Tezler
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Yayın Türü "masterThesis" ile Tezler'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeÇok Katlı Perdeli Sistemlerin Yatay Yüklere Göre Sonlu Elemanlarla Çözümü(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kanlı, Ayşegül ; Saygun, Ahmet Işın ; Yapı Mühendisliği ; Structural EngineeringBu tez çalışmasında perde sonlu eleman modeli kullanılarak, düşey taşıyıcı eleman olarak perdelerin yer aldığı yalnız perdelerden, perde-çerçevelerden oluşan yapı sistemlerinin elastik hesabı ile göçme yük parametresinin bulunması amacı ile yük artımı yöntemi anlatılmıştır. Yer değiştirme fonksiyonlarının seçiminde kat yüksekliği boyunca kübik değişim, kat hizasında ise rijit hareket nedeni ile doğrusal değişim kabul edilmiştir. İzotrop malzeme kabulü ile perde sonlu elemana ait şekildeğiştirme matrisi, rijitlik matrisi ve gerilme matrisi hesaplanarak tablolar halinde verilmiştir. Perde-çerçeveli yapı sistemlerinin elastik hesabı perde ve çubuklara ait düğüm noktası yer değiştirme parametrelerinin hepsini kapsayan ortak sistem eksen takımı tanımlanmıştır. Homojen, izotrop, ideal elasto-plastik malzeme kabulü yapılarak perdelere ait düğüm noktalarında düşey doğrultudaki şekildeğiştirme parametresinin elastik şekildeğiştirme sınırını aşması halinde plastikleşmenin başladığı kabul edilmiştir. Yalnız perdelerden oluşan sistemlerin lineer elastik olmayan şekildeğiştirmelerinin etkisini de dikkate alarak çözümü için önceden geliştirilen bir yöntem açıklanmıştır. Yöntemin sayısal uygulamaları için kullanılan Fortran programlama dilinde yazılmış, Microsoft Developer Studio da derlenmiş olan bilgisayar programı hakkında bilgi verilmiştir. Bilgisayar programlarından çeşitli durumlar için çözümler yapılmış ve elde edilen sonuçlar tablolar şeklinde karşılaştırılmıştır. Bu tez çalışması kapsamında yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.
-
ÖgeÇok Katlı Tüp Sistem Çerçeveli Betonarme Bir Binanın Tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Aydın, Mahir Onur ; Aydoğan, Metin ; Yapı Mühendisliği ; Structural EngineeringYüksek lisans tezi olarak, yapılan bu çalışmada 20 katlı bir betonarme ofis binasının deprem yükleri ve artırılmış düşey yükler etkisindeki davranışı ve tasarım aşamaları irdelenmiştir. Proje olarak, taşıyıcı sistemi tüp çerçevelerden ve perdelerden oluşan bir işyeri binası ele alınmıştır. Yapıda kullanılan malzeme özellikleri, yükleme durumları, yapı elemanlarının ön boyutları binaya ve taşıyıcı sisteme ait geometrik ve fiziksel özellikler, davranış biçimleri, binanın konumu, zemin özellikleri gibi çeşitli kabuller uygun görüldükleri ve sistemi zorlamaya yönelik şekillerde yapılmıştır. Uygulanan yükler altında kesit etkilerinin saptanmasında, bilgisayar ortamında üç boyutlu olarak ve sonlu elemanlarla çözüm yapan SAP2000 yapısal analiz programı kullanılmıştır. Söz konusu yapı 1. deprem bölgesinde olup, 4 bodrum kattan 1 zemin kattan ve 15 normal kattan oluşmakta ve iş merkezi olarak kullanılması amaçlanmaktadır. Zemin ve normal katların yüksekliği 3 m, bodrum katların yüksekliği 4 m dir. Döşemeler kirişli döşeme tipinde olup, taşıyıcı sistem tüp çerçeve ve perdelerden oluşmaktadır. Malzeme olarak BS25 ve BÇIIIa (S420) kullanılmıştır. Yapıda taşıyıcı sistem oluşturulurken önce TS 498 de verilen sabit ve hareketli düşey yükler altında döşemelerin ve kirişlerin kesit tesirlerini hesaplamak üzere tek katlı, sonlu ve çubuk elemanlardan oluşan model düzenlenmiştir. Modelin boyutlandırılmasında TS500 ve Deprem Yönetmeliğine uygunluklar, sehim kontrolü yapılmıştır. Binanın deprem kuvvetleri etkisindeki davranışını incelemek amacıyla ABYYHY’de anlatılan Eşdeğer Deprem Yükü yöntemine göre belirlenen kuvvetler bilgisayar modelinde etki ettirilmiştir. Ayrıca SAP2000 programıyla Spektral Analiz metodu yapıya uygulanarak sonuçlar karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeÇok Katlı Yapılarda Geometrik Ve Yük Düzensizliklerinin Dinamik Analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-06-22) Toptaş, Gürkan ; Kimençe, Bahattin ; 432147 ; Yapı Mühendisliği ; Structural EngineeringYüksek lisans tezi olarak sunulan bu çalışmada, son zamanlarda uygulanmaya başlanan çok katlı yapılarda, kat bahçesi uygulamasından dolayı meydana gelen geometrik ve yük düzensizliklerinin ETABS programı yardımıyla dinamik analizleri yapılarak uygulamaların binaya etkisi araştırılmıştır. Bu çalışmada 1 adet kat bahçesiz, 3 adet de kat bahçeli 4 farklı bina yapınsın 15, 17, 19 ve 21’er katlı olmak üzere 4 farklı kat adedi için analizler yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda binalarda depremden dolayı meydana gelen kat ötelemeleri,deprem kuvvetleri gibi değerleri ve binalardan 1’er adet seçilen kolon ve kirişlerinde meydana gelen kesit tesir değerleri ETABS programından alınmıştır.. Alınan veriler, EXCEL programı yardımıyla tablo ve grafiklere dönüştürülerek karşılaştırmalı ve detaylı incelemeler yapılmıştır. Tezin ilk bölümde son yıllarda Türkiyede meydana gelen depremler ve bunların etkisi anlatılmıştır. Meydana gelen bu depremlerde oluşan yapısal hasarlardan dolayı önem kazanan depreme dayanıklı yapı tasarım ilkesinin özelliklerinden bahsedilmiştir. Günümüzde insanlar yaşadıkları