FBE- Otomotiv Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Makina Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, sadece yüksek lisans düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Konu "Acoustic" ile FBE- Otomotiv Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeTaşıt İç Ortam Gürültüsünün Laboratuvar Ortamında Oluşturulması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-03-01) Başeğmez, Burçin ; Güney, İsmail Ahmet ; 424606 ; Otomotiv ; AutomotiveGünümüzde taşıtlar, insan hayatının vazgeçilmez parçaları haline gelmiştir. Gelişen teknoloji, artan rekabet, taşıt üreticilerini daha ucuza daha kaliteli araçlar yapmaya zorlamaktadır. Araç kalitesini gösteren en önemli unsurlardan biri de araç akustiğidir. Araç ne kadar sessizse, o oranda kaliteli olarak kabul edilir. Taşıtlarda en önemli gürültü kaynağı motordur. Dolayısıyla araç içi gürültüsünü iyileştirmek adına, günümüzde daha sessiz motorlar tasarlanmaktadır. Buna ek olarak, her sene devreye giren katı emisyon kriterleri üreticileri farklı arayışlara itmiş, elektrikli araçlara yönelim başlamıştır. Sonuç olarak, motor gürültüsü ciddi oranda azalmış ve motorun maskeleme etkisi neredeyse ortadan kalkmıştır. Bu da araç içinde yeni gürültü kaynaklarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bütün bu gelişmeler ışığında araç içi akustiği; gürültü seviyesi belirlenmesi, yeni gürültü kaynaklarının tespiti her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Gürültünün birçok parametreye bağlı olması nedeniyle, araç akustiği çalışmalarında kullanılan en iyi yöntem deneysel uygulamalardır. Her yeni projede mutlaka önceden dikkate alınan tasarım kriterleri olmakla beraber, geliştirme ve son akustik onay mutlaka deneysel yollarla yapılmaktadır. Kullanılan deneysel yöntemler, yol testleri, laboratuvar testleri olarak iki farklı grupta incelenebilir. Yol testlerinde, önceden belirlenmiş parkurlarda, belirli hızlarda araç üzerinde akustik testler gerçekleştirilir. Laboratuvar testlerinde ise, sarsıcı üzerine farklı sistemler monte edilebilir (araç kasası, araç içi parçaları); o sistemler daha önceden üretilmiş farklı sinyal gruplarıyla tahrik edilebilir; gürültü seviyesi ve kaynakları belirlenebilir. Yol testlerinde çalışma süresinin daha uzun olmasına ek olarak, tekrarlanabilirlikle ilgili ciddi sıkıntılar vardır. Laboratuvar testleri daha kısa zamanda daha esnek bir çalışma ortamı sağlamaktadır. Dolayısıyla son yıllarda laboratuvar testleri, yol testlerine göre daha çok tercih edilmektedir. Bu tez çalışmasının amacı taşıt iç gürültüsünün laboratuvar ortamında simüle edilmesi ve laboratuvar ortamında elde edilen sonuçların yol testleri sonuçlarıyla karşılaştırılmasıdır. Bunun için öncelikle yol testleri gerçekleştirilmiştir. Yol testlerinde hem araç içi gürültü seviyesi ve kaynakları belirlenmiş hem de pistte araç üzerinden titreşim verileri toplanmıştır. Daha sonra, bu titreşim verileri laboratuvar ortamında, sinyal üretmek kullanılmış, yol şartları sarsıcı üzerinde oluşturulmuştur. Son olarak, laboratuvar ortamında elde edilen sonuçlar, yol testleriyle karşılaştırılmış, gerçeğe ne oranda yaklaşıldığı tespit edilmiştir. Yol testleri – laboratuvar testleri karşılaştırmasına ek olarak, laboratuvar testlerinde farklı deney düzenekleri kullanılarak, bu düzenekler arasında bir karşılaştırma yapılmış, düzeneklerin avantaj ve dezavantajları belirlenmiştir.
