FBE- Maden Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Maden Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Maden Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKayaç Kazılabilirliğinin Tayini İçin Taşınabilir Kayaç Kesme Deney Aletinin Geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 03.04.2009) Feridunoğlu, Osman Cenk ; Bilgin, Nuh ; Maden Kazı ve Mekanizasyonu ; Mine Mechanization and ExcavationBu çalısmada, tasınabilir, kolay kullanılabilir ve pahalı olmayan ve sonuçları güvenilir olan küçük boyutlu bir kazı seti gelistirilmistir. Hareketli sehpaya bir mekanizma ile tutturulan 20x20x10 cm boyutlarındaki kayaç numunesi 13 cm çapında ve 70 derece uç açılı bir mini disk ile kesilmekte ve keskiye gelen kuvvetler ve birim kayacı kesmek için gerekli enerji ölçülmektedir. TÜBĐTAK Proje &o: MĐSAG-274 kapsamında birim deformasyon ölçer’lerle donatılmıs bir dinamometre gelistirilmis ve saniyede 1000 veri alabilecek bir veri iletisim sistemi seçilmistir. Dinamometre’nin güvenirliliğini denemek için 9o’lik açılı ve düsey yüklemelerle kalibrasyon yapılmıstır, sonuçların güvenilir olduğu ve okumaların tekrar edilebilir olduğu kanısına varılmıstır. 8 farklı kaya numunesi üzerinde tam boyutlu kazı setinde mini disk ve sabit alanlı tam boyutlu disk ile deneyler yapılmıs sonuçlar gelistirilen kazı seti sonuçları ile karsılastırılmıs ve daha önce konik keskilerle aynı kayaçlar üzerinde yapılan deney sonuçları da veri tabanına eklenince yeni gelistirilen küçük boyutlu ve tasınabilir kazı setinin mekanize kazı performans tahmininde belirli bir istatistiksel doğrulukla kullanılabileceği anlasılmıstır.
-
ÖgeEskişehir - Beylikahır toryum cevherinin değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1983) İpekoğlu, Bedri ; Bayraktar, T. Cengiz ; 2243 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringTürkiye de Eskişehir - Beylikahır bölgesinde bulunan ve dün yadaki 'büyük rezervli -toryum yataklarından t)iri olarak kabul edilen bu cevher yatağının toryum bakımından değerlendirilmesine ışık tutmak ama cıyla bu çalışma yapılmıştır. Cevher yatağının ortalama toryum tenörü $ 0.2 olup düşük te- nörlü bir cevher olarak tanımlanmakta ise de bu cevher yatağı rezervi nin büyüklüğü, içerisinde bulunan Kadir Toprak Elementleri, Barit ve îluo- rit bakımından da ayrı bir önem taşımaktadır. Yatağın özellikleri göz önünde bulundurularak MTA Enstitüsü tarafından açılan yarmalardan % 0.6Ş Toryum tenörlü yaklaşık 1000 kg lık temsili bir numune alınmış ve de neysel çalışmalar bu numune üzerinde yürütülmüştür. Bu araştırmada öncelikle cevheri tanamak için mineralojik in celeme, ağır ortam ayırması manyetik ayırma ve ağır ortam + manyetik a- yırma* deneyleri yapılmış olup cevher hakkında gerekli bilgiler elde e- dildikten sonra bu bilgilerin ışığı altında cevheri zenginleştirme ça lışmaları yapılmıştır. Ayrıca bu çalışmalara sürat kazandırması açısın dan toryum için pratik ve güvenilir bir analiz yöntemi geliştirilmiştir. ün zenginleştirme çalışmalarında cevherin ve cevher içerisin de saptanan minerallerin özellikleri göz önünde bulundurularak sırasıyla boyut küçültme, sarsıntılı masa ile zenginleştirme, flotasyon ile zen ginleştirme, karıştırarak ve aktararak dağıtma ve boyuta göre sınıflan- IV dırma ile zenginleştirme deneyleri yapılmıştır. Toryum mineralinin cevher içerisinde çok ince tanecikler halin de dağılmış olması ve kil mineralleri ile Dirlikte kolaylıkla ince tane ye geçebilmesi dolayisıylaf dağıtma ve boyuta göre sınıflandırma deney leri sonunda iyi netice alınmış ve c/o 1.2 Toryum tenörlü, bir ön konsant re % 73.1 verimle elde edilmiştir. Bu ön konsantre sülfürik asit, nitrik asit, ve hidroklorik asit ile ayrı ayrı çözündürme işlemine tabi tutulmuş olup, çözündürme süresi, asit miktarı, sıcaklık ve pülp yoğunluğunun toryum çözünme verimine etki leri incelenmiştir. Her üç asitle de, gerekli miktar ve süre tesbit edi lerek $ 99 *. yakıa bir toryum çöfcünme verimi elde edilmiştir. Çözündürme işlemlerinde karşılaşılan en enteresan olay; ön konsantre içinde bulunan fluoritin çözünmesiyl^ açığa çıkan fluorür iyoan çözelti içindeki toryum iyonuyla birleşerek Toryum Tetra Florür( ThF ) halinde toryumu çökeltmektedir. Böylece toryum çözünme verimi f» 30 ci varına düşmektedir. Bu olay çözündürme süresini ayarlamakla bertaraf e- dilmiştir. Ayrıca orijinal toryum cevher numunesi de aynı asitlerle ve ay nı koşullarda çözündürme işlemine tabi tutulmuş olup, elde edilen sonuç lar, ön konsantreden elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Bu çalışma sonunda: - fo 1.2 Tb. tenörlü, $ 73.1 verimle bir ön konsantre elde edilmiştir. - Çözündürme işlemleri sırasında toryumun çökelme nedenleri saptanmış ve süre ayarlamasıyla giderilerek fo 99 luk bir toryum çözünme verimi sağ lanmıştır. - Toryum ön konsantresini çözündürme işlemlerinde kullanılan asit mik tarında, orijinal cevhere göre $> 30-40 oranında bir avantaj elde edil miştir.