mekânların estetik, ekonomik ve çok fonksiyonlu olmasını istemektedir. Bunun sonucu olarak da simetrik olmayan, geometrisi düzensiz, depreme karşı yeteri kadar rijit olmayan yapı tipleri ortaya çıkmaktadır. Yapının planlama aşamasındayken mimari tasarımda yapılan hatalar, yanlış geometri seçimleri, estetik ve görünüş kaygıları nedeniyle yapılan yanlış düzenlemeler, yapıyı deprem karşısında önemli ölçüde riske sokmaktadır. Depremlerde hasar gören yapıların hasar nedenleri bazen doğrudan doğruya mimari tasarım ile bağlantılı olmaktadır. Mimari tasarımda olabildiğince özgür davranmak, normal koşullarda bile taşıyıcı sistem düzenlemesinde güvenli bir çözümü güçleştirmektedir. Buna deprem etkileri de eklendiği zaman taşıyıcı sistem davranışında çok daha önemli problemlerle karşılaşılmaktadır. Bu bölümde bu problemlerinin nedenlerinden bahsedilmektedir. İkinci bölümde, depreme dayanıklı yapı tasarımın öneminden ve kullanılan hesap yöntemleri anlatılmıştır. Bu bölümde depreme dayanaklı yapı tasarımının temel ilkeleri olan yeterli dayanım, yeterli rijitlik, yeterli süneklik ve yeterli sönüm kavramlı açıklanmıştır. Daha sonra depreme dayanaklı yapı tasarımı için kullanılan hesap yöntemlerinden bahsedilmiştir. Bu hesap yöntemleri yeni deprem yönetmeliğine göre; eş değer deprem yükü yöntemi, mod birleştirme yöntemi ve zaman tanım alanında hesap yöntemi olmak üzere 3 ana başlıktan oluşmaktadır. Bu hesap yöntemleri için kullanılacak olan formüller ve sabit katsayılar hakkında bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde, taşıyıcı sistem düzensizliklerinden dolayı meydana gelen düzensizliklerden bahsedilmiştir. Bu bölümde ilk olarak yapıların depreme karşı davranışlarını olumsuz yönde etkileyen ve bu nedenle tasarımından ve yapımından kaçınılması gerekilen düzensizlikleri içeren yapılar hakkında bilgi verilmiştir. Yapıda düzensizlikler, planda düzensizlik ve düşey doğrultuda düzensizlikler olmak üzere 2 ana başlık da incelenmiştir. Daha sonra bu düzensizliklere dikkat edilerek taşıyıcı sistem seçiminin önemi ve taşıyıcı sistem seçilirken dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler verilmiştir. Bir yapının seçilen taşıyıcı elemanları ya da taşıyıcı sistemi, öncelikle mimari tasarıma ve yapının kullanım amacına uygun olmalıdır. Taşıyıcı elemanlar ne az kullanılmalı ne de yapıyı ağırlaştırmalıdır. Sistem makine, elektrik tesisatlarına kolay kullanım imkânı vermelidir. Sistem elemanları, ısı ve ses köprüsü oluşturmamalı, yangına karşı dayanıklı olmalıdır. Gerekiyorsa korunmalıdır. Bununla birlikte, en önemlisi de, olası bir deprem dâhil bütün yüklere karşı yapı yeterli dayanımı göstermelidir Dördüncü bölümde, son dönemlerde ülkemide uygulanmaya başlanan kat bahçesi uygulanmasından dolayı meydana gelen yük ve mimari düzensizliklerin taşıyıcı sistem davranışı üzerinde etkilerini incelemek üzere sayısal örnekler yapılmıştır.. Oluşturulan modellerde kat bahçelerinin değişik yer ve oranları için, kat sayısı parametresi dikkate alınarak, kat bahçesi uygulamasının taşıyıcı sisteme etkisi araştırılmıştır. Yapılarda taşıyıcı sistemi değiştirilmeden sadece planda ve düşeyde değişiklikler yapılmıştır İncelenen yapıların özelliklerini, mimari planlarını ve uygulama şekilleri hakkında bilgi verilmiştir. Bu bölümde her bina tipi için kat planları mevcuttur. Etabs ile yapılan analizler sonunda ortaya çıkan yapıların ağırlıları, her iki yönde deprem kuvvetleri, kat ötelemeleri gibi yapıya ait karakteristik özellikler tablolar halinde verilmiştir. Bu tablolar baz alınarak yapıların incelenmesi sonucunda ortaya çıkan analizler grafik yardımı ile bu bölümde yer almaktadır. Bu bölümdeki grafikler binaların x ve y yönünde max kat ötelemeleri, göreli kat ötelemesi, seçilen kolonun normal kuvvet ve moment değerleri, seçilen kirişin kesme kuvveti ve moment değerlerini kapsamaktadır. Beşinci bölümde, yapılan tüm analizler, tablolar ve grafiklerin sonucunda kat bahçesi uygulamasıyla ilgili sonuç ve önerilere yer verilmiştir. Bu sonuçlar kat bahçesi uygulanacak binanın her iki yönde rijit yapıda olmasına dikkat edilmelidir. Kat bahçesinden dolayı meydana gelecek bina ağırlığındaki artış dikkate alınmalıdır. Özellikle zemini kötü olan bölgelerde kat bahçesi uygulacaksa, kat bahçesi üzerindeki döşemeler kaldırılarak bina ağırlığı dengelenmelidir. Kat bahçeleri tek bir döşemede büyük olacağına ufak döşemelerle binanın simetrisini bozmadan uygulanmalıdır. Kat bahçesi uygulamalarında rijitlik merkezi ile ağırlık merkezlerinin birbirlerinde uzaklaştırılmadan planmalıdır aksi takdirde binada düzensizlikler meydana gelebilir. Özellikle büyük kat bahçesi uygulamaları için proje aşamasındayken belirlenen toprak yükünün uygulama sırasında aşılmamasına dikkat edilmelidir. Ağırlık merkezinde meydana gelebilecek değişklikler büyük sorunlar meydana getirilebilir. Kat bahçesi uygulanıcak sistemlerde perdelerin yerleşimi ve oranı çok önemlidir. Çünkü kolon kiriş sisteminde en fazla zorlanmalar moment değerlerinde meydana gelmektedir. Bu moment değerleri düzgün olarak perdelere paylaştırışlarak büyük kolon ve kiriş kesitlerinden kaçılabilir Sonuç olarak yapılan analizler ile son dönemlerde binalarda uygulanmaya başlanan kat bahçesi uygulamasının avantajları ve dezavantajları irdelenmiştir.
