FBE- Kimya Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 493
  • Öge
    Çinko nanotanecik içeren polimer nanokompozit malzeme üretimi ve karakterizasyonu
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-04) Akbaş, Alev ; Oskay Küçükbayrak, Sadriye ; 506161001 ; Kimya Mühendisliği
    Nanoteknoloji, en az bir boyutu 1-100 nm arasında değişen nanomalzemelerin sağladığı fiziksel, kimyasal ve elektriksel özellikleri kullanarak yeni özelliklere ve işlevlere sahip malzemelerin üretimini ve geliştirilmesini hedefleyen çok yönlü bir çalışma alanıdır. Nanomalzemeler nanoboyuta inildikçe artan yüzey / hacim oranının sağladığı özellikler ile elektronik, biyomedikal, gıda ve enerji gibi alanlarda kullanılmaktadır. Nanoteknolojinin önemli uygulama alanlarından biri olan doku mühendisliği alanında yer alan yara örtüsü ile zarar görmüş hücrelerin ve dokuların onarılması için yara bölgesine hücrelerin göçünü, çoğalmasını ve farklılaşmasını sağlamak için ekstraselüler matriks (ECM) görevi görebilecek yapıların geliştirilmesi amaçlanır. Yara örtüsünün kullanım amaçları yaraların iyileşmesi için gerekli olan nemi ve gaz geçirgenliğini sağlamak, enfeksiyonu önlemek veya kontrol altında tutmak, yara eksudasını temizlemek ve ağrının en aza indirilmesini sağlamaktır. Sentetik (PCL, PLA vb.) ve doğal biyopolimerler (kitosan, jelatin, kolajen vb.) ile çeşitli lif üretim yöntemleri kullanılarak genellikle nanolif matriks yapısında oluşturulan yara örtüleri içerisine yara iyileşmesini hızlandırmak, ağrıyı azaltmak, tedavi etmek ve antibakteriyel özellik kazandırmak için ilaçlar, büyüme faktörleri veya nanotanecikler yerleştirilerek zarar görmüş dokunun onarılması sağlanmaktadır. Biyopolimer çeşidi olan polikaprolakton (PCL) toksik olmaması, mekanik özelliklerinin iyi olması, biyouyumluluk ve biyolojik bozunabilirlik özelliklerinin getirdiği avantajlar sayesinde biyomedikal alanda ilaç taşıyıcı sistemlerde ve doku mühendisliği uygulamalarında iskele ve yara örtüsü olarak kullanılabilmektedir. Aktif yara örtüsü çalışmalarında yara iyileşmesini hızlandırmak için ZnO nanotaneciği kullanılmaktadır. Vücudumuzda var olan elementlerden biri olan ve ekstraselüler matriks oluşumunu destekleyen metaloproteinlerin kofaktörü olan çinko ile yara iyileşme süresi kısaltılabilmektedir. Çinko kaynağı olarak kullanılabilen ZnO nanotaneciklerinin ROS üretimine neden olarak, ya da bakteri hücre duvarına zarar vererek yara bölgesinde antibakteriyel özellik gösterdiği ve yara bölgesine keratinosit ve fibroblast hücrelerinin göçünü ve çeşitlenmesini sağlayarak, yara iyileşmesini hızlandırdığı belirtilmiştir. Genellikle vitamin A ve E, cilt için bölgesel kremler, losyonlar veya merhemler de kullanılan cildin yaşlanmasını geciktiren ve antioksidan özellik sağlayan terapötik ajanlardır. ZnO nanotanecikleri gibi vitamin A ve vitamin E'nin de yara iyileştirmede olumlu sonuçlar sağladığı yapılan çalışmalar ile görülmüştür. Vitamin E yara bölgesinde antioksidan özellik sağlamakta ve vitamin A ise kolajen sentezini desteklemektedir. Yapılan çalışmaların incelenmesi sonucu bu çalışmada, mikrodalga destekli hidrotermal yöntem ile ZnO nanotaneciğinin üretimi ve elektrospinning yöntemi ile ZnO nanotaneciği, vitamin E ve A katkılı PCL nanokompozit lif yara örtüsünün üretimi amaçlanmıştır. Deneysel çalışmaların birinci bölümünde; Zn(NO3)2.6H2O, NaOH, stabilize edici ajan olarak nişasta ve çözücü olarak su kullanılarak ZnO nanotaneciğinin üretimi mikrodalga destekli hidrotermal yöntem ile gerçekleştirilmiştir. Bu bölümde nanotaneciğin boyutuna ve morfolojisine Zn(NO3)2.6H2O ve NaOH derişimleri, pH, mikrodalga gücü ve mikrodalga uygulama süresinin etkisi incelenerek nanokompozit lif yapılarının üretiminde kullanılabilecek ideal nanotanecik üretimi gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışmaların ikinci bölümünde; asetik asit-formik asit çözücü karışımı kullanılarak saf PCL, çeşitli oranlarda ZnO nanotaneciği ve vitamin E ve A içeren ZnO/PCL, VİT/PCL, ZnO/VİT/PCL nanoliflerinin üretimi elektrospinning prosesi ile gerçekleştirilmiştir. Üretimi gerçekleştirilen nanotaneciklerin ve nanoliflerin karakterizasyonu SEM, FTIR ve XRD kullanılarak gerçekleştirilmiştir. ZnO/PCL, VİT/PCL, ZnO/VİT/PCL nanokompozit lifleri için