FBE- Telekomünikasyon Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Başlık ile FBE- Telekomünikasyon Mühendisliği Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge2 Boyutlu Videoyu 3 Boyuta Dönüştürme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-08) Aydoğmuş, Özlem ; Pazarcı, Melih ; 405565 ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringSon yıllarda 3 boyut teknolojisinin gelişmesiyle birlikte tüketici elektroniği piyasasında 3 boyutlu video içeriği ihtiyaç haline gelmiştir. 3 boyutlu gösterim teknolojisi tüketicilerin sahip olup, evlerinde kullanabilecekleri kaliteye erişmiştir. Fakat 3 boyutlu video içeriği 3 boyutlu gösterim cihazlarına oranla geride kalmış bulunmaktadır. Bunun sebebi, 3 boyutlu içerik oluşumu için gerekli olan stereoskopik kameraların çekim maliyetinin yüksek ve kameraların teknik kurulumunun zor olmasıdır. Aynı zamanda 2 boyuttan 3 boyuta çevrim problemi için 2 boyutlu içerik, manüel olarak 3 boyutlu grafiğe çevrilmektedir. Fakat bu iki yol, pahalı, zaman alıcı ve emek gerektiren yöntemlerdir. Bu metotlar yerine bilinen yöntemlerle çekilmiş 2 boyutlu videoları kamera parametre bilgileri olmadan 3 boyut efekti verebilen otomatik 2D/3D dönüştürücü algoritmaları bulunmaktadır. Bu tez çalışmasında, kamera parametleri bilinmeyen 2 boyutlu bir videoya 2D/3D dönüştürme algoritması uygulanarak 3 boyutlu görüntü efektinin oluşturulması hedeflenmiştir. Algoritmayı kurgulamak için, insan derinlik algısı ve 2 boyutlu içerik bilgisi ile 3 boyutlu içerik bilgisi arasındaki ilişki (derinlik haritası) araştırılmıştır. 2 boyuttan 3 boyuta dönüşüm algoritmasında iki farklı method kullanılarak 3 boyut efekti elde edilmeye çalışılmıştır. İlk yöntemde, derinlik haritası, hareket kestirimi yöntemi sonucu elde edilen hareket vektörleri ile oluşturulmuştur. Ve ikinci yöntemde derinlik haritası kenar bilgisi kullanılarak oluşturulmuştur. Derinlik bilgisi sayesinde, iki metot da aynı kaydırma algoritmasını kullanarak yapay stereoskopik çift (sol ve sağ resim) oluştururlar. Stereoskopik video sonuçları görebilmek ve aynı zamanda en ucuz yöntem olduğu için, sonuçlar anaglif formata çevrilmiştir. İzleyebilmek için anaglif gözlüklere ihtiyaç duyulmaktadır. Oluşan stereoskopik videoların kalitesi sübjektif olarak değerlendirilmiş ve kullanılan iki farklı yöntem de birbirleri ile kıyaslanmıştır. Dahası hesaplama zamanları hesaplanmış ve birbirleri ile karşılaştırılmıştır.
-
Öge2-b Dikgen Kafes Süzgeç Yapılarıyla Görüntü Bölütleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Aykut, Saide Zeynep ; Erer, Işın ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringGörüntü bölütleme, görüntü analizindeki başlıca adımlardan biridir. Bölütlemenin amacı, görüntüyü tek cinsten bölgelere ayırmaktır. Öznitelikler, görüntü bölütleme işleminde büyük önem taşır. Öznitelikler ile, sadece bir kategoriye ait olan, diğer kategorilerde bulunmayan bilgiler tespit edilir. Bu tezde, görüntü bölütlemede kullanılan özniteliklerin çıkarılması için daha önce denenmemiş bir yöntem olan iki boyutlu(2-B) dikgen kafes süzgeçlerden elde edilen yansıma katsayılarından yararlanılmaktadır. Bu tezde, görüntü olarak Brodatz doku görüntüleri ve tek spektral bantlı, siyah-beyaz bir optik görüntü kullanılmıştır. Önerilen yöntem, daha önce doku bölütleme uygulamalarında kullanılmış olan üç parametreli kafes süzgeç yapısının yanı sıra çok sık kullanılan bir bölütleme algoritması olan ayrık dalgacık dönüşümü ile de karşılaştırılmıştır. Önerilen yöntem, diğer iki yöntemden daha iyi performans sağlamıştır. Sonuç olarak, önerilen yöntem görüntü bölütleme uygulamalarında kullanılabilir bir algoritmadır.
-
Öge2.4-2.7 GHz radyo-röle alt band çevirici tasarımı ve gerçekleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Yağcı, H. Bülent ; Palamutçuoğulları, Osman ; 21736 ; Telekomünikasyon Mühendisliği2.4-2.7 GHz Radyo-Röle alt band çevirici olarak adlandırılan bu sistem, 300 MHzilik mikrodalga işaret bandının UHF bölgesinde 560-860 MHz bandına indirmek için tasarlanmıştır. Bu çeşit bir alt band çevirici uydu alıcısı olarak veya mikrodalga TV yayınlarının alınmasında rahatlıkla kullanılabilir. Arabsat uydusunda alıcı olarak kullanılabileceği gibi, aynı frekans bandında TV yayınlarına alıcı olarak da kullanılabilmektedir. Bu tür yayınlarda 16 TV kanalı bulunmaktadır ve yaklaşık olarak 186 MHz band genişliği kaplamaktadır. Bu tez çalışmasında, gerçekleştirilen düzende bulunan blokların, tasarımları, uygulamada bir araya getirilişleri, sonuçta yapılan ölçüm ve deneylerle istenen şartları ne ölçüde sağlandığı gösterilmiştir. Sistem genel olarak beş ana bloktan oluşmuştur. Düşük gürültülü RF kuvvetlendirici, süzgeç katı, yerel osilatör (YO) katı, karıştırıcı ve ara frekans (AF) kuvvetlendiricisi. Düşük gürültülü RF kuvvetlendiricisi tasarımında NEC in NE72084 GaAs MESFET'i kullanılmıştır. Bu eleman la 8 GHz 'e kadar, yeterli düzeyde yüksek kazanç ve düşük gürültü sayısı (NF) elde edilebilmektedir. Ayrıca düşük maliyetli olması da önem taşır. Süzgeç katında ara bölmeli, üç ve iki elemanlı süzgeçler kullanılmıştır. RF ve YO çıkışında band geçiren türden süzgeçler kullanılmıştır. Yerel osilatör olarak bir evre kilitli çevrim (PLL) yardımıyla frekans sentezleme yoluna gidilmiş tir. Bu şekilde 1839 MHz'de kristal sabitliğinde bir yerel osilatör işareti elde edilmiştir. Böylece giriş te düşük gürültülü RF kuvvetlendiriciden ve daha sonra band geçiren süzgeçten geçen işaret yerel osilatör ile beraber tek diyodlu karıştırıcı katında karıştırılarak fark frekanslı terim elde edilmiş olur. Son olarak ara frekans kuvvetlendirici (AF) katında 560-860 MHz bandına getirilen işaret yaklaşık olarak 15dB kadar kuvvetlendirilerek çıkışa ulaştırılır. Çıkıştan DC besleme alma düzeneği de ayrıca eklenmiş ve bu şekilde band çevirici sistem tasarımı tamamlanmış olur. Tasarlanan sisteme ait tanımlayıcı ölçümler de yapılmış ve ilgili bölümde sunulmuştur.
