FBE- Restorasyon Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.Araştırma Konuları:
• Tarihi yerleşimlerin korunması ve sağlıklılaştırılması
• Anıtların ve sivil mimarlık örneklerinin restorasyonu ve yenidenkullanımı
• Arkeolojik alanların korunması, düzenlenmesi ve sunumu
• Endüstri arkeolojisi
• 20. yüzyıl mimarlık mirasının korunması vb.
Gözat
Yazar "Ahunbay, Zeynep" ile FBE- Restorasyon Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAhi Çelebi Camisi restorasyonu ve çevre düzenlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Topkaç, Serpil ; Ahunbay, Zeynep ; 21839 ; RestorasyonEsas olarak, XV. yy. sonlarında, Fatih'in hekimbaşısı Ahi Çelebi b. Kemal 'üt -Tabib tarafından Haliç'te sur dışında yaptırılan Ahi Çelebi Camisi ' nin restorasyonunu amaçlayan tezde, yapının rölövesi ve restorasyon projesi hazırlanarak onarım ilkeleri belirlenmektedir. Yapının özgün işlevi korunmaktadır. Caminin kuruluşuyla oluşan, şimdiki adıyla Ahi Çelebi Mahallesi, çevre ölçeğinde düzenleme amacıyla ele alınmaktadır. I. bölümde, ilk olarak, İstanbul Anakent Büyükşehir Belediyesi tarafından 28.2.1986 tarih ve 154 sayılı onayla yürürlüğe giren düzenleme projesi doğrultusundaki istimlak çalışmalarından sonra oldukça kritik duruma düşen bölgenin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Daha sonra Ahi Çelebi Camisi' nin tarihsel gelişimi incelenmiştir. Yapı İstanbul'da fetihten sonraki yıllarda sur dışına yapılan ender camilerdendir. Yapı küçük bir mahalle mescidi olarak yapılmıştır. Daha sonra Yemiş İskelesi Bölgesinde sık sık görülen yangınlardan ve doğal afetlerden etkilenen cami, mimar Hayreddin ve mimar Sinan dönemlerinde onarılmıştır. Bugünkü biçimini Sinan döneminde yapılan ikinci onarımdan sonra almış olmalıdır. Cami, Evliya Çelebi 'nin rüyasında gittiği ve orada "Şefaat ya Resulallah" diyeceği yerde yanlışlıkla "Seyahat ya Resulallah" diyerek gezginliğe başladığı camidir. II. bölümde, yapının plan, cephe, strüktür ve yapım tekniklerinin betimlemesi yapılmaktadır. III. bölümde, yapının bugünkü durumu incelenmiştir. Yapının geo-topoğrafik konumundan kaynaklanan sorunlarla birlikte, strüktür, konstrüksiyon ve malzeme bozulmaları incelenmiştir. IV. bölümde, mevcut yapısal verilere dayanılarak iki resititûsyon denemesi yapılmıştır. V. bölümde, restorasyon teknikleri önerilmiştir. VI. bölüm, sonuç bölümüdür.
-
ÖgeAkseki, Hacıgüzeller Evi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Başarır, Berna ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationAkseki, Batı Torosların güney yönünde kurulmuş, Alanya’dan sonra, Antalya’nın en eski ilçesidir. Kuzeyinde Göller Bölgesi bulunur. Akseki doğuda Gündoğmuş ve Bozkır, batıda Manavgat, kuzeyde Seydişehir, güneyde ise yine Gündoğmuş ve Manavgat ilçeleriyle çevrilidir. Akseki yöresinin tarihi dokusunu oluşturan yapılar konusunda yeterli araştırma yapılmamış olması dikkati çekmektedir. Yöredeki tarihi dokuyu oluşturan yapıların plan ve cephe özellikleri, yapım sistemi, ahşap işçiliği de göz önünde bulundurularak, önemli bir geçmişi olabileceği tahmin edilen bir yapı seçilerek belgelenmesi amacı ile üzerinde çalışılmasına karar verilmiştir. Seçilen yapı Akseki ilçesi’nin merkezinde bulunmaktadır. Akseki ilçesi, Fakılar Mah. 30 ada 18 parselde bulunan konak ; haçvari sofalı plan şemasına sahip, avlulu, içinde bezemeleri olan (ahşap tavan, lambalık, şerbetlikler, taş işçiliği, ahşap işçiliği v.s.) ve yöredeki tarihi dokunun özelliklerini barındıran bir konuttur. Yapının belgelenmesi ve restorasyonuna yönelik olarak, 1/50 ölçekli, rölövesi çıkarılmıştır. Detaylar 1/5, 1/10, 1/20 gibi ölçeklerde çizilerek, yazı ve fotoğraflarla bu çizimler desteklenmiştir. Dönem analizi ve hasar tespitlerinin yapılmasından sonra, elde edilen veriler en doğru şekilde değerlendirilerek, yapının korunmasına ve yaşatılmasına yönelik, yine 1/50 ölçekli restitüsyon ve restorasyon ve yeniden kullanım projelerinin hazırlanmasına çalışılmıştır. Bu belgeleme ve restorasyon projesinin hazırlanmasından sonra Çekül Vakfı ile Antalya Mimarlar odası tarafından yapılacak maddi ve manevi destekle yapının yaşatılması mümkün olacaktır.