belli bir zaman periyodunda çinko iyonu ve vitamin salım testleri uygulanmıştır. Elde edilen liflere antibakteriyel aktivitelerini incelemek için antimikrobiyal testler uygulanmıştır. Sentezi gerçekleştirilen ZnO nanotaneciklerinin morfolojisi ve tanecik boyut dağılımı üzerinde Zn(NO3)2.6H2O ve NaOH derişimleri, pH, mikrodalga gücü ve mikrodalga uygulama süresi parametrelerinin etkileri olduğu görülmüştür. Küresel formda elde edilen nanotaneciklerin, ortalama tanecik boyutu; Zn(NO3)2.6H2O ve NaOH derişimi ve çözelti pH artışı ile büyümüş, mikrodalga uygulama süresinin ve gücünün artması ile küçülmüştür. Nanokompozit lif yapılarında, saf PCL nanoliflerine ZnO nanotaneciklerinin ilavesi ile ortalama lif çaplarında küçülme ve vitaminlerin ilavesi ile ortalama lif çaplarında büyüme görülmüştür. Nanokompozit yapıdan çinko iyonu ve vitamin salımının gerçekleştiği belirlenmiştir. Ayrıca, yüksek ZnO derişimi içeren nanokompozit lif yapıların Escherichia coli ve Staphylococcus aureus bakterilerine karşı antibakteriyel özellik sağladığı görülmüştür. Sonuç olarak, üretimi gerçekleştirilen nanokompozit lif yapılarının yara örtüsü olarak kullanılma potansiyeline sahip olduğu saptanmıştır.
  • Öge
    Sodyum ditiyonit - iyonik likit kombinasyonuna dayanan çok amaçlı, çevre dostu nitro ve karbonil gruplarının indirgenme reaksiyonları
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-12-11) Kılıçlar, Hüseyin Cem ; Sirkecioğlu, Okan ; 509161272 ; Kimya
    İndirgenme reaksiyonları organik kimyanın en önemli reaksiyon sınıflarından birisidir. Şimdiye kadar organik kimyada yüzlerce indirgeme bileşimi rapor edilmiştir. Bunlar arasında sodyum ditiyonit hem indirgeme etkinliği bakımından, hem de pek çok grubun indirgenmesinde kullanılabiliyor olması bakımından ayrı bir önem arz etmektedir. Redüksiyon potansiyeli nötral pH civarında -0.66 Volt olduğundan, keton, aldehit, nitro, nitroso, kinon, alkil halojenür ve azo gruplarını kolayca indirgeyebilmektedir. Ancak bu bileşiğin yalnız suda çözünebiliyor olması önemli bir dezavantajdır ki bu nedenle suda pek az da olsa çözünebilen organik bileşiklerin indirgenmesinde kullanılabilir. Suda çözünmeyen organik bileşiklerin indirgenmesinde kullanılamaz. Çünkü bu takdirde indirgenme ya çok düşük verimlerle gerçekleşir ya da hiç gerçekleşmez. Projede sodyum ditiyonitin iyonik sıvıdaki çözeltisinin suda çözünmeyen organik bileşiklerin indirgenmesinde de kullanılabileceği kanıtlanmıştır. Oldukça yakın geçmişte ortaya çıkan iyonik sıvılar organik kimya alanında da ilgi çekmişlerdir. Bunun nedeni özellikle iki fazlı reaksiyonlarda faz transfer katalizi gerektirmeden inorganik reaktiflerin organiklerle reaksiyonlarını mümkün kılarlar. Bazı iyonik sıvıların, inorganik tuzları % 30'lara varan oranlarda çözebilmesi, suyla karışmayan organik bileşiklerin, sulu inorganik çözeltilerle şimdiye kadar başarılamayan reaksiyonlarını mümkün kılar. İyonik sıvıların bu potansiyelinin görülmesinden sonra, konunun bir proje kapsamında yapılacak çalışmalarla ayrıntılı olarak incelenmesine karar verilmiştir. Projede ditiyonit-iyonik sıvı çözeltisinin her tip organik bileşiğe uygulanabilen üniversal bir indirgeme formülasyonu olarak geliştirilmesi hedeflenmiştir. Diğer metalli indirgenme reaksiyonları gibi dışarıya toksik metal tuzları salınımı bulunmamaktadır. Ayrıca uçucu organik solventler de kullanılmadığı için geri soğutucuya dahi gerek duymaksızın bir kap içerisinde reaksiyon gerçekleştirilebilir ve oldukça güvenli bir reaksiyondur. Laboratuvara ve çevreye solvent buharı salınımı yapmadığı için ve iyonik sıvının içeriğinde bulunan formik asit ve etanolamin doğal yollarla elde edilebilen ve uçucu organik solventlere nazaran daha masum kimyasallar oldukları için daha temiz bir indirgenme reaksiyonunu mümkün kılmaktadır. Bu özellik gelecekte kullanılabilecek ilaç etken madde moleküllerinin sentezinde önem arz edebilir. Organik fonksiyonel grupların yarıdan çoğunu indirgeyebiliyor olması, diğer indirgenlere kıyasla oldukça saf indirgenme ürünü vermesi ve ucuz olması nedeniyle sodyum ditiyonit caziptir. Sodyum ditiyonitin yine ucuz olan bir iyonik sıvı ile kombinasyonu onu daha da cazip hale getirmektedir. Yapılan çalışmalar bu doğrultularda incelenmiş ve sonuçlar elde edilmiştir.
