FBE- Cevher Hazırlama Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Cevher Hazırlama Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Örnek Araştırma Alanları:
· Metalurjik Zenginleştirme (Krom, Bakır, Kurşun, Çinko, Alüminyum vb.)
· Altın, Gümüş, Platin ve Değerli Metaller Üretimine Yönelik Zenginleştirme
· Demir-Çelik (Demir cevherlerinin zenginleştirilmesi, peletleme ve hammadde hazırlama)
· Cam, Seramik, Gübre, Yem, Deterjan, İnşaat-Agrega, Malzemeleri, Dolgu, Boya, Sert Plastik Endüstrisi
vb. alanlarda çalışmalar yapılmaktadır.
Gözat
Başlık ile FBE- Cevher Hazırlama Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAkışkan Yataklı Hava Bazlı Kömür Yıkama Sistemlerinde Akışkanlaştırma Karakteristiklerinin Kömür-inorganik Madde Ayrımına Etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-10-23) Aykaç, Ufuk ; Çelik, Mehmet Sabri ; 10042716 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringKömürlerin zenginleştirilmesi ya da yıkanması genellikle yaş yöntemlerle yapılmaktadır. Uygulanan yıkama işlemlerin büyük bir çoğunluğunun yaş yöntem olması, yani yıkama (ayırma) ortamının su ve kullanılan suyun büyük oranlarda olması, üretilen temiz kömürlerin ve atılan atıkların susuzlandırılması gerek ekonomik gerekse çevresel sorunlar doğurmaktadır. Susuzlandırma aşamalarında kullanılan yüksek oranda flokülantın kömür yıkama maliyetleri üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. Bu sebeple, özellikle su problemlerinin yaşandığı Çin, Avustralya ve donma probleminin olduğu Rusya gibi birçok önemli kömür üreticisi ülkede, son zamanlarda kuru kömür üretimi üzerine çalışmalar başlatılmıştır. Türk kömürlerine uygulanabilirliğinin incelenmesi ve ortaya konulması geniş rezervlerimizin doğru olarak değerlendirilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışma kapsamında, -15,-15+4 ve -15+1 mm boyut gruplarındaki kömür numuneleri Allair Jigi ile havalı ayırma işlemine tabi tutulmuştur. Bu ayırma işlemlerinde farklı nemlerdeki malzemeye farklı pülsasyon genlikleri ve farklı hava hızları uygulanmıştır. Uygulanan farklı hava hızlarını yataklanma-tabakalanma (sabit/akışkan yatak) üzerinde etkisi, basınç farklarının oluşturduğu eğriler ile ilişkilendirilip, her bir pülsasyon genliği, boyut ve kömür nemi için minimum akışkanlaştırma hava hızı belirlenmiştir. Soma imbat kömürlerine 120, 180, 240 ve 300 rpm (2, 3, 4 ve 5 s-1) pülsasyon genliğinde uygulanan çeşitli hava hızlarına göre, tabakalandırma sırasında basınç düşüşleri ölçülmüştür. Minimum akışkanlaştırma hava hızı belirlendikten sonra, optimum akışkanlaştırma hava hızının tespiti için, zenginleştirme deneyleri gerçekleştirilmiştir. Akışkanlaştırma hava hızının nem oranına bağlı olarak değiştiği, nem oranı arttıkça akışkanlaştırma hava hızının da arttığı belirlenmiştir. Ayrıca düşük nemlerde ve yüksek pülsasyon frekansı yüksek olduğunda tabakalanmayı olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Akışkanlaştırma karakteristiği belirlenmesinde boyutun etkisi araştırıldığında görülmüştür ki malzeme içinde küçük boyut miktarı arttığında hava hızı düşük olduğunda buyuk tanelerin hareketlenmesi ve tabakalanması engellenmekte, hava hızı fazla olduğunda ise ince taneler ayırma işlemine maruz kalmadan pnömatik taşınma ile sistemi terketmektedir.. Dolayısıyla malzeme oldukça dar boyut gruplarına ayrılarak zenginleştirme yapılmasının daha etkili olacağı saptanmıştır. Bununla birlikte ürün boşaltma sisteminin akışkanlaştırma özellikleri ile kontrol edilebilirliği de bu tez çalışmasında incelenmiştir.
-
ÖgeBakır Rafinasyon Fırını Baca Tozlarından Metalik Değerlerin Kazanılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Giray, Çağtay ; Arslan, Fatma ; Cevher Kömür Hazırlama ve Değerlendirme ; Coal and Mineral ProcessingGünümüzde bakır ihtiyacı mevcut bakır madenlerinden, eski tesis artıklarının yeniden değerlendirilmesi ile, bakır alaşımlı (hurda) eşyaların ve bakır içeren artıkların (ikincil hammaddeler) değerlendirilmesi ile karşılanmaktadır. Ülkemizdeki elektrolitik bakır üreten fabrikalar ihtiyaçlarının çoğunu yurtdışından sağlamaktadır. Yurtiçi ve yurtdışından temin edilen blister bakır karıştırılarak rafinasyon fırınlarında % 99.7 saflıkta rafine bakır elde edilmektedir. Ateşte rafinasyon sonucu oluşan curuf ve baca tozu ayrı ayrı sistemden uzaklaştırılmaktadır. Önemli miktarda metal içeren curuf ve baca tozu bu fabrikalar için ciddi hammadde kayıplarına yol açmaktadır. Bakır üretimi sırasında çeşitli kademelerde üretilen atıklardan metalik değerlerin kazanılmasına yönelik olarak cevher hazırlama, pirometalurjik ve hidrometalurjik yöntemler mevcuttur. Bu tezin amacı, Sarkuysan Elektrolitik Bakır Fabrikası’ndaki bakır rafinasyon fırını baca tozlarındaki metalik değerlerin piro+hidrometalurjik yöntemle kazanılması olanaklarının araştırılmasıdır. Sarkuysan firmasından alınan bakır rafinasyon fırını baca tozunun kimyasal analizinde %6.73 Cu ve %6.86 Zn içerdiği tespit edilmiştir. Bu metallerin kazanımına yönelik olarak pirit ile kavurma ve onu takiben sıcak kalsinenin sülfürik asit içeren çözeltilerde çözündürülmesi prosesi seçilmiştir. Deneylerde kavurma sıcaklığı, pirit/baca tozu oranı, kavurma süresi, asit konsantrasyonu, çözündürme süresi gibi parametrelerin metal çözünme verimleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Optimum deney koşulları, kavurma için 450C kavurma sıcaklığı, 30 dakika kavurma süresi, 1/4 pirit/baca tozu oranı; çözündürme için oda sıcaklığında 1/10 katı/sıvı oranı, 120 dakika çözündürme süresi ve 10 g/L H2SO4 konsantrasyonu olarak saptanmıştır. Bu koşullarda bakır %83 ve çinko %79 verimlerle çözeltiye alınabilmiştir.