-
ÖgeAnadolu Demiryolu Çevresinde Gelişen Mimari Ve Korunması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-05) Erkan, Yonca Kösebay ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; Restoration19. yüzyılda endüstrileşme ve modernleşme, İngiltere’de demiryollarının inşa edilmesiyle ivme kazanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kez 1856 - 1888 yılları arasında İngilizler tarafından inşa edilen demiryolları tarımsal üretimin limanlara aktarılması amacını gütmüştür. 1888 yılından Cumhuriyetin ilanına kadar geçen dönemde, İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’nda demiryolu inşa etmek üzere birbirleriyle adeta savaşmıştır. Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1873-1896 yılları arasında inşa edilen Anadolu Demiryolunun, inşa süreci ve kent biçimlenişinde oynadığı rol incelenmektedir. Demiryolunun geçtiği merkezlerde, istasyon alanlarının ve çevresinin gelişimi, göçmen mahallelerinin oluşumu ve sosyal nitelikli yapıların biçimlenişi ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu araştırmanın bir diğer amacı, Türkiye’nin demiryolu mirasının bir parçası olan Anadolu Demiryolu yapılarını tespit etmek, bu kavram altında incelenmesi gerekli yapı ve yapı gruplarını belirlemektir. Demiryolu mirası kavramı istasyon alanları (yolcu binaları, lojman, depo, atölye, ambar, su deposu) ile çevresinde gelişen sosyal nitelikli yapılar ve konut alanlarını kapsamaktadır. İstanbul’da demiryolu mirasını tehdit eden birçok unsur bulunmaktadır. Sözü edilen tehditler, Marmaray, Haydarpaşa ve Kartal Kentsel Dönüşüm Projeleri, yeniden işlevlendirme ve insan kaynaklı bozulmalar başlıkları altında toplanmaktadır. Çalışmada dünya demiryolu mirasının koruma sorunları tartışılarak, Anadolu Demiryolu mirasının korunması için öneriler sunulmaktadır.
-
ÖgeAntakya Kuseyri Evi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Emir, Hatice Ceren ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; Restoration19. yy. sonunda Reşit Ağa (Kuseyri) tarafından Ermeni yapı ustalarına yaptırılan Kuseyri Evi, Antakya’nın merkezinde, Uncular Mahallesi’nde yer almaktadır. 497 m² oturma alanına sahip iki katlı yapı, 175 m² alanlı bir avlunun çevresinde gelişmiştir. Reşit Ağa’nın oğlu Bekir Kuseyri’nin evlenmesiyle birlikte, yapının özgün halini oluşturan kuzeybatı kütlesi ve giriş kapısının kuzeybatısını oluşturan hacimlere, 20. yy.’ın ilk yıllarında kuzeydoğu yönünde yer alan kütle eklenmiştir. 1920’li yıllarda, üçüncü oğul Selahittin Kuseyri’nin evlenmesi üzerine, giriş kapısının güneydoğusunda yer alan kütle yaptırılmıştır. Yapı, 1974 yılına kadar asıl sahipleri tarafından kullanılmış, bu tarihten sonra, evin hizmetkârlarından birinin ailesinin kullanımına verilmiştir. Yapının giriş kapısının kuzeybatısında yer alan üst kat mekanları, selamlık bölümüdür. Terziler Sokak’a cephe veren üst kat çıkmasını taş ve ahşap konsollar taşımaktadır. Yapının avlusunda bulunan seki 1964-65 yıllarında briket duvarla kapatılmış ve bir helâ eklenmiştir. 9 Şubat 1981’de Antakya Müze Müdürlüğü tarafından yapının kamulaştırılması için Kültür Bakanlığı’na başvurulmuştur. Yapının sahiplerinden Ali İhsan Kuseyrioğlu ve Reşit Kuseyrioğlu, evin yoğun bir konut dokusu içinde yer alması ve trafik sorunu yaratabileceği gerekçesi ile 15 Ocak 1988 tarihinde Valilik Makamı’na bir dilekçeyle başvurarak kamulaştırılma işleminden vazgeçilmesini talep etmişlerdir; talep üzerine işlem durdurulmuştur. Kuseyri Evi, günümüze iyi durumda ulaşmış bir örnek olması nedeniyle tez konusu olarak seçilmiş ve sahip olduğu tarihi ve estetik değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla bir restorasyon projesi hazırlanması öngörülmüştür. Yapının 1/50 ölçekli rölövesi fotografik belgeleme ile desteklenmiştir; bulunduğu çevre ve yapıldığı döneme ilişkin yazılı ve görsel kaynaklar araştırılarak ayrıntılı bir tanımı yapılmıştır. Yapının özgün durumu ve zaman içinde geçirdiği değişimler analizler sonucu elde edilen verilere, görsel ve yazılı belgelere ve asıl kullanıcılarla yapılan görüşmelere dayanılarak belirlenmiştir.
-
ÖgeAntalya Kaleiçi'nde Hakkı Misistreli Evi Ve Tekeli Evi Restorasyon Projeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Oral, E. Özlem ; Ahunbay, Zeynep ; 55532 ; Restorasyon ; RestorationTezin konusu; Antalya Kaleiçi' nde Turizm Bakanlığı tarafından 49 yıllığına Toprak Holding' e kiraya verilen Hakkı Misistreli ve Tekeli evlerine yeni işlevler verilerek restore edilmeleridir. Çalışmalara yapıların 1/50 ölçekli rölöveleri hazırlanarak başlanmıştır. Yapıların 1974 tarihinde O.D.T.Ü. tarafından hazırlanan rölövelerine ve aynı yıl çekilen fotoğraflarına dayanarak restitüsyonlan yapılmıştır. Bölgede artan turizm yoğunluğu da gözönüne alınarak, yapıların yeni işlevleri belirlenmiştir. Bu işlevlerin, tarihi konutların özelliklerini bozmayacak şekilde uyarlanabilmelerini amaçlayan restorasyon projeleri hazırlanmaya çalışılmıştır. Hakkı Misistreli ve Tekeli Evlerinin, Antalya Kaleiçi' nin tarihi ve mimari özelliklerini yansıtan belgeler olarak korunmaları ve günün koşullarına uygun donanımlara kavuşturulmaları sağlanmaya çalışılmıştır.
