştir. Bu bakımdan çekyatı oluşturan nedenler bütününün irdelenmesi, bir anlamda Türkiye nin belli bir dönemi kapsayan tarihinin de irdelenmesini gerektirmiştir. Çekyatın varlık sebeplerinin ortaya koyulması, kullanıcı ihtiyaçlarının bir iç mekan mobilyası için hangi yönlerde geliştiğine dair önemli bir veri olmaktadır. Diğer yandan bir endüstriyel ürünün, sosyal ve sembolik anlamda kullanıcının gözünde nasıl bir yere sahip olduğunu anlamanın tasarım aşaması için bir girdi olabileceği öngörülmüştür. Çalışmada çekyat, temel olarak işlevleri, Türkiye mobilya endüstrisinin gelişimindeki yeri ve önemi, Türkiye de hızlı kentleşmenin iç mekanda doğurduğu yer sıkıntısına bir çözüm yaratması ve Türk insanının geçmişten gelen oturma, yatma ve depolama alışkanlıklarına uygunluğu açılarından derinlemesine irdelenmiştir.
-
ÖgeÇevrimiçi Yansımalı Etkileşimler: Endüstriyel Tasarım Stüdyo Dersinde İletişimi Desteklemek İçin Sosyal Ağ Sitelerinin Kullanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-05-14) Hough, Simge ; Öğüt, Şebnem Timur ; 464682 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsÖğrencilerin verilen projeler üzerine çalıştıkları tasarım stüdyosu dersinde, öğrenciler ve hocalar sosyal etkileşim ve ileşitim süreçlerine girerler. Bu sosyal ortam tasarım eğitiminde temeldir. Etkileşim ve iletişim süreçlerinin başında hocaların ögrencileri projeleri hakkında yönlendirdikleri “stüdyo eleştirileri” gelir. Hocalar projeler ile “eylem içinde yansıma” üzerinden diyaloğa girerler. Öğrenciler bu diyaloğu izleyerek kendileri de yansımalı bir süreç izlerler. Öğrenciler projeleri, hocalar, diğer öğrenciler ve projeler ile yansımalı etkileşimler içinde bulunurlar. Etkileşim ve iletişim süreçlerinde eksikler ve engeller saptanmıştır. Öğrenciler, notlar için rekabette bulunduklarından, fikirlerini paylaşmaktan kaçınırlar. Bazı öğrencilerle projelerini paylaşıp diğerleriyle paylaşmayabilirler. Hocaların, çoğunlukla, stüdyo eğitimi pedagojik altyapıları yoktur. Hocalar stüdyo eleştirileri üzerinden eğitim verdiklerinden, yansımalarını kendi ve diğer hocaların eleştirileri üzerine yapmalıdırlar. Öğrencilerin öğrenmeleri ve hocaların öğrencilerin öğrenmelerini değerlendirmeleri, öğrencilerin tasarladıkları son ürüne değil, tasarlama süreçlerine bağlıdır. Öğrencilerin proje süreçlerini hocalar ve öğrencilerin takip etmelerinde engeller olabilir. Stüdyodaki sosyal ortamı destekleyecek çevrimiçi bir platform için sosyal ağ sitelerinin örnek alınması önerilmektedir. Stüdyonun gereklilikleri ve sosyal ağ siteleri arasında benzerlikler bulunmaktadır. Önerinin test edilmesi için, stüdyoki yansımalı etkileşim ve iletişimi destekleyecek bir sosyal ağ sitesinin, hocalar ve öğrenciler tarafından kullanılması tasarlanmıştır. Eylem araştırması yöntemi ile, üç döngülü bir uygulama oluşturulmuştur. Bu makale, ilk döngüyü anlatmaktadır.
