FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Şehir ve Bölge Planlaması Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, sadece yüksek lisans düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Başlık ile FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge1980 Sonrası İstanbul Metropoliten Kent Çeperinde Gelişen Lüks Konut Alanlarının Gelişme Süreçleri Ve Kentsel Gelişmeye Etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) İnal, S. Çağdaş Tuba ; Gezici, Ferhan ; Şehir Planlama ; Urban PlanningTüm dünyada yaşanan küreselleşme süreci, Türkiye’yi ve ülkenin en büyük kenti olan İstanbul’u ekonomik, sosyal ve mekansal açıdan etkilemiştir. Özellikle İstanbul’da bazı alanlar bankacılık ve finans hizmetlerinin yer aldığı prestij alanlarına dönüşürken; ekonomik politikalarla büyüyen üst gelir grubuna hitap eden konut projeleri de hızla artmaya başlamıştır. 1980 sonrasının yeni yaşam tarzını oluşturan bu lüks konut projelerinin; yer seçim kriterleri, plan ve gelişme süreçleri ve kent çeperlerindeki gelişim üzerindeki etkileri tezin konusunu oluşturmaktadır. Tezin amacı, İstanbul metropoliten kent çeperinde gelişen lüks konut alanlarının genel özellikleri ile birlikte yer seçim kararlarını ve gelişme süreçlerini inceleyerek bulundukları bölgede oluşan potansiyeli ortaya koymaktır. Metropoliten kent çeperinde, altyapı ve ulaşım olanaklarını geliştirerek bu alandaki gelişmeyi yönlendiren projelerin yerel yönetim ve merkezi idare ile ilişkileri, çevredeki arazi kullanımı ve arazi değerlerine etkileri de tezin inceleme konuları arasında yer almaktadır. Bu bilgilere ulaşmak için kent çeperlerindeki nüfus gelişimi, belde belediyelerinin oluşumu incelenmiş ve lüks konut projelerinin yapımcı firmalarıyla ve firmaların pazarlama ve satış bölümleri ile anket-mülakatlar yapılmış ve değerlendirilmiştir. Sonuç olarak; metropoliten kent çeperinde gelişen lüks konut alanlarının; Yer seçimi ve gelişimi, arazi kullanımı ve ulaşım ilişkilerinden etkilenirken aynı zamanda arazi kullanımı ve ulaşım kararlarını da yönlendirdiği, Hem yatırımcı hem de kullanıcının tercihi ile yeni konut projeleri için çekim unsuru oluşturduğu, Projelerin geliştiği alanların, belde belediyesi olarak Büyükşehir belediyesinden ayrılmasının yatırım sürecini hızlandırdığı ve Lüks konut alanlarının yakın çevrelerinde arazi değerlerini arttırdığı ortaya konmuştur.
-
ÖgeAfet lojistiğinde araç rotalama problemi ve geliştirilen iki aşamalı bir optimizasyon yöntemi ile uygulama(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Bal, Mustafa ; Çelik, Hüseyin Murat ; 634995 ; Şehir ve Bölge Planlama Anabilim DalıGünümüzde mal, hizmet veya insanların bir noktadan başka bir noktaya ulaştırılması faaliyetlerine dahil olan binlerce kuruluş bulunmaktadır. Çağımızın dinamik koşullarından dolayı kuruluşların hedefleri ve kısıtlamaları oldukça değişkendir. Bu kapsamda organizasyonların en çok karşılaştıkları sorunlardan biri de araçların hizmet noktalarına dağıtımı, ulaştırma ve lojistik gibi faaliyetlerinin doğru şekilde yapılamamasıdır. Bu kuruluşlardan biri de acil yardım durumlarında (afet vb. olaylar sonrası yardım hizmetleri) ulaştırma hizmeti veren organizasyonlardır. Bu faaliyetler için tahsis edilmiş araçların bahsedilen konuları gerçekleştirmek için bir rota üzerinden faaliyete geçtikleri andan bu rotayı tamamlama anına kadar geçen aradaki süre düşünülünce harcanan süre miktarı, oluşan maliyetler ile harcamalar ve bu hizmet sonunda elde edilecek fayda bu organizasyonlar için de geçerliliğini korumaktadır. Ulaştırma konusunda rota planları ve rotalama faaliyetleri tüm organizasyonlarda olduğu gibi acil durum hizmetleri (ambulans, kurtarma araçları gibi) kapsamında faaliyet gösteren organizasyonlar için de önemlidir. Afetlerin yol açtığı sonuçlar düşünüldüğünde ulaştırma konusundaki her türlü fayda organizasyonel başarıları artıracağı gibi toplumun da faydasını artırır. Toplumsal fayda aynı zamanda sosyal faydadır. Afetlerin ölümcül etkisini en aza indirme ve afet sonrası iyileştirme ile rehabilite çalışmaları ile sosyal fayda maksimize edilebilmektedir. Bunun için ulaştırma sistemlerinde yer alan her bir aracın afet bölgelerine en kısa sürede ulaşması oldukça mühimdir. Bu önem literatürde de ilk 72 saatlik zaman dilimi içerisinde yardımı ulaştırma şeklinde belirtilmiştir. Aynı şekilde deprem gibi yıkım gücü çok yüksek afetlerde ise ilk 12 saatte yardım hizmetlerinin ulaşması elzem bir konudur. Bu sebeplerden ötürü afet lojistiği için araç rotalarından oluşan bir ulaşım ağ planı oldukça önemlidir. Ulaştırma sisteminde yapılan planlamalar birer çizelgeleme örneğidir ve bu çizelgelemeler de rotalama ile özdeşlik göstererek konunun tamamlayıcısı haline gelmektedir. Araçların optimum rotalara sahip bir ağ içinde hareket etmesini sağlayacak planlama faaliyeti her sistem için uygulama alanı bulabilecek bir konudur ve bu özelliği ile sahip olduğu amaçlarda da çeşitlilik görülebilmektedir. Araç rotalama başlığı altında ulaşılmak istenen amaçlar çeşitlilik göstermektedir ve bunlardan bazıları, yolda harcanan sürenin minimum olması, maksimum müşteriye ulaşabilme, minimum maliyeti sağlama, maksimum karı elde etme ve minimum riske sahip yolların kullanılması gibidir. Bu amaçlar zaman içinde çeşitlenmiş ve daha detaylı hale gelmiştir. Araç rotalama ilk olarak Hamilton'un Halka Teorisi temelli ortaya çıkan gezgin satıcı problemi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Zaman içerisinde de tır taşıma problemi olarak şekillenmiş ve günümüze araç rotalama problemi olarak ulaşmıştır.
