LEE-Mühendislik Yönetimi-Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 5
  • Öge
    Enflasyon hesaplamasında kartlı ödeme sistemlerinin kullanılması: Türkiye örneğinde bir yöntem denemesi
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-27) Çalışkan, Ahmet ; Ceylan, Cemil ; 507191202 ; Mühendislik Yönetimi
    Enflasyon kelimesi ilk kullanıldığı zaman olan 1800'lerden, günümüze kadar geçen zaman içerisinde genel geçer olarak mal ve hizmetlerin fiyatlarının sürekli artışı olarak tanımlanmaktadır. Ancak, Klasik, Keynesyen, Monetarist, Yapısalcı gibi farklı iktisadi ekoller tarafından hem enflasyonun tanımı hem de enflasyona dair görüşler farklılık göstermektedir. Ülkelerin gelişmik düzeyleri ile yakından ilişkili olan enflasyon; gelir dağılımı, istihdam, yatırım, kaynakların verimsiz kullanımı gibi makro ve mikro ölçekte pek çok alanda ekonomik ve sosyal olumsuzluklara neden olabileceğinden oldukça önemlidir. Enflasyon, devletlerin kurumları tarafından hesaplanır ve kamuoyuna her ayın ilk haftalarında ilan edilir. Enflasyon hesaplaması fiyat endeksleri üzerinden aylık, yıllık, kümülatif şekilde yapılır. Enflasyon hesaplayan kurumların genelde kullandıkları yöntem ise ülkedeki hanehalkının yaşamı için harcadığı gider dağılımını tespit etmek, giderler için alışveriş yapılan yerleri geneli yansıtacak şekilde örneklem metodu ile fiyat toplamak, bu fiyatları aylık olarak inceleyerek fiyat artışlarını tespit ederek genel enflasyonu hesaplamaya çalışmaktır. Kullanılan tüm bu enflasyon hesabı yöntemlarinde, fiyat toplamanın çok kıstılı bir örneklem üzerinden yapılmasından dolayı, elde edilen sonuçların genel çerçeveyi net olarak yansıtamadığı görülmüştür. Bunun yanı sıra, ekonominin nasıl gittiğine dair önemli bir gösterge olan enflasyonun hesaplanmasında, siyasi ve politik nedenlerle manipüle edilebilir bir hesaplama sisteminin kullanılmaktadır. Ayrıca, enflasyon hesaplanırken kullanılan bireylerin harcama alışkanlıklarının ölçümünde, gerçek harcama rakamları yerine sezgisel ve hatırlamaya dayalı anket yönteminin kullanıldığı bilinmektedir. Geleneksel enflasyon hesaplamasında yaşanılan temel sorunların ilki fiyat toplamanın örneklem üzerinden yapılmasından dolayı genel fiyat artışının yansıtılıp yansıtmaması üzerine şüphelerin oluşmasıdır. İkincisi ise devlet tarafından yayımlanan enflasyonun, siyasi bazı politikalardan dolayı olması gereken oran olarak yayımlanmama durumudur. Üçüncü ve son olarak ise insanların harcama alışkanlıkları geneneksel enflasyon hesabında anket ile belirlenmemesi ve insanlar aylık harcamalarını düzenli bir şekilde raporlayıp akıllarında tutmadıkları için harcama dağılımın düzgün tespit edilememesidir. Kartlı ödeme sistemleri nakit taşıma sorununu azaltması, önce alıp sonradan ödeme imkanı, harcamaların nereye yapıldığı ile ilgili bilgilendirmeyi sunabilmesi, bir sadakat programı sunması, hızlı ve hijyen bir ödeme yöntemi olmasından dolayı oldukça fazla kabullenir olmuştur. Kartlı ödeme sistemleri insanlar tarafından oldukça fazla benimsenmiş ve hanehalkının yaptığı harcamaların \%42'si kartlı ödemelerden geçmeye başlamıştır. Geri kalan %48'ın ise çoğunluğu kartlı ödeme imkanın