-
ÖgeTürkiye Taşkömürü Kurumu Armutçuk Taşkömürü İşletme Müessesesi yeraltı ocaklarında yüksek basınçlı su jetleriyle kömür kazısının araştırılması ve uygulanabilirliği / Nuri Ali Akçın(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1986) Akçın, Nuri Ali, 1954- ; Eskikaya, Şinasi ; 2082 ; Maden Mühendisliği ; Mining Engineering and MiningSuyun aşındırma etkisi çok eskiden beri bilinmektedir. Su hızının artmasıyla bu etki daha da artmaktadır. Suyun bu gücünden yararlanmak için yüksek hızlı (veya yüksek basınçlı) su jetleri geliştirilmiştir. Su jetleri, uygun konum ve koşullarda malzemeler üzerine tutulduğu zaman aşınma hızlanmakta ve malzeme giderek parçalanmak tadır. Herhangi bir pompadan veya basınç yükselticiden sağ lanan basınçlı su bir nozülden su demeti şeklinde fışkırtılırsa yüksek basınçlı bir su jeti elde edilmiş olunur. Su demetinin yayılma biçimi, hızı, basıncı ve uygulandığı yüzeyde oluşturduğu kalıcı basınç nozül tasarımına bağ lıdır. Yüksek basınçlı su jetleri akım tiplerine göre devamlı jetler, kesikli jetler ve sutopları olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Devamlı jetler kesme-parçalama çalışmalarında, kesikli jetler ve sutopları ise yalnız par çalama çalışmalarında kullanılmaktadır. Yüksek basınçlı su jetleri önce laboratuvarda çeşitli malzemelerin kesilmesi ve parçalanmasında denenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre- sanayii ve arazi uygu lamalarına geçilmiştir. Su jetleriyle yapılan kesme ve parçalama çalışmalarında basınç, gerilme, aşınma, çatlama, dalga yayılması ve çökme etkileri bir arada görülmektedir. Bu da kesme veya parçalama işleminin açıklanmasını güçleştirmektedir. Fakat, kullanılacak su jeti ile ilgili etmenlerin, kesilecek veya parçalanacak malzemenin özelliklerinin ve uygulama şeklinin çok iyi belirlenmesi açıklamada yardımcı olmaktadır. VI Yüksek basınçlı su jetleri kesme-parçalama ve hassas kesme çalışmalarında kullanılmaktadır. Kesme-parçalama çalışmaları kayaçların, kömürün ve çeşitli malzemelerin laboratuvarda kesilmesinden, delik delme, tünel açma, hidrolik kazijhidromekanik kazı, beton kırma ve buzlu veya donmuş zeminlerin temizlenmesine kadar olan geniş bir alanı kapsamaktadır. Hassas kesme çalışmaları ise sanayide çeşitli malzemelerden hassas profiller çıkartılma sında ve düzgün yüzey elde edilmesinde görülmektedir. Hidrolik veya hidromekanik kazı metodlarıyla yapılan madencilik "Hidrolik Madencilik" olarak bilinmektedir. Hidrolik madencilik, terim olarak cevherin arından 'su gücüyle kazılması ve su-cevher karışımının hidrolik olarak taşınmasına kadar olan tüm çalışmaları kapsamak tadır. Kazılan cevherin suyla arından uzaklaştırılması hidrolik madenciliğin ön koşullarındandır.Bu koşul ancak kömür kazısında gerçekleşebildiği için hidrolik madencilik daha çok kömür işletmeciliği alanında yaygındır. Kazıcı ünitenin su olması nedeniyle grizu patlama tehlike si ve toz sorunu ortadan kalkmaktadır. Hidrolik üretim yöntemleri bilinen yöntemlerin aynısıdır. Fakat, özellikle kalın ve dik damarlarda hidrolik üretim yöntemleriyle daha ekonomik ve daha güvenli bir işletme yapma olanağı vardır. Bu çalışmada, Batı Karadeniz Taşkömürü Havzasında üretim çalışmalarını sürdüren T.T.K. Genel Müdürlüğü kısaca tanıtılmış ve kurumun üretim yapmakta olduğu damarlardan hangilerinin hidrolik üretim için uygun olduğu etüd edilmiştir. Damar seçimi yapıldıktan sonra, bu damarda hidrolik kazı yapabilmek için gerekli olan kazı parametreleri ve yöntemleri araştırılmıştır. Havzada işletilmekte olan 16 damar kalınlık, eğim, şekil, doğrultu, tavan-taban koşulları, kömürün yapısı, uygulanan üretim yöntemi ve maliyetler bakımından incelendiğinde hidrolik üretim için en uygun damarın Armutçuk VII Bölgesindeki "Büyükdamar" olduğu görülmüştür. Büyükdamar, havzadaki en kalın ve en dik damarlardan birisidir. Damarda, dilimli göçertmeli kısa ayak yöntemiyle üretim yapılmaktadır. Bu yöntemle pano rezervinin ancak #50' ı alınabilmektedir. Üstelik, güvenli ve ekonomik bir işletme yapılamamaktadır. Damar koşullarına göre arakatlı göçertme yöntemiyle hidrolik üretim yapmak mümkündür. Dünya' da bir çok ülkede benzer koşullara sahip damarlarda bu yöntem başarıyla uygulanmaktadır. Büyükdamarda hidrolik kazı yapabilmek için tayin edilmesi gereken kazı parametreleri iki aşamalı bir de neysel çalışma programı ile saptanmıştır. Birinci aşamada, deneysel donanımın en uygun kesme koşulları belirlenmiştir. Donanım; dakikada 24 MPa basınçta 8?, 3 İt su veren bir basınç yükseltici, yeteri kadar boru-hortum, çeşitli çapta 8 adet nozül ve bir numune taşıyıcıdan ibarettir. En uygun kesme koşulları,"tuvenan toz kömüre #10 oranında çimento karıştırılarak hazırlanan 30 adet briket numune üzerinde yapılan kesme deneyleriyle saptanmıştır. Sonuçta, II. Tip 2 mm çaplı nozülle 15 cm'lik etkileme uzaklığı ve 3,5 ra/dak'lık geçiş hızında yapılan çalışmaların en iyi sonuçları verdiği görülmüştür. İkinci aşamada ise Büyükdamardan alınan blok numuneler, donanımın en uygun kesme koşullarında kesilmiş ve sonuçlar yorumlanmıştır. Büyükdamardan değişik amaçlar için üç grup numune alınmıştır. Birinci grupta, çeşitli yerlerden damarı tem sil edebilecek 8 adet oluk numunesi alınmıştır. Bunlar üzerinde yapılan kimyasal analiz ve fiziksel testlerle kül, uçucu madde, sabit karbon, nem ve kükürt miktarları tespit edilmiştir. Damarda: litotip olarak belirlenen bandlardan da iki grup numune alınmıştır. Büyükdamara ait Darbe Dayanım indeksi (I. S. I) ve konik delici değer lerini tayin etmek için her bandtan ikişer adek oluk numunesi alınmıştır. Bu numuneler üzerinde yapılan - vnı testlerden elde edilen değerler arasında ilişkiler kurulmuştur. Aynı bandlardan 32 adet de blok numune alınmış ve bu numuneler kesme işlemine tabi tutulmuştur. Numune lerin 12 'si tabakalaşma düzlemine dik ve kalan 20' si de paralel doğrultuda kesilmiştir. Yapılan analizlerin ve testlerin sonucunda Büyük- damarın oldukça sert ve kırılgan olmayan bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Bunun için öncelikle kesme işlerinde kullanılacak su jetinin kritik basıncının 19 MPa civarında olması gerektiği tespit edilmiştir. Kullanılan basınç yükselticinin çıkış basıncı kesme için yeterlidir. Numuneler tabakalaşma düzlemine paralel ve dik doğrultularda kesilmelerine göre farklı şekillerde parçalanma göstermişlerdir. Paralel doğrultuda yapılan kesme çalışmalarında numunelerin bandlar halinde parçalandığı gözlenmiştir. Dik doğrultuda yapılan kesme çalışmalarında ise numune yüzeyinden pul-pul~ dökülmelerin olduğu ve etkili bir kesme işleminin gerçekleşemediği görülmüştür. Çok sert numuneler ancak iki geçişte parçalanabilmiştir. Tabakalaşma düzlemine paralel doğrultuda yapılan kesme çalışmalarında spesifik enerji değerlerinin 50 J/cm,dik doğrultuda ise 130 J/cm civarında olduğu hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamalara göre mevcut basınç yükseltici ile 1 ton kömür kazabilmek için 37 MJ'lük enerji harcamak gerekecektir. Nikonov tarafından geliştirilen bazı eşitliklerden yararlanılarak hesaplanan değerlere göre mevcut basınç yükseltici ile saatte 18-19 ton kömür kazmak mümkün olabilecektir. Sonuç olarak; Büyükdamar, hidrolik madencilik için gerekli ön koşullara sahiptir ve damar koşullarına göre arakatlı göçertme yöntemiyle hidrolik üretim yapmak mümkündür. Hidrolik kazı için en az 19 MPa basınca sahip bir su jeti gereklidir. Damarın tabakalaşma düzlemlerine pa ralel doğrultuda gelişecek bir kazı yöntemi uygulanmalı dır. Damar yapısında mevcut olan klivaj düzlemleri kazı randımanının artmasında yardımcı olacaktır. Hidrolik EC yöntemle üretime, halen hazırlık planları yapılmakta olan Büyükdamar doğu bloku III ve VI no'lu fayları arasında kalan panolardan başlanabilir. Pano hazırlıkları mevcut sistemdeki gibi yapılabilir. Yalnız, ara kılavuzlar hidrolik taşıma yapılacak şekilde en az 7 'lü eğimlerde sürülmelidir. Kazılan kömürün pano dibinde susuz 1 aştırılarak mevcut taşıma sistemi ile taşınması daha ekonomik olacaktır. Böylece, hem mevcut sistem devreden çıkartılmayacak, ayrıca hidrolik taşıma için yatırım yapmaya gerek kalmayacaktır. Arakatlı göçertme yöntemiyle üretim yapıl ması halinde pano rezervinin #70-80 'nin kazanılması ve güvenli bir işletmecilik yapmak mümkün olabilecektir. Üstelik, bu yöntemle hızlı üretim yapılabildiği için yangın riski de azalacaktır. Ayrıca, 19 MPa basınca sahip 30 mm çaplı bir su jetinin kullanılmasıyla üretimin teorik olarak 1200-1300 ton/saat düzeyine çıkartılması da mümükün olabilecektir. Büyükdamarda uygulanacak bir hidrolik üretim çalış-, masından elde edilecek deneyime göre Ülkemizdeki başka işletmelerde de bu yöntemle üretim çalışmalarına da geçi lebileceği ümit edilmektedir.
-
ÖgeYozgat-Sorgun-Temrezli uranyum rezervinin yerinde ekstraksiyon prosesiyle değerlendirilmesine yönelik teknolojik ve ekonomik incelemeler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1988) Öner, Gürses ; Çataltaş, İhsan ; 14047 ; Maden Mühendisliği ; Mining Engineering and MiningBu çalışmanın amacı Yozgat-Sorgun-Temrezli uranyum rezervinin yerinde uranyum ekstraksiyon yöntemiyle değerlendirilebilirle olanağının incelenmesidir. Belirlenen amaç çerçevesinde Çalışmada MTA dan temin edilen ve yöreyi temsil edecek şekilde harmanlanmış numune kullanılmıştır. Birinci aşamada cevherin konumu ve minerolojisi incelenmeye çalışılmıştır. Bu maksatla MTA nın yörede gerçekleştirdiği jeolojik çalışmalar değerlendirilmiş ve cevherin yerleşim konumu ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bunu takiben harman cevher üzerinde minerolojik incelemeler yapılmıştır. Bu incelemelerde özellikle cevher numunesinin kimyasal, x-ışınları ve tarama elektron mikroskopisi anal isi eriyle ana yapı ortaya çıkarılmıştır. ikinci aşamada çalkalayıcı, otoklav ve kolon ekstraksiyon denemeleri gerçekleştirilmiş ve gerek asidik gerekse alkaliliksiviantlar incelenerek en uygun çözücü sistemi belirlenmeye çalışılmıştır. Denemeler 0. 1 M HvsSCU -0.3 g/l HaOsfe sistemiyle Türkiye'de ilk kez denenen % 0.8'lik Caro asidi sistemlerinin en uygun asitliksiviantlar olduğunu göstermiştir. Bu iki sistem için asit tüketimleri ton cevher başına 43.5 kg ve 70.3 kg gibi düşük miktarlar da belirlenmiştir. 0.085 M Na^CCb-0. 015 M NaHCO» ve 2 g/l EbCb içeren liksiviantm en optimum alkali sistemini oluşturduğu ve alkali tüketiminin düşük olduğu görülmüştür. Otoklav ile gerçekleştirilen kinetik çalışmalar uranyumun çözünme hızının yüzey alanı ile bağıntılı olduğunu belirlemiştir. Yozgat-Sorgun-Temrezli cevherinin, benzeri düşük tenorlü rezervlerden çok daha kolaylıkla ve hızla çözündüğü belirlenen aktivasyon enerjilerinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Kolon ekstraksiyon denemeleriyle yerinde uranyum ekstraksiyon yöntemine yönelik gerçekleştirilen çalışmalar çalkalayıcı ve otoklav sonuçlarıyla uyumlu bulunmuştur. Kolon ekstraksiyon sonuçlarının birinci dereceden non lineer bir süreklilik eşitliğiyle modelenebileceği gösterilmiş ve ekstraksiyonun kütle iletim kontrollü olduğu belirlenmiştir. Teknolojik çalışmalarla elde edilen sonuçlar bir maliyetlendirme ve duyarlılık analizine tabi tutulmuştur. Bu amaçla bir bilgisayar programı geliştirilmiş ve program gerek asidik, gerekse alkali sistemler için çalıştırılmış tır. Asit sistemde 1 kg UbOs in maliyeti 43.82 $, alkali sistemde ise 54.82 $ olarak belirlenmiştir. Asit için belirlenen bu fiyatın mevcut fiyatlara göre ekonomik olduğu görülerek yöreye uygulanabileceği anlaşılmıştır. Yapılan duyarlılık analizi, sarı pasta maliyetine en fazla cevher derinlik ve tenorunun ve kuyular arası mesafe değişimlerinin etkin olduğunu göstermiştir.
-
ÖgeBilgisayarla şev stabilitesi probleminin incelenmesi ve Çan linyitlerine uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Öztürk, Oğuz ; Nasuf, Erkin ; 14150 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada şev stabilitesi ve problemleri incelenmiş, T.K.İ. Çan linyitleri işletmesi için uygulama gerçekleştirilmiştir. İlk bölümde stabilite problemlerinin çözüm yöntemlerine ilişkin metotlar araştırılmış ve bunların uygulama sahası ile düzlemsel ve dairesel kaymaya ilişkin esaslar kısaca izah edilmiştir. Ödevin diğer bölümlerinde hazırlanan bilgisayar programının tanıtılması, çalışma esaslarının belirlenmesi, uygulama genişliği ve tipleri hakkında geniş bilgi verilmiştir. Ödevin son bölümünde ise programın değişik parametreler ile çalıştırılması ve şevlere tatbiki ile irdelemeler yapılarak pratik sonuçlar elde edilmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeYeni Çeltek linyit ocağı havalandırma sisteminin etüdü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Aşık, Nail ; Ayvazoğlu, Erdil ; 39245 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringYeni çeltek Linyit İşletmesi Ocağında gerçekleştiri len bu çalışmanın amacı, mevcut havalandırma sisteminin etüdü, üretim yapılan pano ve üretime katılacak olan pano lar için gerekli olan hava miktarlarının nasıl karşılana cağının planlanması di r. Havalandırma şebekelerinin planlanması, gerekli olan hava miktarlarının sağlanması ve vantilatör tesislerinin tasarım ve seçiminde havayollarının dirençlerinin ve ge rekli hava miktarlarının doğru tespiti önemlidir. Bu çalışmada Yeni Çeltek Linyit İşletmesi Ocağında galeri kesit değerleri, hava hızı değerleri, belli kavşak noktalarındaki sıcaklık değerleri ve vantilatörlerin ya rattığı basınç farkları ölçmelerle tespit edilmiştir. Ölçmelerden elde edilen bu değerler kullanılarak şebekede ki kol dirençleri ve basınç düşüşü değerleri bulunmuştur. Hesap edilmiş olan bu değerler "Hardy Cross Tekniğinde" bilgisayar programına verilerek havayollarındaki hava da ğılım miktarları ve basınç düşüşü değerleri bulunmuştur. Panolar için gerekli olan hava miktarları hesap edi lerek bu hava miktarlarının toplam kol dirençlerinde yapı lacak olan değişikliklerle sağlanabileceği gösterilmiştir, Yapılan incelemeler sonucunda görülen aksaklıklar be lirtilmiş ve bu aksaklıkların nasıl giderilebileceği anlatılmıştır.
-
ÖgeAçık işletmelerde kamyon nakliyatı ile ilgili fiziksel parametrelerin maliyete etkisinin araştırlması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Güney, A. Önder ; Nasuf, Erkin ; 39244 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada, Edirne Bölgesi Akman Kömür İşletmeleri açık maden ocağında kamyon nakliyatı ile ilgili fiziksel parametrelerin maliyete etkileri incelenmiştir. Bu amaç¬ la, etkili alabilecek faktörler, nakliyat yolu ile kamyonların fiziksel özellikleri şeklinde iki grupta toplanmış ve ayrı ayrı incelenmiştir. Saha çalışmalarında; nakliyat yolunun uzunluğu ve eğimi, kamyonların çeşitli eğimlerdeki hızları ve motor devir sayıları ile birlikte kamyon sefer süreleri ve günlük sefer sayıları gözlenmiştir. Eğimin, bazı yerlerde yüksek olmasından dolayı, yarma-dolgu yöntemiyle projelendirilerek, eğim, % 9'dan yaklaşık olarak % 5 civarına indiril miştir. Her iki eğim için yakıt sarfiyatları hesaplanmış ve karşılaştırılmıştır. Ayrıca bozuk yol yüzeyinin sebep olduğu lastik sarfiyatı ile aşırı yakıt harcamalarının önüne geçebilmek için, yolun, sıkıştırılmış çakıl ile kaplanması tasarlanmıştır. Eğimin azaltılması ile her yıl % kQ civarında yakıt tasarrufu yapılabileceği tespit edilmiştir. Yolun sıkış¬ tırılmış çakıl ile kaplanması ise bir yıllık lastik sarfi¬ yatından daha ucuza mal olmuştur. Yapılan tespitler az sayıda kamyon ve oldukça kısa nakliyat yolu için geçerli¬ dir. Kamyon sayısı ve yolun uzunluğu artığı zaman bu ta¬ sarrufların milyarlarca lira ile ifade edileceği unutulma¬ malıdır
-
ÖgeTürk linyitlerinin ısıl işlemle yüzebilirliklernin iyileştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Seyhan, Kutlay ; Çelik, M. Sabri ; 39677 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada, ülkemizde çıkarılan bazı linyit kömürlerinin yüzebilme karekterleri, saf ve model reaktif olarak bilinen anyonik, katyonik ve noniyonik kollektörlerle saptanmıştır. Yine linyitlerin flotasyon yeteneğinin iyileştirilmesi amacıyla linyitler ısıl işleme tabi tutularak flotasyon verimlerindeki değişim mikroflotasyon ve Denver hücreleri ile ölçülmüştür. Linyitlerin özellikle ısıl işlem öncesi ve sonrası zeta potansiyelleri ve infrared grafikleri ölçülerek flotasyon ile korrelasyonu yapılmıştır. Deneysel çalışmalarda Manisa, Dodurga (Çorum), İstanbul ve Tekirdağ bölgelerine ait Soma, Alpagut, Yeniköy ve Saray linyit numuneleri kullanılmıştır. Deneylerde hem ısıtılmış (105 °C de 2 saat) hem de ısıtılmamış (25 °C de bekletilmiş) kömürler için gazyağı, fuel oil, anyonik (SDS), katyonik (DAH), noniyonik (Sapogenat T serisi) ve köpürtücü (MIBC) reaktifler kullanılmıştır. Denver ve mikroflotasyon deneyleri ve zeta potansiyel ölçümleri ile dört farklı linyit kömürünün içerdikleri nem ve kül miktarlarına göre yüzebilirlik durumları tesbit edilmiştir. Isıl işlemler ile Yeniköy ve Saray kömürlerinin yüzebilirliklerinin arttığı, Soma ve Alpagut kömürünün yüzebilirliğinde iyileşmenin olmadığı tesbit edilmiştir. Soma ve Saray kömüründe ölçülen zeta potansiyel değerlerinin ısıl işlem sonrası değiştiği tesbit edilmiştir. Soma kömüründe gazyağı kullanılması ters flotasyona sebeb olmuş fakat gazyağı+fuel oil ile doğal pH" da iyi sonuçlar elde edilmiştir. Anyonik kollektör (SDS) ile Soma kömüründe düşük pH larda iyi neticeler elde edilirken, Saray kömüründe düşük seviyede iyileşmeler tesbit edilmiştir. Katyonik kollektör Soma kömüründe düşük pH* larda iyi sonuçlar verirken, Saray kömüründe yanabilir verimi yükseltmiş fakat kül içeriğinde iyileşme sağlanamamıştır. Yalnızca Saray kömüründe kullanılan noniyonik kollektörler ile hiç bir iyileşme sağlanamamıştır. Isıl işlemler sonrası yüzebilirlikteki iyleşmenin, kömürün ısıl işlem sonrası bünyesinde su moleküllerinin ve yüzeyde bulunan oksijen içeren gruplarım kaybetmesinden kaynaklandığı tesbit edilmiştir. Oksijen içeren fonksiyonel gruplarla flotasyon verimleri arasında bir korrelasyon elde etmek amacıyla bir dizi infrared ölçümleri yapılmıştır. Isıl işlem öncesi (25 °C) ve sonrası (105 °C) yapılan infrared ölçümlerinde kömürü hidrofilik yapan hidroksil (-OH) ve karboksil (-COOH) gruplarında azalma, buna mukabil alifatik ve aromatik gruplarda ise artış görülmüştür. Isıl işlem sonrası en fazla iyileşmenin olduğu Saray kömüründe hidrofilik grupların büyük oranda azaldığı ve iyileşmenin gözlendiği, Alpagut linyitinde ise belirgin bir değişimin olmadığı gözlenmiştir. Bu sonuçlar bir kömürün ısıl işlemle yuzebilirliğinin iyileşurilebileceği kömürün yapısındaki hidrofilik ve hidrofobik grupların miktarının net farkına bağlı olduğunu göstermektedir.
-
ÖgeAnkara, Nallıhan, Osmanköy mermer yatağının yıllık 1000m3'lük üretim kapasitesine göre projelendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Geniş, Murat ; Uğur, İsmail ; 46626 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringAnkara ili, Nallıhan ilçesi Gsmanköyü ' nün batısında yüzeylenen Estaş Mermer Sanayi Limited Şirketi'ne ait, paleozoik yaşlı mermer ocağı bu yüksek lisans tezine ko nu teşkil etmiştir. Kireçtaşı, dolomit veya dolomitik kireçtaşı gibi kar bonatlı kayaçların gömülme metamorf izmasma uğraması so nucu mermerler oluşmaktadır. Ticari anlamda mermer ise, blok verebilen, kesilip cilalandığında parlayan, dayanık lı ve güzel görünümlü her tür kayaç mermer olarak tanım lanmaktadır. Bu çalışmada özetle, mermerlerin sınıflandırılması, mermerlerde renk ve sertlik, mermerde doku ve yapılar tez konusu saha ile ilgili jeolojik incelemeler ile mer merin değerlendirilmesine yönelik madencilik teknikleri tartışılmıştır. Ocak yeri tesbiti, ocak açılması, el ve mekanik üre tim yöntemleri, stoklama ve nakliye işleri ele alınmış, sahanın mevcut şartlar altında 1000m3 üretime. göre proje lendirilmesi ve maliyet analizi yapılmıştır.
-
ÖgeBor minerallerinin flotasyonunda şlamın etki mekanizması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Gülgönül, İlhan ; Kaytaz, Yalçın ; 46485 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada literatürde ilk defa olarak bor minerallerinin flotasyonunda kilin etki mekanizması incelenmiştir. Otomatik kumandalı bir mikroflotasyon cihazı kullanılarak bir dizi mikroflotasyon deneyleri ve kilin etki mekanizmasını incelemek amacıyla aynı şartlarda zeta potansiyel ölçümleri yapılmıştır. Bu verilerin ışığı aranda kilin etkisini azaltmak için çeşitli stratejiler önerilmektedir. Çalışmalarda kullanılan kolemanit, üleksit ve kil numuneleri Bigadiç bor yatağından el ile saf olarak toplanmıştır. Deneyler genel olarak mineral (kolemanit veya üleksit), kil ve mineral + kil sistemleri ile incelenmiştir. Elektrokinetik çalışmalarda kolemanitin sıfir yük noktası (SYN) 10.5 olarak bulunmasına rağmen üleksit ve kil için bulunamamıştır. Bigadiç kili diğer bor killeri ile karıştırıldığında; yaklaşık olarak aynı yüzey yüküne sahiptir. Kil ilavesiyle pozitif olan kolemanit yüzeyi negatife dönüşmekte, üleksitte ise etkili olamamaktadır. DAH konsantrasyonu arttıkça zeta potansiyel değerleri artmasına rağmen SDS konsantrasyonlarında ise düşmektedir. pHya bağlı olarak yapılan zeta potansiyel deneylerde; kolemanit her iki reaktif varlığında da düşük pHlarda daha az etkilenirken, üleksit ise DAH varlığında daha fazla etkilenmektedir. Ayrıca Ba+2 ve Ca+2 iyonları varlığında flotasyon verimleri tabii pHnın (pH=9.3) altında elektrostatik çekimin azalmasından dolayı düşerken; üzerinde ise artmaktadır. Ba+2 iyonu Ca+2 iyonuna göre daha etkili olmaktadır. Mikroflotasyon deneyleri sonucunda aynı zincir uzunluğuna sahip olan katyonik reaktif (DAH) ve anyonik reaktif (SDS) kolemaniti ve üleksiti tabii pHda (9.3) yuzdürebilmektedir. Üleksit 2.5x10-4 M DAH ve SDS konsantrasyonlarında maksimum verimle yüzerken, kolemanitin 1x10-4 M SDS ve 5x10-4 M DAH konsantrasyonlarında yüzdüğü bulunmuştur. Kil mikatannın artması hem kolemanit hem de üleksitin flotasyon verimlerini %20 ile %60 oranında düşürdüğü bulunmuştur, özellikle kilin varlığında kolemanitin flotasyon verimi SDS konsantrasyonuna bağlı olarak en fazla etkilenmektedir. Kolemanit ve üleksit yüzeyine negatif yüklü olan kilin özellikle düşük pHlarda elektrostatik çekim mekanizması ile adsorplandığı ve flotasyon verimlerini düşürdüğü bulunmuştur. SEM (Scanning Electron Microscop)' de çekilen fotoğraflar da bunu kanıtlamaktadır. Ayrıca çok değerlikli iyonların heterokoogülasyon sonucu üleksiti çok iyi yüzdürmelerine karşılık kil varlığında çökeleğin yapışmasını engellediğinden aynı verimleri elde etmek mümkün olamamıştır. Elde edilen tüm sonuçlar, negatif yüklü kilin pozitif yüklü bor minerallerine karşı kuvvetli ilgisinin olduğu ve hatta reaktif ile de borun yüzeyine yapışmak için rekabet ettiği anlaşılmaktadır.Bu yüzden flotasyonun fizikokimyasal açıdan kilin yapışmasını engelleyecek şartlarda seçilmesi önerilmektedir.
-
ÖgeKüre masif zengin cevherde baz, değerli, nadir metallerin dağılımları ve kazanılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Yalçın, Sevil ; Atak, Suna ; 46636 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu tez kapsamında Küre Aşıköy Açık Ocak İşletmesinden alman Masif Zengin Cevherde, değerli, nadir metal dağılımları incelenmiş ve kazanılma olanakları araştırılmıştır. Çalışmaların Masif Zengin Cevherle sürdürülmesinin sebebleri, sahada rezerv miktarlarını tespit için yapılan jeoistatistik incelemelerde bu tip cevherleşmenin bilinenin aksine daha yüksek miktarda olması ve derinlere inildikçe bu miktarın artmasıdır. Ayrıca, cevher tiplerinin tümünde gerçekleştirilen tam kimyasal analiz sonuçlarında Masif Zengin Cevher en yüksek oranda değerli ve nadir metal içermektedir. Bu çalışmada kullanılan numune % 6.3 Cu, % 0.124 Co, 143 g / t Te, 43 g/t Se, 1.9 g / 1 Au ve 18 g / 1 Ag içermektedir. Mineralojik çalışmalar sonucunda ana cevher mmeraUerinin pirit ve kalkopirit olduğu, ayrıca sfalerit, borait, kovelin, galen ve az miktarda silikat minerallerinin de bulunduğu gözlenmiştir. Kırılmış ve öğütülmüş numunenin boyut dağılımı belirlendikten sonra değişik sürelerde öğütülmüş numuneler ile Hostaflot X 231 kollektör reaktifi ile kademeli flotasyon deneyleri yapılmıştır. Gerek mineralojik gereksede tam kimyasal analiz değerleri ilk kademede düşük, 3. kademede ise en yüksek bakır içeriğine ulaşıldığını göstermektedir. Cevherin oldukça kompleks yapıda olması çok ince boyutlara öğütme gerektirdiğinden 60 dakika sürenin uygun olduğuna karar verilmiştir. Değerli, nadir metal dağılımlarının değişik ürünlerde belirlenmesine yönelik olarak yapılan incelemeler, selenyum, tellür ve altın gibi değerli, nadir metallerin bakır içeriği ile birlikte yükseldiğini, kobaltın ise bakırdan bağımsız olarak gerek verim gerekse tenor açısından flotasyon artığında toplandığım göstermektedir. Yüksek bakır içerikli konsantre üretimi için yapılan deneyler sonucunda en uygun kollektör ve kademe sayılan belirlenmiştir. Cevherin kompleks yapısı sebebi ile iki aşamalı olarak değerlendirilmesi uygun görülmüş, yüksek bakır içerikli flotasyon konsantresi üretimini izleyerek elde edilen flotasyon artığından kimyasal çözündürme yöntemiyle bakır ve kobalt kazanılmıştır. İki aşamalı değerlendirme yöntemi ile bakırın % 95'i ( % 47'si flotasyon konsantresi olarak ) kobaltın ise % 80'ni kazanılmaktadır. Selenyum, tellür ise bakır konsantresinden ve kimyasal çözündürme sırasında baca gazlarından kazanılabilecek, altın ve gümüş ise yine bakır konsantresinden ve kimyasal çözündürme sonrası yapılacak siyanür liçi ile elde edilebilecektir. % 61.6 Fe içeren liç artığının ise demir cevheri olarak kullanımı incelenebilir.
-
ÖgePatlayıcı maddeler ile basamak kazı tasarımı parametrelerinin incelenmesi ve PATAS uzman sisteminin denenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Coşkun, Orhan ; Nasuf, Erkin ; 46619 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringMadencilik ' de üretimin başlangıç noktası olan patlatma ekonomiklik ile çok yakından ilgilidir. Ekonomiklik ve verimi yükseltmek için daha mükemmel tasarımlara ulaşmak maksadıyla bir çok araştırma yapılmış, teoriler geliştirilmiştir. Bu tez çalışması kapsamında öncelikle patlatma tasarımı için geliştirilmiş çeşitli teoriler anlatılmış, tasarımda kullanılan parametreler incelenmiştir. Daha sonra yeni bir bilgisayar yazılımı olan Uzman Sistemler ve özellikleri anlatılmıştır. Son aşamada ise patlatma tasarımı amacıyla geliştirilmiş PATAS isimli uzman sistem tanıtılarak denemesi yapılmış ve pratik olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır.
-
ÖgeKütahya Gümüşköy silisifiye tüf cevherinden gümüşün zenginleştirilme olanaklarının araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Perek, Kudret Tahsin ; Acarkan, Neşet ; 46176 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışma kapsamında, Kütahya-Gümüşköy maden yatağındaki silisifîye tüf cevherinden gümüşün zenginleştirilme olanakları araştırılmıştır. Cevhere boyuta sınıflandırma, gravite, flotasyon yöntemleri uygulanarak, gümüşçe zengin ön konsantre elde edilmeye çalışılmış ve ön konsantreler üzerinde siyanürle çözündürme deneyleri yapılmıştır. Kütahya-Gümüşköy Aktepe maden yatağı mineralojik yapılan ve gümüş içerikleri farklı beş tür cevherden oluşmaktadır. Bunlardan silisifîye tüf cevheri toplam rezervin yaklaşık % 50'sini oluşturmaktadır. Silisifîye tüf cevheri üzerinde yapılan mineralojik incelemeler; cevher bileşiminde başlıca, nabit gümüş, pirarjirit, arjantit, gümüşlü tetrahedrit, kuvars, feldispat, barit ve kil minerallerinin varlığı saptanmıştır. Cevherin gümüş içeriği 320 g/t 'dur. Silisifîye tüf cevherindeki kil mineralleri, ıslatma, ardından yaş eleme ve aktararak dağıtma işlemleri uygulanarak uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Cevherin sadece 24 saat ıslatılıp, ardından yaş elenmesiyle, numunenin ağırlıkça % 12.3'ünün, % 6'lık bir gümüş kaybıyla 38 mikron altında atılabileceği; 24 saat ıslatmayı izleyen aktararak dağıtma işlemi ve yaş eleme sonucu cevherin ağırlıkça % 21-22.5'inin, yaklaşık %10 Ag kaybıyla, 38 mikron altında uzaklaştırılabileceği saptanmıştır Aynı zamanda kilin büyük bir kısmının bu üründe toplandığı gözlenmiştir. Cevher üzerinde yapılan jig ve sarsıntılı masa ile zenginleştirme deneyleri sonucunda, gümüşçe zengin bir ürün elde edilememiştir. Cevherdeki sülfür rninerallerini kazanmak için boyutu 0.106 mm altında olan kilsiz, ön konsantrede etil ve amil ksantat kullanılarak, toplu sülfür flotasyonu yapılmış, %2.522 Ag içerikli toplu sülfür konsantresi, %25.2 Ag verimiyle kazanılmıştır. Toplu sülfür flotasyonu artığına, ayrıca barit flotasyonu uygulanarak %94.4 BaSÛ4 içerikli barit konsantresi, %70.5 BaS04 verimiyle elde edilmiştir. Tuvenan cevher ve kilsiz ön konsantre üzerinde doğrudan siyanürle çözündürme deneyleri yapılmıştır. Liç deneyleri sonucunda Ag çözünme verimi, 72 saat sonunda tuvenan cevher için, %72.8, ön konsantre için %80.6 olmuştur. Çözeltideki Ag konsantrasyonları, tuvenan cevher için 99.7mg/L ön konsantre için 119 mg/1 olmuştur. En iyi çözündürme koşullarında, NaCN tüketimi %19.1, CaO tüketimi, %21.2 azalmıştır.
-
ÖgeBalıkesir Düvertepe kaolenlerinin kağıt endüstrisinde kullanım olanaklarının araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Acar, Ülker ; Eskikaya, Şinasi ; 46609 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringDünyada, her yıl üretilen toplam kaolen miktarının yarısı kağıt sanayiinde tüketilmektedir. Kağıt sanayiinde dolgu ya da kaplama pigmenti olarak kullanılan kaolenlerin en önemli özelliği suda dağılması için süzülebilirlik özelliğidir. Bu özellikteki kaolenler suda ayrışarak içindeki silis ayrılır ve ortamdan uzaklaştırılır. Bu işlem kaolenin aşındırıcı özelliğini azaltırken alümina içeriğini yükseltir. Kağıt sektöründe tüketilen kaolenler tesis çıkışı pazara arz edilir. Türkiye kağıt sektörü kaolen ihtiyacını ithalat yolu ile karşılamaktadır. Bunun birinci nedeni yıkanıp süzülebilir yumuşak kaolen yataklarımızın çok az oluşudur. Dünyada bu tür kaolenlerin ya granit gibi derinlik kayaçlarının veya feldspatça zengin arkoz tipi sedimanter kayaçların bozuşmasından oluştuğu bilinmektedir. Türkiye'nin kaolin yatakları ise genellikle hidrotermal eriyikler veya solfatarlarla altere olmuş volkanitlere bağlıdır. Bu tür kaolenler sert olup çok ince silis ihtiva etmekte ve yıkama ile zenginleştirmeye imkan vermemektedir. Bu çalışmada Balıkesir - Düvertepe bölgesinde Söğüt Madencilik A. Ş. ruhsat sınırları içinde yer alan ocaklardan 10 adet kaolen numunesi alınmıştır. Numune alınan ocaklarda rezerv etüdü yapıldıktan sonra, numunelerin minerolojik ve kimyasal özellikleri tesbit edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında kimyasal özelliklerin yanısıra, kağıt sektöründe kaliteyi belirleyen diğer bir unsur olan tane boyutu dağılımının mevcut standartlara uygun hale getirilebilmesi için cevher hazırlama işlemlerine gereksinim duyulmuştur. Bu aşamada rezerv potansiyeli çok olan sınırlı sayıda numune kullanarak zenginleştirmeden ziyade, boyuta göre sınıflandırma yapılmıştır.
