Büyükada'nın kültürel peyzaj değerlerinin korunmasına yönelik değerlendirme yöntemleri

thumbnail.default.alt
Tarih
2019
Yazarlar
Karsan , Selin
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Institute of Science and Technology
Özet
Tez çalışması, Büyükada Kültürel Peyzaj Değerlerinin korunmasına yönelik değerlendirme yöntemlerine odaklanmakta, kentleşme dinamikleri çerçevesinde değişim ve dönüşüm taleplerinin yarattığı baskının tarihi çevre üzerindeki etkilerini kontrol etmek amacıyla İstanbul Adaları'nı da gözeten holistik bir sistem yaklaşımı sunmaktadır. Büyükada'yı kentsel bir müzeden öte yaşayan bir organizmaya dönüştürebilmek Büyükada kültürel peyzajını oluşturan unsurların sürdürülebilirliğiyle mümkündür. Yapılan çalışmalar doğrultusunda adanın sürgün yeri olduğu yıllardan itibaren gerek tarım faaliyetleri gerekse de madencilik faaliyetleri dolayısıyla kendi kendine yeten bir çevre oluşturduğu tespit edilmiştir. Adaya karakterini veren anakaradan izole olma durumu, ulaşım faaliyetlerinin düzene girdiği 1800'lerin sonuna kadar devam etmiştir. Bu süreçte öncelikle azınlıkların tercih ettiği Adalar'da özgür ve batılı bir yaşantının tohumları atılmıştır. İstanbul'un baskısından ve sıkışıklığından kaçarak Adalar'a yerleşen gayri-müslim toplum burada deneysel bir mimari akım başlatmış, Avrupalı yaşantı biçimini ada yaşantısına adapte etmişlerdir. Geçmişin sürgün yeri olan Adalar, zengin tüccar ve bürokratların gelişiyle karakter değiştirmiş, eski balıkçı köyü olan Büyükada ise ahşap mimarinin değişik üsluplarla uygulandığı nadir bir çevreye bürünmüştür. Levantenlerin İstanbul'un baskısından kaçarak biçimlendirdiği bu çevre, Galata'nın sıkışık parsel düzeninin izin vermediği görkem ve ihtişamın Büyükada'da batılı üslupların sivil mimariye ahşap-kagir yapım tekniği ile aktarıldığı tekil yapılarla hayat bulmuştur. Her ne kadar adada tek bir baskın üslup söz konusu olmasa da, Neo Klasik, Neo Gotik, Neo Barok, Ampir, Eklektizm ve Art Nouveau'nun en güzel örnekleri ahşap-kagir yapım tekniği ile birleşerek zengin bir ada mimarisi oluşturmuştur. Doğal peyzajın, kentsel peyzaja dönüştüğü bu alanlarda doğa ile insan arasındaki etkileşimin en güzel ürünü olarak ada peyzajı şekillenmiştir. Modernizmin etkisiyle başlayan akım Adalar'a da sıçramış 1930'lu yıllardan itibaren kentsel doku içerisinde Art Deco mütevazi yapılarıyla kendini hissettirmeye başlamıştır. Büyükada'da özellikle merkeze yakın bölgelerde yoğunlaşan bu mimari modern mimarlık mirasının bir ürünü olarak korunmaya ve tescile değer yapılarla kentsel dokuyu zenginleştirmiştir. İstanbul'da rant nedeniyle arsa fiyatlarının yüksek olması, ünlü mimarların Büyükada'da daha büyük parsellerde özgün modern yapılar tasarlamalarına vesile olmuş, ayrık nizam parsel düzeninde özgürce mimarilerini sergilemelerine olanak tanımıştır. Sivil mimarinin nadir örneklerinin birarada bulunduğu bir kentsel doku, ekzotik bitkilerin ve karakteristik çam ağaçlarının fon oluşturduğu doğal peyzajla bütünleşerek kendini göstermiştir. 1950'li yıllarda adanın geçim kaynaklarından biri olan çiçek yetiştiriciliğinin köşklerin kendi özel bahçelerine ve kış bahçelerine kadar yayılmış olması ada peyzajının şekillenmesinde tetikleyici olmuştur. Bu sayede birçok köşkün bahçesi ekzotik bitkilerle özenle tasarlanarak peyzaja entegre olmuş ve Büyükada açık bir Arboretum görünümüne kavuşmuştur. Doğal peyzajın şekillenmesinde önemli rol oynayan köşk bahçeleri ve ekzotik bitki türleri kentsel peyzajla bütünleşerek kültürel peyzajı zenginleştirmişlerdir. Adalar'da 1900'lü yılların ortalarına kadar korunan kaynak-kullanıcı dengesi, apartmanlaşma faaliyetlerinin başladığı 1950'li yıllardan itibaren bir çözülme sürecine girmiştir. Kaynakların sınırlı olması, azınlıkların yaşadığı sıkıntılar nedeniyle evlerini terketmesi, nüfusun azalması, arsa fiyatlarının yükselmesi-kaçak yapılaşmanın ve gecekondulaşmanın artması sonucunda başlayan sosyal çözülme, kentsel doku tahribatını da beraberinde getirmiştir. Büyükada'da geleneksel sivil mimari örneklerinden bir kısmı geçirdiği restorasyonlar sonrasında yapım tekniği, plan ve cephe özellikleri açısından özgünlüğünü yitirmiş, birçok yapı özgün işlevini de kaybederek otel