FBE- İnşaat Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- İnşaat Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeSabit noktalı küre izdüşüm prensibi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1972) Duman, K. Naci ; Aykan, Faruk ; 2191 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringBu çalışmada "Sferografik izdüşüm" metotlarının yeni bir tipi incelenmiştir. "Sabit noktalı küre izdüşüm prensibi" adını ver diğimiz bu gösterme metodunda, uzayın her P noktası, merkezi bu P noktası olan ve uzayda, reel sabit bir O noktasından geçen kürenin, yatay durumda düşünülen reel, sabit bir II resim düzlemindeki "iz çemberi" ile gösterilmektedir. Bu metodun, diğer küre izdüşüm metotları ve sik- lografi ile önemli ve karakteristik farkı, uzayın nok taları ve bunların izdüşüm çemberleri arasında" "kar şılıklı olarak bire-bir bir bağıntı:"nın bulunmasıdır. Doğruların izdüşümleri olarak çemberler demetle ri ve düzlemlerin izdüşümleri olarak çemberler deste leri elde edilmiştir. Genel durumdaki doğrular ve düzlemlerin incelenmesi ile birlikte, izdüşüm siste mine göre özel durumlarda bulunan doğruları ve düz lemleri gösteren, çemberler demetleri ve destelerinin karakteristik özelikleri gözönüne alınmıştır. Nokta, doğru ve düzlem arasındaki durum bağıntı larının araştırılması ve "projektif temel şekillerin gösterilme" leri sistematik olarak incelenmiştir. Sistemin 0 sabit noktasını odak ve II resim düz lemini doğrultman düzlemi olarak kabul eden 0 dönel paraboloidi, uzay elemanlarının izdüşümleri için bir XII sınır yüzeyi olarak ortaya çıktığından, bu elemanla rın II ve O ya göre özel durumları yanında, 0 ye göre durumları da incelenmiştir, özellikle buradan 0 nin do§ru ve düzlemlerle kesişmesine ait problemler için kolay ve karakteristik çözümler elde edilmiştir. Ay rıca bu kesişmelerin sınır problemlerinden, 0 nin po- laritesiyle ilgili bir kuadratik iz prensibi olarak "özel parabolöidal bir 'iz prensibi" adını verdiğimiz "Parabolöi&al stereografik izdüşüm prensibi" ortaya çıkmıştır. Bunun yanında insidens yüzeyi 0 olan "Özel parabolöidal bir perspektivite" adını verdiğimiz, "Kuadratik bir noktalar bağıntısı" da elde edilmiştir. Nokta, doğru, düzlem hakkındaki temel-birleştirme, kesişme, diklik-baŞıntıları ve problemleriyle birlikte, özellikle "Doğrular sistemleri" ve bunlarla ilgili problemlerin küre izdüşümündeki gösterilme yolları sistematik şekilde incelenmiş ve açıklanmıştır. Birden fazla küre izdüşüm sistemleri arasındaki bağıntılar araştırılmış ve bu arada, bir taraf tan, bir uzay şeklinin iki küre izdüşümü yardımiyle elde edi len izdüşüm şekilleri arasındaki bağıntı ve diğer ta raftan, iki izdüşüm sistemine göre aynı izdüşüm şek lini veren iki uzay şekli arasındaki bağıntı incelen miştir. Bu son bağıntının kolayca belirlenebilen, "Perspektif bir uzay afinitesi" olduğu görülmüştür. Aynöâ bulunan sonuçlar yardımiyle, düzlemdeki plâni- metrik çember problemlerinin bazı çözüm yolları gös terilmiştir.
-
ÖgeÇok katlı bir yapının statik ve betonarme hesapları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Sabri, Saeid ; Aydoğan, Metin ; 19336 ; İnşaat MühendisliğiYüksek lisans tezi olarak sunulan bu çalışmada perde, çerçeve ve boşluklu perdelerden müteşekkil çok katlı betonarme yüksek yapı projelendirilmiştir. Mimarisi verilen bina 16 katlı olup, taşıyıcı sistemi betonarme karkas bir yapıdır. Binanın yapıldığı yer 2. derece deprem bölgesi olduğundan bütün bölümlerdeki proje hesaspları kaynak. [l] 'e uygun olarak yapilaiştir. Proje kesit hesapları TSSOO'e uygun olarak taşıma gücüne göre yapılmıştır. Birinci bölümde verilen yükler TS498'den alınmıştır. Döşeme sistemi kirişli plak olarak seçilmiştir. Döşeme hesapları TSSOO'de verilen yaklaşık yöntem ile yapılmıştır. Merdiven civarındaki T biçimli döşeme ise sonlu elemanlar yöntemi ile çözülmüştür. İkinci bölümde kirişlere aktarılan yükleri TS500'e uygun olarak hesaplanmıştır. Üçüncü bölümde perde ve kolonları yaklaşık olarak boyutlandırılmıştır. Depremden meydana gelen maksimum tesirleri veren fiktif statik kuvvetler tayin edilerek, yapının yatay yüklere göre hesabı kaynak 12] 'de öngörüldüğü şekilde 4. bölümde verilmiştir, bu hesaplarda depremden doğan yer ve şekil değiştirmeler ve iç kuvvetler yarı dinamik yöntemine göre hesaplanmıştır. Kirişlerin düşey yüklere göre hesabı Cross yöntemiyle farklı yükleme durumları için yapılmış ve en elverişsiz kesit tesirleri bulunup, yatay yükleriyle süperpoze edilerek kiriş betonarme hesapları bölüm 5 'de verilmiştir. Kolon ve perdelerde düşey-yatay yüklerin etkilerini süperpoze ederek yapılan betonarme hesapları bölüm 6'da verilmiştir. Temel sistemi kirişli radiye olarak seçilmiş, statik ve betonarme hesapları bölüm 7*de verilmiştir. Merdiven sistemi plak sistemi merdiven olarak seçilmiş, statik ve betonarme hesapları bölüm 8'de verilmiştir.
