FBE- Fizik Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Fizik Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Başlık ile FBE- Fizik Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge2+1 Boyutta Konformal Gerilim-enerji Tansörlü Bir Skaler Alanın Kütle Çekim İle Etkileşmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özçelik, Hasan Tuncay ; Hortaçsu, Mahmut ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada, negatif kozmolojik sabite sahip Einstein denklemlerinin çözümü olan üç boyutlu kara delik verilen konformal bir skaler alan ile kuple etmektedir. 2+1 boyutlu kütle çekimi bir kara delik çözümüdür. Bu çözüm BTZ çözümü olarak bilinir. BTZ kara delikleri bir radyasyon kaynağı olarak kabul edilir. Keski-Vakkuri, Kraus ve Wilczek (KKW) Hawking olayının bir sonucu olan kara delik emisyonunun analitik davranışlarını incelemektedirler. BTZ kara deliğinden kaynaklanan Hawking radyasyonu tünelleme işlemleri olarak kabul edilir. KKW metodu skaler alan ile kuple eden bir kara delik için uygulanacak. Bizim amacımız termodinamik nicelikleri bulmaktır. KKW yöntemi termodinamik nicelikleri bulmak için kullanılır. Bu nicelikler entropi, sıcaklık ve emisyon oranıdır. Termodinamik nicelikler bulunmadan önce metrik ve Einstein denklemleri çözülmek zorundadır. Bu yöntemde metrik ve skaler alan zamandan bağımsızdır.
-
ÖgeA N lie cebirleri için dördüncü ve beşinci mertebe casimir invaryantlarının kuruluşu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Erkan, A. Özlem ; 55809 ; Fizik MühendisliğiBu çalışmada, An lie cebirleri için dördüncü ve beşinci mertebe Ca- simir invaryantlarınm kuruluşu incelenmiştir. Birinci bölümde temel kavramlar hakkında ön bilgi verildi. Baz seçi minden ve bu çalışma için uygun olan Chevalley bazından bahsedildi. Bu bazda cebirin doğuraylarının nasıl kurulacağı, komutasyon bağıntıların dan gelecek olan yapı sabitlerinin niteliği ve bu yapı sabitlerini hesaplama yöntemine değinilmiştir. İkinci bölümde en genel p. mertebe Casimir operatörünün kuruluşu ve Casimir operatörünün, cebirin doğuraylanyla olan komütatörlerinin, doğal bir sonucu olarak elde edilen denklemin p=4 ve p=5 Casimir merte belerine uyarlanması anlatılmıştır. Casimir invaryantı katsayı tiplerinin dördüncüve beşinci mertebe Casimir operatörleri için belirlenmesi,bu katsayıların nasıl seçildiği problemi ele alınmıştır. Bu bölümde dördüncü ve beşinci mertebe Casimir invaryantlarınm, An lie cebirleri için en genel çözümleri verilmiştir. Üçüncü bölümde genel çözümlerin incelenmesiyle birlikte Casimir in varyantı katsayıları arasında aynı değere sahip olanların, eşdeğerlik sı nıfları oluşturdukları gözlenmiştir. Buna göre aynı eşdeğerlik sınıfında olan katsayıları birbirinden ayırtetmek için, gerekli olan göstergeleri tanımlamak ve bu göstergeleri dördüncü ve beşinci mertebedeki tüm kat sayı tiplerini ayırtedecek şekilde belirlemek problemimiz için bir yöntem olmuştur. Son bölümde ise en genel çözdüğümüz Casimir invaryantı katsayılarını An He cebirleri için rank-N 'e genellemek suretiyle elde ettik.
-
ÖgeAdyabatik Olmayan Küresel Simetrik Kütleçekimsel Çökme Problemine Bir Bakış(Fen Bilimleri Enstitüsü, 09.03.2010) Baylan, Semiha ; Özdemir, Neşe ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringGenel görelilik teorisine göre uzay-zamandaki madde alanları enerji-momentum tensöründe sıçramalı süreksizliğe neden olur ve uzay-zamanı iç ve dış diye adlandırılan iki ayrık bölgeye ayırır. Birbirinden ayrık bu iki bölge Einstein alan denklemlerinin çözümleridir ve bir sınır yüzeyi üzerinde, burada zamansal bir hiperyüzey üzerinde, eşleşmek zorundadırlar. İç ve dış bölgelere ait eğrilikler arasındaki ilişki hiperyüzeyin uzay-zamana nasıl gömüldüğü ile ilgilidir. Bu tezde küresel simetrik radyasyon yayan ideal elektrik yüklü bir akışkanın kozmolojik sabit varlığında gravitasyonel çökme problemi incelenmiş, ve sınır yüzeyi üzerinde sağlanması gereken karşılaştırma koşulları verilmiştir. Elektrik yüklü iç uzay-zaman de Sitter-Vaidya ve dış uzay Reissner-Nordström de Sitter uzayı olarak seçilmişitir. Adyabatik olmayan çökme durumunun gerçekleşebilmesi için problemde tanımlanan fiziksel büyüklüklerin sağlamak zorunda olduğu bir bağıntı elde edilmiştir.
-
ÖgeAfin Kac-Moody cebirleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Canpolat, Murat ; Kalaycı, Jan ; 14360 ; Fizik MühendisliğiTez giriş niteliğindeki ilk bölüm dahil 5 bölümden oluşmaktadır. İkinci.; bölümde kesikli toplanabilir kuantum sayılanım oluşturduğu örgü incelendi. Bu örgünün içinde bulunduğu uzay Cartan altcebiri uzayının dualidir. Bu iki uzay arasındaki ilişkiler incelendi ve skaler çarpımlar tanımlandı. 3\\' Bölüm 3' de sonlu boyutlu ve Afin cebirlerinin yapısı göste rildi. Dördüncü bölümde yine sonlu boyutlu ve Afin uzaylarındaki weyl yansımaları ve temsillerin sınıflandırılması yapıldı. Beşinci bölümde SU(3) ve Afin SU(3)'ün temsilleri incelendi. Enyüksek ağırlık vektörleri ile merkezli eleman arasındaki ilişki incelendi.
-
ÖgeAfin Lie Cebirlerinin Karakterlerinde Permütasyon Ağırlık Fonksiyonelleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Öztırpan, Fikri Onur ; Güngörmez, Meltem ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringSonlu Lie cebirleri için çok katlılıklar ve sonsuz cebirler olan Afin Lie cebirleri için string fonksiyonları, permütasyon ağırlık fonksiyonelleri kullanılarak hesaplanmıştır. Permütasyon ağırlık fonksiyonellerini oluşturmak için kullanılan temel ağırlık fonksiyonelleri de ayrıca incelenerek, Weyl yörünge elamanları ortak formlarda ifade edilmiş ve genel olarak Weyl grup elemanları için tanımlanmış “işaret” tanımı da bunlar cinsinden yeniden tanımlanmıştır. Klasik olarak Weyl grubu kullanılarak hesaplanan string fonksiyonlarında her bir mertebeye nasıl ve hangi çoklu çarpımlardan katkı geleceğini bilemememize karşın bu yeni yöntemde, her bir derinliğe ait permütasyon ağırlık fonksiyonellerinin, string fonksiyonlarının o derinlikteki mertebesine yaptığı, tam katkı açıkça gösterilmiştir. Çok katlılık hesabı için A4 ve B4 sonlu Lie cebirleri, string fonksiyonları hesabı için A4_1 ve B4_1 Afin Lie cebirleri örnek olarak seçilmiştir. A4_1 ’in bir indirgenemez temsili için sekizinci mertebeye kadar, B4_1 ’in indirgenemez bir temsili için ise yedinci mertebeye kadar string fonksiyonları hesaplanmıştır.