-
Ögeİthal taşkömürlerinin oksidasyon özellikleri ve zonguldak taşkömürü ile harmanlanma olanaklarının araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) İlhan, Mustafa ; Ateşok, Gündüz ; 46633 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringHazırlanan yüksek lisana tezi, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından A.BJD. ve Avustral ya'dan ithal edilen koklaşabilir kömürlerin ve Zonguldak taşkömürünün oksidasyona bağlı alarak Soklaşnia özellikleri nin ne yönde etkilendikleri ve Zonguldak taşkömürü ile it hal taşkömürler arasında oluşturulabilecek optimal harman* ların tesbit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmada," Karabük Kok Fabrikası kömür stoklarından alı nan üçü ithal, biri Zonguldak taşkömürü almak üzere dört farklı kömüre ait örnek kömürler, orjinal boyutlarında, altı ay boyunca atmosfer şartlarında bekletilerek aylık labora- tuvar testlerine tabi tutulmuştur. Altı ay boyunca aksidasyonun etkileri dört farklı kö mürde ayrı ayrı olarak incelenip, kömürlerin oksitlenme olayı ile uğradıkları değişimler koklaştırma hazanda ince lenmiştir. Koklaşma özellikleri olumsuz yönde etkilenen ithal kömürlerden üretilen kokların kalitesinin iyileşti rilmesi için Zonguldak kömürü ile harmanlama olanaklarının araştırılması çalışmanın ikinci kısmını oluşturmuştur. Bu amaçla, Zonguldak kömürünü ithal kömürlerle karış tırarak ideal koku verecek optimal harman şekilleri ortaya konmuştur. Optimal harman şekillerini Karabük Kok Fabrika sına uygulamak suretiyle sağlanacak tasarruflar matematik sel olarak tartışılmıştır.
-
ÖgeTünel kazılarında oluşan solunabilir tozun etüdü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Başçetin, Ataç ; Ayvazoğlu, Erdil ; 46635 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu tez "Tünel Kazalarında Oluşan Sağlığa Zararlı (Solunabilir) Tozun Etüdü" ile ilgili bir çalışmadır. Tez kapsamında, istanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Metrosu Tünel Kazılarının yapıldığı Taksim, Şişli ve Zincirlikuyu Şantiyeleri ile TKİ. Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi 4207 Nolu Baca Kazısı Sırasında, Casella 113 A tipi toz örnekleyici ile ölçümler yapılarak toz yoğunlukları tespit edilmiş ve daha sonra bu toz örnekleri İstanbul Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Petrografi Anabilim Dalında X- Ray Cihazı ile analiz edilerek kuvars içerikleri araştırılmıştır. Bu ölçüm ve analizler vasıtasıyla kazı işyerlerinin tozluluk durumu belirlenmiş ve standartlara uygunluğu araştırılmıştır. Ayıca şimdiye kadar yapılan araştırmalarla tespit edilmiş olan, tozun oluşum nedenleri ve oluşan tozun ortam havasına dağılmasına yol açan faktörlere ait teoriler de yapılan ölçüm ve gözlemler sayesinde bu kaza işyerlerinde incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda İstanbul Metrosu Taksim Şantiyesi ile Şişli Şantiyesinin bir bölümünde ve T.K.İ. Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi 4207 Nolu Baca kazısında oldukça yüksek toz yoğunlukları tespit edilmiştir. Söz konusu toz yoğunluklarına, özellikle havalandırmanın yetersiz olmasının ve tozu bastırmada su kullanımına önem verilmemesinin yol açtığı anlaşılmıştır. Bu iki faktör optimum olarak yerine getirilmediği taktirde toz yoğunluğu artmaktadır. Diğer önemli bir faktör ise kazalan kayacın özellikleridir. Araştırma sırasında kayaç sertliği arttıkça toz oluşumunun da arttığı gözlenmiştir. Ayrıca kaza işinin mekanize olarak (kollu galeri açma makinası gibi) yapılmasının da toz oluşumunun artmasına neden olduğu anlaşılmıştır.
-
ÖgeAfyon yöresi mermer artıklarının değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Yıldız, Ömer ; Eskikaya, Şinasi ; 46637 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada; Türk madenciliğinde önemli bir payı olan "Afyon Yöresi Mermerleri"nden açığa çıkan artıkların değerlendirilebilme olanakları araştırılmıştır. Mermer artıklarının katkı veya dolgu maddesi olarak saf kalsit yerine, kalsit ile birlikte yada tek basma kullanılabileceği alanlar araştırılmıştır. Afyon yöresi mermer ocağı ve işleme tesislerinde oluşan mermer artıklarının cins, boyut ve miktarı ile ilgili araştırmalar yapılmıştır. Oluşan her bir artık çeşidi için uygun kullanım alanları araştırılmış, kullanım oram ve miktarları ile ilgili tespitler yapılmıştır. Mermerin bu kullanım alanlarındaki etkinliği ve önemi araştuılmıştir. Mermer artıklarının en küçük boyutundan en büyüğüne kadar tamamının değerlendirilebildiği ve üretiminde ana hammadde olarak kullanıldığı "Yapı Malzemesi Karolarının imalat yöntemi araştırılmıştır. Mermerin işlenmesi esnasında ortaya çıkan ve "Paledyen" adı verilen mermer artığı parça plakaların çeşitli bağlayıcılarla yapıştırılarak yeniden blok ve ebatlı palaka mermer elde edilebilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Yapıştırılmış bloklardan elde edilen plaka mermerlerin maliyet hesabı yapılarak her bir bağlayıcıyla elde edilen sonuçlar karşılaşılmıştır. Ayrıca elde edilen plakaların doğal plakalarla karşılaştırmalı olarak dayammlan araşnnlmışür.
-
ÖgeTünel açma işlemleri,karşılaşılan sorunlar ve uygulanan çözüm yolları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Kırbaş, Tuncer ; Eskikaya, Şinasi ; 46175 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmanın içeriği, tünel açma faaliyetlerine bağlı olarak, oluşabilecek sorunların belirlenerek bunların çözümüne olanak sağlayacak olan işlemleri kapsamaktadır. Çalışmada sorunlar öncesinde dünya üzerinde başlangıcından günümüze değin tünelciliğin tarihçesi ve gelişimi sunulmaktadır. Tarihsel sıraya göre tünel açma çalışmalarının kimler tarafından yapıldıkları belirtilmiştir. Daha sonra tünel makinelerinin icad edilmesinden, günümüze kadar olan evrimine genel bir bakış yapılmıştır ve geleceğin makinelerinden bahsedilmiştir. İnceleme, ilkel tünel makinelerinden günümüz modern tünel makinelerine (TBM, Roadheader, Mobil miner, Darbeli çekiç) doğru yapılmıştır. Ayrıca son model tünel makinelerinin teknik özellikleri ve performansları hakkında detay bilgiler verilmiştir. Dünyada ve Türkiye'de tünelciliğin gelişimine paralel olarak açılan tünel uzunlukları tablolar halinde verilmiştir. Tünel açma maliyetlerine kısaca değinilmektedir. Tünel açma işlemlerinde ağırlıklı olarak kullanılan NATM yöntemi ilkeleriyle açıklanmıştır. Değişik zeminlerde en uygun iksa tipinin ve aralıklarının saptanmasında kullanılan metodlar açıklanmaktadır. Tüm açıklamaların nihayetinde kazı sırasında oluşan sorunlar ele alınmaktadır. Karşılaşılan sorunlar oldukça fazladır. Tünelin açıldığı formasyonun özelliklerine bağlı olarak sorunlar farklılıklar göstermektedir. Fakat genel bir bakış açısı altında, değişik yerlerde yapılan çalışmaların incelenmesi sonucunda sorunların belli kalıplarda benzerlikler gösterdiği anlaşılmaktadır. Dünyada gerçekleştirilmiş tünel açma faaliyetlerinin birçoğu incelenerek değerlendirmesi yapılmıştır. Kazı işlemine bağlı olarak makinenin sebep olduğu aksaklıklar, delme-patlatma işlemine bağlı sorunlar, istihkakla alakalı sorunlar şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Karşılaşılan en önemli sorunlar kaya boşalmaları(göçük), tahkimat, taban kabarması, yüzey tasmanları, su geliri, aşın sökülme, gaz çıkışı, kesici uçlara ve makineye bağlı sorunlar, yatay-düşey deformasyonlar, vibrasyon gibi ortaya çıkmaktadır. Bahsedilen sorunların tümü incelenerek bunların ne gibi önlemlerle bertaraf edileceği anlatılmaktadır. Sorunların ve çözümlerin birarada incelenilmesiyle somut sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Tünel kazısında, ortam şartlarına bağlı olarak gereken ne ise yapıldığı taktirde sorunların büyümeden yokedilebileceği görülmektedir.
-
ÖgeKüçük metal madenlerinde üretim ve nakliye sistemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Kayandan, Ali ; Saltoğlu, Senai ; 46229 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada metal madenlerinde üretim ve nakliyede kullanılan makine ve ekipmanlar tanıtılarak, insan gücüne dayalı ve mekanize üretim yapan işletmelere ait örnekler verilmiştir. Günümüzde özellikle Avrupa ve Amerika'da yeraltı metal ve kömür madenlerindeki üretim ve nakliyede diesel motorlu araçların kullanımı artmıştır. Bu çalışmada LHD sistemi tanıtılarak, sistemde kullanılan makinalar hakkında bilgiler verilmiştir. LHD araçlarının yeraltı metal madenlerinde kullanımı ile; - Insangücüne dayalı işletmelerde 1-2 ton/vardiya kişi olan üretim 15-25 ton/vardiya kişi değerlerine çıkmaktadır. - İşçilik maliyetleri en aza inmektedir. - Son derece emniyetli çalışma şartlan elde edilmektedir. Göçük tehlikesi olan yerlerde uzaktan kumandalı yükleyici kullanılabilmesi kazaları en aza indirmektedir. - Ayrıca üretimin hız kazanması ile, üretim bir veya iki panoya toplanarak etkili bir denetim sağlanmaktadır.
-
Ögeİstanbul-Yeniköy Bölgesi kömürlerinden semikok elde etme olanaklarının araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Asmatülü, Ramazan ; Acarkan, Neşet ; 46638 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada, İstanbul - Yeniköy bölgesi kömürlerine düşük sıcaklık koklaştırması uygulanarak; hava kirliliği açısından sorun yaratmayacak semikok elde etme olanakları araştırılmıştır. Çalışmalar, istanbul - Yeniköy bölgesi kömürleri üzerinde yürütülmüştür. Bir özel firmaya ait ocaktaki alt, orta ve üst damarlardan temsili bir şekilde numune alınmış ve özellikleri birbirine yakın olduğu için üç damar numunesi harmanlanmıştır. Deneysel çalışmalarda harman numunesinin, öncelikle, fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. Kömür numunesinin kuru baza göre; %32.5 rutubet, %12.30 kül, %46.57 uçucu madde, %40.82 sabit karbon, %1.88 toplam kükürt, %1.05 yanabilir kükürt içerdiği ve üst ısıl değerin ise 5426 Kcal/kg olduğu belirlenmiştir. -100 mm boyutundaki kömüre yüzdürme ve batırma uygulanmış ve ancak ince boyutlarda zenginleştirilebileceği anlaşılmıştır. Düşük sıcaklık koklaştırması deneylerinde, -100 + 19 mm tuvenan ile -19 + 1 mm boyut grubunda jig ve sarsıntılı masadan elde edilen temiz kömürün birbirine karıştırılması ile elde edilen ürün kullanılmıştır. Yapılan düşük sıcaklık koklaştırması deneylerinde sıcaklık, tane boyutu ve sürenin koklaştırma üzerine etkileri incelenmiştir. Deneylerde, -50+19 mm, -19+10 mm ve -10+1 mm boyut gruplarına ayrılan kömürler, 1500 cm3 hacimli ve sabit yataklı koklaştırma firınında 400, 500, 600, 700 °C sıcaklıklarda; 20, 40, 60, 80, 100, 120 dak. sürelerle koklaştırmaya tabi tutulmuş ve İstanbul - Yeniköy bölgesi kömürleri için en iyi koklaştırma koşullan saptanmıştır. Ayrıca, ısıl işlemler sonucu ince boyutlara (-10 mm) inen semikokun briketlenerek boyutunun büyütülmesi olanakları araştırılmış ve bu amaç doğrultusunda tane boyutu, presleme yükü ve bağlayıcı madde oranlarının briketlemeye etkisi belirlenmiştir. Düşük sıcaklık koklaştırmasın deneylerinden en önemli parametrenin sıcaklık olduğu sonucuna varılmış ve koklaştırma sıcaklığı olarak 650 °C seçilmiştir. Koklaşma süresinin saptanmasında kömürdeki katranın uzaklaştırılması dikkate alınmıştır ve % 1 5 dolayında uçucu madde içeren semikok ürünleri elde etmek için 50 - 76 dakikalık koklaştırma süresinin yeterli olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, en iyi koşullarda elde edilen semikokun yanabilir kükürt içeriği %0.40'a inmiş; sabit karbon içeriği %68.09'a ve sabit karbona bağlı olarak da ısıl değeri 6404 Kcal/kg'a yükselmiştir. Briketleme deneylerinde semikokun boyutu lmm'nin altına indirildikten sonra bu ürüne %12 melas, %3 kireç ilavesiyle 30 ton presleme yük altında oluşturulan briketin en yüksek shatter indeksine (1505) sahip olduğu saptanmıştır. En iyi koklaştırma koşullarında yapılan deneyde, kömürün %60.2'sini semikok, %20.3'ünü gaz ve %19.5'ini de sıvı ürünlerin oluşturduğu belirlenmiştir.