LEE- Proje ve Yapım Yönetimi-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile LEE- Proje ve Yapım Yönetimi-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeTürk yapım projelerinde çevik proje yönetimi araçlarından scrum'un uygulanabilirliğinin vaka çalışmalarıyla incelenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-05-20) Cesur, Melike ; Taş, Elçin Filiz ; 502181406 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction Managementİnşaat sektörü, ekonomik krizlerden büyük ölçüde etkilenen sektörden biridir. Diğer sektörler kriz sonrasında yeni teknolojiler ve yöntemler geliştirerek gelişime geçebilmesine rağmen; inşaat sektörü doğru bildiği yanlışlarla süreçlerine devam etmektedir. Süre ve maliyet aşımları, düşük iş gücü verimliliği, israf, işveren ve paydaş gereksinimlerinin yeteri kadar anlaşılamaması, iletişim ve koordinasyon yetersizlikleri, planlama hataları, karmaşıklık, değişiklik, belirsizlik ve risklerle baş edememe sorunları neredeyse her inşaat projesinde tekrarlanmaktadır. İnşaat projelerindeki bu sorunlar nedeniyle yatırımcılar farklı yatırım araçları arayışına yönelirler. Yatırımcılar tarafından inşaat projelerine talep azaldıkça firmalar rekabet etmeye çalışır. Değişikliklere, belirsizliklere ve risklere adapte olarak rekabet avantajı sağlamak için yeni teknolojileri, yöntemleri ve yönetim yaklaşımlarını uygulamak gerekir. Bu nedenle, yazılım projelerinde benzer sorunlara yanıt bulmak amacıyla ortaya konulan ve karmaşık projelerde değişikliklere, belirsizliklere ve risklere yanıt verebilme gücünü sağlayan çevik proje yönetimi, inşaat sektörüne adapte edilmelidir. Çevik proje yönetimi bir iş yapış felsefesidir. Bu felsefenin uygulanması için bazı yöntemler tanımlanmıştır. Bu tez çalışmasında, bu uygulama yöntemlerinden biri olan Scrum'ın inşaat projelerinde uygulanabilir olduğunu, eğer uygulanırsa birey, proje, firma, sektör ve ülke düzeyinde pek çok avantaj sağlayacağını ortaya koymak ve sektörde farkındalığını ve bilinirliliğinı artırmak amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için öncelikle çevik proje yönetimi ve Scrum, doğru bilgilere ulaşmak için doğmuş olduğu yazılım sektörü literatüründe araştırılmıştır. Yazılım ile inşaat projeleri hem benzer hem de farklı özelliklere sahip olduğu için yazılım sektörü literatüründeki kavramların inşaat sektörü için tam olarak bir karşılığının olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, inşaat sektörü literatürünün çevik proje yönetimi ve Scrum'ı ne şekilde ele aldığı, bu kavramların inşaat projelerinde neden uygulanması gerektiği, uygulanabilirliği ve uyarlanabilirliği, uygulanırsa sağlayacağı avantajlar ve karşılaşacağı kısıtlar konuları incelenmiştir. Literatür çalışması sonucunda yurt içi literatürünün, yurt dışı literatürüne göre epey geride kaldığı; yurt dışında 2006 yılı itibariyle çalışılmaya başlandığı ve 21 çalışma olduğu, yurt içinde ise 2019 yılı itibariyle çalışılmaya başlandığı ve 3 çalışma olduğu tespit edilmiştir. Çevik proje yönetiminin ve Scrum'ın, Türkiye inşaat sektörü uygulamaları ile ilişkilendirildiği literatür çalışmasına ihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır. Çevik proje yönetiminin ve Scrum'ın Türk yapım projelerinde uygulanabilirliğini incelemek amacıyla vaka çalışmaları yapılmıştır. Yapılan vaka çalışmalarında Scrum'ı projelerinde deneyimlemiş olan proje yönetim, yüklenici, tasarım ve cephe firmaları ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşme soruları, literatür çalışmaları sonrası elde edilen bilgilerden hazırlanmış ve çevrimiçi toplantı aracı vasıtasıyla katılımcılara sorulmuştur. Görüşme soruları firmalar hakkındaki bilgileri, Scrum uygulanmasına karar verme süreçlerini, Scrum uygulanan projeler hakkında bilgileri, Scrum uygulanan projelerde Scrum uygulanması hakkında bilgileri, projelerde Scrum uygulanmasının avantajlarını, kısıtlarını ve dezavantajlarını, Scrum'ın Türk inşaat projelerine uyarlanması ve yaygınlaştırılması için önerileri içerecek şekilde yaklaşık 60 sorudan oluşmuştur. Vaka çalışmaları sonucunda firmaların Scrum'ı yazılım projeleri için tariflendiği şekliyle uygulamak konusunda zorluk yaşadığı, belli bir süre sonra kendi iş yapış yöntemlerine dahil ederek uyarladıkları tespit edilmiştir. Scrum'ı teorik olarak öğrenmek ve tüm disipliniyle uygulamak zor olacaktır. Scrum, deneyselliği ve sürekli iyileşmeyi destekleyen bir iş yapış çerçevesi olduğu için gelişimi ve verimi sağlayabilmek amacıyla çerçevenin sınırlarını aşmak gerekir. Önemli olan çevik zihniyeti kavramaktır. Elde edilen veriler, Türk yapım projelerinde Scrum'ın uygulanabildiğini, uygulamak için uyarlamaların yapılabildiğini, sağlayacağı avantajları, uygulanması yolundaki kısıtların çözümünün olabileceğini göstermektedir. Türk yapım projelerinde Scrum'ın uygulanması ve yaygınlaştırılması için ülke, sektör, firma, proje ve birey düzeyinde önerilerde bulunulmuştur. Bu önerilerin uygulamaya konması ile birey düzeyinde çalışan mutluluğu ve verimlilik artışı; proje düzeyinde verimlilik, iletişim, koordinasyon ve güven artışı; firma düzeyinde rekabet, verimlilik artışı; sektör düzeyinde üretkenlik artışı, kriz ve belirsizliklerle baş edebilme; ülke ekonomisini yüksek oranla etkileyen inşaat sektöründeki verimlilik sayesinde ülke düzeyinde ekonomide artış sağlanacağı öngörülmüştür. Çalışma, inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve verimliliğini artırmayı hedefleyen firmalara, konu hakkında araştırma yapan araştırmacılara kaynak olabilecektir.
-
ÖgeYapım projelerinde Monte Carlo benzetim yöntemi kullanarak kur riski analizi: Türkiye'den bir vaka çalışması(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022) Kurt, Başak ; Taş, Elçin Filiz ; 725917 ; Proje ve Yapım Yönetimi Bilim DalıTürkiye ekonomisi, küresel ekonomi ile doğrudan ilişkilidir ve bu nedenle küresel ekonomik dalgalanmalar ve krizlerden de doğrudan etkilenir. Ekonominin lokomotif sektörü kabul edilen inşaat sektörü de küreselleşmenin bir sonucu olarak bu dalgalanmalardan doğrudan etkilenmektedir. İnşaat sektörünün, hem küresel dalgalanmalardan ve krizlerden hem de yerel krizlerden negatif yönlü etkilenmesinden dolayı, finansal risklere karşı duyarlılığı artmıştır. Bu artan finansal riskler; kararsız ekonomik durum, ithal malzeme kullanım oranlarının artışı, yüksek enflasyon oranları ve kur dalgalanmaları ile birlikte inşaat sektöründeki varlığını daha güçlü hissettirmektedir. Bu finansal risklerin yer aldığı ortamda yüksek rekabet koşulları ile iş almaya çalışan firmalar kar marjı kaybı yaşamamak veya zarar etmemek için finansal risklerin yönetimine önem vermek zorundadır. Firmalara ciddi maddi kayıplar yaşatan finansal risklerden biri kur riskidir. Kur riski, tüm inşaat sektörü üzerinde ciddi etkilere neden olmaktadır. Döviz kurlarının sürekli olarak dalgalandığı bir ortamda sürdürülen yapım projeleri; maliyet değişimleri, kar kaybı ve zarar etme riskleri ile karşı karşıyadır. Kurlardaki bu değişkenliğin yarattığı risk ve belirsizlikler, kur riskinin ölçülmesini ve bu riskin akılcı bir şekilde yönetilmesini gerekli hale getirmiştir. Bu tez çalışmasında, döviz kurlarındaki dalgalanmaların yapım projelerindeki maliyet üzerinde yarattığı maliyet değişimleri araştırılmaktadır ve bu maliyet değişimi örnek bir vaka çalışması üzerinden analiz edilmektedir. Bu amaç doğrultusunda, bu çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın problemin tanımı verilmiş, ikinci bölümde inşaat sektöründe risk ve risk yönetimi konuları ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, yapım projelerinde finansal riskler ve döviz kuru riski konuları üzerinde durulmuştur.
-
ÖgeAn investigation into the current status of adoption of ipd characteristics and bim in construction projects to overcome process and team-related problems(Graduate School, 2022-02-09) Çetin, Hakan Taha ; Sertyeşilışık, Begüm ; 502171410 ; Project and Construction ManagementUnless project teams are efficient, construction projects can encounter many problems and obstacles in the process. Project delivery systems (PDS) determine the relationships of project stakeholders and their engagement time. Traditional PDS in the construction industry (CI) are well-known with their adverse effects on the process and the team, which have become the chronic problems of the industry due to excessive use of traditional contracts. Many reasons especially technological advancements like BIM (Building Information Modeling), and demand for more reliable PDSs have led CI professionals to search for alternative and effective ways to collaborate. AIA (the American Institute of Architects) introduced the IPD (Integrated Project Delivery) to respond to the demand and need in the CI. IPD can contribute the CI by eliminating/minimizing the obstacles that prevent team integration. IPD principles have taken their place in the current practices of construction projects, with the effect of same motivations that led to the emergence of the IPD in the first place. Projects are fundamental elements for organizations to cope with competitive market conditions. Various systems, like CSFs (Critical Success Factors), have been developed to evaluate and estimate the projects' outputs appropriately. Although various CSF lists have been prepared in construction projects, the lists prepared for traditional PDSs are not compatible with the IPD because of the different characteristics of the IPD. An IPD-specific CSF list covering the BIM and IPD team aspects is needed to reveal the level of importance of the factors on achieving project success. This dissertation aims to investigate the adoption status of IPD principles in current construction projects, examine the impact of these principles on the process and team-related problems frequently encountered by the industry, and prepare the CSFs preliminary list for IPD projects. With this aim, the following objectives have been adressed: to determine the process and team related problems of the CI and examine their occurrence in construction projects; to determine the adoption of the IPD, BIM and IPD team characteristics in construction projects; and to determine the adoption of the IPD, BIM and IPD team characteristics in construction projects, respectively. With the in-depth literature review, team and process-related problems and characteristics related to IPD, BIM, and IPD teams have been examined. In line with the first two objectives, online questionnaire surveys and interviews have been conducted with IPD and BIM experts and/or academics having publications on related subjects. Furthermore, for the accomplishment of the objectives 3, 4 and 5, the 4-round and 3 group Delphi method has been performed under 3 different category as IPD, BIM, and IPD team-related factors with IPD and BIM experts and/or academics having publications on the related topic. The data obtained from the online questionnaire survey, interviews and the delphi method have been evaluated in 4 different categories based on the objectives of the research. First of all, the findings revealed that the frequency of encountering team-related problems is less frequent than process-related problems. There is strong correlation between ineffective teams and other problems. Furthermore, according to the online questionnaire survey and interviews results, it has been revealed that the adoption status of BIM-related characteristics is high, and BIM is an essential driver for the adoption and implementation of IPD. The CSFs preliminary list has been further developed based on the findings of the 4 round and 3 group delphi surveys covering the aspects of IPD, BIM, and IPD teams. The prepared list has revealed the collaboration-related characteristics of IPD, administrative issues and organizational needs for BIM implementation, and team environment among the main CSFs. The CSFs preliminary list includes the factors that can be taken into account in the adoption and implementation of IPD and BIM projects. The complete application of these factors does not mean that project success can be achieved. Although these CSFs preliminary list may contribute to the process, they cannot influence the projects' output alone as each project consists of several sources and interconnected activities that have varying levels of impact on success. Project dynamics are constantly changing with the effect of new systems. Various additions, corrections, and/or removals can be made to the list over time, taking into account the changing conditions and the needs of projects. These CSFs preliminary list can be used as a preliminary checklist for the stakeholders who plan to adopt the IPD and BIM, and for academics and researchers in the relevant field.
-
Ögeİnşaat firmalarının kriz yönetim yaklaşımları ve liderlik stilleri: COVID-19 küresel salgın krizi örneği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-02-24) Eraslan, Gözde Ceylan ; Acar, Emrah ; 502171408 ; Proje ve Yapım YönetimiKriz, örgütün varlığını ve kaynaklarını tehdit eden; zaman ve belirsizlik baskısı ile çalışanlar arasında stres ortamı yaratan; hızlı karar vermeyi ve hareket etmeyi gerektiren; riskleri ve gizli fırsatları barındıran durumdur. Geçmiş çalışmalar krizleri, insan ve doğa kaynaklı; ani, birikimli ve dönemsel; ekonomik, bilgisel, psikopatik eylemler, fiziksel, itibara dayalı, insan kaynaklı ve doğal afet gibi farklı şekillerde sınıflandırılmışlardır. Krize yönetim, personel, hatalı iş gibi iç faktörlerin yanında; depremler, küresel salgınlar, dalgalı piyasa koşulları gibi dış faktörler de sebep olmaktadır. Krizler, örgütlerde stres,; zaman baskısı,; uyuşmazlık ve kararların merkezileşmesi gibi olumsuz etkilere sebep olmaktadır. Kriz ortamları örgütlerin zamanında karar vermelerini ve harekete geçmelerini zorlaştırmaktadır. Krize karşı gösterilen tepkiler, kriz yaklaşımlarını belirler. Bir krizi meydana gelmeden önce tahmin etmeye çalışmak; sinyalleri takip etmek; örgütün başına gelebilecek krizleri belirlemek, hazırlıklar yapmak ve önlemler almak proaktif kriz yönetim yaklaşımının gereklilikleridir. Kriz oluştuktan sonra krizin büyüklüğünü, etki alanlarını belirlemek; kriz geliştiği esnada krizi yönetmeye yönelik adımları belirlemek ise reaktif kriz yönetim yaklaşımının unsurlarıdır. Kriz ortamının olumsuz etkileri düşünüldüğünde, krizi yönetmenin zorlaşacağı ve alınan kararların sert ve saldırgan olacağı düşünülmektedir. Bazı liderler krizleri reddeder ve örgütün yenilmez olduğuna inanırlar. Bu liderlerin, krizlerden ciddi hasarlar alması kaçınılmazdır. Elbette tüm krizler hazırlanmaya elverişli değildir. Fakat kriz sinyallerini önceden alabilen bir örgüt, erken müdahale sayesinde daha az etkilenecektir. Proaktif ve reaktif kriz yönetimi kriz yönetim süreciyle ilişkilendirildiğinde, kriz öncesi alınan önlemler proaktif kriz yönetimini; kriz sırasında yapılan eylemler reaktif kriz yönetimini yansıtır. Literatür krizi genellikle öncesi, sırasında ve sonrasında olarak dönemlere ayırmaktadır. Kriz yönetimi beş aşamadan meydana gelir: Kriz sinyallerini algılama, krize hazırlık ve önleme, kriz hasarının sınırlandırılması ve kontrolü, krizin olumsuz etkilerinin sınırlandırılması, kriz sonrası öğrenme. Kriz yönetimi de tıpkı örgütün yönetimi biçimi gibi liderin kararlarının ve yaklaşımının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple, organizasyonun krize karşı tutumunu çoğunlukla liderlik stili belirlemektedir. Örgüt, alt yönetimden krize dair alınan bir sinyalin lidere ulaştırabileceği bir yönetim anlayışında krize hazırlıklı olabilir. Bu durumda bir örgütün kriz yönetim yaklaşımını belirleyecek olan faktörlerin arasında liderlik stili de yer almaktadır. İnşaat sektörü ve kriz ilişkisi incelendiğinde, doğası gereği sektörün krize yatkın olduğu görülmektedir. Yüksek maliyetler, uzun süreli ve katı sözleşmeler, malzeme tedarik ağının çok geniş olması gibi sebeplerden ötürü sektör her an ciddi krizlerle karşı karşıya kalmaya eğilimlidir. Bunun yanında araştırmalar, inşaat sektöründe yöneticilerin, geleneksel yönetim anlayışının kriz yönetimi konusunda olumsuz etkilere yol açtığını göstermektedir. Geleneksel yönetim anlayışının sonucu olarak, krizlerin yok sayıldığı, kriz yönetim uygulamalarının zaman ve maliyet kaybı olarak olarak görüldüğü belirlenmiştir. Ayrıca inşaat sektöründe kriz algısı, ekonomik veya tasarım, paydaş uyuşmazlığı, iş kazası gibi daha bilindik problemler üzerine kurgulanmıştır. Küresel salgınlar, bir örgütün başına gelebilecek kriz türlerinin içinde literatürde sıralanmaktadır. Fakat yakın zamana kadar bunun üzerine araştırma bulunmamaktadır. Covid-19 krizinin dünyanın her yerinde derinden etkilediği sektörlerden biri de inşaat sektörüdür. Virüs enfekte olmuş kişinin ağzından ve burnundan saçılan küçük partiküller yoluyla bulaşır. Tıbbi anlamda çalışmaları tamamlanmayan bu hastalık için karantina ve kapanma önlemleri alınmıştır. Çeşitli sektörlerde evden çalışma uygulamasına geçilmekle birlikte inşaat sektörü gibi, saha çalışması ve üretim üzerine kurulu sektörlerde evden çalışma mümkün olmamıştır. Bu yüzden faaliyetler zaman zaman durma noktasına gelmiştir ve alternatif çözümler sadece ofis çalışanları için mümkün olmuştur. Kriz yönetimi, yönetim stratejilerine entegre edilmiş bir süreçtir; bu yüzden bir örgütün kriz yönetim yaklaşımlarındaki karar vericinin lider olduğu söylenebilir. Liderin krize ve kriz yönetimine bakış açısı diğer tüm yönetim süreçleri gibi liderin stilinden etkilenecektir. Bu çalışmada, inşaat firmalarının karar vericilerinin liderlik stilini ölçmek amacıyla Tannenbaum ve Schmidt liderlik doğrusu eğrisinden yararlanılmıştır. Otokratik lider, ikna edici, danışmacı ve katılımcı lider stillerinin özellikleri belirtilmiştir. Bu liderlik stillerinin karşılaştırılma yöntemi, karar verme mekanizmasında astların dahli veya merkezi karar mekanizmasındaki yerlerinin belirlenmesidir. Karar verme merkeziyetine göre liderlik stili ile, inşaat kriz yönetim uygulamaları arasındaki ilişki incelenmiştir. Mevcut küresel salgın krizi Covid-19 temel alınarak; bu kriz öncesinde ve kriz sırasında yapılan eylemlerin hangi kriz yönetim yaklaşımına yatkın olduğu incelenmiştir. Ayrıca küresel salgın etkilerinin ortadan kalkmasından sonra, liderlerin nasıl hareket etmeyi planladığı da sorulmuştur. Bu araştırma aşağıdaki sorulara cevap aramıştır: -İnşaat firmalarının küresel salgın gibi nadir görülen krizlere karşı hazırlığı mevcut mudur? -İnşaat firmalarının kriz yönetim yaklaşımı ve yöntemleri nelerdir? -Nadir görülen bir kriz türü olan küresel salgından sonra, inşaat firmalarının kriz yönetim yaklaşımlarında değişiklikler beklenmekte midir? -İnşaat firmaları liderlerinin liderlik stilleri ve kriz yönetim yaklaşımları arasında bağlantı bulunmakta mıdır? İnşaat sektöründe aktif faaliyet gösteren, küçük ve orta ölçekli firmaların kurucularına ve üst yöneticilerine yönelik