FBE- Elektronik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Elektronik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeÜniversal Lojik Devreler( 1986) Lebleci, Yusuf ; Göknar, İ. Cem ; Elektronik ve Haberleşme MühendisliğiBu çalışmada giriş uçlarına farklı değişken atamaları uygulanarak tüm n değişkenli Boole fonksiyonlarını gerçeklemesi sağlanan üniversal lojik devreler (ULD) incelenmiştir
-
ÖgeAnahtarlamalı güç kaynağı tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1988) Özyurt, Erol ; Tuncay, Nejat ; 19237 ; Elektronik MühendisliğiDüzensiz ve dalgalı bir giriş geriliminden, çekilen güçle oran tılı olarak, bir transistoru (veya birden fazla transistürleri) yük sek frekansta anahtarlayarak, çıkışta düzenli ve sınırlar içinde dal- galanmalı, yüksek verimli kaynaklar "Anahtarlamalı Güç Kaynakları (AGK)" olarak adlandırılırlar. önce endüktif ve kapasitif olarak iki ayrı sınıfa Ayrılırlar. Kapasitif olanlar daha çok düşük güçlerde, alçak girişten daha yüksek gerilimler elde etmek için kullanılır. Kullanımı daha yaygın olan endüktif AGK* lar trafolu ve tek çıkışlı endüktif olarak ikiye ayrılırlar. Trafolu olanlar, farklı gerilimlerde birden fazla çıkış verebilir ve aynı zamanda girişe göre ve farklı çıkışların arasında toprak yalıtkanlığı sağlarlar. Endüktif AGK' lar giriş gerilimine göre çıkışta; daha düşük (Buck), daha yüksek (Boost) ve ters polarite (Buck-Boost)' de geri lim verebilen tiplere ayrılırlar. Trafolu olanların ;(1) Geri dönüşlü (Flyback), (2) îleri yönde (Forward), (3) Puş-pul (Push-pull), (O Yarım köprü (Half -bridge), (5) Tam Köprü (Full-bridge) gibi farklı yapıları vardır. Geri dönüş (flyback) çeviriciler tasarımı en basit, puş-pul ise en zor olanıdır. En az eleman geri dönüşlü çeviricide, en fazla puş-pul ve tam-köprü- de kullanılır. Puş-pul ve tam köprüde sürücü devre tasarımı en kar maşıktır. Çıkış gürültüsü en az ileri (forward) tiptedir.. Devre ekonomisi bakımından ileri çeviriciler en çok kullanılandır. Geri dönüşlü (flyback) çeviriciler ucuz olmasına karşılık, çıkışta yüksek dalgalanma olması ve büyük çekirdekli trafo kullanılması yüzünden 20D vat1 lık güçlerin üzerinde pek tercih edilmezler. Yüksek güçlerde puş-pul ve tam köprü daha uygundur. Tasarımda, ekonomi ve gürültü belirleyici faktörler olduğu için ileri yönde çevirici seçilmiştir. Fiziksel olarak gerçekleş tirilen tasarım, laboratuvarda yapılan testlerde istenen bütün koşul ları sağlamıştır. Tasarımda anahtarlama elemanı olarak bir yüksek gerilime dayanıklı iki kutuplu (bipolar) transistor ile seri bağlanan düşük gerilimli bir MDSFET transistor kullanılmıştır. Anahtarlama MDSFET ile yapılmış ve anahtarlama frekansı olarak seçilen 25 kHz' de iyi netice alınmıştır. Güç kaynağının tasarımında kısa devreye karşı korumak için yeni (orjinal) bir devre tasarlanmıştır. Sonuç olarak tasarımdan beklenen yüksek verim (%8S), düşük gürültü, hat ve yük regülasyonu gibi bütün özellikler gerçekleştirilmiş ve cihaz haline getirilen AGK bunları sağlamıştır.
-
ÖgeÇift ton çok frekanslı işaretlerin üretilmesi ve çift ton çok frekanslı işaret alıcısındaki sayısal filtrelerin tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Ceylan, Ersoy ; Dervişoğlu, Ahmet ; 14185 ; Elektronik MühendisliğiBu tezde, sayısal osilatörlerin Çift Ton Çok Frekans, (Dual Tone Multifrequency: DTMF) işaretlerinin üretiminin bir uygulaması ve sayısal filtreler İle DTMF işaretlerinin belirlenmesinin uygulaması verilmiştir. Bu amaçla, sayısal yöntemle istenen frekansta işaret üretimi incelenmiş ve sayısal filtrelerin analog filtrelerden analog -sayısal dönüşümünü gerçekleyen dönüşüm teknikleri ile elde edilmeleri incelenmiştir. DTMF işaretlerini üreten ve bu işaretlerin tanınmasında kullanılan, sayısal filtreleri gerçekleyen, TMS32010 işaret işleyicisine ilişkin birleştirici dilde programlar geliştirilmiştir. Temel DTMF alıcısında gerekli olan A tipi kod, lineer kod dönüşümlerini sağlayan, kırpıcı elemanını gerçekleyen, filtre çıkışlarını inceleyen, karar verme ve zamanlama kontrolünü sağlayan programlar verilmiş, bu yapıların çalışma prensipleri açıklanmıştır. Ayrıca sonlu uzunluklu kelime ile çalışmaktan ileri gelen hatalar incelenmiştir.
