FBE- Kimya Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yayın Türü "Master Thesis" ile FBE- Kimya Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge1,3-Benzotaç eterlerin sentezleri ve yapısal özellikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Bozkurtoğlu, Neval ; Erk, Çakıl ; 55631 ; KimyaBu çalışmada konu olan makro halkalı eterlerim yeni bir molekül sınıfı, 1,3 konumundaki dioksi grupları üzerinden kapanan, oksietilen halkasından oluşur. Bu bileşikler bine yakın türevi yapılan makro halkalı eterler arasında son derece az tanınmaktadırlar. Bu bileşikler genelde 1,3-dihidroksibenzen yani rezorsin türevleridirler. Çalışmalarımıza esas oluşturan sentezlerin hedefi bu grubun oluşabilen en küçük yapıdaki makro halkalarını elde etmektir. Öncelikle dibrometan ve rezorsin ile bazik ortamda yapılan çalışmalarda sentetik yönden geniş bir araştırma yapılmıştır. Bu konuda halka, ürün elde edilmesi yönünde istenilen ürünler ele geçmemiştir. Dolayısıyla template etki son derece hakimdir. Buna karşılık, rezorsin ve l,2-bis(2-kloroetoksi)etan, K2C03/DMSO bulunan ortamda eleştirildiğinde l,3-dibenzo-20-crown-6 ele geçrniştir. Buna karşın 1,2-dıbrometan yine rezorsin ile aynı reaksiyon koşullarında sadece uzun zincirli podand yapısındaki ürünlere dönüşmüştür. l,3-dibenzo-20-crown-6 ise stereokimyasal olarak son derece ilginç bir yapı sergilemektedir. İki rezorsin yan gruplarının etkisi nedeni ile bu molekül düzlemsel bir yapıya ulaşamamaktadır. Buna karşın aromatik halkaların paralel olmaları halinde özellikle Na+ iyonu için seçimli bir makro halka yapısı ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmamızda organik sentezlerin yanında yaptığımız moleküler dinamik, MM* yöntemi ile yapılan hesaplamalar sonucu konformasyon analizleri ile molekül geometrileri ortaya konmuştur. Diğer taraftan rezorsinol (1,3-dihidroksibenzen) yine aynı koşullarda bis- kloropolietilen glikoller ile etMeştirilmiş ve l,3-benzo-13-crown-4 ve 1,3-benzo- 16-crown-5 molekülleri ile dimer l,3-dibenzo-20-crown-6 ve l,3-benzo-26-crown- 8 molekullerinin sentezleri sağlanmıştır.
-
Öge1,3-dioksepinlerin Dimetildiazomalonat/bis(asetilasetonat) Bakır(ıı) İle Reaksiyonlarının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kumbaracı, İbrahim Volkan ; Talınlı, Naciye ; Kimyagerlik ; ChemistryDüz zincirli allilik asetallerin diazoesterler ile reaksiyonları hakkında literatürde birçok çalışma bulunmasına rağmen, halkalı allilik asetallerin diazo esterlerle reaksiyonları konusunda detaylı bir çalışma yapılmamıştır. Bu konudaki önemli çalışma Jenderralla tarafından yapılmış olan etildiazoasetatın CuSO4 varlığında 1,3 dioksepinler ile reaksiyonudur. Jenderralla bu çalışmada sadece 1,3 dioksepinin siklopropan türevinden bahsetmiştir. Bunun yanısıra olası diğer reaksiyon ürünlerinden örneğin; oksonyum ylid üzerinden yürüyebilecek olan, [1,2]-kayması (Stevens), [2,3]-sigmatropik göçler ve de β-Hidrojen eliminasyonlarına hiç değinmemiştir. Bu çalışmada bazı 1,3-dioksepin türevlerinin (Hidratrop aldehit asetali, 4-fenil siklohegzanon asetali ve 1,4-siklohegzandion asetali) Dimetil diazomalonat ile bis(asetilasetonat)Bakır (II) varlığında reaksiyonu incelenmiştir. Oksonyum ylid üzerinden oluşabilecek; [2,3]-sigmatropik göç, stevens çevrilmesi, β- Hidrojen eliminasyon ürünleri ile karbonil ylid üzerinden oluşabilecek ürünler ve de siklopropanlanma ürünleri karşılaştırılmıştır.