-
ÖgeBergama Ovacık altın cevherine tiyosülfat liçinin uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Sayıner, Barış ; Arslan, Fatma ; 101086 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringDeğerli metal içeren cevherlerden altın ve gümüşün çözündürülmesinde 100 yılı aşkın süredir kullanılan yöntem siyanür ile çözündürme yöntemidir. Ancak, siyanürlemenin yavaş bir proses oluşu, bazı cevher türlerine uygulanamayışı ve toksik özelliği nedeniyle çevreye olumsuz etkileri olabileceğinden günümüzde alternatif çözücüler konusunda araştırmalar sürmektedir. Bunlar arasında, tiyoüre, brom, çeşitli tuzlar, Na-siyanat, tiyosülfat sayılabilir. Değerli metal içeren cevherlerin tiyosülfat liçi, klasik siyanürleme yöntemine karşı, toksik olmayan alternatif bir teknik olarak geliştirilmiştir. Bu proses, yabancı katyonların düşük oranda ortaya çıkması dolayısıyla siyanürden üstündür. Aynı zamanda, altın ve gümüş, daha kısa sürede, yüksek verimde çözeltiye alınabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, ülkemiz cevherlerine henüz uygulanmamış olan tiyosülfat liçinin Bergama-Ovacık altın cevherine uygulanması olanaklarının araştırılmasıdır. Yapılan deneysel çalışmalarda değişken olarak, tiyosülfat, bakır sülfat, amonyak ve sodyum sülfit konsantrasyonu, sıcaklık, katı/sıvı oranı ve süre alınmış olup optimum çözündürme koşulları belirlenmiştir. 38 mikronun altına kademeli olarak öğütülen cevherle yapılan deneylerde, maksimum Au-Ag çözünme verimi, 1,2M tiyosülfat, İM amonyak, 0,0 İM CuS04, 0,01 M NaS03,1/10 katı/sıvı oram, 800 dev/dak karıştırma hızı ve 20°C'lik sıcaklık koşullarında yapılan liç işlemiyle elde edilmiştir. Bu koşullarda, 4 saatlik çözündürme sonucu %100 Au ve %100 Ag kazanma verimine ulaşılırken tiyosülfat tüketimi 57,33 kg/t, sülfit tüketimi 0,71 kg /t olup amonyağın %10'unun buharlaşmayla kaybedildiği kabul edilerek 68,3 kg/t amonyağın tükendiği belirlenmiş, bakır sülfatın ise geri dönüşümlü olarak tümünün yeniden kullanılabildiği belirlenmiştir. Buna göre, 1 ton cevherin 4 saatlik çözündürülmesi sonucu toplam reaktif maliyeti $174,08 /t cevher olmuştur. Bu, daha önce yapılan çalışmalarda siyanür için $3,24 /t ve tiyoüre için 62,22 /t olup bu cevher için en ekonomik proses siyanür liçi olarak gözükmektedir.
-
ÖgeBeypazarı Ve Kazan Trona Cevherlerinin Flotasyon Ve Manyetik Ayırma Yöntemleriyle Zenginleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Matazimov, Daniyar ; Çelik, Mehmet Sabri ; Cevher Kömür Hazırlama ve Değerlendirme ; Coal and Mineral Processingu çalışmada, Beypazarı ve Kazan trona cevherlerinin flotasyon yöntemiyle trona içeriğinin yükseltilmesi çalışmaları yapılarak, yüksek trona içeriğine sahip Beypazarı trona cevherinin % 65 PKO, 2.50 kg/ton DAH miktarı, 6.25 kg/ton gazyağı miktarı ve 90 saniye flotasyon süresinde optimum verim elde edilmiştir. Düşük trona içeren Kazan trona cevherinin iki farklı boyut grubu (-0,5+0,212 mm ve -0,212+0,038 mm) için DAH miktarına bağlı olarak yapılan flotasyon çalışmalarda, optimim DAH mikarının -0,5+0,212 mm boyut grubu için 2,5 kg/ton, -0,212+0,038 mm boyut grubu için de 5 kg/ton olduğu elde edilmiştir. Beypazarı ve Kazan trona cevherlerinin manyetik ayırma ile ön zenginleştirmeye de tabi tutulmuştur. Manyetik ayırma sonucu -1+0,5 mm ve -0,5+0,212 mm tane boyutlarında Beypazarı trona cevherlerinin trona içeriği % 97,20’ye yükseltilmiştir. Kazan trona cevherinin manyetik ayırma sonucu -0,5+0,212 mm tane boyutu için kısmen zenginleşme olmuştur, -0,212+0,038 mm tane boyutu için ise zenginleşme görülmemiştir. Özetle, elde edilen flotasyon sonuçları özellikle düşük trona içeren Kazan tronası için ümit vaat etmektedir. İyi bir optimizasyon ile manyetik ayırma işlemi de flotasyon öncesi bir ön zenginleştirme işlemi olarak dikkate alınması da öngörülmüştür.
-
ÖgeBigadiç Kolemanit Konsantrelerinin Yapısal Seramik Üretiminde Alüminaya Katkısının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-11-05) Nalbant, Emin Caner ; Ateşok, Hayrünnisa ; 10056648 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringBu çalışmada öncelikle dünya rezervlerinin büyük bir kısmı ülkemiz sınırları dahilinde olan bor cevherlerinin ana minerallerinden olan kolemanit cevheri, Eti Maden Bigadiç işletmelerinden konsantre olarak temin edilmiştir. Bu ürünün dekrepitasyon ve eleme işlemleri ile B2O3 tenörü %33,08’den %58,40’a çıkarılmıştır. Elde edilen tozun karakteristik özellikleri belirlenerek, yapısal seramiklerden Al2O3’ün bünyesine katılabilir hale getirilmiştir. Bunun için toz karakterizasyonu işlemlerinden partikül boyutu ölçümü ve dağılımı, piknometre yoğunluğu, Arnold görünür yoğunluğu, doldurma yoğunluğu ve dekrepitasyon öncesi ve sonrası için kimyasal analiz deneyleri yapılarak sonuçlar değerlendirilmiştir. Daha sonra elde ettiğimiz zenginleştirilmiş kolemanit tozu %1-3-5 oranlarında ticari Alcoa™ alüminasına katılmıştır. PVA ile peletlenen karışımlardan kuru presleme ile 175 MPa’da ham numuneler elde edilmiştir. Bu ham numunelerin yoğunlukları ölçülmüştür. Preslenen numuneler 1350C, 1450C ve 1550C’de aynı sürede sinterlenmiştir. Sinterlenmiş numunelerin karakterizasyonunda SEM taramalı elektron mikroskobu ile mikroyapı incelenmiştir. Bunun yanında su emme değerlerine, arşimed yoğunluklarına, XRD faz analizlerine ve mikro sertlik değerlerine bakılmıştır. Yapılan bu toz karakterizasyon ve sinterlenmiş numunelerin karakterizasyonu işlemleriyle elde edilen sonuçlar irdelenmiştir.