-
ÖgeAnalog aktif tüm-geçiren filtrelerin gerçeklenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1990) Tüzün, Alp ; Acar, Cevdet ; 14181 ; Elektronik MühendisliğiTüm-geçiren filtreler özellikle gecikme elemanı ya da faz eşitleyici (phase equalizer) olarak elektronik mühendisliğinde geniş bir kullanım alanına sahiptirler. Bu yüzden, tüm-geçiren filtreler ile ilgili gerek aktif gerekse pasif devreler için pek çok sentez ve tasarım yöntemi geliştirilmiştir ve optimum tasarım koşullarını elde edebilmek için araştırmalar sürdürülmektedir. Bu çalışmada, tüm-geçiren filtreler ile bazı makalelerden ve lineer sistemlerin kararlılığını inceleyen bir test prosedüründen hareketle, analog tüm-geçiren filtrelerin gerçeklenmesi ile ilgili bir yöntem önerilmiş ve buna bağlı olarak m 'inci dereceden bir tüm- geçiren fonksiyonun aktif-RC ve OTA-RC devreleri ile tasarımı konusunda bir yöntem geliştirilmiştir. Değişik dereceli fonksiyonların farklı devreler ile tasarım örnekleri verilmiş, ayrıca aynı fonksiyonun aynı yapıda fakat farklı sayıda eleman ile de gerçeklenebileceği gösterilmiştir. Devre elemanlarına bağlı duyarlıklar incelenmiş ve olumlu sonuçlar elde edildiği ortaya konmuştur. Ayrıca, iki ayrı tüm-geçiren fonksiyonun toplam ve farkından ikinci dereceden band-geçiren ve band-söndüren filtre fonksiyonlarının sağlandığı gösterilmiştir.
-
ÖgeCMOS paralel A/D çeviricide kıyıcı türü karşılaştırıcının analizi ve tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Özelçi, Yaman ; Pazarcı, Melih ; 14419 ; Elektronik MühendisliğiBu çalışmada CMOS paralel analog - dijital çeviricilerde yaygın olarak kullanılan kıyıcı tipi karşılaştırıcıların çalışmaları incelenmiş; elde edilen sonuçlardan yararlanılarak 20 MHz örnekleme frekansına sahip, 8 bitlik ve ± 1/3 LSB doğrulukta bir A/D çeviricide kullanılmaya uygun bir karşı laştı rıcı tasarlanmıştır. Tasarımda, analog giriş işaretinin O ile 2. 5 V arasında değiştiği varsayılmıştır. Dolayısı ile karşılaştırıcının 2.5 V/< 2 x2> 5fc 5 mV'luk gerilim farklarını algılayıp, lojik seviyelere kuvveti en direbilecek duyarlıkta olması gerekmektedir. Karşı laştırıcının yapısının incelenmesi sonucu amaçlanan hız ve duyarlığa erişmeyi zorlaştıran iki önemli hata kaynağının varlığına karar verilmiştir: a) Sıfırlama hatası: Sıfırlama periyodu sırasında, sıfırlama suresinin kısalığından dolayı karşılaştırıcının düğüm gerilimlerinin amaçlanan değerlere belli bir hata ile yaklaşmalarından kaynak lanmakta; bu hata miktarının, karşılaştırıcının duyarlığı tarafından belirlenen belli bir hata sını rından büyük olması karşılaştırıcının yanlış çalışmasına neden olmaktadır. Sıfırlama hatasının devre para metrelerine bağı mlılığı gerek analitik olarak gerekse bilgisayar kullanılarak incelenmiş, devredeki seviye öteleme kapasitesinin değerinin küçültül meşinin hatayı küçülttüğü saptanmıştır. b) Yük enjeksiyonu : Devredeki MOS anahtarların hızla kesime gitmeleri durumunda, kanallarındaki yükler düğüm noktalarındaki parazitik kapasitelere akmakta ve bu noktalarda, karşılaştırıcının çalışmasını bozabilecek miktarda gerilim değişimlerine yol açmaktadır. Yük enjeksiyonu etkisi analitik olarak incelenmiş ve anahtarları oluşturan NMOS ve PMOS tranzistorların boyutlarının uygun seçilmesi durumunda bu hatanın kuç ültülebileceği görülmüştür. 3 /um CMOS teknolojisi kullanılarak karşı laştı rıcı tasarlanmış ve Spice simulasyonları yapılmıştır.
-
ÖgeAkım taşıyıcılı devrelerin analizi ve sentezi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Güneş, Ece Olcay ; Anday, Fuat ; 19255 ; Elektronik MühendisliğiBu tezde,, işaret akış diyagramlarından yararlanarak, ikinci kuşak akım taşıyıcı elemanları içeren devrelerin, gerilim transfer fonksiyonlarının bulunması ve ger çekleştirilmesi konuları ele alınmıştır. Bu tür elemanların bulunduğu aktif RC-devrelerinin, devreye bakılarak, doğrudan doğruya işaret-akış diyagramlarının çizilmesine, bu diyagramlardan da devre fonksiyonlarının bulunmasına dayanan bir analiz yöntemi verilmiştir. Ayrıca, gerilim transfer fonksiyonlarının akım taşıyıcılarla gerçekleştirilmesine ilişkin bir sentez yön temi sunulmuştur. Ele alınan gerilim transfer fonksiyonlarına ilişkin uygun işaret-akış diyagramlarının elde edilmesine ve bu diyagramlardan da akım taşıyıcılı aktif- RC devrelerine geçişe dayanan bu yöntem uyarınca alçak duyarlıklı devreler gerçekleştirilmiştir. Yöntem uyarınca gerçekleştirilen bir devrenin eleman değerleri uygunlaştırılarak, SPICE analizi yardımıyla, pratiğe uygun devrelerin elde edilmesine çalışılmıştır.
