LEE- Proje ve Yapım Yönetimi-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Son Başvurular
1 - 5 / 13
-
ÖgeYaşam döngüsü etki değerlendirmesi son nokta ağırlıklarının ayrık seçim deneyi ile saptanması(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-02-23)Enerji kullanımı ve emisyon salınımları açısından toplam enerji kullanımının ve toplam emisyonların üçte birine sahip olan yapı sektörünün en önemli gündemi sürdürülebilirliktir. Yapılı çevrede sürdürülebilirliği sağlamak üzere yeşil bina sertifikaları, bina enerji kimlik belgeleri, binalarda yenilebilir enerji kullanımı teşvikleri ve yeşil ürün etiketleri gibi uygulamalar geliştirilmekle birlikte en önemli katkı yapıların tasarım evresinden itibaren çevreye olan etkilerinin ölçülmesi ve izlenmesi olmaktadır. Çevreye verilen olumsuz etkileri belgeleyen çevresel ürün beyanları ve yapılan yaşam döngüsü değerlendirme analizleri de bu noktada devreye girmektedir. Çevresel ürün beyanları orta nokta etki kategorilerine ait bilgileri yayınlamaktadır. Orta nokta etki kategorilerinin sayısı yedi ile onsekiz arasında değişmekte ve her biri ayrı birim ile ölçülmektedir. Son nokta etki kategorisi sayısı da metodolojiden metodolojiye değişmekte ve en az üç olduğu görülmektedir. Bu nedenle ağırlıklandırma olmadan yaşam döngüsü sonuçlarıyla en çevreci alternatifi seçmek mümkün olamamaktadır. Bu tez çalışması sürdürülebilir yapılı çevre hedefine ulaşmak adına, son nokta etki kategorisi ağırlıklarının hesaplanmasını amaçlamaktadır. Tez kapsamında ortaya atılan araştırma sorularının ve sonuçlarının her biri ayrı bir bölüm ve ayrı bir yayın olarak kurgulanmıştır. Öncelikle tez kapsamında yapılan çalışmaların ilkinde (bölüm 2) yaşam döngüsü üzerine yapılan çalışmalar incelenmekte ve Türkiye ile dünyadaki durum karşılaştırılmaktadır. Türkiye'de orta nokta etki kategorisi ağırlıklandırmasına yönelik bir tez olduğu anlaşılmakla birlikte son nokta etki kategorilerine ait çalışmaya rastlanmamaktadır. Orta nokta etki kategorisi ağırlıklandırmaları zarar etki yolu vasıtasıyla analizlere dahil edilen bilimsel veri safhasını atlayarak doğrudan ağırlıklandırma yaptığından son nokta etki kategorileri ağırlıklarına nazaran daha öznel bulunmaktadır. İkinci araştırma konusu (bölüm 3) yapılı çevrede yaşam döngüsü analizlerinde tek skor ihtiyacı üzerinedir. Bunun için on iki çatı kaplama malzemesi üzerinde yaşam döngüsü analizi yapılarak karşılaştırılmakta ve sonuçlar orta nokta etki kategori cinsinde incelenmektedir. Orta nokta etki kategorilerinin on iki malzeme için aynı sıralamayı vermediği gözlemlenmektedir. Üçüncü bölüm bulgularında ağırlıklandırma yöntemleriyle çalışmanın tekrar edilmesi önerildiğinden tezin dördüncü bölümünde, tek skor YDED analizlerini elde etmede farklı ağırlıklandırma yöntemleri ve katsayıları kullanılmaktadır. Panel ağırlıklandırma ve parasal ağırlıklandırma yöntemleri ile elde edilen tek skor YDED analiz sonuçları karşılaştırıldığında, farklı yöntemlerin farklı sıralamalara işaret ettiği gözlemlenmektedir. Panel ve parasal ağırlıklandırma yöntemleri ile elde edilen sonuçların tutarlı olmadığı, sıralamaların değiştiği görülmektedir. Ayrıca orta nokta ağırlıklandırma yöntemleri, çevreye olan zararların formüle edilmesi evrelerini içermediğinden son nokta etki kategorilerinin ağırlıklandırılması yöntemi tezin kapsamı olarak belirlenmektedir. Son nokta etki kategorileri olan İnsan Sağlığı (İS), Ekosistem Kalitesi (EK) ile Doğal Kaynaklar ve Ekosistem Hizmetleri (DKEH) tez kapsamında ele alınana koruma alanlarıdır. Orta nokta etki kategorilerinin her bir koruma alanına olan zararı diğer bir deyişle olumsuz etkisi bilimsel yollarla formüle edilerek son nokta etki kategorilerine dönüştürülmektedir. Sonrasında ise son nokta etki kategori ağırlık katsayıları ile tek skor YDED analizleri elde edilmektedir. Bu nedenle koruma alanları olan İS, EK ve DKEH arasındaki önem derecelerine göre hesaplanacak ağırlık katsayıları için uygun yöntemin insanların tercihlerini tanımlayan alt niteliklerin önemini analiz eden Ayrık Seçim Deneyi (ASD) yöntemi olduğunda karar verilmiştir. Beşinci bölümde, ASD anketlerinin çevre bilimlerindeki yeri araştırılmaktadır. Ayrıca ASD anketinin tasarlanmasına veri sağlamak üzere ASD anket bileşenleri analiz edilerek araştırmacılara yol göstermesi hedeflenmektedir. ASD bileşenleri olarak referans senaryonun varlığı, soru kartındaki seçenek (senaryo ya da profil) sayısı, nitelik sayısı, her niteliği betimleyen seviye sayısı, her bir katılımcıya gösterilen soru kartı sayısı, analizlerde kullanılan geçerli cevap sayısı ve anket yöntemleri kıstasları seçilmektedir. 553 ASD anketi arasında 175 anket referans senaryo kullanırken, 155 ankette referans senaryo bulunmazken, 223 ankette hiçbiri seçeneği yer almaktadır. Her soru kartında yer alan seçenek sayısı 2 ile 10 arasında değişmekle birlikte, 553 ASD anketinin ortalama seçenek sayısı 3,17, medyanı ve modu 3 olarak hesaplanmaktadır. Senaryoları tanımlayan nitelik sayısı 2 ile 16 arasında değişirken, 553 anketin ortalama değeri 5,35, modu ve medyanı ise 5'tir. Her niteliğin aldığı asgari değer sayısı, diğer bir deyişle minimum seviye sayısı 1 ile 7 arasında değişirken, azami değer sayısı, diğer bir deyişle maksimum seviye sayısı 2 ile 12 arasında değişmektedir. Asgari seviye sayısı ortalaması 2,65 iken azami seviye sayısı ortalaması 4,88'dir. Asgari seviye sayısı medyan ve modu 2 iken, azami seviye sayısı medyanı 5 modu ise 4'tür. ASD anketlerinde kullanılan soru kartı sayısı 1 ile 50 arasında değişirken, ortalaması 8,05, medyanı 8 modu ise 6'dır. Analizlerde baz alınan cevap sayısı (örneklemde cevapları analizde kullanılan katılımcı sayısı) 39 ile 10.573 arasında değişmekle birlikte ortalaması 702,27, medyanı 479 ve modu 500'dür. ASD anketleri %45,75 oranında çevrimiçi olarak uygulanmaktadır. Onu %40,15 ile sahada yüz yüze görüşme izlemektedir. Bu analizler ışığında altıncı bölüm için tasarlanan ASD anketinde referans senaryo bulunmakta ve her koruma alanı (son nokta etki kategorisi) için güncel değeri göstermektedir. Her soru kartında biri referans senaryo olmak üzere toplamda üç seçenek bulunmaktadır. Her seçenek diğer bir deyişle senaryo 3 nitelik ile tanımlanmaktadır. Bir önceki ASD bileşen analizinde ortalama seçenek sayısı 3,17'dir. Bu ASD anketinde nitelikler İS, EK ve DKEH'dir. Her bir nitelik %25'lik dilimler halinde "-%100" ile "+%100" arasında toplam 9 seviyeye sahiptir ve referans senaryo 0 (sıfır) ile temsil edilmektedir. Her bir katılımcıya gösterilen soru kartı adedi 9 iken bir önceki bölümde soru kartı ortalaması 8,05'tir. Anket uygulanma yöntemi çevrimiçi ve yüz yüze şeklinde karma olarak kullanılmaktadır. Analizlerde kullanılan geçerli cevap sayısı ülke gelir grubuna göre 513 (düşük-orta), 795 (yüksek), 940 (düşük) ve 950 (yüksek-orta) katılımcı ile ASD bileşen analizi bölümünde bahsedilen ortalamadan (702)'den genel itibariyle yüksek olup, sadece düşük-orta gelir seviyesi ülkelerindeki sayı (513) bu ortalamadan (702) düşük ancak mod (500) ve medyan (479) değerinden yüksektir. Tezin altıncı bölümünde ASD anketi tasarlanmış önce pilot olarak çevrimiçi ve yüz yüze uygulanmış sonrasında ise nihai olarak ana anket Şubat, Mart ve Nisan 2023 dönemlerinde farklı ülkelerde uygulanmaktadır. Ekonometrik yaklaşım ve ÇKKA kümelenme yaklaşım yöntemleri kullanılarak ASD anketiyle elde edilen katılımcı tercihlerinden koruma alanları önem dereceleri hesaplanarak ağırlık katsayıları elde edilmektedir. Buna göre, ekonometrik yaklaşım yönteminden elde edilen küresel ağırlık katsayıları İS için 0,42, EK için 0,31 ve DKEH için 0,26'dır. Yüksek gelir grubu katsayıları ise İS için 0,34, EK için 0,41, DKEH için 0,25'tir. Yüksek-orta gelir grubu ağırlık katsayıları İS için 0,36, EK için 0,36, DKEH için 0,28'dir. Düşük-orta gelir grubu ülkeleri ağırlık katsayıları ise İS, EK ve DKEH için sırasıyla 0,36, 0,32 ve 0,32'dir. Düşük gelir ağırlık katsayıları ise, İS için 0,54, EK için 0,24 ve DKEH için 0,22'dir. ÇKKA Kümelenme yaklaşım yönteminden elde edilen küresel ağırlık katsayıları İS için 0,41, EK için 0,32 ve DKEH için 0,27'dir. Yüksek gelir grubu katsayıları ise İS için 0,36, EK için 0,39, DKEH için 0,26'dır. Yüksek-orta gelir grubu ağırlık katsayıları İS için 0,39, EK için 0,33, DKEH için 0,28'dir. Düşük-orta gelir grubu ülkeleri ağırlık katsayıları ise İS, EK ve DKEH için sırasıyla 0,39, 0,31 ve 0,31'dir. Düşük gelir ağırlık katsayıları ise, İS için 0,48, EK için 0,27 ve DKEH için 0,25'tir. ÇKKA Kümelenme yaklaşımı ikincil bir yaklaşım olarak sonuçların test edilmesi için kullanılmakta olup, YDED tek skor analizleri için ekonometrik yaklaşım yöntemiyle hesaplanan ağırlık katsayılarının tercih edilmesi tavsiye edilmektedir. Türkiye yüksek-orta gelir grubunda olduğunda Türkiye için yapılacak YDED tek skor analizlerinde ekonometrik yaklaşım ile elde edilen İS için 0,36, EK için 0,36, DKEH için 0,28 ağırlık katsayılarının kullanılması önerilmektedir. Tezin yedinci bölümünde ayrık seçim deneyi yöntemiyle hesaplanan ağırlıklar, malzeme ölçeğinde yapılı çevredeki kullanı örneklendirilmektedir. Bölümler arası sonuçların birbiri ile karşılaştırılması adına yine aynı on iki çatı kaplama malzemesi yaşam döngüsü analizlerine uygulanmaktadır. Analiz sonuçlarında ağırlıkların bir önceki bölümdeki EVR yöntemi ve EI99 yöntemi ile benzerlik gösterdiği görülmektedir. Sekizinci bölümde ise genel değerlendirme yapılarak çalışmanın limitlerinden bahsedilmiş, gelecekteki çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur. Sonuç olarak bu tez kapsamında küresel uzlaşı amacıyla oluşturulmuş çok disiplinli bilim insanlarının ortak çalışma yaptığı bir proje kapsamında (GLAM) küresel ve gelir seviyelerine göre 4 grup ülke için son nokta ağırlık katsayıları hesaplanmakta ve yapılı çevrede kullanımı örneklendirilmektedir. Doktora tezi kapsamında Türkiye ilk kez pilot ülke olarak çalışılmaktadır. Diğer önemli bir husus da örneklem büyüklüğünün bilgi dahilinde şimdiye kadar yapılan çalışmalar açısından en büyüğü olmasıdır. Ayrıca tez düşük gelir ülkelerini de dahil eden ilk çalışma olması nedeniyle önemlidir. ASD yönteminin ekonometri dışında çevre değerleme alanında kullanılması, güncel referans değerleri kullanılması ve Türkiye'de son nokta etki kategorileri alanında yapılan ilk çalışma olması nedeniyle özgündür.
