FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Araştırma Konuları:
-Geç Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Bizans Mimarlığı
-Modern Batı Mimarlığı
-Klasik Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Antik Mimarlık
-Kent Tarihi
-Selçuklu Mimarlığı
-Beylikler Dönemi Mimarlığı
-İslam Mimarlığı
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAntalya-Kaleiçi yapılarının günümüzdeki durumu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Sunar, Aysun ; Özer, Filiz ; 19385 ; Mimarlık TarihiKaleiçi, Antalya ili sınırları içinde, ilin bugünkü ticaret merkezinin ortasında yer almaktadır. Liman çevresinde oluşmuş bu lunan yerleşim iç ve dış surlar arasında yer alan bir iç kaledir. Toplam 664 yapı stoğunun kkl adeti tarihi yapı olan yerleşim sit alanıdır. Kaleiçi yapılarının tez konusu olarak seçilmesinin nedenleri, yapılan araştırmalar ve çalışmada izlenen yöntem, karşılaşılan zor luklar birinci bölümde yer almaktadır. Bölgenin tarihsel gelişimi, ikinci bölümdedir. Üçüncü bölümde Kaleiçi yapılarının özellikleri açıklanmıştır. Yapıların gruplandırılıp seçilen örneklerin tek tek ele alındığı, müdahale öncesi ve sonrası durumlarının karşılaştırıldığı, müdahale nedenlerinin incelendiği, eklerin tesbit edildiği bölüm, dördüncü bölümdür.
-
ÖgeXVIII. yüzyıl ve XIX. yüzyıl İstanbul camilerinde antik öğeler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Işık, Ece Çaldıran ; Özer, Filiz ; 19403 ; Mimarlık TarihiAntik Devir M. D. 7. yüzyıl ile M. S. k. yüzyıl arasın da tarihlenmektedir. Bu devir mimarisi kendine özgü kurallara ve üç temel düzene sahiptir. Ege Havzasında yeşeren Yunan Kültürünün devamı sayılan Roma Sanatında da bu kurallar ve düzenler bazı değişiklikler göstererek geçerliliğini korumuştur. Antik Devir mimarisi, Rönesansla birlikte Avrupa mimarisinde XV. yüzyıldan itibaren canbulur. Rönesans- lı mimarlar Antik Mimari kuralları ve düzenleri kendi yorumlarını katarak benimsemişlerdir. Rönesansı, Barok ve Neo-Klasisizm izlemiştir. XIX. yüzyılda Sanayi Devri mi o donem-Avrupalının çağının sanatına güvenmeyip geçmiş sanatlara ve tatbii ki Antik Sanata da öykünmesini getir miştir. Antik mimari öğeler yapıların iç süslemesinde ve dış cephelerinde vazgeçilmeyen öğeler haline gelmiştir, XIX. Yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğunu yıkılmaktan kurtarmanın çaresi Avrupa'ya öykünerek onlar gibi olmak fikriydi. Ancak Gsmanlı, batılılaşırken kültürel ve sa natsal değişime de uğradı. Bu değişim özellikle XIX. yüz yılda sivil, resmi ve dini mimaride kendini göstermekte dir. XVIII. ve XIX. yüzyılda Osmanlıların yapılarında Neo- klasik ve Neo-barok mimari öğelerini binalarında kullanmalarının nedeni salt batılılaşmaktı. Bu öğeleri kulla nırken Avrupalının uyguladığı (kullandığı) şekilde taklit etmişlerdir. Erken ve Klasik Osmanlı Mimarisinin tanıma dığı antik öğeler XVIII. yüzyılın ikinci yarısından XIX. yüzyılın sonuna kadar camilerin iç ve dış süslemelerinde kullanılmıştır. XX. yüzyıl başından itibaren terk edil meye başlanmıştır.
-
ÖgeGöstergebilim ışığında modernizm, postmodernizm ve bir örnek : Klassis(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Tanju, Bülent ; Özer, Filiz ; 14396 ; Mimarlık TarihiBilim ve teknoloji etkinliğinin yaygın konsensüsü üzerine kurulu bilimci anlayış, sanat ürünlerinden anlamsal bilgi bekler. Oysa sanat eserlerinde ayrı, özel bir bilgi türü daha barınır. Dil bir simgeleştirme sistemidir ve simgesel sistemimizin esasını oluşturur. İnsan dış çevresini, dilin o çevreyi sunduğu gibi yaşar. Bilginin ve kültürel olguların sanıldığı kadar nesnel ve tarafsız olmadığının anlaşılması, poziti vistrasyonalist söylemin gerçekliğin tek ve evrensel yorumunun olmadığının fark edilmesini sağladı. Şifrelerin bildirilerin oluşumunu yönetmesi, buna karşın yeni bildirilerin şifre dizgesini yeniden yapılandırması diyalektiği, Humboldt' un bahsettiği dilin yaratıcılığı tartışmasının temelini oluşturur. Açık yapıtta kural dışı tek bir deneyimin yadsınması, ilişkilerin karışıklığını değil, bu ilişkilerin örgütlenmesine olanak verecek kuralı gerektiriyor. Açık yapıt, bir kişisel müdahaleler çokluğu olanağıdır, ama ayrıntısız müdahaleye şekilsiz bir çağrı değildir. Mimari nesnenin yananlamsal özelliklerinin yada simgesel işlevinin, düzanlamsal işlevinden daha az işlevsel olduğunu ileri sürmek güçtür. İşlev terimi nesnenin tüm bildirişimsel amaçlarını kapsar. Kullanım nesnelerinin tasarımcılarının gösterenleri eklemlemesi, gösterilenlerin işleyişini determine edemez, çünkü bizzat tarih böyle bir şeyi devre dışı bırakır. Gösterenlerle gösterilenler arasındaki kaymayı ve gösterilenlerin değişimini bilen bir tasarımcı için sorun, değişebilir düzanlamsal işlevler ve açık yananlamsal işlevler tasarlamaktır. Modern mimarlık rasyonalizmin tekil bakış açısıyla yetinmekteydi. Evrensel olduğu kabul edilen yasalarla düzenlenmiş bir dünya kurma çabasındaki modern mimarlık, modern sanatla karşıt kutupları oluşturuyordu. Popülist postmodernizm, mimarlığı bir kitle iletişim aracı olarak görmektedir. Oysa popülist tavrın var olanı sürekli olumlayan eğilimiyle, rasyonalizmin vardığı yerin aşılması mümkün olmayacaktır. Avantgarde postmodernizm ise, mimarlığın içsel değerlerini, ilişkilerini sorgulamakta ve iletişimsizliğin biçimlerini araştırmaktadır.
-
ÖgeAnadolu Selçuklu kapalı medreseleri ve kubbe-havuz ilişkisi(İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Ağır, Aygül ; Ögel, Semra ; 21835 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Anadolu Selçuklu Kapalı Medreseleri tüm özellikleri ile ele alınmaya çalışılmış, ancak ağırlıklı olarak kubbe-havuz ilişkisi üzerinde durulmuştur. Konunun seçilme nedenleri, kapsamı, yapılan araştırmalar ve çalışmada izlenen yöntem birinci bölümde yer almaktadır. İkinci bölümde, kubbealtı havuz geleneği araştırılmakta, üçüncü bölümde ise, kapalı medreselerin kökeni incelenmekte ve ilk kapalı medreselerin tanımı yapılmaktadır. Anadolu Selçuklu Kapalı Medreseleri' nin inşa edildikleri dönem de, siyasal, sosyal, sanat ve bilim ortamları ile eğitim sisteminin ele alındığı bölüm dördüncü bölümdür. Beşinci bölümde, Anadolu Selçuklu Kapalı Medreseleri tek tek-, de taylı olarak ele alınmaya çalışılmış, havuzlarının varlığı ve kubbe ile ilişkileri araştırılmıştır.Anadolu Selçuklu Devleti eseri olmamakla birlikte,aynı zaman diliminde yapılmasından ötürü Divriği Turan Melik Şif ananesi de bu bölümde incelenmiştir. Anadolu Selçuklu Kapalı Medreseleri ' nde, kubbe-havuz ilişkisinin pragmatik ve simgesel anlamları üzerine yorumların bulunduğu, bunun yanısıra tek tek incelenirlerken, bugüne kadar bilinen bazı. özelliklerinin yeniden değerlendirildiği bölüm sonuncu bölümdür.
