FBE- Malzeme ve İmalat Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Malzeme ve İmalat Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeTekstil Takviyeli Polimer Matrisli Kompozitlerin İşlenebilirliğinin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.02.2011) Kuzu, Ali Taner ; Bakkal, Mustafa ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringArtan çevre bilinciyle birlikte, son yıllarda çevreyi daha az kirleten, daha az kalıcı etki bırakan ürünler ve üretim yöntemlerine ilgi de artmıştır. Doğal polimerler, geri dönüşümlü poşetler, karbon salınımını daha aza indiren elektrikli arabalar bunlardan bir kaçıdır. Çevre dostu kompozit(karma) malzemeler de bu ilgiden nasibini fazlası ile almaktadır. Özellikle kağıt, fındık, kenevir, pamuk gibi doğal lif takviyeli kompozitlerin üretimi ile ilgili araştırmalar arttıkça bunların ekstrüzyon işlemi sonrasında kullanıma yönelik yapılacak kanal açma, delik delme gibi talaşlı imalat özelliklerinin belirlenmesi de gerekmektedir. Bu çalışmada yukarıda tarif edilen amaca yönelik olarak doğal lif takviyeli polimer kompozitlerin frezede işlenebilirliği araştırılmıştır. Çalışmada doğal takviye elemanı olarak sanayiden toplanmış atık pamuklu kumaş kullanılmıştır. Böylelikle hem atık kumaşların ekonomiye tekrardan kazandırılması hem de polimer malzeme kullanımını en aza indirgenerek doğaya daha az zararı dokunan malzeme üretimi sağlanmıştır. Çalışmada ilk olarak %25 atık kumaş takviye oranına sahip polimer matrisli kompozit malzemenin ekstrüder makinası yardımıyla levha şeklinde üretimi gerçekleştirilmiştir. Levha haline getirilen kompozit malzemeler; içindeki kumaşın homojen bir şekilde elyaf formunda dağılımının sağlanabilmesi amacıyla kırıcı yardımı ile tekrar granül haline getirilmiş ve bu işlem 4 defa tekrar edilmiştir. Kesme işlemleri sırasında ilk aşamada farklı kesme geometrilerine sahip 4 değişik takım ile yüksek ve düşük hızlarda/ilerlemelerde işleme gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında belirlenen şartları sağlayan en uygun takım belirlenmiş ve bu takım ile en iyi işlenebilirliği veren kesme parametreleri daha geniş bir aralıkta değerlendirilmiştir. Kompozit malzemelerin işlenmesi sırasında kesme kuvvetleri ölçülmüş ve kesme işleminden sonra işlenmiş yüzey ve talaş morfolojisi araştırılmıştır. İlk aşama testlerinde elde edilen sonuçlara göre bu malzemeyi işlemek için en uygun takımın 111SHG08 numaralı takım olduğu sonucuna varılmıştır. Kesme kuvvetleri, talaş oluşumu ve çapak oluşumu incelendiğinde düşük devir hızı ve yüksek ilerleme hızlarında bu takımın en iyi işleme şartlarını sağlamıştır. Doğrulama testlerinde ise tüm kesme hızıları (devir) için 250 mm/dak ilerleme hızının en yüksek işlenebilirlik değerlerini verdiği görülmüştür. Çalışmanın en sonunda takviyesiz polimerle yapılan karşılaştırmada ise kompozit plakanın işlenebilirliğinin düşük ilerleme ve kesme hızlarında daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır.
-
ÖgePolimer Esaslı Helikopter Rotor Palası İmalatı Ve Mekanik Özelliklerinin Tespiti(Fen Bilimleri Enstitüsü, 04.01.2011) Cebe, Metin ; Livatyalı, Haydar ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringGelişmiş helikopter rotor palaları genellikle kompozit malzemelerden üretilmektedirler ve yapılarında çeşitli hasarlara neden olabilecek yüksek derecede dinamik ve kararsız aerodinamik çevresel yüklerde çalışmaktadır. Bu yükleme şartlarına tekrarlı olarak maruz kalınması kompozit rotor pala yüzey kaplamalarında delaminasyon, çatlak vb. hasarlara neden olabilir. Bu tezin amacı, farklı kompozit rotor pala malzemelerinin, tasarımlarının ve imalat yöntemlerinin araştırılması ve döner kanat yüzey kaplamalarında yaygın olarak kullanılan [(0/±45/90)2]f yönlenmesinde dokunmuş karbon elyaf ve [(±45)8]f yönlenmesinde dokunmuş cam elyaf takviyeli epoksi matrisli kompozit levhaların çekme ve eğme yükleri altındaki davranışlarının incelenmesidir. Yüzey kaplama malzemesinin çekme ve eğmedeki mekanik özellikleri ASTM standartlarına uygun deneylerle elde edilmiştir. Sonuçlar, yüzey kaplama malzemesi olarak rijitlik, dayanım ve ağırlık bakımından karbon elyaflı dokuma malzemesinden seçilmesinin daha uygun olacağını göstermiştir. Ancak cam elyafa kıyasla çok daha gevrek yapıdaki karbon elyaf kompozit delaminasyon hasarına karşı çok daha duyarlı olduğundan imalat veya kullanımda çok daha titiz ve sıkı kontrol altında tutulmalıdır.
