FBE- Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Yazar "Avcı, İlhan" ile FBE- Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAkıntılı Deniz Ortamında Tabana Oturan Silindirlere Etkiyen Kuvvetler(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Çokgör, Şevket ; Avcı, İlhan ; 66400 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources Engineering ProgramAkım ortamında yeralan cisimler, akım ile etkileşimleri sonucu hidrodinamik kuvvetlerin etkisinde kalırlar. Günümüzde yaygın olarak kullanılan petrol, doğalgaz veya su iletimi, atıksu deşarjı, ulaşım amaçlı büyük nehir veya denizaltı tüp (körfez boğaz) geçişi gibi değişik amaçlarla deniz veya nehir altında inşa edilen yapılar da bu tip kuvvetlerden etkilenmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde, deniz ortamında görülebilecek kararlı akım, salt dalga ve akıntı ile dalganın birlikte oluşması durumlarında bir yapı etrafındaki akım alanı ve akımın yapı üzerindeki etkisi ile, yapıya gelen kuvvetlerle ilgili literatür çalışması yapılmıştır. Literatür çalşmasına, olayın mekaniğinin açıklanması açısından, çok sayıda araştırıcı tarafından detaylı olarak incelenen sonsuz kararlı akım veya salınımlı akım ortamında yeralan tek bir silindir etrafındaki akım alanı ve bu silindire etkiyen kuvvetler incelenerek başlanmıştır. Bu konudaki çalışmalar, incelenecek konuya yakın katı cidar yakınındaki silindir etrafındaki akım alanı ve silindire etkiyen kuvvetlerin belirlenmesine ait sınırlı sayıda çalışma ile birleştirilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, deniz tabanına oturan bir silindire etkiyen kuvvetlerin belirlenmesi amacıyla İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi Hidrolik Laboratuvannda oluşturulan deney düzeneği, ölçme ve değerlendirme sistemi açıklanmıştır. Hazırlanan deney sisteminden yararlanarak, deniz tabanına oturan ve "kararlı akım", "düzenli dalga" ve "akım+dalga" etkileri altında bulunan bir silindir üzerindeki basınç değerleri ölçülmüş ve basınç dağılımları belirlenmiştir. Tek silindirin tabana oturması veya değişik gömülme oranlan ile, çift silindir olma durumları için ayrı ayrı belirlenen bu basınç dağılımları kullanılarak silindire gelen kuvvetler hesaplanmıştır. Silindire etkiyen bu kuvvetler CD,CM ve CL kuvvet katsayıları ile ifade edilmiş ve bu kuvvet katsayılarının olay üzerinde etkili olan Re ve KC sayıları gibi boyutsuz sayılarla değişimi grafikler halinde gösterilmiştir. Tabana oturan tek silindire ait değişik akım koşullarında elde edilen sonuçlar, literatür çalışmasında verilen diğer araştırmacıların benzer koşullarda elde ettikleri sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Çalışmanın son kısmında, elde edilen deneysel sonuçlar değerlendirilmiş, çalışmanın sağlayacağı yararlar ve bilgi birikimi tartışılmış ve çalışmanın gelişmesi için gelecekte yapılması gereken konularda önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeAvrupa Birliği İle Uyum Sürecinde Türkiye’nin Su Hukuku, Su Politikası Ve Su Kaynakları Yönetimi Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özbay, Zoleikha ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, Dünya’da ve Türkiye’de kullanılabilir tatlı su kaynakları potansiyeli belirlenmiş, suyun insanlık açısından, dünya ve Türkiye için giderek artan önemi vurgulanmıştır. Türkiye’nin mevcut su hukuku, su politikası ve su kaynakları yönetimi değerlendirilmiş, mevcut sistemdeki eksiklikler, sorunlar; bu sorunların çözümü ve eksikliklerin kapatılması için yapılması gerekenler belirlenmiştir. Bunun yanında, Avrupa Birliği’nin, topluluk su ortamının geliştirilerek muhafaza edilmesini sağlamak amacıyla, topluluk sularının koruma politikalarını düzenleyen, Su Çerçeve Direktifi incelenmiş, bu çerçeve yasasının kapsamı, amaçları ve hedefleri belirlenmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde, Su Çerçeve Direktifi kapsamında, mevcut su hukuku, su politikası ve su kaynakları yönetim modeli ile nasıl bir durumda bulunduğunun değerlendirilmesi yapılmış, bu çerçeve yasası kapsamında Türkiye’de yapılması gereken düzenlemeler belirlenmiştir.