-
ÖgeDüşük gerilim devreleri ve simülasyon programları ile analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Birol, Mesut ; Kuntman, Hakan ; 19270 ; Elektronik MühendisliğiGünümüzde devre simulasyon programları.tasarımcılara hem zaman bakımından hem de ekonomik yönden çok yararlı olmaktadır. Bu programlarla hiç bir harcama yapmadan düşündüğünüz tasarımları yapabilir, değiştirebilirsiniz. Ancak yapılan bu analizlerin, doğruluklarının iyi olması gerekir ki tasarımların gerçekleştirilmesi safhasında gereksiz harcama yapılmamış olsun. Bunun için kullanılan simulasyon programının analizler için yeterli olduğu kabulü ile devredeki elemanları temsil edecek model parametrelerinin doğru olarak verilmesi gerekir. Bu da Üretimde kullanılan devre elemanlarının parametrelerinin iyi bir doğrulukla belirlenmesi ile mümkün olur. Bu çalışmada EXAR BlOl-NPN ve EXAR B103-PNP bipolar tranzistorl arının, SPICE, TIME-1 ve SPICE-3C simulasyon programlarında kullanılan model parametreleri belirlenmiş ve bu parametrelerden düşük gerilimle beslenen devrelerde baskın olan parametreleri alınarak birkaç düşük gerilim devresinin analizi yapılmıştır. Analiz sonuçlarıyla karşılaştırmak ve analizlerde kullanılan simulasyon programlarının nasıl yakınsadığını görmek açısından da devrelerin laboratuvar ölçümleri yapılmıştır.
-
ÖgeGeçici hal kararlılık probleminin sayısal çözüm metodları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Alcı, Musa ; Tarkan, Nesrin ; 19245 ; Elektronik MühendisliğiGeçici Hal Kararlılık Probleminin Sayısal Çözüm Metodları Herhangi bir bozucu etkiye maruz kalan enerji iletim «sisteminde senkron makinaları kararlılığı önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. İletim ağının yaygınlaşmasıyla birlikte bu problem daha büyük bir önem arzetmektedir. Kararlılık, bozucu etki sonrası senkron makinenın senkronizmada kalma kabiliyetidir. İletim hatlarının empedansları, makineların geçici reaktansları ve eylemsizlikleri kararlılığı etkileyen faktörler arasında sayılabilir. İletim hatlarının muhtemel bir bozucu etkiye karşı tasarımlanmaları işletme şartları ve sürekli enerji nakli bakımından önemlidir.Bu amaçla, bu çalışmada çok makineli ve çok baralı bir sistem incelemeye tabi tutulmuştur. En basit şekilde; iletim hattı, transformatör ve senkron generatörden oluşan tek makineli sistem ikinci dereceden bir diferansiyel denklemle temsil edilmektedir. Bu denklemi çözmede farklı sayısal metodlar vardır.Çalışmadan beklenen doğruluk ve simülasyon zamanı göz önüne alınarak bunlardan sisteme en uygun olanı seçilir.Çok makineli sistemlerde durum değişkenleri sayısının artması, problemi çözmek için seçilecek sayısal metodun önemini artırmaktadır. Bu çalışmada değişik yöntemler ele alınmıştır ve değişik metodlarla programlama yapılarak aralarındaki avantaj ve dezavantajlar gösterilmeye çalşılmıştır. Yukarıda bahsedilen çok makinelı sistemin analizi sonucunda programlamasıyapılan tüm sayısal çözüm metodlarıyla sonuç alınabildiği gösterilmiştir.Ayrıca Runge-Kutta (dördüncü mertebeden) metodunun sayısal olarak en kararlı sonucu verdiği belirlenmiştir.