-
ÖgeBiyo İktidar ‘gözetim’inde Planlama: Tarlabaşı Kentsel Dönüşüm Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-07-02) Hayal, Seda ; Erkut, Gülden ; 10005495 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBiyo iktidar, kapitalizmle çok iyi çalışan bir iktidar tekniğidir ve bedenleri disipline eden; nüfusları düzenleyen iktidar tekniklerinden daha üst bir yerde konumlanıp her iki tekniği de içinde barındırır. Günümüz iktidar tekniği olarak adlandırabileceğimiz biyo iktidar her zaman ve her yerdedir. Kavramı, üç başlık altında incelemek mümkündür: Nüfus düzenleme, norm/normalizasyon toplumu ve gözetim/gözetleme toplumu oluşturma. İnsanları biyolojik bir tür olarak gören bu iktidar tekniği ile planlamanın ilişkisinin kurulması, yine biyo iktidarın üç bileşeni üzerinden kurgulanmaya çalışılmıştır. Kent planlamanın pek çok alanda kavramsal olduğu kadar; uygulama anlamında da biyo iktidarla kesiştiğinden söz etmek mümkündür. Planlama, nüfus hareketlerini yönlendirici özellikleri ile insanları yığınlar halinde hareket ettirebileceği gibi; üst ölçekten gelen kararlarla doğrudan kent mekanını etkileyebilecek bir araç olabilecektir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde geç gelen sanayileşmeyle birlikte başlayan göç hareketleri ve gecekondulaşmayla ortaya çıkan çarpık kentleşmenin sonucu olarak, günümüzde gittikçe popülerleşen kentsel dönüşümle ‘planlama’ yapılmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda yaşanan planlama süreçlerinin de doğrudan biyo iktidarla ilişkisinin ortaya konmasının anlamlı olduğundan bahsedilebilecektir. Gerek kent planlama süreçleri; gerek kentsel dönüşüm konusu özelinde, yaratılmaya çalışan norm/normalizasyon toplumunun izlerine rastlamak söz konusudur. Kentsel ayrışma, sosyal ve fiziksel olarak ayrışma olarak değerlendirildiğinde, bu süreçlerin bazen planlama ile başladığından; kimi zaman da planlama sebebi olarak gösterilecek başlıklar olduğundan bahsetmek mümkündür. Dışlanma ya da kent mekanının eşit kullanılamaması gibi konular, toplumda yer alan dezavantajlı olarak adlandırabileceğimiz grupların yaşadığı mağduriyetin konusudur. Bu topluluklar ya da bireyler normalizasyon toplumunun dışında kalmamak için çabalamak durumundadırlar. Dışlanmamak için ya kimliklerini saklamak ya da ‘normal’ bir hayata geçmek zorunda kalmaktadırlar. Gözetim/Gözetleme toplumunun yaratım sürecinde ise, Panopticon hapishane modelinin yaratılmak istenen toplum modeline dair söz söylediğinden bahseden Foucault’dan hareketle, kent mekanı değerlendirilmeye çalışılmıştır. Kentlerin gözetimi, gerek kamu kuruluşları; gerekse özel sektör tarafından kullanılan kameralandırma sistemiyle sağlanmaktadır. Bunun dışında gözetleme ile sağlanan bilginin kentlerde yarattığı iktidar, planlamaya girdi sağlamaktadır. Bilginin nesnesi olan insanlar kimi zaman gözetlenme duygusuyla kendi kendini denetlemek ve normalizasyon toplumuna katılmak zorunda kalmaktadır. Bu noktada, gözetleme ve normalizasyon toplumunun birbirleri ile olan yakın ilişkisine dikkat çekmek yerinde olacaktır. Kent mekanının günümüz normlarına göre boş zamanlarda gidilmesi gereken alışveriş merkezleri, çalışılması gereken iş kuleleri, yaşanması gereken güvenlikli kapalı siteler vb. alanlarda hem normalizasyon toplumu oluşturularak insan yığını düzenlenmektedir; hem de tüm bu mekanlarda bireyler gözetlenerek disipline edilmektedir. Kentsel dönüşüm özelinde konu ele alınırken de, aslında planlama ve biyo iktidarın bağı konusunda tespiti yapılan birçok kalemden bahsedilebilecektir. Nüfus düzenleme konusunda kitlesel göçler, zorunlu göçler ile başlayan insan yığını hareketlerinin; yerinden etmelerle tekrara düştüğünden bahsedebiliriz. Bunun dışında kentsel dönüşümle yerinden edilenler için biçilen TOKİ evlerinin, yaratılmak istenen normalizasyon toplumu açısından ele alınması da anlamlı olmaktadır. Bir diğer açıdan baktığımızda, kentsel dönüşümle kentsel ayrışmanın çok daha üst perdelere çıktığından bahsetmek mümkün olacaktır. Bu noktada rant elde edilen kent merkezlerinde, bir insan türünün bir diğer insan türüne tercih edilmesi söz konusudur. Kentsel dönüşüm öncesinde, alanda yapılan araştırmalarla alanın kullanıcılarının bilginin nesnesi haline geldiğine dair değerlendirme yapmak mümkündür. Bunun dışında, kentsel dönüşüm sonrasında yeni oluşturulan mekanların ise yine günümüz normlarına uygun ve kameralı sistemlerle inşa edilmesinden de gözetim toplumunun yaratımı olarak bahsedilebilecektir. Tarlabaşı Kentsel Dönüşümü’nün konu bağlamında ele alınması, alanın kent merkezinde olması; tarihi ve özel bir dokuya sahip olması açısından önemlidir. Dönüşüm süreci öncesi ve sonrası olarak iki dönemde biyo iktidarla ilişki kurulabilecektir. Bu bağlamda, dönüşümün asıl sebeplerinin başında rant adını görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Bunun yanı sıra alanın kullanıcıları ‘normalizasyon toplumuna’ uygun değillerdir. Mahallede devamlı devriye gezen polis arabaları ve Tarlabaşı Bulvarı üzerinde konumlanan Emniyet Müdürlüğü’nün varlığı ve dönüşüm sürecinin başlatılmasından evvel alanda yapılan araştırmalarla edinilen bilgilerin Panopticon olarak görülebilecek unsurlar olduğundan bahsedilebilecektir. Nüfus düzenleme adına yasal dayanakların üretilmesi; Tarlabaşı yasası olarak da bilinen 5366 sayılı yasanın çıkarılması, buradaki insan yığınını ve tarihi dokuyu istediği gibi şekillendirebilecek araçlara sahip bir planlama iktidarının anlayışıdır. Dönüşümden sonra elde edilecek olan alan biyo iktidar çerçevesinde değerlendirildiğinde; proje alanının kullanıcıları tamamen değişecektir. Süreç, yönetim eliyle gerçekleştirilen mutenalaştırma olarak da okunabilecektir: Alanda sosyal bir dönüşüm gerçekleşecektir. Diğer bir önemli nokta; alanın tarihi, koruma altında olan dokusu özelliğini kaybedecek ve fonksiyonel olarak da günümüz ‘normal’ini yansıtacak olan butik oteller, alışveriş merkezleri, ofis alanları, rezidanslar olarak kendini gösterecektir. Ayrıca, tüm bu yeni alanlarda kameralı bir gözetleme sistemi yer alacaktır. Genel olarak fiziki dokusundan sosyal yapısına kadar alanda ciddi bir değişim olacaktır. Ortaya konan bu ilişki ağı sonucunda, iktidar ile kendi yarattığı direniş mekanizmalarının ilişkisi önemli olacaktır. Kentsel müdahalelerde, toplumsal farkındalık ve hak talebi önem taşımaktadır. Bu çerçevede, toplumun kentsel muhalefet algısı taşımasına ihtiyaç duyulmaktayken; kent planlamanın en önemli direniş mekanizmaları olarak da iki kavram öne çıkmaktadır: Kamu yararı ve planlamada katılım. Bu iki ana eksende kent planlama değerlendirildiğinde, her alanın biricikliği ve korunması gereken değerlerine karşı hassas bir yaklaşım; kentsel dönüşüm değerlendirildiğinde ise, alanının kullanıcılarının katılımı ile gerçekleştirilen ‘yerinde dönüşüm’ kavramının ele alınmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Biyo iktidarın biyolojik bir tür olarak gördüğü insanların, kent mekanındaki ‘değer’inin planlama açısından bir girdi olması gerekmektedir. Kentler, insanlar için ve insanlarla vardır; insanı sosyal etkileşimleri olan, kültürleri oluşturan ve fiziki çevrede ‘yaşayan’ varlıklar olarak kabul eden planlama anlayışıyla şekillendirilmelidir.
