FBE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Deniz Ulaştırma Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Yazar "Arslan, Özcan" ile FBE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDenizcilik işletmelerinde insan kaynakları yönetim uygulamalarının işletme performansına etkileri( 2020) Aydoğan, Engin ; Arslan, Özcan ; 635788 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği Ana Bilim DalıYirminci yüzyılın son çeyreğinde, serbest pazar ekonomisinin bir gerekliliği olarak, klasik işletme modellerinin yerini, pazarın hızla değişen isteklerine ayak uydurabilecek esnek yapılı işletmeler almaya başlamıştır. Söz konusu işletmeler, pazar şartlarının gerektirdiği sürat ve esnekliğe ayak uydurabilmek, kalite ve maliyet dengesini en üst düzeyde sağlayabilmek maksadıyla yeterli teknik ve yönetsel yeterliliğe sahip, yüksek motivasyonlu iş gücüne ihtiyaç duymuşlardır. İhtiyaç duyulan bu yeni tip iş gücünün, iş ortamında, meydana çıkabilecek her türlü problemi anlayabilmesi ve uygun çözüm yollarını ortaya koyabilmesi, problemin kök sebeplerini analiz edebilmesi, özellikle kalite ve bakım süreçlerini içerecek şekilde tüm üretim sisteminde merkezi bir rol üstlenebilmesi istenmiştir. İş gücünün; üretimin kalitesi, verimliliği ile işletme performansı üzerindeki rolünün gerek akademisyenler ve gerekse sahadaki uygulayıcılar tarafından anlaşılmaya başlanmasıyla birlikte, bu gücün uygun ve verimli bir şekilde yönetilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç, aynı zamanda yenilikçi, yüksek performanslı, stratejik veya ilerici insan kaynakları yönetim uygulamaları olarak da adlandırılan ve çalışanların eğitim, motivasyon ve çalışma şartlarını geliştirerek performansı artırmayı hedefleyen insan kaynakları yönetim uygulamalarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu tez ile; uluslararası boyutta faaliyet gösteren denizcilik işletmelerinde kullanılan insan kaynakları yönetim uygulamalarının neler olduğunun tespit edilmesi, söz konusu uygulamaların çalışanların performanslarına ve örgütsel bağlılıklarına olan etkilerine yönelik algıların ölçülmesi ve bu uygulamaların işletmelerin finansal performanslarına sağladığı katkının araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda öncelikle ilgili literatür taranmış, müteakiben denizcilik sektöründe uluslararası boyutta faaliyet gösteren işletmelerin yıllık değerlendirme raporları ve/veya sosyal sorumluluk raporları incelenmiş ve son olarak denizcilik işletmelerinin insan kaynakları departmanlarında çalışan yöneticiler ile yüz yüze görüşülerek, denizcilik sektöründe kullanılan insan kaynakları yönetim uygulamalarının neler olabileceği tespit edilmiştir. Müteakiben tespit edilen söz konusu uygulamaların performansa sağladığı katkılara yönelik insan kaynakları yöneticilerinin ve çalışanların algıları ölçülmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda insan kaynakları yöneticilerinin bahse konu uygulamalara yönelik değerlendirmeleri yapılandırılmış mülakatlar ile tespit edilmiş ve AHP ile ağırlıklandırılmıştır. Daha sonra 75 denizcilik çalışanına çalışma kapsamında oluşturulan "Denizcilik Sektöründe Performans Algısı Anketi" uygulanarak insan kaynakları uygulamaları ile performans arasındaki ilişkiye yönelik algıları tespit edilmiştir. Son olarak her iki grubun görüşleri karşılaştırılarak algılarındaki farklılıklar ortaya konulmuştur. Bu aşamadan sonra söz konusu uygulamaların, çalışanların örgütsel bağlılıklarına olan etkilerine yönelik algıları tespit edilmiştir. Bu maksatla, 104 denizcilik işletmesi çalışanına, tez kapsamında üretilen "İnsan Kaynakları Yönetim Uygulamaları Algı Ölçeği" ve Allen ve Meyer'in revize edilmiş "Örgütsel Bağlılık Ölçeği" uygulanmıştır. Bahse konu ölçekler ile elde edilen veriler istatistiki yöntemler ile analiz edilerek; çalışanların örgütsel bağlılıkları, insan kaynakları yönetim uygulamalarına yönelik algıları ve demografik özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Son olarak insan kaynakları yönetim uygulamalarının finansal performansa olan etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu maksatla insan kaynakları yönetim uygulamalarının ölçülebilir bir formatta ifade edildiği "İKY İndeksi" oluşturulmuştur. Daha sonra, literatürde geçen ve işletmelerin entelektüel sermayelerini ölçmek için kullanılmış "İnsan Kaynağı Etkinlik Katsayısı (VAHU-Human Capital Efficiency)" açıklanmış ve son olarak işletmelerin finansal performansını ifade eden değişkenler tanımlanmıştır. Müteakiben söz konusu indeks ve katsayılar ile işletmelerin yıllık değerlendirme raporları ve/veya firma yıllık sosyal sorumluluk raporlarında geçen finansal veriler kullanılarak, finansal performans ile insan kaynakları yönetim uygulamaları arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yapılan tüm bu çalışmalar ile dört farklı alanda literatüre katkı sağlandığı değerlendirilmektedir. Bunlardan ilki denizcilik sektöründe kullanılan insan kaynakları yönetim uygulamalarının neler olduğunun belirlenmesidir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar neticesinde; eğitimin, performans tabanlı ücretlendirme ve terfi uygulamalarının, çalışanlara yönetimde söz hakkı tanınmasının, memnuniyet anketi uygulamalarının, emeklilik sonrasında sağlanan özlük haklarının, açık alan aktivitelerinin, sağlık ve hayat sigortası uygulamalarının, iş rotasyonu ve mentörlük uygulamalarının, işe uygun personel temininin, çalışanlar ile iş ve işletmeye ilişkin bilgi paylaşımının, şikâyet yönetim uygulamalarının, çalışanlara 12 ay kesintisiz maaş ödenmesinin ve seyirlere aile bireylerinin de götürülebilmesinin, çalışanların yetenek ve motivasyonlarını artırırken iş ortamını daha verimli hale getiren, denizcilik sektöründe yaygın bir şekilde kullanılan İKY uygulamaları olduğu tespit edilmiştir. Çalışma ile sağlanan ikinci katkı, tespit edilen İKY uygulamalarının önem derecelerinin gerek çalışanlar gerekse yöneticiler tarafından nasıl algılandığının ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda uygulanan anketler ve yapılan mülakatlar ile eğitim, performans tabanlı ücretlendirme ve terfi, seçerek personel temini, mentörlük ile sağlık ve hayat sigortası uygulamalarının hem yöneticiler hem de çalışanlar için performansı yüksek düzeyde etkileyen uygulamalar olarak değerlendirildiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; çalışanlar tarafından yöneticilerden farklı olarak, memnuniyet anketi ve açık alan aktivitelerinin performansa hemen hemen hiç katkı sağlamayan uygulamalar olarak değerlendirilirken, 12 ay kesintisiz maaş, emeklilik sonrası özlük hakları ve çalışan katılımı gibi uygulamaların ise performanslarına yüksek seviyede katkı sağlayan uygulamalar olarak değerlendirildiği tespit edilmiştir. Üçüncü katkı, İKY uygulamaları ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin ortaya konulması ve bu ilişkinin çalışanların demografik yapılarındaki farklılıklara göre analiz edilmesidir. Bu kapsamda yapılan anketler ve istatistiki analizler sonucunda; denizcilik çalışanlarının işletmelerine karşı öncelikle devam bağlılığı hissettikleri, bunu normatif ve duygusal bağlılığın takip ettiği tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra çalışanların, kendi performanslarına en fazla özlük haklarını geliştirmeye yönelik İKY uygulamalarının katkı sağladığını düşündükleri bunu kendilerine verilen eğitim ve çalışma ortamının iyileştirilmesine yönelik uygulamaların izlediği görülmüştür. İKY uygulamalarının çalışanların performanslarına olan etkisine yönelik algılar ile çalışanların bağlılık düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde iki olgu arasında orta seviye pozitif ve negatif doğrusal ilişkiler bulunduğu tespit edilmiştir. Çalışma ile literatüre sağlanan son katkı ise İKY uygulamaları ile işletmelerin finansal performansları arasındaki ilişkinin tespit edilmesidir. Bu kapsamda yapılan araştırmalar neticesinde İKY uygulamaları ile şirketlerin finansal performansı arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Bu ilişki ayrıntılı olarak incelendiğinde; İKY uygulamaları ile şirketlerin karlılığı ve çalışanların üretkenliği arasında orta düzeyde, işletmelerin yönetim verimliliği ile arasında güçlü düzeyde pozitif ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Tez çalışmasında, işletmelerin sadece açık kaynaklarda yayımlanan sonuç raporları ile sosyal sorumluluk raporlarının kullanılması ve alan uzmanı görüşleri olarak sadece Türkiye'de görev yapan İK yöneticilerinin değerlendirmelerine yer verilmesi çalışmanın sınırlılığını oluşturmaktadır. Gelecekte yapılacak çalışmalarda, verilerin sadece açık kaynaklarda yayımlanmış kaynaklardan değil bunun yanı sıra doğrudan işletme yetkililerinden elde edilmesinin ve farklı milliyetlere mensup alan uzmanlarının görüşlerine yer verilmesinin akademik bulguları bir adım ileriye taşıyacağı değerlendirilmektedir.