olmadığı barınma gibi ihtiyaçlar olmuştur. Pandemi ile birlikte kartlı ödemelerin kullanım ivmesinde oldukça fazla artış olmuştur. İnsanların e-ticaret üzerinden alışveriş yapma zorunluluğunda kalmaları ve hijyen bir ödeme yöntemi olarak kartların temassız özelliğini kullanması kullanım ağını daha da genişleterek hanehalklarının toplam harcamalar içindeki payını artmasını sağlamıştır. Tespit edilen enflasyon hesaplama problemleri doğrultusunda çalışmanın ana amacı bireylerin aylık kartlı ödeme tutarları verisini kullanılarak enflasyon oranını gerçek veriler üzerinden hesaplayabilmek veya geleneksel enflasyon hesabının daha doğru ölçülmesi sağlayabilmektir. Çünkü enflasyon, ekonomideki tüm öngörülerin en önemli anahtarı iken ekonomi içerisindeki tüm fiyatların belirlenmesini sağlayandır. Enflasyonun doğru hesaplanamaması ekonomi içindeki tüm fiyatlama akışlarının bozulmasına sebebiyet verirken bu durum ekonomideki gelir dağılımda ciddi bozulmalara ve ülke para birimlerinin diğer ülke para birimlerine göre fiyatlamasının da bozulmasına sebebiyet verecektir. Bu bağlamda tez çalışmasında yöntem olarak niceliksel araştırma modeli kullanılmıştır.Araştırma'da veri seti olarak; 2014 yılının başından 2022 yılının Nisan ayına kadar 25 ayrı harcama kategorisinde aylık olarak kartlı ödeme işlem adetleri ve kart harcama tutarları kullanıldı. Bu çalışmada kullanılan veri seti, BKM'nin 2014-2022 yılları arasında aylık olarak toplarladığı, 'kartlı harcamalar pazar verileri'nin işlenmesi ile elde edilmiştir. Oluşturulan bu veri setinin, araştırma özelinde geliştirilen enflasyon endeks formülü çerçevesinde 4 ana adımda analizi yapılmıştır. (1) Araştırma kapsamında belirlenen 25 ana harcama kategorisine göre, 2014-2022 yılları arasındaki her ayın işlem tutarı, işlem adedine bölünmüştür.Bu işlem sonraında 2014-2022 yılları arasında aylık olarak, 25 harcama kategorisinin her biri için birim fiyat belirlenmiştir. (2) Araştırma kapsamında incelenen sekiz yıllık periyotta, her ay için belirlenen birim fiyatların yıllık ortalamaları alınmıştır. (3) Her bir harcama kategorisinin, yıllık toplam harcama içerisindeki ağırlığı bulunmuştur. (4) Son olarak, enflasyonun hesaplanması istenen yıl için, her harcama kategorisinin bulunan ağırlıklığı (enflasyon hesaplanması istenen yıl ) ile harcama kategorisi bazlı yıllık birim fiyat değişimleri çarpılmış ve elde edilen tüm sonuçlar toplanarak genel enflasyon elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlar incelendiğinde; çalışma kapsamında geliştirilen endeks hesaplamasının gerçekleşen enflasyon arasındaki 6 aylık hareketli ortalamalı korelasyon katsayısının için %75 oranında yüksek ilişkili olduğu tespit edilmiştir. 2022 yılının Nisan ayı enflasyonu ile kartlı harcamalar üzerinden hesaplanan enflasyon oranı arasındaki ilişkide bozulmalar başlamış ve 2022 Nisan enflasyonunun daha düşük hesaplanmış olabileceği çıkarılmıştır. Çalışmanın sonucunda hanehalkının harcamalarınının nerdeyse %50'sinin geçtiği kartlı harcamalar ülke ekonomisindeki en önemli göstergelerden olan enflasyonu tahmin edebilir olduğu veya enflasyon hesabı için bir girdi olarak kullanılabileceği ortaya konmuştur.
