FBE- Çevre Kontrolü ve Yapı Teknolojisi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 178
  • Öge
    Metro istasyonlarında kullanılan kaplama malzemelerinin, üretim ve kullanım süreci çevresel etkilerinin değerlendirilmesi: Çırçır İstasyonu örneği
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kalkan, Nurcan ; Çetiner, İkbal ; 636985 ; Çevre Kontrolü ve Yapı Teknoloji Bilim Dalı
    Çevre kirliliği ve küresel ısınma sonucu ortaya çıkan iklim değişiklikleri, azalan hammadde ve enerji kaynakları, nüfus artışına paralel artan enerji ihtiyacı gibi etkenlerin bir araya gelmesi, tüm sektörleri enerji ve çevre konularında araştırma yapmaya yöneltmiştir. Yapı sektörü paydaşları, özellikle malzeme ve inşaat sektöründen firmalar, akademik çevreler ve yerel yönetimler, harcanan enerjinin azaltılması, çevresel etkiler ve sera gazı salımlarının azaltılması amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD), yapı ürün ve malzemelerinin veya binaların, yaşam döngülerinde sebep oldukları çevresel etkilerin değerlendirilmesi amacıyla geliştirilmiş ve günümüzde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Sürdürülebilir tasarım yaklaşımının, Dünyadaki ulaşım ve özellikle metro sistemleri ile ilgili çalışan kamu ve özel sektör kuruluşlarının gündemine girmesi ile, istasyonlarda eco-etiketli malzemelerin kullanımı ve istasyon yapılarına yeşil bina sertifikalarının alınmaya başlanması gibi gelişmeler ortaya çıkmıştır. Tez kapsamında, metro istasyonlarında kullanılabilecek döşeme, duvar ve tavan kaplama malzeme seçenekleri belirlenmiş ve bu kaplamaların üretim enerjileri kaynaklı çevresel etkileri hesaplanarak en az etkiye sahip kaplamalar saptanmıştır. Bununla birlikte, kaplamalar arasında daha doğru bir kıyaslama yapılabilmesi amacıyla, çalışma kapsamına; kaplamaların üretim enerjilerinin yanı sıra, metro istasyonları için kabul edilen min. 100 yıllık yapı yaşam süresi boyunca gerçekleşeceği varsayılan yenilenme sayıları da dâhil edilmiştir. Tez çalışması kapsamına dâhil edilen çevresel etki kategorileri ise, TS EN 15804+A2 standardına göre çevresel ürün beyanlarında (EPD belgesi) hesaplanması zorunlu olan yedi orta nokta etki kategorisi; küresel ısınma (Global warming- GWP), ozon tabakasının incelmesi (Ozone depletion- ODP), asitlenme (Acidification- AP), ötrofikasyon (Eutrophication- EP), fotokimyasal sis oluşumu (Photochemical ozone creation- POCP), abiotic kaynakların tükenmesi- elemanlar (Depletion of abiotic resources, elements- ADPE), abiotic kaynakların tükenmesi-fosil yakıtlar (Depletion of abiotic resources, fossil fuels- ADPF) dır. Tez çalışmasının başlangıcında, çevresel etki değerlendirmesi programlarının kullanılması düşünülmüş olmasına karşın, kaplama malzemelerinin ve tüm alt bileşenlerinin üretim aşamaları ile ilgili firmalardan veri teminindeki sıkıntılar sebebiyle, firmaların ürünleri için bağımsız kuruluşlara hazırlattıkları EPD belgeleri kullanılmıştır. EPD belgelerinde yer alan farklı birimlerdeki orta nokta etki kategori değerlerinin ortak bir birime (Pt) getirilmesinin ardından, her kaplama için toplam çevresel etkinin hesaplanabilmesi için, Avrupa'da yaygın olarak kullanılan Impact 2002+ metodunun hesap yöntemi kullanılmıştır. Kıyaslama yapılırken, döşeme, duvar ve tavan kaplamaları kendi aralarında karşılaştırılmıştır. İlk olarak 1m2'lik işlevsel birim için yapılan çevresel etki hesaplamaları, daha sonra örnek olarak seçilen Çırçır istasyonunun kaplama metrajları ile çarpılarak, bir metro istasyon yapısı için gerçekleştirilmiştir.