-
ÖgeAğır İyonların Çarpıştırılması Ve Elektron-pozitron Çift Oluşumu(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kovankaya, Gizem ; Güçlü, M. Cem ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringSon yıllarda, nükleer maddenin araştırılması ve incelenmesi üzerine yapılan en önemli çalışmalardan biri rölativistik hızlarda ağır iyonların çarpıştırılmasıdır. Bu deneyin en önemli amaçlarından biri, çarpışma esnasında meydana gelen maddenin kuark-gluon plazma hali ile ilgili bilgi edinebilmektir. Maddenin bu halinin, Büyük Patlamadan sonraki ilk mikro saniyeler içinde var olduğu düşünülmektedir. Böyle ultrarölativistik hızlarda çarpıştırılan ağır iyonların etraflarında Lorentz kısalmasına uğrayan çok şiddetli elektromanyetik alanlar oluşur ve bu alanlardan elektron-pozitron çiftleri, müon çiftleri, bozonlar ve belki de Higgs parçacıkları gibi farklı türde pek çok sayıda parçacık oluşur. Bu çalışmada, elektromanyetik alandan doğan parçacıklar arasından elektron-pozitron çiftlerinin oluşumu incelenmektedir. Lepton çiftlerinin oluşumu sırasında son durum lepton-hadron etkileşmeleri çok küçük olduğundan dolayı çiftler yaratıldıkları uzay-zaman bölgesiyle ilgili doğrudan bilgi taşırlar. Ağır iyon çarpışmalarında lepton çiftlerinin diğer bir kaynağı da kuark-gluon plazmasıdır. Eğer elektromanyetik alanda oluşan elektron-pozitron çiftleri tam olarak belirlenebilirse, kuark-gluon plazma hali hakkında da dolaylı yoldan bilgi sağlanmış olur. Bu çalışmada, ağır iyonların çarpıştırılması sonucu oluşan lepton çiftlerinin farklı yöntemlerle hesaplanan tesir kesitleri ve olasılıkları incelenmekte ve birbirleriyle karşılaştırılmaktadır. Monte-Carlo yöntemi ile elde edilen sonuçlar, Born yaklaşımı ile karşılaştırıldığında, özellikle yüksek enerji ve küçük saçılma parametreleri için daha iyi sonuç verdiği gösterilmektedir.
-
ÖgeAkrilamid Polimerizasyon Sürecinin Floresan Moleküller Aracılığı İle Eşzamanlı Olarak Takibi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Uysal, Nihan ; Yılmaz, Yaşar ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringGünümüzde değişik yöntemler olmasına rağmen, bunlardan neredeyse hiçbiri polimerleşme sürecini etkilemeden polimer dönüşümünü büyük bir kesinlikle ve eşzamanlı olarak izlemeye imkân vermemektedir. Bu tez çalışmasında, bu problemin çözümü için aromatik moleküllerin emisyon ve soğurma spektrumları ve uyarılmış durum ömürlerindeki değişimlerin gözlenmesi ve bu yolla içinde bulundukları ortamların özelliklerinin yorumlanmasına dayanan spektroskopik yöntemler denenmiştir. Monomer olarak kullanılan akrilamid çözeltisinin içerisine çok az miktarda piranin izleyici molekülü konup, bu molekülün floresan emisyon spektrumu izlenerek akrilamid polimerleşme reaksiyonunun eşzamanlı olarak incelenebileceği gösterilmiş ve bu yöntemin diğer birçok monomer sistemi için de uygulanabileceği öngörülmüştür. Piranin molekülü üzerinde bulunan OH yan grubu radikal eklenme yoluyla akrilamid polimer zincirlerinin uç gruplarına kimyasal olarak bağlanmakta ve piranin üzerindeki üç adet SO3- yan grupları ise poliakrilamid zincirleri üzerindeki pozitif yüklenmiş amid grupları ile elektrostatik olarak etkileşmektedir. Kimyasal bağlanma sonucunda piranin spektrumu 515nm’den 406nm’ye kaymakta, elektrostatik etkileşmeler ise 406nm’deki spektrumun reaksiyon boyunca yaklaşık 430nm civarına kaymasına sebep olmaktadır. Floresan ışık şiddetindeki değişim, yaptığımız teorik modellemeler ve monomer dönüşümü deneyleri ile karşılaştırılmış ve floreasan ışık şiddetinin reaksiyon süresince monomer dönüşümü ile orantılı olduğu gösterilmiştir. Yaptığımız teorik model deneysel sonuçlar ile oldukça iyi bir şekilde örtüşmüştür. Tez çalışmasının bir bölümünde ise akrilamid jeli içerisinde tuzaklanmış piraninin floresan spektrumundaki tepelerin pH duyarlılığından faydalanarak 0–5 aralığında sulu çözeltilerin pH’ını ölçebilen oldukça hassas bir pH metre tasarlanmıştır.
-
ÖgeAl2O3 katkılı ZrO2 ince filmlerinin optik özellikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Pehlivan, Esat ; Tepehan, Galip G. ; 100886 ; Fizik MühendisliğiBu çalışmada, AI2O3 katkılı Zr02 ince filmlerinin optik sabitleri incelenmiştir. Kaplanan filmlerin kalınlık, kırma indisi, söndürme katsayısı ve soğurma katsayısı gibi optik sabitlerini kontrol edebilmek, istenilen amaca uygun film kaplama açısından çok önemli olduğundan, çalışmamızın amacı, istenilen optik sabitlere sahip olan ince filmler üretmek için gerekli yöntemi, katkı oranını ve katman sayışım bulmaktı. Bu yüzden farklı yöntemlerle (daldırma ve döndürme), farklı katkı oranlarında (daldırarak kaplama için %1, 3, 5, 10, 15 ve 20; döndürerek kaplama için %5, 10, 15 ve 20) ve farklı katman sayılarında (her iki yöntem için de 9, 1 1, 13 ve 15 kat) kaplamalar yapılmıştır. Kaplanan numunelerin geçirgenlik ölçümleri alındıktan sonra, kullanılan yöntemler, katkı oranlan ve katman sayılan arasında optik sabitler bakımından bir kıyaslama yapılmıştır. Bu kıyaslama neticesinde istenilen özelliğe sahip film kaplamak için hangi değişkenlerin kullanılması gerektiği hakkında bilgi sahibi olunmuştur.