-
ÖgeDenizde Can Kurtarma Techizatları Üreticilerinde Efqm Mükemmellik Modelinin Uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-19) Işık, İsmail ; Arslan, Özcan ; 10076243 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringDeniz taşımacılığı yolcular açısından tehlikeli bir yolculuk, çalışanlar açısından ise tehlikeli bir çalışma ortamıdır. Gemiler her an batma, yangın, çatışma gibi tehlikelerle karşılaşabilmektedir. Bu tür tehlike durumlarında yolcunun ve mürettebatın hayatta kalabilmesini sağlayacak olan can kurtarma teçhizatları ve donanımlarıdır. Bu çalışmada can kurtarma teçhizatları üretimi yapan işletmelerde EFQM Mükemmellik Modeli’nin uygulanması ele alınmıştır. Model yoluyla işletmelerde kalite bilincini arttırmak ve TKY adına bir farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Ayrıca işletmelere EFQM Mükemmellik Modelini daha kolay uygulayabilmeleri adına örnek özdeğerlendirme yapılarak işletmelerin güçlü ve zayıf yönleri tespit edilmiştir. Giriş bölümünde çalışmanın gerekliliğinden bahsedilmiş ikinci bölümde literatür taraması sonucu edinilen bilgilere yer verilmiştir. Toplam Kalite Yönetimi’nin tarihsel ve kavramsal gelişimi, tanımı ve ilkeleri anlatılmıştır. TKY uygulama sistem ve araçlarından daha sonra ise dünyadaki kalite ödülü uygulamalarından bahsedilmiştir. TKY’nin en güncel uygulama aracı olan ve Avrupa’da uygulanmakta olan EFQM Mükemmellik Modeli’dir. Mükemmellik Modeli işletmelere bütünsel bir bakış açısı sağlayarak her alanda kaliteyi geliştirebilmesine yardımcı olmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde Türkiye’de EFQM Mükemmellik Modeli temsilciliğini ve çalışmalarını yürüten KALDER’den edinilen dökümanlar ile Mükemmelliğin Temel Kavramları, EFQM Mükemmellik Modeli kriterleri, modelde kullanılan RADAR mantığı, modelin özdeğerlendirme yöntemleri anlatılmıştır. Dördüncü bölümde Türkiye’de can kurtarma teçhizatları üretimi konusu ele alınmıştır. Uluslararası denizcilik örgütü, örgütün yapısı ve techizatların bu örgüt tarafından belirlenmiş standartları anlatılmıştır. Bu bölümün son kısmında ise can kurtarma teçhizatları listesi LSA Kod’a göre verilmiştir. Beşinci bölümde EFQM Mükemmellik Modeli ve literatür taraması senteziyle hazırlanmış olan anket çalışması bu alanda faaliyet gösteren üç ayrı işletmeye uygulama şekli ve sonuçları verilmiştir. Anket başarıyla uygulanmış, anket sonuçları EFQM Mükemmellik Modeli değerlendirme yöntemiyle analiz edilmiştir. İşletmelerden birinden elde edilen çalışan memmuniyeti anketi ve müşteri memmuniyeti anket sonuçlarından çıkan sonuçlar ile uyguladığımız anket çalışmasının sonuçları paralellik gösterrmiştir. Uygulanan çalışmanın sağlaması da bu şekilde yapılmıştır. Son olarak elde edilen sonuçlar doğrultusunda can kurtarma teçhizatları üretiminde faaliyet gösteren işletmelere öneriler sunulmuştur. İşletmelere EFQM Mükemmellik Modeli uygulamasını kolaylaştırmak adına ölçülebilir somut kriterler sunulmuştur. Son olarak işletmelerin bulunduğu sektör ve büyüklükleri dikkate alınarak uygulanabilir bir yönetim modeli önerisi sunulmuştur. İşletmelerin mükemmellik yolunda eksik yönleri tespit edilerek bu alanlarda iyileştirme çalışmaları yapmaları önerilmiştir. Kısaca işletmelerin, çalışanların beklentilerine ve fikirlerine daha fazla kulak vermesi gerektiği, onların eğitimine ve gelişimine daha fazla önem vermesi gerektiği, sahip olduğu tüm kaynakları daha verimli kullanması gerektiği belirlenmiştir. Süreç verimliliği, performans değerlendirmeleri ve rakip analizleri gibi ölçüm ve kontrol araçlarını daha etkin kullanmaları gerektiği sonuçlarına varılmıştır.
-
ÖgeGemi Adamlarının İşe Alımı, Eğitimi Ve Performans Değerlendirmelerinin .net Teknolojisi İle Geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-08-06) Bilici, Ahmet ; Arslan, Özcan ; 439523 ; Deniz Ulaştırması ve Liman İşletmeciliği Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringTürkiye’de ve dünyada kalifiye gemi adamı bulma sıkıntısı gemi işletmeciliğinde en önemli sorunlardan biridir ve insan kaynağı sınırsız değildir. STCW (Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Tutma Standartları Hakkındaki Düzenlemeler), TMSA (Tanker İşletmeciliğinde İç Değerlendirme Programı) ve SIRE (Gemi Denetim Raporlama Programı) başta olmak üzere denizcilik sektörüne yönelik personel ile ilgili kural ve düzenlemelere göre, gemi adamlarının gemideki performansları uygun şekilde değerlendirilmeli, yapılan değerlendirme neticesinde uygun eğitimler verilmelidir. Gemilerin emniyetli olarak yüksek performansta çalışabilmeleri için, gemi adamlarının performanslarının iyi ölçülmesi; yapılan değerlendirmeye göre personele ilave eğitimler verilmesi; bir üst göreve atanma veya görevden alınma gibi ödül/ceza sisteminin uygulanması gerekir. Bu çalışma ile gemilerde görev yapacak personel için işe alım kriterlerinin belirlenmesi ve işe alımda uluslararası standartlar ile Türkiyedeki gemi işletmeciliği yapan şirketlerle yapılacak görüşmelerle yeni standartların belirlenmesi ve işe alım değerlendirmesinin yapılarak personelin görevlendirilmesi için gerekli eğitimlerin nasıl ve ne şekilde verileceğinin tespit edilmesi, personelin performans değerlendirmelerinin bağlı olacağı kriterlerin belirlenmesi çalışmaları tamamlanarak daha sonrasında bilgi teknolojileri kullanılarak yapılan çalışmanın bir iş akışının geliştirilmesi ve sonuçların test edilerek yayınlanmasını kapsamaktadır. Sonuç olarak geliştirilecek yöntemlerin kullanılarak gemi adamlarının performans ölçümlerinin düzgünleştirilmesi ve iş kayıplarının azaltılması veya önlenmesi, gerekli eğitimlerin doğru belirlenmesi ve takibinin yapılması, personelden kaynaklı uygunsuzlukların azaltılması ile denizcilik sektörümüzün toplam kalitesine fayda sağlanması amaçlanmaktadır. Birçok sektörde olduğu gibi, denizcilik sektöründe de teknolojinin her geçen gün yükselmesi ve denizcilik sektöründe yeni uygulamaların yürürlüğe girmesi, denetimler, gemilerde çalışacak yüksek nitelikli ve pahalı bir iş gücü ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Tez çalışmasının ilk bölümünde genel insan kaynakları fonksiyonları tanıtılmıştır, personel seçiminin önemi, insan kaynağı seçim sürecini etkileyen faktörler, seçim kriterlerinin saptanması, seçim süreci aşamalarına ilişkin bilgiler verilmiştir. Daha sonrasında denizcilik işletmeleri, gemi adamı yeterlilik belgeleri ve bunlara bağlı olarak denizcilik sektörüne yönelik ulusal ve uluslararası düzenlemeler ikinci bölümde verilmiştir. Üçüncü bölümde insan kaynakları fonksiyonlarına bağlı olarak sektöre uygun bir personel yönetim uygulması veritabanı ve iş akışları belirtilmiştir. Denizcilik işletmelerinin personel yönetimi, politikaları ve seçim ölçütleri ile ilgili çalışmaları ek de verilmiştir.