  • Öge
    Yeşil bina sertifika sistemlerinde yangından korunma
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07) Arpacı, Gökçe Saadet ; Serteser, Nuri ; 637555 ; Çevre Kontrolü ve Yapı Teknoloji Bilim Dalı
    Geçmişten günümüze üzerinde yaşadığımız gezegenimizin kaynakları hızla tükenmekte ve bu durum sürdürülebilirliğin önemini günden güne artırmaktadır. Sanayi devriminden sonra özellikle hızlanmış olan bu süreç, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilirliğin teşvikiyle ilgili çalışmaları zorunlu kılmıştır. Tüm sürdürülebilirlik adı altındaki çalışmalarda temel amaç, gelecekte nesillere kaynakları tükenmemiş ve yaşanabilir bir dünya bırakmaktır. Dünyadaki mevcut yeşil bina sertifika sistemlerinin ortak amacı da bunu sağlamak ve teşvik etmektir. Bina tasarımında yer alan ya da yeşil bina sertifikası almak için işletme sürecinde yapılan tüm değişiklikler, binaya ve kullanıcılarına zarar verebilecek önemli riskler içerebilir. Bunlardan bazıları; bina kabuğunda kullanılan yalıtım malzemeleri, atriumlar, sızdırmazlık-yanmazlık katkıları, PV panelleri, güneş tüpü benzeri aydınlatma elemanları, yatay ve/veya düşey konumlandırılmış peyzaj elemanları, atık depolama bölümleridir. Diğer hususların yanında yeşil binaların yangın performansının değerlendirilmesi için, binanın yangın emniyetini etkileyen ana tasarım ve sonradan oluşabilen birincil değişiklikler üzerine yoğunlaşmış araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yeşil bina sertifika sistemlerine sahip olabilmek için yerel yönetmelik ve standartların dışında alınabilecek yangın emniyet önlemlerinin, binanın sürdürülebilirlik kriterlerini sağlama yönünde bütünleyici olması gereklidir. Bu tez çalışmasının temel amacı, dünyada yaygın olarak kullanılan yeşil bina sertifika sistemlerinde yangın emniyet önlemleri konusunda mevcut olan içeriği incelemek, bu önlemler bakımından aralarındaki benzerlik ve farklılıkları değerlendirmek ve sertifikalandırmanın gereklilikleri ile ilgili kararlarda yangın emniyeti açısından ortaya çıkması muhtemel risklere vurgu yapmaktır. Sertifika sistemlerinin çoğunda yerel yönetmelik koşullarının sağlanması yeterli bulunurken yapılan çalışmada, sertifika kriterlerini sağlamak için alınan tasarım kararlarının yangın emniyeti açısından içerebileceği potansiyel riskler nedeniyle mevcut yönetmeliklerin bu konuları da dikkate alacak şekilde gözden geçirilmesi gerektiğine işaret edilmektedir. Çalışmada yangın emniyet önlemleri ile ilgili içerik incelemeleri, DGNB, BREEAM, LEED, SBtool, CASBEE, HQE, Green Mark, Green Star, Estidama ve B.E.S.T sertifika sistemlerinin kılavuzlarında yürütülmüş ve örnek olarak ele alınan sertifikalı ve sertifikasız (sürdürülebilirlik niteliklerine sahip) kullanımda olan binaların hem projeleri üzerinde hem de yerinde çalışmalar yapılmıştır. Sertifika sistemlerinde yapılan incelemelere göre yangınla ilişkilendirilebilecek içeriklere ait puanların toplam içerik puanlarına oranlanması sonucunda ortalama olarak bir yeşil bina sertifika sisteminin yaklaşık olarak %30 içeriğinin yangın ile ilişkilendirilebilir olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Yeşil binaların oluşturduğu risk unsurları belli başlıklar altında toplanmış, risk seviyeleri belirlenmiş ve olası yangın senaryolarından en az hasar görme durumu veya olası yangın senaryolarının hiç meydana gelmemesi için mevcut yangın yönetmeliği koşulları da dikkate alınarak öneriler getirilmiştir.
