FBE- Maden Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Maden Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Başlık ile FBE- Maden Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge3213 Sayılı Maden Kanunu Öncesinde Ve Sonrasında Türkiye’de Maden Mevzuatında Yapılan Değişikliklerin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Yıldız, Taşkın Deniz ; Kural, Orhan ; 441587 ; Maden İşletme ; Mineral ProcessingÇalışmanın başlığının kapsadığı sürecin merkezi olan 1985 tarihinde yürürlüğe konulan 3213 sayılı Maden Kanunu, yürürlüğe girdiği dönem itibariyle, dünyadaki politik ve ekonomik değişimlerin meydana geldiği, bu suretle de tüm dünyada maden kanunlarında yoğun ve radikal değişikliklerin yaşandığı bir döneme denk gelmektedir. Ülkemiz de bu süreçten etkilenerek, Maden Kanunlarında birkaç yıl öncesinden başlamak üzere bir değişim evresine girmiştir. Bu itibarla, söz konusu Maden Kanununda, radikal değişimlerin yaşandığı bu evrede, bu sürecin öncesi ve özellikle sonrası ile birlikte objektif bir değerlendirme sunmak adına böyle bir çalışma yapılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada; ülkemizde 3213 sayılı Kanun öncesinde ve sonrasında yürürlüğe konulmuş Maden Kanunları ve maddelerinin, oluşturulan başlıklarda ilgisi nispetinde yorumlanmasının yanısıra, yine tüm Maden Kanunlarının maden mevzuatına ve madencilik sektörüne olumlu ya da olumsuz etkilerini de kapsayacak şekilde bir değerlendirmesi yapılmıştır. Özellikle, madenlerin, maden haklarının ve madencilik faaliyetlerinin maden hukuku açısından konumu çerçevesinde, sektör için yapılması gerekenlerin cevabının bulunmasına katkı sunulmuştur. Çalışmada; genel çerçevede Maden Kanunlarında bulunan esaslar bölümlendirilmek suretiyle; maden kavramı, maden hakları, madenlerin aranması ve işletilmesi aşamaları ile bu aşamalarda alınması gereken izinleri; bu izinlerin alındığı yetkili mercilerin Maden Kanununda öngörülen yetkileri, idari cezaları, özendirici ve faaliyete zorlayıcı tedbir ve düzenlemeleri ile tüm bunların Maden Kanunlarındaki konumlarını kısaca açıkladık. Ayrıca maden mevzuatının değişim sürecinde mevzuatın evrimini verdik. Son olarak da çalışmanın sonunda maden kanununda amacın ortaya konulmasına vurgu yapılarak okuyucuya tüm bu süreç tarafsız olarak sunulmaya çalışılmıştır. Tabi, söz konusu amacın ortaya konulabilmesi için 1985 yılı hemen öncesinde meydana gelen köklü kanun değişikliklerinin ve madencilik politikasının, ileride yapılacak çalışmalarda daha ayrıntılı incelenmesi gerekmektedir.
-
ÖgeAçık işletmelerde kamyon nakliyatı ile ilgili fiziksel parametrelerin maliyete etkisinin araştırlması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Güney, A. Önder ; Nasuf, Erkin ; 39244 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada, Edirne Bölgesi Akman Kömür İşletmeleri açık maden ocağında kamyon nakliyatı ile ilgili fiziksel parametrelerin maliyete etkileri incelenmiştir. Bu amaç¬ la, etkili alabilecek faktörler, nakliyat yolu ile kamyonların fiziksel özellikleri şeklinde iki grupta toplanmış ve ayrı ayrı incelenmiştir. Saha çalışmalarında; nakliyat yolunun uzunluğu ve eğimi, kamyonların çeşitli eğimlerdeki hızları ve motor devir sayıları ile birlikte kamyon sefer süreleri ve günlük sefer sayıları gözlenmiştir. Eğimin, bazı yerlerde yüksek olmasından dolayı, yarma-dolgu yöntemiyle projelendirilerek, eğim, % 9'dan yaklaşık olarak % 5 civarına indiril miştir. Her iki eğim için yakıt sarfiyatları hesaplanmış ve karşılaştırılmıştır. Ayrıca bozuk yol yüzeyinin sebep olduğu lastik sarfiyatı ile aşırı yakıt harcamalarının önüne geçebilmek için, yolun, sıkıştırılmış çakıl ile kaplanması tasarlanmıştır. Eğimin azaltılması ile her yıl % kQ civarında yakıt tasarrufu yapılabileceği tespit edilmiştir. Yolun sıkış¬ tırılmış çakıl ile kaplanması ise bir yıllık lastik sarfi¬ yatından daha ucuza mal olmuştur. Yapılan tespitler az sayıda kamyon ve oldukça kısa nakliyat yolu için geçerli¬ dir. Kamyon sayısı ve yolun uzunluğu artığı zaman bu ta¬ sarrufların milyarlarca lira ile ifade edileceği unutulma¬ malıdır
-
ÖgeAçık işletmelerde uygun delme-patlatma şartlarını veren bir modelin geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Kahraman, Sair ; Bilgin, Nuh ; 68889 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringAçık işletmelerde optimum delme - patlatma şartlarını veren bir modelin geliştirilmesi hakkında olan bu çalışmada önce araştırmaların yapıldığı şantiyeler ve yapılan performans ölçümleri anlatılmıştır. Bölüm 4' de önce delici makinalar detaylı olarak tanıtılmıştır. Sonra da kayaçların delinebilirliği konusu üzerinde durulmuş ve literatürde bulunan delme hızı bağıntıları darbeli delme ve döner delme için ayrı ayrı verilmiştir. Bölüm 5' de kayaçların mekanik ve fiziksel özelliklerini belirlemek için yapılan deneyler anlatılmış ve sonuçlar özetlenmiştir. Arazide N - tipi Schmidt çekici ile ölçümler alınmış ve laboratuarda tek eksenli basınç ve çekme, darbe dayanım, nokta yük ve sismik hız deneyleri yapılmıştır. Ayrıca, elastik modül ve yoğunluk değerleri ile kuvars miktarı da belirlenmiştir. Bölüm 6' da konili matkap dişiyle yapılan penetrasyon deneyi hakkında daha önce yapılan teorik ve deneysel çalışmalar anlatılmış ve yapılan penetrasyon deneyi yardımıyla döner deliciler için geliştirilen delme hızı modeli sunulmuştur. Bölüm 7' de çok katlı regresyon analizi anlatılmış ve üç tür delicinin herbiri için (yerüstünden darbeli hidrolik, delik dibinden darbeli ve döner delici) geliştirilen regresyon modelleri verilmiştir. Bölüm 8' de patlayıcıların teknik özellikleri, ateşleme eleman ve şekilleri detaylı olarak anlatılmıştır. Ayrıca patlatma teorisi açıklanmış ve kayaçların patlatılabilirliğine ve parça boyutuna etki eden faktörler sıralanmıştır. Bölüm 9' da basamak patlatması üzerinde durulmuştur. Basamak patlatmasında delik düzeni parametrelerinin birbirleri ile olan ilişkileri incelenmiş ve bu konuda literatürde bulunan bağıntılar verilmiştir. Sonra da ülkemizdeki uygulamaların bu bağıntılarla uyumlu olup-olmadığı araştırılmıştır. Bölüm 10' da delme - patlatma konusunda geliştirilen bir bilgisayar programı anlatılmıştır. Delme - patlatmadaki tüm işlemleri içeren program üç ana bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, yükleyici ve basamak yüksekliği seçimi, delik çapı, delik düzeni, delici makina ve matkap seçimi yapılmaktadır. İkinci bölümde patlayıcı seçimi, yıllık patlayıcı miktarı ve ateşleme sistemi belirlenmektedir. Üçüncü bölümde ise delme-patlatma maliyet hesabı yapılmaktadır.