  • Öge
    Süreç madenciliği yaklaşımı kullanılarak süreç geliştirme metodolojisi: Devlet üniversitesi elektronik belge yönetimi sistemi örneği
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-15) Başkurt, Hüseyin ; Ceylan, Cemil ; 507181210 ; Mühendislik Yönetimi
    Gelişen teknoloji ve artan rekabet ortamı özel şirketler ve endüstrilerin yanı sıra tüm kurum ve kuruluşların da bu değişime adapte olma ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Süreç ve Süreç yönetimi gibi kavramların da yıllar içinde öneminin artmasıyla birlikte süreçlerle yönetim anlayışı gelişmiştir. Bu durum beraberinde süreçleri kontrol etme ve takip etme ihtiyacı doğurmuştur. Tüm bu gelişmeler ışığında verilerin gitgide önem kazanması şirketlerin süreçleri, bu veriler yardımıyla en iyileştirmeye ya da popüler tanımıyla optimize etmeye sevketmiştir. Gelişen teknoloji ile birlikte şirketlerde gelişen kurumsal kaynak planlama sistemleri ve mantığı gitgide yaygınlaşmıştır. Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) ile birlikte departmanlar arası işbirliği, verimlilik ve düşük risk sağlanmış ve standart süreçler oluşturulmuştur. Bu süreçlerin oluşturduğu sistemlerin olduğu kurumlarda yetki, sorumluluk ve iş tanımları da aynı zamanda standartlaşmıştır. İşlerin sevk ve idaresi kolaylaşmış, verimlilik artmıştır. Şirketlerin varlık amacı olan karlılığın sağlanması açısından önem arzeden tüm bu süreçlerin modernizasyonu, takibi ve ölçümlenmesinde ERP'den elde edilen verilerin önemi artmıştır. Bu verilerin temel olarak ERP gibi veri ambarlarından elde edilmesi ve işlenebilir hale getirilmesi ile veri bilimi gelişmiştir. Makine öğrenmesi, İş akış yönetimi (WFM), İş Süreç Yönetimi (BPM) gibi kavramarın da gelişmesi ile de süreç madenciliği bu verilerin işlenmesini olanaklı hale getirmiştir. Literatürde süreç madenciliği ile ilgili çalışmalar gitgide artmakla birlikte çeşitli endüstrilerde çok farklı organizasyonlar için süreç madenciliği çalışmaları yapılmaktadır. Literatürde, yükseköğretim kurumlarında yazılım geliştirme çalışmalarında süreç madenciliği çalışmaları yapılmıştır ve bu bağlamda bu çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı da düşülmektedir. Süreç madenciliği ve süreç haritalama birbiri ile oldukça ilintilidir. Süreç haritalama süreç madenciliğinin bir parçası, süreç madenciliğinin içinde bir kavramdır. Bu tez çalışması kapsamında süreç madenciliği yazılımından faydalanarak süreç haritalama yapılmıştır. İTÜ EBYS diğer bir adıyla Papirüs verileri; işlenerek süreç madenciliği çalışmasına uygun hale getirilmiş sonrasında ise gerekli analizler yapılarak üniversite bünyesindeki süreçler çıkarılmıştır. Çıkarılan bu süreçler İTÜ ERP projesi olan UNIVERP geliştirme çalışmalarında yazılıma ait modülleri önceliklendirme ve genel şablonun belirlenmesi açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu tez çalışması 5 ana başlıktan oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde literatüre genel bir bakış ve konuya giriş yapılmıştır. Ayrıca çalışmanın amacı da ilk bölümde belirtilmiştir. Çalışmanın İkinci bölümünde ise Süreç kavramı ve özellikleri, süreç madenciliği kavramları üzerinde durulmuş ve tüm bu süreç madenciliği çalışmalarında kullanılabilir yazılımlar ve