-
ÖgeBirincil ve ikincil kaynaklardan farklı yöntemlerle altın ve gümüş kazanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Aydın, Şükriye Beste ; Gül, Alim ; 421151 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringGünümüzde altın fiyatlarındaki artış eğilimi ile Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de altın üretimine olan ilgi artmış ve yeni altın kaynakları bulma arayışına girişilmiştir. Türkiye'de altın-gümüş kazanımını siyanür liçi yöntemi ile yapan bir liç tesisinin siyanür kullanımından dolayı çevresel etki değerlendirmesi kapsamında yasal ve sosyal yükümlülükleri fazla olmakta ve bu sebepten birçok tesisin üretime geçmesinde problemler çıkabilmektedir. Altın mücevherat üretiminde Dünyada ilk sıralarda yer alan Türkiye, mücevherat üretimi sonrası oluşan çok miktarda altın hurdasına sahiptir. Bu hurdaların tekrar işlenmesi sırasında oluşan ve bilinen rafinasyon yöntemleri ile tekrar değerlendirilmesi mümkün olmayan curuflar bazı rafinasyon tesislerinde atık olarak saklanmakta iken bazı atölye çaplı işletmelerde ise siyanür liçi uygulanarak değerli metal kazanımı için tekrar işlem görmektedir. Şehir merkezlerinde bulunan bu işletmelerde siyanürün hiç bir iyileştirme çalışması yapılmadan kontrolsüz olarak atılması çevreye daha duyarlı olan yöntemlerin uygulanabilirliğinin araştırılmasını zorunlu kılmıştır. Tez kapsamında birincil ve ikincil kaynaklardan altın ve gümüş kazanımı liç ve flotasyon yöntemleri uygulanarak araştırılmıştır. Her iki yöntemin en yüksek altın ve gümüş verimlerini sağlayacak koşulları belirlenmiş ve uygulanabilirlikleri ekonomik ve çevresel şartlar değerlendirilerek incelenmiştir. Deneyler Çanakkale-Serçeler ve Çanakkale-Şahinli bölgelerinden alınan cevher numuneleri ve Onsa Rafineri'den temin edilen kuyumcu curufu ile gerçekleştirilmiştir. Çanakkale-Serçeler cevheri 18.85 ppm Au ve 120.00 ppm Ag, Çanakkale-Şahinli cevheri 4.72 ppm Au ve 7.79 ppm Ag, kuyumcu curufları ise 28.30 ppm Au ve 42.00 ppm Ag içermektedir. Çanakkale-Serçeler cevheri üzerinde yapılan flotasyon çalışmalarına göre, -74 µm tane boyutunda, kaba devrede 1000+1000 g/t Aerophine 3418 A+Aero 208 kullanımı ve 2 kademe temizleme devresi ile konsantrede %75.8 verim ile 625 ppm Au, %86.5 verim ile 4833 ppm Ag elde edilmiştir. Flotasyon kinetiğinin belirlenmesine yönelik yapılan çalışmalarda birinci derece ve ikinci derece kinetik modellerinin bu cevher için uygulanabilir olduğu tespit edilmiştir. Çanakkale-Serçeler cevheri ile yapılan liç deneylerinde ise en yüksek altın-gümüş çözünme verimleri -74 µm tane boyutu, %40 pülpte katı oranı ve 450 dev/dk karıştırma hızında 4 saatlik ön havalandırmadan sonra 2.44 g/L NaCN ilavesi ile 12 saatlik liç süresi sonunda elde edilmiştir. Bu koşullarda yapılan liç deneyleri sonucunda altın çözünme verimi %92.0, gümüş çözünme verimi ise %90.5 olarak bulunmuştur. Çanakkale-Serçeler cevheri ile ilgili yapılan maliyet analizine göre, bu cevherden altın-gümüş üretimi yapacak 500 t/gün kapasiteli bir flotasyon tesisinin cevher işleme maliyetinin 26.4 $/ton, aynı kapasiteli liç tesisinin cevher işleme maliyetinin ise 32.1 $/ton olduğu belirlenmiştir. Flotasyon yöntemi ile elde edilecek günlük net kâr 241,394 $, liç yöntemi ile elde edilecek günlük net kâr ise 327,376 $'dır. Çanakkale-Şahinli cevheri ile ilgili gerçekleştirilen flotasyon deneylerinde -74 µm tane boyutunda kaba devrede 250+250 g/t Aerophine 3418 A+Aero 208 kullanımı ve 4 kademeli temizleme devresi sonunda %76.3 kazanma verimi ile 437 ppm Au içerikli ve %58.5 kazanma verimi ile 511 ppm gümüş içeren konsantre elde edilmiştir. Çanakkale-Şahinli cevherinin flotasyon kinetiği incelenerek korelasyon katsayıları dikkate alındığında birinci ve ikinci derece kinetik modelinin uygulanabilir olduğu saptanmıştır. Çanakkale-Şahinli cevheri ile 450 dev/dk karıştırma hızı, 24 saat liç süresi, -74 µm tane boyutu, 1 g/L NaCN konsantrasyonu ve %40 pülpte katı oranında yapılan liç deneylerinin sonucunda altın %95.4 çözünme verimi ile, gümüş ise %88.9 çözünme verimi ile elde edilmiştir. Çanakkale-Şahinli cevheri için yapılan maliyet analizlerine göre 500 ton/gün kapasiteli bir altın-gümüş flotasyon tesisinin cevher işleme birim maliyetinin 19.2 $/ton, günlük net kârının 48,622 $, aynı kapasiteli liç tesisinin ise cevher işleme birim maliyetinin 25.9 $/ton, günlük net kârının 72,268 $ olduğu hesap edilmiştir. Çanakkale-Serçeler ve Çanakkale-Şahinli cevherlerine ait yapılan maliyet ve gelir analizleri değerlendirildiğinde liç yöntemi daha kârlı olmaktadır. Ancak siyanür liçi ile altın üretimi yapan tesislerin çevresel etki değerlendirmesi kapsamında yasal ve sosyal yükümlülüklerinin daha fazla olmasından dolayı bu durumun işletme maliyetlerine katacağı ek maliyetler siyanür liçi yönteminin ekonomikliğini azaltmaktadır. Bununla birlikte Çanakkale ili gibi ekolojik çevre özelliklerine sahip bir bölgede siyanür yönteminin yaratacağı çevresel baskılar gözönüne alındığında flotasyon yöntemi uygulanabilir olmaktadır. Kuyumcu curufunun flotasyonu ile ilgili çalışmalar sonucunda %89 verim ile 614.6 ppm altın ve %83.2 verim ile 886.3 ppm gümüş içeren konsantre -74 µm tane boyutunda, kaba devrede 600+600 g/t miktarında Aerophine 3418 A+Aerofloat 242 kullanımı ile malzemenin doğal pH'sı olan 10.8'de ve 4 kademeli temizleme devresi sonucunda elde edilmiştir. Flotasyon kinetiğinin belirlenmesine yönelik gerçekleştirilen deneylerde birinci ve ikinci kinetik modeline göre kinetik hız sabitlerinin hesap edilebileceği belirlenmiştir. Kuyumcu curufu ile ilgili olarak %10 pülpte katı oranında, 450 dev/dk karıştırma hızında, -53 µm tane boyutunda, 4 g/L NaCN konsantrasyonunda ve 24 saat liç süresinde yapılan liç deneylerinde %87.8 altın ve %81.5 gümüş çözünme verimlerine ulaşılmıştır. Kuyumcu curufları için liç yönteminde pülpte katı oranının arttırılması altın ve özellikle gümüş çözünme verimlerinde önemli düşüşlere sebep olmaktadır. Ancak endüstriyel açıdan %10 pülpte katı oranı ile çalışılamayacağından hesaplamalar tesisin %40 pülpte katı oranında çalışacağı varsayılarak yapılmıştır. Yılda 2000 ton üretimi olan kuyumcu curuflarının 6.6 ton/gün kapasiteli pilot ölçekli bir flotasyon tesisinde zenginleştirildiğinde curuf işleme birim maliyetinin 37.5 $/ton, günlük net kazancının ise 5,042 $ olacağı saptanmıştır. Aynı kapasiteli pilot ölçekli bir liç tesisinde ise curuf işleme birim maliyetinin 40.4 $/ton, günlük net kazancının ise 4,975 $ olacağı belirlenmiştir. Kuyumcu curufundan flotasyon yöntemi ile altın-gümüş kazanımının ekonomiye sağlayacağı katkı, atık bertarafı ve daha az maliyetli çevreye duyarlı yöntemlerin geliştirilmesi gibi olumlu etkiler dikkate alınarak flotasyon yönteminin siyanür liçi yöntemine göre daha uygun olduğu belirlenmiştir.