-
ÖgeAçık İşletmelerde Optimum Ekipman Seçimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kırmanlı, İ. Cengiz ; Erçelebi, Selamet G. ; Maden İşletme ; Mineral ProcessingBu çalışmada, açık işletmelerde son yıllarda kullanımı hızla artan bir üretim yöntemi olan hidrolik ekskavatör - kamyon yöntemi için en uygun ekipman seçimi yapan bir uzman sistem KappaPC kabuğu kullanılarak geliştirilmiştir. Kazıcı ekipman seçimindeki en önemli kriterlerden birisi olan kazılabilirliğin belirlenmesi için, daha önce yapılmış olan çalışmalarının doğrultusunda uzman sistemde kullanılmak üzere bir kazılabilirlik sınıflaması oluşturulmuştur. Bununla birlikte, zeminin taşıma direnci, kepçe dolma faktörü, kepçe periyodu gibi diğer ekipman seçimi parametrelerinin de dikkate alınmasıyla hidrolik ekskavatör seçimi yapılmaktadır. Kamyon kapasitesinin belirlenmesi ise, ekskavatör tarafından doldurulan kamyonlarda ekskavatörün optimum kepçe sayısı (4-6) ile doldurduğu toplam hacim ile kamyonun kasa hacmi arasında oluşan farktan dolayı boş kalan kasa hacmine bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Ekskavatör ve kamyon satın alma maliyetleri kullanılarak, istenilen üretimi sağlayan her bir ekskavatör ve kamyon kombinasyonunun maliyetleri içinde en düşük maliyetin elde edildiği kombinasyon optimum ekskavatör ve kamyon sayısı olarak belirlenmiştir.
-
ÖgeAçık İşletmelerde Optimum Üretim Planlamasında Yeni Bir Yöntem Geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-07-10) Özkan, Murat ; Erçelebi, Selamet Gürbüz ; 10080491 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringAçık ocak işletmelerinde üretim planlaması; ocağın başlangıcından ömrünün sonuna kadar süren, bu süreç içerisinde optimize edilmesi ve karar verilmesi gereken birçok değişkeni olan bir planlama sürecidir. Üretim planlamasının ana amacı, fiziksel ve ekonomik koşullar altında ocaktan elde edilecek ekonomik değerin maksimize edilmesidir. Ekonomik değerin maksimizasyonunun belirlenmesinde ise açık ocağın nihai sınırları ve üretim sıralaması oldukça etkilidir. Açık ocak nihai sınırlarının belirlenmesi, kazancı maksimize etmek amacıyla yapılan önemli bir optimizasyon işlemidir. Bu adımın esas amacı, açık ocak nihai sınırlarının iskontosuz kazancın maksimize edildiği yere kadar getirilmesidir. Nihai sınırları belirleme konusunda en güvenilir yöntemler Lerchs-Grossmann algoritması ile Maksimum Akış algoritmasıdır. Hareketli Koni yöntemi ise hızlı olması, kolay anlaşılması ve kullanım kolaylığı nedeniyle tercih edilebilmektedir. Açık ocak işletmelerinde üretim sıralaması veya kazı sıralaması ise hangi malzemenin ne zaman kazılacağı ile ilgilidir. Üretim sıralaması optimize edilirken, ocaktan elde edilen net bugünkü değerin (NBD) diğer bir deyişle iskontolu kazancın maksimize edilmesi için uğraşılır. Üretim sıralamasında net bugünkü değerin maksimize edilmeye çalışılmasının nedeni, ekonomik değişkenlerin zamana göre değişiyor olması yani paranın zaman değeridir. Üretim sıralamasının optimize edilmesi amacıyla birçok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemler arasında en çok kullanılan yöntem parametreleştirme tekniği ile elde edilen iç içe ocaklar serisinin oluşturulmasıdır. Açık ocak işletmelerinde üretim planlamasının optimizasyonu amacıyla birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda genellikle, açık ocak nihai sınırları öncelikli olarak tespit edilmekte ve daha sonra bu sınırlar içerisinde üretim sıralaması yapılmaktadır. Ancak, nihai sınırlar elde edilirken kullanılan blok ekonomik değerlerinin şimdiki zamana göre alınması ve bu blokların gerçekte çıkarılacağı zamandaki değerlerinin hesaba katılmaması nedeniyle bu sınırların gerçekten de optimum olduğu tartışma konusudur. Bu nedenle araştırmacılar, açık ocak nihai sınırları ve üretim sıralamasını eş zamanlı olarak optimize edebilen yöntemlerin geliştirilmesi için uğraşmaktadırlar. Bu yöntemlerde; hangi malzemenin hangi zamanda çıkarılacağı belli olduğundan dolayı, çıkarılış zamanına göre ekonomik değerler verilebilmektedir. Bu durumda paranın zaman değeri de hesaba katılmış olur. Bu doktora tezi kapsamında, açık ocak işletmelerinde uzun vadeli üretim planlaması üzerine yapılan çalışmalar incelenmiş ve bu çalışmalara alternatif olabilecek bir algoritma geliştirilmiştir. Tezin amacı, açık ocaklarda net bugünkü değerin maksimizasyonunu sağlayacak üretim sıralamasının elde edilmesi ve aynı zamanda açık ocak nihai sınırlarının bulunmasıdır. Bu amaçla geliştirilen algoritmada hedef; bloklara net bugünkü değerlerin girilmesinden ziyade bu değeri belirleyen değişkenlerden faydalanarak net bugünkü değeri maksimize edebilecek sıralamanın belirlenmesi yönündedir. Bunun için; blok ekonomik değerleri ve kazı miktarı değişkenleri göz önünde bulundurularak birim hacim kazısı başına elde edilen ekonomik kazancın maksimize edilmesi yoluna gidilmiştir. Kazı sıralamasında istenilen blok kümelerinin bulunabilmesi için de klasik hareketli koni yönteminden faydalanılmıştır. Yöntemin çalışma içerisinde belirtilebilmesi için “Gelişmiş Hareketli Koni Yöntemi” ismi verilmiştir. Geliştirilen algoritma, ekonomik değerleri girilmiş olan blok model üzerinde çalışmaktadır. Her iterasyonda, birim hacim başına düşen ekonomik değerin maksimum olduğu ve yıllık üretim kapasitesini geçmeyen blok kümeleri bulunup blok modelden çıkarılmaktadır. Bu blok