FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Araştırma Konuları:
-Geç Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Bizans Mimarlığı
-Modern Batı Mimarlığı
-Klasik Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Antik Mimarlık
-Kent Tarihi
-Selçuklu Mimarlığı
-Beylikler Dönemi Mimarlığı
-İslam Mimarlığı
Gözat
Yazar "Akın, Günkut" ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyılın İkinci Yarısında Bosna-hersek’te Oryantalist Mimarlık(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Demirok, Zehra ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture17. ve 18. Yüzyıllarda Avrupa devletlerinin Doğu ile özellikle Uzak Doğu ile ticaret ilişkileri çok ilerlemişti. Ticari başlayan ilişkiler ve seyahat koşullarının iyileşmesi bu ilgi çeken egzotik bölgelere ziyaret edenlerin sayısını artırdı. Resimde doğruluğa pek önem vermeyen Egzotizm yerini daha gerçekçi bir anlayışın egemen olduğu Oryantalizm’e bırakmıştır. Arkeolojik alanlar, İslam mimarlığı ve Arap dünyasının egzotik öğeleri sanatçıları bu bölgeye çekmiştir. Mimarlıkta Oryantalizmin ilk örnekleri bahçe düzenlemelerinde verilmiştir. İngiltere’de başta olmak üzere Oryantalizm eğlence ile özdeşleşmiştir. Oryantalizm Avrupa’da bir moda haline gelmiştir; soyluların değişiklik ve Doğu’ya merakları sonucu yaratılan odalar, saraylar ve bahçe düzenlemeleri olarak gelişmiştir. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Bosna-Hersek’de Oryantalizm üslubunda örnekler verilmiştir. Osmanlı döneminden kalan Vakıf kurumları ile beraber Müslüman halkın sempatisini çekmek için yönetim, Oryantalizm’in kent ölçeğinde uygulanmasına destek olmuştur. İdare yapılarından, okullar, villalara kadar çok sayıda örnek verilmiştir. Yapılan uygulamalar iki grupta toplanabilir; batılı bir yaklaşımla bazı Kahire ve Magrip bezeme sözlüğünden alınan seçmelerle cephe düzenlemeleri olarak yansıyanlar ve bir de cephelerde olduğu kadar plan şemalarında da yerel öğelerin kullanılmaya çalışıldığı örneklerdir. Mümkün olduğu kadar çok örneğin analizi yapılmaya çalışılmıştır.
-
Öge1916-1998 Türkiye'de düzenlenmiş uluslararası mimarlık yarışmaları üzerine bir değerlendirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1999) Uzun İrgin, Türkan ; Akın, Günkut ; 100621 ; Mimarlık TarihiBu çalışmada, Türkiye' de düzenlenmiş uluslararası mimarlık yarışmaları kronolojik sıra takip edilerek araştırılmış bu amaçla, Türkiye'de yayınlanmış türkçe kaynaklı tüm mimarlık dergileri, ilk sayıdan itibaren taranmıştır. Araştırma yöntemi, İstanbul'daki Mimarlık Fakültesi kitaplıklarının düzenli olarak taranarak, ilgili kaynaklara ulaşılması biçiminde başlamıştır. Literatüre yönelik araştırma sonucu elde edilen bilgiler tez konusu çerçevesinde ele alınmış ve ilgili bölümlerin içeriğine göre ayrılarak düzenlenmiştir. Araştırma, veri toplama aşaması ve literatür taramasının yanısıra, uluslararası yarışmalar katılan ve / veya kazanan ekiplerle yapılan görüşme ve yazışmalarla desteklenmiş, böylelikle uluslararası yarışmalarda bizzat bulunmuş olan birinci derece bilgi sahibi kişilerden tez metninde yararlanılmak üzere çeşitli belgeler sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, yarışma ve uluslararası yarışmalar ile ilgili tanımlamalarla konuya ait ön bilgiler verilmiş ve mimarlık tarihi açısından önemli belgelerle desteklenmiştir. Türkiye'de ve dünyada geçmişten günümüze yarışmalar tarihçesi belgelenebilen ilk yarışmayla başlamış ve çeşitli karşılaştırma ve tablolarla özetlenmiştir. Dünya'mn çeşitli bölgelerinde düzenlenen yarışmalardan örnekler seçilerek, mimarlık gelişimi üzerinde etkili olan ünlü isimler ve binalar bu başlık altında toplanmış, yarışma çerçevesinden ele alınmıştır. Bu ön çalışmanın ardından üçüncü bölümde Türkiye'de açılan uluslararası yarışmalar düzenlendikleri yıllara göre sıralanarak katolog şeklinde sunulmuştur. Kronolojik sıraya göre ele alınan yarışmalar, açılış tarihleri, düzenleyen kurumlar, amaçlan, jüriler, ödüller, ve kazanan projelerin sonuçlarına ilişkin değerlendirmeleri yapılmasıyla ayrı ayrı ele alınmıştır. Özellikle son yıllarda düzenlenen yarışmaların değişmekte olan dünya ekonomisi ve küreselleşmenin de etkisiyle farklı bir boyut kazanması dolayısıyla globalleşen dünya ile bu değişimden etkilenen mimarinin izlediği yol, yarışmalar düzleminden yorumlanmıştır. Postmodern kentleşme ile gelen hızlı üretim ve tüketim çağı küreselleşme açısından ele alınarak özel şirketler tarafından sıkça açılan uluslararası yarışmalar ve kentlerin yeni görünümlerine değinilmiştir. Araştırma safhasında incelenen her yarışmanın kendine ait bir gelişimi olduğu ve herbirinin ayrı gelişmeye sahne oluşu dikkat çekicidir. Kimi jüri isimleriyle, kimi kazanan binasıyla, kimide ödül dağılımıyla karşımıza farklı bir tablo çıkarmaktadır. İlginç ve önemli bilgilerin bulunuşu ve araştırma safhasının tamamlanmasının ardından, 1916 - 1998 dönemi Türkiye'nin sosyo - ekonomik ve politik yaşamındaki değişimlerin, Türkiye mimarlık ortamına uluslararası yarışmalar bağlamında etkilerine kısaca değinilerek dördüncü bölüm oluşturulmuştur. Beşinci bölümde özellikle uluslararası yarışmalar ile gündeme gelen yabancı mimarlar hakkında genel görüşlere yer verilerek, yabancı mimarın mimariye katkısına, Türkiye'den ve dünyadan örneklerle değinilmiştir. Sonuç bölümünde ise Türkiye'de düzenlenen mimarlık yarışmalarının içerikleri ve sonuçlarının Türkiye mimarlık ortamına etkilerinin değerlendirmesiyle çalışma sonuçlanmıştır.
