LEE- Müzikoloji Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Çıkarma tarihi ile LEE- Müzikoloji Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeXVII. yüzyıl Osmanlı tarih kaynağı olarak Ali Ufkî'nin mecmualarında Bağdad seferi türküleri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022) Özbay, Hulusi ; Doğrusöz, Nilgün ; 781748 ; Müzikoloji Bilim DalıXVII. yüzyılın ilk yarısında, Osmanlı ve Safevi devletleri arasındaki siyasî, dinî ve kültürel mücadelenin bir neticesi olarak 1638'de Osmanlı padişahı Sultan IV. Murad'ın bizzat katılarak tertip ettiği Bağdat seferi esnâsında harekâtı ve savaşı konu alan birçok türkü vücuda getirilmiştir. Âşıklar tarafından söylenen Bağdad türkülerinin onlarcasının güftesi, el yazması cönklere ve mecmualara kaydedilmiş olup bunların dışında, Osmanlı Sarayı'nda bulunmuş olan musikişinas Ali Ufkî, yaşadığı dönemde vuku bulan Bağdad seferi üzerine söylenmiş türkülerin üçünün hem notasını hem de güftelerini kaydetmiştir. Bağdad seferi esnasında söylenmiş türkülerin, döneminin edebi ve tarihi diğer kaynaklarıyla birlikte incelediğimizde birincil kaynak olmaları bakımından oldukça zengin değerlendirmelere ve tespitlere ulaştırabilecek bilgilere hâiz olduklarını ve bu kaynakların Osmanlı tarih kaynağı olarak daha verimli şekilde kullanılması gerektiğini farkettik. Muhtelif kaynaklardan tespit edebildiğimiz türkülerle birlikte tezimizin ana eksenine Ali Ufkî'nin mecmualarındaki Bağdad türkülerini aldık ve bu müzikal eserleri metinsel bakımdan inceleyerek, tarihyazımının bir malzemesi olup olamayacağını değerlendirdik. Ali Ufkî'nin mecmualarındaki türkülerin varlığını da değerlendirerek, kaydettiği Bağdad türkülerini tarihsel zeminde inceleyerek XVII. yüzyıl Osmanlı tarihinin kaynağı olarak nasıl kullanılabileceğine işaret ettik. Böylece Osmanlıların XVII. yüzyılın ilk çeyreğindeki rakiplerinden biri olan Safevilerle olan ilişkilerinde nasıl bir zihin dünyasıyla hareket ettiklerini anlamaya çalıştık. Elimize ulaşan birer tarihsel doküman olan türkü metinlerinin ve diğer birincil kaynakların değerlendirilmesi/tedkik edilmesi ile dönemin olgularının çeşitli cepheleriyle tanınıp anlaşılmasına/çözülmesine katkıda bulunulması amaçlandı. Türkülerin tarihyazımında kullanılmasına ilişkin değerlendirmelerimiz, Bağdad seferi türkülerinin metinlerinden yola çıkarak, Osmanlı ve Safevi münasebetlerine dair fikir verebilecek üç ana başlık altında sunulmuştur. İlk olarak türkülerin Osmanlıların gazâ ve gâzi kavramlarının neler ifade ettiğine ve tarafların dinî rekabetlerine dair çıkarımlar yapılmıştır. İkinci olarak, bizzat katılarak Bağdad seferini yöneten ve "Bağdad Fâtihi" olarak anılan Sultan IV. Murad'ın ve sefer esnasında Safevi hükümdarı olan "Acem Şahı" Safi'nin türkülerdeki imajları incelenmiştir. Son olarak ise seferin hedefi olan, dinî ve siyasi bakımdan oldukça önemli bir yer olan Bağdad şehri ele alınmıştır. Türkülerde Bağdad şehrinin nasıl anıldığı ve algılandığı açıklanmıştır. Ele alıp türküler üzerinden irdelediğimiz bu üç cephe, türkülerin tarih kaynağı olarak nasıl kullanılabileceğine dair yaklaşımlardır.
-
ÖgeAbdülbaki Nasır Dede'nin tedkik ü tedkik ü tahkik adlı eserindeki makam ve terkiblerin ahenk ilişkilerinin belirlenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022) Şeftali, Yusuf Can ; Baysal, Ozan ; 737641 ; Müzikoloji Bilim DalıBu çalışmada makamlar arasındaki ilişki ağlarını göstermeyi amaçlayarak Abdülbaki Nasır Dede'nin Tedkik ü Tahkik adlı eserindeki makam ve terkibler tanımları üzerinden geliştiren yeni bir görsel model sunulmuştur. "Ahenk Dönüşüm Modeli" adı verilen bu model, sırasıyla Perde-Çeşni-Makam-Terkib boyutlarında bir yaklaşımla makamlar arası ilişki ağını ortaya koyar. Perde kümeleri çeşniyi çeşniler makamı, iki ya da daha fazla makam ise terkibi oluşturur. Modelin bu düzen içerisinde yer alan çok katmanlı yapısı, makamlar arasında görülmeyen ilişkileri görmemizi sağlayarak makam evrenine farklı bakış açıları sunmaktadır. Çalışmanın giriş bölümümde, görsel modellerin teori tarihinde yerini ve önemini değerlendiren bir literatür taraması yer almaktadır. Hem Batı Müziği teori tarihindeki hem de Makam Müziği teori tarihinde görsel modellerin genel bir tablosu oluşturulmuştur. Görsel modellerdeki değişimler yüzyıllara göre hangi ekoller doğrultusunda geliştiği ve dönemler arasındaki etkileşimler anlatılmıştır. Aynı zamanda bu bölümde anlatılan tüm modellerin görselleri yer almaktadır. Daha sonra yine aynı bölümde sunulan, teori tarihindeki makam anlatımlarında kullanılan terminoloji hakkında literatür taramasının yapıldığı ve bazı çıkarımların yapıldığı çalışma yer almaktadır. Özellikle makam teori tarihinde yer alan makam anlatımlarında, melodik organizasyonu ima eden terimlerin tespit edilmesi, "Ahenk Dönüşüm Modelinin" boyutlarından olan "çeşni" teriminin kullanım bağlamını kuvvetlenmiştir. Giriş bölümü, çalışmanın yöntemi detaylı bir şekilde anlatılarak sona ermiştir. Çalışmanın ikinci bölümü "Ahenk Dönüşüm Modeli" ile yapılan analizler yer almaktadır. İlk önce Abdülbaki Nasır Dede'nin Ana Makam olarak tanımladığı (Rast, Segâh, Neva, Nişabur, Hüseyni, Rahevi, Buselik, Suzidilara, Hicaz, Saba, Isfahan, Nihavend, Irak, Uşşak) makamların analizi yer almaktadır. Nasır Dede'nin makam açıklarken sırasıyla söylediği perde isimleri belli bir sistematik ile bağlantılar oluşturularak detaylı bir şekil anlatılmıştır. Bu anlatımların hemen altında, her bir makamın ve terkin Ahenk Dönüşüm Görseli yer almaktadır. Daha sonra Nasır Dede'de bulunan 136 terkib arasından 14 terkib seçilip tıpkı makam anlatımlarındaki sistematik analizleri yapılmıştır. Bu terkibleri ilk yedi tanesi (Pencgâh-ı Asl, Pencgâh-ı Zaid, Niyriz, Mahur-ı Kebir, Selmek, Tahir-i Sagir, Acem) Ekleme terkib (Farklı tabakalardaki makam birleşimleri) sonraki yedi tanesi (Muhayyer-Sünbüle, Şehnaz, Nigâr, Nigâr-ı Nik, Zemzeme, Hicaz-Zemzeme, Hümayun) ise Karma (Aynı tabakalardaki makam birleşimi) terkiblerdir. Tartışma bölümünde Erol Deran'ın "Makamdan Makama Geçki Örnekleri" adlı kitabından aldığımız geçki örnekleri üzerinden "Ahenk Dönüşüm Modelinin" esnekliği test edilmiştir. Bu çalışmada sadece Abdülbaki Nasır Dede'nin makam anlayışı anlatıldığı için modelin başka ekoller üzerinden de kontrol edilmesi sağlanmıştır. Aynı zamanda model aracılığı ile ilk bölümde yer alan makam ve terkiblerden bazıları rastgele eşleştirerek yeni terkibler üretilmiştir. "Ahenk Dönüşüm Modelinin" tespit edebildiğimiz makam dünyasına getireceği faydaları sonuç kısmında tartışılmıştır. Özellikle modelin makam müziğinde hem saz ve söz icralarının gelişimine katkısı hem de makam teorisi eğitimine olacak katkılarından bahsedilmiştir.