-
ÖgeÇinko nanotanecik içeren polimer nanokompozit malzeme üretimi ve karakterizasyonu(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-04) Akbaş, Alev ; Oskay Küçükbayrak, Sadriye ; 506161001 ; Kimya MühendisliğiNanoteknoloji, en az bir boyutu 1-100 nm arasında değişen nanomalzemelerin sağladığı fiziksel, kimyasal ve elektriksel özellikleri kullanarak yeni özelliklere ve işlevlere sahip malzemelerin üretimini ve geliştirilmesini hedefleyen çok yönlü bir çalışma alanıdır. Nanomalzemeler nanoboyuta inildikçe artan yüzey / hacim oranının sağladığı özellikler ile elektronik, biyomedikal, gıda ve enerji gibi alanlarda kullanılmaktadır. Nanoteknolojinin önemli uygulama alanlarından biri olan doku mühendisliği alanında yer alan yara örtüsü ile zarar görmüş hücrelerin ve dokuların onarılması için yara bölgesine hücrelerin göçünü, çoğalmasını ve farklılaşmasını sağlamak için ekstraselüler matriks (ECM) görevi görebilecek yapıların geliştirilmesi amaçlanır. Yara örtüsünün kullanım amaçları yaraların iyileşmesi için gerekli olan nemi ve gaz geçirgenliğini sağlamak, enfeksiyonu önlemek veya kontrol altında tutmak, yara eksudasını temizlemek ve ağrının en aza indirilmesini sağlamaktır. Sentetik (PCL, PLA vb.) ve doğal biyopolimerler (kitosan, jelatin, kolajen vb.) ile çeşitli lif üretim yöntemleri kullanılarak genellikle nanolif matriks yapısında oluşturulan yara örtüleri içerisine yara iyileşmesini hızlandırmak, ağrıyı azaltmak, tedavi etmek ve antibakteriyel özellik kazandırmak için ilaçlar, büyüme faktörleri veya nanotanecikler yerleştirilerek zarar görmüş dokunun onarılması sağlanmaktadır. Biyopolimer çeşidi olan polikaprolakton (PCL) toksik olmaması, mekanik özelliklerinin iyi olması, biyouyumluluk ve biyolojik bozunabilirlik özelliklerinin getirdiği avantajlar sayesinde biyomedikal alanda ilaç taşıyıcı sistemlerde ve doku mühendisliği uygulamalarında iskele ve yara örtüsü olarak kullanılabilmektedir. Aktif yara örtüsü çalışmalarında yara iyileşmesini hızlandırmak için ZnO nanotaneciği kullanılmaktadır. Vücudumuzda var olan elementlerden biri olan ve ekstraselüler matriks oluşumunu destekleyen metaloproteinlerin kofaktörü olan çinko ile yara iyileşme süresi kısaltılabilmektedir. Çinko kaynağı olarak kullanılabilen ZnO nanotaneciklerinin ROS üretimine neden olarak, ya da bakteri hücre duvarına zarar vererek yara bölgesinde antibakteriyel özellik gösterdiği ve yara bölgesine keratinosit ve fibroblast hücrelerinin göçünü ve çeşitlenmesini sağlayarak, yara iyileşmesini hızlandırdığı belirtilmiştir. Genellikle vitamin A ve E, cilt için bölgesel kremler, losyonlar veya merhemler de kullanılan cildin yaşlanmasını geciktiren ve antioksidan özellik sağlayan terapötik ajanlardır. ZnO nanotanecikleri gibi vitamin A ve vitamin E'nin de yara iyileştirmede olumlu sonuçlar sağladığı yapılan çalışmalar ile görülmüştür. Vitamin E yara bölgesinde antioksidan özellik sağlamakta ve vitamin A ise kolajen sentezini desteklemektedir. Yapılan çalışmaların incelenmesi sonucu bu çalışmada, mikrodalga destekli hidrotermal yöntem ile ZnO nanotaneciğinin üretimi ve elektrospinning yöntemi ile ZnO nanotaneciği, vitamin E ve A katkılı PCL nanokompozit lif yara örtüsünün üretimi amaçlanmıştır. Deneysel çalışmaların birinci bölümünde; Zn(NO3)2.6H2O, NaOH, stabilize edici ajan olarak nişasta ve çözücü olarak su kullanılarak ZnO nanotaneciğinin üretimi mikrodalga destekli hidrotermal yöntem ile gerçekleştirilmiştir. Bu bölümde nanotaneciğin boyutuna ve