-
ÖgeA model proposal using big data for external stakeholder management in the construction industry(Graduate School, 2024-06-03)This thesis focuses on stakeholder management in construction projects. It first defines the gap in research in this area, stating the neglect shown to external stakeholders. It discusses the incapability to effectively reach and communicate with external stakeholders. Concluding that stakeholder dissatisfaction results in project failures, the thesis delves into looking for solutions for inclusive external stakeholder management. It resolves that external stakeholder management can be improved by using Industry 4.0 technologies, such as big data.
-
ÖgeBüyük ölçekli inşaat projeleri için paydaş yönetim modeli(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-05-20)Etkin bir paydaş yönetimi ve paydaş olgusu, hangi sektör, ürün veya proje olduğundan bağımsız olarak herhangi bir üretim sürecinin çeşitli aşamalarında odakta insan faktörüolduğu sürece, önemle dikkat edilmesi gereken konulardır.Her ne kadar teknolojik gelişmeler, makineleşme ve bilgisayar kullanımının yanısıra son yıllardayapay zeka gündemde olsa da, insanın anlaşılması, eğitilmesi ve motive edilmesi, yönetilmesi ve yönlendirilmesi başarıya giden yoldaki temel taşlardandır. Bu açıdan bakıldığında, proje üretim sürecinde yeralan ve paydaşolaraktanımlananherbirbirey,grupveyaorganizasyonunprojebaşarısındakiönemi ve payı inkar edilemez. İnşaat projelerinin tekrarı mümkün olmayan, bir kereye mahsus ve eşsiz olma niteliğiyanında, son yıllarda artan nüfus ve ihtiyaçlar, gelişen ekonomik, teknolojik , politik vesosyo- kültürel konjonktürde büyük ölçekli projelerin -LSCPs- yaygınlaşması, kültürler arası geçişgenlikfarklı proje yönetim yaklaşımlarını zorunlu hale getirmektedir. Emek-yoğun bir üretimin öne çıktığı inşaat sektöründe, büyük ölçekli inşaat projelerinde yeralan paydaş ve paydaş gruplarının çeşitliliği, sayıca fazlalığı, birbirleriyle olanetkileşim ve sıkı ilişkiler sözkonusudur. Projelerin büyüklük ve kapsamları gereği karmaşık yapıları vebelirsizliklerile uzun zamana yayılması ve buna bağlı olarak paydaşların ve projekoşullarının değişime açık olması gibi etkenlerhedeflenen proje başarılarına ulaşmak için etkili yönetim anlayışlarını gerektirmektedir. Çok bilinen ve "demir üçgen" olarak da ifade edilen proje başarı kriterlerinden; maliyet, süre ve kalitenin yanısıra , paydaşı önceleyen ve paydaşınyararı ve memnuniyetini de başarı kriterleri arasında gören Paydaş Teorisi'ne dayananbir yönetim anlayışı öne çıkmaktadır. Etkili paydaş yönetimi kapsamında, sadece projede yeralan ya da projeyi herhangi bir şekilde etkileyen ve/veya ondan etkilenen paydaşları değil, daha geniş anlamda sosyal sorumluluk bilinciyle hareket edilerekprojeden beklenen yararın kamu yararı ile örtüşmesini gözeten bir bakış açısından sözedilebilir. Projeyönetiminintemelbileşenlerindenolanpaydaşyönetimininamacı,birprojeninbaşarıyla tamamlanması için paydaşların desteğini ve katılımını sağlamak, paydaş amaç ve beklentileri ile proje hedeflerinin uyumlu olduğu bir ortamı yaratmak, tüm proje eylemlerini "paydaşları zorlamak yerine problemleri kararlılıkla çözerek" yürütmektir. Organizasyon açısından bakıldığında,birprojenin başarısı,hemprojeveyaüründen eldeedilen faydailehemdeproje üretim sürecinin başarıylayürütülmesinin bir kombinasyonudur. Paydaş bakış açısınagöreise başarı,paydaşlarınprojeyekarşıpozisyonvetutumları,algıveizlenimlerininonlarınprojeden beklentilerini karşılayacak ve proje başarısı için onları motive edecek şekilde, proje başarısıile paydaş memnuniyeti arasında birdenge sağlamaktır.