-
ÖgeÇoklu ürün ekosistemlerinde kullanıcı deneyimi: Akıllı banyo baskülleri üzerinden bir inceleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-05-04) Baş, Ceyda ; Alppay, Ekrem Cem ; 502161903 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsYakın geçmişte, dijital ürünler sadece bilgisayar ya da telefon üzerinden kullanılmakta iken artık birden farklı sistemler dahilinde kullanılmak üzere tasarlanmaya başladı – tablet, bilgisayar, akıllı telefon ve televizyon gibi. Günümüzde akıllı teknolojiler ile birlikte bu sistemler daha da genişleyerek gündelik hayatta kullanılan ürünlerin da dahil olduğu bir ekosistem haline geldi. Bu ekosistem dahilindeki ürünlerin etkileşimi ile kullanıcı deneyimi bambaşka bir boyuta taşınmakta iken ürün ve etkileşimin artması kullanıcının hayatını daha karmaşık hale getirebiliyor. Artık evlerde kullanılan birçok fiziksel ürün mobil aplikasyonları ile kullanıcılara daha fazla işlev sunabilmektedir. Bu fonksiyonlar ürüne ve ürünün bağlantı seviyesine göre değişebilir. Dijital ürün (mobil aplikasyon) ve fiziksel ürün (arayüzü) arasında veri ve fonksiyonların dağılımı üç Şekilde farklılaşmaktadır. Aynı bilgi ve fonksiyonlar sistemdeki tüm cihazlarda bulunabilir (redundant), sistemdeki farklı her bir cihaz kullanıcıya farklı işlev sunabilir (exclusive), ve sistemdeki cihazlara veri ve fonksiyonları paylaşımlı olarak sunabilir (complementary). Nesnelerin interneti ile fiziksel ve dijital ürünlerin bir arada oluşturduğu ekosistem dahilinde, daha çok ürünlerin birbirlerini tamamlayarak kullanıcı faydasını artırdığı örnekler görülmektedir. Bunun yansıra akıllı ürünler dijital aplikasyonları ile fiziksel ürünleri kişiselleştirme, yönlendirme/bilgi ve otomasyon/uzaktan kontrol ile besler. Ürünler bağlantılı teknolojiler sayesinde çoklu ürün ekosistemleri haline dönürken kullanıcı – ürün ekosistemi etkileşiminin yapısı da değişir ve kullanıcı deneyimini bu çoklu- kompleks yapı altında yeniden değerlendirmek gerekir. Çoklu ürün ekosistemleri tasarımında farklı cihaz ve platformlardan erişebilirken bu deneyimin kesintisiz ve tutarlı olması esas olmalıdır. Bu sebeple çok ürün ekosistemelerin tasarımında çeşitli zorluklar bulunsa da kompozisyon, süreklilik ve tutarlılık özelliklerine mutlaka dikkat edilmelidir. Tutarlı ve bütünsel bir deneyim için çoklu cihazların kullanılabilirlik metrikleri de kulanılabirlik öznitelikleri ( aktarılabilirlik ve kullanıcı algısı) ve kullanılabilirlik özellikleri (etki, verimlilik, memnuniyet, çekicilik) altında toplanır. Bu çalışmada fiziksel ve dijital ürünlerin oluşturduğu çoklu ürün ekosistemlerinde, bir ürünün birden fazla arayüz ile kullanımınındaki kullanıcı deneyimi incelemek amaçlanmıştır. Gündelik hayatta kullanım sıklığı yüksek ve artık bağlantı teknolojileri ile akıllı versiyonlarının kullanımı artan banyo baskülü kategorisi ürünlerinden, Bluetooth bağlantılı banyo basküllerinde kullanıcıların ürün ve aplikasyon sistemi ile deneyimleri incelenmiştir. Literatür araştırması doğrultusunda bir kullanıcı deneyimi araştırması düzenlenmiştir. Ürünün hedef kitlesine uygun katılımcılar ile bir saha çalışması yürütülmüştür. Ürün kullanım senaryosu dahilinde saha-kullanılabilirlik testi ve derinlemesine görüşmelere dayanarak kullanıcı ve ürün ekosistemi arasındaki etkileşimi ve kullanıcı deneyimi incelenmiştir. Kullanılabilirlik testi içerisinde kullanıcı deneyimi soru seti ve kullanılabilirlik anketlerine başvurulmuştur. Araştırma ve analiz için kullanılan yöntem ve teknikler ilgili bölümlerde açıklanmış olup elde edilen bulgular ilgili başlıklar altında sunulmuştur. Çalışmanın sonucunda ise bir çoklu ürün ekositemi örneği olarak ele alınan Bluetooth bağlantılı basküllerde kullanıcı deneyimi araştırma sonuçları kullanıcı ile ilişkili, içeriksel ve durumsal temalar altında ayrı ayrı ele alınmıştır