  • Öge
    Binalarda cephe eğiminin enerji yükleri üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-05-15) Yüksel, Ebru ; Manioğlu, Gülten ; 502161528 ; Çevre Kontrolü ve Yapı Teknolojisi ; Environmental Control and Construction Technologies
    Dünyada enerji tüketimindeki hızlı artış sebebiyle enerji kaynakları gün geçtikçe azalmaktadır. Bu nedenle, enerji tüketiminin azaltılmasına yönelik çalışmalar günümüzde oldukça önem kazanmıştır. Tüm dünyada artan nüfus, sanayileşme ve kentleşmenin etkisiyle yeni yapılan binaların sayısı çoğalmakta ve buna bağlı olarak binalar için harcanan enerji miktarı da artmaktadır. Binalarda tüketilen enerjinin büyük bir kısmı konfor koşullarını sağlamaya yönelik olan ısıtma ve soğutma gereksinimlerine ait harcamalardır. Enerji tüketiminin oldukça fazla olduğu inşaat sektöründe binalarda enerji etkinliğinin sağlanması sürdürebilir bir gelecek için gereklidir. Bu doğrultuda binanın ilk tasarım aşamasında, bulunduğu iklim bölgesine bağlı olarak alınan enerji etkin tasarım kararları; iç konfor koşullarının iyileştirilmesine ve mekanik sistemlere duyulan ihtiyaçların azaltılmasına olanak sağlar. Farklı iklim bölgelerinde ısıtma veya soğutma dönemlerinin öncelikli olmasına bağlı olarak iç konforun sağlanmasına yönelik gereksinimler değişmektedir. Kullanıcılar için gerekli olan konfor koşullarının, pasif sistemlerden mümkün olduğunca faydalanarak ve minimum enerji harcaması ile sağlanması, enerji etkin tasarım için öncelikli hedeflerdendir. Bu nedenle bina enerji performansını doğrudan etkileyen yerleşme dokusu, yönlenme, bina aralıkları, bina formu ve bina kabuğu gibi tasarım parametrelerinin iklimle uyumlu olacak şekilde belirlenmesi gereklidir. Bina formu, binanın, özellikle güneş ışınımından faydalanma veya korunma düzeyini, belirleyen en önemli parametrelerden biridir. Bina formu; biçim faktörü, bina yüksekliği, çatı türü ve eğimi, cephe eğimi gibi geometrik değişkenlere bağlı olarak tanımlanır. Bina formunun geometrik değişkenlerinden olan cephe eğim açısının değişimi, saydam ve opak bileşenden oluşan bina kabuğuna gelen güneş ışınım miktarını değiştirerek binanın ısıtma ve soğutma yüklerini etkiler. Bina kabuğuna gelen güneş ışınımıyla iç mekân pasif olarak ısıtılır ve mekânın ihtiyaç duyacağı ısıtma yükleri azalır. Ancak, soğutma istenilen dönemde, özellikle saydam bileşen etkisiyle bina kabuğuna gelen güneş ışınımı aşırı ısınmaya sebep olabilir ve soğutma yüklerini artırır. Bu nedenle, iklim bölgesine göre, binalarda güneş ışınımından yararlanma ve korunmada cephe eğimi ve saydamlık oranının yöne bağlı olarak optimizasyonu, enerji yüklerinin azaltılması açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada Türkiye'nin farklı iklim bölgelerinde bulunan 5 il (İstanbul, Diyarbakır, Ankara, Erzurum ve Antalya) için, A/V ( toplam dış yüzey alanı / bina hacmi) oranı sabit olacak şekilde saydam bileşenin bulunduğu cephenin alanı sabitken, cephe eğim açısı değiştirilerek (9 farklı eğim derecesi) 9 farklı bina formu seçeneği üretilmiştir. Güneş ışınımından kazanılan ısı miktarı bina cephesinin baktığı yönün bir fonksiyonu olduğundan binanın yönlendiriliş durumu iç mekânda oluşan ısıtma ve soğutma yüklerini etkileyecektir. Bu nedenle, yönlendiriliş durumunun eğimli cepheye sahip binanın ısıtma ve soğutma yükleri üzerindeki etkisinin incelenmesi için 16 farklı yönlendiriliş durumu belirlenmiştir. Bina kabuğun saydamlık oranı, bina kabuğundan geçen güneş ışınım miktarını dolayısıyla iç mekânda gerçekleşen iç hava sıcaklığı ile iç yüzey sıcaklıklarının belirlenmesinde etkilidir. Ele alınan binada saydamlık oranı için 8 farklı saydamlık durumu belirlenmiştir. Oluşturulan, farklı