FBE- Fizik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Fizik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAl2O3-BaO-CaO-SiO2 dörtlü sisteminde katı halde faz bağıntıları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1984) Topçu, Emine ; Tulgar, H. Erman ; 2095 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringAİ2O3 - BaO - CaO - Si02 dörtlü sistemini oluşturan Aİ2O3 - CaO - SİO2; BaO - CaO - SİO2; AI2O3 - BaO - CaO ve Aİ2O3 - BaO - SİO2 üçlü sisteminin katı halde faz bağın tıları incelenmiş olup, deneysel çalışmalar iki grup içinde yürütülmüştür. Birinci grup deneysel çalışmalar içinde ikili denge diyagramları tek tek ele alınmış ve herbir sistemde varolan ara kimyasal bileşikler ayrı ayrı incelenmiştir. İkinci grup deneysel çalışmalar içerisinde ise, üçlü denge diyagramları tek tek ele alına rak Alkemade doğru ve üçgenlerinin durumu saptan mıştır. Araştırma konusu dörtlü sistemin Alkemade doğru ve üçgenlerinin saptanmasında Philips marka (PW 1140/90) X-ışınları difraktometresi kullanıl mıştır. X-ışınları difraktometre cihazı, bakır hedef maddeli X-ışınları tübü ile 40 Kv-30 mA de çalıştırılmıştır. II Kristal yapıdaki kimyasal bileşiklerin X- ışınları difraktometresi ile incelenmesinde ön görülen ana prensip, her kristalin maddenin bir diğerinden farklı karakteristik bir diyagram ver mesi esasına dayanır. İncelemesi yapılan numune nin birden fazla kimyasal bileşik içermesi ha linde elde edilen X-ışınları diyagramında, her- bir kimyasal bileşiği simgeleyen karakteristik çizgiler bulunacaktır. Alkemade doğrularının birbirini keseme- yeceği ve gerçek bir Alkemade doğrusunda Alkemade doğrusunun köşelerini oluşturan kimyasal bileşik lerin karakteristik X-ışınları verilerinin, söz konusu Alkemade doğrusu üzerinde alınan herhangi bir alaşımda var olması gerektiği hususları, araştırma boyunca göz önünde tutulmuştur. Gerçek olduğu varsayılan bir Alkemade üçgeninin içinde ise seçilen herhangi bir numunenin X-ışınları verilerinin, söz konusu Alkemade üçgeninin köşe lerini oluşturan kimyasal bileşiklerin X-ışınları verilerinden ibaret olması gerekmektedir. Numune de başlangıç maddelerinin veya iki (Alkemade doğ rusu) ve üçten (Alkemade üçgeni) fazla kimyasal bileşiğin X-ışınları verilerinin bulunması ha linde, denge koşulları yerine getirilememiş de mektir. Bu durumda numunenin yeniden öğütülerek farklı ısıl işlemlere tabi tutulması gerekir. Bu amaçla araştırma sırasında, 1200 C sıcaklığa kadar Heraeus marka KR-170 tipi, 1500 C sıcaklığa kadar Heraeus marka KS-120 tipi ve 1700°C sıcaklığa kadar Lindberg marka CP-IR tipi fırın kullanılmıştır. Alkemade doğru ve üçgenlerinin saptanması amaciyle hazırlanan 400 den fazla numunede tar tım hata oranı İ %0,01 mertebesinde tutulmuştur. Ill Aİ2Û3, BaO (BaC03), CaO (CaCC^) ve SİO2 oranları hesaplanan ve tartımları yapılan numuneler, agat havan içerisinde öğütülüp karıştırılarak platin krözelerde ve atmosfer basıncı altında ısıl iş leme tabi tutulmuştur. Pırından çıkartılarak soğutulan herbir numune tekrar öğütülmüş ve daha önce saptanan ergime sıcaklığının 50 ilâ 100°C altındaki bir sıcaklıkta yeniden bir ısıl işleme tabi tutulmuştur. Denge koşullarının sağlana bilmesi amaciyle farklı sıcaklıklarda ısıl iş leme tabi tutulan numuneler, değişik zaman ara lıklarında fırından çıkartılarak öğütülmüş ve yeniden fırına verilmiştir. Reaksiyon tamamla nıncâya kadar sürdürülen bu işlemlerden sonra, numune fırında soğutulmuş ve agat havan içeri sinde toz haline getirilerek X-ışınları difrak siyon diyagramları alınmıştır. Deneysel çalışmalar sonunda elde edilen sonuçlar 13 madde halinde özetlenmiştir.
-
ÖgeTabakalar arası çiftlenme ve kuantum faz dalgalanmalarının Josephson-bağlı tabakalı süperiletkenlerin fiziksel özelliklerine etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Hüner, Metin ; Nakhmedov, Enver ; 75064 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringTabakalar Arası Çiftlenme ve Kuantum Faz Dalgalanmalarının Josephson-bağlı Tabakalı Süperiletkenlerin Fiziksel Özelliklerine Etkisi Özet Yüksek sıcaklık süperiletkenlerinin yüksek yapısal anizotropiye sahip olmaları yanında, üst kritik manyetik alanın değeri, koherans uzunluğu, manyetik alanın sızma uzunluğu gibi fiziksel büyüklükleri de kristal yönlenime göre büyük fark lılıklar göstermektedir. Ayrıca kritik sıcaklıkları geleneksel süperiletkenlere göre oldukça yüksektir. Bu malzemelerin ortak özelliklerinden bir tanesi de, birim hücrelerinde bir veya daha çok bakır oksit tabakaya sahip olmalarıdır. Elektronlar bu tabakalar boyunca rahatça hareket edebilirken, tabakalara dik yönde ancak zayıf bir tünelleme yapabilirler. Bu yüzden bu malzemeler, bir biriyle Josephson bağlı süperiletken tabakaların art arda dizilmesiyle oluşmuş bir yapı şeklinde modellenebilirler. Tabakalar arası Josephson bağı olan bir