-
ÖgeBitlis Disteninin Flotasyonla Zenginleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yurtsever, Tamer Çağrı ; Atak, Suna ; Cevher Kömür Hazırlama ve Değerlendirme ; Coal and Mineral ProcessingBu çalışmada, Bitlis yöresinden alınan %35.60 Al2O3 içeren disten numunesinin flotasyon yöntemi ile zenginleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Yapılan flotasyon deneylerinde, şlamı alınmış kum numunesi üzerinde Sülfonat ve Oleat grubu kollektörlerin etkisi ayrıntılı olarak incelenmiştir Deneysel çalışmalar iki grup halinde gerçekleştirilmiştir. İlk olarak Sülfonat grubu kollektörlerle flotasyon deneyleri yapılmış ve farklı sülfonat tipi kollektörlerin etkisi incelenerek, en uygun kollektörün cinsi ve miktarı saptanmıştır. İkinci grup deneylerde ise Potasyum Oleat kollektör olarak kullanılmış ve en uygun miktar ve pH değeri bu kollektör için belirlenmiştir. Ayrıca bu grupta çeşitli kontrol reaktiflerinin etkisi de incelenmiştir. Daha sonra bu iki grup deneyin sonuçlarına dayanarak belirlenen kollektörler ve miktarlarıyla şlamın ve farklı öğütücü ortamın flotasyona etkisi incelenmiştir. Bu deneyler sonucunda, pH 4’te 1500 g/t miktarında AERO 825 ve 2000 g/t AERO 801 + AERO 825 karışımı ile en iyi sonuçlar elde edilmiştir. PH 7.5’da 3000 g/t potasyum oleat miktarı en uygun miktar olarak bulunmuştur. Belirlenen bu kollektör miktarlarında ve temizleme kademeleri arttırılarak %58-60’ın üzerinde Al2O3 içeren satılabilir konsantreler %80-85 verimlerle elde edilmiştir. Ara ürünlerdeki distenin de kazanılması ile flotasyon verimleri %90’lara yükselebilecektir. Sodyum silikat (Na2SiO3) ve sodyum karbonat (Na2CO3) gibi kontrol reaktiflerinin kullanıldığı deneylerde gangı bastırmak için bu reaktiflere gerek olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, şlamın disten flotasyonu üzerinde olumsuz bir etkisi görülmemiştir. Öğütmede seramik bilyalı değirmen yerine çelik bilyalı değirmenin kullanılması ile, yine yüksek oranda Al2O3 içeren (%58-60) konsantreler ve araürünler üretilebilmekte ancak artıktaki kayıplar dolayısı ile disten kazanma verimleri düşük olmaktadır.
-
ÖgeBor minerallerinin elektrostatik ve elektrokinetik özellikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Yaşar, Emre ; Kaytaz, Yalçın ; 39674 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringBor mineralleri, teknolojinin gelişmesi ile günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu yüzden borun dünya pazarlarındaki önemi gittikçe artmaktadır. Dünya bor rezervleri bakımından ilk sırada yer alan ülkemiz için bor çok önemli bir hammaddedir. Bu. sebeple ülkemizin bor teknolojisinde de dünyada ilk sırada yer alması gerekmektedir. Saf kolemanit, üleksit, boraks, indent ve tünelit gibi karakteristik bor mineralleri ve bunların başlıca empüriteleri. olan killerin elektrostatik ve elektrokinetik özellikleri ilk defa bu çalışmada incelenmiştir. Çalışmada kullanılan bütün numuneler Bigadiç, Kırka ve Kesîelek'bor yataklarından el ile saf olarak toplanmışlardır. Yapılan kimyasal analizlerde numunelerin Sr ve Li içerdiği tesbit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar elektrostatik ve elektrokinetik olmak üzere iki bölüm halinde sunulmaktadır. Elektrostatik deneylerde kullanılan mineraller beyaz, bej ve siyah renkli kolemanit, üleksit, boraks, beyaz ve gri renkli boraks killeri ile Bigadiç kilidir. -2 + 0.84 mm boyutları arasına indirilen numunelerin elektrostatik özellikleri Dings Elektrodinamik ayırıcıda incelenmiştir. Elektrokinetik deneylerde bor mineralleri olarak saf kolemanit, üleksit, inderit ve tünelit, kil minerali olarak da beyaz ve gri renkli Kırka kili, Bigadiç kili ve Wyoming kili kullanılmıştır. -105 jım boyutuna indirilen numunelerin farklı ortamlardaki yüzey yükleri Zeta Meter 3.0 cihazı ile ölçülmüştür. Bor elementi literatürde yalıtkan olarak bilinmesine rağmen elektrostatik deneyler sonucunda beyaz kolemanit hariç diğer bor minerallerinin iletken davranış gösterdiği bulunmuştur. Sıcaklık değişiminin boraks ve üleksit numuneleri üzerinde büyük bir etkisi olduğu, sıcaklıktaki küçük değişimlerin bile bu iki numunenin büyük ölçüde yalıtkan davranmasına sebep olduğu tesbit edilmiştir. Aynca bor minerallerinin iletken özelliğinin bünyelerindeki oldukça büyük miktarda Sr ve Li gibi toprak alkalilerden.kaynaklandığı bulunmuştur. Bor minerallerine refakat eden killerin genellikle iletken özellik gösterdikleri ve sıcaklıkla iletkenliklerinin değişmediği saptanmıştır. Elektrokinetik ölçümlerde ise katı konsantrasyonunun bor mineralleri için tane yükünü belirleyici bir özellik olduğu tesbit edilmiştir. Kolemanitin sıfir yük noktası (syn) pH 10.5 olarak bulunurken, diğer bor mineralleri için belirli bir syn bulunamamıştır. Aynca bor minerallerinin kafes yapılanndaki kaîyonlann (Ca2+, Mg2+, Sr2+) ve B4072_,ün potansiyel tayin edici iyon olduklan saptanmıştır. Elde edilen bu sonuçlar mikroflotasyon sonuçlan ile uyum içindedir. Bor killerinin ise montmorillonit tipi kil özelliği gösterdikleri ve tüm pHlarda negatif yük sergiledikleri görülmüştür. Bu da bor killerinin tabaka yüzeyleri ve kenarlanndaki net yükün negatif olmasından kaynaklanmaktadır.
-
ÖgeBor Ve Mineral Katkılı Selülozik Yalıtım Malzemesi Üretimi Ve Karakterizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-05-23) Karaağaçlıoğlu, İbrahim Ethem ; Çelik, Mehmet Sabri ; 426380 ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal Processing1980’lerle birlikte gelişen çevre bilinci selülozik yalıtımın yaygınlaşmasında etken olmuştur. Selülozik yalıtım, üç ana tema üzerinde durur; fosil enerji kaynaklarının etkin kullanımı (ısı), kullanılmış kâğıtların geri kazanımı (çevre) ve güvenli ses, sağlıklı iç mekân havası sağlanması (sağlık). Çalışma, bu ana temalar çerçevesinde şekillendirilmiş, insan ve çevresi ile uyumlu bir yalıtım malzemesi üretimi planlanmıştır. Organik bir yapıya sahip selüloz ve bileşimin diğer ortağı mineraller, bor ürünleri, bağlayıcılar ve bunların oluşturduğu kompozit bir yapı olan selülozik yalıtım malzemesinin, ısı ve ses yalıtım özelliklerinin iyileştirilmesi amacıyla, selüloza ilave olarak; perlit, vermikülit, pomza ve kil gibi farklı mineral katkılar da kullanılmıştır. Levha şeklinde, yüksek yoğunlukta ve yarı sertlikte üretilmiş ola selüloz bazlı yalıtım malzemesinde, bağlayıcı olarak % 7-11 oranında farklı bağlayıcılar kullanılmıştır. Üretilen selüloz plakaların yoğunluğu 98-163 kg/m3arasındadır. Su buharı geçirgenliği yüksek olan yalıtım malzemesinin termal performansını kaybetmeden % 17 oranında nem tutma özelliğine sahip olduğu tespit edilmiştir. Bor ve farklı mineral katkılarıyla; mineral katkısız levhalarda %0.043-0,055 W/mK ölçülen ısı iletim katsayısı değeri daha da aşağılara çekilmiş olup aynı zamanda yanmaya karşı da % 56 oranında bir iyileşme sağlanmıştır. Ses yalıtımı için gerekli homojen, gözenekli, kompakt yapı formu sıkıştırılmış atık kağıt elyafı ile yakalanmaya çalışılmış fakat lif ve tabakalanma yapısının özelliği nedeni ile istenilen düzeye ulaşılamamıştır. 0.4-1.2 mm boyutlu mineral katkı malzemelerinin ses yutumu değerlerinde olumlu etkisi gözlenmiştir. Sonuç olarak, selüloz (atık kağıt), bor ve perlit, vermikülit, pomza ve kil gibi farklı mineral katkılar yardımıyla, DIN 4102 normlarına göre A2 yanmaz malzemeler sınıfında, kokusuz, paslandırma etkisi olmayan, yanmaya ve küflenmeye karşı yüksek dirençli bir yalıtım malzemesi üretilmiştir.