-
ÖgeOrta Karadeniz'de kıyı-yapı etkileşimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Türker, Sibel ; Ağiralioğlu, Necati ; 21801 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışmada, kıyı çizgisi boyunca katı madde ha reketinin önemi üzerinde durulmuştur. Ordu! da yapılmış bir mendirek" gözönüne alınarak, kıyı şekillerinin değişi mi incelenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde katı madde hareketine etki eden tabiat olayları genel olarak anlatılmıştır. Ayrıca çalışmanın amacı hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümde, kıyı boyunca taşınan katı madde miktarı, katı madde dengesi ve bu konu hakkında yapılması gereken mühendislik çalışmaları ayrıntılı olarak anlatıl mıştır. Kıyı boyunca taşınan katı madde miktarı hesabında kullanılan metodlar ve bu miktara etki eden işlemlerin önemi belirtilmiştir. üçüncü bölümde, kullanılan hesap metodu hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü bölümde ise Ordu'da yapılmış bir mendire ğin kıyı çizgisine etkileri hesaplanmış ve kıyı çizgisi değişimleri grafikle gösterilmiştir. Toplam katı madde miktarı Enerji Akışı Metodu kullanılarak bulunmuştur. Yıllara göre kıyı çizgisi değişimleri ise Bijker Metodu ile hesaplanmıştır. Beşinci bölüm, daha önce yapılan çalışmalarla, bu çalışmanın karşılaştırılmasını içermektedir. Altıncı bölümde sonuçlar verilmiştir.
-
ÖgeŞerit temellerin taşıma kapasitesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Serter, Arzu ; Özüer, Bülent ; 21780 ; İnşaat MühendisliğiŞerit temellerin taşıma kapasitesi hakkında, günümü ze kadar bir çok farklı çalışmalarda bulunulmuş dolayı sıyla değişik yöntemler geliştirilmiştir. Bu tez çalışmasında, elastik olduğu farzedilen ve mükemmel olarak da plastik olan yarı belirli kütleli zemin yüzeyindeki tek bir şerit temelin sınır taşıma kapasitesi üzerinde durulmuş ve bu konu ile ilgili değişik metodlar incelenmiştir. Bu yöntemlerden sınırdenge veya plastik denge olarak adlandırılan yöntemler geleneksel olarak zeminin taşıma kapasitesi hakkında yaklaşık çözümler elde etmek için kul lanılmıştır. Bu yaklaşımın örnekleri Terzaghi(1943) ve Meyerhof (1951) "un çözümleridir. Yöntem muhtemelen bir slip-line alanının oluşturul masında en iyi yaklaşım olarak tanımlanabilir ve genellik le olduğu varsayılan bir hasar yüzeyi gerektirir. Hasar yüzeyi tarafından kuşatılmış ilgili zemin içersindeki gerilme dağılımı hakkında sağlıklı kabuller yapmak gerek lidir. Böylece etkiyen kuvvetler cinsinden taşıma kapasite si hesabı için bir denge denklemi yazılabilir. Sürekli sistemler mekaniğinin hiçbir denklemi iç ve ya dış hasar yüzeyinin herhangi bir yerinde y&teri kadar tatminkar değildir. Çünkü gerilme dağılımı hasar yüzeyi ile uyumlu bir gerilme dağılımı ve tatminkâr edici denge için gerilme sınır koşullarından ve eğilme fonksiyonunun varlığından sözedemez. Sınır denge tekniği, sınır analizinin ve uç model tekniğinin temel felsefesinden faydalanmasına rağ men sınır denge çözümün bir uç model olmadığı bir hasar yüzeyi kabulü yapılır ve en az bir yanıt aranır. VI Bütün analiz yöntemleri mükemmel plastiklik düşüncesinden faydalanmasına rağmen değişik analitik metodlarla ilgili çözümler arasındaki ilişki zemin mekaniği alanında genel kullanışı olmayan özel kavramlar ve termonoloji gerekti rir. Slip-line çözümü, basit bir model ve bundan dolayı da ger çek bir çözümdür. Ağırlığı olan zeminler için slip-line çözümlerinin çoğu tam çözüm olarak gösterilmemiştir. Düzgün pürüzsüz temel ler için bu çözümlerin tam çözüm olarak kullanılacağı söylenebilir. Pürüzlü derin temeller için sınır analiz çözümleri iyi sonuçlar vermektedir.