sistemin Hamiltonyeninde, tabaka içi çiftlenme yanında, tabakalar arasında olabilecek çeşitli çiftlenme mekanizmaları göz önüne alınmıştır. Daha sonra Gorkov-Nambu mikroskobik yaklaşımıyla sistemin düzen parametrelerinin sağ ladığı denklemler bulunduktan sonra, serbest enerji fonksiyoneli elde edilmiştir. Tabakalar arası çiftlenim sonucu kritik sıcaklıkla, tabaka içi ve arası çiftlerin Josephson bağlanma enerjileri artmış ve Lifschitz değişmezinin katsayısının band doluluğuna olan bağlılığı azalmıştır. Tabakalara dik ve paralel yöndeki üst kritik manyetik alan hesaplanmış ve bunların, kritik alanın kritik sıcaklık civarında gözlenen yukarı doğru kavis ile uyumlu olduğu görülmüştür. Orta lama alan türü bu hesaplardan sonra sistemdeki kuantum faz dalgalanmalarının kritik sıcaklığa nasıl bir etkisi olacağı incelenmiştir. Kritik sıcaklığın ifade sinde bulunan faz-faz korelatörü kendi kendisiyle tutarlı harmonik yaklaşım la hesaplanmıştır. Tabakaların yüklenme miktarı arttıkça kritik sıcaklık düş mektedir. Ayrıca sıfır sıcaklıkta, enine sıkılığın yüklenmeye olan bağlılığının incelenmesi sonucu, tabakalar arası Josephson bağlı sistemlerde süperiletken- normal metal tekrar geçişinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
-
ÖgeAmorf ferromagnetik şeritlerin mekanik faktörler altında basamaklı histeresis eğrileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Birkök, H. Gülay Algül ; Kamer, Orhan ; 100768 ; Fizik Mühendisliği ; Physics Engineering1. Giriş Pozitif magnetositriksiyona sahip amorf şeritler Titreşen Örnek Magnetometresi kullanılarak incelenmiştir. Örneğe, burulma, boyuna gerdirme ve şeridin uzun ekseni boyunca doğru akım uygulandığında histeresis eğrileri basamaklı karakter gösterir. Eğrilerin şekli ve uygulanan mekanik faktörler arasındaki ilişki hem deneysel olarak hem de gerçekçi bir model ile araştırılmıştır. 2. Deneysel Metot Örnekler (2 mm x 96 mm x 25 um) ticari Metglas FeevCoıgBuSi (2605CO), Fe4oNi38Bi8Mo4 (2826MB) ve Fe77Cr2Bı6Sİ5 (2605S3) amorf şeritlerdir. Bu örneklerin magnetositriksiyon katsayıları 10-3 0x1 0"6 'dır. Amorf şeritlerin histeresis eğrileri el yapımı Titreşen Örnek Magnetometresi ile ölçülmüştür. Fiber-camdan yapılmış olan örnek tutucu, burulma (n(7t/4)/96 rad mm"1, n = 1,....,8) ve boyuna gerdirme kuvvetinin uygulanmasını sağlamaktadır. Örnek, uzun bir solenoidin ekseni boyunca sinusoidal olarak düşük frekansta (20-23 Hz) titreştirilmiştir. Algılayıcı-bobinler, özellikle uzun örneklerin ölçülmesi için tasarlanmıştır. Magnetik alan, 0.7 A m^'lik adımlarda değiştirilip, ve 0.01 Am^'lik bir duyarlılıkla ölçülmüştür. 3. Deneysel Sonuçlar Birinci grup ölçümlerde, burulmanın histeresis eğrilerine olan etkisi incelenmiştir. Burulma açısının artması ile histeresis eğrileri genişlemekte; büyük ve simetrik basamaklar ortaya çıkmaktadır. Basamak sayısı ile burulma açısı arasında doğrudan bir bağıntı görülmemiştir. İkinci grup ölçümlerde, gerdirmenin histeresis eğriler üzerindeki etkisi incelenmiştir. Uygulanan gerginliğin artması ile histeresis eğrileri genişlemekte; basamaklar yok olmakta ve düşük alanlar da mıknatıslanma doyuma ulaşmaktadır. xı Üçüncü grup ölçümlerde, elektrokimyasal olarak inceltilmiş örnekler incelenmiştir. Örneklerin kalınlıkları düştüğünde, eğriler genişlerken basamakların sayısı değişmemektedir. Dördüncü grup ölçümlerde, şeridin uzun ekseni boyunca geçirilen doğru akımın histeresis eğrileri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Şerit boyunca geçirilen doğru akım histeresis eğrilerinin kaymasını ve asimetri oluşmasını sağlamaktadır. 4. Model Önerilen mikromagnetik model, şeritteki magnetik moment dağılımının hesaplanmasına dayanmaktadır. Bu modele göre: 1. Örnek, ara-kesiti boyunca aynı büyüklükte küçük bölgelere bölünmüştür. 2. Her bölge, kolay-eksenin örneğin uzun ekseni boyunca uygulanan dış magnetik alan ile yaptığı a açısı ve anizotropi sabiti-K ile karakterize edilmiştir. 3. Farklı bölgeler arasında magnetostatik ve değiş-tokuş etkileşmelerinin olmadığı varsayılmıştır. Böylece her küçük bölgenin sahip olduğu toplam indirgenmiş enerji, örnekten doğru akım geçirilmediğinde 9 McH ti =- cos2 (9 -a) ^-cosG (1) K. ve örnekten doğru akım geçirildiğinde M H M H cos (9- a) ^- cosG ^-^sinG K K (2) olarak verilmektedir. Burada 8 açısı söz konusu bölgenin mıknatıslanma vektörü ile dış magnetik alan H ile yaptığı açı, a ise kolay-eksen ve şeridin uzun eksenine paralel dış magnetik alan arasındaki açıdır. Hx, örnek boyunca geçirilen doğru akımın meydana getirdiği enine magnetik alandır. Her bölgenin mıknatıslanmaya olan katkısı, örnekten doğru akım geçirilmediğinde (2) ve örnekten doğru akım geçirildiğinde (3) ile verilen indirgenmiş enerjilerin 9 açısına göre minimizasyonu ile bulunmakta; ve bu katkılar toplanarak model histeresis eğrileri elde edilmektedir.