-
ÖgeBursa Orhaneli Nikel Yataklarının Zenginleştirme Olanaklarının Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Onur, Barış ; Yüce, A. Ekrem ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBu çalışmada, Bursa Orhaneli nikel yataklarından temsili olarak alınmış numune üzerinde zenginleştirme çalışmaları yapılmıştır. Özgül ağırlık farkına dayalı zenginleştirme yöntemleri, manyetik ayırma ve flotasyon deneyleri uygulanmış ve nikel zenginleşmesinin olmadığı görülmüştür. Fiziksel ve fizikokimyasal yöntemlerin sonuç vermemesi üzerine kimyasal zenginleştirme ön deneyleri yapılmış ve alınan başarılı sonuçlar sonucunda farklı parametreler denenerek en uygun liç koşulları bulunmuştur. Optimum çözündürme koşullarında 86,9% Ni ve 81,3% Co çözünme verimleri elde edilmiştir.
-
ÖgeÇayeli Bakır Cevherlerinin Flotasyon Yöntemi Kullanılarak Seçimli Zenginleştirilmesinin Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Benkli, Yunus Emre ; Güney, Ali ; Cevher Kömür Hazırlama ve Değerlendirme ; Coal and Mineral ProcessingÇayeli bakır işletmesine ait klastik siyah cevherin flotasyon yöntemi kullanılarak seçimli zenginleştirilmesinin araştırıldığı bu çalışmada ilk önce cevherin karakterizasyonunu belirlemek amacıyla Tüvenan cevher üzerinde fiziksel, kimyasal ve minerolojik etüdler yapılmıştır. Zenginleştirme deneylerinin ilk adımı olan klasik flotasyon deneylerinde, reaktif miktarı reaktif cinsi ve kıvam süreleri belirlenmiştir. Klasik flotasyon deneyleri sonucunda en iyi akım şeması belirlenmiş ve bakır ve çinko devrelerinin ara ürün nitelikli süpürme konsantreleri ile temizleme artıkları sisteme geri döndürülmüştür. Kolon Flotasyonu Deneylerinde ise kaba bakır devresi konsantresi pilot ölçekli kolon ünitesine beslenerek flotasyon kolonu çalışma parametreleri olan Hava miktarı, pülpte katı oranı ve yıkama suyu miktarları tayin edilmiş ve en iyi parametre olarak; pülpte katı oranı %15, hava miktarı 1.11 cm/s, yıkama suyu miktarı 0.28 cm/s ve köpük zonu kalınlığı; kaba bakır flotasyon devresinde 100 cm, bakır temizleme devresinde ise 50 cm olarak bulunmuştur..
-
ÖgeÇeşitli Katyonik Yüzey Aktif Maddelerin Klinoptilolit ( Doğal Zeolit ) Üzerine Adsorpsiyon Mekanizmalarının İncelenmesi Ve Modifiye Klinoptilolit İle Sıvılardaki Non-iyonik Organik Kirleticilerin Tutulması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ersoy, Bahri ; Çelik, Mehmet Sabri ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBu çalışma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada hem kesikli sistemde (şişede) ve hem de kesiksiz sistemde (kolonda) olmak üzere, kuaterner amin grubu farklı zincir uzunluğuna sahip yüzey aktif maddelerin [HTAB: R(CH3)3NBr, R:C16H33 ; TTAB: R(CH3)3NBr, R: C14H29; DTAB: R(CH3)3NBr, R: C12H25] klinoptilolit üzerine adsorpsiyon mekanizmaları detaylı bir şekilde incelenerek Modifiye Frumkin ve Langmuir modeline göre termodinamik parametreleri belirlenmiş ve böylece klinptilolit yüzeyinin modifiye edilmesinde kullanılacak yüzey aktif madde (YAM) tesbit edilmiştir. İkinci aşamada ise tesbit edilen bu YAM (HTAB) ile klinoptilolit yüzeyi modifiye edilerek organo-klinoptilolit (modifiye klinoptilolit) hazırlanmıştır. Sonra kesikli ve kesiksiz sistemde hem doğal klinoptilolit (DK) ve hem de organo-klinoptilolit (OK) üzerine , sıvı atıklarda bulunan ve toksik etkiye sahip olan anilin ve nitrobenzen türü organik kirleticilerin adsorplanma mekanizmaları incelenerek Freundlich modeline göre adsorpsiyon serbest enerjileri ve adsorpsiyon sabitleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlardan bazıları şunlardır; I) YAM’lerin klinoptilolit üzerine adsorpsiyonu ağırlıklı olarak iyon değiştirme ve hidrofobik (zincir-zincir) etkileşim mekanizmaları ve daha az oranda da elektrostatik etkileşim mekanizmaları ile gerçekleşmektedir, II) 16 karbon zinciri ile en fazla zincir uzunluğuna sahip HTAB, 14 karbon zincirli TTAB ve 12 karbon zincirli DTAB’a göre klinoptilolit yüzeyine daha çok adsorplanmaktadır, III) Modifiye Frumkin modeline göre HTAB, TTAB ve DTAB’a ait adsorpsiyon serbest enerjisi (Gads) değerleri sırasıyla –37.64, -33.86 ve -33.74 kJ/mol’dür, IV) Kolon reaktörde elde edilen klinoptilolit üzerine HTAB adsorpsiyon kapasitesi 4.39 mg/cm3’dür, V) DK üzerine anilin ve nitrobenzen adsorpsiyon kapasitesi çok düşük düzeyde iken HTAB ile klinoptilolit yüzeyinin modifiye edilmesi ve organo-klinoptilolitin hazırlanmasıyla bu kapasite çok yüksek oranda artmaktadır, VI) Freundlich modeline göre OK üzerine nitrobenzen ve anilin adsorpsiyonu serbest enerji (G) değerleri sırasıyla –10.51 ve –4.94 kJ/mol’dür, VII) Kolonda OK üzerine nitrobenzen ve anilin adsorpsiyon kapasiteleri sırasıyla 0.57 ve 0.47 mg/cm3’dür.
-
ÖgeÇimento Hammaddelerinin Öğütülmesinde Enerji Optimizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Karakaş, Fırat ; Önal, Güven ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBu tez kasamında, çimento üretim süreci ve özellikle öğütme kademesi incelenmiş, yapılan literatür çalışmalarından sonra, öğütme kademesinde gerçekleştirilebilecek bazı değişimlerin, sarf edilen enerji üzerindeki etkileri araştırılmış ve söz konusu öğütme işlemleri için optimum koşullara ulaşılmaya çalışılmıştır. Deneysel çalışmalar 2 farklı öğütme kademesi göz önüne alınarak 3 farklı aşamada yapılmıştır. 1.kademe öğütme, çimentonun ana hammeddesini oluşturan kireçtaşı, kil ve marn’ın yaklaşık -90 mikron boyutuna öğütülmesi (farin) kademesidir. Çalışmada iki tip “Marn” kullanılmıştır. Bu kademede besleme boyutunun, bilya yüklemesinin ve kompozisyonunun enerji sarfiyatı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. 2. kademe öğütmede ise (çimento öğütme) “kompoze çimento” karışımı esas alınarak öncelikle klinkerin ve katkı maddelerinin (Curuf+Tras+Kireçtaşı+Alçıtaşı) ayrı ayrı Bond iş indeksleri bulunmuş daha sonra karışım çimentonun Bond iş indeksi bulunarak klinker ve katkı maddelerinin ayrı ayrı ve beraber öğütülmeleri durumunda sarf edilecek enerjiler karşılaştırılmıştır. Son aşamada karışım çimento, klinker ve katkı maddeleri, laboratuvar tipi bilyalı aktarmalı değirmende aynı koşullar altında öğütülmüş ve boyut analizleri yapılmıştır. Bu sayede malzemelerin ayrı ayrı ve birlikte bulunmaları halinde öğünme karakteristikleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan deneyler sonucunda, bilya yükü %38-40 arasında olan değirmenlerin kullanılması durumunda, öğütmede kullanılan enerjide önemli bir tasarrufun sağlanacağı ve çimento öğütme kademesinde, klinker ve katkı maddelerinin ayrı ayrı öğütülmeleri yerine beraber öğütülmelerinin, daha az enerji sarfına neden olduğu saptanmıştır.