hazırlanan anket çalışması ile saha çalışması yürütülmüştür. Saha çalışması kriz yönetim uygulamalarının düzeyinin belirlenmesi, liderlik stilinin tespit edilmesi ve yanıtlayıcılar hakkında genel bilgi sorularıyla beraber üç bölümden oluşmaktadır. Yanıtlayıcıların, kriz yönetimi uygulamalarına dair ifadeleri Likert ölçeğine göre değerlendirmeleri istenmiştir. Sorular cevaplanırken, Covid-19 pandemisi öncesi, sırasında ve sonrası olarak değerlendirmesi beklenmiştir. Açık uçlu sorular ile, ifadelerin haricinde uygulanan diğer yöntemlerin belirtilmesi istenmiştir. Veriler değerlendirilmeden önce anket çalışmasına güvenilirlik analizi ve normalite testleri uygulanmıştır. Nicel veriler değerlendirilirken, kriz yönetim uygulamalarıyla liderlik stilleri arasında korelasyon analizi yapılmıştır. Bunun yanında, liderlik stillerinin kriz yaklaşımlarıyla ilişkileri korelasyon analizi ile irdelenmiştir. Korelasyon analizine göre: -Proaktif kriz yönetim yaklaşımlarıyla liderlik stilleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. -Reaktif kriz yönetim yaklaşımlarıyla liderlik stilleri arasında anlamlı (pozitif) bir ilişki tespit edilmiştir. -Kriz sonrası planlamalarla liderlik stilleri arasında anlamlı (pozitif) bir ilişki tespit edilmiştir. Yanıtlayıcıların, %36.4 oranıyla büyük çoğunluğu katılımcı lider özelliği göstermiştir. Kriz yönetim uygulamalarında, kriz sinyallerinin algılanması aşaması ortalamanın altında kalmıştır (2,82/5,00). Krize hazırlık ve önleme aşaması 3,28/5,00; kriz hasarının sınırlandırılması aşaması 3,01/5,00; krizin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması aşaması 3,28/5,00 ile ortalamanın üzerindedir. Kriz sonrası planlama ise, 3,88/5,00 ile en yüksek düzeydedir. Nicel veriler ve açık uçlu soruların cevapları birlikte incelendiğinde, ankete katılan inşaat firmalarının nadir görülen krizlere karşı hazırlıklı olduğu görülmüştür. Kriz yönetim yaklaşımlarının ise duruma göre değiştiği söylenebilir. Tecrübe edilmiş krizlere karşı proaktif kriz davranışları gösteren yanıtlatıcı inşaat firmalarının, geleneksel olmayan krizlere karşı ise hazırlıklı olduğu tespit edilmiştir. Reaktif kriz davranışlarının ise, literatürde beklenildiği gibi sert ve agresif olmadığı; çalışanlarla ve paydaşlarla iyi ilişkilerin gözetildiği; yenilikçi arayışların sürekli devam ettirildiği belirlenmiştir. Yaşanan Covid-19 krizinden sonra, yanıtlayıcı inşaat firmaların planlamalarına bakıldığında; firmaların bundan sonra yaşanacak geleneksel olmayan ve nadir krizlere karşı hazırlıklı olmasının muhtemel olduğu görülmektedir. İnşaat firmalarının kriz yaklaşımları ve liderlik stilleri arasındaki ilişki incelendiğinde, anket katılımcılarından elde edilen bulgulara göre aşağıdaki bulgular elde edilmiştir: -Katılımcı liderlerin, tecrübe edilmiş ve sık karşılaşılan krizlere karşı sinyal algılama aşamasında ve hazırlık/önleme aşamasında çaba gösterdiği söylenebilir. -Katılımcı liderlerin, kriz meydana geldiğinde agresif ve sert tepkilerden kaçındığı söylenebilir. -Katılımcı liderlerin, krizleri yok saymak yerine çözüm geliştirmeye ve mevcut durumu korumaya çabaladığı söylenebilir. -Katılımcı liderlerin, krizlerden fırsatlar yaratmak için çaba gösterdiği söylenebilir. -Katılımcı liderlerin, deneyimlerden öğrenmeye ve tecrübe ile gelişim göstermeye açık olduğu söylenebilir.
-
ÖgeDigital twin for enhanced construction project management during construction(Graduate School, 2022-12-09) Aktürk, Berkay ; Çakmak, Pınar Fatma ; 502191402 ; Project and Construction ManagementThe construction industry has a bad reputation worldwide in terms of productivity and efficiency. Insomuch that, it accounts for a large share of global economic costs. Therefore, a proper management is vital for the construction industry. In order to intensify, increase and improve the quality, value and scope of its management approach, the industry has started to seek the solution in digital tools in recent years. The adoption of Building Information Modeling (BIM) by the construction industry has acted as a spur for the attempt to digitize the industry. Thus, fresher, more sophisticated ideas started to emerge. The concept of the digital twin, which made its first waves in a space program, has grown rapidly and quickly entered other industries as well as the construction industry, along with the technological trends related to the Industry 4.0. The digital twin is a virtual system that connects design, construction, and operation by using a combination of technologies to data-link its physical and real assets bidirectionally. While the adoption of BIM in the construction industry is not yet complete, the digital twin is considered a closed box for industry professionals and it does not have many practical applications or case studies. At this point, this thesis research aims to shed a light on the interaction of the digital twin and BIM from a construction project management perspective; to investigate the influences of the digital twin during construction. To answer key questions, -namely (1) "What are the characteristics and practices of the digital twin in the construction industry?"; (2) "What are the functions and applications of the digital twin in the construction from a management perspective?"; (3) "To what extent and how can the digital twin support BIM in the construction?"- a comprehensive synthesis of the literature on the digital twin through the lens of construction project management is carried out as the first step. Scopus database was selected for data extraction by realizing the knowledge gap about the construction, a detailed background analysis was performed to find out the digital twin characteristics, practices, their relationship with BIM, and finally functions and applications of both in construction. As a result of the literature analysis, the topics that can benefit from digital applications within the construction management services provided during the construction phase of the project life cycle are site progress monitoring, resource allocation and waste management, clash detection, decision-making, communication and collaboration, cost management, scheduling, risk management, logistics and supply chain, and safety detection. As the second step, a questionnaire survey was conducted to measure the influence of digital twin services in the literature on parallel BIM uses intending to understanding the importance of these services for professionals. The first part of the questionnaire captures general information about the respondents and the second part gathers information about the influence of Digital Twin services on BIM uses on a 5-point Likert scale (1 = not effective, 5 = extremely effective). The study adopted purposive sampling as the sampling method, 108 industry experts were reached and 70 responses were collected with a response rate of 65%. The data obtained through the questionnaire were analyzed by applying statistical tests through the SPSS 27 program. First, Cronbach's alpha reliability test was used to assess the data's reliability. With a value of 0.893, the study's Cronbach's alpha (α) score was found to be quite acceptable. Secondly, it was observed that the results were normally distributed with the Skewness-Kurtosis normality distribution test, which determined whether the further analyzes would be parametric or not. Third, Pearson's correlation test was applied to measure the relationship between variables. Finally, the variables were divided into meaningful groups in accordance with the aim of the study. Based on experts' opinions, results were analyzed by performing independent-samples t-test and one-way ANOVA. In the scaling of the influence of the specified digital twin services on parallel BIM uses, all services have received mean scores to be considered high. According to the results, the service with the highest impact on BIM applications was communication and collaboration, while logistics and supply chain and safety detection shared the lowest mean score. These findings suggest that digital twin services during construction have a substantial impact on BIM because they transcend beyond their current uses. Additionally, almost all digital twin services that find applications in construction have a high correlation with each other. This is an indication that elements should be considered as a whole and a two-way network for enhanced management during construction. By dividing the participants into two groups, whether they are digital twin users or not, and whether they are domestic or international, it was analyzed whether these aspects affected their perspectives by performing independent sample t-tests. Although there was found a statistically significant difference in the "scheduling" variable between domestic and international participants, the fact that both groups had a high mean score showed that the experts thought that the digital twin had a significant impact on 4D BIM applications. In the first ANOVA test that divided the participants into more than two groups according to their organizational structure, "decision making", "risk management", and "logistics and supply chain" were the digital twin services that have seen a statistically significant difference between groups. Another digital twin service "scheduling", which has seen a significant difference, was observed in analyzes where participants were grouped according to their years of experience. Levene's test was applied to measure the homogeneity of variances related to variables and Games-Howell, Gabriel's and Tukey's post-hoc analyzes were performed to find out which groups caused the identified difference. In addition, even though each group approaches the project with different risks, different objectives and different perspectives, the fact that there are differences of opinion for only a few services in this combination of relationships has been an indication that the positive influence of the digital twin has been accepted by the stakeholders of the industry. This study reviewed and analyzed the characteristics and current applications of technologies and concepts of the digital twin in the construction industry, and has contributed to and strengthened the digital twin body of knowledge which is limited within the construction project management framework. Additionally, by revealing the topics that digital applications can offer benefits within the construction management services provided during the construction phase of the project life cycle; the influence and potential of the digital twin on BIM uses have been demonstrated. Experts agree that digital twin services that offer many uses during the construction go beyond parallel BIM uses and offer several benefits for construction project management. Thus, it has been shown that the digital twin can be a tool for enhanced construction project management, which can get rid of the low efficiency and lack of productivity that the construction industry is still experiencing. This study serves as a source of motivation for researchers working in the field of digital construction and a guide for industry professionals and institutions with question marks about concepts and outcomes.