-
ÖgeAyrık olay sistemlerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Erzene, Oğuz Çetin ; Göknar, İ. Cem ; 19269 ; Elektronik MühendisliğiSon yıllarda kullanılan teknolojinin gelişmesi ve her alanda geniş bir şekilde kullanılmaya başlanması, son derece karmaşık sistemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni sistemlerde fiziksel zorluklar teknoloji sayesinde çözülmüştür, dolayısı ile sistemi oluşturan elemanların değişen koşullar ve değişen beklentiler karşısında her zaman uyumlu çalışmasını sağlamak en önemli sorun durumuna gelmiştir. Artık bu sistemlerde fiziksel kısıtlamalardan çok, insan-makine etkileşimi önem taşımaktadır. Bu tür sistemlere bilgisayar haberleşme şebekeleri, bilgisayar yönetimli üretim hatları örnek gösterilebilmektedir. Sonuç olarak bu sistemler daha değişik açılardan ele alınarak incelenmelidir. Bu çalışmada, yeni gelişmekte olan Ayrık Olay Sistemlerinin incelenmesi konusunda yapılan birçok çalışmadan biri tanıtılmaya çalışılacaktır. Çalışmanın birinci bölümünde Ayrık Olay Sistemleri genel olarak tanıtılmaktadır. İkinci bölümde ise Sistem Teorisinin bakış açısı tanıtılarak, Dinamik Sistemler ve Ayrık Olay Sistem Modeli tanı nü anmaktadır. Sistem Yönetimi ve bazı sorunları Üçüncü Bölümün ana konularını oluşturmaktadır. Dördüncü Bölümde Modüler Denetçi Tasarı mira içermektedir. Beşinci ve son bölümde çalışma sonuçları incelenmektedir.
-
ÖgeBasamaklı türden pasif devrelerin simulasyon yöntemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Tanca, Osman Nadi ; Anday, Fuat ; 19271 ; Elektronik MühendisliğiBu tezde basamaklı türden pasif RLC-devrelerinin si mülasyon yöntemleri incelenmiştir. Basamaklı türden pasif RLC devrelerinin düğüm denklemlerinde, bu devreler deki gerilim/akım ilişkilerinden hareketle bir takım dü zenlemeler yapılmış; aktif RC-devreleri ve ayrık zaman lı sistemlerle gerçeklenmeye uygun işaret akış diyag ramları elde etmeye yönelik matematiksel modeller ku rulmuştur. Bu matematiksel modellerden hareketle çizilen işaret akış diyagramlarından, uygun al t -devre al t -diyagram iki lilerinden yararlanarak, basamaklı türden pasif RLC dev relerinin aktif RC-devreleri, sayısal devreler ve SC- devreleriyle simülasyonu yapılmıştır. Tanıtılan simülasyon yöntemleri ile bir filtre fonk siyonunu gerçekleyen basamaklı türden bir pasif RLC-dey- resinin aktif RC-devreleri, sayısal devreler ve SC-dev- releriyle simülasyon, oldukça kolay olmaktadır. Simü lasyon sonucunda elde edilen devrenin eleman değerleri, simüle edilen devrenin eleman değerleri cinsinden kolay ca belirlenebilmektedir.
-
ÖgeFin hat yapısının analizi ve fin hat filtreleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Sezgin, Aziz Gediz ; Topuz, Ercan ; 19258 ; Elektronik MühendisliğiStandart mikroşerit devre teknikleri milimetrik devrelerde uygulanabilmesine rağmen kritik toleranslar, küçük boyutların elde edilmesi sırasında oluşabilen yapım sorunları gibi problemler çok daha ciddi boyutlara ulaşır. Çalışma frekansı yükseldikçe ve mikroşerit hat boyutları küçüldükçe şerit genişliklerinin aktif elemanlarla bağlantı yapmaya uygun olmama problemi ortaya çıkar. 1974 yılında Meıer tarafından tümfeştirilmiş devreler için geliştirilmiş özel bir transmisyon hattı olan fin hatlar milimetrik devre tasarımı için uygun yapılardır. Bir tümleşik fin hat yapısında metal finler, dikdörtgen dalga klavuzunun geniş duvarlarını birleştiren dielektrik yüzey üzerine kaplanmışlardır. Kullanılan malzemenin kalınlığı cinsi ve üzerine yerleştirilen finler arasındaki açıklık devrenin özelliklerini belirler. Fin hat problemlerinde yaygın olarak uygulanan analiz yöntemi Spektral Domen Analizi (SDA) yöntemidir. Düzlemsel transmisyon hatlarının Fourrier dönüşümü domeninde (Spektral domen) analizi uzaysal domendeki birçok sayısal metoda göre avantajlar sağlar. Spektral domen analizi yöntemi mikroşerit hatta iletilen boyuna elektrik ve manyetik alanların ihmal edildiği bir alçak frekans yaklaşıklığı olan Quasi-TEM yaklaşımına dayanarak mikroşerit hatların karakteristik empedansı ve faz hızının hesaplanması için Yamashita ve Mittra tarafından geliştirilmiştir. Tezin 3. bölümünde fin hat süreksizliklerinin enine rezonans yöntemi ile analizi incelenmiştir. Bu yöntem iki iletken veya manyetik düzlemi süreksizliğin iki yanına belli uzaklıklarda yerleştirerek kapalı bir rezonatör yapısı elde etmek ve bu rezonatörün rezonans frekanslarından haraketle süreksizliğin eşdeğer devre parametrelerinin bulun masına dayanır. Son olarak direkt küple rezonatörlü filtrelerin tasarımı için, çeşitli tip süreksizliklere karşı düşen, kayıpsız ve simetrik iki kapılılar ile çeşitli uzunluktaki modal transmisyon hatlarının kaskat bağlanması ile oluşan simetrik filtre devrelerinde giriş yansıma katsayısı fonksiyonunun eksplisit ifadesi verilmekte ve bu fonksiyonun özelliklerinden yarar lanılarak, seçilecek belli bir eşdeğerlik frekansında, verilen tasarım parametrelerine karşı düşen araya girme kaybı fonksiyonlarından giriş yansıma katsayısı pay polinomlarının faktorize edilebileceği gösterilerek bu yöntem fin hatla simetrik yapıda filtrelerin tasarımına uygulanmak tadır. Ayrıca fin hattın transmisyon borusuna kuplajıda incelenerek fin hattan transmisyon borusuna geçişi sağlayan empedans adaptörünün genel tasarım bağıntıları verilmiştir. Bu çalışmada ele alınan konular ayrı ayrı literatürde mevcut olmakla beraber fin hatlı bir filtre tasarımına uygulanışları açısından bir yenilik içermektedirler.