-
ÖgeÇocukların Kentsel Korumaya Katılımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-09) Sağlam, Cansu ; Zeren Gülersoy, Nuran ; Şehir Planlama ; Urban PlanningKültürel değerlerin zenginliği açısından dünyanın en önemli coğrafyasında yer alan ülkemizde bu değerlerin korunmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Tarihi çevreler günümüzde bakımsızlık, terk edilme, rant baskısı gibi çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Kimi kent dokuları terk edilip yıkılmaya mahkum edilirken, kimi kent dokuları yeni imar ve bayındırlık isteklerine boyun eğmek zorunda kalmakta ve tarihi doku değişip yok olmaya mahkum edilmektedir. Bu noktada, tarihi dokuyu oluşturan bileşenlerin sürekli bakımını sağlamak, tahribini en aza indirecek çözümler üretmek ve bu amaca hizmet edecek en iyi koruma politikasını saptamak kültürel mirasın yaşamı açısından önem kazanmaktadır. Özellikle tarihi çevrede yaşayanların bu çevreyi tahrip etmeden geleceğe aktarmalarını sağlayacak istek ve biliçte olmaları gerekmektedir. Bunun için gerekli olan çözüm temel eğitimde yani çocukluk döneminde başlamalıdır. Bu tez çalışması kapsamında; tarihi çevrelerin korunmasında sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla çocuk katılımı üzerinde durulmuş, çocukların böyle bir konuda görüşlerini hangi yollarla ifade edebilecekleri araştırılmış, onları bunaltmadan nasıl bir süreç takip edilmesi gerektiği anlatılmıştır.
-
ÖgeDemokratik Yerinden Yönetim Anlayışı Diyarbakır Sur Belediyesi Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-03-02) Laçin, Ayşegül ; Berköz, Lale ; 424793 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu yüksek lisans tezi kapsamında yerel yönetimlerin tarihsel arka planı çizilerek, yerinden yönetim modelinin Türkiye’de uygulanabilirliği konusunda tartışılmıştır. Dünyadan farklı örnekler ve Türkiye’den Fatsa örneği ile çalışmanın kuramsal boyutu geliştirilmiştir. Demokratikleşme, sivil toplum ve katılım kavramları ele alınarak yerinden yönetimin çok aktörlü yapısı aktarılmıştır. Sivil toplum, katılımcılık ve çeşitli toplumsal taban hareketleri aktarılarak yerel yönetimlerin paydaşları incelenmiştir. Araştırmanın alan çalışması bölümünde Diyarbakır Sur Belediyesi’ne ait bilgiler yerinde yapılan incelemeler sonucu edinilmiştir. Araştırma sonucunda, Diyarbakır Sur Belediyesi örneğinin gerek bölgesel, gerekse yerel eşitsizliğin giderilmesi açısından, önemli bir noktada olduğu gözlenmiştir. Yoğun göçün Diyarbakır’da en fazla hissedilen alan olduğu Sur İlçesi, yerinden yönetim modeli ile kentsel dinamikleri canlı tutabilir. Böylelikle yetkiler genişlerken, kendi bütçesini kendi ihtiyaçları doğrultusunda, kentsel yerel dinamiklerle katılımcı bir politika izleyen bir yaklaşıma ulaşılabilir.
-
ÖgeDoğal Ve Kentsel Sit Alanlarında Kültür Turizmi Ve Yönetimi Boğaziçi- Arnavutköy Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Abacılar, Pınar ; Zeren Gülersoy, Nuran ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışma; doğal ve kentsel sit alanlarında “kültür turizmi” işlevinin dünya genelinde gelişen bir kavram olarak uygulanış biçimi ve etkilerini kapsamaktadır. Tarihi alanların kullanılırken korunmasını sağlamada alan yönetimi kavramının yeri özel olarak ele alınmıştır. Bu amaç için temel araçlar olarak kullanılan “turizm yönetim planları” bu çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Turizm yönetim planlarının gerekliliğinin vurgulanması ve ülkemizde eksikliği duyulan koruma alanlarında kültür turizmi yönetimi kavramının daha iyi algılanabilmesi amacıyla gerekli kavramsal çerçeve ortaya konmuştur. Tarihi alanların korunması için alan yönetimi ve turizm yönetim planlarının gerekliliğini vurgulamak adına da Boğaziçi- Arnavutköy alanı üzerinde yönetim modeli oluşturulmuştur. Bu model üzerinde kültür turizmi yönetiminin gerçekleştirilebilmesini sağlayacak etkin ve başarılı bir yönetim planının nasıl olması gerektiği şekillendirilmiştir. Bu model aracılığıyla turizm yönetim planlarının öneminin vurgulanması ve bu konu üzerindeki diğer çalışmalar için örnek oluşturulması amaçlanmaktadır.