-
Öge1980 Sonrası İstanbul Mimarlığında Kitsch Olgusu(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Türk, Demet ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, 1980 sonrasında İstanbul mimarlığında kentsel çevreyi olumsuz yönde etkileyen kitsch binaların ortaya çıkmasına neden olan sosyo-kültürel yapıda ve mimarlık anlayışında gerçekleşen değişimler ele alınmıştır. Sonuç olarak, kitsch kavramı için yapılan tanımlara denk düştüğü varsayılan örneklerle de çalışma desteklenmiştir. Kitsch kavramının tanımı çok zor olmasına rağmen kitsch özellikleri taşıyan bir nesne ya da bir mimarlık ürünü ile karşılaşılınca bunu kitsch diye niteleyebilmek oldukça kolaydır. Bu kavramın tanımını yapabilmek için öncelikle kavrama estetik ve ahlaksal daha sonra da sosyo-kültürel açıdan yaklaşılmaktadır. Kitsch uygulamalar için zemin hazırlayan modern sonrası mimarlık ortamında, modern mimarlığa getirilen, eleştiriler, bu dönemde öne çıkan kavramlar ve belirginleşen yaklaşımlar değerlendirilmiştir. Son bölümde de mimarlık ortamındaki değişimlerin kitsch’e dönüştüğü dört farklı işleve sahip mimarlık ürünü ele alınmıştır. Sonuç olarak belli bir seviyede görgü ve estetik bilgisi olmayan, gösterişe, abartıya, süse düşkün, eğitim düzeyi sınırlı olan tasarımcılar ve kullanıcıların biraraya gelmesiyle kitsch ortaya çıkmaktadır. 1980 sonrasında özellikle bu tip binaların çoğalması ile kentsel doku büyük oranda zarar görmekte, maddi ya da manevi kaynaklar boş süsler adına tüketilmektedir.
-
ÖgeArchıgram: Tekno-topya(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özkuş, Bora Yasin ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu tez, teknoloji üzerine kurulmuş bir geleceğin, eğlenceli ve popüler temsili olarak 1960’lı yılların avantgard mimarlığında yerini almış olan Archigram üzerine bir çalışmadır. Archigram grubu ve Archigram dergisi, modern mimarlığın kalıplaşmış anlayışına tepki olarak doğmuş ve teknoloji-enformasyon bazlı gelecek mimarisinin simgesi haline gelmiştir. Tez kapsamında 1961 yılında İngiltere’de altı genç mimarın -Warren Chalk, Peter Cook, Dennis Crompton, David Greene, Ron Herron ve Michael Webb’in- bir araya gelerek oluşturdukları Archigram’ın kısa hayat öyküsü anlatılmaya çalışılmıştır. 2002 yılında “Royal Institute of British Architects”in büyük ödülüne layık görülen Archigram grubu 1961-1974 yılları arasında yüzün üzerinde projeye imza atmıştır. Ancak bu projelerin neredeyse tamamı gerçekleşmemiş; görselleri de kendileri kadar ilginç, ütopik fikirlerdi. Tez içerisinde özellikle altmışlı yıllarda tüm dünyayı saran bilimsel ve toplumsal gelişmelerin Archigram mimarlığına etkileri, Archigam’ın Reyner Banham, Cedric Price, Team X, Smithson’lar ve onların ortaya koyduğu fikirlerle olan ilişkileri tartışılmaktadır. Ayrıca tezde popüler kültür, tüketim kültürü, kitlesel araçlar ve gündelik yaşam gibi konulara ilgi duyan Archigram üyelerini etkilemiş İngiliz Pop-Art’ı ve Independent Group (IG) üzerine durulmaktadır. Aynı zamanda Archigram’ın beraberinde ortaya çıkan Clip-Kit, Megascope gibi yeraltı magazinleri; Superstudio ve Archizoom gibi eşzamanlı sanat ve mimarlık oluşumları da dönemin genel çerçevesini çizmekte kaynak olarak kullanılmıştır. Archigram üyeleri çizgi roman görselliğini, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle birleştirmiştir: “Megastrüktür”lerden araç kitlerine birçok ölçekte yeni dünyalar tasarlamışlardır. Bu bağlamda Archigram projelerinin herbiri teknolojik ütopya (tekno-topya) modeli olarak değerlendirilmiştir.
-
ÖgeBeden ve mekan bauhaus tiyatro çalışmalarının mimarlık eğitimi açısından değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2001) Teksöz, Didem ; Akın, Günkut ; 101394 ; Mimarlık TarihiBu çalışmada, kökleri eskilere giden işlevselcilik düşüncesinin ve yoğun plastik sanatlar eğitiminin dışında, Bauhaus okulunda tiyatro çalışmalarının yoğun bir yer tutmasından yola çıkılarak, Bauhaus tiyatrosuna ilişkin yazılı ve görsel verileri değerlendirilmiş, sözkonusu okulda tiyatro çalışmalarının nasıl bir işlev taşıdığının irdelenmiştir. Bir mimarlık okulu olarak kurulan Bauhaus'ta görev alan bir çok eğitmen tiyatro ve tiyatro binasının, gelişen dünyanın sundukları ile insanoğlunu etkilemede, onunla iletişim kurmada yeni ve önemli bir yeri olacağı düşüncesi ile farklı yöntemler kullanarak tiyatro ile ilgili sorunlarla ilgilenmişlerdir. Oskar Schlemmer tarafından yürütülen tiyatro atölyesi, kostüm, maske ve koreograf! tasarımına ilişkin ürünlerin ötesinde, bedenin mekan içindeki devinimini esas alan ve hem ampirik, hem de deneyimsel algıyı hesaba katarak, mekan duyarlılığını oluşturmaya çalışan bir işlev taşırlar. Modern mimarlık eğitiminde günümüze kadar süren yoğun izler bırakmış olan Bauhaus modelinde tiyatro çalışmalarının taşıdığı önem, özellikle Türkiye'de yeterince göz önünde bulundurulmamıştır. Ancak gerek tasarımda, gerekse mimarlık eğitiminde bedensel duyarlılığın giderek daha fazla gündeme geldiği günümüzde Bauhaus deneyinin tekrar gözden geçirilmesi, her iki alanda da yeni açılımlar getirmeye adaydır. Çünkü tıpkı "Bau" (yapının) konseptinde olduğu gibi sahnede de, birçok kuvvetin bir arada çalıştığı orkestral bir bütünlük kurmak gerekir. Tiyatro sahnesinde sanal bir dünya inşaa edilir. Elde edilen bilgiler ışığında, Bauhaus tiyatro atölyesinde gerçekleştirilmiş olan deneysel çalışmaların, günümüz mimarlık eğitimine yönelen öneriler geliştinilmesinde etkin rol oynayabileceği anlaşılmıştır.
-
ÖgeBulgaristan'da Deliorman Bölgesi Ndeki Babai Ve Bektaşi Tekkeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Acar, Damla (sezer) ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmanın amacı Bulgaristan ın kuzeydoğusunda yer alan Deliorman bölgesindeki Babai ve Bektaşi tekkelerinin incelenmesidir. XIII. Yüzyıldan sonra İslam inancından etkilenen heterodoks grupların, Anadolu dan Balkanlar a göç etmesi ile Deliorman bölgesinde tekke yapılarının inşa edildiği görülmektedir. Osmanlı Devleti döneminde varlığını sürdüren Bektaşi ve Babai tekkelerinden, günümüze kalan Akyazılı Sultan tekkesi, Demir Baba tekkesi, Kızana tekkesi, Softa Baba tekkesi, Musa Baba tekkesi ve Denizlerli Ali Baba tekkesinin tarihçeleri ve mimari özelliklerine bu çalışmada yer verilmiştir. Ayrıca, bugün artık ayakta olmayan Mustafa Kanaat Baba tekkesi de incelenen tekkeler arasındadır. Deliorman da yaşayan Babai ve Bektaşi nüfusu bu tekkeleri günümüzde de sıklıkla ziyaret etmekte ve tekke alanlarında ibadetlerini yapmaktadır. Bölgeye yapılan ziyaretler esnasında tekke röleveleri alınmış ve binaların plan, kesit ya da görünüş krokileri çizilmiştir.
-
ÖgeErken Cumhuriyet Döneminde G.s.a. Ve İ.t.ü Mimarlık Bölümleri’nde Yabancı Mimarlar (görevin İdari Ve Mali Çerçevesi)(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Arık, Beritan Fırat ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümleri’nde eğitmen olarak çalışmış yabancı uzmanların çalışma koşulları, görevlerinin idari ve mali çerçevesi incelenmiştir. Uzmanların göreve getirilişlerindeki kriterler ve ilişkiler açıklanmış, yapmış oldukları sözleşmeler ve aldıkları ücretler araştırılmıştır. Araştırma sırasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzmanlarla tek tip sözleşme yapmaya gayret ettiği görülmüştür. Ücretler uzmanların eğitim işlerine ayıracakları gün sayısına ya da verecekleri ders saatine göre belirlenmektedir. Eğitim görevlerine karşılık aldıkları ücretler karşılaştırılırken bu veriler dikkate alınmıştır. Akademi ve Teknik Üniversite dışında yapmış oldukları projelerde uzmanların alacakları ücretler proje maliyetleri üzerinden hesaplanmaktadır. Mimarlar projelerde belirli bir yüzde ile çalışmaktadırlar. Bu yüzdeler ise projeye ve mimara göre değişmektedir. Mimarlık ücretlerinin maliyet üzerinden hesaplanması ise karşılaştırma yapmanın önünde engeller oluşturmaktadır. Dönem içerisinde uygulanmış farklı ekonomi politikalarının, dünya ekonomik bunalımının ve çeşitli imkansızlıkların üretim miktarları üzerinde yaratmış olduğu etkilerin fiyatlara yansımasından dolayı maliyetler büyük farklılıklar göstermektedir. Türk ve yabancı uzmanların mimarlık ücreti oranlarında fark olmamasına rağmen, eğitim görevlerindeki ücretleri arasında büyük farklar oluşmaktadır.
-
ÖgeGeç Osmanlı Ve Erken Cumhuriyet Dönemlerinde Mimarlık Tarihi İlgisi Ve Türk Eksenli Milliyetçilik (1873-1930)(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-11-11) Cephanecigil, Vesile Gül ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureOsmanlı’da bilinebilen ilk mimarlık tarihi metni olan Usul-i Mimari-i Osmani’nin yayınlandığı 1873 senesi ile Türkiye’deki tarih yazımında radikal bir kopuşu temsil eden Türk Tarih Tezinin ortaya çıktığı 1930 yılı arasındaki dönem Geç Osmanlı/Erken Cumhuriyet dönemi Türkiyesi için mimarlık tarihinin erken evresini oluşturur. Bu dönemin söz konusu coğrafyada ulus-devletin kuruluş süreciyle çakıştığı da göz önünde bulundurularak tezde, mimarlık tarihi ile ilgili bir grup milliyetçi, bilimsel ve eski eser sevenler cemiyetinin faaliyetleri ile Celal Esad (Arseven), Mübarek Galib (Eldem), Hüsnü (Tengüz), Ahmed Refik (Altınay), Hamdullah Subhi (Tanrıöver) ve Hüseyin Avni gibi yazarlar ve bunların metinleri incelenmiş ve bu dönemde ortaya çıkan mimarlık tarihi ilgisinin Türk eksenli milliyetçilikle olan ilişkisi irdelenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeGlobal Bir Kentin Kuruluşu: Astana(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Demirkol, Umut Osman ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Kazakistan’ın yeni başkenti Astana’nın, başkent oluşuyla beraber geçirdiği kentsel değişim süreci ele alınmıştır. Dünyanın bir çok diğer kentini olduğu gibi, Astana’yı da, 1970’li yıllardan itibaren yaşanan, ekonomik globalleşme süreci biçimlendirmektedir. Bu çalışmada bu süreç örneklerle tarif edilmiştir. Astana’nın değişim öncesi durumunu belirlemiş olan SSCB dönemi kent ve mimarlığı irdelenmiştir. Bu dönemin kentte işlev alanları net belirlenmesi ve konut standardizasyonuyla tanımlanan bir anlayışı olduğu görülmüştür. Astana’nın başkent olmasıyla beraber yaşadığı değişim detaylı bir şekilde ele alınmış ve bu değişimin, global ekonomi ağına girme çabası veren diğer bazı kentlerle benzerlikleri vurgulanmıştır. Çalışma, Astana’da yaşayan insanların, söz konusu değişimi nasıl algıladıklarını sorgulayan bir anket çalışmasıyla desteklenmiştir.
-
ÖgeIustinianus Ayasofyası üzerine bir anlam araştırması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Polatkan, Aydın H. ; Akın, Günkut ; 66589 ; Mimarlık TarihiIustinianus Ayasofyası Üzerine Bir Anlam Araştırması” adını taşıyan bu çalışma altı ana bölüm içerisinde ele alınmıştır.Tezin giriş bölümünü oluşturan birinci bölümde Panofsky’nin anlam araştırması yöntemi hakkında bilgi verilmiş ve tezin yazılmasında uygulanan yöntem açıklanmıştır. Bu bölümde söz konusu çalışmanın gerekliliği ve sınırlan belirtilmiş ve yararlanılan kaynaklar hakkında da bilgi verilmiştir.İkinci bölümde, Ayasofya çevresine ait veriler ele alınmıştır. Ayasofya bölgesinin de bir parçası olduğu birinci tepe ve çevresinin, antik Bizantion kentinin kuruluşundan bu yana sahip olduğu niteliklerin saptanmasına çalışılmıştır. Aynca, Constantinus döneminde inşa edilen Constantinopolis kenti, kent planı özellikleri, öenmli yapılan ve anıtlan ile ele alınmaktadır. Söz konusu yerleşimlere ait arkeolojik verilerin çok az olması nedeni ile yazılı kaynaklan yorumlayan araştırmacıların saptamalan bu konuda esas olarak kabul edilmiştir. Üçüncü bölümde, Iustinianus Ayasofyası’nın arazisi üzerinde Constantinus döneminde inşa edilen ilk Ayasofya öncelikle ele alınmıştır. Bu yapıya ait sınırlı sayıda yazdı kaynak ve arkeolojik verileri yorumlayan araştırmacılann eserleri ve Ayasofya arazisi üzerinde Constantinus’dan önce var olan mimari yapılar üzerine araştırmacıların ortaya koyduklan esaslar incelenmiştir. Iustinianus Ayasofyası’na ait yazdı kaynaklann verileri, bugünü yapının mimari nitelikleri üçüncü bölümün devamında beş alt başlıkta incelenmiştir. Bugünkü yapının, inşa edildiği tarihten bu yana geçirdiği değişikliklerin izlerini üzerinde taşıması yüzünden, yapının Iustinianus döneminde sahip olmuş olması gereken nitelikler üzerine saptamalar yapan araştırmacılann yorumlan esas kabul edilmiştir.Dördüncü bölüm, Ayasofya çevresi, Ayasofya bölgesndeki mimari faaliyetlerin yorumlanacağı esas olarak Doğu Roma geleneğindeki İmparatorluk İdeolojisi’nin yapının mimari özellikleri üzerinde nasıl şekillendiğini konu edinmektedir. Öncelikle söz konusu ideolojinin Doğu Roma’mn politik, toplumsal tarihinde nasıl ortaya çıktığı incelenmiş sonrasında ise Ayasofya ve çevresindeki mimari şekilleniş buna göre ele alınmıştır. Beşinci bölümde, Ayasofya’nın mimari şekillenişinde, Kutsal Kitap’ta anlatılan Süleyman Tapınağı’na ait göndermeler konu edilmektedir. Bu durum, aynı biçimde başka yapılarda ortaya çıkan Tapmak atıflarının izinde değerlendirilmektedir. Altıncı bölüm sonuç bölümü olup, dördüncü ve beşinci bölümlerde yapılan yorumların paralelliği konu edilmektedir.
-
Ögeİstanbul “imar”ı:1956-1960(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Doğusan, Gül Neşe ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture‘İstanbul “İmar”ı: 1956-1960” konulu bu tez çalışmasında, 20. yüzyıl tarihinde sıklıkla karşılaşılan radikal kent uygulamalarından İstanbul örneği incelenecektir. Bu kapsamda teze, Batı’da yapılan kent düzenleme uygulamalarına ve üretilen kent tasarımı toerilerine kısaca değinilerek başlanmıştır. Bu bölümde, Eugeune Haussmann’ın Paris’te yaptığı uygulamalara, Camilio Sitte’nin ‘Güzel Kent’ kavramına, Otto Wagner’in ‘Büyük Kent’ kavramına ve CIAM toplantılarına değinilmiştir. Bir sonraki bölümde, Cumhuriyet Türkiyesi’ndeki kent planlama çabalarının ve düşüncesinin erken dönemi incelenmiştir. Bu inceleme kapsamında, Arkitekt dergileri kaynak olarak kullanılmıştır. Bu bölümde ayrıca, İstanbul’un yeniden düzenlenebilmesi için hazırlanmış imar raporları da ele alınmıştır. Bir sonraki bölüme, 1950-1956 yılları arasında (Prost sonrası dönemde) İstanbul için ‘Müşavirler Heyeti’nce hazırlanmış imar raporları ele alınarak başlanmıştır. Sonrasında ise 1956-1960 yılları arasında İstanbul’daki kentsel yenileme çalışmaları irdelenmiştir. İstanbul Bölgesi ve Beyoğlu Bölgesi olmak üzere iki başlık altında incelenen bu bölümde, Yeni Sabah gazetesinde yayınlanmış haberler ve makaleler de kullanılmıştır. Bölümde, Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs 1960 tarihine kadar gelinmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise, 1960 sonrasında 1956-1960 yıllarında yapılan imar çalışmalarına yönelik eleştiriler ele alınmıştır. ‘İstanbul İmar Hareketleri Tetkik Komisyonu’nun raporu ve ‘Yassıada İstimlak Duruşmaları’nın incelendiği bölümde son olarak Turgut Cansever ve Doğan Kuban’ın görüşlerine yer verilmiştir.
-
ÖgeMimarlık yapıtı ve sanat yapıtı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Arifoğlu, Rıdvan ; Akın, Günkut ; 101089 ; Mimarlık TarihiMimarlık yapıtını sanat yapıtı olarak kabul edip etmeyeceğimiz, kabul ediyorsak da neyin sanat yapıtı olduğu konusundaki ikilemler bizi yeni bir kavramsal irdelemeye zorlamaktadır. Bu irdeleme, kavramlarını daha çok şiirin de sorunu olan alanlardan almaktadır. Bu alanların sınırlarının belirlenmesi, kavramların birbiriyle olan akrabalık dereceleri çok kesin hatlarla verilmemiştir. Bu akrabalıkların her sanat / mimarlık yapıtı araştırmasında değişebileceği kabulünden yola çıkılmıştır. Sanat yapıtının çağımızdaki durumunun ne olduğu konusundaki yorumlar, özellikle Umberto Eco'nun konumlandırmaları, bizi sanat yapıtının ne olduğu konusunda kesin yargılara varmadan önce uyarır niteliktedir. Bu uyanlar, yalnızca estetiğin ve dilbilimin kavramlarıyla yola çıkılamayacağım bize duyurmaktadır. Eco bize sanat yapıtı kavramından adeta uzaklaşmamız gerektiğini, kavramları kullanmadan önce sanat yapıtı diye ortaya konan şeyin aslında bir ideal, bir oluşum olduğunu söylemektedir. Açık sanat yapıtı öyle bir oluşumdur ki, bu oluşum kavramların potansiyel birşeyin üzerinde denenmesiyle bulunmakta, bulunamasa da sezgisel bir bilgi olarak önümüze gelmektedir. Kavramlarla o şeyi deneye deneye sanat yapıtı düzeyine çıkarabiliriz ya da çıkaramayız. O şeyde bir potansiyel yoksa zaten kavramlar yorumlamada birbirinin içine geçmede isteksiz davranacak, daha çok bağımsız birer parça olarak kalacaklardır. Bu parçalar arasındaki mantık yerli yerine oturtulursa yapıt, sanat yapıtı değerinden uzaklaşmış olacaktır. Sanat yapıtının kökeniyle ilgili Heidegger'in araştırmaları bize yapıtın potansiyeliyle ilgili bir ipucu verecekten Seyrek bulunan şey ile sanat yapıtı arasındaki yolda giderek yorumun bizi öznel sapmalara kaydırmaması için köken olarak yapıtın nerden gelip sanat gibi bir oluşuma kendini nasıl bıraktığıyla ilgili, özellikle alegori ve simge kavramları ele alınmıştır. Potansiyel yapıtın imgenin hangi türünü ne oranda barındırdığı ilk başta bizi önemli bir ikileme götürebilir, çünkü yapıt, bizim algılayamayacağımız ölçüde geniş bir çağrışımla imgesini kurmuş olabilir, hatta tek bir imge olarak da ayakta durabilir. İmge bundan dolayı yapıt içindeki (söz) sanatlar(ı) ve oyunlarla bir bütün olarak, bunlarla ilişki içinde düşünülmelidir. İmgenin tek başına yapıtı boğduğu varsayılamaz, ayrıca yapıtı boğmakla da Enis Batur'un ortaya koyduğu şekilde şiire (sanat yapıtına) gidilebilir. Sorun inandırıcılıktır. Öyle bir yapıt olur ki bize boğulurken bazı sırları açıklar ve biz bunların heyecanıyla ölmüş bir yapıtı (belki de sanatın kendisi olarak) sanat yapıtına yeğleriz. Bu, bir şairin şiiri ciddiye almadığını (Can Yücel), şiiri sevmediğini (Melih Cevdet Anday), şair bile olmadığını (Ece Ayhan) söylerken ki inandırıcılığa, bize yüklediği heyecana benzetilebilir: 20. Yüzyılın sanat ortamı böyle sözleri kolay kolay kabul edecek durumda değildir, çünkü bilinç kendini, böyle sözlerin çok sanatçı tarafından söylenmesiyle eskitmiştir. Bunları söylemek, inandırıcı olabilmek için bir "katİa'*yı şart koşar. Örneğin bu üç. şair bu sözleri altmışlı yaşlarında söylemişler ve inandırıcı olabilmişlerdir. Yapıt VI boğulsun ya da boğulmasın, imgenin yapıtı dönüştürmedeki rolünün ne olduğu üzerinde daha fazla durulmalıdır. İmgenin yapıtın bütünü ve sanatçının tavrıyla ilişkisi daha sağlam temellerde sorgulanmalıdır. Mimarlık yapıtında mekan oluşturmada imgenin rolü irdelenirken, şiirde çarpıcı imgelerin altına ve üstüne yazılan dizelerle şiiri "yapamayacağı", ya da hiçbir imge patlaması yok diye yapıtı mimarlık ve sanat yapıtı olarak kabul etmemenin tehlikeli olduğu düşüncesinden yola çıkılmıştır. İmgeye, özellikle çok kullanılan bazı söz sanatları da eklenmiştir. Söz sanatları dökümü verilirken, bunların içinden gerekenler yorumda kullanılabilir, çünkü her yapıtta farklı sanatlar ortaya çıkabilir. Bunların hiçbiri kullanılmadan yapıtın yalnızca edası - varsa - üzerinde durulabilir. Yapıtın hangi öğelerle mutlaklığı iddia ettiği, reddettiği, ya da gerçekten mutlak bir yapı olup sustuğu olgusu önemlidir. Susan yapıtın üzerine ne söyleyeceğiz? Mutlaklığın iddia edilebilecek bir şey olup olmadığıyla ilgili kaygan tartışma zemini bizi mimarlık yapıtını araştırmada nereye götürebileceği, yine yapıtın potansiyeline bağlıdır. İddianın nasıl gerçekleştiği, yapıtın yaptırımcı dilinin nasıl örtbas edildiği, kendini nasıl yumuşattığı da ayrıca önemlidir. Mutlak'm önünde nasıl oluyor da konuşabiliyoruz? Bu soruya verilebilecek yanıtta dilin yardımı gerekmektedir. Kapı çalındığında sesini bildiğimiz bir tanıdığın "Kim o?" diye sorduğumuzda "ben'im.." demesi gibi bir susku sınırı oluşmaktadır. Buradaki "ben" kimdir? Mimarlık yapıtını yorumlamada tek yapılan aslında bu soruyu yanıtlamaktır.
-
ÖgeMimarlıkta Eleştirel Bölgeselcilik Ve Turgut Cansever(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Demirgüç, Ufuk ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureCansever’in mimarlığının kaynağı, ait olduğu toplumun kültürünü, geleneklerini ve değerlerini barındırır. Gelenek, Cansever için sadece biçimsel verileri sağlayan bir araç olmaktan fazlası olup, geleneği, kendisini oluşturan öz, kültürel içerik, inanç sistemi ve tarihsel deneyimden hareket ederek gelecek için çözüm geliştirmek üzere ele alır. Her binasında yapının işlevi, tekniği, çevre, ait olduğu kültür ve toplumla ilişkisi ontolojik açıdan sorgulanır. Tezde izlenen yol Tzonis, Lefaivre ve Frampton’ın kuramsallaştırdıkları Eleştirel Bölgeselcilik temelinde ilerlemekte ve Turgut Cansever mimarlığına bu yaklaşım çerçevesinde bakılmaktadır. Cansever’in 1950’li yıllarda mimarlık faaliyetine başladığı düşünülürse, onun Türk mimarlık tarihi içindeki konumunu incelemek üzere Türkiye’deki mimarlık tartışmaları ve mimarlık üretimi de incelenmekte ve Cansever’in mimarlığı bu çerçevede de değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Tezin ilk bölümünde bölgeselci mimarlıkların tarihi ve 1980’lerde tanımlanan Eleştirel Bölgeselcilik açıklanmaya çalışılmış, kuramcıları Tzonis, Lefaivre ve Frampton’ın metinleri incelenmiştir. İkinci bölümde Türkiye’deki bölgeselci yaklaşımlar araştırılmıştır. Erken Cumhuriyet döneminden itibaren Türkiye’deki mimarlık gündeminin ana kavramları olan kimlik, modernlik ve ulusallık ele alınmış ve 1950 sonrasının mimarlık faaliyetleri içerisindeki bölgeselci yaklaşımlar incelenmiştir. Üçüncü bölümde, Cansever’in mimarlık hakkındaki düşüncelerine yer verilmiş ve Turgut Cansever’in mimarlığı, seçilen örnekler üzerinden eleştirel bölgeselcilik bağlamında ve kendi görüşleri ile karşılaştırılarak incelenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeModern Mimarlık” In Temellendirilmesi Problemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-31) Serim, Mehtap ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureMimarlık her ne kadar barınma işlevinin karşılayıcısı olarak bir ayağını hayata bassa da onun sanatsal yanı ve 19. yüzyıl ile özerk bir disiplin olmak için attığı adımlar mimarlık için de soyut düzlemde üretilen gerekçeleri gerekli kılmıştır. Bu çalışma ile 19. yüzyıldan günümüze mimarlığı meşrulaştırmada kullanılan gerekçelere ve onların çoğalarak neredeyse yok olmalarına kadar varacak olan sürece yaklaşılmaya çalışılacaktır. İkinci bölümle varolmak için geçerli bir gerekçesi kalmayan bir yapı parçacığı olarak “süsleme”nin, mimari üründen dışlanması üzerinde durulmaktadır. Süslemenin de ötesinde biçimin öze ulaşmada bir engel olarak değerlendirilmesinin ve mimari biçimin üstesinden gelinmesi gereken bir kabuk olarak yorumlanmasının çıkış noktalarına değinilmektedir. Üçüncü bölümle gerekçeleri çok iyi kullanan aynı zamanda da dönüştürebilen bir isim olarak Le Corbusier’nin çalışmaları üzerinde durularak, gerekçelendirmenin kanıksandığı ve neredeyse kaçınılmaz olarak görüldüğü bir dönem olarak Modern Mimarlık’ın anlayış biçimi ele alınmaya çalışılmaktadır. Son bölümle postmodern mimarlığın yeni temel arayışlarından bahsedilmektedir. Postmodern mimarlık modern mimarlığın gerekçelerini tersine çevirerek ve çoğaltarak kendisi için yeni bir zemin tesis etmeye çalışır. Ancak her yeni gerekçenin eskisi ile aynı akıbete sahip olacağını akılda tutarak, temellendirmenin gereksizliğini de ifade etmiş olur. Bu durum mimarlık da dahil epistemolojik dizgelerle oluşturulmuş birçok bilgi alanın sonu olarak değerlendirilebilir.
-
ÖgeBir Modernleşme Pratiği Olarak Kooperatifçilik Ve Bahçeli Konut Yerleşimleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-05-27) Alexander, Gül Neşe Doğusan ; Akın, Günkut ; 10000315 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureTürkiye’de ilk konut kooperatifi 1934 yılında Ankara’da kurulmuştur. Bu kooperatif tarafından inşa ettirilen Bahçelievler konut yerleşimi devlet kurumları tarafından desteklenen özel girişimdir. Bu yaklaşım Türkiye’deki toplu konut üretimi için en yaygın şekilde kullanılan model olmuştur. Bu çalışma kapsamında Türkiye’deki kooperatif yerleşimlerinin 1934-1960 yılları arasını kapsayan tarihi ele alınmaktadır. Kooperatifler, korporatist ekonomi politikalarının araçlarından birisidir. Korporatist bir ekonomi programını benimseyen Erken Cumhuriyet dönemi bürokratları kooperatifleri kendilerine ekonomik artı değer oluşturabilmek amacıyla kullanmıştır. Konut kooperatifleri de kendisine böylesi bir ekonomik sistem içinde yer bulmuştur. Çalışma kapsamında ele alınan dönemde kooperatifler bahçeli tek aile evlerinden oluşan yerleşimler inşa etmiştir. Lüks konut olarak ele alınabilecek bu yerleşimlerin devlet destekli kooperatifler tarafından inşası ise Türk orta sınıfının konut sahibi edindirilmesinde yaygın bir şekilde kullanılan yöntem olmuştur. Batı’da çoğunlukla düşük gelir seviyesine sahip kesimlerin konut ihtiyacını karşılamak üzere kullanılan kooperatiflerin, Türkiye’de orta sınıflara yönelik olarak üretim yapması beraberinde ucuz konut tartışmalarını da getirmiştir. Ancak ucuz konut sunumuna dair üretilen fikirler ve kooperatiflerin işleyişine yönelik eleştiriler üretim sürecine yansıyamamıştır. Toplumun kendi başına ev saihibi olma imkanına sahip olamayan kesimlerine sistemli bir şekilde konut sunumu yapılmamıştır. Zamanla kooperatifler üyelerinin konut üzerinden yatırım yaptıkları ve artı değer ürettikleri bir sistemin parçası haline gelmiştir. Böylesi bir yaklaşımın sonucu olarak ise kooperatif yerleşimleri kentsel gelişime artı değer üretecek bir şekilde katılamamış, arsa spekülasyonunun bir parçasına dönüşmüştür. Bir yatırım aracı olarak görülen kooperatif konutları, 1965 yılında Kat Mülkiyeti Kanunu’nun çıkması sonrasında tek tek yıkılmış ve yerlerine apartmanlar inşa edilmiştir.
-
ÖgeSeyfi Arkan Mimarlığında Biçimin Çoğul Kaynakları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Sayı, Öznur ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada Cumhuriyet Dönemi Türkiye mimarlığında gerçekleştirmiş olduğu projeler bağlamında önemli bir yeri olan Seyfi Arkan ve mimarlığının kapsamlı bir okumasını yapmak ve onun çoğulcu dilini ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Arkan, Türkiye’de köklü değişimlerin yaşandığı ve yeni bir rejimin başa geçtiği bir dönemde mimari ürünler vermiştir. İdeolojik ve pragmatik nedenlerle izlenecek yolun Batı çizgisi olduğu yönünde bir kararın alınmış olması, yüzleri modern mimarlığa çevirmiştir. Rasyonalist/pozitivist bağlamda benimsenen modern mimarlığın Avrupa’da geçirmiş olduğu kronolojik değişimin Türkiye’de yaşanmaması bir sorun olmuş ve daha çok bu hareketin biçimsel yanı ithal edilmiştir. Böyle bir söylemin varlığı, modern mimarlığın biçim dilinin açılımının aranmasını gerektirmiştir. Bu bağlamda yaygın ve pürist modern mimarlık tanımlarının dışına çıkılarak diğer modernlikler incelenmiştir. Böylelikle Avrupa’da doğan ve diğer coğrafyalara yayılan modern mimarlığın çoğulcu dili ortaya çıkarılmıştır. Bu da modern mimarlığın kaynakları üzerinden Seyfi Arkan mimarlığının biçim dilinin kapsamlı bir okumasını yapılmasını sağlamıştır. Arkan’ın Sanayi-i Nefise Mektebi’nda almış olduğu eğitimin yanısıra 1930-33 yılları arasında Berlin’de Polelzig’in öğrencisi olması ve yanında staj yapmış olması, geçirilen bu sürecin ne şekilde sonuçlar verdiğinin araştırılmasını gerektirmiştir. Arkan’ın Berlin’de bulunduğu dönem de dahil olmak üzere gerçekleşmiş ya da proje aşamasında kalmış olan yapıları üzerinden yapılan analizde, onun mimari biçim dilinin bir genelleme yapılamayacak kadar geniş bir yelpazeye sahip olduğu görülmektedir. Elde edilen bilgiler ışığında Arkan’ın biçim dilini doğrudan bir bireye, üsluba ya da modele bağlamanın doğru bir yaklaşım olmadığı farkedilmiştir. Bu da farklı kaynakların oluşturduğu çok katmanlı bir Arkan mimarlığından bahsetmemizi mümkün kılmaktadır.
-
ÖgeSinemada Görsel Deneyim Ve Mimarlık(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kale, Gül ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureSinema ve mimarlık ilişkisi özellikle son on yılda, üzerine çok düşünülen ve incelenen bir konu olmuştur. Bu alanda bir çok araştırma yapılmış olmasına rağmen genellikle irdelenen ise, filmlerde mimarlığın ve mimari çevrenin nasıl ele alındığıdır. Bu etkileşimin diğer tarafındaki bir duruş, mimarlığa sinema üzerinden bakarak, mimarlığın ve inşa edilmiş çevrenin oluşumunda ve deneyimlenmesinde filmlerin nasıl bir rolü olduğunu kavrayabilmemizi sağlar. Film imgeleri yaşadığımız zamandan geçmişe ve geleceğe bakabilmemizi ve eski zamanların imgeleriyle, bugün bunlara kendi yorumlarımızı katarak buluşabilmemizi sağlarlar. Film izlerken gözümüzün önünden akıp giden görüntüler yerlerini zihnimizde oluşan imgelerine ve yorumlarına bırakırlar. Mimarın belleğindeki imgeler, tasarım sırasında yapının zihninde canlandırılmasında etkili olurken, yapının içinde bulunacağı bağlama göre yorumlanırlar. 20. yüzyılın başından beri modern mimarların yeni çağın modern algılama biçimine göre tasarlanmış mekanlar yaratmaktaki radikal girişimleri, ışığın kullanılmasındaki yaratıcı fikirleri ve hareketin getireceği farklı boyutların mekanın deneyimlenmesinde insanlara sunacağı olanakların farkında olmaları, avangard mimarların ve film yönetmenlerinin bir araya gelmesine yardımcı oldu. Bu etkileşim bir çok şairin, ressamın, mimarın, müzisyenin ve film yönetmeninin ortak çalışmalarıyla sonuçlandı. Sinema ve mimarlık etkileşimini en güçlü şekilde hissettiğimiz an, onların yaşam durumlarına dair imgeleri açığa çıkardıkları zamandır. Bir film izlerken duyumsadıklarımız veya bir mekanı deneyimlerken hissettiklerimiz daha sonra belleğimizde canlanırken gözümüzün önünde beliren imgeler, yaşadığımız an üzerinde izlerini bırakmış olan varoluş mekanlarına dair olanlardır. Bu tezde, sinema ve mimarlık etkileşimi, bu ilişkinin filmlerdeki ve mimari yapılardaki yansımaları üzerinden yorumlanmıştır.
-
ÖgeBir Sömürge Modernleşme Örneği Olarak Kıbrıs Ta Kent Ve Mimarlık (1878-1960)(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-07-25) Tozan, Asu ; Akın, Günkut ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, yüzyıllar boyunca Kıbrıs’ın kaderi haline gelmiş dış güçler tarafından idare edilme süreçlerinden sonuncusu olan İngiliz döneminde yaşanmış olan modernleşme örneği ele alınmıştır. Kıbrıs’ın koloni geçmişi “sömürge tipi bir koloni” ile stratejik bir “denizcilik üssü” arasında konumlandırılabilir. Kıbrıs kolonyalizmin emperyalist aşamasının başlarında ele geçirilmiş ve II. Dünya Savaşı sonrasında bir süre daha sömürge statüsünü sürdürmüştür (1878-1960). Bu dönem modernleşme sürecine geç katılmış ülkelerin bu yöndeki en temel atılımlarını gerçekleştirdikleri bir zaman dilimini kapsar. Döneme ait veriler tarafsızca sergilenmiş, sömürge sürecinin kent ve mimarlık alanında nasıl bir işleyişe sahip olduğu somut bir düzlemde anlaşılmaya çalışılmıştır. Eğitimin örgütlenmesi ve yaygınlaştırılması, kara- ve demir- yollarıyla Ada’nın büyük bölümünün ulaşılabilirliğinin sağlanması, limanların geliştirilmesiyle dış bağlantıların güçlendirilmesi ve ticaretin kolaylaştırılması, şehirlerde olduğu gibi kırsal yerleşmelerde de altyapı projelerinin hayata geçirilmesi, tarım ve hayvancılıkta üretimi arttırıcı girişimlerde bulunulması, uzun vadeli gelecek perspektifiyle hazırlanan yasa ve yönetmelikler başlıca çalışmalardır. Kıbrıs’taki modernleşmeye dair bulgular, sürecin iki faktör yardımıyla gerçekleştiğini göstermektedir. Bunlar ülke içi şartlar bütünü ve Britanya Krallığı’na bağlı tutumlar olarak tanımlanmıştır. Erken dönemde Krallığa bağlı yöneticilerin tutumu baskın olurken, Yoğun Uygulama Dönemi’nde ülke içi şartları oluşturan toplumun müdahaleleri ortaya çıkmıştır. Son dönem ise iki faktörün birbiri üstünde baskın olma girişimlerine bağlı sancıların yaşanmasıyla geçmiştir. Ülkedeki durum Erken Dönem’dekinin tersine döndüğünde ise sömürge idaresi sonlanmıştır.