cephe eğim açısı, yönlendiriliş durumuna ve saydamlık oranına sahip bina formlarının ısıtma ve soğutma yükleri üzerindeki etkisi, enerji simülasyon programı aracılığı saptanmıştır ve toplam yükleri azaltan uygun alternatiflerin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu çalışma beş ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümü olan giriş bölümünde; azalan enerji kaynaklarına değinilmiş ve artan enerji tüketiminin çevreye verdiği zararlar açıklanmıştır. Enerji tüketiminin büyük bir kısmının gerçekleştiği binaların enerji etkin olarak tasarlanmasının önemi üzerinde durulmuştur. Pasif tasarım parametrelerinden olan bina formunun geometrik bir özelliği olan cephe eğiminin bina yüklerine üzerine etkisi ve uygulama alanlarının değerlendirilmesine ait çalışmalar incelenmiştir. Cephe eğiminin, bina kabuğuna gelen direkt güneş ışınım miktarını değiştirerek binanın ısıtma ve soğutma yüklerini etkileyebileceği açıklanmıştır. İkinci bölümde; binalarda cephe eğimine bağlı olarak ısıtma ve soğutma enerji yüklerini etkileyen tasarım değişkenleri, kullanıcıya ilişkin parametreler, çevreye ilişkin parametreler ve binaya ilişkin parametreler kapsamında üç ana başlıkta incelenmiştir. Çalışma için seçilen farklı iklim bölgelerine ait tüm değişkenler için güneş ışınımının ve bina formunun önemi vurgulanmıştır. Üçüncü bölümde; yenilebilir bir kaynak olan güneşten binalarda yararlanma veya korunma ihtiyacını anlamak için güneş ışınımı ve güneş açıları detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Binalarda cephe eğimin açısına bağlı olarak bina kabuğuna gelen toplam güneş ışınımının miktarının hesaplama bilgileri detaylı olarak verilmiştir. Çalışma için seçilen farklı iklim bölgelerinde bulunan 5 şehre ait yıllık güneş ışınımı dağılımları, yıllık ve aylık ortalama güneş ışınım miktarları karşılaştırılmıştır. Dördüncü bölümde; Türkiye'de farklı iklim bölgelerinde bulunan iller için farklı cephe eğimlerine sahip binaların ısıtma ve soğutma yükleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. A/V ( toplam dış yüzey alanı / bina hacmi) oranı sabit olacak şekilde, saydam bileşenin bulunduğu cephenin alanı sabit tutulup, cephe eğim açısı değiştirilerek (9 farklı eğim derecesi ile) 9 farklı bina formu oluşturulmuştur. Tek hacimden oluşan binada saydamlık oranı için 8, yönlendirme için ise 16 farklı seçenek önerilmiş ve hacimler EnergyPlusTM 9.0.1 adlı bina enerji simülasyon programı yardımıyla karşılatırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bina bileşenlerine ait toplam ısı geçirme katsayı değerleri ve bina kabuğu katmanlaşma detayları TS-825 'Bina Isı Yalıtım Kuralları' Standardına göre tavsiye edilen U değerleri dikkate alınarak belirlenmiştir. Ele alınan illeri için farklı yönlere yönlendirilmiş olan hacimde cephenin yer düzlemi ile yaptığı açıya bağlı olarak gerçekleşen ısıtma, soğutma ve toplam enerji yükleri radar grafikler yardımıyla gösterilmiştir. En düşük toplam enerji yükünün gerçekleştiği cephe eğim açısı ile dik (90°) cephenin karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkan toplam ısıtma ve soğutma enerji yükü farkı grafikler yardımıyla karşılaştırmalı olarak açıklanmıştır. Çalışmanın son bölümü olan beşinci bölümde; farklı cephe eğimlerine sahip olan tek hacimli binaya ait ısıtma ve soğutma yüklerinin sonuçları değerlendirilmiştir. Tasarım aşamasında, pasif tasarım kriterlerinden olan bina formunun geometrik bir özelliği olan cephe eğimi ile toplam enerji yüklerinin azaltılabileceği ve değerlendirilen konunun daha kapsamlı çalışmalar ile desteklenmesiyle enerji etkinlik açısından daha detaylı verilere ulaşılabileceği vurgulanmıştır.
