Taşıt ses kalitesi

thumbnail.default.alt
Tarih
2001
Yazarlar
Mollaahmetoğlu, Emre
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Özet
Duyduğumuz her ses, bir ses kaynağının katı, sıvı ya da gaz ortamlarda yarattığı titreşimlerin sonucudur. Genlik, frekans ve zaman gibi üç temel fiziksel değişken ile tarif edilebilen bir ses, yani bir işitsel olay karşısında, insanoğlunun son derece karmaşık bir yapıya sahip olan duyma mekanizması, bir ön amplifikatör gibi çalışan dış kulaktan başlayarak son derece komplike bir yapı sergiler. Duyma özellikleri üzerine yapılan testler ve araştırmalar, duyma mekanizmasının yam sıra, eş duyma eğrilerinin ve en alt ile en üst duyma sınırlarının ortaya konması ile akustiğin temelini atmıştır. Dünya' da özellikle 20. yüzyılda çevresel konularda gösterilen hassasiyetle, su ve hava kirliliğinin yam sıra gürültü de önemli bir kirlilik olarak kabul edilir olmuştur. Gürültü, "istenmeyen ses" olarak adlandırılmıştır. DİN 1320 standardı da "İnsan kulağının duyma frekansları çerçevesinde, sessizliği ya da duyulmak istenen sesi bozan, sağlığa zararlı olan ya da sıkıntı veren ses" tanımıyla yüksek seviyeli her sesi "gürültü" şeklinde ifade etmiştir. Ancak 20. yüzyılın ikinci yansında sesin karakteri ile insanın işitsel algılan arasındaki ilişkiyi ortaya koyan psikoakustik biliminde katedilen mesafe göstermiştir ki iyi ve kötü, sevilen ve sevilmeyen sesleri ayırt etmekte gürültü tamını son derece yetersiz kalmaktadır. Geçmişte -en azından uzunca bir süre maruz kalındığında- insan sağlığına zarar veren çok fazla ses kaynağı bulunduğu için üründen yayılan akustik enerjiyi azaltmak üzere uğraşılırken, yüksek seviyeli her sesin gürültü ilan edilmiş olması nispeten anlaşılırdır. Ancak bugün bu bilimde öyle bir noktaya gelinmiştir ki, bir zamanlar savaşılan o birçok gürültü kaynağı artık ses basıncı seviyeleri itibariyle, birer "kulak dostu" olarak tanımlanabilmektedir. Bu bağlamda akustik hedeflerde bir değişim gözlenmiştir. Seslerin salt genliği ile değil, genliğin yanında zaman ve frekans özelliklerinin de bulunduğu bir bütünde incelendiği, akustik emisyonlann karakteri ile insanlann idraki, eylemsel ve duygusal durumlanna bağlı olarak algısı arasındaki ilişkilerin ortaya konduğu psikoakustik çalışmalar Ses Kalitesi kavramım yaratmıştır. Ürününü tercih edilir kılan, beğeni toplayan, tüketiciye istenen uyan, mesaj veya imajı veren seslerin kalitesinin yüksek olduğu kabul edilir. Ancak bu değerlendirmeyi daha sağlıklı, daha standart hale getirmek üzere bir dizi değerlendirme testi geliştirilmiştir. Ses kalitesi testlerinde hem sübjektif, hem de objektif değerlendirmelere yer verilir. Farklı dinleyici tiplerinden oluşan jüri testlerinde daha çok sübjektif notlamalar, bilgisayar destekli uygulamalarda ise psikoakustik metriklerin kullanıldığı objektif değerlendirmeler yürütülür. ıx "Belirli bir teknik hedef veya görev çerçevesinde mevcut sesin uygunluğu" anlamına gelen bu kavram, bugün insanoğlunun kullandığı tıraş makinasından, otomobile, kapıdan buzdolabına kadar, tüm sesli araçları kapsamaktadır. Bunlar içerisinde, günlük hayatta en çok vakit geçirilen, en karmaşık ses bileşenlerine sahip olan aracın binek taşıtlar olduğu düşünüldüğünde, taşıtın ne denli önemli bir ses kalitesi çalışma alanı olduğu anlaşılmaktadır. Fiyat, donanım, ömür ve performans gibi bilinen kriterlerde