FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Batur, Afife" ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyıl Sonunda İstanbul'da Yabancı Misyonlar Tarafından Yapılmış Hastahane Binaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Çapan, Leylâ ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, İstanbul’da 19. yy.ın sonunda yabancı misyonlar tarafından yapılan hastahaneler incelenmiştir. Bu dönemde yapılmış olan ve bugün hâlâ hastane işlevini sürdüren yapılar esas alınmıştır. Tarihi hastahane binaları incelenirken dönemin siyasal ve sosyal koşulları da ele alınarak bu koşulların mimarideki belirleyicilikleri araştırılmıştır. Binaların yapıldıkları döneme ait bilgiler haritalar ve daha önce yapılmış çalışmalar taranarak derlenmiş, bugünkü durumları ise fotoğraflar ve yerinde yapılan tespitlerle ele alınmıştır. Yabancıların yaptığı hastahanelerin mimarları araştırılmış, mimarları bilinen binalar mimarın başka yapıları ya da dönemin benzer yapıları ile karşılaştırılmıştır. Çalışmanın amaçlarından biri de bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapılabilmesi için farklı disiplinlerden nasıl faydalanılabilineceğini araştırmaktır.
-
ÖgeCumhuriyet Dönemi Mimarlığı Bağlamında Arif Hikmet Holtay(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-02-19) Küreğibüyük, Zeynep İrem ; Batur, Afife ; 408071 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureTez kapsamında gerçekleştirilen çalışma, Türkiye’nin Cumhuriyet sonrası mimari gelişimine ve üretimine katkıda bulunan öncü mimarlardan biri olan Arif Hikmet Holtay’ın bu güne kadar kapsamlı bir şekilde ele alınmamış hayatını, mimarlığını ve akademik kimliğini, Türkiye’de 1930-1950 yılları arasında değişen ülke koşullarına, mimari eğilimlere ve eğitim alt yapısına bağlı olarak anlamak ve konumlandırmak amacını taşımaktadır. Çalışmada, Türkiye’nin 1930-1950 yılları arasındaki mimari eğilimleri, Arif Hikmet Holtay’ın yaşamı, akademisyenliği ve mimarlığı üzerinden farklı bir perspektif oluşturularak ele alınmak istenmiştir. Cumhuriyet’in ilanının ardından, aydın ve çağdaş bir toplum seviyesine ulaşma yolunda her alanda gerçekleştirilen devrimler kapsamında mimaride de Cumhuriyet’in yeni ifade biçimi oluşturma yolunda değişimler gerçekleşmiştir. 1930’lu yılların başında etkili olmaya başlayan “yeni mimarlık” anlayışı Atatürk devrimleri paralelinde, Osmanlı Revivalizminin aksine; Batılı uygulamaları örnek alarak çağdaş mimarlık düşüncesi seviyesini yakalamayı amaçlamıştır. Bu kritik dönemde Almanya’da Stuttgart Teknik Okulu’ndaki mimarlık eğitimini tamamlayıp Türkiye’ye dönen Arif Hikmet Holtay ise mesleki ve akademik kariyerine başladığı 1930 yılında, gerçekleşen bu radikal değişim içinde rol alan mimarlardan biri olmuştur. Almanya’da aldığı eğitimi ve edindiği deneyimleri ile diğer meslektaşlarına göre farklı bir mimari profil çizen Holtay, mimarlık ortamında gerçekleşen değişimlerin yanı sıra, göreve başladığı Güzel Sanatlar Akademisi’nde, yabancı hocaların önderliğinde