-
ÖgeMüzik psikolojisi: Temel kavramlar ve tartışmalar(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-31) Kar, Bahar ; Karahasanoğlu, Songül ; 404181014 ; Müzikoloji ; MusicologyBu çalışma, müzik psikolojisi alanının temel kavramlarını ve tartışmalarını ağırlıklı olarak bilişsel psikolojinin perspektifinden sunmak, bunun yanı sıra, bu kavram ve tartışmaların müzik eğitimi ve müziğe dair gelişim süreçlerine nasıl yansıdığını incelemek amacıyla yapılmıştır. Sunulan kuramsal altyapıya ek olarak, tez çalışması kapsamında, müzikal gelişim süreçlerinde çevresel faktörleri (aile ve öğretmen) ve motivasyon faktörünü ele alan bir çalışma yürütülmüştür. Bu çalışmanın odağı ise Türkiye'de birbirinden farklı yaş gruplarında, farklı enstrümanlar çalan ve farklı müzik eğitimi süreçlerinden geçmiş olan bireylerin müzikal gelişim süreçlerindeki ortak çevresel ve motivasyona dair unsurları incelemektir. Bu sayede, enstrüman çalan kişinin perspektifinden, müzikal gelişim sürecini olumlu veya olumsuz etkileyen çevresel faktörlere dair bir fikir edinilebilir ve bu verilerden müzik eğitiminde faydalanılabilir. Motivasyon faktörüyle ise çevreye bağlı (dışsal motivasyon) veya çevreden bağımsız olan (içsel motivasyon) etkenlerin müzikal gelişimde oynadığı rol aydınlatılabilir. Türkiye'de müzik psikolojisi alanı görece yeni bir alan olduğundan dolayı, çalışmada yer verilen kavram ve tartışmaların çoğunun Batı ülkeleri veya Batı kültürü baz alınarak yazılmış çalışmalara dayandığını da belirtmek gerekir. Bu sebeple, temel kavram ve tartışmalarda kültürel farklılıkların göz önünde bulundurulması gereken noktalarda, bu kavram ve tartışmaların Türkiye'de ne şekilde tezahür edebileceği aktarılmaya çalışmış ve Türkiye'de yapılmış çalışmalara mümkün oldukça yer verilmiştir. Müzik psikolojisinin alt alanları ve ilgilendiği konular düşünüldüğünde, müzik psikolojisi alanına dahil tüm konuları elbette tek bir çalışmada toplamak mümkün değildir, mümkün olsa da kapsamın genişliğinden dolayı çalışmanın aktaracağı bilginin derinliği tartışmalı olacaktır. Bu sebeple, yürütülen tez çalışması dahilinde müzik psikolojisine dair dört temel alan belirlenmiştir: Müzik algısı, gelişimsel müzik psikolojisi, müzik ve duygu, yaratıcılık ve doğaçlama. Bunlara ek olarak, bahsedildiği üzere, enstrüman çalan bireylerin müzikal gelişim süreçlerini ele alan, dolayısıyla gelişimsel müzik psikolojisi alanına dahil olan bir çalışma yürütülmüştür. Çalışmada müzik psikolojisinin temel konuları olarak neden yukarıda belirtilen dört konu seçildiğine ve bu kapsamda çalışmada nelere odaklanıldığına kısaca değinilecek olursa, ilk olarak, müziğe dair zihinde gerçekleşecek olan psikolojik süreçlerin pek çoğunun gerçekleşmesi için öncelikle müziğin algılanma sürecinin gerçekleşmesi gerektiği belirtilebilir. Dolayısıyla, ilk bölümde müzik algısına yer verilmiştir. Bu bölümde müziğin, işitme sisteminden beyne yolculuğuna yer verilmiş ve daha sonrasında, müziğe dair algı mekanizmalarının zihinde ne şekilde işlediğine değinilmiştir. Ses perdesi, melodi ve müzikal zaman algısı temel olarak odaklanılan alt konular olmuştur. İkinci bölüm olan gelişimsel müzik psikolojisi bölümünde, doğum öncesinden yetişkinlik dönemine kadar bireyin müziği işitme, algılama, öğrenme, icra etme gibi faaliyetleri nasıl gerçekleştirdiği ve zihnin yetişkinliğe kadar müzikal olarak hangi gelişim süreçlerinden geçtiği ele alınmaktadır. Bu sayede, yetişkin bir bireyin müzikal aktivitelerinin bağlamı ve müziğe yönelik psikolojik süreçlerinin temellerine yönelik daha kapsamlı bir kavrayış geliştirilebilir. Üçüncü bölüm, gelişimsel müzik psikolojisi üzerine olan ve tez kapsamında yürütülen çalışmaya ayrılmıştır. Bu çalışmada, çevresel faktörler olan aile ve öğretmenin ve motivasyon faktörünün müzikal gelişim süreci ile ilişkisine odaklanılmıştır. Farklı yaş gruplarından ve farklı müzikal gelişim süreçlerinden geçen enstrüman çalan bireylerin, müzikal gelişimlerinde aile, öğretmen ve motivasyona dair öğelerin araştırılmasına yönelik yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Nitel veri analizi yöntemi ile incelenen bu çalışmanın sonucunda, enstrüman çalan katılımcıların ailelerinin, bireylerin müzikal aktivitelerine yönelik ilgili ve destekleyici olması ve ailedeki bireylerin de müzikle iç içe olmasının müzikal gelişimi olumlu yönde etkilediği; öğretmenin öğrenciye uygun bir öğretim metodunu benimsemesinin ve öğretmenin karakterinin öğrenciler tarafından olumlu bulunmasının (sıcakkanlı, motive edici, güler yüzlü vs.) da öğrencinin (katılımcının) müzikal gelişimini olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Son olarak, katılımcıların müzikal aktivitelere yönelik motivasyonlarının yüksek olmasının, kendilerini enstrümanlarında geliştirmeye yönelik ve müzikal aktivitelerini sürdürmeye yönelik istekleriyle ilişkili olduğu ve motivasyonun müzikal gelişimi, müzikal gelişimin ise motivasyonu desteklediği bulunmuştur. Bunun yanı sıra, motivasyon, katılımcıların başarı ve başarısızlık olarak algıladıkları süreçlerle paralel bulunmuştur. Katılımcılar, motivasyonlarını düşüren etkenlerin başarısızlık, motivasyonlarını yükselten etkenlerin ise başarı olarak algıladıkları temalarla benzer olduğunu belirtmişlerdir. Dördüncü bölümde, müzik psikolojisinin Türkiye'de en yaygın çalışılan alanlarından olan ve akademi dışında da müziğin psikolojik boyutuyla en çok ilişkilendirilen alanlardan biri olan duyguya yer verilmiştir. Müzik ve duygu ilişkisi, çalışma kapsamında bilişsel perspektifle ele alınmıştır. Daha sonrasında, hissedilen ve algılanan duygu farkı açıklanarak, müziğe yönelik hissedilen ve algılanan duygu farklarında kültürel etkilerin izi sürülmüştür. Müziğe yönelik duygusal tepkilerde kültüre göre değişen veya her kültür için ortak kabul edilen özelliklerin neler olduğuna yönelik çalışmalar sunularak, farklı kültürlerde yer alan bireylerin müziğe verdiği duygusal tepkilerdeki benzer ve farklı mekanizmalar irdelenmiştir. Son olarak, beşinci bölümde bireyin zihninde gerçekleşen süreçleri akış halindeyken inceleme imkanı sunduğundan dolayı yaratıcılık ve doğaçlama ele alınmıştır. Yaratıcılık da doğaçlama da çoğunlukla, anlık olarak gerçekleşen, fikir olarak bir "aydınlanma" anını yansıtan, zihnin bireyin bazen farkında olmadan arka planda bağlantılarını kurduğu bir süreç olarak tanımlansa da bu yaratıcılığın da doğaçlamanın da her boyutunu kapsamaz. Dolayısıyla, bu bölümde sadece yaratıcı aktivite ve doğaçlama gerçekleştiğinde bireyin zihninde nasıl bir bilişsel işlem akışı gerçekleştiği değil, yaratıcı aktivitenin veya doğaçlamanın öncesinde ve sonrasında da zihinde neler gerçekleştiğine değinilmiştir. Sonuç olarak, akış sadece aktivitenin yapıldığı veya gerçekleştiği anı değil, öncesini ve sonrasını da kapsamaktadır. Öte yandan, yaratıcılığı da doğaçlamayı da eşsiz ve yeni bir ürün ortaya koyma süreci olarak gören yaklaşımlar tartışılmıştır. Her iki süreç ayrı ayrı ele alındıktan sonra ise yaratıcılık ve doğaçlama arasındaki ilişki, bilişsel bir aktivite olan problem çözme kavramıyla ele alınmıştır.