-
ÖgeTürkiye doğal puzzolanları ile üretilen çimentoların sülfata ve nitrata dayanıklılığı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Özkan, Salih Burak ; Akman, M. Süheyl ; 21781 ; İnşaat MühendisliğiBu araştırmada Türkiyemn 15 çimento fabrikasında KPÇ-325 üretiminde kullanılan puzzolanlann Sodyum Sülfat ve Ammonium Nitrata karşı dayanımlarının tespitine çalışılmıştır. Bunun için Normal Portland Çimentosu dozajının %30'u puzzolanla ikame edilmiş ve su/çimento oram 0.5 alınarak her puzzolandan harç numuneleri üretilmiştir. Üretilen harç numuneleri 28 gün suda ve 28 gün açık havada bekletildikten sonra, %3 ve %8 konsantrasyonlu Sodyum Sülfat ve Ammonium Nitrat eriyiklerinde 15 hafta saklanmışlardır. 15 hafta boyunca haftada bir kere olmak üzere numunelerin rezonans frekansları belirlenmiş ve bu frekanslar yardımıyla numunelerin elastisite modülleri hesaplanarak, hasarın gelişimi hakkında bir fikir edinilmesine çalışılmıştır. Numuneler 15 hafta Sodyum Sülfat ve Ammonium Nitrat eriyiklerinde saklandıktan sonra, eğilme ve basınç mukavemetleri belirlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda, puzzolan ikamesinin normal saklama koşullarında bile ortalama %25 bir basınç mukavemeti azalmasına neden olduğu ve iddia edilenin aksine Sodyum Sülfat ve Ammonium Nitrata dayanıklılık yönünden bir gelişme sağlamadığı görülmüştür. Ancak piroklastik zeolite dönüşmüş altere olmuş tüf kökenli doğal puzzolanlann diğer türlere oranla daha dayanıklı oldukları fakat çok ince öğütülebilen doğal puzzolanlarda bu niteliğin kaybolduğu gözlenmiştir. Bazaltik andezitik tüflerin nitrata karşı dayamklı oldukları gözlenilebilen veriler arasındadır. Ayrıca, petrografik ve mineralojik özelliklere dayanarak sülfata ve nitrata dayanıklılık açısından doğal puzzolanları sıralamanın tam bir kesinlik taşımadığı, Ammonium Nitrat hasarının her zaman için Sodyum Sülfat hasarından daha etkili olduğu ve üretilen numunenin geçirimsiz ve az gözenekli olmasının agressif ortama dayanıklılık yönünden en önemli faktör olduğu saptanmıştır. Saptanan diğer bir konuda sülfat ve nitrata karşı dayanıklı oldukları gözlenen puzzolanlann Portland Çimentosuna ikame yolundan ziyade katkı olarak katılmasının daha yararlı olabileceğidir.
-
ÖgeTipik bir prefabrik çerçevede elastik birleşim redörünün sayısal ve deneysel olarak belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Karslıoğlu, İlknur ; Aydoğan, Metin ; 39219 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışmada, son yıllarda kullanımı gittikçe yay gınlaşan prefabrike yapılardan, sanayi inşaatında uygula nan, iki kolon ve bu kolonlardan çıkan konsollara oturan çatı kirişinden oluşan, tipik prefabrike çerçeve incelen miş ve bu çerçevede elastik birleşim redörünün belirlen mesine çalışılmıştır. Birinci bölümde konuya giriş yapıldıktan sonra ikinci bölümde üzerinde çalışılan sistem ve prefabrike birleşim tanıtılmıştır. Sistem uygulamada çok karşılaşı lan boyut ve yüklerle gözönüne alınmıştır. Üçüncü bölümde sayısal çözümde, sonlu elemanlar me todunda kullanılan üçgen sonlu levha eleman tanıtılmış ve elemana ait rij itlik. matrisi elde edilmiştir. Dördüncü bölümde birleşim bölgesi, seçilen üçgen sonlu levha elemanlarla analiz edilmiş ve uç dönmeleri kullanılarak elastik birleşim dönme redörü bulunmuştur. Beşinci bölümde fotoelastisite deneyi, bu deneyin çerçeve ve birleşim bölgesi modellerine uygulanışı ile el de edilen sonuçlar anlatılarak, son bölümde yapılan deney sel ve sayısal çalışmalar karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeTek katlı prefabrik sanayi yapılarının karşılaştırılması ve bir sistem önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Yavuz, Mehmet ; Aydoğan, Metin ; 39321 ; İnşaat MühendisliğiKalxp maliyetlerinin artması, kısa zamanda bina inşa etme gereksinimi inşaat sektörünü giderek prefabrik inşaata yöneltmiştir. Dünyadaki gelişme paralel olarak ülkemizde de prefabrike inşaat ve prefabrike eleman üreten fabrika sayısı hızla artmaktadır, ülkemizde prefabrikasyonun en çok kullanımı sanayi yapılarında görülmek +-prU Ve bu sanayi yapıları da yaygın olarak 5~10m yükseklikli, tek katlı ve tek veya çok açıklıklı olarak inşa edilmektedir. Bu çalışmada tek katlı prefabrik sanayi yapıları ince lenmiştir. Prefabrik sanayi yapılarından çok yaygın olarak kullanılan iki ayrı tip seçilerek bunlar maliyet ve yapısal karekteristikleri açısından karşılaştırılmış ve yeni bir ya pı tipi önerilmiştir. Çalışma dört bölümden ibarettir. Birinci bölümde prefabrikasyonun üstünlükleri anlatılmış ve Türkiye'de yay gın olarak uygulanan tek katlı bazı prefabrik sanayi yapılar ının şematik resimleri verilmiştir. İkinci bölümde seçilen ve önerilen prefabrik sanayi yapısı tipleri tanıtılmış, bu tiplerin statik ve dinamik çözümleri yapılmış ve her biri için beton ve demir metrajları tablo halinde verilmiştir. Elde edilen sonuçlar ile bu yapıların maliyeti ve yapısal karekterstikleri karşılaştırılmıştır. üçüncü bölümde çatı kirişi (tepe elemanı) ile kolonun (kenar eleman) birleşim yeri sonlu eleman yöntemiyle yaklaşık olarak analiz edilmiş ve bu birleşim için bir yaklaşık dönme redörü tayin edilerek çerçeve elastik birleş imli olarak çözülmüş, karşılaştırmalar yapılmıştır. Son bölümde elde edilen sonuçlar açıklanmıştır.