-
ÖgeMean-field approaches to the ionic solutions(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2002) Kaya, Tuncer ; Postacıoğlu, Nazmi ; 126664 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu tez çalışmasının amacı elektrolitlerin yüksek konsantrasyonlardaki davranışlarını açıklayacak dinamik ve termodinamik denklemleri ortalama alan yaklaşımıyla mümkün olduğu kadar açık bir şekilde belirlemektir. Tabi- iki, tam bir istatistik fizik bakışıyla, ortalama alan yaklaşımının bazı eksik leri olacağı açıktır. Bununla beraber, temel istatistik mekanik yaklaşımında, virial açılımının Coulomb etkileşmesinin çok güçlü ve uzun erişimli olmasından dolayı ıraksaması, büyük bir güçlüğe neden olmaktadır. Bu yüzden bu prob lemi analitik olarak çözmek için ortalama alan yaklaşımı mümkün olan tek yol olarak gözükmektedir. Ortalama alan teorilerinde önemli olan şey, korelasyon fonksiyonlarının ortalama alan kavranılan olan ortalama kuvvetlerin yarattığı potansiyel ve iyonik atmosfer yardımıyla formüle edilmeleridir. Ortalama alan anlamında, korelasyon fonksiyonuyla ortalama kuvvetlerin yarattığı potansiyel arasında tam bir ilişki olmasından dolayı, ortalama kuvvetlerin yarattığı potansiyelin yaklaşık olarak belirlenmesi, korelasyon fonksiyonun belirlenmesine neden olmaktadır. Böylece, elektrolitlerin özellikleri istatistik mekaniğin korelasyon fonksiyonu formalizmiyle çözümlenebilir bale dönüşmektedir. En ünlü elektrolit çözelti ortalama alan teorisi, ortalama kuvvetlerin ne den olduğu potansiyeli q^j olarak kabul eden Debye-Hückel teorisi olarak bilinir. Burada, ç, test iyonunun nokta yüküdür ve tyj de j türü bir iyon ıx etrafındaki zaman üzerinden ortalama potansiyeldir. DH teorisi q^j yi bir den küçük olduğunu kabul eder. Bu durum ortalama potansiyelin çözümünü mümkün kılmakla beraber aynı zamanda süperpozisyon ilkesini de sağlar. Bu kabul düşük konsantrasyonlarda oldukça doğrudur. Fakat, yüksek kon santrasyonlarda geçersizdir. Bu durum iyon büyüklüğünü sıfırdan farklı kabul eden genişletilmiş DH teorisi için de geçerlidir. Bu yüzden iyon büyüklü ğünün teoride yer alması teoriyle deneylerin uyumunu iyileştirmesine rağmen yalnızca bir ayarlama parametresi olarak görülür. Buna ek olarak iyon büyüklüğü Onsager releksasyon alanının çözümünü nokta yük durumundan daha zor hale getirdiğinden elektrolitlerin dinamik özeliklerini incelemek de daha fazla zorluklara neden olmaktadır. Bu yüzden, bu tezde, her birinin kendi özgün özellikleri olan üç farklı ortalama alan yaklaşımı göz önüne alınmıştır. Bölüm iki ve üçde, fiziksel vurgulama DH teorisine benzemektedir fakat korelasyon fonksiyonları bilin meyen iki parametreyle lineer forma indirgenmiştir. Bunlardan bir tanesi elektrik yük nötralliğinde bulunmuştur, ikinci parametre bölüm ikide Still- inger'in ikinci moment koşulundan ve bölüm üçde deneyle karşılaştırılarak bulunmuştur. Eşdeğer iletkenlikten bulunan parametreler teorinin içsel tu- tarlıhğını sağlamak için termodinamik özellikler de aynen kullanılmıştır. Buna ek olarak relaksasyon alanı her bölümde farklı yaklaşımlar altında çözülmüştür. Daha önemlisi, bölüm üç ve dörtde, iyon büyüklüğü parametresi kristalo- grafik iyonik yarıçapların toplamına eşit olduğu varsayılmıştır. Bölüm dörtde özgün bir ortalama alan teorisi iki bilinmeyen parametresi olan iyonik atmosfer üzerinde yapılan güçlü bir kabulle önerilmiştir. Kore lasyon fonksiyonları bu iyonik atmosferden W{j = - Wji, i ^ j yaklaşımıyla belirlenmiştir. Dinamik ve termodinamik özelikler bölüm üçdekine benzer bir yöntemle hesaplanmıştır.
-
ÖgeBilgisayarlı Hesaplama Yöntemleri İle Beş Boyutlu Uzayzamanlarda Dalga Denklemlerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-08) Birkandan, Tolga ; Hortaçsu, Mahmut ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringGenel görelilikte kullanılan instantonlar, Yang-Mills denklemlerinin sonlu eylem çözümleri olan Yang-Mills instantonlarına karşılık gelen çözümlerdir. Weierstarss’ın genel yerel en-küçük yüzeyler çözümü, genel bir instanton metriği verir. Nutku helikoit metriği de bu genel metriğin helikoit en-küçük yüzeyine karşılık gelen özel bir durumudur. Dirac ve Laplace denklemleri dört boyutlu durumda Mathieu fonksiyonları cinsinden çözülebilir. Bir zaman koordinatı metriğe doğrudan eklenirse çözümler, literatürde yüksek boyutlu çözümlerde karşılaşılan çift konfluent Heun fonksiyonları olurlar. Bir dönüşüm yardımıyla Mathieu denkleminin tekillik yapısı elde edilir. Beş boyutlu durum, bu dönüşüm sayesinde Mathieu fonksiyonları cinsinden ifade edilebilir. Zaman koordinatından gelen ek terimle birlikte, radyal ve açısal kısımlar değişik sabitler içerdiğinden, dört boyutlu durumdaki gibi bir ilerletici yazmak için bu fonksiyonların toplanması oldukça zorlaşır. Metriğin orijinde bir eğrilik tekilliğine sahip olması, bu bölgenin dışarılanmasını gerektirir. Bu da uygun sınır koşullarının kullanımını önemli kılar. Tek sayılı boyutlarda, Atiyah, Patodi ve Singer tarafından tanımlanmış olan yerel olmayan spektral sınır koşulları, topolojik engeller sebebiyle zorunludur. Çift sayılı boyutlarda yerel sınır koşulları kullanılabilse de, Dirac operatörünün gama-5 ve yük eşleniği simetrilerinin korunması isteniyorsa yerel olmayan spektral sınır koşulları kullanılmalıdır. Bu problemde sınır koşulları uygulanırken Atiyah-Patodi-Singer formalizmi kullanılmıştır. Manifoldun sınırında yazılan denklemler, sınır tanımlanmadan yazılan denklemlerden daha tekildir ve bu da çözümü zorlaştırır. Bilgisayar, denklemlerin çıkarılması ve analizlerinde yoğun olarak kullanılmıştır. Newman-Penrose formalizmini kullanan bir Maple paketi, çalışmadaki analitik hesapları yapmak için geliştirilmiştir. Paket ayrıca instanton metrikleri için tam bir Newman-Penrose hesaplayıcısı olarak kullanılabilir.
-
ÖgeAmorf Merromanyetik Tellerde Mıknatıslanma Süreçleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-14) Erdoğan, Muzaffer ; Kamer, Orhan ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada, çifte kararlılık için sınır uzunluğu aşan (10cm) amorf tellerde manyetik histeresis döngülerinin, tele uygulanan yerel alan ve mekanik ezmeler ile kontrol edilebildiği gösterilmiştir. Ortasından ezilmiş bir telin ölçülen DC manyetik histeresis döngüsünün, sınır uzunluğun altındaki tellerde olduğu gibi, her iki yönde de orta kısımda görülen basamaklı bir gevşemenin ayırdığı iki Barkhausen sıçramasından oluştuğu görülmüştür. Bu davranışın kökeninde telin ezilen kısımlarında manyeto elastik etkileşmelerden dolayı telin uçlarındakilere ek olarak bir pinning merkezi oluştuğu, bilgisayar ortamında gerçekleştirilen benzetim ile gösterilmiştir. Böylece ezilen tel, birbirine bitişik, eş eksenli, sınır uzunluğun altında, ve birbiri ile etkileşen iki telden oluşmuş gibi davranmaktadır. Telin bir bütün olarak ters mıknatıslanmasında uçlarda ve merkezinde gerçekleşen manyetik bölge parçalanması başat bir rol oynamıştır. Bu modele dayanarak hesaplanan histeresis döngüleri deneysel döngülerle uyum göstermiştir.