-
ÖgeSilisyumun anodik oksidasyonu ve katkı profili belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Çöloğlu, Banu ; Leblebici, Duran ; 14424 ; Elektronik MühendisliğiKatkı yoğunluğunun derinlikle değişimi, başka bir deyişle katkı profili, elektronik elemanların gerek Üre tilmeleri gerekse kullanılmaları aşamasında, eleman özel liklerinin iyileştirilebilmesi ve modellemenin gelişti rilebilmesi için, bilinmelidir. Günümüzde çeşitli pro fil çıkarma yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlardan ba zıları kolay ve çabuk sonuç vermelerine rağmen çok paha lıdırlar. Silisyumu ince tabakalar halinde aşındırdık tan sonra tabaka direnci ölçümlerinden katkı yoğunluğu değerlerini belirleyerek profil çıkarmak, daha once ya pılan çalışmalarda da belirlendiği gibi, doğru sonuçlar veren ucuz ve kolay bir yöntemdir. Silisyumu çok ince tabakalar halinde dilimlemek, ancak üzerinde oksit büyü tüldükten sonra oksidin aşındın İması yi a kolayca mumkUn olabilmektedir. Burada temel alınan, oksit kalınlığının 0,44'u kadar bir silisyum tabakasının büyüyen oksidin o- luşumunu için harcanması dır. Böylece her oksitleme a- dımında oksidin 0,44'u kalınlığında bir silisyum tabaka sı da aşındırılmış olur. Profilin değişmemesi için ok sitleme işlemi, katkı iyonlarının difUze olamayacakları kadar duşuk sıcaklıklarda yapılmalıdır. Bu koşulların sağlandığı en uygun oksitleme yöntemi anodi zasyondur. Anodik oksitleme, tekrar edilebilirliği iyi, yüzey duz- gUnlUğU ve tabaka kalınlığı homojenliği adımlar ilerle dikçe bozulmayan, kristal yöneliminden ve katkılamadan bağımsız bir yöntemdir. Anodik oksidasyonla SO angst- romler mertebesinde bile silisyum tabakaları aşındırmak mumkUn olduğundan, yüzeyden itibaren, istenilen kalın lıkta tabakalar aşındırılarak jonksiyon düzlemine kadar kolayca inilebilir. Anodik oksidasyon sabit akımla veya sabit geri limle yapılabilir. BUyuyen oksit kalınlığının zamanla lineer olarak artması sonucu kalınlık kontrolü kolaylık la gerçekleştirilebildiğinden, bu çalışmada, sabit geri limle anodi zasyondan daha kullanışlı olan sabit akım a- nodizasyonu tercih edilmiştir. Büyüyen oksit aşındırıl dıktan sonra 4-nokta probuyla tabaka direnci ölçülerek elde edilen değerler jonksiyona yaklaşıldıkça arttığın dan bu yöntem "Artan Tabaka Direnci ölçümleri Yöntemi" olarak adlandırılır. Bu yöntemde profil dört aşamada çıkarılır: Anodik oksidasyon, oksidin aşı ndırıl ması, ta baka direnci ölçülmesi ve bu direnç değerlerinden katkı yoğunluğu hesaplanması. Profil, bu dört aşama her adım da tekrar edilerek çıkarılmıştır.
-
ÖgeSilisyum'un yönlü aşındırılması ve mikroalgılayıcılar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Aldemir, F. Ali ; Leblebici, Duran ; 14425 ; Elektronik Mühendisliği
-
ÖgeTMS77C82 emülatör kartı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Özmen, Ahmet ; Dervişoğlu, Ahmet ; 19259 ; Elektronik MühendisliğiBu tezde. TMS77C82 mikrobilgisayarının simgesel dil de programlanmasını amaçlayan bir uygulama gerçeklenmiş- tir. Emulator Kartı olarak adlandırılan sistemin, PC (Personel Computer: Kişisel Bilgisayar) ile birlikte çalışması düşünülmüştür. TMS77C82 mikrobilgisayarı, TMS7000 mikrodenetleyici ailesinin geliştirilmiş bir uyarlaması dır. 8-bit'lik ya pıda olan bu mikrobilgisayarın, MÎB'i < Merkezi îslem Birimi), sabit ve uçucu belleklerin bir kısmı, ikili Giriş Çıkış iskeleleri, seri iletişim arabirimi UART (Univer sal Asynchronous Recei ver -Transmitter >, zamanlayıcıları ve kesmeleri aynı yonga üzerinde gerçeklenmiştir. Yazılan işletim sistemi programı sayesinde, kullanıcı daha önce PC 'de yazmış ve derlemiş olduğu simgesel dil deki programlarını karta yükleyip icra ettirebilecektir. Ayrıca, saki ayıcı ve bellek içeriklerinin görülmesi ve değiştirilmesi »kullanıcı programlarının EPROM'a yazılması mümkündür. Tezde ayrıca, TMS77C82 mikrobilgisayarı tanıtılmış ve bu mikrobilgisayarla gerçeklenen kartın nasıl kullanıla cağı hakkında bilgiler verilmiştir.