-
ÖgeÇok Katlı Yapılarda Sismik Enerji Dağılımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-09-08) Baş, Hüseyin Serkan ; Aldemir, Ünal ; Yapı Mühendisliği ; Structural EngineeringBu tez çalışmasında, yapıya giren sismik enerjinin kinetik enerji, elastik şekil değiştirme enerjisi, sönüm enerjisi ve histeriz enerjisi formunda çok katlı yapılarda nasıl bir dağılım yaptığı incelenmiştir. Çalışmamızı hâlihazırda yapılmakta olan bir yapının verilerini kullanarak iki katlı çok serbestlik dereceli sistem olarak yaptık. Söz konusu yapının rijitlik matrisi uygun şekilde değiştirerek doğrusal rijit, doğrusal esnek, doğrusal yumuşak katlı ve 1.katı doğrusal-2.katı doğrusal olmayan, 1.katı doğrusal olmayan-2.katı doğrusal olmak üzere beş farklı yapı göz önüne alınmıştır. Bu yapıların Kobe, Northridge ( Rinaldi, Sylmar kayıtları ) , El-Centro depremleri etkisindeki dinamik davranışları MATLAB’de hazırladığımız bir program ile analiz edilmiştir. Program vasıtasıyla sismik enerji dağılımını ( kinetik enerji, sönüm enerjisi, elastik enerji, histeriz enerjisi ve toplam enerji ), maksimum yer değiştirmeleri, sismik enerjinin maksimum olduğu andaki yer değiştirmeleri gösteren sayısal sonuçlar ve grafikler elde ettik. Bu elde ettiğimiz sonuçları tablo haline getirip maksimum değerleri göz önüne alarak bazı değerlendirmelerde bulunduk. Tasarladığımız yapılara ait sonuçların üzerinden aynı depremin farklı yönleri arasındaki, farklı depremler arasındaki, farklı yapılar arasındaki deplasman ve enerji değerlerini karşılaştırarak değerlendirmelerde bulunduk.
-
ÖgeÇok katlı yüksek yapı hesabı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Cinan, Artam ; Kumbasar, Nahit ; 21796 ; Yapı MühendisliğiYüksek lisans tezi olarak. Prof. Dr. Nahit KUMBASAR'm yönetiminde çok katlı betonarme bir H^pı projelendirilmiştir. Söz konusu yapı 15 katlı olup, malzeme olarak BS20 ve BÇIII kullanılmıştır. Yapının taşıyıcı sistemi lineer elastik malzemeden yapılmış perde-çerçeve sistemidir. Kat yükseklikleri 2 3.00 m, binanın temel alanı 20.50x25. 30 = 518.55 m dir. Yapının duvar cinsi ytong olarak, çatısı marsilya tipi kiremitle kaplı çatı katı olarak tasarlanmıştır. o Zemin emniyet gerilmesi 25 t/m dir. Temel sistemi kirişsiz radye olarak hesaplanmıştır.
-
ÖgeÇok katlı yüksek yapı hesabı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Fırat, Naci ; Kumbasar, Nahit ; 21796 ; Yapı MühendisliğiYüksek lisans tezi olarak. Prof. Dr. Nahit KUMBASAR'm yönetiminde çok katlı betonarme bir H^pı projelendirilmiştir. Söz konusu yapı 15 katlı olup, malzeme olarak BS20 ve BÇIII kullanılmıştır. Yapının taşıyıcı sistemi lineer elastik malzemeden yapılmış perde-çerçeve sistemidir. Kat yükseklikleri 2 3.00 m, binanın temel alanı 20.50x25. 30 = 518.55 m dir. Yapının duvar cinsi ytong olarak, çatısı marsilya tipi kiremitle kaplı çatı katı olarak tasarlanmıştır. o Zemin emniyet gerilmesi 25 t/m dir. Temel sistemi kirişsiz radye olarak hesaplanmıştır.
-
ÖgeÇok Katmanlı Karbon / Epoksi Kompozit Malzemelerde Mod II Delaminasyon Dayanımının Ölçülmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-07-14) Sezer, İdil ; Mecitoğlu, Zahit ; 406850 ; Uçak Mühendisliği ; Aircraft EngineeringKompozit malzemeler günümüzde pek çok endüstride temel yapı malzemesi haline gelmiştir. Yüksek performanslı hafif yapılar ve çok sayıda çeşit kompozit malzemelerin en büyük avantajları arasındadır. Ancak davranışlarının tahmin edilemez olması yapının güvenilirliğini azalttığından, bu sorun emniyet katsayısını arttırarak çözülmeye çalışılmaktadadır ve bu durum maliyeti arttırmaktadır. Kompozit malzemelerin daha verimli kullanılması için, daha iyi analitik ve sayısal modellerin geliştirilmesi gereklidir. Delaminasyon (katman ayrılması), kompozit malzemelerinin göçme modlarından biri olarak ilgilenilmesi gereken bir konudur. Yapının yük taşıma kapasitesini ciddi şekilde azaltması sebebiyle kompozit yapılar için oldukça büyük bir tehdit teşkil etmektedir. Bu sebeple delaminasyonun hasar mekanizmasını anlamak oldukça önemlidir. Delaminasyon modellemesinde, iki ana yaklaşım kullanılmaktadır. Bunlar, çatlak mekaniği tabanlı yaklaşım ile hasar mekaniği tabanlı yaklaşımlardır. Ayrıca iki yaklaşımdan da alınan çeşitli hasar tahmin teknikleri sonlu elemanlar kodlarında kullanılarak sayısal modeller oluşturulmaktadır. Kompozit yapıları delaminasyon hasarına karşı daha güvenli hale getirmekteki en büyük zorluklardan biri, malzemenin delaminasyon dayanımını ölçmek için kullanılacak standart test metodları bulmaktır. Delaminasyon hasarının 3 modu vardır: mod I (açılma modu), mod II (kayma modu) ve mod III (kesme modu). En yaygın kullanılan test metodu, aynı zamanda mod I, II ve III arasında standart aşamasına ulaşabilen tek test metodu olan, çift ankastre kiriş numunesi kullanılarak yapılan mod I delaminasyon testidir. Kayma ve kesme modlarında test standardı oluşturma çabaları, çeşitli organizyonlar arasında işbirliği ile sürdürülmektedir. Özellikle mod II için pek çok numune bulunmaktadır, ancak test metodunda fikir birliğine varılamamaktadır. Bu tez çalışmasının konusu tek yönlü karbon / epoksi kompozitlerde mod II delaminasyonudur. Standart için önerilen numuneler arasından sondan yüklemeli ayrık numune kullanılarak, önerilen prosedüre uygun biçimde deneyler gerçekleştirilmiştir. Elde üretilmiş bir karbon / epoksi kompozit malzemenin mod II delaminasyon dayanımı, bu test protokolüne uygun biçimde ölçülmüştür. Deney numunesinin geometrisi, sonlu elemanlar yazılımı kapsamında ideal olarak modellenmiştir. Üretilen malzemenin mekanik özellikleri, kompozit malzemelerin mikromekanik analizine dayanan denklemlerle yaklaşık olarak bulunmuş, numunenin malzeme modelinde kullanılmıştır. Delaminasyon davranışının simülasyonu için hasar mekaniği tabanlı yaklaşım kullanılmıştır. Simüle edilen deney koşullarıyla beraber sonlu elemanlar analizi gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışmanın sonuçları ile sonlu elemanlar analizinin sonuçları karşılaştırılmıştır. Delaminasyon davranışı iki çalışmada farklılık göstermekte, sonlu elemanlar sonuçlarından elde edilen malzeme yumuşamasının simülasyonu deneysel sonuçlarla uyum göstermektedir. Sonuçlar tartışılmış ve çalışmaya eklenebilecek olası gelişmeler saptanmıştır.