-
ÖgeÇok sensörlü bir ayırıcının (MIDAS) floresans minerallere uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ören, Evren ; Arslan, Fatma ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBu çalısma çesitli minerallerin yüzeysel (renk, floresans) özelliklerini kullanarak, otomatik ayırılma olanaklarını arastırmak için yapılmıstır. MIDAS aletinde kizil ötesi, metal detektörü, optik kamera, UV kamera ve 3D kamera olmak üzere bes adet sensör bulunmaktadır. Numunelerde 4 sensör denenmistir. Metal detektörü ve kızıl ötesinden her hangi bir sonuç alınamamıstır. 3D kameranın kullanılması için bir neden görülememistir. Seelit ile yapılan deneylerde konsantre ile atık arasında herhangi bir renk farkı bulunmadığı için optik aıyrıcı sonuç vermemistir. UV kamera ise floresans olan numuneleri ayırmada basarılı sonuçlar vermis ve konsantre ile atığı ayırmıstır. Florit ile yapılan deneylerde optik kamera konsantreyi tanımlamıs ve basarılı bir ayırma gerçeklestirmistir. UV kamera floresans ısığı altında florit ve yantasları arasında herhangi bir yansıma farkı sezmemis, bu yüzden basarılı bir ayırma sağlanamamıstır. Çalısma sonunda iki mineralinde otomatik ayırıcı ile ayrılması sağlanmıs ve endüstri açısından önemli bir adım atılmıstır.
-
ÖgeDemir Konsantrelerinin Peletlenmesinde Bor Mineralleri Ve Atıklarının Kullanımının Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Coşar, Şengül ; Arslan, Fatma ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBor minerallerinin ve bileşiklerinin önemli özelliklerinden biri bağlayıcılık özelliğidir. Bu özelliği sayesinde zengin Fe tenörlü tozların pelet, nodül, sinter vb. gibi yüzey küçültme işlemlerinde, borun kullanılabilme olanağı doğmaktadır. Bu çalışmada, bor mineralleri ve bor atıkları, demir cevherlerinin peletlenmesinde kullanılmış ve Türk Standartları Enstitüsü’nün standartları baz alınarak, peletlere basma dayanımı, düşme, porozite, yığın yoğunluğu ve şişme testleri uygulanmıştır. Bor mineralleri, bor artığı ve sodyum bentonit kullanılarak aynı şartlarda peletler yapılmıştır. Değişen oranlarda bağlayıcı madde ilave edilerek optimum şartları sağlayan bağlayıcı yüzdesinin bulunmasına çalışılmıştır. Yapılan peletlerde bağlayıcı madde yüzdesinin pelet özelliğini ne şekilde etkilediği irdelenmiştir. Açığa çıkan sonuçlar doğrultusunda borun, demir cevherlerinin peletlenmesinde kullanımının pelet özellikleri ve ekonomik açıdan uygunluğu incelenerek, yapılan peletlerin sünger demir üretiminde kullanılma olanakları değerlendirilmiş ve elde edilen sonuçlara göre tesisler açısından önerilerde bulunulmuştur. Doğal kaynaklarımızın (düşük tenörlü demir cevherleri, bor cevherleri, mineralleri ve atıkları) değerlendirilmesi ve dolayısıyla ülke ekonomisine yaratacağı katkı bu çalışmanın yapılma amacını tamamlayacaktır.
-
ÖgeDiatomit, Sepiyolit Ve Mikalı Kum'un Kuru Zenginleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-10-23) Temel, Şenel ; Sirkeci, Ayhan Ali ; 10046853 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringYüksek lisans bitirme tezimde farklı özelliklere sahip endüstriyel kullanımı olan Türkiye’de ve Dünyanın farklı ülkelerinde yüksek hacimde üretim imkanı olan diatomit, sepiyolit ve mikalı kum’un kuru zenginleştirilmesi üzerinde çalışılmıştır. Yaşanan ekonomik gelişimlerle talebi her geçen gün artan sepiyolit, diatomit ve kum, endüstride genellikle kuru tercih edilmektedir. Yapılan kuru zenginleştirme ile istenen ürünün elde edilmesi ve eş şartlarda (fan hava miktarı, seperatör hızı, besleme hızı) ürünlerin boyut, şekil ve özgül ağırlık farklarına göre ayrımlaşması gözlemlenmiştir. Çıkan numunelerin kimyasal ve boyut analizleri yapılmıştır. Deneyler, İTÜ cevher hazırlama pilot tesisi içinde bulunan havalı seperatör ile yapılmıştır. Sepiyolit ve diatomit içi numune -0,5 mm altına öğütülmüş olup, endüstride genellikle -1+0,3 mm olarak istenen kum numunesi için ise havalı seperatörün kullanım şartları gereği -0,5 +0,3 mm aralıklarında elenmiş numune kullanılmıştır. Havalı seperatörden, iri malzeme ve ince ürün numuneler alınmış, ürün içerikleri ve boyut analizleri, kimyasal ve elek anlizleri ile belirlenmiştir. Deneylerde havalı seperatörün fan hava miktarı ve seperatör hızları ile optimum ayırma şartları belirlenmeye çalışılmıştır. Sepiyolit ve diatomit için hava miktarları 179 , 207 ve 252 m3/saat kullanılmış, mikalı kum’un farklı özellikleri sebebi ile daha iyi bir ayrıma yapabilmek için, hava miktarı 297 m3/saat kullanılmıştır. Aynı şekilde diatomit ve sepiyolit’te seperatör hızları 1153,1349 ve 1438 rpm alınırken mikalı kum için seperatörde 344,549 ve 743 rpm hızları denenmiştir. Ürünü besleme hızı olarak diatomit ve sepiyolitte 500 gr/dk, mikalı kumda ise 600 gr/dk besleme hızları denenmiştir. Yapılan deneyler sonunda çıkan sepiyolit ve diatomit numuneleri için boyut dağılımları ile d50 ve d90 değerleri belirlenmiş ve toplam elek altı garfikleri her bir deney için çizilmiştir. Diatomit için yapılan kimyasal analizlerde ürünlerin Fe2O3, Al2O3, SiO2,MgO ve CaO değerlerine bakılmıştır. Sepiyolit için ise havalı seperatörden çıkan numuneler üzerinde centipoise biriminden vizkozite ve meq/100 gr biriminde Katyon Değiştirme Kapasiteleri (KDK) bulunmuştur. Mikalı kum için yapılan havalı seperasyon sonucu elde edilen numuneler, trinokuler mikroskop ile incelenmiş, mika, kuvars+feldspat ve diger ürünlerin yüzdeleri belirlenmiştir. Deneylerde Denizli Sarayköy Tırkaz köyü bölgesi diatomit, Trakya Çatalca Binkılıç bölgesi kum ve Eskişehir bölgesi sepiyolit numuneleri kullanılmıştır
-