-
ÖgeHidroelektrik Santral Projelerinde Ekosistem Su İhtiyacının Belirlenmesi Ve Türkiye'deki Uygulamalar(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-02-25) Balbay, Ümmühan Cansu ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada; hidroelektrik santrallerde bırakılacak ekosistem su miktarının hangi yöntemlerle belirleneceği, kullanılan yöntemlerin özellikleri, ülkemizde bu yöntemlerden hangisinin kullanıldığı, ekosistem suyunun bırakılması aşamasında kullanılan su yapıları, ekosistem suyu konusunda ilgili yasa ve yönetmelikler ve bu konuyla ilgili görüşler incelenmiştir. Ülkemizde Montana Yöntemi de denilen Tennant Yönteminin kullanıldığı görülmüştür. Ülkemizde Tennant Yöntemi uygulamasında nehir yatağına bırakılacak su miktarının nehirde son on yılda gözlenen akımın %10’u oranında hesaplandığı ancak bu oranın Tennant Yöntemine göre fakir veya en düşük su oranına karşılık geldiği görülmüştür.Ayrıca tez kapsamında , Tennant Yönteminin olumlu ve olumsuz özellikleri üzerinde durulmuş, ülkemizde görülen uygulama,işletme ve denetim aşamasında meydana gelen olumsuzluklar ortaya konulmuş,konuyla ilgili öneriler sunulmuştur.
-
ÖgeKararlı Bir Akım Ortamında Tabana Oturan Silindir(ler) Etrafındaki Akım Alanının Nümerik Ve Deneysel Modellenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Hatipoğlu, Figen ; Avcı, İlhan ; 100764 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources Engineering ProgramAkım ortamında inşa edilen boru hatları, yarattıkları geometri ve sınır koşulları nedeniyle akım alam özelliklerini değiştirir. Boru hatları ile akımın karşılıklı etkileşimi, tabanda yerel değişimleri (oyulma ve yığılma) kaçınılmaz kılar. Boru hatlarında sıkça karşılaşılan yerel boru altı oyulmaları, yeterli serbest uzunluğa ulaştığında rezonansla sonuçlanabilecek yapı hasar ve kırılmalarını beraberinde getirir. Yerel değişimlerin boru stabilitesi açısından önemli olması nedeniyle, bu değişimlerin sebebi olan çevri hareketlerinin yerlerinin ve mertebelerinin tespiti için akım alammn incelenmesi gerekir. Bu çalışmada, tabana oturan veya kısmen gömülü tek ve çift silindirler yakınındaki çevrilerin yerleri ve etkime mesafelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Kararlı akım ortamında, farklı gömülme oranlarına sahip silindir(ler) etrafındaki akım alanı nümerik ve deneysel yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Nümerik yöntemler gerek zamandan sağladıkları tasarruf, gerekse deneysel olarak incelenmesi zor sistemlerle çalışılabilmesine olanak sağlaması bakımından bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada da bu alternatif kullanılarak silindir(ler) etrafındaki akım alanı FLUENT V4.5 isimli sonlu farklar prensibiyle hesap yapan bir bilgisayar yazılımı yardımıyla nümerik olarak incelenmiştir. Akım alanına yerleştirilen silindir(ler)in sebep olduğu değişimlerin belirlenmesinde kullanılabilecek yöntemlerden biri de, sistem modelinin laboratuvar ortamında benzer akım koşullarında test edilmesidir. Bu incelemenin yapılabilmesi için akımın akım izleme teknikleri olarak anılan metodlardan biriyle izlenebilir kılınması gereklidir. Bu çalışmada akım içerisine suyun özgül ağırlığına eşit küresel bir tane izleyici malzeme olarak kullanılmak suretiyle akım izlenmiştir. Deney görüntüleri video kamera kullanılarak kaydedilmiş, bilgisayara aktarılmış ve görüntüler işlenerek taneye ait yörüngeler ve dolayısıyla çevri alanları tespit edilmiştir. Elde edilen deneysel ve nümerik sonuçlar karşılaştırılarak boru stabilitesi açısından önem arzeden yerel değişimlerin temel sebebi olan çevrilerin yer ve mertebeleri tespit edilmiş, incelenen konfigürasyonlann bu mertebeler üzerindeki etkisi tartışılmıştır.