-
ÖgeArkadius sütununun restorasyonu ve çevresinin düzenlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Öztürk, Arzu ; Ahunbay, Zeynep ; 21752 ; RestorasyonBugün Cerrahpaşa semtinde bulunan Arkadius sütununun yapımına 5. yy basında imparator Arkadius tarafından başlanmış, oğlu II. Theodosius tarafından tamamlanmıştır. î.S. 330'da başkent olan Konstantinopel, sütun inşa edildiği tarihte Roma kültürünün etkisi altındaydı. Roma'nın ikiz şehri olarak düşünülen istanbul'da Roma'ya benzer şekilde spiral kabartma bantlı Theodosius ve Arkadius sütunları inşa edilmiştir. Arkadius sütununun spiral kabartma bantlarında Gainas isyanı ve bu isyanın bastırılması anlatılmıştır. istanbul'un Osmanlıların eline geçtiği sırada ayakta duran sütun geçirdiği yangın ve depremler sonucunda, 18. yy basında oldukça bozulmuş bir durumdaydı. Çökme tehlikesi gösterdiğinden 1715 tarihinde Osmanlılar tarafından taban kısmına kadar yıkılmıştır. Sütunun taban kısmı harap ve bakımsız bir durumda günümüze kadar ulaşmıştır. Sütunun yakın çevresinde, Osmanlı döneminde inşa edilen külliyeler ve ahşap yapıların oluşturduğu tarihi bir çevre vardır. Bu tarihi doku 1950'lerden bu yana hızla bozulmuş ve niteliksiz bir mimari çevreye dönüşmüştür. Hazırlanan tez çalışmasında sütunun ve çevresinin sorunları saptanarak, çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Sütunun ve yakın çevresinin sorunları rölöve çizimleri ve fotoğraflar ile tespit edilmiştir. Restorasyon aşamasında sütunun kalan kısmının gerekli en az müdahale ile olduğu gibi korunması, sütunun çevresinde kalan tarihi yapıların onarılarak iyileştirilmesi önerilmiştir.
-
ÖgeBalat'ta Tarihi Çevre Koruma Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yücel, N. Nazan ; Ahunbay, Zeynep ; 55844 ; Restorasyon ; Restoration"Balat'ta Tarihi Çevre Koruma Projesi" adını taşıyan bu tez dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünün ardından ikinci bölümde Balat semti ile ilgili genel bilgi ve tarihçe yer almaktadır. Tarihçede, Bizans döneminden günümüze, Balat'taki fiziksel ve sosyal değişim ele alınmaktadır. Üçüncü bölüm "Tarihi Çevre Analizi"dir. Bölgedeki anıtsal yapılar tanıtılmış, fiziksel dokunun genel özellikleri saptanmıştır. Hacı Rıza Sokak ve Ayan Caddesi'ndeki rölöve çalışmaları ve tarihi dokudaki gözlemler sonucunda, yapıların plan ve cephe özellikleri belirlenmiştir. Bu özelliklerden yola çıkarak yapılardaki değişimler tespit edilmiştir. Balat' m Tarihi Yanmada içerisindeki önemi belirtilip tarihi dokunun sağlıklılaştırılarak korunması için öneriler sunulmuş, adı geçen caddelerde korumaya yönelik bir örnek oluşturulmuştur. Dördüncü bölümde çalışmanın sonuçlan değerlendirilmiştir.
-
ÖgeBeyoğlu-Tarlabaşı Kalyoncu Kulluğu Caddesi ve cadde üzerinde yer alan 97 nolu yapı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kotas, Pelin ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationBu çalýþmada, Ýstanbul Beyoðlu’ndaki tarihi Tarlabaþý semti, mimarlýk ve kent tarihi açýsýndan irdelenmiþtir. Tarlabaþý’nýn anýtsal yapýlarý tespit edilmiþ, konut örnekleri sýnýflandýrýlmýþtýr. Semtin kuzey-güney yönündeki ana aksýný oluþturan Kalyoncu Kulluðu Caddesi’nin XIX. yüzyýldan günümüze kadar geçirdiði evreler ortaya çýkarýlmýþtýr. Caddenin mevcut durumunu belgelemek üzere çeþitli analizler yapýlmýþ, Kalyoncu Kulluðu Caddesi yapýlarýna yönelik müdahale önerileri oluþturulmuþtur. Geleneksel Tarlabaþý konut mimarisinin tipik bir örneði olarak, bu cadde üzerinde yer alan 97 nolu yapýnýn rölöveleri çýkartýlmýþ, restitüsyon projesi oluþturulmuþ, güncel ihtiyaçlara uygun kullanýmýný saðlamak üzere restorasyon projeleri hazýrlanmýþtýr. Bu çalýþmanýn yýkýmlar ve zaman içinde meydana gelen bozulmalardan etkilenen Tarlabaþý yapýlarýnýn, özgün cephe ve plan kurgularý doðrultusunda yenilenmesi ve yeni iþlevleriyle korunarak, yaþatýlmasý yönündeki faaliyetlere bir basamak oluþturmasý hedeflenmiþtir.