-
ÖgePaslanmaz Çeliklerin Kaynağında İçyapının Belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2005) Uğur, Mert ; Vural, Murat ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu çalışmada, ostenitik paslanmaz çelik ve düşük karbonlu çelik sac plakaların beş farklı elektrod ile yapılan elektrik ark kaynağı sonucu oluşan kaynak metali incelenmiştir. Farklı iki malzemenin kaynakla birleştirilmesi ve bunun için de en uygun ilave metalinin seçilmesi oldukça zor bir problemdir. Çünkü kaynak dikişi yalnızca ilave metalden meydana gelmez. Bu sebepten kaynakların ana metalden ve dolgu metalinden seyrelme oranları kaynak kesidi makrofotoğrafları üzerinde çalışılarak bulunmuş ve Schaeffler Diyagramı’nda ana malzemeler ve dolgu metalleri krom ve nikel eşdeğerlerine göre işaretlenmiştir. Daha sonra işaretlenmiş noktalar arasında çizilen doğru üzerinde yüzde seyrelmeye bağlı olarak kaynak metalinin olası içyapısı tahmin edilmiştir. Schaeffler Diyagramı öngörülen içyapıyı ve dolayısıyla kaynak metalinin karşılaşabileceği hataları da gösterdiğinden böylelikle hangi elektrodun iki malzemenin birleştirilmesi için uygun olduğu saptanmıştır. Daha sonra parçalar mikroyapı incelemesine tabi tutulmuş, hesaplanan değerlerle inceleme sonuçları karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeSprey piroliz yöntemi ile seramik malzeme sentezi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-27) Dikmen, Hüseyin Sefa ; Ergün, Celaletdin ; 503091334 ; Malzeme ve İmalat ; Material Science and EngineeringSprey piroliz (SP) yöntemi teknolojisi ile ince ve küresel tane morfolojilerinde oksit ve oksit dışı seramiklerin sentezini mümkün kılan hızlı, sürekli ve işletim maliyetleri nispeten ucuz olan üretim yöntemi geliştirilmiştir.Bu amaç için içerisinde aeresol sprey jeneratör ünitesi, damlacık kurutma / buharlaştırma/ çökeltme ünitesi, taşıyıcı gaz ısıtma ünitesi, reaktör ünitesi ve de partikül toplama ünitesi bulunan bir üretim planı tasarlanmıştır. Bu sistemler bir araya getirilip deney düzeneği hazır hale getirildiğinde ilk test çalışmaları çinko nitrat ile yapılmıştır. Böylece sistemin eksiklerinin tamamlanması hedeflenmiştir. Sonrasında ise nikel katkılı bor karbür eldesi üzerinde çalışılmıştır. Nikel katkılı çalışma ile sistemin daha düşük sıcaklıklarda ( ~1100 C ) çalışması istenilmiştir. Bu tasarım, diğer yöntemler ile üretimi belli açılardan zorluk gösteren oksit seramik olarak çinko esaslı partiküllerin, oksit dışı seramik olarakta nikel katkılı bor karbür üretimi gerçekleştirilmiştir.Elde edilen ürünler, tane morfolojileri, faz ve kimyasal kompozisyonları açısından, partikül analiz cihazı, XRD ve SEM kullanılarak karakterize edilmiştir.
-
ÖgeElektrostatik sprey yöntemi ile hiroksiapatit esaslı saf ve gümüş katkılı antibakteriyal biyoseramik gözenekli kaplamaların geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-27) Gökçekaya, Özkan ; Ergün, Celaletdin ; 503081314 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringNormal fonksiyonlarını yerine getiremeyen vücut organ ve dokularının iyileştirilmesi ve kaybettiği fonksiyonu yerine getirebilecek yapay sistemlerle (implant ve protezler) değiştirilmesi biyomedikal uygulamalarda oldukça sık rastlanan bir durumdur. Biyoseramik malzemeler, bu implant ve protezlerin imalinde yaygın olarak kullanılır. Bu malzemeler biyoinert malzemelerdir, vücut içerisinde stabil olarak bulunabilirler. Biz çalışmamızda biyoseramik malzeme olarak Hidroksiapatit kullandık. Titanyum ve paslanmaz çelik yüzeyine hidroksiapatit kaplama geliştirdik. Yapılan çalışmalar neticesinde en düşük maliyette ve nano gözenekli bir kaplama geliştirilmeye çalışıldı. Elektrostatik sprey yöntemi kullanılarak başarılı kaplamalar gerçekleştirildi. Hidroksiapatit gümüş katkılı olarak da üretildi ve gümüşün antibakteriyellik özelliğinden yararlanıldı. Elektrostatik sprey yöntemiyle saf ve gümüş katkılı hidroksiapatit kaplanan titanyum ve paslanmaz çelik numuneler ısıl işleme (500, 700, 900oC) tabii tutulduktan sonra SEM ve XRD analizleri yapıldı.
-
ÖgeManufacturing, testing and cost analyses of crankshafts(Institute of Science And Technology, 2011-06-06) Kaya, Tolgahan ; Gülmez, Turgut ; 503081321 ; Material and Manufacturing Engineering ; Malzeme ve İmalatIn this study cast crankshafts are manufactured by applying casting and heat treament method with similar mechanical properties and exact geometry with its forged equivalant whereas forged crankshafts are strengthed by appliying both heat treatment and fillet rolling after forging process. Addition of magnesium, nickel and copper elements into the cast matrix allow to get nodular ductile iron. Application of heat treatment is performed just below to eutectoid region which improve the nodule count and in this way mechanical properties of the cast crankshaft is progressed to acceptable level. Mechanical properties of the cast crankshafts are evaluated by tensile testing, fatigue testing and engine durability testing and compared with the forged crankshaft?s mechanical properties.
