FBE- Endüstri Ürünleri Tasarımı Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Son Başvurular
1 - 5 / 35
-
ÖgeGiyilebilir teknoloji girişimlerinin ürün geliştirme süreçlerinde endüstriyel tasarımın yeri: Türkiye'deki teknoloji geliştirme bölgeleri üzerine bir araştırma( 2020)Günlük hayatın önemli bir parçası olan teknoloji, insanların yaşamlarında sahip oldukları deneyimleri üzerinde belirleyici bir faktör olarak gelişmektedir. Teknolojinin gelişmesi ile Endüstri 1.0'da üretimin el ve beden gücünden makine gücüne evrilmesi ile başlayan dönemler, Endüstri 4.0'a ile makinelerin kendi kendini yönetmesine imkan veren karma bir teknoloji ile kendini göstermiştir. 'Nesnelerin İnterneti' adı verilen bu teknoloji bilgisayar ve internet teknolojilerinin birleşmesi ile meydana gelen karma bir teknolojidir. Nesnelerin interneti kavramının türlerinden giyilebilir teknoloji ürünleri nihai kullanıcıya ulaşabilen ürünlerdir. Giyilebilir teknolojiler, farklı biçimlerde insan bedenine entegre edilebilen, genellikle bir ağa bağlı çeşitli aksesuarlar şeklinde seklinde kullanılan araçlardır. Literatürde giyilebilir bilgisayarlar olarak da adlandırılabilirler. Giyilebilir teknoloji ürünlerinin hayatımıza girmesi ile bireylerin günlük hayatta kullanmış oldukları ürünler artık ürünlerin fonksiyonelliklerinin de artması ile daha fazla istek ve ihtiyaca cevap vermeye başlamışlardır. Giyilebilir teknoloji ürünleri, kullanıcıların günlük hayatlarına taşınabilir elektronik cihaz ve bilgisayarları dahil etmeyi amaçlamaktadırlar Bu sebeple, tüketici ve endüstriyel pazarlar için gelecekte giyilebilir teknolojiler itici güç olarak değerlendirilmektedir. Bütün bu gelişmelere karşın yapılan araştırmalarda kullanıcıların giyilebilir teknoloji ürünlerinde birtakım problemler mevcuttur. Bu problemler; giyilebilir teknoloji geliştirenler ve giyilebilir teknoloji ürünlerinin kullananlar arasında bir bağın bulunmaması, giyilebilir teknoloji ürünlerinin fonksiyonel olarak birçok işlevi yerine getirmesine rağmen kullanıcıların görünür ya da gizli istek ve ihtiyaçlarının bu ürünler tarafından doğru bir şekilde analiz edilememesi, teknolojiyi sunan firmaların düzenleyici kuruluşlara bu teknolojilerin ihtiyacı olan kişilere sağlanması yönünde yol gösterici olmaktan çok geliri yüksek olan ve teknolojiyi yakından takip eden kişilere hizmet sunmakla ilgilenmesi ve bu durumun kişilerin ürünlere olan adaptasyonunu azaltması, giyilebilir teknoloi ürünlerinin ve akıllı giysilerin futuristik görünmeleri ve bu sebeple bu ürünlerin günlük hayata adapte olamamaları gibi problemlemlerdir. Belirlenen bu problemler sebebi ile giyilebilir teknoloji ürünleri ve kullanıcıları arasındaki bağ zayıflamakta ve ürünlerin ticarileştirilmesinde problemler yaşanmaktadır. Bu sebeple çalışmamızın ana problemi, giyilebilir teknoloji ürünlerinin ticarileşememesi ve kullanıcılar tarafından benimsenememesidir. Günümüz pazarlama anlayışı genelinde düşünüldüğünde müşteriye değer yaratan, kullanıcı ile etkileşim ve iletişim içerisinde olan işletmeler, giyilebilir teknoloji ürünleri ile hedefledikleri duruma yaklaşabilmektedirler. Ürünlerin ömürlerinin giderek kısalması ve yeni ürünlerin eski ürünlerin hızla demode olmasına yol açması sebebi ile firmaların rekabet olgusunu da dikkate alarak ürünlerine yenilik getirme ihtiyaçları giderek artmaktadır. Tasarım çalışmaları ise bu durumda aktif rol üstlenmektedir. Gerek var olan ürünlerin kullanıcı istek ve ihtiyaçları göz önüne alınarak iyileştirilmesi gerekse de yeni teknoloji ve konseptlerin insan hayatına ürün olarak girmesinde tasarım önemli bir role sahiptir. Kullanıcıların istek ve ihtiyaçlarının tam olarak analiz edilip üreticilerin mevcut stratejileri ile bunları dengeleyerek rakip firmaların ürünlerine göre kullanıcıların taleplerini daha iyi karşılayacak ürünlerin pazara sunulması ve sistematik bir yeni ürün geliştirme sürecinin oluşturulması gerekmektedir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki belirlenen problemlerin çözümü için firmaların 'önce teknoloji' tutumundan vazgeçerek kullanıcılara sağlanan faydalara odaklanılması gerekmektedir. Giyilebilir teknolojiyi oluşturma süreci incelendiğinde teknik bir konu olmakla birlikte nihai kullanıcıya ulaşması aşamasında tekstil, elektronik, bilgisayar, moda ve tasarım gibi pekçok farklı disiplinin katkısı ortaya çıkmaktadır. Bu araştırma ile giyilebilir teknoloji ürünlerindeki bu problemlerin tasarım disiplini ile çözüleceği öngörülmektedir ve teknik bir konu olarak düşünülen giyilebilir teknoloji ürünlerinin interdisipliner yapısında tasarım disiplininin katkısı ve önemi ortaya konularak tasarım araştırmalarına ve pratiğine önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu noktalardan hareketle araştırmanın konusu; Türkiye' de giyilebilir teknoloji girişimciliğinin tasarım yönünden incelenmesi ve araştırmanın amacı; Türkiye' de faaliyet gösteren ve giyilebilir