-
ÖgeSPT-CPT korelasyonları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Molay, Mehmet Murat ; Sağlamer, Ahmet ; 39186 ; İnşaat MühendisliğiBu calısma, arazi deneyleri içinde kullanımı hayli yaygın olan standart penetrasyon (SPT) ile koni penetrasyon (CPT) deneyleri arasındaki ilişkileri ve buradan elde edilen sonuçların laboratuar deney sonuçları ile. karşılaştırıl masını içermektedir. Adapazarı Toyotasa otomobil fabrikası inşaat sahası kapsa mında yapılan geoteknik araştırmalar ve laboratuar deney sonuçları arasındaki ilişkiler literatürde SPT-CPT ve laboratuar deneyleri arasındaki mevcut korelasyon bağıntı ları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Korelasyon çalışmasında öncelikle SPT darbe sayısı (N) ile koni penetrasyon deneyinden elde edilen uç mukavemeti (qc) değerleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ardından drenajsız kayma mukavemeti (Cu) - N, Cu/N - plastisite indisi (ip) korelasyonları incelenmiştir. Daha sonra ise çevre sürtünmesi (fs) - N, Cu - qe ve sürtünme oranı (f&=fs/qc) - qt ilişkileri belirlenmiştir. Laboratuarda saptanan kıvam limitleri doğrultusunda likit limit (wı) ile plastisite indisi (ip) değerleri plastisite kartı üze rinde gösterilmiş, böylelikle gerekli zemin sınıflandır maları yapılmıştır. Tüm bu çalışmaların sonucunda, elde edilen verilerin mühendislik tasarımı için önerilen değer lere uygun olup olmadığı tartışılmıştır.
-
ÖgeTürkiye ve Avrupa betonarme yönetmeliklerinin karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Havayir, Hakan Erdem ; Demir, Halit ; 39176 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışma Avrupa Ülkeleri Komisyonu'nun (CEC) üye ülkelerde ortak kurallar sağlamak amacıyla hazırladığı Avrupa Beton Yönetmeliği (Eurocode-2) ile Türkiye'de yürürlükte olan Betonarme Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları Yönetmeliğinin (TS 500) karşılaştırmalı olarak incelenmesi ve tartışılmasıdır. Karşılaştırma da öncelikle Avrupa Yönetmeliği mümkün olduğunca orjinaline sadık kalınarak verilmiş, daha sonra da yeri geldiğinde TS 500 ile karşılaştırılması yapılmıştır. Böylelikle önerilen Avrupa Yönetmeliğine göre ülkemizde geçerli yönetmelikteki ayrılıkların ve boşlukların belirtilmesine çalışılmıştır.
-
ÖgeMevcut betonarme binaların deprem güvenliklerinin belirlenmesi yapı sistemlerinin hesap yöntemlerinin karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Karadaş, Mustafa ; Özer, Erkan ; 39325 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışma iki ana bölümden olusmaktadır. "Mevcut Betonarme Binaların Deprem Güvenliklerinin Belirlenmesi" ve "Yapı Sistemlerinin Hesap Yöntemlerinin Karşılaştırılması". Birinci kısımda mevcut betonarme binaların deprem güvenliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülen ve sistemlerin dış yükler altındaki elastoplastik davranışını esas alan bir çalışmanın esasları açıklanmış ve gerçek bir yapı sistemi üzerindeki sayısal uygulamaları verilmiştir. İncelenen yapının, ilk olarak, güçlendirilmemiş mevcut durumu ele alınarak her iki doğrultu için deprem güvenlikleri be lirlenmiştir. Depreme karşı güvenliği yetersiz bulunan bu yapı daha sonra her iki doğrultuda yatay yük taşıma kapa sitesi büyük olan perdelerle güçlendirilmiş ve yapının bu durumuna ait deprem güvenlikleri yeniden hesaplanarak sonuçlar karşılaştırılmıştır. İkinci kısımda, Yapı Sistemlerinin Hesap Yöntemleri, seçilen üç açıklıklı bir düzlem çerçeve üzerinde çeşitli yükleme durumları için farklı hesap yöntemleri kullanılarak karşılaştırılmıştır. önce Açı Yöntemine göre yapının ön boyutlandırılması yapılmıştır. Daha sonra sırasıyla, sabit yükler için Matris Deplasman Yöntemi, P,, P" ve P~ ilave yükler için Cross Yöntemi, W (Deprem) yükü için Rölaksasyon Yöntemi, düzgün sıcaklık değişmesi için Matris Kuvvet Yöntemi ve mesnet çökmeleri için de Açı Yöntemi kullanılarak kesit tesirleri hesaplanmıştır. Ayrıca, Endirekt Deplasman Yöntemi ile iki kesitteki M, N, T tesir çizgileri çizilmiştir.