-
Ögeİzotrop malzemeli helisel çubukların statik problemlerinin analitik çözümü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-07) Aya, Serhan Aydın ; Tüfekçi, Ekrem ; 503081316 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu çalışmada, değişken kesitli, elastik, izotrop malzemeli çubukların genel statik problemleri eksen uzaması, kayma deformasyonu etkileri gözönüne alınarak incelenmiştir. Problem, altı adet diferansiyel denklem ile ifade edilmiş ve bu denklemlerin kesin çözümü, başlangıç değerleri yöntemiyle elde edilmiştir. Örnekler, sabit kesitli silindirik helisel çubuklar için çözülmüştür. Yapılan literatür araştırmasında, çalışmaların çoğunda yaklaşık yöntemlerle sonuca ulaşılmaya çalışıldığı görülmüştür.Birinci bölümde, çubuk teorisi ile ilgili genel bilgiler verilmiştir. Çalışmanın amacı belirtildikten sonra çubukların statik ve dinamik davranışları konusunda yapılan çalışmalar özetlenmiştir.İkinci bölümde, çubuğun statik davranışını veren genel diferansiyel denklemler verilmiş, ardından bu denklemler çubuk kesitinin asal eksenlerinin eksen eğrisinin normal ve binormal eksenleri ile çakışması durumu için özelleştirilmiştir. Daha sonra bu çalışmanın sayısal hesaplamalarında kullanılacak helis geometrisi incelenmiştir.Üçüncü bölümde, çubuğun statik davranışını ifade eden değişken katsayılı, homojen diferansiyel denklem takımının kesin çözümü, çubuk kesitinin çift simetrik olduğu, kesitin geometrik merkezi ile kayma merkezinin çakışmakta olduğu, normal ve binormal eksenleri kesitin asal eksenleri olduğu, çarpılma olmadığı, çubuğun elastik, homojen ve izotrop malzemeden yapıldığı varsayımıyla, başlangıç değerleri yöntemini kullanarak elde edilmiştir.Dördüncü bölümde, sabit kesitli silindirik helisel çubuklar için çeşitli örnekler çözülmüştür. Hesaplanan değerler, mevcut yayınlar ve sonlu eleman programlarından elde edilenlerle karşılaştırılmıştır.Yapılan çalışmada, değişken kesitli, elastik, izotrop malzemeli çubukların genel statik problemlerini ifade eden diferansiyel denklemlerin kesin çözümü eksen uzaması, kayma deformasyonu etkileri gözönüne alınarak, başlangıç değerleri yöntemiyle elde edilmiştir. İlgili çalışmalar incelenmiş ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonlu eleman programlarıyla da yapılmış olup uyumlu sonuçlar elde edilmiştir.
-
ÖgePaslanmaz çelik 310 ve 316 metalinin plazma borlama ve nitrürleme metodu ile mekanik özelliklerinin geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-10) Arat, Mustafa ; Gülmez, Turgut ; 503081311 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu çalışmada paslanmaz çelik 310 ve 316 metallerinin farklı sıcaklık ve sürelerde plazma borlama ve plazma nitrürleme metodu ile yüzeye bor ve azot emdirilerek yüzey sertliğinin iyileştirilmesi hedeflenmiştir. Borlama işlemi için iki farklı sıcaklık parametresi, nitrürleme işlemi için ise tek sıcaklık ve iki farklı süre ile deneyler yapılarak yüzey setliklerindeki değişim incelenmiştir. Yüzey sertleştirilmesi ile malzemenin mekanik özelliklerinin arttırılması ile kullanım alanlarının ve kullanım ömrünün arttırılması hedeflenmiştir. Plazma borlama işlemi için kullanılan iki farklı sıcaklık 650°C-750°C yapılmış ve süre olarak 2 saat borlama yapılmıştır. Nitrürleme işlemi için ise kullanılan sıcaklık 500°C alınmış, süre varyasyonları ise 2 saat ve 8 saat olarak deneyler yapılmış ve yüzey sertlik değişimleri incelenmiştir. Plazma borlama ve nitrürleme işlemi sonucunda yüzeyde cBN kristal yapı oluşturulmaya çalışılmış ve cBN elde edilmesi durumunda ulaşılan sertlik elmas sertliğine yakın değerlere ulaşılması beklenmiştir. Yapılan testler itibariyle elde edilen sertlik değerlerinde 2600HV seviyesinin üzreine çıkılmış ve sadece plazma borlama ve plazma nitrürleme prosesiyle elde edilebilecek sertlik değerlerinin daha üzerinde bir değer elde edilebileceği bu çalışma itibariyle ispatlanmıştır. Bu çalışma itibariyle yatırım maliyeti ve proses zorluğu sebebiyle sanayi uygulama aralığı çok dar olan bu prosesleri nispeten daha basit ve daha kısa sürelerde uygulanması ve yüksek sertlik değerleri elde edilebilmesi başarılmıştır. Bu çalışma itibariyle herhangi bir termokimyasal yüzey sertleştirme işlemi görmeyen numuneler ile plazma borlama ve plazma nitrürleme prosesi sırasıyla uygulanmak koşuluyla yüzey sertlik değerlerinde ilk duruma oranla 10 kat artış başarılmıştır.
-
ÖgeSensör ve aktuatör uygulamaları için polimer/PZT kompozitlerin geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-10) Onay, Mustafa ; Ergun, Celaletdin ; 503081312 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringPiezoelektrik malzemelerin geliştirilmesi, bu çalışmanın esas amacını oluşturmaktadır. Piezoelektrik malzemeler, boyutsal şekil değişimine maruz kaldıklarında veya titreştiklerinde elektrik sinyal üretirler. Bu özellikleri sayesinde piezoelektrik malzemeler sensör, aktüator ve transdüser gibi uygulamalarda kullanılabilmektedir.Piezoelektrik malzeme olarak seramik veya polimer tercih edilebilmektedir. Seramik olarak kullanılan piezoelektrik malzemelere örnek olarak PZT (Kurşun Zirkonat Titanat), BT (Baryum Titanat) ve PT (Kurşun Titanat), polimer olarak kullanılan piezoelektrik malzemelere ise PVDF (Polivinilden Florid) örnek olarak verilebilir. Elektriksel olarak yalıtkanlık ve yüksek korozyon dirençleri bu iki malzeme grubunun ortak avantajları olarak görülmektedir. Seramiğin kırılgan olması ve işlenmesinin pahalı olması, polimerlerin ise esnek olması ve ucuz olarak üretilebilmesine rağmen sertlik değerlerinin istenilen seviyelerde olmaması yeni tür malzeme ihtiyacını ortaya çıkartmıştır. Polimer matrisli seramik malzemelerin geliştirilmesi ile daha kolay ve düşük maliyetli üretim yapılabilecektir.Bu çalışmada piezoelektrik polimer ve seramiklerin sensör ve aktüator olarak değerlendirilmesine çalışılacaktır. Diğer seramiklere göre daha iyi piezoelektrik özellik gösteren PZT seramik toz olarak kullanılacaktır. Polimer olarak ise oldukça iyi yapışma özelliği ve elektrik yalıtkanlık özelliğinden ötürü epoksi kullanılacaktır. Elde edilen yeni malzemelerin piezoelektrik özelliklerinin incelenmesi, titreşim kontrolünün yapılması bu tez kapmasında çalışılacak konular arasındadır.