-
ÖgeAl2O3-BaO-CaO-SiO2 dörtlü sisteminde katı halde faz bağıntıları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1984) Topçu, Emine ; Tulgar, H. Erman ; 2095 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringAİ2O3 - BaO - CaO - Si02 dörtlü sistemini oluşturan Aİ2O3 - CaO - SİO2; BaO - CaO - SİO2; AI2O3 - BaO - CaO ve Aİ2O3 - BaO - SİO2 üçlü sisteminin katı halde faz bağın tıları incelenmiş olup, deneysel çalışmalar iki grup içinde yürütülmüştür. Birinci grup deneysel çalışmalar içinde ikili denge diyagramları tek tek ele alınmış ve herbir sistemde varolan ara kimyasal bileşikler ayrı ayrı incelenmiştir. İkinci grup deneysel çalışmalar içerisinde ise, üçlü denge diyagramları tek tek ele alına rak Alkemade doğru ve üçgenlerinin durumu saptan mıştır. Araştırma konusu dörtlü sistemin Alkemade doğru ve üçgenlerinin saptanmasında Philips marka (PW 1140/90) X-ışınları difraktometresi kullanıl mıştır. X-ışınları difraktometre cihazı, bakır hedef maddeli X-ışınları tübü ile 40 Kv-30 mA de çalıştırılmıştır. II Kristal yapıdaki kimyasal bileşiklerin X- ışınları difraktometresi ile incelenmesinde ön görülen ana prensip, her kristalin maddenin bir diğerinden farklı karakteristik bir diyagram ver mesi esasına dayanır. İncelemesi yapılan numune nin birden fazla kimyasal bileşik içermesi ha linde elde edilen X-ışınları diyagramında, her- bir kimyasal bileşiği simgeleyen karakteristik çizgiler bulunacaktır. Alkemade doğrularının birbirini keseme- yeceği ve gerçek bir Alkemade doğrusunda Alkemade doğrusunun köşelerini oluşturan kimyasal bileşik lerin karakteristik X-ışınları verilerinin, söz konusu Alkemade doğrusu üzerinde alınan herhangi bir alaşımda var olması gerektiği hususları, araştırma boyunca göz önünde tutulmuştur. Gerçek olduğu varsayılan bir Alkemade üçgeninin içinde ise seçilen herhangi bir numunenin X-ışınları verilerinin, söz konusu Alkemade üçgeninin köşe lerini oluşturan kimyasal bileşiklerin X-ışınları verilerinden ibaret olması gerekmektedir. Numune de başlangıç maddelerinin veya iki (Alkemade doğ rusu) ve üçten (Alkemade üçgeni) fazla kimyasal bileşiğin X-ışınları verilerinin bulunması ha linde, denge koşulları yerine getirilememiş de mektir. Bu durumda numunenin yeniden öğütülerek farklı ısıl işlemlere tabi tutulması gerekir. Bu amaçla araştırma sırasında, 1200 C sıcaklığa kadar Heraeus marka KR-170 tipi, 1500 C sıcaklığa kadar Heraeus marka KS-120 tipi ve 1700°C sıcaklığa kadar Lindberg marka CP-IR tipi fırın kullanılmıştır. Alkemade doğru ve üçgenlerinin saptanması amaciyle hazırlanan 400 den fazla numunede tar tım hata oranı İ %0,01 mertebesinde tutulmuştur. Ill Aİ2Û3, BaO (BaC03), CaO (CaCC^) ve SİO2 oranları hesaplanan ve tartımları yapılan numuneler, agat havan içerisinde öğütülüp karıştırılarak platin krözelerde ve atmosfer basıncı altında ısıl iş leme tabi tutulmuştur. Pırından çıkartılarak soğutulan herbir numune tekrar öğütülmüş ve daha önce saptanan ergime sıcaklığının 50 ilâ 100°C altındaki bir sıcaklıkta yeniden bir ısıl işleme tabi tutulmuştur. Denge koşullarının sağlana bilmesi amaciyle farklı sıcaklıklarda ısıl iş leme tabi tutulan numuneler, değişik zaman ara lıklarında fırından çıkartılarak öğütülmüş ve yeniden fırına verilmiştir. Reaksiyon tamamla nıncâya kadar sürdürülen bu işlemlerden sonra, numune fırında soğutulmuş ve agat havan içeri sinde toz haline getirilerek X-ışınları difrak siyon diyagramları alınmıştır. Deneysel çalışmalar sonunda elde edilen sonuçlar 13 madde halinde özetlenmiştir.
-
ÖgeAlternatif Gravitasyon Modellerinde Nötron Yıldızları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 23.11.2011) Keleş, Vildan ; Deliduman,Cemsinan Ekşi, K.yavuz ; 407357 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada, Einstein’ın genel görelilik kuramından yola çıkarak, Güneş sistemi testlerinden başarıyla geçen ve kuvvetli alan rejimlerinde genel görelilikten farklı sonuçlar veren alternatif bir gravitasyon teorisi üzerinde çalışılmıştır. Hesaplar yapılırken varyasyonel method kullanılarak alternatif gravitasyon modelinden hareket denklemleri elde edilmiştir. Hareket denlemlerinin küresel simetrik metriğe göre birinci ve ikinci bileşenlerinin pertürbatif açılımı sonucunda, 1. ve 2. Tolman-Oppenheimer- Volkoff denklemleri için analitik ifadeler bulunmuştur. Bu ifadeler termodinamik değişkenlere bağlı olduğundan, Nötron yıldızları için gözlenen değerler ile karşılaştırılıp, bazı hal denklemleri için serbest parametrenin uyumlu olduğu aralık belirlenmeye çalışılmıştır. Einstein’ın genel görelilik kuramında gözlemlerle uyumlu olmayan bazı hal denklemleri için bu teoride gözlemlerle uyum sağlayabilen bir aralık olduğu gözlenmiştir ve bu aralıktaki serbest parametre için, çalışmada kullanılan tüm hal denklemleri için genel bir ifade yazılmaya çalışılmıştır.
-
ÖgeAlternatif Pişirme Yöntemlerinin Araştırılması Ve Yeni Hibrid Yöntem Oluşturulması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) İbicek, Tülay ; Özbek, Haluk ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada pişirme, Dünya’da kullanılan pişirme yöntemleri, alternatif pişirme yöntemleri kapsamında araştırma ve deneysel çalışmalar yapılmıştır. Alternatif pişirme yöntemleri olarak; mikrodalga, radyo frekansı, infrared&halojen, buhar, impingement, ohmic, indüksiyon ısıtma teknikleri araştırılarak deneysel uygulanabilirliği incelenmiştir. Alternatif pişirme yöntemlerinin deneysel çalışması yapılmadan önce standart bir metrik tanımlanması, ve börek için standart bir ürün değerlendirme yönteminin oluşturma çalışması yapılmıştır. Teknik ölçümler (alt-üst renk ölçümü, tekstür özellikleri, nem değeri) ve duyusal analiz yöntemleri kullanılarak börek için standart ürün değerlendirme yöntemi oluşturulmuş ve diğer aşamalarda yapılan pişirme deneylerinde standart tarif kullanılmıştır. Farklı pişirme tekniklerinde yapılan deneylerin çıktıları birbirleriyle ve statik mod ile karşılaştırıldığında; “pişirme süresi hangi yönde kısa, kahverengileşme hangi yöntemde ideal, yapı ve yumuşaklık hangi sistemde nasıl sağlanıyor?”un cevabı verilebilmekte ve ideal olabilecek pişirme yöntemi tanımlanabilmektedir. Bu kapsamda yapılan deneysel çalışmalar; unlu ürün değerlendirme standardizasyonunun oluşturulması, mikrodalga-konvansiyonel pişirme yönteminin incelenmesi, mikrodalga-turbo kombinasyonlu pişirme yönteminin incelenmesi, buharlı pişirme yönteminin incelenmesi, halojen-infrared pişirmenin incelenmesi şeklinde yapılmıştır. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda; bu yöntemlerin avantaj ve dezavantajlarına göre yeni bir pişirme yöntemi oluşturabilecek hibrid yöntem tanımlanmaktadır.