-
ÖgeIntegration of lean management and sustainability at construction supply chain management level as a competitive advantage tool(Graduate School, 2023-12-14)Success and performance of construction companies' supply chains can influence competitiveness, cost and time effectiveness, sustainability and lean performance of construction companies. Suppliers' selection decision and supply chain establishment at the very beginning of the project can play important role in minimization of potential problems. Moreover, lean and sustainable supply chain can be affected and supported by cooperation with the most suitable suppliers. This thesis aims to determine the effective criteria in supplier selection to establish sustainable construction supply chain and to propose a conceptual model which can be considered to be used in supplier selection to establish sustainable construction supply chain. So that, the focus of this thesis is on the supply chains initial establishment phase. With this aim, following the literature review and examining 16 standards, indices and certificates, the Delphi Method and Best-Worst Method (BWM) were applied and interviews were conducted. Examination of the 16 standards, indices and certificates revealed 649 criteria which have been refined through elimination of the overlapped criteria. In total 222 criteria were remained and grouped under 4 categories. Based on these 4 categories of criteria, four groups (i.e., PHO, EMD, PR, and SC) of four round Delphi surveys were performed. As a result of the Delphi surveys, 11 criteria in the PHO group, 8 criteria in the EMD group, 8 criteria in the PR, and 7 criteria in the supply chain groups were selected. Delphi surveys' outputs provided input to the BWM. The criteria to be used in supplier selection were searched by calculating the optimal and global weights obtained from the experts. As a result of BWM, in the group rankings, SC group was indicated to have the greatest impact whereas the PHO group was indicated to have the least impact. Furthermore, according to the BWM, the top ten global weighted criteria in the descending order are: SC6, SC7, SC2, SC1, SC5, SC4, EMD7, EMD6, EMD2, and EMD4. These criteria list, which can be considered as potential input to the suppliers' selection phase in lean and sustainable construction supply chain management, has been proposed within the conceptual model. Interviews were held with experts on the research findings. All interviewees agreed that the criteria and conceptual model can be applicable to the construction industry and can facilitate supply chain management in the construction industry. Considering these 10 criteria and using them as potential inputs to supplier selection can support the construction industry professionals' decision-making process in lean and sustainable construction supply chain management.
-
ÖgeMimari restorasyon projelerinin yönetimi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-09)Mimari restorasyon yüksek düzeyde belirsizlik içeren karmaşık bir proje türüdür. Mimari restorasyon projelerini diğer inşaat projelerinden ayıran kendine has pek çok özellik bulunmaktadır. Kapsamı tanımlayabilmek için araştırmaya dayalı uygulamalara duyulan yoğun ihtiyaç, planlama, zaman yönetimi, tasarım, denetim, karar verme, malzeme kullanımı, özgün yapım yöntemleri, gizli katmanlar, alışılmışın dışında ve çok sayıda paydaşlar, yoğun bilgi akışı, yasal ortam vb. gibi mimari restorasyon projelerinin kendine has özellikleri proje yönetimi çabalarını önemli ölçüde karmaşık hale getirmekte ve bu projelerin alışılmadık bir yaklaşımla ele alınması ihtiyacını doğurmaktadır. Bu projeler için evrensel olarak kabul görmüş çeşitli yönergeler, standartlar ve yönetmelikler bulunmasına rağmen; bahsi geçen bu mevzuat tanımlı bir proje yönetimi sistematiğine dayanmamaktadır ve mimari restorasyon projelerinin yönetimi konusunda uzmanlaşmış bir yönetim yaklaşımının bulunmaması büyük bir bilgi boşluğudur. Proje yönetimi bilgisinin mimari restorasyon projelerinde yetersiz kullanılması, zaman ve bütçe aşımları, kalite sorunları, yetersiz araştırma, yanlış kapsam tanımı, disiplinler arası koordinasyon eksikliği, fazlar arasındaki kopukluk, değişim yönetiminde verimsizlik ve proje belirsizlikleri gibi proje