-
ÖgeŞişli Ermeni mezarlıkları'ndaki mezar yapılarının mimari özellikleri üzerine bir inceleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Gökdeniz, Şule ; Ahunbay, Metin ; 21832 ; Mimarlık TarihiBu çalışmada, Şişli1 de bulunan Ermeni ve Katolik Ermeni Mezarlıkları' nde farklı üslup özellikleriyle dikkat çeken mezar yapılarının mimarlık tarihi açısından aneminin değerlendirilmesine çalışılmıştır. Öncelikle bu eserlerin yapıldığı 19. yüzyıl içinde Osmanlı İmparatorluğu' nda yaşayan Ermeni topluluğun sosyal konumu ve ülkedeki siyasal ortam içindeki yerleri hakkında bilgi verilmiş, daha sonra Şişli 'deki Ermeni mezarlıklarının kurulma nedenleri ile ilgili tarihsel gelişmeler aktarılmıştır. Mezarlıklarda bulunan yapılardan araştırma kapsamına alınanlar iki ayrı grupta toplanarak incelenmiş, daha sonra bunların ortak özellikleri sınıflandırılmıştır. Her iki mezarlıktaki yapılardan bir grup, Ermeni Revivalist özellikler göstermekte, bir diğer grup ise 19. yüzyıl içindeki Batı kökenli üslup özelliklerini yansıtmaktadır. Ermeni Revivalist özellikler gösteren yapılar; eklektik kopyalar-kütlesel özellikleriyle Revivalist karakter taşıyan ancak batılı üslup özelliklerine de yer verilmiş olan yapılar-Batılı üslup özelliklerinin eklektik uygulaması için de Ermeni mimarisinden de alıntı yapanlar olarak üç grupta toplanmaktadır. Batı kökenli üslup özellikleri gösteren yapılar arasında neo- klasik ve neo-rönesans ağırlıklı olanlar çoğunluktadır. Bu iki grup içinde eklektik bir karakter de gözlenmiş ve eklektik ağırlığın hangi yönde olduğu her yapının üslup analizi sırasında açıklanmıştır. Bunların dışında saf olarak Art-Nouveau ve neo-mısır üslubunu yansıtan yapılar ayrı ayrı ele alınmıştır. Sonuçta, yapıların sadece üçte birinde Ermeni Revivalist özellikler tesbit edilmiştir. Ancak, Batılı üslupları yansıtan yapılarda gözlenen eklektik karakter bu grup için de geçerlidir. Çoğunlukta olan Batı üsluplu yapıların ise, daha çok Fransız ve italyan kaynaklı ve Osmanlı mimari geleneği ile bir senteze gerek duyulmadan yapılan birtakım kopyalar olduğu anlaşılmaktadır.
-
Öge19. Yüzyıl Başından Cumhuriyete Kadar Boğaziçi'nde Yalı Nitelikli Yapılar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) İlker, Banu ; Özer, Filiz ; 46245 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture19. yüzyıl basından Cumhuriyet * e kadar yalı nitelikli yapılar konulu tez, yedi ana bölümü kapsamaktadır. Tezin birinci bölümü, giriş bölümüdür ve burada konunun seçilme nedenlerine, Boğaziçi'nin neden " moda yaratan ' bir özel bölge olduğuna, tezin amacı ve hazırlanmasında ' izlenen metod ile çalışmalara, bu esnada karşılaşılan zorluklara değinilmiştir. î ki ne i bölüm tarihçe bölümüdür. Burada, Boğaziçi *ni ta nıtıcı genel bilgilere yer verilmiştir. Öncelikle coğra fi özelliklerine, bazı sayısal değerler de verilerek de ğinilmiştir. Bu bölümde ayrıca Boğaziçi'nin ilk yerleş meler, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dev rindeki durumundan ve mimari qel içmelerden sözedi İmişt ir. üçüncü bölümde, tez konusundan daha önceki devir olan İS. yüzyıl öncesi Boğaziçi yapılarının o döneme ait tipik ö- zellikleri, saray, cami, sefaret ve yalı olmak üzere 4 yapı tipi altında ve verilen bilgileri örnekleyecek yapı lar seçilerek açıklanmıştır. Böyle bir bölüme yer veril mesi, tez konusunun incelediği dönem öncesi genel özel liklere dikkat çekmek ve iki devrin mimari tutumları ara sında kıyas yapabilmek için gerekli görülmüştür. Dördüncü bölümde, konuyla ilgili olması sebebiyle, Osman lı İmparator luğu' nda Batılılaşma Süreci'ne yer verilmiş tir. Bu bolümde, Batı lı laşma* nı n. izlerinin ilk görülme ye başladığı 18. yüzyıldan 20. yüzyıl basına kadar geçen sürede, her padişahın Batı lı laşma'ya bakış açısından, dö nemlerinde meydana gelen değişikliklerden, geleneksel mi marimizi etkileyen yabancı üsluplardan ve Batılılaşma'nın Osmanlı İmparatorluğu topraklarında gelişmesinde ve ya yılmasında büyük pa.y sahibi olan gayrimüslim ve yabancı mimarlardan bahşedilmiştir. Beşinci bölüm, tez başlığı olan 19. yüzyıl başından Cum huriyetle kadar Boğaziçi * nde yalı nitelikli yapıların in celendiği katalog bölümüdür. Katalogda tüm ilgili yapı ları ele almak mümkün olmadığından, sadece dönemin, tez konusunu açıklayıcı bazı saray, cami, sefaret ve yalı örneklerine yer verilmiştir. Yapı tipleri ayrıca kendi içlerinde varolmayan örnekler ile günümüze ulaşan örnek ler olmak üzere iki alt baş lı kta toplanmışlardı r. Altıncı bölüm, değerlendirme bölümüdür. Burada, tezin kapsadığı döneme ait B&rsy, cami, sefaret ve yalı örnek lerinde uygulanan yenilikler ve değişiklikler, plan düze ni ile cephe-bezeme-iç tezyinat özellikleri açısından ol mak üzere iki alt başlıkta incelenmiş, bu özellikler ay rıca her yapı tipi için ayrı ayrı gruplanmıştı r. XII Tezin yedinci ve son bölümü, sonuç bölümüdür. Bu bolum da, 19. yüzyıldan Cumhuriyete kadar geçen devirde Boğazi çi'nde yalı nitelikli yapılar, gruplama yapmaksızın, ge nel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur» Doneme ait mi mari yaklaşımlara genel olarak değinilirken, farklı 4 ya pı tipinin gerek plan düzeni, gerekse cephe karakterle rinde zaman zaman benzerlikler taşıdıklarından bahsedil miştir. Bu bağlamda, farklı yapı tiplerindeki ortak nok talar ile Boğaziçi'nin kendine has, " moda yaratan " ka rakterde bir bölge olması arasındaki ilişki incelenmiş tir.