-
ÖgeBiyopolimer/kil Nanokompozitlerinin Üretimi Ve Karakterizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-28) Canbaz, Ebru Gunıster ; Gungor, Nurfer ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringTıpta, endüstrinin pek çok farklı alanında kullanılmakta olan biyopolimerlerin özelliklerini daha da iyileştirmek ve geliştirmek amacıyla yapılan araştırmalar, inorganik bir malzeme olan kilin katkı maddesi olarak kullanılmasının çok olumlu neticeler verdiğini göstermiştir. Polimerlerin fiziksel ve mühendislik özellikleri, az miktarda kil katkısı ile bile geliştirilebilmektedir. Bu başarılı sonuca kilin tabakalı kristal yapısı ve karakteristik olan pekçok özelliği neden olarak gösterilebilir. Kilin polimer içerisinde nano boyutta dağılımı; kil ve polimer arasında kil/polimer nanokompozitlerin üstün özelliklerinin temel nedeni olan çok kuvvetli bir etkileşim sağlar. Bu tez çalışmasında amacımız pek çok farklı kullanım alanı bulunan kitosan biyopolimerinin özelliklerini tabakalı yapıdaki montmorillonit kili katkısı ile geliştirmektir. Kil tanelerinin kitosan içinde en ideal şekilde dağıtılarak iki bileşenin en iyi şekilde etkileşebilmeleri için uygun koşullar reolojik, elektrokinetik ve morfolojik yapı çalışmaları ile araştırılmıştır. Bir montmorillonit kil numunesi; sedimantasyon, santrifuj, diyaliz, kurutma ve öğütme işlemleri ile saflaştırılmış ve boyutları küçültülerek saf kil (SMt) elde edilmiştir. Hidrofilik yapıda olan SMt kilinin kitosan biyopolimeri ile optimum etkileşimini sağlamak amacı ile, kil katyonik bir yüzeyaktif olan hekzadesiltrimetil amonyum bromür (HDTABr) ile modifiye edilerek organofilik yapıya dönüştürülmüş ve HDTABr/SMt (OSMt) organokili elde edilmiştir. Saflaştırılmış kil numunesi olan SMt ve bu numunenin HDTABr katyonik yüzeyaktifi ile etkileştirilmesi ile elde edilen OSMt organokilinin su bazlı dispersiyonları mikro yapı, reoloji ve elektrokinetik ölçümlerle karakterize edilmiştir. SMt ve OSMt killerinin kitosan polimeri ile etkileştirilmesi ile oluşan film kompozitlerin mikro yapıları, optik geçirgenlikleri ve termal dayanımları X ışını difraksiyonu (XRD) analizi, geçirimli elektron mikroskobu (TEM), termogravimetrik analiz (TGA), diferansiyel taramalı kalorimetri (DSC), ultaviyole/görünür spektrofotometri (UVS), Fourier transform infrared (FTIR) analizleri gibi klasik yöntemlerle belirlenmiştir. Sonuçta sentezlenen filmlerde kilin yapraklanmış veya tabakalaşmış yapılar şeklinde dağıldığı, kitosan polimerinin termal stabilitesinin kil ve organokil katkısı ile bir miktar arttığı saptanmıştır. Ayrıca filmlerin sert ve kırılgan özelliğinin giderilmesi, elastikliklerinin arttırılması için yapılan gliserin ilavesinin optik geçirgenliği azaltması nedeniyle; filmlerde UV geçirgenliğinin engellenmesi için gliserin kullanılabileceği anlaşılmıştır.
-
ÖgeNonantikomutatif N=1/2 Süpersimetrik Ayar Teorisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-29) Kelleyane-Özharar, Lara Talar ; Dayı, Ömer Faruk ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringD-brane ler üzerinde açk sicimlerin bulunabildiği hiperyüzeylerdir. Bir D-brane i, bir Ramond-Ramond (gravifoton) fonunda ele aldığımızda süperuzayın deforme olduğunu ve N = 1 süpersimetrisinin kırılıp N=1/2 süpersimetrisine dönüştüğünü görürüz. Bir başka deyişle, Q süperyükleri süperuzayın bir süpersimetrisi olmaya devam ederken Q (bar) süperyükleri, koordinatlara bağlı olmaları nedeniyle süpersimetriyi kırarlar. Belli bir düşük enerji limitinde D-brane in yaşam yüzeyi Yang-Mills alanlarıyla tanımlanabilir. Buna bağlı olarak, N=1/2 süpersimetrik ayar teorisinin daha iyi irdelenmesi açık sicim dinamiğinin daha iyi anlaşılması için faydalı olacaktır. Bu tezde nonantikomutatif N=1/2 süpersimetrik U(1) ayar teorisinin S-dualite özellikleri, ana eylem formalizmi kullanılarak incelenecektir. Dualite kavramı, hesapları basitleştirdiğinden çok önemlidir. S-dualite dönüşümleri orijinal alanlarla bunların duallerinin yerdeğiştirilmesiyle elde edilir. Kuplaj sabiti g olan bir teorinin vakum ve durumlarını, kuplaj sabiti 1/g olan bir teorininkilere gönderir. Böylece, her zaman için pertürbatif hesaplama yönteminden faydalanılabilir. U(1) gibi basit teoriler için S-dualite özelliği ayar alanlarının yeniden ölçeklendirilmesi ile gösterilebilir. Ancak, nonkomutatif veya nonantikomutatif U(1) teorileri gibi daha karmaşık teorilerin incelenmesi için ana eylem formalizmini kullanmak daha uygun olur. Tanım gereği bir ana eylem, hareket denklemleri kullanılarak dual alanlar yok edildiğinde orijinal eylemi, tersine orijinal alanlar yok edildiğinde de dual eylemi vermelidir. Biz burada orijinal ve dual teorinin bölüşüm fonksiyonlarının eşitliğini göstererek nonantikomutatif N=1/2 süpersimetrik U(1) ayar teorisinin S-dualite dönüşümleri altında değişmez olduğunu göstereceğiz. Seiberg-Witten gönderimi, nonkomutatif alanları hesap yapması daha kolay olan komutatif alanlarla ilişkilendiren bir denklik bağıntısıdır. Bu tezde ayrıca, N=1/2 süpersimetrik U(N) ayar teorisi nonkomutatif uzayda ele alınarak, nonantikomutatif ve aynı zamanda nonkomutatif süperuzayda tanımlanmış alanlar yerine, komutatif alanlarla çalışılmasına olanak veren Seiberg-Witten gönderiminin genişletilmesi verilecektir. Bu genelleştirilmiş gönderim kullanılarak nonkomutatif ve nonantikomutatif U(1) teorisi ve nonkomutatif ve nonantikomutatif U(N) teorisi eylemleri komutatif alanlar cinsinden elde edilecektir.