teknoloji geliştiren firmaların tespit etmek, tasarım ile ilişkilerini ortaya koymak ve ürünlerde var olan problemlerin çözümünde tasarım disiplininin potansiyel katkılarını ortaya koymak olarak belirlenmiştir. Araştırmada, belirlenen giyilebilir teknoloji firmalarının yeni ürün geliştirme süreçlerine odaklanılarak tasarıma karşı tutumları, tasarım bu süreç içerisindeki yeri ve öneminin ortaya çıkarılması ve tasarımın giyilebilir teknoloji ürünlerine kattığı değer hedeflenmiştir. Arştırmanın yöntemi nitel yöntemlere dayalıdır ve yüzyüze görüşme yöntemi seçilmiştir. Ek olarak elde edilen verilerin doğrulanması amacı ile tasarım denetim araçlarından 'Tasarım Hassasiyeti Denetimi' ve 'Tasarım Atlası' örneklem içinde yer alan firmalara uygulanmıştır. Yöntemin güçlü ve zayıf taraflarının belirlenmesi, araştırma soruları ve belirlenen amaçlara uygun olup olmadığının ortaya konulması için yapılan ön araştırma ile uzman görüşlerine başvurulmuş ve ana araştırma için kullanılacak soru seti oluşturulmuştur. Nitel araştırma yöntemlerinde konuyla ilgili verilerin doğrudan birinci elden toplanması gerekmektedir. Yapılan araştırmalarda giyilebilir teknoloji ürünleri geliştiren firmaların teknoloji geliştirme bölgelerinde toplandığı görülmüştür. Örneklem için sanayicimizi, araştırmacı ve üniversitelerimiz ile buluşturarak teknolojik üretime yönelik yeni ürün ve üretim yöntemleri geliştirmelerini sağlayacak olan Türkiye genelindeki bütün teknoloji geliştirme bölgeleri çalışmaya dahil edilmiştir. Bulgulara göre; giyilebilir teknoloji ürünleri geliştiren firmaların yeni ürün geliştirme süreçlerinde yaşanan problemlerin çözümünde tasarım ve tasarımcı etkisinin olumlu yönde etkisi olduğu ortaya konulmuştur. Özellikle takımların interdisipliner yapıda oluşturulmamış olması, tasarım farkındalığının düşük olması, kullanıcı istek ve ihtiyaçlarının doğru ve tam analiz edilememesi ve bu sebeple ürünlerin kullanıcı ile ilişkisinin zayıflaması ve pazara çıkmada yaşanan gecikmeler ve sorunlar gibi problemler giyilebilir teknoloji geliştiren start-uplarda sıkça gözlemlenmiştir. Firmaların rekabetçi avantaj sağlamasında önemli bir adım olan yeni ürün geliştirme sürecinin içerisinde doğru yönetilen bir tasarım süreci giyilebilir teknoloji ürünlerinin başarısında doğrudan etkilidir. Giyilebilir teknoloji ürünleri için tasarım rakiplerden farklılaşma adına izlenen başlıca yollardandır. Giyilebilir teknoloji ürünlerinin geliştirilmesinde yeni girişimlerin takımlarının interdisipliner yapıda olması gerekmektedir. Bunun, yeni ürün geliştirme sürecinde artı bir değer olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca teknoloji geliştirme bölgelerinin temel amacı olan üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde endüstriyel tasarım, moda tasarımı gibi bölümler ile giyilebilir teknoloji geliştiren firmaların işbirliği yapması bu firmaların yeni ürün geliştirme süreçleri üzerinde olumlu etki yaratacağı ortaya konulmuştur. Bulgulara göre, giyilebilir teknoloji ürünlerinin yeni ürün geliştirme süreçleri incelendiğinde ürünün hem teknoloji hem de kabuk olarak ayrı ayrı geliştirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple oluşturulan interdisipliner takımlarla eş zamanlı olarak yürütülebilen teknoloji ve ürün formu, girişimciler için oldukça önemli girdiler olan zaman ve maliyet açısından sürece pozitif yönde etki etmektedir. Firmaların tasarım ve yeni ürün geliştirme süreçlerindeki mevcut kavramlar hakkındaki eksik bilgileri sürecin eksik ya da hatalı olarak sürdürülmesine sebep olmaktadır. Kullanıcı araştırması, konsept testi ya da kullanıcı testi gibi adımlar doğru olarak yürütülse bile analiz edilirken yapılan hatalar ürünlerin tek konsept üzerinden ilerlemesine sebep olmaktadır. Doğru bir kullanıcı ve pazar araştırması da yürütülememesi sebebi ile akla ilk gelen ürün fikri üzerine yoğunlaşılmaktadır. Bu da giyilebilir teknoloji ürünlerinin gerçek ihtiyaçları karşılamamasına neden olmaktadır. Araştırmada bu durumun tasarım disiplini ile çözülebileceği ifade edilmektedir. Araştırma için gerçekleştirilen literatür taramasında girişimcilik-giyilebilir teknoloji- endüstriyel tasarım arasındaki ilişkinin zayıf olduğu tespit edilmiştir. Yapılan literatür ve metodik çalışmaların birleştirilmesi ile bu alandaki literatüre katkı sağlanmıştır. Yapılan çalışma ile giyilebilir teknoloji ürünlerinin yeni ürün geliştirme süreçlerine tasarım disiplinin nasıl entegre edileceği ortaya konularak giyilebilir teknoloji geliştiren yeni girişimler için bu alandaki literatür ve uygulama alanındaki eksikliklerin giderilmesine katkıda bulunulmuştur. Giyilebilir teknoloji ürünlerinin de ana çıkış noktası olan disiplinlerarası çalışma gerekliliğinin önemi ortaya konulmuştur. Teknoloji geliştirme bölgeleri, girişimciler, tasarım disiplini arasındaki işbirliklerin ne yönde gerçekleştirilebileceği araştırmanın uygulamaya olan katkılarındandır.