-
ÖgeDönüşen kentlerde değişen gündelik hayat: Esenler havaalanı mahallesi, İstanbul(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Tekçe, Özge ; Günay, Zeynep ; Şehir Planlama ; Urban Planningİstanbul, kentsel mekânsallığın her metrekaresinde dönüşüm baskısına maruz bırakıldığı bir kentsel gündeme sahiptir. Dönüşümle birlikte ortaya çıkan yeni durum kentsel dokunun yıkım ve yeniden inşa sürecinin bir parçası olarak yeniden üretilmesi yanında, değişen ekonomik ve sosyo-politik konjonktürle birlikte kentsel mekânı mülkiyet yapısının yeniden tanımlanması, yerinden edilme, ayrıştırma ve soylulaştırma gibi sorunlar çerçevesinde toplumsal bir mücadele alanı haline getirmektedir. Modern zamanların, 'sıradan' insanların gündelik hayatlarını mekanize bir sistem içerisinde öğütmesi sonucu, bireyin var olamadığı yeni kent mekânları oluşmaktadır. Kentlerin hızla dönüşümü, kent ve toplum arasındaki bağı kopartmakta, kentsiz toplumlar ve toplumsuz kentler ortaya çıkmaktadır. Toplumsal mücadelenin odağında da, yaratılan yeni mekânsallık ve bu mekânsallığa bağlı belleğin göstergesi ve bireyin mekânla kurduğu özgün ilişkinin anlatısı olan gündelik hayat anlatılarının yeniden üretimi bulunmaktadır. Mekânı toplumdan, toplumu da mekândan koparan neoliberal kentleşme politiğine karşı, toplumun ve mekânın bütüncül ve birbirine bağımlı değişkenler olarak irdelenmesine olanak tanıyan gündelik hayat konusu, toplumun her geçen gün ayrıştığı ve katmanlaştığı dünya düzeninde akıp geçen yaşamın insani yüzü olması sebebiyle önemlidir. Bu bağlamda bireyin görmez kılındığı, dönüşümün politik, ekonomik ve yeni artı değer yaratılmasına dair kaygılar altında kurgulandığından araştırma, bireyin gündelik hayatına odaklanarak bir ailenin hikâyesini dinleyerek ve hissederek süreci deneyimleme ve sorgulama vaadiyle yola çıkmaktadır. Bu kapsamda araştırma, Esenler Havaalanı Mahallesi'nde yaşayan bir ailenin gündelik hayatına dair bir anlatı kurarak, kentsel dönüşümün gündelik hayat pratiğine etkisi üzerine eleştirel bir perspektif ortaya koymayı amaçlamaktadır. Belirtilen amaç doğrultusunda, araştırmanın hedefleri: Neoliberal kentsel gündem çerçevesinde mekân, toplum ve gündelik hayat ilişkisini tartışmak; Türkiye'de dönüşüm odaklı kentleşmenin ve mekânsallığın gündelik hayat pratiklerine etkisini sorgulamak; ve etnografik araştırma sürecinin bir parçası olarak gündelik hayat anlatı araştırmalarına odaklanmanın kentleşme politiği ve pratiği için önemini anlamlandırmaktır. Amaç ve hedefler doğrultusunda "dönüşümle birlikte yeniden üretilen mekânların, bireylerin gündelik hayat pratikleri üzerine etkisi nedir?" temel sorusuna yanıt arayan araştırma 6 bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, araştırmanın problemini, amaç ve hedefleri ve araştırma sorularını tanımlamaktadır. Araştırmanın amacına ulaşmak üzere, araştırma yöntemi ve strüktürü bu bölümde kurgulanmaktadır. İkinci bölümde ilk olarak dönüşen kent ve mekân konusu irdelenerek, toplumun dönüşen varlığını algılayabilmek adına öncelikle onu etkileyen değişkenlere odaklanmak gerektiği düşüncesiyle mekânın dönüşüm baskısı ve dönüşüm sürecinde ortaya çıkan kavramlar tartışılmaktadır. İkinci olarak ise, dönüşen kentte gündelik temsilleri irdelenerek mekânın gündelik hayat ve toplumsal yapı üzerindeki etkisi irdelenmektedir. Toplumun kendi içerisindeki var olan dengesi ve düzeni üzerinde ortaya çıkan baskılar bu bölümde değerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde, uluslararası literatürde değerlendirilen mekân, toplum ve gündelik hayat ilişkilerinin Türkiye'ye yansımaları sunulmaktadır. Bölümde mekânın dönüşümüne bağlı olarak etkilenen toplum yapısına odaklanılması nedeniyle Türkiye'de kentsel dönüşüm süreci dört dönemde irdelenmekte, bu dönüşümün birey ve toplumsal yapı üzerindeki yansımaları tartışılmaktadır. Türkiye kentleşme sürecinde mekânın dönüşümünü konu alan bölümde, bireyin yaşamsal faaliyetleri üzerindeki dönüşüm baskısıyla beraberinde ortaya çıkan yeni kavramlar ve bu kavramların bireyin gündelik hayatı üzerindeki baskısına odaklanılmaktadır. Dördüncü bölüm, Esenler Havaalanı Mahallesinde gündelik hayat anlatısına odaklanan araştırmanın yöntemini konu almaktadır. Yöntem olarak, geleneksel sosyal davranış temellerine inerek, sosyal davranışlara odaklanan 'narrative' veya 'life histories' olarak adlandırılan gündelik hayat anlatılarından beslenen etnografik yaklaşımlar benimsenmektedir. Araştırmanın temelini, gündelik hayatın doğrudan gözlemlenebilmesine dayalı katılımcı gözlem ve gündelik hayatın anlatılarına dair notlar alınarak, günlük deneyimler üzerine yapılan mülakatların ve sözlü tarihten beslenen hayat öykülerinin derlenmesi oluşturmaktadır. Araştırmanın beşinci bölümünde ise 2012 yılında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli alan ilan edilen, aynı zamanda Türkiye'nin ilk kentsel dönüşüm projesi olan Esenler Havaalanı Mahallesi'ne dair araştırma bulguları sunulmakta; dönüşen kentlerde gündelik hayat deneyimlerinin değişimine odaklanarak bir ailenin anlatıları çerçevesinde dönüşümün gündelik hayatın yeniden üretimindeki etkisi tartışılmaktadır. Bölümün en önemli başlığını oluşturan, mekânın dönüşümüne bağlı olarak değişen gündelik hayat kavramı, ailenin hikâyesi çerçevesinde, tektipleşme, belleksizleşme ve yabancılaşma, bireyselleşme ve yalnızlaşma olmak üzere temelde üç bileşen üzerinden değerlendirilmektedir. Son bölümde ise, araştırma sonuçlarına yer verilmektedir. Mekânın dönüşümü kavramının başat olarak etkilediği bireysel hayatın gündelik hayat çalışmalarında edindiği yerin mekânla bağlantısının kurulması çalışmanın katkısını ortaya çıkartmaktadır.
-
ÖgeDünya Kentleri Ve İstanbul'da Hizmet Sektörünün Özellikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Çakır, Irmak Betül ; Bölen, Fulin ; Şehir Planlama ; Urban PlanningDünyada ulaşım, iletişim ve üretim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte globalleşme süreci başlamış ve yeni bir ekonomik yapı ortaya çıkmıştır. Bu yeni sistemin yönetim ve denetimi, kendi içinde kademelenmiş, işbölümü yapmış, uzmanlaşmış ve işlevleriyle farklılaşmış bir kentler sistemi aracılığı ile yürütülmektedir. Global sermayenin yönetildiği, üretim ve dağıtımın koordine edildiği bu kentler, "Dünya Kentleri" ya da "Global Kentler" olarak adlandırılırlar. Günümüzün değişen ve gelişen koşulları karşısında büyük ve hızlı bir değişimin meydana geldiği, ülkemizin nüfus ve yerine getirdiği işlevler açısından en büyük kenti olan İstanbul, dünyada yaşanmakta olan eğilime paralel olarak faaliyetlerinde uluslararası olma yolunda büyük bir potansiyel taşımaktadır. Yapılan yüksek lisans çalışmasında, İstanbul'un hizmet sektörü analizinin yapılarak diğer dünya kentleri arasındaki durumunun tespiti amaçlanmaktadır. Çalışmanın çıkış noktası, dünya kenti olma eğilimi gösteren İstanbul'un, diğer dünya kentlerinden farklı olduğudur ve kent için yapılan çalışmalara bilimsel bir zemin hazırlayabilmek düşüncesidir.