-
ÖgeDesign Driven Strategic Renewal: Development of Strategic Design and Design Management Capabilities in The Turkish Ceramic Sanitary Ware Industry(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016) Topaloğlu, Fulden ; Er, Özlem ; 439651 ; Endüstri Ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsKüreselleşme, teknolojinin her geçen gün artan hızı, artan ürün ve hizmet çeşitliliği ve yükselen tüketici beklenetileri gibi dinamikler karşısında kurumlar, farklılaşmış, yenilikçi, gelişen bağlam, ihtiyaç ve isteklere ayak uydurabilen ve böylece tüketici gözünde daha yüksek değer oluşturabilen ürün ve hizmetler yaratabilmenin yollarını arıyor. Günümüzün rekabet ortamını tanımlayan bu karmaşık ve talepkar koşullar, firmaların dikkatlerini, yenilik üretmeye ve ticari sonuçları iyileştirmeye yardımcı olan önemli bir beceri olarak tasarıma yöneltmelerine neden olmakta. Bu koşullar, tasarımın, yenilikçiliği, firmaların rekabet gücünü ve ticari performansını arttırmadaki rolüne dair gitgide artan bulgularla birleştiğinde, çok farklı sektörlerden ve farklı büyüklükteki firmaların, tasarımı firma stratejilerine ve ürün geliştirme süreçlerine daha fazla entegre etmeye başladığına şahit oluyoruz. Ama altı çizilmesi gereken çok önemli bir nokta, tasarımın firma hedeflerine katkı sağlayabilmesi için sadece tasarıma yatırım yapmanın ve tasarım aktiviteleri yürütüyor olmanın yeterli olmadığı. Tasarımın firmaya sunabileceği farklı katkıları elde edebilmek için firmalar, öncelikle tasarımı etkili bir şekilde yönetmeliler. Bu konuda yapılan teorik ve ampirik çalışmalar, tasarım yönetiminin, tasarım projelerinin etkinliğini ve tasarımın ticari performansı arttırmadaki rolünü belirleyen çok önemli bir faktör olduğunu göstermekte. Etkili tasarım yönetimi pratikleri ise, en önce tasarımın firma stratejileriyle bağlantısının doğru bir şekilde kurulması ve tasarımın, kurumsal hedefler, farklı firma stratejileri ve genel endüstri bağlamı çerçevesinde nasıl kullanılacağının tanımlanması ile başlıyor. Tasarım yönetimi literatürünün genel bir incelemesi, tasarım yönetimi altındaki bu stratejik düzeydeki sorumlulukların gittikçe daha fazla önem kazandığını göstermekte; ve tasarım kaynaklarının, projelerinin ve süreçlerinin yönetilmesinden önce, tasarım ve firma stratejisi arasındaki bağlantının kurulmasına yönelik bu sorumlulukların etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizmekte. Bu temellerden yola çıkılarak bu çalışma, tasarım yönetimi becerilerine odaklanmakta ve özellikle stratejik seviyedeki tasarım yönetimi becerilerinin gitgide artan önemini dikkate alarak, tasarım yönetimi becerilerinin nasıl değerlendirilebileceğini incelemekte. Tasarımın kurumlar içinde nasıl yönetildiğini; tasarımı yönetmek için kullanılan sistem, süreç ve kaynakları; ve firmaların, var olan tasarım becerileri üzerinden, tasarım, kurumsal hedefler ve