-
ÖgeToplumsal cinsiyet açısından iş şarkıları ve bakım emeği: Ninniler(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-12-09) Acar, Begüm ; Oğul, Fatma Belma ; 404181001 ; MüzikolojiBu çalışma kapsamında ninniler ve bakım emeğine eşlik eden müzik pratikleri, emek ve müzik ilişkisini toplumsal cinsiyet açısından analiz etmek amacıyla ele alınmıştır. Erişilebilen en eski yazılı kayıtlara göre ninnilerin tarihi M.Ö. 2000'li yıllara kadar uzanmaktadır. Birçok toplumda ve farklı dönemlerde var olan ninniler çoğunlukla kadınlar tarafından üretilmiş ve sözlü gelenekle aktarılmıştır. Ninnilerin ve bakıma eşlik eden müzik pratiklerinin hem ebeveynlerin bakım işiyle doğrudan ilişkili olması hem de tıpkı hane içindeki karşılıksız emek süreçlerinde olduğu gibi değersiz veya ikincil olarak addedilmesi sebebiyle, bu çalışmada ninnilerin iş şarkısı/ türküsü çerçevesinde incelenmesi önerilmiştir. İş şarkıları/ türküleriyle bakım emeğinin içerik ve form olarak birçok karakteristik özelliği ortaklaşmaktadır. Benzer şekilde, bakım emeği ve ninnilerin de karakteristik özelliklerine dair birtakım ortaklıklar bulunmaktadır: Her ikisi de özel alanla ilişkilendirilir ve kadınların varsayılan doğasına atfedilir; standart formlar olmadığı için tanımlamak ve kategorize etmek zordur; doğaçlamaya açıklardır; tekrar içerirler; çoğunlukla kolay, niteliksiz ve basit olarak tarif edilirler ve bu sebeple göz ardı edilirler. Buradan yola çıkarak öncelikle iş şarkıları/ türküleri kavramının kapsamı ve bu konudaki çalışmalar özetlenerek Türkiye'de bu alanda yürütülen çalışmalar ele alınmış; ardından iş şarkıları/ türkülerinin toplumsal cinsiyet açısından anlamları ortaya konularak bakım emeği ile ilişkisi tartışmaya açılmıştır. Bu bağlamda bakım emeğine eşlik eden ninni ve benzeri formların iş şarkısı/ türküsü çerçevesinde toplumsal yeniden üretim yaklaşımıyla incelenmesi önerilmiştir. Araştırma süreci, ikincil kaynak incelemesi ve niteliksel araştırma yöntemleri kullanılarak yürütülen saha çalışması olmak üzere iki aşamalı bir şekilde kurgulanmıştır. İlk olarak sözlü gelenekle aktarılan ninnilere ilişkin ikincil kaynaklara dayalı bir inceleme yürütülerek ninnilerin genel olarak hangi kapsamda ele alındığına dair çerçeve; ninnilerden beklenen işlevlere, ninnilerin biçim ve içerik olarak nasıl tarif edildiğine ve ninnilerle ilgili çalışmalara yöneltilen eleştirilere odaklanarak özetlenmiştir. Ayrıca, Türkiye'de sözlü gelenekle aktarılan ninnilere ilişkin Cumhuriyet döneminde yürütülen ve bu üç başlık etrafında özetlenen çalışmaların içeriği görselleştirilmiş ve bir tablo olarak sunulmuştur. Ardından, ninnileri derleyen kaynaklar içerisinden konuyla doğrudan ilişkili olması sebebiyle bakım emeğini tarif eden yüz on (110) adet ninni metni seçilmiş ve bu metinlere dair yapılan içerik analizi sonucunda ninnilerin bakım emeğine dair şu ortak konuları içerdiği ortaya çıkmıştır: Kadınlara ait görülen hane içi sorumluluklar ve toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü, bakım emeğinin içeriği ve emek-yoğun özelliği, hanenin sosyo-ekonomik durumu ve ücretsiz aile işçiliği, hane içindeki bakım emeğinin yüküyle ilişkili olarak koca/ partner ve diğer akrabalarla ilgili dile getirilen şikayetler. Sözlü gelenekle aktarılan ninni metinlerinin incelenmesi sonucunda ortaya çıkan bu konuların, günümüzde dönüşen çocuk bakımı deneyimleriyle nasıl örtüştüğüne bakmak amacıyla halihazırda bakım veren ve çoğunlukla İstanbul'da yaşayan, 26-63 yaş aralığında olan 15 kadınla yapılan derinlemesine görüşmeler yoluyla bir saha çalışması yürütülmüş ve yöntem olarak etnomüzikolojideki feminist yaklaşımlar benimsenmiştir. Görüşmelerden elde edilen veriler 1970'lerde feminist teorisyenlerin Marksist yeniden üretim analizine getirdikleri eleştiri sonucunda ortaya çıkan toplumsal yeniden üretim yaklaşımı ışığında ve kesişimsel bir zeminde yorumlanmıştır. Bu bağlamda ninni ve benzeri müzik pratikleri, kültürel alanın yeniden üretimini bakım verenlerin bakış açısından aktaran bakım emeği anlatıları olarak değerlendirilmiştir. Görüşmelerde bakım verenlerin gündelik hayat deneyimleri içerisinde bakım emeği ve müzik ilişkisini nasıl yorumladığına, çocuk bakımı deneyimi özelinde ninni ve benzeri müzikal formları ne şekilde icra ettiğine ve bu formların taşıdığı potansiyel dönüşüm alanlarına odaklanılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri azımsanmayacak sayıda derlemeci ve araştırmacı tarafından ninnilerin yok olduğuna dair dile getirilen görüşlerin aksine, görüşmelerde günümüzde ninni pratiklerinin hâlâ devam ettiği aktarılmıştır. Ayrıca, hem bakım hem de müzik pratiklerinin piyasalaştığı koşullarda dahi bakım emeği ve müzik ilişkisinin özgül birtakım özelliklerini koruduğu da görüşmeler yoluyla tespit edilmiştir. Araştırma kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda ilk olarak bakım emeğine eşlik eden müzik pratiklerinin kültürel üretim alanında toplumsal cinsiyetle ilişkisi ortaya çıkarılmıştır. Bu noktada öncelikle bakım emeğine eşlik eden müzik pratiklerinin güncel olarak çeşitlendiğini, farklı biçimlerde ve formlarda icra edildiğini gözlemlemek mümkündür. İkinci olarak, bu pratiklerin sevgi, bağlılık, yorgunluk, neşe, tükenmişlik vb. gibi bakım emeğiyle ilişkili birtakım duyguların ifadesi olmasının yanında, bakım işini kolaylaştırması amacıyla araçsallaştırılması da söz konusudur. Üçüncü olarak bakım emeğine eşlik eden müzik pratiklerinde oldukça yaygın şekilde görülen ihtiyaç veya iletişim temelli doğaçlama; bilinen ezgilere uygun yeni sözler üretilmesi, var olan sözlere uygun ezgiler üretilmesi, var olan ninni veya popüler müzik ürünlerinin yeniden yorumlanması veya tamamen belli