FBE- Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Başlık ile FBE- Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge40-foot Bir Yelkenli Teknenin Deneysel Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-12) Kiper, Bora ; Helvacıoğlu, Y. Şebnem ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureGünümüzde, yelkenli teknelerin performanslarını arttırmak amacıyla birçok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalar sayesinde yelkenli teknelerin optimizasyonunda oldukça önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Yapılan bu çalışmada yelkenli teknelerde, performansa önemli etkisi olan salmalar incelenmiştir. İncelenen salmaların direnç ve yanal kuvvet karakteristikleri çıkarılıp ve bunlar arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. Yapılan deneylerde, çekme tankının yanı sıra deneylerin hızlandırılması ve daha efektif yapılması için sirkülasyon kanalıda kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlarla, kullanılan salmaların karakteristikleri bulunmuştur. Son olarak elde edilen veriler ile salmalar karşılaştırılmıştır. Değişik meyillerde ve sürüklenme açılarında hangi salmanın ne kadar direnç oluşturduğu ve yarattığı yanal kuvvete göre grafikleri oluşturulup, öne çıkan salmalar belirlenmiştir.
-
Öge7000 Dwt Luk Bir Petrol Tankeri İçin Isıl Gerilme Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-26) Özçelik, Serdal ; Ergin, Selma ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureBu çalışmada ilk olarak ince levha teorisi, ısıl gerilme, levhalardaki ısıl gerilme ve sonlu elemanlar yönteminden bahsedilmiştir. Daha sonra basit bir dikdörtgen levhadaki ısıl gerilmeler analitik olarak bulunmuştur. Ardından aynı levha ANSYS’ de de modellenerek çözülmüş ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. 7000 DWT’ luk bir tanker için üç farklı yükleme durumunda gerilme analizi sonlu elemanlar yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Bunlardan birincisi sadece ısıl yüklerin, yani taşınan kargo, deniz suyu ve havanın gemi yapı elemanları üzerinde oluşturduğu sıcaklık dağılımlarının bulunduğu bir yükleme durumudur. Bu nedenle bu yükleme durumu gerçek bir yükleme durumu değildir. Çünkü bu analizde yapı elemanları üzerindeki basınçlar ve kuvvetler (yapısal yükler) düşünülmemiştir. Birinci yükleme durumu sadece bir sezgi kazanmak içindir. İkinci yükleme durumu ise ısıl yüklerin olmadığı bunun yerine sadece yapısal yüklerin (gemi yapı elemanları üzerindeki basınçlar ve kuvvetler) bulunduğu bir yükleme durumudur. Genellikle gerilme analizlerinde belli bir kargo sıcaklığına kadar, bu yükleme durumunda olduğu gibi ısıl yükler ihmal edilir. Son yükleme durumu ise hem yapısal hem de ısıl yüklerin yani gemi yapı elemanları üzerindeki bütün yüklerin bulunduğu bir yükleme durumudur. Sonuç olarak, yapılan bu analizler karşılaştırılarak 90 ºC kargo sıcaklığında yapı elemanları üzerinde oluşan ısıl gerilmelerin etkisi incelenmiştir.
-
Öge9100 Dwt Lik Çok Amaclı Geminin Yapısal Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-08-05) Dedetaş, Barış ; Ergin, Ahmet ; 10008955 ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureBu çalışmada temel amacımız, gemi boyutlandırmasında sonlu elemanlar kullanımına bir prosedür önermek, ve bu önerilen prosedür çerçevesinde 9100 DWT’lik çok amaçlı bir kuru yük gemisinin yapısal analizlerini gerçekleştirmektir. İncelemiş olduğumuz gemi, geniş ambar ağzı açıklıklı, ve iki ambarlıdır. Hem iki ambarının olması hem de 170m den küçük olması nedeniyle sınıflandırma kuruluşlarının 170m üzeri gemiler için önerdiği gemi ortasındaki üç ambarın modellemesine dayalı direk hesap prosedürü kullanılamamaktadır. Tek ambarın modellemesine dayalı hesap prosedürü de bu tipte bir gemi için yetersiz kalmaktadır. Tek ambar analizinin yetersiz kalmasının en önemli nedeni; geminin ambar ağzı açıklıklarının fazla oluşu, bu nedenle de, yükleme durumuna bağlı olarak, ambar ağzı yer değişimlerinin en yüksek değerlerinin ambar ortalarında olmasının beklenmesidir. Sınır koşullarının maksimum yer değişmelerin olduğu bölgelere uygulanması sağlıklı bir analiz yapılabilmesi açısından sakıncalıdır. Bu durumda sonlu elemanlar analizi için bir prosedür önerilmiş ve bu önerilen prosedür doğrultusunda analizler yapılmıştır. Yapılan analizlerin neticesinde ambar ağızlarında oluşan yer değiştirmeler bulunmuştur. Ayrıca gemi üzerindeki belirli noktalarda bulunan gerilme değerleri de sonuç kısmında belirtilmiştir.
-
ÖgeA new numerical approach for the sauter mean diameter in high speed diesel engines(Institute of Science and Technology, 1993) Buğdanoğlu, Selim ; Sağ, Osman Kamil ; 39429 ; Naval Architecture and Marine EngineeringThis thesis is concerned with Ship Propulsion Bearings and Computer Aided Calculation and Operation Program for Propulsion Bearings. It is the main purpose to put forward this study that is the lack of the studies and knowledge concerning ship propulsion bearings. Therefore, it has been discussed arrangements, preliminary design parameters, performance, and routine maintenance tasks, and troubleshooting procedures of ship propulsion bearings. It has also attempted to provide guidance on these subjects along with the "Computer Aided Calculation and Operation Program for Propulsion Bearings" which is entirely written by the author. This computer program written in MATLAB programming language is capable of calculating preliminary design parameters, performance and providing the user routine maintenance tasks, and trouble shooting procedures of ship propulsion bearings. Key feature is to include flexible menu configuration with the aid of visual menu buttons and easy solutions with graphics utilization. Furthermore, It has been also discussed in detail water lubricated rubber bearings, evaluated previous experiments, and statistical values, and then obtained good results. It is believed that this study would be a useful guide concerning "Ship Propulsion Bearings'' to the designers, operators, and researchers.