-
ÖgeAltıncı mertebe casimir invaryantlarının açık kuruluşu ve eşdeğerlik sınıflarının varlığı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kurtay, Sevim ; Karadayı, Hasan R. ; 55988 ; Fizik MühendisliğiBu çalışmada altıncı mertebe Casimir invayyantlarmın açık kuruluşu AS ve AQ cebirleri için ele alındı. Altıncı mertebe için Casimir katsayılarının değerleri en genel olarak hesaplandığında aynı değere sahip olan katsayıların varlığı gözlendi. Aynı değere sahip olan bu katsayıların oluşturduğu cümleler eşdeğerlik sınıfları olarak adlandırıldı. Bu özel gruplandırnıalardan yola çıkarak altıncı mertebe Casimir invaryantlarını kurmak için bir yöntem geliştirildi. Eşdeğerlik sınıflarının varlığı bizi, bu sınıfların hangi ölçütlere göre ayırtedilmesi gerektiği problemi ile karşı karşıya getirdi. Bu sınıfları birbirinden ayırtetmek için katsayılar üzerinde etkili dört gösterge tanımlandı. Sözkonusu göstergeler eşdeğerlik sınıflarını tamamen belirlememizi sağladı. Casimir katsayıları arasında var olan eşdeğerlik sınıflarını belirledikten sonra aynı sınıfa ait olan katsayılara aynı sayısal değer verildi. Bunun sonucunda altıncı mertebe Casimir invayyantlarının katsayıları sayısal olarak büyük ölçüde azaldı. AS cebiri için 12300 katsayı 661, AS cebiri için ise 37184 katsayı 1301 katsayı ile ifade edildi, indirgenmiş katsayılarının dört parametreye bağlı olarak çözülmesi ile altıncı mertebe casimir invayyantlarının açık kuruluşu elde edildi. Bu çalışmada geliştirdiğimiz yöntem sayesinde teknik ve zaman açısından neredeyse imkansız gibi gözüken AN cebirlerinin altıncı mertebe Casimir invaryantlarını kurma imkanına erişildi.
-
ÖgeAmonyum bileşiklerinde faz geçişi yakınında özgül ısı hesaplanması ve pippard bağıntılarının uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Yanık, Aşkın ; Yurtseven, Hamit ; 100859 ; Fizik MühendisliğiBu çalışmada, değişik basınçlardaki NELıBr, NH4CI, NH4 A1F4 ve NÜ4Br kristalleri için Ising modeline göre spin etkileşimlerinden kaynaklanan özgül ısı değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca, NH4AIF4 ve NÜ4Br için Einstein modeline göre Cve ve NÜ4Br için Debye modeline göre Cvd değerleri de hesaplanmıştır. NE^Br' ün sıfir basınçta LOm(177 cm"1), Vs(134 cm"1) modlan, NH4CI' ün sıfir basınçta TAm(93 cm"1), TOm(144 cm"1) modlan ve P=2.8 kbar basınçta TAm(93 cm"1) modunun Raman frekanslarının analizi yapılarak, NtUBr ve NH4CI için özgül ısı değerleri hesaplanmıştır. NELjBr ve NH4CI' ün bu Raman modlannın frekansları kullanılarak, bu kristallerde X faz geçişi civarında dv I ÖT frekans kaymasının kritik davranışını tanımlayan kritik üs a değeri saptandı. Bir katı cismi oluşturan atomların herbirine eşlik olunan N sayıda özdeş harmonik salınıcılann, aynı v frekansında titreşim yapmaları durumunda Einstein modeline göre sabit hacimde özgül ısı Cvl örgü titreşimleri bölgesinde; Cve = 3 Nnk (Oe/T)2 / (eQvfT-lf (1) şeklinde tanımlanır. Burada 9e Jive/Tc Einstein sıcaklığı, ve Einstein frekansı, N örgü sayısı ve n ise birim hücredeki molekül sayısıdır. Planck değişmezi h=6.626 x 10"34 J.sn ve Boltzmann değişmezi k=1.3807 x 10"23 JK"1' dir. Debye modeline göre atomlar tek bir frekansla titreşmezler, bir frekans aralığında tanımlıdırlar. Bu frekans aralığında maksimum frekans değeri Vd Debye frekansıdır. 6D=hvD/k ise Debye sıcaklığı olarak bilinir. Debye modeline göre sabit hacimde özgül ısı Cvd aşağıdaki gibi verilir: j eDiT Cm=9Nnk( - )3 JjfV l{ex -\)-dx (2) &d o Burada x=0e/T' dir. Modifiye Pippard bağıntılarının doğruluğu kabul edilmek üzere kritik üs a, özgül ısı, ısısal genleşme ve eşsıcaklıklı sıkıştınlabilirlik gibi bazı termodinamik büyüklüklerin kritik davranışlarını tanımlar. Bu faz geçişi boyunca, Grüneisen parametresinin sabit kaldığını varsayar. Ising modeline göre özgül ısı Cvı' nın kritik davranışı aşağıdaki gibi verilir; Cvı = - J2A. (T/Tc2) (l-ö) (2-a) | e I* (3) Burada Tc kritik sıcaklık, e = (T-Tc)/Tc indirgenmiş sıcaklık ve a ise özgül ısı için kritik üstür. Etkileşim parametresi J, en yakın komşu atomlar arası etkileşimi tanımlar. Bu çalışmada, MLtBr' ün sıfir basınçta LOM(177 cm"1), v5(134 cm"1) modlan, NH4CI' ün sıfir basınçta TAM(93 cm"1), TOm(144 cm'1) modlan ve P=2.8 kbar basınçta TAm(93 cm"1) modunun Raman frekanslarının kritik davranışları, aşağıdaki kuvvet yasasına göre analiz edildi. ln(v/vc) = Bİe|1" (4) Burada vc kritik sıcaklıktaki kritik frekans ve B genliktir. Eş.(4) ile Eş.(3)' ü ilişkilendirirken, dv I ÖT frekans kaymasının, Tc geçiş sıcaklığı yakınında Cvı ile aynı davranışı gösterdiği varsayılır. Bölüm 3.1' de, sıfir basınçta NHıBr' ün LOm(177 cm"1) Raman modu için Raman frekanslarının kritik davranışı, kritik sıcaklığın altında ve üzerinde analiz edildi. LOm(177 cm"1) Raman modunun farklı sıcaklıklara karşı gelen frekans değerleri literatürden alındı. Eş. (4) kullanılarak kritik üs "a" değeri hesaplandı. ln[ln(v/vx)]' nın ln|e|' a çizilen grafiğinde eğim " \-a "' yi verir. Kritik frekans vx=170.06 cm"1 alınarak kritik üs 0.08 olarak bulundu. Kritik sıcaklık 1\ =234.3 K olmak üzere Cp = 86.534 J K"1 mol"1 deneysel özgül ısı değeri Cvı kabul edilerek, T1\ için J2A değeri xı J2 A = -8357.02 J mol"1 olarak hesaplandı. a=0.06 olarak alınarak Cvı değerleri, T<1\ ve T>1\ için J2A değerleri değişmez tutularak hesaplandı. Bölüm 3.3' de sıfir basınçta NH4CF ün TOm(144 cm"1) Raman modu için Raman frekanslarının kritik davranışı, kritik sıcaklığın altında ve üzerinde analiz edildi. Bu mod için Raman frekansları literatürden alındı. Eş.(4)' de kritik frekans vr=142.99 cm"1 olarak alınarak kritik üs o=0.13 bulundu. Kritik sıcaklık 1\= 242.5 K olmak üzere, TTX için J2A değerleri değişmez tutularak Cvı değerleri hesaplandı. Bölüm 3.4' de sıfir basınçta NH4CI' ün TAm(93 cm"1) Raman modu için Raman frekanslarının kritik davranışının analizi yapıldı. Söz konusu frekans değerleri literatürden alındı. Eş (4) kullanılarak kritik üs "a" değeri Vx=93.60 cm"1 kritik frekansı için hesaplanarak 0.15 olarak bulundu. Kritik sıcaklık Tr= 242.5 K olmak üzere deneysel özgül ısı değeri CP = 131.42 J K"1 mol"1, T1\ için Cvı kabul edilip J2A = -6,941.51 J mol"1 bulundu. Kritik üs a=0.15 olarak alınarak Cvı değerleri, J2A değerleri değişmez tutularak kritik sıcaklığın altında ve üzerinde hesaplandı. Bölüm 3.5' de 2.8 kbar basınçta NH4CI' ün TAM(93 cm"1) Raman modu frekanslarının kritik davranışı, kritik sıcaklığın altında ve üzerinde analiz edildi. Söz konusu frekans değerleri literatürden elde edildi. lnpn(v/vx)]' nın İn j e [ ' a olan grafiğinde eğim "1-a"' yi verdiği için, Eş (4) kullanılarak kritik üs "a" hesaplandı. Kritik frekans Va=95.47 cm"1 alınarak a=0.09 olarak hesaplandı. P=2.8 kbar basınçta kritik sıcaklık 1\= 268 K olarak deneysel özgül ısı değeri CP = 104.79 J K"1 mol"1 T