-
ÖgeÇok Merkezli Bölgesel Kalkınma Amacında, Kars’ın Ağrı Alt Bölgesinde (tra2) Büyüme Kutbu Olabilirliği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-01-08) Çalışkan, Çare Olgun ; Tezer, Azime ; Bölge Planlaması ; Regional PlanningBölgesel ölçekteki farklılıklar, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden bu yana, değişen önem ve yaklaşımlarla ele alınmasına rağmen günümüzde gelişmişlik derecesi farklı ülkelerde de, çözüm bekleyen temel sorun alanlarından birisidir. Kalkınmanın sınırlı kaynak ve üretim faktörü ile dengeli bir biçimde istenilen her yerde ortaya çıkarılmasının güçlüğü karşısında yeni ve büyüyen aktiviteler, belirli noktalarda ortaya çıkma ve yığılarak yayılma eğilimindedirler. Bu tezde geri kalmış bölgelerin kalkınmasında çok merkezliliğin önemi vurgulanarak, bu arka plana yaslanan büyüme merkezlerinin yaratılmasının öncelikle Ağrı Alt Bölgesinde incelenerek, Kars’ın bu bölge içinde büyüme kutbu olabilirliği irdelenmiştir. Başlıca altı bölümden oluşan tezin giriş bölümünde çalışmanın amaç, kapsam ve yöntemi belirtilmiştir. İkinci bölümde bölgesel ölçekte çok merkezlilik kavramı ele alınarak, Avrupa Birliği ekseninde gelişimi anlatıldıktan sonra, Türkiye’nin çok merkezlilik sürecine değinilmiş ve büyüme merkezi yaklaşımları için önemi vurgulanmıştır. Üçüncü bölümde, büyüme merkezini esas alan kuramsal yaklaşımlar değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde, büyüme merkezi politikalarının dünyada ve Türkiye’deki uygulama alanı ve karşılaşılan engeller ele alınarak, büyüme merkezi politikalarını etkileyen bölgesel değişim ve eğilimler anlatılmıştır. Beşinci bölümde, bölgeler arası farklılıklardan olumsuz yönde etkilenmiş olan Ağrı Alt Bölgesinde büyüme merkezi geliştirme politikalarının değerlendirmesi yapılmış ve sonrasında Kars’ın büyüme kutbu olabilirliği irdelenmiştir. Sonuç bölümünde ise, çalışmanın genel değerlendirmesi yapılarak önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeÇok Serbestlik Dereceli Sistemlerin Deprem Etkisinde İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yaylı, Mustafa Özgür ; Bakioğlu, Mehmet ; Yapı Mühendisliği ; Structural EngineeringBu çalışmada, yapının modellenmesi sonucu elde edilen hareket denklemi doğrudan integrasyon yöntemleri kullanılarak çözülmüştür. Hareket denklemindeki zamana bağlı dış kuvvet fonksiyonu olarak meydana gelmiş çeşitli deprem ivme kayıtları kullanılmıştır. Birbirinden farklı çok sayıda adım adım integrasyon yöntemi mevcuttur; ancak yöntemlerin hepsinde uyarıcı fonksiyon ve sistem davranışı birbirini takip eden zaman aralıklarına bölünür, sonra her bir adımdaki davranış, aralığın başlangıç koşullarından hesaplanır. İntegrasyon yöntemlerinin doğruluğu ve stabilitesi, zaman adımı büyüklüğüne ve integrasyonda kullanılan parametrelere bağlıdır. İlk olarak tek serbestlik dereceli sistemler için değişik integrasyon yöntemlerinin formülleri verilmiştir. Daha sonra tek serbestlik dereceli sistemler için kullanılan formüllerde skaler değerlerin yerini matrislerin almasıyla çok serbestlik dereceli sistemlere geçiş yapılmıştır. Son olarak integrasyon metotlarının lineer olmayan çözüm teknikleri özetlenmiştir.
-
ÖgeÇok Şeritli Dönel Kavşakların Kapasite Analizleri: Hcm 2010 Üzerine Bir Değerlendirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Ersoy, Melike ; Çelikoğlu, Hilmi Berk ; 436459 ; Ulaştırma Mühendisliği ; Transportation EngineeringÜlkemizde yük ve yolcu taşımacılığı büyük oranda karayolu ulaşımı ile sağlanmaktadır. Nüfus artışı beraberinde trafiğe çıkan araç sayısını da arttırmış olup, talebin en yoğun olduğu kent içi trafiği üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Olumsuz etkilerin en başında trafik kazaları ve yetersiz yol kapasiteleri gelmektedir. Doğru tasarım ve düzenlemeler altında, güvenlik ve kapasite üzerinde iyileştirici etkileri olan modern dönel kavşak uygulamaları, Avrupa ve Amerika’dan sonra Türkiye’de de kent içi trafik yönetiminde, öncelik kontrollü ve sinyalize kavşak tasarımlarına alternatif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Dönel kavşakları, trafik çemberi, öncelik kontrollü ve sinyalize kavşak tiplerinden ayıran en önemli özellik girişte yol verme ve trafik akışında defleksiyon hareketleridir. Yaklaşım yolundan kavşağa giriş yapacak araçların kavşakta bulunan dönen akım içerisindeki araçlara yol vermesi gerekliliği ve merkez adanın konumu ile kontrol edilen aracın kavşağı geçiş hızının düşürülmesi dönel kavşaklarda güvenliği arttıran en önemli unsurlardır. Yaklaşım kolunda ki aracın hızının düşürülmesi sayesinde hem araç araca olabilecek hem de araç yaya arasında olabilecek kazaların olasılığı azaltılır. Yolun belirli bir şeridinden veya kesiminden birim zamanda geçebilecek maksimum araç sayısı olarak tanımlanan yol kapasitesi, kavşaklarda yaklaşım kollarından kavşağa girebilecek birim zamanda ki maksimum araç sayısı olarak çalışılmıştır. Dönel kavşaklarda kapasitenin belirlenmesinde araç boyutları ve araçların bir noktadan geçiş süreleri büyük önem arz etmektedir. Kavşakların geometrik tasarımlarında, sürücülerin kavşağa güvenli giriş yapabilmesi ve diğer sürücülerle yayaların hareketlerini gözlemleyebilmeleri için projelendirme esnasında kavşağa ait bir takım geometrik özellikler göz önünde bulundurulur. Orta ada çapı, giriş ve çıkış şeritleri, dönüş şeridi ve sayısı, yaklaşım genişliği, giriş genişliği ve giriş şeridi sayısı, ayırıcı ada, proje