kümeleri aranırken pozitif koni kullanılmaktadır. Pozitif koni ile elde edilen blok kümelerinin, negatif koni ile optimize edilmesinden sonra belirlenen blok kümesi blok modelden çıkarılır. Bu işlem alınabilecek pozitif değerli blok kalmayıncaya kadar devam etmektedir. Alınabilecek blok kümesi kalmadığında nihai sınırlara erişilmiş olur. Her iterasyonda bulunan blok kümeleri, yıllık üretim miktarına göre gruplandırılmakta ve net bugünkü değerleri hesaplanmaktadır. Açık ocak nihai sınırlarının ve üretim sıralamasının diğer yöntemlere göre uygulanabilirliğinin test edilmesi, karşılaştırılabilmesi ve sonuçların değerlendirilebilmesi için; geliştirilen algoritma öncelikle 2B bir örnekte uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar; Lerchs ve Grossmann (1965) algoritması ile Wang ve Sevim (1992) tarafından önerilen parametreleştirme yöntemi ile karşılaştırılmıştır. Sonuçların 2B örnek üzerinde olumlu sonuçlar vermesinden dolayı 3B bir uygulama yapılması uygun görülmüştür. Bu uygulama için MS Visual Basic programlama dili kullanılarak kodlanan yazılımdan faydalanılmıştır. 3B uygulama için gerçek bir sahadan elde edilen manyetit içerikli (Fe3O4) maden yatağının verileri kullanılmıştır. Bu maden sahasından elde edilen sondaj verileri ve topoğrafya üzerinde rastgele ve mantıksal değişiklikler yapılarak yeni bir saha düzenlenmiştir. Daha sonra cevher ve yan kayaç için blok model oluşturulmuştur. Oluşturulan blok modelde toplam 279.658 blok bulunmaktadır. Bu blok model üzerinde öncelikle; madencilikte tasarım ve planlama üzerine geliştirilmiş olan Micromine programı kullanılarak, Lerchs ve Grossmann algoritması kullanarak çalışan parametreleştirme yöntemi ile iç içe ocaklar serisi elde edilmiş daha sonra da bu çalışmanın konusu olan Gelişmiş Hareketli Koni yöntemi ile üretim planlaması yapılmıştır. Bu örnek saha üzerinde yapılan üretim planlaması sonuçlarına bakıldığında gelişmiş hareketli koni algoritması, açık ocak nihai sınırlarını bulma konusunda Lerchs ve Grossmann algoritması ile tamamen aynı optimum sonuçları vermektedir. Üretim sıralaması konusunda ise iç içe ocaklar serisi (parametreleştirme) yöntemiyle elde edilen ve ardından en iyi durum senaryosuyla hesaplanan net bugünkü değerin daha da üzerine çıkabileceği görülmüştür. Ayrıca yıllık üretim miktarı hedeflerinin daha başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiş olduğu yapılan uygulamalarda görülmektedir. Sonuç olarak; geliştirilen yöntemin (Gelişmiş Hareketli Koni) açık ocaklarda uzun vadeli üretim planlaması amacıyla bulunan nihai sınırların ve üretim sıralamasının optimizasyonu için alternatif olarak kullanılabilecek bir yöntem olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan yöntemin işlem zamanı açısından geliştirilmesi gerekmektedir.
-
ÖgeAçık Ocak İşletmelerinde Optimum Nihai Sınırın Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özkan, Murat ; Erçelebi, Selamet G. ; Maden İşletme ; Mineral ProcessingBu çalışmada açık işletmelerde nihai sınır tespitini belirleyen yöntemler genel olarak incelenmiştir. Özellikle Lerchs-Grossmann algoritması detaylı olarak ele alınmıştır. Daha sonra cevher damarlarının dalımı uygun olduğundan dolayı örnek saha olarak Eti-Bor Kestelek A.Ş. işletme sahası seçilmiştir. Bu sahadan elde edilen sondaj verileri ve topoğrafik veriler Vulcan programıyla değerlendirilmiştir. Cevher tabakaları ve topoğrafya blok modelleme yapılarak bloklara ayrılmıştır. Daha sonra bu bloklara cevher içeriğine göre değerler verilmiştir. Daha sonrasında ise Vulcan programının yardımıyla Lerchs-Grossmann algoritması kullanılarak bu ocağın nihai açık işletme sınırları belirlenmiştir. Cevher fiyatlarına göre ocağın sınırlarının değişimi ve ocağın nihai durumdayken bulunduğu derinlik belirlenmiştir. Ocak nihai durumdayken genel dekapaj oranı, rezerv miktarları ve ocak net değeri hesaplanmıştır.
-
ÖgeAfyon yöresi mermer artıklarının değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Yıldız, Ömer ; Eskikaya, Şinasi ; 46637 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada; Türk madenciliğinde önemli bir payı olan "Afyon Yöresi Mermerleri"nden açığa çıkan artıkların değerlendirilebilme olanakları araştırılmıştır. Mermer artıklarının katkı veya dolgu maddesi olarak saf kalsit yerine, kalsit ile birlikte yada tek basma kullanılabileceği alanlar araştırılmıştır. Afyon yöresi mermer ocağı ve işleme tesislerinde oluşan mermer artıklarının cins, boyut ve miktarı ile ilgili araştırmalar yapılmıştır. Oluşan her bir artık çeşidi için uygun kullanım alanları araştırılmış, kullanım oram ve miktarları ile ilgili tespitler yapılmıştır. Mermerin bu kullanım alanlarındaki etkinliği ve önemi araştuılmıştir. Mermer artıklarının en küçük boyutundan en büyüğüne kadar tamamının değerlendirilebildiği ve üretiminde ana hammadde olarak kullanıldığı "Yapı Malzemesi Karolarının imalat yöntemi araştırılmıştır. Mermerin işlenmesi esnasında ortaya çıkan ve "Paledyen" adı verilen mermer artığı parça plakaların çeşitli bağlayıcılarla yapıştırılarak yeniden blok ve ebatlı palaka mermer elde edilebilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Yapıştırılmış bloklardan elde edilen plaka mermerlerin maliyet hesabı yapılarak her bir bağlayıcıyla elde edilen sonuçlar karşılaşılmıştır. Ayrıca elde edilen plakaların doğal plakalarla karşılaştırmalı olarak dayammlan araşnnlmışür.