-
ÖgeIsıl İşlem Uygulamanın Yüksek Dozajlı Beton Özelliklerine Etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Gülseren, Hakan ; Uyan, Mehmet ; 39326 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringBu çalışmada betonun ilk yaşlardaki mukavemet gelişi mini hızlandırmada yararlanılan ısıl işlemlerin, yüksek dozajlı yani hidratasyon ısısı yüksek betonlara uygulanması durumunda, betonun ilk ve ileri yaşlardaki mukavemetine ve diğer fiziksel özelliklerine ne şekilde etkidigi araştırılmıştır. Bu çalışmada beton agregası karışımının granülometri eğrisi TS 706 şartnamesine güre (A16-B16) referans eğrileri arasında kalacak şekilde ayarlanmıştır. En büyük agrega boyutu, granülometri si ve su/çimento oranları sabit, dozajları sırasıyla 300, 350, 400, 450 ve 500 kg/m olan beş farklı bileşimde beton üretilmiştir. En düşük dosajlı beton karışımının kıvamını kuru-plastik, en yüksek dozajlı beton, karışımının kıvamını akıcı hale getiren su/çimento oranının 0.50 olduğu tesbit edilmiş ve tüm beton karışımlarında bu oran sabit tutulmuştur. Üretildikten hemen sonra 20°C'de havada bekletilen numunelere "20 C 'de saklanmış" adı verilmiştir. Uygulanan ısıl işlem çevrimlerinin ön bekleme süreleri, ısınma ve soğuma hızları, ısıl işlem sıcaklıkları, bu sıcaklıkta bekleme süreleri birbirinden tamamen farklıdır. Bunlar dan ısıl işlem sıcaklıkları 40 C olana "yumuşak çevrim", 60 C olana "ılımlı çevrim", 80°C olana "sert çevrim" adı verilmektedir. Deneyler sonucunda çalışmada elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. Betonlara uygulanan kürün işlem sıcaklığı arttıkça, 1 günlük numunelerin basınç mukavemeti, eğilme mukavemeti ve ultrases hızı da artmıştır. Betonun her üç özelliğine de ılımlı ve sert çevrim uygulamaları 1. günde, diğer kür uygulamalarına oranla en olumlu sonuçları vermiştir, ileri yaşlarda uygulanan Üç ısıl işlem çeşidi de, 20°C 'de saklanan betonlara oranla basınç mukavemetini düşürmezken, eğilme mukavemetine basınç mukavemetine oranla daha olumsuz etki yapmıştır. Beton ultrases hızı değerleri ise ileri yaşlarda, işlem sıcaklıkları yüksek ılımlı ve sert çevrimlerden, 20 C 'de saklanan numunelere oranla olumsuz etkilenmiştir. Su/çimento oranı sabit tutulduğundan dozaj arttıkça ısıl işlem uygulanmış ve uygulanmamış betonlarda basınç mukavemeti, eğilme mukavemeti ve ultra ses hızı olumsuz yönde etkilenmiştir. Betonun difüzyon katsayısı da dozaj arttıkça yükselmiştir. 350 dozdan sonra dozajın artmasıyla porozite değerleri ısıl işlenmiş betonlarda şahit betonlardan daha büyük çıkmıştır.
-
ÖgeKatı atık depolama alanlarında stabilite(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Bilgiş, Ogün ; Özüer, Bülent ; 39691 ; İnşaat MühendisliğiKatı atıkların düzensiz depolanması, fiziksel özelliklerinin zamanla değişmesi, katı atık kitlesi içinde reaksiyonlar sonucu oluşan gazın patlaması ve sızan suların tabanda düşük kayma mukavemetli yüzeyler oluşturması sonucu depolama alanlarında bir takım stabilite problemleri belirmektedir. Stabilite problemlerine yaklaşırken önce katı atık ile ilgili değerlendirmelerin gözönüne alınması gereği düşünülerek bu konu ile ilgili açıklamalar yapılmıştır. Katı atıkların düzenli depolanmasının ve bu depolama da kullanılan yapay kil örtü tabakalarının stabiliteye olan etkisine dikkat çekildikten sonra katı atık depolama alanlarında stabilitenin incelenmesi ele alınmıştır. Katı atık ve zemin şartları önce ayrı ayrı sonra beraber düşünülerek stabilite analizleri için düzlemsel kayma ve sonsuz yamaçta denge metotları kullanılmıştır. Analiz sonucu katı atık yüksekliğinin, katı atık dolgusunun oluşturduğu şev açısının, boşluk suyu basıncının ve kohezyon değerlerinin stabiliteyi etkileyen faktörler olduğu görüldü. Bir sonraki aşamada ise katı atık depolama alanların da stabilitenin etkinliği için yapılabilecek çalışmalara yer verilmiştir. En etkili çalışmanın boşluk suyu basıncının sönümlenmesi açısından sızıntı suyunun drenajı olduğu ifade edildi.