-
ÖgeBilecik Kasımlar Köyü Camii Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-04-07) Yeke, Saliha Tupal ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationBu çalışma, Kasımlar Köyü Camii’nin tarihini, günümüzdeki durumunun ayrıntılı betimlemesini, rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerini içermektedir. Yapının günümüzdeki durumu fotoğraflar, rölöve çizimleri, malzeme, kronoloji ve hasar tespit analizleri aracılığıyla belgelenmiştir. Restitüsyon çalışması yapılırken analojik veriler, özgün belgeler, yapı üzerinde tespit edilen izler, eski fotoğraflar esas alınmıştır. Kötü onarımlardan, özensiz kullanımdan ve içinde bulunduğu fiziksel koşullardan kaynaklanan pek çok hasarı olan Kasımlar Köyü Camii’nin, bu hasarlardan arındırılarak işlevine uygun olarak yaşatılması gerekmektedir. Bu çalışmada önerilen restorasyon projesi kapsamında, anıtın özgün kimliği korunarak, tarihi-estetik değerleri gözetilerek cami işlevine devamı öngörülmüştür.
-
ÖgeBursa’daki İpek Fabrikaları Ve İpekçilikle İlgili Endüstri Mirasının Korunması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Oral, Elif Özlem ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationOsmanlı Devleti ne başkentlik yapan Bursa, 14. yüzyıldan itibaren ipekçiliğin önemli bir merkezi haline gelmiş ve bu önemini 20. yüzyılın ortalarına kadar korumuştur. Osmanlı Devleti, 19. yüzyıldan itibaren Avrupa’da gelişen ipek sanayii için hammadde üretir gelmiştir. Batı’ya yarı mamul girdi üretme amacı, Batı’dan teknoloji ithalini zorunlu hale getirmiş ve böylece Bursa’da buhar gücüyle ipek iplik çeken filatür fabrikaları inşa edilmiştir. Cumhuriyet in ilk yıllarından sonra dokuma sektörünün yeniden canlanmasıyla kentteki ipek fabrikalarının sayısı hızla artmıştır. Bursa’da ipekçilikteki endüstrileşme girişimleri 1980 sonrasında Uzakdoğu dan ipeğin daha ucuza ithal edilmesiyle terk edilmiştir. Bursa nın tarihi kent dokusu içinde yer alan onbir ipek fabrikası, ipekçilikle ilgili endüstri mirasının son temsilcileridir. Çalışma kapsamında bu fabrikaların ipek üretimine yönelik iş şemaları ve mimari özellikleri araştırılmış, ipek üretiminin fabrika üniteleri üzerindeki mimari etkileri irdelenmiştir. Bu amaçla onbir fabrikanın fotoğrafik tespitler yapılmış, içinde çalışma izni sağlanabilen ünitelerin envanter fişleri ve 1/200 ölçekli rölöveleri hazırlanmıştır. Fabrikaların koruma sorunları gözlenmiş ve çözümleri için öneriler geliştirilmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan endüstri mirası kavramı ve bu mirasın yeniden değerlendirilmesinde yurtdışındaki uygulamalar incelenerek, Bursa’nın ipekçilik tarihi ve kentsel dokusunun gelişimi ile ilgili birer belge olan bu fabrika yapılarının gelecek kuşaklara aktarılabilmeleri için yeniden kullanım olasılıkları tartışılmıştır.
-
ÖgeÇanakkale Eski Merkez Hastanesi Kale-i Sultaniye Hastahane-i Askeriyye Rölöve – Restitüsyon Ve Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-11-26) Yiğit, Senem ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationOsmanlı son dönemine ait hastane binalarımızın, çoğu günümüze harap durumda gelebilmiştir. Yapıldığı döneme ait birer belge niteliğindeki tarihi hastanelerin sayısı oldukça azdır. Bu çalışmada Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti dönemine tanıklık etmiş olan önemli bir anıtın şu andaki durumu, koruma altına alınabilmesi için gereken önlemler araştırılmıştır. Çanakkale Eski Merkez Hastane’nin (Kale-i Sultaniye Hastahane-i Askeriyye) geçmişi araştırılmış, korunup, geleceğe aktarılabilmesi için gerekli müdahaleler projelendirilmiştir. Binanın sistem detayları ve kullanılışına dair izlerin yanı sıra her türlü belge, yazı ve fotoğraf bu çalışmaya yön vermiştir. Çanakkale Eski Merkez Hastane şu anda metruk durumdadır ve tehlike arz etmektedir. Günümüze gelene değin defalarca bombalanmış, yangınlar ve deprem geçirmiştir. 1915 Çanakkale Savaşı’ndaki bomba etkisi şu an bina sahasında gözle görülebilmektedir. Bombanın etkisi ile dikdörtgen avlulu binanın kuzey ve batıdaki kolları, çökmüş ve yıkılmıştır. Hastahanenin restorasyon projesinde, binanın bomba etkisiyle harabe durumuna gelen kısmı haricindeki doğu ve güney kanadının rekonstrüksiyonu, bombalanan batı ve kuzey kanadının ise ‘Açık Hava Müzesi’ olarak tarihi bir belge olarak insanların ziyaretine sunulması önerilmiştir.