morfolojisine Zn(NO3)2.6H2O ve NaOH derişimleri, pH, mikrodalga gücü ve mikrodalga uygulama süresinin etkisi incelenerek nanokompozit lif yapılarının üretiminde kullanılabilecek ideal nanotanecik üretimi gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışmaların ikinci bölümünde; asetik asit-formik asit çözücü karışımı kullanılarak saf PCL, çeşitli oranlarda ZnO nanotaneciği ve vitamin E ve A içeren ZnO/PCL, VİT/PCL, ZnO/VİT/PCL nanoliflerinin üretimi elektrospinning prosesi ile gerçekleştirilmiştir. Üretimi gerçekleştirilen nanotaneciklerin ve nanoliflerin karakterizasyonu SEM, FTIR ve XRD kullanılarak gerçekleştirilmiştir. ZnO/PCL, VİT/PCL, ZnO/VİT/PCL nanokompozit lifleri için belli bir zaman periyodunda çinko iyonu ve vitamin salım testleri uygulanmıştır. Elde edilen liflere antibakteriyel aktivitelerini incelemek için antimikrobiyal testler uygulanmıştır. Sentezi gerçekleştirilen ZnO nanotaneciklerinin morfolojisi ve tanecik boyut dağılımı üzerinde Zn(NO3)2.6H2O ve NaOH derişimleri, pH, mikrodalga gücü ve mikrodalga uygulama süresi parametrelerinin etkileri olduğu görülmüştür. Küresel formda elde edilen nanotaneciklerin, ortalama tanecik boyutu; Zn(NO3)2.6H2O ve NaOH derişimi ve çözelti pH artışı ile büyümüş, mikrodalga uygulama süresinin ve gücünün artması ile küçülmüştür. Nanokompozit lif yapılarında, saf PCL nanoliflerine ZnO nanotaneciklerinin ilavesi ile ortalama lif çaplarında küçülme ve vitaminlerin ilavesi ile ortalama lif çaplarında büyüme görülmüştür. Nanokompozit yapıdan çinko iyonu ve vitamin salımının gerçekleştiği belirlenmiştir. Ayrıca, yüksek ZnO derişimi içeren nanokompozit lif yapıların Escherichia coli ve Staphylococcus aureus bakterilerine karşı antibakteriyel özellik sağladığı görülmüştür. Sonuç olarak, üretimi gerçekleştirilen nanokompozit lif yapılarının yara örtüsü olarak kullanılma potansiyeline sahip olduğu saptanmıştır.
-
ÖgeSodyum ditiyonit - iyonik likit kombinasyonuna dayanan çok amaçlı, çevre dostu nitro ve karbonil gruplarının indirgenme reaksiyonları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-12-11) Kılıçlar, Hüseyin Cem ; Sirkecioğlu, Okan ; 509161272 ; Kimyaİndirgenme reaksiyonları organik kimyanın en önemli reaksiyon sınıflarından birisidir. Şimdiye kadar organik kimyada yüzlerce indirgeme bileşimi rapor edilmiştir. Bunlar arasında sodyum ditiyonit hem indirgeme etkinliği bakımından, hem de pek çok grubun indirgenmesinde kullanılabiliyor olması bakımından ayrı bir önem arz etmektedir. Redüksiyon potansiyeli nötral pH civarında -0.66 Volt olduğundan, keton, aldehit, nitro, nitroso, kinon, alkil halojenür ve azo gruplarını kolayca indirgeyebilmektedir. Ancak bu bileşiğin yalnız suda çözünebiliyor olması önemli bir dezavantajdır ki bu nedenle suda pek az da olsa çözünebilen organik bileşiklerin indirgenmesinde kullanılabilir. Suda çözünmeyen organik bileşiklerin indirgenmesinde kullanılamaz. Çünkü bu takdirde indirgenme ya çok düşük verimlerle gerçekleşir ya da hiç gerçekleşmez. Projede sodyum ditiyonitin iyonik sıvıdaki çözeltisinin suda çözünmeyen organik bileşiklerin indirgenmesinde de kullanılabileceği kanıtlanmıştır. Oldukça yakın geçmişte ortaya çıkan iyonik sıvılar organik kimya alanında da ilgi çekmişlerdir. Bunun nedeni özellikle iki fazlı reaksiyonlarda faz transfer katalizi gerektirmeden inorganik reaktiflerin organiklerle reaksiyonlarını mümkün kılarlar. Bazı iyonik sıvıların, inorganik tuzları % 30'lara varan oranlarda çözebilmesi, suyla karışmayan organik