-
ÖgeAgregalarin Fiziksel Özelliklerinden Yola Çikilarak Beton Dayanimlarinin Yapay Sinir Ağlariyla Kestirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-24) Özbakır, Okan ; Nasuf, Sabri Erkin ; 10077306 ; Mining EngineeringAgreganın sahip olduğu fiziksel ve mekanik özelliklerin betonun dayanım özelliklerine etkisinin belirlenmesi ancak yapılan deneylerle mümkündür. Deneysel çalışmalar, uzun süreçlerde yapılabilen, malzeme harcanan ve ekonomik yükümlülük getiren, aynı zamanda teknik personel gerektiren çalışmalardır. Bu yüzden yapay sinir ağları bu kayıpların ve gereksinimlerin daha aza indirgenebilir olduğunu gösterilmiştir. Bu çalışmada Marmara bölgesinin farklı lokasyonların dan elde edilmiş farklı köken ve özelliklere sahip agregaların fiziksel özellikleri laboratuarda belirlenmiştir. Elde edilen agregalardan üretilen betonların basınç dayanımları laboratuar deneyleri ile tespit edilmiştir. Bu deney sonuçları geliştirilecek modelde girdileri oluşturacağı için düzenlenmiş ve kullanılabilir bir forma sokulmuştur. Betonun dayanım özelliklerinin belirlenmesi için daha önce yapılmış olan deneysel çalışmalardan yararlanılarak oluşturulan değişik yöntemler de kullanılmaktadır. Bu çalışmada İstanbul Anadolu yakasında değişik 10 ayrı ocaktan elde edilmiş agregaların fiziksel özellikleri, yapılan deneylerle belirlenmiştir. Fiziksel özellikleri belirlenen agregalarla beton örnekleri hazırlanmış ve bu beton örneklerin 7 ve 28 günlük basınç dayanımları ölçülmüştür. Betonu oluşturan agrega dışındaki bütün beton bileşenleri sabit tutularak değişen agregalarda betonun basınç dayanımı izlenmiştir. Deneysel olarak belirlenen değerlerin kestirimi için, Yapay Sinir Ağları Yöntemi kullanılarak modeller geliştirilmiş ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. YSA tekniği kullanılarak yeni bir model geliştirilmiş ve bu modelle betonun basınç dayanımını agreganın fiziksel özelliklerinden yola çıkılarak kestirilmesi amaçlanmıştır. Oluşturan modelde agreganın fiziksel ve mekanik özellikleri 21 farklı parametre ile temsil edilmiştir. Agrega özelliklerini belirleyen bu parametreler yapay sinir ağı modelinde giriş parametreleri olarak kullanılmıştır. Dolayısı ile 7 günlük ve 28 günlük beton dayanımlarını belirleyen YSA giriş katmanı 21 YSA hücresinden oluşturulmuştur. YSA çıkışında çıkış parametresi olarak yalnızca beton dayanımı bulunduğundan çıkış katmanında yalnızca bir hücre oluşturulmuştur. Geliştirilen modelle deney yapmadan agrega özelliklerinin girilmesi ile elde edilecek betonun basınç dayanımı tahmin edilebildiği gösterilmiştir. YSA modeli ile tahmin sonuçları ayrıca lineer regresyon yöntemi ile elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. YSA sonuçları ile, deneysel veriler karşılaştırıldığında; YSA sonuçlarının % 2.8 gibi küçük bir hata oranıyla deneysel sonuçlarla uygunluk gösterdiği görülmüştür. YSA sonuçları ile lineer regresyon sonuçlarından daha başarılı olduğu ve %97’lere varan yakınlıkta tahminin gerçekleştiği gözlenmiştir
-
ÖgeAgregaların Mekanik Özellikleri İle Dokusal Özellikleri Arasındaki İlişkinin Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Akkoç, Emel ; Nasuf, Erkin ; Maden Planlaması ve Ekonomisi ; Mining Planning and EconomyAgregalar ile yapılan bu çalışmanın amacı, agregaların mekanik ve fiziksel özellikleri ile dokusal özellikleri arasında bir ilişkinin var olup olmadığını tespit etmektir. Agregalar üzerine yapılan bu çalışma bir çok deneyi kapsamaktadır.deneylerde kullanılmak üzere ayrı ayrı ocaklardan 21 adet agrega numuneleri getirtilmiştir. Bu deneylerin içeriklerine bakıldığında, agreların fiziksel ve mekanik özelliklerini ve dokusal özelliklerini belirleme üzerinedir. Mekanik özelliklerini belirlemede, aşınmaya karşı dayanıklılık testi (Los Angeles Testi) yapılmıştır. Agregaların fiziksel özelliklerini belirlemede ise özgül ağırlık ve su emme deneyleri yapılmıştır ve ayrıca bu deneye paralel olarak buradan bulunan değerlerle porozite, yoğunluk, boşluk oranı, doluluk oranı değerleri tespit edilmiştir. Dokusal özelliklerini belirlemede ise, agrega numunelerinden ince kesitler alınarak optik mineroloji laboratuvarında görüntü işleme setinden resimleri çekildikten sonra Leica Qwin programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bu analiz sonucunda agregaların doku katsayıları hesaplanmıştır. Agregaların dokusal özelliklerinin tespitinde, Howarth ve Rowlands tarafından 1987 yılında yaptıkları çalışmalar doğrultusunda öne sürülen doku katsayısı (TC) kavramından yararlanılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda aşınma direnci ile TC arasında bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.
-
ÖgeAnkara, Nallıhan, Osmanköy mermer yatağının yıllık 1000m3'lük üretim kapasitesine göre projelendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Geniş, Murat ; Uğur, İsmail ; 46626 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringAnkara ili, Nallıhan ilçesi Gsmanköyü ' nün batısında yüzeylenen Estaş Mermer Sanayi Limited Şirketi'ne ait, paleozoik yaşlı mermer ocağı bu yüksek lisans tezine ko nu teşkil etmiştir. Kireçtaşı, dolomit veya dolomitik kireçtaşı gibi kar bonatlı kayaçların gömülme metamorf izmasma uğraması so nucu mermerler oluşmaktadır. Ticari anlamda mermer ise, blok verebilen, kesilip cilalandığında parlayan, dayanık lı ve güzel görünümlü her tür kayaç mermer olarak tanım lanmaktadır. Bu çalışmada özetle, mermerlerin sınıflandırılması, mermerlerde renk ve sertlik, mermerde doku ve yapılar tez konusu saha ile ilgili jeolojik incelemeler ile mer merin değerlendirilmesine yönelik madencilik teknikleri tartışılmıştır. Ocak yeri tesbiti, ocak açılması, el ve mekanik üre tim yöntemleri, stoklama ve nakliye işleri ele alınmış, sahanın mevcut şartlar altında 1000m3 üretime. göre proje lendirilmesi ve maliyet analizi yapılmıştır.