-
ÖgeProduct oriented organization for architectural design offices(Graduate School, 2023-02-02) Çetin, Nazmiye ; Günaydın, Hüsnü Murat ; 502191407 ; Project and Construction ManagementThe construction sector has an important position all over the world, and many researches have been made on site management, organization at the construction site, management of construction processes, efficiency etc. The most important reason why the implementation process enables these researches is that all data are concrete. On the other hand, it has been seen as a result of personal experiences and literature reviews that there is not enough research on pre-construction projecting, organization of architectural design offices, efficiency, and management of design processes. In architectural design offices, on the other hand, in the design and projecting processes, the design is not concrete, the variability is high, there are many stages shaped according to the demands. All of these hinder the carrying out of the specified researches in architectural design offices. However, in design projects, which are the product of architectural design offices, research should be done and different methods should be applied in order to produce an efficient product, to complete the project in the targeted time and budget, to use the workforce correctly, and to prevent the participants in the office from being adversely affected by inefficient work. By starting the studies on this field, first of all, literature reviews were made. When the literature review was conducted for design offices and their product-oriented works, two concepts were mostly encountered. These concepts are Project-Oriented Organization and Architectural Management. We live in a project society, where projects are everywhere in our professional and personal lives which is this shows how important Project-Oriented Organizations, the first of these concepts. On the other hand, because of the increasing complexity of architectural design and the increasing number of design partners participating in interdisciplinary projects, (architectural) design management has emerged as a discipline and a subject of study. The term Architectural Management (AM) was coined to motivate architects to recognize and handle the financial part of their profession. Two concepts were investigated and missing points were identified. In the concept of Project-Oriented Organizations, project management has been emphasized and organizational management has been put into the background. In the concept of Architectural Management (AM), although project management and office and practice management are considered together, there are very few applications, especially in practice. On the other hand, organizational structures were studied in both concepts. Because of that the existing organizational structure types for all organizations have been reviewed in the literature by further deepening the study. The research continues with Theories of Organizational Structure, Characteristics of Organizational Structure, Organization As A System, Organizational Design Models and Organizational Design Parameters, Elements of Organization, and the most specific point is "What Is An Organization? which are related to organizational structure types, While investigating what organization is, the concept of being organized (organizing) has also emerged. In researches, even if the organizational structure is established correctly, it has been seen that the organizational structure does not work efficiently unless the organization is properly organized. As a result of all researches, the type of organizational structure that is thought to be most suitable for Architectural Design Offices has been selected. Selected structure type: Organizations Structure with 7 Division (with Functional Structure Subcategories). The reason for choosing this organizational structure type is that it is more comprehensive compared to other structure types. In addition, there is a unit corresponding to the units of all other organizational structure types studied in this thesis. As a result of this research and studies, the hypothesis took its final form: The Suitable Organization Structure Type for Product-Oriented Organization in Architectural Design Offices is Organizations Structure with 7 Division (with Functional Structure Subcategories). Each division in this organizational structure, which has 7 ddivisions, performs the necessary functions to produce a product or service specific to that division. Each division has 3 departments. It consists of 21 departments in total. These divisions and departments are adapted to the divisions and departments names corresponding to the architectural design office. These divisions are as follows: Executive, Communication and Human Resources, Marketing, Finance and Accounting, Project Management, Project Control and Public Relations Divisions. Afterwards, a questionnaire containing questions belonging to each department was conducted for the architects working in architectural design offices to evaluate the proposed organizational structure. In these surveys, they were asked about their own assessments of the importance of each division, the extent to which each division was implemented in their own offices, and the barriers to non-implementation. When the answers given were examined and analyzed, it was deduced that each division was important and effective, and that they wanted these divisions in their architectural design offices.
-
ÖgeDesign-construction interface problems in construction projects(Graduate School, 2023-02-02) Buğan, Esra Emine ; Çakmak, Pınar ; 502191403 ; Project and Construction ManagementThere is ongoing inefficiency and traditionalism in the construction industry. Throughout the development of Industry in general, the construction industry received the least positive impact. Many different management systems can be applied and developed in the construction industry like agile transformation, lean management etc. Yet the construction industry has not fully implemented any of the developments. However, it is seen that there is a lack of information on lessons learned from past experiences and mistakes. For this reason, budget, time and quality deficits have started to be given due to the increasing incompatibility of the inefficiency from the way of doing business with today's complex projects and resources. Throughout the lifecycle of the construction projects, the common aim for all participants is to achieve a "perfect" project with less cost at a minimum schedule. The biggest difficulty experienced while advancing the project process is to exhibit the right approach to the problems that arise. A real challenge emerges when deciding how to define and mitigate the causes of design-construction interface problems in the process and reduce the negative impact that is or will be reflected on the project. The thesis research aims to identify the causes of design-construction interface problems and to determine their frequency of occurrence and degree of importance. At this point, while analyzing the frequency and importance of these problems from the eyes of industry professionals; it is also important to reveal whether there is any difference in the perspectives of different professionals. In this context, to achieve the mentioned aim, the thesis research is developed in two main parts. The first part includes a comprehensive literature review to find out what are these design- construction interface problems, how they occur and how they impact the construction project life cycle. Databases are searched for in the areas where the problems are thought to originate. These main areas are stakeholders and their relationships and management, construction project phases and situations occurring at the interface of these phases, design phase and design management. At the intersection of all these areas, the problems that occur during the construction project process are listed and grouped according to the project phases in which they occur. In the second stage, a questionnaire survey is conducted with the design-construction interface problems gathered from the literature to measure the frequency of occurrence and degree of importance of these problems. The first part of the questionnaire gets general information about the respondents, the second and the third parts search for the frequency of occurrence and degree of importance of design-construction interface problems on a 5-point Likert scale, the last part has an open-ended question that aimed to get the opinions of the survey participants on the subject. The data that is obtained with the help of the questionnaire is analyzed through the SPSS program. In the first step, Cronbach's alpha reliability test is used to ensure the reliability of data. Secondly, frequency and descriptive analysis are used to get the frequency of each response. Third, the rankings of all variables are calculated using the Relative Importance Index (RII). Fourth, Skewness-Kurtosis values are evaluated to determine whether the data were normally distributed. Survey participants were divided into groups (designer, consultant and contractor); one-way ANOVA tests were applied to investigate whether there was a statistically significant difference between the groups. Finally, the variables were analyzed in one-way ANOVA test to determine if there is a statistically significant difference between stakeholders. According to the results of ANOVA tests, further post-hoc analyses were applied to the variables to show from which groups the differences came from. As a result, "PDC16 - Economic Situation" and "PC9 - Construction errors and defective work at the construction site" become the most occurred and most important problems from the consultants' point of view. "PD8 - Lack of proper coordination between various disciplines of the design team" cause is ranked as the most occurred and most important problem from the contractors' point of view. And, "PT5 - Awarding the contract to the lower bidder price regardless of the quality of service" is found as the most occurred and most important problem for the designers. "PT5 - Awarding the contract to the lower bidder price regardless of the quality of service" is ranked at the top both in the lists of designers', consultants' and contractors' . "PDC17 - Fast Track Construction" becomes critical for consultants and contractors; "PD6 - Time limitation in the design phase" and "PD9 - Unstable owner requirements" are important for contractors and designers. This thesis research identified the causes of design-construction interface problems seen in construction projects according to the project stages; and determined the frequency of occurrence and degree of importance of these problems from the perspective of different construction project professionals. To be aware of problems to detect them when necessary and to raise awareness to take the necessary action when encountered; supported by recommendations. Thus, it has been seen that, although the results vary for each stakeholder, it has been determined that there are similar points. The findings of this thesis research can help construction project professionals by providing an understanding of the design-construction interface primary problems. By having knowledge of the main problems and their impacts, participants can take precautions, make effort to minimize their impacts, and after all make a significant contribution to the successful completion of construction projects.