bileşiklerin, sulu inorganik çözeltilerle şimdiye kadar başarılamayan reaksiyonlarını mümkün kılar. İyonik sıvıların bu potansiyelinin görülmesinden sonra, konunun bir proje kapsamında yapılacak çalışmalarla ayrıntılı olarak incelenmesine karar verilmiştir. Projede ditiyonit-iyonik sıvı çözeltisinin her tip organik bileşiğe uygulanabilen üniversal bir indirgeme formülasyonu olarak geliştirilmesi hedeflenmiştir. Diğer metalli indirgenme reaksiyonları gibi dışarıya toksik metal tuzları salınımı bulunmamaktadır. Ayrıca uçucu organik solventler de kullanılmadığı için geri soğutucuya dahi gerek duymaksızın bir kap içerisinde reaksiyon gerçekleştirilebilir ve oldukça güvenli bir reaksiyondur. Laboratuvara ve çevreye solvent buharı salınımı yapmadığı için ve iyonik sıvının içeriğinde bulunan formik asit ve etanolamin doğal yollarla elde edilebilen ve uçucu organik solventlere nazaran daha masum kimyasallar oldukları için daha temiz bir indirgenme reaksiyonunu mümkün kılmaktadır. Bu özellik gelecekte kullanılabilecek ilaç etken madde moleküllerinin sentezinde önem arz edebilir. Organik fonksiyonel grupların yarıdan çoğunu indirgeyebiliyor olması, diğer indirgenlere kıyasla oldukça saf indirgenme ürünü vermesi ve ucuz olması nedeniyle sodyum ditiyonit caziptir. Sodyum ditiyonitin yine ucuz olan bir iyonik sıvı ile kombinasyonu onu daha da cazip hale getirmektedir. Yapılan çalışmalar bu doğrultularda incelenmiş ve sonuçlar elde edilmiştir.
-
ÖgeYeni Kumarin – Crown Eterlerin Sentez Yöntemleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Tiftikçi, Esra ; Erk, Çakıl ; Kimyagerlik ; ChemistryTanko bean gibi bazı bitkilerden ilk çıkartılmalarından bu yana Benzopiran Kumarinleri bilinmektedir. Daha önce kullanılan isimlendirme yöntemlerinde fonksiyonel grupların karbon numaraları belirtilerek 2H-benzo[]piran-2-on deki gibi adlandırılmaktaydı. bunun gibi moleküllerin sentezi Perkin ve Pechmann tarafından geliştirildi ve bu tür ürünler kumarin kimyasının ilgi alanına girmiştir. bu moleküllerin kromotografik özellikleri boyar kimyasında yeni bir kullanım alanı açmıştır. Moelküllerin * geçişleri, elektron transferi sırasında tüm molekülleri etkileyen kromo-florofabik davranışlarına yol açar. Bizim çalışmamızda makrohalkalı crown eterlerin sentezi ve katyon bağlama özellikleri üzerinedir. Biz özellikle, kumarin crown etelerinin iyon bağlama kuralları florosans spekroskopisi gibi optik spektroskopik metotlar kullanılarak incelenen kromoiyonofobik makrohalkalı yapıların sentezi üzerine çalışıyoruz. 7,8-dihidroksi yada 6,7-dihidroksi-4-npropil veya 3-etil,4-metil sübstitüe kumarinlerin sentezleri ve bunların makrohalkalı eter türevleri üzerine çalışma yapmaktayız. İlk önce Claisen Kondenzasyonu yöntemiyle elde edilen -keto-esterler, poli-hidroksibenzenler kullanılarak Pechmann yöntemi ile kumarinler elde edilmiştir. -keto-esteler trifoloro asetik asit içinde fenoller ile reaksiyonları sonucunda iyi bir verim ile 6,7-dihidroksi- ve 7,8-dihidroksi kumarinleri oluştururlar. Dihidroksi kumarinler,DMF ve Na2CO3 varlığında bis-diklor ve bis-ditosilat ile sonlanan polietilen gilikoller ille reaksiyona girerek 12-crown-4, 15-crown-5 ve 18-crown-6’nın makrosiklik eterlerini oluştururlar. Kromofor moleküller, UV-VIS ve floresans spektrum gibi optik spektroskoplarla analiz edildiler. Yüksek çözünürlüklü 1H NMR spektroskopisi ve mass spektroskopisinde yapıla incelendi. Sentezlenen maddeler aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır.