FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgePartnering : applicability in the Turkish construction sector(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Bayramoğlu, Sevda ; Dikbaş, Attila ; 100756 ; Mimarlık ; ArchitectureTürk inşaat sektöründe birçok sorun yaşanmaktadır. Bu sorunların bir kısmı, hükümet politikalan ve kamu projelerindeki sınırlamalar, bürokratik prosedürler, kontrol mekanizmalarındaki yetersizlikler ve haksız yaklaşımlar doğurabilecek sözleşmelerden kaynaklanmaktadır. Bazı diğer sorunların kaynaklan ise yeni teknolojilere ve yönetsel yaklaşımlara ilişkin yetersizlik ve eğitim eksikliği olarak gösterilebilir. Bu sorunlar, yapım sürecine ve ürününe, gecikmeler, maliyet aşımları, ihtilaflar ve düşük kalite olarak yansımaktadır. Mevcut sistem uyannca Türkiye'de ihtilafların çözümlenmesinde mahkemelere başvurulmaktadır ve bu da daha fazla gecikmeye hatta bazen işin tamamen iptal edilmesine neden olduğu gibi, iş ilişkilerinde tamiri zor zararlara ve kötüleşmelere neden olmaktadır. Diğer yandan, kontrol ve onay mekanizmalanndaki yetersizlikler ve düşük inşaat kalitesi 1999'un son çeyreğinde yaşanan depremlerle kendini göstermiştir. Bu depremlerden kaynaklanan zarann boyutu inşaat sektörüne olan ilginin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu ilgi, sadece yeniden yapılanma projelerine ihtiyaç duyulduğu için değil, mevcut sistemin bazı yanlarının değiştirilmesi ya da geliştirilmesi gereğinin fark edilmesiyle de artmıştır. Kalite, kontrol ve kooperatif uygulamalara olduğu kadar bütünleşik yapım süreçleri sıkça vurgulanır olmuştur. Değişime duyulan ihtiyaç 8. Beş Yıllık Kalkınma Planında da hissedilmektedir. 2001- 2005 yıllarını kapsayan bu plan genel olarak; bilgi teknolojilerinin artan kullanımı, bürokratik prosedürlerde indirgemeler, eğitim ve profesyonel gelişim programlanyla ilgili, iş dünyasında belli başlı bazı gelişmeleri öngörmektedir. Kalkınma planı, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin kabulüne hizmet edecek gerekli ölçütleri de belirtmektedir. Türk Hükümeti de Türkiye'nin dışa açılımını hızlandırmak üzere bazı radikal ekonomik kararlar almıştır. Bu kararlar 1980'lerde Türk firmalara yabancı pazarlarda rekabet ortamı yaratan kararlarla benzerlikler göstermektedir. Buna rağmen Türk fırmalannın o günlerden bugüne kadar yeterli gelişme gösterdikleri, yabancı firmaların faydalandıktan teknolojik gelişmeler ve yönetsel yaklaşımlar hakkında yeterli bilgi sahibi oldukları ve bu yaklaşımları uyguladıkları söylenemez. Hükümetin uluslararası rekabete uygun bir ortam yaratma çabalanna rağmen, uluslararası rekabet gücüne sahip olabilmek için, Türk inşaat sektörü uluslararası kabul görmüş standartlara ulaşmak durumundadır. Bu standartlara ulaşırken, önce süreçlerin geliştirilmesini öngören alternatif yaklaşımlann uyarlanabilmesi, kalite ve günümüz inşaat sektörünün diğer ihtiyaçlanna cevap bulmak için inşaat sektörünün geliştirilip iyileştirilmesine odaklanılmalıdır. XV Buna yönelik, Örgütsel Gelişim (Organizational Development) konusunun içerdiği değer mühendisliği, inşa edilebilirlik (constructability), iş süreçlerinin yeniden değerlendirilmesi (business process re-engineering), toplam kalite yönetimi (TQM), kıyaslama (benchmarking), personeli güçlendirme (empowerment) ve çeşitli işbirliği anlaşmaları üzerine dayalı kabank yazılı metin bulunmaktadır. Ek olarak, geçtiğimiz on yılda, "partnering" yaklaşımının kazanımlanna yönelik artan bir ilgi oluşmuştur. "Partnering0, yukanda anılan örgütsel gelişim yöntemlerinin en yenisi olarak, diğer yaklaşımlann birçok özelliklerini bünyesinde toplamaktadır. "Partnering" yaklaşımının temel ilkesi işbirliğine dayalı ilişkilerdir (cooperative relationships). "Partnering" düzenlemeleri projede görevli bireylerin karar verebilmeleri için doğrudan yetkilendirdikleri etkili karar mekanizmalanna ihtiyaç duyar (empowerment). Karar süreçlerinde ait kademe çalışanların daha geniş yetkilere sahip olması anlamına gelen bu yetkilendirmeye, "partnering" yaklaşımının verdiği önem eğitim çalışmalan, workshoplar ve şirket içi hiyerarşik oluşumlar, yoluyla bu konuya odaklanmasından anlaşılabilir. Bir projenin ilk aşamasından itibaren "partnering" ilişkilerinin kullanılması tasanm ve yapım süreçlerine tümleşik çözümler (integrated solutions) sunmaktadır. Dolayısıyla, bu yaklaşım, aynı zamanda, değer mühendisliği (value engineering) ve inşa edilebilirlik (constructability) çözümleri de getirebilmektedir. "Partnering", geleneksel yapım süreçlerinde değişikliklere ihtiyaç duyduğu için, iş sürecinin yeniden değerlendirilmesinden (business process re-engineering) yararlanır ve toplam kalite yönetimi (Total Quality Management) yaklaşımıyla da müşteri memnuniyeti, kalite ve sürekli gelişim kavranılan bağlamında benzerlikler sergiler. "Partneringln önemli unsurlanndan biri de gelişimin sürekli ölçülmesidir. Bu nedenle kıyaslama (benchmarking) teknikleri "partnering" projelerinde oldukça yaygın olarak kullanılır Örgütsel gelişimin (OD) birçok bileşeninden faydalanmakla birlikte, "partnering" yaklaşımının daha geniş kapsamlı kazanımlar sunduğu söylenebilir. Bu kazanımlardan bazıları, artan proje içi iletişim, taraflar arasında güven ve saygı olgularının geliştirilmesi, azalan maliyet, geliştirilmiş kalite ve program, daha az tekrar işi ve proje ihtilaflarının daha makul çözümü ve böylelikle yasal yollara daha az başvurulması olarak gösterilebilir. Bunlara ek olarak, yapılan literatür taramalan ve vaka çalışmalanna (case-study) istinaden partnering uygulamalannda esneklik ve çeşitlilik görülmüştür. "Partnering" düzenlemelerinin çeşitliliği kadar, daha önceleri gayri resmi (informal) işbirlikleri yürüten bazı firmalann daha resmi ve yapılandırılmış ortaklıklar geliştirerek "partnering"e progresif olarak adapte olduktan görülmüştür. Proje esaslı "partnering" (project-specific partnering) uygulamalan daha sonra stratejik "partnering" düzenlemelerine dönüşebilmekte ya da proje esaslı kalabilmektedir. Kamu inşaat projelerinin gerektirdiği rekabet şartlannı karşılamak amacıyla, bazı yabancı kamu kuruluşlannın "post-award project specific partnering" adı verilen daha esnek ve ihale aşamasından sonraki süreçlere yönelik bir düzenleme kullandıkları gözlemlenmiştir. Literatüre ve vaka çalışmalanna dayalı olarak, OD yaklaşımlannın Türkiye inşaat sektörünün gelişimine katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Son zamanlarda, yeni gelişmelerle birlikte (depremlerden sonra değişen yaklaşım ve tavırlar, AB üyeliği gereksinimleri, Beş Yıllık Kalkınma Planı) böylesi yaklaşımlara karşı daha açık ve olumlu bir tutum sergilenmektedir. Ek olarak, depremlerin sonuçlan, yabancı firmalarla işbirliğini gerektirebilen, düşük maliyetli, yüksek kaliteli, yüksek hızlı XVI üretimi gerekli kılmıştır ki "partnering" yaklaşımı bu tür projelerde etkili olabilmektedir. "Partnering" beklenen sonuçlan verebilecek ve işbirliği ilişkilerini besleyen bir OD yaklaşımı olarak ele alınmaktadır. Bu yaklaşım, daha önce anlatıldığı gibi, diğer OD araç ve tekniklerini de kullanmakta ve uygulamada esneklik sağlamaktadır. Bunun ötesinde, diğer OD yaklaşımlarıyla karşılaştırıldığında "partnering", Türk inşaat sektörüne daha geniş kazançlar sağlamakla kalmayarak, farklı uygulama alternatifleri sunabileceği düşünülmektedir. Ancak, "partnering" kavramının