son derece iddialı ama bir o kadar da birbirine yakın değerler sunan günümüz taşıtlarında, bir ürünü diğerinden bir adım öne çıkartacak yeni alanlardaki gelişmelere ihtiyaç duyulduğu göz önüne getirildiğinde taşıt imalatında da ses kalitesinin yükselen bir değer olacağı ön görülmektedir. Ses kalitesi, taşıtın çalışma şartlan hakkında önemli bilgiler sunarken, aynı zamanda kabin içi seyir konforunu tayin eden başlıca parametrelerden biri olacaktır. Taşıtlarda genel ses kalitesindeki en etkin kısımlar, yani temel ses kalitesi elemanları, motor, egzoz, kapı, fren ve lastiktir. Bunlar dışında kabin içinde sileceklerden dönüş sinyalinin sesine kadar daha birçok ses kalitesi detayı daha bulunmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Otomotiv Anabilim Dalı, taşıtlardaki en önemli iki gürültü kaynağı olarak kabul edilen motor ve lastikte ses kalitesi üzerinde çalışmıştır. İkisi prototip olmak üzere toplam 4 taşıt, gerekli işletme şartlarına bağlı olarak bölüm laboratuvarlan içerisinde yer alan şasi dinamometresi veya üniversite kampusu içerisindeki bir özel güzergahta teste tabi tutulmuştur. Birinci test grubunda elektronik ve mekanik yakıt pompasının kabin içi ses kalitesine etkisi gözlenmiştir. 4 farklı konumdaki mikrofon aracılığıyla bir data toplama cihazı üzerinden I-deas Test yazılımına kaydedilen sesler, daha sonra MTS Sound Quality 3.5 yazılımında analiz edilmiştir. Soğuk rölanti, sıcak rölanti, 4. vites 50 km/s sabit hız, 5. vites 100 km/s sabit hız ve 3. vites 1000-4000 d/d hızlanma şartlarında alman ses kayıtlan, iki temel psikoakustik metrik olan ses basıncı seviyesi ve Artikülasyon İndeksi'ne göre hesaplanmıştır. Değerlendirmede iki önemli sonuç ortaya çıkmıştır: Birincisi, 2000 d/d öncesinde daha kötü görünse de esas kullanım devirleri dikkate alındığında elektronik yakıt pompasının mekanik tipe kıyasla kabin içinde daha yüksek bir ses kalitesi sunduğu belirlenmiştir. İkincisi, kabin içi ses kalitesinin değerlendirilmesinde ses basıncı seviyesinin tek basma yeterli olamayacağı ortaya konmuştur. AVL ve benzeri kuruluşların da bu konuda yaptığı çalışmalara sonunda yine bu tespitin yapıldığı görülmektedir. Öyle ki belli bir işletme şartında kabin içi ses basıncı seviyesi değeri daha yüksek görünmesine karşın, ortamdaki sözlerin anlaşılabilirliği daha başanlı bulunmuştur. Seste genlik kadar, zaman ve frekans dağılımlarının da uygunluğu ve memnuniyeti etkilediği doğrulanmıştır. Otomotiv Anabilim Dalı'nda bu çalışmanın ardından biri metodizasyonu oluşturmak ve adaptasyonu sağlamak, diğeri ise lastik ses kalitesini değerlendirmek üzere iki test programı daha gerçekleştirilmiştir. Lastik ses kalitesi testlerinde kabin içinde çift taraflı mikrofon kullammımn yanısıra arka lastik önü ses kaydının yapılmış olması dikkat çekici sonuçlar elde etmeyi sağlamıştır. Lastik sesinin yoğunlaştığı frekansların, lastik sesinin kabin içi ve dışındaki seviye farkının ortaya konduğu ölçümlerde, psikometriklerle yapılan analizler de bazı farklı bilgiler vermiştir. Keskinlik eğrileri lastik sesindeki yüksek frekanslı bileşenlerin çokluğunu gösterirken; Artikülasyon İndeksi yeniden dinleme sürecinde farkedilen ancak ses basıncı seviyesinde yakalanamayan bir 4.4 kHz bileşenini ortaya çıkarmış; gürlük kabin içindeki sesin algılanan yüksekliğinin yeterli konfor seviyesinde olduğunu göstermiştir.