-
ÖgeMobil oyun tasarımında oyuncu deneyimi ve içgörüsüne yönelik bir model önerisi( 2020)Bu çalışmada mobil oyuncu deneyimi ve içgörüsü bilgilerinin elde edilmesi ve analizine dair bir model geliştirilmeye çalışılmıştır. Bunun en önemli sebebi hızla büyüyen ve global olarak oyun sektöründe en büyük pazar payına sahip olan mobil oyunların ana aktörü olan mobil oyuncu kitlesini daha iyi anlayabilmek, mobil oyun dünyasına daha fazla entegre olmalarını sağlayarak elde edilecek veriler yardımıyla mobil oyun sektörüne katkıda bulunabilmektir. Geliştirilen model üretken tasarım araştırma tekniklerine dayalı olarak hazırlanmıştır. Bu teknikler çoğunlukla endüstri ürünleri tasarımında kullanılan tekniklerdir ve modelin oluşturulmasında yine daha çok endüstri ürünleri tasarımı alanında kullanılması üzere geliştirilmiş olan "Deneyim Yansıtma Modellemesi" temel alınmıştır. Bu yöntemin önemli özelliklerinden olan yaratıcı bir süreç yardımıyla tasarımcı ve kullanıcının bir araya gelmesi ile bu süreç içinde tasarımcı ve kullanıcı arasındaki iletişim yoluyla katılımcı roldeki potansiyel kullanıcıların deneyimlerinin ortaya çıkarılması ve tasarım sürecinde kullanılmak üzere analiz edilmesi, tez çalışmasının genel çerçevesinin belirlenmesinde etkili olmuştur. Oyunu tasarımı alanının dışında farklı bir tasarım alanına ait bir üretken tasarım araştırması yöntemi mobil oyun tasarımı sürecine adapte edilmeye çalışılmıştır. Böylece mobil oyuncu kitlesinin mobil oyun tasarımı sürecine üretken, katılımcı ve yaratıcı bir yaklaşımla dahil olmalarına çalışılmıştır. Sürece katılım ile hem mobil oyun fikri üretimi konusunda hem de deneyim ve içgörü bilgilerinin elde edilmesi noktasında sektöre katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Tez çalışması sürecinde karma bir araştırma yaklaşımı ile hem nicel hem de nitel veriler üzerinde çalışılmıştır. Araştırmanın ana eksenini oluşturan modelin geliştirilmesi aşamalarında sırasıyla grup, bireysel ve mobil oyun firması testleriyle ortaya çıkarılmak istenen mobil oyuncu deneyimi ve içgörü bilgilerinin nasıl elde edileceği ve analiz edileceği yaklaşımı hakkında araştırma süreci yürütülmüştür. Bu aşamalar sırasında mobil oyuncu kitlesinin mümkün olduğunca mobil oyun tasarımı sürecinde kendini aktif bir rolde hissetmesi, yüksek motivasyonda mobil oyun tasarımcıları ile birlikte çalışmaları ve mobil oyun tasarım firmalarının da bu süreçten elde edilecek verilerden faydalanması üzerinde durulmuştur. Bunun dışında niceliksel olarak oyuncu deneyiminin ölçümü ve saptanması konusunda da çalışılmıştır. Gerçekleştirilen tüm çalışma ve testler ile modelin son haline kavuşturulması sağlanmıştır. Ortaya çıkan modelin tüm aşamaları detaylandırılarak uygulanmaya çalışılmıştır. Gelinen son noktada da modelin kullanımına ilişkin bir kılavuz hazırlanmıştır. Çalışmanın sonunda oyun fikri üretmeye yönelik mobil oyuncu deneyimi ve içgörü modeli ortaya konmuş, elde edilen analiz sonuç ve önerilerine yer verilmiştir.