insana ve kaliteye dayalı birçok nitelik içerdiği düşünülürse Türkiye'de uygulanabilirliği değerlendirilirken birtakım engellerin de doğabileceği ele alınmalıdır. Araştırmacı ve uygulamacılar, "partnering" ilişkilerinin başanlı olabilmesi için bir tekim faktörleri ön görmektedirler. Geçtiğimiz on yılda inşaat sektöründe "partnering" uygulamalan birçok ülkede artan bir yoğunlukla araşbnlmıştır. Bununla birlikte, Türk inşaat sektörü ve Türk inşaat fırmalannın durumuna ilişkin birçok araştırma yapılmasına rağmen, resmi "partnering" ilişkileri için benzeri bir çalışma yürütülmemiştir. Forme! "partnering" yaklaşımı Türk inşaat sektöründe henüz uygulanmamaktadır. Ancak, büyük şirketlerin üst düzey yöneticileriyle yürütülen görüşmelerde, müşterilerle ve alt yüklenicilerle daha uzun süreli ilişkilere eğilim duyulduğu ve bilinçsizce de olsa bazı firmalann "partnering"! gayri resmi (informal) olarak uyguladığı söylenebilir. Öncelikle, "partnering"in Türk inşaat sektöründe yasal ve sınırlayıcı düzenlemeler, mevcut uygulamalar ve beklenen değişimler bağlamında uygulanabilir olup olmadığını araştırmak gerekmektedir. Daha sonra da kalitatif ve kültürel anlamda, olası engelleri de göz önüne alarak, upartnering"in uyarlanabilirliğini tartışmak gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde inşaat sektöründe "partnering" uygulamalarının birçok kazançları/faydalan olduğu görülmüştür. Türk inşaat sektörü için bu analizi yapmak, mevcut yapının ve doğasının "partnering" yaklaşımını mümkün kılıp kılmayacağını belirlemek gerekmektedir. Kamu inşaattan için bu analizi yürütürken, kamu kesiminin yapısı, kamu inşaat süreçleri, Devlet ihale Kanunu ve Türkiye'deki yeni gelişmeler gözönüne alınmalıdır. Bu etkenler "partnering"! Türkiye'ye sunarken karşılaşılabilecek engeller ve fırsatlarla ilgiti fikir sahibi olmak için önemlidir. Bu tezin amacı, "partnering" yaklaşımının (işbirliğine ve iyi niyete dayalı özel bir anlaşma türü) Türk inşaat sektörüne uygulanabilirliğini araştırmaktır. Bu değerlendirme özel sektör ve kamunun inşaat projeleri olarak iki ayn düzeyde ele alınmıştır. Türk inşaat sektörüne "partnering" yaklaşımının nasıl uygulanabileceğini araştırırken, diğer ülkelerde yapılmış araştırmalara ek olarak, İngiltere'nin bu konudaki deneyimleri; bu uygulamaya nasıl başlandığı, nasıl tanıtılıp yaygınlaştığı ve sektöre sağladığı katkılan bağlamında Türkiye için bir örnek teşkil etmesi açışından incelenmiştir. Bu tezin amaçlan doğrultusunda belirlenen ve aşağıda sıralanan sorulara; detaylı ve yoğun görüşmeler, gözlemler, belgeler ve seminerlerden elde edilen bilgiler ve "workshop"lardan öğrenilenler doğrultusunda cevap aranmıştır; ? İngiliz inşaat sektörü "partnering" uygulamalanna nasıl başladı? xvii İngiliz inşaat firmalan "partnering" uygulamalannı neden tercih ediyorlar? "Partneringln öncüleri, bu yaklaşımı nasıl yaygınlaştırdılar? İngiliz "partnering" şirketleri nasıl yürütülüyor ve uygulama aşamasında; eğitim, kültür ve felsefe bağlamında ne tür değişiklikler yapıyorlar? Bir İngiliz "partnering" firmasıyla felsefi bağlamda karşılaştırdığında, bir Türk firması ne tür değişikliklerden geçmelidir? "Partnering" Türk inşaat sektörüne nasıl uygulanabilir? Türkiye'de "partnering"in kurulması ve uygulanması esnasında ne tür zorluklar beklenebilir? Bu tezin teorik altyapısı, esas olarak yeni yapım yönetimi ve örgütsel gelişim yaklaşımlan (re-engineering, benchmarking, toplam kalite yönetimi, vb.) ve özel olarak "partnering" (süreçleri ve alt süreçleri, kritik basan kriterleri, kazanımlan, sınırlayıcı unsurları vs.) üzerine detaylı literatür taramalanyla oluşturulmuştur (Bölüm 2). Aynca, bahsi geçen yeni yaklaşımlar arasındaki ilişkiler ve ortak uygulamalan incelenmiştir. Teorik çalışmalann bir sonucu olarak, başanlı "partnering" uygulamalan için kritik faktörler, en iyi uygulamalar hakkında gerçekler, sürece ilişkin detaylar, "partnering" uygulamalannda karşılanabilecek engeller ve sınırlayıcı unsurlara ilişkin bilgiler elde edilmiş ve birçok model incelenerek gündeme getirilmiştir (Bölüm 3). Teorik bilginin toparlanmasının yanışına, İngiliz inşaat sektöründen bazı başanlı uygulamalar incelenmiştir. İngiltere'ye yapılan araştırma gezisi, üst düzey yöneticilerle ve "partnering" yaklaşımın öncüleriyle görüşme yapma, seminerlere katılma ve konu hakkında değerli belgeler edinme imkanı sağlamıştır. Bu gezide edinilen bilgi ve belgeler, Türkiye'de uygulanabilirlik konusunda örnek teşkil etmek üzere, en iyi uygulama ölçüm ve süreçleri hakkında hareket noktası olmuştur (4. ve 5. Bölümler). Türkiye'de önder bir inşaat firmasıyla yapılan durum değerlendirmesinde şirketin iş ilişkileri, felsefesi, kültürü ve yapısı incelenmiştir. Uluslararası proje deneyimi, yenilikçi yaklaşımlan, sürekli öğrenme ve personel eğitimine verdiği önem ve hepsinden önemlisi şirket felsefesi nedeniyle "partnering"i Türkiye'ye tanıtmak için iyi bir örnek olacağı düşünüldüğünden bu firma seçilmiştir. Farklı projelerde işveren ya da yüklenici olarak rol alması da bu firmanın seçiminde önemli etkenlerden birisi olmuştur. Sözü edilen öncü firma mevcut uygulama yöntemleri, felsefesi, yönetimsel yaklaşımı ve "partnering"^ başanlı olmak için öngörülen kavramlar bağlamında incelenmiştir. Örgütsel yapısını ve davranışını belirleyebilmek için bir dizi yoğun görüşmelere ek olarak, "partnering" uygulamalan için gerekli faktörler esas alınarak düzenlenen bir anketi grup koordinatörüyle uygulayarak, aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır ? Firma "partnering" uygulamalarından kazançlı çıkabilir mı? ? Firma "partnering"i denemek istiyor mu? ? "Partnering"in gereksinimlerini karşılıyor mu? ? Grup koordinatörünün kişilere karşı genel yaklaşımı ve felsefesi nedir? Firmadan alınan detaylı belgeler ve yapılan görüşme ve gözlemlerden elde edilen bilgiler doğrultusunda örgütsel felsefe ve yönetimsel yaklaşımlar gibi "partnering" için XVIII canalıcı öneme sahip kavramlar, upartnering"e nasıl uyum sağlanacağının belirlenmesi konusunda yardımcı olmak üzere değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, bu firmada "partnering" kavramını uygulamak üzere stratejik karann alınması halinde, bu yaklaşıma geçişte ve uygulamada kullanılabilecek bir süreç modeli geliştirilip önerilmiştir (Bölüm 7). Kamu kesimi projelerinde "partneringln uygulanabilirliğini incelemek üzere, Devlet İhale Kanunu (DİK) ve Türkiye'deki yeni gelişmeler, beklenen değişiklikler ve kamu inşaat süreci incelenmiştir (Bölüm 8). Böylesi gelişmelerle sunulan fırsatlar ve yasal sınırlamalann incelenmesinin yanısıra inşaat sektöründeki genel sorunlar ve mevcut yaklaşımlardan kaynaklanan katı yapı göz önünde tutularak "partnering" uygulamalarında karşılaşılabilecek zorluklar tartışılmıştır. DİK'na dayanarak, kamu inşaatlanndaki mevcut süreçler analiz edilerek mevcut sürece uyarlanabilecek bir "partnering" modeli önerilmiştir. Ayrıca yakın gelecekte olması beklenen değişimlerin ışığında (beş yıllık kalkınma planı uygulamaları, AB'ye tam üyelik...), ve DİK'na yapılabilecek bazı değişiklikler düşünülerek, alternatif bir modelle daha yetkin bir "partnering" uygulaması modeli önerilmiştir. Son olarak, "partnering" yaklaşımının kavramsal yönünü tanıtabilmek amacıyla, tezin son kısmı "partnering"in Türkiye'ye uyarianmasıyla ilgili ölçümlere dair önerilere ayrılmıştır.