firma stratejileri arasındaki bağlantıyı nasıl kurduklarını anlamaya çalışmakta. Bu çalışma, iki ana aşamada gerçekleştirildi. İlk aşamada, araştırmanın ampirik fazında kullanılacak kavramsal çerçevelerin oluşturulması amacıyla, tasarım, tasarım yönetimi ve stratejik yönetim literatürünün kapsamlı bir incelemesi yapıldı. İlk fazdaki bu teorik çalışma sonucunda, firmaların sahip olduğu tasarım yönetimi becerilerinin sistematik ve detaylı bir incelemesi ve değerlendirmesinin yapılmasını sağlamak için, Design Management Audit Framework (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi) adında, yeni bir araç geliştirildi. Bu araç, var olan tasarım ve tasarım yönetimi denetim araçlarının odaklandığı daha geleneksel, ve planlama, süreç, kaynak ve kültür odaklı beceri ve sorumluluklara ek olarak, stratejik seviyedeki tasarım becerilerinin ve sorumluluklarının incelenmesini de mümkün kılmakta. Dolayısıyla, mevcut denetim araçlarının, son dönemde tasarım yönetimi ve stratejik yönetim literatüründe ortaya çıkan yeni bilgiler ve görüşler ışığında güncellenmesini ve geliştirilmesini sağlamakta. Bunlara ek olarak, Design Management Audit Framework (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi), tasarım için araştırma, tasarım entegrasyonu, tasarım için eğitim ve gelişim gibi, mevcut tasarım ve tasarım yönetimi araçlarında incelenmeyen önemli tasarım yönetimi becerilerinin incelenmesine olanak vererek, var olan araç ve çerçevelere başlıca geliştirmeler sunmakta. Çalışmanın ikinci ve ampirik aşamasında ise, firmalardaki tasarım yönetimi becerileri, Türkiye seramik sağlık gereçleri sektöründe faaliyet gösteren üç büyük ölçekli üretici üzerinde gerçekleştirilen vaka çalışmaları üzerinden incelendi. İlk fazda geliştirilen Design Management Audit Framework (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi), bu vaka çalışmaları içinde, temel analitik çerçeveyi oluşturacak şekilde kullanıldı. Vaka çalışmaları, firmalardaki tasarım yönetimi becerilerinin değerlendirilmesine ek olarak, bu firmaların özellikle stratejik düzeydeki tasarım yönetimi becerilerini nasıl geliştirdiğine; tasarım çalışmalarıyla firma stratejileri arasındaki bağlantıyı, hangi kurumsal sistemler ve yöntemler üzerinden, ne şekilde kurduklarına; ve stratejik seviyedeki tasarım becerilerinin geliştirilmesinde karşılaşılan temel destekleyici ve engelleyici faktörlerin neler olduğunun anlaşılmasına odaklandı. Ampirik çalışmaların seramik sağlık gereçleri sektöründen firmalar bağlamında yürütülmesinde birkaç önemli neden rol oynadı. Bunlardan ilki, seramik sağlık gereçleri sektörünün, Türkiye'de tasarım ve tasarım yönetimi becerilerinin edinilmeye başlandığı ilk sektörlerden biri olmasıdır. Ayrıca bu sektör, Türk ekonomisinin en eski ve en güçlü sektörlerinden biri olarak, ulusal sanayi stratejileri ve kalkınma planlarında önemli bir yere sahiptir. Daha da önemlisi, 2000'lerin ortalarından itibaren, bu sektördeki bazı firmaların art arda önemli stratejik yenilenme süreçlerine girdikleri; ve bu süreç içinde, tasarımın firma ve marka stratejilerine entegre edilmesi, tasarım yönetimi becerilerinin geliştirilmesi ve tasarım yatırımlarının arttırılması gibi konulara odaklandıkları gözlemlenmektedir. Bunlara ek olarak, Türkiye seramik sağlık gereçleri sektörünü ve dünya seramik sağlık gereçleri sektörünündeki rekabet koşullarını