-
ÖgeVanadyum Oksit Ve Katkılı Vanadyum Oksit İnce Filmlerinin Hazırlanması Ve Karakterizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-05) Türhan, İbrahim ; Tepehan, Galip G. ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada, elektrokromik cihaz yapımında kullanılacak vanadyum tabanlı elektrokromik aktif tabak üretilmiş ve karakterize edilmiştir. Elektrokromik cihaz, uçlarına uygulanan potansiyel ile optik geçirgenliğini değiştiren, uygulanan potansiyel in yönü ters çevrildiğinde tekrar eski optik geçirgenliğine kavuşan cihazlardır. Vanadyum ve katkılı vanadyum oksit ince filmler sol-jel yöntemi ile hazırlanmıştır. Titanyum, tantalyum, zirkonyum ve tungsten ile katkılanmış vanadyum oksit filmler hazırlanmış, katkı türlerinin ve oranlarının hazırlanan ince film elektrokromik aktif tabakaların elektrokimyasal, yapısal ve optik özelliklerine etkisi incelenmiştir. Uygun bir elektrokromik film yapımı için gereken özellikler belirlenmiştir.
-
ÖgeKatkılı Ve Katkısız Çinko Oksit (zno) İnce Filmlerin Hazırlanması Ve Karakterizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-06) Sorar, İdris ; Tepehan, Fatma Z. ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringŞeffaf iletken çinko oksit (ZnO) ve silisyum (Si), aluminyum (Al), galyum (Ga) ve bunların ikili kompozisyonları ile katkılandırılmış ZnO ince filmler sol-jel spin kaplama metodu ile Corning 2947 taşıyıcılar üzerine hazırlandı. Sol ve katkı konsantrasyonu ve ısıl işlem sıcaklığının çinko oksit ince filmlerin optik, yapısal ve elektriksel özellikleri üzerine etkisi araştırıldı. Bu çalışmada, farklı sol konsantrasyonları ve ısıl işlem süreleri için taşıyıcıdan gelen sodyum difüzyonunun etkisi de analiz edildi. Optik parametreler bir NKD spektrofotometresinden elde edildi. Filmlerin kristal yapısı ve yüzey morfolojisi sırasıyla X-Işını Kırınımı (XRD) ve Atomik Kuvvet Mikroskobu (AFM) ile analiz edildi. Filmlerin derinlik profil analizleri GD-OES (Glow Discharge Optical Emission Spectroscopy) cihazı ile yapıldı. Elektriksel özdirençler dört-nokta prob tekniği ile belirlendi.
-
ÖgeOptik Filtre Uygulamaları İçin Katmanlı Ve Katkılı Metal Oksit Filmlerin Oluşturulması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-16) Hinczewski, Durşen Saygın ; Tepehan, Fatma Zehra ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalısmada, degisik metal oksit filmler kaplanmıs, bunların optik, yapısal ve yüzey pürüzlülük özellikleri incelenmistir, ve iki durumda bu filmlerin bazılarından yararlanarak degisik dalgaboyu aralıkları için optik sistemler olusturulmustur. Malzemelerden iki tanesi, Ta2O5-CeO2 ile alümina ve silika katkılandırılmıs CeO2 filmleri de daha önce çalısılmamıslardır. Çalısmalarda sol-jel döndürerek kaplama yöntemi kullanılmıstır. İlk çalısmada, SiO2, TiO2 ve SiO2-TiO2 filmleri incelenmistir, yakın-infrared bölgesi için iki çesit üç-katmanlı yansıtmayıcı filtre ve yakın-UV bölgesi için dokuz-katlı yansıtıcı filtre elde edilmistir. İkinci çalısmada TiO2, ZnO ve ZnO-TiO2 filmleri olusturulmus ve görünür bölgenin bazı kısımları için yansıtmayıcı filtre üretilmistir. Daha sonra Ta2O5 ve Ta2O5-CeO2 filmleri elde edilmis ve 5% CeO2 katkısında kırma indisinin saf Ta2O5 ve diger kompozitlere göre daha yüksek çıktıgı saptanmıstır, bu filmin optik kaplamalarda yüksek kırma indisli malzeme veya mikroelektronikte kondansatörlerde dielektrik malzeme olarak kullanılabilecegi görüsüne varılmıstır. Bunu WO3 ve WO3-SiO2 filmlerinin olusturulması takip etmis ve elektrokromik özelligi oldugu bilinen bu filmlerin optik özellikleri bulunarak literatürdeki bir eksik giderilmistir. Ardından silika ve alümina katkılı CeO2 filmleri üretilmis ve optik kaplamalarda da kullanılabilecek orta kırma indisli malzemeler elde edilmistir.
-
ÖgeSeçilmiş Hedef Moleküllere Duyarlı Polimerik Jel Sentezi Ve Fiziksel Parametrelerin Seçicilik Üzerine Etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-04-22) Gelir, Ali ; Yılmaz, Yaşar ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringMoleküler algılama; farklı türden molekülün bulunduğu bir ortamda, sadece belli bir molekülün, çoğunlukla zayıf fiziksel etkileşmeler aracılığıyla algılayıcı sisteme dönüşümlü olarak bağlanması ve salıverilmesi olarak tanımlanır. Biyolojik sistemlerde gözlemlenen moleküller arası özgün etkileşmelerin taklit edilerek endüstriyel amaçlı çalışmalara uygulanması son 20 yılın hızlı gelişen, disiplinler arası çalışma sahası haline gelmiştir. Yapay polimerler ya da polimerik jeller çok farklı özelliklere sahip monomerlerle sentezlenebilmektedir. Polimer zincirlerinin birbiriyle ve içinde bulunduğu ortam ile elektrostatik, wan der Wals, hidrojen bağlanması, hidrofilik ya da hidrofobik etkileşmeler yapması mümkün olmaktadır. Yapay polimerlerin veya jellerin kendine özgü bir teknikle (kalıplama tekniği) sentezlenmesi durumunda, biyolojik sistemlerde olduğu gibi, doğal seçici sistemlere benzer davranış gösteren yapay sistemlerin geliştirilebileceği düşünülebilir Bu tez çalışmasında hedef molekül olarak belirlenen floresans özelliğe sahip piranin molekülüne duyarlı jel sentezlenmesi ve bu jelin moleküler algılama kabiliyetinin jelin kompozisyonuna ve çevresel faktörlere bağlılığının araştırılması hedeflenmiştir. Karakterizasyon yöntemi olarak floresan spektroskopisi tekniği kullanılmıştır. Bu yöntemin en önemli üstünlükleri etkileşmeler hakkında oldukça zengin bilgi vermesi, uygulama kolaylığı ve maliyetinin düşük olmasıdır. Bu yöntem ile elde edilen spektrumlar değerlendirilerek jellerin Hafıza kabiliyetleri belirlenmiştir. Bu işlem bu tez kapsamında önerdiğimiz “Hafıza Parametresi” modeli ile gerçekleştirilmiştir. Bu modele göre hafıza parametresi kalıplanmamış jellerde sıfıra yakın çıkarken kalıplanmış jellerde en az 0.6 olarak bulunmuştur.