-
ÖgeAnyonik reaktiflerin sepiyolit tarafından adsorplanma mekanizması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Çınar, Mustafa ; Çelik, Mehmet Sabri ; 75415 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu tez çalışması kapsamında sepiyolitin anyonik reaktifleri adsorplama yeteneği ve mekanizması araştırılmıştır. Sepiyolitin adsorpsiyon mekanizmasını belirlemek amacıyla orijinal ve aktive edilmiş sepiyolit yüzeylerine yüzey aktif bir madde olan sodyum dodesilsülfatın (SDS) adsorpsiyonu incelenerek çeşitli şartlarda adsorpsiyon izotermleri elde edilmiştir. Sepiyolitin adsorpsiyon özelliklerini daha iyi yorumlamak amacıyla sepiyolitin pH dengesi çözünürlüğü ve zeta potansiyel davranışı araştırılmıştır. Sepiyolitin pH 8. 5 'da tampon pH oluşturduğu ve pH düştükçe Mg çözünürlüğünün arttığı teyid edilmiştir. Kahverengi sepiyolitin pH'ya göre değişimi, iki farklı katı konsantrasyonunda (%0.2 ve %5) incelenmiş ve sepiyolitin sıfır yük noktaları, %0.2 ve %5 katı konsantrasyonlarında sırasıyla pH=3.2 ve 6.3 olarak elde edilmiştir. Literatürde çok kısıtlı veriler olmasından dolayı kahverengi sepiyolit ile elde edilen sonuçların mukayesesi yapılamamıştır. Sıfır yük noktalarındaki bu farklılık, artan katı konsantrasyonu sonucu süspansiyon içinde artan magnezyum iyon konsantrasyonu ve buna bağlı olarak ortamın artan viskozitesi ile açıklanmaktadır. Sepiyolitin adsorpsiyon özelliklerini araştırmak amacıyla kıvam süresi, katı konsantrasyonu gibi parametrelerin adsorpsiyon yoğunluğuna olan etkileri incelenmiştir. Buna göre optimum katı kınsantrasyonu 50mg/ml, kıvam süresinin ise 2 saat olduğu belirlenmiştir. Orjinal sepiyolitle oda sıcaklığında yapılan deneylerde çözeltiye geçen Mg iyonlarının SDS ile birleşerek Mg(DDS)2 çökeleği oluşturdukları ve bunun da gerçek adsorpsiyon değerini maskelediği tesbit edilmiştir. Çökeleğin etkisini belirlemek için elde edilen abstraksiyon değerlerinden çökelek değerleri çıkartılarak gerçek adsorpsiyon değerleri bulunmuştur. Orijinal sepiyolitle değişik sıcaklıklarda (40 ve 60°C) adsorpsiyon deneyleri yapılmış ve ortam sıcaklığındaki artışa bağlı olarak adsorsiyon yoğunluğunun azaldığı; ayrıca sistemde 25 ve 40 °C ortam sıcaklıklarında Mg(DDS)2 çökeleğinin oluşmasına rağmen 60oC'de çökelek görülmemiştir. pH'a göre yapılan adsorpsiyon deneylerinde adsorpsiyonun pH düştükçe artan çökelekten dolayı azaldığı bulunmuş ve en yüksek adsorpsiyon yoğunluğuna da tabii pH'da ulaşılmıştır. Sepiyolitin asit ve ısıl aktive edilmesi sonucu yüzey alanları orijinal sepiyolitin yüzey alanına göre 4-5 kat artmasına rağmen adsorpsiyon yoğunluğunda artış görülmemiş hatta orijinal sepiyolitin altına düşmüştür. Bu da ısıl ve asit işlemin hem su molekülünün yapısını bozduğunu hem de oktahedral tabakadaki magnezyum bağlantısını koparttığını ve bunun sonucunda da adsorpsiyonun düştüğünü göstermektedir. Katı yüzeyine reaktif adsorpsiyonunun termodinamik esaslarının incelenerek, adsorpsiyon verileri Frumkin, Uyarlanmış Frumkin, Langmuir ve Flory-Huggins modellerine uygulanmış ve bunlardan Uyarlanmış Frumkin modelinin SDS/sepiyolit sistemini en uygun temsil ettiği tesbit edilmiştir. Yapılan hesaplamalar sonucu AG° yaklaşık olarak -3.40Kcal/mol AH0 ise -1.87 Kcal/mol olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlar bize SDS'nin sepiyolit yüzeyine fiziksel olarak adsorplandığını göstermektedir.
-
ÖgeAtık depolanmasının ve endüstriyel atıklardan termik santral küllerinin maden ocaklarında depolanmasının incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Algurkaplan, Elif ; Eskikaya, Şinasi ; 75578 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringGünümüzde ister zararlı, ister zararsız olsun; atıklar önemli bir problem oluşturmaktadır. Atıkların miktarı, nüfus artışı ve endüstrideki gelişmelere paralel olarak artmakta, bununla birlikte içerikleri de karmaşık ve tehlikeli hale gelmektedir. Gerek son yıllarda gelişen çevre bilinci doğrultusunda çıkartılan yasaların getirdiği sınırlamalar, gerekse atıkların depolanması ve uzaklaştırılması amacı ile kullanılacak karasal alanların azalması nedeniyle; bilimsel çalışmalarda ağırlık atık depolanması ve uzaklaştırılmasından ziyade; atık miktarının azaltılması ve geri dönüşüm teknolojilerine verilmektedir. Bu çalışmada, endüstriyel atıkların özellikle depolama ve uzaklaştırma yöntemleri üzerinde durulmuştur. Atıkların, gerek yeraltı maden ocaklarında ve gerekse açık ocak işletmelerinde üretim sonucu oluşan hazır boşluklara, çevreye zarar vermeksizin depolanması konu edilmiştir. Örnek olarak, bir endüstriyel atık olan "termik santral külleri" alınmış, bu atıkların Türkiye'deki genel durumu ve depolanma yöntemleri üzerinde durulmuştur. Çalışmalar örnek olarak seçilen Seyitömer ve Çayırhan Termik Santrallerinde sürdürülmüştür. İlk etapta, atıklar genel olarak sınıflandırılmış; termik santral küllerinin bu sınıflamadaki yeri belirlenmiştir. Atıkların depolanması ve uzaklaştırılması ile ilgili hukuki sınırlarının belirlenmesi amacıyla; ilgili yurtiçi ve yurtdışı (ABD) yönetmelikler karşılaştırmak olarak incelenmiştir. Yönetmeliklerde ağırlıklı olarak depoların inşaatı ile ilgili teknik bilgiler üzerinde durulmuştur. Daha sonra uygulananan tüm yeraltı ve yeryüzü atık depolama ve uzaklaştırma teknikerinin (landfill, surface impoundments) genel özellikleri anlatılmıştır. Kül depolanmasında kullanılan bu yöntemlere, uygulamalardan örnekler verilmiştir. Depolamada asıl amaç çevreye zarar vermeksizin uygulamaların yürütülebilmesidir; bu bağlamda deponun sızdırmazlığı yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kirlenmemesi için önemlidir. Bu nedenle landfill, surface impoundment gibi atık depolama alanlarında yalıtım görevini üstlenen astar sistemleri (taban ve örtü astar sistemleri) anlatılmıştır. Bu sistemlerin bileşenleri olan geçirimsiz kil astarlar, jeosentetik malzemeler ayrıca liç toplama ve uzaklaştırma sistemleri teknik özellikleri verilerek ayrı ayrı incelenmiştir. Son bölümde örnek olarak alınan Çayırhan ve Seyitömer Termik Santrallerinde kullanılan kömür ve çıkan kül miktarları verilmiş; santrallerin çalışma prensiplerinden kısaca bahsedilmiştir. Ayrıca kül depolama sahalarının konumu ve özellikleri üzerinde durulmuştur. Külün, santralden itibaren kül sahasına taşınması, kül sahasında uygulanan depolama sistemleri; drenaj ve baraj özellikleri de dahil olmak üzere, ayrıntılı birşekilde anlatılmıştır.