-
ÖgeGayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının Planlamaya Ve Kentsel Gelişmeye Etkilerinin İrdelenmesi : İstanbul Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özus, Evren ; Ünal, Yücel ; Şehir Planlama ; City PlanningBu çalışmanın sınırları içerisinde mülakat ve doküman tarama yöntemleri kullanılarak yanıt aranmaya çalışılacak olan temel soru şöyle formüle edilebilir: “GYO’lar ile kent arasındaki ilişki planlama çerçevesinde nasıl kurulabilir?” Bu ana sorunun yanıtlanabilmesi için yanıtlanması gereken alt sorular da şöyle sıralanabilir: Türkiye’deki gayrimenkul sektörünün yapısı ve bu yapının içinde GYO’ların rolü nedir? GYO’ların şu an itibariyle ülkedeki işleyişi nasıldır ve bu işleyişin kentler için yarattığı potansiyel ve tehlikeler nelerdir? GYO’ların portföy seçimi ve proje kararları kenti şu ana kadar nasıl etkilemiştir ve planlamayla nasıl ilişkilendirilebilir? Kent yöneticileri ve GYO yöneticileri eşgüdüm içinde çalışabilirler mi? GYO’ların amacı nedir ve bu amaç son yıllarda gündemden düşmeyen kamu-özel ortaklığı çerçevesinde kamu yararına kullanılabilir mi? Bu sorular çerçevesinde gayrimenkul yatırım ortaklıklarının İstanbul’da yaptıkları yatırımlar, planlama ve kentsel gelişme kapsamında incelenerek, GYO – kent ilişkisi kurulmaya çalışılmıştır. Bu ilişkiye ulaşabilmek için, Türkiye’deki gayrimenkul sektörünün yapısı ve GYO’ların bu sektör içerisindeki yerleri belirlenmiş, GYO’ların bugünkü işleyiş mekanizmasının kente olumlu ve olumsuz etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. GYO’ların bugüne dek portföylerine aldıkları projeler planlama ile ilişkilendirilerek, kenti nasıl etkiledikleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre GYO’ların kentsel gelişme ve planlamaya etkileri henüz kayda değer boyutlarda değildir. Etkilerin birkaç istisna dışında planlama açısından olumsuz olduğu belirlenmiştir. Ancak GYO projelerinin gerçekleştirildikleri alanlara dışsal faydalarla birlikte doğrudan ekonomik katma değer sağladıkları da belirtilmelidir.
-
ÖgeGecekondu Alanlarına Yönelik Politika Ve Yasal Düzenlemelerin Bu Alanlar Üzerindeki Etkileri: Kağıthane Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Terzi, Fatih ; Bölen, Fulin ; Şehir Planlama ; Urban PlanningGünümüzde konut sorunu gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun her ülkenin karşılaştığı ve çeşitli politikalarla çözüm aradığı bir olgudur. Gelişmiş ülkelerde, 1980’lerden sonra konut politikalarında kiralık konut, mülk konut, kira ödenekleri ve vergi muafiyetleri gibi farklı yöntemlerle, alternatif konut sunumu sağlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde sosyal konut ve sınırlı sayıdaki kredi uygulamaları çok etkili olamamıştır. Gecekondulara karşı BM ve Dünya Bankasının desteklediği gecekonduların ıslahı ve altyapılı arsa sunma projeleri de çok sınırlı kalmıştır. Türkiye’de gecekondu alanlarının dönüşümü için uygulanan en yaygın yöntem ise bu alanların ıslah imar planı yapılarak dönüşmesini sağlamaktır. Bu tezde ele alınan problem, gecekondu alanlarının iyileştirilmesi amacıyla yapılan düzenlemelerin, yerleşmenin doğal yapıyla uyumunu sağlama, konut ve çevresinin fiziksel koşularını iyileştirme, bölge yaşayanlarının konut sorununu çözme ve düzenleme sonrasında sürdürülebilir yaşam çevreleri oluşturma konularında düzenleme sonrasında ortaya çıkan sorunlara çözüm getirme noktasındaki yetersizliği ve değişim sonrası ortaya çıkardığı olumsuzlukladır. Bu çalışmada kullanılan verilerin bazıları arazi tespit çalışmaları sonucunda, bazıları da kullanıcılarla yapılan anketler sonucunda yapılan değerlendirme yoluyla elde edilmiştir. Coğrafi Bilgi Sistem tabanlı programlarda, alan araştırmasından elde edilen verilerle bir veri tabanı oluşturulmuştur. Daha sonra bu veritabanı ile sayısal haritalar ilişkilendirilerek analiz haritaları üretilmiştir. Bu çalışmada üç önemli sonuca varılmıştır. Bunlardan birincisi, gecekondu alanlarına yönelik olarak yapılan düzenlemelerin neden olduğu doğal yapıya zarar verici gelişme, aşırı altyapı maliyeti ve bu aşırı maliyete rağmen etkili servis hizmetlerinin sağlanamaması nedeniyle sürdürülebilir değildir. İkincisi, hanehalklarının maksimum rant beklentisi ve konut sahibi olma gibi istekleri oldukça yoğun (parselin tamamına yakın) yapılanmalar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca düzenleme sonrasında yerleşmenin fiziksel koşularında da gözle görülür bir iyileşme sağlanamamaktadır. Bunun sonucunda, düzenleme sonrasında yaşanabilir çevre şartlarını sağlamak hayli zor olmaktadır. Sonuncusu, düzenleme sonrasında konut maliyetleri ve kira değerleri yükselmekte ve ödenebilir konutlar üretilememektedir.