-
ÖgeYakın kıyı bar oluşumu ile batık dalgakıranlar arasında işlevsel benzeşimin araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Mutlu, Tarkan ; Kapdaşli, Sedat ; 39652 ; İnşaat MühendisliğiSon yıllarda kıyıların hem kullanım alanı hem de önemi artmıştır. Artan deniz ticaretine paralel olarak yeni ve büyük boyutlu kıyı yapılarının inşaatlarına ihtiyaç duyulurken öte yandan turizm ve benzeri olaylar için de kıyıların korunması ve doğal yapısının bozulmaması gerekmektedir. Başka bir deyişle kıyı yapılarının projelendirilmesi sırasında artık çevresel etkilerin de göz önüne alınması zorunlu olmaktadır. Mevcut koşullar altında mühendisler yeni proje kriterleri oluşturmak daha sempatik ve daha estetik yapı tipleri bulmak arayışına girmişlerdir. Son yıllardaki araştırmaların hedefi bu yapı tipinin nasıl olacağı, etkinliğinin sınırları ve risklerinin belirlenmesidir. Bu yeni yapı tipinin tasarlanabilmesi için en uygun yöntem doğal stabil bir kıyı şeridinin, her türlü deniz koşulunda mevcut etkilere karşı davranışının anlaşılması ile gerçekleştirilebilir ve "düşük maliyetli, çevreyi bozmayan kıyı yapıları" olarak tanımlanabilir. Yapılan literatür çalışmalarında ve laboratuvar deneylerinde, normal koşullarda kıyı profilinin konkav bir şekil aldığı, fırtına koşullarında ise kıyı çizgisinden taşıdığı malzemeyi kırılma çizgisinin önüne yığarak bir kum tepesi oluşturduğu (bar) görülmüştür. Daha sonra bu bar formasyonu batık bir dalgakıran gibi çalışarak kıyı erozyonunu durdurmaktadır. Bu noktadan hareketle, mevcut çalışmada söz konusu taban şeklinin, dinamik olarak stabil bir dalgakıran ile fonksiyonel benzeşimi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeÇok katlı perde-çerçeve yapıların deprem yükleri altında dinamik analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Aslanbaş, Hüseyin ; Hasgür, Zeki ; 39657 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışmanın amacı dolu veya boşluklu perde-çerçeve sistemlerden oluşmuş çok katlı yapıların deprem kuvvetleri altında dinamik hesabının yapılması ve bu konu ile ilgili bilgisayar programlarının geliştirilmesidir. Geliştirilen programlarda uç kuvvet ve deformasyonlar matris deplasman yöntemiyle bulunmuştur. Yöntemin amacı, dış etkilerden meydana gelen uç kuvvetlerin ve uç yerdeğiştirmeleri hesaplamaktır. Çünkü bunlara bağlı olarak uç kuvvetler, yer değiştirmeler, şekil değiştirmeler bulunabilir. Yapıya ait dinamik karakteristikler (frekans, periyot, mod şekilleri) Stodola metodu kullanlarak bulunmaktadır. Özdeğer probleminin çözümü için çeşitli algoritmalardan biri olan stodola yöntemi bir ardışık yaklaşım yöntemidir. Kullanımda yöntem, matris notasyonu şeklinde ifade edilebileceği için programlamaya uygundur. Dinamik analiz DINAN 1 programında spektral analiz, DINAN 2 programında ise adım adım integrasyon yöntemi kullanılarak yapılmaktadır. Bu çalışmada, DINAN 1 ve DINAN 2 programı değişik yapılar için uygulanmış, sonuçta spektral analiz metodunun, adım adım integrasyona göre bir yaklaşıklık içerdiği görülmüştür. Tezin birinci bölümünde yöntem seçiminin nedenleri ana hatlarıyla açıklanmıştır. İkinci bölümde ise matris deplasman metodu ve yapının modellenmesi hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde ise dinamik hesapta kullanılan yöntemler ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. Dördüncü bölümde programların çalışma düzeni ve programa veri girişinin nasıl olduğu anlatılmıştır. Beşinci bölümde bilgisayar programları ile sayısal uygulamalar yapılmış ve sonuçlar irdelenmiştir. Altıncı bölümde ise sonuçlar ve öneriler yer almaktadır.
-
ÖgeDeprem yükleri altındaki kargir ve betonarme istinat duvarlarının risk ve maliyet analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Şahin, Ahmet ; Ansal, Atilla ; 39547 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışmada, kütle istinat duvarlarının depreme göre tasarımında güvenlik katsayısına etki eden faktörler araştırılmıştır. Bunlardan en etkin iki tanesi, "zemin içsel sürtünme açısı" ve "sismik katsayı" esas alınarak göçme riski analizi yapılmıştır. Bu analizin amacı, zemin özelliklerinin değişkenliğini gözönüne alarak istatistik ve olasılık hesap yöntemleri yardımıyla güvenlik katsayıları ile göçme riskleri arasındaki bağıntıyı bulmaktır. Böyle bir bağıntı yardımıyla yükseltilmesini istediğimiz duvarların stabilitesini hesaplarken, bir maliyet ve göçme riski analizi yaparak en uygun çözüm bulunur. Göçme riski analizi değişik yükseklikler için tekrarlanarak, duvar yüksekliğinin tasarımdaki yeri ve güvenlik katsayısına etkisi gösterilmiştir. Ayrıca kütle istinat duvarları hakkında günümüze kadar yapılmış olan araştırma ve deneyler sunulmuştur. Etkiyen kuvvetler Mononobe-Okabe denklemleri ile hesaplanmış ve sadece devrilmeye karşı tahkik yapılmıştır. Taban eksantrisitesi tüm hesaplamalarda göz önünde bulundurulmuştur. Risk analizinde değişkenlerin dağılımlarının Normal (Gauss) Dağılıma uyduğu kabul edilmiştir.