-
ÖgeKaragenan Jellerinde Termal Ve Hacimsel Faz Geçişleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-05-21) İlgin, Özlem Tarı ; Pekcan, Önder ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada kappa ve iota karagenan jellerinin termal ve hacimsel faz geçişleri floresans tekniği kullanılarak incelendi. Floresans ajan olarak piranin kulanıldı. Karagenan jellerinin sol-jel (soğutma) ve jel-sol (ısıtma) faz geçişleri sürecinde floresans şiddet ve saçılan ışık şiddeti sıcaklığın fonksiyonu olarak takip edildi ve histerezis gözlendi. Faz geçiş bölgesinde kritik sıcaklık değerleri bulundu ve jel kesrini tanımlayan kritik üs hesaplandı. Kritik üslerin Flory-Stockmayer teorisi ile uyum içerisinde olduğu gözlendi. Ayrıca sıcaklık ve konsantrasyonun kappa ve iota karagenan jellerinin kuruma ve şişme süreçlerine etkisi çalışıldı. Kuruma boyunca floresans şiddetinin lineer bir şekilde azalması Case II difuzyon modeli ile açıklanırken, şişme olayı ise Li - Tanaka modeli kullanılarak yorumlandı ve kooperatif difüzyon katsayısı hesaplandı. Kullanılan floresans tekniğin jellerin fiziksel yapısını incelemede etkili ve kullanışlı bir yöntem olduğu sonucuna varıldı. Elde edilen sonuçların diğer deneysel tekniklerle yapılan benzer çalışmalarla belirli bir uyum içinde oldukları görüldü.
-
ÖgeFermiyonik Bir Modelin Pertürbatif Olmayan İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-06-16) Lütfüoğlu, Bekir Can ; Hortaçsu, Mahmut ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu çalışmada ilk olarak, Gürsey modeline eşdeğer oyuncak bir modelin klasik olarak kurulabileceği gösterilmiştir. Bu oyuncak model yol integrali yöntemiyle kuantize edilmiştir. Her ne kadar bu eşdeğer modelin triviyal bir model olduğu bulunsa da, çok ilginç sonuçlar vermektedir. Örneğin fiziksel süreçlerde temel parçacıkların yerine sadece kompozit parçacıklar yer almaktadır. İkinci olarak bu triviyal eşdeğer modelden triviyal olmayan bir model elde etmek amacıyla, modele U(1) vektör ayar alanı eklenmiştir. Modelin bir çevrime kadar renormalizasyon grubu denklemler incelenmiştir. Bu yeni ayar modelin, ayar-Higgs-Yukawa modelini triviyallik çağrışımlarıyla taklit ettiği bulunmuştur. Bu sonuç, modele U(1) vektör ayar alanı yerine SU(N) vektör ayar alanı eklenmesiyle keskin bir şekilde değişmiştir. Modelin bir çevrime kadar olan renormalizasyon grup denklemleri ve çözümleri detaylıca incelenmiştir. Bazı özel koşullar için triviyal olmayan bir teorik model bulunmuştur.
-
ÖgePolimer Kompozitlerden Film Oluşumu Ve Oksijen Geçirgenliği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-22) Yargı, Önder ; Pekcan, Önder ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu tez çalışması saf bir lateks film ile üç farklı kompozit sistemden oluşmaktadır. Birinci bölümde, saf PNIPAM ile PS/PNIPAM, PS/MWNT ve PS/MNaLB kompozit filmlerinin film oluşum mekanizmaları incelenmiş ve kompozitlerin dağılımını anlamak için sızma modeli uygulanmıştır. İkinci bölümde ise kararlı durum floresans ölçümleri ile bu kompozit filmlere küçük moleküllerin(oksijen) difüzyon süreci incelenmiştir. Ayrıca, oksijen difüzyonuna sıcaklık etkisini görebilmek için başka bir deney yapılmıştır. Filmler PS/PNIPAM, PS/MNaLB ve PS/MWNT karışımından hazırlanmıştır. 24-70 oC sıcaklık aralığında filmlere oksijen difüzyonu kararlı durum floresans tekniği kullanılarak gözlemlenmiştir. Bu kompozit filmlerin oksijen difüzyon katsayıları (D) ve ilgili aktivasyon enerjileri belirlenip karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeHafızalandırılmış Polimerik Jellerin Spektroskopik Ve Elektriksel Özelliklerinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-27) Durucu, Esra Alveroğlu ; Yılmaz, Yaşar ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringBu tez kapsamında Poliakrilamit (PAAm) ve N-izopropilakrilamit (NİPA) jelleri karşı iyonu olan moleküllerle katkılandırılarak iletken hale getirilmiştir. Bu yöntem ile p-tipi ve n-tipi polimerik jeller sentezlenmiştir. Jellerin iç yapısı jelleşme reaksiyonu boyunca katkılanan moleküllerin etkilerine göre değişmektedir. Bu değişikliklerin spektroskopik ve elektriksel açıdan yarattığı değişiklikler gözlemlenerek jellerin morfolojisi çeşitli yöntemlerle belirlenmiştir. Hafızalandırılmış jeller bu tez çalışmasının başka bir bölümünü oluşturmaktadır. Çalışmanın bu kısmında hafızalandırılmış ve rastgele olarak hazırlanan jeller sentezlenmiştir. Hafızalandırma işleminin gerçekleşip gerçekleşmediği spektroskopik, elektriksel ve şişme deneyleri ile tespit edilmeye çalışılmıştır. Hafızalandırılma işleminin elektriksel yöntemlerle test edilmesi ilk defa bu çalışmada denenen bir yöntemdir. Çalışmanın sonucunda hafızalandırma işleminin başarılı olduğu bulunmuştur. Tezin son bölümünü p ve n tipi polimerik jellerden oluşturulmuş pn eklemleri tasarımları ve çalışmaları oluşturmaktadır. Bu eklemlerin elektrik akımını oldukça iyi şekilde düzelttikleri gösterilmiştir. Bu eklemlerin katkı konsantrasyonu, eşik potansiyeli gibi özelliklerinin geleneksel eklemlere göre daha kolay değiştirilebileceği bulunmuştur.