tip aracı ve hızı göz önünde bulundurulması gereken geometrik tasarım elemanlarıdır. Yaklaşım kolunun geometrik özellikleri ve kavşak giriş şerit sayısı ve genişliği taşıtların kavşağa giriş hızlarını doğrudan etkiler. Orta ada yarıçapının boyutları taşıt güzergâhını etkilediğinden dönene akım içerisindeki araçların seyahat hızlarını belirleyici rol oynar. Orta ada yarıçapı arttıkça seyahat hızı artar. Ana akım içerisinde ki ağır araç oranı arttıkça, kavşağa giriş çapı ve dairesel görüş uzunluğu azaldıkça kavşak kapasitesi azalır. Güvenlik ve kapasite üzerindeki olumlu etkileri sebebiyle dönel kavşaklar birçok ülkede mercek altına alınmış ve performans analizleri yapılmıştır. Analiz yöntemleri ülkeden ülkeye parametreler ve uygulama alanları bazında farklılıklar göstermektedir. Almanya ve İsviçre’de dönel kavşakların giriş kapasitelerinin tahmini için kullanılan Brilon&Bovy formülü kavşaktaki dönüş şeridi sayısını ve yaklaşım kollarındaki giriş şeridi sayısını göz önünde bulundururken İngiliz yönteminde dönel kavşağın detaylı geometrik özellikleri giriş kapasitesini belirlemede etkin parametreler olarak değerlendirilir. Geometrik özellikler ve şerit sayılarına ilaveten sürücü davranış özellikleri, kritik takip aralığı ve kavşağa giriş için kritik boşluk kabulleri de Fransa, Amerika ve Almanya da kavşağın giriş kapasitesini analiz etmek için geliştirilen formüllerde göz önünde bulundurulmuştur. Kapasite analiz modelleri için kritik aralık kabulü ve regresyon analizi olmak üzere iki esas yöntemden bahsetmek mümkündür. Regresyon analizi gözlemler sonucunda elde edilmiş veri grupları üzerine kurulan kavşağın geometrik özellikleri ile bağıntılı lineer yahut üstel formüler içerir. Kritik aralık kabul yönteminin esası ise yaklaşım kolundan gelen aracın kavşağa giriş yapabilmesi için zaman cinsinden kritik boşluğa sahip olması gerektiğidir. Amerikan karayolları standardı The Highway Capacity Manual (HCM) 2010, Amerika’da incelenen birçok kavşaktan elde edilen veriler ışığında, kritik aralık kabul yöntemi ve regresyon analizi yöntemlerinin ikisini de bünyesinde barındıran yeni bir yöntem geliştirmiştir. HCM 2010 kapasiteyi sağ ve sol şeritler olmak üzere şerit bazında incelemiş ayrıca formülü dönüş şerit sayısı ve giriş şerit sayısı birden fazla dönel kavşaklar içinde tanımlamıştır. Bu çalışmada, Amerika’da ve Avrupa’da birçok ülke tarafından kabul görmüş çok şeritli dönel kavşak kapasite hesap yöntemlerinin Türkiye’de uygulanabilirliği, yeni HCM 2010 yöntemiyle karşılaştırılmıştır. Yöntemlerden elde edilen sonuçlar İzmir’de bulunan Montrö ve Lozan dönel kavşaklarından toplanan verilerin ışığında değerlendirilmiştir. Her iki kavşakta da bir yaklaşım kolu incelenmiş olup, yaklaşımlarda ki giriş şerit sayısı iki, dönen akım şerit sayısı üçtür. Veriler kavşak yakınlarına yerleştirilmiş kameralar sayesinde toplanmış 1’er dakikalık Montrö kavşağı için 45 dakika ve Lozan kavşağı için 46 dakika olan gruplar halinde ele alınmıştır. Karşılaştırma için regresyon analiz yöntemini temsilen İngiliz modeli içerisindeki TRL formülü kullanılmış olup kavşak geometrilerine bağlı parametreler belirleyici unsur olmuştur. Kritik aralık kabulü yöntemini temsilen Avusturya Hesap Yöntemi seçilmiş olup kavşak giriş kapasitesi baskın ve baskın olmayan iki şerit bazında hesaplanarak toplam kapasite elde edilmiştir. Bunlara ek olarak, sınırlı öncelik ve ters öncelik koşullarının göz önünde bulundurulduğu kalibre edilmiş kritik aralık yöntemi ve HCM 2010 da yerel uygulamalar için öngörülen kalibre edilmiş formüller ile hesaplamalar yapılmış ve HCM nin olağan değerleriyle karşılaştırılmıştır. HCM 2010’un daha detaylı incelenmesi adına, formülasyonda kullanılan kritik aralık ve takip aralığı değerleri üzerinde hassasiyet analizleri yapılmıştır. Hassasiyet analizlerinde, kritik aralık ve takip aralığı değerleri maksimum ve minimum sınırlarlar içerisinde değişken tutulmuş ve hesaplanan giriş kapasitesinin davranışı incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda elde edilen veriler, kritik aralık kabul yöntemi ve regresyon yönteminin HCM 2010 olağan değerlerine kıyasla genellikle daha yüksek sonuçlar verdiğini göstermiştir. Yöntemler arasında yapılan regresyon analizleri sonucu, özellikle yüksek dönen akımlarımlar altında kritik aralık kabul yönteminin HCM 2010 yönteminden daha uygun sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir. Ancak HCM 2010 da yerel uygulamalar için kalibrasyon yapılmasını sağlayan formülasyon sonucunda elde edilen veriler, olağan formülasyonun verdiği düşük kapasite tahminlerini daha uygun değerlere yükseltmiştir Kritik aralık ve takip aralığı parametrelerinin HCM 2010 modeli üzerinde ki hassasiyet analizleri sonucunda modelin kritik takip aralığı değerine daha duyarlı olduğu görülmüştür. Daha küçük takip aralığı ve kritik aralık kabulleri yapıldığında daha yüksek kapasite değerlerine ulaşılmıştır. İncelenen analiz yöntemlerinden gözlenen verilere daha yakın sonuçlar elde edilebilmesi için ters öncelik ve sınırlı öncelik koşullarının da hesaplamalarda göz önünde bulundurulması ve formüllerin yerel sürücü davranışlarına göre kalibre edilmesi gerekmektedir. Ayrıca incelenen modellerde çıkış şeritlerinin giriş kapasitesi üzerindeki etkileri göz ardı edilmiş kavşakların birer kolu çalışmada incelenmiştir. Daha gerçekçi kapasite tahminleri elde etmek adına dönel kavşaklar tüm kollarıyla bir sistem halinde incelenebilir.