-
ÖgeSeri ve paralel maniplatörlerin lineer graf teorisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Aşkın, Bahar ; Gönüleren, Ali Nur ; 19261 ; Elektronik MühendisliğiBu tezde, yaygın olarak elektrik devrelerinin ana lizinde kullanılan, son yıllarda da bir boyutlu ve kıs men üç boyutlu mekanik sistemlerin modellenmesinde kullanılmaya başlanan "Lineer Graf Teorisi" yöntemlerinin, üç boyutlu hareket yapan robot maniplatörlerin model lenmesinde kullanılabilirliği araştırılmıştır. Bu an lamda, seri açık kinematik zincir meydana getiren sis temlerin analizi için lineer graf teorisi yöntemlerin den yararlanılarak elde edilen bir model tanıtılmıştır. Aynı sistematik analiz yöntemleri kullanılarak, kapalı kinematik zincir oluşturan iki planar robot kolundan meydana gelen paralel bir sistem için, aynı model elde edilmiş ve incelenen bu matematik modelin genel amaçlı olarak kullanılabilirliği tartışılmıştır. Ayrıca analitik hesaplamaların zorluğu gözönüne alınarak, bilgisayarda programlanabilecek rekürsif bir hesaplama yöntemi, seri ve paralel robot sistemleri için tanıtılmıştır. Bu yöntem kullanılarak, iki eklem li, planar, SCARA tipi bir seri maniplatörün analizi bilgisayarda gerçekleştirilmiştir. Tezde yararlanılan sistematik analiz yöntemleri, robot sistemlerin modellenmesi konusunda bilinen ve literatürde karşılaşılan bir yöntem değildir. Bunun nedeni, bu konu ile uğraşanların kesitleme denklemleri ve elemanların enerji denklemleri gibi alışılagelmiş klasik formülasyon metodlarını kullanmalarıdır. Burada yapılan çalışma, robot sistemlerin modellenmesi konusunda çalışanların, elektrik ve elektronik mühendisliğinde çok iyi bilinen ve kullanılan analiz yöntemlerin den de kolaylıkla yararlanabileceklerini ortaya koymak tadır.
-
Öge2-boyutlu özbağlanımlı alanların kafes süzgeçleri ile modellenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Haseki, Mustafa ; Kayran, Ahmet H. ; 21737 ; Elektronik Mühendisliğiİşaret işleme alanına son zamanlarda girmiş bir konu olan 2-Boyutlu (2-B) kafes süzgeç teorisi, 1-B kafes süzgeç modelleri ile paralellik kurularak geliştirilirler. 1-B durumda, süzgeç mertebesi bir derece artarken, süzgeç girişinde kullanılan veri desteğindeki örnek sayısı da bir tane arttığından, giriş verisi, elde edilen süzgeç katsayıları tarafından tam olarak modellenebilmektedir. Oysa, 2-B yapıda süzgeç mertebesindeki her bir artışa karşılık veri desteği 2-B olarak genişler. Dolayısıyla, her mertebesinde gerekli sayıda katsayı üretemeyen süzgeç yapılan, 2-B alanların modellenmesinde yetersiz kalırlar ve bilgi kaybına sebebiyet verirler. 2-B kafes süzgeç yapılarında, 2-B alanların doğalarına bağlı olarak biri ileri diğer üçü geri yönde olmak üzere dört doğrultuyu temsil eden süzgeçler mevcut tur. Bu süzgeçler, kafes süzgeç yapısının ortak ortamında doğrusal olarak birleştirilerek yansıma katsayıları adı verilen kafes süzgeç katsayıları elde edilirler. Geri yönde işleyen süzgeçlerin kullandığı alanların sayısı ise Kafes süzgeç katsayılarının adedini etkilerler. Veri desteğinin 2-B olarak artmasına karşın, geri yöndeki süzgeçlerde kullanılan alanların sayısı, bir müdahelede bulunulmaz ise doğrusal olarak artar. Bu noktadan yola çıkarak, 2-B alanların daha iyi modellenebilmesi için, geri yönde kullanılan alanların sayısının belli bir düzen dahilinde her bir kafes süzgeç mertebesi için artırılması gündeme gelmiştir. Bu tezde tanıtılan yeni geliştirilmiş 2-B kafes süzgeç yapısı (Further Improv ed Lattice Filter - FILF), bu yönde kendine has bazı değişiklikler ortaya koyarak, 3. dereceden özbağlanımlı (Autoregressive - AR) alanların da tam olarak modellenebilmesini hedeflemiştir. FILF süzgeç, giriş verisi olarak çeyrek-düzlem desteğe sahip AR alanları kullanmaktadır. Yani, süzgeç girişindeki 2-B veri düzlemi sadece bir çeyreğinde sıfırdan farklıdır ve sadece geçmişteki değerler kullanılarak üretilir. FILF süzgecinin her üç mertebesi ayrı ayrı ele alarak, bu mertebel erdeki geliştirme ve ilaveler ortaya konmuş ve hata alanlarının üretilmesi için kullanılan yapı anlatılmıştır. Ayrıca, 2-B transfer forksiyonları ile süzgeç katsayıları arasındaki ilişki ortaya çıkarılmıştır. Bu katsayılardan faydalanılarak 2. ve 3. derece den katsayı matrisinin elemanları hesaplanmıştır. Yeni süzgeç yapışma ait bilgisayar benzeşimi ve çeşitli örnekler için bulunan, teoriyi destekleyici sonuçlar da ayrıca sunulmuştur.