inceleyen raporlar, tasarım ve tasarım tahrikli yeniliğin, ürünlerdeki katma değeri ve firmaların rekabetçiliğini arttırmada son derece önemli beceriler olduğuna işaret etmektedir. Bütün bu nedenler, bu sektörün tasarım yönetimi becerilerinin araştırılması için önemli bir saha olduğunu göstermektedir. Çalışmanın bulguları, firmalarda tasarım yönetimi becerilerinin ilk defa oluşturulmasındaki tetikleyici nedenlerin farklılık gösterebilmesine rağmen, stratejik düzeydeki tasarım yönetimi becerilerinin geliştirilmesinin ve tasarım ve firma stratejileri arasında artan bir entegrasyonun sağlanmasının, firmalarda başlıca stratejik yenilenme ve kurumsal dönüşüm çalışmaları kapsamında başlatıldığını göstermektedir. Bu firmalar, tasarımı daha güçlü bir şekilde firma stratejilerine entegre etmeye ve stratejik tasarım yönetimi becerilerinin geliştirilmesine, kurumsal stratejilerinde yaptıkları, odak pazarın tamamen değiştirilmesi, küresel pazarları hedefleyen marka geliştirme stratejisine geçiş, marka mimarisinin ve ürün yönetimi stratejisinin yeniden yapılandırılması gibi, büyük çaplı değişiklikleri desteklemesi amacıyla odaklanmaya başlamışlardır. Bunlara ek olarak çalışma, tasarım yöneticilerinin strateji oluşturma ve iş planlaması süreçlerine katılımlarının; firma içinde stratejik düzeyde tasarım yönetimi sorumluluğunun atanmasının; ve bağımsız bir tasarım bölümünün oluşturulmasının, tasarım ve kurumsal stratejiler arasındaki bağlantının sağlanmasında kullanılan temel yollar olduğuna işaret etmektedir. Bulgular, bu süreçteki temel destekleyici faktörlerin, tasarımın uzun vadeli bir hedefle ilişkilendirilmesi; üst yönetimin tasarım için gösterdiği ve devamlılık gösteren destek ve bağlılık; tasarım ve temel fonksiyonel bölümler arasında iletişim ve koordinasyonun geliştirilmesi ve kurum içinde tasarıma dair farkındalık ve kültürün arttırılmasına odaklanılması olduğunu göstermektedir. Bu süreç içinde, firmaların karşılaştıkları temel zorlukların ve engelleyici faktörlerin ise kurumsal yapıda tasarım bölümünün etkili bir şekilde konumlandırılması; stratejik düzeydeki tasarım yönetimi sorumluluklarının atanması; geri kalmış pazarlama becerileri ve kurumsal kültür olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu tez mevcut literatüre 3 temel konuda katkı sağlamaktadır. Bunlardan ilki tasarım, tasarım yönetimi ve stratejik yönetim literatürünün kapsamlı bir incelemesi sonucu tasarımın kurumlardaki farklı ve geniş çaplı işlevlerini gösteren yeni, bütünleştirici bir model geliştirilmiş olmasıdır. İkinci temel katkı, tasarım alanında çalışanlar, tasarım yöneticileri, kurumlar ve araştırmacılar tarafından kurumsal tasarım becerilerinin değerlendirilmesinde kullanılması için yeni ve kapsamlı bir araç olarak Design Management Audit Framework'ün (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi) geliştirilmiş olmasıdır. Üçüncü temel katkı ise, Türk seramik sağlık gereçleri sektörünün en önemli 3 firmasının sahip olduğu tasarım yönetimi becerilerinin, bu firmalarda stratejik seviyedeki tasarım yönetimi becerilerinin nasıl geliştirildiğinin ve bu süreci etkileyen destekleyici ve engelleyici faktörlerin detaylı bir şekilde ortaya koyulmuş olmasıdır. Sonuç olarak bu tez, tasarımın stratejik olarak yönetilmesi için gerekli kurumsal becerilerin geliştirilmesine yönelik teorik ve ampirik bilgi sunmaktadır.