-
ÖgeGemi Denetim Raporlama Programı (sıre) Kapsamında Gemilerde Tespit Edilen Eksikliklerin Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-22) Aydemir, İlkay Beril ; Arslan, Özcan ; 10076830 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringUcuzluğu ve güvenilirliği nedeniyle uluslararası ticaretin belkemiği olan deniz ticaretinin yıllar içinde artan hacmi nedeniyle gemilerin denetlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda öncelikle Bayrak Devleti Kontrolü uygulamaya sokulmuş ancak çeşitli sebeplerle (kolay bayrak devleti uygulamaları, sektörün büyümesi, tecrübesizlik, kaynak yetersizliği vb.) bayrak devletlerinin gemileri üzerindeki kontrolünü kaybetmeye başlamasıyla yaşanılan sorunların ortadan kaldırılması maksadıyla yürürlükteki uygulama ve sözleşmelerde değişiklikler yapılarak Liman Devleti Kontrolü yürürlüğe konulmuştur. Bu kapsamda standartları sağlayamayan gemilerin tespit edilerek yaptırımlar uygulanması maksadıyla 14 ülke ile 1982 yılında ilk Mutabakat Zaptı olan Paris MOU imzalanmıştır. Halihazırda dünya denizlerini kapsayan 9 bölgesel MOU ve USCG Liman Devleti Kontrolü’nü yerine getirmektedir. Ancak bu uygulamada da denetçi sayısı azlığı, hedefleme sistemlerindeki parametrik farklılıklar vb. nedenlerle bölgeler arasında standart bir uygulamanın olmaması gibi çeşitli sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Son yıllarda ise yukarıda bahsedilen iki uygulamaya ek olarak standart altı gemilerin tespit edilerek yüklerin daha iyi/bakımlı ve sorunsuz gemilere taşıtılması maksadıyla sektörde yer alan çeşitli firmalar tarafından İnceleme Denetimleri kapsamında yük taşıtılacak gemilerin denetimi yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada İnceleme Denetimleri altında yer alan SIRE özelinde Türk firmalarına bir soru formu gönderilerek 2006-2014 yılları arasında yapılan denetimlere ait bilgiler alınmıştır. Bu kapsamda 16 firmaya yapılan toplam 393 denetim incelenmiştir. Denetimler 9 MOU’da, 40 ayrı limanda ve 14 farklı denetçi firma tarafından yapılmıştır. Eldeki edilen verilerin SPSS programında analizi yapılarak değerlendirilmesi yapılmış, gerçekleştirilen denetim sonuçları incelenerek, bulunan eksikliklerin ve bunlara ait sebeplerin araştırılmasına çalışılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda genel itibariyle; - Denetlenen firmaların denetim başına eksiklik oranlarının birbirlerine yakın olduğu, - Denetimlerde saptanan eksikliklerin, gerek yıllara göre gerekse de denetimi icra eden firmalara göre bakıldığında genel toplamda olduğu gibi 5. bölüm (Emniyet Yönetimi), 8. bölüm (Petrol, Kimyasal, LPG ve LNG) ve 11. bölümde (Makine ve Dümen Sistemi) yoğunlaştığı, - Bölgelere göre elde edilen denetim başına eksiklik oranları arasında ciddi bir fark olmadığı, - Denetim başına eksiklik oranının yıllara bağlı olarak azaldığı, tespit edilmiştir.
-
ÖgeGemi kazası probleminin incelenmesi için kök sebeb analizi yaklaşımı önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Keçeci, Tuba ; Arslan, Özcan ; 398113 ; Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringKüresel ticaretinin %90 ından fazlasının deniz taşımacılığı tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle uluslararası sefer yapan gemilerin emniyeti dünya ekonomisi açısından oldukça önemlidir. Denizyolu taşımacılığı, gemi operasyonlarının kendine has yapısı nedeniyle bir çok tehlikeyi içinde barındırmaktadır. Bu tehlikeli ortamda yapılacak hatalar deniz kazalarına neden olabilmekte, denizcilik işletmesinin uğrayacağı maddi ve manevi zararların yanı sıra çevre kirliliği ve insan hayatına gelecek zararlar gibi yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Deniz emniyetinin geliştirilmesi ve deniz çevresinin daha etkili korunması için gemide meydana gelen kazaların sistemli ve etkili şekilde incelenmesi gerekmektedir. Deniz kazalarının ve tehlikeli olayların incelenmesi, bu duruma sebep olan kök nedenlerin anlaşılması ve bu tür olayların tekrarının önlenmesi için risk azaltıcı stratejilerin tespit edilerek gerekli düzenlemelerin yapılması olanağını sağlamaktadır. Çeşitli uluslararası kanun, sözleşme, kod ve tavsiyelerde emniyetle ilgili olayların raporlanmasının ve incelenmesinin önemi vurgulanıyor olsa da deniz kazalarının oluşması engellenememektedir. Kazaya neden olan kök sebeplerin doğru anlaşılması ve düzeltici/önleyici faaliyetlerin üretilmesi açısından, uygun kaza analizinin yürütülmesi büyük önem arz etmektedir. Kazalara ilişkin kök sebep analizi için kullanılan farklı teknikler mevcuttur. Gemi operasyonlarının kendine has özelliği nedeniyle, kök sebep analizindeki mevcut yöntemlerin kullanılması bazı durumlarda yeterli olmamaktadır. Denizcilik işletmelerinin ilgili departmanlarının, kazaların oluşmasında rol oynayan etkenleri görebilmeleri ve buna uygun düzeltici faaliyetleri yürütebilmeleri için gemi kazalarına özel bir terminolojinin kullanıldığı, sayısal veriler elde edilebilen, düzeltici faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde payı olan sorumluların belirlenebildiği ve risk azaltıcı stratejilerin oluşturulabileceği bir kök sebep analiz tekniğine ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Bu çalışma ile bu konudaki eksikliklerin giderilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, havacılık sektöründe emniyetle ilgili konuların gönüllü olarak raporlanmasında kullanılan Aviation Safety Action Program (ASAP) da kullanılan standart taksonomi oluşturma adımları incelenerek benzer bir yaklaşım izlenmiştir. Bu sayede, şimdiye kadar deniz kazası incelemesinde kullanılan kök sebep taksonomilerini de içerisinde barındıran ve kök sebeplerin ifade edilmesinde standartlaşmanın sağlanabileceği bir taksonomi geliştirilmiştir. Kaza analizinde kullanılacak olan değerlendirme kriterleri SWOT analizinin temel yapı taşları olan güçlü yanlar, zayıf yanlar, tehditler ve fırsatlar olarak ele alınmıştır. Sayısallaştırılmış bulanık SWOT yaklaşımından yola çıkılması uygun görülerek bir kaza analiz tekniği geliştirilmiştir. Önerilen tekniğin çıktılarından olan düzeltici önleyici faaliyetleri uygulayacak paydaşların sorumlulukları yüzdelik olarak belirlenebilmektedir. Çalışma çıktıları kullanılarak, denizcilik şirketlerinin kaza araştırması ve kök sebep analizi gerçekleştirmek için kullanacakları yeni bir yazılım için altlık oluşturulmuştur. Denizcilik sektörü uygulaması yapılarak, sektörün ihtiyaçlarına cevap verilebildiği görülmüştür.
-
ÖgeGemi Sefer Yönetiminde Enerji Verimliliğinin Optimizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-01) Beşikçi, Elif Bal ; Arslan, Özcan ; 10074584 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringDenizcilik sektörü son yıllarda gemilerden kaynaklanan sera gazları salınımının azaltılması için ciddi önlemlerin alınması gerekliliği ve yakıt fiyatlarındaki hızlı artış nedenleriyle yakıt tüketiminin azaltılmasına yönelik büyük baskı altındadır. Denizcilik sektöründe, mevcut gemilerin daha verimli işletilmesi ve enerji verimliliği yüksek gemilerin tasarımlanması ile gemilerde %25'den %75'e kadar yakıt tasarrufunda bulunmak mümkündür. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından bütün gemilere 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren; Gemi Enerji Verimliliği Yönetim Planı (SEEMP) ve Enerji Verimliliği Tasarım İndeksi (EEDI) zorunlu hale getirilmiştir. EEDI, yeni gemiler için yakıt verimliliğini etkileyen tüm bileşenlere yönelik asgari düzeyde enerji verimliliği uygulamalarını içeren teknik önlemler sunarken, SEEMP ise, gemilerin mevcut teknolojilerini kullanarak geliştirilen operasyonel uygulamalar ile enerji verimliliğini artırmayı amaçlamaktadır. Enerji verimliliğini artırmaya yönelik çeşitli teknolojik ve tasarım bazlı yaklaşımlar bulunsa da mevcut gemiler için bu önlemleri uygulama sınırlamaları gemilerin verimli işletilmesinin önemini artırmaktadır. Gemi sefer yönetimi enerji verimliliği optimizasyonu için bilgi sistemlerinin geliştirilip kullanıma sunulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Yakıt tasarrufu sağlayarak enerji kullanımını verimli bir hale getirebilmek amacıyla hızlı ve doğru kararlar vermeye yönelik bir karar destek sistemi gerekmektedir. Bu çalışmanın ana amaçları; (i) Yapay Sinir Ağları (YSA) yöntemini kullanarak çeşitli operasyonel koşullar altında geminin yakıt tüketimini tahminlemek; (ii) gemi sefer yönetiminde enerji verimliliğinin optimizasyonuna yönelik kararların alınmasında gemi kaptanı/operatörü için yapay sinir ağları tabanlı karar destek sistemi oluşturmaktır. Bu bağlamda öncelikle, SEEMP kapsamındaki kilit operasyonel önlemler detaylı olarak incelenmiştir. Operasyonel önlemlerinin önem derecelerini saptamak için uzman yargılarının dahil edildiği Bulanık Analitik Hiyerarşi Süreci (BAHS) yöntemi kullanılmıştır. Böylece, gemi sefer yönetiminin enerji verimliği açısından önemi vurgulanmış, ayrıca gemi sefer yönetimine dahil olan etkenlerin önceliklendirilmesi öznel olarak yapılmıştır. Ardından, tez çalışması kapsamında gemilerden sefer verileri elde edilmiştir. Sefer verileri, sefer yönetimi kapsamındaki operasyonel faaliyetlerin yakıt tüketimi üzerindeki etkisini tespit etmek üzere istatistiksel olarak incelenmiştir. Yakıt tüketimine etkisi olduğu tespit edilen etkenler kullanılarak sefer ile ilgili çeşitli operasyonel koşullar altında geminin yakıt tüketimini tahminleyen ve yakıt tasarrufu sağlamaya yönelik kararların alınmasında gemi kaptanı/operatörü için yapay sinir ağları tabanlı karar destek sistemi oluşturulmuştur. Böylece, gemi sefer yönetimi enerji verimliliği optimizasyonu için yapay sinir ağları yaklaşımı ile gemi kaptanı/operatörünün sefer yönetimine ait karar tercihini yansıtacak bir fonksiyon tanımlamak hedef olmakta, bu hedefe ulaşılması sonucunda söz konusu fonksiyonun optimize edilmesi de amaç olmaktadır.