-
ÖgeBir dünya mirası alanının korunması: eski Halep kenti'nin tarihi ticaret merkezi'nde yer alan hanların korunmasına ilişkin bir öneri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-01-03) Kasmo, Ruba ; Ahunbay, Zeynep ; 10021711 ; Restorasyon ; Restoration1986’dan bu yana Dünya Mirası Alanı olan Eski Halep Kenti, uzun tarihi boyunca önemli bir ticaret ve üretim merkezi olmuştur. Ancak 19. yüzyılın sonlarından itibaren görülmeye başlayan sosyal, ekonomik ve kentsel değişimler, kentin tarihi ticaret bölgesini ve bunun en önemli bileşeni olan hanları olumsuz yönde etkilemiştir. Günümüzde, tarihi ticaret merkezinde, farklı tür ve seviyede sorunlar içeren 19 han bulunmaktadır. İşlev değişiklikleri nedeniyle ciddi müdahaleler söz konusudur. Bölgenin yüksek gayrimenkul değeri ve konumu ise, tarihi yapıların fiziksel bütünlüklerini yok sayan gayrimeşru inşaatlara ve ek yapılara yol açmıştır. Mal sahipleri ve kiracıların farklı görüşlerde olması, karar mekanizmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bakım ve onarım eksikliği ile yetkili mercilerin koruma konusunda kapsamlı bir stratejiye sahip olmaması da, hanların durumunun gün geçtikçe kötüleşmesine katkıda bulunmaktadır. Bu çalışma hanların hem eşsiz tarihi karakterlerinin korunması hem de ekonomik canlılıklarının arttırılmasına yönelik bir öneri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda öncelikle, yapıların mimari ve tarihi değerleri ile karşı karşıya oldukları sorunlar belirlenmiş; ardından, çeşitli koruma ve geliştirme önerileri ortaya konulmuştur.
-
ÖgeEdirne Camilerinde 18. Yüzyıl Onarımları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Mercimek Altınsoy, Gülşen ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; Restoration1752 yılı depreminden sonra Edirne camilerinde geniş kapsamlı onarımlar yapılmıştır. 21 adet camide, 18.yüzyıl onarımlarının Erken ve Klasik Dönem eserlerine ne şekilde yansıdığı, kullanılan malzeme ve izlenen yöntemlere ilişkin araştırma ve inceleme yapılmıştır. Onarımlar hakkında, 18.yüzyıla ait Edirne tarihleri ve arşiv belgelerinin yanısıra, Üç Şerefeli Cami’nin 1763 yılında hazırlanan ve uygulanan onarım keşfi ayrıntılı bilgi vermektedir. Onarımlarda kullanılan geleneksel malzemeler, Edirne’den temin edilmiş, bulunamayanlar için çevredeki yerleşim bölgelerine başvurulmuştur. 18.yüzyılda malzemelerin ölçüleri ve yapım teknikleri ilk yapımlarına göre değişmiş, taş ve tuğla ölçüleri küçülmüştür. Pencere söveleri binisiz, parmaklıkları lokmasız geçmeli olarak yapılmıştır. Narin yapılmaya başlanan sütunların başlıklarında mukarnasların yerini S ve C profiller almıştır. Sivri yerine yuvarlak kemerler yapılmış, tepe pencereleri yükseltilmiştir. Örtüleri yıkılan camiler kagir kubbe veya ahşap çatıyla yenilenmiştir. Minareler konik külah yada soğan boğumlu olarak bitirilmiştir. Barok üsluptaki bezemeler, 18.yüzyıl onarımlarının belirgin özelliklerindendir. 18.yüzyılda Edirne camilerinin ayakta kalabilen kısımları özgün malzeme ve detayları korunarak sağlamlaştırılmış; örtü, son cemaat yeri, minare gibi çok harap veya yok olan bölümlerinde ise Barok üslubla bütünleme ve yenilemelere yer verilmiştir. Bu uygulamalarla birlikte, 18.yüzyılda Edirne camilerinde giriş, mahfel, mahfel cumbası, avlu duvarları, sebil gibi ekler de yapıldığı tesbit edilmiştir.
-
ÖgeFeyzullah Efendi Medresesi (Fatih Millet Kütüphanesi) Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Diren, Şule İkbal ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationFeyzullah Efendi Medresesi, İstanbul’un, Fatih İlçesinin Sofular Mahallesinde, Macar Kardeşler Caddesi üzerinde ve Fatih Külliyesi’nin güneyinde yer alır. Yapı; 1700 yılında dönemin Şeyhülislamı Erzurumlu Seyyid Feyzullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Feyzullah Efendi Medresesi’nin programında on medrese hücresi, bir mescid-dershane, bir kitaplık, iki çeşme ve bir şadırvan bulunur. Kare planlı bir avlunun etrafında iki ayrı kütleden meydana gelen medresede hücreler ‘L’ biçiminde avlunun güney doğu ve güney batı yönünde dizilmiştir. Avlunun Macar Kardeşler Caddesi yönündeki kenarında ise mescid-dershane ve kitaplık ve de onların arasına yerleşmiş olan bir taşlıktan oluşan ikinci kütle yer alır. Avlunun ortasında altıgen planlı bir şadırvan bulunur. 1916 yılında kurucusunun kitaplıkta mevcut eserlerine ilave edilen Ali Emiri Efendi’ye ait çok sayıda kitapla bir genel kitaplığa dönüştürülülen yapı, Fatih Millet Kütüphanesi adını almıştır. Bir çok tarihi yapı gibi; bu medrese de imar ve yol yapımı faaliyetlerinden olumsuz yönde etkilenmiştir. Yapı 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde Fatih İlçesinde yer alan bir çok tarihi anıt gibi ciddi hasar görmüştür. Hücre kubbeleri, revak kubbeleri ve dershane kubbelerinde derin ve tehlikeli çatlaklar oluşmuştur. Yapının mevcut durumunun ayrıntılı ölçüm ve fotoğraflarla belgelenmesi ve 1/50 ölçekli çizime aktarılması, onarım için gerekli müdahalelere kaynaklık etmesi açısından mevcut hasarların; rölöve paftalarına işlenmesi ve tanımlanması, kullanımdan dolayı mekanların uğradığı değişikliklerin belirlenmesi ve restitüsyon projesinin hazırlanması, müdahale kararlarının belirlenmesi, yapının işlevini sağlıklı olarak yerine getirebilmesi için restorasyon projesinin hazırlanması bu tez çalışması içinde gerçekleştirilen çalışmalardır.
-
ÖgeGalata Kent Surları Ve Koruma Önerileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Erdoğan, Batuhan Burhan ; Ahunbay, Zeynep ; 430998 ; Restorasyon ; RestorationGalata, tarihi boyunca önemini koruyan bir ticaret bölgesi olmuştur. Yerleşimi çevreleyen ilk surlar, geç Roma Döneminde I. Constantin (324-337) tarafından inşa ettirilmiş, II. Theodosius (408-450) Döneminde, Konstantinopolis ve çevresinin düzenlenmesi ile Sykai olarak adlandırılan Galata Bölgesi, Konstantinopolis’in 13. bölgesi olmuştur. 6. Yüzyıl’da İmparator lustinianos (527-565) tarafından Galata’yı çevreleyen surlar yenilenmiş, imar faaliyetlerine ithafen de bölge, Iustinianai olarak anılmıştır. İmparator II. Tiberios Döneminde (578-582) ise Haliç’in girişini kontrol etmek ve bölgenin güvenliğini sağlamak amacıyla, Haliç ile Boğaziçi’nin kesişme noktasında “Castellion Ton Galatou” adıyla anılan kale inşa edilmiş ve savunma zamanlarında Haliç’in üzerine çekilen zincirin bir ucu bu kaleye bağlanmıştır. 7. ve 8. Yüzyıl’da Bizans’ın zayıflaması ile bölge, Persler, Slavlar ve sonrasında Araplar tarafından kuşatılmış, 9. Yüzyıl’ın ikinci yarısında ise imparatorluk sınırlarının güvence altına alınması ile tekrar gelişmeye başlamıştır. 11. Yüzyıl’ın ikinci yarısında iktidara gelen Komnenos Hanedanlığı ile imar faaliyetleri hız kazanmış, Konstantinopolis ve çevresinde yeni surlar inşa edilmiştir. Bu dönemde kente gelen Akdenizli tüccar kolonileri etkinlik göstermeye başlamış ve verilen imtiyazlar ile Galata’da yerleşimler başlamıştır. 4. Haçlı Seferi’ne çıkan İtalyan donanmasının Konstantinopolis’i kuşatması ve 1204 yılında, Galata’nın ve Haliç’teki emniyet zincirinin bağlı olduğu Kastellion Kalesi’nin alınmasından sonra bütün kent ele geçirilmiştir. Latin yönetimindeki kent, 1261’de Bizans tarafından tekrar geri alınmış ve Latin Dönemi kapanmıştır. Bizans, Latin işgali altındaki Konstantinopolis’in geri alınmasında gösterdikleri tutumdan ötürü Cenevizlilere Galata Bölgesi’nde yerleşme imtiyazı vermiştir. Ceneviz Galatası’nın gelişimi 1303’den 1453’e; Galata’nın ve İstanbul’un fethine kadar altı safhada gerçekleşmiştir. 1300ler’de ilk imtiyaz ile 6 hektarlık bir alanı olan Ceneviz Kenti, 1450’lerde 37 hektara ulaşmıştır. Galata’daki ilk imtiyaz alanı, Cenevizlilere, 1303 yılında verilmiştir. Bu imtiyaz ile Bizans, Cenevizlilerin sağlam evler ve kiliseler inşa etmelerine izin vermiş fakat sur ve hisar inşası bu izinlerden hariç tutulmuştur. Cenevizliler ise ev yapımı bahanesi ile hendek kenarlarına sağlam kâgir burçlar inşa etmiş, zamanla bunların aralarına duvar örmüş ve bölgeyi tahkim etmeye başlamıştır. İlk surlar bu şekilde ortaya çıkmıştır. Cenevizliler, 1348-1349 yılları arasında, kentin kuzeyinde Galata Kulesi ni ve çevre surlarını inşa ederek bölgelerini genişletmişlerdir. Sırasıyla, 1352’de kentin doğusundaki sahil bölgesi ile eski Galata Kalesi arasındaki bölgeyi, 1387’de eski kentin kuzeyinde, Galata Kulesi’nin batısında yer alan bölümü, 1397’de kentin batısında Azap Kapı olarak adlandırılan bölümü ve 1400’de kentin doğusundaki bölgeyi Galata’ya dâhil etmişlerdir. Ancak Bizans’ın zayıflamasını fırsat bilerek genişletilen kent Osmanlı tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. 1453 yılında İstanbul’un fethi ile Galata, Osmanlı yönetimine girmiş, yapılan anlaşma gereği Cenevizliler Osmanlı tebaası olmuştur. Fetih sonrasında Galata’da Osmanlı’nın emri ile surların ve Galata Kulesi’nin bazı bölümleri ile Kastellion Kalesi yıktırılmış, hendekler kısmen doldurulmuştur. 16. Yüzyıl’da 1509 depremi sonucu Galata Kulesi’nin yanı sıra surların büyük bir kısmı zarar görmüş ancak II. Beyazıt (1481-1512) Döneminde onarılmıştır. 17. ve 18. Yüzyıl’larda Osmanlı yönetimi verdiği fermanlar ile sur ve burçlar üzerine ev inşa edilmesine izin vermiş ve bir nizama bağlamıştır. Eski surların işlevini kaybetmesi nedeni ile birçok yerde özellikle deniz surlarına bitişik atölyeler ve evler inşa edilmiştir. 19. Yüzyıl’a kadar eksiksiz gelebilen Galata Surları, 1864 yılında dönemin kentsel dönüşüm politikalarının bir sonucu olarak, 6. Daire kararıyla, sıkışmış ulaşım ağının genişletilmesi ve yeni yapı adaları oluşturmak amacıyla yıkılmış ve hendekler doldurulmuştur. Galata Surları’ndan günümüze kısıtlı sayıda kalıntı ulaşmıştır. Bu çalışma ile sur ve burç kalıntılarından oluşan bu envanterin durumunun tespiti, belgelendirilmesi ve korunmasına yönelik bir adım atılmıştır. Çalışma, konu ile ilgili literatür araştırmalarını, bölgede yapılan alan incelemelerini, sur izlerine yönelik belgeleme çalışmalarını, Galata Surları’nın güzergahını ve surlar üzerindeki burçlara yönelik restitüsyon çalışmaları ile mevcut sur kalıntılarına yönelik koruma önerilerini kapsamaktadır.