-
ÖgeAmonyum Halojenler Ve Sıvı Kristallerde Faz Geçişlerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Tüblek, Aytekin ; Yurtseven, Hamit ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringAmonyum halojenlerdeki düzenli-düzensiz faz geçişlerinde gözlenen üçlü kritik noktalar, mikroskopik bir model çerçevesinde incelendi. Modelde elektrostatik etkileşmeler üzerine kurulmuş bir hamiltonyen kullanılarak, amonyum klorür kristalinin değişik basınç koşullarındaki paralel düzenli-düzensiz faz geçişleri, geliştirilmiş bir ortalama alan teorisi ile hesaplandı. Kristalin paralel düzenli-düzensiz faz geçişinde, üçlü kritik noktanın bu teori ile gözlenebilmesi için, amonyum iyonunun tetrahedral simetrisinin hesaba katılması gerektiği gösterildi. Bu sonuçlar ışığında, amonyum halojenlerde gözlenen birinci derece faz geçişlerine, indüklenen dipol alanlarındaki dalgalanmalar ile birincil düzen parametresi çiftleniminin neden olduğu varsayılarak, bir Landau serbest enerji açılımı önerildi. Serbest enerji açılımındaki parametreler, deneysel faz diyagramları kullanılarak belirlendi. İkinci olarak, nematik-smektik A-smektik C noktası bulunan bazı ikili sıvı kristal karışımlarının indirgenmiş ortak faz diyagramı ve nematik-smektik A-smektik C* (ferroelektrik smektik C) noktası bulunan bir ikili sıvı kristal karışımı için Landau serbest enerjisi açılımları kullanıldı. Serbest enerji açılımlarındaki parametreler, deneysel faz diyagramları kullanılarak belirlendi.
-
ÖgeAmonyum Halojenler, Amonyak, Buz Ve Sodyum Nitrit’te Faz Geçişlerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Tarı, Özlem ; Yurtseven, Hamit ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada, amonyum halojenler, amonyak, buz sistemleri için faz eğrisi denklemleri hesaplanmış, basıncın sıcaklık ile değişimi incelenmiştir. Ayrıca, amonyum halojenlerin faz geçişleri için, Brom konsantrasyonunun sıcaklık ile değişimi incelenmiştir. Bu hesaplama yapılırken ortalama alan teorisi kullanılmıştır. Hesaplanan faz eğrisi denklemleri deneysel verilere fit edilmiştir. Kaynaklarda verilen ve deneysel olarak elde edilmiş faz diyagramları ile elde edilen faz diyagramları arasında iyi uyum gözlenmiştir. Bu da, bu yöntemin faz eğrisi denklemlerini elde etmek için kullanılabileceğini göstermektedir. Sodyum nitrit sistemi için ise, Dvorak modelini kullanarak paraelektrik–ferroelektrik faz geçişini ikinci derece faz geçişi alarak düzen parametresi , sıcaklığın fonksiyonu olarak hesaplanmıştır. Hesaplanan düzen parametresi, kaynaklardan alınan deneysel düzen parametresi verisine fit edilerek, sodyum nitritte faz geçişi yakınlarında kendiliğinden polarizasyon, sıcaklığın fonksiyonu olarak hesaplanmıştır. Hesapladığımız kendiliğinden polarizasyon deneysel olarak ölçülen değerlerle karşılaştırılmış ve sonuçta iyi bir uyum içinde oldukları görülmüştür.
-
ÖgeAmonyum sülfatın ferroelektrik faz geçişinin incelenmesi ve smektojenlerin mezomorf ve morfolojik özelliklerinin araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Yıldız, Sevtap ; Salihoğlu, Selami ; 66849 ; Fizik MühendisliğiBu tez çalışması, deneysel ve teorik olarak iki bölümden oluşmaktadır. Deneysel kısmında, sıvı kristal moleküllerinin dip-coating ince film kaplama tekniği ile kaplanan camlardaki yönelimleri incelendi ve yollar farkı belirlendi. Yönelimlerin kalitesi, politermik mikroskobu yöntemi ile, çift kırılma ve yollar farkı ölçülerek belirlendi. Kaplanmış ve ince film kaplı camlarda politrop sıvı kristallerin faz geçişi sıcaklıkları ve faz geçişi aralığı, polarizasyon mikroskopu ve özel olarak yaptığımız kapilyar sıcaklık kaması yardımıyla ( Cu-Sn ) termoçiftten 1 0"4 °C/mm olarak ölçüldü. Yapılan ölçüm ve hesaplamalar sonucunda ince film kaplı kapilyardaki faz geçişi sıcaklığı H-l 16 ve H-131 sıvı kritalleri için, kaplanmamış camlarda daha düşük olup, faz geçişi sıcaklık aralığının arttığı bulundu. Buna karşılık H-l 16 ve H-131 sıvı kristallerinin evtektik karışımı için bu durum tam tersi oldu. Yani kaplanmış camlardaki faz geçişi sıcaklığı, kaplanmamış camlardakine nazaran, daha yüksek, faz geçişi sıcaklık aralığı ise düşük olarak bulundu. Ayrıca kaplanmış camlarda faz geçişi sıcaklıklarının zamanla azaldığı, buna karşılık faz geçişi aralıklarının arttığı gözlendi, ilk olarak "aging effect" bizim tarafımızdan gözlendi. Çalışmanın teorik kısımda ise amonyum sülfatın Landau ortalama alan teorisi kullanılarak ferrielektrik davranışı incelenmiştir. Ortalama alan modeli iki altörgü yapısının oluşturduğu Pı ve P2 polarizasyonlarının sistemin düzen parametreleri olarak alınmasıyla meydana getirilmiştir. Bizim çalıştığımız modelde sistemin serbest enerjisine literatürde bulunan terimlerin dışında Pı P22 çiftlenimi eklenmiştir. Bu terim eklenmesiyle duygunluğun sıcaklığa bağlılığı daha geniş bir sıcaklık aralığında paraelektrik fazda geçerli olan Curie - Weiss yasasının verdiği sonucun ekstrapolasyonunu sağlamaktadır. Bizim modelimiz ayrıca Pı ve P2 'nin sıcaklığa bağlılığı literatürdeki bilinen durumdan daha kavissiz bir davranış vermektedir.