-
ÖgeTaksim Meydanı, Talimhane Ve Ayazpaşa'da Art Deco Üslubunu Yansıtan Yapılar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Gülbahar, Işın ; Akın, Günkut ; 46182 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureÇalışma, Türkiye'de 1927-1940 yıllan arasında gündemde olan mimarlık ve dekoratif sanat üsluplarından Art Deco'nun etraflıca tanıtılması, Talimhane ve Ayazpaşa'da bu üslubu yansıtan mimarlık örneklerinin incelenmesi için yapılmıştır. Çalışmanın giriş kısmında üslubun tanıtımı yapılmış, yer ve tarih açısından sözkonusu sınırlar belirtilmiştir. İlk bölümde ise, önce Art Deco biçim dünyası genel olarak incelenmiş, üslubun karakteristik özellikleri üzerinde durulmuştur. Aynı bölümde Art Deco'nun biçimsel kaynaklan incelenmiş ve özellikle sözkonusu üslubun Art Nouveau'nın bir "ardılı" olduğu fikri vurgulanmıştır. 1.3.1. alt başlığı içinde ise Art Deco üslubunun dünyada yapılmış olan mimarlık örneklerinin nitelikleri konu edilmiştir ve çok sayıda ilginç yapı tanıtılmıştır. Verilen örneklerin bir kısmının resimleri de sunulurken, diğerleri betimlemelerle gözler önüne serilmiştir. Ayrıca birinci bölümde Art Deco Mimarlığı ile eşzamanlı olan mimarlık yaklaşımlarına ve sözkonusu üslubun diğer tasarım alanlarına değinilmiştir. İkinci bölümde, önce Art Deco üslubunun Türkiye'de gündemde olduğu yıllarda ülkenin geçirdiği ekonomik ve sosyal gelişmeler incelenmiş ve özellikle Art Deco'dan etkilenen kesime dikkat çekilmiştir. Daha sonra, Art Deco döneminde Türkiye'deki kültürel ve kentsel ortam değerlendirilmiştir. Genç Türkiye Cumhuriyeti'ndeki şehircilik gelişmeleri kısaca incelenmiş ve özellikle yeni yapılaşmaya başlayan bölgelere değinilmiştir. Çünkü bu "yeni" bölgeler, kaçınılmaz olarak Art Deco'nun da içinde bulunduğu "yeni" üsluplarla biçimlendirilmiş yapılarla donatılmışlardır. 2.4. alt başlığında ise sözkonusu dönemde Türkiye'deki mimarlık ortamı irdelenmiştir. Türkiye'de gerek yabancı, gerek yerli mimarlar tarafından benimsenip uygulanan mimarlık üslupları, özellikle de Uluslararası Mimarlık üslubu üzerinde durulmuştur. Burada aynca, Türkiye genelindeki Art Deco mimarlık örneklerine kısaca değinilmiştir. Yine bu bölümde, inceleme alanı içinde bulunan Taksim Meydanı, Talimhane ve Ayazpaşa Semtlerinin kentsel ve mimari özellikleri tanıtılmış ve Art Deco'nun bu bölge için önemi vurgulanmıştır. Üçüncü bölümde, sözkonusu üsluba bağlı otuzüç yapı, katalog numarası verilerek incelenmiştir. Yapıların daha çok cephesel özelliklerine değinilmiş ve yapıyı "Art Deco" yapan öğelere dikkat çekilmiştir. Çalışmanın sonunda, yapıların fotoğraflarının yanısıra görünüş çizimleri ve bazı kapı çizimleri de yer almaktadır. Yapı cephelerinin çizimlerinde genelde 1/100 ölçek; kapı çizimlerinde ise 1/20 ölçek kullanılmıştır. Sonuç bölümünde, Türkiye'de yer alan Art Deco üsluplu yapıların karakteristikleri ortaya konmuş ve yabancı örneklerle benzeştiği noktalara değinilmiştir.
-
ÖgeŞişli İlçesi'nde Art Deco Üslubuna İlişkin Cephe Düzenlemeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Baykara, H. Canset ; Akın, Günkut ; 46395 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Şişli İlçesinde Art Deco üslubunu yansıtan yapılar saptanmaya ve incelenmeye çalışılmıştır. Zaman içinde yeniden yapılanma ile yok olmaya başlayan bir dönemi simgelemesi açısında büyük önem taşıyan yapılar hakkında elde veri kalması için bu çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur. Giriş niteliği taşıyan ilk bölümde üslubun en çok görüldüğü semtler, seçilme nedenleri, alana getirilen sınırlamalar, örneklerin incelenmesi sırasında cephe düzenlemeleri ve demir işçiliğinin dikkate alındığı belirtilmiştir. İkinci bölümde, Art Deco'nun Batı Dünyasında ortaya çıkış nedenleri, tarih sınırlan, akımın isminin nereden türetildiği, hangi akımlardan etkilendiği, Fransa dışında hangi ülkelerde başarılı olduğu, üslubun karakteristik özellikleri anlatılmıştır. Üçüncü Bölümde, Art Deco döneminde Türkiye'de ve daha sonra da İstanbul'da ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullara bağlı olarak kentsel değişiklikler ve mimarlık mesleğine özgü değişiklikler ele alınmıştır. İstanbul Art Deco'sunun özellikleri üzerinde durulmuştur. Dördüncü Bölüm' de, araştırma bölgesi olarak seçilen Şişli ilçesinde yer alan Kurtuluş, Feriköy, Pangaltı, Osmanbey, Nişantaşı, Teşvikiye ve Şişli semtlerinin, tarihsel gelişimi anlatılmıştır. Şişli ilçesinin oluşmaya başlamasından itibaren hangi akslar üzeride geliştiği ve bu gelişmenin mimari etkileri anlatılmıştır. Gelişme sonucunda hangi alan sınırlarına ulaştığı belirtilmiştir. Beşinci Bölümde, saptanan örnekler çizilerek ve betimlenerek açıklanmıştır. Betimlemelerde yapının Art Deco üslubu ile ilgili kısımları haricinde genel yapısı ve biçim özellilkeri hakkında da bilgi verilmeye çalışılmış, üsluba uymayan kısımların hakkında da açıklamalar yapılmıştır. Bu bölümde ayrıca zaman içinde yapının özgünlüğünü bozan bilinçsiz ilaveler genel çizimden arındırılmaya çalışılarak binanın orijinal haline sadık kalınmaya çalışılmıştır. Altıncı Bölümde ise, binaların cephelerinde görülen karakteristik özellikler belirlenmiştir. Genel- bir yorum yapılarak binalarda rastlanan ortak özellikler sıralanmıştır. Ekler kısmında, genel anlamda Art Deco üslubuna uymayan binalarda rastlanan bu üsluba uygun kapılar da dikkate alınarak ayrıntılı çizimler verilmiştir.
-
ÖgeModernleştirici Devrimlerde Geçici Mimarlık Ve 1930'larda Türkiye Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Yürekli, Zeynep ; Yürekli, Ferhan ; 46296 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture30 ' lu yılların, Türkiye Cumhuriyeti ' nin mimarlık tarihindeki özel yeri mimarlığın bu dönemde üstlendiği yoğun ideolojik yüke dayanır. 30 'lu yılların başlarında devrimci devletin her alandaki yaptırımının artmasıyla başlayıp 40 'lı yıllara gelindiğinde devrimin artık tamamlanmış olarak kabul edilmesiyle sona eren bu tepeden tırnağa 'devrimci' dönemin mimarlığı da devrimin iç çelişkilerini ve tartışmalarını yansıtır. Devrimin ideolojisi ve dönemin mimarlığı arasındaki bu sıkı ilişki o dönemde mimarlığın varolduğu çevrenin devrimci elitlerin sınırları içinde kalmasına dayanır. Bu tez 1930 'lu yıllarda Türkiye'de üretilmiş olan, özellikle sivil mimarlık ürünlerinin dönemin yayınlarının taranması yoluyla saptanmasını hedefleyen bir ön çalışmanın oluşturduğu fikre dayanıyor. Sözkonusu tarama sırasında sergi pavyonları, sergi düzenlemeleri ve bayram takları gibi bazı geçici mimarlık ürünlerinin çok nitelikli olduğu dikkati çekmiştir. Bu eserler propaganda işlevli oldukları için, dönemin ideolojik geriliminin de korporal ifadesi gibidirler. Aslında sözkonusu dönemde mimarlık tümüyle ideolojik bir bağlamda ele alınmıştır. Ama geçici ürünlerin ayrıca, hem deneyselliğe yatkmlıklarıyla, hem de eski, durağan ve kalıcı olanın karşısına yeni, devingen ve geçici olanı koyan tepkisel ve eleştirel bir tavrın ifadesine olanak tanımalarıyla, tüm avangard hareketlerde önemli bir rolü vardır. Bu olgu gözönünde bulundurularak, sözkonusu geçici mimarlık ürünlerinin modernleştirici devrim ideolojisi ile bağlantılı olarak incelenmesinin ilginç sonuçlar getireceği kanısına varılmıştır. Yapılan çalışmanın ortaya koyulmasında öncelikle modernizm kavramı ve Modern Mimarlık Hareketi' nin dünyayı değiştirme iddiası üzerinde durulmuştur. Modernleştirici devrim ideolojisinin içerdiği yönelişler ve ikilemlere ve bu arada Batı dışına özgü modernleştirici devrimlerin pratikteki biçimlenmesiyle Avrupa faşizminin paralellik ve farklarına değinilmiştir. Bu çerçeve içinde geçici mimarlığın nasıl biçimlendiği, seçilmiş fotoğraflarla da desteklenerek incelenmiştir. Türk devriminin ideolojisinin ve içerdiği ikilemlerin anlaşılır kılınması amacıyla devrimin 19. yüzyıla uzanan teorik altyapısı ve sıkı ilişki içinde olduğu ekonomik olgular ortaya koyulmuştur. 1930' lara gelindiğinde devrimin başlıca ideolojik problemlerinin olgunlaşarak dönemin mimarlığına nasıl yansıdığı gösterilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda, fotoğraflı kaynaklardan derlenen geçici mimarlık örneklerine dayanarak, devrimin temel ideolojik problemi olan kimlik arayışının bu ürünlerde nasıl ifade bulduğu incelenmiştir. Derlenen örnekler ağırlıklı olarak 30" lu yıllardan olmakla birlikte 19. yüzyılın ikinci yarısından başlar. Böylece geçici mimarlığı üreten devrimsel sürecin tüm aşamalarıyla kavranabileceği düşünülmüştür.
-
Ögeİstanbul'daki yüksek binaların gelişimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Okkaoğlu, Şerife ; Özer, Filiz ; 47979 ; Mimarlık Tarihiİstanbul' da yüksek binalar uzun süreden beri yapılmaktadır. Özellikle son 10 yılda yüksek bina talebi gittikçe artmıştır. Günümüzde oldukça önem kazanan yüksek binaların, gelecekte de önemini koruyacağı hatta arttıracağı düşünülmektedir. Bu binalar ile ilgili bilgileri toplu halde içeren herhangi bir yayın bulunmadığı ve bazı önemli bina örnekleri yayınlanmadığı için, gelecekte bu konuda yapılacak çalışmalara temel teşkil edebilme amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde konunun seçilme nedenleri açıklandıktan sonra çalışma yöntemi ve çalışmanın sınırlan belirtilmiştir. ikinci bölümde İstanbul' da son yıllarda artan yüksek bina yapımına olan isteği anlamak ve yorumlamak için, yüksek bina tanımı yapılmış, bu bina tipinin dünyada ortaya çıkış nedenleri ve estetik gelişimi ele alınmış ayrıca şehir ile olan ilişkileri incelenmiştir. Üçüncü bölümde İstanbul'da az katlı binalardan çok katlı binalara geçiş nedenleri ele alınmış, yüksek bina tipinin gelişimine yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, İstanbul'da yapımı gerçekleştirilen yüksek binalar, fonksiyon, plan ve tertip, çevresel ilişkiler, estetik değerler bakımından irdelenmiş, ınimarlan veya yapımcı firma yetkilileri ile yapılan görüşmelerden, sistemli bir soru listesi yardımı ile sağlanan bilgiler ortaya konulmuştur. Binaların estetik özelliklerine yer verilmiş, hangi mimari akımların etkisi altında oldukları belirlenmiştir. Beşinci bölümde, daha önce objektif olarak ele alman, estetik özellikleri belirlenen, İstanbul' daki yüksek bina örneklerinin mimari tutum açısından değerlendirilmeleri yapılmış, karşılaşılan mimari akımlara yer verilmiştir. Daha sonra çevreden soyutlanamayan yüksek binaların şehir ile olan ilişkileri değerlendirilmiş, İstanbul şehrine yaptığı etki ortaya konulmuştur. Altıncı bölümde çalışmanın sonuçlarına yer verilmiştir.
-
ÖgeSedad Hakkı Eldem Binalarının Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Ergüler, Meltem ; Özen, Filiz ; 55799 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture"Sedad Hakkı Eldem' in Binalarının Analizi" adlı tez, altı ana bölümü kapsamaktadır. Tezin birinci bölümü giriş bölümüdür. Bu bölümde konunun seçilme nedenleri, tezin amaç, kapsamı ve hazırlanmasında izlenen metodlar ile çalışmalarda karşılaşılan zorluklara değinilerek, baz; binalann neden çalışma kapsamı dışında bırakıldığı anlatılmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, Sedad Hakkı Eldem' in hayatı incelenmiştir. Bu çalışma yapılırken, ailesi, çocukluk, gençlik ve çalışma yıllarının üzerinde detaylı olarak durulmuştur. Ailesinin anlatıldığı kısımda Eldem' in kökleri anlatılmış, yetiştiği çevredeki insanların Türk kültürüne çeşitli yönlerden nasıl katkıda bulunmuş oldukları belirtilmiştir. Eldem' in çocukluk ve gençlik yıllarında ki öğrenim hayatı hakkında bilgi verilmiş, Avrupa stajı sırasındaki çalışmaları anlatılmıştır. Çalışma yıllan kısmında ise 1930' dan ölümü olan 1988' e kadar hazırladığı projeler, gerçekleştirdiği binalar Türk mimarisinin o dönemdeki tarihsel gelişimi paralelinde anlatılmıştır. Üçüncü bölümde ise Eldem' in mimari formasyonunu etkileyen faktörler, mesleğe başlarken içinde bulunduğu mimarlık ortamı ve mimarlık eğitimini aldığı kurum olan Güzel Sanatlar Akademisinin o dönemdeki durumu hakkında kısa bilgiler verilmiştir. 20. yüzyıl başındaki mimarlık ortamı 19. yüzyıl mimarisine tepki olarak gelişmiş olduğu bilinmektedir. Geçmiş üslupların tekran ve bu ortama tepki olarak gelişen modernizim hareketlerinin incelenmesi Eldem' in mimari eğitimini aldığı ortamın irdelenmesine ışık tutmuştuştur. Dördüncü bölümde Eldem' in gerçekleşmiş olan binalarının katalogu bulunmaktadır. Bu dönem tarihsel kronolojiye göre hazırlanmış olup, binalarının karakteristik olanlarından bazıları seçilmiştir. Beşinci bölümde Eldem binalarının analizi yapılmıştır. Eldem fikirlerinin bire bir tatbikatı ve pek çoğu gerçekleşmiş olan bu binaları çeşitli yönlerden incelemek için çeşitli esaslara göre gruplamak mümkündür. Bu çalışmada binalar tarihsel süreklilik perspektifinden incelenmiştir. Aynca buna parelel olarak, binalar planlama ve dış biçimlenme yönleri ile de ele alınmıştır. Altıncı bölüm olan sonuç bölümünde ise ikinci, üçüncü ve dördüncü bölümde analizi yapılan çalışmalardan çıkarılan sonuç sunulmuştur.
-
ÖgeOnsekizinci Yüzyıl İstanbul Yapılarında Sütun Başlıkları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Önel, Emine ; Özer, Filiz ; 55644 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture"XVIII. Yüzyıl İstanbul Yapılarında Sütun Başlıkları" konulu bu çalışma altı ana bölüm içerisinde ele alınmıştır. Tez konusunun dönemini oluşturan XVIII. Yüzyıl Osmanlı împaratorluğu'nda Batılılaşma ya da Batıya Açılma olarak adlandırılan dönemdir. Osmanlı împaratorluğu'nda Batılılaşma siyasal, askeri ve sosyal alanlarda görülmüştür. Bu süreçte mimarlık alanında da değişimler yaşanmıştır. Osmanlı Mimarlığı bu değişimi kendi özgün geleneği içerisinde geliştirerek, batıya öykünmekten çok yeni bir üslup oluşturarak yaşamıştır. Mimarideki bu değişimi yapılarda kullanılan sütun başlıklarında da izleyebilmemiz mümkündür. Tezin giriş bölümünü oluşturan birinci bölümde, önce Osmanlı împaratorluğu'nda Batılılaşma Dönemi ile ilgili kısa bir açıklama yapılmıştır. Daha sonra tezin amacı belirtilmiştir. Tezin dönemini oluşturan XVIII. Yüzyıl'ın tarihsel sınırlan çizilmiştir. Metin kısmının ve görsel malzemenin oluşturulmasmda izlenen yöntemler belirtilmiştir. Bu bölümde son olarak Osmanlı Mimarlığı'nda sütun başlıkları konusunda daha önce yapılmış tez çalışmaları hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümde sütun başlığı ve tarihçesi ele alınmıştır. Sütun başlığının ve sütun başlığını oluşturan bölümlerin tanımlan yapılmıştır. Sütun başlığının gelişimi kullanıldığı ilk dönemden itibaren ele alınmış, XVIII. Yüzyıl'a kadar incelenmiştir. Sütun başlığı tipleri açıklanırken yapısal ve bezemesel özellikleri açıklanmıştır. Kullanıldıktan dönemlerden önceki dönemlerden etkilenmişlerse bu etkiler ve daha sonraki dönemlere olan etkileri varsa bunlar belirtilmiştir. Sütun başlığının gelişimi, sütun başlığının ilk kullanıldığı uygarlıktan itibaren ele alınmış ve çeşitli uygarlık ve bölgelere göre görülen başlık tipleri, bunlardaki yenilikler ve değişimler anlatılmıştır. Üçüncü bölümde XVIII. Yüzyıfda Osmanlı İmparatoriuğu'nda Batılılaşma Dönemi ele alınmıştır. İmparatorluğun siyasal, askeri, ekonomik ve sosyal alanlardaki batılılaşma süreci açıklanmıştır. Mimarideki değişimler behrtilmiştir. Dördüncü bölüm tezin katalog bölümünü oluşturur. Katalog bölümünde daha önce sınırlan çizilen bu dönemde, inşa edilmiş olan yapılar kronolojik sıra içerisinde ele alınmıştır. Yapıda kullanılmış olan sütun başlığı tiplerinin neler olduğu belirtilmiştir. Bu başlık tiplerinin özellikleri anlatılmış ve başlık tiplerinin yapı içersinde bulunduklan yerler behrtilmiştir. Anlatılan sütun başlığı tipleri, yapılara ait fotoğraflarla gösterilmiştir. Beşinci bölüm tezin değerlendirme bölümünün yapıldığı bölümdür. Bu bölümde XVIII. Yüzyıl İstanbul yapdanndaki sütun başlığı tipleri belirlenmiştir. Tezin altıncı bölümü sonuç bölümünü oluşturur. Bu bölümde XVIII. Yüzyıl Osmanlı Mimarlığı'nda İstanbul'da inşa edilen yapılarda kullanılmış olan sütun başlıklarının gelişim çizgisi anlatılmıştır. Bu dönemde kullanılmış olan başlıklardaki çeşitlilik ele alınmıştır.
-
ÖgeMimarlıkta Zaman(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Sözen, Hayriye ; Özsoy, Ahsen ; 55966 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu tez kapsamında mimarlık-zaman ilişkisinde iki farklı yorum ortaya konmaktadır. Bunlardan ilki, mimari üretimi belli bir tarihsel süreklilik içinde ele alıp, mimari mekanı zamandan bağımsız kılmaya yönelik bir bakış açısını yansıtmaktadır. Tipolojiye, arketiplere ve prototiplere dayalı bir mekan analizinin katkısıyla gelişen bu görüşün sonucu olarak, geçmişten geleceğe doğru aktarılan zaman dışı kavramlarla mekanın belirli değerlerinin sürdürülebileceği düşünülmektedir. Diğer yorum ise tarihsel sürekliliği bir kenara bırakıp, mekansal etkinin sağlanmasında mekan, hareket ve fonksiyonun organize edilmesine dayalı bir yaklaşımı dikkate alır. Bunu sağlamak içinse algının oluşumuna ve zamanın “an” olarak varlığına önem vermek gerekir. Algılamanın sorgulanması, mekanın yaşanmasına, kavranmasına ilişkin üç temel aşamanın belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Mekan algısı, görselliğin kurduğu ilişkiyle başlar ve bu ilişki ancak hareketle desteklendiğinde bütünü anlama olanağı tanımaktadır. Kullanıcı yeterince geçirgen sınırlarla karşı karşıyaysa dolanıma bağlı kalmaksızın kapsamlı olarak algılama, anlamlandırma şansına sahip olur. Bedensel olarak gerçekleşen bu tip algılama zihinsel olarak da tamamlanmak zorundadır. Yukarıda sözü edilen bu yaklaşımlar, araştırmanın belirli bir sisteme oturtulması açısından süreklilik bağlamında incelenmiştir. Tarihsel bir ardardalıkla kuramsal açıdan dökümü yapılan kavramların mimari mekanın tanımlanmasında, getirdiği kolaylıklar ve zorluklarla birlikte “mekan”m varoluşu tartışılmıştır. Günümüz şartlarında, teknolojinin ve yapım standartlarının hızla gelişimini de dikkate aldığımızda, mimarlığı zamandan bağımsız kılmaya çalışmak oldukça zor gibi görünmektedir. Mekansal değerlerin korunmasında, kaçınılmaz olarak anlamsal hesaplaşmalarıyla da olgunluğa ulaşmış, iç-dış mekan ayrımının sorgulandığı, titiz bir yaklaşımın gerekliliğine inanılmaktadır.
-
ÖgeTarihsel Kent Mekanında Süreklilik Ve Kopukluk Öğeleri : Sultanahmet Meydanı Çevresinde Ve Sur İçi Galata Bölgesinde Analitik İnceleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Gedikoğlu, M. Selim ; Yücel, Atilla ; 55571 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, tarihsel kent mekanı bütününde süreklilik ve kopukluk öğeleri, Sultanahmet Meydanı çevresi ve sur içi Galata bölgesinde analitik incelenmiştir. Bizans döneminden başlayarak, Osmanlı'ya ve günümüze değin Sultanahmet Meydanı çevresi, sur içi Galata bölgesi ve kent bütünündeki mekansal örgütlenme ve oluşum, şehir dokusunun yangınlar etkisiyle geçirdiği strüktürel değişim, farklı zaman dilimleri içerisinde (yüzyıllar) bir bütün olarak değerlendirilerek, surları (sınırları), anıtsal yapıları, oluşan aksları ve süregelen mekansal bölgeleriyle (ticaret, konut, depolama, saray, liman bölgeleri, vs.) tanımlanmıştır. Karşılaştırmalı analitik inceleme bölümünde ise dönemler arası süreklilik ve kopukluk öğeleri tanımlanarak tez bütünündeki mantık dile getirilmiştir.
-
Ögeİstanbul Art Deco Mimarisinde Cephe Ve Motif Analizi : Taksim, Cihangir, Nişantaşı, Kurtuluş Ve Şişli(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Dikbaş, Mine ; Batur, Afife ; 55754 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture1920-40 yılları arasındaki dönemde ülkemizde de etkili olan Art Deco stilinin İstanbul'un Cihangir-Taksim-Ayazpaşa-Nişantaşı-Kurtuluş-Şişli semtlerini içine alan bölgedeki örneklerini kapsayan bu tezde, yapıların cephelerinde mimariye bağlı dekorasyonda Art Deco'nun etkileri araştırılmış ve tablolarla cephe ve motif analizleri yapılmıştır. Tezin ilk bölümünde çalışmanın amacı, araştırmanın metodu, seçilen bölgenin kentsel özellikleriyle birlikte bölgeyi seçiş sebeplerimiz ve çalışmanın sınırlamaları açıklanmıştır. İkinci bölümde, 20. yüzyıl başlarında Avrupa'da genel durum başlığı altında, Art Deco'yu hazırlayan sebepleri açıklamak üzere 20. yüzyıl başlarında Avrupa'da düşünce ortamına ve bu dönemde Avrupa mimarisinde genel eğilimlere, Art Nouveau, Art Deco, Modernizm ve bunların birbirleriyle olan ilişkisine hatırlatıcı bilgilerle yer verilmiştir. Üçüncü bölümde Osmanlı Devletinin Batıya açılma hareketleri ile birlikte Batılılaşmanın/Yenileşmenin 20 yüzyıl başlarında İstanbul Mimarlığı'nda görülen etkileri üzerinde durulmuştur. Bu etkileşimleri hatırlatmaya çalışırken İstanbul Mimarlığında Art Nouveau ve İstanbul Mimarlığında Modernizme Açılış başlıkları altında ise İstanbul Art Deco'sunun olgunlaştığı ortama yaklaşıldı. Dördüncü bölümde ise, incelenen bölgelerde yer alan Art Deco üslubundaki apartmanlar için yapılan envanter çalışmalarıyla ilgili olarak tablolara ve her yapının detaylı fotoğraflarına yer verildi. Ayrıca İstanbul'da yaygın kullanımı olan Art Deco cephe ve motif detayları her cephe elemanına verilen motif numarasıyla tanımlanarak detay çizimleri ile gösterildi. Beşinci bölüm olan, Sonuç bölümünde, incelenen bölgelerde yer alan Art Deco üslubundaki apartmanlar üzerinde yapılan envanter çalışmalarının sonuçlarına dayanarak elde edilen verilerle yapılan istatistik çalışmalarına ve bu çalışmayla ilgili olarak hazırlanan istatistik tablolarına yer verildi. Bu çalışmaların sonucuna dayanarak İstanbul Art Deco'sunda cephe ve motif kullanım özellikleri tesbit edilerek İstanbul Art Deco'sunun motiflerini Batı'da görülen motiflerle karşılaştırarak, Batı'daki örneklerle olan paralellik fotoğraflarla sunuldu. Tüm bilgiler ışığında İstanbul Art Deco'sunun genel özellikleri tesbit edildi.
-
Ögeİstanbul'da Yabancı Bir Mimar William James Smith(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Hamzaoğlu, Canan ; Batur, Afife ; 55578 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureIII. Ahmet dönemi ile birlikte başlayan batılılaşma çabaları, Abdülmecid döneminde büyük bir hız kazanmış, bu durum kendini en temelli biçimde Tanzimat Fermanı'nın ilanı ile göstermiştir. Tanzimat Fermanı ile birlikte haklar, eğitim ve askerlik gibi alanlarda birtakım köklü yenilikler olduğu gibi güzel sanatlar alanında da bu yeniliklerin takip edilmesi sözkonusu olmuş, Osmanlı İmparatorluğu hem sosyal hem de siyasi alanda Batı'yı örnek almaya çalışmıştır. Tanzimat dönemindeki batılılaşma politikası, mimariyi de etkisi altına almış, bu dönem Avrupası'ndaki eklektisizm İstanbul'da yavaş yavaş etkin olmaya başlayan yabancı mimarlar tarafından Osmanlı mimarisine adapte edilmeye çalışılmıştır. Abdülmecid döneminde İstanbul'da bulunan William James Smith, Batı eklektisizmini Osmanlı mimarisine adapte etmeye çalışmıştır. İngiliz Çevre Bakanlığı mimarlarından olan Smith, 1831 yangınında yanan İngiliz Elçiliği binasını yeniden inşaa etmek üzere 1841 yılında İstanbul'a gönderilmiştir. 1841-1853 yılları arasında İstanbul'da bulunan Smith, bu yıllar arasında İmparatorluk için birçok yapı inşaa etmiş, resmi yapılar dışında sivil nitelikli yapılara da imzasını atmıştır. Smith, Naum Tiyatrosu ve Galata Sarayı'nın yenilenmesi projelerinde de görev almıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bir belgeye göre Smith'in yanına teori ve uygulama alanında yetiştirilmek üzere Osmanlı Müslüman mimar halifelerinin genç ve yeteneklilerinden birkaç kişinin de verildiği tespit edilmiştir. Smith'in inşaa ettiği yapılarda eklektik anlayışın yanısıra Neoklasik bir tavrın daha ağır bastığı dikkati çekmektedir. Kaynağını Antik Yunan ve Roma'dan alan bu tavrın Smith'in başkentte gerçekleştirdiği yapılara nasıl yansıdığını incelemek bu çalışmanın başlıca amacıdır. İstanbul'da görev alan yabancı mimarların oluşturduğu yelpazede hatırı sayılır bir yere sahip olan Smith'in İmparatorluk için yaptığı çalışmalar, Tanzimat dönemi mimarisinin genel çehresini belirlemede oldukça etkili olmuştur; işte bundan dolayıdır ki Smith, oluşturduğu mimarilerle araştırılmaya değer bir mimardır. Bu çalışmaya sağlıklı bilgilerle donanmış bir çalışma niteliği kazandırmak için Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve kısa adı RIBA olan İngiliz Kraliyet Mimarları Enstitüsü ile sıkı bir temasa geçilmiş, elde edilen belgeler ışığı altında çalışma sağlam temeller üzerine oturtulmaya çalışılmıştır. Ayrıca günümüze ulaşan yapıları analiz etmek için yapıların bulunduğu yerlerde çıplak gözle araştırmalar yapılmış, elde edilen veriler görsel malzemeyle desteklenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeIustinianus Ayasofyası üzerine bir anlam araştırması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Polatkan, Aydın H. ; Akın, Günkut ; 66589 ; Mimarlık TarihiIustinianus Ayasofyası Üzerine Bir Anlam Araştırması” adını taşıyan bu çalışma altı ana bölüm içerisinde ele alınmıştır.Tezin giriş bölümünü oluşturan birinci bölümde Panofsky’nin anlam araştırması yöntemi hakkında bilgi verilmiş ve tezin yazılmasında uygulanan yöntem açıklanmıştır. Bu bölümde söz konusu çalışmanın gerekliliği ve sınırlan belirtilmiş ve yararlanılan kaynaklar hakkında da bilgi verilmiştir.İkinci bölümde, Ayasofya çevresine ait veriler ele alınmıştır. Ayasofya bölgesinin de bir parçası olduğu birinci tepe ve çevresinin, antik Bizantion kentinin kuruluşundan bu yana sahip olduğu niteliklerin saptanmasına çalışılmıştır. Aynca, Constantinus döneminde inşa edilen Constantinopolis kenti, kent planı özellikleri, öenmli yapılan ve anıtlan ile ele alınmaktadır. Söz konusu yerleşimlere ait arkeolojik verilerin çok az olması nedeni ile yazılı kaynaklan yorumlayan araştırmacıların saptamalan bu konuda esas olarak kabul edilmiştir. Üçüncü bölümde, Iustinianus Ayasofyası’nın arazisi üzerinde Constantinus döneminde inşa edilen ilk Ayasofya öncelikle ele alınmıştır. Bu yapıya ait sınırlı sayıda yazdı kaynak ve arkeolojik verileri yorumlayan araştırmacılann eserleri ve Ayasofya arazisi üzerinde Constantinus’dan önce var olan mimari yapılar üzerine araştırmacıların ortaya koyduklan esaslar incelenmiştir. Iustinianus Ayasofyası’na ait yazdı kaynaklann verileri, bugünü yapının mimari nitelikleri üçüncü bölümün devamında beş alt başlıkta incelenmiştir. Bugünkü yapının, inşa edildiği tarihten bu yana geçirdiği değişikliklerin izlerini üzerinde taşıması yüzünden, yapının Iustinianus döneminde sahip olmuş olması gereken nitelikler üzerine saptamalar yapan araştırmacılann yorumlan esas kabul edilmiştir.Dördüncü bölüm, Ayasofya çevresi, Ayasofya bölgesndeki mimari faaliyetlerin yorumlanacağı esas olarak Doğu Roma geleneğindeki İmparatorluk İdeolojisi’nin yapının mimari özellikleri üzerinde nasıl şekillendiğini konu edinmektedir. Öncelikle söz konusu ideolojinin Doğu Roma’mn politik, toplumsal tarihinde nasıl ortaya çıktığı incelenmiş sonrasında ise Ayasofya ve çevresindeki mimari şekilleniş buna göre ele alınmıştır. Beşinci bölümde, Ayasofya’nın mimari şekillenişinde, Kutsal Kitap’ta anlatılan Süleyman Tapınağı’na ait göndermeler konu edilmektedir. Bu durum, aynı biçimde başka yapılarda ortaya çıkan Tapmak atıflarının izinde değerlendirilmektedir. Altıncı bölüm sonuç bölümü olup, dördüncü ve beşinci bölümlerde yapılan yorumların paralelliği konu edilmektedir.
-
ÖgeXIX. yüzyılda Pera/Beyoğlu'nun ekonomik, kültürel ve politik yapısının mimariye etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Durudoğan, Seza ; Batur, Afife ; 75075 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitecturePera (Beyoğlu), XX. yy.a kadar Lövanten ve Avrupalı nüfusunun getirdiği özellik nedeniyle batılı gezginlerin daima yakınlık duyduğu, seyahatnamelerinde yaşamından kesitler verdikleri bir bölge olmuştur. XX. yy.da ise cumhuriyetle birlikte gelen ve nüfus yapışım değiştiren sosyal ve ekonomik değişim, bazı yazarların geçmişi araştırarak bölgeye nostaljik bir yaklaşımla eğilmelerini getirmiştir. Bu tezin amacı, hakkında çok fazla sayıda yayın çıkmasına rağmen pek azının bilimsel araştırmaya dayandığı Pera'nın ekonomik, kültürel ve siyasi yapısının mimariye etkilerinin araştırılmasıdır. Bu amaçla seyahatnameler ve bölgede yayınlanan günlük gazeteler taranmak suretiyle buradaki her türlü haber, ilan ve reklam değerlendirmeye alınmış ve haritalara işlenerek değerlendirilmiştir. VI. Daire'ye ait Abdülaziz Albümleri ile önemli bir belgesel değer taşıyan Sigorta Haritaları üzerinde yapılan saptamalarla, Pera (İstiklal) Caddesi'nin Galatasaray ile Tünel arasında kalan bölümünde konut-ticaret ilişkisi ortaya çıkarılarak, tek ailelik konuttan apartmanlaşmaya geçiş çeyrek yüzyıllık bir farkla her iki harita üzerinde irdelenmiştir. Tez altı bölümden oluşmaktadır. 1. Bölümde çalışmanın amacı, kullanılan yöntem ve yararlanılan kaynaklar tanıtılmıştır. 2. Bölümde bölgenin topografyası, fiziki sınırları ile mahalle ve sokakları tanımlanmıştır. 3. Bölümde ise İstanbul tarihi içinde XIX. yy.a kadar Pera'nın, bir uzantısı olduğu Galata bölgesi ile bağıntılı olarak tarihsel gelişimi irdelenmiştir. 4. Bölüm, araştırmanın ağırlığını oluşturan ve sonuç için verilerin toplandığı bölümdür. Burada büyük çoğunlukla gazetelerden elde edilen bilgilerle Pera'daki sosyo-ekonomik, kültürel ve politik durumla birlikte ilk belediye kararları ve bunların 1870 yangını sonrasında kentsel dokuya yaptığı etkiler araştırılmış, ayrıca bölgedeki yapı tipleri, Batı'lı örnekleriyle karşılaştırılarak ortak yanlar ortaya çıkarılmıştır. 5. Bölümde, bir önceki bölümde elde edilen veriler değerlendirilerek haritalar üzerine işlenmek suretiyle bölgenin konut-ticaret ilişkisi ile konut yapısı ortaya çıkartılarak ilk çok katlı konutlardan örnekler verilmiştir. 6. Bölüm sonuç bölümüdür. Pera'nın tarihsel gelişimi içinde mimari olgusunun genel bir değerlendirmesini içermektedir. Çalışmada üç ek bulunmaktadır. Ek A'da üzerine saptamaların yapıldığı haritalar ile cephe siluetleri verilmiştir. Ek B'de Mecelle-i Umur-u Belediye'de çıkan ve VI.Daire'nin kuruluş kararını belirten bölümlerle, L'Indicateur Constantinopolitain Guide Commercial'den alınan ilgili fotokopiler ve yazılı kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan çizelgeler yer almaktadır. Ek C'de ise günlük gazetelerden alınan konuyla ilgili reklam ve ilanların fotokopileriyle, bölgeyi tanıtan gravür, kartpostal ve fotoğraflar verilmiştir.
-
ÖgeAnkara'nın konutlaşma sürecindeki biçimsel gösterge değerlerinin ''kimlik'' kavramı ile ilişkilendirilmesine ait bir inceleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Aykut, Olcay ; İnceoğlu, Mine ; 75015 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureKentsel mekanlardaki konut alanları, o kente ait kimlik oluşturmada önemli bir yere sahiptirler. Ankara kentinde, Cumhuriyetin kuruluşu ve ardından kentin başkent ilan edilmesiyle sosyal/ ekonomik / politik / kültürel / dönüşümler yaşanmıştır. Bu dönüşüm içinde yeni oluşan değerlerin kentin fiziksel mekanına dolayısıyla konutların biçimsel / kullanımsal ortamlarına yansıdığı izlenmektedir. Cumhuriyet döneminin mimarlık ortamının verileri diğer yandan Ankara Kent' inin planlama değerleri ile birliktelik gösteren konut alanlarında dönem karakteristikleri tipik özellikler gösterseler de dönem aralıklarında 1960'lı yıllara kadar geçişli bir değişim görülür. Bu geçişli değişimlere bakıldığında 1960'lara kadar bütünlüklü bir değişim izlenir. Bu bütünlüğün ilk bozulduğu dönem 1960, ikinci büyük kırılmanın ya da bozulmanın görüldüğü dönem 1980'ler sonr asıdır. Ancak 1980 sonrası değişim bir bütün olmaktan çok içinde barındırdığı çeşitlilik ile kenti kaotik ortama sokmuştur. Bu anlayış kentin o güne kadar oluşturduğu kent dokusunun kimliğini parçalar. Bu parçalanma ile birlikte kent fiziksel anlamda Cumhuriyetin oluşturduğu biçimsel bütünlükten uzaklaşır. Bu uzaklaşma kentte bunalımı başlatır. Her tasarımcı, bu bunalıma kendince çözüm aramaya başlar. Bu nedenle tezde, tüm kentlerimizi barındıran kimlik kırılması tehlikesine karşı, kültürel değerlerin yeni yerleşimler içinde nasıl etkilendirilebileceğine dair tartışma, bir öneri "kültürel mesaj" modeli içinde irdelenmeğe açılmaktadır. Bu model ile, kent sokağına ya da mahalle ölçeğindeki yerleşimlerin biçimsel olarak çevreye nasıl bir kimlik oluşturacağı grafik ifadelerden yola çıkılarak, bina kod' ları oluşturulacaktır. Bu kod'lar aracılığında çevre'nin biçimselliğine bilgi katkısında bulunulacaktır. Dolayısıyla "kimlik" sorununa her tasarımcının tasarım oluşturmada, bireysel katkılarının yanısıra bilimsel katkılar aracılığında girdiler elde ederek, fiziksel ortama kimlik katılabilinecektir.
-
ÖgeDolmabahçe Sarayı veliahd dairesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Sezgin, Candan ; Ögel, Semra ; 98360 ; Mimarlık TarihiDolmabahçe Saray Kompleksi içinde bulunan Veliahd Dairesi 19. yüzyıl Osmanlı sivil mimarlığının en önemli eserlerinden biri olup, yapımına Sultan Abdülmecid döneminde, sarayın inşa edildiği yıllarda başlanmıştır. 1843-1856 yılları arasında inşa edilen sarayın plan ve cephe anlaşmı tekrar eden dairenin, saray mimarı Garabet Amira Bal yan tarafından yapıldığı bilinmektedir. Osmanlı saltanat sisteminde tahtın varisi olan veliahd, 19.yüz- yılda padişahtan sonra hanedanın en yaşlı erkek üyesi olan kimseydi. Veliahd Dairesi taht sırası bekleyen veliahdın ikameti için yapılmış, veliahdın eş ve hizmetlileriyle birlikte kaldığı bir daire olmuştur. Dolmabahçe Sarayı'nın inşa edildiği yıllar, Osmanlı saray çevre si ve zengin sınıfının batılı yaşam tarzını uygulamaya çalıştığı, her alanda değişim ve modernleşme rüzgarlarının estiği yıllardı. Gelenek sel olandan modern olana geçme çabası, bu yıllarda mimari alanda da kendini göstermiş, klasik Osmanlı formları yerine, yeni batık formlara yönelinmiştir. Neo Klasik, Neo Barok ve Ampir üsluplara ait öğelere yer veren ve Eklektik bir yapı özelliği taşıyan Veliahd Dairesi bu döne min bir ürünü olarak, sarayın Beşiktaş tarafında, deniz kenarında dol gu zemin üzerine inşa edilmiştir. Bodrum katta taş, zemin ve birinci katta tuğla örgüye sahip olan dairede, güney ve doğu cephesi tümüyle taş kaplamadır. Plastır- larla bölümlenen taş kaplama cephelerde simetrik bir düzen takip edilmiş, süslemede girlandlar, üçgen alınlık ve antik mimari öğelere yer verilmiştir. İç dekorasyonda, tavan ve duvarlarda çok renkli, altın va rakla zenginleştirilmiş manzara, natürmort ve figürlü resimler bulun maktadır. Mermer taklidi panolar ve alçı kabartmalar iç dekorasyonu zenginleştiren diğer süsleme öğeleridir. VI Binanın yapını süreci ile ilgili olarak savunduğumuz düşünce, Veliahd Dairesi'nin, önce Sultan Abdülmecid, daha sonra Sultan Ab- dülaziz döneminde olmak üzere iki ayrı yapım süreci geçirdiği ve sara yın ana yapısı gibi tek defada inşa edilmediği yönündedir. Buna göre yapım tarihi hakkında arşiv belgesine rastlanmayan ve kesin bilgi edi- nilemeyen Sultan Abdülmecid dönemine ait ilk daireye, 1861 yılında tahta geçen Sultan Abdülaziz döneminde, doğu yönünde ekleme yapıl mış ve daire yaklaşık iki kat genişletilmiştir. Biri eski, ikisi yeni daire ye ait, üç sofalı Türk Evi plan tipini canlandıran yapının, genişletildiği- ne ilişkin kesin belge ve bilgi yoktur ancak yapıda eklemeye ilişkin bir çok ipucu ve mimari çözümsüzlük mevcut olup tezimizi destekleyen bu özelliklere metin içerisinde ayrıntılı olarak yer verilmiştir. 56 oda, 8 salon, 16 tuvalet, 2 hamama sahip yapıda bir külhan bir gusülhane, bir mutfak ve bir kilerin yanısıra üç aydınlık bulun maktadır. Dairenin bahçesinde sera ve kuşluk köşkü yer alır. 19. yüzyıl saray mimarlığında, sahip olduğu özel işlev bakımın dan tek olma özelliği taşıyan Dolmabahçe Sarayı Veliahd Dairesi'nde, Sultan Abdülaziz, V.Murad, II.Abdülhamid, V.Mehmet Reşad, Yusuf İzzettin Efendi, VI. Mehmet Vahidettin ve Halife Abdülmecid Efendi ve- liahdlık yıllarını geçirmişler, bazen birinci ve ikinci veliahdlar dairede birlikte ikamet etmişlerdir. Veliahd Dairesi 1937 yılından itibaren, Atatürk'ün isteği üzerine Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılmak üzere Mimar Sinan Üni- versitesi'ne tahsis edilmiştir.