-
ÖgeFlorotelürit Optik Camların Termal Mikroyapısal Ve Spektroskopik Özellikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-05) Kabalcı, İdris ; Özen, Gönül ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringTelürit esaslı cam malzemeler; katıhal lazer malzemelerinden lazer malzemesi olarak, fiber optik yükselticilerinde ve doğrusal olmayan optik camlarda kullanılan önemli fotonik malzemelerdir. Bu nedenle, telürit camlarının spektroskopik özellikleri deneysel araştırmacıların başlıca araştırma konusu haline gelmiştir. Telürit camlarının en önemli özellikleri olarak, geniş iletim bölgesine (0.35- 5 µm), en yaygın oksitli camlar arasında en düşük fonon enerjisine, yüksek kırılma indisine, düşük erime sıcaklığına, yüksek dielektrik sabitine sahip olmasıdır. Ayrıca, yakın morötesinden orta kızılaltı bölgeye kadar, geniş bir geçirgenlik bölgesine sahiptir. Bu çalışmada, %0.2, 0.5 ve 1.0 mol Tm3+ katkılı (1-x)TeO2-(x)PbF2 cam malzemelerin termal, mikroyapısal özellikleri ve kendiliğinden ışıma geçişleri üzerinde kompozisyonun etkisi, diferansiyal termal analiz (DTA), optik mikroskop (OM), taramalı elektron mikroskopu (SEM), x-ışınları kırınımı (XRD) ve soğurma spektrumları (UV-VIS-NIR), floresans yaşam süreleri teknikleri kullanılarak araştırıldı.
-
ÖgeUltrasesin Polimerlere Etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-07) Akyüz, Ali Özhan ; Giz, Ahmet T. ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringSıcaklık, ışık, çeşitli kimyasallar ve ultrases uygulanması ile polimerlerin degradasyonunun; uygulama ve akademik bakımdan büyük bir potansiyele sahip olduğu ispatlanmıştır. Diğer degradasyon süreçlerinden farklı olarak çözelti içerisindeki polimerlerin ultrasonik degradasyonu (zincir kırılması) polimer zincirlerinin kırılmasının tercihen zincirlerin ortasına yakın yerlerden olduğu rastgele olmayan bir süreçtir. Ultrasonik zincir kırılmasının kesin mekanizması hala tartışmalıdır, ancak ultrasonik kavitasyonun bir sonucu olarak ortaya çıkan hidrodinamik kuvvetlerden kaynaklandığı genel olarak kabul edilmektedir. Sonikasyon süreci boyunca en mümkün kimyasal bağ kırılır ve ultrases yan zincir reaksiyonlarına ya da monomer birimlerinin varlığına yol açmaz. Genel anlamda zincir kırılmasında polimerlerin molekül ağırlığı azalır ve sonuç olarak limit bir molekül ağırlığına yaklaşılır. Böylece polimerlerin molekül ağırlığının kontrollü şekilde azaltılması mümkündür. Ultrasonik zincir kırılmasının kinetik çalışması kırılmanın mekanizmasını anlayabilmek ve kontrol edebilmek için önemlidir. Ultrasonik zincir kırılması sırasında molekül ağırlığının evrimini açıklamaya çalışan çeşitli teorik modeller önerilmiştir. Son zamanlara kadar molekül ağırlığının zaman içindeki evriminin çalışılması zordu. Geleneksel olarak ultrasonik zincir kırılması deneylerinde molekül ağırlığının ölçümü uzun ve fazla gayret gerektiren sıralı örnekleme tekniğiyle yapılmaktadır. Deneysel hatalar da çeşitli teorik modellerin ayrımını yapmayı zorlaştırmaktadır. Bu tezin amacı çözelti içerisinde ultrasonik poliviniprolidon-poliakrilamit zincir kırılmasında ışık saçılması ve viskozite ölçümleri kullanarak sürekli izleme yönteminin gücünü kullanmaktır. Bu yöntem kırılma sürecinin her anındaki molekül ağırlığı, viskoziteyi verir ve zincir kırılmasının teorik modellerinin yeniden incelenmesini, sonuçların karşılaştırılmasını mümkün kılar. Ayrıca bu tezde, çözücü kalitesi ve çözelti özelliklerinin polivinilprolidon degradasyonuna etkileri incelenmiştir.
-
ÖgeRölativistik Ağır İyon Çarpışmaları Sonucu Parçacık Üretimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-05-31) Şengül, Melek Yılmaz ; Güçlü, Mehmet Cem ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringAğır iyon çarpıştırıcılarında atom numarası büyük olan ağır iyonlar, rölativistik hızlarda çevresel çarpışmalar yaparlar. Oluşan bu güçlü elektromanyetik alanda çok sayıda parçacık anti-parçacık çifti üretilir ve üretilen parçacıklar da birçok fiziksel olayın kaynağıdır. Tamamen iyonize edilmiş ağır iyonlar kütle merkezi çerçevesinde nükleon başına 100 GeV ve 3400 GeV enerji ile sırasıyla Rölativistik Ağır İyon Çarpıştırıcısı (Relativistic Heavy Ion Collider-RHIC)’nda ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (Large Hadron Collider-LHC)’nda çarpıştırılmaktadır. Ağır iyonlar etrafında Lorentz boyca kısalmasına uğrayan çok şiddetli elektromanyetik alanlar elektron-pozitron çiftleri, müon anti-müon çiftleri, vektör bozon çiftleri, zayıf vektör bozon çiftleri ve henüz gözlemlenememiş olan Higgs bozonları gibi çok sayıda parçacık anti-parçacık çifti üretir. Bu parçacıkların, özellikle EM alandan üretilen lepton çiftlerinin, kuark-gluon plazma fazından gelen sinyalleri gizlediği düşünülmektedir. Bu çalışmada, güçlü elektromanyetik alanda üretilen serbest ve bağlı-serbest elektron-pozitron çiftleri üzerinde çalışılmıştır. Ultra-rölativistik ağır iyon çarpışmalarında, iyon demetinin azalmasına neden olan iki adet baskın elektromanyetik olay vardır. Bunlardan biri, serbest olarak üretilen elektron-pozitron çiftinden, elektronun ağır iyonlardan biri tarafından kapılması ile gerçekleşen ve pozitronun hareketine serbestçe devam ettiği bağlı-serbest elektron-pozitron çifti üretimi (Bound Free Pair Production-BFPP) dir. Çarpışan iyonlardan biri tarafından yakalanan elektron, iyonların yük ve