-
ÖgeKaynaklı konstrüksiyonlarda titreşimle gerilme giderme ve uygulamaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-09-15) Toparlak, Ertan ; Vural, Murat ; 503091329 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringKaynak, ısıl işlem, döküm, işleme gibi imalat yöntemleri malzeme içerisinde veya yapılarda artık gerilmelere neden olurlar. Birçok uygulamada artık gerilmeler gerilmeli korozyon çatlağına, yorulma ve distorsiyon hasarlarına sebep olmaktadırlar. Ciddi mühendislik uygulamalarında artık gerilmelerin giderilmesi ya da kabul edilebilir seviyelere indirilmesi gereklidir.Kaynaklı imalat prosesi kullanılarak birleştirilen parçalar ise proses esnasında ısınma ve soğuma çevrimlerine maruz kalırlar. Isı etkisinin şiddetine, malzemelerin mekanik özelliklerine ve konstrüksiyonun biçimine bağlı olarak ısınan parçaların genleşmesi çevresindeki soğuk bölge tarafından engellenir. Bu engelleme sonucunda malzemelerde artık gerilmeler ve kalıcı şekil değişimleri, distorsiyonlar oluşur. Kaynaklı imalat esnasında oluşan distorsiyon ve artık gerilmeler, son ürünün boyutsal toleransların dışına çıkmasına neden olacağı gibi, yapısal elemanlarda ikinci mertebe etkilerinin artmasına, dinamik yükler altında çalışan elemanlarda da yorulma dayanımında düşmelere neden olur.Bu çalışma kapsamında ise kaynaklı konstrüksiyonlarda bulunan artık gerilmeleri mekanik titreşimler uygulayarak gideren ve ısıl işlemle gerilme gidermenin bir alternatifi olan titreşimle gerilme giderme prosesi incelenmektedir. Bu proses az enerji sarfiyatı sağlaması, maliyetleri azaltması, verimliliği, mekanik dayanımı artırması ve daha az hava kirliliğine neden olduğundan son yarım yüzyılda artık gerilmeleri gidermede sıklıkla kullanılmaktadır. Bu yöntemin faydaları, kısıtları, literatürde bulunan teorileri, uygulanması, etkinliğinin ölçülmesi ve literatürdeki deneysel çalışmalar incelenmiştir. Bu yöntemin endüstri uygulamalarında kullanım alanları ile bu alanlarda kullanılmalarının getireceği faydalar belirtilmiştir. Ayrıca tez çalışmasında yapılan deneysel çalışma ile farklı kalınlıklardan oluşan kaynaklı konstrüksiyonların titreşimle gerilme gidermeli ve gerilme gidermesiz olarak mekanik özellik farklılıkları belirlenmiştir. İki farklı grubunda kaynaklı parçaların ısı etkisi altında kalan alanı ve kaynak uzak olarak adlandırılan bölgesinin mekanik özellik farklılıkları da gösterilmiştir. Çıkartılan numunelerin tokluklarının belirlenmesi amacıyla Charpy V darbe deneyi yapılmış, darbe deneyine maruz bırakılan numunelerin sertlik ölçümleri Vickers metoduyla yapılmıştır. İki gruptan ve iki grubun da iki ayrı bölgesinden seçilen bazı numunelerin mikroyapılarının belirlenmesi amacıyla 200X büyütmeyle fotoğraflar çekilmiştir. Bütün sonuçlar literatürdeki deneylerden elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır.
-
ÖgePDMS tabanlı mikroakışkan platformları oluşturmak ve karakterize etmek(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-10-15) Özbey, Arzu ; Trabzon, Levent ; 503081302 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringPartikül filtrasyonu ve ayrıştırması çeşitli biyolojik ve sağlık uygulamalarında büyük öneme sahiptir. Mikrokanallarda pasif partikül ayrıştırma çalışmasında Reynolds sayısı 1'in üzerinde olduğunda atalet kuvvetleri viskoz kuvvetleri yenerek partiküllerin, bulundukları akış şeridine dik yönde yönde yer değiştirmesini sağlamaktadır. Bu yerdeğiştirmenin derecesi, partikülün kütlesine veya yoğunluğuna bağlı olmayıp, sadece çapına bağlı olarak değişmektedir. Ayrıca kanalın dönel geometriye sahip olmasıyla birlikte akışkan içerisinde karşılıklı ve birbirine ters olarak dönen iki vorteks oluşmaktadır. Bu ikincil akışa Dean akışı denilmektedir ve partiküller üzerinde sürüklenme kuvveti etkimesine neden olmaktadır. Atalet kuvvetleri ve Dean Sürüklenme kuvvetinin bileşkesinin büyüklüğü partiküllerin davranışını oldukça etkilemektedir. Reynolds Sayısı düşük olduğunda Net Atalet kuvveti Dean Sürüklenme Kuvvetinden büyük olur ve partiküller denge konumuna doğru göç etmeye başlarlar. Bu iki kuvvet birbirine eşit olduğunda partiküller denge konumuna ulaşır ve çizgi şeklinde sıralanırlar. Re sayısı daha fazla arttığında Dean sürüklenme kuvveti Net atalet kuvvetinden büyük olur ve partiküllerin denge konumunun bozulmasını ve birbirlerine karışmasına neden olur.Bu çalışmada kanalın geometrisine bağlı olarak farklı Reynolds sayılarındaki Dean akışının partiküller üzerindeki etkisi incelenmiştir. Mikrokanallar Soft Litografi yöntemi ile üretilmiş olup partikül olarak 9,9 µm çapındaki yeşil fluorosans partiküller kullanılmıştır.Asimetrik ve simetrik mikrokanal geometrileriyle yapılan çalışmada, 850 µl/dk debide yapılan deneylerde genişliği sabit olan asimetrik mikrokanallarda partiküllerin en iyi şekilde fokuslandığı gözlemlenmiştir.