-
ÖgeAskeri Gemilerde Helikopter Güvertesinin Yapısal Ağırlık Optimizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-04-14) Hızır, Olgun Güven ; Ünsan, Yalçın ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureSon yıllarda optimizasyon yöntemlerinin sürekli olarak geliştiği ve mühendislik alanında kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Askeri gemilerin optimizasyonu sürekli olarak gelişen alanlardan biridir. Askeri gemilerin yapısal, hidrodinamik ve stabilite unsurlarının dizayn optimizasyonları yaygınca yapılmaktadır.Aynı zamanda, gelişen teknolojiden faydalanarak askeri gemilerin helikopter güverteleri gibi karmaşık dizayn problemlerinin optimizasyonu da paket programlar aracılıgıyla gerçekleştirilmektedir. Helikopter güvertelerinin yapısal analiziyle ilgili çalışmalar Newcastle Üniversinde ve İTU de mevcuttur. Fakat, bu yapıların optimizasyonu farklı bir fiziksel fenomene sahiptir. Helikopter güvertesinin doğasından dolayı yapısal olarak çökme ve gerilme optimizasyonlarının aynı anda kısıtlara uygun olarak yapılması gerekmektedir. Bu tezde yapısal optimizasyon çalışmaları Alman Bremen tarzı Fırkateynlere göre yapılmıştır. Helikopter güvertesi Bremen tarzı Fırkateyn ana boyutları baz alınarak yeniden dizayn edilmiş ve optimizasyonu yapılmıştır. Uçuş alanının, yapısal elemanların ve genel yerleşimin dizaynında Alman Loydu kuralları baz alınmıştır. Dizayn yükü olarak güverte yükü haricinde seçilen Seahawk 70-B tipi helikopterin acil durum çarpma yükü uygulanmıştır. Optimizasyonun hedef fonksiyonu yapısal olarak belirli çökme ve gerilim kısıtlarının aynı anda sağlanması koşuluyla en hafif ve sağlam helikopter güvertesinin dizayn ölçülerini bulmaktır. Yapının optimizasyonu sırasında ANSYS sonlu elemanlar paket programı kullanılmıştır. Problem her döngüde yenilenen 13 bağımsız dizayn kriterinden oluşmaktadır. Optimizasyon metodu olarak 2 farklı algoritma kullanılmış ve yöntemler birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Güverte kolonları sistem optimize edildikten sonra burkulma analizine tabi tutulmuştur.
-
ÖgeAskeri Gemilerde Isı Ve Yangın Yalıtımının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-10-06) İzer, Canan ; Ergin, Selma ; 414631 ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureSon yıllarda, savaş gemilerine olan ilginin giderek artmasına paralel olarak, yalıtım teknolojisi de giderek gelişmektedir. Bu gelişmeyle birlikte, daha efektif yalıtım çözümleri geliştirilmiştir. Dünyada bu konuda araştırma yapan uzman kuruluşlar, daha hafif, yangın dayanımı yüksek, ısı iletim katsayısı düşük ve kalınlığı oldukça az olduğu için iç hacimlerde kazaç sağlayan materyallerin geliştirilmesine yönelik AR-GE çalışmalarını yürütmektedirler. Bu çalışmaların devamı olarak materyaller, “FTP Code” gibi prosedürlerin gerektirdiği çeşitli testlere tabi tutulmakta ve eğer başarılı olurlarsa sertifika alabilmektedirler. Ancak yeni oluşturulan bir ürün için onay makamlarından sertifika alabilmek çok zorlayıcı olmaktadır. Isı yalıtımı için literatürde çok fazla bağlayıcı kural ve ya prosedür olmasa da; enerji ekonomisi, personelin konforu ve ekipmanların verimli çalışabilmesi bakımından konu ile ilgili hesapların yapılmasıyla beraber, gemide gerekli yerlere ısı yalıtımı yapılması gerekmektedir. Tez kapsamında, tehlike ve kısıtlayıcı faktörlerin en düşük seviyeye indirgenmesi için, karakol botu sınıfı bir gemi ile bir tank çıkarma gemisi için yaklaşık olarak yalıtım ağırlığı, hacmi ve maliyeti hesaplanarak, her iki gemi birbiriyle karşılaştırılmıştır. Yalıtım uygulamalarının optimizasyonu için hesap sonuçları değerlendirilmiş olup, tank çıkarma gemisi sınıfı bir gemi için bulunan ağırlık ve hacim değerlerinin, karakol botu tipi bir gemiden yaklaşık % 60, maliyet değerinin ise % 70 daha fazla olduğu gösterilmiştir. Ayrıca hem yangın hem ısı yalıtımı için mineral yünü kullanmak yerine, yangın yalıtımı için mineral yünü, ısı yalıtımı için cam yünü ile yangın yalıtımı için seramik malzeme, ısı yalıtımı için köpük malzeme kullanılma durumunda, ağırlık, hacim ve maliyette oluşan değişimler grafiklerle sunulmuştur.
-
ÖgeAskeri Tersaneler İçin Performans Geliştiren Bir Yönetim Sistemi Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kayıran, Özgür Okan ; Odabaşı, A. Yücel ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureBu çalışmada, ticari kurumların karşısına istense de istenmese de bir performans göstergesi olarak çıkan ticari başarının karşılığında; kar amacı gütmeyen kamu kurumları için geçerli bir performans göstergesi olmadığından yola çıkılarak askeri tersaneler performansının ölçülebilmesi gereği düşünülmüştür. Elbette ki; daha faklı ve basit şekillerde de olsa, tüm kamu kurum ve kuruluşların başarıları da kontrol edilmektedir. Çalışmanın amacı; askeri tersanelerin organizasyonel performans ölçümümün geliştirilip, kurumsallaştırılmasıdır. Ölçümlenemeyenin sağlıklı yönetilemeyeceği fikrinden yola çıkılarak, organizasyonel performans ölçümünün gelişmesi ve kurumsallaşması nispetinde yönetsel faaliyetler sağlıklı ve açık bir yapıya kavuşacaktır. Böylece organizasyonel performans sürekli iyileşecek ve problem alanları erken tespit edilecektir. Organizasyonel performansın sürekli ölçümü aynı anda organizasyonu tepkisel bir yapıdan çıkarıp, proaktif bir hale dönüştürür. Performans ölçüm ve yönetimi, farklı teknikler, modeller ve kriterlerle kar amacı güden ya da gütmeyen her organizasyona uygulanabilir. Bu anlayış, organizasyona özgü bir biçimde tasarlanıp uygulandığında, her organizasyonun performans gelişimine katkı sağlayabilecek bir yöntemdir. Çalışmada askeri tersanelerin performansının arttırılmasına yönelik öneriler ve askeri tersane organizasyonel performans ölçümüne yönelik bir model tasarlanmıştır.