-
ÖgeGeliştirilmiş Emers-Moll modelinin SPICE programına katılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Tekdemir, Enis İlker ; Kuntman, Hakan ; 39361 ; Elektronik MühendisliğiBu çalışmada, üzerinde uzunca bir süredir çalışılan Bipolar Jonksiyonlu Transistorlar için "Geliştirilmiş Ebers-Moll" (GEM) modelinin, bilinen en popüler elektronik, devre simülasyon programı olan SPICE"a katılması ele alınmıştır. Çalışmada, özellikle programa yeni bir eleman katılması amacına uygun olarak ve ticari amaçtan çok akademik çalışma için uygun olan Berkeley Üniversitesi "nde yazılmış SPICE-3C1 uyarlaması kullanılmıştır. Ele alınan konuların başında programın bu uyarlamasının yapısı hakkında genel bilgi verilmesi gelmektedir. Bu bölümde programa yeni bir elemanı katmak üzere yapılması gerekli değişiklikler, kısaca verilmiştir. Çalışma standart SPICE programındaki BJT modelleri ile GEM modelinin karşılaştırmalı bir incelemesi ile sürdürülmüştür. Bu inceleme daha çok bu türden çalışmaların yapılma amaçlarına bir açıklık kazandıracağı düşüncesiyle ele alınmıştır. Daha sonraki bölümler GEM modelinde yeralan eşitliklerin ve bu eşitliklere ilişkin türev ifadelerinin süreklilik ve yakınsama sorunları açısından incelenmesini içermektedir. Sonuç olarak da programa katılan yeni model ile eskisinin, bazı özellikleri açısından karşılaştırılması amacıyla çeşitli devrelerin simülasyonları yapılmış ve sonuçlar yorumlanarak verilmiştir.
-
ÖgeIEEE 1149.1 standardı kullanılarak test edilebilir lojik devre tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Tuncer, A. Betül ; Dervişoğlu, Ahmet ; 22079 ; Elektronik MühendisliğiElektronik sanayii ve teknolojisinin nazlı gelişmesi beraberinde güvenilirlik problemini getirmekte ve bunun sonucu olarak da test edilebilirlik kavramı önem kazan maktadır. Test edilebilirlik» bir kırmık» kart veya sis temin en kısa surede ve düşük maliyetle» devre Üzerin deki en fazla hatayı yakalama yeteneğidir. Testedilebilirlik tasarı mcılar ve test muhendislri için başlı başına bir problemdir. Bu problemi çözmek için her gün yeni çalışmalar yapılmaktadır. Bu tez çalışmasında» bu probleme cüzüm olarak JTAG* m (The Joint Test Action Group!) ortaya koyduğu ve daha sonra IEEE ta rafından standart kabul edilen yöntem tanıtılmaktadır. IEEE 1149.1 standardı olarak kabul edilen bu yöntem de» giriş vektörleri devreye seri olarak uygulanmakta ve sınır tarama adı verilen yöntemle tüm giriş ve çıkışlar kontrol edilmektedir. JTAG grubu» yukarıda bahsedilen lo- jigin oluşturulabilmesi için» 4 hatlı standart denetim yolunu ortaya koymaktadır. JTAG grubunun bir Üyesi olan Texas Instruments, IEEE 1143.1 standardına uygun olarak SCOPE Ur Un ailesini ve bu standart kullanılarak tasarlanmış kartların testi için donanım ve yazılım içeren ASSET paketini oluşturmuştur. Bu sayede, IEEE 1149.1 standardı kullanılarak kırmık, kart ve sistemlerin üretimine geçilerek, devreye tasarım esnasında test edilebilirlik özelliği kazandırma yolunda, büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Test edilebilirlik konusundaki diğer bir problem de, devrenin test edilebilmesi için gerekli olan giriş test vektör kümesinin oluşturulmasıdır. Tezde bu konuya da değinilmekte ve bugüne kadar geliştirilmiş en geçerli yöntem olan pseudo-random pater n oluşturma yöntemi ninde kullanılan LFSR devresine SCOPE yapısının uygulanması anlatılmaktadır. Bu yöntemde SCOPE yapısının kullanılma sı, yöntemin geliştirilmesi acısından fazla bir fayda sağlamamaktadır. Ancak, yöntem kullanıldığında vektörle rin saklanması için harcanan bellek alanında büyük azalma olduğundan, SCOPE yapısında bu devrenin kullanılması, donanımı basitleştirmekte ve sistemin testinde zaman kazanılmasını sağlamaktadır.
