FBE- Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Başlık ile FBE- Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAkarsu köprülerinin orta ayaklarında meydana gelen oyulmaların nedenleri ve oyulmaları önleyici uygulama çalışmaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Berk, Ömer ; Uyumaz, Ali ; 632953 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineeringKöprüler; özellikle mühendislik yapıları olmaları açısından önemli ayrıntılara ve tasarım kriterlerine sahip yapılardır. Bununla birlikte, ulaşımı sürekli sağlayan önemli bir görevi üstlenmektedirler. Ulaşım sürekliliğinin sağlanması, şehirleşmenin geliştiği çağımızda, son derece önemli olduğu görülmektedir. Şehirleşme ve ulaşımın öncelendiği yaşam çerçevesinde önemli bir yere sahip olan köprülerin, akarsuları geçerek işlevselliğini büyük oranda arttırdığı söylenmektedir. Akarsuları geçen köprülerin birçok fonksiyona hizmet vermesi sebebi ile tasarımı son derece önemlidir. Ancak bu kadar önem sahibi köprülerin mimarlık ve mühendislik açısından tasarım aşamasında yapısal olarak göz ardı edilen birçok etkene sahip olması, büyük hasarlara yol açabilmektedir. Tasarım, mimari ve öncelikle de mühendislik eserleri olarak anlamlandırdığımız köprülerin, yapısal anlamda inşaat öncesi birçok önlemi ve tasarım kriterlerini barındırması gerekmektedir. Yapılan araştırmalar ve ayrıntılı incelemeler sonucu mühendislik ve mimari tasarım aşamalarında göz ardı edilen birçok unsurun, köprülerin yapısal anlamda zarar görmelerine sebebiyet verecek sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Bu unsurlar tasarıma bağlı nedenler olabileceği gibi çoğunlukla doğal sebeplerin göz ardı edilmesinden kaynaklanmaktadır. Deprem, rüzgâr yükü, hidrolik etkenler, inşa edildiği yerel koşullar ve taşkın başlıca doğal sebepler arasında yer almaktadır. Deprem sonrası hasarlar, aşırı rüzgâr yüküne maruz kalmak ve taşkın gibi unsurların meydana getireceği hasarların kestirilememesi köprülerde geri dönülemeyecek hasarlar yaratmaktadır. Özellikle yüksek akımlı taşkınlara maruz kalan akarsu köprülerinin ayakları etrafında oluşan aşırı oyulmalar nedeniyle büyük hasarlar oluşmakta ve yıkımla sonuçlanmaktadır. Bu yıkımlar zaman zaman büyük can ve ekonomik kayıplara sebebiyet vermektedir. Bunların önlemlerinin alınması köprü tasarım ve inşasında ehemmiyetle önerilmektedir. Bu sebeple köprü tasarım öncesi ön araştırmaların ve etütlerin yapılması, gerektiğinde de yeni ve etkin yöntemlere başvurulması önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalar, köprü ayaklarında meydana gelen oyulmaların birçok sebebini açıklamaktadır. Bu sebepler arasında, mühendislik hataları, doğal süreç içerisinde oluşan meteorolojik ve hidrolojik değişkenlikler, hesaba katılmayan yükler, köprü ayaklarının inşa edildiği yerel koşulların olduğu yönünde bulgulara işaret etmektedir. Araştırma ve tasarım süreci bu sebeplere dayandırılarak detaylı bir şekilde çalışıldığında daha net ve hata ve kusurlardan olabildiğince arındırılmış sonuçlara ulaşılmaktadır. Köprülerin orta ayaklarında meydana gelen oyulmalar sonucu hasarlanması veya yıkılması, mühendislik çalışmalarının tasarım ve uygulama aşamasında birtakım önlemlerinde ele alınması gibi araştırmaların geliştirilmesine önayak olmuştur. Köprü ayaklarında oyulmalar sonucu köprünün yıkılmasını önleyici en iyi tedbir, tasarım aşamasında oluşabilecek maksimum oyulma miktarını öngörmek ve ayakların bu oyulmalardan etkilenmeyecek şekilde derinde teşkil etmektir. Ancak, gerek yerel zemin koşulları, gerekse akarsuyun akım şartları ve ekonomik sebepler ile bu uygulamalar çoğu kez yapılamamaktadır. Oyulmaları önleyici ve azaltıcı bazı mühendislik çalışmaları, köprülerin yıkılması veya hasarlanması ile sonuçlanacak oyulmaları önleyici veya geciktirici yönde bazı ekonomik olumlu sonuçlar verebilmektedir. Bu çalışmada, akarsu köprü ayaklarında meydana gelen oyulmaların nedenleri ve bunları önleyici/azaltıcı bazı mühendislik uygulamalar hakkında bilgilendirmelere yer verilmektedir.
-
ÖgeAkarsularda Boyuna Dispersiyon Katsayısının Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Şahin, Sinan ; Savcı, M. Emin ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, akarsularda boyuna dispersiyon katsayısının tahmini için iki boyutlu yeni bir matematiksel model oluşturulmuştur. Matematiksel model oluşturulurken kullanılan veriler akarsulara ait veriler olduğu için model akarsuların boyuna dispersiyon katsayısının tahmini için geçerlidir. Düşey hız dağılımı ihmal edilip quartic yanal hız dağılımı kullanılmıştır. Modelin sinüslülük, ani genişleme ve daralma ve ölü bölgelerin etkisini içermesi için boyutsuz bir β katsayısı tanımlanmış ve bu katsayı model geliştirmekte kullanılan akarsulara ait 81 adet deney verisi kullanılarak Fortran programlama dilinde bir program yazılarak bulunmuştur. Sonuçları literatürdeki çalışmalarla karşılaştırdığımızda, kullanılan 81 adet veri ve 9 adet karşılaştırma kriteri için en iyi sonucu oluşturulan yeni modelin verdiği görülmüştür. Ayrıca iki boyutlu boyuna dispersiyon denklemi yeni modelin hesapladığı boyuna dispersiyon katsayısı kullanılarak sonlu farklar metodu ile nümerik olarak çözülmüş ve konsantrasyon-zaman grafiklerinin zarf eğrileri elde edilerek çeşitli durumlar için birbirileriyle karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeAkım Anahtar Eğrilerinin İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kukul, Musa ; Yeğen, E. Beyhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinAkarsu tahminlerinde kullanılan en önemli araçlardan biri seviye-debi ilişkisini açıklayan akım akım anahtar eğrisidir. Akarsu akım değerlerini tahmin etmek için akım anahtar eğrisi kullanılır ve akarsu akım değerleri bir çok hidrolojik modelin temelini oluşturur. Akım anahtar eğrisi oluşturulması akarsu akım tahminlerinde, taşkın kontrolünde ve tarımsal veya endüstriyel kullanım için su kaynaklarında önem taşımaktadır. Bu çalışmada akım anahtar eğrisi oluşturmak için dört metod kullanılmıştır. Öncelikle Türkiye’de genel olarak uygulanmakta olan manuel metod kullanılmıştır. . İkinci olarak Q=K(h-h0)s denklemi kullanılarak akım anahtar eğrisi oluşturulmuştur. Üçüncü kullanılan metotta akım anahtar eğrisinin ikinci dereceden parabol olduğu varsayımıyla Q=b0+b1h+b2h2 denklemi kullanılarak akım anahtar eğrisi oluşturulmuştur. Bu denklemlerde K, s, h0 b0, b1, b2, katsayıları parametreleri, Q değeri debiyi, h değeri ise seviyeyi ifade etmektedir. Kullanılan dördüncü metot ise polinomun derecesini iki ile beş arasında seçerek uygulanan eğri uydurma metodudur. Kullanılan akım anahtar eğrisi oluşturma metotlarının hangisinin en iyi debi tahmini yaptığını görmek için, bazı istatistiksel testler kullanılmıştır. Bunlar kök ortalama karesel hata (KOKH), taraflılık (Bias) ve Akaike bilgi kriteridir. Kullanılan istatistik testler karşılaştırılarak eğri uydurma metodunun anahtar eğrisi oluşturma metotları içinde en başarılı yöntem olduğu görülmüştür.
-
ÖgeBir Akım Ortamında Prizmatik Bir Cisim Etrafındaki Üç Boyutlu Akımın Deneysel Olarak İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Duman, Emre ; Kabdaşlı, M. Sedat ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, dikdörtgen prizmatik bir cisim etrafındaki akım özellikleri deneysel olarak incelenmiştir. Silindirik kesitler hidrodinamik açıdan çok daha elverişli olmasına rağmen imalatının kolaylığı sebebiyle keskin köşeli cisimlerin etrafındaki akımın incelenmesi gelişen deniz teknolojileri ile birlikte gerekli hale gelmiştir. Bu amaç doğrultusunda bozulmamış akım özellikleri referans alınarak akımın üç eksendeki zamansal ortalama hızlarının, türbülans şiddetinin, türbülans kinetik enerjisinin ve Reynolds gerilmelerinin değişimleri belirlenmiş ve bunların sebepleri tartışılmıştır. Akım – cisim sistemi bir bütün olarak düşünülmüş ve cismin akıma etkisinden sonra akımın cisme olan temel etkisi olan sürüklenme kuvveti, dolayısıyla da sürüklenme kuvveti katsayısı (CD) bu durumdaki cisim için belirlenmiştir. Deneyler akustik Doppler hız ve piyozoelektrik basınç ölçerlerle bir su kanalı içerisinde gerçekleştirilmiştir. Deney sonucunda çalışılmakta olan son derece karmaşık üç boyutlu akım ortamında cisim etrafındaki hidrodinamik parametreler belirlenmiştir.
-
ÖgeAkım Ölçümleri Yetersiz Havzalarda Aylık Akımların Ve Hidroelektrik Potansiyelin Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Andiç, Gökhan ; Ağıralioğlu, Necati ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinTürkiye’nin halihazırdaki hidroelektrik potansiyeli belirlenirken küçük hidroelektrik santrallerin potansiyeli dikkate alınmamıştır. Türkiye’de 3000’e yakın gözlem istasyonunda akım (debi) ölçümleri yapılmasına rağmen pek çok akarsu ve kollarında akım ölçüm istasyonu yoktur. Hâlbuki bu akarsuların hidroelektrik potansiyelinin belirlenmesi için uzun yıllar ölçülmüş debilerine ihtiyaç vardır. Bu yüzden ölçümü olmayan akarsuların hidroelektrik potansiyeli belirlenememekte ve projelendirilememektedir. Dolayısıyla akım ölçümleri olmayan veya yetersiz olan havzalarda su kaynakları potansiyelinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi giderek önem kazanmaktadır. Ölçüm yapılmayan havzalarda kullanılmak üzere akım verisi sağlamak için değişik seçenekler söz konusudur: (1) Yerinde gözlem yapılması, (2) Benzer özellikli yakın havza verilerinin kullanılması, (3) Uzaktan algılama ile gözlem yapılması, (4) Hidrolojik model simülasyonu, (5) Entegre edilmiş meteorolojik ve hidrolojik model simülasyonu. Bu çalışmada akım ölçüm istasyonları olmayan veya yetersiz olan havzalarda hidroelektrik potansiyel belirleme çalışmaları yapılacaktır. Bunun için Doğu Karadeniz’de Trabzon il sınırları içerisinde yer alan Solaklı Havzası pilot bölge olarak seçilmiş, bu havzada planlanan küçük hidroelektrik santrallar için potansiyel belirleme çalışmaları yapılmıştır. Solaklı Vadisini meydana getiren akarsu havzalarında aylık ortalama yağış grafiklerinden elde edilen yağış değerleri ile aylık akış katsayıları kullanılarak ortalama akış debileri belirlenmiştir. Ölçüm yapılmayan akarsu havzalarının hidroelektrik potansiyelinin belirlenmesi için seçilen bu bölgede çeşitli yöntemler kullanılarak sonuçlar birbirleri ile karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeAkım serilerinin modellenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Gençer, Yiğit Çağatay ; Müftüoğlu, R. Ferruh ; 39509 ; Hidrolik ve Su Kaynakları MühendisliğiBu çalışmada, Kolmogorov ve Kolmogorov-Gabor modeli aylık akım serilerinin türetilmesinde kullanılmış olup sonuçlar, yaygın olarak kullanılan Thomas-Fiering modeli sonuçları ile karşılaştırılmıstır. Uygulamada, 30 yıllık bir akım serisi kullanılarak bil gisayar ortamında, Thomas-Fiering, Kolmogorov ve Kolmogorov- Gabor modelleriyle 30 vıllık sentetik seriler türetilmiştir. Thomas-Fiering modelinden beklenen sonuçlar elde edilmiş ancak, Kolmogorov ve Kolmogorov-Gabor modellerinin akım serilerinin türetilmesinde kullanılabilmesi için bir rastgele değişkenin modele ilave edilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu rastgele değişkenin analitik yolla belirlenmesinin güçlüğü nedeniyle, ampirik yaklaşım uygulanmış ve iyi sonuç veren bir esas geliştirilmeye çalışılmıştır. Sonuçlar, yaygın olarak kabul ve uygulama Fiering modeli sonuçlarına oldukça yakındır. Bazı istatistik parametreler açısından da veni model avantajlı görünmektedir.
-
ÖgeAkış Hidrografı Tahmin Modelleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-02-18) Balov, Mustafa Nurı ; Altunkaynak, Abdüsselam ; 10025488 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinMühendislik açısından yağış akış süreci su çevriminin en önemli bileşenidir ve muhtemel yağışlardan meydana gelebilecek akışın tahmin edilmesi su kaynaklarıyla ilgili projelerin temelidir. Bu nedenle bir çok fiziksel ve data temelli model yağış akış sürecinin simülasyonu için geliştirilmiştir. Akış hidrografı, bir havzanın veya herhangi bir hidrolojik sistemin bir fırtınadan oluşan akış miktarının zamanla değişimini göstermektedir. Bu çalışmada akış hidrografının üç temel bileşeni yani toplam dolaysız yüzey akışı, pik debi, ve akış süresi incelenmeye alınmıştır. Bu üç parametre farklı tasarım amaçlarına göre mühendisler tarafından ele alınabilir. Bu bağlamda NAM/MIKE BASIN, SWMM parametrik modelleri ve HEC-HMS modeli kapsamında bulunan Clark, Snyder ve SCS birim hidrograf metotlarının yanısıra Kök seçimi matematiksel birim hidrograf yöntemi 1990-1995 yılları arasında Cascina Scala (Kuzey Pavia, İtalya) havzasında meydana gelen 5 ayrı fırtınanın modellenmesi için kullanılmıştır. NAM/MIKE BASIN ve SWMM parametrk modelleri havzanın fiziksel ve hidrolojik parametrelerini kullanarak yağış akış sürecinin matematiksel modelini sağlamaktadırlar. Bu modeller kapsamında yağış akış sürecine bağlantılı olan buharlaşma, sızma, evapotranspirasyon, yeraltı suyu, iç akım, yüzey akımı v.s. gibi tüm fiziksel olayların simülasyona dahil edilmesinden dolayı, modelleme için çok sayıda parametrenin belirlenmesi gerekmektedir ki genellikle tüm bu parametrelerin belirlenmesi olası değildir. Bu durum yağış akış verilerine dayanan farklı kalibrasyon yaklaşımlarından faydalanarak giderilmiştir. Buna karşılık HEC-HMS modelinin birim hidrograf yöntemleri daha az fiziksel parametrenin gerektiği ve daha çok data temmeli olan modellerdir. Ayrıca Kök seçimi birim hidrograf metodu kapsamında sadece akış verilerini kullanarak bir havzanın birim hidrografı elde edilebilir. Modellerin tahmin sonuçları RMSE ve CE istatistiksel ölçütlere göre değerlendirilmiştir. Toplam dolaysız yüzey akışı parametresi açısından en iyi tahmin NAM/MIKE BASIN modeline aittir (RMSE=2,26 mm ve CE=0,84). Bu modeli SWMM modeli RMSE=2,91 ve CE=0,73 ile takip etmektedir. Ancak tüm birim hidrograf yöntemlerin tahmini kabuledilebilir seviyede olmamıştır ki bu durum RMSE değerinin yaklaşık 6 mm ve CE değerinin sıfırdan düşük olmasıyla kanıtlanmıştır. Dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de kullanılan tüm modellerin uygun pik debi tahmini yapamamalarıdır. Bu durum sıfırın altında CE değerleri ile gözlemlenmiştir. Hidrograf süresi tahmininde Clark ve Kök seçimi birim hidrograf yöntemleri ve SWMM parametrik modelleri iyi tahmin sergilerken diğer modellerin tahmini CE değerinin sıfırdan düşük olduğunu göz önünde bulundurarak kabuledilebilir seviyede değildir.
-
ÖgeAkışkan Özgül Ağırlığının Su Darbesine Etkisinin Matematik Modelle İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Tekin, Muhammed Alp ; Ağıralioğlu, Necati ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, hidrolikteki hareket ve süreklilik denklemlerini esas alarak su darbesi teorisini ve en çok kullanılan su darbesi hesaplama metotlarından (sonlu farklar metodu yardımıyla) Bergeron - Schnyder, Karakteristikler ve Parmakian Metotları tanımlanmıştır. Örnek olarak, İstanbul ilinin Avrupa Yakasında Büyükçekmece ile Küçükçekmece İlçeleri ve Asya yakasında ise Kadıköy İlçesi ve çevre havzasının atıksularını arıtarak bu havzalara hizmet eden mevcut Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Kadıköy Atıksu Ön Arıtma Tesis verileri seçilmiştir. Bu tesislerin içindeki terfili basma hatlarında akışkan özgül ağırlığının değişimi sonucu oluşan darbe tesirlerinin sonlu farklar metodu ile önceden denenmiş bir matematik model kullanmak suretiyle hesaplanmış ve çıkan sonuçlar birbiriyle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, bu tesislerdeki sistem elemanlarına, darbe tesirlerinin azaltılması, belirli sınırlar içinde tutulması, hattın darbeden etkilenmemesiyle ilgili tedbirlerden bahsedilmiştir.
-
ÖgeAnfis Ve Yapay Sınır Ağlarını Kullanarak Sediment Taşımının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-08-01) Vazifehkhah, Saeed ; Şen, Zekai ; 439412 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinHidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliğinde Sediment Taşınımının Öneminine Ayrıntılı Bir Şekilde Bakmak Zorunludur ve Bu Çok Büyük Öneme Sahiptir. Her Zaman, Bu Alanın Uzmanları ve Bilim İnsanları İçin Sediment ve Taşınımı Önemli Bir Mesele Haline Geldi. Mesela, 1950’lerden Beri Sediment Taşınımın Davranışını Değerledirmek İçin Çok Çeşitli Çalışmalar Laboratuvarlarda Yürütülmekteydi. Akarsular havzalarından gelen ya da yataklarından söktükleri sediment tanelerini taşırlar. Su ile katı tanelerin birlikte hareket ettikleri iki fazlı akımın hidroliği ve taşınan sediment miktarının belirlenmesi mühendislik açısından büyük önem taşıdığı kadar, incelenmesi çok güç olan problemlerdir. Akarsuların düzenlenmesi, çeşitli maksatlarla kullanılması ve akarsulardan su alma ile ilgili mühendislik problemlerine başarılı çözümler bulabilmek için akarsularda akım ve sediment taşınımı konusunda yeterli bilgilere sahip olmak gerekir. Yüzeysel erozyon, tortu taşınması ve birikmesi, ekonomik ve kültürel gelişimde önem arz etmesi nedeniyle asırlarca jeoloji mühendislerinin araştırma konusu olmuştur. Eski medeniyetler tarafından su kaynakları ve akarsular tarımda ve ulaşım alanlarında kullanılmıştır. Bütün akarsular hem su kaynaklarındaki yüzeysel erozyon hem de kitlesel olarak akarsu kenarlarındaki potansiyel erozyon alanları nedeniyle tortu taşınmasını içlerinde barındırmaktadır. Bizim anlayışımıza göre aşınmanın optimum dengesi konusu membadadır; akarsuyun erozyon taşıma kapasitesi tasarım, yararlanma, onarım ve koruma konusunda önem arz etmektedir. Seddeler akarsu kenarlarında taşkın kontrolü için yapılmaktadır. Ayrıca bu seddeler nedeniyle güvenilir bir şekilde su kaynağı oluşturabilmek için depoların yapılması gereklidir.Kanallar su taşıma ve elde etmek için yapılırlar. Kalıcı olarak bu hidrolik yapıların kullanılması bizim anlayışımıza göre erozyon, tortu süreci ve onları hidrolik projelerde nasıl birleştirebileceğimizle alakalıdır. Artan bulanıklık, su bitkilerin büyümesine sebep olur. Siltin suda olması ışığın girmesine ve sonuç oalrak su bitiklerinin fotosentez ve büyümelerine engel olur. Depolanan sedımentler su altında veya nehir üzerinde olan bitikleri boga bilir. Tarım, bazı sanayi süreçler ve kanalizasyondan gelen sediment ler nitrat ve fosfat oranını arta biler ve sonuç da sedimentin yukselmesine sebep olabilirler. Sediment yönetimi, özellikle sediment hareketinin kontrolü, oyulma-birikme, nehir mühendisliğinde karşılaşılan en zor problemlerden biridir. Nehir yatağındaki hız ve derinliğin zamanla değişmesinin yanı sıra su alma yapısına giren akım miktarı da zamanla değişebilir. Nehir kıyılarında güç santrallerinin soğutma suyu, endüstri su ihtiyacı, sulama vb. Amaçları karşılamak için kullanılan su alma yapılarının etrafı sık sık sediment birikimi dolayısıyla kuşatılır. Bu sebeple nehir tesislerindeki su alma yapılarında aşınma ve birikme problemleri göz önünde bulundurulmalı ve sediment girişini minimum tutacak şekilde tasarlanmalıdır. Akım ve sediment ile ilgili değişkenlerdeki belirsizlikler sebebiyle oyulma ve birikme hakkında kesin bir yargıya varılamamıştır. Bu sebeple sediment kontrol yapılarının tasarımı ve sıralanışı optimum çözümün elde edilebilmesi için fiziksel model çalışmalarına dayandırılmalıdır. Bu ihtiyaç özellikle üç boyutlu akımın olduğu su alma yapıları civarında ortaya çıkmaktadır. Kıvrımlı nehirlerin dış şevindeki yatak oyulması şevlerin zayıflamasına ve toprak kaybına sebep olur. Sediment birikimi nehrin akım taşıma kapasitesini düşürür ve ulaşım için faydalanılan nehirlerde gemi ulaşımına engel olur. Çoklu değişkenler sedimentin doğasına ve akım hidroliğine etki etmekteler. Diğer taraftan tortu taşınması çok karmaşık bir konudur ve genel olarak teorik veya yarı teorik bir şekilde araştırılır. Genel olarak araştırmalar teorik olarak bazı basit tahminlere dayandırılır ve ideal olarak dikkate alınması gereken suyun debisi, akım ortalama hızı, enerji eğimi ve kayma gerilmesi gibi önemli etkenlerden bir veya iki tanesi seçilerek belirlenir. Bilim adamları sayesinde bir takım formüller elde edilmiştir ve bu konu gün geçtikçe gelişmektedir. Bazen bilimadamları birbirlerininkine yakın sonuçlar elde etmektedirler ve bazen de zıtlıklar oluşmaktadır. Sonuç olarak bilim adamları bu konuda evrensel olarak anlaşmaya varamamışlardır. Öte yandan günümüzde teknolojinin gelişmesiyle ve bilgisayarın kullanımıyla Yapay Sınır Ağları (YSA) ve ANFIS gibi bilgisayar programlarının ortaya çıkmasıyla tortu taşınması konusunda güvenilirliği yüksek formüller çeşitli bilimadamları tarafından elde edilmiştir. Bugünlerde MATLAB gibi Bilgisayar Destekli Programların Gelişimi Araştırmacılar İçin Hesaplamaları Hızlı ve Etkin Bir Biçimde Yapmanın Yolunu Açtı. Sediment Taşınımında, Yapay Sinir Ağları (YSA) ve ANFIS Laboratuvar Verisini Yada Gerçek Bir Nehrin Verisini Değerlendirmek İçin Yoğun Bir Şekilde Kullanıldı. Yang (1983) Araştırmaları Diyagramlar Halinde Sunulmuştur. Bahsi Geçen Diyagramlar Su Akımı, Ortalama Hız, Su Yüzey Eğimi, Kayma Gerilimi, Akış Gücü ve Toplam Sediment Akımlı (TSA) Birim Akış Gücü Arasındaki İlişkiler Hakkında. Giriş Veri Değerlerini Elde Etmek İçin Get Data Graph Digitizer Programı Kullanıldı. Ayrıca, 79 Veri Kümesi Nitelendirilmiştir. Her Biri İçin, Duşey Değerlerinin Ortalaması Hesaplanmış ve Değerlendirme İçin Gözlemlenmiş Çıkış Verisi Olarak Kullanılmıştır. ANN’in İleri Geri Beslemeli Yayılım (İGBY) Türünden, ANFIS’in Sugeno Türüne Dayanan Geri Yayılım (GY) Türlerinden İki Sınıfta Deneme ve Test Olarak Veri Analizinde ve Sonuçlar Vermede Faydalanıldı. Layerların sayılarını 2 ile 4 arası ve nöronların sayılarını 1 ile 4 arası (İGBY)’ye dayanarak genel alternatif senaryolar geliştirerek TSD’yi tahmin etmeye yardımcı oluyor.İlerleme sırasında hataların tipi RMSE ve korelasyonları elde etmede bizim için önemlidir. Böylece TSD modellemesi için en iyi ve en optimum alternatif Yapay Sınır Ağlarının İGBY’ye dayanarak iki gizli layerlı ve her bir layerı iki nöron sayılı bir kombinasyon ile 0.99 R2 ve 0.017 RMSE olacak şekilde öneriliyor. TSD’yi tahmin ederken R2 için yaklaşık 1 değeri ve çok küçük RMSE değeri (<0.04) bu metodun yüksek kapasitesini göstermektedir. Öte yandan ANFIS programıyla girdi üyelik fonksiyonu olarak, Gauss ve Gauss 2; çıktı üyelik fonksiyonu olarak sabit ve lineer tipler kullanıldı. Sonuç olarak ANFIS programıyla hibrit ve BP metotlarına odaklanırken genel kapsamlı TSD tahmin metodolojileri kullanıldı.TSD’yi tahmin etmek için gösterildiği gibi çok büyük R2 değerleri ve çok küçük RMSE değerlerine dayanarak hibrit ve BP metodlarının yüksek kapasitesi sağlanmaktadır. Daha Sonra, Tahmin Edilen ve Gözlenen Değerler Arasındaki İlişki Diyagramlar Halinde Gösterildi. Yapılan Çalışmada 0.99’dan Daha Yüksek Tespit Katsayısı (R2) Bağıntısı ANN ve ANFIS’in Toplam Sediment Akımını Tahmin Etmek İçin Uygunluğunu ve Yeterliliğini Kanıtlamıştır.
-
ÖgeAtıksu Arıtma Tesislerinde Paralel Akışlı Ön Çökeltme Havuz Kesit Tipleri İçin Yeni Bir Yaklaşım(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ünsal, Özgür ; Uyumaz, Ali ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu tez çalışmasında atıksu arıtma tesislerinde paralel akışlı ön çökeltme havuz kesit tipleri için yeni bir yaklaşım incelenmiştir. Bu çalışmada ön çökeltme havuzları ile ilgili boyutlandırma kriterleri ve hidrolik hesaplar açısından Denizli (Merkez) Atıksu Arıtma Tesisi proje değerleri temel alınmıştır. Ön çökeltme havuzları boyutlandırılırken mevcut dikdörtgen havuzlar kesitli havuzlar yerine yarım daire kesitli ve trapez kesitli havuzlar önerilmiş ve bu iki yeni kesit proje kriterleri içerisinde boyutlandırılmıştır. Hidrolik olarak tesis bütünlüğünün bozulmaması düşünülerek havuzların giriş ve çıkış yapıları mevcut tesiste bulunan giriş ve çıkış yapılarıyla aynı alınmıştır. Havuzlarda giriş yapısı için borulardan meydana gelen Stengel tipi giriş yapıları seçilmiştir. Çıkış yapısında keskin kenarlı üçgen savaklar kullanılmıştır. Havuzlarda sıyırıcı sistemi olarak mekanik doğrusal sıyırıcılar kullanılmıştır. Etkin bir sıyırma işlemi için havuz tabanlarına 1/100 eğim verilmiştir. Yarım daire ve trapez kesitli havuzların boyutlandırılması yapılırken ilk olarak tesiste mevcut olan dikdörtgen kesitli havuzların hesapları incelenmiş daha sonra önerilen yarım daire ve trapez kesitli havuz tipleri için yeni hesaplar yapılmıştır. Havuzların boyutları belirlendikten sonra üç havuz kesiti için aynı debi değerlerine göre debi- yüzey alanı, debi-yatay hız ve debi-bekletme süreleri grafikleri çizilmiş ve bu üç tip havuz bu grafiklere göre karşılaştırılmıştır. Yarım daire ve trapez kesitli havuz tipleri için yapılan hidrolik hesaplarda mevcut dikdörtgen kesitli havuzlar için yapılan hesap adımları izlenmiş ve yeni tip havuzlar için hidrolik hesaplar irdelenmiştir. Bu çalışmada esas olan önerilen yeni havuz kesitlerinin hidrolik açıdan incelenmesidir. Anahtar Kelimeler:Ön çökeltme havuzları, dikdörtgen, yarım daire, trapez, hidrolik boyutlandırma Bilim Dalı Sayısal Kodu: 624.02.02
-
ÖgeAvrupa Birliği İle Uyum Sürecinde Türkiye’nin Su Hukuku, Su Politikası Ve Su Kaynakları Yönetimi Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özbay, Zoleikha ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, Dünya’da ve Türkiye’de kullanılabilir tatlı su kaynakları potansiyeli belirlenmiş, suyun insanlık açısından, dünya ve Türkiye için giderek artan önemi vurgulanmıştır. Türkiye’nin mevcut su hukuku, su politikası ve su kaynakları yönetimi değerlendirilmiş, mevcut sistemdeki eksiklikler, sorunlar; bu sorunların çözümü ve eksikliklerin kapatılması için yapılması gerekenler belirlenmiştir. Bunun yanında, Avrupa Birliği’nin, topluluk su ortamının geliştirilerek muhafaza edilmesini sağlamak amacıyla, topluluk sularının koruma politikalarını düzenleyen, Su Çerçeve Direktifi incelenmiş, bu çerçeve yasasının kapsamı, amaçları ve hedefleri belirlenmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde, Su Çerçeve Direktifi kapsamında, mevcut su hukuku, su politikası ve su kaynakları yönetim modeli ile nasıl bir durumda bulunduğunun değerlendirilmesi yapılmış, bu çerçeve yasası kapsamında Türkiye’de yapılması gereken düzenlemeler belirlenmiştir.
-
ÖgeBalık Geçitlerinin Sayısal Analiz İle Modellenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-02-25) Kadıoğlu, Cem ; Ağıralioğlu, Necati ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, balık geçitlerinin çeşitleri ve hidrolik yapıları incelenmiş, balık geçitlerindeki genel tasarım prensipleri ve göz önünde bulundurulması gereken kriterler ortaya konularak, sayısal analiz yöntemlerinden biri olan sonlu hacimler yöntemi vasıtasıyla havuz ve savak tipi balık geçidi modellenmiştir. Bu balık geçidi türü için kurulmuş olan sayısal analiz modelinin sonuçları, balık geçidindeki akımların özellikleri açısından incelenmiş ve bu sonuçlar, ölçekli modeller üzerinde yapılmış deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçlar ve bu çalışmaların sonucunda ortaya konmuş genel prensipler ile karşılaştırılmıştır. Literatürdeki deneysel çalışmalardan elde edilmiş sonuçları, sonlu hacim modelinden elde edilen sonuçlar ile karşılaştırdığımızda sonuçların benzerlik gösterdiği ve mühendislik açısından yeterli yakınsaklığın elde edildiği gözlemlenmiştir.
-
ÖgeBaraj Altındaki Sızmaların Analiz Ve Kontrolü: Sazlıdere Barajı Uygulaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Eynur, Zeynep ; Ağıralioğlu, Necati ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinGövde altından sızma problemleri bütün barajlarda göz önüne alınması gerekli bir konudur. Sızma miktarlarının beklenmeyen boyutlarda olması ve gerekli iyileştirmelerin zamanında veya hiç yapılmaması durumunda, önemli miktarlarda su kaybının yanında, baraj ve mansap bölgesinin emniyetini tehdit edecek sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. En uygun sızma kontrol metoduna karar verilebilmesi için sızmaların yerleri ve büyüklükleri iyi belirlenmiş olmalıdır. Bu durum detaylı jeolojik etütlerin yanında uygun sızma analiz metotlarının uygulanmasını da gerektirir. Barajlarda gerekli kontrol önlemleri uygulanmış olsa da, önceden tespit edilemeyen sebeplerle sızmalar ortaya çıkabilmektedir. Sızmalar rezervuardaki suyun kaybı ve baraj emniyeti açısından ihmal edilemeyecek boyutta ise en kısa zamanda oluşma yerleri belirlenmeli ve en uygun metodun seçimi ile gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır. Yeni gelişmelerin takip edilmesinin yanında geçmiş tecrübelerin bilinmesi de inşaat sıasında ve kaçaklar ortaya çıktıktan sonra alınacak önlemlerin başarısını artıracaktır. Tez çalışmamızda gövde altından sızmalar için günümüzde uygulanan kontrol, iyileştirme ve analiz metotları incelenmiş, konu ile ilgili önceki çalışmalar araştırılmış ve İstanbul’a içme suyu temin eden barajlardan ve gövde altından önemli su kaçakları problemleri ile karşılaşılmış olan Sazlıdere Barajı için “sonlu farklar metodu”nun kullanıldığı bir analiz ile çeşitli enjeksiyon perde boyu alternatifleri için sızma miktarları ve optimum perde boyu hesaplanmış ve sonuçlar mevcut verilerle karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeBaraj dolusavakları tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Sancar, M.Savaş ; Savcı, Emin ; 101066 ; Hidrolik ve Su Kaynakları MühendisliğiNüfusun artması, insanların ihtiyaçlarının çoğalması ve çeşitlenmesi sonucu zaten coğrafya ve zaman açısından oldukça bozuk bir düzen gösteren su kaynaklarımızdan en iyi bir biçimde yararlanabilmek için depolanmaları zorunlu hale gelmiştir. Ek olarak temiz ve doğaya saygılı enerji üretimi, tarım için sulama suyunun temini ve bunlara benzer çeşitli nedenlerden dolayı bu tip yapıların inşasında barajlar bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak barajların tasarımı ile inşası oldukça karmaşık ve zordur. Büyük yapımlar olmaları nedeniyle pahalı maliyetlerinin yanında, barajlarda meydana gelecek zararlar sonucunda, mansablarında büyük can ve mal kayıplarına sebep olabilirler. Tüm dünyada barajlarda oluşan hasarlar üzerinde yapılan istatistikler bu hasarların en önemli nedeninin baraj gövdesi üzerinden suyun aşması olduğunu göstermiştir. Oluşacak bu tür olumsuz durumlara en çok yanlış bir baraj dolusavak tasarımı sebep olabilir. Dolusavak yapıları akarsuyun baraj rezervuarına getirdiği su miktarının rezervuarın depolama kapasitesini aşması durumunda, fazla sulan emniyetli bir biçimde çevreye zarar vermeden yapıdan uzaklaştırır. Bu nedenle tasarımları hayati bir önem taşır. Açıklanan sebeplerden dolayı tez çalışmasının konusu baraj dolusavakların tasarımı olarak seçilmiştir. Tez içersinde ülkemizde en çok uygulama alanı bulan kontrollü ve kontrolsüz dolusavaklar ile onları oluşturan bölümlerinin projelendirilmeleri incelenmiştir. Ayrıca konuyla ilgili pratik çözümler ile hesaplarda kullanılması için gerekli abaklara yer verilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde konunun önemi ve amacı açıklanmıştır. İkinci bölümde ise; tipik bir dolusavak yapısını oluşturan yaklaşım kanalı, kontrol kesidi, mansap kanalı ve enerji kinci yapımlar hakkında bilgi verilmiştir. Ek olarak bu yapılarda meydana gelmiş tasarım hataları ile yapılan çözümlerden bahsedilmiştir. Daha sonra pratikte uygulanan dolusavak tipleri, kullanım yerleri, yerleşim şekli, temel şartlan, yapım güçlüğü, iklim şartlan, işletme durumu, deprem riski, aşırı yüklemede güvenlilik, iş programlarına etkisi, maliyet ve boşaltım kanallarında daraltma imkanlan açısından karşılaştırılmıştır. Bu bilgilerden sonra bir dolusavak tipinin hangi kriterlere bağlı olarak seçilebileceği, seçilen baraj tipinin özellikleri, topografik durum, jeolojik durum, hidrolik durum ve ekonomik durum temel alınarak açıklanmıştır. Üçüncü bölümde dolusavak yapılarının projelendirilmelerine geçilmiştir. Yapının tasanmının yapılabilmesi, plan ve projelerinin çizilebilmesi için gerekli done ve bilgiler bölümün başında verilmiştir. Ardından tasarın aşamasına geçilerek proje giriş taşkınlarının seçimi ve flood-routing anlatılmıştır. Bu noktadan sonra dolusavak yapısının bölümlerinin dizaynına gelinmiştir. Yaklaşım kanallarının hesabı, proje yükünün seçimi, genel haliyle dolusavak profilinin oluşturulması ile kontrolsüz ve kontrollü dolusavak gövde yapısının tasarımı açıklanmıştır. Konu hakkında gerekli abaklar ise Ek- A' da verilmiştir. viii Dördüncü bölümde mansap kanallarının tasarımı ele alınmıştır. Bu amaçla ilk olarak dolusavak kontrol yapısından mansaba geçiş incelenmiş, eşik yapısından sonraki su derinliğinin tespiti, kontrol yapısından kanala geçişteki düşey kurbun ve eşik boyunun uzunluğunun hesabı yapılmıştır. Kanal içersindeki su yüzü profilinin çizimi için gerekli eşitlikler ve kullanılacak heap yöntemi için tablo verilmiştir. Ayrıca pratikte uygulanan yan duvarların tipleri ve boyuları ile yüksekliklerinin hesabı açıklanmıştır. Sonra dolusavaklarda akımın enerjisinin azaltılmasında yararlanılan hidrolik sıçramanın genel özellikleri ile akımın froude sayısının değerine göre tasarlanabilecek havuz tipleri anlatılmıştır. Bu havuzların tasarımında kullanılabilecek abaklar Ek-B'de verilmiştir. Bölümün sonunda bir sıçratma ucundan fırlatılan su kütlesinin akarsu yatağı içersinde düşeceği noktanın tespiti yapılmış ve tipik bir sıçratma ucunun boyutları matematiksel bağıntılar yardımıyla hesaplanmıştır. Beşinci bölümde dolusavak yapısının hesabında en önemli yeri tutan gövde yapısının tasarımı incelenmiştir. Konu ilk olark deşarj katsayısı bakımından ele alınmıştır. Bu amaçla çeşitli bilim adamları tarafından teklif edilen deşarj katsayısı eşitliklleri karşılaştırılmış, memba yüzü şeklinin katsayıya olan etkisi anlatılmıştır. Ardından dolusavak üzerinde pozitif ve negatif basınçların oluşumu incelenmiştir. Daha sonra kontrollü ve kontrolsüz dolusavaklarm bir ön tasarımında bu yapının özelliklerinin belirlenmesini sağlayacak çeşitli eşitlikler verilmiştir. Bu bilgilerin yardımıyla, dik memba yüzüne sahip gövde yapılan için teklif edilen profil tipleri, ( H/Hp ) oram, m katsayısı, d su derinlikleri, ( P/y ) alt basınçların değeri açısından karşılaştırılmış ve sonuçlar tablolaştmlmıştır. Ayrıca çalışmada P/Hp < 1,5 oranları için eğimli memba yüzleri tavsiye edilmiş ve eğimli memba yüzlerine sahip WES ve Ogee profilleri alt basınçlar bakımından incelenmiştir. Anlatılanlara ek olarak kontrollü dolusavaklar da ( H/Hp ) oram, m katsayısı, d su derinlikleri, ( P/y ) alt basınçların değeri ve X kapak konumlan açısından karşılaştınlmışlar ve sonuçlan tablolaştınlmışdır. Yapılan çalışmaların neticesinde tipik bir gövde yapısının tasanmmda en önemli kriterin alt basmçlann ile m debi katsayısının değerleri olduğu düşünülmüş, aynca tasanmda düşük alt basmç değerlerinin ve yüksek deşarj katsayısının elde edildiği optimum bir noktanın yakalanması tavsiye edilmiştir.
-
ÖgeBiriktirmeli Ve Biriktirmesiz Hidroelektrik Tesislerin Teknik Olarak Karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kaya, Duygu ; Ağıralioğlu, Necati ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada esas olarak Türkiye nehirleri üzerindeki Hidroelektrik potansiyelinin uygun bir şekilde değerlendirilebilmesi için Hidroelektrik santral kurulum sistemleri arasında bir karşılaştırma yapılmıştır. Çalışmada pilot bölge olarak seçilen Doğu Karadeniz Bölgesi Trabzon il sınırları içerisindeki Solaklı havzasında yer alan Çambaşı Baraj yeri seçilmiştir. Çambaşı baraj yerinde uygulanması düşünülen biriktirmeli Hidroelektrik santral projesi yerine alternatif düşünülerek karşılaştırma yapılmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. Çambaşı Barajı ve HES projesi, Çambaşı Regülâtörü ve HES projesine dönüştürülürken enerji iletim hattı sisteminde herhangi bir değişiklik yapılmamasına özen gösterilmiştir. Bunun sonucu olarak çevreye en az derece zarar verecek ve enerji üretimin en iyi şekilde gerçekleştirecek çözümler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Her ne kadar Çambaşı Projesi barajlı santral yapılması açısından hemen hemen tüm kriterleri yerine getiriyor olsa da her iki alternatifin avantajları karşılaştırıldığı vakit, regülâtörlü santral yapılmasının teknik açıdan daha avantajlı olduğu görülmüştür.
-
ÖgeÇeşitli Ülkelerde Uygulanan Baraj Tasarım Taşkınlarının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-02-08) Gündoğdu, Fatih ; Ağıralioğlu, Necati ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada öncelikli olarak barajlarda tasarım taşkınının önemi anlatılmış, barajlarda taşkın hidrolojisi ve dünya genelinde kullanılan taşkın tahmin yöntemleri hakkında genel bilgi verilmiştir. Kullanılan taşkın tahmin yöntemleri, akış verilerine ve yağış verilerine dayanan taşkın tahmin yöntemleri olarak sınıflandırılmıştır. Çeşitli ülkelerin tasarım taşkınları ve tasarım taşkını belirlerken kullandıkları kriterler incelenmiş, ülkeler; risk sınıflandırmasına göre tasarım taşkını belirleyen ülkeler, baraj yüksekliğine göre tasarım taşkını belirleyen ülkeler, baraj türüne göre tasarım taşkını belirleyen ülkeler ve zarf eğrileri ile tasarım taşkını belirleyen ülkeler olmak üzere sınıflandırılmıştır. Türkiye’de DSİ tarafından yapılan baraj sınıflaması ve kullanılan tasarım taşkınları ayrı bir başlık altından incelenmiştir. Son olarak dünyada ve Türkiye’de kullanılan tasarım taşkınları değerlendirilmiş, özellikle Türkiye için tasarım taşkınlarının uygulanması hususunda önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeÇoruh havzası'nın kurak dönem uzunluklarının belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Öztürk, Saffet ; Önöz, Bihrat ; 152310 ; Hidrolik ve Su Kaynakları MühendisliğiKuraklığın ekonomik ve toplumsal boyutlar üzerine önemli etkileri mevcuttur. Kuraklık, ülke ekonomisi, toplumun sağlığı, psikolojisi, ve ticareti ile yakından ilgilidir. Bu amaçla bir bölgede kurak devrelerin uzunluğunu ve dönüş aralığını belirlemek son derece önemlidir. Bu çalışmada, Çoruh Havzası'nda bulunan 2304, 2305, 2315, 2316, 2323 nolu 5 ayrı istasyonda ölçülen yıllık akım serileri kullanılarak, Gidişler Analizi ile, akımların negatif gidiş uzunlukları ve olasılık kütle fonksiyonları belirlenmiştir. En uzun kurak dönemlerin dönüş periyotları tahmin edilmiştir. İlk olarak, istasyonların tek tek hidrolojik bağımsız ve serisel bağımlı olmaları hali incelenmiştir. Negatif gidiş uzunlukları q = 0.5, 0.4 ve 0.3 kesim seviyeleri için belirlenmiştir. Kesim seviyeleri, normal, lognormal dağılım kabulleri yapılarak ve amprik olarak hesaplanmıştır. Akımların bağımsız oldukları durumda, gözlemlerin negatif gidiş uzunlukları ortalama ve varyans değerleri teorik değerlere yakın çıkmıştır. Sadece, 2304 nolu istasyonda q = 0.5 ve 0.4 için, 2305 ve 2315 nolu istasyonlarda q = 0.5 için değişiklikler göstermiştir. Akımların serisel bağımlı oldukları durumda gözlemlerin negatif gidiş uzunlukları ortalama ve varyans değerleri teorik değerlere yakın çıkmıştır. Bununla birlikte gözlem değerleri, logaritmik teorik değerlere daha yakın çıkmıştır. Teorik ve gözlemlerin negatif gidiş uzunlukları dağılımı q = 0.4 ve 0.3 için birbirine yakın çıkmıştır. q = 0.5 için ise değişiklikler göstermiştir. En uzun kurak dönem süresi, 2304 nolu istasyonda 9 yıl olarak bulunmuştur. Dönüş periyodu akımların bağımsız oldukları durumda 1024 yıl, akımların serisel bağımlı oldukları durumda ise 432 yıl olarak hesaplanmıştır. İkinci olarak, 2 istasyonun serisel ve karşılıklı bağımlı olmaları durumu incelenmiştir. Kesim seviyesi sadece amprik olarak belirlenmiştir. Ortak negatif gidiş uzunlukları q = 0.5 için bulunmuştur. Gözlemlerin ortak negatif gidiş uzunlukları ortalama ve varyans değerleri, 2304- 2305, 2305-2315, 2305-2316, 2305-2323, 2315-2316, 2315-2323 durumlarında teorik değerlere yakın çıkmıştır. Diğer durumlarda ise değişiklikler göstermiştir. Gözlemlerin ortak negatif gidiş uzunlukları dağılımı ile teorik dağılım 2304-2315, 2304-2323 ve 2316-2323 durumlannda yakın, çıkmıştır. Diğer durumlarda ise değişiklikler göstermiştir. Aynı yıllarda görülen en uzun kurak dönem süresi, 2304- 2305 nolu istasyonlarda 6 yıl, dönüş periyodu 95 yıl olarak hesaplanmıştır. Son olarak 3, 4 ve 5 istasyonun serisel ve karşılıklı bağımlı olmaları durumu incelenmiştir. Kesim seviyesi sadece amprik olarak bulunmuştur. Ortak negatif gidiş uzunlukları q = 0.5 için belirlenmiştir. 3 istasyon için, gözlemlerin ortak negatif gidiş uzunluktan ortalama ve varyans değerleri 2305-2315-2316, 2305-2315-2323 ve 2315-2316-2323 durumlannda teorik değerlere yakın çıkmıştır. Gözlemlerin ortak negatif gidiş uzunluklan dağılımı teorik dağılıma, 2304-2305-2315, 2304-2305- ıx 2323, 2304-2315-2323, 2304-2316-2323 ve 2305-2316-2323 durumlarında yakın çıkmıştır. Diğer durumlarda ise değişiklikler göstermiştir. Aynı yıllarda görülen en uzun kurak dönem süresi, 2305-2315-2316 nolu istasyonlarda 5 yıl, dönüş periyodu 83 yıl olarak hesaplanmıştır. 4 istasyonun serisel ve karşılıklı bağımlı olmaları durumunda ise gözlemlerin ortak negatif gidiş uzunlukları ortalama ve varyans değerleri teorik değerler ile değişiklik göstermiştir. Gözlemlerin ortak negatif gidiş uzunlukları dağılımı teorik dağılıma yakın çıkmıştır, sadece 2304-2305-2315-2316 durumunda değişiklik göstermiştir. Aym yıllarda görülen en uzun kurak dönem süresi, 2305-2315-2316-2323 nolu istasyonlarda 3 yıl, dönüş periyodu 44 yıl olarak hesaplanmıştır. 5 istasyonun serisel ve karşılıklı bağımlı olmaları durumunda, teorik değerler, P[XijX2j...X5j) olasılığı hesaplanamadığı için belirlenememiştir. Bu yüzden sadece gözlemlerin ortalama ve varyans değerleri hesaplanmıştır.
-
ÖgeDalga Modellenmesinde Yapay Sinir Ağlarının Telemac Nümerik Modeli İle Birlikte Kullanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yılmaz, Tolga Ozan ; Cığızoğlu, H.kerem ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu yüksek lisans tez çalışmasında, Tuzla Limanında dalga modellenmesinde yapay sinir ağları TELEMAC nümerik modeli ile birlikte kullanılmıştır. TELEMAC model sisteminde bulunan modüllerden dalga modellenmesinde kullanılan ARTEMIS modülünde çalışılmıştır. ARTEMIS modülünün çalıştırılmasından önce ve sonrasında MATISSE, RUBENS ve Fortran dilinde yazılmış alt programlarda çalışılmıştır. Modelleme yapılırken kısa peryodlu dalgalarla çeşitli simülasyonlar yapılmıştır. ARTEMIS yazılımı ile Tuzla Limanında dalga modellenmesi yapıldıktan sonra RUBENS programından alınan sonuçlardan dalga yüksekliği verileri yapay sinir ağlarının eğitiminde kullanılmıştır. Yapay sinir ağlarıyla yaptığımız çalışmamızda radyal tabanlı fonksiyonlara dayalı sinir ağları tercih edilmiştir. Yapay sinir ağları ile yapılan tahminler için MATLAB programında kod yazılmıştır. Yapay sinir ağları ile yapılan tahminlerin sonuçları TELEMAC model sistemi sonuçları ile karşılaştırılmış ve birbirine yakın sonuçlar elde edilmiştir. Farklı başlangıç koşulları için ARTEMIS yazılımını çalıştırmak yerine, elde edilen ARTEMIS simülasyon sonuçları ile yapay sinir ağlarını eğitip, ARTEMIS’in uygulanmadığı başlangıç koşulları için yapay sinir ağları kullanılabilir. Bu tip bir yaklaşım önemli bir zaman tasarrufu sağlayacaktır.
-
ÖgeDeğişik Yapay Sinir Ağı Metotlarının Su Kaynakları Verisinin Uzun Zaman Aralıklı Tahminlerinde Kullanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Aslan, Erdem ; Cığızoğlu, Hikmet Kerem ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, üç farklı yapay sinir ağı metodu ile ileriye dönük uzun zaman aralıkları sonunda Türkiye’den ve yurtdışından toplam dört havza genelinde günlük sürekli akım, kurak devreli günlük akım, aylık akım, yeraltı su seviyesi verisi tahmin uygulamaları yapılmıştır. Çalışma sonuçları, yapay sinir ağları model tahminleri ile gözlenen zaman serileri karşılaştırmaları şeklinde sunulmuştur. Genelleştirilmiş Yapay Sinir Ağları, Radyal Tabanlı Yapay Sinir Ağı ve İleri Beslemeli Geriye Yayılım Sinir Ağı modellemeler için kullanılmıştır. Ayrıca Çok Değişkenli Doğrusal Regresyon sonuçlarına da karşılaştırma tutarlılığı için başvurulmuştur. Performans karşılaştırma kriterleri olarak, test süresi için elde edilen verinin ortalama kare hatası ve determinasyon katsayısı değerleri kullanılmıştır. Uzun dönem sonu tahmin sonuçlarının bütün yöntemlerde her veri grubu için farklı verimlilikte olduğu söylenebilir. Ancak Genelleştirilmiş Regresyon Yapay Sinir Ağları yöntemi ileri dönemlerden sonra diğer yapay sinir ağı yöntemleri ile karşılaştırıldığında daha iyi performans değerlendirme kriter değerlerine ulaşmıştır. Sonuç olarak, yapılan çalışmada GRYSA’nın, gösterdiği eğilim-tanımlama becerisi ile aylık akımlar ve özellikle yeraltı su seviyesi veri takımlarında uzun zaman aralıkları sonunda daha iyi olduğu görülmüştür.
-
ÖgeDoğu Karadeniz Bölgesi Yıllık Maksimum Akımlarının İstatistik Metodlarla Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kaynar, Lütfü ; Ünal, N. Erdem ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinYapılan çalışmada Doğu Karadeniz Bölgesi’ nin yıllık maksimum akımları ilk önce istasyon bazında daha sonra da bölgesel olarak istatistik metodlar kullanılarak incelenmiştir. İlk önce istasyonların homojenliği incelenmiş daha sonra da bölgeye ait istasyonların verilerine rastgelelik, sıçrama ve trend analizleri yapılmıştır. Daha sonra bölgede yeralan istasyonlara ait verilerin hangi dağılım tipine daha çok uyduklarının tespiti için PPCC testi kullanılmıştır. Son olarak da L-momentleri kullanılarak bölge bazında homojenlik incelenmiş ve bölgenin olasılık dağılımı belirlenmiştir.