gerçekleştirilen eğitim reformunun da yürütücülerinden olmuştur. Alman kültürüne yakınlığı ile bilinen Holtay, bu dönemde çoğu Almanya’dan gelmiş olan yabancı mimarlar ile olan ilişkileriyle de kilit bir noktada görev almıştır. Otuz bir yıl sürdürdüğü görevinde akademik çalışmaları ve buna paralel olarak yürüttüğü uygulamaları ile Türkiye’deki mimari değişimleri yakından takip eden Holtay, Almanya’daki eğitiminin oluşturduğu alt yapıyla önce 1930’lu yıllardaki modernist “yeni mimari” üslubunun takipçisi, 1940’lı yıllarda ise milliyetçilik düşünceleri ile gelişen yerel yaklaşımların takipçisi olmuştur. 1930-1950 yılları arasında Türk mimarlığına yön veren iki farklı mimari dönemi, bu süreçte mimarideki ideolojik, düşünsel ve biçimsel değişimi yansıtan yapıları ve eğitimci kimliği ile öne çıkan Arif Hikmet Holtay, mimarlık formasyonunu etkileyen etmenler ve Cumhuriyet dönemi mimarlık düşüncesinin gelişimine bağlı olarak değerlendirilmeye alınan mimari uygulamaları ile tez kapsamında ele alınmaktadır. Holtay’ın Türkiye’deki mimari ve akademik yaklaşımlarının alt yapısını anlamak adına, Almanya’nın 1920’lerdeki mimarlık ortamı ile Holtay’ın Almanya’daki eğitimi ve ilk mimarlık deneyimleri ele alınarak mimarlık formasyonunu etkileyen etmenler incelenmiştir. Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’nde 1930-1950 yılları arasında eğitimin alt yapısını oluşturan iki önemli gelişmenin de dikkate alındığı çalışmada; 1930’lu yıllarda modernist eğilimlerin etkisinde ve yabancı hocaların öncülüğünde değişen mimarlık eğitimi ile 1940’lı yıllarda milliyetçi düşüncelerin etkisinde gelişen yerel yaklaşımların bir yansıması olarak “Milli Mimari Seminerleri”nin etkinliği belirleyici olarak ele alınmıştır. Arif Hikmet Holtay’ın Mimarlık Bölümü’ndeki akademik çalışmaları ve eğitimci kimliği ise bir diğer etmen olarak ele alınmıştır. Çalışmada, Türkiye’de 1930-1950 yılları arasında etkili olan iki mimari yaklaşım, dönemin ülke koşulları da göz önünde bulundurularak incelenmiştir. İlk olarak, 1930-1940 yılları arasında etkili olan, Cumhuriyet’in yeni mimari biçimi modern yaklaşımlar ele alınmıştır. İcelenen diğer dönem ise 1940-1950 yılları arasında etkili olan milliyetçi düşünceler paralelinde gelişen yerel ve ulusal yaklaşımlar olmuştur. Bu incelemeler doğrultusunda, Holtay’ın bugün halen ayakta olan İstanbul Üniversitesi Gözlemevi, Esplanad Apartmanı, Mersin İş Bankası ve Bursa İş Bankası binaları mimari özellikleri bakımından değerlendirilmiştir. Diğer tüm mimari projeleri ve uygulamaları da katalog oluşturularak belgelenmiştir. Tez kapsamında, Holtay’ın mimarlık formasyonunun oluşumunu etkileyen etmenler dahilinde mimari ve eğitimci kimliğinin kendine özgü yanları ortaya konmuş, yapıları mimari alt yapısına ve değişen mimari tutumuna paralel olarak değerlendirilmiştir. Diğer yandan da Holtay’ın yaşamı, mesleki çalışmaları ve mimari uygulamaları ile ilgili edinilen bilgiler derlenerek, biyografik niteliklere sahip bir çalışma gerçekleştirilmek istenmiştir.