-
ÖgeOtopolariskop sistemi ve ölçüm düzeni(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Özer, Murat ; Türköz, Sait ; 21770 ; Elektronik MühendisliğiBu teze konu olan otomatik polariskop sistemleri mühendislik alanında uygulama bulan ve güncel olarak üzerinde araştırmalar yapılan aktif bir konudur. Veri toplama sistemlerinde otomasyon ihtiyacı, belirli bir ortamda birim alana etkiyen kuvveti deneysel olarak analiz eden yöntemlere bağlı olarak artmıştır. Fotoel as t i k ver i 1 er i n otomat i k ol ar ak t opl anması na dayanan met od, bilginin görsel ve geniş bir zaman di ününde toplandığı standart deneylere önemli bir boyut getirmiştir. Tezin ortaya koyduğu sistem fotodedeksiyon, konum belirleyici düzenek, faz dedeksiyonu ve görüntüleme yapı 1 ar ı ndan ol uş mak t adı r. Bu çalışmanın birinci bölümünde fotoel as tisi teye genel bir giriş yapılarak sistemi oluşturan bloklara ait temel fonksiyonlar, deneyin amaçları ve bu amaca ilişkin teori özet halde sunulmuştur. İkinci bölümden başlamak üzere sistem blokları detaylı olarak ele alınmış, teri ve fiziksel tasarımları elemanter yapıda şekil ve katalog verileri ile desteklenmiştir. Her bölümde alternatif bir veya birkaç metoda yer verilmiştir. Altıncı bölümde ölçme alanı ve duyarlılığı sistem kalibrasyonu ve uyarılar ele alınacaktır.
-
ÖgeKesintisiz güç kaynaklarında mikrodenetçilerin kazanılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Şirin, Ferhat ; Tunçay, Nejat ; 22075 ; Elektronik MühendisliğiKesintisiz güç kaynakları son on yıllık dönem içinde yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum KGK ' lara verilen önemi daha da arttırmakta ve gelişmelere ayak uyulmasını gerektirmektedir. Günümüzün çağdaş KGK' lan, sayısal elektronik devreleri içermektedir ler. Buna ragmen» bir KGK 'nın analog olarak denetimi sayısal dene timine göre daha hızlı ve ucuz olabilmektedir. Sonuç olarak; analog ve sayısal devrelerin birlikte kullanıldığı melez KGK' lar ortaya çıkmıştır. Tezde öncelikle kesintisiz güç kaynaklarının çeşitleri üzerine bir sınıflandırma yapılmıştır. Ayrıca» güvenilirliğin ne olduğuna dair bir çalışma da yer almaktadır. KGK' larda kullanılan güç yarı iletkenleri ve çevirici türleri hakkında» kısaca bilgi verilmiş ve birbirlerine göre üstünlükleri karşılaştırılmıştır. KGK1 da sistemin çalışmasını aksatabilecek arıza ve bilgilerin» sorun çıkartmadan önce» nasıl elde edilebileceğine değinilmiştir. Buradaki uyarıların» bazıları sadece bilgilendirme amaçlı» bazıları ise yük veya KGK için önemli olan bilgilerdir. Tezde, tezin gerçek amacı olan» analog olarak tasarımlanmış bir KGK ile mikroişlemci devresinin nasıl birleşebileceği incelenmiştir. Bu amaçla, daha önceden tasarlanmış bir KGK' nın güncelleştirilmesi düşünülmüştür. Güncelleştirme devresi; mikrodenetleyici ile KGK arasında düzenlemeyi sağlayan arabirim kartı sayesinde, KGK' da oluşan hata işaretlerinin işlenmesi ve dış dünya ile haberleşilmesi görevini üstlenmiştir. Burada; Texas Instruments' in TMS77C82 mikrodenetleyi- cisi ile alfasayısal bir ekran denetimi» yazıcı çıkışı» bilgisayar larla RS232 üzerinden haberleşen ve KGK' nın durumunu bildiren, bir yapı oluşturulmuştur. Böylece yeniden düzenlenmiş KGK» artık modem aracılığıyla» kilometrelerce ötedeki yönetim merkezlerine ulaşabilecek düzeye gelmiştir. Bu amaçla kullanılan TMS77C82 mikrodenetleyicisi hakkında; yazılımına fazlaca değinilmeksizin» hangi iskelenin ne amaçla kullanılabileceği, elektriksel özellikleri ve yapısına ilişkin genel bilgiler verilmiştir. Mikrodenetleyicili ölçüm sistemi, analog ölçümleri sırasında, diğer tüm ölçüm sistemleri gibi, hatalar yapmaktadır. Tezde bu hata ların» genel olarak nerelerden kaynaklandığı ve hangi yöntemler ile azaltılabileceği konusuna değinilmiştir. Aküler KGK'ların en önemli bölümlerinden biridir. Akülerin gelişimi KGK'ların gelişimiyle aynı hızda olamamaktadır. Tez içinde'» akü türleri, özellikleri, ve karakteristikleri hakkında bilgi veril miştir. Ayrıca KGK' nın aküden çalışması sırasında» akünün yükü daha ne kadar süre besleyebileceğini belirlemeye yönelik» bir hesaplama da yapılmıştır.