veya apartmana dönüşmüştür. Son yıllarda teknolojik gelişmelerle değişen ada hayatı, ulaşım ve iletişim sistemlerinin de adaptasyonuyla Adalar'ı artık uzak yerler olmaktan çıkarmış, Adalar, rehabilitasyon alanları olarak insanların hafta sonlarını veya tatillerini geçirmek istediği mekanlara dönüşmüş, turistler için bir destinasyon niteliği kazanmış, sürekli kullanıcılar için ise şehir yaşantısından uzak bir alternatif haline gelmiştir. Geçmişte izole bir yaşantının sembolü olan Adalar, günümüzde peyzaj, insan ve doğa birleşiminin bir ürünü olarak birer cazibe merkezine dönüşmüş, ancak Büyükada'nın mevcut kapasitesi gelen ziyaretçi karşısında yetersiz kalmıştır. İstanbul Adaları ile birlikte Büyükada'nın tüm bu özellikleriyle Kültürel Peyzaj olarak tanınması ve korunması için tez kapsamında değerlendirme yöntemlerinin incelendiği metodolojik bir çerçeve oluşturulmaktadır. Bu çerçevede ada kavramı, kültürel ve kentsel peyzaj kavramları, peyzaj karakter alanları tanımı ve planlama sürecine entegrasyonu, miras alanlarının yönetimi kapsamında ziyaretçi yönetimi ve taşıma kapasitesi kavramları ele alınmaktadır. Tarihi çevre koruma ve kültürel peyzaj kavramlarını planlama sistematiğine entegre etmiş İngiltere planlama süreci incelenerek kültürel peyzaj ve karakter alanları tanımları sağlam bir zemine oturtulmaya çalışılmaktadır. İngiltere'de bölgesel mekansal stratejilerle başlayan planlama faaliyetinin alt-bölgesel politikaları da içermesi ve yerel kalkınma çerçeveleri ile mahalle ölçeğine kadar inebilmesi dolayısıyla üst ölçekte başlayan koruma yaklaşımı alt ölçeğe kadar planlama faaliyetlerinin odak noktasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, yerel mekansal planlama sistemiyle sürece katılımın sağlandığı, yerel halka yaşadığı mekanı şekillendirme ve kültürel mirası koruma hak ve sorumluluğu tanındığı bir süreç tarif edilmektedir. Büyükada özelinde ise peyzaj karakter tanımlamasının planlama ve koruma sürecine dahil edilebilmesi için İngiltere örneği referans alınmaktadır. İstanbul Adaları içinde Büyükada tüm bu kavramlar çerçevesinde çalışma alanı olarak değerlendirilerek, ada özelliğinden kaynaklanan karakteri tanımlanmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda adaya karakterini veren doğal, tarihi, kentsel ve kültürel özellikleri araştırılarak ICOMOS ve UNESCO kriter ve göstergeleri doğrultusunda kültürel peyzaj niteliğini ne kadar sergilediği irdelenmektedir. Bu amaçla ICOMOS tarafından Dünya Miras Listesi adaylığına ilişkin oluşturulan sorulara Büyükada özelinde cevaplar verilerek, peyzajın karakteri ve karakterini oluşturan unsurları analiz edilmektedir. Kültürel Peyzaj kavramının karakter alanlarıyla birlikte değerlendirilerek sunulmasıyla, gelecekteki planlama faaliyetlerine bilgi aktaracak bir zemin oluşturulmaktadır. Bu çerçevede kültürel peyzajın değişim ve dönüşümünde etkili olan dinamikler, karakter alanları ve kronolojik analiz çalışmaları ile yorumlanmaktadır. Analiz ve değerlendirme çalışmaları kapsamında 1918 yılından itibaren adanın değişim ve dönüşümü, ulaşılabilen tarihi haritalar, uydu fotoğrafları ve imar planları doğrultusunda 1912-1918, 1918-1938, 1938-1970, 1970-1987 ve 1987-2018 olmak üzere beş ayrı dönem için incelenmektedir. Adanın dönem dönem değişimini ve karakter alanlarının dönüşümünü ortaya koyan bu çalışmalarla fonksiyonların sürdürülebilirliği analiz edilmektedir. Değişimi ve dönüşümü tetikleyen unsurlar, planlama sürecindeki aksaklıklar, yasal süreçteki denetimsizlikler ve taşıma kapasitesi çerçevesinde değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, Büyükada'nın Kültürel Peyzajı'nın korunmasına yönelik değerlendirme yöntemlerinin analitik olarak yorumlanmasıyla, kuramsal ve kavramsal bir çerçeve oluşturularak koruma olasılıkları tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın, yöntem ve göstergeler sunması bakımından Adalar kültürel mirasının korunması için sistematik bir yaklaşım sunacağı öngörülmektedir.