başarısını doğrudan etkileyen çeşitli sonuçlara yol açmaktadır. Literatür taraması, alanında önemli yere sahip 10 restorasyon uzmanının katılımıyla gerçekleştirilen odak grup toplantısı, 41 restorasyon uzmanının katıldığı anket çalışması ve uygulama deneyimine sahip 9 restorasyon profesyonelinin katıldığı 48 saatlik saha eğitiminden elde edilen nitel ve nicel verilerin sentezini içeren bir karma yöntemli araştırma stratejisi türevi olan keşfedici sıralı araştırma sürecini izleyen bu çalışma; mimari restorasyon projelerinin kendine özgü doğasına proje yönetimi perspektifinden odaklanmaktadır. Çalışma, mimari restorasyon projelerinin kendine has özelliklerini, süreçlerini ve başarı kriterlerini, yaygın pratikteki sorunlarını ve potansiyellerini ve başarılı şekilde yönetilip tamamlanmalarına etki eden farklılıklarını anlamayı; alandaki mevcut yönetim anlayışını kapsamlı bir şekilde inceleyerek proje yönetimi bilgi alanıyla arasında ilişki kurmayı; bu projeleri için en uygun iş modelini tespit etmeyi; geleneksel proje yönetimi bilgi, araç ve tekniklerinin mimari restorasyon projelerine ne ölçüde uygulanabileceğini keşfetmeyi, daha uyarlanabilir ve çağdaş yaklaşımların bunlara daha iyi uyup uymayacağını araştırmayı ve sonucunda mimari restorasyon projeleri için uyarlanmış ve pratik olarak uygulanabilir bir yönetim modeli önermeyi ve bu modeli sınayarak uygulanması halinde mevcut yönetim pratiklerine kıyasla mimari restorasyon projelerinin başarılı şekilde yönetilip tamamlanmasına sağlayacağı katkıyı keşfetmeyi amaçlamaktadır. Sonuçlar, özellikle planlama evresinde mevcut koşulların analizi için daha fazla araştırma gerektirmesi, projedeki belirsizlik ve risk düzeyinin fazla olması, uzmanlığa ve kalifiye işgücüne erişim güçlüğü ve insan kaynakları havuzunun dar olması, proje kapsamının sıklıkla değişmesi ve proje paydaşlarının sayısının ve çeşitliliğinin fazla olması gibi mimari restorasyon projelerinin özgün niteliklerinin proje başarısını önemli ölçüde etkilediğini; bu projelerde karşılaşılan sorunların çoğunun planlama safhası, özellikle de araştırma aşaması sebebiyle kaynaklandığı; mimari restorasyon projelerinin yaşam döngüsünde çeşitli uygulama sorunları yaşandığını; araştırma, kapsam tanımı, uygulama projesi ve yapım aşamalarının özel dikkat gerektirdiğini; mimari restorasyon projelerin yaşam döngüsünün büyük bölümünde disiplinler arası koordinasyon eksikliği yaşandığını; mimari restorasyon projelerinde prosedürler, mevzuat, onay süreçleri ve kamu kurumlarıyla ilgili kronik sorunlar bulunduğunu; geleneksel uygulamaların bu tür projeler için yetersiz kaldığını; mevcut yönetim anlayışlarının bu projeler için uyumsuz olduğunu; ve mimari restorasyon projelerinin başarılı bir şekilde yönetilip tamamlanması için güncel bir bakış açısı içeren özel bir yönetim yaklaşımına ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Araştırma bulgularına dayanarak bu çalışma kapsamında, planlama, kapsam yönetimi, paydaş yönetimi, organizasyon yapısı ve karar alma dahil çoğu aşamada oldukça çevik ve inşaat ve belgeleme dâhil bazı aşamalarda nispeten daha şelale olan hibrit bir yönetim modeli önerilmektedir. Bağlamsal faktörlerin belirleyici rolü göz önüne alındığında, modelin danışman yapım yönetimi proje teslim sistemi, birim fiyatlı veya maliyet artı kar sözleşmeler ve çevik gibi uyarlanabilir yaşam döngülerinden oluşan ve mimari restorasyon projelerinin özgün niteliklerine uygun bir iş modeliyle desteklenmesi gerektiği görülmektedir. Sınama çalışmasının sonuçları önerilen modelin ve içerdiği tüm alt bileşenlerinin özellikle tanımlanmış ve yönetilebilir aşama ve süreçlerle uygun bir çerçeve sunması, belirsizliğe karşı esneklik sağlaması ve işbirliğini ve bilgi akışını destekleyerek hataları en aza indirmesi gibi nedenlerle mimari restorasyon projelerinin yönetimine uygun olduğunu, bu projelerin başarılı şekilde yürütülüp tamamlanmasına katkı sağlayacağını ve önerilen modeli pratikte kullanılmasının önünde herhangi bir rasyonel engel bulunmadığını göstermektedir. Özetle, mimari restorasyon projelerinin benzersiz gereksinimlerini hedef alan ve çevik ve şelale proje yönetimi yaklaşımlarını uygun bir iş bağlamıyla birleştiren hibrit bir modelin, bu tür projelerin karmaşıklığıyla başa çıkmada faydalı olabileceği görülmektedir.