-
ÖgeOtomotiv sektöründe kullanılan derin çekme saclarının şekillendirilebilirliğinin analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-01-26) Şener, Bora ; Gülmez, Turgut ; 503081325 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu tez çalışmasında otomotiv sektöründe karmaşık geometrili parçaların üretiminde kullanılan IF (interstitial-free, arayer atomsuz) çelik sacla, aynı karbon oranına sahip sıcak daldırmayla galvanize edilmiş bir sacın şekillendirilebilirlikleri karşılaştırılmıştır. Sac kalınlığının şekillendirilebilirlik üzerindeki etkisini elimine edebilmek için çalışmada her iki sacın da kalınlıkları aynı alınmıştır.Öncelikle malzemelerin mekanik özelliklerini belirleyebilmek için sırasıyla çekme, anizotropi ve şekil değiştirme hızına duyarlılık deneyleri gerçekleştirilerek malzeme parametreleri elde edilmiştir. Daha sonra düzlem dışı test yöntemi kullanarak malzemelerin şekillendirme sınır diyagramları deneysel olarak elde edilmiş ve ilgili sacların şekillendirilebilirlikleri karşılaştırılarak ortaya çıkan sonuçlar malzemelerin mekanik özellikleriyle ilişkilendirilmiştir.Ayrıca yağlayıcıların şekillendirilebilirlik üzerindeki etkisini görebilmek için katı ve sıvı yağlayıcılar kullanılmış ve her yağlayıcı için iki malzemenin sac çökertme yükseklikleri ölçülmüştür. Ek olarak farklı yağlayıcıların kullanılmasıyla şekillendirme sınır diyagramının sağ tarafının nasıl değiştiği irdelenerek yağlayıcıların iki eksenli şekil değişimi üzerindeki etkisi araştırılmıştır.Çalışmanın sonucunda IF (ERD 7114) malzemesinin şekillendirilebilirliğinin galvanizli malzemeye (ERD 1313) göre daha yüksek olduğu ve sıvı esaslı yağlayıcıların içerisinde mineral yağın diğer yağlayıcılara oranla daha yüksek sınır deformasyon değerleri verdiği ve en yüksek performansa sahip olduğu tespit edilmiştir.
-
ÖgeProcess parameter optimization of A8011 pilfer-proof material using response surface methadology(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-01-27) Bozkurt, Vildan ; Tabanlı, Murat Ramazan ; 503081319 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringCommercial capmaking process include drawing, redrawing and several ironing operations. A8011 Pilfer-proof material is commonly used for making bottle caps, such as alcoholic beverages, water, nonalcoholic beverages and concentrated beverages. It is important to have prevention from taint or contamination, deformation hardening characteristics inhibiting the ease of opening, but actually ensuring clean snap seperation of the cap from the sleeve. Recently, it is also important for manufacturers to make deeper caps in order to provide flexible industrial needs.On the other hand, it is observed that during drawing process earing develops incured by the anisotrophic properties of the sheets.Minimizing the earing of products has always been the object of the can industry. Thus, a total understanding of earing behaviour during cold rolling is a prerequisite for a satisfied prediction.As it is important to improve the performance of the systems and increase the yield of the process without increasing the cost, optimization is an important phenomen. Conventional method for optimization is one-variable-at-a-time, which means there is one parameter change to find the optimimal operating condition while keeping other parameters at a constant level. But with this method it is impossible to measure the effect of the interactions, therefore most optimization studies are being carried out using response surface methadology(RSM).In this study, we worked on process pamaters of manufacturing A8011 pilfer proof material with 0,22mm thickness. The aim of the study was increasing the drawing depth and decreasing the earing behaviour. In ordere to optimize the responses we used a RSM design with four independent variables, homogenization thickness, homogenization temperature, annealing thicknesses and three levels for each. The experimental data were analyzed by response surface procedure using Minitab15 to fit the second order polynomial model predicted for optimization. Annealing temperatures and duration were kept constant at 350?C and 4 hours. The results obtained show that the mathematical model is useful not only for predicting optimum process parameters but alsı process optimization. The resulting drawing depth was computed as 6.481mm and plastic strain ratio as 0,0. Using the optimal combination of these parameters is useful in minimizing the cost arised as a result of earing and cracks occurred as a result of drawing process.
-
ÖgeYüksek frekanslı indüksiyon kaynağı yöntemiyle üretilen boyuna dikişli çelik borularda kullanılan mikro alaşımlı malzemelerin kaynak zayıflığının azaltılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-01-31) Gündoğdu, Ahmet Serdar ; Ergun, Celaletdin ; 503091322 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu çalışmada çelik boru üretimi hakkında genel bilgi ve teorilere yer verilmiştir. Teorik bilgiler ışığında günümüzde gittikçe yaygınlaşan mikro alaşımlı malzemelerin yüksek deformasyon içeren işlemlere dayanabilecek kaynak kalitesi elde etmek için mikroskobik, makroskobik analizler ve mekanik deneyler yapılmıştır. Deneyler öncesi, kullanılacak malzeme için farklı malzeme denemeleri yapılmış ve kesilen boru çelik sac genişliğindeki değişimin etkileri incelenmiştir. Kaynak bölgesindeki segregasyon içeriğini ne tür malzemeler oluşturabileceğinden bahsedilmiş ve incelenen üretim için segregasyona sebep olan yapının içeriğinin ne olduğu saptanmıştır. Segregasyon ile baş edebilmek için yapılabilecekler ortaya konulmuştur. Deneyler için kritik 4 faktör; (a) boru makinesi hızı, (b) gücü, (c) kaynak altı makarası, (d) üst ve alt kılıçlı makaraları arası mesafe belirlenmiş ve bu faktörlere göre deney tasarımı çalışması yapılmıştır. Literatürdeki matematiksel ve teorik bilgiler ışığında bahsedilen faktörlerin birbirleri ile etkileşimi de göz önünde bulundurularak uygun kaynak faktörleri tahribatlı testler, kaynak dikişindeki metalografik muayene ve kaynak geometrik kontrolleri ile saptanmıştır. Ayrıca kaynak akımı, voltajı, frekansı, makine hızı ve kaynak bölgesindeki sıcaklık değerleri de incelenerek kaynak dayanımı, deney tasarımı çalışması ile ortaya konulmuştur.