-
ÖgeGemiadamlarında Yorgunluğa Neden Olan Etkenlerin Analitik İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-02-20) Bal, Elif ; Arslan, Özcan ; 401811 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringGelişen teknolojiye rağmen insan faktörü denizcilik sektöründe hala en önemli role sahiptir. İnsan hatalarını asgariye indirmek amacıyla birçok uluslararası kuralın devreye girmesine rağmen, insan hatası kazalardaki en önemli etkendir. Araştırmalara göre, denizcilik sektöründe meydana gelen kazaların % 70-80 kadarının insan hatalarından kaynaklandığı bilinmektedir. Bu hatalar maddi kayıplar, çevre felaketleri ve hatta ölüm ile sonuçlanmaktadır. Yorgunluk denizcilik sektöründe yaygın olarak kabul edilen bir sorundur ve kazaların meydana gelmesinde büyük etkiye sahiptir. Çalışmamızda gemiadamlarında yorgunluğa neden olan etkenler; gemiadamlarına özgü faktörler, yönetimsel faktörler, gemi kaynaklı faktörler ve çevresel faktörler açısından detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Yorgunluğa neden olan etkenler analitik olarak incelenmiş, AHS modeli uygulanarak etki oranları tespit edilmiştir. Ayrıca, gemiadamlarına ‘Semptom Tarama Listesi’ ve ‘Piper Yorgunluk Ölçeği’ uygulanmış, yorgunluğun saptanması için Lactate testi yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 programında analiz edilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmanın amacı gemiadamlarında meydana gelen yorgunluk düzeylerini ve yorgunluk faktörlerinin etki oranlarını göstermektir.
-
ÖgeGemiadamı Arz-talebinin İncelenerek Gelecekteki İstihdam Ve Eğitimin Planlanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-09-13) Gönel, Orhan ; Arslan, Özcan ; 10002217 ; Deniz Ulaştırması ve Liman İşletmeciliği Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringDeniz taşımacılığı, küresel ticaretin her zaman en önemli taşıma kolu olmuştur. Enerji, tıbbi malzeme ve ilaç, gıda ve benzeri hammaddelerin ve ürünlerin taşınabilmesi ve insanların kısa ve uzun mesafelerde ulaşım sağlayabilmesi için deniz taşımacılığı modern hayatın için bir zorunluluktur. Hava taşımacılığı, kara taşımacılığı, raylı sistem taşımacılık ve alternatif taşıma yöntemleri günümüz insan ihtiyaçlarının karşılanması için yetersizdir. Dünya ticaretinde oluşan ekonomik krizler, yeni ticari akımlar, sürekli değişen küresel arz talep dengesi her zaman denizciliği etkilemiştir. Navlunlar, gemi talebi ve bağlı olarak gemi arzı hiçbir zaman sabit kalmamıştır. Gemiadamı arz ve talebi belirli sebeplere bağlı olarak sürekli değişim göstermiştir. Denizciliğe olan ilgi hiçbir zaman sabit olmamakla beraber devlet ve özel sektör tarafından arz-talep dengesi tam olarak değerlendirilmeden ve uygun altyapı araştırmaları yapılmadan yeni eğitim kurumları açılmıştır. Gemiadamı eğitim kuruluşlarının kontenjanları, eğitimin içeriği ve gemiadamı politikaları uygun aralıklarla değerlendirilerek gerekli değişiklikler yapılamamıştır. Bu sebeplerden ötürü gemi adamı arz ve talebinde her zaman dalgalanmalar olmuş ve çoğu zaman uygun denge yakalanamamıştır. Kimi zaman sektörde yeterli gemi adamı bulunamadığı için kimi zaman da mevcut gemi adamları istihdam edilemediği için sorunlarla karşılaşılmıştır. Çoğu zamanda gemiadamları uygun şekilde eğitilmediği ve sektör ihtiyaçları değerlendirilmediği için sorunlar çıkmıştır. Bu çalışmada, günümüzdeki mevcut gemi adamı arz-talebi incelenecek küresel ve yerel deniz ticaretini etkileyen faktörlerin etkileri araştırılacak ve buna bağlı olarak da gelecekteki istihdam arz talebi ve bu talepler doğrultusundaki kapasite ve eğitimin niteliği araştırılacaktır. Gemiadamı arz-talebinin gelecekte alacağı hal tahmin edilmeye çalışılarak, oluşabilecek farklı senaryolar yaratılmıştır. Bu senaryolara göre gelecekte olabilecek durumlar analiz edilmiş, sonuçlar ve önermelerde bulunulmuştur. Geçmişte uygulanan ve günümüzde uygulanmaya devam eden eğitim planlamalarının ve gemiadamı politikalarının günümüzde bazı sorunlara sebep olduğu ve gelecekte daha büyük sonuçlara sebep olacağı görülmektedir. Bu sorunların çözülebilmesi için izlenen gemiadamı eğitiminde ve gemiadamı politikalarında bazı değişiklikler yapılması gerekmektedir. Bir diğer önemli konu ise ülkemizde oluşan gemiadamı arz fazlalığına istihdam sağlamak, ülkemizdeki işsizlik seviyesinin azaltılması ve gelir seviyesinin artması için Türk gemiadamı arzının yabancı gemiadamı talebi ile birleşmesi gerekmektedir. Bu çalışmayla, Türkiye için ihtiyaçlar doğrultusunda iş gücü arzı sağlanarak iş gücü kaybının ortadan kaldırılması ve eğitimin uygun şekilde planlanarak denizcilik alanında verimliliğin artırılması hedeflenmektedir.
-
ÖgeHam Petrol Tankerlerinde Ham Petrolle Tank Yıkamasının (cow) Emniyetli Optimizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-02-22) Altun, Murat Hasan Ali ; Arslan, Özcan ; 4321 ; Deniz Ulaştırması ve Liman İşletmeciliği Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringGünümüzde birçok endüstri alanında kullanılan, birçok sanayi ürününün ham maddesi olan ve eşdeğerinin bulunmasının çok zor olduğu ham petrolün sevkiyatı esnasında karşılaşılan zorlukların başında ham petrolü taşıyan tankerlerin tahliye problemi gelmektedir. Ham petrol tankerlerinin yükü tamamen tahliye edebilmesi için gerekli olan ham petrol yıkaması birçok tehlike, avantaj, dezavantaj ve fırsatları da beraberinde getirmektedir. Tüm bu bilgilerin ışığında yapılan bu çalışma ile ham petrol yıkamasının emniyetli optimizasyonu için gerekli olan öncelikle emniyet tedbirleri ile gerekli olan yardımcı teçhizatlar ayrıntılı olarak incelenmiştir. Tüm bunların yapılma nedenleri ve ham petrol yıkamasının tarihsel gelişimi ile günümüze nasıl gelindiği ele alınmıştır. Ham petrolle yıkama esnasında ve sonrasında oluşabilecek tehlike ve fırsatlar ile ham petrol yıkamasının bize sağlayacağı avantaj ve dezavantajlar analiz edilmiştir. Ayrıca mesleğinde uzmanlaşmış, yönetici konumunda olan 1. zabit ve kaptanlar arasında anket çalışması yapılmıştır. Yapılan ankette ham petrolle yıkama operasyonu hakkında toplam 14 soru yöneltilmiştir. Bu sorular neticesinde çıkan sonuçlar grafiksel olarak gösterilmiş ve sonuç değerlendirmeleri yapılmıştır. Anket çalışması ile çok fazla bilinmeyen denizcilik şirketlerinin şirket içi bilgilerinin bir araştırılması yapılmış olmaktadır. Ayrıca eğitim kurumlarımızın geçmişten günümüze kadar nasıl bir değişim geçirdiği belirlenmiş olmuştur. Anket sonuçlarına göre aksama görülen konularda yapılması gereken düzeltici faaliyetler için önerilerde bulunulmuştur. Yapılan bu çalışmada gerçekleştirilen simülatör uygulamaları ile farklı kondisyonların birbiriyle karşılaştırması yapılmış olup denizcilik sektöründe çok önemli bir yere sahip olan ham petrol taşımacılığına bir ışık tutması amaçlanmıştır. Optimizasyon sürecinde tüm emniyet gereklilikleri çerçevesinde insan ve çevre emniyeti ön planda tutulması için gereklilikler detaylı olarak incelenmiştir.