-
ÖgeEndüstri ürünleri tasarımı eğitimi ve girişimcilik arasında kurulabilecek etkileşim ve işbirlikleri: İTÜ ekosistemi üzerinden deneysel bir çalışma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019)Büyük ölçekli firmalar ve KOBİ'ler dışında günümüzde yeni bir organizasyon çeşidi ve iş yapış biçimi olarak yeni girişimler (startup) de yer almaktadır. Diğer organizasyonlar ile aralarında önemli yapısal farklar olan yeni girişimler; inovasyon odaklı, ölçeklenebilir, tekrarlanabilir ve karlı iş modeli arayışındaki geçici organizasyonlar olarak tanımlanabilir ve genellikle teknoloji ile ilişkili iş modellerine sahiptirler. Sadece küresel anlamda değil, Türkiye özelinde de popüler olan yeni girişim ve girişimcilik ekosistemi kavramları, kamu politikalarından özel sektör ve üniversitelere kadar birçok kurumun gündeminde yer almaktadır. TÜBİTAK 1512 Sermaye Destek Programı, farklı kurumlar bünyesinde yer alan kuluçka merkezleri ve hızlandırma programları buna örnek olarak verilebilir. Katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek bu organizasyonlar için ideal ekip girişimcilik literatüründe; pazarlama veya satış ile ilgilenecek kişi, teknik mühendis/programcı ve tasarımcı olarak tanımlanmıştır. Bu araştırma kapsamında, girişimcilik literatüründe yer alan tasarım ve tasarımcı vurgusunun gerçekte nasıl olduğu ve olması gerektiği endüstriyel tasarım özelinde ele alınmaya değer görülmüştür. Birçok disiplini ve branşı kapsayan tasarım kavramının altında yer alan uzmanlıklardan bir tanesi de endüstriyel tasarımdır. En güncel tanımıyla endüstriyel tasarım; inovasyonu yönlendiren, iş başarısı yaratan ve yenilikçi ürünler, sistemler, hizmetler ve deneyimler yoluyla daha iyi bir yaşam kalitesine yol açan stratejik bir problem çözme sürecidir. Zaman içinde endüstriyel tasarımın tanımı; fiziksel ürünün ötesinin (sistemler, hizmetler, deneyimler ve işler) tasarlanmasını, inovasyon ve yenilikçilik vurgusunu kapsayacak şekilde güncellenmiştir. Tasarımcının bu problemlere nasıl yaklaştığı, nasıl çözüm getirdiği, inovasyon ve yenilik arayışında kullandığı metodoloji günümüzde farklı alanların da kullanmakta olduğu bir yaklaşım halini almıştır. Empati ile başlamak, ıraksak ve yakınsak aşamaları barındırmak, kullanıcıdan beslenmek, hatta kullanıcıyı süreçlere dahil etmek bu yaklaşımın temel özellikleridir. Tasarım disiplini temelli bu yaklaşım(lar)ın benzerlerine işletme ve girişimcilik literatüründe de rastlanmaktadır. Bu literatürlerle benzeşen noktalar olduğu gibi ayrışan noktalar da mevcuttur. Tasarımcının bu problem çözme yaklaşımını edindiği yerler olan eğitim kurumlarına Türkiye ve benzer özellikteki ülkeler özelinde bakıldığında çoğunlukla mimarlık okulları bünyesinde başlatılan programlar ile karşılaşılmaktadır. Eğitim politikalarında rekabet ve pazar gibi kavramlar yer almamakta, biçim ve fonksiyon ilişkisi, bir fiziksel çevre öğesi olarak algılanan ürün ölçeğinde irdelenmektedir. Ayrıca endüstriyel tasarım eğitim kurumlarının daha çok büyük firmaların ihtiyaçlarına yönelik olarak özelleştiği ve bu firmalar ile sıklıkla üniversite endüstri işbirliği projeleri gerçekleştirildiği gözlemlenmiş, KOBİ'ler ile gerçekleştirilmiş işbirliği örnekleri ile de karşılaşılmıştır. Yeni girişimler ile endüstriyel tasarım eğitimi arasında benzer bir ilişkinin ve işbirliğinin kurulmamış olması bu araştırma kapsamında, bir problem alanı ve bir potansiyel olarak görülmüştür. Aynı zamanda girişimcilik ekosisteminde gerçekleştirilen gözlemler ve çevrimiçi taramalar yardımıyla, girişimcilik ekosisteminde endüstriyel tasarım(cı) yolu ile çözülebilecek problemler olduğu, tasarımın ve tasarımcının farklı açılardan yeni girişimlere katkısının olabileceği verisine ulaşılmıştır. Bu noktalardan hareketle araştırmanın amacı; endüstriyel tasarım eğitimi ile yeni girişimler ve girişimcilik ekosistemi arasında kurulabilecek etkileşimlerin ve işbirliklerinin yapısını ortaya koymak ve taraflara potansiyel katkılarını tanımlamak olarak belirlenmiş, endüstriyel tasarım eğitimi ile yeni girişimler ve girişimcilik ekosistemi arasında deneysel ilişkiler kurulmuştur. İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Lisans ve Lisansüstü Programı'nda yer alan farklı dersler kapsamında gerçekleştirilen bu deneysel çalışmalarda; tasarım, tasarım odaklı düşünme, teknoloji ve girişimcilik kavramları farklı kurgular ile bir araya getirilmiştir. 