-
Öge3b Sıradüzensel Telfile Tasarımı Ve Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Eröksüz, Serkan ; Celasun, Işıl ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringSıradüzensel telfile gösterimi ve sadelestirmesi bilgisayarla grafikte 3B nesnelerin uyarlamalı detay seviye kaplamasında kullanılmaktadır. Çalısmada, sadelestirme metodu kullanarak her seviyedeki telfilelerin Delaunay topolojisini koruması ve telfilelerin istenen geometrik özelliklere sahip olması sağlanır. Delauanay üçgenleme yöntemi bu çalısmada esas olarak kullanılmıstır. Delaunay Üçgenlemesinin 2 Boyutlu uzayda uygulandığı zaman tekil sonuçlar vermesine rağmen 3 Boyutlu uzayda tekil sonuç vermediği gibi aynı zamanda bozuk dörtyüzlülerde olusturmaktadır. 3B Delaunay Üçgenlemesi yapılırken alfa parametresinden yararlanılmaktadır. Alfa parametresi genel ve yerel olarak 2 farklı sekilde seçilebilir. Genel alfa parametresi kullanıldığında sekil üzerindeki bazı bölgelerde hataların olustuğu gözlenmistir. Sıradüzensel telfile sadelestirme yönteminde nesnenin dıs seklini kaybetmemesini sağlamak için sınır ve iç düğümler farklı yöntemler kullanılarak sadelestirilmektedir. Sınır düğüm sadelestirme algoritması uzaklık parameteresi kullanılarak dıs kabuktaki sekil bozuklukları kontrol altına alınması sağlanmıstır. Telfile sadelestirme algoritmasında her adım da olusturulan telfilelerin gösterebilir özelliği kontrol altında olması gerekmektedir. Yüzey telfile nesnelerine iki hacim telfile nesnelerine ise dört farklı test yöntemi uygulanarak gösterebilir özelliği kontrol altına alınır.
-
Öge3g/umts Şebekelerinde Video Çoğullama(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-07-07) Ergül, Gözde ; Paker, Selçuk ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringBu çalışmada, UMTS şebekelerinde kullanılan farklı çeşitteki çoğa gönderim teknolojileri olumlu ve olumsuz yanları ile birlikte açıklanmıştır. 3GPP standardı, çoklu dağıtımı desteklemek için MBMS (Multimedia Broadcast/Multicast Services – Çoğul Ortam Yayın ve Çoklu Dağıtım Servisi) ile geliştirilmiştir. Bu tez esas olarak MBMS standardı, UMTS şebekelerine uygulanabilen video aktarım protokolleri ve teknikleri ile en önemli çoklu dağıtım servisi olarak görülen mobil televizyon uygulamasına odaklanmıştır. Teknolojik yeniliklerin başarısı ve kullanıcılar tarafından kabulü önemli ölçüde içeriğe dayalıdır. İçerik, kullanıcıların isteklerine göre tasarlanmalıdır ve mobil TV için önemli bir rol oynar. Bu tezde, kullanıcı istekleri ortaya konulmuş ve ayrıca mobil TV teknolojilerinin mevcut durumu, deneme sonuçları ve ticari olarak piyasaya sürülmesi tanımlanmıştır. Hangi durumlarda, nerelerde ve ne zaman bu hizmetlerin kullanılabileceğini tanımlamak için gerçekleştirilen araştırma sonuçları ortaya konulmuştur. Tezin bu konuya katkısı yeniden belirtilip, gelecekteki araştırmalara yön verecek bazı konulardan bahsedilmiştir.
-
ÖgeAktif tüm-geçiren anahtarlı kapasite filtrelerinin kaskad kafes yapılarla gerçeklenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Doğan, Alkan ; Acar, Cevdet ; 19265 ; Telekomünikasyon MühendisliğiSayısal tüm geçiren filtreler, genellikle» gecikme elemanı yada faz dengeleyici olarak kullanılmaktadır. Bu tür filtrelerin sayısal elemanlarla (çarpma, toplama ve gecikme) sentezi ve tasarımında çeşitli yöntemler izlenmektedir. Bu çalışmada, ilgili makaleler [1], [2], [3] ve lineer sistemlerin kararlılığını inceleyen Schur-Cohn test yön temi yardımıyla, kafes yapıdaki sayısal tüm geçiren filtrelerin, aktif anahtarlı kapasite devreleri ile gerçeklenmesi yapılmış ve devreler duyarlık, eleman dağılımı (element spread), toplam kapasite, eleman sayısı, dinamiklik (dynamic range), kutuplama gibi yönlerden incelenmiştir. Bu yöntem, n'inci dereceden sayısal tüm geçiren filt relerin, l'inci dereceden iki-çift ( two-pair ) yapısında temel kafes hücrelerin ard-arda (kaskad) bağlanarak gerçeklenmesine dayanmaktadır. Modüler olan bu yapı, tümdevre yapısına uygun olan aktif anahtarlı kapasite devreleriyle gerçeklenmiştir. Aktif anahtarlı kapasite filtrelerinin gerçeklenmesi sırasında ortaya çıkan temel problemler, kısaca belirtilerek, giderilmeye çalışılmış ve bunlara ilişkin devreler incelenmişti r. Temel kafes hücre kullanılarak, tüm geçiren transfer fonksiyonunun toplam ve farkından elde edilen, bant geçiren ve bant söndüren transfer fonksiyonları incelenmiştir.
-
ÖgeAkustik yüzey dalga esasına dayanan filtrlerin analizi, tasarımı ve GSM sistemindeki uygulamaları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Karagüzel, H. Cemil ; Ergün Akçakaya ; 66494 ; Telekomünikasyon MühendisliğiHaberleşme sistemlerinde, akustik dalgalara ilişkin özelliklere dayanan elemanların kullanılması, uzun yıllar önce düşünülmüş ve uygulamaya konulmuştur. Ancak akustik yüzey dalganın verimli bir biçimde uyanlıp kullanılmaya başlamasının otuz yıldan daha az bir geçmişi vardır. Piezoelektrik bir kristal yüzeyi üzerinde uyarılan akustik dalgalar kullanılarak 10 Mhz'den başlayan ve birkaç Ghz'e uzanan frekans bölgelerinde çalışabilen filtre, geciktirme hatları ve osilatör gibi elektronik elemanlar gerçekleştirilebilmektedir. Akustik yüzey dalganın ( Surface Acoustic Wave - SAW ) piezoelektrik bir kristalin bir yüzeyine yerleştirilen, karşılıklı konulmuş ve birbirlerinin dişleri arasına yerleştirilmiş iki tarağa benzeyen elektrot sistemi ile ( Interdijital Transdüktör, Interdigital Transducer - IDT ) uyanlabilmesi, diğer bir deyişle transdüktörün bir düzlem üzerinde gerçekleştirilmiş olması özelliği, akustik yüzey dalgaya dayanarak geliştirilmiş olan elemanların haberleşme sistemlerinde yaygın bir şekilde kullanılmasına imkan sağlayan önemli bir etken olmuştur. Birçok akustik elemanın gerçekleştirilmesinde temel olan düşük propagasyon kaybı ve küçük boyut düşüncelerine ek olarak, uyarılan dalgaya sürekli bir erişim olması açısından akustik yüzey dalga önemli bir avantaja sahiptir. Akustik yüzey dalga transdüktörünün uyardığı akustik dalga, transdüktöre uygulanan gerilimin frekansına bağlıdır. İki transdüktör belirli bir biçimde aynı kristal üzerine yerleştirilirse, bu transdüktörlerden birinin uyardığı dalgayı öteki alırsa, oluşturulan iki transdüktörlü bu yapının transfer fonksiyonu da frekansla değişecektir. Bu frekans karakteristiğini belirleyen transdüktöre ilişkin birçok parametre vardır. Frekans karakteristiğini etkileyen birçok parametrenin olması, filtre gerçekleştirilmesinde esneklik sağlamaktadır. Bu çalışmada, GSM ( Küresel Mobil İletişim Sistemi, Global System for Mobile Communications ) sisteminde kullanılmak üzere akustik yüzey dalga esasına dayanan filtre tasarımı konusu ele alınmıştır. Bu amaçla interdijital transdüktörlerin analizi ve tasarımı konusu gözden geçirilmiş ve ayrıca günümüzde yaygm bir şekilde kullanılmaya başlanan GSM sistemi incelenmiştir.