-
ÖgeYüksek teknoloji barındıran endüstri tesislerinin tasarım evresinde BİM destekli paydaş yönetimi: Ses altı rüzgâr tüneli örnek olay incelemesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-22) Güneş, Muhammed Yusuf ; Yaman, Hakan ; 502191406 ; Proje ve Yapım Yönetimiİnşaat sektöründe, gelişen teknolojilerin getirmiş olduğu yeniliklerle birlikte yapı endüstrisi de birçok değişim ve dönüşüm geçirmektedir. Teknolojinin inşaat sektörüne getirmiş olduğu en büyük yeniliklerden birisi kuşkusuz BIM (Bina Enformasyonu Modellemesi) teknolojisidir. BIM teknolojisi, öncelikli olarak tasarım felsefesini değiştirmiş, devamında alt süreçlerin iyileştirilmesine de zemin hazırlamıştır. Tasarımın üç boyutlu hale getirilmesi ile birlikte proje ve tasarım yönetimi ilkeleri de değişmek zorunda kalmıştır. Söz konusu değişimlerin en önemlilerinden biri de paydaş yönetimi bilgi alanında gerçekleşmektedir. Endüstriyel yapılar, konut, okul, kamu yapıları vb. gibi nispeten daha sade olarak nitelenen yapılara nazaran daha karmaşık ve daha fazla paydaşın etkileşimde bulunduğu projelerdir. Endüstriyel yapıların barındırdığı alt sistemler, test altyapıları, tezgâh ve ekipman farklı paydaşlar tarafından tedarik edilebildiğinden, bu tip yapılarda paydaş yönetimi daha öncelikli ve önemli bir konu haline gelmektedir. Paydaş yönetimi bilgi alanındaki söz edilen bu değişimlerin potansiyelini ölçmek, geleneksel yöntemler ile BIM destekli paydaş yönetimi arasındaki farkları belirlemek ve özellikle endüstriyel tesislerin tasarım aşaması üzerine etkilerini görmek amacı ile tez kapsamında çalışmalar yapılmıştır. Bu tez kapsamında öncelikle genel olarak ve özelde endüstriyel yapılarda bina yaşam dönemi incelenmiş, sonrasında paydaş yönetimi ile ilgili literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Daha sonra BIM kullanımı ile paydaş yönetiminde yaşanan değişiklikler ve BIM teknolojisinin paydaş yönetimi bilgi alanına getirmiş olduğu katkılar "BIM destekli paydaş yönetimi" anahtar sözcüğü yardımıyla incelenmiştir. Bu aşamada paydaş yönetimi uygulamalarında BIM kullanımını inceleyen pek fazla araştırmanın olmadığı da gözlerden kaçmamıştır. Bunun üzerine yapılan çalışmalar incelenerek bir yol haritası belirlenmiş ve Türkiye'nin sayılı yüksek teknoloji barındıran endüstri tesisleri arasında yer alan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından yürütülen Türkiye'nin en büyük Avrupa'nın ikinci büyük ses altı rüzgâr tüneli tesisinin tasarım aşaması örnek olay yönteminden yararlanarak incelenmiştir. Rüzgâr tüneli yapısı, geometrik anlamda düzgün bir yapıda olmaması nedeniyle tasarımı hayli zor bir yapı olmasının yanında, içinde barındırdığı ekipman potansiyeli de sektörün nadiren görebileceği özellikte olması, bu projenin örnek olay olarak incelenmesini özel kılmıştır. Rüzgâr tüneli tesisinin tasarımına katkı sağlayan dokuz farklı paydaştan BIM kullanımı konusunda bilgi edinilebilen ve görüşme talebine olumlu yanıt veren altı farklı roldeki personel ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş, görüşmelerde kaydedilen yanıtlar içerik analizi (content analysis) yönetimi ile incelemeye tabi tutulmuştur. Bu tez kapsamında paydaş yönetimi ile ilgili yalnızca rüzgâr tüneli projesinin tasarım süreci dikkatle takip edilmiş ve BIM kullanımının tasarım sürecinde paydaş yönetimi konusunda sağladığı avantajlar kaydedilmiştir. Tasarım sürecindeki avantajların yansımalarını görebilmek üzere yapım ve tesis işletme dönemlerinin de incelenmesi, BIM teknolojisi kullanımı ile paydaş yönetimi konusunda gelecekte potansiyel araştırma alanları olarak görülmüştür. Literatür incelemeleri, örnek olay yöntemi ile incelenen proje ve yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerden hareketle entegre proje teslim yöntemi ile yönetilen endüstri yapılarında paydaş yönetimi alanında bir standardın olmadığı, çoklu paydaş yönetimi gerçekleştirilen projelerde BIM tabanlı yaklaşımların geleneksel yöntemlere göre birçok avantajının bulunduğu ancak inşaat sektöründe bu konunun hala gelişime açık olduğu tespit edilmiştir.
-
ÖgeLeveraging ai in construction management(Graduate School, 2024-06-07) Akol, Baran ; Çakmak, F Pınar ; 502191401 ; Project and Construction ManagementA 2020 McKinsey analysis shows that the construction sector accounts for 13% of the global GDP. The sector affects economic growth and quality of life through its real estate, infrastructure, and industrial projects. Roughly 7.22% of the world's workforce works there. Nevertheless, the industry faces problems with labour productivity, which result in material and financial waste and generate delays, as well as cost overruns. Digital technologies like AI, BIM, and IoT have the potential to increase production and efficiency greatly, but the industry is adopting them slowly. Despite the difficulties, the demand for environmentally friendly building practices and the effects of recent occurrences such as the COVID-19 pandemic highlights how urgently digital transformation is required. Artificial Intelligence (AI) has a significant opportunity to improve decision-making and operational efficiency, potentially increasing industry output by $1.6 trillion annually. This thesis aims to investigate the incorporation of Artificial Intelligence (AI) in construction management to improve efficiency and tackle ongoing problems within the industry. Poor labour productivity and reluctance to digital change are problems facing the construction industry, which is vital to the global economy and employment. The research has been divided into two sections: a thorough literature review on artificial intelligence in construction management and a thorough analysis using bibliometric, text-mining, and content analysis tools. Through the lens of artificial intelligence (AI) technologies, the research focuses on the adoption and impact of digitalization on construction project management. The introduction, a thorough literature review, an explanation of the research methods in detail, a discussion of the findings, and a final chapter summarizing conclusions and suggestions comprise the five chapters that make up the thesis. The literature review dives into the development of AI and how it can be used from a management standpoint in the construction industry. It investigates the industry's innovation and digitisation trends, emphasising how slowly adoption is happening compared to other industries. The evaluation notes the increasing importance of AI in a range of construction-related operations. It emphasises the need for a more creative strategy to overcome the industry's historical resistance to change. This part of study examines artificial intelligence's (AI) involvement in the construction industry, focusing on how it developed, affected construction management, and how it was used throughout the lifecycles of projects. Its initial goal is to comprehend construction management; after that, it investigates how it relates to innovation and investigates artificial intelligence and cutting-edge technologies. The final section of the literature research explores the connection between artificial intelligence (AI) and construction project management, emphasising the potential applications of AI in the construction industry. The construction sector is gradually embracing digital technology, including artificial intelligence (AI), despite obstacles like an excessive dependence on manual labour and the unique nature of each project. Although the industry's inherent fragmentation and old procedures slow this transformation, technological developments have the potential to increase production and efficiency dramatically. AI is predicted to transform construction management by making it possible to execute projects more meticulously and effectively. To increase the efficiency and sustainability of the construction sector, future research will concentrate on integrating AI into the processes more thoroughly, overcoming obstacles like cost, cultural resistance, and technological difficulties. The review highlights AI's vital role in advancing industry standards and meeting complicated project needs, outlining its enormous potential and current limitations in construction management. AI has the potential to transform construction management significantly, but broad adoption and achieving the most achievable benefit still depend on overcoming enormous implementation challenges. A mixed-methods approach comprising content analysis, text mining, bibliometric analysis, and a comprehensive literature review is described in the methodology section. Identifyingkey research themes, patterns, and gaps in the literature facilitates a comprehensive understanding of the state of artificial intelligence (AI) in construction management. Bibliometric data analysis shows a growing trend in AI research in the construction industry, particularly after 2019, which suggests that people are becoming more aware of AI's potential. The most prominent journals in the discipline are addressed, together with yearly trends in article publication and citation analysis, to determine key publications. To investigate the relationship between collaboration and impact, the study analyzes important countries and organizations. The field's most important research subjects and hotspots were determined by using keyword co-occurrence analysis. While text-mining and content analysis provide a greater understanding of popular topics and the field's conceptual framework, bibliometric analysis highlights important research themes and trends. The text mining analysis carried out to identify important research topics in artificial intelligence applications for construction management is covered in the second section of the data analysis. This