özellikleri tablo halinde özetlenmiştir. Ayrıca ikinci bölümde literatürdeki çalışmalara daha derinlemesine detaylı bir bakış yapılmıştır. Literatürdeki süreç madenciliği çalışmalarının çok farklı alanlarda olduğunu ve gitgide genişlemekte olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü ve dördüncü bölümünde metodoloji ve uygulama açıklanmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi, kurum içinde gerçekleşen yazışmaları ve dokümanları EBYS'de tutmaktadır. EBYS aracılığıyla veri başlıkları, veri içerikleri, ilişkili kişiler ve tarihler gibi bilgiler görüntülenebilir. Gerektiği zaman vaka özelinde çalışmalar yapılsa dahi tüm EBYS verilerinin etkin bir kullanımı şuan için söz konusu değildir. EBYS verilerinin işlenmesi ile birlikte kurumsal kaynak planlama (ERP) yazılımının kullanımına geçilmesi planlanmaktadır. ERP ile projelere, muhasebeye, risklere ve mevzuata uyan sistemler tasarlanabilir. Yeni sistemle birlikte süreçlerde yeralan verimsizlikler büyük ölçüde azaltılarak bir standarda bağlanması mümkün olacaktır.EBYS'den alınan veriler ve departmanlardan gelen iş akışları, süreçler ile birbirine bağlanır. Veriler ve süreçler arasında ise kullanıcılar bağlantı sağlar. Böylece süreçler ve çalışanlar sisteme entegre hale gelir. İlk aşamada İTÜ BDB' dan alınan ham veri incelenmiş ve işlenmeye başlanmıştır. Veriler hem içerik hem de biçim bakımından düzenlenmiştir. Olay günlüklerindeki gürültüler tespit edilmiş ve temizlenmiştir. Veriler işleneceği uygun görülen DISCO süreç madenciliği yazılımına uygun hale getirilmiştir. Uygun formata gelen veriler DISCO üzerinde incelenmiş uygun filtreler kullanılarak. İşlenmiş veri setindeki her bir gruba ait alt kırılımınların süreç haritası oluşturulmuştur. Bu bölümde süreç haritaları oluşturulurken iki şeye dikkat edilmiştir. Birincisi olay günlüklerindeki frekanslara göre pareto analizi yapılmıştır. Yani 80-20 kuralı olarak da bilinen pareto analiziyle veri grupları önceliklendirilmiştir. Sonrasında ise önceliklendirilen veri gruplarının alt kırılımları da aynı kural kapsamında yeniden önceliklendirilmiştir. İkincisi ise alt kırılım süreç haritaları çıkarılırken İTÜ Kovanda bulunan verilerden de faydalanılmıştır. İTÜ UNIVERP yazılım geliştirme ekibinin yaptığı toplantılar İTÜ'de bizzat ERP'ye geçirilecek süreçleri elle yapan idari personellerin iştirakleriyle yapılmıştır. Ve bu toplantılarda süreçlerin elle yapılması aşamasında genel geçer olarak nasıl yapıldığına dair bilgiler toplanmış ve Microsoft Visio üzerinden akışlar çıkarılarak Kovan üzerine arşivlenmiştir. Bu tez çalışması kapsamında da DISCO yazılımına yüklenmiş olan işlenmiş veriler aracılığıyla süreçlerin haritalanması yapılırken bu verilerden faydalanılmıştır. Böylelikle İTÜ' de Papirüs üzerinde kişi/kurum'lara yapılan tebliğ/tebellüğ işlemleri sırasında oluşan olay günlükleri anlamlandırılarak evrak hareketliliğine dair süreçler çıkarılmıştır. Son Olarak, olay günlüklerinin istatistiklerinden faydalanarak çeşitli analizler yapılarak, ERP geçiş'te genel bir hat ve önceliklendirme işlemleri yapılmasına katkı sağlanmış ve verinin doğasından gelen nicelikler -gönderim yöntemi gibi- yardımıyla incelemeler yapılmış ve outlier(aykırı değer ve akışlar) tespit edilmiştir.