-
ÖgeAmorf ferromagnetik şeritlerin mekanik faktörler altında basamaklı histeresis eğrileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Birkök, H. Gülay Algül ; Kamer, Orhan ; 100768 ; Fizik Mühendisliği ; Physics Engineering1. Giriş Pozitif magnetositriksiyona sahip amorf şeritler Titreşen Örnek Magnetometresi kullanılarak incelenmiştir. Örneğe, burulma, boyuna gerdirme ve şeridin uzun ekseni boyunca doğru akım uygulandığında histeresis eğrileri basamaklı karakter gösterir. Eğrilerin şekli ve uygulanan mekanik faktörler arasındaki ilişki hem deneysel olarak hem de gerçekçi bir model ile araştırılmıştır. 2. Deneysel Metot Örnekler (2 mm x 96 mm x 25 um) ticari Metglas FeevCoıgBuSi (2605CO), Fe4oNi38Bi8Mo4 (2826MB) ve Fe77Cr2Bı6Sİ5 (2605S3) amorf şeritlerdir. Bu örneklerin magnetositriksiyon katsayıları 10-3 0x1 0"6 'dır. Amorf şeritlerin histeresis eğrileri el yapımı Titreşen Örnek Magnetometresi ile ölçülmüştür. Fiber-camdan yapılmış olan örnek tutucu, burulma (n(7t/4)/96 rad mm"1, n = 1,....,8) ve boyuna gerdirme kuvvetinin uygulanmasını sağlamaktadır. Örnek, uzun bir solenoidin ekseni boyunca sinusoidal olarak düşük frekansta (20-23 Hz) titreştirilmiştir. Algılayıcı-bobinler, özellikle uzun örneklerin ölçülmesi için tasarlanmıştır. Magnetik alan, 0.7 A m^'lik adımlarda değiştirilip, ve 0.01 Am^'lik bir duyarlılıkla ölçülmüştür. 3. Deneysel Sonuçlar Birinci grup ölçümlerde, burulmanın histeresis eğrilerine olan etkisi incelenmiştir. Burulma açısının artması ile histeresis eğrileri genişlemekte; büyük ve simetrik basamaklar ortaya çıkmaktadır. Basamak sayısı ile burulma açısı arasında doğrudan bir bağıntı görülmemiştir. İkinci grup ölçümlerde, gerdirmenin histeresis eğriler üzerindeki etkisi incelenmiştir. Uygulanan gerginliğin artması ile histeresis eğrileri genişlemekte; basamaklar yok olmakta ve düşük alanlar da mıknatıslanma doyuma ulaşmaktadır. xı Üçüncü grup ölçümlerde, elektrokimyasal olarak inceltilmiş örnekler incelenmiştir. Örneklerin kalınlıkları düştüğünde, eğriler genişlerken basamakların sayısı değişmemektedir. Dördüncü grup ölçümlerde, şeridin uzun ekseni boyunca geçirilen doğru akımın histeresis eğrileri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Şerit boyunca geçirilen doğru akım histeresis eğrilerinin kaymasını ve asimetri oluşmasını sağlamaktadır. 4. Model Önerilen mikromagnetik model, şeritteki magnetik moment dağılımının hesaplanmasına dayanmaktadır. Bu modele göre: 1. Örnek, ara-kesiti boyunca aynı büyüklükte küçük bölgelere bölünmüştür. 2. Her bölge, kolay-eksenin örneğin uzun ekseni boyunca uygulanan dış magnetik alan ile yaptığı a açısı ve anizotropi sabiti-K ile karakterize edilmiştir. 3. Farklı bölgeler arasında magnetostatik ve değiş-tokuş etkileşmelerinin olmadığı varsayılmıştır. Böylece her küçük bölgenin sahip olduğu toplam indirgenmiş enerji, örnekten doğru akım geçirilmediğinde 9 McH ti =- cos2 (9 -a) ^-cosG (1) K. ve örnekten doğru akım geçirildiğinde M H M H cos (9- a) ^- cosG ^-^sinG K K (2) olarak verilmektedir. Burada 8 açısı söz konusu bölgenin mıknatıslanma vektörü ile dış magnetik alan H ile yaptığı açı, a ise kolay-eksen ve şeridin uzun eksenine paralel dış magnetik alan arasındaki açıdır. Hx, örnek boyunca geçirilen doğru akımın meydana getirdiği enine magnetik alandır. Her bölgenin mıknatıslanmaya olan katkısı, örnekten doğru akım geçirilmediğinde (2) ve örnekten doğru akım geçirildiğinde (3) ile verilen indirgenmiş enerjilerin 9 açısına göre minimizasyonu ile bulunmakta; ve bu katkılar toplanarak model histeresis eğrileri elde edilmektedir.
-
ÖgeAmorf Merromanyetik Tellerde Mıknatıslanma Süreçleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-14) Erdoğan, Muzaffer ; Kamer, Orhan ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada, çifte kararlılık için sınır uzunluğu aşan (10cm) amorf tellerde manyetik histeresis döngülerinin, tele uygulanan yerel alan ve mekanik ezmeler ile kontrol edilebildiği gösterilmiştir. Ortasından ezilmiş bir telin ölçülen DC manyetik histeresis döngüsünün, sınır uzunluğun altındaki tellerde olduğu gibi, her iki yönde de orta kısımda görülen basamaklı bir gevşemenin ayırdığı iki Barkhausen sıçramasından oluştuğu görülmüştür. Bu davranışın kökeninde telin ezilen kısımlarında manyeto elastik etkileşmelerden dolayı telin uçlarındakilere ek olarak bir pinning merkezi oluştuğu, bilgisayar ortamında gerçekleştirilen benzetim ile gösterilmiştir. Böylece ezilen tel, birbirine bitişik, eş eksenli, sınır uzunluğun altında, ve birbiri ile etkileşen iki telden oluşmuş gibi davranmaktadır. Telin bir bütün olarak ters mıknatıslanmasında uçlarda ve merkezinde gerçekleşen manyetik bölge parçalanması başat bir rol oynamıştır. Bu modele dayanarak hesaplanan histeresis döngüleri deneysel döngülerle uyum göstermiştir.