-
ÖgeAteşleme sırasının yüksek devirli dizel motor performansına etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Yıldız, Hakan ; Sağ, Osman Kamil ; 46349 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiBu çalışmada gemi dizel motorunda tasarım değişikliğinin meydana getireceği sonuçların irdelenmesi amaçlanmaktadır. Planlanan tasarım değişikliği, motorun ateşleme sırasında belli kurallara göre tespit edilebilecek bir sistematik çerçevesinde motorun çalışma performansına etkilemiştir. Uyulan kurallar Bölüm 3' de, oluşturulmaya çalışılan sistematik ise Bölüm 6 ' da açıklanmıştır. 16 silindirli, V düzenindeki, 4 subaplı (2 emme ve 2 egzost), direkt püskürtmeli, aşırı doldurmalı, yüksek devirli gemi dizel motoru incelenmek üzere seçilmiş, farklı ateşleme sıraları ve farklı faz açıları altında motorun çalışması, geliştirilmiş bilgisayar programı yardımıyla analitik olarak araştırılmıştır. Her bir tasarım değişikliği, orijinal motor data ve sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Karşılaştırmanın yorumları, Sonuçlar ve Öneriler kısmında sunulmuş, aynı zamanda bu yorumlar Ek-B'deki grafiklerle de desteklenmiştir. İncelemeyi mümkün kılan bilgisayar programı, çok silindirli ve aşırı doldurmaya sahip gemi dizel motorlarını modelleyebilmektedir. Bu çalışma, programın ilk kullanımı olmayıp, daha önce de, kaynak araştırması kısmında bahsedilen araştırmacılar tarafından kullanılmış ve gelişmeye tabii tutulmuştur. Programın kısa açıklaması Bölüm 5 'de yapılmıştır. Ek-C'de ise program listesi ve programın kolay anlaşılması için de Ek-A'da akış diyagramı verilmiştir. Belli bir süreçten geçerek şu an ki halini almış olan bu bilgisayar programı, benzer konulardaki çalışmalarda kendini kanıtlamış olan bir yöntemi kullanmaktadır. Yöntemin gerçeğe uygun deneylerle de bundan önce ki araştırmalarda gözlenmiştir. Metoda ait detaylar ve ilgili kaynaklar çalışma içerisinde verilmiştir.
-
ÖgeAyna kıçın yuvarlak kardinalı yüksek süratli teknelerin performansına etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1999) Şireli, Eyüp Mete ; İnsel, Mustafa ; 100560 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiYan kayıcı teknelerin ana özelliklerinden biri, ayna kıça sahip olmalarıdır. Ayna kıçın etkileri, çeşitli teorik ve sayısal çalışmalara konu olmuştur. Ayna kıç etrafındaki akım, ıslak kıçtan kuru kıça geçerken küçük girdaplar oluşturmaktadır. Buradaki gibi farklı rejimler için farklı teorik modeller geliştirilmiş ancak metodik deneylerin yapılmaması sonucu teorik yaklaşımlar tatmin edici olamamıştır. Bu çalışmanın amacı, bir seri model üzerinde deneyler ve sayısal hesaplamalar yaparak ayna kıç alanının dalga direnci üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmalar sırasında, NPL yuvarlak karinalı tekne serisinden türetilmiş olan ayna kıç alanlan farklı beş adet modelden yararlanılmıştır. Modellerin ayna kıç alanı/maksimum kesit alanı oranı 0 ile 1 arasında değişmektedir. Ayna kıçın etkilerini göstermek amacıyla toplam direnç deneyleri yapılmıştır. 0.3 ile 1.2 Froude Sayılan arasında dalga deformasyonları ölçülmüş ve dalga spektrumu ile dalga dirençleri hesap edilmiştir. Dalga deformasyonlannın analizinde boyuna kesme tekniği kullanılmış, ayna kıçın alanının değişiminin dalga spektrumu üzerindeki etkisi incelenmiştir. Dawson Algoritması'na dayanarak panel metodu ile teknelerin teorik dalga direnci hesaplan yapılmıştır. Ayna kıçtaki normal vektörlerin süreksizlik problemi, ayna kıçın panellenmemesi ve tekne içinde oluşan iç akımın ayna kıçtan dışan çıkarak hipotetik bir tüp içinde sonsuza doğru daraldığı varsayımı ile halledilmiştir. Daha sonra kuru ve ıslak kıç için geçerli olan sınır koşullan uygulanmıştır. Teorik ve deneysel dalga dirençlerinin, Froude Sayısı ve ayna kıç alanına göre değişimleri incelenmiş ve sonuçlar çıkartılmıştır.
-
ÖgeBalblı elipsoidin direnç karakteristiklerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Barlas, Barış ; Aldoğan, A. İhsan ; 21744 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiBu çalışmanın temel amacı, yavaş hız limitinde lineer olmayan dalga direnci teorisinin formüle edilmesi ve elipsoid ile balblı elipsoide uygulanmasıdır. Bu şekilde ideal bir akışkanda sürekli, düzgün ve potansiyel akıma ait bir sınır değer problemi çözülmüştür. Hesaplarda serbest su yüzeyinden gelen lineer olmayan etki göz önüne alınarak, ticaret gemilerinin sahip olduğu hız aralığında dalga direnci eğrisindeki ondülasyonlar azaltılmaya çalışılmıştır. Ticaret gemilerinin hız aralığında balbın gemi direncine olan etkisi incelenmiştir. Yapılan bilgisayar programı yardımıyla yarı batmış balblı ve balbsız bir elipsoid etrafındaki hız potansiyeli, türevleri, Cr(x>Y) ' D (x,y) ve basınç değerleri nümerik olarak hesap edilmiş ve karşılaştırılması ? yapılmıştır. Hesaplarda kullanılan hız potansiyeli ve buna bağlı olan dalga direnci bir asimptotik çözümdür. Hesaplar pratik olarak kabul edilebilecek bir mertebe büyüklüğü içindedir. Çalışmanın sonucunda, balbın ticaret gemilerinin sahip olduğu hız aralığında, dalga direncinin azaltılmasında etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
-
ÖgeBalıkçı gemilerinin baştan gelen dalgalarda hareketlerinin regresyon analizi ile incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Aydın, Muhsin ; Odabaşi, A. Yücel ; 46521 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiBu çalışma, D. J. Doust tarafından verilmiş olan farklı prizmatik katsayılı (CP), 4 (dört) ana gemi üzerine kurulmuştur [1]. Bu gemilerin ofset değerleri, genişliklerinin yüzdesi şeklinde boyutsuz olarak alınmıştır. Bu 4 (dört) ofset grubunun CP'ye göre değişimi kübik tiriz eğrileri ile ifade edilip, istenilen CP değerlerinde ve karakteristik özelliklerde gemiler üretilmiştir. Tüm bu işlemler gemi üretim programı kullanılmak sureti ile, farklı özelliklerde, herbir boy için 27 (yirmi yedi), 20 (yirmi) farklı boy için de toplam 540 (beş yüz kırk) adet hayali gemi üretilmiştir. Üretilen herbir geminin enkesit ve suhattı eğrileri, gemi modelleme programından yararlanılarak çizdirilmiştir. Görüntüsü bozuk olan ofsetlerde de gerekli düzeltmeler yapılıp, yeniden modellenmiştir. Söz konusu 540 (beş yüz kırk) geminin modellenmesinden sonra, herbir geminin hidrostatik değerleri hazırlanan bilgisayar programından bulunarak, Wolf son Unit gemi hareketleri programı için gerekli datalar elde edilmiştir. Bu datalar, herbir geminin yüzdüğü draftındaki hidrostatik değerleri ile eşit aralıklı 20 (yirmi) posta sistemine göre herbir postanın genişlik, yükseklik ve alan katsayısı değerlerini kapsamaktadır. Hidrostatik hesaplamalardan sonra, hareket