-
ÖgeAkımsız Ni-B kaplamaların 7075 Alaşımının yorulma davranışına etkisinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-02-27) Yıldız, Raşid Ahmet ; Gülmez, Turgut ; 503091340 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing Engineeringİlk olarak 1946 yılında Brinnel ve Riddel tarafından ortaya konulan akımsız nikel kaplamanın alüminyum alaşımlarına uygulanması ile yüzeyde sert ve aşınmaya dirençli bir tabaka oluşturulmaktadır. Akımsız nikel kaplamalar kullanılan banyoya bağlı olarak akımsız nikel fosfor (Ni ? P) ve akımsız nikel bor (Ni ? B) şeklindedir.. Akımsız Ni ? P kaplamalar ticari olarak yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ni ? B kaplamalar ise; yüksek sertlik ve aşınma dirençlerinden dolayı günümüzde sert krom kaplamaya alternatif olarak gösterilmektedir. Akımsız nikel kaplamalara üçüncü bir element ilave edilmesiyle de akımsız nikel alaşım kaplamalar elde edilmiş olur. Bu çalışmada öncelikle alüminyum alaşımları üzerine yüksek hızda akımsız Ni ? B ve Ni ? W ? B kaplama yapabilmek için ticari bir akımsız nikel kaplama banyosu kullanılmadan, çözeltiler hazırlanmıştır. Akımsız Ni ? B banyosuna sodyum tungstat ilavesi ile alüminyum numune üzerinde akımsız Ni ? W ? B kaplamanın gerçekleştiği görülmüştür. Çalışmanın amacına uygun olarak; kaplama sonrası kaplanmış numunelere uygulanacak ısıl işlem ile çökelme sertleşmesiyle sertleştirilen 7075 Al alaşımının ısıl işlem şartları (Sıcaklık - süre) ortak olarak belirlenmiştir. Alüminyum numune üzerine gerçekleştirilen akımsız Ni ? B ve akımsız Ni ? W ? B kaplamaların karakterizasyonunun yapılabilmesi amacıyla XRD, SEM ve EDS analizleri gerçekleştirilmiştir. Akımsız Ni ? B ve Ni ? W ? B kaplanmış numunelerin korozyon direncinin belirlenmesi amacıyla daldırma deneyleri ve polarizasyon eğrileri oluşturulmuştur. Havada ve % 3.5 NaCl çözeltisinde gerçekleştirilen korozyonlu yorulma deneylerinin sonuçları ve kırık yüzey görüntüleri incelenerek kaplamanın 7075 Al alaşımının yorulma davranışı üzerindeki etkisi belirlenmiştir.
-
ÖgeTaşlama sonrası kalın camsı metalde oluşan kalıntı gerilmenin delik delme yöntemiyle incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-05-02) Akdeniz, Yüksel ; Bakkal, Mustafa ; 503081320 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu çalışmada Zr52,5Ti5Cu17,9Ni14,6Al10 bileşimine sahip 10 mm çapında çubuk şeklindeki Zr-esaslı kalın camsı metal malzemenin 2000 dev/dak anamil hızı, 1000 mm/dak ilerleme hızı, 0.01 mm paso ve CBN taş kullanılarak taşlanmasından sonra taşlanan yüzeyde delik delme yöntemiyle kalıntı gerilmeler incelenmiştir. Delik derinliği boyunca yapılan kalıntı gerilme hesaplamaları 0.22 mm delik derinliğine kadar kalıntı gerilmelerin basma 0.22 mm'den sonra çekme şeklinde olduğunu göstermiştir. Kalıntı gerilmenin basma olarak başlayıp sonradan çekmeye dönmesinin sebebi, işleme sırasındaki taşın parça yüzeyinde meydana getirdiği plastik şekil değişimi kaynaklıdır. Parça yüzeyindeki plastik şekil değişimi yüzeyden 0.22 mm derinliğe kadar etkisini azaltarak devam etmiştir. Bu derinlikten sonra sıcaklık plastik şekil değişimine göre daha baskın hale gelerek kalıntı gerilmenin çekme şeklinde olmasını sağlamıştır. Diğer bir deyişle plastik şekil değişimi kaynaklı mekanik gerilmeler 0.22 mm derinliğe kadar sıcaklık artışı kaynaklı ısıl gerilmelerden daha büyük olduğu için kalıntı gerilme basma karakterli oluşmuş, 0.22 mm üzeri derinlikte ise ısıl gerilmeler plastik şekil değişimi kaynaklı mekanik gerilmelerden daha büyük olduğundan kalıntı gerilme çekme karakterli oluşmuştur.