-
ÖgeBizans Mimarlığında Müjde Sahnesinin Yeri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-11-19) Bornovalı, Sedat ; Kolay, İlknur ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design ComputingBizans kiliselerinin iç mekanları tüm yapı elemanlarının yüzeylerini saracak biçimde resim programıyla değerlendirilmiştir. Resimlerin içerikleri ile naos ve diğer mekanlar içinde bulundukları yer arasında belirleyicilik yönünden bir etkileşim söz konusudur. İnşaat özellikleri resimlerin seçimini belirleyebildiği gibi, resimlerin ifade gücüne göre de mimari tasarım biçimlenebilmektedir. Hıristiyan inancının en önemli mesajlarından olan Müjde sahnesi de bu açıdan kilise mimarisiyle yakın bağ kurmaktadır. Meryem ile ona İsa’yı taşıdığı haberini getiren Cebrail bu sahnenin baş figürleridir. İki figürün farklı alemlere ait oluşu onların aynı sahne içinde ama bu farkı vurgulayacak şekilde yerleştirilmesini gerektirmiştir. Bema kemeri, kubbeye geçiş elemanları ve prothesis çevresi Müjde sahnesinin karşılaşıldığı yerlerdir. Sahne hem litürjiyi gözeterek hem de izleyicide uyanacak etkiye yönelik tasarlanmıştır. Mimarinin olanakları ve bağlayıcı özellikleri Müjde’nin aktarılmasında başlıca etkenler olmuştur.
-
Ögeİlköğretim Dersliklerinde Aydınlatma Enerjisi Yönetimi Açısından Yönlere Göre Uygun Cephe Seçeneklerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Yaklaşım(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-11-19) Güvenkaya, Rana Kutlu ; Küçükdoğu, Mehmet Şener ; Yapı Bilgisi ; Architectural DesignÜniversitesi : İstanbul Teknik Üniversitesi Enstitüsü : Fen Bilimleri Anabilim Dalı : Mimarlık Programı : Yapı Bilgisi Tez Danışmanı : Prof. Dr. Mehmet Şener KÜÇÜKDOĞU Tez Türü ve Tarihi : Doktora – Şubat 2008 ÖZET İLKÖĞRETİM DERSLİKLERİNDE AYDINLATMA ENERJİSİ YÖNETİMİ AÇISINDAN YÖNLERE GÖRE UYGUN CEPHE SEÇENEKLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR YAKLAŞIM Rana KUTLU GÜVENKAYA Yapılan çalışmada, İstanbul İli’nde yer alan ilköğretim dersliklerinde enerji etkin tasarım ilkelerine göre farklı yönler için önerilen kabuk düzenlemelerinin Radiance simulasyon programı kullanılarak hacimde sağladığı günışığı aydınlık düzeyleri hesaplanmıştır. Mevcut kabuğun hacimde sağladığı günışığı değerlerinden yola çıkılarak her ayı karakterize eden gün belirlenmeye çalışılmıştır. Karakteristik gün kabulünün, istatistik değerlendirmeler açısından yeter yakınsaklığı sağladığı görülmüştür. Karakteristik gün için öneri kabuk alternatiflerinin hacimde sağladığı günışığı değerleri hesaplanmıştır. Günışığı değerlerine bağlı olarak yapma aydınlatma sisteminin enerji yükleri belirlenmiştir. Öneri kabuk alternatiflerinde karakteristik güne ait yapma aydınlatma enerji yükleri aylık enerji yüklerine dönüştürülmüştür. İlköğretim dersliklerinde uygulanmakta olan mevcut kabuk ile öneri kabuk alternatiflerinin yönlere göre yapma aydınlatma enerji yükleri karşılaştırılarak enerji yönetimi açısından en uygun çözüm belirlenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Enerji Etkin Tasarım, Aydınlatma Enerjisi Yönetimi Bilim Dalı Sayısal Kodu: 601.02.07
-
ÖgeTürk Devrimi Ve Devrim Mimarlığı Evrensellik Temelinde Bir Araştırma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-29) Baslo, A. Meltem ; Yürekli, Ferhan ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu çalışmanın amacı Türk Devrimi ve devrim mimarlığını dünya tarihi içinde evrensellik bakış açısıyla yeniden değerlendirmektir. Bu değerlendirmede; evrensellik kavramı, Türk devrimi, Aydınlanma devri, Fransız Devrimi karşılaştırması ve mimari araştırma alanı olarak da Paris ve Ankara kentleri ele alınmıştır. Evrensellik perspektifinden yapılacak bir yaklaşım, Türk Devrimi ve devrim mimarlığını doğru değerlendirmekte ve Osmanlı mimarlığını tarih içindeki yerine yerleştirmektedir. Bu çalışmada, Aydınlanma’nın monarşi, kurumlaşmış din ve metafizilke mücadele çerçevesinde tanımladığı evrensellik ölçüt olarak devrim mekanlarını değerlendirmekte kullanılmıştır. XVIII. yüzyıl Fransız devrim mekanı Paris ile XX. yüzyıl Türk devrim mekanı Ankara evrensellik ölçütüyle incelenmiştir. iki devrim de Monarşi dogmasıyla hesaplaşmış, her iki devrim de yeni bir başkent tasarlamak istemiştir. İki devrim de monarşiyi yıkarak cumhuriyeti kurmuş, iki kentte de yönetsel ve hukuksal binalar inşa edilmiştir. Halkın özgürlüğünü ve ilerlemesini hedef alan bu iki devrim, mimarlık alanında halk için tasarıma yönelmiştir. Her iki devrim de kendi değerlerini kentsel mekana mimarlıkla yansıtmışlardır. Fransız ve Türk devrim mimarlıkları, geleneği ve taklidi reddetmişler, tasarımda aklı esas alarak kurumlaşmış din dogmasıyla mücadele etmişlerdir. İşlevsellik ve yararcılık her iki devrim mimarları için de tasarımın araçları olmuştur. Sonuçta Türk Devrimi Aydınlanma’nın tanımladığı evrensellik temelinde Fransız Devrimi’yle birleştirmekte; iki devrim başkenti de düşünce, eylem ve mimari ürün boyutlarında ilişkilenmektedir.
-
ÖgeBellek Ve Mimarlık İlişkisi Kalıcı Bellekte Mekansal Öğeler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-30) Özak, Nilüfer Öymen ; Gökmen, Gülçin Pulat ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu çalışma bellek ve mimarlık arasındaki ilişkinin varlığı üzerine şekillenmiş ve geliştirilmiştir. Farklı disiplinlerin değişik açılardan ele aldığı bir kavram olan bellek, bu çalışmada bireyin hatırladıklarının ne kadarının mekânsal olduğu, mekânın akılda kalan yönlerinin neler olduğu üzerine kurulan bir model çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bellek ve mimarlık ilişkisi bireyin yaşamında önemli yer tutan çocukluğunun geçtiği ev bağlamında incelenmektedir. Çalışmanın amacı; mekân belleğinin oluşumunu incelemek, mekân öğelerinin bellekle olan ilişkilerini değerlendirmek, bellekte kalan mekân öğelerini bulup çıkarmak olarak özetlenebilir. Bellek, algı ve ev kavramları üzerinde şekillenen araştırmanın, kalıcı belleğe girdi olabilecek mekânsal öğelerin neler olabileceğini açıklamaya yönelik bir model kurgusu içinde ele alınmasının, çalışmanın kullanılabilirliği açısından yararlı olacağı düşüncesi, çalışmanın kapsam ve yönteminin belirleyicisi olmuştur. Çalışma kapsamında önerilen model, Türkiye’nin farklı kentlerinde ve konut dokularında yaşamış, yaşadıkları yörenin önemli ailelerine mensup bireylerle çocukluk evleri üzerine yapılan görüşmeler sonucunda değerlendirilmiştir. Bu çalışma, kişinin eviyle oluşturduğu olumlu ve olumsuz deneyimlerinin belleğe kodlandığını, bu kodlamaların bellekte yer ettiğini ve belli bir zaman diliminde bellekten geri çağrılabildiğini ortaya koymaktadır.
-
ÖgeAfet Sonrası Yeniden Yapılanma Sürecinin Yere Bağlılık, Yer Değiştirme Ve Bilişsel Haritalama Olguları Açısından İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-19) Arslan, Hakan ; Ünlü, Alper ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design ComputingBu çalışmada afet sonrası yeniden yapılanma fiziksel evreleri içinde ele alınarak mekansal şekillenme psiko-sosyal bir perspektifle değerlendirilmiştir. Böylece toplumsal yeniden yapılanma sırasındaki yeni mekansal şekillenmenin kullanıcı beklentileriyle ve afete uğramış bölgenin psiko-sosyal arka planıyla uyumu irdelenmiştir. Ayrıca afet sonrası yeniden yapılanmanın sosyo-mekansal dinamikleri Türkiye-Düzce alan çalışmasında incelenmiştir. Alan çalışması tanımlayıcı, ilişki arayıcı ve karşılaştırmalı bir şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca çalışmada niteliksel ve niceliksel karma bir yöntem uygulanmıştır. Çalışmada bilişsel haritalama ve eski-yeni kent imajlarının semantik farklılaştırmayla değerlendirildiği niteliksel veriler, anket uygulamaları ile elde edilmiş niceliksel verilerle desteklenmiş ve analiz edilmiştir. Bağıntılardan elde edilen bilgiler değerlendirildiğinde afetzedelerin eski çevrelerine karşı yüksek düzeyde bağlılıkları olduğu belirlenmiştir. Afet sonrası süreçte yer değiştirmeyen afetzedeler bu bağlılık düzeylerini korurken yer değiştirmek zorunda kalan depremzede denekler yeni çevrede yedi yıl geçirmelerine karşın eski çevreye bağlılık düzeyine ulaşamamışlardır. Ayrıca yeni çevre algısı irdelendiğinde eski çevre verilerinin yeni çevre tasarımında çok az bir düzeyde kullanıldığı belirlenmiştir. Bu durum yeni çevreye uyumda sorunlar oluşturmaktadır. Bu nedenle depremzede denklerde yeni çevreden taşınma isteği oldukça yüksek bulunmuştur. Bilişsel haritalama çalışmaları sonucunda ise depremzedelerin eski çevrede en çok hatırladıkları noktanın konutları olması yaşanan çevreye bağlılıkta konutun da çok önemli bir yeri olduğunu göstermiştir.
-
ÖgeBeden, Mekan Ve Mimari Refleks(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-05-27) Yardımcı, Mustafa Cem ; Yürekli, Ferhan ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBeden mekanın içeriğinin davranması durumunda belirginleşmektedir. Bu oluşumun varoluşu döngüsel bir anda kendi mantığını oluşturarak meydana gelmektedir. Etrafındaki içerik ile ortak bir dil oluşturur. Bu dil ‘mimari refleks’ olarak açıklanabilir. Bir dil olarak refleksin özelliği varoluşu sırasında kendi kuralını beraberinde getirmesidir. Dolayısı ile çevresiyle sağladığı uyum özgünleşmektedir. ‘Yok’luk kavramı üzerinden ‘yaratık’ın mimarisi sorgulanmaktadır. Bu, mimari protez tasarımı olarak incelenebilir. Hareket bir eksik beden parçası, duyu organı olarak ele alınır ve tüm mekan vücudun derisi haline gelir. Refleks kavramı ile davranışlarını inceleyebileciğimiz yaratığın oluşumuna katılabiliriz. ‘His’ ve ‘şey’in kendi varlığı çakışmaktadır. Yaratık, ‘refleksif yabancı benlikler’ algılanmaktadır. Bireyin kendisini ‘mekan-ağ’a bir protez olarak yerleştirmesi, mekanın bu değişken, yaşayan proteze uyum sağlaması önemli bir strüktür anlayışını getirmektedir. Görüntü seyirci ilişkisi döngüsünde odağın, merkezin çoğul olması nedeni ile ağ açık bir sisteme dönüşmüştür. Rüya ve sinemaya özgü davranışları inceleyerek göçebe, yaratık, refleks olarak sınırları koyulmuş mimarlığa ait kesitler, durumlar örneklemek ve bu ağ mekanın ve sınırlarının nasıl işlediğini deneyimleyebileceğimiz insan ötesi yaratığın mimarisi kavramı altında bir metin oluşturmak amaçlanmıştır. ‘Doğum için uygun ortam’ bölümünde psikolojik topoğrafyaları ortaya çıkartmak amacıyla filmler ve kavramlar incelenmiştir. Sesli düşünme kavramı, ‘beden’in ve bu tezde ‘denemeler’ bölümünün önemli bir niteliğidir. ‘Kendini oluşturan mekansal kasılmalar’, ‘kameranın tanıştırdığı mekansal varoluşlar’ incelemeleri, ‘beden takvimi’, ‘materyalini oluşturan strüktür’, dile dayalı mekan denemeleri ile ‘kütle’, ‘protez’ ve ‘birey’ tasarımlarını sorgulamaktadır. Bu tez çalışması süresince metin dışında gerçekleştirilmiş video çalışmaları da denemeler bölümünde yer almaktadır. Eleştiri ve araştırma amaçlı kurulan ilişkileri yanında kendi kendilerini dışa vurmaları önemlidir. Farklı okumalara olanak vermesi düşünülmüş denemeler bölümünde resimler metin olarak, bazı metinler de resim olarak yer almışlardır.
-
ÖgeYerel Verilerin Konut Tasarım Sürecinde Değerlendirilmesi: Mardin Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-06-09) Karagülle, Can ; Demir, Yüksel ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyÜlkemizdeki konutların tasarımında ve kentsel yerleşmelerin planlanmasında yerel veriler belirleyici olamamaktadır. Yeni yerleşimlerde var olan bu problemin Ülkemizdeki mevcut büyüklüğü, bu konunun bir doktora tezi kapsamında araştırılmasını gerekli kılmıştır. Doktora tezinin amacı, Mardin’de yerel veriler temel alınarak inşa edilmiş olan geleneksel konutlar ile son dönemde yapılmış yeni konutları karşılaştırmalı bir biçimde değerlendirerek her iki konut türünde yerel veri kullanımının konutların performansına etkisini saptamaktır. Yüz yıllardır birçok kültür ve inanç yapısını bünyesinde barındıran Mardin, halen iyi korunmuş geleneksel konutlar ile iklim ve topoğrafyaya uyumlu kentsel bir dokuya sahiptir. Mardin evinin oluşumunda iklim, topoğrafya gibi doğal verilerin yanında, toplum yapısı, yaşam biçimi ve gelenekler gibi kültürel verilerin etkisi büyüktür. Doktora tezi kapsamında, geleneksel Mardin evi ve Mardin’deki yeni konut, mekan kurgusundan oluşumunda etkili olan doğal ve kültürel verilere kadar bir çok yönü ile incelenmiştir. Yapılan alan çalışmasında, doğal ve kültürel verilerle oluşan geleneksel konut, yürürlükteki imar mevzuatı ile şekillenen yeni konut ile belirli parametrelere göre karşılaştırılmıştır. Karşılaştırılma sürecindeki analiz çalışması için gereken bilgiler birçok kaynaktan elde edilmiştir. Alan çalışması kapsamında yapılan anketin sağlıklı sonuçlar üretebilmesi için kullanım sonrası değerlendirme (KSD) bilimsel yöntemi kullanılmıştır. Kullanıcıların geleneksel ve yeni konuttaki yaşamları ile konuta ilişkin deneyimleri toplam 102 soruluk bir anket ile her yönüyle sorgulanmıştır. Eski ve yeni konutun karşılaştırmasındaki bulgular tezin sonuç bölümünde tablolar eşliğinde özetlenmiştir.
-
ÖgeTasarım Araçları Bakışıyla Bir Tasarım Okuması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-12-28) Köknar, Sait Ali ; Erdem, Arzu ; Bina Bilgisi ; Architectural DesignTasarım disiplini fiziksel, dijital, kavramsal, metinsel ve melez olmak üzere pek çok araçla çevrelenmiştir. Gizli ya da açık, geliştirilmiş ya da ödünç alınmış, basit ya da karmaşık araçlar tasarım etkinliğinde baskındır. Bu tez tasarımla ilişkili konuları kendi bağlamlarında tartışırken, tasarımın doğasına ilişkin ayrıntılı bir analiz yapmaktadır. Amaç son derece muğlak olan tasarım sürecinin detaylı kesitlerini alan bir model üretmektir. Tezin çerçevesi şöyle bir kabulle açımlanabilir: sıkça kullanılan lineer ve ardışık zamanlı kurgulanan modellerin aksine, süreci her anında kesen ve lineer olmayan bir tasarım süreci modelinin hınzır problemler söz konusu olduğunda daha verimlidir. Bu kabul iç mimari, peyzaj tasarımı, mimari tasarım ve ürün tasarımı alanlarının hepsi için geçerlidir. Tez, ucu açık bir araç takımına ve sürekli gelişen tasarımcısal stratejilere dayalı bir tasarım modelinin herhangi bir tasarım faaliyetini anlamada kapsamlı bir çerçeve oluşturacağını tartışmaktadır. Böylelikle, tez tasarım araçları bakışı etrafında kurgulanmış, tasarlama davranışının örtük niteliklerini anlamak ve tasarım eğitimi ve eleştirisine bir altlık oluşturmayı hedefler. Model tasarlamada kullanılan öncelleri anlamak için de geliştirilebilir. Tezde metod olarak araçları tanımak için literatür analizi, tematik analizi, ve bir tür diferansiyel analiz olan filojenetik analiz kullanılmıştır.