bir anda doğaçlanan yeni ürünler ortaya çıkarılması şeklinde gerçekleşmektedir. Doğaçlamanın sunduğu yaratıcılık alanı, toplumsal dönüşümle koşut olarak değişen bakım rollerinin anlatısını sahiplenme ve yeniden üretme potansiyelini de taşımaktadır. Bakım ve müzikle ilişkili güncel deneyimler bir bakım emeği anlatısı olarak ele alındığında, ninni ve benzeri formların değişen bakım rolleri ve dijitalleşen müzik piyasası bağlamında toplumsal dönüşüm açısından taşıdığı potansiyel ortaya çıkmaktadır. İlk olarak kültürel hafıza aktarımı bağlamında kişisel tarihine sahip çıkmak ve geçmişle bağ kurmak amacıyla bu müzik pratiklerini sahiplenen bakım verenler, aynı zamanda şimdiye ve geleceğe yönelik değiştirmek istedikleri bakım sorumluluklarını veya eşitsizlikleri de göz önünde bulundurarak bu pratikleri, dolayısıyla anlatıları dönüştürmekte ve yeniden üretmektedir. Bu yolla yeniden üretilen kişisel deneyimler toplumsal bir dönüşüme de işaret etmektedir. İkinci olarak dijitalleşen müzik piyasasının, bakım emeğine eşlik eden müzik pratiklerinin üretimi ve tüketimi açısından bir standartlaşmaya yol açmakta olduğu görülse de görüşmeciler dijital kanalları kullanma biçimleri açısından kendi özgül yorumlarını ve yaklaşımlarını geliştirmiştir. Dolayısıyla bu tür kişisel anlatıların oluşturulması açısından bir standartlaşmadan bahsetmek zor görünmektedir. Üçüncü olarak toplumdaki eşitsizliklere alternatif yaratmak üzere üretilen/ yeniden gözden geçirilen ninniler ve çocuk şarkıları da dijital müzik piyasasının sahip olduğu alanların içerisinden gelişmektedir. Bakım emeğine eşlik eden müzik pratiklerinin ve ninnilerin bu bağlamda açtığı yaratıcı alan, hem bakım emeğinin toplumsallaşması hem de bakım etiği yaklaşımı çerçevesinde dayanışma temelli farklı ebeveynlik pratiklerinin anlatısını oluşturması açısından önemli görünmektedir. Bu bağlamda bu pratikler toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bakım ilişkilerinin demokratikleşmesi amacıyla gerçekleşecek olası toplumsal dönüşümlerde önemli bir rol oynayabilir. Bunun ötesinde, doğrudan bu çalışmanın konusu olmasa da bahsi geçen ninni ve müzik pratikleri, özellikle COVID-19 pandemisi sonrasında müzik piyasasında gündeme gelen dayanışma temellinde kurulacak olası dönüşümler için de toplumsal mücadeleleri desteklemesi bağlamında bir alan yaratabilir ve hatta örnek teşkil edebilir.
-
ÖgeDub techno as orphic experience: Auditory aesthetics, spatiality, and sound(Graduate School, 2023) Koçer, Bahadırhan ; Baysal, Ozan ; 839066 ; Musicology ProgrammeTechno music has experienced significant transformations in stylistic, practical, social, political, and cultural aspects over the past 40 years. One example of this transformation is dub techno, which has broken free from the paradigms and stylistic hegemony of sub-genres, representing a multifaceted transformation that extends beyond a mere musical shift. Dub techno sets itself apart from the context in which techno music is consumed and utilized more broadly. Orphic media is a new form of media consumption that allows individuals to isolate themselves from the sonic environment and achieve sonic self-control, based on the neoliberal self. The concept of orphic remediation occurs through two modes: intramodal remediation and crossmodal remediation. Dub techno can be used as a musical example to examine the orphic experience of individual music consumption from a musicological perspective. The aim of this thesis is to explore the transformation and evolution of techno music since its inception, particularly with regard to the individualization of music consumption across genres, using dub techno as a case study. The research consists of four fundamental themes: orphic experience, dub music, techno music, and dub techno music. All of these debates have been conducted to illuminate the communal experience of the relevant music genres. Dub music's default context was large, handmade sound systems, which caused the collision of sub-frequencies with the individual's body on the dance floor and internalization of physical activity. Dub and techno music both use amplification devices to increase the volume of music. Performance techniques in both genres transform sound engineers into artists and DJs into modern shamans. Dub techno, however, has shown a breakaway movement from this origin, testing the idea of orphic experience with technological devices and changing media characteristics.
-
ÖgeMüzikli bir tarih okuma denemesi: Fahrettin Çimenli(Graduate School, 2023-02-01) Akdağ, Sueda ; İncedere, Zeynep Gonca ; 404171011 ; MüzikolojiBu çalışma Türk Müziğinin bilinen usta tanbur icracılarından Fahrettin Çimenli'nin yaşamını merkeze alarak tarihsel süreçteki müzikal ortamlar, kurumlar ve siyasi, ekonomik, sosyolojik değişikliklerin kısa değinisi ile çerçevelendirilmiştir. Çimenli'nin müzik hayatında farklı tarz ve tavırlardaki icraların yapıldığı mekânlarda eş zamanlı olarak bulunmasının icracılık ile ilişkilenen nitelikleri üzerine düşünmek çalışmanın temel amaçlarından biridir. Bu sayede dönemlerin kültürel bütünlüğünü ve özellikle müzik pratiklerinde kurumsal yapılar ve icracılık deneyimleri arasındaki ilişki üzerinden müzikli bir tarih okuması yapılmıştır. Çimenli'nin yaşamış olduğu dönemleri daha yakından anlayabilmek için yakın çevresi ve iş arkadaşları ile kişisel görüşmeler yapılmış, çalışmış olduğu kurumların tarihsel süreçlerini öğrenebilmek adına literatür taramasından faydalanılmıştır. Kurumların tarihsel süreçleri doğrultusunda, Fahrettin Çimenli'nin de çalışmış olduğu dönemleri kapsayacak şekilde detaylandırıldığı kişi bazlı bir dönem okuma çalışması amaçlanmıştır.