kütlesinin değişimine ve iyon demetinden atılmasına neden olmaktadır. Elektronun yakalanma sürecinin hesaplanması, iyon demetinin yaşam süresi açısından önemlidir. İyon demetinin azalmasına neden olan diğer elektromanyetik olay ise, dev dipol rezonansı (Giant Dipole Resonance-GDR)’dır. Dev dipol rezonansında, Coulomb kuvveti çekirdeği ayrıştırır, protonlar ve nötronlar karşılıklı olarak salınım yaparlar. Sonuç olarak nötronlar iyon demetinden atılır. Uyarılmış iyonlar bir ya da birden fazla nötron yayınlayarak bozunur ve bu nötronlar Sıfır Derece Kalorimetre (Zero Degree Calorimeter-ZDC)’ler tarafından dedekte edilir. Bu tez çalışmasında, yarı-klasik yaklaşım kullanarak, rölativistik ağır iyon çarpışmaları sonucunda üretilen bağlı-serbest elektron-pozitron çifti için tesir kesitini, düşük mertebede pertürbatif Kuantum Elektrodinamiği (Quantum Electrodynamics-QED)’nin çerçevesinde hesapladık. Analitik olarak elde ettiğimiz integralleri hesaplamak ve tam sonuçları elde etmek için Monte Carlo metodu kullandık. Hesaplamalar, sayısal integrallerin teorik değerlerle uygun yaklaşımı sağlaması için rastgele seçilen on milyon nokta için yapılmıştır. Hesaplamalardaki toplam sayısal hatalar yaklaşık olarak yüzde beş veya yüzde beşten daha küçüktür. Bu tez çalışmasında, bağlı-serbest elektron-pozitron çifti üretimi tesir kesiti RHIC ve LHC enerjileri için hesaplanmıştır. Bağlı-serbest elektron-pozitron çifti üretimi için pertürbatif QED metodları kullanılarak elde edilen analitik integraller, Monte Carlo metodu ile sayısal olarak sonuçlandırılmıştır. Bağlı-serbest elektron-pozitron çifti üretimi için elde ettiğimiz tesir kesiti sonuçları, daha önceki yıllarda farklı metodlar kullanılarak hesaplanan tesir kesiti sonuçları ile kıyaslanmış ve yorumlanmıştır. Bağlı-serbest elektron-pozitron çifti üretimi için sayısal olarak hesaplanan sonuçlar, daha önceki çalışmalarda yorumlanmamış olan grafiklerle (pozitronların diferansiyel tesir kesiti dik momentumun, boylamsal momentumun, enerjinin ve hızlılığın (rapidity) fonksiyonu olarak çizilerek) açıklanmıştır. Bu tez çalışmasında ayrıca, saçılma parametresine bağlı, bağlı-serbest elektron-pozitron çifti üretilme olasılığı RHIC ve LHC enerjisinde, elektromanyetik etkileşmenin olmadığı durum için hesaplanmıştır. Daha önceki çalışmalarda RHIC enerjisi için elde edilen olasılık değerleri kullanılarak, bu değerler için saçılma parametresine bağlı olasılık fonksiyonu ifadesi türetilmiştir. İlk defa elde edilen saçılma parametresine bağlı olasılık fonksiyonu ifadeleri karşılaştırılmıştır ve yorumlanmıştır. Literatürde daha önce hesaplanmamış olan dev dipol rezonansı ile aynı anda gerçekleşen bağlı-serbest elektron-pozitron çift üretimi tesir kesiti değerleri RHIC ve LHC enerjisinde tek nötron yayınlanması (1n) ve herhangi bir sayıda nötron yayınlanması (Xn) durumları için hesaplanmıştır. Dev dipol rezonansı ile aynı anda gerçekleşen bağlı-serbest elektron-pozitron çift üretimi tesir kesiti değerleri grafiklerle (pozitronların diferansiyel tesir kesiti nükleer etkileşmenin olmadığı durum (etiketlenmemiş-untagged), 1n1n’e uyarılma durumu ve XnXn’e uyarılma durumu (etiketlenmiş-tagged) için enerjinin, boylamsal momentumun, dik momentumun ve hızlılığın (rapidity) fonksiyonu olarak çizilerek) açıklanmıştır. Bu yapılan teorik çalışmaların yakın bir gelecekte LHC’de yapılan deneylerden elde edilen sonuçlarla karşılaştırılması planlanmaktadır.
-
ÖgeKarışık Jellerde Faz Geçişleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-10-27) Evingür, Gülşen Akın ; Pekcan, Önder ; 413519 ; Fizik Mühendisliği ; Physics EngineeringPAAm- κC, PAAm- PNIPAAm, PAAm- MWNT karışık jelleri serbest radikal zincir kopolimerizasyonu ile hazırlanmıştır. Jelleşme, kuruma ve şişme için kararlı durum floresans spektrometre tekniği kullanıldı. Jelleşme, kuruma ve şişme süresince floresans molekül olarak piranin kullanıldı. Bağlanan piraninlerin floresans spektrumu, sol- jel faz geçişinin görüntülenmesi ve monomer içeriğinin fonksiyonu olarak sol- jel geçişinin evrenselliğinin test edilmesini sağlamaktadır. Karışık jellerin jelleşmesinin evrenselliği klasik ve sızma teorileri ile modellendi. Kuruma ve şişme süreçleri monomerlerin içerikleri ve sıcaklığın fonksiyonu olarak analiz edildi. Kuruma sürecinde salınım katsayıları Stern Volmer ile birleştirilen hareketli difüzyon modelinden hesaplandı. Şişme sürecinde kolektif difüzyon katsayıları ve Li-Tanaka zaman sabitleri Stern- Volmer ile birleştirilen Li- Tanaka modelinden hesaplandı. Ayrıca floresans ölçümlerinin sonuçları ağırlık ve hacim deneyleri desteklenmektedir. Şişmiş karışık jelin esneklik ölçümleri farklı sıcaklıklarda ve derişimlerde gerçekleştirildi. Karışık jellerin esneklik modülü sıkıştırma gerilim gerinim eğrilerinin doğrusal bölümünün eğiminden karar verildi. Karışık jellerin esnekliği ve bunların evrenselliği esneklik teorisi ile modellendi. Son olarak, PAAm- MWNT karışık jelinin elektriksel iletkenlik ölçümleri frekans ve MWNT içeriğinin fonksiyonu olarak çalışıldı. Kararlı floresans teknik, sıkıştırma test ve dielektrik spektroskopi tekniği kullanılarak PAAm- κC, PAAm- PNIPAAm, PAAm- MWNT karışık jellerinin jelleşme ve esneklik evrenselliğinin, kuruma, şişme, esneklik ve iletkenlik davranışının deneysel olarak araştırılmasını ve modellenmesini içeren bu tez, literatüre göre bir ilktir.