FBE- Restorasyon Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "Archaeological heritage" ile FBE- Restorasyon Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBüyükada'nın kültürel peyzaj değerlerinin korunmasına yönelik değerlendirme yöntemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Karsan , Selin ; Sayar, Yegan Kahya ; 10274213 ; Restorasyon ; RestorationTez çalışması, Büyükada Kültürel Peyzaj Değerlerinin korunmasına yönelik değerlendirme yöntemlerine odaklanmakta, kentleşme dinamikleri çerçevesinde değişim ve dönüşüm taleplerinin yarattığı baskının tarihi çevre üzerindeki etkilerini kontrol etmek amacıyla İstanbul Adaları'nı da gözeten holistik bir sistem yaklaşımı sunmaktadır. Büyükada'yı kentsel bir müzeden öte yaşayan bir organizmaya dönüştürebilmek Büyükada kültürel peyzajını oluşturan unsurların sürdürülebilirliğiyle mümkündür. Yapılan çalışmalar doğrultusunda adanın sürgün yeri olduğu yıllardan itibaren gerek tarım faaliyetleri gerekse de madencilik faaliyetleri dolayısıyla kendi kendine yeten bir çevre oluşturduğu tespit edilmiştir. Adaya karakterini veren anakaradan izole olma durumu, ulaşım faaliyetlerinin düzene girdiği 1800'lerin sonuna kadar devam etmiştir. Bu süreçte öncelikle azınlıkların tercih ettiği Adalar'da özgür ve batılı bir yaşantının tohumları atılmıştır. İstanbul'un baskısından ve sıkışıklığından kaçarak Adalar'a yerleşen gayri-müslim toplum burada deneysel bir mimari akım başlatmış, Avrupalı yaşantı biçimini ada yaşantısına adapte etmişlerdir. Geçmişin sürgün yeri olan Adalar, zengin tüccar ve bürokratların gelişiyle karakter değiştirmiş, eski balıkçı köyü olan Büyükada ise ahşap mimarinin değişik üsluplarla uygulandığı nadir bir çevreye bürünmüştür. Levantenlerin İstanbul'un baskısından kaçarak biçimlendirdiği bu çevre, Galata'nın sıkışık parsel düzeninin izin vermediği görkem ve ihtişamın Büyükada'da batılı üslupların sivil mimariye ahşap-kagir yapım tekniği ile aktarıldığı tekil yapılarla hayat bulmuştur. Her ne kadar adada tek bir baskın üslup söz konusu olmasa da, Neo Klasik, Neo Gotik, Neo Barok, Ampir, Eklektizm ve Art Nouveau'nun en güzel örnekleri ahşap-kagir yapım tekniği ile birleşerek zengin bir ada mimarisi oluşturmuştur. Doğal peyzajın, kentsel peyzaja dönüştüğü bu alanlarda doğa ile insan arasındaki etkileşimin en güzel ürünü olarak ada peyzajı şekillenmiştir. Modernizmin etkisiyle başlayan akım Adalar'a da sıçramış 1930'lu yıllardan itibaren kentsel doku içerisinde Art Deco mütevazi yapılarıyla kendini hissettirmeye başlamıştır. Büyükada'da özellikle merkeze yakın bölgelerde yoğunlaşan bu mimari modern mimarlık mirasının bir ürünü olarak korunmaya ve tescile değer yapılarla kentsel dokuyu zenginleştirmiştir. İstanbul'da rant nedeniyle arsa fiyatlarının yüksek olması, ünlü mimarların Büyükada'da daha büyük parsellerde özgün modern yapılar tasarlamalarına vesile olmuş, ayrık nizam parsel düzeninde özgürce mimarilerini sergilemelerine olanak tanımıştır. Sivil mimarinin nadir örneklerinin birarada bulunduğu bir kentsel doku, ekzotik bitkilerin ve karakteristik çam ağaçlarının fon oluşturduğu doğal peyzajla bütünleşerek kendini göstermiştir. 1950'li yıllarda adanın geçim kaynaklarından biri olan çiçek yetiştiriciliğinin köşklerin kendi özel bahçelerine ve kış bahçelerine kadar yayılmış olması ada peyzajının şekillenmesinde tetikleyici olmuştur. Bu sayede birçok köşkün bahçesi ekzotik bitkilerle özenle tasarlanarak peyzaja entegre olmuş ve Büyükada açık bir Arboretum görünümüne kavuşmuştur. Doğal peyzajın şekillenmesinde önemli rol oynayan köşk bahçeleri ve ekzotik bitki türleri kentsel peyzajla bütünleşerek kültürel peyzajı zenginleştirmişlerdir. Adalar'da 1900'lü yılların ortalarına kadar korunan kaynak-kullanıcı dengesi, apartmanlaşma faaliyetlerinin başladığı 1950'li yıllardan itibaren bir çözülme sürecine girmiştir. Kaynakların sınırlı olması, azınlıkların yaşadığı sıkıntılar nedeniyle evlerini terketmesi, nüfusun azalması, arsa fiyatlarının yükselmesi-kaçak yapılaşmanın ve gecekondulaşmanın artması sonucunda başlayan sosyal çözülme, kentsel doku tahribatını da beraberinde getirmiştir. Büyükada'da geleneksel