  • Öge
    Yüksek çözünürlüklü sürekli ışın kaynaklı moleküler absorpsiyon spektrometrisi ile brom tayini için yöntem geliştirilmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Turhan, Neslihan ; Özcan, Mustafa ; 637234 ; Kimya Ana Bilim Dalı
    Doğada elementel halde bulunmayan brom (Br), doğal organo-brom ve bromür olarak da bilinen inorganik bileşikleri halinde toprakta, tuzlarda, hava ve deniz suyunda bulunmaktadır. Brom, pestisitlerde, ticari fırın ürünleri ve unlarda katkı maddesi olarak, çeşitli amaçlarla kullanılan boyalarda, kozmetiklerde, çeşitli ilaçlarda, farmasötikler ve kimyasal ara ürünler gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Polibromlu difenil eter (PBDE'ler), polibromlu bifeniller (PBB'ler), tetrabromobisfenol A (TBBPA) ve heksabromosiklododekan (HBCD) gibi bromlu bileşikler en yaygın alev geciktirici (bromlu alev geciktiriciler, BFR) olarak kullanılmaktadır. Çeşitli mobilya, elektronik aletler, yapı malzemeleri ve otomobil parçaları gibi birçok malzemenin yapısına katılarak olası bir durumda tutuşmalarını yavaşlatmaktadır. Bromun pH ve sıcaklık değişimlerine karşı yüksek toleransı birçok arıtma ve dezenfeksiyon işlemi için kullanımının uygun olmasını sağlamaktadır. Çeşitli kullanım alanlarına sahip olan brom ve brom bileşikleri insan sağlığı ve çevre için zararlıdır. Oldukça kararlı olan brom bileşikleri çevreye hızla yayılıp, zamanla gıda zincirlerinde birikebilmektedir. Yüksek dozda broma maruz kalmak (bromizm) üst solunum yolu, cilt, sinir sistemi, kardiyolojik, üremik ve lenfoma gibi çok çeşitli hastalıklara neden olmakta ve DNA'ya zarar vermektedir. Doğaya salınımları ve toksik özelliklerinden dolayı birçok alanda brom bileşiklerinin kullanımı kısıtlanmıştır. Bromun kalitatif ve kantitatif tayini ve yönetmelikler tarafından belirlenen sınır değerlere uygunluğunun araştırılması oldukça önem kazanmıştır. Dolayısıyla hassas, doğru ve güvenilir brom tayini için en uygun yöntemin seçilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Bromun atomik absorpsiyon rezonans hattı 148,86 nm'de havanın temel bileşenlerinin (O2, N2) absorplandığı vakum UV bölgesinde bulunmaktadır. Ayrıca broma spesifik oyuk katot lambası (OKL) bulunmadığı için atomik absorpsiyon spektrometresi (AAS) ile tayini doğrudan yapılamamaktadır. Ancak brom tayini, grafit fırında üretilen brom içeren diatomik türlerin moleküler absorpsiyonu yoluyla yüksek çözünürlüklü sürekli ışın kaynaklı elektrotermal atomik absorpsiyon spektrometresi (HR-CS ETAAS) kullanılarak yapılabilmektedir. Bu amaçla yüksek lisans tez çalışması kapsamında, HR-CS ETAAS ile molekül oluşturucu element olarak ilk defa baryum (Ba) kullanılmasıyla oluşturulan diatomik BaBr'nin moleküler absorpsiyon spektrumu yardımıyla brom tayini için yöntem geliştirilmiştir. Yöntemin koşulları sıvı ve doğrudan katı örneklemeli HR-CS ETAAS ile optimize edilmiştir.