-
ÖgeBir Mimara Ait Konut Tasarımlarının Mekan Sentaksı Yöntemiyle Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-01-06) Sanlı, Suzan ; Sağlamer, Gülsün ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyMekan Sentaksı, insan yapımı çevrenin mekansal dokusunu incelemek için geliştirilmiş, teori ile desteklenen teknikler bütünüdür. Bu çalışmada mekan sentaksının bina ölçeğinde kullanım alanları, sağladığı olanaklar ve sınırlamalar araştırılmıştır. Hipotezin sınandığı bölümde, Türkiye Mimarlığı’nın öncü temsilcilerinden Yılmaz Sanlı’nın 40 yılı aşkın bir süre içinde tasarladığı tek aile konutları kronolojik olarak 3 farklı dönemde toplanmış ve mekan sentaksı metoduyla analiz edilmiştir. Analiz sonunda aynı örneklem içinde yer alan mekansal modellerde ortak eğilimler ve kendine özgü kurallar dizisi, bir başka deyişle, ‘genotipler’ belirlenmiştir. Elde edilen bulguların değerli bir mimarın tasarımları üzerinde konuşmak üzere zengin bir bilgi birikimi oluşturduğu, ve araştırma ve uygulama, bilim ve tasarım ilişkisini dillendirecek deneysel bir yaklaşımın ortaya konduğu düşünülmektedir. Buna benzer araştırmalar ile Türkiye’de hızla gelişen konut mimarlığı için kapsamlı bir bilgi tabanı oluşumunun sağlanacağına inanılmaktadır.
-
ÖgeMardin’de Problematik Bir Yapı Adasının Analizi: Milli Yerleşkesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-05-20) Numan, Bahadır ; Yücel, Atilla ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design ComputingMardin şehrinin kentsel dokusu mimari içeriği okumakta karşımıza güçlükler çıkartır. Bu tez çalışması kentin mimari tipolojisinin ayrılmaz bir parçası olan organik taban üzerine gelişmenin arkasındaki epistemik yolların keşfi üzerine bir teşebbüs sunmaktadır. Milli evi diye bilinen problematik bir yapı adasının içeriğini tespit eder ve buna yoğunlaşır. Çalışma söz konusu örneğin mimari sistemlerinin oluşum ve değişimini inceler. Yapı adasının kapsamlı bir mimari rölövesi alınmış ve edinilen somut bilgi ve örüntüler, bina stoku üzerine uygulanan müdahaleleri tespit etmek için eleştirel bir şekilde okunmuş, değerlendirilmiştir. Yerleşke düzeyinde morfolojik örüntüler tespit edilmiş ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bu örüntüler sahadaki mimari faaliyetlerin öyküsünü ortaya koymuştur. Böylece yapı adasının bütünü belirgin evreler olarak kayda alınmıştır. Yerleşke ve gelişiminin, sabit mimari düzenlerin formları veya sistemleri üzerinden yaşamadığı; aksine, genişleyen bina stokunun işlevsel yanlarının, komşu birimleri kolonize etmeye ve içselleştirmeye yönelik pragmatik arkitektonik stratejilere göre, büyüyen bina stokunun tekrar değerlendirilmesinden oluşan mütekerir bir örüntü olduğu saptanmıştır. Bina stoku ve parçalarının sadece sistem-biçimleri ve/veya tip-biçimleri olarak okunmaya uygunsuz oldukları görülmüştür. Aksine, okumada, bina stokunun ancak müdahale-formları ile oluşmuş bir şekilde ele alınması takdirinde kesin sonuçlar öne çıkmıştır. Böyle bir okumanın ele alınan topografik, altyapısal ve tektonik konuları resmettiği; bu tasvirlerin de kentsel ölçekte morfolojik konuları, örüntüleri ve saklı soruları ortaya çıkarttığı saptanmıştır.
-
ÖgeBanka Şubesi Örneğinde Kurala Dayalı Yapı Tadilat Projesi Hazırlama Yöntemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-06-16) Arslan, Gülay Yedekci ; Aygün, Murat ; Yapı Bilgisi ; Architectural DesignBelirli bir sistematiğe sahip olması gereken tadilat, günümüzde alışılagelmiş olarak yapılmaktadır. Çalışma kapsamında bu durumun yapıda işlev bozukluklarına, ekonomik kayıplara, yapılan işlerin tekrarlanmasına, verimin ve uygulama kalitesinin düşmesine neden olduğu açıklanarak uygulayıcı konumunda olanların daha etkin tadilat yapabilmeleri için sistem ve performans yaklaşımlarından yararlanarak, banka şubesi örneğinde kurala dayalı bir proje hazırlama yöntemi önerilmiştir. Bu çalışmanın özü, eldeki çok sayıda gerçekleştirilmiş projeden yararlanıp bir tadilat kuralları seti oluşturmaktır. Bu çalışmanın amacı, tadilatın daha bilinçli yapılabilmesi, zamana bağlı olarak değişen gereksinmelere binanın uyarlanması ve bu uyarlama yapılırken kayıpların azalmasını sağlayacak yeterli yapısal çözümlerin ortaya konmasını sağlamaktır. Çalışmada, tadilatın neden ve sorunları açıklanmış, inşaat sektöründeki yeri ve konumuna değinilmiştir. Çalışmanın konusunu oluşturan yeniden kullanım ve tadilat projeleri hakkında daha önceden hazırlanmış olan benzer akademik çalışmalar örnekleri ile birlikte belirtilmiştir. Bankalar örneğinde türleri, varolan süreç anlatılmış; uygulamaların pratikte nasıl yapıldığı açıklanmış, olumlu ve olumsuz yönleri karşılaştırılmıştır. Tadilat gerektiren koşullara, bu koşullardaki gereksinimlere ve bu gereksinimlere yanıt veren çözümlere ayrıntılı biçimde değinilmiştir. Tablolar oluşturularak koşullar, gereksinimler ve çözümler kodlanmıştır. Bu kodların aktarıldığı bir kurallar tablosu oluşturulmuştur. Bu kurallar tablosu tadilat projesi hazırlanırken hangi koşul için hangi gereksinimi hangi çözümle karşılayabileceğini tasarımcıya gösteren bir klavuz niteliğindedir. Yöntemin uygulanması uygulayıcı olarak yazar tarafından yapılmış olan şubeler örneklenerek açıklanmıştır. Son bölümde önerilen yöntemin gerekçesi açıklanmış, diğer öneri yöntemlerle beraber değerlendirmesi yapılmış, olumlu olumsuz yönlerinden bahsedilmiş ve ileride nasıl geliştirilebileceği, ne faydalar sağlayabileceğinden bahsedilmiştir.
-
ÖgeKentsel Mekan Olarak Caddelerin Mekansal Karakterinin Yürünebilirlik Bağlamında İrdelenmesi, Bağdat Caddesi Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-06-18) Yazıcıoğlu Halu, Zeynep ; Yürekli, Ferhan ; Bina Bilgisi ; Building Technologyİnsanın toplum içinde kendisini konumlandırıp tanımladığı ve dışa açıldığı mekân olan kentsel mekanlar çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Yaşadığımız çevredeki mekânsal kurguda yollar, sokaklar, caddeler, meydanlar ve avluların oluşturduğu kentsel mekânlar önemli birer temsiliyet mekânıdır. Bu kentsel mekânlar arasında caddeler hareket kanalları olmalarının yanında sosyalleşme merkezi olmalarıyla da önemli bir yaşam alanı oluştururlar. Bu bağlamda caddelerin sosyalleşme merkezi olmaları insanların caddeyi yaya olarak kullanabilmeleriyle yakından ilişkilidir. Kentlerde, kentsel kamusal mekândaki insan-çevre ve insan- insan paylaşımın yapıldığı en önemli alanlar olan caddeler temelde yürümenin mekânı olabildikleri ölçüde başarılı olurlar. Burada başarı ile kastedilen, sağlanmak istenen sosyal ortamdır. Bu çalışmada İnsan-Çevre-Davranış Bilimleri yaklaşımı disiplinler arası sorgulamaların ve çalışmaların yapılmasına imkân tanıyan yapısından dolayı seçilmiştir. İnsanın bulunduğu çevre ve mekânla kurduğu ilişkinin derinlemesine incelenmesi, geleceğe uzanan yolda yeni tasarımlar yaparken yol gösterici olabilir. Kentsel mekanın yürünebilirlik bağlamında sorgulanması amacıyla bu çalışmada kurgulanan kuramsal model ve kavramsal altyapı bir alan çalışmasıyla test edilmiştir. Literatür taraması, arşiv araştırmaları, analizler, bilgisayar uygulamaları, anket ve röportaj tekniklerinden faydalanılmıştır. Modelin kullanıcı odaklı yaklaşımının subjektif veriler içermesi sebebiyle bu verilerin objektif değerlendirmelere dönüştürülebileceği parametreler oluşturulmuştur. Bağdat Caddesi, İstanbul Anadolu Yakası’ndaki önemli bir sosyalleşme aksı olması sebebiyle alan çalışması olarak seçilmiştir. Çalışma kentsel mekanların test edilmesine yönelik kuramsal bir yaklaşım önerirken, Bağdat Caddesi ve kullanıcılarına ilişkin de detaylı bilgiler sunmaktadır.