-
ÖgeISM prosedür ve formlarının etkinliğinin analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-12-15) Uflaz, Esma ; Arslan, Özcan ; 512151023 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiISM Kod'un uygulamadaki eksiklikleri ve etkinliğinin analizi bir çok araştırmacı tarafından yapıldığı görülmüş, ancak yapılan çalışmaların hiçbirinde kod kapsamında kullanılan prosedür ve kontrol listelerinin verimliliğinin değerlendirilerek, nasıl geliştirileceğine dair bir yaklaşımda bulunulmamıştır. Birçok riskli sektörlerde olduğu gibi denizcilik sektöründe de prosedürler ve kontrol listeleri hayati öneme sahiptir. Yaşanan bir çok kazanın eksik ve zayıf hazırlanmış prosedürlerden ve kullanıcı tarafından düzenli ve doğru bir şekilde takibinin sağlanmamasından kaynaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada denizcilik sektöründe kullanılan prosedür ve formların verimliliğine doğrudan etki eden kriterler mevcut durum değerlendirmesi, akademik çalışmaların incelenmesi, ve uzman görüşlerini alınarak üç temel başlıkta incelenmiş ve alt kriterlere ayrılmıştır; Kullanıcıyı etkileyen kriterler Operasyonel kriterler Organizasyonel kriterler Belirlenen kriterler kendi içlerinde ikili matrisler şeklinde oluşturulan karşılaştırma anketleri sonucunda analitik olarak incelenmiştir. Anket çalışmasında mesleğinde tecrübeli heterojen yapıya sahip uzman grubun görüşlerine başvurulmuştur. Denizcilik alanında karar verme sürecinde en çok kullanılan ve Saaty tarafından geliştirilen Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) metodu kullanılmıştır. Kendi içinde belirli öneme sahip kriterler uzman değerlendirmeleri ile önem ağırlıkları yani kullanılacak olan prosedür ve formların daha verimli kullanılmasını sağlayacak etki dereceleri belirlenerek, hepsinin ayrı ayrı değerlendirmeleri yapılmıştır. Kullanıcı tarafından kullanılan prosedür ve formların bu kriterler çerçevesinde değerlendirilmesini sağlayarak, gemi işletmeciliği yapan firmaların kendi emniyetli yönetim sistemlerinin kural ve regülasyonlar dahilinde kullanıcının taleplerini ve standartları karşılayacak şekilde düzenlemeler yaparak geliştirmesini sağlayacak bir model önerisi sunulmuştur. Bu çalışmanın amacı, ISM Kod uygulamalarının daha iyi duruma gelerek, devamlı değerlendirilmeye ve geliştirilmeye açık, insan ve çevre için daha emniyetli, gemi işletmeciliği yapan şirketler için takibi kolay, daha verimli ve tasarruf sağlayacak bir model oluşturmaktır. Yapılan bu çalışma ile denizcilik sektöründe kullanılan prosedür ve formların iyileştirme ve geliştirmeleri için sektöre katkı sağlaması hedeflenmiştir.
-
ÖgeKimyasal Tanker İşletmeciliği İçin Stratejik Yönetim Modellemesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-10-20) Arslan, Özcan ; Güler, Nil ; Deniz Ulaştırması ve Liman İşletmeciliği Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringDünya kimyasal tanker endüstrisinde, büyük miktarlarda kimyasal madde, deniz yoluyla kimyasal tankerlerle taşınmaktadır. Kimyasal yüklerin çok farklı teknik özellikleri vardır ve bir çoğu insan hayatı ve çevre için tehlikeler içermektedir. Kimyasal tankerlerdeki veya kimyasal tanker işletmeciliğindeki yalnızca küçük bir hata bile, büyük felaketlerle sonuçlanabilir. Türk kimyasal tanker filosu, geçtiğimiz üç yıl içinde iki kat büyümüştür ve önümüzdeki yıllarda dünya ve Türk deniz ticaret filosundaki ortalama büyümeden daha fazla büyümeye devam edecektir. Bu büyüme, beraberinde bazı riskleri de ortaya çıkarmıştır. Bu yüzden, Türk kimyasal tanker işletmelerinin stratejik yönetim ilkeleriyle yönetilmeleri gerekmektedir. Stratejik yönetim, dört temel adımdan oluşmaktadır: birinci adım, bulunduğumuz konumun tespiti; ikinci adım, gidilmek istenen yerin tespiti; üçüncü adım, strateji üretme: ‘nasıl giderim’ adımı ve son adım ise, ölçme ve kontrol adımıdır. SWOT analizi yöntemi, strateji üretmenin ilk adımı olan bulunulan konumun tespitinde kullanılan yöntemlerden en etkili yollarından biridir. Bundan dolayı, mevcut durum tespitinde SWOT analizi yöntemi ve bu yöntemle elde edilen faktörlerin ağırlıklandırılmasında analitik hiyerarşi süreci (AHP) kullanılmıştır. Bu tezde, dünya ve Türk kimyasal tanker işletmeciliği detaylı olarak incelenmiş; kimyasal tanker işletmeciliğini etkileyen pozitif ve negatif faktörler SWOT analizi yöntemiyle tespit edilmiş ve bu faktörler AHP yöntemiyle ağırlıklandırılmıştır. Daha sonra, zayıf yanları güçlü yanlara, tehditleri ise fırsatlara çevirecek model stratejiler üretilmiştir. Bu strateji modelleri, kimyasal tanker işletmeciliği için yönetim ve organizasyon yapısı oluşturulması; karar verme yöntemlerinin gemi işletmeciliğinde kullanılması ve örnek uygulama; tehlike analizi yöntemlerinin kimyasal tanker işletmeciliğinde kullanılması ve örnek kaza değerlendirmeleri; personel değerlendirme ve eğitimi için tasarlanan DEPEDES yazılımı; Kimyasal tankerlerde uygunsuzluk ve kaza raporlama modeli; Kimyasal tanker işletmesi için eğitim salonu dizaynı; kimyasal tanker işletmeleri arasında koordinasyon sağlanması ve insan kaynaklı sorunların azaltılması ile ilgili model stratejilerdir. Bu tezin ana amacı, Türk kimyasal tanker işletmeleri için stratejik yönetim modeli oluşturarak, Türk kimyasal tanker işletme endüstrisini daha emniyetli, daha çevreci ve daha karlı hale getirmektir.
-
ÖgeLiman Devleti Kontrolü(psc) Rejimlerinde Kullanılan Hedefleme Sistemlerinin Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-08-16) Eyigün, Önder ; Arslan, Özcan ; 10003810 ; Deniz Ulaştırması ve Liman İşletmeciliği Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringLiman Devleti Kontrolü (PSC), Bayrak Devletlerinin gemiler üzerinde yükümlülüklerini tam olarak yerine getirememesi yüzünden ve denizcilikteki emniyet ağını güçlendirmek için oluşturulmuştur. 1982 yılında 14 Avrupa ülkesinin imzaladığı Paris Memorandumu Liman Devleti Kontrolü üzerine ilk anlaşma olup günümüzde 10 değişik bölgesel anlaşma ve 128 üye ülke ile büyük bir organizasyona dönüşmüştür. PSC kontrollerinde en büyük engel, denetlenecek potansiyel gemi sayısına nazaran denetimi icra edecek Liman Devleti Kontrol Uzmanı (PSCO) sayısının yetersiz olmasıdır. Bu yüzden PSC rejimlerinde bölgesel olarak gemi denetim hedef oranları oluşturulmuştur. Ayrıca bazı PSC rejimlerinde denetlenecek gemilerin seçimi “gemi hedefleme sistemleri” ile yapılmaktadır. Gemilerin risk değerlendirmesini yapan bu sistemlerde kullanılan faktörler bütün rejimlerde birbirine benzerdir, fakat faktörlerin ağırlıkları konusunda rejimler arasında küçük farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada değişik bölgesel rejimlerinde kullanılan gemi hedefleme sistemleri incelenerek birbirleri ile mukayeseleri yapılmıştır. Ayrıca denetimleri dünyanın değişik bölgelerinde icra eden Liman Devleti Kontrol Uzmanlarına uygulanan anket çalışması ile hedefleme sistemlerinin etkinliği ve yeterliliği araştırılmıştır. Sistemde olması gereken faktörler irdelendiğinde mevcut sistemlerde kullanılan faktörlerin genel anlamda geminin risk değerlendirmesini yapmada tutarlı ve yeterli olduğu fakat bazı ilave faktörlerin de bu sistemlerde olabileceği konusunda değerlendirmeler yapılmıştır.