-
ÖgeThe Intelligent choir felsefesinin ve vocal painting yönteminin koro performansına etkileri: Chromas Korosu ve pop caz korosu(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-17) Baysal, Burcu ; Ataş Yıldız, Burcu ; 404131002 ; MüzikolojiThe Intelligent Choir (Akıllı Koro) felsefesi; Danimarka Kraliyet Müzik Akademisi öğretim üyesi Prof. Jim Daus Hjernøe tarafından ortaya koyulan, müzikal süreç içinde sorumlulukların ve yaratıcılığın koro şefi ile koristler arasında paylaşılmasını sağlamak amacıyla geliştirilen bir düşünce biçimidir. Vocal Painting (Vokal Sesle Boyama) ise TIC ( Akıllı Koro) düşüncesi içinde yer alan , 2016 yılında geliştirilmiş koral çalışma yöntemidir. Bu yöntem, beden perküsyonuyla da desteklenerek koroca improvize müzik oluşturma amacına yöneliktir. VOPA (Vokal Sesle Boyama) şef, korist ve solistler için performans esnasında doğaçlama müzik yapma, yeni düzenlemeler oluşturma imkânı sunar. Aynı zamanda bu yöntem, resmî olarak yetmiş beş işaretten oluşan bir işaret dilidir. Performans esnasında lider, koro üyelerini bu işaretleri kullanarak yönlendirir. İnsan, bir dile doğar. Ardından doğduğu ya da sonradan tanıştığı dillere göre zihin dünyasını şekillendirerek hayatını oluşturur. Bunun yanında benimsediğimiz düşünceler, süreç içinde değişimi sağlar. Bireyin kullandığı dilin; dünyayı algılayışında, hayatı anlamlandırmasında ve biçimlendirmesinde yol gösterici olduğuna dair çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu bağlamda; VOPA işaret dilini kullanmak, bu işaret diliyle müzikal performans çalışmasında bulunmak; zihin yapısını, iletişimi değiştirebilir ve yeni bir bakış açısı kazandırabilir. Bu yeni bakış açısı, müzikal performansı da etkileyebilir. Türkiye'de VOPA ile çalışan iki koro bulunmaktadır: Chromas ve Pop Caz Korosu. Bu çalışmada, bu iki koro üzerinden yürütülen alan araştırması sonucunda elde edilen bulgulardan yararlanılarak TIC düşüncesinin, VOPA işaret dilinin; koro ve koro şefi arasındaki iletişime, koristlerin kendi aralarındaki iletişime, koronun performasına etkilerinin neler olduğu sorusuna yanıt aranmıştır. Öncelikle araştırmanın kapsamı, yöntemi, içeriği ele alınmış; sonraki bölümlerde koro, TIC pedagojik yaklaşımı ve VOPA yöntemi tanıtılmış, ardından iki koro üzerinden TIC yaklaşımının ve VOPA yönteminin etkisi tartışılmıştır.
-
ÖgeMüzik emeği, prekarya ve örgütlenme deneyimi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-21) Çelikçi, Aylin ; İncedere, Zeynep Gonca ; 404191001 ; MüzikolojiBu çalışma İstanbul'daki müzisyenlerin ürettiği emek biçimlerini, emek algılarını, örgütlenme ve dayanışma deneyimlerini ortaya çıkarmak ve müzisyenlerin prekaryalığını anlamlandırmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu bağlamda genel durum içerisinde müzisyenlerin emek algıları ve örgütlenme deneyimleri prekarya bağlamında nasıl değerlendirilebilir sorusu tezin problematiğini oluşturmaktadır. Çalışmanın ilk varsayımı müzisyenlerin müzik emeği algısının zayıf olduğudur. Çalışma neticesinde bu varsayım doğrulanmış; duygusal emek, ilişkisel emek ve dijital emek gibi gayri maddi emek biçimleri üzerine daha önce farkındalıklarının olmadığı ortaya çıkmıştır. Üstelik post-fordist dönemin gayri maddi emek biçimleri, emek olarak maddi emek biçimlerine göre bütün işçiler tarafından daha zor tanımlanmaktadır. Çalışmanın ikinci varsayımı emek algısı ve güvencesizlik arasındaki ilişki üzerinedir. Müzik emeği algısının zayıf olması müzisyenlerde güvencesizliğe, preker koşullara sebep olmaktadır. Müzik emeği algısının zayıf ve ürünün gayri maddi oluşu müzisyenlerde emeğinin karşılığını maddi olarak talep etmeyi ve hak aramayı zorlaştırmaktadır. Bir diğer varsayım müzisyenlerin kendilerini işçi olarak görmemenin neticesinde dayanışma ve örgütsel anlamda çözülmüş bir durumda olduklarıdır. Sahadan ve netnografiden elde edilen bulgularla bu varsayım hem yanlışlanmış hem doğrulanmıştır. Sahadan %65 oranında bir işçi kimliği çıkmıştır ancak bu kimliğin güçlü bir proleter kimliğinden farklı özellikleri bulunmaktadır. Müzisyenler örgütsel anlamda çözülmüş durumdadırlar ancak tamamen dağınık değillerdir; dayanışma toplulukları, dayanışma sayfaları, grupları ve ağları bulunmaktadır, kendi içlerinde ihtiyaç durumunda hemen organize olabilmektedirler. Çözüklüğün sebebi olarak ise işçi kimliğinde yaşanan muğlaklığın bir etkisi bulunmakla beraber kimlikten bağımsız temel bir muğlaklık ve güvencesizlik gibi preker koşullara dair nedenler ortaya çıkmıştır. Bunlar müzisyenlerin prekarya oluşunu güçlendiren ipuçlarıdır. Çalışmanın son varsayımı müzisyenlerin prekarya olması sebebiyle örgütlenememeleridir. Bu varsayım doğrulanmıştır, müzisyenler preker koşullar içerisinde yaşamakta ve çalışmaktadırlar. Örgütlenmemenin sebepleri çoğunlukla preker koşullarla ilişkilidir. Çalışmanın varsayımlarının üzerine düşünmek için post-fordist emek biçimleri müzisyenler özelinde incelenmiştir. Bu incelemeyle müzisyenlerin emek algısının zayıf olduğu ve bunun gayri maddilikle ve sektörün yapısal sorunlarla ilişkili nedenleri açığa çıkmıştır. Preker koşullarla ilişkili olan güvencesizlik, belirsizlik ve yalnızlık, müzisyenlere dair toplumsal algı, otonomi, sevilen işi yapmak gibi olgularla ilişkili olabileceğinden çalışma boyunca bu olgular ayrıca incelenmiştir. Çalışma müzisyenler özelinde bir prekaryalık yapısökümü yapmayı amaçlamaktadır. Çünkü bir bütün gibi gözükse de müzisyenlik içerisinde hem bestecilik, öğretmenlik, zanaatkarlık, teknisyenlik gibi mesleki katmanları hem de soyutluk, yıldızlık, kayıt dışı çalışma, mekânda ve iş arkadaşlığında değişkenlik gibi olguları içinde barındırmaktadır. Bütün bunların ayrıca incelenmesi için sahada katmanlı örneklem seçimi tercih edilmiştir. Türkiye'de müzisyen dağılımına dair bir veri bulunmamaktadır ve Türkiye'nin diğer şehirlerinde de düğün ve turizm odaklı veya devlet orkestraları çevresinde müzisyen toplulukları görülse de Ankara, İzmir, İstanbul, müzik sektörünün merkezi kabul edilmektedir. Bu sebeple saha İstanbul genelinde gerçekleştirilmiştir ancak kategorilere uygun olarak İstanbul'da yaşayan ve yakın şehirlere çalışmaya giden müzisyenleri de içermektedir. Saha araştırmasının yanı sıra literatür taraması ve netnografi çalışması gerçekleştirilmiştir.