ÖgeEffect of hydrodynamic parameters on particle-bubble interactions in flotation(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Hassanzadeh mahaleh, Ahmad ; Çelik, Mehmet Sabri ; 10230996 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringBu tez çalışmasında tane ve kabarcık özelliklerinin etkileşimleri tane ve hidrodinamik faktörler özelliklerin üzerine etkileri incelenmektedir. Buna ek olarak, yanıt yüzey yöntemi (RSM) ile türbülans hız varlığında ve yokluğunda tane-kabarcık karşılaşma randımanı (Ec) ve flotasyon hız sabiti değerlerinin (k) tahmin ve optimizasyonunu araştırılmaktadır. Bu tez yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, flotasyonun makroskopik ve mikroskobik yönleriyle ilgili temel bilgileri ve temel kavramları temsil eder. Parçacık-kabarcık etkileşimlerinin temellerini ve temelde yeni algılarını içerir. İkinci bölüm, flotasyon hücrelerinde partikül-kabarcık karşılaşma olasılıklarının eşzamanlı olarak tahmin edilmesi için deneysel (doğrudan ve dolaylı), analitik ve nümerik (CFD) deneysel (doğrudan ve dolaylı), analitik ve CFD uygulamaların, kısıtların ve ayrıcalıkların eleştirel olarak vurgulanmasıyla ilgili literatür çalışmalarını kapsar. Üçüncü bölümde, yüzdürmeyle ilgili bazı araştırma sorularının üstesinden gelmek için her bir amaç için kullanılan bireysel metodoloji kısaca açıklanmaktadır. Dördüncü bölüm, partikül ebadı (dp) ve partikül yoğunluğu (ρp) gibi partikül özelliklerinin, analitik teknikler kullanılarak partikül kabarcığı karşılaşması olasılığı üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Ek olarak, partikül atalet etkisinin, teğetlik açısının (θt) ve kritik Stokes sayısının (Stcr) etkisi, Ec ve flotasyon kinetik oranı sabiti (k) üzerinde detaylı olarak ele alınmıştır. Beşinci bölüm, kabarcık yüzey özelliklerinin (geciktirme derecesi), kabarcık çapının (dB) ve kabarcık hızının (vB) flotasyondaki parçacık-kabarcık etkileşimi olayları üzerindeki rolünü tartışmaktadır. Karşılaşma verimlerinin ve flotasyon kinetik sabitlerinin tahmini ve optimizasyonu, yanıt yüzeyi yöntemi (RSM) kullanılarak altıncı bölümde ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Yedinci bölüm, gelecekteki çalışmalar için önerilerle birlikte genel sonuçların ve sonuçların altını çizer. Hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) ile, flotasyon hücrelerinde tane-kabarcık etkileşimlerini belirlemek için deneysel yöntemler (doğrudan ve dolaylı yaklaşımlar) dahil olmak üzere analitik ve sayısal modelleme ile ilgili çalışmaları kapsamlı ve eleştirel bir gözle incelenmistir. Elde edilen sonuçlar, çarpışma açısı, Stokes sayısı, tane yoğunluğunun etkisi ve mikrohidrodinamik kuvvetlerin göz ardı edilmesi ve türbülans etkilerle ilgili tahminlerin zayıfligi uygulanabilen modellerin sınırlı olduğunu göstermektedir. Analitik modellemeden farklı olarak, sayısal modelleme tane-kabarcık karşılaşma etkileşimlerini değerlendirmek için çok güçlü bir teknik olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada ilk olarak suyun atalet kuvvetlerinin dikkatle alınmamışı durumunde, sayısal yoğunluklarda ve tane boyutlarındaki değişikliklere bağlı olarak, flotasyon kinetiğinin 2-4 kat daha yüksek tahmin edileceği bulunmuştur. Tane boyutu (1-100µm), tane yoğunluğu (1.3-7.1g/cm3), kabarcık boyutu (0.05-0.15cm) ve hızı (10-30cm/s), kabarcık yüzey hareketliliği (temiz ve kontamine olmuş) ve türbülans yayılım oranının (18, 21, 24, 27, 30m2/s3) Ec ve k üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Tane yoğunluğunun, Ec üzerinde önemli bir rol oynadığı bulunmuş olup, daha net bir açıklama yapmak için detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı zamanda, bir flotasyon hücresinde sınırlı hidrodinamik şartlarde, tane eylemsizliği etkisi sadece belli bir ölçüde göz ardı edilebilmektedir. Tahmin edilen Ec değerleri, kabarcık boyutu ve hızının rolüne göre üç ana bölgede, yani düşük (0-4%), ara (4-8%) ve yüksek (8-14%) bölgelerde sınıflandırılır. Yoon-Luttrell'in çarpışma ve birleşme modellerinin kombinasyonunu kullanıldığınde toplama verimliliğinin diğer genelleştirilmiş Sutherland denklemi ve modifiye Dobby–Finch modellerinde elde edilen değerlere göre kıyasla, daha yüksek tahmin edilmesine yol açmaktadir. Ayrıca bu çalışmada literatürde göreceli olarak önemli role sahip oldukları gösterilen Ec ve k üzerindeki temel faktörlerin (tane boyutu, kabarcık çapı, kabarcık hızı, tane yoğunluğu ve türbülans) ilk kez tutarlı olmadığı gösterilmiştir. Diğer önemli bulgulardan bazıları aşağıda yeralıyor: Tane-kabarcık karşılaşma etkinliği ve türbülans dağılma oranının yokluğunda ve varlığında flotasyon kinetik oranının (k) optimizasyonu, DX7 yazılımı tarafından merkezi bir bileşik tasarım (CCD) kullanılarak ilk kez mineral işleme alanında rapor edilmiştir. Ec ve k'deki faktörlerin (parçacık büyüklüğü, kabarcık çapı, kabarcık hızı, parçacık yoğunluğu ve türbülans) göreceli önemi literatürde ilk kez tutarsız olduğu gösterilmiştir. İncelenen koşullar altında elde edilen sonuçlara göre, partikül büyüklüğü ve kabarcık hızı, partikül-kabarcık karşılaşması ve flotasyon hızı sabiti üzerinde sırasıyla en etkili faktörlerdir. İlk kez üç çarpışma modelinin (örn. Sutherhland, Schulze ve Dukhin) kesişimi, kabarcık yüzey özelliklerinin (kabarcık büyüklüğü, çapı ve hareketliliğinin bir fonksiyonu olarak kritik Stokes sayısını (Stcr-st) tahmin etmek için alternatif bir yöntem olarak önerilmektedir). Sunulan yaklaşımın sonuçları, Stokes tarafından verilen elde edilen verilerle oldukça ilişkilidir. İlk defa, partikül ataletinin pozitif ve negatif etkilerini tanımlamak için tam eşikler rapor edilmiştir. Flotasyon kinetik modellemesinde ana zorluklar ve fırsatlar aşağıda yeralıyor: Araştırmacıların, köpüklü flotasyon işlemlerinin teorik, deneysel ve sayısal tekniklerle modellenmesi konusundaki çabalarına rağmen, aşağıdaki zorluklar daha ileri araştırmalar gerektirmektedir.