research was conducted with the help of keyword co-occurrence data. VOSviewer was used to evaluate the titles and abstracts of 71 papers. A network visualization illustrates the connections and frequencies of term interactions found through the co-occurrence analysis. The image demonstrated the phrases' interrelation with node size reflecting keyword frequency, line thickness indicating association strength, and node closeness indicating strong linkages,. The two primary areas of research themes were "Artificial Intelligence Applications" and "Construction Management." This classification helped to examine the use of AI in construction management in-depth by organizing the findings into coherent clusters. The investigation revealed various AI applications that are crucial for construction management: Building Information Modeling (BIM), deep learning, machine learning, support vector machines (SVM), fuzzy logic, genetic algorithms, neural networks, automation, and computer simulation were among the applications of artificial intelligence. Practical factors such as construction engineering, project management, scheduling and planning, cost estimation, and resource allocation are the main focus of construction management. To demonstrate the frequency and overall link strength of each AI application, each category was further examined. This revealed the applications' prominence and connectivity within the field of study. The study emphasized the direct relationship between AI applications and concepts like productivity and optimization across the industry. The text's accompanying figures and tables gave readers a thorough understanding of the AI technologies leading the industry and highlighted their widespread adoption and relevance in today's corpus of research. The final section of data analysis applied in this study is content analysis, utilizing qualitative data from academic publications to analyse research objectives related to creating a status-quo understanding of the area. The main goal is to investigate studies how the applications of artificial intelligence (AI) and construction management. To find scholarly works relevant to AI applications in construction management, a thorough search was carried out. To find relevant information, the search utilized key terms refined by text mining. An extensive annotation procedure followed discussions of different AI applications, highlighting examples that went beyond the initial search parameters. Subjects related to construction management were used to identify these articles. These applications improve decision-making, provide predictive analytics, and raise the project's general efficiency and safety. Cost management, project management, time management, and construction engineering are just a few areas in which artificial intelligence (AI) technologies significantly improve construction management. When AI approaches are included, construction projects benefit from increased accuracy, efficiency, and decision-making . The analysis shows how AI can completely transform the construction sector and offers a path forward for future developments. In the research study, robotics, computer vision, and machine learning are the three leading AI technologies revolutionising construction management. These technologies improve decision-making, provide predictive analytics, and raise the project's general efficiency and safety. The thesis acknowledges the difficulties of using AI in the construction industry, such as the lack of skilled labour, cultural opposition, and infrastructure limitations. LEVERAGING AI IN CONSTRUCTION MANAGEMENT SUMMARY LEVERAGING AI IN CONSTRUCTION MANAGEMENT SUMMARY The thesis concludes by highlighting the importance of adopting AI and digital solutions in the construction sector. It offers tactics for raising digital literacy, encouraging creativity, and creating laws that will encourage the use of AI. The real-world outcomes affect researchers, legislators, and business professionals alike, promoting cooperation, the creation of new laws, and additional research into the revolutionary possibilities of artificial intelligence. Future studies will focus on ethical issues, the integration of AI with other developing technologies, and the long-term effects of AI on occupational roles and skills. The thesis highlights the possibilities for higher efficiency, innovation, and a more resilient and sustainable economy, and it calls for a proactive strategy to harness AI in the construction sector.
-
ÖgeYap-işlet-devret modeli inşaat projelerinde eş zamanlı gecikmeler: Türkiye'den bir vaka analizi(Graduate School, 2024-06-11) Çolak, Çağdaş ; Çakmak, Fatma Pınar ; 502141405 ; Proje ve Yapım YönetimiBu tez çalışmasında, yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştirilen inşaat projelerinde meydana gelen eş zamanlı gecikmelerin irdelenerek; bu gecikmelerden doğan hak taleplerinin değerlendirilmesine yönelik gecikme analizi yöntemlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, yap-işlet-devret modeli ile yürütülen bir inşaat projesindeki eş zamanlı gecikmelerin durumu incelenmiş ve söz konusu gecikmelerden doğan hak taleplerine ilişkin sözleşme ve/veya şartnamelerde bulunması fayda sağlayacak analiz yöntemleri değerlendirilmiştir. Söz konusu gecikme analizi yöntemlerinin ne gibi avantajları ve dezavantajları olduğu tartışılarak, eş zamanlı gecikmelerde kullanılabilirlikleri irdelenmiştir. Bu veriler ışığında, örnek bir yap-işlet-devret modeli ile yürütülen bir projede meydana gelen gecikmeler, sebeplerine ve türlerine göre sınıflandırılarak haftalık iş programı güncellemeleri ile etkileri belirlenmiştir. Gecikme türleri sayesinde sorumlular netleştirilmiş ve gecikmeden doğan hak taleplerinin değerlendirilmesi sonucu varılacak sonuçlar tespit edilmiştir. Belirtilen gecikme analizlerinin hangi koşullarda kullanılacağının ve oluşacak veriler sonucunda nasıl bir karar verileceğinin sözleşme ve/veya şartnamelerde yer alması durumunda, olası bir anlaşmazlık konusu engellenebilecek ve projenin belirlenen hedefler doğrultusunda başarıya ulaşması konusunda önemli bir çözüm sağlanabilecektir. Tezin ilk bölümü olan giriş bölümünde; tezin kapsamına, yöntemine ve amacına yer verilmiştir. Tez kapsamında yapılan çalışmalar aktarılmış ve bu çalışmalar doğrultusunda tezin amacına değinilmiştir. Tezin ikinci bölümünde, proje teslim yöntemlerinin türleri ve bu türlerin açıklamalarına yer verilmiştir. Detaylı bir şekilde proje teslim yöntemlerinin avantajları ve dezavantajları aktarılmış olup paydaş ilişkileri ve süreçler hakkında bilgilere değinilmiştir. Proje teslim yöntemlerinin detaylarının yanı sıra, bu teslim türlerinden biri olan ve tasarım-yapım proje teslim yöntemi baz alınarak geliştirilen kamu özel ortaklığı modelinin tarihsel gelişimi ve türleri incelenmiştir. Günümüzdeki konumuna bakıldığında altyapı projelerinin hayata geçirilmesinde tercih edilen bu modelin avantajları ve model hakkındaki genel eleştirileri kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Tezin üçüncü bölümünde ise, gecikme kavramı açıklanmış ve gecikme türleri anlatılmıştır. İnşaat projelerinde gecikmelerin analiz edilme yöntemleri ve literatürde analizlerin nasıl bir yaklaşımla ele alındığı aktarılmıştır. Örnekler verilerek aktarılan bu analizlerde gecikme türlerinin ne gibi sonuçlara sebep oldukları ve hak taleplerinde nasıl ele alındıkları tariflenmiştir. Bu çalışmalarda, gecikme analiz türlerinin kullanılabildiği ve kullanılamadığı gecikme türleri değerlendirilerek eş zamanlı gecikmelerin analizi için tez kapsamında kullanılması mümkün olan analiz türleri irdelenmiştir. Bu sonuçlara göre vaka analizinin kapsamı belirlenmiş ve yapılan çalışmalar bu araştırmalara istinaden ilerletilmiştir. Tezin dördüncü bölümünde, kamu özel ortaklığı modelinin türlerinden olan yap-işlet-devret modeline göre ihale edilmiş bir inşaat projesinde yaşanan eş zamanlı gecikmeler analiz edilmiştir. Projede yaşanan gecikme sebepleri belirlenmiş, haftalık olarak güncellenen iş programlarında bu gecikmelerin etkileri analiz edilmiş ve gecikme türlerinin dikkate alınması ile taraflar arasında gecikme sürelerinin paylaştırılması sağlanmıştır. Eş zamanlı gecikmelerin analizinde kullanılması önerilen zaman etki gecikme analizine göre haftalık olarak gerçek zamanlı verilerle güncellenen iş programlarında, eş zamanlı gecikmelerin etki başlangıç ve bitişlerine göre gecikmelerin sorumlusu tayin edilmiş ve hak taleplerinde süre uzatımı ile ek tazminat hakkı için nasıl bir sonuca varılacağı belirlenmiştir. Yukarıda aktarılan bölümler ışığında tezin beşinci bölümü olan sonuç bölümünde, yap-işlet-devret modeli inşaat projelerinde eş zamanlı gecikmelerin analiz edilmesi ve raporlanarak sunulması konusunun önemine değinilmiş ve sözleşmelerde eş zamanlı gecikmelerin nasıl bir yeri olması gerektiği tariflenmiştir. Buna ek olarak, eş zamanlı gecikmelerin analiz edilme yöntemleri ve hak taleplerinde nasıl bir detayda sunulmaları gerektiği aktarılmış ve sözleşmelerde bununla ilgili maddelerin içeriği açıklanmıştır. Sözleşmenin açıklanan bu analizlere göre düzenlenmesi durumunda, teze konu olan vakanın hak talebi sonucunda ne gibi haklar kazanılacağı ve/veya kaybedileceği belirtilmiştir. Özetle, yap-işlet-devret modelinde yapım aşaması ne kadar erken tamamlanırsa işletme dönemine aynı sürede erken başlanabilmekte ve böylelikle gelir elde etme dönemi daha erken başlayarak karlılık artabilmektedir. Bu amaçla, oluşan eş zamanlı gecikmelerin doğru analiz edilmesi ve sonuca bağlanması, yatırımcı açısından oldukça önemli bir konudur. Bütün bu süreçlerin anlaşmazlık oluşturmadan sürdürülebilmesi için, sözleşmelerin ve/veya şartnamelerin eş zamanlı gecikmeler konusunda düzenlemeler barındırması sonucuna varılmıştır.