The sound we hear is a result of vibrations created by a sound source, through solid, liquid or gaseous environment. A sound is defined by its physical variables like amplitude, frequency or time. The mechanism of human being which is responsible for percepting sounds, has a very complicated structure, beginning from the outer ear working like an amplifier. With the tests and researchs to explore the hearing properties, the science branch named acoustics was formed. The sensitiveness for a cleaner surrounding increased in 20. Century. In this act, noise is deemed to be an important pollution like those in air or water. Then noise is called as 'unwanted sound'. DIN 1320 standard defines the noise as 'a sound in a frequency range of the human ear which disturbs silence or a desired heard sound or which is a nuisance or is detrimental to one's health'. Subsequently, all kinds of sound with a high pressure level would be considered as noise. However, in the second half of 20.Century, the developments in psychoacoustics (the science which form the relationship between sound characteristics and hearing sensations) claimed that definition of noise is not adequate to distinguish the bad and good sounds. There were too many noise sources in the past, which threatened the human health when being exposed for a long time. That's why it is easy to understand why all the high-leveled sounds were deemed to be noise, during the fight with huge acoustical energy of products. But today the point we came is so far beyond that those noise sources are known to be friends of ear from the sound pressure level point of view. Related with this refinement, the targets in acoustics are being changed. From now on not only the amplitude but also frequency and time model of sounds are examined. Studies about the relationship between acoustical emissions and human perceptions related to actional and emotional situations, brought out a totally new acoustical area called 'Sound Quality'. The quality of sounds, which make a product being preferred or give customer a planned message, are accepted to be relatively high. However in order to get this evaluation more reliable or common in standards, some methods were created. Either subjective or objective evaluations are performed in sound quality tests. The jury consisting of a number of people is asked to judge the sounds subjectively, while objective evaluations are done with the use of psychoacoustic metrics in computer aided applications. Sound quality studies are spread out a large area, i.e. every audible product from a razor to automobiles. Among these, the product that we spent time at most in our daily life, seems to be vehicles. New generation vehicles that offer very pretentious xn but similar qualifications in the context of cost, equipment, life time and performance need to have a different advantage in a new title so as to succeed in market. So, sound quality may be a pretty good solution in vehicle engineering. Engine, exhaust, doors, brake system and tyres are the main sound quality elements of a vehicle. Besides, from windscreen wiper to turning signal there are many minor sound quality elements. Istanbul Technical University Automotive Division, performed tests about the two most important sound sources in vehicles: Engine and tyre sound quality evaluation. 4 vehicles, two of which were prototypes, took part in projects. According to running conditions planned, either the chassis dynamometer in Division's laboratories or the special test track was preferred. In the first group of tests, the change in the interior sound quality due to different types of fuel pumps was examined. Sound data, recorded via four microphones with different locations to I-deas For Test module, was then transferred to Silicon Graphics workstation. Sound records taken during the Cold Idle, Hot Idle, 4. gear 50 kph stationary speed, 5. gear 100 kph stationary speed and 3. gear 1000-4000 rpm acceleration tests are evaluated with MTS Sound Quality analysis program. The study with the two main metrics, Sound Pressure Level and Articulation Index showed that electronic fuel pump provides a better interior sound quality than the mechanical version, even if it was worse in engine speeds under 2000 rpm. Furthermore this study revealed that SPL is not an efficient metric itself to evaluate sound quality. A sound, which seemed relatively low in sound pressure level measurements, occurred to be unsuccessful in Articulation Index. Following this project, two more sound quality tests were performed. One of them was for adaptation and methodology, and the other for tyre sound quality. Different from the usual test procedure, on having used two driver's microphones and an outer microphone for tyre, helped the researchers find interesting results. Curves in sharpness graphic called attention to high frequency components of tyre, while the loudness examined the adequacy of sound isolation package of the vehicle. Moreover, a very important relationship between Articulation Index and tyre sound was found out.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2001
Anahtar kelimeler
Akustik, Ses kalitesi, Taşıtlar, Titreşim, Acoustic, Voice quality, Vehicles, Vibration
Alıntı