programı kullanılarak herbir geminin 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 Beaufort rüzgar şiddetlerine karşılık gelen deniz durumlarında ve 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 knot hızlarında, baştan gelen dalgalarda, düşey hareketleri incelenmiş, herbir geminin 42 (kırk iki) farklı durumu için dalıp-çıkma ve baş-kıç vurma genlikleri hesaplanmıştır. Bu işlemlerden sonra, trovil balıkçı gemilerinin hidrodinamik analizi ve baştan gelen dalgalarda hareketlerini etkileyen parametrelerin analizi yapılmıştır. Bundan yararlanılarak, dalıp-çıkma ve baş-kıç vurma genliklerinin form parametrelerine ve boyutsuz oranlarına bağlı olan regresyon denklemleri kurulmuştur. Dalıp-çıkma ve baş-kıç vurma hareketleri için toplam 240 (iki yüz kırk) adet regresyon denklemi oluşturulmuştur. Uyarlanan bir regresyon programından yararlanılarak, regresyon katsayıları hesaplanmıştır. Sonuçta, elde edilen regresyon katsayıları gemi boyuna ve Beaufort sayısına göre tablolar şeklinde sunulmuştur. Bu tablolardan yararlanılarak regresyon ifadelerinin hesaplanması zor ve zaman alıcı olması sebebiyle ve ayrıca bu çalışmayı pratik bir hale getirmek için, Quicbasic ve Fortran77 programları geliştirilmiş bulunulmaktadır.
-
ÖgeBaş ve kıç ufki dümenlerin denizaltı hareketleri üzerindeki etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kul, Davut ; Odabaşi, A. Yücel ; 46302 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiThe reason is that the size of the hydroplanes and therefore their efficiency, is usually designed for mean speed operations (e.g. transit speed). Then, when the submarine is running at high speeds, the stern hydroplanes become "oversized" and potentially dangerous at maximum deflection angle. The effect of an upward reference accident on the stern planes is somewhat opposite to that of a downward jam: the submarine takes a positive pitch and its depth decreases rapidly. The steady motion parameters have the same dependency on the planes angle and on the speed as in the case of a downward jam. Therefor it is obvious that without any reaction of the crew, a risk of high positive pitch angle exists at high speeds. In addition, the submarine may come close to or even through the surface, especially if the jam occurs at low initial depth. However, this risk is not as severe as the risk of diving close to the collapse depth and is considered as acceptable regarding the low probability of collision with a surface ship. Having carried out the simulation of the submarine motions in the various jams situations, and evaluated the efficiency of the connected recovery manoeuvres, it generally appears that it is impossible to guarantee that the safety requirements are satisfied in the whole depth/ speed navigation domain of the submarine. Therefore, the definition of a safe domain becomes necessary, which is provided to the crew for peacetime operations. This safe depth/ speed domain is also known as "manevoeuvring limitation diagram" or "operating envelopes". Its definition is based on the effects of the nominal recovery procedures. One of the safety requirements is a limitation of the maximum pitch angle to 0^. With the help of diagrams like Figure 5.16, it is possible to analyze the conditions that lead to a higher pitch angle, either positive or negative. It generally appears to be impossible to avoid pitch angle higher than 8max, especially at high speed. Estimation of 8max is necessary to limitate the possible deflection with xvi an additional moveable stop. A mechanical device is fitted on the hydraulic ram of the stern planes and it is remotely controlled from the control console. Figure 6.1 shows the designing parameters of the mechanical stop for stern planes. It can be concluded from this study that these intermediate stops can be defined while the pitch safety requirements are respected. On the other hand the depth range, in which the submarine is allowed to operate as a function of speed, can be given. xvi i The reason is that the size of the hydroplanes and therefore their efficiency, is usually designed for mean speed operations (e.g. transit speed). Then, when the submarine is running at high speeds, the stern hydroplanes become "oversized" and potentially dangerous at maximum deflection angle. The effect of an upward reference accident on the stern planes is somewhat opposite to that of a downward jam: the submarine takes a positive pitch and its depth decreases rapidly. The steady motion parameters have the same dependency on the planes angle and on the speed as in the case of a downward jam. Therefor it is obvious that without any reaction of the crew, a risk of high positive pitch angle exists at high speeds. In addition, the submarine may come close to or even through the surface, especially if the jam occurs at low initial depth. However, this risk is not as severe as the risk of diving close to the collapse depth and is considered as acceptable regarding the low probability of collision with a surface ship. Having carried out the simulation of the submarine motions in the various jams situations, and evaluated the efficiency of the connected recovery manoeuvres, it generally appears that it is impossible to guarantee that the safety requirements are satisfied in the whole depth/ speed navigation domain of the submarine. Therefore, the definition of a safe domain becomes necessary, which is provided to the crew for peacetime operations. This safe depth/ speed domain is also known as "manevoeuvring limitation diagram" or "operating envelopes". Its definition is based on the effects of the nominal recovery procedures. One of the safety requirements is a limitation of the maximum pitch angle to 0^. With the help of diagrams like Figure 5.16, it is possible to analyze the conditions that lead to a higher pitch angle, either positive or negative. It generally appears to be impossible to avoid pitch angle higher than 8max, especially at high speed. Estimation of 8max is necessary to limitate the possible deflection with xvi an additional moveable stop. A mechanical device is fitted on the hydraulic ram of the stern planes and it is remotely controlled from the control console. Figure 6.1 shows the designing parameters of the mechanical stop for stern planes. It can be concluded from this study that these intermediate stops can be defined while the pitch safety requirements are respected. On the other hand the depth range, in which the submarine is allowed to operate as a function of speed, can be given. xvi i The reason is that the size of the hydroplanes