-
ÖgeAvlulu Bina Biçiminin Farklı İklim Bölgelerinde İklimsel Performansa Göre Optimizasyonu İçin Geliştirilen Bir Yöntem(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-01) Yaşa, Enes ; Ok, Vildan ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design ComputingBinalarda iklimsel konforu sağlamak amacıyla mekânların ısıtılması soğutulması ve havalandırılması; ya mekanik veya pasif sistemler ile sağlanabilmektedir. En sıcak dönemde hava hareketini arttırmayı ve bina tarafından emilen güneş ışınımı miktarını azaltmayı hedefleyerek ortamdaki ısı kazançlarını minimuma indirme metodu olan pasif soğutma, ya da en az sıcak dönemde bina tarafından emilen güneş ışınımı miktarını artırarak ortamdaki ısı kazanımını maksimum orana çıkartarak mekanları ısıtma amacıyla ve de hem toplam enerji kazanımı sağlama hem de konfor elde etme amacıyla pasif sistemler daha binaların tasarım aşamasından itibaren tasarlandığında ve kullanıldığında, mekanik sistemlere gerek kalmamakta ya da iklimlendirme için gerekli ekipman büyüklüğü ve maliyeti oldukça düşmektedir. Bu çalışmanın amacı, sıcak-kuru iklim bölgelerinde gerek mikro klimayı düzenleyici olarak gerekse kent ölçeğinde iklim dengeleyici olarak kullanılan avlulu binaların enerji etkinliklerini araştırma, bina içi ve avlu içi konfor durumlarını belirleme, ayrıca farklı iklim bölgeleri için belirlenen farklı avlu biçim seçenekleri üzerinde bilgisayar enerji simülasyonu kullanarak farklı tasarım ve iklim koşulları altında gerçek meteorolojik verileri kullanarak bu binaların farklı termal davranışlarını tam olarak doğru bir şekilde tahmin ederek ortaya koymak ve böylece farklı iklim bölgeleri için; o iklim özellik ve verilerine uygun olarak optimum avlu biçimini ortaya koyarak tasarımcılara yeni bir bilgi sağlamaktır.
-
ÖgeYapı Üretiminde Tasarım Kalitesinin Yükseltilmesine Yönelik Bir Model(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-05) Alptekin, Gamze Özkaptan ; Kanoğlu, Alattin ; Yapı Bilgisi ; Architectural DesignYapı üretim sürecinin çok fazlı ve çok disiplinli yapısının getirdiği parçalanmışlık koordinasyon ve entegrasyon problemlerine yol açmaktadır. Özellikle yapı kalitesi üzerinde belirleyici etkisi olan tasarım sürecinin yapım sürecinden kopukluğu ve bu süreçlerde görev alan organizasyonlar arasındaki kopukluk yapım aşamasından tasarım aşamasına enformasyon akışını engellemekte ve tasarımda kalite problemleri ile sonuçlanmaktadır. Yapım aşamasında ortaya çıkan tasarım değişikliklerinin tasarım organizasyonuna geri bildirilmemesi, tasarım organizasyonlarının benzer hataları ileride üstlendikleri projelerde tekrarlamaya devam etmesine neden olmaktadır. Bu çalışmada tasarım kalitesinin yükseltilmesi hedefine ulaşabilmek için tasarım değişikliği yönetimine hizmet eden, parçalanmış yapının bütünleşmesine yönelik olarak fiziksel boyutta (örgütsel kalıplar açısından bütünleşme – Tasarım/Yapım), kavramsal boyutta (felsefi yaklaşımlarla bütünleşme – Toplam Kalite Yönetimi) ve sanal boyutta (enformasyon teknolojisinin sağladığı olanaklarla bütünleşme) çözüm içeren nesnel bir model geliştirilmiştir. Tasarım/Yapım organizasyonlarında kullanılmak üzere geliştirilen model, yapım aşamasında ortaya çıkan tasarım değişikliklerinin/hatalarının süresel ve parasal etkilerinin diğer teknik detaylarla birlikte sistematik olarak kaydedilmesini ve tasarım organizasyonuna geri bildirimini sağlamakta, değişiklik verilerinin önceden tanımlanmış parametrelere göre filtrelenerek grafik çıktılar alınabilmesine olanak vermektedir. Model daha sonra uygun bulunan bütünleşik bir enformasyon sisteminin tamamlayıcı değişiklik yönetim modülü olarak sisteme entegre edilmiştir.
-
Ögeİnsan-merkezli Akıllı Binalar İçin Bir Tasarım Aracı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-11-11) Hatipoğlu, Pınar ; Esin, Nur ; 416901 ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design Computing“Bilgi teknolojilerinin”, “iletişim ağlarının” ve “dijital teknolojiler”’in yayılan etkisiyle kullanıcıların fiziksel, sosyal, psikolojik ve ekonomik gereksinimlerinde radikal bir değişim yaşanmaktadır. İletişim ve bilgi teknolojilerindeki bu gelişmeler sonucunda çalışma kalıpları ve organizasyonel yapılarda değişmektedir. Bu değişimler akıllı bina “sistemleri”, “servisleri” ve “malzemeleri” kullanan “teknoloji-yönelimli” Akıllı Bina tasarim ölçütlerinin ortaya çıkışı üzerinde etkili olmuştur. Fakat, kullanıcıyı ve çevreyi dışarıda bırakan, sadece teknoloji-yönelimli akıllı bina tasarım yaklaşımlarının başarılı olamadığı tespit edilmiştir. Tezde önerilen bütünleşik tasarım yaklaşiminda, değişen kullanıcı ihtiyaçlarına uyumlu, tepki verebilen ve esnek bir İnsan-merkezli akıllı bina tasarımı; pasif (çevre) ve aktif (teknoloji) tasarım ölçütleri tarafından desteklenir. İnsan-merkezli akıllı binalar için bütünleşik tasarım kriterlerini ortaya koyarken “teknoloji-yönelimli” tasarım ölçütleri ve çevre-yönelimli tasarım ölçütleri uzlaştırılarak maliyet etkinliği, verimlilik, ve insan konforu maksimize edilebilir. Bu araştırmanın ana amacı; İnsan-merkezli bir akıllı bina kavramının ana unsurları olan “kullanıcı-yönelimli”, “çevre-yönelimli” ve “teknoloji-yönelimli” tasarım ölçütlerini bütünleştirip, değişen kullanıcı ihtiyaçlarına göre öğrenebilen, uyum sağlayabilen, ve tepki verme yeteneğine sahip İnsan-merkezli bir akıllı bina tasarım aracı geliştirmektir. Araştırma çalışmaları sırasında, Akıllı bina tasarımına başlamadan önce ortak bir tasarım temeli olarak alınabilecek bütünleşik bir tasarım aracı olmadığının farkına varılmıştır. Bu nedenle, insan-merkezli akıllı binalar için bütünleşik tasarım ölçütleri yaklaşımını gösteren bazı örnek kontrol listeleri oluşturulur. Bu kontrol listelerinde; “kullanıcı-yönelimli”, “çevre-yönelimli” ve “teknoloji-yönelimli” tasarım ölcütleri, İnsan-merkezli akıllı binalarda ortak bir tasarım temeline ulaşmak için birbirleriyle ilişkilendirilmiştir.