-
ÖgeÇağdaş Türkiye Mimarlığında Aidiyet Sorunu(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Şengün, Hakan T. ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; Architectural HistoryCumhuriyet döneminde Türkiye‘de ortaya konulan mimarlık, toplumsal ve teknolojik dönüşümlerden kaynaklanan, mimarlık disiplininin ontolojik bir sorgulaması olmaktan uzak olup, büyük ölçüde bir “asrileşme projesi” olarak algılanmalıdır. Batının modernite projesini gerçekleştirme yolunda ‘antik çağ ideali’ ile ilişki kuran bu yöneliminin biçimleri ile sivil mimarlık verilerinin kaynaklık ettiği geleneksel biçimler arasında kendi ‘toplumsal idealini’ ifade etmek için bir seçim yapma durumunda kalan Türk mimarlığı kanımızca, bir aidiyet bunalımı yaşamaktadır. Bu bunalımın temelinde, uluslararası eğilimlerin belirlediği modern tavrın çağın ruhu bağlamında ortaya çıkan kentsel gereksinimlerle örtüşüklüğü ile sivil mimarlık verilerinin kaynaklık ettiği Türk mekan kültürünün kollektif bellekteki güçlü etkilerinin çatışmasından doğan kimlik bunalımı bulunmaktadır. Bu çalışma, çağdaş Türkiye mimarlığında ‘aidiyet sorunu’nun temel karşıtlığı olan modern–geleneksel çatışmasını, daha ilk filizlendiği erken Cumhuriyet mimarlığı sürecinde, dönemin iki önemli mimarının – Sedad Hakkı Eldem ve Seyfi Arkan – yapıtları ve söylemleri çerçevesinde incelemekte ve aidiyet sorununu bu dönemin ortaya koyduğu veriler ışığında değerlendirmektedir.
-
ÖgeDolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Cami(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-05-28) Özel, Sibel ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureOsmanlı İmparatorluğunda XIX. yüzyıl mimarisi geçmiş klasik dönem yapılarından çok farklı türde ve farklı mimari üsluplarda yapıların inşa edildiği bir dönemdir. Batılılaşma hareketleri dediğimiz değişim süreci I. Mahmut, III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde ivmelenerek devam etmiş, bu değişim hareketleri sosyal hayata olduğu kadar mimaride de etkilerini göstermiştir. İstanbul daha önce olmadığı kadar yoğun bir mimari hareketlilikle yeni bir çehreye kavuşacak, Osmanlı yapı tipolojisi içinde daha önce yer almayan kışla binaları, hastaneler ve devlet daireleri inşa edilecekti. Sultan Ahmet ve Süleymaniye gibi merkezde, büyük ölçekli cami külliyeleri yapılmayacak bunların yerini şehrin farklı yerleşim yerlerine dağılmış , küçük ölçekli, tek kubbeli yapılar almıştır. Cami mimarisinde de klasik osmanlı cami plan şemasının dışında tek kubbeli, küçük ölçekli camiler inşa edilmiştir. Bu camiler plan şeması olarak çok büyük yenilik getirmemekle birlikte mimari üslup olarak farklı karakteristik yapılar olmuşlardır. Bu yüzyıl cami mimarisinin ortaya koyduğu en büyük yenilik ise cami ile bütünleşen, aynı mimari plan içinde düşünülmüş hünkâr kasırlarının inşa edilmiş olmasıdır. Bu yapılardan biri de İstanbul avrupa yakasınında, Dolmabahçe sarayının hemen yanına Sultan Abdülmecit’in annesi Bezm-i Âlem Valide Sultan tarafından inşa edilmiş. İsmini hem banisinden hem de yanına inşa edildiği saraydan alarak Dolmabahçe yada Bezmialem Valide Sultan Camisi olarak bilinen cami hem farklı mimari üslubu hem de Osmanlı cami mimarisi için bir yenilik olan hünkâr kasrının cami tipolojisi içindeki önemli uygulamalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk inşa edildiğinde avlu duvarı ile çevrili olan caminin avlu duvarı tamamen yıkılmış, muvakkithanesi şimdiki yerine alınmıştır. Caminin iç mekanında kullanılan süslemeleri stuk sıva dekorasyonu ile yapılmıştır, stuk sıva dekorasyonunun en yoğun uygulandığı örneklerdendir bu bakımdandadöneminin önemli yapılardan biridir.