-
ÖgeÇok Uluslu Mimarlık Organizasyonlarında Tasarım Yönetimi Ve Kültür(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-12-31) Kurbak, Emre ; Giritli, Heyecan ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu çalışma, Türkiye’de üzerinde çok durulmamış olan tasarım yönetimi kavramının çok boyutlu olarak ele alındığı bir literatür araştırmasıdır. Temelde tasarım yönetimi yaklaşımı ile çok uluslu tasarım organizasyonları içerisinde doğabilecek sorunların eşgüdümlenme, eşkültürlenme yöntemi ve tasarım yönetimi yaklaşımı ile çözülebileceği varsayımına dayanmaktadır. Tasarım sırasında çok uluslu ortamlarda doğacak sosyo-kültürel sorunları, tasarım yönetimi ve tasarım yöneticisinin görevlerini ve bu iki kavramın kesişmesinden doğan organizasyon yönetimini incelemektedir. Son olarak eşkültürlülük, demokrasi, oligarşi ve teknokrasi gibi yönetim şekilleri üzerinden organizasyonların yaratacağı baskın ve çekinik kültürlerden, planlı şekilde kültür değiştirme tekniklerinden ve çok uluslu çalışma ortamında doğabilecek beşeri ve fiziksel farklılıkların çatışma yerine değere çevrilebileceğinden bahsedilmiştir. Bu araştırma tasarım firmalarında görev alan yönetim sınıfına özellikle proje yönetimi ve tasarım yönetimi arasındaki benzerlik ve farkların görülebilmesi açısından faydalı olacaktır.
-
ÖgeÇok-amaçlı Optimizasyon İle Aeroelastik Bir Uçak Kanadının Kompozit Kaplama Ve İç Yapısının Tersine Tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 04.11.2011) Gür, Fırat ; Nikbay, Melike ; 417191 ; Uçak ve Uzay Mühendisliği ; Aerospace EngineeringBu çalışmada, NASA Langley Araştırma Merkezi tarafından deney verileri 1980’lerin ortasında yayınlanmış olan kompozit ARW-2 kanadı aeroelastik analizlerde kullanılmıştır. Ancak, NASA tarafından yayınlanan raporlarda kanada ait bazı kalınlık bilgileri ve malzeme özelliklerine yer verilmemiştir. Bu sebeple, ARW-2 kanadının; daimi ve daimi olmayan akış rejimlerine ait çok sayıda deneysel verisi olmasına rağmen, bugünkü sonlu elemanlar metoduna dayanan hesaplamalı aeroelastisite çalışmalarında bir benchmark problemi olarak kullanılmasında zorluklar görülmektedir. Literatürde ARW-2 üzerine yapılmış hesaplamalı çalışmaların çoğunda kanadın kompozit plaka veya 3 boyutlu izotropik kaplamalı basitleştirilmiş modelleri kullanılmıştır. Bu çalışmada ise amaç, ARW-2 kanadının, NASA raporlarında mevcut olan tanımlamalarına ve deneysel sonuçlarına mümkün olduğunca yakın 3 boyutlu sayısal bir kompozit modelini oluşturmaktır. Bu amaçla, kanada ait eksik olan özelliklerin tamamlanması için sayısal ve deneysel veriler arasındaki hataları minimize edecek şekilde çok-amaçlı bir optimizasyon döngüsünde tersine tasarım yaklaşımı uygulanmıştır. Optimizasyon içinde kriter olarak hesaplamalı kanat modelinin modal analiz ve statik eğilme yerdeğiştirmelerinin deneysel kanat modeline göre bağıl hatalarının minimize edilmesi kullanılmıştır. Elde edilen modelin statik aeroelastik cevabının doğrulanması için akışkan-yapı bağlaşımı yöntemi kullanılmış ve deneysel sonuçlarla uyumluluk elde edilmiştir. Böylece ileride hesaplamalı aeroelastisite veya aeroelastik optimizasyon çalışmalarında kullanılabilecek güvenilir, 3 boyutlu sayısal bir kompozit kanat modeli elde edilmiştir.
-
ÖgeÇok-düzeyli kodlama/çok-aşamalı kod çözme tekniğinin incelenmesi ve frekans/faz kaydırmalı anahtarlama modülasyonuna uygulanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Altunbaş, İbrahim ; Aygölü, Ümit ; 21765 ; Telekomünikasyon MühendisliğiBu tezde, çok-düzeyli kafes kodlama ve çok-aşamalı kodçözme tekniğine dayanarak, 8-PSK, 32-CROSS ve 2FSK/4PSK modülasyon türleri için kodlama kazancı yüksek, kodçözme karmaşıklığı düşük sayısal veri iletim sistemleri tasarlanmıştır. Kodlama kazancını artırmak amacıyla her düzey için uygun kodlama oranları belirlenmiş ve bu kodlama oranları için her düzeyin bölmelediği işaret kümesine ilişkin en küçük Oklid uzaklığını maksimum yapan konvolüsyonel kodlar kullanılmıştır. Kod çözme karmaşıklığını azaltmak amacıyla ise, belli bir kodlayıcı serbest Hamming uzaklığı için sınırlı uzunluğu (bellek elemanı sayısı) en küçük olan konvolüsyonel kodlar, kimi düzeylerde de boşluktu konvolüsyonel kodlar kullanılmıştır. Böylece, ele alınan modülasyon türleri için literatürde bulunan klasik Ungerboeck tipi sistemlere göre aynı kodlama hızında ve aynı bandgenişliğinde daha yüksek kodlama kazançlı ve daha düşük kodçözme karmaşıklıktı yeni sistemler elde edilmiştir.
-
ÖgeÇoklu Hızlı İşaret İşleme Yöntemleriyle İşaretlerin Elde Edilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Karaağaç, Mustafa Ersin ; Kayran, Ahmet Hamdi ; Telekomünikasyon Mühendisliği ; Telecommunication EngineeringBu çalışmada, çoklu hızlı istatistiksel ve uyarlamalı işaret işleme yöntemleri kullanılarak farklı hızlarda örneklenmiş gözlem işaretlerinden orjinal işaret yeniden elde edilmiştir. Çoklu hızlı sistem teorisine dayanan çoklu hızlı en iyi filtreleme teknikleri gösterilmiştir. Çoklu hızlı sistemdeki işaretlerin örnekleme hızlarındaki farklılıktan dolayı çoklu hızlı Wiener filtre katsayıları periyodiklik göstermektedir. Bu özellik kullanılarak çoklu hızlı Wiener-Hopf denklemlerinin türetilmesi açıklanmıştır. Çok kanallı çoklu hızlı FIR Wiener filtreleme kullanılarak orjinal bir işaretin kestirim problemi uygulamalarla gösterilmiştir. Ayrıca bir rasgele sürecin farklı hızlarda örneklenmiş iki gözlem işaretinden kestirilme problemi uyarlamalı filtreleme teknikleri kullanılarak açıklanmıştır. Çoklu hızlı uyarlamalı LMS algoritması ele alınmıştır. Bu algoritma uyarlamalı gürültü gidermeye uygulanmıştır. Sadece düşük hızlı gözlem işareti kullanılarak filtrenin girişimi giderebilme özelliği bu çalışmada gösterilmiştir.