-
ÖgeGeleneksel Ahşap Karkas Yapıların Deprem Davranışları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Aksoy, Dilek (sarı) ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationBu çalışmada, ülkemizdeki geleneksel ahşap iskeletli yapıların deprem davranışlarını tespit etmek ve 17 Ağustos 1999 Kocaeli, 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin etki alanı içinde kalan bölgede yer alan ahşap iskeletli yapıların deprem dayanımı açısından irdelenmesi amaçlanmıştır. Geleneksel ahşap karkas yapım tekniği Türkiye’de deprem riskinin de yüksek olduğu Kuzey ve Batı Anadolu, Marmara Bölgesi ve Orta Anadolu’nun kuzey kuşağında yaygın olarak uygulanmıştır. Bu yapılar yüzlerce yıllık tecrübenin ürünüdürler ve ait oldukları dönemin sosyal yapısının yansıması oldukları gibi depremselliği yüksek bir ülkedeki yapı geleneğinin de göstergesidirler. Bu nedenle, kültürel mirasın devamlılığı için olduğu kadar depreme dayanıklı yapı örnekleri olarak da korunmaları önemlidir. Çalışma alanı olarak, 1999 yılında yaşanan depremin etki alanı içinde kalan Kocaeli, Yalova, Adapazarı ve Düzce illeri seçilmiştir. Bu illeri kapsayan bölge, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerindedir ve zaman içinde de bir çok kez yıkıcı deprem yaşamıştır. Bölgede genellikle ondokuzuncu yüzyıl sonlarında ya da yirminci yüzyıl başlarında yapılmış ahşap konutlar ile yapımlarına 1940’lı yıllarda başlanmış ve 1970’li yıllara kadar devam edilmiş ahşap iskeletli konutlar bulunmaktadır. 1999 yılında yaşanan depremde özellikle 1940-1970 yılları arasında yapılmış olan ahşap iskeletli konutların deprem dayanımlarının iyi olduğu; yirminci yüzyıl başında yapılmış olan ve biri 1943 diğeri 1967 yılında olmak üzere daha önce iki büyük deprem geçirmiş olan yapılarda ise genel olarak yapıların bakımsız olmaları ve ahşap elemanların niteliklerini kaybetmeleri nedeniyle hasar aldıkları gözlenmiştir. Depremi hasarsız geçiren yapılarda, ahşap iskelette payanda yerleşimine dikkat edildiği, elemanların birbiri ile bağlantısında çivinin yanısıra geçme yöntemlerinin de kullanılmış olduğu saptanmıştır.
-
ÖgeHadım Hasan Paşa Medresesi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bozkurt, Ela ; Ahunbay, Zeynep ; 55798 ; Restorasyon ; RestorationHadım Hasan Paşa Medresesi, İstanbul 'un ticaret hayatının yoğun şekilde sürdüğü Eminönü ilçesinin Cağaloğlu semtinde yeralmaktadır. II. Mahmut döneminde geçirdiği bir onarım sırasında giriş kapısı üzerinde konan kitabeye göre medresenin yapım tarihi, 1005/1596 olarak görünmektedir. Ancak bu tarih, Evliya Çelebi' nin Seyahatnamesinde verdiği 1004/1595 tarihinden 1 yıl fark göstermektedir. Medrese, Sadrazam Hadım Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır, mimarı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Mimar Sinan' in ölümü ile 1597 - 1598 yılları arasında mimarbaşı olan Mimar Davud Ağa tarafından yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Medrese, üç katlı düzeni ve planimetresi nedeniyle genel sınıflandırmaların dışında kalmaktadır. Bodrum, zemin ve 1. kattan oluşan medresenin, Prof. Kazım İsmail Gürkan Caddesinin yapımı esnasında kuzeydoğu bölümünün kesilmesi özgün durumunun anlaşılmasını güçleştirmektedir. Medrese günümüze oldukça harap bir halde ulaşabilmiştir. 1970 ' li yıllardan itibaren evsiz insanlar tarafından barınak olarak da kullanılan medresenin restorasyon çalışmaları Nisan 1996 ' da başlamış, ancak temizlik çalışmaları esnasında yapı tahrip edilmiştir. Tarihi ve mimari değere sahip bu yapının korunması, devamlılığının sağlanması ve uygun bir işlevle yeniden değerlendirilmesi amacı ile yapılan; rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerini içeren tez çalışması 7 ana bölümde değerlendirilebilir. Başlangıç olarak, yapının mevcut durumunun incelenmesi ve ilgili belgelere ulaşılması ile tarihi araştırmalar sonucunda bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmaların diğer bölümlerinde ise, yazılı belgelerin incelenmesi ve bina üzerinde mevcut izlerin değerlendirilmesi sonucu binanın rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanmıştır.