-
ÖgeEdirne Garı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Büyükdemir, Özlem ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Milli Mimari üslubu adına dönemine damgasını vurmuş olan Mimar Kemalettin Bey’in eserlerinden biri, Edirne Garı incelenmiştir. İnceleme, dönemin Avrupa’daki ortam ile Osmanlı dünyasındaki değişimin sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan oluşum nedenleri irdelendikten sonra, binanın mimari bir çerçevede kritik edilmesiyle meydana getirilmiştir. Rumeli Demiryolları kapsamında yer alan Edirne-Karaağaç’taki “Edirne Garı”, Kemalettin Bey’in tasarladığı dört istasyondan sonuncusudur. Rumeli Demiryolları’nın yapım imtiyazı Belçikalı Baron Hirsch’e 1869’da verilmiş ancak İstanbul, 1888 yılında Avrupa Demiryolları’na bağlanabilmiştir. Edirne Garı, Osmanlı’nın Avrupa’ya açılan sürekli bir kapısı niteliğinde olacak iken, ne yazıktır ki I. Dünya Savaşı sonunda Balkanlardaki toprak kayıpları yüzünden gar binası önemini ve bir süre sonra da yeni bir hattın yapılması ile de bütünüyle fonksiyonelliğini yitirmiştir. Tarihin canlı yapıtlarına verilecek değerin; onların bir bir ele alınarak oluşum nedenleri ile yapım özelliklerinin ortaya konulması ve bunun yanında dönemin diğer yapılarıyla karşılaştırılarak incelenmesiyle sağlanabileceği düşünülmüş ve böylelikle çalışma sonuçlandırılmıştır.
-
ÖgeErken Cumhuriyet Dönemi Modernleşmesinde Bir Sanayileşme Örneği: Paşabahçe Rakı Ve İspirto Fabrikası(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-07) Şahin, Mürüvvet Gülcan ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureKurtuluş Savaşı’ndan sonra Osmanlı’nın eski toplumsal düzeninden koparak, yerine çağdaş batılı modellere uygun bir düzen getiren yeni Türk devleti, 1920’lerde ülkede yoğun bir çağdaşlaşma programı başlatmıştır. 1930’dan sonra tüm dünyayı etkileyen ekonomik buhrandan Türkiye de büyük ölçüde etkilenmiş, ülkedeki iç ticaret dengelerinin bozulması, ülkenin en önemli gelir kaynağı olan tarımsal ihracatın azalması ve hükümetin gelirlerinin düşmesi gibi krizin sebep olduğu etkiler sonucunda, sanayileşme fikri gündeme gelmiştir. Özel sektörün endüstrileşme yolundaki sorunları çözme konusunda yetersiz kalması nedeniyle, sanayileşme, ekonomik ve politik olarak devletin kontrolüne geçmiştir. Birinci Sanayi Planı ile ülkenin dört bir yanında büyük ölçekli sanayi kompleksleri kurulmuş ve bu kompleksler demiryolu ağları ile kentlere bağlanmıştır. Bunların bir örneği de İstanbul’un hafif sanayi bölgesi olan Paşabahçe’de yer alan Rakı ve İspirto Fabrikası’dır. 1937 yılında, mimar Ahsen Yapanar tarafından tasarlanan bu rakı fabrikası günümüzde hala ayaktadır fakat üretim yapmamaktadır. Paşabahçe Rakı ve İspirto Fabrikası, erken cumhuriyet dönemi modernizmine ait rasyonel ve fonsksiyonalist mimarinin izlerini taşıyan bir yapı olması açısından büyük önem taşımaktadır.