-
ÖgeYüksek Binaların Kent Silüetine Etkisinin Değerlendirlimesi İçin Cbs Tabanlı Bir Yöntem: Zincirlikuyu-maslak Hattıörneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-11-23) Akdağ, Suzan Girginkaya ; Çağdaş, Gülen ; 417790 ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design ComputingTez çerçevesinde küreselleşme etkilerinin görüldüğü kentlerde yüksek binaların kent silüetlerinde neden oldukları dönüşümlerin kontrol edilebilmesi için silüetlerin sistematik olarak üretildikleri, ölçümlendikleri ve değerlendirildikleri hesaplamalı uzamın ve yöntemin oluşturulması hedeflenmektedir. Tezin kavramsal çerçevesinin oluşturulması amacıyla yapılan literatür araştırması; silüet ve yüksek bina kavramları, kent silüeti görselleştirmelerinde kullanılan temsil biçimleri, silüet kontrolüne yönelik mimari ve kentsel planlama çalışmaları ve planlama çalışmalarında kullanılan silüetler üzerinde görsel etki değerlendirmesi yapan hesaplamalı sistemler ile mekansal bilgi sistemleri konularını kapsamaktadır. Araç olarak seçilen CBS yazılımı ArcGIS, gerçek yerküre verilerine sahip arayüzü ile bilginin mekana dayalı temsiliyetine ve sorgulanmasına izin vererek; kent içinde yüksek yapı yerleşim kararlarının alınmasında, gelişmiş 3B analiz araçları ile görünürlük ölçümlerine olanak sağlayarak; yüksek yapı kararların kentsel mekan ve silüet üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesinde ve programlama izni veren arayüzü ile ölçüm işlemlerinin otomatize edilmesini sağlayarak; değerlendirme yönteminin oluşturulmasında kullanılmaktadır. Bu sayede, silüetin korunması için kentin spesifik topoğrafyasına göre değiĢen görünürlük ilişkilerini göz önüne alarak silüeti bozmayan ideal bina yükseklik değerlerini hesaplayan ve bu işlemleri tasarımcılar için otomatik hale getiren yeni bir uygulama oluşturulmaktadır. Alan çalışması olarak 1980’den sonra küreselleşme etkileri altında hızla bir merkezi iş alanı (MİA)’ya dönüĢen Büyükdere Caddesi: Zincirlikuyu-Maslak hattı ele alınmaktadır. Bölgede inşa edilen çok katlı büro binaları ve alış veriş merkezleri nedeniyle Boğaziçi silüetinde meydana gelen dönemsel değişimler analiz edilmiştir. Öte yandan, CBS tabanlı yöntem önerisi ile bulgulanan ideal bina yükseklik değerlerinin çok kullanıcı bir karar destek sistemi içersinde değerlendirilerek silüeti etkileyen planlama kararlarının halkın, planlamacıların ve karar vericilerin oybirliği ile alınmalarına yönelik kavramsal bir çerçeve çizilmiştir.
-
ÖgeMimari Biçimlenişte Yalınlık Ve Karmaşıklık Kavramlarının Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-05-24) Saatcıoğlu, Nevzat Ömer ; Dülgeroğlu, Yurdanur ; 418434 ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyYalınlık ve Karmaşıklık kavramları tezin ana unsurlarını oluşturmaktadır. Yalınlık kavramı bir yaşam biçimi ve kültürü olarak ortaya çıkmaktadır. Karmaşıklık ise 20. yüzyıl’da bilimsel gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan bir kavramdır. Mimarlıkta Yalınlık ve Karmaşıklık kavramları ise 20. yüzyıl mimarisi bağlamında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Mimari cepheyi oluşturan unsurlar incelenerek algısal olarak hangi durumlarda Yalınlığa veya Karmaşıklığa etki ettiği değerlendirilmeye çalışılmıştır. Mimari biçimlenişte, Yalınlık ve Karmaşıklık düzeylerinin belirlenebilmesi için Nesnel ve Öznel değerlendirme teknikleri kullanılmıştır. Bu teknikler birbirleri ile karşılaştırılarak, benzerlik ve farklılıkları yorumlanarak sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Değerlendirmeler için onbir adet bina cephesi seçilmiştir. Belirlenen binaların üç tanesi Modernizm, üç tanesi Postmodernizm, dört tanesi Dekonstrüktivizm ve bir tanesi Art Nouveau mimari akımlarına aittir. Seçilen örneklerin, ait oldukları akımın özelliklerini taşımaları ve biçimsel özellikleri bakımından birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmaları tercih sebeplerini oluşturmaktadır. Karşılaştırmalar Nesnel ve Öznel değerlendirmelerde iki farklı alanda gerçekleştirilmiş, çalışmada Binalar ve Akımlar karşılaştırılmıştır. Nesnel değerlendirmede, seçilen bina yüzeyleri ölçekli olarak çizilerek, yüzeyleri üzerindeki Yalınlık - Karmaşıklık seviyeleri oluşturulan matematiksel hesaplama yöntemi ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Matematiksel yöntem ise algısal özelliklerin incelenmesi sonucu elde edilmiştir. Bina cephelerini oluşturan yüzey ve çizgilerin algısal öncelikleri ve ağırlıkları farklılaşmaktadır. Bu farklılaşma doğrultusunda insanın algısal ve fizyolojik özellikleri göz önünde bulundurularak yüzey ve çizgilerin değerlendirilmesinde farklı katsayılar kullanılmıştır. Matematiksel model bina cephelerini yüzeylere, yüzeyleri de çizgilere ayırmaktadır. Yüzey ve çizgiler, bina yüzeyi içerisinde yer aldıkları konumlarına (kenar, boşluk, detay) göre, düzenli olup olmamalarına göre (düzenli, orta düzenli, düzensiz) ve biçimlerine göre (düz, açılı, eğrisel) bölümlenip hesaplanmış ve katsayıları ile çarpılarak toplam yüzey üzerindeki Yalınlık - Karmaşıklık değerine ulaşılmaya çalışılmıştır. Öznel değerlendirmede ise “Anlamsal Farklılaşma Ölçeği” uygulanmıştır. Tez çalışması, belirlenen örnekler doğrultusunda hem örneklerin hem de mimari akımların değerlendirmesini içermektedir. Değerlendirme sadece yüzeyler üzerine olmaktadır. Kütle etkisi, çevre etkileri ve renkten arındırılmış siyah-beyaz fotoğraflar kullanılmıştır. “Anlamsal Farklılaşma Ölçeği”, mimarlıkta istatistiksel anlamda kabul edilebilir en düşük sayı olan atmışdört denekle uygulanmıştır. Denekler Mimar, Mimarlık Öğrencileri ve İnşaat Mühendisliği Öğrencileri olmak üzere üç eşit gruba ayrılmışlardır. Denekler cinsiyet olarak eşit bölünmüşlerdir. Anket sonuçları “Aritmetik Ortalamalar” ve “Faktör Analizi” ile grafiksel hale getirilip yorumlanmış, bu sayede onbir adet bina ile ait oldukları mimari akımların birbirleri ile kıyaslanması sağlanmıştır. Anlamsal Farklılaşma Ölçeği kullanılarak “Anova – Varyans Analizi” değerlendirme yöntemi ile gerek Binaların kendi aralarında, gerekse ait oldukları Akımlar arasındaki farklılıklar ortaya konmuştur. “Algısal Harita” yöntemi ile de mimari akımlar ile kendilerini tanımlayan sıfat çifti dizileri arasındaki bağlantı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yapılan Nesnel ve Öznel değerlendirmeler sonucunda binaların ortaya çıkan Karmaşıklık ve Basitlik değerleri ortaya konmuştur. Nesnel ve Öznel değerlendirme sonuçları birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Binaların Faktör Analizleri göz önünde bulundurulduğunda Yalınlık ve Karmaşıklık olarak algılanan binaların birbirlerine yakın veya aynı faktörlerle değerlendirildiği görülmüştür (en karmaşık olarak algılanan örnekle, en yalın olarak algılanan örneğin Hoşluk Faktörü içerisinde yer alması gibi). Faktör Analizi ile Akımlar değerlendirildiğinde ise Dekonstrüktivizm diğer iki akımdan ayrışmaktadır. Postmodernizm ve Modernizm aynı ve benzer faktörler ile birbirlerine yaklaşmaktadırlar. Tez içerisinde görüşlerine başvurulan Mimar, Mimarlık Öğrencileri, İnşaat Mühendisliği Öğrencileri arasında ise belirgin bir farklılaşma görülmemiştir. Yapılan çalışma mimarlıkta Yalınlık ve Karmaşıklığın, beyaz ve siyah gibi birbirlerinin tam karşıtı değil, her ikisi de gri tonlarda olan ve benzer pek çok