-
ÖgeAn investigation on the luminescence and structural properties of erbium doped cadmiumniobate phosphors( 2013) Aian, Sanaz Ghafouri ; Özen,Gönül ; 349749 ; Physics Engineering ProgrammeColumbite-type niobates with MNb2O6 general formula having interesting optical,dielectric and microwave dielectric properties have been intensively studied recently.There are lack of study on the luminescent properties of columbite metal niobates.In the present study ,rare earth doped CdNb2O6 compounds with columbite structure ,were produced by molten salt method and synthesized by using starting materials of metal nitrates and niobium oxide and salt systems such as , Li2SO4-Na2SO4 by 1:1 molar ratios. The Morphological properties of the powders as determined from X-ray diffraction and Scanning Electron Microscopy. The mechanism of this behavior has been studied by measuring the spectral characteristics of the photoluminescence and photoluminescence excitation spectra on the crystalline.CdNb2O6 doped with 0.5, 1, 3, 6% Er+3 compounds indicated CdNb2O6 phase (JCPDS file No., 38-1428) .The samples exhibited a single phase and all of the peaks were found to be CdNb2O6 phase at high temperature of over 900°C. The SEM pictures and The EDS of the material are the rod-like particles that seem to be distributed homogeneously.Therefore, the particle size increased along with the sintering temperature. The luminescence properties of columbite compounds were investigated at low (200-800 nm) and high (900-1100 nm) wavelengths.However Er+3:CdNb2O6 compound increased the luminescence intensity.The emission intensity of CdNb2O6 with increasing rare earth dopant Er2O3 concentration due to transfer of excitation energy absorbed by rare earth dopants to the NbO6 groups.Photoluminescence analysis performed between (900-1100nm) showed that ,luminescence intensity of CdNb increased by increasing the dopant ratio but ,concentration quenching was observed for CdNb2O6 above 1%mol dopant concentration
-
ÖgeAn observational study of accreting millisecond X-ray pulsars: from accretion to the rotation powered stages(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016) Güngör, Can ; Ekşi , Kazım Yavuz ; 444246 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringDüşük kütleli X-ışını çiftleri, bir bileşeni tıkız nesne $-$ beyaz cüce, nötron yıldızı ya da kara delik $-$ diğer bileşeni ise Güneş kütlesinden daha düşük kütleli bir yıldız ($M_{\rm c}~\lesssim~1\,M_{\odot}$) olan, birbirlerine kütle çekimsel olarak bağlı ve ortak kütle merkezi etrafında dolanan çift sistemlerdir. Bu tür sistemlerde gözlenen ışıtmanın kaynağı düşük kütleli bileşenden tıkız nesne üzerine aktarılan kütlenin çekimsel potansiyel enerjisinin X-ışın akısına dönüşmesidir. Düşük kütleli yıldız, evrimi sonucunda kendi eşpotansiyel yüzeyini doldurur ve birincil Lagrange noktasından tıkız nesnenin eşpotansiyel yüzeyi içerisine madde aktarır. Bu mekanizma Roche Lob taşması olarak isimlendirilir. Kütle aktarımı yapan yıldızın kendi ekseni etrafında dönmesi ve kütle merkezi etrafında dolanması kaynaklı sahip olduğu açısal momentumunun sonucu olarak, aktarılan madde doğrudan tıkız nesne üzerine düşmek yerine etrafında bir toplanma diski oluşturur. Tıkız nesnenin manyetik alanı, açısal dönme hızı ve etrafında oluşan diskin morfolojisi, kütle aktarımının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini veya nasıl gerçekleşeceğini belirler. Bu olguya disk$-$manyetosfer etkileşiminin evreleri denir. Disk$-$manyetosfer etkileşim evreleri şu şekilde özetlenebilir; \textit{(i) Kütle aktarım evresi:} Eğer toplanma diskinin iç yarıçapı, $R_{in}$, eşdönme yarıçapından, küçük ise madde, manyetik alan çizgilerini takip ederek nötron yıldızının manyetik kutuplarına akar. \textit{(ii) Pervane evresi:} Eğer diskin iç yarıçapı eş dönme yarıçapından büyük ışık silindiri yarıçapından, küçük ise diskin dış kısımlarından diskin iç kısımlarına doğru taşınan maddenin tamamı merkezkaç bariyerinden dolayı yıldız üzerine düşemez, fakat bir kısmı manyetik kutuplara akabilir. Bu aşamada yıldız üzerine düşen madde miktarı kütle aktarım aşamasına göre oldukça düşük olduğu için X-ışını akısında düşüş gözlemlenmesi beklenir. \textit{(iii) Radyo pulsarı evresi:} Eğer diskin iç yarıçapı ışık silindiri yarıçapından büyük ise disk ve manyetosfer arasında herhangi bir etkileşim söz konusu değildir ve kütle aktarımı gerçekleşmez. Dolayısıyla bu aşamada gelen X-ışını akısı, akan maddenin gravitasyonel enerjisi kaynaklı değildir. Bu evredeki X-ışın akısının kaynağı nötron yıldızı dönme hızının yavaşlaması yani dönme kinetik enerjisi kaybıdır. Milisaniye Pulsarları, 1 -- 10 milisaniye mertebesinde dönme dönemine sahip görece yaşlı nötron yıldızlarıdır. İzole bir nötron yıldızı oluşumundan itibaren açısal momentum kaybeder. Çift yıldız sistemlerinde ise nötron yıldızı kütle aktarımı neticesinde açısal momentum kazanır. Bu süreç, tüm yaşamı boyunca üzerine madde aktarımı gerçekleşmiş bir milisaniye pulsarının milyar yıllık evrimidir. Yıldız bu milyar yıllık evrim boyunca disk $-$ manyetosfer etkileşim evrelerini geçirir. Düşük kütleli X-ışın çiftlerinin bir alt dalı olan kütle aktarımlı milisaniye pulsarları, milyar yıllık bu evrim sürecini, gözlenebilir zaman aralıklarında çevrimsel olarak tekrarladıkları için nötron yıldızı disk etkileşimin evrelerinin $-$ \textit{kütle aktarımı, pervane, radyo pulsarı} $-$ anlaşılması adına eşi bulunmaz birer laboratuvar niteliği taşırlar. Kütle aktarımlı milisaniye pulsarları X-ışın ışık eğrilerinde çevrimsel parlamalar gösterirler (Aql~X--1 örneğinde yaklaşık her yıl bir parlama). Tipik bir çevrim, X-ışını ışık eğrisinde, sakin evre (quiescent) ve parlama (outburst) evresi olarak iki ayrı bölümden oluşur. Parlamalar, hızlı akı artışı ve üstel bir iniş kolu olarak kendini gösterirler. Çoğu parlamanın iniş kolunda akı azalış hızının birden arttığı bir kırılma mevcuttur. Bu kırılma, bazı çalışmalarda kütle aktarım aşamasından pervane aşamasına geçiş olarak yorumlanmıştır. X-ışın ışık eğrisinde görülen bu kırılmadan sonraki akı değerinin hala sakin evre akı değerinden yüksek olduğu düşünülürse madde aktarımının kütle aktarım evresindeki kadar yüksek miktarda olmasa da hala devam ettiği sonucuna varılır. Gözlenen X-ışın akısının büyük bir çoğunluğu nötron yıldızı kutuplarına akan maddenin kütle çekimsel potansiyel enerjisinden kaynaklansa da diskin