  • Öge
    Preparation of functional surfaces and protein polymer conjugates via light induced tetrazine click reaction
    (Institute of Science and Technology, 2020) Özbek, Nagihan ; Kahveci, Muhammet Ü. ; 633554 ; Department of Chemistry
    Click reactions have been essential tool for fabrication and modification of functional materials from the beginning of the twenty-first century. After this milestone, several click approach including cycloaddition reactions (Huisgen 1,3‐dipolar cycloaddition, also the Diels-Alder (DA) reactions), nucleophilic ring‐opening reactions, reactions of some carbonyl compounds, thiol‐ene chemistry and Michael additions have been developed. The valuable features including quantitative yields under mild conditions, not producing offensive byproducts and tolerant to many chemical functionalities make this chemistry elegant toolbox in material science and macromolecular engineering. Additionally, some of these reactions are employed in chemical biology and considered as bioorthogonal reactions, since they can occur inside of living systems without interfering with native biochemical processes. Amongst these reactions, Inverse Electron Demand Diels-Alder (IEDDA) Reaction has come into prominence recently, due to its remarkable kinetics and biorthogonality. Polymer chemists endeavor the synthesis of macromolecules, which have advanced architectures (e.g. homopolymers and block copolymers). Combinations of DA "click" reactions with live/controlled polymerization methods are effective solutions to create various architectures, which qualify reversible added fragmentation chain transfer polymerization (RAFT), nitroxide-mediated radical polymerization, atom transfer radical polymerization (ATRP), ring-opening polymerization (ROP). With its high selectivity and super-fast kinetics, the tetrazine-mediated IEDDA Click Reaction is an essential modification technique, which is used in this thesis study. The addition of tetrazine portions to the polymer chains requires a post-polymerization step leading to multi-stage synthetic routes and functional polymeric materials. Such approaches result in the decomposition of the polymer and the molecule, which are specified for modification. In this study, the modification of glass surfaces was made by using the light-induced version of the DA reaction
  • Öge
    Antrakinon türevli çinko ftalosiyanin tabanlı florometrik voltametrik ve çift kanallı eser miktar su sensörünün geliştirilmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Yıldırım, Mustafa Semih ; Yılmaz, ismail ; 634594 ; Kimya Ana Bilim Dalı
    Ftalosiyanin bileşiği, 1907 yılında asetik asit ve ftalimit'ten o-siyanobenzamidin sentezi sırasında yan ürün olarak ilk kez ortaya çıktığı günden beri çok sayıda alanda ve konuda çalışma yapılmıştır. Merkezindeki kavite birçok metal atomu ile kompleks yapabilecek kadar genişlikte ve dört adet azot atomu içeren iminoizoindolin birimlerinden oluşan makro halkalı yapı, simetrik olup pirol üniteleri doğrudan kompleksleşmede yer alır. Ftalosiyaninlerin uzun ömürlü olmaları fotofiziksel ve fotokimyasal açıdan kararlı makro halkalı yapı olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu halkalı yapının konjuge18-π elektron sistemi sayesinde görünür bölgede şiddetli bir şekilde ışıma ve emilim özellikleri mevcuttur. Ayrıca halkalı yapının çevresel ve çevresel olmayan konumlarına çeşitli sayıda ve özellikte fonksiyonel gruplar takılarak, ayrıca merkez metal atomu değiştirilerek fotofiziksel ve fotokimyasal özellikleri hassas bir şekilde ayarlanabilir. Kinon türevleri zengin elektrokimyasal özelliklere sahip organik bileşiklerdir. Canlılar içinde fotosentez ve solunum gibi süreçlerin elektron transfer mekanizmalarında hayati rollere sahiptirler. Tersinir elektrokimyasal süreçlere sahip olmaları bu bileşiklerin birçok alanda kullanılmasına sebep olmuştur. Ayrıca kinon türevlerine takılan elektron çekici ve verici gruplarla potansiyel değerleri kontrol edilebilir. Organik çözücüler için en yaygın safsızlık sudur. Petrokimya, ilaç, organik sentez vb. endüstriyel üretimler başta olmak üzere suyun varlığı ve miktar analizi büyük önem arz etmektedir. Geleneksel olarak kullanılan yöntem Karl-Fisher metodu olmakla beraber son dönemde özellikle floresan spektroskopisine dayalı birçok su sensörü geliştirilmiştir. Karl-Fisher metodu süre alan, karmaşık ve toksik çözeltiler gerektirmesi bu alana yönelimde etkili olmaktadır. Buna bağlı olarak, bu tez çalışması kapsamında çift kanallı hem floresan hem de voltametrik olarak su analizi yapabilen sensör geliştirilmiştir.