-
ÖgeTaşıt ses kalitesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2001) Mollaahmetoğlu, Emre ; Güney, Ahmet ; 101375 ; OtomotivDuyduğumuz her ses, bir ses kaynağının katı, sıvı ya da gaz ortamlarda yarattığı titreşimlerin sonucudur. Genlik, frekans ve zaman gibi üç temel fiziksel değişken ile tarif edilebilen bir ses, yani bir işitsel olay karşısında, insanoğlunun son derece karmaşık bir yapıya sahip olan duyma mekanizması, bir ön amplifikatör gibi çalışan dış kulaktan başlayarak son derece komplike bir yapı sergiler. Duyma özellikleri üzerine yapılan testler ve araştırmalar, duyma mekanizmasının yam sıra, eş duyma eğrilerinin ve en alt ile en üst duyma sınırlarının ortaya konması ile akustiğin temelini atmıştır. Dünya' da özellikle 20. yüzyılda çevresel konularda gösterilen hassasiyetle, su ve hava kirliliğinin yam sıra gürültü de önemli bir kirlilik olarak kabul edilir olmuştur. Gürültü, "istenmeyen ses" olarak adlandırılmıştır. DİN 1320 standardı da "İnsan kulağının duyma frekansları çerçevesinde, sessizliği ya da duyulmak istenen sesi bozan, sağlığa zararlı olan ya da sıkıntı veren ses" tanımıyla yüksek seviyeli her sesi "gürültü" şeklinde ifade etmiştir. Ancak 20. yüzyılın ikinci yansında sesin karakteri ile insanın işitsel algılan arasındaki ilişkiyi ortaya koyan psikoakustik biliminde katedilen mesafe göstermiştir ki iyi ve kötü, sevilen ve sevilmeyen sesleri ayırt etmekte gürültü tamını son derece yetersiz kalmaktadır. Geçmişte -en azından uzunca bir süre maruz kalındığında- insan sağlığına zarar veren çok fazla ses kaynağı bulunduğu için üründen yayılan akustik enerjiyi azaltmak üzere uğraşılırken, yüksek seviyeli her sesin gürültü ilan edilmiş olması nispeten anlaşılırdır. Ancak bugün bu bilimde öyle bir noktaya gelinmiştir ki, bir zamanlar savaşılan o birçok gürültü kaynağı artık ses basıncı seviyeleri itibariyle, birer "kulak dostu" olarak tanımlanabilmektedir. Bu bağlamda akustik hedeflerde bir değişim gözlenmiştir. Seslerin salt genliği ile değil, genliğin yanında zaman ve frekans özelliklerinin de bulunduğu bir bütünde incelendiği, akustik emisyonlann karakteri ile insanlann idraki, eylemsel ve duygusal durumlanna bağlı olarak algısı arasındaki ilişkilerin ortaya konduğu psikoakustik çalışmalar Ses Kalitesi kavramım yaratmıştır. Ürününü tercih edilir kılan, beğeni toplayan, tüketiciye istenen uyan, mesaj veya imajı veren seslerin kalitesinin yüksek olduğu kabul edilir. Ancak bu değerlendirmeyi daha sağlıklı, daha standart hale getirmek üzere bir dizi değerlendirme testi geliştirilmiştir. Ses kalitesi testlerinde hem sübjektif, hem de objektif değerlendirmelere yer verilir. Farklı dinleyici tiplerinden oluşan jüri testlerinde daha çok sübjektif notlamalar, bilgisayar destekli uygulamalarda ise psikoakustik metriklerin kullanıldığı objektif değerlendirmeler yürütülür. ıx "Belirli bir teknik hedef veya görev çerçevesinde mevcut sesin uygunluğu" anlamına gelen bu kavram, bugün insanoğlunun kullandığı tıraş makinasından, otomobile, kapıdan buzdolabına kadar, tüm sesli araçları kapsamaktadır. Bunlar içerisinde, günlük hayatta en çok vakit geçirilen, en karmaşık ses bileşenlerine sahip olan aracın binek taşıtlar olduğu düşünüldüğünde, taşıtın ne denli önemli bir ses kalitesi çalışma alanı olduğu anlaşılmaktadır. Fiyat, donanım, ömür ve performans gibi bilinen kriterlerde