-
ÖgeKarayolu Ulaşım Ağlarında Yüzeysel Drenaj Sistemleri Ve Hidrolik Tasarım Esasları(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Çalışkan, Uğur ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinBu çalışmada, karayolu ulaşım ağlarında yüzeysel drenaj sistemleri incelenmiş ve bu sistemlere ait hidrolik tasarım esasları açıklanmıştır. Öncelikle, incelenen konuyla ilgili genel bilgi verilmiş ve önemli noktalar belirtilmiştir. İkinci bölümde, karayollarındaki başlıca drenaj yapıları ve Türkiye`de uygulamada olan projelendirme kriterleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde, menfezler ve menfezlerin hidrolik tasarım ilkeleri incelenmiştir. Dördüncü bölümde, köprüler ve viyadüklerin hidrolik tasarım ilkeleri üzerinde çalışılmıştır. Öncelikle, Türkiye`de kullanılan tasarım ilkeleri açıklanmış, bunu takiben köprü ve viyadüklerin hidrolik tasarımında kullanılan hidrolojik ve hidrodinamik analiz esasları incelenmiştir. Ayrıca köprü ayakları etrafında oluşan yerel oyulmalar incelenmiş ve yerel oyulmalara karşı alınabilecek önlemler belirtilmiştir. Beşinci bölümde, Türkiye`deki karayolu drenaj yapıları ile menfez ve köprülerin tasarımı aşamasında yaşanan problemlere ilişkin genel bir değerlendirme yapılmıştır. Son bölümde, yapılan bu çalışma neticesinde ulaşılan sonuçlar açıklanarak çalışma tamamlanmıştır. Hazırlanmış olan bu çalışma neticesinde, karayolu ulaştırma sistemlerinde üstyapı drenajı konusunda Türkiye`de kullanılan hesap yöntemlerinin ve tasarım metodlarının kendi içinde tutarlı olduğu fakat belli alanlarda eksiklerin bulunduğu tespit edilmiştir.
-
ÖgePompaj Depolamalı Hidroelektrik Santraller Ve Türkiye'deki Durum(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-06-24) Karaçay, Pelin ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinEnerji toplumsal refahın sağlanması için gerekli araçlardan ve üretim faaliyetlerinin ana girdilerinden biri olarak, ekonomik ve sosyal kalkınmanın vazgeçilmez temel taşlarından biridir. Bu nedenle, endüstrideki gelişmelerin, yaşam standartlarındaki yükselişin ve artan nüfusun ihtiyaç duyduğu enerjinin yeterli ve güvenilir bir şekilde ve düşük maliyetle sağlanması önemlidir. Sunulan çalışmada; birinci bölümde; pompaj depolamalı hidroelektrik santraller kavramı ve diğer santrallerle entegrasyonu ile ilgili kısa bir giriş yapılarak bu konuda daha önce yapılan çalışmalar özetlenmiştir. İkinci bölümde; Türkiye’nin 2009 – 2018 yıllarını kapsayan 10 yıllık elektrik enerjisi üretimi kapasite projeksiyonu incelenmiş olup 2018 yılından itibaren puant talebin karşılanmasında yetersiz kalınılacağı sonucuna varılmıştır. Üçüncü bölümde; pik talebi karşılamada en uygun çözüm olan pompaj depolamalı hidroelektrik santraller tanıtılmıştır. Dördüncü bölümde; pompaj depolamalı santrallerin dünyadaki durumunu verilen örnek projelerle anlatılmıştır. Beşinci bölümde; pompaj depolamalı santrallerin Türkiye’deki durumu, potansiyel proje bölgeleri ve diğer enerji santralleriyle entegre edilmeleri hakkında bilgi verilmiştir. Son olarak ülkemizde mevcut ve yapılacak olan santrallerin pompajlı santrallerle entegre edilerek daha verimli hale getirilmeleri, böylelikle hem kamu hem de özel sektör yatırımcısının daha fazla fayda sağlayacakları yönünde tavsiyelerde bulunulmuştur.