The thesis study focuses on the evaluation practices related to the preservation of the Cultural Landscape of Buyukada. A holistic system approach is presented aiming to examine the effects of the pressure regarding the conversion and transformation demands within the urbanisation dynamics on the historical environment. The aim here is not to transform Büyükada into an urban museum but to construct a living organism. This is only possible with the sustainability of the elements that form the cultural landscape of Büyükada. According to the studies done, as of the time the island was an exile place, it has been identified as a self-sufficient environment due to both agricultural and mining activities. Being isolated from the mainland which gives the island its character continued until the end of 1800's when sea transportation was put in order. During this period seeds of a free and western lifestyle were spread on the island which was primarily chosen by the minorities. The non-Muslim community fleeing from the pressure and density of Istanbul started an experimental architectural style and adapted European lifestyle to the one in the island. The character of Büyükada which was once an exile location changed with the incoming rich traders and bureaucrats. The old fisherman village became a rare environment in which wooden architecture was being experimented with different styles. This glorious and splendid environment shaped by the Levantine people fleeing away from the pressure of Istanbul came alive with the transfer of Western genres to civil architecture with wooden construction techniques in unique buildings which was not possible in Galata because of its tight plot scheme. Although there was not a dominant style on the island, the most beautiful examples Neo-Classical, Neo-Gothic, Neo-Baroque, Imperial, Eclectic and Art Nouveau styles formed a rich island architectural style combined with the wood-masonry construction technique. The island landscape took shape as the best product of the interaction between the nature and human in these areas where natural landscape transformed into urban landscape. The stylistic changes starting with the effects of modernism spread to the islands during the 1930's when Art Deco made itself apparent with its modest buildings. This architectural character concentrating in the districts close to the centre enrichened the urban pattern with buildings worth conservation and registration as products of modern architecture legacy. High land prices in Istanbul mainland as a result of the rant value led famous architects to design unique modern buildings in larger plots enabling them to exhibit their architectural skills freely in detached building lot order. An urban pattern in which genuine examples of civil architecture gathered together showed itself integrating with natural landscape consisting of exotic vegetation and characteristic pine trees. In 1950's flower growing which was one of the main sources of income on the island became widespread to personal gardens of the manors and winter gardens and triggered the formation of the island landscape. By this means gardens of many manors which had been designed with exotic plants integrated with the landscape and Büyükada took the form of an open Arboretum. The pavilion gardens and exotic plant species which are two main contributors in the shaping of the natural landscape integrated with the urban landscape and created the cultural landscape. The source-user balance that had been maintained until the middle of the fifties entered a period of dissolution after the apartment buildings begin to emerge in 1950's. The social disintegration which started as a result of the limited resources on the islands, minorities abandoning their homes due to problems, raise in the land prices and increase in the illegal housing and squatting brought destruction of the urban pattern with itself. Some of the examples of Traditional Civil Architecture lost their authenticity in terms of construction technique, plan and façade characteristics after the restorations they had and some buildings lost their original function after being transformed to hotels or multi family buildings. Thanks to the life on the island changing with the technological developments of times with the adaptation of the transportation and communication systems, the islands are no longer remote places. The islands have