2016-2017 Güz Dönemi'nde başlatılan bu deneysel çalışmalar, toplamda 3 yarıyıl sürmüş, 2017-2018 Güz Dönemi sonunda bitirilmiştir. İlk olarak EUT 561E Design Thinking dersi kapsamında, lisansüstü öğrenciler aracılığıyla teknoloji ve girişimcilik kavramlarını barındıran yeni girişimlere tasarım odaklı düşünme müdahalesinde bulunulmuştur. EUT 343E Typography dersi kapsamında ise yeni girişimlere, lisans öğrencileri aracılığıyla doğrudan tasarım müdahalesi gerçekleştirilmiştir. EUT 492E Graduation Project dersi kapsamında bitirme projesi alan öğrencilerin proje süreçlerine girişimcilik ve teknoloji tabanlı ürün geliştirme kavramları ile müdahalede bulunulmuştur. EUT 220E Industrial Design Studio I ve EUT 319E Industrial Design Studio II dersleri kapsamında gerçekleştirilen çalışmalarda ise lisans öğrencilerinin proje süreçlerine, teknoloji ve teknoloji tabanlı ürün geliştirme kavramları ile müdahalede bulunulmuştur. Araştırmanın yaklaşımı yoğun olarak nitel yöntemlere dayalıdır, ek olarak anket verilerinin analizinde nicel yöntemlerden de yararlanılmıştır. Konu ile ilgili derinlemesine bilgiye erişmek, farklı paydaşların görüşlerini sürece dahil ederek daha bütüncül bir çerçeve çizebilmek ve veri çeşitlemesinin sağlanması açısından birden çok veri toplama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen bütün müdahale süreçleri eğitim ortamında ve zamana yayılmış olarak gerçekleştirilmiştir; kapsamlı ve zamana yayılmış bir veri kümesi elde etmek, ikincil kaynaklar yerine doğrudan ve derinlemesine veri elde etmek için ağırlıklı olarak gözlem tekniğinden yararlanılmıştır. Ayrıca, çevrimiçi anket, yapılandırılmamış görüşme ve doküman incelemesi yararlanılan diğer tekniklerdir. Verilerin analizinde tümevarımcı bir yaklaşımla içerik analizi yöntemine başvurulmuştur. Dört aşamalı bir süreç ile veriler analiz edilerek sonuçlara ulaşılmıştır. İlk aşamada literatürün ve verilerin yönlendirmesiyle kodlama sürecinde kullanılan kavramlar elde edilmiştir. Kodlama işlemi sonrasında, ikinci aşamada kodlar belirli temalar altında bir araya getirilerek kategoriler elde edilmiştir. Bu aşamada veriler iç tutarlılık ve dış tutarlılık yönünden gözden geçirilmiş, üçüncü aşamada ise bulguların tanımlanması ve açıklanması gerçekleştirilmiştir. Son olarak bulgular yorumlanmış ve sonuçlara ulaşılmıştır. Verilerin analizi sürecinde bilgisayar destekli nitel veri analizi programı MAXQDA 12 ve nicel veri analizi programı PSPP kullanılmıştır. Endüstriyel tasarım eğitimi ile girişimcilik ekosistemi ve yeni girişimler arasında yeterli düzeyde bir ilişkinin ve işbirliğinin mevcutta kurulmamış olmasından yola çıkarak gerçekleştirilen bu araştırmada, kurulabilecek etkileşimin yöntemi ve taraflara potansiyel katkısına yönelik bir çerçeve oluşturulmuştur. Bu etkileşim ve işbirliklerinin kazan-kazan ilişkisi açığa çıkardığı, her iki tarafa da katkı sağlama potansiyeli taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Endüstriyel tasarım eğitiminin yeni girişimlere ve girişimcilik ekosistemine nasıl katkıda bulunabileceğine yönelik bu çalışmada; ürün tasarımı, kimlik tasarımı, tasarım odaklı düşünme olmak üzere üç farklı alt başlığa ulaşılmıştır. Farklı kurgularda gerçekleştirilecek çalışmalar ile bu üç alt başlık genişletilebilir. Endüstriyel tasarım eğitimi temelli olarak gerçekleşecek bu katkının farklı alt başlıklar halinde olmasına rağmen bütüncül bir yaklaşım olarak ele alınmasının uygun olduğu, özellikle son kullanıcıya yönelik ürün geliştiren yeni girişimlerde bu işbirliğinin gerekli ve daha etkili olduğu söylenebilir. Yeni girişimlerin ve girişimcilik ekosisteminin endüstriyel tasarım eğitimine nasıl katkıda bulunabileceği ise; girişimciliğe giriş, uygulama ortamı, teknik bilgi ve teknolojiye erişim olmak üzere üç farklı alt başlıkta özetlenebilir. Bu araştırma ile; işletme ve girişimcilik literatürü ile endüstriyel tasarım literatürü arasında bir bağlantı kurulmuş, yeni girişimlerde tasarım ve tasarım odaklı düşünmenin nasıl işlediği ile ilgili literatür ve deneysel çalışma eksikliğinin giderilmesine gerçekleştirilen deneysel çalışmalar yardımıyla katkıda bulunulmuştur. Ayrıca endüstriyel tasarım eğitiminin ve eğitim kurumlarının girişimcilik ekosistemi ve yeni girişimler ile nasıl disiplinlerarası işbirlikleri gerçekleştirebileceği ve günceli yakalayabileceği araştırmanın uygulamaya katkıları arasındadır. Bu tez kapsamında endüstriyel tasarım eğitimi merkezinde; girişimcilik, tasarım, teknoloji ve tasarım odaklı düşünme kavramları farklı süreçlerle bir araya getirilmiştir. İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nde gerçekleştirilen bu çalışmadan yola çıkarak eğitim temelli benzer çalışmaların gerçekleştirilmesine hem literatürde hem de uygulamada ihtiyaç duyulduğu belirtilebilir.