-
ÖgeŞişli İlçesi'nde Art Deco Üslubuna İlişkin Cephe Düzenlemeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Baykara, H. Canset ; Akın, Günkut ; 46395 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Şişli İlçesinde Art Deco üslubunu yansıtan yapılar saptanmaya ve incelenmeye çalışılmıştır. Zaman içinde yeniden yapılanma ile yok olmaya başlayan bir dönemi simgelemesi açısında büyük önem taşıyan yapılar hakkında elde veri kalması için bu çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur. Giriş niteliği taşıyan ilk bölümde üslubun en çok görüldüğü semtler, seçilme nedenleri, alana getirilen sınırlamalar, örneklerin incelenmesi sırasında cephe düzenlemeleri ve demir işçiliğinin dikkate alındığı belirtilmiştir. İkinci bölümde, Art Deco'nun Batı Dünyasında ortaya çıkış nedenleri, tarih sınırlan, akımın isminin nereden türetildiği, hangi akımlardan etkilendiği, Fransa dışında hangi ülkelerde başarılı olduğu, üslubun karakteristik özellikleri anlatılmıştır. Üçüncü Bölümde, Art Deco döneminde Türkiye'de ve daha sonra da İstanbul'da ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullara bağlı olarak kentsel değişiklikler ve mimarlık mesleğine özgü değişiklikler ele alınmıştır. İstanbul Art Deco'sunun özellikleri üzerinde durulmuştur. Dördüncü Bölüm' de, araştırma bölgesi olarak seçilen Şişli ilçesinde yer alan Kurtuluş, Feriköy, Pangaltı, Osmanbey, Nişantaşı, Teşvikiye ve Şişli semtlerinin, tarihsel gelişimi anlatılmıştır. Şişli ilçesinin oluşmaya başlamasından itibaren hangi akslar üzeride geliştiği ve bu gelişmenin mimari etkileri anlatılmıştır. Gelişme sonucunda hangi alan sınırlarına ulaştığı belirtilmiştir. Beşinci Bölümde, saptanan örnekler çizilerek ve betimlenerek açıklanmıştır. Betimlemelerde yapının Art Deco üslubu ile ilgili kısımları haricinde genel yapısı ve biçim özellilkeri hakkında da bilgi verilmeye çalışılmış, üsluba uymayan kısımların hakkında da açıklamalar yapılmıştır. Bu bölümde ayrıca zaman içinde yapının özgünlüğünü bozan bilinçsiz ilaveler genel çizimden arındırılmaya çalışılarak binanın orijinal haline sadık kalınmaya çalışılmıştır. Altıncı Bölümde ise, binaların cephelerinde görülen karakteristik özellikler belirlenmiştir. Genel- bir yorum yapılarak binalarda rastlanan ortak özellikler sıralanmıştır. Ekler kısmında, genel anlamda Art Deco üslubuna uymayan binalarda rastlanan bu üsluba uygun kapılar da dikkate alınarak ayrıntılı çizimler verilmiştir.
-
ÖgeTaksim Meydanı, Talimhane Ve Ayazpaşa'da Art Deco Üslubunu Yansıtan Yapılar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Gülbahar, Işın ; Akın, Günkut ; 46182 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureÇalışma, Türkiye'de 1927-1940 yıllan arasında gündemde olan mimarlık ve dekoratif sanat üsluplarından Art Deco'nun etraflıca tanıtılması, Talimhane ve Ayazpaşa'da bu üslubu yansıtan mimarlık örneklerinin incelenmesi için yapılmıştır. Çalışmanın giriş kısmında üslubun tanıtımı yapılmış, yer ve tarih açısından sözkonusu sınırlar belirtilmiştir. İlk bölümde ise, önce Art Deco biçim dünyası genel olarak incelenmiş, üslubun karakteristik özellikleri üzerinde durulmuştur. Aynı bölümde Art Deco'nun biçimsel kaynaklan incelenmiş ve özellikle sözkonusu üslubun Art Nouveau'nın bir "ardılı" olduğu fikri vurgulanmıştır. 1.3.1. alt başlığı içinde ise Art Deco üslubunun dünyada yapılmış olan mimarlık örneklerinin nitelikleri konu edilmiştir ve çok sayıda ilginç yapı tanıtılmıştır. Verilen örneklerin bir kısmının resimleri de sunulurken, diğerleri betimlemelerle gözler önüne serilmiştir. Ayrıca birinci bölümde Art Deco Mimarlığı ile eşzamanlı olan mimarlık yaklaşımlarına ve sözkonusu üslubun diğer tasarım alanlarına değinilmiştir. İkinci bölümde, önce Art Deco üslubunun Türkiye'de gündemde olduğu yıllarda ülkenin geçirdiği ekonomik ve sosyal gelişmeler incelenmiş ve özellikle Art Deco'dan etkilenen kesime dikkat çekilmiştir. Daha sonra, Art Deco döneminde Türkiye'deki kültürel ve kentsel ortam değerlendirilmiştir. Genç Türkiye Cumhuriyeti'ndeki şehircilik gelişmeleri kısaca incelenmiş ve özellikle yeni yapılaşmaya başlayan bölgelere değinilmiştir. Çünkü bu "yeni" bölgeler, kaçınılmaz olarak Art Deco'nun da içinde bulunduğu "yeni" üsluplarla biçimlendirilmiş yapılarla donatılmışlardır. 2.4. alt başlığında ise sözkonusu dönemde Türkiye'deki mimarlık ortamı irdelenmiştir. Türkiye'de gerek yabancı, gerek yerli mimarlar tarafından benimsenip uygulanan mimarlık üslupları, özellikle de Uluslararası Mimarlık üslubu üzerinde durulmuştur. Burada aynca, Türkiye genelindeki Art Deco mimarlık örneklerine kısaca değinilmiştir. Yine bu bölümde, inceleme alanı içinde bulunan Taksim Meydanı, Talimhane ve Ayazpaşa Semtlerinin kentsel ve mimari özellikleri tanıtılmış ve Art Deco'nun bu bölge için önemi vurgulanmıştır. Üçüncü bölümde, sözkonusu üsluba bağlı otuzüç yapı, katalog numarası verilerek incelenmiştir. Yapıların daha çok cephesel özelliklerine değinilmiş ve yapıyı "Art Deco" yapan öğelere dikkat çekilmiştir. Çalışmanın sonunda, yapıların fotoğraflarının yanısıra görünüş çizimleri ve bazı kapı çizimleri de yer almaktadır. Yapı cephelerinin çizimlerinde genelde 1/100 ölçek; kapı çizimlerinde ise 1/20 ölçek kullanılmıştır. Sonuç bölümünde, Türkiye'de yer alan Art Deco üsluplu yapıların karakteristikleri ortaya konmuş ve yabancı örneklerle benzeştiği noktalara değinilmiştir.