  • Öge
    Giydirme cepheler için uzman görüşü değerlendirme yöntemi ile bütünlenmiş bir analiz aracı önerisi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-05-04) Terzioğlu, Beyza ; Altun, Mehmet Cem ; 502161520 ; Çevre Kontrolü ve Yapı Teknolojisi ; Environmental Control and Construction Technologies
    Günümüzde; cephelerin performans değerlendirmesinde deney, hesaplama ve uzman görüşü yöntemleri kullanılmakta olup, kullanım sonrası değerlendirmeler için kullanıcı görüşlerine de başvurulmaktadır. Deney ve hesaplamalar genellikle standartlar tarafından ayrıntılı tariflenmiş ve kontrol edilebilir süreçler içeren, sonuçları nesnel olup daha kesin ve güvenilir bilgi sağlayan yöntemlerdir. Uzman görüşü yöntemi ise alternatif değerlendirme yöntemlerinin çok maliyetli, çok zaman alıcı olduğu durumlarda, alternatif değerlendirme yöntemi bulunmayan durumlarda veya ön değerlendirmelerde işlevseldir. Tez çalışması kapsamında da birden fazla giydirme cephenin birden fazla uzmanlık alanında analizi ve değerlendirmesi için kaynak kullanımının (maliyet, süre gibi) görece az olduğu bir yönteme ihtiyaç duyulmuş ve uzman görüşü yönteminin kullanımına karar verilmiştir. Bina performans değerlendirme yöntemlerini ele alan çalışmalarda uzman görüşü yönteminin katı kurallar ile uygulanarak mümkün olduğu kadar objektif olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Yapılan literatür araştırmaları sonucu herhangi bir yapı elemanı ya da bina performans değerlendirmesine yönelik kullanılabilecek yapılandırılmış uzman görüşü yöntemine rastlanılmamıştır. Bu doğrultuda çalışmanın temel amacı; giydirme cephelerin farklı alanlarda ve farklı seviyelerde analizine ve değerlendirmesine imkân veren, "uzman görüşü" yöntemi ile bütünlenmiş bir analiz aracı geliştirmek ve bu aracı hem vaka analizi çalışmalarında hem de meslek pratiğinde kullanılabilecek şekilde kurgulamak olmuştur. "Uzman görüşü" ile kastedilen bir yürütücünün değerlendirme sürecini yöneterek farklı uzmanların görüşlerini aldığı, bu görüşleri bütünlediği ve belgelediği değerlendirme yöntemi, literatürdeki ifadesiyle "temin edilen uzman görüşü (elicited expert judgmet)" yöntemidir. Araç, giydirme cephelerin teknoloji bakış açılı analizine yöneliktir. Burada ve tez kapsamında kullanılan "giydirme cephe" kavramı bina iç ve dış ortamını birbirinden ayıran, yük taşımayan, bina taşıyıcı sisteminden bağımsız olup üzerine gelen yükleri tespit elemanları ile binanın taşıyıcı sitemine aktaran, hafif ve dolgu bileşeninin ağırlıklı olarak cam olduğu sistemleri kapsamaktadır. Aracın; giydirme cephelerin işlev, yapılabilirlik, maliyet, sürdürülebilirlik gibi farklı alanlarda değerlendirmesine imkân vermesi amaçlanmıştır. Ancak araç işlev konusunun alt başlıkları olan ısıl performans, gün ışığı performansı, akustik performans, su geçirimsizlik performansı ve yangın güvenlik performansının değerlendirilmesi üzerinden detaylandırılmıştır. Çalışma kapsamında öncelikle analiz edilecek ürünü kavramak amacı ile giydirme cephe sistemleri araştırılmıştır. Giydirme cephe