and therefore their efficiency, is usually designed for mean speed operations (e.g. transit speed). Then, when the submarine is running at high speeds, the stern hydroplanes become "oversized" and potentially dangerous at maximum deflection angle. The effect of an upward reference accident on the stern planes is somewhat opposite to that of a downward jam: the submarine takes a positive pitch and its depth decreases rapidly. The steady motion parameters have the same dependency on the planes angle and on the speed as in the case of a downward jam. Therefor it is obvious that without any reaction of the crew, a risk of high positive pitch angle exists at high speeds. In addition, the submarine may come close to or even through the surface, especially if the jam occurs at low initial depth. However, this risk is not as severe as the risk of diving close to the collapse depth and is considered as acceptable regarding the low probability of collision with a surface ship. Having carried out the simulation of the submarine motions in the various jams situations, and evaluated the efficiency of the connected recovery manoeuvres, it generally appears that it is impossible to guarantee that the safety requirements are satisfied in the whole depth/ speed navigation domain of the submarine. Therefore, the definition of a safe domain becomes necessary, which is provided to the crew for peacetime operations. This safe depth/ speed domain is also known as "manevoeuvring limitation diagram" or "operating envelopes". Its definition is based on the effects of the nominal recovery procedures. One of the safety requirements is a limitation of the maximum pitch angle to 0^. With the help of diagrams like Figure 5.16, it is possible to analyze the conditions that lead to a higher pitch angle, either positive or negative. It generally appears to be impossible to avoid pitch angle higher than 8max, especially at high speed. Estimation of 8max is necessary to limitate the possible deflection with xvi an additional moveable stop. A mechanical device is fitted on the hydraulic ram of the stern planes and it is remotely controlled from the control console. Figure 6.1 shows the designing parameters of the mechanical stop for stern planes. It can be concluded from this study that these intermediate stops can be defined while the pitch safety requirements are respected. On the other hand the depth range, in which the submarine is allowed to operate as a function of speed, can be given. xvi i The reason is that the size of the hydroplanes and therefore their efficiency, is usually designed for mean speed operations (e.g. transit speed). Then, when the submarine is running at high speeds, the stern hydroplanes become "oversized" and potentially dangerous at maximum deflection angle. The effect of an upward reference accident on the stern planes is somewhat opposite to that of a downward jam: the submarine takes a positive pitch and its depth decreases rapidly. The steady motion parameters have the same dependency on the planes angle and on the speed as in the case of a downward jam. Therefor it is obvious that without any reaction of the crew, a risk of high positive pitch angle exists at high speeds. In addition, the submarine may come close to or even through the surface, especially if the jam occurs at low initial depth. However, this risk is not as severe as the risk of diving close to the collapse depth and is considered as acceptable regarding the low probability of collision with a surface ship. Having carried out the simulation of the submarine motions in the various jams situations, and evaluated the efficiency of the connected recovery manoeuvres, it generally appears that it is impossible to guarantee that the safety requirements are satisfied in the whole depth/ speed navigation domain of the submarine. Therefore, the definition of a safe domain becomes necessary, which is provided to the crew for peacetime operations. This safe depth/ speed domain is also known as "manevoeuvring limitation diagram" or "operating envelopes". Its definition is based on the effects of the nominal recovery procedures. One of the safety requirements is a limitation of the maximum pitch angle to 0^. With the help of diagrams like Figure 5.16, it is possible to analyze the conditions that lead to a higher pitch angle, either positive or negative. It generally appears to be impossible to avoid pitch angle higher than 8max, especially at high speed. Estimation of 8max is necessary to limitate the possible deflection with xvi an additional moveable stop. A mechanical device is fitted on the hydraulic ram of the stern planes and it is remotely controlled from the control console. Figure 6.1 shows the designing parameters of the mechanical stop for stern planes. It can be concluded from this study that these intermediate stops can be defined while the pitch safety requirements are respected. On the other hand the depth range, in which the submarine is allowed to operate as a function of speed, can be given.
-
ÖgeBilgisayar destekli bakım yöntemleri ve gemilerde bakım yöntemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Ayrancı, M. Mahir ; Söğüt, Oğuz Salim ; 66660 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiBu çalışmada bakım yöntemleri etraflıca incelenerek, bilgisayar destekli bakım yöntemleri ve gemilerde bakım yönetimi konusu ele alınmıştır. İkinci bölümde bakım işlevine gerekçe olan arızalar konusu işlenerek arıza çeşitleri tanımlanmıştır. Üçüncü bölümde ise bakım konusuna değinilerek bakım stratejilerinden söz edilmiştir. Dördüncü bölümde bakım yöntemleri sıralanmış ve arıza olduğunda bakım yöntemi açıklanmıştır. Beşinci bölümde ise önleyici bakım anlatılmış diğer bakım yöntemlerinden farkı üzerinde durularak uygulama sonuçlarına geniş yer verilmiştir.Önleyici bakımın ana hedeflerinden biri olan ve gemi makinaları işletme personelini yakından ilgilendiren yağlama yağı ve hidroliklerdeki kirlilik önlenmesinin önemi ve gerekleri üzerinde etraflıca durulmuştur. Altıncı bölümde gemilerde planlı koruyucu bakımın geleneksel uygulaması anlatılmış bölümün ilerleyen kısmında bilgisayar destekli planlı bakıma yer verilmiştir. Yedinci bölümde uyarıcı bakım anlatılmış ve arıza belirleme yöntemleri izah edilmiştir. Makina elemanlarının arıza, tanım ve teşhisinde en büyük ölçüm parametresi olan titreşim gözlemleme konusu geniş olarak açıklanmış, örnekler verilmiştir. Takip eden sekizinci bölümde de, incelenmiş olan bakım yöntemlerinin ışığında entegre bakım açıklanmış, sonuç ve öneriler ise dokuzuncu bölümde yer almıştır.