unsuru içeren iki olgu olduğunu ortaya koymaktadır. Biçimsel sadelik Modernizmin getirdiği seri üretim anlayışı ile örtüşmektedir. Biçimsel yalınlık asal geometrileri ön plana çıkarmış, işlevi olmayan her şey bina yüzeyinden kaldırılmıştır. İşlevsellik aynı zamanda yalınlığın nedenlerinden birini oluşturmuştur. Seri üretim mantığı binanın yüzeyini oluşturan unsurların geometrik özelliklerini aynılaştırmıştır ki bu da mutlak düzen anlamına gelmektedir. Tekrar, yalın geometri ve görsel uyaranların azalması genel olarak Modernizmi en sade akım olarak ortaya çıkarmaktadır. Çizgisel ve düz yüzeysel özellikler, düzenli pencere tekrarları, yüzey üzerinde süs, motif, bezme, heykel vs. unsurların bulunmayışı Modernizmi yalın kılmaktadır. Bununla birlikte Postmodernizm ve Modernizm genel hatları ile Yalınlık ve Karmaşıklık unsurları olarak birbirlerine benzemektedirler. Postmodernizmi daha karmaşık kılan özellik detay unsurlarının (bezeme, söve, kemer-kilit taşı gibi görsel unsurlar) fazlalığından kaynaklanmaktadır. Benzer biçimsel özelliklerine sahip Modernizm ve Postmodernizm detayda ayrışmaktadır. Postmodernizmin özelliği olan geçmişe referans verme, çoğulculuk iddiası ve yüzeyde yer alan birimlerin boyutsal özelliklerinin değiştirilerek (olduğundan daha büyük veya daha küçük kullanarak) yeniden kullanılması durumunun, anlamsal olarak bir farklılaşma ve dolayısı ile karmaşıklığa bir etki yaratmış olabileceği savına, Öznel Değerlendirme sonuçlarında ulaşılamamıştır. Bu durumda Postmodernizmin Karmaşıklığının, Modernizmle karşılaştırıldığında anlamsal farklılaşmadan çok, görsel verilerin fazlalığından kaynaklandığı sonucu çıkarılabilir. Bu farklılaşma da temel geometrik düzen ve biçimsel özellikler değil, detayda yer alan süslemelerden kaynaklanmaktadır. Dekonstrüktivizm, asal geometrilere sahip olmaması, açılı ve eğrisel yüzeylerin ağırlığı, yüzeylerin farklılığı ve çeşitliği, yüzey bileşenlerin arasındaki düzenin az olması, düzenin algılanmasının zor olduğu kompozisyonlara sahip olması nedeniyle karmaşıktır. Doluluk ve boşluk etkisinin aynı cephede farklı yüzeyler arasında katmanlaşması, derinliğin kütle ve bütün etkisini zayıflatmasına ve Karmaşıklığın artmasına neden olmaktadır. Cephe yüzeyleri parçalandığında ve tek tek incelendiğinde Postmodernizm’de olduğu gibi kalabalık çizgisel ve yüzeysel görsel veri çokluğu ve bu verilerin bütünlüğü oluşturacak - algıyı kolaylaştıracak doku ve desen olarak tekrarlarından ziyade değişen, dönüşen, farklılaşan yüzey özellikleri Dekonstrüktivizmi Karmaşık yapan nedenlerdir. Özgün ve tek seferlik üretim, amorf biçimler, bilindik geometrilere göre deneklere ilginç gelmekte, asimetrik durum, iddialı ve gösterişli olmak Karmaşıklığı arttırmaktadır.
-
ÖgeDiyagram: Mimarlıkta Bir Düşünme, Tasarlama Ve Temsil Aracı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-07-20) Kürtüncü, Burçin ; Yürekli, Ferhan ; 437752 ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu çalışma, mimari tasarım yaklaşımlarının yakın geçmişine yapılan diyagram odaklı bir yolculuktur. Bu yoğun alanı anlamaya ve değerlendirmeye yönelik bir yorum çalışmasıdır. Diyagram ve diyagramlarla tasarımın izleri 19.yüzyıla kadar sürülebilmektedir. Farklı dönemlerde mimari tasarım yaklaşımlarının gittiği yönlere göre birbirinden farklı karakterde temsil araçlarının ve diyagramların kullanıldığı görülmektedir. Fakat 1990’ların ortalarından beri diyagramlar hem teoride hem de öncü uygulamalar içinde yoğun olarak ve geniş bir işlev skalasında kullanılmaktadır. Diyagramlar, temsili olmak için üretilmezler. Daha çok bileşenler arasındaki ilişkiler, bir bütünün oluşum mantığı, işleyiş mantığı gibi mekanizmalar önermek üzerine kuruludur. Karmaşık durumları ve koşulları deşifre ederek, bileşenlerine ayırmaya, bunları önerdiği ilişki modelleriyle ortaya koymaya yararlar. Bu durumda diyagramlar düşünme, tasarlama araçlarıdır. Temsil amaçlı üretilmemiş olsalar bile özelleşmiş imgeler olarak mimarlıkta önemli temsil biçimleridir. Tezde araştırmanın zeminini oluşturan mimari temsil araçlarına kısaca değinilmekte, düşünce sistemimizin ve anlama mekanizmamızın temsille nasıl ilişkili olduğu tartışılmakta, diyagramın bu temsiller içindeki yeri araştırılmakta, diyagramın teorik olarak nasıl işlevleri olduğu ve hangi mekanizmaları çalıştırdığı incelenmekte, şimdiye kadar mimari tasarımda bazı kullanılma stratejileri anlatılmakta, dönüştürücü güçlerine göre kümelenen diyagramlar karşılaştırılarak diyagramatik tasarımın potansiyeli ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Diyagramatik yaklaşım, temelde mimarlığın köklerine karşı bir harekettir denilebilir. Mimarlıkta kanonlara, ikonlara, tipolojilere, ideal plan kompozisyonlarına, şık kütle hareketlerine, buradan türeyen cephe tasarımlarına karşı durur ve bunların sorgulanmasını sağlar. Diyagramatik tasarım, tasarım sürecinin alışılmış rutinlerini değiştiren bir yaklaşım olarak düşünülmektedir.
-
ÖgeMetropol Mimarlık Ve Yerleşme Sorunu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-08-16) Berber, Özlem ; Yürekli, Ferhan ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBir süredir kentler çeşitli ölçeklerdeki yapılanma aktivitelerinin ve çeşitli disiplinler tarafından bu süreçleri açıklamaya yönelik yapılan tartışmaların odağı olmuş durumda. Kapitalizmin eriştiği yeni aşamanın, üretim sistemlerindeki değişimlerin ve oluşmakta olan yeni küresel egemenlik biçiminin gündelik yaşamlarımıza etkileri, kendilerini en çok kent mekânlarının da bu süreç içerisinde yeniden kurulumu aracılığıyla gösteriyor. Tez bağlamında öne sürülen, bu dönüşümlerin yeni türde bir ‘yerleşme’ sorunu ürettiğidir. Bu sorun, yerleşme eyleminin, bir başka deyişle insanların çevreleri ile kurdukları bağıntılar ve yaratıcı üretkenlikleriyle kendilerini inşa etme inisiyatiflerinin zayıflaması ve nihayetinde ‘salt verili olan tarafından biçimlendirilme’nin baskın hale gelmesi olarak tarif edilebilir. Bu durum, tezin hatırlamaya ve yeniden kurmaya çalıştığı metropol tasarısının tümüyle karşıt kutbunda yeralmaktadır. Bu sorunu tanımlamak için önce metropol olarak adlandırılan modern kentin oluşturucu dinamikleri, metropolün doğası, metropol-yaşam-mimarlık ilişkileri üzerinden günümüz metropollerindeki dönüşümlerin neler olduğu açıklanmakta; bu dönüşüm süreçleri, ana başlıkları ‘Paket’, ‘Büyük ve Boş’, ‘Gösteri’ ve ‘Gösteri’nin dışında kalmak’ olan Dönüşüm Dinamikleri Modellemesi çerçevesinde, İstanbul bağlamından örneklerle deşifre edilmekte ve sonuçta neden/nasıl bir yerleşme sorunu üretiyor oldukları tartışılmaktadır. Metropolün ve metropol yaşamının nitelikleri; mekân, yer, beden ilişkilerinin nasıl kavrandığı; nasıl toplumsal süreçlerin nasıl mekânlar ürettiği ve mimarların metropolle kurdukları ilişkinin çözümlenmesi çalışmanın ana ilgi alanlarıdır. Bu çalışmanın ana motivasyonu ise tasarımcı olarak eylemde bulunabilmek için mekâna ve yere dair nasıl alternatif kavrayışlar geliştirebiliriz sorusudur. Metropol doğasını üreten ‘çokluk’un potansiyeli olan ‘üretken mekân’la ilişki kurmak arzusundaki mimarlığın en önemli araştırma alanı, kentin mekânsal yapılanmalarında ‘açıklık rejimleri’nin nasıl kurulabileceği ve bu sürecin (politik, mimarlığın üretim süreçlerine yönelik, mekânsal ve iletişimsel) aracılarının neler olabileceği olmak zorundadır.