-
Ögeİklim değişikliğine uyumda yeşil sertifikasyonların yeri: Kırklareli -TOKİ örneği üzerinden bir değerlendirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-06-15) Begen, Büşra ; Özçevik, Özlem ; 502161830 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningGünümüzde iklim değişikliği kavramı önemi giderek artan ve kentleri tehdit eden çevresel problemlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayi devriminden itibaren, ekonomik ve teknolojik açıdan gelişen kentlerin nüfusu giderek artmış ve bu artışlarla birlikte kentler büyüme göstermiştir. Nüfus rakamlarındaki artışın devam edeceği, 2030 yılına gelindiğinde dünyadaki nüfusun %60'ının yaşam yerinin kentler olacağı öngörülmektedir. 2050 yılındaki nüfusun yaklaşık 10 milyar kişi, 2100 yılına gelindiğinde ise nüfusun yaklaşık 11 milyar kişi olacağı tahmin edilmektedir (United Nations, 2018). Son yıllarda hızlı büyüme ve hızlı nüfus artışı sebebiyle kent ekosistemlerinde yapısal ve çevresel problemler ortaya çıkmaktadır. Dinamik yapıdaki kentler, sanayilerini, ekonomik ve teknolojik altyapılarını geliştirirken, çevresel açıdan zarar görmektedir. Bu zararların günümüzde yarattığı olumsuz etkiler ve gelecekte ulaşacağı kritik boyutlar öngörülerek, özellikle iklim değişikliği konusuna yönelik çözüm arayışları başlamıştır. İklim değişikliğinin etkileri üzerine yoğunlaşan uyum politikaları ile kentlerin daha sürdürülebilir hale getirilmesi gerekliliği giderek önemini artırmaktadır. Sürdürülebilir olma yolunda çeşitli çözümler üreten kentler, bir yandan benimsedikleri sürdürülebilir gelişme hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını test etme ihtiyacı duymaktadır. Bu ihtiyaç sebebiyle, sürdürülebilir gelişimin ölçülmesine yönelik farklı ülkeler tarafından bina bazında sürdürülebilirlik derecelendirmesi yapan yeşil sertifikasyon sistemleri geliştirilmiş ve günümüzde giderek yaygınlaşan hale gelmiştir. Ortaya çıkışlarında bina ölçeğinde derecelendirme yapan sistemler, zamanla bütüncül değerlendirmeler yapabilmek amacıyla yerleşme düzeyinde sistemler de geliştirmiştir. Çalışma kapsamında, Dünyada ve Türkiye'de iklim değişikliği politikaları, iklim değişikliğinin kentler üzerindeki etkileri ve bu etkide en fazla paya sahip olan konut sektörü ve Türkiye'de konut üretiminin başat aktörü olan TOKİ ve uygulamaları irdelenmektedir. Sonraki aşamada kentlerde sürdürülebilirlik ölçümlerine yönelik geliştirilen ve yerleşme düzeyinde değerlendirme yapan yeşil sertifika sistemlerinden LEED – ND, BREEAM Communities, CASBEE -UD, DGNB-UD, Green Star Communities, Green Mark For District sistemleri ele alınmakta ve çeşitli başlıklarda karşılaştırılmaktadır. Alan çalışması olarak, Kırklareli-TOKİ yerleşimi öne çıkan sistem ile incelenmekte ve kriter değerlendirmeleri ortaya konmaktadır. Sonucunda, yerleşim düzeyindeki sertifikasyon sistemlerinin iklim değişikliğine uyum konusunda bir araç olarak yerelde kullanımına yönelik değerlendirmesi ve bir takım sorunların tespiti, ayrıca Türkiye'de geniş çapta konut üretim potansiyeline sahip olan TOKİ için iklim değişikliğine uyum konusunda yönlendirici bir bakış açısı sunulmaktadır.
-
Ögeİletişim Teknolojilerinin Kentsel Ulaşım Üzerine Etkisi: İstanbul Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Toprak, Mehmet Fatih ; Aysan Buldurur, Mesture ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada, kent bütününde İletişim Teknolojilerinin etkin bir şekilde kullanılmasıyla birlikte Kentsel Ulaşımda ne tür değişimler meydana gelebileceği konusuna açıklık getirilmeye çalışılmıştır. İletişim Teknolojilerinin Ulaşım Departmanları ve Trafikte hareket halinde olan yaya ve araçlar tarafından kullanılması Kentsel fonksiyonlar arasındaki ulaşım hareketliliğinin oranında, seyahat türünde ve seyahat zamanında değişimler meydana getirecektir. Yapılan literatür araştırması verilerine göre İletişim Teknolojilerinin Kentsel Ulaşıma etkilerinin Ulaşım Talebinin azalması şeklinde tezahür edeceği öngörülmekte olup, bu çalışma kapsamında varılan sonuç da benzer niteliktedir.
-
Ögeİlköğretim ve ortaöğretim eğitim donatılarının coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla niteliksel, niceliksel ve mekansal olarak değerlendirilmesi İstanbul Şişli örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Bayramoğlu, Güliz ; Berköz, Lale ; 152185 ; Şehir Planlamaİlköğretim ve ortaöğretim eğitim donatimlarinin coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla niteliksel, niceliksel ve mekansal olarak değerlendirilmesi ÖZET En genel anlamda eğitim, insanın bilgiye ulaşma yöntemini ortaya koyan, onun kişiliği tam, toplumla uyumlu, ruh ve beden sağlığı yerinde toplumsal bir birey olmasını sağlayan çok boyutlu süreçler toplamıdır. Çalışmanın amacı; örnek çalışma alanı olarak belirlenen Şişli ilçesine ait eğitim donatımlarından ilköğretim ve orta öğretim okullarını kapsayan bir "Eğitim Bilgi Sistemi" oluşturmaktır. Bu sistemde ise ilköğretim ve ortaöğretim okul türleri arasında mekansal, niteliksel ve niceliksel sorgulamalar yaparak, semt ölçeğinde mevcut eğitim tesislerinin mahalle nüfusuna yeterli olup olmadığının tespit edilmesi ve okulların mekansal dağılımlarını göz önüne serecek analizlerin Coğrafî Bilgi Sistemleri (CBS) ile gerçekleştirilmesi şeklinde özetlenebilir. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin kullanılması bu çalışma kapsamında; Milli Eğitim Müdürlüğü 'nden ve Şişli Belediyesi 'nden elde edilen coğrafi olmayan, okul kapasitelerini ve bina özelliklerini içeren verinin mahalle ölçeğinde coğrafi bilgi haline getirilmesini sağlamış ve gerekli analizlerin yapılmasına olanak vermiştir. Tez çalışması beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tezin amacı, kapsamı ve yöntemi ortaya konulmuştur. İkinci bölümde, Coğrafi Bilgi Sisteminin tanımı, tarihçesi, yararları, bileşenleri ve kullanım alanları konusuna değinilmiştir. Ayrıca CBS ile Türkiye'de, Amerika'da ve Avrupa'da daha önce yapılmış çalışmalardan örnekler incelenmiştir. Tezin üçüncü bölümünde sosyal donatım türü olan eğitim donatımları ele alınmıştır. Eğitim türleri ve donatımları hakkında genel bilgiler verilmiştir. Kent planlama sisteminde eğitim donatımları konusuna değinilmiştir. Dördüncü bölümde ise çalışma alanı olarak seçilen Şişli ilçesindeki ilköğretim ve ortaöğretim okul türlerinin öğrenci, öğretmen, derslik vb. özellikleri bakımından öncelikle mahalle ölçeğinde değerlendirmesi yapılmıştır. Daha sonra ise ilköğretim ve ortaöğretim okullarının ayrı ayrı incelemesi yapılarak network analizi ile okulların etki alanları belirlenmiş, hizmet alamayan bölgeler tespit edilmeye başlanmıştır. Beşinci ve son bölümde bu tez çalışması ile ulaşılan bilgi ve bulgular değerlendirilerek, genel sonuçlar ve ortalamalar çıkarılmış, gelecekte bu ve benzeri konularda yapılacak çalışmalara ışık tutulması için bazı önerilere yer verilmiştir. ıx İlköğretim - ortaöğretim tesislerinin niteliksel ve niceliksel olarak değerlendirilmesi, sosyal donatı alanlarının planlanmasında öneri eğitim donatı alanlarının belirlenmesine ışık tutacak mekansal analizlerin yapılmasının amaçlandığı bu çalışmada; son yıllarda tüm meslek dallarında uygulama örnekleri gözlenen Coğrafi Bilgi Sistemleri ortaya konan amaca ulaşmada etkin bir araç olarak kullanılmıştır.