  • Öge
    Effects of societal culture and institutions on the cultivation of country-based social entrepreneurship activity
    (Graduate School, 2022-02-23) Baş, Tuğkan ; Aydın Karaçay, Gaye ; 507181222 ; Engineering Management
    As the prevalence of social problems such as climate crisis, unequal distribution of wealth, poverty increase, the severity, and consequences of these problems require more attention. These social problems have started to undermine the current economic systems and the traditional way of doing business. As a result, giving priority to value creation rather than value capture perspective has increased in importance. With this change, social entrepreneurship has become a critical subject and got the attention of many scholars, the private sector, and even the governments. Social entrepreneurship has a different motive compared to other entrepreneurship types, serving society rather than profit maximization. Therefore, social entrepreneurs focus on reaching self-actualization through serving society.Some research on the subject found that developed country markets host more social businesses in the world. Accordingly, it is likely that country development level is an effective factor for promoting social entrepreneurs. However, the country's development level is not enough to achieve more social entrepreneurship. In line with previous research, societal culture also functions as another factor on social entrepreneurs' activities. The extent research on societal culture display the fact that countries posses different cultural norms and values which impact their members' preferences and behaviors. In this respect, it is likely that societal cultural values and norms affect prosocial behaviors. Further, societal cultural norms may also have an impact on the economic behavior of the members of the society and so they may shape formal institutions such as regulatory frameworks and societal operating mechanisms. That is why, societal culture acts as one of the factors that designates whether the context is suitable or not for social entrepreneurship. Within the scope of this research the relationship between societal culture, prosocial behavior, country-based institutions, and the extent of social entrepreneurship activity within a country are examined at country-level in order to explore how these constructs relate to each other; and so how they influence country-based entrepreneurship activity. In this study, societal culture as a source of variation between nations was investigated across countries to explore how it, combined with the institutional effects, influences the social entrepreneurship activity of countries. For this aim, the data of the study for 38 countries are gathered from the secondary sources, which are published by international organizations as annual global reports. In this research, the measurement scales which are used and accepted by extent research are utilized for the constructs of social entrepreneurship, prosocial behavior, formal institutions, and societal culture. The country-level data used in this research was gathered from the secondary data sources which are commonly accepted and used many times in the academic literature. For societal cultural dimensions and the related country scores the GLOBE project data was utilized. For the data for social entrepreneurship activity of countries the data from Global Entrepreneurship Monitor report was used. For the data of contry-based prosocial behavior, the data from the Charities Aid Foundation World Giving Index report was utilized. Regarding the data for the country-based formal institutional effects, the data from the World Bank database were used within the current studies' analyzes. The dataset gathered from these secondary data sources was first analyzed for possible errors and missing values by data screening. Afterwards, a confirmatory factor analysis was conducted to verify the structure of the model. Next, the validity and reliability tests were conducted to measure the consistency and accuracy of our research. By using the PROCESS macro in SPSS, the mediation and the moderated mediation analyzes were conducted via the bootstrapping method. The research results have shown that the prosocial behavior of citizens does indeed play a mediator role between societal culture and social entrepreneurship level of countries, making prosocial behavior an important factor to be considered in "societal culture"-"social entrepreneurship" mechanism. Only the cultural dimensions of Assertiveness and Institutional collectivism practices have no significant interaction with prosocial behaviors in this research. In addition, the moderator effects of formal institutions through prosocial behaviors have also been examined in the scope of this research. Five moderators were grouped into three categories as governmental, economic, and social development levels. The results have shown that the governmental, economic, and social development levels of countries have moderator roles on the impact of countries' social entrepreneurship activities through prosocial behaviors, as this study model suggests. However, it is found that the moderator effects of each development level differ for each cultural dimension. Another finding was that none of the country development levels mentioned above had any moderator effect for the cultural dimensions of Gender Egalitarianism and Performance Orientation. These results show that there are statistically significant interactions between some cultural dimensions, prosocial behaviors, and social entrepreneurship activities at country level. In this respect, governments can predict the change of social entrepreneurship activities in their own countries by considering how these concepts affect each other, as revealed in this study, in their efforts to support social entrepreneurship, and they can use this perspective to develop interventions to support country-based social entrepreneurship activities.