-
ÖgeAyazağa Su Tünelinde Yapılan Konsolidasyon Enjeksiyonu İle Kaya Kütlesi Özellikleri Arasındaki İlişkinin Jeoistatistiksel Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-03-05) Kap, Ömer Faruk ; Tunçdemir, Hakan ; 10028653 ; Maden Kazı ve Mekanizasyonu ; Mine Mechanization and ExcavationBu çalışmada, tünel tahkimatı ile kaya kütlesi arasında kalan boşlukların doldurulması amacıyla yapılan konsolidasyon (pekiştirme) enjeksiyonu uygulaması jeoistatistiksel açıdan irdelenerek analiz edilmiştir. Enjeksiyon verileri ile zayıf kaya kütlesi arasındaki ilişki incelenerek ortaya çıkan sonuçlar detaylı olarak raporlanmış ve yorumlanmıştır. Çalışma sahası olarak, ‘Melen Suyu Projesi’ kapsamında ‘SP-6 Cumhuriyet Terfi Deposu-Kağıthane Arası İsale Hattı’ etabında bulunan Ayazağa Tüneli incelenmiştir. Bu tünel delme-patlatma yöntemi kullanılarak açılmıştır. Her adımda kazı aynasından faydalanarak Q kaya sınıflama değerleri kaydedilmiştir. Önceden belirlenmiş tahkimat tipi tablosuna bakılarak Q değerine göre tahkimatın yapılmasının ardından su taşıyacak olan çelik borular yerlerine yerleştirilmiştir. Çelik boru ile tünel arasında kalan kısım dolgu betonu ile doldurulmuştur. Ortamın stabilitesini sağlamak için ise tahkimat ile kayaç arasındaki boşluklar ve çatlaklar konsolidasyon enjeksiyonu yapılarak doldurulmuştur. Kazı esnasında elde edilen jeolojik parametreler ile enjeksiyon sırasında elde edilen enjeksiyon verilerinden faydalanılarak kaya kütlesi kalitesi ile basılan enjeksiyon miktarı arasındaki ilişki jeoistatistik methoduyla detaylı bir şekilde incelenmiştir. Çalışmaya ilk olarak, literatür araştırmaları ile önceki çalışmalar incelenerek başlanmıştır. Bu kapsamda Q kaya kütle sınıflandırması, enjeksiyon uygulamaları, çalışma sahasının jeolojisi ve jeoistatistik konuları detaylı olarak incelenmiştir. Ayazağa Tüneli’nde çalışmaları gerçekleştiren firmanın proje yetkilileriyle görüşülerek çalışmalar yerinde gözlemlenmiş, gerekli bilgiler edinilmiş ve mevcut veriler alınmıştır. Ayazağa Tüneli, projenin 20+586,96 ile 18+009,91 km’leri arasında bulunmaktadır. Fakat elde edilen veriler 20+583 - 20+229 ve 19+389 - 18+256 km’leri arasını kapsamaktadır. Veri olarak, bu km’ler arasında bulunan ayna profili haritaları ve enjeksiyon raporlarındakilerden faydalanılmıştır. Jeoistatistiksel yöntem kullanılarak mevcut veriler yüksek doğruluk oranı ile istenilen miktarda çoğaltılmıştır. Bu sayede inceleme daha detaylı ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmiştir. Elde edilen bulgular incelendiğinde, çelik boruların tepesindeki deliklerde basılan enjeksiyon miktarları en yüksek, orta kısımdaki deliklerde orta, taban kısımdaki deliklerde ise en düşük olduğu görülmüştür. Bunun sebebi de, tünel kazısı sonrasında tünelin üstünde kalan kısmın tünele doğru akma isteğiyle gevşemesi daha boşluklu bir yapı meydana getirmesindendir. Ayrıca, konsolidasyon enjeksiyonunun kaya kütlesi özelliklerine göre değişimini tespit edebilmek amacıyla kaya kütle sınıflaması değeri olan Q Tünelcilik indeksi ve kaya kalitesi değeri olan RQD parametreleri ile enjeksiyon miktarı arasındaki ilişki irdelendiğinde kaya kütlesinin kalitesi arttıkça bünyesine giren enjeksiyon miktarının azaldığı görülmüştür. Sonuç olarak, konsolidasyon enjeksiyonunun kaya kütlesi özelliklerine göre değişiminin tespiti için kaya kütle sınıflama değeri olan Q ve kaya kalitesi değeri olan RQD parametreleri ile enjeksiyon miktarı arasındaki ilişki incelenmiştir. Enjeksiyon miktarının kaya kütlesi özelliklerine göre değişimini daha detaylı görebilmek için her enjeksiyon deliği kendi içerisinde incelenmesi doğru bir yönlenme olacaktır. Bunun için enjeksiyon miktarlarının metraja bağlı olarak dağılımından faydalanılmalıdır. Fakat mevcut verilerin mesafeye göre homojen dağılmış olmaması ve aynı metrajlara denk gelmemesi sebebiyle öncelikle jeoistatistik yöntemi kullanılarak mevcut verilerin miktarı yüksek doğruluk oranıyla çoğaltılmış ve aynı metrajlara denk gelen veriler birbirleriyle ilişkilendirilmiştir. Böylece örnekleme çerçevesi arttırılarak daha detaylı inceleme gerçekleştirilebilmiştir. Bu sayede enjeksiyon delikleri ayrı ayrı değerlendirilerek Q değerleri ile enjeksiyon miktarları arasındaki ilişkiyi göstermek amacıyla çizilen grafikler incelendiğinde bu iki parametrenin eğilim çizgilerinin zıt yönde olduğu görülmüştür. Bu da kaya kütle kalitesi azaldıkça enjekte edilen enjeksiyon miktarının arttığını görsel olarak doğrulamaktadır.