-
ÖgeÖrnek Gemi Geri Dönüşüm Tesisi Geliştirilmesi - Türkiye Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-07-15) Kemerci, Burak ; Arslan, Özcan ; 10115494 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringKüresel ölçekte her sene yaklaşık 20 milyon ton geri dönüştürülebilen malzeme ihtiva eden 1000’den fazla gemi için hizmet vermek ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Ömrünü tamamlamış gemilerin donanım, teçhizat, yapıları ve hatta atıklarının %95’ten fazla bir oranının tekrar kullanımının veya geri dönüşümünün mümkün olması özellikle gelişmekte olan ülkeler için hem çevreci hem de ticari açıdan önemli bir endüstri imkanı sunmaktadır. Sektörün yoğunlaşmış olduğu ülkelerdeki uygulamaların uluslararası mevzuat ve standartlara uygun yapılmayışı, iş sağlığı ve güvenliği ile çevrenin korunması konularında çok ciddi hadiselerin meydana gelmesine imkan tanımaktadır. Son senelerde kamuoyu bilincinin gelişmesiyle ve gemiler ile bünyelerinde bulunan atıkların dahi çok kolay takip edilebilir hale gelmiş olmasıyla sektörün sorunları çok daha tepki çeker hale gelmiştir. Elbette sorun büyüdükçe ve dikkat çektikçe ulusal ve uluslararası ölçekte çözüm arayışları artmıştır. Uluslararası ölçekte atılan ciddi adımlardan biri, gemilerin Basel Sözleşmesi kapsamında atık olarak değerlendirilmesidir ki denizcilik sektörünün yapısı ve dinamiklerinin mevzuat geliştirilirken dikkate alınması gerektiği tezini doğurmaktan öteye gitmemiştir. Basel Sözleşmesi’nin uygulaması devlet gemileri ve sorumlu gemi sahipleri dışında çok sınırlı muhattap bularak Hong Kong Sözleşmesi’ne zemin hazırlamıştır. Bu çalışma kapsamında ise bu aşamaya kadar ki tarihsel süreç ayrıntılarıyla anlatılarak mevcut durumun incelenmesine geçilmiştir. Günümüzde gemi geri dönüşüm faaliyeti gerçekleştiren ülkeler, bu ülkeler için sektörün önemi ve geri dönüşüm metodları izah edilerek uygulamalardaki sorunlu konular vurgulanmıştır. Sektörün taraflarının ve gemi sahiplerinin ideal duruma ulaşmak için aceleci davranmamalarının nedenleri dolaylı olarak tasvir edilmiştir. Sektörün sorunlarını çözmeye aday Avrupa Birliği Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü ve Hong Kong Sözleşmesi’nin belirlemiş olduğu emniyet, güvenlik ve çevrenin korunmasına yönelik altyapı gereklilikleri ve önlemler bu çalışma kapsamında tesislerin en iyi uygulaması için baz kabul edilmiştir. Diğer taraftan, Ülkemiz gemi geri dönüşüm sektörünün mevcut durumunun ortaya konulması için SWOT analizi kullanılmıştır. SWOT analizinde, ulusal ve uluslararası düzeydeki direk ilgili tüm unsurlar ele alınmaya çalışılmış ve ticari açıdan yüksek kar elde etmek kaygısından ziyade, Ülkemizin, rakiplerine göre mukayeseli üstünlüğü olan emniyet, güvenlik ve çevreci yaklaşımının koruması hedefine odaklanılmıştır. Ülkemiz için örnek tesis geliştirilmesi amacıyla tesislerimizin mevcut altyapısı, prosedürleri ve uygulamaları Hong Kong Sözleşmesi ve Avrupa Birliği gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü gereklilikleri ile kıyaslanmıştır. Değerlendirme sonucunda tesislerimizin altyapı yönünden bahse konu mevzuata tam uyumu için kısa vadede ele alınması gerektiği değerlendirilen efektif drenaj sisteminin sağlanması, deniz üzerinde kesimin en aza indirilmesi, baştankara operasyonlarının emniyetli ve çevreye duyarlı şekilde gerçekleştirilmesi konularında mevcut durum analizi ve uygunsuzlukların tespiti yapılarak çözüm önerileri geliştirilmiştir. Bu spesifik konularda geliştirilen çözüm önerilerine ilave olarak Ülkemizin karakteristik özellikleri ve sektör temsilcilerinin kaygıları göz önünde bulundurularak hali hazırda uygulanmakta olan kıyıda kesim metodumuz ve gerçek tesis vaziyet planları üzerinden küçük ölçekli değişikliklerle daha emniyetli, güvenli ve çevreye duyarlı organizasyon yapıları geliştirilmiş ve sunulmuştur.
-
ÖgeBir Tanker İşletmesinde Satınalma Süreç Modellemesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Yalçın, Ender ; Arslan, Özcan ; 10252005 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation and Mangement EngineeringTedarik zincirinde %84'lük pay ile deniz yolu taşımacılığı en önemli taşıma modu konumundadır. Deniz yolu taşımacılığının taşıyıcı rolündeki temel aracı gemilerdir. Tankerler, kuruyük gemileri, konteyner gemileri gibi çeşitli tiplerde ele alınabilen bu araçlar ile 2016 yılında 4885 milyon ton dökme yük, 3631 milyon ton petrol ve kimyasal madde türevleri, 1726 milyon ton konteyner yükü taşınmıştır. Farklı ülkeler ve limanlar arasında kitlesel taşımalarda rol oynayan gemiler, denizyolu taşımacılığını en uygun maliyetli taşıma modu konumuna getirmektedir. Denizyolu taşımacılığı, dünya ekonomisinin etkilerinin ilk hissedildiği alanlardandır. Dünya ekonomisinin seyrine paralel hareket eden artan gıda ve emtia talepleri, artan taşıma gereksinimi doğurur. Artan taşıma gereksinimi, gemi taşımacılığı karşılığında alınan navlunlarda yukarı yönlü bir yönelmeye neden olur. Benzer şekilde azalan ticaret hacmi azalan yük trafiğini doğurur. Böylece belirli sayıdaki gemi filosu arasında yük bulma yüzünden daha sıkı rekabet ortamı yaratılır. Rekabet ortamı denizcilik işletmelerinin daha güçlü olmasını ve sürdürülebilir kılınmasını gerektirir. Sürdürülebilirlik, bir denizcilik işletmesinin işletme maliyetine bağlı olarak, hangi navlun değerlerine kadar çalışabileceğinin göstergesidir. İyi bir yönetim ile, sürdürülebilirlik çıtası yukarıya çıkartılabilir. Sürdürülebilirliğin önemli olduğu günümüz ticari yaklaşımında, gemi işletme firmalarında en önemli maliyet kalemini satınalma oluşturmaktadır. Bir denizcilik işletmesinde satınalma kaynaklı gemi işletme maliyetleri, %90 düzeylerine kadar çıkabilmektedir. Bu sebeple, bir denizcilik işletmesinin stratejik ve yönetsel adımlarla satınalma kaynaklı azaltacağı her maliyet unsuru sürdürülebilirlik seviyesini yukarı çekecektir. Gemiler, düzenli hat taşımacılığı ve trump taşımacılık olmak üzere iki prensibe göre işletilmektedir. Düzenli hat taşımacılığında genelde gemilerin bir sonraki limanının neresi olacağı, ekstrem durumlar olmadıkça yaklaşık olarak ne zaman bir sonraki limanında olacağı bellidir. Trump taşımacılıkta ise gemiler, nerede yük bulursa orada çalışır. Dünyada denizyolu taşıma gereksinimlerinin büyük bir kısmında trump taşımacılık yapan gemiler rol oynar. Trump çalışma, gemilerde belirsizlik doğurur. Belirsizlik yönetimsel anlamda karar vericilerin önünü görmesine, veriye dayalı yönetim anlayışı kazanmasına engel olur. Bu ise, denizcilik işletmelerinde tecrübeye dayalı yaklaşımların ağırlıklı olmasını sağlar. Bir geminin operasyonel hizmet akdi sırasında 42000 IMPA katalog, 35000 ISSA katalog ile tanımlanan ve bu kataloglarda yer almayan sayısını bilmediğimiz ürün yelpazesine ihtiyaç duyulmaktadır. Denizcilik işletmelerinde satınalmanın belkemiğini oluşturan bu ürün yelpazesi, artan liman sayısı ve bu limanların herbirinde farklı tedarikçi profili ile oldukça komplike bir sürece dönüşmektedir. Hangi limana gidileceği ve ne zaman varılacağı belirsizliği ile de bu karmaşıklık daha da içinden çıkılmaz hale bürünmektedir. Bu sebeple denizcilik işletmelerinde satınalma süreç yönetiminde, deneyime esas yaklaşımlara başvurulur. Satınalma birimine gemiden gönderilen talep listeleri, satınalma birimi tarafından şirket içi diğer birimlere iletilir. Gemiden gelen talepler; kumanya, slop chest, güverte malzemeleri, makine malzemeleri, kırtasiye malzemeleri, yayınlar, kimyasallar, emniyet malzemeleri, tıbbi malzemeler, temizlik malzemeleri, haritalar, yağ ve boya malzemeleri şeklinde 13 ana başlıkta incelenebilmektedir. Ürünler bu ayrıma göre şirket içerisinde birimlere iletilmektedir. Satınalma departmanınca diğer birimlere iletilen bu ürünlerin teknik yeterlilikleri ve talep miktarına ilişkin uzman tecrübelerine dayanarak, satınalma birimine bilgi aktarımı yapılır. Satınalma birimine alım yapılacak ürün miktarını veya alıma gerek var-yok şeklinde nihai kararını iletir. Satınalma birimi, bu birimlerden onay gelmesine istinaden onaylanan miktar ve ürün nezdinde tedarikçi arayışına girer. Denizcilik işletmeleri çok fazla ürün ve çok fazla liman seçeneğinde genelde birkaç