-
ÖgeTürkiye'de kamusal tuvaletler üzerine bir tasarım araştırması: şehirli ve eğitimli kullanıcının tuvalet deneyimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015)Gündelik yaşamın önemli bir parçası olan kamusal tuvaletlerin koşulları bu tesisleri sürekli kullananların yaşam kalitesini belirgin ölçüde etkilemektedir. Kullanıcılar konut banyolarındaki ürünlere, toplumun diğer bireyleri ile paylaşılması söz konusu olduğunda farklı anlamlar yüklenmekte ve kirlilik ile başa çıkma adına farklı kullanım biçimleri geliştirmektedir. Temizlik anlayışı tarih boyunca insan bedeni, hastalığın sebeplerine dair fikirler, dini inanışlar ve sosyal yapılanma çevresinde şekillenmiştir. Politika, din ve toplum üçgeninde temizlik ahlaki bir değer kazanmış; kir üst tabakanın alt tabaka, kentli ve aydının ise köylü üzerinde hakimiyet kurduğu ve kontrol altına aldığı bir araç işlevi görmüştür. Her toplumun kendine özgü bir süreçten geçtiği uygarlaşma ve endüstrileşme serüveninde temizlik, sosyal sınıflar arasındaki sınırları yaratma ve değiştirmede rol oynamıştır. İnsanoğlu hangi kültürden olursa olsun temelde aynı bedensel ihtiyaçları paylaşırken bunlara yüklenen anlamlar değişmekte, beraberinde temizlik kavramı ve mahremiyet gereksinimleri de farklılaşmaktadır. Türkiye'de toplumunun tuvalet kullanımını birçok noktada Batılı toplumlardan farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar Türk göçebe kültüründen bugüne taşınan öğeler ve İslam dininin şekillendirdiği temizlik anlayışından kaynaklanmaktadır. Modern ve Batılı yaşam biçiminin ve klozetin ithali ile birlikte Türkiye'de temizlik anlayışı ve temizlik uygulamaları da değişerek Batı'ya yaklaşmış ve toplum kendi eklektik temizlik anlayışı ve pratiklerini yaratmıştır. Temizliğe dayalı fikir ve pratiklere sembolik ve kültürel açıdan yaklaşıldığında, kirli ve temiz arasındaki ayırımın sınıflandırma ve sınırlar inşa edip bunları koruma ile ilgili olduğu; toplumsal açıdan ele alındığında ise bu ayrımın ilkel ve uygar, soylu ve alt tabaka arasındaki sınırı belirlediği görülmektedir. Temizliğe dair fikirler, kültürel ve toplumsal temellere dayandığı kadar bilimsel bilgi tarafından da şekillendirilmektedir. Gelişen teknoloji ve ürünler de bu fikirlerin yayılmasına, belirli standartların yerleşmesine ve pratiklerin uygulanmasına aracılık etmektedir. Tez çalışmasında Türkiye'de şehirli ve eğitimli kullanıcının kamusal tuvaletleri temizlik anlayışı ekseninde nasıl deneyimlediği, kirlilik ile başa çıkmak adına nasıl kullanım biçimleri geliştirdiği, ürünlerin bu eylemlere ne şekilde aracılık ettiği ve temizlik algısında tasarımın nasıl bir rol oynadığını ortaya koymak hedeflenmiştir. Mahrem bir araştırma alanı olan kamusal tuvaletler yöntem konusunda kısıtlamalar getirmektedir. Bu nedenle araştırmada, kullanıcıların kendi deneyimlerini gözlemlediği, kaydını tuttuğu ve bu deneyimlerin yarı yapılandırılmış görüşmeler ile derinlemesine irdelendiği 'kültürel sondalar' (cultural probes) yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmanın amaçlarına yönelik tasarlanan kültür sondaları paketleri ile her katılımcı, üç farklı kamusal tuvaletten deneyimlerini ve geliştirdiği farklı kullanım biçimlerini aktarmış, tuvalette yaşadığı olayları hikayeleştirmiş ve çektiği fotoğrafları paylaşmıştır. Araştırma yönteminin geliştirilmesi ve alan hakkında bilgi sahibi olmak adına yedi kullanıcı ile bir ön çalışma yapılmıştır. Araştırmanın temelini oluşturan çalışma ise gününün büyük kısmını ev dışında geçiren ve şehir hayatının içinde aktif olarak yer alan 14 kadın 12 erkek kullanıcı ile gerçekleştirilmiştir. Kültürel sonda paketleri ile deneyimlerin kaydının tutulmasının ardından her kullanıcı ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş, bu görüşmeler ve paketlerde yer alan kullanıcı ifadeleri Temellendirilmiş Kuram (Grounded Theory) yaklaşımının önerdiği yöntemler ile analiz edilmiştir. Verilerin analizi sonucu şehirli ve eğitimli kullanıcının kamusal tuvalet deneyimini açıklamaya yönelik bir kuramsal model oluşturulmuştur. Bu modele göre kullanıcıların temizliğe dair bilgi ve fikirleri, sosyal ve kültürel alt yapıları ve deneyimleri kamusal tuvaletlere özgü istek ve endişelerini şekillendirmektedir. Kullanıcılar kamusal tuvaletlerde önceki kullanıcının izini sürmekte, tuvaletin temizliği ile ilgili kanıt aramakta, çıkarım yapmakta ve fikir yürütmektedir. Tuvaletin algılanan temizliğine bağlı olarak kullanıcılar isteklerini karşılamak ve endişelerini gidermek adına çeşitli yöntem ve uygulamalar geliştirmektedir. Ürünlerin oluşturduğu fiziksel çevre bu algıyı etkilemekte, geliştirilen yöntem ve uygulamalara aracılık etmektedir. Kuramsal model ile ortaya konan bulgular araştırma soruları çerçevesinde yeniden ele alınarak kullanıcının temizlik algısı ve güncel hijyen pratiklerinin oluşmasında rol oynayan faktörler, temizlik algısı çerçevesinde kamusal tuvalet deneyimi ve kirle başa çıkmak için geliştirilen farklı yöntemler, kamusal tuvalet deneyiminde tasarımın rolü ve tasarımın temizlik algısı üzerindeki etkisi ortaya konmuştur. Kullanıcının kamusal tuvalet deneyiminin temelinde paylaşma fikri yer almakta ve kullanıcı kamusal tuvaletlerde temizliği bir güven sorunu olarak algılamaktadır. Araştırma sonucunda kamusal tuvaletlerdeki ürünlerin, boşaltım ve yıkama gibi temel fiziksel gereksinimleri karşılamanın ötesine geçerek; kullanıcıyı ikna etme, temizliğe kanıt gösterme, paylaşma algısını zayıflatarak kişisel alan sunma gibi işlevleri de yerine getirmesinin beklendiği görülmektedir. Kamusal tuvaletteki nesneler temizliğe dair mesajlar taşımakta ve teknoloji ile birlikte kendi temizlik standartlarını yerleştirerek çıtayı sürekli yukarı taşımaktadır.