-
ÖgeBaltalimanı-sarıyer Arası Sahil Kuşaklama Kollektörleri Kazılarında Kullanılan Mikrotünel Makinelerinin Performans Ve İtme Kuvvetleri Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-07-07) Bostancı, Ertan ; Çopur, Hanifi ; Maden Kazı ve Mekanizasyonu ; Mine Mechanization and ExcavationBu çalışmada; aç-kapa yöntemine alternatif boru hattı döşeme yöntemi olan mikrotünelciliğin genel anlatımı yapılmış ve bu yöntemin uygulandığı Baltalimanı-Sarıyer Sahil Kuşaklama Kollektörleri projesinin güzergah jeolojisi ve kullanılan 2 adet çamur basınçlı AVN600XC model mikrotünel makinesinin teknik özellikleri verilmiştir. Laboratuvar deneyleri, şirket kayıtları ve saha gözlemlerinden elde edilen bilgiler ışığında mikrotünel makinelerinin ilerleme hızları formasyon tipine göre ortaya konmuştur. Tutulan günlük raporlara ve makine kayıtlarına göre 8,71 m/gün, hakediş raporlarına göre toplamda 7,99 m/gün, tek bir makine için 5,16 m/gün ilerleme hızı; saha gözlemlerine göre ise anrojman kayada 0,32 m/saat ve dolguda 0,83 m/saat net kazı hızı hesaplanmıştır. Ayrıca, teorik ve empirik tahmin yöntemleriyle hesaplanan itme kuvvetleri ile gerçekleşen itme kuvvetleri karşılaştırılmıştır. Yumuşak ortamda; emprik yöntemler, teorik yöntemlere göre arazide gerçekleşen değerlere daha fazla yaklaşmıştır. Kaya ortamda; keskilerin üzerine alabileceği yükler ile boru ve makine ağırlığından dolayı meydana gelen sürtünme göz önüne alınarak itme kuvvetleri hesaplanmıştır. Tahmin edilen itme kuvvetleri, gerçekleşen itme kuvvetinin 0,84 katı bulunmuştur.
-
ÖgeBalıkesir Düvertepe kaolenlerinin kağıt endüstrisinde kullanım olanaklarının araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Acar, Ülker ; Eskikaya, Şinasi ; 46609 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringDünyada, her yıl üretilen toplam kaolen miktarının yarısı kağıt sanayiinde tüketilmektedir. Kağıt sanayiinde dolgu ya da kaplama pigmenti olarak kullanılan kaolenlerin en önemli özelliği suda dağılması için süzülebilirlik özelliğidir. Bu özellikteki kaolenler suda ayrışarak içindeki silis ayrılır ve ortamdan uzaklaştırılır. Bu işlem kaolenin aşındırıcı özelliğini azaltırken alümina içeriğini yükseltir. Kağıt sektöründe tüketilen kaolenler tesis çıkışı pazara arz edilir. Türkiye kağıt sektörü kaolen ihtiyacını ithalat yolu ile karşılamaktadır. Bunun birinci nedeni yıkanıp süzülebilir yumuşak kaolen yataklarımızın çok az oluşudur. Dünyada bu tür kaolenlerin ya granit gibi derinlik kayaçlarının veya feldspatça zengin arkoz tipi sedimanter kayaçların bozuşmasından oluştuğu bilinmektedir. Türkiye'nin kaolin yatakları ise genellikle hidrotermal eriyikler veya solfatarlarla altere olmuş volkanitlere bağlıdır. Bu tür kaolenler sert olup çok ince silis ihtiva etmekte ve yıkama ile zenginleştirmeye imkan vermemektedir. Bu çalışmada Balıkesir - Düvertepe bölgesinde Söğüt Madencilik A. Ş. ruhsat sınırları içinde yer alan ocaklardan 10 adet kaolen numunesi alınmıştır. Numune alınan ocaklarda rezerv etüdü yapıldıktan sonra, numunelerin minerolojik ve kimyasal özellikleri tesbit edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında kimyasal özelliklerin yanısıra, kağıt sektöründe kaliteyi belirleyen diğer bir unsur olan tane boyutu dağılımının mevcut standartlara uygun hale getirilebilmesi için cevher hazırlama işlemlerine gereksinim duyulmuştur. Bu aşamada rezerv potansiyeli çok olan sınırlı sayıda numune kullanarak zenginleştirmeden ziyade, boyuta göre sınıflandırma yapılmıştır.
-
ÖgeBazı Doğal Taşların Dokusal Özellikleri İle Fiziksel Ve Mekanik Özellikleri Arasındaki İlişkilerin Araştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-06-22) Bayram, Ozan ; Erçelebi, Selamet Gürbüz ; Maden İşletme ; Mineral ProcessingBu çalışmada, bazı doğal taşların dokusal özellikleri ile fiziksel ve mekanik özellikleri arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Çalışma, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine ait 19 farklı türde doğal taş üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu doğal taşlara ait fiziksel ve mekanik özellikler çeşitli deneylerin gerçekleştirilmesi sonucu ortaya çıkarılmıştır. Dokusal özelliklerin belirlenmesinde ise her bir doğal taş türünden ince kesitler hazırlanmış ve bunlar mikroskop altında incelenmiştir. Bu kesitlerin mikroskop altındaki görüntülerinin fotoğrafları bilgisayar ortamında görüntü analiz programı yardımı ile işlenmiş ve dokusal özellikler sayısallaştırılarak doku katsayısı değerleri hesaplanmıştır. Daha sonra elde edilen doku katsayısı değerleri ile fiziksel ve mekanik özellikleri ifade eden veriler arasındaki ilişkiler (korelasyonlar) regresyon analizleri sonucu ortaya konmuştur. Doğal taşların mekanik özelliklerinden biri olan tek eksenli basınç dayanımı değerleri ile dokusal özellikler arasındaki lineer korelasyonlar olduğu gözlemlenmiştir. Bunun dışında diğer bazı fiziksel ve mekanik özellikler ile doku katsayısı değerleri arasında da anlamlı korelasyonlar elde edilebilmiştir. Sonuçları literatürdeki çalışmalarla kıyasladığımızda dokusal özellikler ile fiziksel ve mekanik özellikleri arasında yüksek korelasyonlu ilişkilerin mevcut olduğu gözlemlenmiştir.
-
ÖgeBeykoz Bekleme Tünelinde Uygulanan Tahkimat Sistemlerinin Kaya Kütle Sınıflama Sistemlerinden Hareketle İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Nergis, Tuğçe ; Nasuf, Erkin ; Maden İşletme ; Mineral ProcessingTünel çalışmalarında, ilk ve nihai tahkimat sistemlerinin tünel formasyonlarının mekanik ve fiziksel özelliklerine göre inşaa edilmesi son derece önemli bir konu teşkil etmektedir. Pek çok araştırmacı tarafından inceleme altına alınan bu konu maden ve inşaat mühendisliği disiplinleri için günümüzde de araştırılmaya devam etmektedir. Tahkimat dizaynlarının gerçekleştirilmesi için genellikle kaya kütle sınıflama sistemlerinden faydalanılmıştır. Bu sistemler sayesinde pek çok tünel dizayn edilmiştir. Kaya kütle sınıflama sistemlerden RMR ve Q sınıflama sistemleri tahkimat dizaynı yaparken kullanılan en önemli sistemlerdir. Bu sistemler kullanılarak her türlü tünel dizaynı yapılabilmektedir. Değişen formasyonalara bağlı olarak bir tünel tasarımı yaparken mutlaka kaya kütle sınıflama sistemleri kullanılmalıdır. Beykoz Bekleme Tüneli’nde uygulanan bu sistemler sayesinde en etkin ilerleme gerçekleşmiştir. Uygulanan tahkimat sistemine göre ayrıca maliyet de değişkenlik göstermektedir. Bazen artış, bazen azalış göstermektedir. Sonuçta Beykoz Bekleme Tüneli’nde uygulanan bu sınıflamalar kazı ve tahkimatın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken çok önemli araçlardır.