-
ÖgeDesign research for an intimate experience: A study on menstrual products and practices(Institute of Science and Technology, 2018-12-11) Efilti, Pelin ; Öğüt, Şebnem Timur ; 502151928 ; Industrial Product DesignThe perception of menstruation is now considered an issue of women's health and well-being; also, it is dealt through the particular gender-based movements in a broader scale. However, women still camouflage their menstrual experiences and products in most cultures in order to be included fully in social life. To understand the underlying complex needs, attitudes and motives behind this phenomenon may lead to the development and design of better solutions, products and/or services. The study aims to design a research methodology to be used/developed for exploring an intimate experience; menstruation, also to interpret this knowledge to reveal design criteria. To determine the appropriate research approach exploratory studies were conducted. In this study, cultural probes and virtual research techniques were performed as exploratory methods that were used to discover menstrual practices of young women. The feedbacks of these exploratory studies fed the research methodology with both informative and generative ways. Unlike probe study and ethnographic approach, more secured and empathetical interaction between participants and researcher was imperative to eliminate the sensitive characteristics of menstrual activities and to explore design criteria for these intimate experiences. Constitutively, a main research approach was developed on an interactive setting that enables experience and idea sharing strategies about menstruation. The main research focuses on particular research tools and methods devised to explore the menstrual practices of young women aged between 18 and 24. Main research study was performed in six sessions with twelve voluntary female participants who were industrial product design students. Each session was conducted with two female participants, a pair of close friends. The deliberate choice of conducting the research with close friends was to use their proximity as a trigger to share their memories. The design of research is constructed on a generative basis. Thus, a generative research setting reminding intimate acts around menstruation was built with visual and physical tools to inspire participants to talk, write, draw and solve their problems about menstruation. These conceived tools were used as catalyst to think and prompt the participants to talk about menstruation and menstrual practices. Briefly, through the familiar interaction of the participants with the help of devised tools and methods, the researcher overcame the unspoken nature of the subject and was able to explore menstrual practices via the participants' memories. Following the verbatim documentation of participants' narratives, the transcribed data was examined in detail using the procedures of grounded theory in order to conceptualize the narrations and draft works of participants to derive design criteria for menstrual problems. With the help of the procedures of grounded theory, the data collected from the participants broken down in detail and grouped with reference to similar patterns. At the end of this integration process, five head codes were emerged as "tactics", "limitations", "failures", "social codes", and "improvements". The categories interpreted as design criteria that have a potential to foster design input were shaped under these headings. Besides, they provided a holistic comprehension about research subject by virtue of mapping the relations between menstrual problems and solutions. Lastly, to picturize the information flow from defined criteria to design activity, emerged head codes and categories were combined and interpreted within the frame of Norman's (2004) processing levels. Through this interpretation, a guiding map about the research subject was visualized for designers; also this mapping eased to be made deductions about the content of research. At the end of mapping process, some deductions were build around the research subject. First, the narrations of participants provide to reveal certain "proportional analogies" about the appearance of menstrual products according to visceral level. In the behavioral context, it has been deduced that women redesigned the product experience according to their needs by making some adaptations and implementations on menstrual products. It was also understood that menstrual practices were performed invisibly behind the other experiences. At the cognitive level, it was revealed that menstrual experiences were taken shape in compliance with cultural and religious conventions. This argument was conceived as the central theme of the research; it has been observed that it affects inferences at visceral and behavioral levels.