-
ÖgeHalep Ahmediye Medresesi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-07-18) Kasmo, Ruba ; Ahunbay, Zeynep ; Restorasyon ; RestorationAhmediye Medresesi, Halep’te günümüze ulaşabilmiş 18. yüzyıla ait Osmanlı eğitim yapılarının önemli bir örneğidir. Çalışmada, yapının korunmasını sağlamak üzere, gerek yerel halkın ihtiyaçlarını gerek uluslararası koruma ilkelerini dikkate alan bir restorasyon ve yeniden kullanım projesi oluşturulmaya çalışılmıştır. Tez çalışması tarihi araştırma, mimari/yapısal deskripsiyon ve strüktürel sorunlar ile malzeme hasarlarının değerlendirilmesini kapsamaktadır. Restitüsyon çizimleri, tarihi araştırmanın yanı sıra, yapının, Halep ve İstanbul’daki diğer 18. yüzyıl medreseleriyle karşılaştırılması sonucu oluşturulmuştur. Son olarak, periyodik bir koruyucu bakım programını esas alarak ve yapıyla uyumlu olacak şekilde, yeniden kullanım ve müdahale önerileri saptanmıştır.
-
ÖgeHekimbaşı Çiftliği Kasrı restorasyon projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Bayraktaroğlu, H. Zümrüt ; Ahunbay, Zeynep ; 14397 ; RestorasyonHekimbaşı çiftliği Kasrı, Küçüksu'nun arka sırtlarındaki bir tepenin üzerinde, Boğazdan Ümraniye'ye ulaşan Hekimbaşı çiftliği Caddesi yakınındadır, Ormana bitişik, tamamen gecekondulaşmış bir araziye oturmaktadır. Kasır, o dönemin "Devlet Baş Mimarı" unvanını almış olan Sarkis Balyan tarafından, 1881 yılında yapılmıştır. Kuzey yönünde dört katlı bir kulesi olan, üç katlı kargir bir yapıdır. Tamamen harabe görünümünde olan yapının, sahip çıkılmadığı takdirde, bilinçsiz tahribat sonucu kısa süre sonra yok olacağı açıktır. Bu kasır için yeni kullanım önerileri getirmeyi amaçlayan bu tez, yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, tezin amacı ve aşamaları açıklanmıştır, îkinci bölümde, yapının inşa edildiği dönemde Avrupa ve Osmanlı Devletindeki mimari ortam, Boğaziçi ve Küçüksu'nun durumu incelenmiştir. Bu bölümün, Avrupa 'da- ki mimari ortamın tanıtılmasıyla başlanmasının nedeni, yapının gerek plan, gerek üslup bakımından Batılı özellikler göstermesidir. Yine bu nedenle daha ilerideki bölümlerde yer yer Avrupa'dan örnekler verilmiştir. Üçüncü bölüm, kasırların genel özelliklerini ve gelişimini anlatmaktadır. Dördüncü bölüm, Hekimbaşı çiftliği Kasrının tanımlanmasına ayrılmıştır. Beşinci bölümde, kasır aynı dönemin diğer yapılarıyla karşılaştırılmış; altıncı bölümde restitüsyonu yapılmıştır. Yedinci bölüm ise, restorasyon önerilerini içermektedir. Bu yapının geniş arazisiyle beraber bir spor klübüne devredilmesi ve aslına sadık kalınarak, klübün idare binası olarak restore edilmesi önerilmektedir.
-
Ögeİncesu-kara Mustafa Paşa Medresesi Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Güngör, Şeyda ; Ahunbay, Zeynep ; 66615 ; Restorasyon ; Restoration1670 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından Kayseri'nin İncesu ilçesinde yaptırılan külliyenin kapsamında kervansaray, çarşı,imaret,cami,medreseve hamam bulunmaktadır. İki büyük avlu çevresinde yerleşmiş olan külliyede karşılıklı dükkan dizilerinden oluşan arasta, iki avlu arasında bağlayıcı öge konumundadır. Tezin konusunu külliyenin medresesi için restorasyon projesi hazırlanması oluşturmaktadır.Yapının 1/50ölçekli hazırlanması ve hasar yapılmasıyla başlanmıştır. Vakfiyesiyle karşılaştırıldığında;yapının bir bölümünün yıkılmış olduğu anlaşılmıştır.Yıkılan bölümlerin yerlerinin belirlenmesi amacıyla iki açmada kazı yapılmış ancak olumlu sonuç alınamamıştır.Yapının, Aptullah Kuran tarafından 1968'de çekilen fotoğraflarına ve mevcut izlere dayanarak ve daha önce yapılmış medrese plan şemaları ile karşılaştırarak restitüsyon önerisi hazırlanmıştır. Yapının özgün işlevi bugün geçerliğini yitirmiş olduğundan; farklı bir işlevle değerlendirerek etkin bir koruma sağlanması yoluna gidilmiştir. Yeni işlev, yöre halkının ihtiyaçları ve sosyal yapısı dikkate alınarak belirlenmiştir.Restorasyon projesi işlevin, medresenin plan ve cephe özelliklerini bozmayacak şekilde yapıya uyarlanması gözetilerek hazırlanmıştır. Restorasyon projesi yapının mevcut durumu esas alınarak hazırlanmıştır.