-
ÖgeErken Dönem Osmanlı Hamamlarında Örtüye Geçiş Sistemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Say, Seda Kula ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, erken dönem Osmanlı mimarisindeki eğrisel örtüye geçiş sistemleri, hamam yapıları üzerinden incelenmiştir. Eğrisel örtü, örtüye geçiş ve örtüyle ilişkili aydınlatma ögeleri için terminolojik bir çalışma yapılarak bu ögelerin biçimsel ve yapısal özellikleri için bir biçim kataloğu hazırlamıştır. Biçim kataloğunda yer alan ögelerin, hamam yapılarında kullanımını belgelemek için bir envanter formu oluşturulmuştur. Yerinde ve arşiv çalışması ile incelenen 51 hamam yapısından elde edilen örtüye ilişkin bilgiler envanter formlarına işlenerek bir veri tabanı haline getirilmiştir. Ayrıca her bir hamam yapısı için derlenen yazılı ve görsel malzemeden birer envanter dosyası hazırlanmıştır. Tüm bu çalışmalara paralel olarak hamam yapılarının tarih içindeki gelişimi ile ilgili ve Osmanlı mimarlığının erken dönemdeki özellikleri ile ilgili arşiv ve kitaplık çalışması da sürdürülmüştür. Sonuçta ulaşılan somut veriler, veri modelinin yardımıyla sayısal değerlere ve grafiklere dökülerek, Osmanlı mimarlığının erken döneminde kullanılan örtü sistemlerinin zamana göre değişen niteliği tartışılmıştır.
-
Ögeİstanbul Art Deco Mimarisinde Cephe Ve Motif Analizi : Taksim, Cihangir, Nişantaşı, Kurtuluş Ve Şişli(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Dikbaş, Mine ; Batur, Afife ; 55754 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture1920-40 yılları arasındaki dönemde ülkemizde de etkili olan Art Deco stilinin İstanbul'un Cihangir-Taksim-Ayazpaşa-Nişantaşı-Kurtuluş-Şişli semtlerini içine alan bölgedeki örneklerini kapsayan bu tezde, yapıların cephelerinde mimariye bağlı dekorasyonda Art Deco'nun etkileri araştırılmış ve tablolarla cephe ve motif analizleri yapılmıştır. Tezin ilk bölümünde çalışmanın amacı, araştırmanın metodu, seçilen bölgenin kentsel özellikleriyle birlikte bölgeyi seçiş sebeplerimiz ve çalışmanın sınırlamaları açıklanmıştır. İkinci bölümde, 20. yüzyıl başlarında Avrupa'da genel durum başlığı altında, Art Deco'yu hazırlayan sebepleri açıklamak üzere 20. yüzyıl başlarında Avrupa'da düşünce ortamına ve bu dönemde Avrupa mimarisinde genel eğilimlere, Art Nouveau, Art Deco, Modernizm ve bunların birbirleriyle olan ilişkisine hatırlatıcı bilgilerle yer verilmiştir. Üçüncü bölümde Osmanlı Devletinin Batıya açılma hareketleri ile birlikte Batılılaşmanın/Yenileşmenin 20 yüzyıl başlarında İstanbul Mimarlığı'nda görülen etkileri üzerinde durulmuştur. Bu etkileşimleri hatırlatmaya çalışırken İstanbul Mimarlığında Art Nouveau ve İstanbul Mimarlığında Modernizme Açılış başlıkları altında ise İstanbul Art Deco'sunun olgunlaştığı ortama yaklaşıldı. Dördüncü bölümde ise, incelenen bölgelerde yer alan Art Deco üslubundaki apartmanlar için yapılan envanter çalışmalarıyla ilgili olarak tablolara ve her yapının detaylı fotoğraflarına yer verildi. Ayrıca İstanbul'da yaygın kullanımı olan Art Deco cephe ve motif detayları her cephe elemanına verilen motif numarasıyla tanımlanarak detay çizimleri ile gösterildi. Beşinci bölüm olan, Sonuç bölümünde, incelenen bölgelerde yer alan Art Deco üslubundaki apartmanlar üzerinde yapılan envanter çalışmalarının sonuçlarına dayanarak elde edilen verilerle yapılan istatistik çalışmalarına ve bu çalışmayla ilgili olarak hazırlanan istatistik tablolarına yer verildi. Bu çalışmaların sonucuna dayanarak İstanbul Art Deco'sunda cephe ve motif kullanım özellikleri tesbit edilerek İstanbul Art Deco'sunun motiflerini Batı'da görülen motiflerle karşılaştırarak, Batı'daki örneklerle olan paralellik fotoğraflarla sunuldu. Tüm bilgiler ışığında İstanbul Art Deco'sunun genel özellikleri tesbit edildi.