tedarikçi-liman nezdinde bu satınalmayı yürütür. Satınalma birimi de ağırlıklı olarak bu tedarikçilerden fiyat talebinde bulunarak, en uygun tedarikçi seçimini gerçekleştirir. Tedarikçi seçimiyle gemi satınalma süreci tamamlanmaz. Gemi tedarik zincirinde ele alınan ve satınalma sonrası işlemleri gerçekleştiren çeşitli hizmet sağlayıcılar mevcuttur. Bu hizmet sağlayıcıları ile gemiye teslimata kadar ki süreç yönetilir. Bu hizmet sağlayıcılar; tedarikçiden ürünün teslim alınarak geminin geleceği limana veya geminin gelmesi beklenecekse gösterilen bir depo ya da antrepoya kadar ulaştıran lojistik firmaları, gerekli ise depo veya antrepo hizmeti veren firmalar, limana kadar getirilen ürünün teslim edilecek gemiye ulaşımını ve gümrük vb. işlerini takip eden gemi acenteleri, liman ya da terminalde değilde açıkta seyreden bir gemiye tedarik yapılacaksa gemi acente botlarıdır. Bu süreç başından sonuna kadar ayrıca satınalma ve gemi-acente koordinasyonunda takip edilir. Gemiden talebin alınıp, gemiye ürün teslimatına kadar ki geçen gemi satınalma döngüsü, denizcilik işletmelerinde mevcut işlerin yanısıra ek iş yükü meydana getirmektedir. Geliştirilecek bir strateji ile iş yükleri azaltılarak, karar desteği sağlanabilecektir. Bu amaçla tez kapsamında simülasyon-delphi tekniği-bulanık mantık hibrit yaklaşımı ile süreç ve maliyet iyileştirmesi sağlayacak Promag ismiyle anılan model önerisi geliştirilmiştir. Denizcilik sektörüne özgü geliştirilen ve satınalma sürecini ele alan ilk model olan Promag ile stok ve politika yönetimi kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Sayısal verilere odaklanan stok yönetimi ile dilsel verilere odaklanan politika yönetimi bir araya getirilerek, satınalma sürecinde entegrasyon sağlanmıştır. Dinamik bir çevrede ve belirsizlik altında ticari faaliyetlerini sürdüren gemilerde, gemiye özgü stok kavramı ortaya atılmıştır. Gemiye özgü stok kavramında, gemilerin seyir süresi dikkate alınarak stok yönetimi için üç aşamalı geçiş formu dizayn edilmiştir. Bu geçiş formunda sırasıyla emniyetli stok, minimum stok ve kritik ürün değerleri tanımlanmıştır. Uygulamada farklı seyir geçmişine sahip tüm gemiler için bazı ürünlerde kritik ürün değeri tanımlanmışken, bu geçiş formu ile tüm ürünler için ve her bir gemi için ayrı birer aşamalı stok değeri elde edilmiştir. Bu stok değerlerinin elde edilmesinde Arena simülasyon programı ile kurulan stok yönetim modeline başvurulmuştur. Simülasyon programının çalıştırılması için bir tanker gemisi örneği seçilerek son 1 yıllık stok-satınalma verileri modelde koşturulmuştur. Hibrid model önerisinin politika yönetimi safhasında, satınalmayı etkileyen kriterler, alt kriterler ve alternatifler Delphi tekniğine başvurularak uzmanların katılımı ile tespit edilmiştir. Delphi tekniğinin son aşamasında sezgisel bulanık kümeye başvurularak her bir kriter, alt kriter ve alternatif için sayısal karşılıklar elde edilmiştir. Kriter, alt kriter ve alternatifler için bulanık birleştirme süreci takip edilerek, politika yönetimi için entegre model ortaya çıkartılmıştır. Politika yönetiminde entegrasyon sağlandıktan sonra, stok yönetimi için stok risk katsayıları tanımlanmış ve takiben politika yönetimi ile entegre edilmiştir. Böylece nihai Promag modeli elde edilmiştir. Promag modelinin validasyonu için gerçek verilere başvurulmuştur. Yine anılan geminin tedarik limanı, geminin geçirdiği denetler, lokasyon bazlı tedarik maliyetleri elde edilmiştir. Elde edilen veriler kumanya başlığını kapsayacak şekilde özelleştirilmiş ve yaklaşık 600.000 hesap ile Promag modelinde koşturulmuştur. Test bulguları, gerçekleşen değerlerle karşılaştırıldığında Promag modelinin stok yönetim kısmı ile maliyetlerde %7,43, stok miktarı gerçekleşen alım miktarı ile aynı kalmak üzere politika yönetimi stratejisi ile %62,98, hem stok hem de politika yönetimini kapsayan Promag modeli ile %70,41 azaltma söz konusu olmuştur. Kumanya için Promag modeli ile küçük tonajlı, 15 personele sahip bir gemide yılda 83869,7 TL iyileştirme sağlanmıştır. Maliyet yaklaşımının yanısıra satınalma ve diğer destekleyici birimlerin iş yüklerinde sistematik yaklaşımla ciddi düşüşler sağlanmıştır.
-
ÖgeTanker Terminallerinde Emniyetli Operasyonun Optimizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-04) Kuzu, Ali Cem ; Arslan, Özcan ; 10074872 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringTehlikeli yük sınıfında yer alan petrol ve petrol ürünlerinin göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir miktarı, kaynağından çıkarıldıktan sonra uygun bir terminale nakliye edilmekte ve terminallerdende tankerler aracılığı ile ihtiyaç sahibi ülkelere deniz yolu ile ulaştırılmaktadır. Tankerlerin taşıdığı bu ürünlerin, yanıcılık, parlayıcılık, patlayıcılık, zehirleyicilik gibi birçok tehlikeli özelliklerinin olduğu bilinmektedir. Bu tehlikeler ile ise en fazla terminal operasyonları sırasında karşılaşılmaktadır. Petrol ve ürünlerinin var olan tehlikelerini minimize etmek için, tankerlerde bu ürünlerin emniyetli operasyonları için belirlenmiş olan uluslararası emniyet kuralları olduğu gibi, tanker terminal operasyonları için de belirlenmiş olan uluslararası emniyet kuralları mevcuttur. Ancak tankerlerin emniyeti uluslararası kurallara göre birçok kurum tarafından sıkı bir şekilde denetlenirken, terminallerin emniyet denetlemesinde aksaklıklar mevcuttur. Örneğin, bir tankeri ve çalışanlarını ele alırsak inşaa aşamasından itibaren bayrak devleti, liman devleti, yükünü taşıyacak olduğu şirketin denet uzmanları, sigorta şirketi, klass ve işletmesini yapan şirket iç denetlemeleri ile sürekli denetlenerek uluslararası emniyet kurallarına her zaman için uygun durumda bulundurulması sağlanır. Tanker terminalleri içinde emniyet standartları belirlenmiştir ve uygulamadadır. Ancak denetimi tankerlerde olduğu gibi sıkı değildir. Gelişmiş ve emniyet farkındalığı yüksek olan Abd, İngiltere, Hollanda, Japonya gibi ülkeler kendi ülkelerine kurulacak olan terminallerin inşaa aşamasından başlamak üzere, işletilmesi esnasında da emniyet kurallarının nizami şekilde uygulanmasını ve denetlenmesini sağlarken, az gelişmiş ve emniyet farkındalığı az olan Afrika ülkeleri, Karadeniz ülkeleri gibi ülkeler, terminallerinde emniyetsiz operasyonlarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Gemiler uluslararası sularda dolaştığı için ve emniyet farkındalığı yüksek olan, gelişmiş ülkelerin terminallerinde operasyon yaptığı için çok sık denetlenmekte ve böylece emniyet standartlarını taşıması sağlanabilmektedir. Emniyet farkındalığı yüksek olan ülkeler terminallerinde emniyet standartlarını sağlarken terminalinde operasyon yapacak olan gemilerin emniyetli durumunu denetlemektedir. Ancak kendi emniyetlerini ilgilendirmediği için geminin daha önce hangi terminalde nasıl bir operasyon yaptığı sorgulanmamaktadır. Gemi çalışanları, emniyetli terminallerde güvenli operasyon yapabilirken, emniyet aksaklıkları mevcut olan terminallerde emniyetsiz durumlara maruz kalabilmektedir. Bu durumun ortadan kaldırılması için gemilerin ve çalışanlarının denetlendiği gibi bir denetleme sisteminin, terminaller içinde uygulanması mevcut aksaklık için çözüm olabilecektir. Gemiler uluslararası emniyet standartlarına sahip iken, terminallerinde dünya çapında uluslararası emniyet standartlarına çıkartılması gerekmektedir. Bu çalışmada, terminaller için uluslararası emniyet standartlarının neler olduğundan bahsedildikten sonra OCIMF(Uluslararası Petrol Şirketleri Denizcilik Forumu) tarafından, ‘’Deniz Terminal Sistemi’’ adı ile Ekim 2012’de faaliyete geçirilen ve dünya çapındaki terminallerin yeterli emniyet standartlarına ulaştırılması ve tanker ve terminalden kaynaklanabilecek çevre kirliliğinin önlenmesini hedefleyen bilgi sisteminden bahsedilmiştir. Daha sonra, tanker - terminal operasyonlarında görev yapmakta olan çeşitli meslek gruplarından insanlara yapılacak olan bir anket çalışması ile en çok rastlanan emniyet aksaklıkları tespit edilip, terminallerin denetlenmesini sağlayacak bir yöntem üzerinde çalışılarak, dünya çapında tüm tanker terminallerinin, gemiler gibi uluslararası emniyet standadartlarına kavuşturulması hedeflenmektedir.