-
ÖgeRezervuarlarda sediment birikimi, temizleme/yıkama yöntem ve koşulları bir örnek uygulama: Güllübağ barajı sediment yıkama savağı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013) Şahin, Selin ; Avcı, İlhan ; 332888 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ProgramıBaraj inşasında dünya üçüncüsü olan ülkemizde, 2005 yılı itibariyle rezervuar yüzey alanı yaklaşık 415 bin hektara ulaşmış olup, plânlananların tamamı inşa edildiğinde ve diğer kuruluşlarca inşa edilenler de göz önüne alındığında yaklaşık 860 bin hektarlık bir yapay iç su potansiyelinin ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir.Barajların yapımından sonra, nehrin mansabındaki kesimde morfolojik, hidrolojik ve katı madde taşınım miktarı özelliklerinde bazı değişimlere neden olduğu bilinmektedir.Bütün akarsularda az veya çok askı maddesi ve sürüntü maddesi şeklinde katı maddeler taşınır. Taşınan maddelerin bir kısmı baraj gölünde yığılarak baraj haznesinin giderek azalmasına sebep olur. Planlama ve tasarım sırasında baraj haznesinde onun ekonomik ömrü içinde yığılabilecek katı madde miktarının oluşturacağı ölü hacim belirlenir. Bu ölü hacmin belirlenmesi için taşınan ve yığılan katı maddelerin özgül ağırlığı, haznenin bulunduğu akarsu kesitine gelen katı madde miktarı, haznenin tuzaklama oranı ve haznenin ekonomik ömrü bilinmesi gerekir.Bu tez kapsamında rezervuarların ekonomik ömrünü azaltan sediment birikimi problemi ve özellikle de bu problemin çözüm yöntemlerinden olan yıkama yöntemi üzerinde durulmuştur.Tüm bu deneyler sonucunda su seviyesinin baraj yüksekliğinin yaklaşık yarısından az olduğu ve dip savaklarda ayırma perdesinin kullanıldığı durumlarda yıkama alanını menbaya doğru genişlediği görülmüştür. Barajdaki su seviyesinin minimum düzeyde ve havzadan baraja gelen akımın da maksimum olduğu durumlarda ayırma perdeli dip savaklar yardımıyla yapılacak yıkama işleminde bu yıkma verimliliği çok daha artacaktır.
-
ÖgeRezervuarlarda Sediment Birikiminin Önlenmesi Ve Rezervuar Ekonomik Ömrünün Uzatılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-06-27) Odabaşı, Burcu ; Avcı, İlhan ; 402378 ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinTüm dünyadaki barajlar, rezervuarlarına boşalan akarsuların taşıdığı sedimentin birikimi sonucu, depolama kapasitelerini her yıl yaklaşık yüzde bir oranında yitirmektedir. Çeşitli araştırmacılar tarafından; oluşan bu kaybın maliyeti, kabaca yılda 6 milyar dolar olarak hesaplanmış ve rezervuarların ortalama hizmet süresinin yaklaşık 22 yıla gerilediği ileri sürülmüştür. Barajların depolama kapasitelerindeki bu kayıp, barajların ekonomik ömürlerini azaltmakta ve taşkın önleme, hidroelektrik enerji üretimi, sulama, içme suyu temini ve rekreasyon gibi işlevlerin üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Sediment birikimi aynı zamanda, yeraltı suyu seviyesini yükseltmekte ve nehrin taşkın kapasitesini azaltmaktadır. Rezervuarda tutulan sedimentten ötürü, nehir morfolojisi ve ekolojisi de olumsuz yönde etkilenmektedir. Rezervuarlardaki sedimentasyon sorunu; yarı kurak bir iklimin egemen olduğu ve oldukça engebeli bir yapıya sahip olan ülkemizde, son derece önem kazanmaktadır. Araştırmacıların belirttiğine göre; akarsu havzalarından, yılda toplam 450 milyon ton sedimentin rezervuarlara taşındığı tahmin edilmektedir. Barajların ekonomik ömürlerinin kısalması, yeni barajların inşa edilmesini akla getirmektedir. Oysa ki çevresel etkiler, baraj yapımına uygun alanların kısıtlılığı ve inşa maliyetinin çok yüksek olması nedeniyle; yeni bir baraj inşa etmek yerine, mevcut barajın rezervuar kapasitesini korumak, son yıllarda daha çok tercih edilen ve önemi tartışılan bir konu olmuştur. Rezervuarlardaki sedimentasyon sorununu çözmenin bir yolu, sedimentin rezervuara girişini azaltmaktır. Fakat bu çeşit yöntemlerin maliyetleri yüksek olup, sonuçları uzun sürede alınmaktadır. Rezervuara giren/çökelen sedimentin mansaba aktarılmasını sağlayan hidrolik ve mekanik yöntemler de mevcuttur. Bu çeşit yöntemler ise; maliyet, işletme ve uygulanabilirlik açısından sağladıkları faydalar sebebiyle son yıllarda önem kazanmıştır. Yine son yıllarda, bu yöntemlerin geliştirilmesine de ağırlık verilmiştir. Bu tez kapsamında ise; rezervuarların ekonomik ömrünü azaltan sediment birikimi problemi ve barajların ekonomik ömürlerini yeniden kazanabilmeleri için bu sedimentin kontrol edilmesi ve uzaklaştırılması yöntemleri üzerinde detaylı bir şekilde durulmuştur. Bahsedilen yöntemlerin dünya ve ülkemizde işletme halinde bulunan baraj rezervuarlarında uygulanma şekilleri ve sonuçları da incelenmiştir.