-
ÖgeDesign Driven Strategic Renewal: Development of Strategic Design and Design Management Capabilities in The Turkish Ceramic Sanitary Ware Industry(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016)Küreselleşme, teknolojinin her geçen gün artan hızı, artan ürün ve hizmet çeşitliliği ve yükselen tüketici beklenetileri gibi dinamikler karşısında kurumlar, farklılaşmış, yenilikçi, gelişen bağlam, ihtiyaç ve isteklere ayak uydurabilen ve böylece tüketici gözünde daha yüksek değer oluşturabilen ürün ve hizmetler yaratabilmenin yollarını arıyor. Günümüzün rekabet ortamını tanımlayan bu karmaşık ve talepkar koşullar, firmaların dikkatlerini, yenilik üretmeye ve ticari sonuçları iyileştirmeye yardımcı olan önemli bir beceri olarak tasarıma yöneltmelerine neden olmakta. Bu koşullar, tasarımın, yenilikçiliği, firmaların rekabet gücünü ve ticari performansını arttırmadaki rolüne dair gitgide artan bulgularla birleştiğinde, çok farklı sektörlerden ve farklı büyüklükteki firmaların, tasarımı firma stratejilerine ve ürün geliştirme süreçlerine daha fazla entegre etmeye başladığına şahit oluyoruz. Ama altı çizilmesi gereken çok önemli bir nokta, tasarımın firma hedeflerine katkı sağlayabilmesi için sadece tasarıma yatırım yapmanın ve tasarım aktiviteleri yürütüyor olmanın yeterli olmadığı. Tasarımın firmaya sunabileceği farklı katkıları elde edebilmek için firmalar, öncelikle tasarımı etkili bir şekilde yönetmeliler. Bu konuda yapılan teorik ve ampirik çalışmalar, tasarım yönetiminin, tasarım projelerinin etkinliğini ve tasarımın ticari performansı arttırmadaki rolünü belirleyen çok önemli bir faktör olduğunu göstermekte. Etkili tasarım yönetimi pratikleri ise, en önce tasarımın firma stratejileriyle bağlantısının doğru bir şekilde kurulması ve tasarımın, kurumsal hedefler, farklı firma stratejileri ve genel endüstri bağlamı çerçevesinde nasıl kullanılacağının tanımlanması ile başlıyor. Tasarım yönetimi literatürünün genel bir incelemesi, tasarım yönetimi altındaki bu stratejik düzeydeki sorumlulukların gittikçe daha fazla önem kazandığını göstermekte; ve tasarım kaynaklarının, projelerinin ve süreçlerinin yönetilmesinden önce, tasarım ve firma stratejisi arasındaki bağlantının kurulmasına yönelik bu sorumlulukların etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizmekte. Bu temellerden yola çıkılarak bu çalışma, tasarım yönetimi becerilerine odaklanmakta ve özellikle stratejik seviyedeki tasarım yönetimi becerilerinin gitgide artan önemini dikkate alarak, tasarım yönetimi becerilerinin nasıl değerlendirilebileceğini incelemekte. Tasarımın kurumlar içinde nasıl yönetildiğini; tasarımı yönetmek için kullanılan sistem, süreç ve kaynakları; ve firmaların, var olan tasarım becerileri üzerinden, tasarım, kurumsal hedefler ve firma stratejileri arasındaki bağlantıyı nasıl kurduklarını anlamaya çalışmakta. Bu çalışma, iki ana aşamada gerçekleştirildi. İlk aşamada, araştırmanın ampirik fazında kullanılacak kavramsal çerçevelerin oluşturulması amacıyla, tasarım, tasarım yönetimi ve stratejik yönetim literatürünün kapsamlı bir incelemesi yapıldı. İlk fazdaki bu teorik çalışma sonucunda, firmaların sahip olduğu tasarım yönetimi becerilerinin sistematik ve detaylı bir incelemesi ve değerlendirmesinin yapılmasını sağlamak için, Design Management Audit Framework (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi) adında, yeni bir araç geliştirildi. Bu araç, var olan tasarım ve tasarım yönetimi denetim araçlarının odaklandığı daha geleneksel, ve planlama, süreç, kaynak ve kültür odaklı beceri ve sorumluluklara ek olarak, stratejik seviyedeki tasarım becerilerinin ve sorumluluklarının incelenmesini de mümkün kılmakta. Dolayısıyla, mevcut denetim araçlarının, son dönemde tasarım yönetimi ve stratejik yönetim literatüründe ortaya çıkan yeni bilgiler ve görüşler ışığında güncellenmesini ve geliştirilmesini sağlamakta. Bunlara ek olarak, Design Management Audit Framework (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi), tasarım için araştırma, tasarım entegrasyonu, tasarım için eğitim ve gelişim gibi, mevcut tasarım ve tasarım yönetimi araçlarında incelenmeyen önemli tasarım yönetimi becerilerinin incelenmesine olanak vererek, var olan araç ve çerçevelere başlıca geliştirmeler sunmakta. Çalışmanın ikinci ve ampirik aşamasında ise, firmalardaki tasarım yönetimi becerileri, Türkiye seramik sağlık gereçleri sektöründe faaliyet gösteren üç büyük ölçekli üretici üzerinde gerçekleştirilen vaka çalışmaları üzerinden incelendi. İlk fazda geliştirilen Design Management Audit Framework (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi), bu vaka çalışmaları içinde, temel analitik çerçeveyi oluşturacak şekilde kullanıldı. Vaka çalışmaları, firmalardaki