-
Ögeİstanbul Sıraevleri Ve Bir Sosyal Konut Modeli Olarak Surp Agop Sıraevleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Çakmak, Tuğba ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; Architectural HistoryBu çalışmada sıraev kavramı tanımlanarak dünyada ve İngiltere’deki örneklerine değinilmiştir. Batılılaşma dönemi İstanbul’unda kent dokusuna tipolojik bir kategori olarak katılan ‘İstanbul sıraevinin’ ortaya çıktığı dönem koşulları incelenmiştir. Kent içindeki bölgesel etnik farklılıklar ve dönemin yapılaşmasını etkileyen kanun ve yönetmelikler araştırılmıştır. İstanbul’da yeni bir konut modeli olan sıraev; kentsel konumuna, plan ve cephe tipolojilerine ve yapım amacı ve kullanım modellerine göre tanımlanmıştır. İstanbul sıraevinin tipik örneklerinden Ortaköy Onsekiz Akaretler Sıraevi, Fener-Balat sıraevleri ve Beşiktaş Akaretler Sıraev grubunun yapılış amaçları, kullanım modelleri ve mimari özellikleri incelenmiştir. Sosyal nitelikli azınlık vakfına ait olan Sup Agop Sıraevleri ele alınarak konumu, tarihçesi, yapım ve kullanım süreçleri araştırılmış, analitik incelemesi yapılmıştır. Ayrıca ondokuzuncu yüzyıl İstanbul’unda cemaat olarak Ermeni topluluğuna kısaca değinilmiştir. Surp Agop Sıraevleri dönem sıraevleriyle karşılaştırılmış, son olarak da güncel durum tespiti yapılarak koruma önerisi sunulmuştur.
-
Ögeİstanbul'da Yabancı Bir Mimar William James Smith(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Hamzaoğlu, Canan ; Batur, Afife ; 55578 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureIII. Ahmet dönemi ile birlikte başlayan batılılaşma çabaları, Abdülmecid döneminde büyük bir hız kazanmış, bu durum kendini en temelli biçimde Tanzimat Fermanı'nın ilanı ile göstermiştir. Tanzimat Fermanı ile birlikte haklar, eğitim ve askerlik gibi alanlarda birtakım köklü yenilikler olduğu gibi güzel sanatlar alanında da bu yeniliklerin takip edilmesi sözkonusu olmuş, Osmanlı İmparatorluğu hem sosyal hem de siyasi alanda Batı'yı örnek almaya çalışmıştır. Tanzimat dönemindeki batılılaşma politikası, mimariyi de etkisi altına almış, bu dönem Avrupası'ndaki eklektisizm İstanbul'da yavaş yavaş etkin olmaya başlayan yabancı mimarlar tarafından Osmanlı mimarisine adapte edilmeye çalışılmıştır. Abdülmecid döneminde İstanbul'da bulunan William James Smith, Batı eklektisizmini Osmanlı mimarisine adapte etmeye çalışmıştır. İngiliz Çevre Bakanlığı mimarlarından olan Smith, 1831 yangınında yanan İngiliz Elçiliği binasını yeniden inşaa etmek üzere 1841 yılında İstanbul'a gönderilmiştir. 