-
ÖgeBeykoz-paşabahçe Atıksu Tünel İnşaatı Sırasında Meydana Gelen Yeryüzü Oturmalarının Jeoistatiksel Yöntemle Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Ünsal, Ahu ; Tunçdemir, Hakan ; 408399 ; Maden Kazı ve Mekanizasyonu ; Mine Mechanization and ExcavationTünel projeleri günlük hayatın içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu tünel projelerinden sorumlu mühendisler için tünel kazısı sırasında oluşan yüzey oturmaları her zaman önemli bir sorun teşkil etmektedir. Büyük kentlerde bu yer altı projeleri (tüneller, metrolar) kent içinde çoğunlukla yoğun yerleşim bölgelerinden geçmek zorunda kalmaktadır. Yoğun yerleşim yerlerinden geçerken yeraltı yapılarının inşaatı ve işletmesi sırasında civar yapılar üzerindeki etkilerinin önceden belirlenmesi olası bir felaketi önlemek açısından gerekli olup aletsel gözlemler yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Kentlerde tüneller ve derin kazıların inşası sırasında jeolojik ortamda ve komşu yapılarda oluşan hareketlerin aletsel gözlemler ile izlenmesi ve alınan ölçümlerin irdelenerek kazı yapılan ortamın ve civar yapıların davranışının belirlenmesi, inşaat sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek zarar ve felaketlerin önceden kestirilmesi ve uygun önlemler alınması açısından önemli katkılar sağlamaktadır. Modern jeoistatistik yöntemler topoğrafyanın değerlendirilmesinde, zemindeki yapısal değişimi modellemekle birlikte, tahmin sonucunda hata miktarını da vermektedir, ayrıca hesaplama sonucunda hata oranını göstererek tahminin güvenirliliği hakkında bilgi vermektedir. Bu çalışmada, jeoistatiksel yöntemler kullanılarak Beykoz-Paşabahçe atıksu tüneli inşaatı sırasında ölçülen oturma değerlerinin yardımıyla sahanın modellemesi ve yüzey oturmaları sonucu meydana gelen hacim değişimlerinin hesaplanması amaçlanmıştır. Bu amaçla Gs+ programı kullanılarak krigging yöntemi ile bölgelere ait üç boyutlu oturma topoğrafyaları oluşturulmuştur. Ayrıca, oluşturulan üç boyutlu modeller yardımıyla muhtemel oturma miktarları hesaplanmış, bunların aletsel gözlem ile belirlenen oturma miktarlarıyla tutarlılık gösterdiği gözlemlenmiş ve yine buna bağlı olarak variogramları oluşturulan bölgeler için hacim değişim miktarları hesaplanmıştır. Daha sonra, literatürdeki gauss çökme prensibinden yararlanılarak teorik bir model oluşturulmuştur ve hem Autocad hem de Micromine yazılımında haritalandırılmıştır. Teorik modelin ilk ve son durumda ki yüzey topoğeafyası Gs+’da kriging yapılarak oluşturuldu, bu topoğrafya ile Micromine’da yapılan yüzey model in hemen hemen aynı olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmada Gs+ ve Micromine’da çizilen oturma haritalarından hacim kayıpları hesaplanmış olup, kriging verisi oluşturabilen herhangi bir jeoistatistik yazılımı ile de veri oluşturulabileceği unutulmamalıdır.
-
ÖgeBilgisayar Destekli Entegre Açık İşletme Tasarımı Ve Planlaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Selimoğlu, Öykü ; Erçelebi, Selamet ; Açık İşletme ; Opencast MiningBu çalışmada; madenciliğe yönelik yazılımların açık işletme tasarımı ve planlamasındaki çalışma prensipleri ve takip ettiği aşamalar anlatılmıştır. Bu aşamalar; veri tabanı oluşturma, modelleme, üretim planlaması gibi ana başlıklar altında toplanabilir. Üretim planlaması içerisinde, optimum ekonomik açık işletme sınırının tespitinde kullanılan algoritmalar tanıtılmıştır. Madencilik sektöründe kullanılan bu tür yazılımlardan Vulcan, Surpac, Datamine, Microlynx, Minesight paket programları kısaca özellikleriyle tanıtılmıştır. Vulcan 4.5 programı ile Eti-Bor A.Ş. Kestelek Açık İşletmesi Sahası’nın tasarımı ve planlaması yapılmıştır. Eti-Bor Kestelek Açık İşletmesi Müdürlüğünden alınan topoğrafya verileri (koordinatlar ve dere gibi yüzey topoğrafyası bilgileri) ve sondaj verileri (koordinatlar, formasyonlar ve % B2O3 tenör değerleri) ile bir veri tabanı dosyası oluşturulmuştur. Modellenen arazi ve cevher yatağı ile rezerv ve dekapaj hesapları yapılmıştır. Kestelek Açık İşletmesinin blok modellemesi yapılmıştır. Bloklara ayrılan sahada bloklara atanan değer sayesinde her bloğun rezervi, formasyonu ve tenör kalitesi hesaplanabilmiştir. Daha sonra planlama bölümünde sahaya uygun bir açık işletme projesi yapılmıştır. Vulcan programı içinde Lerchs-Grossman algoritması çalıştırılarak alternatif optimum açık işletme projesi geliştirilmiştir. Sonuçta, madencilik paket programlarında işletmenin tasarımının ve planlamasının birbirine bağımlı olarak çalıştığı görülmüştür. Ayrıca bu tür madencilik paket programlarının kullanımı sayesinde maden tasarımı ve planlaması işlemlerinin çok daha kolaylaştığı, pratikleştiği ve yapılan işlerin hassasiyetinin arttığı görülmüştür.
-
ÖgeBilgisayarla şev stabilitesi probleminin incelenmesi ve Çan linyitlerine uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Öztürk, Oğuz ; Nasuf, Erkin ; 14150 ; Maden Mühendisliği ; Mining EngineeringBu çalışmada şev stabilitesi ve problemleri incelenmiş, T.K.İ. Çan linyitleri işletmesi için uygulama gerçekleştirilmiştir. İlk bölümde stabilite problemlerinin çözüm yöntemlerine ilişkin metotlar araştırılmış ve bunların uygulama sahası ile düzlemsel ve dairesel kaymaya ilişkin esaslar kısaca izah edilmiştir. Ödevin diğer bölümlerinde hazırlanan bilgisayar programının tanıtılması, çalışma esaslarının belirlenmesi, uygulama genişliği ve tipleri hakkında geniş bilgi verilmiştir. Ödevin son bölümünde ise programın değişik parametreler ile çalıştırılması ve şevlere tatbiki ile irdelemeler yapılarak pratik sonuçlar elde edilmeye çalışılmıştır.