-
ÖgeAkıllı kartlarda yeni güvenlik sistemlerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2003) Bakır, Emre ; Örencik, Bülent ; 142575 ; Telekomünikasyon MühendisliğiSon yıllarda teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlemesi, elektronik cihazların günlük yaşantımızda kullanımını arttırmıştır, özellikle internet kullanımının artmasıyla birlikte elektronik ticaret hızla yayılmıştır. Otomasyonun, zaman harcamasını ve bürokrasi engellerini minimize etmesi kullanımı arttırmakta dolayısıyla verilerin ve elektronik cihazların korunması hayatımızında önemli bir yer tutmaktadır. Bir doğa kanunu olarak ilerleyen, gelişen teknolojilerinin açıklarını yakalayıp çeşitli zararlar veren dolandırıcıhlarm sayısındaki artma maalesef kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple kötü niyetli şahıslara ve kurumlara karşı sistemlerin güvenliğini sağlamak için birçok araştırmacı çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Akıllı kartlar bu çalışmaların en son adımıdır. 20 yıla yakın bir süredir kullanılmasına rağmen son yıllarda yapılan geliştirmeler ve mevcut sistemlerin artık yetersizliği, bu sistemlerin kullanılmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu tezde akıllı kartlar incelenmiş, şu anda sahip olduğu kriptografik kabiliyetlerinin detayları ele alınmıştır. Bunun yanında mevcut algoritmaların artık yeterli güvenliği tesis edemediğinden dolayı gelecekte kullanılması zorunlu olacak yeni algoritmalar ve fonksiyonlar da incelenmiştir. Uzun yıllardır insanoğlununa hizmet etmiş, çeşitli sistemlerde yapılan işlemlerde güvenlik sağlayan DES(Data Encryption Standard) algoritması incelenmiştir. DES algortimasının gerçeklenmesindeki detaylar verilmiş ve DES'in modları ve güvenliği ele alınmıştır. Kriptografi dünyasının, DES'in güvenliğinin yetersiz kalmasını fikir birliği ile kabul etmesinin hemen ardından yeni standart olarak kabul edilen AES (Advanced Encryption Standard) algoritması anlatılmıştır. AES'in tasarım kriterleri, avantajları ve dezavantajları da ele alınmıştır. Bir asimetrik algoritma olan RSA (Rivest Shamir Adleman) algoritmasının tanımı ve çeşitli metodlarla gerçeklenmesi incelenmiştir. RSA' in güvenliği ele alınarak diğer kripto sistemlerle karşılaştırılması verilmiştir. Yeni simetrik algoritmanın (AES) standartlaştırılmasıyla birlikte mevcut öz alma fonksiyonlarının, yeni algoritmanın blok uzunluğuna uygun olarak elden geçirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu amaçla tasarlanan daha geniş bit uzunluklu ve yavaş olmasına rağmen daha karmaşık ama güvenlik açısından daha güçlü olan yeni öz alma fonksiyonları ele alınmıştır. Bunlarla birlikte akıllı kartların iç yapıları, işleyişi, güvenliği, asıllama metodları, akıllı kart çeşitleri ve uygulamaları üzerinde durulmuş ve de bir işletim sisteminin ne tür özelliklere sahip olması gerektiği verilmiştir. Yapılan araştırmalar, yazılım ve donanım çalışmalarıyla pekiştirilmiş, teorik çalışmaların pratik olarak gerçeklemesi yapılmıştır. Kısaca yapılan çalışmaları özetleyecek olursak: Bankacılık uygulamalarında sıkça kullanılan ve ATM kart sahibinin şifresini RSA algoritmasını kullanarak şifreleyen Pinpad cihazının donanımı tasarlanmış ve kriptografi fonksiyonları hazırlanmıştır. Bu projeyle ilgili olarak tasarımı yapılan donanımın testleri için bir arayüz tasarlanmıştır. Bu proje Türkiye'de yapılan ilk çalışmadır. İncelenen algoritmaların testlerinin yapılıp, performanslarını analiz etmek için tümleşik bir yazılım hazırlanmıştır. Hazırlanan yazılamlar bir dil dosyasına taşınarak internet ortamında koşacak bir yazılımla insanların kullanımına sunulmuştur.
-
ÖgeAkıllı şebekeler ve geniş alan centrex'i(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1994) Doğu, Altay ; Durusoy, Günsel ; 39486 ; Telekomünikasyon Mühendisliği
-
ÖgeAkıllı şebekelerin ve uygulanabilirliklerinin incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Dinçsoy, K. Sinan ; Durusoy, Günsel ; 22060 ; Telekomünikasyon MühendisliğiBu çalışmada Akıllı şebekeler ve CCS7 işaretleşme sistemi üzerinde durulmuştur. ilk bölümde akıllı şebekelerin temel tası olan Numara-7 işaretleşme sistemi irdelenmiş, ardından Akıllı şebekelerin Türkiye'de uyarlanabilirliği araştırılmıştır. ikinci bölümde C7TU adı verilen test kolaylığı incelenmiş ve bu kolaylığa bazı eklemeler yapılmıştır. Son bölümde sayısal santralların yazılım yükünün hazırlanmasının incelemesi yapılmıştır.
-
ÖgeAlt-uzay dönüşüm yöntemi ile FIR süzgeç tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Azak, Mehmet Devrim ; Gönüleren, Ali Nur ; 66658 ; Telekomünikasyon MühendisliğiSonlu darbe yanıtlı süzgeçlerin tasarım yöntemleri, kapalı ve iteratif yöntemler adı altında iki kısma ayrılabilir. Kapalı yöntemlerin tasarımdaki yetkinsizliği, araştırmacıları iteratif yöntemlere yöneltmiş ve bu yöntemler içinde en az işlem gerektiren ve tasarım başarımı en iyi olanlar elde edilmeye çalışılmıştır. Bu yolda ortaya konan en iyi yöntem Parks-McClellan algoritması olarak bilinmesine rağmen, sözkonusu yöntemin geniş geçiş bandları için çözüme yakınsaması güçtür ve işlemsel sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, FIR süzgeç tasarımı, çözümsüz çok-belirli bir doğrusal denklem sisteminin belirli kıstaslar altında yaklaşık çözümünün bulunması problemi olarak değerlendirilmiştir. Tasarımın ortaya koyduğu çözüm, bu denklem sisteminden, doğrusal bir dönüşüm aracılığı ile yeni dönüştürülmüş denklem sisteminin minimum kareler yaklaşımı altındaki yaklaşık çözümüdür. Temel doğrusal cebir kavramları yardımı ile ele alınan çözümsüz doğrusal denklem sistemlerinin minimum kareler yaklaşımı ile yaklaşık çözümleri incelenerek, bu çözümlere ilişkin hata vektörünün belirli bir alt-uzaya ait olabilmesi için yeter koşullar ortaya konabilir. Bu koşullar altında, hata vektörünün ait olduğu alt-uzayın önceden belirlenebilmesi, tasarım aşamasında, süzgecin farklı frekans bandlarındaki yerel maksimum hata bileşenlerinin oranının frekans ekseni boyunca denetlenebilmesine karşılık düşmektedir. Parks-McClellan algoritmasının dayandığı temel nokta alternasyon teoremidir. Alt-uzay dönüşüm yönteminin dayanak noktası ise; hata vektörünün ait olduğu alt-uzaylar arasında doğrusal dönüşümleri gerçekleyebilecek tersinir matrislerin varlığıdır. Tasarım için tanımlanmış doğrusal denklem sistemini çözmek yerine, doğrusal ve tersinir bir dönüşüm yolu ile dönüştürülmüş denklem sistemini çözerek, sözkonusu çözüm için asıl denklem sisteminde elde edilen hata vektörünü istenen bir alt-uzaya ait kılmak mümkündür. Bu durum, ancak denklem sayısı bilinmeyen sayısından bir fazla olduğunda mümkün olduğundan, alternasyon teoremi ile de çelişmemektedir. Bu yöntem ile elde edilen sonuçlar, her ne kadar teorik olarak Parks-McClellan algoritmasında elde edilenler ile teorik olarak özdeş ise de; işlemsel doğruluk açısından daha yetkindir. Bu anlamda; alt-uzay dönüşüm yöntemi ile elde edilen çözüm, Parks-McClellan algoritmasının ilk aşamasında elde edilen çözümün yerini alabilir.