-
ÖgeTürkiye popüler müzik piyasasında var olmak(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-21) Görmüş, Elif Bestehan ; Karahasanoğlu, Songül ; 404201005 ; MüzikolojiSanayi Devrimi, insanlık tarihinde büyük değişimler yaratmıştır. Sanayi ve teknolojik gelişmelerle birlikte müzik de endüstriyel ilişki ağları içine girmiş ve değişime uğramıştır. Bu çalışmada ilk olarak müzik endüstrisinin oluşumu açıklanmıştır. Endüstrinin oluşturduğu popüler müzik ve içerisinde barındırdığı mekanizmaları anlamak oldukça önemlidir. Var olmak isteyen kişi kendisine ait doğru yeri ancak bu şekilde bulabilecektir. Ülkemizde yoğun bir endüstriyel üretimin olduğu fakat aynı zamanda müzik endüstrisinin hala oluşum içerisinde olduğu gözlenmektedir. Bu tez kapsamında Türkiye'de müzik piyasasında aktif olarak yer alan 18 kişiyle çevrimiçi görüşmeler yapılmıştır. Görüşme yapılan kişilerin müzik yolculuğu ve bu alanda var oluş şekilleri, ilgili literatür araştırmasıyla birleştirilmiş, popülerleşmenin unsurları ve bu başlık içerisinde yer alan birçok alt başlık halinde sıralanmıştır. Bugün popüler müzik, dünyadaki değişimden ve bu değişimin getirdiği teknolojik gelişmelerden bağımsız düşünülemez. Bugün canlı bir şekilde enstrüman çalımına ihtiyaç duymadan enstrüman sesi elde edilebilen ekipmanlar mevcuttur. Dolayısıyla bu gibi gelişmeler popülerleşme unsurlarının şekillenişinde önemli bir etkiye sahiptir. Popülerleşmenin unsurları bölümünde yapılan görüşmeler ve literatür araştırması doğrultusunda Türkiye popüler müzik piyasasında nasıl var olunacağına dair belirli başlıklar sıralanmış ve başlıklar örneklerle açıklanmıştır. Tezde müzik endüstrisinin, dünyadaki oluşumu açıklanmaya çalışılmış, içerisinde yer alan mekanizmalardan bahsedilmiştir. Türkiye'deki oluşumu ve hala oluşmaya devam eden süreci ele alınmıştır. Endüstrinin sınır tanımayan üretimi olan popüler müzik açıklanmaya çalışılmıştır. Dijital platformlar ve etkileri verilerle desteklenerek endüstrideki etkisi açıklanmaya çalışılmış, bu doğrultuda şekillenen popüler müzik ve bunun en çok da müzisyenler için yarattığı karmaşa ele alınmıştır. Hızlı üretim ve tüketimi destekleyen müzik endüstrisinin popüler müziği değerlendirme konusundaki yanıltıcılığına dikkat çekilmiştir. Modernitenin getirdiği bu hızın en büyük kullanıcısı olan müzik endüstrisinin asıl hedefinin hızla unutulacak ürünler sunmak, aynı hızla üretim ve tüketim ağı oluşturmak olduğuna dikkat çekilmiştir.
-
ÖgeGörsel-işitsel etnomüzikoloji: Etnomüzikolojik araştırmaları görsel -işitsel keşif yolu ile yeniden düşünmek(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-06) Filiz, Eda ; Oğul, Belma ; 404181015 ; MüzikolojiBu tez çalışmasının temel amacı, etnomüzikolojide yeni bir alt disiplin olan görsel- işitsel etnomüzikolojinin tanımını yapmak ve müziği görsel-işitsel araçlarla aktarmak isteyen etnomüzikologlar ve müzisyenler için bir film yapım rehberi sunmaktır. Çalışma, geleneksel etnomüzikoloji yaklaşımlarından farklı olarak, müziği görsel ve işitsel araçlarla kaydetme, sunma ve analiz etme yöntemlerine odaklanmaktadır. Müzikal kültürlerin görsel-işitsel araçlarla temsil edilmesi, sunulması ve kaydedilmesine yönelik pratik boyutları ele almayı hedeflemektedir. Araştırma sürecinde, görsel-işitsel etnomüzikoloji alanında kapsamlı bir literatür taraması yapılmış ve ayrıca müzik kültürlerini filme alan üç farklı arka plana sahip yönetmenle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler, müzikal kültürlerin görsel-işitsel araçlarla nasıl temsil edilebileceği, film yapım süreçlerinin detayları ve müzik etnografisi alanında kullanılabilecek ipuçları konusunda önemli bilgiler sağlamıştır. Görüşmeler sonucunda elde edilen deneyimler ve uygulanan yöntemlerin analizi, etnomüzikologlar için pratik ipuçları ve stratejiler sunmayı sağlamıştır. Bu öneriler, bütçe kısıtlamaları göz önünde bulundurularak, etnomüzikolojik film yapımının başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, görsel-işitsel etnomüzikolojinin müzik kültürlerini daha bütünsel bir şekilde analiz etme ve deneyimleme olanaklarını zenginleştiren bir disiplin olduğu vurgulanmıştır. Görsel-işitsel araçların kullanımı sayesinde, müzik kültürleri daha etkili bir şekilde kaydedilebilir ve sunulabilir. Ayrıca, görsel-işitsel araçlarla müzikal kültürleri temsil etme süreci, etnomüzikologların saha çalışması ve film yapım süreçlerinde önemli roller üstlenmesini gerektirir. Tez çalışması, etnomüzikoloji alanında yapılan çalışmalara katkı sağlamayı ve görsel- işitsel etnomüzikolojinin önemini vurgulamayı amaçlamaktadır. Dijital medyanın ve yapay zekâ araçlarının sunduğu yeni olanaklar, etnomüzikologların müzik kültürlerini daha iyi anlamak ve temsil etmek için yaratıcı bir şekilde kullanabilecekleri yeni anlatım biçimlerini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, bu çalışma etnomüzikologlara, müzisyenlere ve film yapımcılarına, görsel-işitsel etnomüzikoloji alanında yapılan çalışmaları göz önünde bulundurarak müzik kültürlerini daha etkili bir şekilde kaydetme ve sunma becerilerini geliştirmede rehberlik etmeyi amaçlamaktadır. Görsel-işitsel etnomüzikoloji, etnomüzikoloji alanında yeni ve önemli bir alt disiplindir ve bu alanda yapılan çalışmalar, müzik kültürlerini daha iyi anlama ve kültürel çeşitliliği daha etkili bir şekilde temsil etme potansiyeline sahiptir. Gelecekteki çalışmalar bu alandaki potansiyeli daha da keşfedecektir.