-
ÖgeTürk Deniz Ticaret Filosunun Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (mlc) 2006 Koşullarına Uygunluğunun Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-06-18) Göksu, Serap ; Arslan, Özcan ; 10040512 ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation EngineeringGemiadamları ile ilgili uluslararası kuralların sayısının çokluğu, düzenli olmaması, Uluslararası Denizcilik Örgütü (ILO)'ne üye ülkeler tarafından her birine taraf olunmaması ve uygulamaya yönelik zorlayıcı denetim mekanizmalarının olmaması bu sözleşmelerin eksik ve yetersiz uygulanmalarına neden olmuştur. 20 Ağustos 2013 tarihinde yürürlüğe giren Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (MLC) 2006 ile yıllardan beri denizcilikte kullanılmakta olan çalışma kuralları daha uygulanabilir hale getirilmiş ve tarihi gelişim içerisinde ILO tarafından ilan edilen 37 Konvansiyon, 29 Tavsiye Kararı ve ILO Konvansiyonları'nda yer almayan 3 düzeltme olmak üzere 69 resmi belgenin birleştirilmesi ve güncellenmesi sonucunda tek çatı altında toplanmıştır. Sözleşme kapsamında; denizde çalışmak için gereken asgari gereklilikler, çalışma şartları, barınma ve dinlenme tesisleri, yiyecek ve içecek hizmetleri, sağlık koruma, tıbbi bakım, sosyal yardım ve sosyal güvenlik konuları ile uygunluk - uygulama esasları başlıkları altında kurallar bulunmaktadır. 2006 yılında kabul edilen sözleşmenin yürürlüğe girmesi için 'imzalayan ülkelerin gemilerinin gross tonajının toplamının, Dünya gemi gross tonajının toplamının %33' lük bölümünü kapsayan asgari 30 devletin onaylaması' şartı 30. ülke olan Filipinler tarafından 20 Ağustos 2012 tarihinde imzalanması ile tamamlanmış ve sözleşme 20 Ağustos 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bugün itibari ile sözleşmeyi 183 üye ülkeden 57'si onaylamıştır. Onaylayan ülkelerin gemi tonajı dünya gemi tonajının % 80'ini oluşturmaktadır. Türkiye, sözleşmeye henüz taraf değildir ancak taraf olunması yönünde çalışmalar yürütülmeye başlanmıştır. Bu çalışmalar; eğitim, gemide şikayet yöntemlerinin düzenlenmesi, denetimleri yapacak personel yetiştirilmesi, donatanın sorumlulukları gibi konularda yapılmaktadır. Bu çalışmada Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (MLC) 2006' nın denizcilik endüstrisine getirileri ve sözleşmenin Türk denizcilik sektöründe uygulanması tartışılacaktır. Bu amaçla ticari gemilerde çalışan farklı görevlerdeki Türk gemiadamlarına yönelik bir anket çalışması yapılmıştır. Anket, Türkiye'nin MLC 2006'ya uygunluğunu güncel olarak analiz edebilmek için MLC 2006'nın yürürlüğe girmesinden önceki bir aylık süreçte uygulanmıştır. MLC ile ilgili anket soruları beşli Likert ölçeğine göre hazırlanmıştır. Anketin güvenilirlik değeri, SPSS programı ile incelenmiş ve anketin yüksek derecede güvenilir olduğu belirlenmiştir. Elde edilen verilerin analiz edilmesi sonucunda uygulamadaki eksiklikleri belirlenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeTürk Gemi Adamları İçin İnsan Kaynakları Yönetimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Arslan, Özcan ; Er, İsmail Deha ; Deniz Ulaştırma Mühendisliği ; Maritime Transportation Engineeringİnsan kaynakları yönetimi, günümüzde örgütlerin mamul ve hizmet üretimi olarak tanımlanan hedeflerine varmak amacıyla kullanmak zorunda oldukları en temel kaynaklardan biri olan insanı ifade eder. Her tür ekonomik etkinliğin temelinde, ne türlü teknoloji kullanılırsa kullanılsın, emek yatar. Denizcilik sektörü de birçok üst düzey teknolojilerin kullanıldığı bir sektör olmasına rağmen, bu teknolojileri yine insanların kullanması gerektiği için insan merkezli bir sektördür. Birçok sektörde olduğu gibi, denizcilik sektöründe de teknolojinin her geçen gün yükselmesi ve denizcilik sektöründe var olan ve her geçen gün yeni uygulamaları düzenleyen uluslar arası kurallar, uygulamalar ve denetimler, gemilerde çalışacak yüksek nitelikli ve pahalı bir iş gücü ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’nin en önemli problemlerinden biri, insan kaynaklarının verimli ve etkili bir şekilde planlanmamasıdır. Bazı iş dallarında gereğinden çok fazla iş gücü arz edilirken bazı iş kollarında kalifiye eleman noksanlığı göze çarpmaktadır. İnsan kaynaklarının hem arzını, hem de istihdamını etkili ve verimli planlayan organizasyonlar daha başarılı olacaklardır. Bu çalışmada, dünyadaki ve Türkiye’deki mevcut gemi adamı arz ve talebi araştırılmıştır. Bu araştırma için; gemi adamlarına deneysel veri toplama soruları sorularak sonuçlar değerlendirilmiş, gemi adamları ile ilgili uluslararası kuruluşların düzenlediği raporlar, Türk ve dünya deniz ticaret filolarının mevcut durumları ile ilgili raporlar, gemi adamlarının çalışma yeterliklerini ve şartlarını düzenleyen ulusal ve uluslararası mevzuat kullanılmıştır. Gemi adamlarının deneysel veri toplama sorularına verdiği cevaplar incelenerek Türk gemi adamlarının profilleri ortaya çıkarılmış; böylece gemi adamlarının beklentileri, sorunları ve kariyer hedefleri incelenmiş, sonuç olarak, denizcilik sektörü için insan kaynaklarının en verimli ve denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde planlanması hedeflenmiştir. Genel sonuçlar incelendiğinde, Türk gemi adamlarının kariyerleri ile ilgili memnuniyetlerinin düşük seviyede olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu gerçek, önümüzdeki yıllarda kaliteli gemi adamlarının noksanlaşacağını işaret etmektedir. Bu durum, denizcilik sektöründe kalitenin düşmesine neden olacaktır. Denizcilik sektöründe kalitenin artırılabilmesi için, denizcilik eğitim kurumlarına gereken önem verilmeli, mesleğe yeni başlayacaklara meslekleri çok iyi tanıtılmalı, deniz ve deniz yaşamı özendirilmeli, gemi adamlarının beklentileri yalnızca yüksek ücretlerle değil, aynı zamanda başka sosyal imkânlar ve kariyer imkânlarıyla karşılanmalıdır.