iç kısımlarının da bu akıya katkısı vardır. Başka bir değişle, gözlenen akı kutuplardan ve diskin iç ısımlarından gelen toplam akıdır. Pervane aşamasında diskin dış kısımlarından iç kısımlarına taşınan maddenin ne kadarlık bir kısmının ($f \equiv \dot{M}_{\ast}/\dot{M}$) yıldızın kutuplarına yağdığının gözlemsel yollarla araştırılabilmesi için önce kutuplardan gelen akı toplam akıdan ayrıştırılarak sadece kutuplardan gelen akı için X-ışın ışık eğrisi oluşturulmalıdır. Bu tez çalışmasında, kütle aktarımlı milisaniye pulsarlarında disk $-$ manyetosfer \hbox{etkileşim} evrelerinin X-ışın ışık eğrisiyle ilişkilendirilmesi, özellikle pervane aşamasında yıldız üzerine yağan kütle miktarının diskin dış kısımlarından iç kısımlarına taşınan madde miktarına oranının hesaplanması ve farklı sistemlerde bu mekanizmanın nasıl işlediğinin araştırılması amaçlandı. İlk olarak en bilinen kütle aktarımlı milisaniye pulsarlarından biri olan Aql~X--1'ın parlamaları incelendi. Aql~X--1, parlamaları X-ışını uyduları aracılıyla 20 yılı aşkın bir süredir takip edilen, X-ışında parlak ve her yıl parlama gösteren bir kaynak olması sebebiyle parlama sınıflarının araştırılması için oldukça uygun bir kaynaktır. Öncelikle, {\it Rossi X-ray timing explorer} (RXTE) X-ışın uydusu üzerine konuşlanmış {\it all-sky monitor} (ASM) ve {\it uluslararası uzay istasyonu} (ISS) üzerine konuşlanmış {\it monitor of all-sky X-ray image} (MAXI) dedektörlerinden Aql~X--1'a ilişkin tüm parlaklık verisi kullanılarak 20 yıllık X-ışın ışık eğrisi oluşturuldu. Daha sonra, parlamaların morfolojik olarak karşılaştırması adına, bu süreçte görülen tüm parlamalar, başlangıç zamanınlarına göre kalibre edilerek üst üste çakıştırıldı. Bunun sonucunda, Aql~X--1'da görülen parlamaların, {\it zaman -- akı} uzayında gelişi güzel dağılmak yerine, ulaştıkları maksimum akı değerleri ve parlama sürelerine göre üç ana sınıfta toplandıkları görüldü; \textit{(i)} {\ $\sim$~50 -- 60} gün süren ve $\sim$~37 -- 61 cnt/s akı değerine ulaşan parlamalar. \textit{(ii)} {\ $\sim$~40 -- 50} gün süren ve $\sim$~13 -- 25 cnt/s akı değerine ulaşan parlamalar. \textit{(iii)} $\sim$~20 gün süren ve $\sim$~17 -- 25 cnt/s akı değerine ulaşan parlamalar. Belirlenen bu üç sınıf arasındaki farkların daha detaylı ortaya çıkarılabilmesi için parlamaların akı değerlerinin zaman türevinin evrimi ve akı $-$ akı türevi faz$-$uzayındaki davranışı incelendi. Bu sınıfların arkasındaki fizik ancak gözlemlerin detaylı analizleri sonuçları çıkarılabilir. Bu noktada, \mbox{Aql~X--1'ın} \textit{i}. sınıfa ait 2000 ve 2011 parlamalarının ve \textit{ii}. sınıfa ait 2010 parlamasının RXTE/\textit{proportional counter array} (PCA) verisinin tayfsal analizi yapıldı. Tayf modeli olarak XSPEC tayf analiz programında tanımlı olan, ısısal ve ısısal olmayan sıcak plazma salmasını birlikte temsil eden EQPAIR modeli kullanıldı. Bu modele ayrıca, salma demir (Fe K$\alpha$) çizgisini temsil eden Gauss bileşeni eklendi. Tayf analizi sonucunda bu üç parlamanın ışık eğrisi ve modelde kullanılan serbest parametrelerin $-$ korona optik derinliği ($\tau$), kaynak foton karacisim sıcaklığı ($kT_{\rm bb}$) ve X-ışın sertlik oranı ($l_{\rm h}$) $-$ zaman içerisindeki evrimleri elde edildi. Bu çalışmanın sonucunda, maksimum akı değerleri ve süreleri farklı olan bu üç parlama grubu için, fiziksel parametrelerin zaman içerisinde aynı trendi takip ettikleri görüldü. Bu bilginin ışığında farklı sınıflara ait parlamaların aynı fiziksel olgunun farklı şiddetlerde gerçekleştiği sonucuna ulaşıldı. Bu tez çalışmasında ayrıca, disk $-$ manyetosfer etkileşim evrelerinden pervane evresine yoğunlaşıldı ve parlamaların X-ışın ışık eğrileri iniş kolunda görülen kırılmanın kütle aktarımı aşamasından pervane aşamasına geçiş olduğu kabulü yapılarak, bu evrede yıldız üzerine yağan madde miktarının diskin iç kısımlarına aktarılan madde miktarına oranını, sadece, yıldızın dönme frekansının diskin iç kısımlarındaki Kepler frekansına oranı olan boyutsuz bir parametreye (\textit{dönme hızı} parametresi, $\omega_{\ast}$) bağlı bir fonksiyon olarak $f=\dot{M}_{\ast}/\dot{M}=f(\omega_{\ast})$) belirlenmesini sağlayan bir yöntem geliştirildi. Bu yöntemde, X-ışın ışıtma değerleri kütle oranı \textit{f}'e, parlamanın zaman ölçeği ise dönme hızı parametresine dönüştürülerek parlamanın ışık eğrisi birimsiz $f - \omega_{\ast}$ uzayında temsil edildi. Bu da, farklı maksimum parlaklık değeri ve farklı sürelere sahip parlamaların karşılaştırılabilmesi olanağı sağlamaktadır. Bu tez çalışması kapsamında, Aql~X--1'ın 2000 ve 2011 parlamalarının RXTE/PCA dedektöründen alınan verisinin ve 2013 parlamasının {\it Swift gamma-ray burst mission/X-ray telescope} (SWIFT/XRT) dedektöründen alınan verisinin tayfsal analizi yapıldı. Tayf modeli olarak, manyetik kutuplardan gelen akıyı temsil eden \textit{karacisim}, ısıtılmış diskin iç bölgesinden gelen katkıyı temsil eden \textit{disk karacisim} ve demir çizgisini temsil eden \textit{Gauss} modellerinin kombinasyonu kullanılarak sadece manyetik kutuplardan, başka bir deyişle sadece yıldız yüzeyine akan maddenin kütleçekimsel potansiyel enerjisinden kaynaklı akı için ışık eğrisi oluşturuldu. Elde edilen bu ışık eğrilerine geliştirdiğimiz model uygulanarak bu üç parlama için $f=f(\omega_{\ast})$ elde edildi ve sonuç olarak farklı şiddet ve sürelerde gerçekleşen bu üç parlamanın $f - \omega_{\ast}$ uzayında aynı evrimi geçirdikleri ve tek bir sistem için $f$ fonksiyonunun evrensel bir fonksiyon olması gerektiği tartışıldı. Bu tez çalışmasının planı şu şekildedir: 1.~bölümde nötron yıldızları, nötron yıldızı ailesi, X-ışın çiftleri ve daha spesifik olarak kütle aktarımlı milisaniye pulsarlarının fiziksel yapısı hakkında temel bilgi verildi. 2.~bölümde ise bu tez çalışması kapsamında verileri kullanılan X-ışın gözlemevleri tanıtıldı. 3.~bölümde milisaniye X-ışını pulsarlarında görülen parlamaların kaç farklı şekilde gerçekleştiği incelendi ve Aql~X--1'ın parlamaları için geliştirilen yeni bir sınıflama tanıtıldı. Bu konuda ayrıca, tayfsal modelleme yardımıyla farklı sınıfların arasındaki fiziksel ilişkiler araştırıldı. 4.~bölümde, pervane aşamasında nötron yıldızının manyetik kutuplarına yağan madde miktarının gözlemsel yöntemlerle hesaplandığı yeni bir yöntem tanıtıldı ve bu yöntemin farklı parlamalara uygulamaları sunuldu. Son olarak, elde edilen tüm bulgular ve araştırılan yöntemler 5.~bölümde özetlendi.