-
ÖgeÇorlu İlçesi İçin Entegre Katı Atık Yönetimi Araştırması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Tınmaz, Esra ; Demir, İbrahim ; Çevre Mühendisliği ; Environmental EngineeringHızla artan nüfusa, yükselen hayat standartlarına ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, katı atık miktarında ve çeşidinde artış gözlenmektedir. Katı atıklardan kaynaklanan zararların azaltılabilmesi amacıyla, atık miktarına ve özelliklerine bağlı olarak çeşitli bertaraf metodları geliştirilmiştir. Bu çalışmada, İlçe’de oluşan katı atıkların yönetimine ilişkin en uygun entegre katı atık yönetim sistemi belirtilmiştir. Çalışmada öncelikle, Çorlu İlçesi ve İlçe’deki mevcut entegre katı atık yönetimi hakkında genel bilgiler verilmiş ve daha sonra da entegre katı atık yönetim sisteminin sahip olması gereken bileşenler, özellikler ve katı atık bertaraf metodları özetlenmiştir. Atık karakterizasyonunun bilinmesi, en uygun entegre katı atık yönetim sisteminin belirlenmesinde büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle, öncelikle İlçe’deki katı atıkların karakterizasyonu belirlenmiştir. Belirli bölgelerden, İlçe’de oluşan katı atıkları temsil edecek şekilde alınan katı atık örneklerinin, arazi ve laboratuvar çalışmaları sonucunda özelliklerinin belirlenmiş, buna bağlı olarak yönetim sistemi alternatifleri incelenmiş ve en uygun alternatif belirlenmiştir.
-
ÖgeÇorlu'daki Rekreasyon Alanlarının Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Küçük, Şebnem ; Çetiner, Ayten ; 46631 ; Şehir ve Bölge Planlama ; Urban and Regional PlanningRekreasyon insanların çalışma dışı boş zamanlarında gerçekleştirdikleri fiziksel ve ruhsal yapılarım geliştirici, zevk veren ve gelir getirme kaygısından uzak faaliyetlerdir. Kentleşme ve sanayileşmenin parelelinde rekreasyon alanlarına duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Tezin amacı son yıllarda kentleşme ve sanayileşmenin etkisi ile hızlı bir değişim sürecine giren Çorlu kentinde, artan nüfusun boş vakitlerini değerlendirebileceği rekreasyon alanlarının yeterlüiğinin incelenmesidir. Çalışmanın ilk bölümünde konunun kapsamına yer verilmektedir. İkinci bölümde, rekreasyon kavramı üzerinde durulmuş rekreasyonun ve rekreasyon alanlarının türlerine ve rekreasyon alanları ile ilgili normlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Çorlu kenti ile ilgili fiziki, sosyal, demografik verilerin yanında kentin 1991 yılında yapılan revizyon imar planı incelenmiş ve plandaki mevcut ve gelişme alanındaki fonksiyon alanları standartlarla karşılaştırılarak ne oranda yeterli oldukları incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise kentte yaşayanların boşzamanlanm değerlendirebilecekleri yeşil, spor ve oyun alanlarına duydukları gereksinimleri yerinde yapılan anket çalışmaları ile tespit edilmiştir. Beşinci ve son bölümde ise yapılan çalışma ile ilgili sonuçlara yer verilmektedir.
-
ÖgeÇorum Hacıhamza Da Sit Koruma Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ufuk, İsmail Erdem ; Eyüpgiller, Kemal Kutgün ; Restorasyon ; RestorationÇorum İli, Kargı İlçesi’ne bağlı Hacıhamza Beldesi içinde çalışma alanı olarak seçilen Kale Mahallesi’nin; sınırları, kentsel dokusu, anıtsal yapıları, geleneksel sivil mimarlık örnekleri ve özellikleri ile, sosyal yapı özellikleri açısından değerlendirilmesi yapıldığında, geleneksel “Anadolu Kenti” görünümünü günümüze kadar koruduğu anlaşılmaktadır. Cami, han, hamam ve sıbyan mektebinin oluşturduğu nüvenin etrafında şekillenen kentsel doku, bu odağın etrafında gelişip, günümüzdeki Hacıhamza yerleşimini oluşturmuştur. Geçmiş yıllarda yapılan imar planı çalışmaları ve kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik alınan kararlara bakıldığında, 1970’li yıllarda hazırlanmış olan imar planının hala yürürlükte olduğu, tek yapı bağlamında tescil edilmiş yapılar ve Hacıhamza Kalesi’nin çevrelediği alanın SİT alanı ilan edilmesi dışında herhangi bir koruma çalışmasının yapılmadığı görülmektedir. Bu tezin kapsamında gerçekleştirilen alan çalışması sonucunda hazırlanan, 1/1000 ölçekli analiz ve öneri paftaları, 1/200 ölçekli plan – silüet analiz ve öneri paftaları ışığında belirlenen koruma kararları, müdahale ve yeniden kullanım önerileri yoluyla Hacıhamza Beldesi, Kale Mahallesi’nin niteliklerini kaybetmeden gelecek nesillere aktarılması için izlenmesi gereken yol belirtilmektedir. Sonuç olarak, Hacıhamza Beldesi, tarihsel süreci ve gelişimi ele alındığında, geleneksel Anadolu yerleşiminin niteliklerini taşıması ve kendine has kentsel oluşumu ile hiç kuşkusuz kültür mirasımız içinde yerini almıştır. Mevcut kültür varlıkları ve gelişmeye müsait potansiyeli nedeniyle, mevcut dokunun korunması ve canlandırılması, beldenin ve belde sakinlerinin sosyal, ekonomik, ve kültürel konularda gelişmesini sağlayacaktır.