kavramının ortaya çıkışı, sınıflandırılması, bileşenleri ve tasarım/ değerlendirme kriterleri ile ilgili literatür analizleri yapılmıştır. Literatür analizleri aracın geliştirilmesine yönelik "vaka analizi" ve "değerlendirme" olmak üzere iki farklı alanda ve dört temel soru çerçevesinde sürdürülmüştür: "Mimarlık disiplininde hangi değerlendirme yöntemleri kullanılmaktadır?", "Uzman görüşü yönteminin uygulama prosedürleri ve değişkenleri nelerdir?", "Vaka analizleri nasıl yapılır ve değişkenleri nelerdir?" ve son olarak "Literatürde var olan bina/ cephe vaka analizi çalışmalarında kullanılan yöntemler nelerdir?". Literatür analizleri sonucu "Uzman görüşü değerlendirme yöntemi ile bütünlenmiş giydirme cephe analiz aracı (UGY-GCAA)" önerisi oluşturulmuştur. Aracın kullanılabilirliğinin kontrolü ve iyileştirilmesi için, öneri araç kullanılarak, bir giydirme cephe sistemi analiz edilmiş ve üç farklı uzmanlık alanında değerlendirilmiştir. Bu çalışma sırasında, değerlendirme için gerekli verilerin toplanması ve işlenmesi sürecinde kullanılmak üzere kontrol listelerine ihtiyaç duyulmuştur. İhtiyaç doğrultusunda; geliştirilen araç ile birlikte kullanılmak üzere giydirme cephenin ısıl, gün ışığı, akustik, su geçirimsizlik ve yangın güvenliği performanslarının değerlendirilebilmesi için gerekli verileri tanımlayan kontrol listeleri hazırlanmıştır. Bahsi geçen performanslar ile ilgili öncelikle standart ve yönetmelikler, daha sonra akademik kitaplar, meslek örgütlerinin yayınları gibi kaynaklar taranmıştır. Kaynaklardan elde edilen verilerin derlenip bütünlenmesi ile kontrol listeleri hazırlanmıştır. Kontrol listelerinin iyileştirilmesi amacıyla, hazırlanan listeler uzmanlara sunulmuş ve görüşleri alınmıştır. Her bir kontrol listesi için ilgili alanda uzman 2 ile 3 arasında değişen sayıda kişi ile bireysel ve yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiştir. Uzmanlara yöneltilen sorulara alınan cevaplar doğrultusunda listeler iyileştirilmiştir. Kontrol listeleri, cepheden beklenilen performansı belirleyen çevre ve bina ölçeğindeki etkenleri, cephenin performansını değerlendirebilmek için sistemin ve sistemi oluşturan bileşenlerin özellikleri ve bu verilerin değerlendirme için bağıl önemlerini içermektedir. Aracın geliştirilmesine yönelik yapılan uygulamalardan alınan sonuçlara bağlı olarak iyileştirilen "Uzman görüşü değerlendirme yöntemi ile bütünlenmiş giydirme cephe analiz aracı (UGY-GCAA)"nın temel özellikleri aşağıda sıralanmıştır: • Araç sistematik ve metodiktir. • İş akışı tanımlamaktadır. • Aracın kullanımı "analiz yürütücüsü" ve "uzman" olmak üzere iki temel karaktere dayanmaktadır: Değerlendirme sürecini yöneterek farklı uzmanların görüşlerini alan, bu görüşleri bütünleyen ve belgeleyen "yürütücü" ve görüşleri alınan "uzman/ uzmanlar". Bu bağlamda analiz aracını kullananın (yürütücünün) uzman olması gerekmemekte, konu ile ilgili temel bilgiye sahip olması yeterli olmaktadır. • Cephenin fiziksel analizine, performans analizi ve değerlendirmesine olanak sağlamaktadır. • Vaka analizlerinde