-
ÖgeElazığ Bölgesi Manganlı Demir Cevherinin Zenginleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-01-27) Kara, Şerife Sıla ; Kangal, Murat Olgaç ; 10081354 ; Cevher Hazırlama Mühendisliği ; Mineral Processing EngineeringMetaller arasında en çok kullanılan demir ve çelik günlük yaşantımızın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte tarihte insanların demiri, altın, bakır ve tunçtan çok daha sonra kullanmaya başladıkları bilinmektedir. Günümüzde demir, sanayinin temel hammaddesini oluşturmakta ve ülkelerin ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ülkelerin ekonomik gelişmişlik göstergeleri kişi başına düşen gayri safi milli hasıla yanı sıra kişi başına düşen demir-çelik tüketimi ile de ölçülebilmektedir. Geçmişte, yüksek fırında aranan özelliklere sahip demir cevheri doğrudan maden ocaklarında yapılan üretimle karşılanmıştır. Ancak sanayide demire olan gereksinimin hızla artması ve yüksek fırına doğrudan yüklenebilir özellikteki cevherin giderek azalması, düşük tenörlü cevherlerin de değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır. Tez kapsamında yapılan zenginleştirme deneylerinden önce cevherin kimyasal ve mineralojik incelemesi yapılmıştır. Tuvenan cevher üzerinde gerçekleştirilen komple kimyasal analiz sonuçlarına göre, temsili numune, %39,10 Fe2O3, %13,10 MnO ve %24,20 SiO2 içermektedir. Numune üzerinde gerçekleştirilen mineralojik incelemeler sonucunda, numune ana bileşen olarak%30-60 oranında hematit içerdiği belirlenmiştir. Kil mineralleri %15-30 oranında iken kuvars, feldspat ve karbonat mineralleri (kalsit ve dolomit) düşük oranlardadır. %10 oranında da mangan içerikli mineraller tesbit edilmiştir. Zenginleştirmeye giren malzemelerin boyutları olan ve tamamı 13 mm boyutunun altına indirilmiş numunenin d80 boyutu yaklaşık 9 mm olarak belirlenirken; tamamı 1 mm altındaki numunenin d80 boyutu ise yaklaşık 0,8 mm olarak tesbit edilmiştir. REMS (Yüksek Alan Şiddetli Sabit Mıknatıslı Kuru Manyetik Ayırıcı) ile yapılan deneylerde tane boyutu, ön bıçak açısı, arka bıçak açısı ve tambur dönüş hızı irdelenmiştir. Öncelikle tambur dönüş hızı etkisi incelenmiş olup optimum değerler saptandıktan sonra optimum arka ve ön bıçak açılarını saptamak amaçlı deneyler yapılmıştır. REMS ile -13+9 mm boyut grubunda gerçekleştirilen ve tambur dönüş hızının etkisinin incelendiği deneylerde en uygun hız 80 devir/dakikada elde edilmiştir. Bu boyutta elde edilen manyetik ürünün Fe2O3 içeriği %48,40 olarak bulunmuştur. -9+6 mm boyut grubunda tambur dönüş hızının etkisinin incelendiği deneylerde Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en uygun hız 70 devir/dakikada elde edilmiştir. Bu boyutta elde edilen manyetik ürünün Fe2O3 içeriği %48,40; verimi ise %70 olarak bulunmuştur. -6+3,36 mm boyut grubunda tambur dönüş hızının etkisinin incelendiği deneylerde Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en uygun hız 80 devir/dakikada elde edilmiştir. Bu boyutta elde edilen manyetik ürünün Fe2O3 içeriği %47,70 olarak bulunmuştur. Bu değerde Fe2O3 kazanma verimi ise %72,7 olarak hesaplanmıştır. Son boyut grubu olan -3,36+1 mm boyut grubunda tambur dönüş hızının etkisinin incelendiği deneylerde ise Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en uygun hız gene 80 devir/dakikada bulunmuştur. Bu boyutta elde edilen manyetik ürünün Fe2O3 içeriği %50,85; Fe2O3 kazanma verimi ise %81,4 olarak hesaplanmıştır. -13+9 mm boyut grubunda ön bıçak açısının etkisinin incelendiği deneylerde Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en uygun hız 110 derecede elde edilmiştir. -9+6 mm boyut grubunda ön bıçak açısının etkisinin incelendiği deneylerde Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en iyi değer 100 derecede elde edilmiştir. -6+3,36 mm boyut grubunda ön bıçak açısının etkisinin incelendiği deneylerde Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en iyi değer 110 derecede elde edilmiştir. Bu grupta elde edilen manyetik ürünün Fe2O3 içeriği %47,70 iken Fe2O3 kazanma verimi %72,7 olarak hesaplanmıştır. 3,36+1 mm boyut grubunda ön bıçak açısının etkisinin incelendiği deneylerde Fe2O3 içeriği ve verimi açısından en iyi değer 110 derecede elde edilmiştir. -13+9 mm boyut grubunda arka bıçak açısının etkisinin incelendiği deneylerde 70 derecelik arka bıçak açısı en iyi değer olarak optimize edilmiştir. -9+6 mm boyut grubunda gerçekleştirilen deneyin sonucunda ise en iyi sonuç 60 derecede elde edilmiştir. -6+3,36 mm boyut grubunda gerçekleştirilen deneyin sonucunda ise en iyi sonuç 70 derecede elde edilmiştir. -3,36+1 mm boyut grubunda gerçekleştirilen deneyin sonucunda ise en iyi sonuç 50 derecede elde edilmiştir. Bu fraksiyonda %50,85 Fe2O3 içeren bir manyetik ürün %81,4 verim ile elde edilmektedir.
-
ÖgeElektrik Elektronik Atıklardan Metal Ve Plastik Veri Kazanımının Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Çelik, Cemil ; Önal, Güven ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBu çalışmada elektronik atıklardan metal ve plastik gibi, ikincil hammadde olarak kullanılabilecek ürünlerin geri kazanımı araştırılmış ve ekonomik bir cevher hazırlama prosesi geliştirilmiştir. Deney numunesi olarak Almanya’nın Aachen kentinde elektronik atık ticareti yapan özel bir şirketten alınan eski bilgisayar parçaları kullanılmıştır. Geliştirilen proseste ana olarak kesme, selektif boyut küçültme, manyetik ayırma, ağırlığa göre ayırma, elektrostatik ayırma ve elektrik iletkenliğine göre ayırma işlemleri yer almaktadır. Kesici ve çekiçli kırıcı yardımıyla boyutu küçültülen malzeme, manyetik ayırıcı ve havalı masa ile zenginleştirilmiştir. Elde edilen ürünlerin kalitesinin arttırılması için girdap akımları ayırıcısı, elektrostatik ayırıcı ve havalı ayırıcı ile deneyler yapılmıştır. Ürün analizleri elle ayıklama yöntemiyle yapılmıştır ve malzeme balans tabloları hazırlanmıştır. Deneyler sonucunda %95’in üzerinde saflıkta ürünler elde edilmiştir.
-
ÖgeEndüstriyel Hammaddelerin Su Bazlı Boyalarda İşlev Mekanizması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-11-02) Karakaş, Fırat ; Çelik, Mehmet Sabri ; 416934 ; Cevher ve Kömür Hazırlama ; Mineral and Coal ProcessingBu çalışmada su bazlı inşaat boyalarında kullanılan TiO2, kalsine kaolen, kalsit, talk ve Na-Montmorillonit gibi mineral esaslı endüstriyel hammaddelerin boya reçetelerindeki kullanımları, özellikle reçetelerde dağıtıcı olarak yaygın bir şekilde kullanılan sodyum poliakrilat (NaPAA) ile olan etkileşimleri, adsorpsiyon, elektrokinetik, reoloji ve stabilizasyon çalışmaları ile ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu mineral maddelerle boya içerisinde değişik tip karışımların oluşturulması ve farklı kullanım oranları ile elde edilen boyaların analizleri gerçekleştirilerek optimum bir boya reçetesi geliştirilmiştir. Yapılan standart boya analizlerinin yanı sıra, kuru boya film yüzeyleri “Atomik Kuvvet Mikroskobu” (AFM) kullanılarak karakterize edilmiş ve mineral malzemelerin yüzeyde oluşturdukları topografya belirlenerek yüzeydeki dispersiyon veya topaklaşma oluşumları tespit edilmiştir. Bu oluşumlar örtücülük ve parlaklık gibi standart boya analizleri ile ayrıca kontrol edilmiştir. Çalışmada ayrıca TiO2 ve kalsit tanelerinin temas açısı ölçümleri yardımıyla yüzey enerji bileşenleri ve Hamaker sabitleri hesaplanmış ve boyada bir arada bulunan bu minerallerin arasındaki etkileşimler, zeta potansiyel ölçümleri ile de desteklenerek kuvvet-mesafe eğrileri ortaya çıkartılmıştır.