-
ÖgeAltına Sermeli Bilişsel Radyo Ağları İçin İşbirlikli Spektrum Paylaşım Protokolleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016 -11-4) Saraç, Sema ; Aygölü, Hasan Ümit ; 10129278 ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringSpektrum paylaşımlı bilişsel radyo ağlarında ikincil kullanıcıların (SU), birincil kullanıcının (PU) başarımını en az etkileyecek şekilde spektrumu kullanması önemlidir. Ancak bunu yaparken kendi başarımını da belli bir düzeyde tutması gerekmektedir. Bu tezde, otomatik yineleme isteme (ARQ) tabanlı PU'dan ve çift yönlü iletişim kurabilen SU'dan oluşan altına sermeli bilişsel radyo ağı için yeni iki farklı işbirlikli spektrum paylaşım protokolü önerilmiştir. Önerilen protokollerde SU bazı durumlarda kendi paketini iletmek için spektrumu kullanırken bazı durumlarda ise yalnızca PU'nun paketini iletmektedir. Böylece spektrumun paylaşımlı olarak kullanıldığı durumlarda kendi başarımını iyileştirirken, diğer durumlarda işbirliği yaparak spektrum paylaşımlı durumda PU'nun kötü etkilenen başarımını arttırmayı amaçlamaktadır. Bu tezde ilk olarak, telsiz iletişim ağları ve işbirlikli çeşitleme protokolleri ile ARQ protokolü anlatılmış ve bilişsel radyo ağ kavramı ve çeşitlerinden bahsedilmiştir. Sonrasında ele alınan ARQ tabanlı PU'dan ve iki yönlü iletişim kurabilen SU'dan oluşan altına sermeli bilişsel ağ modeli tanıtılmıştır. Sırasıyla çöz-ve-aktar (DF) tekniği ile kuvvetlendir-ve-aktar (AF) tekniği için önerilen spektrum paylaşım protokolleri açıklanmış ve her iki protokol için referans modeller oluşturulmuştur. PU'nun paketinin iletilebilmesi için farklı yineleme sayılarında bu protokoller incelenmiştir. Ele alınan protokollerde PU ve SU'nun servis kesilme olasılıkları kullanılarak verim analizleri yapılmış ve bilgisayar benzetimleriyle başarım değerlendirmeleri desteklenmiştir. Her iki teknik için de önerilen protokollerde yineleme sayısındaki artış PU'nun düşük SNR'lerde verimini az da olsa kötü etkilemesine rağmen yüksek SNR'lerde bir değişime neden olmamıştır. DF tekniği için önerilen protokolde PU'nun verimi AF için önerilen protokole göre düşük SNR değerlerinde daha iyi iken; SU'nun verimi sadece çok düşük SNR değerlerinde farklılık göstermiş; kalan değerlerde başarımının değişmediği gözlenmiştir. Ayrıca her iki protokolde de yüksek SNR değerlerinde PU'nun veriminden göz ardı edilebilecek bir kayıpla, SU'nun verimi aynı SNR değerlerinde belirli bir düzeyde sabit tutulmuştur. Her iki protokolün de birinde PU'nun başarımına öncelik veren diğerinde ise SU'nun başarımına öncelik veren farklı iki çalışmayla başarım karşılaştırılması yapılmıştır. Birincil kullanıcının başarımına öncelik veren çalışmaya göre önerilen protokollerde PU'nun başarımı düşük SNR'lerde daha iyi iken, yüksek SNR'lere gidildikçe biraz azalmıştır. Ancak yüksek SNR'lerde SU başarımı bu çalışmada sıfıra düşerken, önerilen protokollerin her ikisi için de belli bir değerde sabit kalmıştır. Önerilen protokollerde SU başarımı SU'nun başarımına öncelik veren çalışmaya göre yüksek SNR'lerde yaklaşık %50 kötüleşirken; aynı SNR değerlerinde PU başarımı bu çalışmaya kıyasla %70 daha iyileşmiştir.
-
ÖgeAlıcı Çeşitlemeli İşbirlikli Sistemlerin Sönümlemeli Ve Gölgelemeli Kanallardaki Hata Performans Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-24) Sitti, Yasemin ; Altunbaş, İbrahim ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringTelsiz haberleşmede iletim ortamının bozucu etkilerine karşı kullanılan en önemli tekniklerden biri, verici ve/veya alıcıda birden fazla anten kullanılarak elde edilen anten çeşitlemesidir. Güç, boyut, maliyet gibi kısıtlamalardan dolayı üzerine birden fazla anten yerleştirilemeyen gezgin birimler için anten çeşitlemesi, “işbirlikli haberleşme” tekniği ile sağlanmaktadır. Bununla beraber, eğer imkân varsa birimlerde birden fazla verici ve/veya alıcı anten kullanılarak çeşitleme derecesi daha da artırılabilir. Bu yolla, kaynaktaki işaretin hedefe doğrudan değil, sadece röleler üzerinden iletildiği, çok atlamalı (multi-hop) haberleşmede bile çeşitleme elde edilebilir. Literatürde, birimler arasındaki kanalların kısa dönem sönümlemeli (Rayleigh, Rician, Nakagami-m vb.) varsayıldığı, birimlerinde tek veya çok anten kullanılan işbirlikli sistemlere ilişkin pek çok çalışma bulunmaktadır. Ancak, kaynaktan gönderilen işareti bozucu etkiler arasında sönümlemenin yanında gölgeleme de bulunmaktadır. Gölgemeli çok yollu sönümlemeyi modellemek için Rayleigh/Log-normal, Rician/Log-normal ve Nakagami/Log-normal gibi birleşik dağılımlar ortaya atılmıştır. Bahsedilen modellerde var olan Log-normal fonksiyonundan dolayı, sistem tasarımı ve hata performans analizleri oldukça güçleşmekte ve hata performans ifadeleri kapalı formda elde edilememektedir. Literatürde, analizleri kolaylaştırmak adına gölgelemeyi modellemek için Gamma dağılımı, sönümlemeyi modellemek için Rayleigh dağılımı kullanılan “K dağılımı” önerilmiştir. Bununla beraber, sönümlemeyi modellemek için kullanılan Rayleigh dağılımı, verici ile alıcı arasında doğrudan görüş yolunun (line of sight) da olduğu durumlar için yetersiz kalmaktadır. Bu probleme bir çözüm olarak, sönümlemeyi modellemek için Nakagami-m dağılımı, gölgelemeyi modellemek için Gamma dağılımı kullanılan “Genelleştirilmiş-K dağılımı” önerilmiştir. Bu çalışmada, rölede ve hedefte birden fazla alıcı antenin bulunduğu, gölgelemeli ve sönümlemeli kanallara sahip, “kuvvetlendir ve aktar” yöntemi kullanılan işbirlikli bir sistem ele alınmakta ve bu sistemin “moment üretme fonksiyonu” tekniğine dayalı hata performans analizi yapılmaktadır. Kuvvetlendirme katsayısının performansa etkisini analiz etmek amacıyla, sabit ve değişken kazançlı katsayılar göz önüne alınmaktadır. Elde edilen sonuçlar bilgisayar benzetimleri ile doğrulanmaktadır. Tezde, ilk olarak sisteme sadece Nakagami-m sönümlemesinin etkidiği durumda, röle ve hedefteki alıcı antenlerde maksimum oran birleştirmesi ve seçici birleştirme tekniklerinin kullanıldığı yapılar ele alınmaktadır. Ardından, sisteme gölgeleme ve sönümlemenin birlikte etkimesi durumunda, röle ve hedefteki antenlerde maksimum oran birleştirmesi tekniğinin kullanıldığı yapı incelenmektedir. Kaynak ile hedef arası linke Genelleştirilmiş-K ve Log-normal gölgelemesinin etkidiği iki ayrı durum için üç olası senaryo ele alınmıştır. Bu senaryolardan ilki kaynak-röle-hedef arası linke Nakagami-m sönümlemesinin etkimesi, ikincisi kaynak-röle arası linke Genelleştirilmiş-K gölgelemesinin, röle-hedef arası linke Nakagami-m sönümlemesinin etkimesi ve üçüncüsü kaynak-röle arası linke Nakagami-m sönümlemesinin, röle-hedef arası linke Genelleştirilmiş-K gölgelemesinin etkimesidir. Linklere Genelleştirilmiş-K gölgelemesinin etkidiği durumlar için dağılımın parametrelerinden k arttıkça gölgelemenin, m arttıkça da sönümlemenin etkisi azaldığı için performansın iyileştiği gözlemlenmektedir. Linklere Log-normal gölgelemesinin etkidiği durumlar için ise Log-normal dağılımın parametrelerinden olan standart sapma arttıkça performansın kötüleştiği gözlemlenmektedir. Sönümleme ve gölgeleme etkisine karşı, işbirliği çeşitlemesi yanında, rölede ve hedefte alıcı anten çeşitlemesi yapılmasının hata performansını önemli ölçüde iyileştirdiği gösterilmiştir. Alıcı antenlerde maksimum oran birleştirme tekniği kullanıldığı durumlarda, beklenildiği üzere, seçici birleştirme tekniğinin kullanıldığı durumlara göre daha iyi performans elde edilmiştir. Ayrıca görülmüştür ki, kanal durum bilgisine sahip olunduğu durumda kullanılan değişken kazançlı kuvvetlendirme katsayısı, alıcının hata olasılığını sabit kazançlı kuvvetlendirme katsayısı kullanıldığı duruma göre azaltmaktadır.
-
ÖgeAnahtarlı-kapasitör tekniği ile IIR/FIR ve N-yollu filtrelerin gerçeklenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Dizmen, Sabri ; Anday, Fuat ; 22076 ; Telekomünikasyon Mühendisliği
-
ÖgeAnlık basınç yükü etkisi altında kompozit malzemeden yapılmış yarı küresel bir kabuk yapının dinamik davranışının incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2005) Yüksel, Hüseyin Murat ; Türkmen, Halit Süleyman ; 166696 ; Telekomünikasyon MühendisliğiBu çalışmada, cam elyafı ve epoksi kullanılarak üretilmiş yan küresel kompozit bir kabuk yapının, anlık basınç yükü etkisi altında dinamik davranışı deneysel ve sayısal olarak incelenmiştir. Çalışma kapsamında, deneylerde kullanılmak üzere ani basınç deney düzeneği ile yan küresel kabuk tasarlanarak üretilmiş, malzeme kalibrasyonu amaçlı statik deneyler ile anlık basınç yükü deneyleri çeşitli basınç ve mesafelerde gerçekleştirilmiştir. Kompozit ve kabuk denklemlerinin incelenmesi ve ANSYS sonlu eleman yazılımı kullanılarak sayısal analiz gerçekleştirilmesi ise çalışmanın teorik bölümünü teşkil etmektedir. Kabuğun sonlu elemanlar yöntemi ile yapılan dinamik analizde elde edilen anlık basınç yüküne cevabının frekansı, deneysel sonuçlar ile uyum göstermiş, aynı zamanda bu cevap karakter bakımından deneysel sonuçlar ile uyumlu bulunmuştur
-
ÖgeAnten Seçimli Fiziksel Katman Ağ Kodlama(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-05-23) Yağımlı, Mustafa ; Altunbaş, İbrahim ; 426876 ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringBu tez çalışmasında, literatürde ilk defa anten seçimli fiziksel katman ağ kodlama tekniği ve bu tekniğe dayalı üç farklı sistem önerilmiştir. Önerilen sistemler, tek antenli iki terminal ile çok antenli bir röleden oluşmakta ve rölede kuvvetlendir ve aktar tekniği kullanılmaktadır. Önerilen sistemlerin çıkışında sağlanan anlık işaret gürültü oranı değerlerine ilişkin hata olasılığı ifadeleri, frekans seçici olmayan ve yavaş sönümlemeli Rayleigh kanallarda M-seviyeli faz kaydırmalı anahtarlama modülasyonu için moment üretme işlevi tekniği kullanılarak çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra, türetilen hata olasılığı sınır ifadeleri için asimptotik çeşitleme derecesi analizi yapılmıştır. Bilgisayar benzetimleri yapılarak analizlerin doğruluğu gösterilmiştir. Elde edilen teorik sonuçlara ve benzetim sonuçlarına göre, önerilen sistemlerin çeşitleme derecesinin röledeki toplam anten sayısına eşit olduğu ve bu sayede sistemlerin hata başarımlarının klasik fiziksel katman ağ kodlamalı sisteme göre önemli ölçüde iyileştiği gösterilmiştir. Ayrıca önerilen sistemlere ilişkin hata başarımları kendi aralarında karşılaştırılmış ve içlerinden en iyi başarımı, iki zaman aralığı kullanan ve iki anten seçimi yapan sistemin sağladığı gösterilmiştir.
-
ÖgeAPPN mimarisi ile diğer şebeke mimarilerinin bütünleştirilmesine ilişkin yöntemler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Güvener, Alper ; Durusoy, Günsel ; 101088 ; Telekomünikasyon MühendisliğiSNA, IBM tarafından geliştirilen sıradüzensel bir mimaridir. SNA mimarisi yedi katmandan oluşur; Fiziksel Katman, Veri Bağı Kontrol Katmanı, Yol Kontrol Katmanı, İletim Kontrol Katmanı, Veri Akış Kontrol Katmanı, Sunum Hizmetleri Katmanı, Uygulama Katmanı. SNA'de Sanal Haberleşme Erişim Metodu (VTAM) ve Şebeke Kontrol Programı (NCP) olarak adlandırılan yazılımlar haberleşmeyi kontrol eden düzeneklerdir. Düğümlerin birbirleri ile haberleşmeleri için kurulan sanal yol üzerinden haberleşmeleri oturum olarak adlandırılır. SNA'de haberleşme çeşitli birimler arasında gerçekleşir. Bu birim sıra düzensel olarak şu şekilde belirtilebilir; Sistem Hizmet Kontrol Noktası (SSCP) birimi, fiziksel birim (PU) ve mantıksal birim (LU). Her SSCP'nin kendisine ait bir etki alanı vardır, SSCP sadece kendi etki alanındaki PU ve LU'ları denetleyebilir. APPN şebeke kullanıcılarının istekleri doğrultusunda SNA fonksiyonlarının üzerine geliştirilmiş bir mimaridir. Mimari şebeke kullanıcıları ve yöneticilerinin isteyebilecekleri bir çok özelliği sağlamaktadır. Bunlar. Kullanım kolaylığı. Yönetim kolaylığı. Uygulamada getirmiş olduğu esneklik. Dinamik yönlendirme. LU'lar kayıt etme SNA'den fonksiyonel bakımdan daha üstün olduğu için, APPN'in diğer platformlarda da kullanılması SNA'e göre daha hızlı olmuştur. APPN'in güçlü mimari altyapısı yeni alanlarda olması muhtemel uyumsuzluk gibi olumsuz etkileri ortadan kaldırmıştır. APPN şebekelerinde üç tip temel düğüm vardır, bunlar; Alçak Giriş Şebekesi Düğümü, Uç Düğüm ve Şebeke Düğümüdür. VTAM ve NCP'nin birleşimi ile oluşan düğüm diğer düğümlere bir APPN düğümü şeklinde görünür. Bu tip XII düğümlere karma düğüm denir. APPN fonksiyonlarının sağlanması için birçok yeni SNA formatı gerekmektedir. Düğümlerin birbirlerini tanımları için gerekli olan yeni bir XID'yi de yeni gelen bu formatlardan biridir. XI D tip 3 formatı APPN'in dinamik doğasının gerektirdiği bazı özellikleri yerine getirmektedir. Kontrol noktasının (CP) APPN mimarisinde düğüm yöneticiliği gibi önemli bir görevi vardır. CP'nin katılımı olmadan; komşu düğümlerle olan bağlar aktif edilemez, CP-CP oturumu kurulamaz, partner LU'nun yeri bulunamaz ve düğüm ile ilgili hiçbir işlem gerçekleştirilemez. Bir düğüm tarafından gerçekleştirilmekte olan fonksiyon ve hizmetlerin büyük bir çoğu CP tarafından yerine getirilmektedir. APPN mimarisinde dinamik kaynak bulma ve yönlendirme çeşitli hizmetler tarafından yerine getirilmektedir.. Konfıgürasyon Hizmetleri şebekedeki komşu düğümler ile olan bağları yönetmekten sorumludur. Bu işlem veri bağ kontrol seviyesinde yapılır ve bütün APPN düğümlerinde mevcuttur. Hem LEN hem de EN düğümlerinde Topoloji ve Yönlendirme Hizmetleri bir yerel topoloji veri tabanını güncellerler. Bu yerel topoloji veri tabanında tüm komşu düğümlere olan bağlar ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Ancak, şebeke düğümlerinde (NN) yerel topoloji veri tabanının yanında tüm APPN şebekesine ait topoloji bilgisinin tutulduğu bir şebeke topoloji veri-tabanı da bulunur. Bu bilgi diğer şebeke düğümleri ile de paylaşılır. Şebeke düğümleri topoloji veri-tabanındaki bilgileri kullanarak uçtan uca veri gönderilirken kullanılacak olan optimum yol bulunur. Uç düğümler (EN) bu fonksiyonu gerçekleştirme yeteneğine sahip değildirler, bunun yerine bu isteklerini bağlı oldukları şebeke düğüm hizmetçisine (NNS) bildirirler.. Dizin Hizmetleri tüm APPN düğümlerinde bulunan bir hizmet tipidir. Sadece yerel kaynaklarını kullanan APPN uç düğümlerinde Dizin Hizmeti önce yerel veri-tabanını araştırır. Eğer aranan kaynak yerel veri-tabanı nda bulunamazsa CP-CP oturumu kurduğu şebeke düğümünden bu hizmeti alır. Uç düğümün birden fazla şebeke düğümüne bağı olsa da yalnızca bir Şebeke Düğüm Hizmetçisi ile CP-CP oturumu olabilir. Böylece EN bu yerel kaynaklarını Şebeke Düğüm Hizmetçisine kaydettirir. Şebeke düğümleri APPN şebekesindeki tüm kaynaklara ilişkin veri-tabanlarını günceller. Bu hizmeti hizmet ettikleri EN adına da yaparlar. Şebekedeki tüm kaynakları bir Merkez Dizin Hizmetçisine de kaydetmek mümkündür. Bu merkezi hizmetçilerdeki bilgilere erişme ancak Şebeke Düğümleri tarafından talep edilebilir. XIII . Topoloji ve Yönlendirme Hizmetleri; tüm APPN düğümlerinde bulunmasına rağmen uç düğümler ve şebeke düğümlerindeki hizmet ve fonksiyonları farklıdır EN düğümlerinde Topoloji ve Yönlendirme Hizmetleri bir yerel topoloji veri tabanını güncellerler. Bu yerel topoloji veri tabanında tüm komşu düğümlere olan bağlar ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Ancak, şebeke düğümlerinde (NN) yerel topoloji veri tabanının yanında tüm APPN şebekesine ait topoloji bilgisinin tutulduğu bir şebeke topoloji veri-tabanı da bulunur. Bu bilgi diğer şebeke düğümleri ile de paylaşılır. Şebeke düğümleri topoloji veri-tabanındaki bilgileri kullanarak uçtan uca veri gönderilirken kullanılacak olan optimum yol bulunur. Uç düğümler (EN) bu fonksiyonu gerçekleştirme yeteneğine sahip değildirler, bunun yerine bu isteklerini bağlı oldukları şebeke düğüm hizmetçisine (NNS) bildirirler. Şebeke düğüm hizmetçisi Yol Seçme Hizmetini onlar için yerine getirir. Topoloji ve Yönlendirme Hizmeti, LU-LU oturumları için iki LU arasındaki en kısa yolu bulmaktan sorumludur.. Oturum Hizmetleri; oturum kurulması sırasında gerekli hizmetlere başvurur ve bu hizmetleri koordine eder. Oturum Hizmeti, şebekeye doğru BIND'ın (oturum kurma isteği) gittiğinden emin olur ve Düğümler Arası Oturum Yönlendirme Hizmetini gerçekleştirmek için tüm ara düğümlere eşi olmayan bir oturum belirteci atar. Aynı zamanda bu oturum belirteçlerinin devamlılığını sağlamakla ve LU'lara LU-LU oturumlarının kurulmasında ve kesilmesine de yardımcı olur. Oturum Hizmetinin diğer bir görevi de APPN şebeke bilgilerini takas etmek için kullanılan CP-CP oturumlarını kurmak ve gerektiğinde de kesmektir. HPR, APPN fonksiyonlarının geliştirilmiş halidir. APPN fonksiyonları Hızlı İletim Protokolü (RTP) ve Otomatik Şebeke Yönlendirme (ANR) fonksiyonları ile geliştirilmesi sonucunda ortaya HPR mimarisi çıkmıştır. HPR gerçekte bir mimarinin sağlayabileceğinden daha fazla fonksiyonları içermektedir. Bu mimarilere göre HPR'da temel ve üst seviye yapılar bulunmaktadır. Üst seviye yapılar şunlardır.. İletim Fonksiyonu : Bu fonksiyon HPR düğümleri arasında bir RTP bağlantısının kurulmasını sağlar.. RTP Bağlantısını Kullanarak Akış Kontrolü : Bu fonksiyon kullanılarak tipik APPN akış kontrolünün RTP bağlantısı üzerinden yapılmasını sağlar. Eğer bu fonksiyon desteklenmiyorsa akış kontrolü için FID2 kullanılır.. Link Katmanı Hata Kotarma : Bu üst seviye yapı her bağlantıda oluşabilecek hataları minimum seviyeye indirir, böylece yüksek hızlı haberleşme ortamı yaratılmış olur. XIV RTP, bir HPR alt şebekesinde uç noktalar arasında çift yönlü bir iletim ortamı hazırlar. Bu bağlantı uçtan uca trafiğin aktığı sanal bir hat oluşmasını sağlar. Bu sanal hat RTP bağlantısı olarak adlandırılmıştır. Bu hat aynı zamanda düğümler için iki temel fonksiyonu da beraberinde getirir. Bu fonksiyonlar;. Uçtan Uça Hata Kotarma. Uçtan Uca Akış ve Tıkanma Kontrolü RTP temel fonksiyonların üzerine gelen üst seviye bir fonksiyondur. ANR, HPR düğümleri için yeni bir yönlendirme mekanizması getirmiştir. ANR'ın kullanılmasındaki en önemli amaç, APPN şebekesindeki ara yönlendirmeler nedeniyle oluşabilecek yükü ortadan kaldırmaktır. Bu yükün azaltılması üç ANR fonksiyonu sayesinde olmaktadır. Bu fonksiyonlar;. Kaynak Yönlendirme. Hızlı Paket Bağlaşması. Ara yünlendirme düğümlerinde kullanılmayan oturumu sezme TCP/IP, Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından uzun ömürlü kullanıma sahip olması amacıyla geliştirilen bir protokol takımıdır. TCP/IP'de hata tespiti uç noktalar tarafından yapılmaktadır. İP şebekelerinde yönlendirme dinamik olarak yapılmaktadır. Paketler şebekede birbirlerinden bağımsız olarak yönlendirilmektedir. Şebekede paketlerin gidebilecekleri yolların ve kullanılan algoritimlerin bilinmesine rağmen paketlez zaman zaman kaybolabilmektedir. Kaybolan bu paketlerin kotarılması IP'nin üzerindeki bir katmanda yer alan TCP ve UDP'nin sorumluluğundadır. İP şebekeleri ile sadece bir şebeke mimarisi oluşturulmamış, bununla birlikte dosya iletimi ve uzaktan şebeke girişi sağlama gibi bir takım uygulama standartları da geliştirilmiştir. SNA, APPN, HPR ve İP protokollerinin ortak bir şebekede birleştirilmesi için farklı yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemler genel olarak iki grupta toplanabilir: Yazılım ve donanım çözümleri. Donanım, bu konuda iki farklı çözüm sunar. Farklı protokoller için ek fiziksel yollar oluşturmak. Çoğullama yöntemi ile farklı protokolleri ortak bir şebekeden geçirmek Ek fiziksel yollar, farklı protokolleri ortak platformdan geçirmek için en basit yoldur. Protokoller fiziksel olarak birbirlerinden ayrılmıştır. Protokoller gerçekte bütünleştirilmediği halde, şebeke yönetimi ortak bir platformdan gerçekleştirilebilir. Bu çözümü kullanmak için geçerli nedenlerden biri, ek protolün kısa bir süre için XV kullanılacak olmasıdır. Uzun süre kullanılmayacak bir protokol için fiziksel olarak birleştirilmiş bir şebeke kurmak ekonomik olmayacaktır. Güvenlik nedeniyle de şebekelerin fiziksel olarak ayrı tutulması tercih edilebilir. Farklı protokolleri ortak bir tabanda birleştiren çoğullayıcı donanımlar da vardır. Çoğullayıcılar karşılıklı olarak, farklı protokollerle gelen verileri anlaşabilecekleri bir protokole dönüştürürler. Farklı protokolleri taşımak için yazılım çözümleri de mevcuttur. Bu çözümlerden en basiti, çoğullayıcı donanım mantığında çalışır. Yazılım çözümü, yeni versiyonlara yükseltilmesi, bakımının daha kolay olması ve maliyetinin donamıma göre daha düşük olması nedeni ile avantajlıdır. Bunun yanında, daha yavaş olmaları ve üzerinde çalışmak için ek bie platforma ihtiyaç duymaları dezavantajlarıdır. Farklı protokolleri ortak bir tabanda birleştirmeyi hedefleyen standart yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemler RFC lerde de yer almakta olup RFC 1356 ve RFC 1490 bunlardan biridir. RFC 1356 ve RFC 1490' da açıklanan her iki çözüm, desteklelen protokollerin ortak bir iletim ortamında kapsüllenmesi prensibine dayanır. Paketlerin içinde taşınan protokollerin tanımlanması için standart bir yöntem sunarlar. Bu bilgi, gelen veriyi destekleyip desteklemediğine karar vermesi gereken alıcı düğüm tarafından kullanılır. Bu yöntemler, şirketlerin, normalde birbirleri ile iletişimlerine izin verilmeyen şebekeler üzerinden sistemler arası veri transferi gerçekleştirmelerini sağlar. Farklı protokolleri ortak bir platformda birleştirerek, şirketlerin şebekelerini iyileştirmelerini sağlar. Yabancı bir protokolü ortak bir omurga şebekeden geçirmek için iki yöntem kullanılabilir:. Protokolü kapsülleyerek saydam bir şekilde şebekeden geçirmek. Protokolü ortak protokole dönüştürmek Şebeke üzerinde saydam aktarım yönteminde, protokol şebeke üzerinden herhangi bir kullanıcı verisi gibi geçirilmektedir, şebeke, aktarılan verinin içeriği hakkında bilgi sahibi değildir. Bunun yanında uç noktalar da aradaki şebeke bulutundan habersizdir. Bu yöntem, her tip protokolün omurgadan geçirilmesi konusunda basit çözüm sunarken, gerçek ortamlarda pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir, şebekeden geçen trafik ve aktarım süresi artmaktadır. Alt alan SNA, APPN, HPR ve TCP/ İP protokolleri zaman aşımına karşı duyarlıdır. Zaman aşımı süreleri, ara şebekeden geçmek için gerekli ek yükler hesaba katılarak tasarlanmadığından, ek bir şebeke üzerinden geçilmesi durumunda zaman aşımı problemleri oluşabilir. Bu problemleri aşmak için alternatif çözüm, zaman aşımı süresinin uzatılmasıdır. Ancak bazı durumlarda süreyi değiştirmek mümkün XVI olmayabilir. Diğer bir çözüm, bağlantı seviyesindeki bazı mesajların (SNA arabirimlerindeki RR gibi) omurgaya girişte filtrelenmesidir. Bu çalışmada, Sistem Şebeke Mimarisi (SNA), İleri Eşdüzey Şebekesi (APPN), Yüksek Performans Yönlendirmesi (HPR) mimarileri ve İletim Kontrol Protokolü/ İnternet Protokolü (TCP/IP) protokol takımının mimari özellikleri ve çalışma mantıklarından bahsedilmiş ve bu mimarilerin birbirleri ile bütünleştirilmesine ilişkin yöntemler üzerinde durulmuştur. Çoklu protokol yapısına sahip katmanlı şebeke yapısına yer verilmiştir. Katmanlı şebeke yapısının bileşenleri olan katmanlar anlatılmıştır. Çoklu ortamlarda APPN (SNA) mimarisi ile TCP/IP'nin bütünleştirilme yöntemleri irdelenmiştir. Ayrıca bu mimarilerin bütünleştirilmesi kapsamında incelenen APPN'in, İP ile bütünleştirilmesine temel teşkil eden şebeke topoloji güncelleme mekanizması ayrıntılı bir şekilde incelenmiş ve bu mekanizma bilgisayar ortamında taklit edilmiştir. Tezde ayrıca, hazırlanan bu taklit programının çalışma mantığı akış diyagramları ile açıklanmıştır.
-
ÖgeArtımsal Negatif Olmayan Matris Ayrıştırma İle Gözetleme Türü Videolarda Arkaplan Modelleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008-07-08) Bucak, Serhat Selçuk ; Günsel, Bilge ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringBu çalışmada, dinamik arka plan modelleme probleminde artımlı negatif olmayan matris ayrıştırma (ANOMA) metodunun kullanımı incelenmiştir. ANOMA’nın gözetleme videolarında yeni gelen çerçevelerin mevcut gösterime katılımını kontrol ederek arka planı başarıyla modelleyebildiği gösterilmiştir. Bunun yanı sıra ANOMA, çevrimiçi yapısı ile teknik yazında var olan negatif olmayan matris ayrıştırma (NOMA) tekniğinin toplu işleme yapısına alternatif, düşük işlemsel karmaşıklıklı bir içerik modelleme metodudur. Performans değerlendirmesi için PETS2001 veri tabanından alınan gözetleme videolarıyla yapılan test sonuçları NOMA, ANOMA ve bu tür uygulamalar için önerilmiş bilinen bir teknik olan artımlı temel bileşen analizi (ATBA) için karşılaştırmalı olarak raporlanmıştır. ANOMA’nın bu uygulamada başarı ile kullanılabileceği görülmüş, özellikle ışıklılık değişimlerine karşı diğer iki yönteme göre daha gürbüz olduğu gözlenmiştir.
-
ÖgeAsenkron transfer modu ve çerçeve aktarma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Dönmez, Halit ; Günsel Durusoy ; 66720 ; Telekomünikasyon MühendisliğiGenişbandlı ISDN (Broadband ISDN ; B-ISDN) telefon, düşük hızda veri iletimi, faks ve teleks gibi dar-bandlı ve görüntÜlü teLEfon, yüksek hızda veri iletimi, video konferans, renkli faks, HDTV, yüksek çözünürlülüklü resim iletimi gibi geniş- bandli hizmetleri verbilen bir şebeke olarak tasarlanmıştır. B-ISDN, bağlaşmak, yan kalıcı, kalıcı, noktadan noktaya, noktadan çok noktaya bağlantılar içermektedir. Bu bağlantılar tek ve çoklu- ortam tipinde, bağlantı yönelimli ya da bağlantısız yapıda tek yönlü veya iki yönlü olabilir. Asenkron Transfer Modu (Asynchronous Transfer Mode ;ATM), B-ISDN' in üzerine kurulduğu temel teknolojidir. Devre ve paket bağlaşma tekniMerinin avantajlarım bünyesinde birleştirmektedir. ATM' de hücre aktarma (Cell Relay ;CR) tekniği kullanılmaktadır. Bu teknikte diğer paket bağlaşma tekniklerinden farklı olarak sabit uzunluklu hücre adı verilen paketlerin iletimi yapılmaktadır. ATM teknolojisinde kullanıcı verisi önce sabit uzunluklu bloklara ayrılır daha sonra ATM hücrelerinin içerisine yerleştirilerek başlık bilgisi eklenir ve diğer ATM hücreleri ile beraber Asenkron zaman bölmeli çoğullama yöntemi ile iletilir. Bu çalışmada incelenen ikinci bir teknoloji de Çerçeve aktarma (Frame Relay ; FR) teknolojisidir. Çerçeve aktarma, kamu ve özel veri şebekleri için geliştirilmiş standart temelli bir çözümdür. FR şebekesinde bilgi, paketler halinde gönderilir. Çerçeve adını alan bu paketler farklı uzunlukta olabilir ve bir uçtan bir uca, bandgenişliğinin maksimum kullanımı ile en kısa sürede gönderilir. FR teknolojisi ile düğüm seviyesinde ortaya çıkan transmisyon hatalarının saptanması mümkündür. X.25 şebekesinin aksine FR şebekesinde kaybolan çerçevenin yeniden alınması, geri getirilmesi işlemi uç birimlerdeki uygulamalara bırakılmıştır. İletimin bütünlüğünden kaynak ve hedefteki donanımlarda işletilen üst seviye protokolleri sorumludur. Gönderilecek çerçeveler bireysel olarak adreslenir ve seri olarak yığınsal halde gönderilir. Yöneltme ve tıkanma kontrol bilgisi de çerçeve içinde iletilir. Çerçeve sıralama bilgisi gönderilmez ; hata içeren bir çerçeve elenir. FR, diğer teknolojilere göre bandgenişliğinin dinamik olarak kullanımına imkan verdiği için daha verimlidir. FR şebekesinde bandgenişliği herhangi bir uygulamaya tahsis edilmiş değildir. Eğer yeterli bandgenişliği varsa FR şebekesinde tüm imkanlar daha hızlı ve verimli iletişim için kullanılabilir. FR, paket temelli bir teknoloji olduğundan dolayı ATM ile benzer yönleri bulunmaktadır. Teknolojiler arasındaki temel fark, FR'de değişken uzunluklu çerçevelerin, ATM 'de ise sabit uzunluklu hücrelerin iletilmesidir. FR teknolojisinde transfer gecikmesi X.25 'e göre daha azdır buna rağmen gerçek zamanlı hizmetler ancak küçük ve sınırlı şebekelerde verilebilmektedir. FR şebekesi aboneleri, ATM şebekesi aboneleri ile beraber çalışma fonksiyonu (IWF) aracılığı ile bağlantı kurabilmektedir. Ayrıca ATM şebekesi, FR şebekesi abonelerinin birbirleri ile bağlantı kurması için omurga şebeke olarak da kullanılabilmektedir.
-
ÖgeAsimetrik Modulasyon Kullanan İşbirlikli Çeşitleme Sistemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Semerci, Selahattin ; Altunbaş, İbrahim ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringUzay-zaman kodlama, birden fazla verici anten bulunan sistemlerde kullanılan bir kodlama yöntemidir ve çok girişli çok çıkışlı telsiz haberleşme sistemlerinde elde edilebilen kanal kapasitesine yaklaşmanın etkili ve pratik bir yoludur. Farklı antenlerden farklı zamanlarda iletilen işaretlerin birbirleriyle ilişkilendirilmesi için uzay ve zaman boyutlarında kodlama yapılmaktadır. Uzay-zaman kodlama, kodlamasız sistemlere göre iletim çeşitlemesi ve güç kazancı sağlarken, band verimliliğinde herhangi bir azalma olmaz. Telsiz haberleşme sistemlerinde işbirlikli çeşitleme tekniğiyle mobil birimlerin birden fazla anten bulundurmasına gerek kalmadan uzayda çeşitleme sağlanabilir. Bir kullanıcı kendisine ait işareti iletirken diğer kullanıcıların da antenlerini kullanarak, çeşitleme kazancı ve yüksek hızlarda iletim sağlayabilir. Literatürde bulunan çalışmalarda asimetrik modülasyon kullanılarak, uzay-zaman kafes kodların hata performanslarının iyileştirilebildiği gösterilmiştir. Bu tezde, işbirlikli çeşitleme sistemlerinin hata performanslarının asimetrik modülasyon kullanılarak kısmen de olsa iyileştirilebildiği gösterilmektedir.