-
ÖgeProduct design assembly application, traffic design and simulation on double deck elevator systems(Institute of Science And Technology, 2012-06-05) Kocaman, Murat ; İmrak, Cevat Erdem ; 503081330 ; Material and Manufacturing Engineering ; Malzeme ve İmalatThe object of this study is defining double deck elevator systems and evaluating them as traffic analysis and easy design on assembly and manufacturing by using the method called design for manufacturing and assembly (DFMA) that is an element of concurrent engineering (CE). The criterions of the method are discussed in detail and determined results are evaluated for virtual models for both traffic and CAD designs.There are nine chapters in this study and the first chapter contains general information on double deck elevators for both mechanical and traffic designs. The need of developments is evaluated depend on the whole system. Also, some of the related works of the double deck are given with the abstract.In the second chapter, the basic factors of product design are defined and approaches of the method and its sub-groups are mentioned. General flows of concurrent engineering and its effects on products are explained with the advantages and disadvantages. A definition of manufacturing effect to design is given with classification table and the table is considered in processing of the product. Flexibility, quality of product and cycle time informations are given in tables.The third chapter includes DFMA method that will be used for double deck elevator car. Definition of the is given first and the aim of usage of the method is discussed. Principles and methodologies that occur DFMA are explained. Boothroyd-Dewhurst method is focused in detail hence it?s the used method on the application. Some features affecting the handling is discussed with figures. Possible faults than can be encountered generally are shown with figures and standardizing assembly types are explained. Fastening methods are given depend on increasing cost and time. Repositioning state and CAD relation with DFMA is discussed with feature effects. Standardization in DFMA is also given. The general application used before are given for defining DFMA practically. DFMA depend of the used material subject is discussed with a statistical information. Design features that improve assembly processes are another subject of the related chapter.The fourth chapter gives the main approaches of system design for the pedestrian flow. Performance criterions follow the main definitions of lift systems. Design parameters and implementations of the whole design with design team are discussed at the end of the chapter. The role of design team for the related product is shown with general explanations and all the groups related to the others are given in table. The groups contains the list of the related parameters.Circulation concept is discussed in the fifth chapter. The factors that have the effect on circulation are tried to be explained. Density effects are tried to be defined with density flows. The titles of traffic analysis are explained with the related formulas. There are some assumptions that effect the round trip time concept are shown and calculation parameters are discussed at the end. Illustrations show the general situation of round trip time concept.Sixth chapter is the chapter that has the subjects of double deck systems, double deck lift designs and traffic design calculations. Traffic design concept is evaluated in two different approach of analytical and Poisson?s. Some elements are not evaluated and shown in the related sub-chapter. Round trip time is one of them and it is evaluated in analytical approach only by giving Kavounas formulate taken from the text of the Kavounas work.Seventh chapter contains simulations and calculation results for the 66 floor high rise building. Distance travelled to reach rated acceleration (m), time elapsed to reach rated acceleration (s), speed at rated acceleration (m/s), distance travelled to reach rated speed (m) and time elapsed to reach rated speed (s) values are given with the results of ELEVATE analyse. The analysis are given according to the results of ELEVATE 6 and ELEVATE 8 programs. ELEVATE program usage is also given with screens and explanations. Simulation result tables are given and commented in this chapter. The calculations are based on calculating the probable number of stops and average reversal floors of a lift during its round trip. Lifts may be zoned to take into account the passenger split between different groups of lifts which may not be the same size, same speed or which may not serve the same floors.In the eighth chapter, double deck elevator cab is given as original and revised designs that are designed by using Solidworks 2011 program as CAD software are compared depend on the part number and another specific rules of Boothroyd-Dewhurst method. Efficiency for design is tried to be improved in related study of this work. The results that are reached in the application of double deck elevator car design study are discussed. Also, the results are given in tables for handling time and total assembly time for seconds with part elimination evaluation factor that is explained with detail at chapter three. The handling time and assembly time for each part are given and the values of them are reached with the related appendix given with this study. Total part number for each design can be seen at the tables of the chapter for both designs.The ninth chapter is the final chapter and general results of the methods and applications that are mentioned in previous chapters are given and validity of them are discussed.
-
ÖgeDoğal elyaf takviyeli tabakalı karma malzemelerin otomotiv uygulamalarında kullanılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-06-06) Savaş, Mehmet ; Bakkal, Mustafa ; 503051310 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringAzalan doğal kaynaklarla birlikte bu kaynakların verimli kullanımının öneminin artışı ve yükselen çevresel bilinç, sentetik malzemelerin yerlerini çevresel etkileri daha az olan doğal, biyolojik malzemelerin almasını sağlamıştır. Kyoto protokolü başta olmak üzere emisyon oranlarının düşürülmesine yönelik yaptırımların neticesinde doğal malzemelere yönelik ilgi arttırmıştır.Karma yapılarda kullanılan elyafların, doğal malzemeler kaynaklı kullanılması yönünde bir eğilimi mevcuttur. Daha çok otomotiv sanayinde emisyon oranlarının düşürülmesine yönelik olarak araçların hafifletilmesi ve bunun için de dayanım/ağırlık oranları yüksek olan doğal elyaflar kullanımı gelişmektedir. Henüz başlangıç aşamasında olan bu tip malzemeler üzerine araştırmaların genişletilerek yaygınlaşması gerekmektedir.Çalışmada, otomobillerin tampon parçalarının mekanik özelliklerinin geliştirilmesi bakımından, laboratuar ortamında doğal elyaf ve sentetik elyafların bir arada kullanıldığı karma malzemeler incelenmiştir. Doğal elyaf olarak atık pamuklu kumaştan elde edilen pamuk ipliçikleri kullanılmıştır. Bu sayede hem atık kumaş, kullanılarak ekonomiye tekrardan kazandırılması sağlanmış hem de sentetik elyaf ve polimer kullanımı en aza indirilerek doğada çözünemeyen madde miktarı düşürülmüş ve gereken toplam maliyet değeri azaltılmıştır.Yapılan çalışmada, önceden belirlenen pamuklu kumaş ağırlık oranına sahip polimer matrisli karma malzemenin üretimi ekstrüder vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Homojen bir yapı elde edebilmek amacıyla öncelikle kumaş parçacıkları bir ön işlemden geçirilerek pamuk iplikçikleri halini almış, sonrasında yine homojen özellikler elde edebilmek için üretilen malzemelere geri dönüşüm işlemi uygulanmıştır. Bu geri dönüşüm işleminde üretilen malzemeler küçük parçalara ayrılmış, bu parçalar bir kırıcı vasıtasıyla granül haline getirilerek tekrar ekstrüdere beslenmiştir. Bu işlemler 3 defa tekrar edilmiştir. Sonrasında ekstrüderden çıkan malzemeler pres altına alınıp soğuma sırasında malzemede olabilecek şişmeler engellenmiş, sabit bir malzeme kalınlığı elde edilmiştir. Oluşturulan malzemelerden numuneler alınıp mekanik özellikleri incelenmiştir.Ekstrüderde oluşturulan karma malzemeler, daha sonra sentetik bir elyaf olan cam elyafın farklı formlarında ve farklı düzenlerde yerleştirilmeleriyle oluşturulan tabakalı yapılar elde edilmiştir. Tabakalı yapılar, iki doğal elyaflı karma malzeme tabakası arasında cam elyaf olacak şekilde üç katlı olarak oluşturulmuştur. Tabakalı yapılar; ekstrüzyon işleminden sonra cam elyafın iki karma malzeme tabakası arasına serilmesi, oluşturulan yapının etüvde bir süre yüksek sıcaklıkta bekletilmesi ve sonrasında soğumasının pres altında bekletilerek yapılması şeklinde üretilmiştir. Bu malzemelerden de ilgili testler için numuneler kesilip mekanik özellikleri incelenmiştir.Elde edilen her iki grup malzeme türünün mekanik özellikleri, mevcut kullanılan Ford Transit Connect marka otomobil tampon malzemesinin yine laboratuar çalışmaları sonucu elde ettiğimiz özellikleriyle karşılaştırılmıştır.Çalışmanın ikinci aşamasında, ilk aşamada en iyi özellikleri veren malzemenin özelliklerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla örme cam elyaflı tabakalı karma malzeme, tabakalarının ara yüzeylerindeki tutunma miktarını arttırmak amacıyla dört farklı yüzey işlemi malzeme üzerinde uygulanmıştır.Farklı yöntemler uygulanan malzemeler ayrılma testine tabi tutularak tabakalı malzemelerin ara yüzey tutunmalarını en çok arttıran yöntem olarak pamuk takviyeli karma malzemelerin tabakalı yapıyı oluşturmadan önce etüvde bir süre bekletilmesi ve sonrasında polyestre reçine uygulanması tespit edilmiştir. Bu yöntem uygulanarak elde edilen plakalardan ilgili deney numuneleri kesilmiştir. Geliştirilen bu malzemenin çekme ve darbe deneyleri yapılarak elde edilen sonuçlarla malzemenin ilk durumundaki değerleri karşılaştırılmıştır. İlave olarak geliştirilen malzemeye üç noktadan eğme testi de uygulanarak eğilme özellikleri de tespit edilmiştir.