-
ÖgeAlter hizmet düzeyinin belirlenmesi ve Maslak-Zincirlikuyu kesimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Yazar, Metin ; Öztaş, Güven ; 39655 ; İnşaat MühendisliğiBu çalışma, Büyükdere Caddesi Maslak-Zincirlikuyu kesimi boyunca arter hizmet düzeyinin belirlenmesini içermektedir. Bu çalışmanın birinci bölümünde şehiriçi ve banliyö arterleri ve analiz yöntemleri hakkında genel bilgiler verilmektedir. İkinci bölümde, seyahat süresi dolayısıyla gecikme üzerinde en büyük etkiye sahip olan sinyalize kavşaklar ve analiz yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler aktarılmak tadır. Üçüncü bölümde, Maslak-Zincirlikuyu kesiminin (her iki yönde de) tanıtımı yapılmıştır. Daha sonra arazi çalışmalarının ve hesaplamaların sonuçları tablolar halinde sunulmuştur. Dördüncü bölümde ise analiz sonuçlarının değerlen dirilmesi yapılmış ve gerekli önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeSülfo-kalsik ve siliko-kalsik uçucu küller iyileştirme ve rolkrit'de kullanımları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) İlhan, Tahsin ; Akman, Süheyl ; 46200 ; İnşaat MühendisliğiÇalışmanın literatür bölümünde doğal ve yapay puzolanlar, puzolanik reaksiyon, uçucu külün malzeme özellikleri, TS ve ASTM ile karşılaştırmalı sınıflandırılması uçucu küllü betonların özellikleri, uçucu külle üretilen özel bir beton olan SSB hakkında geniş bir literatür taraması sunul muştur. Deneysel çalışmalar dördüncü bölümde üç ana alt grupta toplanmıştır. Birinci kısım uçucu külün niteliklerinin saptanmasına yöneliktir. Bu doğrultuda ÎTÜ İnşaat Fakültesi Zemin Mekaniği Laboratuvarında hidrometre analizleri, ÎTÜ Kimya Metalürji Fakültesi K-ışınları laboratuvarında X-ışınları difraksiyonu, ÎTÜ Nükleer Enerji Enstitüsünde radyasyon sayımları yapılmıştır. İkinci alt grup deneyler ise uçucu külleri iyileştirme Çalışmalarıdır. Serbest kireci yüksek Afşin-Elbistan küllerinin iyileştirilmesi için Centred ' Etudes et Recherches du Charbon (Cerchar, Fransa) kuruluşu ile işbirliğine gidilmiştir. Fransa'da iyileştirme prosesi uygulanan numuneler ÎTÜ înşaat Fakültesi Yapı Malzemesi Laboratuvarında şahit gurubu üretimlerle birlikte test edilmiştir. X-ışınları difraksiyonu ile etrenjit oluşumu incelenerek iyileştirmenin sülfat indirgeyip indirgemediği araştırılmıştır. üçüncü alt grup olan rolkrit üretimi için Yatağan külü kullanılmış ve bu külle yapılan üretimlerle kül/çimento, su/(kül+ çimento) ve basınç mukavemeti arasında ACI'da Amerikan külleri için verilen abak oluşturulmaya çalışılmıştır. Beşinci ve altıncı bölümler sonuçların değerlendirilmeleridir.
-
ÖgeTramvay Sistemlerinin Yapılabilirliği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Çağlayan, Tahir Alper ; Gerçek, Haluk ; 46216 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringBu tezin adı "Tramvay Sistemlerinin Yapılabilirliği" dir ve amacı tramvay sistemlerinin yapılabilirliğini incelemektir. Bunu yapmak için Analitik Hiyerarşi Yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde tramvaya alternatif iki de kentiçi ulaşım türü incelenmiştir : Otobüs ve tercihli otobüs yolu. Çalışmanın ikinci bölümünde kentsel raylı sistemler tanımlanmış ve ulaşım türleri içindeki yerleri açıklanmıştır. Ardından tramvay ve kentsel raylı sistemler içindeki yeri irdelenmiştir. Üçüncü bölümde ulaşım türü seçimini etkileyen etmenler sıralanmış ve açıklanmıştır : Teknik özellikler, işletme özellikleri, maliyetler( yatırım ve işletme maliyetleri ), talep ve çevresel faktörler. Daha önce yapılan çalışmalar dördüncü bölümde irdelenmiştir. Bu bağlamda İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi tarafından İ.E.T.T. Genel Müdürlüğü için yapılan fizibilite etüdleri değerlendirilmiştir.Burada ulaşım türleri üzerinde yapılan mali ve ekonomik değerlendirmeler gözden geçirilmiştir. Oluşturulacak modelde bu mali ve ekonomik değerlendirmelerin yanında başka ölçütler açısından da değerlendirmeler yapılmalı ve üç ulaşım türünden en uygun olanı seçilmelidir. Bir tramvay sisteminin fiziksel yönden yapılabilirliğini görmek için fiziksel alt ve üst sınırlar sunulmuştur : En küçük dönemeç yarıçapı, en büyük eğim, en büyük hat genişliği. Bu sınır koşulları sağlandıktan sonra bir tramvay sisteminin mali ve ekonomik değerlendirilmesine geçilebilir. Değerlendirme, özellikleri önceden belirtilen bir fiktif sistem için yapılmıştır.Fiktif sistemin hat uzunluğu 10 km., durak sayısı 21 'dir. Yapılan değerlendirmeler Kadıköy-Bostancı hattı için de tekrarlanacaktır. Kadıköy-Bostancı hattının uzunluğu 8.4 km., durak sayısı 15'dir. önceden belirlenen talep aralığında her üç ulaşım türü için de mali ve ekonomik değerlendirmeler yapılmıştır. Net güncelleştirilmiş değerler, zaman maliyetleri ve karayolu kaza bedelleri ölçüt olarak belirlenmiştir. Hem bu ölçütlerin, hem de başka ölçütlerin birarada kullanılabileceği bir model olarak Analitik Hiyerarşi Metodu seçilmiştir. Modelin uygulama alanları araştırılmış, matamatiksel yorumu yapılmış ve bazı örnekler incelenmiştir.Modelin probleme nasıl uygulanacağı açıklanmıştır.Çözüm için bir bilgisayar programı kullanılmıştır. Verilerin yazılımı ve programın kullanımı açıklanmıştır.Uygulama sonunda her bir talep düzeyi için seçilebilecek ulaştırma türleri tespit edilmiştir. Bazı ölçütlerin hesaba katılmaması durumunda veya göreli önemlerinin artırılması durumunda ulaşım türü seçiminde oluşacak değişiklikler gözlenmiş ve sonuçlar yorumlanmıştır.