-
ÖgeBilyeli Rulman Hasarlarının Titreşim Analizi İle Tespiti Ve Gemi Makinelerinde Kestirimci Bakım Uygulaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-24) Çimen, Murat ; Özsoysal, Osman Azmi ; 10076557 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği ; Naval Architecture and Marine EngineeringTitreşimi, basit ve en genel haliyle, bir sistemin denge konumu civarında yaptığı salınım hareketi olarak tarif etmek mümkündür. Titreşim mekanik sistemlerde genellikle istenmeyen bir durum olarak karşımıza çıkmakta olup, makineler için boşa harcanan enerji, istenmeyen ses ve gürültü, yüksek gerilmeler, malzeme yorulması ile aşınması ve hatta rezonans durumunda tüm sistemin tahribatına kadar ulaşabilecek olumsuz durumlara sebebiyet verebilmektedir. Döner makineler için vazgeçilmez bir eleman niteliğinde olan rulmanlarda yetersiz ve yanlış yağlama, üretim hataları, aşındırıcı partikül varlığı, nemli çalışma ortamı, aşırı yükleme, hatalı montaj ve işletmeleri sırasındaki çeşitli sebeplerden kaynaklanan bir takım hatalar oluşabilmektedir. Rulmanların, bilezik bilye yuvarlanma yolları üzerinde veya bilyelerinde meydana gelen hatalar, rulmanın çalışması esnasında bilye ile bilezikler arasındaki temas deformasyonlarında darbe şeklinde ani değişikliklere sebebiyet vermektedir. Bu deformasyonlar hatanın bulunduğu rulman elemanı ve hatanın temas ettiği dış yükleme durumuna bağlı olarak rulmanın ürettiği bileşke kuvvette değişikliklere neden olmaktadır. Bu değişiklikler ile rulmanın doğrusal olmayan dinamik cevabı oluşmakta ve rulmanlarla yataklanmış şaftta karakteristik titreşimler meydana gelmektedir. Rulmanlar gemilerde döner makinelerde önemli bir makine elemanı olarak kullanılmaktadırlar. Rulmanda meydana gelen bir arıza dolayısıyla bağlı olduğu makinenin çalışması etkilenecek, gerek liman gerekse de seyir periyotlarında işleyişin aksamasına hatta durmasına kadar uzanan problemlere neden olacaktır. Örneğin seyir esnasında kritik bir makinenin beklenmedik, ani duruşu; yüksek bakım onarım masraflarına, gereksiz parça değişimlerine, yedek parça teminin zorluklarına, zaman kaybına, personel üzerinde baskı ile strese ve buna bağlı iş kazalarına, hatta seyrin iptaline kadar gidecek önemli kayıplara yol açacaktır. Gemilerde makine ve teçhizatı ile ilgili olumsuz bir durumla karşılaşmamak için çeşitli bakım metotları denenmekte, periyodik olarak yapılan yağ ve parça benzeri değişimler ile belirli seviyelerde başarı elde edilse de beklenmedik arızaların önüne etkin olarak geçilememektedir. Kestirimci bakım ile titreşim gözlemleme metodu makinelerde arıza meydana gelmeden müdahale edilmesi anlayışını benimseyen ve böylece plansız ve ani duruşların önüne geçilebilmesi imkanını sunan bir bakım yöntemi olup, teknolojik yeniliklerin ışığında gemilerde uygulanmasının çok faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Kestirimci bakım kapsamında titreşim gözlemleme metoduyla döner makinelerde rulman hataları, makinelerin çalışması esnasında tespit edilecek, bu hatalar ilerleme kaydedip tehlikeleri boyutlara ulaşmadan önce, hatalı rulmanın değiştirilmesi ile birlikte makinelerin beklenmedik ani duruşlarının önüne geçilebilecektir. Bu tezde ilk olarak; mekanik titreşimler ve bazı temel kavramlar üzerinde durularak titreşim teorisine kısa bir giriş yapılmış, titreşim analizi ve veri toplama ile ilgili hususlar tanıtılmış ve gemilerde titreşim standartları hakkında bilgiler verilmiştir. Sonrasında; bakım ve gemilerde uygulanması konusunda bilgiler verilerek, koruyucu bakım, arıza çıktıkça bakım ve proaktif bakım tanıtılmış ve kestirimci bakım detaylandırılmıştır. Son olarak; rulmanlar, rulman elemanları, hasarları ve hasar frekansları ile ilgili bilgiler verilerek deney aşamasına geçilmiştir. Rulman arızalarından %34'lük oranı ile en yüksek arıza yüzdesine sahip olan yorulmaya bağlı kusurların, rulman iç ve dış bileziği üzerindeki etkisinin titreşim analizi ile araştırılması amacıyla bir deney düzeneği tasarlanmıştır. Yapılan deneysel çalışma kapsamında önce sağlam rulman 1750 RPM ve 2250 RPM hızlarında döndürülerek titreşim verileri kaydedilmiş, sonra da rulmanların yumuşak karnı olan iç bilezik ve dış bilezik bilye yuvarlanma yolu yüzeyleri hatalı rulmanlar (her bir rulmanda ve her bir yuvarlanma yolu yüzeyinde bir hata olmak üzere; 0.15 mm., 0.45 mm. ve 0.90 mm. hatalı rulmanlar) yine 1750 RPM ve 2250 RPM hızlarında döndürülerek titreşim kayıtları alınmıştır. Bu kayıtlar grafikler ve çizelgeler ile de detaylı bir şekilde sunulmuştur. Sağlam ve hatalı rulmanlara ait frekans spektrumlarının detaylı analizleri neticesinde, deney düzeneğinde kullanılmak üzere imal edilen milin dengesiz olduğu ve rulman yatağının ölçüm yapılan rulmanları tam kavrayamaması sebebiyle mekanik gevşekliğe neden olduğu gözlemlenmiştir. İç bilezik ve dış bilezik bilye yuvarlanma yolu yüzeylerinde oluşan yorulmaya bağlı hatalara (çatlak, çukur vb.) ait frekans spektrumlarındaki hasar frekansları ile nümerik yollarla bulunan hasar frekanslarının uyumlu olduğu gözlemlenmiştir. Bu hataların büyüklükleri arttıkça hasar frekanslarına ait genlik değerlerinin de arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca döner makinelerde dengesizlik, mekanik gevşeklik gibi arızaların da titreşim analizi yöntemiyle tespit edilebileceği doğrulanmıştır. Sonuç olarak bu çalışma ile, rulman hatalarının ve hata büyüklüklerinin, ayrıca dengesizlik ve mekanik gevşeklik gibi mekaniksel arızaların da titreşim analizine dayalı kestirimci bakım kapsamında tespit edilebildiği doğrulanmıştır. Rulmanların gemilerde kullanılmakta olan döner makineler için çok önemli bir makine elemanı konumunda oldukları dikkate alındığında, titreşim analizine dayalı kestirimci bakım sisteminin gemilerde uygulanmasının döner makine arızalarının erken tespit ve teşhisi açısından önemi açığa çıkmıştır.
-
ÖgeBir gemi kirişinin serbest titreşimleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kara, Fuat ; Dökmeci, M. Cengiz ; 56017 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiGemi ve uçak yapısı olarak gözönüne alınabilen Timoshenko kirişinin çözümü Galerkin yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Timoshenko kirişi, değişken kesite sahip olup kayma etkisinide gözönünde bulundurmaktadır. Kayma etkisi, eğer kirişin uzunluk-derinlik oranı oldukça küçük ise, genellikle çok önemlidir. Kirişin iki uçuda ankestre bağlı olduğunda, Timoshenko kirişinin öz değeri, uniform bir kirişin öz değeri ile tamamen aynıdır. Thomson'un analitik çözümü, hem Euler-Bernoullu kirişinin hem de Timoshenko kirişinin analitik çözümü ile karalaştırılmıştır.