-
ÖgeKalın camsı metal malzeme üzerinde frezeleme kaynaklı oluşan kalıntı gerilmelerin delik delme yöntemi ile ölçümü(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-06-08) Ünlü, Emre ; Bakkal, Mustafa ; 503081305 ; Malzeme ve İmalat ; Material and Manufacturing EngineeringBu çalışmada, Zr52.5Ti5Cu17.9Ni14.6Al10 bileşime sahip Zirkonyum esaslı kalın camsı metal, talaşlı imalat yöntemlerinden frezeleme işlemine tabi tutulmuştur. Ardından frezeleme kaynaklı oluşan kalıntı gerilme yarı hasarlı delik delme yöntemi ile ölçülmüş ve incelenmiştir. Arkla ergitme yöntemiyle üretilen 10 mm çapında ve 100 mm uzunluğundaki numune su ile soğutulan bir elmas disk ile 25 mm boyunda kesilmiştir. Bu numune fikstüre bağlanarak CNC kontrollü dik işleme tezgahında 600 dev/dak kesme hızı, 20 mm/dak ilerleme hızı ve 0.3 mm paso derinliği alınacak şekilde alın frezeleme yapılmıştır. Elde edilen uzama ölçümleri kullanılarak delik delme yöntemi için verilen ilgili formüllerle kalıntı gerilmeler büyüklük ve doğrultuları ile birlikte hesaplanmıştır. Yüzeyde frezeleme kaynaklı oluşan plastik deformasyonların kesme ucu ile iş parçası yüzeyi arasında oluşan sürtünme kaynaklı ısıl etkiye karşı baskın olması sebebiyle basma gerilmeleri görülmüştür. Yüzeyden derine gidildikçe ve 0.22 mm derinlikten sonra gerilme eğrisi çekme kalıntı gerilmesi yönüne kaymış ve iç denge sağlanmıştır. Yüzeyde görülen basma gerilmeleri çatlak oluşumu ve ilerlemesine karşı direnç oluşturması açısından istenen bir durumdur. Bu çalışma sonucunda kalın camsı metal malzemede alın frezeleme sonucu oluşan kalıntı gerilmelerin delik delme yöntemi ile başarılı bir şekilde ölçülebildiği görülmüştür. Seçilen alın frezeleme kesme parametrelerinin yüzeyde basma gerilmeleri yaratması sebebiyle uygun olduğu görülmüştür.
-
ÖgeEffects of thermal spray coating on engine performance and cylinder bore surface(Istanbul Technical University, 2013) Hürpekli, Mersin ; Gülmez,Turgut ; 335732 ; Materials and Manufacture Graduate ProgramBu çalışmada Plazma İletimli kaplamanın (PTWA) motor performansı ve motor blokları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Tez çalışması kapsamında motor bloğu silindir boşluğu %0.8C-çeliği ile kaplanmış ve bunun etkileri irdelenmiştir. Farklı tipte ısıl püskürtme ile yapılan kaplamaların mikro-yapıları incelenmiş ve PTWA?nın silindir boşluğu üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bahsi geçen kaplamanın kalitesi kaplama kalınlığı, kaplamanın boşluklu yapısı, oksit içeriği, içerdiği oksit tipi ve kaplamanın sertliği gözönünde bulundurularak değerlendirilmektedir. Bunlardan yola çıkarak da PTWA kaplamanın motor performansı üzerindeki ektisi ortaya çıkartılmaya çalışılmaktadır. PTWA kaplama otomotiv endüstrisinde yeni bir uygulama olup konu ile ilgili detaylı yapılmış çalışmalar yaygın değildir. Bunun yanında kaplamanın motor performansı üzerindeki etkisini gösterebilecek çalışmalar ya yoktur ya da yeni bir alan olduğundan dolayı otomotiv endüstrisi bilgiyi açık hale getirmemiştir. Isıl püskürtme kaplamaların silindir iç yüzeyine yapılmasının altında yatan temel neden yüzeyin tribolojik özelliklerinin iyileştirilmesidir. Böylece silindir duvarı ile piston segmanları arasında meydana gelen sürtünmeden kaynaklı kayıplar en aza indirgenmiş olacak ve daha hafif araçların üretilmesine imkan sağlayacaktır. Tez çalışması kapsamında yapılan kaynak taraması ve testler de bunun mümkün olabileceği yönünde umut verici sonuçlar vermiştir. Çalışma daha da genişletilerek kaplama uygulaması seri üretime uygun hale getirilerek daha hafif ve daha az gaz salınımı yapan çevreci motorların üretimi mümkün kılınabilir.