-
Ögeİmar Planı Değişikliklerinin Değerlendirilmesi: Zeytinburnu Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-11-19) Demir, Aysel Müge ; Berköz, Lale ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada, İstanbul Metropoliten Alanı içinde gelişim süreci ve mevcut yapısı ile bir örnek teşkil eden Zeytinburnu ilçesinde yapılmış plan değişiklikleri incelenmiştir. İmar planı değişikliklerinin yalnızca kamu yararının zorunlu kıldığı durumlarda, bilimsel esaslara uygun olarak ve plan ana kararlarını bozmayacak şekilde yapılması gerekmektedir. Önerisi getirilen plan değişikliklerinin kabul sürecinde bu esaslara uygunluğu objektif bir bakış açısıyla değerlendirilmeli ve kamu yararı vazgeçilmez bir öncelik olmalıdır. Çalışmada incelenen plan değişiklikleri üzerine gelmiş oldukları planlara ve türlerine göre ayrılarak bir envanter oluşturulmuş, bu envanterden de kullanımlar arasındaki değişimleri gösteren bir matris elde edilmiştir. Mekânsal değişim alansal olarak hesaplanarak plan ana kararları ile karşılaştırılmış, planlar üzerinde yapmış olduğu etkiler incelenerek 1995-2009 yılları arasında Zeytinburnu ilçesinde kabul edilmiş olan plan değişikliklerinin 3194 sayılı İmar Kanunu ve ona bağlı yasal düzenlemelerle belirlenmiş olan esaslara uygunluğu tespit edilmiştir.
-
Ögeİstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yolunda Kültürün Kentsel Dönüşüm Üzerindeki Etkisinin Ölçümü: Zeytinburnu Kültür Vadisi Projesi Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Akçakaya, İmge ; Özçevik, Özlem ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışma, kültürün kentsel dönüşüme katkısını Avrupa bağlamında inceleyerek, özellikle bir kültür odaklı kentsel dönüşüm katalizörü olan Avrupa Kültür Başkenti yoluyla 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti etkinliğine ev sahipliği yapacak olan İstanbul için bir dizi ders çıkarmayı amaçlamakta; bu doğrultuda İstanbul’da bir kültür odaklı kentsel dönüşüm inisiyatifi olan Zeytinburnu Kültür Vadisi Projesi örneği üzerinden kentsel dönüşüme etki eden ölçülebilir kültürel değişkenlerin sınanması için stratejik bir yaklaşım önermektedir. Bu yaklaşım dahilinde kültürün etkisinin ölçümünün ‘boylamsal etki değerlendirmesi yöntemi’ yoluyla dönüşüm etkinliğinin öncesi, sırası ve sonrasında yürütülmesi gerekliliği vurgulanmaktadır. Böylece çalışma, kentsel dönüşüm sürecinde ölçme ve değerlendirme tekniklerinin etkin kullanımına katkı sağlamaktadır.
-
Ögeİstanbul Belediyelerinde Coğrafi Bilgi Sistemi Uygulamaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özkan, Özlem ; Türkoğlu, Handan ; Şehir Planlama ; Urban PlanningTüm coğrafi verilerin toplanması, saklanması, bir arada değerlendirilip analiz edilmesi ve sunulmasına olanak sağlayan bilgisayar tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), son yıllarda teknolojik gelişmelere paralel olarak, ülkemizde yerel yönetimler tarafından ilgi çeken ve kullanılmaya başlanan verimli yönetim araçları haline gelmişlerdir. Tez çalışmasının amacı İstanbul metropoliten alanında hizmet veren belediyelerde CBS uygulamalarını, Coğrafi Bilgi Sistemlerinin temel bileşenleri olan “veri, donanım, yazılım, personel, organizasyon” başlıkları altında değerlendirmek, karşılaşılan sorunları belirlemek ve öneriler geliştirmektir. Tez çalışmasında öncelikle Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin tanımlaması ve kavramsal açıklamaları yapılarak CBS’nin temel elemanları ve fonksiyonel bileşenleri ortaya konmuştur. Bu bölümde ayrıca CBS’nin kullanım alanları da incelenmiştir. Şehir planlamada CBS’nin sunduğu olanaklar ve kullanım alanları örneklerle irdelenmiştir. Sonraki bölümde ise kent yönetiminde CBS’nin yeri ve önemi incelenmiştir. Tez çalışması amacına yönelik yapılacak uygulamaya geçmeden önce İstanbul belediyelerinde yapılmış olan CBS uygulamalarına örnekler verilmiştir. Tez kapsamında, İstanbul belediyelerinde CBS uygulamalarını değerlendirmek amacıyla hem kullanıcılar olan belediyeler hem de sistem sağlayıcılar olan şirketlerle anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiş ve sorunlar ortaya konmuştur. Çalışmanın sonucunda, yürütülen anket çalışmasından elde edilen sonuçlar irdelenerek İstanbul belediyelerinde CBS uygulamalarının eksik yanları ortaya konmuş ve öneriler geliştirilmiştir.
-
Ögeİstanbul Da Kent Formunun Mekansal Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yazgı, Burçin ; Dökmeci, Vedia ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada, çoklu regresyon modeli kullanılarak İstanbul ilinde kent formunun mekansal analizi farklı oluşum zamanına sahip, farklı nitelikteki çeşitli ilçelerden seçilmiş 80 ayrı örneklem alan üzerinden, on farklı değişkenin yardımı ile yapılmıştır. Yoğunluk, yol alanı, yapıadası büyüklükleri, konut fiyatı, arazi değeri, denize olan uzaklık, tarihi merkeze olan uzaklık, altmerkeze olan uzaklık ve TEM ya da E5’e olan uzaklık başlıkları altında toplanan değişkenlerin farklı kademelerde regresyon analizine sokulmasıyla ortaya çıkan sonuçlar eski yerleşme dokuları hakkında bilgi verici olduğu gibi, bundan sonra oluşacak olan yeni yerleşme alanları için de veri tabanı oluşturabilir. Kent formunu etkileyecek unsurlar göz önünde tutularak, değişen tercihler ile birlikte kent formu elemanlarının nasıl değiştiğine ve değişeceğine ışık tutması sebebiyle kentin gelişimi ile ilgilenen bütün disiplinlere kentin sağlıklı gelişimine yardımcı bir çalışmadır.