-
ÖgeTürk inşaat sektöründe dijital dönüşüm stratejileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-11) Çimen, Kübra ; Taş, Elçin Filiz ; 502211413 ; Proje ve Yapım YönetimiTarih boyunca medeniyetlerin mirasını taşıyan inşaat sektörü sadece yapılı çevreyi inşa etmekle kalmamış, ülke ekonomisinin ivmesini belirleyen önemli bir mihenk taşı olmuştur. İnşaat sektörü malzeme üretiminden lojistik hizmetlerine, mühendislik uygulamalarından peyzaj düzenlemelerine kadar yan sanayileri ve hizmet sektörlerini besleyip geniş bir istihdam ağı oluşturur. Bu geniş etki alanı, inşaat sektörünün ekonomik kalkınmada ve istihdam yaratmada kritik bir rol oynadığını gözler önüne sermektedir. Yerel ve küresel ekonomilerde önemli bir unsur olmasına rağmen inşaat sektörü genellikle verimsiz üretim süreçlerine sahip olmasıyla eleştirilir. Zaman ve maliyet aşımları, kaynakların etkin bir şekilde kullanılamaması, proje ekipleri ve paydaşlar arası iletişim sorunları ve iş süreçlerindeki karmaşıklık çoğu inşaat projesinde sürekli tekrar eden sorunlardır. Bu sorunlar, inşaat projelerinin tamamlanma sürecini uzatarak maliyetlerin artmasına ve kaynakların israfına neden olmaktadır. Endüstri 4.0 olarak adlandırılan dijital çağ ile birlikte bu sorunların üstesinden gelmek için birçok yeni teknoloji tanıtılmış; akıllı makineler ve sensörler üretim süreçlerinde verimliliğin artmasında aktif rol oynamaya başlamıştır. Nesnelerin interneti (IoT), büyük veri, otonom robotlar, simülasyon, katmanlı üretim gibi teknolojiler Endüstri 4.0 ile birlikte yaygınlaşmıştır. Bu teknolojiler, üretim süreçlerini optimize ederek maliyetleri düşürmekte ve projelerin daha hızlı tamamlanmasını sağlamaktadır. Örneğin, sensörler ve IoT cihazları sayesinde, inşaat sahalarındaki ekipman ve malzeme kullanımı gerçek zamanlı olarak izlenebilmekte ve verimlilik artırılabilmektedir. Otonom robotlar, manuel işgücüne olan ihtiyacı azaltarak inşaat sahasındaki görevlerin daha hızlı, verimli ve düzenli bir şekilde tamamlanmasını sağlamaktadır. Simülasyon teknolojisi, gerçek inşaat faaliyetleri sırasında ilerleyiş hakkında geri bildirimler sunarak iş süreçlerindeki verimliliği olumlu yönde etkilemektedir. Tüm yeniliklere rağmen inşaat sektörü hala büyük oranda insan gücü odaklı olarak süreçlerini devam ettirmektedir. Bu durum sektördeki verimlilik artışının sınırlı kalmasına ve dijital teknolojilerin sunduğu fırsatlardan tam anlamıyla yararlanılamamasına yol açmaktadır. Diğer sektörler dijital çağın sunduğu fırsatları üretim süreçlerine hızla uyarlayıp verimliliklerini artırırken inşaat sektörü bu ivmeyi yakalayamamıştır. Örneğin, otomotiv ve imalat sektörleri, dijitalleşme sayesinde üretim süreçlerinde büyük verimlilik artışları sağlamışlardır. Endüstri 4.0'ın yükselişiyle birlikte dijital teknolojilerin kullanımı ve entegrasyonu büyük ölçüde artmış ve iş süreçlerinde teknoloji odaklı dönüşümler yaşanmıştır. İnşaat sektörü de verimliliğini artırmak, kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmak, iletişim sorunlarını gidermek ve zaman ve maliyet kayıplarını hafifletmek için dijital dönüşümü benimsenemelidir. Bu tez çalışmasında dijital dönüşümün Türk inşaat sektöründe benimsenmesi için etkili stratejileri belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla öncelikle dijital dönüşümün doğru bir şekilde anlaşılması ve değerlendirilmesi için literatür araştırması yapılmıştır. Bu araştırma inşaat sektörü bağlamında sistematik bir literatür incelemesi yapabilmek için gereken teorik çerçevenin oluşturulmasını sağlamıştır. Ardından inşaat sektörü literatüründe dijital dönüşümün ele alınma biçimi araştırılmış; dijital dönüşümün tanımı, dijital teknolojiler ve inşaat sektöründeki uygulamaları, dijital dönüşümün inşaat sektörüne katkıları ve inşaat sektöründe dijital dönüşümü benimseme konuları incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda inşaat sektörü literatüründe daha çok dijital teknolojiler ve teknolojilerin katkılarına odaklanıldığı, sektörde dijital dönüşümün benimsenmesini sağlayacak stratejilere değinen çalışmaların sınırlı olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgu, dijital dönüşümün sektörde nasıl uygulanacağına dair somut stratejilerin belirlenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Dijital dönüşümün katkılarının anlaşılması bu dönüşümün benimsenmesi yolunda teorik bir katkı sağlayarak ilk adımı oluştursa da; gerçek dönüşüm somut eylemleri gerektirir. Dolayısıyla dijital dönüşümün benimsenmesi ve uygulanması için stratejilerin belirlenmesi ve eyleme geçirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Türk inşaat sektörü için etkili dijital dönüşüm stratejilerinin belirlenmesi amacıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler Türk inşaat sektöründe dijital dönüşüm konusunda deneyim sahibi sektör profesyonelleri ile gerçekleştirilmiştir. Çevimiçi ve/veya yüzyüze metodlarla gerçekleştirilen görüşmelerde, literatür çalışmaları sonucunda elde edilen 16 dijital dönüşüm stratejisi Türk inşaat sektörü bağlamında değerlendirilmiştir. Katılımcılar stratejilerin Türk inşaat sektörünün dijital dönüşüm sürecine katkılarını aktarmış ardından dijital dönüşüme etki derecesini 1 (çok düşük) – 5 (çok yüksek) arasında puanlamıştır. Uzmanın strateji için 4 (yüksek) ya da 5 (çok yüksek) puan vermişse stratejiyi etkili bir şekilde uygulamak için öneri ve tavsiyelerde bulunmuştur. Yapılan görüşmeler ve değerlendirmeler sonucunda Türk inşaat sektörü için etkili dijital dönüşüm stratejileri standartların ve yasal çerçevenin oluşturulması, yukarıdan aşağıya bir yaklaşımın benimsenmesi, bütünleşik veritabanının oluşturulması, firmaların uzun vadeli ve kapsamlı dijital dönüşüm stratejilerini oluşturması, eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi, işbirlikçi ekiplerin geliştirilmesi ve veriye dayalı problem çözümü yapılması şeklinde belirlenmiştir. Elde edilen veriler Türk inşaat sektörünün dijital dönüşümünün başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için hükümet ve organizasyon seviyelerinde yoğun olarak bazı düzenlemelerin yapılması ve veri ile ilgili konulara odaklanılması gerektiğini göstermiştir. Standartların ve yasal çerçevenin oluşturulması Türk inşaat sektörünün dijitalleşmesi noktasında en önemli itici güçtür. Bu standartlar, sektörde dijital teknolojilerin entegrasyonunu kolaylaştırarak bir uyum ve koordinasyon sağlamaya yardımcı olmaktadır. Yukarıdan aşağı bir yaklaşımla üst yönetimler ya da karar vericiler, organizasyonun dijital dönüşüm sürecinde hedef ve politikaları belirleyerek çalışanlarının motivasyonlarını artırarak dijitalleşme süreçlerini hızlandırabilmektedir. Bütünleşik veritabanı, veriye anlık olarak ulaşabilme imkanı sağlayarak iş süreçlerinde verimlilik artışını teşvik etmektedir. Projelerdeki veri yönetimini kolaylaştırarak bilgiye hızlı erişim ve doğru karar alma süreçlerini desteklemektedir. Organizasyonların uzun vadeli ve kapsamlı dijital dönüşüm stratejilerini oluşturması, sürecin belirli bir yol haritasıyla yönetilmesine yardımcı olmaktadır. Bu sayede firmalar dijital dönüşüm süreçlerinde karşılaşabilecekleri zorlukları önceden tespit ederek proaktif çözümler geliştirebilmektedir. Eğitim sayesinde çalışanlar sürecin kendilerine sağladıkları faydaları görebilmekte ve kendilerini teknik anlamda geliştirerek dönüşüm sürecine adapte olabilmektedir. İşbirlikçi ekiplerin geliştirilmesi, çeşitli disiplinlerin bir araya getirilerek yenilikçi çözüm üretme ve karmaşık sorunları daha etkili çözme potansiyelini artırmaya yardımcı olmaktadır. Veriye dayalı problem teşhisi, iş akışındaki sorunların hızla tespit edilmesini ve çözüm üretilmesini mümkün kılmaktadır. Bu çalışma sunduğu sonuçlarla, Türk inşaat sektöründe dijitalleşmeye adım atan ya da mevcut iş süreçlerini dijitalleştirmek isteyen paydaşlar ve firmalar için dijital dönüşüm yolculuklarında kılavuzluk edecek bir rehber niteliği taşımaktadır.