1841-1853 yılları arasında İstanbul'da bulunan Smith, bu yıllar arasında İmparatorluk için birçok yapı inşaa etmiş, resmi yapılar dışında sivil nitelikli yapılara da imzasını atmıştır. Smith, Naum Tiyatrosu ve Galata Sarayı'nın yenilenmesi projelerinde de görev almıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bir belgeye göre Smith'in yanına teori ve uygulama alanında yetiştirilmek üzere Osmanlı Müslüman mimar halifelerinin genç ve yeteneklilerinden birkaç kişinin de verildiği tespit edilmiştir. Smith'in inşaa ettiği yapılarda eklektik anlayışın yanısıra Neoklasik bir tavrın daha ağır bastığı dikkati çekmektedir. Kaynağını Antik Yunan ve Roma'dan alan bu tavrın Smith'in başkentte gerçekleştirdiği yapılara nasıl yansıdığını incelemek bu çalışmanın başlıca amacıdır. İstanbul'da görev alan yabancı mimarların oluşturduğu yelpazede hatırı sayılır bir yere sahip olan Smith'in İmparatorluk için yaptığı çalışmalar, Tanzimat dönemi mimarisinin genel çehresini belirlemede oldukça etkili olmuştur; işte bundan dolayıdır ki Smith, oluşturduğu mimarilerle araştırılmaya değer bir mimardır. Bu çalışmaya sağlıklı bilgilerle donanmış bir çalışma niteliği kazandırmak için Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve kısa adı RIBA olan İngiliz Kraliyet Mimarları Enstitüsü ile sıkı bir temasa geçilmiş, elde edilen belgeler ışığı altında çalışma sağlam temeller üzerine oturtulmaya çalışılmıştır. Ayrıca günümüze ulaşan yapıları analiz etmek için yapıların bulunduğu yerlerde çıplak gözle araştırmalar yapılmış, elde edilen veriler görsel malzemeyle desteklenmeye çalışılmıştır.
-
ÖgeKapı / Giriş Mekanı, Anlam Ve Tasarımı İçin Tipolojik Araştırma. 19. Yüzyıl Beyoğlu (pera) Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bayram, Şirin ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture“Batı’ ya açılma politikası” içinde 19.yy yapılarına ait kapı ve giriş mekanlarının Beyoğlu-Pera bölgesi esas alınarak incelenmesidir. Batıya açılmış kentlerde değişimin kapı öğesi üzerinden giderek nasıl bir anlam ve biçim edindiğini gözlemeye çalıştım. “Kapı” öğesinin biçimlenmesine, tarih içindeki biçimsel ve işlevsel değişimine ve anlamına değindim. Çalışmam içinde “Kapı ve Giriş mekanlarının” hem kavramsal olarak tanımlamaya hem de oluşumunu etkileyen kültürel, sosyal, psikolojik ve fiziksel faktörlerin önemine değinilmiştir. Çalışma fotoğraf ve çizimlerle desteklenmiş, örnekler üzerinde envanter çalışması yapılmıştır. Kapı, mekanın varlığını, mekan da ona açılan kapının niteliğini etkiler. Kullanıcı ise doğrudan kapı ve mekandan etkilenir ve etkiler.