  • Öge
    İleri üretim çizelgeleme yazılımı seçim metodolojisinin geliştirilmesi ve bir altın takı üretim firmasında uygulanması
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-09) Albayrak, Ayşenur ; Cebeci, Ufuk ; 507181203 ; Mühendislik Yönetimi
    1950'lerden beri şirketlerin kullandığı geleneksel üretim planlama ve kontrol sistemlerinin büyük çoğunluğu sonsuz kapasite planlama yöntemiyle çalışır. Sonsuz kapasite, üretimin kapasite sınırlarını göz ardı ettiği için gerçek hayatta uygulanması oldukça zor olan planlar oluşturur. Üretim işletmelerinin üretimde daha fazla görünürlük ve kontrol sağlayarak üretim süreçlerinin senkronizasyonunu iyileştirmek için sonlu kapasite planlama yapabilen İÜÇ yazılımları tasarlanmıştır. İÜÇ (İleri Üretim Çizelgeleme) sistemleri, sonlu kapasite planlama yaptığı için üretim süreçlerinde mevcut olan malzeme, makine, yardımcı ekipman gibi kapasite kısıtlarını ve üretim kurallarını dikkate alır. Günümüzde altın takı üreticileri için altın fiyatlarındaki artış ve pandemi dönemi sonrasında artan mücevherat talepleri düşünüldüğünde üretim planlama ve çizelgelemesinin önemi daha da artmıştır. Bu çalışmada, İÜÇ yazılımının seçimi için yapısal bir model sunulmuş ve bu İÜÇ sistem çözümlerini karşılaştırmak için bulanık analitik hiyerarşi süreci, çok kriterli karar verme tekniği AHP'nin Buckley yöntemi kullanılmıştır. Metodoloji, bir mücevher imalat şirketi için uygulanmıştır. Bu çalışmada, İÜÇ yazılımı seçimi için yapısal model sunulmuştur ve İÜÇ yazılım alternatiflerini karşılaştırmak için çok kriterli karar verme tekniği Buckley Bulanık AHP yöntemi kullanılmıştır. Metodoloji bir altın takı üretim firmasında uygulanmıştır. Ayrıca, bu altın takı üretim firmasında, karşılaşılan üretim planlama sorunlarına çözüm önerileri getirilmiştir. Bu kapsamda, firmada yetkili endüstri mühendisi, bir danışmanlık firmasında yetkili danışman, bir akademisyen ve konunun araştırma faaliyetlerini yürüten yüksek lisans öğrencisinden oluşan 4 kişilik uzman bir ekip kurulmuştur. Kurulan bu uzman ekip online toplantılar aracılığı ile analiz görüşmeleri gerçekleştirmiştir. Firmada saptanan üretim planlama problemlerine çözüm önerileri sunulmuştur. Çalışma, altın takı üretim sektöründe İleri Üretim Çizelgeleme yazılımı seçimi konusunda gerçekleştirilen ilk çalışma olması bakımından önem taşımaktadır. Önerilen metodolojideki adımlar, firmada İÜÇ yazılımı hakkında bilgi sahibi olan bir uzman liderliğinde İÜÇ yazılım tedarikçileri, mevcut müşteri referansları ile görüşüp bilgi toplama ve konu hakkında uzman danışmanlarla birlikte çalışarak uygulanabilir. Bu çalışmada önerilen hiyerarşik model de yer alan kriter ve alt kriterlerin önem ağılıkları firmadaki uzmanların yanı sıra konunun uzmanı danışmanlar ile anket çalışmaları yapılarak belirlenmiştir. İmalat sanayinde, ERP yazılımlarına oranla sektörde kullanımı daha yeni olan ve konu hakkında yetişmiş personelin daha zor bulunduğu İÜÇ yazılım sektöründe ilgili uzmanlara ulaşmak zor olabilmektedir. Aynı zamanda, belirlenen alternatiflerin önem derecelerine göre sıralanması için uzmanların genel olarak İÜÇ yazılımları hakkında bilgi sahibi olmaları yeterli olmayabilecektir. Bu çalışmada ise, model de yer alan üç farklı İÜÇ yazılımını geçmişte deneyimlemiş ve bu yazılımlar hakkında bilgi sahibi olan uzmanlardan görüş alınmıştır. Alternatif yazılımlar hakkında bizzat deneyimi olan kişilerden uzman görüşü alınmış olması bu çalışmayı özgün yapan bir diğer unsurdur.