-
ÖgeYüksek mukavemetli betonların kırılma parametreleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Çakır, Ayhan ; Taşdemir, M. Ali ; 46326 ; İnşaat MühendisliğiKırılma mekanizması çatlak yayılması ve yapısal tepkiler sonucu oluşur. Normal çalışma koşullarında kınlan yapı elemanlan üzerinde yapılan incelemelere göre kırılmanın başlıca kaynağının malzemede mevcut veya üretim sırasmda oluşan çatlak türünde kusurlar olduğu sonucuna vanlmıştır. Başlangıçta önemsiz görünen veya gözden kaçan bu kusurlar zamanla büyüyerek kritik bir değere ulaşmakta ve ani kırılmalara neden olmaktadır. Bu tezde genel olarak bir malzemede mevcut çatlağın yayılması ve sonuçta kınlma oluşması için gereken koşullan saptamakta kullanılan eneıji yaklaşımı parametrelerinin tanımı ve özellikleri üzerinde duruldu. Literatürden alınan kınlma eneıjisi ve karakteristik uzunluk gibi kınlma parametrelerinin özellikle beton basınç mukavemetleriyle, agrega boyutuyla, su / bağlayıcı oranıyla olan ilişkileri incelendi. Beton mukavemetinin artmasıyla kınlma eneıjisinin özellikle yüksek mukavemetli betonlarda arttığı görüldü. Karakteristik uzunluk, beton basmç mukavemeti arttıkça azalmakta ve malzeme daha gevrek bir yapı kazanmaktadır. Aynı agrega ile hazırlanmış yüksek mukavemetli betonun karakteristik uzunluk değerleri, normal mukavemetli betona göre üçte iki oranında daha düşük çıkmıştır. Kınlma mekaniği parametrelerine yükleme tipinin ve maksimum agrega boyutunun etkisi incelenmiş, sonuçta kınlma mekaniği parametrelerinde agrega boyutunun tek başına bir etkisi gözlenmemiştir. Betonun bünyesel ilişkilerine dair geniş bilgi içermekte olan CEB-FIB Model Kod’da verilen basmç mukavemeti - kınlma eneıjisi’ne ilişkin tabloların silis dumanı içeren yüksek mukavemetli betonlan, malzemede çatlakların agrega içinden geçmesi ve yük – sehim eğrisinde inen kısmın daha ani olması ve daha kısa bir kuyruk göstermesi nedeniyle kapsamayabileceği görülmüştür. Bu nedenle yüksek mukavemetli betonlarda kınlma eneıjisi azalmakta ve daha gevrek bir davranış elde edilmektedir. Böylelikle silis dumanı içeren ve içermeyen betonlan birbirinden ayırmak gerekmektedir.
-
ÖgeMatris deplasman metodu ile statik analiz bilgisayar programı hazırlanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Uşaklı, Hakan ; 46215 ; İnşaat MühendisliğiMatris deplasman yönteminin genel esasları izah edildikten sonra gerekli rij itlik matrisi terimlerinin nasıl hesaplandığı ve matris denklemlerinin nasıl kurulduğu açıklanmıştır. Bilgisayar programının çalışma mantığını içeren akış şeması tanıtıldıktan sonra değişik problemleri çözebilmek için veri dosyalarının nasıl hazırlanması gerektiği anlatılmıştır. Hazırlanan bilgisayar programı kullanılan bant matris yöntemi sayesinde oldukça büyük sistemleri kısa sürelerde çözebilmektedir. Perdelere saplanan rijit uçlu kirişlerin ve her türlü değişken kesitlerin tek bir eleman ile tanımlanabilmesi en önemli özelliklerin arasındadır. Veri girişi SAP90 bilgisayar programına benzemektedir, analizi yapılacak sistemin geometrisi, sınır şartları ve dış yükleri verildikten sonra düğüm noktalarının yerdeğiştirmeleri ve çubuk uçlarında eğilme momenti, kesme kuvveti ve normal kuvvet değerleri program tarafından oluşturulan çıktı dosyasına kaydedilmektedir. Bölüm 3 xteki örneklerin sonuçları kaynaklarındaki değerler ile kıyaslandığında uyum içinde oldukları görülmektedir. SAP90 ile yapılan kıyaslamalar sonunda sonuçların çakıştığı gözlenmiştir.