-
ÖgeMimar Vedat Tek Konutlarının İşlevsel Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Derviş, A. Pelin ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture1930 yılları, apartman olgusunun İstanbul’da yaygınlaşmaya başladığı zamanlardır. Bahçe içindeki evler yerlerini, birden fazla ailenin, ayrı katlarda yaşadığı yüksek, bitişik nizam binalara bırakmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından başlayarak ve hep “ilk”lere imza atarak mesleki çalışmalarını sürdüren Vedat Tek o yıllarda 57 yaşlarındadır. Genç yaşlarından itibaren yaptığı binalar kamuoyunda hep büyük bir beğeni ve yüceltme ile karşılanmışken 1930’larda durum tersine dönmeye başlamıştır. İdeolojiler yön değiştirmiş, binalar “kübik” olmaya başlamış, mimarın “milli mimari” arayışları da bu oranda gözden düşmüştür. Bu tez çalışması kapsamında, Vedat Tek’in tasarlayıp uyguladığı ve aynı zamanda önerdiği, dönemin yeni konutu: apartman üzerinde gerçekleştirilen bir işlevsel analiz çalışması ile mimarın konu hakkında yazdıkları karşılaştırılmıştır. Düşünce ve tasarımlarının ardındaki örüntü anlamaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkan konut konusundaki eleştirel bakışının ve rasyonel çözümlerinin, mimarın diğer yapıları için geçerliliği de soru olarak ortaya konmuştur. Mimar ve yapılarının, gerek yaşadığı günlerde, gerek bugüne kadar gelinen süreçte genellikle “Birinci Milli Mimari Hareketi” çerçevesinde değerlendirilmiş olması, onu ve yapılarını değerlendirme kriterlerini çeşitlendirme gereğini doğurmuş ve çalışma bu amaca yönelik olarak geliştirilmiştir.
-
ÖgeSıraev Kavramının İncelenmesi Ve Osmanlı Mimarisi'nde Akaretler Sıraevleri'nin Yeri Ve Önemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Sağdıç, Zafer ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada, Avrupa'da Endüstri Devrimi sonucunda mümkün oldukça çok işçinin barınabileceği, kısa zamanda üretilebilen çok üniteye sahip olabilme ihtiyacına bir cevap olan "sıraev" kavramının incelemesi yapılmıştır. Osmanlı Mimarisi'ne sıraev modelinin girişi araştırılmıştır. Asıl Osmanlı Mimarisi 'nde ilk ve tek saray destekli sıraev grubu olan Akaretler Sıraev Grubu'nun incelenmesi amaç edinilmiştir. Gerek bu yapı grubunun analitik incelemeleri yapılmış, gerekse de diğer eş dönemli İstanbul sıraev grupları ile karşılaştırılmıştır. Yapılan çalışmada, saray destekli olarak inşa edilen Akaretler Sıraev Grubu Maçka Aziziye Cami'ne vakfiye yapısı olarak yaptırılmış, ancak sözü geçen caminin inşasının tamamlanamadığı görülmüştür. (Yapı grubunun adının "akar", yani gelir getiren yapı anlamı içerdiği bilinmektedir.) Sonuç olarak Akaretler Sıraev Grubu'nun, İstanbul'un bilinen ilk anıtsal ve tek saray destekli sıraev grubu olduğu söylenebilir.
-
ÖgeTanzimat’tan Günümüze İstanbul/kadıköy Ve Üsküdar’ Daki Yabancı Okullar Ve Azınlık Okulları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Erkan, Pınar ; Batur, Afife ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada Tanzimat’ tan günümüze İstanbul/Kadıköy ve Üsküdar’ daki yabancı okullar ve azınlık okulları ele alınmıştır. Tanzimat’ tan sonra aralıklarla yapılan yasal düzenlemelerle gayrimüslim cemaatlere haklar tanınmış, yabancılara kolaylıklar sağlanmıştır. Batı’ yla ilişkilerin artmasıyla da eğitim giderek daha çok önem kazanmış, cemaatler ve yabancılar Osmanlı Devleti topraklarında bir çok okul açmışlardır. İstanbul, Kadıköy ve Üsküdar’ da 19. Yüzyıl sonlarında başlayan kentsel biçimlenmede, İstanbul’ un çeşitli yerlerinden çeşitli nedenlerle İstanbul’ un Asya kıyılarına göç edip yerleşen cemaatlerin ve ayrıca batı ülkeleriyle artan ilişkiler doğrultusunda Kadıköy ve Üsküdar’ da da okullar açan yabancıların inşa ettikleri yapılar içinde dönemin toplumsal değişimlerini yansıtan okul yapılarının önemli katkısı olduğu düşüncesinden yola çıkılarak bölgedeki azınlık ve yabancı okulları bir katalog çalışması şeklinde incelenmiştir.