-
ÖgeKayıtlı müzik üretiminde miks aşamasının kültürel tını algısı perspektifinden incelenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-02-09) Okuyucu, Doruk ; Kakı, Sertaç ; 404201004 ; MüzikolojiTarih boyunca anlaşılması için bin bir farklı alan tarafından ve değişik bakış açılarıyla analiz edilen, incelenen, üzerinde kitaplar, ansiklopediler yazılan bir fenomen olan müzik teknolojik gelişmelerin etkisiyle ve ortaya çıkardığı yenilikler ile bugün daha da fazla alan ve perspektiften incelenir olmuştur. Teknolojik gelişmenin bir diğer sonucu da son yirmi yılda hızla büyüyen küresel kayıtlı müzik endüstrisidir. Son yirmi yılda hızla büyüyen kayıtlı müzik endüstrisinin 2022 yılı toplam geliri 26,2 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Aynı yıl çevrimiçi müzik dinleme platformlarına paralı üye olanların sayısı 616,2 milyon kişidir. Bunun yanında bu servisleri ücretsiz olarak kullananları da eklediğimizde kayıtlı müziğin etki alanı ve marketin küresel oranda büyüklüğü hakkında bir fikrimiz olacaktır. Bu durumda müziği daha derinlemesine araştırmak ve anlamak isteyen bizler için kayıtlı müzik dünyasını irdelemek ve incelemek kaçınılmaz olmaktadır. Kayıtlı müziğin her bir aşaması teknik olduğu kadar estetik ifade yaratımına imkan vermektedir. Bu çalışmanın merkezinde olan miks aşaması da arzu edilen estetik ifadenin kayıtlı seslerin manipüle edilmesiyle yaratılmaya çalışıldığı teknik olduğu kadar da sanatsal bir süreçtir. Teknolojik gelişmeler sonucunda ortaya çıkan miks işlemi, analog dönemden günümüz dijital çağına kadar süregelen gelişimi boyunca üzerinde tartışmaların olduğu ve derinlemesine anlaşılmaya çalışılan bir süreçtir. Bu çalışma miksi merkeze alarak, mikste yaratılan soundun, miks mühendisinin ve dinleyicinin ait oldukları kültür ile ilişkisini araştırmak ve konu ile ilgili sayısal veri elde ederek bu pratiklerin anlaşılması ve daha derinlemesine bir iç görü kazanabilmek adına tasarlanmıştır. Dört farklı ülkeden olan miks mühendislerine bu kültüre ait bir müzik olan "Kırtıl Semahı"nın kayıtlı kanalları gönderilmiş ve hiçbir yönlendirme yapılmadan bu müziği mikslemeleri istenmiştir. Oluşturulan bir internet sitesi üzerinden yapılan ankette katılımcılara bu dört farklı miksi en beğendiklerinden en az beğendiklerine göre sıralamaları istenmiştir. Daha sonra katılımcılara doldurtulan bir "Katılımcı Bilgi Formu" (bkz. EK A) ile yaş, eğitim, müzikle ilişkileri gibi sorulara cevap vermeleri istenmiş ve verdikleri cevaplar bu bilgiler ile karşılaştırılarak farklı veriler elde edilmiştir. Bu veriler doğrultusunda müzik prodüksiyonu alanında üzerinde derinlemesine düşünülmemiş veya "inanılagelmiş" konu, kavram ve pratiklerin yeniden değerlendirilmesinin ve üzerinde düşünülmesinin önü açılması hedeflenmiştir. Tabi ki bu çalışma tek başına miks ve onun kültürle ilişkisini ortaya çıkarmak için yeterli değildir. Dört farklı ülkeden miks mühendisi ve 240 katılımcı ile gerçekleştirilen bu çalışma dünyanın çok daha fazla ülkesinden miks mühendisiyle ve Türkiye'den daha fazla katılımcı ile gerçekleştirildiğinde daha net bir tablo ortaya çıkarılabilir. Kayıtlı müzik ve onun estetik ifadeye izin veren aşamaları halen araştırılmaya ve bunun sonucunda pratikleri üzerinde düşünmeye açık ve görece bakir bir alandır. Bu mütevazi çalışmanın geçmişte yapılanlara küçükte olsa bir katkı ve gelecekte yapılacak çalışmalara da ilham olması en büyük ümidimizdir.
-
ÖgeAmateur music performances as the right to the city(Graduate School, 2024-04-24) Güven, Ahmet Mücahit ; İncedere, Zeynep Gonca ; 404211001 ; MusicologyBased on my own experiences as an amateur violinist, this research aims to describe and discuss amateur music in the music ecosystem and to advocate "the right to the city" on the ground of amateur music performances. Literature review, digital survey application, field research and participant observation, semi-structured interviews and the information request from the public institutions through official petitions are the methods employed in the thesis. The geographical focus of the study is the province of Istanbul. Digital survey application was carried out at the concerts here. Data on music education activities were obtained from forty local government units and public education centres in Istanbul. While "leisure time" and "performance" studies help to understand amateurship, the complementarity of amateur music in the music ecosystem and the obstacles to amateur music experiences are also evaluated. The amateur is complementary in the music ecosystem as listener and student by encouraging the employment of music performers and educators. The digital surveys conducted at concerts within the scope of the thesis and the data on music education activities obtained from the public institutions support these arguments. Moreover, it should not be neglected that the amateur relationship with music will be favorable for both creative and conservative tendencies, and that amateurs, divorced from material-popular concerns, will be suitable informants for music researchers. The combination, of the proportion of the concert audiences in Istanbul who use the term "amateur" to describe their relationship with music, of the number of people trained in non-professional courses and the number of teachers employed by the relevant public institutions, and finally of the list of cultural centers and concert halls in the city increases the credibility of the study. However, the amateurs face the physical problems such as the access to the venues for performance and the structural problems such as the invention of untalented. In addition, the participant observations and interviews conducted during the field research in Bergen, Norway, provide an understanding of the concept of amateur culture. The explanation of the interaction between the city, classical music and the common/public spaces, and the data provided by the field research in Bergen and Istanbul lead the discussion towards the right to the city. For claiming amateur music performances within the scope of "the right to the city", it is necessary to deepen the framework of the right with the understanding of "active musical participation". The concert culture and the performativity of the stage guide a discussion of active participation. As a result, while the right to the city acquires once more concrete ground for the struggle, the access of the city inhabitants to the common/public venues through amateur music performances will enrich the interactions of person, music and the city.