son derece iddialı ama bir o kadar da birbirine yakın değerler sunan günümüz taşıtlarında, bir ürünü diğerinden bir adım öne çıkartacak yeni alanlardaki gelişmelere ihtiyaç duyulduğu göz önüne getirildiğinde taşıt imalatında da ses kalitesinin yükselen bir değer olacağı ön görülmektedir. Ses kalitesi, taşıtın çalışma şartlan hakkında önemli bilgiler sunarken, aynı zamanda kabin içi seyir konforunu tayin eden başlıca parametrelerden biri olacaktır. Taşıtlarda genel ses kalitesindeki en etkin kısımlar, yani temel ses kalitesi elemanları, motor, egzoz, kapı, fren ve lastiktir. Bunlar dışında kabin içinde sileceklerden dönüş sinyalinin sesine kadar daha birçok ses kalitesi detayı daha bulunmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Otomotiv Anabilim Dalı, taşıtlardaki en önemli iki gürültü kaynağı olarak kabul edilen motor ve lastikte ses kalitesi üzerinde çalışmıştır. İkisi prototip olmak üzere toplam 4 taşıt, gerekli işletme şartlarına bağlı olarak bölüm laboratuvarlan içerisinde yer alan şasi dinamometresi veya üniversite kampusu içerisindeki bir özel güzergahta teste tabi tutulmuştur. Birinci test grubunda elektronik ve mekanik yakıt pompasının kabin içi ses kalitesine etkisi gözlenmiştir. 4 farklı konumdaki mikrofon aracılığıyla bir data toplama cihazı üzerinden I-deas Test yazılımına kaydedilen sesler, daha sonra MTS Sound Quality 3.5 yazılımında analiz edilmiştir. Soğuk rölanti, sıcak rölanti, 4. vites 50 km/s sabit hız, 5. vites 100 km/s sabit hız ve 3. vites 1000-4000 d/d hızlanma şartlarında alman ses kayıtlan, iki temel psikoakustik metrik olan ses basıncı seviyesi ve Artikülasyon İndeksi'ne göre hesaplanmıştır. Değerlendirmede iki önemli sonuç ortaya çıkmıştır: Birincisi, 2000 d/d öncesinde daha kötü görünse de esas kullanım devirleri dikkate alındığında elektronik yakıt pompasının mekanik tipe kıyasla kabin içinde daha yüksek bir ses kalitesi sunduğu belirlenmiştir. İkincisi, kabin içi ses kalitesinin değerlendirilmesinde ses basıncı seviyesinin tek basma yeterli olamayacağı ortaya konmuştur. AVL ve benzeri kuruluşların da bu konuda yaptığı çalışmalara sonunda yine bu tespitin yapıldığı görülmektedir. Öyle ki belli bir işletme şartında kabin içi ses basıncı seviyesi değeri daha yüksek görünmesine karşın, ortamdaki sözlerin anlaşılabilirliği daha başanlı bulunmuştur. Seste genlik kadar, zaman ve frekans dağılımlarının da uygunluğu ve memnuniyeti etkilediği doğrulanmıştır. Otomotiv Anabilim Dalı'nda bu çalışmanın ardından biri metodizasyonu oluşturmak ve adaptasyonu sağlamak, diğeri ise lastik ses kalitesini değerlendirmek üzere iki test programı daha gerçekleştirilmiştir. Lastik ses kalitesi testlerinde kabin içinde çift taraflı mikrofon kullammımn yanısıra arka lastik önü ses kaydının yapılmış olması dikkat çekici sonuçlar elde etmeyi sağlamıştır. Lastik sesinin yoğunlaştığı frekansların, lastik sesinin kabin içi ve dışındaki seviye farkının ortaya konduğu ölçümlerde, psikometriklerle yapılan analizler de bazı farklı bilgiler vermiştir. Keskinlik eğrileri lastik sesindeki yüksek frekanslı bileşenlerin çokluğunu gösterirken; Artikülasyon İndeksi yeniden dinleme sürecinde farkedilen ancak ses basıncı seviyesinde yakalanamayan bir 4.4 kHz bileşenini ortaya çıkarmış; gürlük kabin içindeki sesin algılanan yüksekliğinin yeterli konfor seviyesinde olduğunu göstermiştir.