  • Öge
    Havacılık endüstrisinde yer alan kobi'lerin organizasyonel gelişmişlik düzeyinin rekabet gücü ve firma performansına etkisinin modellenmesi
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-10-15) Kalem, Metehan ; Baskak, Murat ; 507201215 ; Mühendislik Yönetimi
    Türkiye'nin 21. yüzyılın başından beri özellikle havacılık endüstrisinde atmış olduğu adımlar, Türk endüstrisi için de yeni bir yatırım alanı oluşturmuştur. Özellikle KOBİ düzeyindeki işletmelerin bu endüstriye yönelmesi, hem havacılık endüstrisinin Türkiye'de gelişiminin itici gücü olmakta, hem de bu alanda çalışacak olan KOBİ'ler için büyük fırsatlar sunmaktadır. Havacılık endüstrisinin yüksek teknoloji içeren üretimi gerçekleştiriyor olması; bu sektörde nitelikli işgücü, yüksek kalite beklentileri, geniş tedârik zinciri yapısıyla yüksek bilgi paylaşım düzeyi ve tümleşik bir tedârik zinciri yönetim sistemi gereksinimlerini oluşturmaktadır. KOBİ'lerde bu gereksinimlerin karşılanabilmesi, organizasyonel gelişmişlik düzeyinin boyutlarını oluşturduğu gibi, bu boyutların firmalara sektörde rekabet gücü sağlayacağı ve işletme performanslarını olumlu yönde etkileyeceği öngörülmektedir. Bu çalışma kapsamında, Türkiye'de ve dünyada havacılığın gelişimi incelenmiş olup, havacılığın gelişiminden ve gelecek yönelimlerden sözedilmiştir. Türkiye'de havacılık faaliyetlerinde bulunan ana yüklenicilerin gereksinimlerinden ve alt yüklenici olarak faaliyetlerde bulunacak olan KOBİ'lerin beklentilerine yönelik ayrıntılı literatür çalışması yapılmıştır. Ayrıca KOBİ'lerin havacılık sektöründeki kısıtları ve havacılık sektöründeki faaliyet alanları hakkında araştırma sonuçlarına yer verilmiştir. Çalışma kapsamında TUSAŞ alt yüklenicisi olan 66 firmadan 75 farklı anket verisi alınmış olup, ilgili çalışma, stratejik düzey kararları barındırması nedeniyle ağırlıklı olarak müdür ve üstü çalışan düzeyinin katılımıyla yapılmıştır. Çalışma kapsamında sektörel kısıtlar nedeniyle veri toplanmasının sınırlı kalması nedeniyle, Kısmî En Küçük Kareler Yöntemi'ni temel alan Smart PLS programı yeğlenmiştir. Yapılan literatür taraması ve saha gözlemleriyle havacılık endüstrisinde yer alan KOBİ'lerin organizasyonel gelişmişlik düzeylerine ait etmenler belirlenmiş olup, bu düzeylerin rekabet gücü ve işletme performansına etkisi, SmartPLS programında yapısal eşitlik modeli ile incelenmiştir. Çalışma kapsamında havacılık endüstrisinde çalışan KOBİ'lerin organizasyonel gelişmişlik düzeyi; Nitelikli İşgücü Düzeyi, Network Düzeyi, Kalite Yönetim Sistemi Düzeyi, Tedârik Zinciri Yönetimi Düzeyi, ERP Kullanım Düzeyi, Ar-Ge ve İnovasyon Düzeyi olarak 6 boyut altında incelenmiştir. Çalışma kapsamında 3 doğrudan, 1 de dolaylı etkiye yönelik oluşturulan hipotezler sorgulanmıştır. Bu sorgulama kapsamında havacılık sektöründe KOBİ'lerde organizasyonel gelişmişlik düzeyi ile rekabet gücü arasında anlamlı ve pozitif yönde bir etki bulunmuştur. Rekabet gücü ve İşletme performansı arasında da anlamlı ve pozitif yönde bir etki bulunmuştur. KOBİ'lerde organizasyonel gelişmişlik düzeyi ile işletme performansı arasında anlamlı bir etkiye rastlanmamış olup, KOBİ'lerde organizasyonel gelişmişlik düzeyinin işletme performansı üzerinde rekabet gücünün aracı etkisi ile anlamlı ve pozitif yönde bir etkisi olduğu saptanmıştır.