-
Ögeİstanbul Da Yeni Gelişen Büyük Ölçekli Konut Yerleşimlerinin Değerlendirilmesi: Büyükçekmece Ve Tuzla Örnekleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-06) Tepe, Emre ; Berköz, Lale ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu tez kapsamında, İstanbul’da 2000 yılından günümüze kadar geçen süreç içinde geliştirilen büyük ölçekli konut projelerinin kentin mekansal gelişimi üzerine etkilerinin saptanması ve bu konut projelerinin geliştirilmesi için mevcut imar planlarının revizyonunun yapılıp yapılmadığı incelenmiştir. Çalışma kapsamında İstanbul metropoliten alan sınırları dahilinde bulunan ve dışa kapalı konut alanı özelliklerini içinde barındıran büyük ölçekli konut alanlarının tespiti yapılmış olup, geniş kapsamlı bir veritabanı oluşturulmuştur. Oluşturulan veritabanı kullanılarak İstanbul genelinde konut yatırımların karakteristikleri ve etkileri incelendikten sonra örnek çalışma alanı olarak seçilen Büyükçekmece ve Tuzla ilçeleri üzerinde daha ayrıntılı incelemeler yapılmıştır. Bu çalışmanın neticesinde ortaya atılan sonuçlarda ise büyük ölçekli konut yatırımlarının etkilerin ne denli büyük ve yaygın olduğu görülmüş olup, metropoliten planların hazırlanması sırasında üzerine düşünülmesi gereken önemli konular vurgulanmıştır.
-
Ögeİstanbul Kent Merkezinde Ticari Bölgelerin Yeniden Canlandırılması: Karaköy – Perşembe Pazarı Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-05-14) Demircioğlu, Nadin ; Ergun, Nilgün ; 10000587 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningKüreselleşmenin etkisi ile Dünya’da özellikle 1980’lerden itibaren küresel kent – dünya kenti kavramları çalışılmaya başlanmıştır. Türkiye’de bu süreç 1990’lardan günümüze kadar İstanbul’un bir dünya kenti olma arayışı ile gündeme gelmiştir. İstanbul tüm bu gelişmelere ayak uydurabilmek için yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Konut alanları, liman ve kıyı bölgeleri ile kent merkezlerinde dönüşüm süreci başlamıştır. Kentler, değişen ekonomik, politik, siyasi, sosyal ve kültürel koşullara bağlı olarak değişim/dönüşüm geçiren, yaşayan organizmalardır. Tarihte sürekli, merkezi iş alanı olarak anılan Karaköy – Perşembe Pazarı bölgesi üzerinde, yakın çevresinin gelişmesi ile tarihi yarımada ve özellikle Galata bölgesindeki projelerin varlığının baskı oluşturduğu tespit edilmiştir. Perşembe Pazarı’nın konumu ve önemi vurgulanmıştır. Bu çalışmada, öncelikle yenileme kavramı ve yöntemlerinden bahsedilmiştir. Tarihsel süreç içinde ticaret merkezi kullanımı ve yenilemeleri ile dünyadan örneklere yer verilmiştir. İstanbul’da işlevini yitirmekte olan Perşembe Pazarı ticaret merkezinin yeniden canlandırılma süreci incelenmiştir. Bölgedeki ilk değişim 1950’lerdeki olaylar ile başlamıştır. 6-7 Eylül olaylarından sonra bölgeden ayrılan Rum ve Ermenilerin yerini, Anadolu’nun çeşitli illerinden gelmiş olan vatandaşlar almıştır. Ardından 1984’te başlayan “Dalan Yıkımları” ile alanda sahile paralel olan yapıların büyük bir bölümü yıkılarak ortadan kaldırılmıştır. Yıkım öncesinde, sanayinin / imalat fonksiyonunun yer aldığı alanda, yıkımlardan sonra, süreç içinde kullanım değişiklikleri olduğu vurgulanmıştır. Perşembe Pazarı’nda yenileme/dönüşüm yavaş da olsa başlamıştır ve devam etmektedir. imalathane/üretim sektörü, yerini hizmet sektörüne bırakmaktadır. Çevresindeki gelişmelerin de etkisi ile kendiliğinden başlamış olan yenileme çalışmaları, zaman içinde artarak devam edecek ve alanın kendi kendini yenileyeceği öngörülmektedir. Bölgede değişimin kaçınılmaz olduğu, alanda çalışanların da ortak fikri olduğu ancak yapılacak yenileme çalışmalarında “buldozer hareketlerinin” bu bölge için uygun olmadığı belirtilmiştir. Alandakiler, yenileme çalışmalarına karşı olmadıkları gibi aynı zamanda yapılacak olan planlama çalışmalarına kendilerinin de katılmak istediklerini ancak çalışmaların katılımcı bir planlama anlayışı ile yapılmadığı tespit edilmiştir. Değişim sürecinde bölge halkının da fikirleri alınarak, planlama sürecine dahil edilmeli, katılımları sağlanarak ve geçmişten izler taşıyarak yapılmalıdır. Perşembe Pazarı’nda yapılmakta olan ve bundan sonra da yapılacak planlama çalışmalarında, katılımcı bir planlama anlayışı benimsenmeli, yeniden canlandırma sürecinde kamu ve özel sektör katılımının yanında aynı zamanda toplumun farklı kesimleri ile sivil toplum örgütlerinin katılımını sağlayan, çok aktörlü bir planlama anlayışı benimsenmelidir. Sonuç olarak; Kentsel yenileme, fiziksel mekanın dönüşümünün yanında aynı zamanda, sosyal dokunun gelişimi, ekonomik kalkınma, sürdürülebilirliğin sağlanması, ekolojik ve doğal dengenin korunması ile birlikte kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla ele alındığında başarılı olabilir. Yerleşik halkın, çevrenin geleceğinde söz sahibi bulunan aktörlerin yenileme projelerine dahil edilmesi ve ilgili gruplar tarafından projelerin sahiplenilmesinin ve ortak çabanın devamlılığının sağlanması yenileme projelerinin sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir.
-
Ögeİstanbul Konut Alanlarında Mekansal Sürdürülebilirlik(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kundak, Seda ; Çıracı, Hale ; Şehir Planlama ; Urban PlanningŞehirsel sürdürülebilirlik, özellikle 1990’lardan sonra hızla gelişmiş ve üzerinde bir çok araştırmalar yapılmış yeni bir olgudur. Farklı bilim dallarının yaklaşımları arasında farklılıklar olmakla birlikte sürdürülebilirlik kavramı, temelde insan hayatını ve yerleşimlerini etkileyen doğal çevre, ekonomik yapı ve sosyal yapının oluşturduğu sistemde, bu üç bileşen arasında denge sağlanması esasına dayanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak bu üç bileşenden hiç birini feda etmeden bir gelişme yönü saptamaktır. Bu çalışmada, İstanbul’un mekansal sürdürülebilirlik kriterleri çerçevesinde bir değerlendirilmesi yapılmış ve İstanbul konut alanlarında mekansal sürdürülebilirlik göstergesi olarak erişilebilirlik ve sosyal donatılarla arazi değerleri arasındaki bağıntılar incelenmiştir.