kullanılabilecek uzman görüşü alma prosedürü tanımlamaktadır. • Giydirme cephelerin ısıl performans, gün ışığı performansı, akustik performans, su geçirimsizlik performansı ve yangın güvenlik performansı değerlendirmelerinde araçtan bağımsız olarak da kullanılabilecek kontrol listeleri önermektedir. • Uzman görüşü yöntemi kullanılarak yapılan değerlendirmelerde sonuçların kesinliğinin, elde edilen verilerin yeterliliğine bağlı olmasından dolayı bir "ön değerlendirme" aracıdır. Hazırlanan kontrol listelerinin araç ile birlikte kullanılabilirliğinin kontrolü ve aracın farklı cephe sistemlerinin analiz ve değerlendirmesinde kullanımının denenmesi için vaka analizi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Vaka analizleri, üç farklı cephe sisteminin analizi ve değerlendirilmesi üzerine, uzmanlar ile bireysel ve yüz yüze görüşülerek yapılmıştır. Süreç sonunda UGY-GCAA'nın vaka analizlerinde kullanımı; aracı öğrenme süreci, kullanım süreci ve elde edilen sonuçlar bağlamında değerlendirilmiştir.
  • Öge
    Sürdürülebilir üniversite yerleşkeleri ve İTÜ Ayazağa Yerleşkesi ile İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi'nin mevcut durumunun değerlendirilmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013) Emen, Müge ; Türkeri, Nil ; 335874 ; Çevre Kontrolü ve Bina Teknolojisi Programı
    İnsanoğlunun doğayı değiştirmesi ve ona zarar vermesi nedeni ile oluşan kirlilik atmosferde CO2 emisyonunun birikmesine neden olmaktadır. Bu birikim bugün çok ciddi miktarlara ulaşmış ve küresel ısınmaya neden olmuştur. Küresel ısınmaya karşı çözüm olarak geliştirilen sürdürülebilirlik konusunda inşaat, malzeme, üretim gibi pek çok alanda çalışmalar yapılmaktadır. İnşaat sektöründe sürdürülebilirlik çalışması, binaların çevreye verdiği etkiyi azaltmak ve bu etkiyi standartlaştırmak amacı ile oluşturulan yeşil bina değerlendirme ve sertifikasyon sistemleri ile sağlanabilmektedir. Üniversite yerleşkeleri; ulaşım yolları, binalar, açık alanlar, yeşil alanlardan oluşmaktadır. Bu yönü ile hem küçük ölçekte bir kent gibi çalışmakta hem de kentin alan olarak önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Çevreye verdiği etki de hem inşaat alanının büyük olması hem de kullanıcı sayısının fazla olması nedeni ile oldukça fazladır. Ayrıca, hem toplum içindeki görevleri hem de eğitim, öğretim, araştırma gibi faaliyetlerin yapıldığı binalar ve bu binaların yer aldığı yerleşkeler olmaları nedeniyle küresel ısınma konusunda kritik bir noktada bulunmaktadır. Bu nedenle sürdürülebilir üniversite yerleşkeleri için yeşil bina değerlendirme sistemlerinden LEED ve BREEAM incelenerek yeni binalar ve mevcut binalar için bina, grup ve yerleşke ölçeğinde ölçütler oluşturulmuştur. Dünyada ve Türkiye?de LEED ve BREEAM sertifikalı üniversite binaları belirlenerek, sertifikasyon sistemlerinde yer alan ölçütlerin uygulanabilirlikleri ortaya koyulmuştur. Bu ölçütler kapsamında İTÜ Ayazağa Yerleşkesi ve İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi mevcut durumu değerlendirilmiş ve eksik noktalar ortaya koyulmuştur.