-
ÖgeBiyodizelin Bir Gemi Dizel Motorunun Egzoz Emisyon Karakteristiklerine Olan Etkisinin Deneysel Olarak İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özcumalı, Recep Uğur ; Ergin, Selma ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval Architectureİçten yanmalı motorların egzozundan kaynaklanan kirletici maddelerin insan hayatını tehdit eder boyutta artış göstermesi ve fosil yakıtların tükenecek olması gerçeği tüm dünyada alternatif yakıtlar üzerinde yapılan çalışmaları yoğunlaştırmıştır. Alternatif yakıtlar içerisinde ise biyodizel; yenilenebilir ve daha az kirletici bir yakıt olması nedeni ile ön plana çıkmaktadır. Yapılan deneysel çalışmada soya yağından elde edilen biyodizelin tek silindirli, dört zamanlı, doğal hava emişli ve direkt püskürtmeli bir dizel motorda yanması sonucu oluşan egzoz gazlarının emisyon karakteristikleri incelenmiştir. Yakıt olarak; biyodizel (B100), dizel yakıtı (Euro dizel, B0) ve dizel yakıtı ile %10 (B10), %20 (B20), % 50 (B50), %75 (B75) oranlarında karıştırılmış olan biyodizel kullanılarak emisyon sonuçları karşılaştırılmıştır. Deneylerde, deniz dizel jeneratör grubu içinde yer alan dizel motor, 3000 d/d sabit devirde ve değişik yüklerde (%0, %25, %50, %90, %110) çalıştırılmıştır. Egzoz gazı içindeki CO, CO2, HC ve NOx konsantrasyonları gaz analiz cihazı ile ölçülmüş ve ayrıca ölçülen hız, sıcaklık ve basınç değerleri kullanılarak emisyonlar hesaplanmıştır. Deneysel sonuçlar, maksimum sürekli güçte (%90 yükte), biyodizel dizel yakıt ile karşılaştırıldığında, biyodizelin CO konsantrasyonlarına etkisinin az olduğunu, fakat B100 için CO konsantrasyonunda % 33 gibi belirgin bir azalma olduğunu göstermiştir. Bunun yanısıra sonuçlar, biyodizel kullanıldığında HC konsantrasyonlarında genel bir azalma olduğunu ve en çok azalmanın (% 50) B100 kullanıldığında meydana geldiğini, NOx ve CO2 konsantrasyonlarında ise genel bir artış olduğunu göstermiştir. NOX konsantrasyonunda en çok artış % 63 ile B100 kullanıldığında, CO2 konsantrasyonunda ise en çok artışın % 58 ile B10 kullanıldığında oluştuğu görülmüştür.
-
ÖgeBiyodizelin Bir Gemi Dizel Motorunun Performansına Olan Etkisinin Deneysel Olarak İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Dobrucalı, Erinç ; Ergin, Selma ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureBiyodizel dizel motorlarda değişikliğe gerek kalmadan kullanılabilecek en önemli alternatif ve yenilenebilir yakıtlardan birisidir. Bu deneysel çalışmada, dört zamanlı, hava soğutmalı, direkt püskürtmeli, 3000 d/d sabit devirde çalışan dizel motor kullanılmıştır. Deneyler, Euro dizel ve biyodizelin değişik karışımları ve motorun yüksüz, %20, %50, %80 ve %100 yüklü durumları için yapılmıştır. Biyodizel ve Euro dizel yakıt karışımlarının (B10, B20, B50, B75, B100), değişik yüklerde dizel motor performansına, titreşim ve gürültü karakteristiklerine ve ayrıca motor işletme maliyetine olan etkileri incelenmiştir. Sabit devirde ve farklı yüklerde çalışan dizel motorda Euro dizel ve biyodizel yakıt karışımları kullanılarak güç, özgül yakıt tüketimi, ısıl verim, egzoz gaz sıcaklığı, motor titreşimi ve gürültü seviyeleri ölçülmüş ve elde edilen değerler karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, bu çalışma % 20’ye kadar olan biyodizel karışımlarının yakıt tüketimi ve ısıl verim gibi performans parametreleri açısından, motorda herhangi bir değişikliğe gerek duyulmadan kullanılabileceğini göstermektedir. Ayrıca biyodizel yakıtlara sağlanması beklenen vergi indirimi gerçekleşirse motor işletme maliyetleri düşecek ve bu Türkiye ekonomisine katkı sağlayacaktır.
-
ÖgeBordadan Gelen Düzenli Dalgalarda Gemilerin Stabilitesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Üçer, Erdem ; Yıldız, Alim ; Gemi İnşaatı Mühendisliği ; Naval ArchitectureBu çalışmada, bordadan gelen düzenli dalgalarda gemilerin stabilitesinin üzerindeki etkisi en fazla olan yalpa hareketi incelenmiştir. İlk önce, yalpa hareketi denklemi Bogoliubov Mitropolsky asimptotik metodu ve Multiple Scale metot kullanarak çözülmüştür. Bu iki yöntemle elde edilen sonuçlar arasındaki farkın dalga eğimiyle birlikte arttığı görülmüştür. Multiple Scale metot, Bogoliubov Mitropolsky asimptotik metoduna nazaran daha küçük zorlama frekanslarının bifurkasyona yol açacağını göstermiştir. Her iki yöntem de dalga eğimindeki artışın yalpa açısının aldığı maksimum değerin ve rezonans genişliğinin artmasına sebep olacağını göstermiştir. Daha sonra yalpa hareketinin stabilitesi Floquet analizi, Melnikov yöntemi ve Lyapunov direkt metodu kullanılarak incelenmiştir. Floquet analizi, Melnikov yöntemine nazaran daha küçük zorlama frekanslarından itibaren stabilitenin bozulacağını göstermiştir. Zorlanmamış yalpa hareketinin, Melnikov yöntemi ve Lyapunov direkt yöntemiyle elde edilen asimptotik stabilite sınırı arasında bir farklılık bulunmadığı bulunmuştur. Son olarak da Lyapunov direkt yöntemiyle zorlanmış yalpa hareketinin stabilite bölgesi elde edilmiştir.