-
ÖgeDuygusal Dayanımlı Objeler Olarak Eklemeli Üretim İle Üretilmiş Ürünler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-07-13) Uygun, Selin ; Kaya Pazarbaşı, Çiğdem ; 10117262 ; Endüstri ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsBu çalışma, eklemeli üretim yöntemi ile kullanıcıları tarafından üretilmiş olan ürünlerin, kullanıcıları için duygusal dayanımlı ürünler olup olmadığını araştırmaktadır. Aynı zamanda, bu çalışmada, ürünün kullanıcı tarafından üretildiğinde fazladan bir değer kazandığı öngörülmüş ve tartışılmıştır. Bu bağlamda, eklemeli üretim yöntemi ile kullanıcıları tarafından üretilmiş olan ürünlerin, üretimi sırasında bir değer kazandıkları önerilmiş ve bu değerin, ürünün duygusal dayanımlı olmasına bir katkısı olup olmadığı tartışılmıştır.
-
ÖgeDuygusal Değer Bağlamında Kullanıcı Merkezli Yaklaşımların Endüstriyel Tasarım Eğitiminde Tasarım Sürecine Etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-06-30) Taştan, Nehir ; Timur Öğüt, Şebnem ; 10041138 ; Endüstri ürünleri Tasarımı ; Design of Industrial ProductsGünümüzde bireylerin sosyo-kültürel değer yargılarında yaşanan değişikliklerle birlikte toplum ve bireylerin ihtiyaç ve beklentileri de üretim odaklı kaygılar yerine bilgi, deneyim ve yaratıcılığa doğru değişim göstermektedir. Bu değişimlerle birlikte bireylerin entelektüel, deneyimsel, duygusal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayarak, temel ihtiyaçların ötesine geçen ürün, servis ve hizmetlere yöneldiği görülmektedir. Toplum ve bireylerin değer yargılarında gerçekleşen bu değişimler tasarım dünyasını da etkilemiş ve kullanıcının ürün tasarımında daha merkezi bir rol aldığı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Güncel yaklaşımlarla birlikte kullanıcının somut ihtiyaçlarının araştırılmasının ötesine geçilerek, soyut ihtiyaçları da tasarımı şekillendirmeye başlamıştır. Tasarım literatüründe 2000'li yıllarda Tasarım ve Duygu Konferanslarıyla (Design and Emotion Conference) birlikte hız kazanan çeşitli araştırma ve uygulamalar dikkat çekmektedir. Bu çalışma ve uygulamalarla kullanıcıların ürünlerle yaşadığı deneyimler ve ürünlerin kullanıcılarda neden olduğu duygulara yönelik duygusal tasarım yaklaşımları geliştirilmiştir. Bu alanda yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan duygusal tasarım yaklaşımı da kullanıcının ürün etkileşimi sonucunda deneyimlediği duyguları, duyguların ortaya çıkmasına neden olan süreçleri ve bu duyguların birey ve ürün üzerindeki etkilerini incelemektedir. Daha genel anlamda; duygusal tasarım yaklaşımı duyguları tasarım sürecinde odaklanılması gereken önemli bir faktör olarak ele almaktadır. Profesyonel tasarımcılar kendileri dışındaki bireyler için tasarım çözümleri üretirler. Bu tasarım önerilerinin başarısı; tasarımcının kullanıcının ihtiyaçlarını anlayabilmesine ve bu ihtiyaçlara yönelik uygun tasarım önerileri geliştirebilmesine bağlıdır. Dolayısıyla tasarımcıların kullanıcıların yaşadığı problemleri, bilişsel, fiziksel ve duygusal gereksinimlerini anlaması ve bunlara yönelik tasarım çözümleri üretebilmesi tasarım sürecinde önem kazanmaktadır. Profesyonel tasarımcı olma yolunda Endüstriyel Tasarım eğitimi görmekte olan tasarım öğrencilerinin karşılaştıkları tasarım problemlerine getirdikleri