-
ÖgeMekân, marka, statü: Türkiye'de caz(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-04) Çalış, Minen ; İncedere, Zeynep Gonca ; 404211007 ; Müzikolojiu çalışmanın amacı, cazın Türkiye'de mekânsallaşma ve markalaşma sürecini incelemektir. Bu bağlamda çalışma, Lefebvre'nin mekân sınıflandırmalarında yer alan hem soyut, hem de çelişkili mekân kavramları ile tartışılmış, geçmiş ve günümüz caz dünyası ile örtüştürülmeye çalışılmıştır. Çalışma, geçmişten günümüze Türkiye'de varlık gösteren "caz" kavramını ve caz müziğini mekânsallaşma tarihi, pazarlama stratejileri, festivaller, caz kulüpler, itibar ve prestij meseleleri içerisinde mekân, dinleyici kitle ve müzisyenler ekseninden olacak şekilde üç ayaktan inceleyecektir. Bu çalışma, "Caz müziğin Türkiye'ye ayak bastığı 1920'lerden itibaren mekânsallaşması nasıl bir tarihsellik içerisinde gerçekleşmiştir ve günümüzde caz nasıl popüler kültürle ilintili bir janr / meta haline gelmiştir?" temel sorusu üzerine inşa edilirken, cazın dinleyici kitle ve büyük markalar / şirketler için ne ifade ettiği gibi yan sorularla ilerletilmiştir. Çalışma kapsamında yer alan mekân araştırmaları ağırlıklı olarak, İstanbul'da yer alan üç caz mekânı olan "Nardis Jazz Club", "The Badau İstanbul" ve "Pera 77" olarak şekillenirken, "Hilton Otel", "Kanyon AVM", "Bozcaada Caz Festivali" olmak üzere altı mekân ağırlıklı olarak incelenerek ortaya konmuştur. Caza sponsor olan şirketlerde ise ağırlıklı olarak "Akbank", "IKSV", "Garanti" olmak üzere üç büyük marka tercih edilmiştir. Sözü edilen tüm konular ve meseleler, caz müzisyenleri ve müzik yazarları ile birebir görüşmeler yapılarak derinlemesine tartışılmıştır. Müzik yazarları ve caz müzisyenleri ile toplamda kırk kişisel görüşme ve sözlü tarih çalışması yapılmıştır. Kişisel görüşmeler, saha çalışmaları, katılımcı gözlemci notları, sözlü tarih çalışmaları ve yazılı kaynaklarla beraber harmanlanarak elde edilen veriler, öneriler ile birlikte tezin metin içeriğinde ve sonuç kısmında işlenmiştir. xiv Bu çalışma, caz müziğin 1920'lerden itibaren Türkiye'ye gelmesiyle birlikte geçirdiği dönemleri, önemli olayları, cazın gelişimini sağlayan unsurları ve önemli caz temsilcilerine yer vermektedir. Bununla birlikte, tezin asıl amacı, müzik yazarları ve müzisyenler açısından caz dünyasının günümüz anlatısını ortaya koymaktır. Tez, 2000 sonrası dijital çağda caz müziğin deyim yerindeyse kabuğunun değiştiği gelişim sürecine odaklanmaktadır. Caz müziğin kurumsallaşması meselesi tarihsel bir metodoloji ile birlikte Halkevleri, Bilgi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ekseni ağırlı olacak biçimde aktarılmıştır. Çalışmada, tarihsel süreç içerisinde örnekleri görülen müzik festivalleri sürecinin yerini caz odaklı müzik festivallerine çevirmesinde yatan temel stratejiler incelenmiş ve "Ormanada Yapı Konut Reklamı" üzerinden inşa edilen yeni caz algısı örneklendirilmiştir. Cazın ana merkezde olduğu afişler, reklam örnekleri ve "streaming" teknolojisi içerisinde yer alan müzik dinleme platformlarının oluşturduğu algoritmalar ve yeni çalma listeleri adlandırmaları örneklendirilerek tüm dinamikleriyle beraber açıklanmaya çalışılmıştır. Tüm bulgular son bölümde Henri Lefebvre'nin mekânsallaştırma teorileri ve çalışmaları ışığında temellenen Çelişkili ve Soyut Mekân üzerinden caz dünyaları eksenine uyumlandırılacaktır. Türkiye'de caz müziğin görünürlüğünü sağlayan mekânlar, önemli olaylar, temsilciler, tartışma unsurları ve gelişim grafiği sergilediği unsurlar ele alınarak, cazın Türkiye'deki güncel konumu ve caz dünyası incelenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeEntheo-musicking: Perceived transcendence through musicking practices(Graduate School, 2024-12-24) Temel, Umut Tugay ; Oğul, Fatma Belma ; 404201008 ; MusicologyThis dissertation introduces Entheo-Musicking, a concept that explores the interplay between music and entheogenic practices in sacred, healing, and transformative contexts. Through a combination of theoretical inquiry and personal fieldwork experiences, this study investigates how music operates as a vital force in facilitating altered states of consciousness, emotional healing, and spiritual connection. Drawing from diverse traditions, including Sufi sema (whirling), shamanic Ayahuasca ceremonies, and the Dances of Universal Peace, the research examines how these practices use rhythm, melody, and collective musicking to invoke deep emotional and somatic responses. The research highlights the process of musicking as a dynamic, interactive activity that goes beyond mere performance, positioning it as a powerful medium for personal and communal transformation. Key themes such as entrainment, flow states, and the integration of music with entheogens are discussed, showing how these practices enhance well-being, self-awareness, and a sense of unity. Through auto-ethnographic reflections and phenomenological analysis, the dissertation provides insights into the role of music in inducing trance states and guiding participants through healing processes. In addition to theoretical insights, the research suggests a practical application through rhythm circles and sema-inspired dance forms, where participants engage in somatic music-making practices to enhance emotional release and connection. These suggested practices are grounded in scientific evidence from somatic studies, mindfulness, and music therapy, offering a framework for integrating musicking into everyday life as a tool for healing and personal growth. Ultimately, this work argues that Entheo-Musicking has the potential to expand our understanding of the sacred and therapeutic dimensions of music. It offers a new framework for exploring how music can facilitate transcendence, catalyze emotional release, and foster collective healing, invites scholars and practitioners interested in the intersection of music, spirituality, and healing to this holistic perspective.
-
ÖgeNey enstrümanının sosyal kimliğinin söylemsel iz düşümü(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-07) Göktepe Kaya, Ayşe ; Oğul, Belma ; 404191013 ; MüzikolojiMüzik, müzikoloji ve kimlik çalışmalarında kültürel ifadeler, bireysel ve toplumsal kimlikler ile toplumsal dinamikler arasındaki karmaşık ilişkiler bağlamında araştırılmıştır. Müzikte sosyal kimliğin söylemler aracılığıyla inşası, etnomüzikoloji literatüründe merak uyandıran bir konudur. Günümüz Türkiye'sinde ney enstrümanı, cazdan klasik müziğe kadar çeşitli türlerdeki müzisyenler tarafından performanslara dahil edilen etkileyici sesleriyle müzik sahnesinde dikkat çeken bir varlık haline gelmiştir. Bu evrim, bireylerin ney enstrümanını geleneksel bağlamından nasıl farklı algıladıkları ve bu algıların çeşitli söylemler aracılığıyla nasıl şekillendiğine dair merak uyandırmaktadır. Bu araştırma, gündelik hayatın pratiklerinde neyin sosyal kimliğinin işleyişini sağlayan söylemsel kaynakları anlamayı hedeflemektedir. Bu minvalde önde gelen iki adet Türk gazetesinden seçilmiş haber makalelerinde gazetecilerin ney enstrümanının sosyal kimliğini zihinlerinde nasıl kavramsallaştırdığı ve neyin hem geleneksel hem de modern kimliğinin sosyokognitif bileşenlerini nasıl temsil ettiği van Dijk'in eleştirel söylem analizi yaklaşımıyla incelenmektedir. Araştırma bulgularında, postmodern neyin, bireysel iyi oluşu ve mistik gelenekleri ön plana çıkaran manevi bir deneyim aracı olarak temsil edilirken, geleneksel neyin toplumsal kimlik ve manevi arayışlar bağlamında bir aidiyet duygusu yaratarak kolektif bir manevi deneyimi temsil ettiği görülmüştür. Bu iki farklı yaklaşım, müziğin hem bireysel hem de toplumsal kimlikler üzerindeki farklı manevi ve gelenekler bağlamında yol açtığı etkiyi göstermektedir. Postmodern ney bağlamında ortaya çıkan ve bireysel deneyimi önceleyen Mevlevîlik, şeyh-mürit zincirinin dışında bir epistemoloji kurarken, geleneksel neyin epistemolojik çerçevesi Yunus Emre, Mevlânâ gibi Sûfî şahsiyetlere ve meşk silsilesine dayanmaktadır. Araştırma müziğin manevi deneyim sunma kapasitesine ek olarak, neyin postmodern semboller çerçevesinde kullanımıyla "dünya vatandaşı" etiketine hizmet edebilen yeni bir mistik alan inşa ettiğini vurgulamaktadır. Geleneksel kodlar çerçevesinde kollektif manevî tecrübe sunmasının yanı sıra neyin egonun ihtiyaçlara binaen sunduğu bireysel mistik tecrübe kapasitesi de postmodern bağlamda yeniden inşa edilmektedir.