become places where people want to spend their weekends or holidays as rehabilitation areas, a destination for tourists and an alternative to urban life away from the city for permanent users. The islands, which are the symbol of an isolated life in the past, have now become a centre of attraction as a result of the combination of landscape, human and nature, but the island's existing capacity has been inadequate against the visitors. A methodological framework is being established for the recognition and protection of Büyükada as a Cultural Landscape with all these features. In this context, the concept of island, the concepts of cultural and urban landscape, the definition of landscape character areas and integration into the planning process, the concepts of visitor management and carrying capacity within the scope of management of heritage areas are addressed. It is tried to put the definitions of cultural landscapes and character areas on a solid ground by examining the UK planning process which has integrated historical environmental conservation and cultural landscaping concepts into the systematic planning. The planning activity starting with regional spatial strategies in the UK also includes sub-regional policies and can focus on the neighbourhood scale through local development frameworks. By this means, the conservation approach starting at the upper scale creates the focus of the planning activities down to the subscale, introducing a course through which participation in the process is maintained by the local spatial planning system, bestowing the people the right and responsibility to protect the cultural heritage and shape their environment. In the case of Büyükada, the UK example is used as a reference for the inclusion of landscape character identification in the planning and conservation process. In the study, the character of Büyükada originating from its island features is to be defined by evaluating the island as a working area within the framework of all these concepts. In this context, it is aimed to give an overview of the cultural and natural values of Büyükada as characteristics for a World Heritage Cultural Landscape. The overview is constructed along the lines of the criteria and indicators identified by UNESCO and ICOMOS which are used to describe the level of qualities Büyükada possesses in regards to the supplementary questions prepared by specialists. Cultural dynamics which are influential in the conversion and transformation of cultural landscape are interpreted within the framework of character areas and chronological analysis studies. Within the scope of analysis and evaluation studies, the change and transformation of the island since 1918 is examined in accordance with the historical maps, satellite photographs and zoning plans that can be reached for five different periods as 1912-1918, 1918-1938, 1938-1970, 1970-1987 and 1987-2018. The sustainability of functions and typologies is analysed in the light of these studies which reveal the periodic change of the island and the transformation of character areas. The factors triggering change and transformation are evaluated in the framework of the problems in the planning process, the lack of supervision in the legal processes and the carrying capacity. As a result, conservation possibilities are defined providing a theoretical and conceptual framework by analytical interpretation of assessment methods for the conservation of Cultural Landscape of Büyükada. It is anticipated this study will provide a systematic approach for the conservation of the cultural legacy of The Princess Islands with regards to the method and indicators it presents.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019
Thesis (Ph.D.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2019
Anahtar kelimeler
Arkeolojik miras, Doğal peyzaj, Kentsel koruma, Kentsel koruma alanları, Kentsel peyzaj, Kültürel miras, Kültürel peyzaj, Tarihi koruma, Şehir peyzajı, Şehirsel koruma, Archaeological heritage, Natural landscape, Urban conservation, Urban conservation areas, Urban landscape, Cultural heritage, Cultural landscape, Historic preservation, Urban geography
Alıntı