-
ÖgeCODAG İle Tahrik Edilen Askeri Bir Geminin Sevk Sistemi Eksenel Ve Burulma Titreşim Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-06-27) Göktürk, Abdullah ; Özsoysal, Osman Azmi ; 10114282 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği ; Naval Architecture and Marine EngineeringGemi tasarımındaki son gelişmeler, daha büyük stroklu daha güçlü dizel motorların daha büyük boyutlarda, daha hafif, daha esnek teknelerin yapılmasına yol açmıştır. Bu yapıların daha esnek olması ihtiyacı titreşim problemlerini de beraberinde getirmektedir. Gemi titreşimleri, yerel yapısal elemanlar ve önemli makina aksamlarında yorulmalara ve nihayetinde kırılmalara neden olabilir. Bunun yanında gemide bulunan, geminin güvenli seyri için hayati öneme sahip ekipmanların performanslarını olumsuz yönde etkiler ve bakım masraflarını arttırır. Ayrıca yolcu ve mürettebatın yaşam kalitesini düşürür. Dolayısıyla bu tür aşırı gemi titreşimlerinin kontrol altına alınması gerekmektedir. Ancak gemi çalışmaya başladıktan sonra titreşimi engelleyecek bir takım düzeltmelerin yapılması hem çok zordur hem de yüksek maliyetler gerektirmektedirler. Bu nedenle gemilerde titreşim problemlerinin çözüm kaynağının tasarım aşamasında belirlenmesi için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Gemi titreşimleri; iç kaynaklar ve dış kaynaklar olmak üzere iki grupta incelenebilir. İç kaynaklar; ana ve yardımcı makinalar ve sevk sistemi elemanları, dış kaynaklar ise; gemi hareketleri veya dış etkilere bağlı oluşan hidrodinamik yük etkileridir. Gemilerde ortaya çıkan aşırı titreşimler ilgili yapısal elemanlarda büyük hasarlara neden olabilir. Literatürde yapılan çalışmalarda gemi titreşimlerinin neden olduğu hasar maliyetlerinin üçte birinin gemide bulunan makina grubundan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Makina grubu içerisinde ise hasarların kaynağı olarak ana makina ve sevk sistemi elemanları ön plana çıkmıştır. Gemi sevk sistemleri genel olarak üç çeşit titreşime maruz kalırlar. Bunlar; eksenel, burulmalı ve lateral titreşimlerdir. Ancak, en kritik titreşim modlarına eksenel ve burulmalı titreşimler sahiptirler. Genel olarak, sevk sistemi elemanlarından en büyük titreşim kaynakları dizel motor ve pervanelerdir. Gaz türbinleri dizel motorlara göre daha düşük etki kuvvetleri oluşturmaktadır. Dizel motor çalışır durumdayken bünyesinde ortaya çıkan titreşim oluşturucu tahrik kuvvetleri olarak, motor yatağına üç periyodik kuvvet bileşeni ve üç periyodik moment bileşeninin etki ettiği kabul edilir. Aslında motor ekseni boyunca etkiyen periyodik kuvvet bileşenlerinin titreşime etkisi yoktur ve motorun karakteristik özelliklerine bağlı olarak diğer bazı bileşenler de dengelenip sıfıra eşitlenebilir. İçten yanmalı pistonlu motorlar iki farklı, karakteristik kuvvet ile ilişkilendirilebilir.Bunlar: (a) yanma esnasında oluşan gaz basıncı kuvvetleri (guide force couples) ve (b) pistonlu ve dönen motor aksamlarının oluşturduğu atalet kuvvetleri (external forces). Diğer taraftan pervane zorlayıcı kuvvetleri ve momentleri çok çeşitli titreşim hareketleri oluşturabilir. Şaft hattının eksenel ve burulma titreşim hesabı için, itme ve tork dalgalanmaları göz önüne alınmıştır. Bu çalışmada, Codag sevk sistemi ile tahrik edilen askeri bir geminin ana makina ve sevk sisteminin eksenel ve burulma titreşim hareketleri incelenmiştir. Bu kapsamda titreşim analizi gerçekleştirilirken ilk önce sistem için kütle, yay, sönüm elemanlarından oluşan uygun bir fiziksel model geliştirilmiştir. Fiziksel modele bağlı olarak her bir kütle için hareket denklemleri elde edilmiştir. Hareket denklemlerinin matris yaklaşımla çözülmesiyle eksenel, burulma ve eksenel-burulma durumları için ayrı ayrı sistemin dinamik davranışları elde edilmiştir. Simülasyon kısmında Matlab/Simulink programı kullanılarak sistemin modeli kurulmuş, sisteme etkiyen iç ve dış kuvvetler yüzünden meydana gelen eksenel ve burulma titreşimleri analiz edilerek modelin sönümsüz ve farklı sönüm oranları karşısında nasıl cevap verdiği grafiklerle gösterilmiş ve sistemin titreşim hareketlerini başarılı bir şekilde sönümleyebilecek eksenel ve burulma sönüm oranları tespit edilmiştir.
-
ÖgeÇanakkale Boğazı Nara Burnu geçişinde eskort römorkör manevralarının incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Gürün, Ali ; Bayülken, Ahmet ; 66847 ; Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları MühendisliğiBu çalışmada, Çanakkale Boğazı Nara Burnu Mevkiinde Eskort Römorkör çalışması yapılmıştır. Römorkör ve sevk sistemlerini tanıtılarak bunların dünya literatüründe kullanılan adları sunulmuş ve bunların avantaj ve dezavantajları açıklanarak, konstrüksiyon teknolojileri tanımlamıştır. Özellikle "Eskort Römorkörler" ve "Eskort Operasyonları" ile ilgili çeşitli konferanslarda dinleyici olarak bulunan yazar, Eskort İşlemlerinin yapılış tarzlarını kategorilere ayırarak karşılaştırmalı olarak sunmuş ve "Eskort Römorkörler için Ana Gereksinimleri" açıklamıştır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde Eskort işlemi sırasında gemi ve römorkör aşamasında oluşan kuvvetleri statik halde incelenmiş, oluşan kuvvet dengelerinin farklı Eskort operasyonlarındaki değişimleri açıklanmıştır. Daha sonra Eskort hizmeti verecek römorkörlerin teknolojik ve ekipman açısından sağlaması gereken özellikleri açıklanarak bu konuya açıklık getirilmiştir. Römorkör Kabiliyeti modellenerek bu kabiliyetin çeşitli tür römorkörlere göre değişimi açıklanmış, ve "Ortalama Durdurma Kuvveti" tanımlanmıştır. Ardından Gemi modellenmesi kısaca bahsedilmiş, hareket denklemleri sunulmuş ve "Gemi Boyutuna Bağlı Olarak Belirli Mesafede Durdurmak İçin Gerekli Olan Ortalama Durdurma Kuvveti" hesaplanmıştır. Çanakkale Boğazı Nara Burnu Dönüşü sınır şartlarına değinilerek iki adet problem türü yaratılmıştır. Bunlardan biri geminin makine arızası diğeri ise dümeninin takılı kalması olarak tasarlanmıştır. Simulasyon sonuçları bu bölgeye uygulanmış ve sonuçlara dayanılarak öneriler sunulmuştur.