tasarım çözümlerinin başarısı da kullanıcıyla empati kurabilmeleri, onun ihtiyaçlarını anlayabilmeleri ve bu ihtiyaçları tasarım verilerine dönüştürebilmelerine bağlıdır. Tasarım öğrencisinin ürettiği tasarım konseptlerinin kendisi dışında bireyler tarafından kullanılacağının bilincine varması, bu kullanıcılarla birebir iletişime geçerek onlarla empati kurabilmesi ve kullanıcıları tasarım sürecine dahil edebilmesi profesyonel tasarımcı olma yolunda aldığı eğitimde önem kazanmaktadır. Bu tez çalışmasında duygusal değer bağlamında kullanıcı merkezli yaklaşımların endüstriyel tasarım eğitiminde tasarım sürecine etkileri incelenmektedir. Tez çalışması kapsamında yürütülen tasarım çalışmasının altında yatan teorik çerçevenin oluşturulabilmesi amacıyla öncelikle literatür araştırması yapılmıştır. Tez çalışması kapsamında yürütülen araştırma; Endüstriyel Tasarım eğitimi almakta olan tasarım öğrencilerinin tasarım sürecinde kullanıcıya genel bakışını ve kullanıcı araştırma yöntemlerine yaklaşımını incelemeyi, verilen tasarım problemi bağlamında kullanıcıyla birebir iletişime geçerek derinlemesine kullanıcı araştırması yapmalarını teşvik etmeyi, yürütülen araştırmalar sayesinde kullanıcı ile empati kurarak, duygusal tasarım yaklaşımı bağlamında kullanıcı duygularını ve kullanıcının duygusal ihtiyaçlarını tasarım sürecine veri olarak kullanabilmesini; yani kullanıcıdan bilgi ve ilham kaynağı olarak yararlanmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bir başka deyişle yürütülen çalışma; tasarım öğrencisinin tasarım sürecinde kullanıcıya duygusal değer bağlamında kullanıcı merkezli bir bakış açısıyla yaklaşabilmesini, yani tasarım sürecinde kullanıcıya yönelik bütünsel bir bakış açısı geliştirebilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Tez çalışması kapsamında tasarım öğrencileriyle kullanıcıyla empati kurmaya yönelik yürütülen tasarım çalışması; öncelikle Endüstriyel Tasarım eğitimi almakta olan tasarım öğrencilerinin tasarım sürecinde kullanıcıya genel bakışını ve kullanıcı araştırma yöntemlerine yaklaşımını incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın diğer bir amacı ise; tasarım öğrencilerinin verilen tasarım problemi bağlamında kullanıcıyla birebir iletişime geçerek derinlemesine kullanıcı araştırması yapmalarını teşvik etmektir. Tasarım öğrencilerinin yürütecekleri kullanıcı araştırmaları sayesinde kullanıcı ile empati kurarak, duygusal tasarım yaklaşımı bağlamında kullanıcı duygularını ve kullanıcının duygusal ihtiyaçlarını kavramasını ve bu araştırmalardan tasarım sürecinde veri olarak yararlanabilmesini sağlamak hedeflenmektedir. Dolayısıyla araştırmanın bir başka amacı ise; tasarım öğrencisinin kullanıcıdan bilgi ve ilham kaynağı olarak yararlanmasını sağlamaktır. Tez çalışması kapsamında tasarım öğrencileriyle üç haftaya yayılmış bir çalışma yürütülmüş ve bu çalışmada öğrencilerin duygusal tasarım yaklaşımları bağlamında teorik bir çerçeveyi izleyerek, kullanıcılarla bire bir iletişime geçerek kullanıcı araştırması yürütmeleri ve bu araştırmadan elde ettikleri verilerle tasarım sürecini şekillendirmeleri sağlanmıştır. Çalışma sonunda öğrencilerin kullanıcı araştırması öncesi ve sonrasında ürettikleri tasarım önerilerini değerlendirmeleri ve çalışmayı yorumlamaları sağlanmıştır.