-
ÖgeTicari Bir Taşıtta İç Akustik Araştırması Ve İyileştirme Yöntemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-02-08) Taş, Fatih ; Güney, Ahmet ; Otomotiv ; AutomotiveGün geçtikçe gelişen dünyamızda kirlenme ciddi bir sorun olmaya başlamıştır. Bu noktada gürültü kirliliği de önemli bir faktördür. Gürültü kirliliğine önemli katkısı olan trafik ve taşıt gürültüsünün azaltılması son yıllarda üzerinde fazlasıyla durulan bir konu haline gelmiştir. Günümüz teknolojisi düşünüldüğünde her geçen gün daha kaliteli taşıtların müşteri beğenisine sunulması kaçınılmazdır. Firmalar daha estetik dış görünüşe sahip, daha düşük yakıt tüketen ve daha ucuz araçlar üretmek için birbirleriyle yarışmaktadırlar. Taşıt içerisinde meydana gelen gürültü ise kullanıcılar açısından temelde konfor parametresi olarak düşünülse de dolaylı olarak sürüş kalitesini artırdığı için güvenliğin de bir parçasıdır ve müşterilerin tercih parametrelerinden biri olmaya başlamıştır. Bu sebeple özellikle müşteri memnuniyeti düşünülerek üreticiler taşıt iç gürültüsünün azaltılması yönünde ciddi harcamalar ve araştırmalar gerçekleştirmektedirler. Sanılanın aksine bu çalışmalar taşıt gibi birçok sistemin bir araya gelmesiyle meydana gelmiş bir makinada oldukça zordur. Öncelikle taşıtın birçok alt sistemden meydana gelmesi sebebiyle fazlasıyla kompleks olması yapılacak herhangi bir değişikliğin kolaylıkla uygulanmasına olanak sağlamamaktadır. Diğer taraftan taşıt gibi bir yapının kısıtlı hacim ve ağırlık gibi faktörlerinin yanında maliyetinin düşürülmesi hedefi çalışmayı daha da zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada gürültü ve titreşimin temelleri öncelikle ele alınacaktır. Sonrasında günümüz otomotiv firmalarının “Titreşim ve Gürültü Kontrolü” (NVH) departmanlarında kullanılan ölçüm aletleri ve çeşitli ölçüm yöntemlerine yer verilecektir. Ardından iç gürültü seviyesinin fazla olduğu düşünülen bir ticari taşıt üzerinde, araç iç akustiğini iyileştirmeye yönelik yapılmış ölçümlere yer verilecektir. Son olarak kullanılan ölçüm yöntemlerinin sağladığı faydalar ve örnek taşıt üzerinde yapılacak iyileştirmeler sonrasında meydana gelen farklar kıyaslanacak.
-
ÖgeTraktörlerde Egzoz Gürültüsü(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Öztürk, Hakan ; Güney, Ahmet ; Otomotiv ; AutomotiveBu çalışmada, taşıtların gürültü kaynakları incelenmiş ve egzoz gürültüsünün toplam taşıt gürültüsünde dominant karaktere sahip olduğu vurgulanmıştır. Egzoz prosesi incelenerek gürültü oluşumu açıklanmıştır. Akustik filtreler teorisi ile hesaplanan ve ölçümlerle karşılaştırılan gürültü analizlerinden yararlanarak susturucuların tasarım parametreleri incelenmiş ve bütün değişkenlerin gürültüye etkileri değerlendirilmiştir. Bu verilere dayanarak traktörlerde kullanılan bir susturucu için akustik iyileştirme önerileri sunulmuştur. İmal edilen prototip susturucu ile mevcut susturucunun karşılaştırmalı testlerle gürültü seviyeleri ölçülmüş ve iyileştirme miktarı saptanmıştır. Egzoz sisteminde yapılacak akustik iyileştirmeler genellikle egzoz gaz akışına uygulanacak dirençler yardımıyla olmaktadır.Yaratılacak ilave dirençler, motor performansını olumsuz etkileyen geri basınç miktarını arttıracaktır. Yapılan testlerde geri basınç miktarları da ölçülmüş, önerilen susturucunun motor spesifikasyonlarında belirtilen sınır değerleri aşmadığı gözlenmiştir.