sivil mimari örneklerinden bir kısmı geçirdiği restorasyonlar sonrasında yapım tekniği, plan ve cephe özellikleri açısından özgünlüğünü yitirmiş, birçok yapı özgün işlevini de kaybederek otel veya apartmana dönüşmüştür. Son yıllarda teknolojik gelişmelerle değişen ada hayatı, ulaşım ve iletişim sistemlerinin de adaptasyonuyla Adalar'ı artık uzak yerler olmaktan çıkarmış, Adalar, rehabilitasyon alanları olarak insanların hafta sonlarını veya tatillerini geçirmek istediği mekanlara dönüşmüş, turistler için bir destinasyon niteliği kazanmış, sürekli kullanıcılar için ise şehir yaşantısından uzak bir alternatif haline gelmiştir. Geçmişte izole bir yaşantının sembolü olan Adalar, günümüzde peyzaj, insan ve doğa birleşiminin bir ürünü olarak birer cazibe merkezine dönüşmüş, ancak Büyükada'nın mevcut kapasitesi gelen ziyaretçi karşısında yetersiz kalmıştır. İstanbul Adaları ile birlikte Büyükada'nın tüm bu özellikleriyle Kültürel Peyzaj olarak tanınması ve korunması için tez kapsamında değerlendirme yöntemlerinin incelendiği metodolojik bir çerçeve oluşturulmaktadır. Bu çerçevede ada kavramı, kültürel ve kentsel peyzaj kavramları, peyzaj karakter alanları tanımı ve planlama sürecine entegrasyonu, miras alanlarının yönetimi kapsamında ziyaretçi yönetimi ve taşıma kapasitesi kavramları ele alınmaktadır. Tarihi çevre koruma ve kültürel peyzaj kavramlarını planlama sistematiğine entegre etmiş İngiltere planlama süreci incelenerek kültürel peyzaj ve karakter alanları tanımları sağlam bir zemine oturtulmaya çalışılmaktadır. İngiltere'de bölgesel mekansal stratejilerle başlayan planlama faaliyetinin alt-bölgesel politikaları da içermesi ve yerel kalkınma çerçeveleri ile mahalle ölçeğine kadar inebilmesi dolayısıyla üst ölçekte başlayan koruma yaklaşımı alt ölçeğe kadar planlama faaliyetlerinin odak noktasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, yerel mekansal planlama sistemiyle sürece katılımın sağlandığı, yerel halka yaşadığı mekanı şekillendirme ve kültürel mirası koruma hak ve sorumluluğu tanındığı bir süreç tarif edilmektedir. Büyükada özelinde ise peyzaj karakter tanımlamasının planlama ve koruma sürecine dahil edilebilmesi için İngiltere örneği referans alınmaktadır. İstanbul Adaları içinde Büyükada tüm bu kavramlar çerçevesinde çalışma alanı olarak değerlendirilerek, ada özelliğinden kaynaklanan karakteri tanımlanmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda adaya karakterini veren doğal, tarihi, kentsel ve kültürel özellikleri araştırılarak ICOMOS ve UNESCO kriter ve göstergeleri doğrultusunda kültürel peyzaj niteliğini ne kadar sergilediği irdelenmektedir. Bu amaçla ICOMOS tarafından Dünya Miras Listesi adaylığına ilişkin oluşturulan sorulara Büyükada özelinde cevaplar verilerek, peyzajın karakteri ve karakterini oluşturan unsurları analiz edilmektedir. Kültürel Peyzaj kavramının karakter alanlarıyla birlikte değerlendirilerek sunulmasıyla, gelecekteki planlama faaliyetlerine bilgi aktaracak bir zemin oluşturulmaktadır. Bu çerçevede kültürel peyzajın değişim ve dönüşümünde etkili olan dinamikler, karakter alanları ve kronolojik analiz çalışmaları ile yorumlanmaktadır. Analiz ve değerlendirme çalışmaları kapsamında 1918 yılından itibaren adanın değişim ve dönüşümü, ulaşılabilen tarihi haritalar, uydu fotoğrafları ve imar planları doğrultusunda 1912-1918, 1918-1938, 1938-1970, 1970-1987 ve 1987-2018 olmak üzere beş ayrı dönem için incelenmektedir. Adanın dönem dönem değişimini ve karakter alanlarının dönüşümünü ortaya koyan bu çalışmalarla fonksiyonların sürdürülebilirliği analiz edilmektedir. Değişimi ve dönüşümü tetikleyen unsurlar, planlama sürecindeki aksaklıklar, yasal süreçteki denetimsizlikler ve taşıma kapasitesi çerçevesinde değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, Büyükada'nın Kültürel Peyzajı'nın korunmasına yönelik değerlendirme yöntemlerinin analitik olarak yorumlanmasıyla, kuramsal ve kavramsal bir çerçeve oluşturularak koruma olasılıkları tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın, yöntem ve göstergeler sunması bakımından Adalar kültürel mirasının korunması için sistematik bir yaklaşım sunacağı öngörülmektedir.