tasarım yönetimi becerilerinin değerlendirilmesine ek olarak, bu firmaların özellikle stratejik düzeydeki tasarım yönetimi becerilerini nasıl geliştirdiğine; tasarım çalışmalarıyla firma stratejileri arasındaki bağlantıyı, hangi kurumsal sistemler ve yöntemler üzerinden, ne şekilde kurduklarına; ve stratejik seviyedeki tasarım becerilerinin geliştirilmesinde karşılaşılan temel destekleyici ve engelleyici faktörlerin neler olduğunun anlaşılmasına odaklandı. Ampirik çalışmaların seramik sağlık gereçleri sektöründen firmalar bağlamında yürütülmesinde birkaç önemli neden rol oynadı. Bunlardan ilki, seramik sağlık gereçleri sektörünün, Türkiye'de tasarım ve tasarım yönetimi becerilerinin edinilmeye başlandığı ilk sektörlerden biri olmasıdır. Ayrıca bu sektör, Türk ekonomisinin en eski ve en güçlü sektörlerinden biri olarak, ulusal sanayi stratejileri ve kalkınma planlarında önemli bir yere sahiptir. Daha da önemlisi, 2000'lerin ortalarından itibaren, bu sektördeki bazı firmaların art arda önemli stratejik yenilenme süreçlerine girdikleri; ve bu süreç içinde, tasarımın firma ve marka stratejilerine entegre edilmesi, tasarım yönetimi becerilerinin geliştirilmesi ve tasarım yatırımlarının arttırılması gibi konulara odaklandıkları gözlemlenmektedir. Bunlara ek olarak, Türkiye seramik sağlık gereçleri sektörünü ve dünya seramik sağlık gereçleri sektörünündeki rekabet koşullarını inceleyen raporlar, tasarım ve tasarım tahrikli yeniliğin, ürünlerdeki katma değeri ve firmaların rekabetçiliğini arttırmada son derece önemli beceriler olduğuna işaret etmektedir. Bütün bu nedenler, bu sektörün tasarım yönetimi becerilerinin araştırılması için önemli bir saha olduğunu göstermektedir. Çalışmanın bulguları, firmalarda tasarım yönetimi becerilerinin ilk defa oluşturulmasındaki tetikleyici nedenlerin farklılık gösterebilmesine rağmen, stratejik düzeydeki tasarım yönetimi becerilerinin geliştirilmesinin ve tasarım ve firma stratejileri arasında artan bir entegrasyonun sağlanmasının, firmalarda başlıca stratejik yenilenme ve kurumsal dönüşüm çalışmaları kapsamında başlatıldığını göstermektedir. Bu firmalar, tasarımı daha güçlü bir şekilde firma stratejilerine entegre etmeye ve stratejik tasarım yönetimi becerilerinin geliştirilmesine, kurumsal stratejilerinde yaptıkları, odak pazarın tamamen değiştirilmesi, küresel pazarları hedefleyen marka geliştirme stratejisine geçiş, marka mimarisinin ve ürün yönetimi stratejisinin yeniden yapılandırılması gibi, büyük çaplı değişiklikleri desteklemesi amacıyla odaklanmaya başlamışlardır. Bunlara ek olarak çalışma, tasarım yöneticilerinin strateji oluşturma ve iş planlaması süreçlerine katılımlarının; firma içinde stratejik düzeyde tasarım yönetimi sorumluluğunun atanmasının; ve bağımsız bir tasarım bölümünün oluşturulmasının, tasarım ve kurumsal stratejiler arasındaki bağlantının sağlanmasında kullanılan temel yollar olduğuna işaret etmektedir. Bulgular, bu süreçteki temel destekleyici faktörlerin, tasarımın uzun vadeli bir hedefle ilişkilendirilmesi; üst yönetimin tasarım için gösterdiği ve devamlılık gösteren destek ve bağlılık; tasarım ve temel fonksiyonel bölümler arasında iletişim ve koordinasyonun geliştirilmesi ve kurum içinde tasarıma dair farkındalık ve kültürün arttırılmasına odaklanılması olduğunu göstermektedir. Bu süreç içinde, firmaların karşılaştıkları temel zorlukların ve engelleyici faktörlerin ise kurumsal yapıda tasarım bölümünün etkili bir şekilde konumlandırılması; stratejik düzeydeki tasarım yönetimi sorumluluklarının atanması; geri kalmış pazarlama becerileri ve kurumsal kültür olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu tez mevcut literatüre 3 temel konuda katkı sağlamaktadır. Bunlardan ilki tasarım, tasarım yönetimi ve stratejik yönetim literatürünün kapsamlı bir incelemesi sonucu tasarımın kurumlardaki farklı ve geniş çaplı işlevlerini gösteren yeni, bütünleştirici bir model geliştirilmiş olmasıdır. İkinci temel katkı, tasarım alanında çalışanlar, tasarım yöneticileri, kurumlar ve araştırmacılar tarafından kurumsal tasarım becerilerinin değerlendirilmesinde kullanılması için yeni ve kapsamlı bir araç olarak Design Management Audit Framework'ün (Tasarım Yönetimi Denetim Çerçevesi) geliştirilmiş olmasıdır. Üçüncü temel katkı ise, Türk seramik sağlık gereçleri sektörünün en önemli 3 firmasının sahip olduğu tasarım yönetimi becerilerinin, bu firmalarda stratejik seviyedeki tasarım yönetimi becerilerinin nasıl geliştirildiğinin ve bu süreci etkileyen destekleyici ve engelleyici faktörlerin detaylı bir şekilde ortaya koyulmuş olmasıdır. Sonuç olarak bu tez, tasarımın stratejik olarak yönetilmesi için gerekli kurumsal becerilerin geliştirilmesine yönelik teorik ve ampirik bilgi sunmaktadır.