-
Ögeİnşaat sektöründe iş zekasının potansiyel faydalarının değerlendirilmesi: Farkındalığı artırmak için bir Q metodolojisi yaklaşımı(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-24) Çakır, Merve ; Çakmak, Fatma Pınar ; 502211408 ; Proje ve Yapım YönetimiGünümüzde organizasyonlar açısından teknolojik gelişmeler; süreçleri optimize etmeleri, kaynakları verimli bir şekilde yönetmeleri ve rekabet avantajı elde etmeleri gibi kritik konularda kolaylaştırıcı bir rol oynamaktadır. Organizasyonlar büyük ölçekte veri üretmekte ve toplamakta, bu veriler ise organizasyonların doğru ve hızlı kararlar verebilmeleri için önemli fırsatlar sunmaktadır. Teknolojinin sunduğu analitik araçlar ve veri yönetimi sistemleri sayesinde organizasyonlar, büyük miktarda veri kümelerini işlemekte, veriler arasındaki ilişkileri keşfetmekte ve iş stratejilerini bu verilere dayanarak şekillendirebilmektedir. Bu doğrultuda İş Zekası (Business Intelligence), organizasyonlar açısından veri analitiği süreçlerini geliştiren ve stratejik karar alma kapasitesini artıran önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. İş zekası, organizasyon verilerini analiz ederek anlamlı bilgilere dönüştüren ve karar verme süreçlerini kolaylaştıran kapsamlı bir araçtır. Kullandığı birçok teknik ve araçlarla organizasyon verilerini derinlemesine incelemekte, gizli trendleri ve ilişkileri keşfetmekte ve gelecekteki eğilimleri tahmin edebilmektedir. İş zekası ayrıca farklı veri kaynaklarını bir araya getirerek bütünsel bir bakış açısı sağlamakta ve işletmelerin stratejik karar alma süreçlerini desteklemektedir. Özellikle proje yönetimi alanında değerlendirildiğinde iş zekasının sağladığı faydalar büyük önem taşımaktadır. Proje yöneticileri, iş zekası sayesinde proje süreçlerini daha etkili bir şekilde takip etmekte, kaynakları daha verimli bir şekilde yönetmekte ve riskleri önceden tespit ederek önlem alabilmektedir. Ayrıca, iş zekası sayesinde proje performansı sürekli olarak izlenebilmekte ve gerektiğinde revize edilmekte, organizasyon süreçleri ve paydaşlar entegre edilmekte, maliyet tahminleri yapılmakta ve hem tedarik hem de paydaş yönetim sürecinin etkili bir şekilde yönetilmesi sağlanmaktadır. Bu da proje başarısını artırarak, rekabet avantajı elde eden organizasyonları ön plana çıkarmaktadır. İnşaat sektöründeki karmaşık ve sürekli değişen projeler, büyük miktarda veri üretme eğiliminde olmaları ve bu verilerin etkin bir şekilde yönetilme ihtiyacıyla birlikte, farklı disiplinler arası işbirliği gerekliliği proje yönetimi alanında yenilikçi ve sürdürülebilir uygulamaların zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple çeşitli alanlarda birçok faydası bulunan inşaat sektöründe iş zekası kullanımı kaçınılmazdır. İş zekası, inşaat sektöründe proje maliyetleri, zaman çizelgeleri, tedarik zinciri yönetimi ve risk analizi gibi birçok alanda değerli içgörüler sunarak projelerin başarılı bir şekilde yönetilmesine yardımcı olmaktadır. Bu sayede, inşaat sektörü daha verimli ve sürdürülebilir projeler gerçekleştirmektedir. İş zekasının inşaat sektöründeki potansiyel faydalarına rağmen, sektörde iş zekası kullanımı ile ilgili mesafeli bir tutum yer almaktadır. İnşaat sektörünün geleneksel metodları benimsemesi, yenilikçi ve sürdürülebilir uygulamalar konusunda mesafeli davranması ve teknoloji ile arasına sınır koyması, sektörün teknoloji tabanlı, nispeten yeni bir uygulama olan iş zekasına yönelimini sınırlamaktadır. İnşaat sektörü ve sektörde çalışan çoğu proje yöneticisi, iş zekasının potansiyel faydalarını benimsememiş ve bu konuda gerekli farkındalığı kazanmamıştır. Bu tezin amacı, inşaat sektöründe iş zekasının potansiyelini ve faydalarını vurgulamak, sektörde iş zekası farkındalığı oluşturmak ve yine iş zekasının inşaat sektöründe yer edinmesi konusunda katkı sağlamaktır. Tez kapsamında ilk olarak iş zekası ile ilgili kapsamlı bir literatür çalışması yapılmıştır. Literatür çalışması ile, iş zekasının tanımı ve faydaları belirtilmiş, iş zekasının inşaat sektöründeki yeri açıklanmış, ardından PMBOK (2021)'e göre proje yönetimindeki 10 bilgi alanının (Entegrasyon yönetimi, kapsam yönetimi, süre yönetimi, maliyet yönetimi, kalite yönetimi, kaynak yönetimi, iletişim yönetimi, risk yönetimi, tedarik yönetimi ve paydaş yönetimi) her biri için iş zekasının önemi ve faydaları hem genel hem de inşaat sektörü özelinde detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Tez kapsamında iki aşamalı bir metodoloji uygulanmıştır. İlk aşama olarak, literatür araştırması kısmında sıklıkla vurgulanan iş zekasının inşaat sektöründe oldukça az kullanıldığını kanıtlamak amacıyla bibliyometrik analiz çalışması yapılmıştır. Konu ile ilgili tespit edilen 25 adet yayın için, "VOSviewer" yazılımında yayınların eğilimi, alıntı analizi, öne çıkan ülkelerin ve kurumların analizi ile anahtar kelime eşzamanlılığı analizi yapılmıştır. Bu analizler sonucunda iş zekasının inşaat sektöründeki kullanım azlığı, literatür bazında kanıtlanmıştır. Ardından inşaat sektöründe iş zekasının potansiyel faydalarını değerlendirmek ve sektörde iş zekası farkındalığı oluşturmak amacıyla Q Metodolojisi uygulanmıştır. Q metodolojisi çalışması, 28'i iş zekasının proje yönetimi bilgi alanlarındaki faydalarından oluşan, 8'i ise iş zekasının organizasyonlar açısından kısıtlamalarını içeren 36 adet Q ifadesinden oluşmaktadır. 13 adet proje yönetimi alanında deneyimli sektör profesyoneli ile "Q Method Software" yazılımı kullanılarak, online bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda 3 adet perspektif elde edilmiş, 13 katılımcıdan 3'ü 1. Perspektife, 4'ü 2. Perspektife ve 3'ü de 3. Perspektife yerleşmiştir. Bakış açıları sebebiyle 2 kişinin hiçbir perspektife yerleşmediği çalışmada, perspektiflerin her biri detaylı olarak açıklanarak katılımcıların bakış açıları ortaya koyulmuştur. Perspektiflerin her biri için, yüksek derecede önem verdikleri ifadeler ve bu ifadelerin yer aldığı ifade grupları ile ifade gruplarının her birinin aldığı toplam puanlar incelenmiştir. Sonuçlara göre Perspektif 1 katılımcıları entegrasyon ve iletişim yönetimi bilgi alanına ait ifadeleri önceliklendirmişler, iş zekasını aktif olarak bu alanda kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu sebeple Perspektif 1 katılımcılarına "Entegrasyon ve İletişim Yöneticileri" takma adı verilmiştir. Perspektif 2 katılımcıları ise oluşturdukları Q-sort tablolarında süre yönetimi bilgi alanına ait olan ifadeleri yüksek önem derecesine atamışlardır. Sektörde süre yönetimi alanında iş zekasından aktif olarak yararlanan katılımcılara "Süre Yöneticileri" takma adı verilmiştir. Perspektif 3 katılımcıları ise, maliyet ve kapsam yönetimi bilgi alanlarını önceliklendirdiklerinden bu gruba "Maliyet ve Kapsam Yöneticileri" takma adı verilmiştir. Tüm perspektifler farklı bilgi alanları kapsamında olsa da iş zekasının inşaat sektöründe çeşitli faydalarının bulunduğu ile ilgili görüş bildirmişler, ayrıca iş zekasının inşaat sektöründe sebep olduğu kısıtlama ifadeleri ile ilgili en düşük katılma derecesinde görüş bildirmişlerdir. Tez kapsamında elde edilen sonuçlar, her perspektif grubunun farklı proje yönetimi bilgi alanlarında iş zekası desteği gördüğünü kanıtlamaktadır. Bu durum, inşaat sektöründe henüz farkındalığı olmayan iş zekasının potansiyel faydalarının bilinmesi ve organizasyon içerisinde aktif olarak kullanılmasının teşvik edilmesi gerekliliğine dair bir öneridir. Tez, her ölçekte inşaat sektörü organizasyonları ve profesyonellerinin iş zekasının potansiyel faydaları hakkında farkındalık kazanmasını amaçlamıştır. Böylece, geleneksel yöntemler kullanan ve teknolojiyle arasında mesafe koyan inşaat sektöründe iş zekası ile, proje yöneticilerinin karar verme süreçleri kolaylaşacak ve yenilikçi bakış açısına sahip yöneticiler organizasyonlarını rekabete karşı daha güçlü hale getirecektir.