-
ÖgeÇorum Kent Merkezindeki Yeşil Alanların Nicelik Ve Nitelik Açısından Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-08-14) Özdindar, Alev ; Seçkin, Yasin Çağatay ; 10084683 ; Peyzaj Mimarlığı ; Lanscape ArchitectureKentsel yeşil alanlar, kente çok yönlü değer katan, kentsel mekan kalitesi ve insan yaşamını doğrudan etkileyen kentin en önemli parçasıdır. Kentsel yeşil alanlar, tesis edildiği andan itibaren değişen ve gelişen, bu değişim ve gelişime paralel olarak da ekolojik, rekreasyonel ve estetik etkileri ile kentin yapısını olumlu yönde etkileyen dinamik sistemlerdir. Giderek artan kent nüfusu, hızlı yapılaşmayı da beraberinde getirmekte ve bu durumun bir sonucu olarakta kentsel yeşil alanların yapı bloklarına dönüştüğü görülmektedir. Sonuca ters orantılı olarak kentsel yaşamın insanlar üzerindeki baskısı insanların yeşil alanlara olan ihityacını artırmaktadır. Mevcut imar mevzuatında kentlerde bir yeşil alan sistemi oluşturulmasına ilişkin yaptırım bulunmaması, yeşil alan sistemlerinin bütüncül olmayan ve kısa vadede kentsel büyümeyi öngören planlama yaklaşımları ile oluşturulması kentte ki yeşil alan yetersizliğinin temel nedenleri arasındadır. Kentlerde yeşil alan sistemleri kentlerin coğrafi konumu, arazai yapısı, iklimi, demografik ve sosyo kültürel yapısı gibi özelliklerine göre nitelik ve nicelik bakımından farklılık gösterir. Çorum gibi küçük ölçekli, hızla yapılaşmakta olan, ekonomisi ağırlıkla sanayiye dayalı, denize kıyısı bulunmayan ve sosyal yapısı içe dönük kentlerde insanların yeşil alan gereksinimleri oldukça fazladır. Bu nedenle insanlar evlerinden minimum yürüyüş mesafesinde ulaşabilecekleri yeşil alanlara ihtiyaç duymaktadır. Bu durum kent içinde ki hızlı yapılaşmayla birlikte planlama girdisi olarak değerlendirildiğinde bütüncül yeşil alan sistemlerinin oluşturulasına engel teşkil etmekte, kent içindeki yeşil alanların niteliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Tezin çalışma alanı, Çorum kent merkezinde 14 mahallede konumlanan yeşil alanları kapsamaktadır. Çalışma sürecinde öncelikle; yerinde analiz bulguları, belediye envanterleri ve Coğrafi Bilgi Sistemi yazılımlarından biri olan CitySurf programından elde edilen çeşitli yıllara ait hava fotoğrafları çakıştırılıp işlenerek grafiksel veriler elde edilmiştir. Edinilen veriler doğrultusunda belirli dönemlerde kentte konumlanan yeşil alanlar belirlenmiş ve bu alanların tarihsel süreç içindeki değişimi ortaya koyulmuştur. Çalışmanın devamında kent merkezinde bulunan yeşil alanların mahallelere göre dağılımı incelenmiş, mahalle ölçeğinde kişi başına düşen yeşil alan miktarları ortaya koyulmuştur. Son bölümde kentte konumlanan yeşil alanlar İsveç standartlarına göre değerlendirilmiş, standardı sağlayan 32 adet konut öbeği parkı nicelik ve nitelikleri bakımından incelenmiştir. Mevcut durumun analiz edilmesi üzerine kentte konumlanan yeşil alanların nicelik ve nitelik bakımından yetersiz olduğu saptanmış, kent merkezinin genelinde mevcut durumun iyileştirilmesi adına öneriler sunulmuştur.
-
ÖgeÇöp Sızıntı Suyu Arıtımında Magnezyum Amonyum Fosfat Çöktürmesinin Uygulama Şekilleri Ve Hava İle Sıyırmayla Koi Gideriminin İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Şafak, Atakan ; Kabdaşlı, Işık ; Çevre Mühendisliği ; Environmental EngineeringÇöp sızıntı suları, içerdikleri yüksek konsantrasyonlarda organik ve inorganik kirleticilerle arıtılması zor atıksulardır. Çöp sızıntı sularının önemli bir bileşeni olan azot alıcı ortamlarda ötrofikasyona neden olarak su kaynaklarının kalitesini bozmakta ve yararlı kullanımını engellemektedir. Atıksulardan azot gideriminde yaygın bir kullanıma sahip olan biyolojik metotların çevre koşullarına karşı hassas olması, yüksek amonyak konsantrasyonlarının inhibisyon etkisi göstermesi ve düşük sıcaklıklarda verimin azalması gibi dezavantajları vardır. Çalışmanın amacı; çöp sızıntı sularında magnezyum amonyum fosfat çöktürmesi ile biyolojik arıtma prosesinin birlikte değerlendirilerek azot ve organik madde gideriminin incelenmesi ve magnezyum amonyum fosfat çöktürmesinin arıtma şemasındaki yerinin belirlenmesidir. Bu çerçevede magnezyum amonyum fosfat çöktürmesi ile biyolojik arıtmanın çeşitli kombinasyonları incelenerek arıtma performansları belirlenmiştir. Bununla birlikte hava ile sıyırma prosesi sonucu çöp sızıntı suyunun karakterinde meydana gelecek değişim belirlenerek bu işlemi takiben biyolojik arıtma ve MAP çöktürmesi uygulamaları ile arıtma verimleri incelenmiştir.
-
ÖgeÇöp Sızıntı Suyunun Nanofiltrasyon İle Arıtılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Topacık, Metin Selman ; Sarıkaya, Hasan Zuhuri ; Çevre Mühendisliği ; Environmental EngineeringNanofiltrasyon membranları, çöp sızıntı sularının arıtılması için kullanılmıştır. Pilot tesis çalışması, her biri 3,6 m2 membran alanına sahip olan üç adet ince film kapiler kompozit tip nanofiltrasyon membranları ile yürütülmüş, sistem, debi ölçer, manometre, kimyasal dozlama üniteleri, membran ünitesi ve pompalardan ile donatılmıştır. Nanofiltrasyon için süzüntü oranı %80 civarında olmaktadır. Süzüntü akısı zamana bağlı olarak yaklaşık olarak sabit kalmıştır. Süzüntü akısında aşağı ve yukarı oynamalar giren suyun karakterinin sabit olmamasından kaynaklanmaktadır. Süzüntü akısı ile süzüntü oranının birbirleri ile ters orantılı oldukları görülmüştür. KOİ giderimi %65 civarında olmaktadır. Toplam N giderimi %15, NH4 giderimi %20 mertebesinde olmaktadır. Nanofiltrasyonda azotlu bileşiklerin giderim verimleri düşük olmaktadır. İletkenlik çöp sızıntı suyunda 30.000 mS/cm gibi çok yüksek bir düzeydedir. Nanofiltrasyon ile iletkenlik giderme ise ortalama olarak %6 civarındadır.. TMB 5 barda çalışılmıştır. Sonuç olarak, çöp sızıntı suları nanofiltrasyon ile arıtılarak, alıcı ortam deşarj limitlerine yaklaşıldığı, çöp sızıntı suyunun maliyetli bir şekilde taşınarak, İSKİ’nin evsel Atıksu arıtma tesisleri’ne deşarj edilerek bu tesislerin yükünü artırmasına da gerek kalmadan, yerinde arıtılabileceği ortaya konulmuştur.