-
ÖgeSu yapılarında hidrodinamik etkiler ve Şanlıurfa tünelleri çıkış yapıları örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Konca, Ersen ; Avcı, İlhan ; 39328 ; Hidrolik ve Su Kaynakları MühendisliğiBu çalışmanın temelini, Şanlıurfa tünelleri çıkış kontrol yapılarının değişik isletme koşullarında, performans lar in m incelenmesi oluşturmaktadır. Akım alanında bulunan bir su yapısına, hidrostakik yükten başka, akımın doğurduğu türbülans, his, basınç çalkantısı ve çevrilerden dolayı oluşan dinamik yüklerde etkir. Bu yükler değişken karekterde olduklarından yapının titreşimine neden olurlar. Yapı stabilitesi açısından önemli olan, dinamik yüklerin, yapıya etkisi çalışma konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışmanın ilk bölümünde titreşilsin teorik olarak tanımlaması yapılmıştır. Akısı alanında bulunan bir su yapısına etkiyen dinamik yüklerin yapıya etkisi, bu etkilerin yok edilse metodları anlatılmıştır. Müteakip bölümde vibrasyon olayının modellemesi üserinde durulmuştur. Şanlıurfa Tünelleri modelinin temelini olşturan Froude modeli anlatılmıştır. Daha sonra titreşimin incelenmesinde bilgisayar kullanımı anlatılmıştır. Deney sonuçlarının analla edilmesinde ve gerekli sonuçların alınmasında kullanılan sistem tanıtılmış t ir. Çalışmanın son bölümünde i.T.ö. inşaat Fakültesi Hidrolik Labora tu varında, İ/25 ölçekli olarak Froude benzeşim modeline göre inşa edilmiş olan Şanlıurfa Tünelleri modeli üserinde deneyler yapılmıştır. Tek tünel işletmesinde muhtelif noktalara basınç dönüştürücüler vasıtasıyla, yapıya etkiyen dinamik basınçların karekterleri belirlenmiştir. Su yapısı tabanındaki basınç dönüştürücülerden okunan değerlerde, birkaç noktada negatif basınca rastlanılmıştır. Basınç çalkantı değerlerinin ortalaması, her ne kadar negatif delefde olmasa bile, kısa aralıklarla görülen negatif basınç değerleri, yapı tabanında kavitasyona sebep olabilecgi için. incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu deneylere ait istatistik analisler ve frekans spektrumları, çalışmanın sonunda verilmiştir. Dinamik kuvvetlerden dolayı, titreşime maruz kalacak olan su yapısının, performansının sallanması yönünde, alınması gereken önlemler, çalışma sonunda anlatılmıştır.
-
ÖgeSu yapılarında vibrasyon olayı ve Şanlıurfa tünelleri çıkış yapılarının laboratuvarda modellenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1991) Çokgör, Şevket ; Avcı, İlhan ; 19339 ; Hidrolik ve Su Kaynakları MühendisliğiBu çalışmanın ilk bölümünde genel anlamda titreşim olayı ele alınmış, titreşimi oluşturan faktörler ve etkileyen büyüklükler, bunların akışkan ortamındaki değişimleri incelenmiş ve bunlara ait genel denklemler gösterilmiştir. İkinci olarak su yapılarında vibrasyon olayı incelenmiştir. Akım ortamında yer alan su yapısında görülebilecek titreşimler sınıflandırılmış, bunların nedenleri yapıya etkileri ve en önemli durum olarak görülen rezonans tehlikesi yaratıp yaratmadıkları, titreşimin yapı için tehlikeli olması durumunda sönümlendirilmesi için alınabilecek önlemlerden söz edilmiş, titreşimlerin laboratuvarda modellenmesi konusu araştırılmıştır. Son kısımda Şanlıurfa tünelleri çıkış yapıları model deneyleri anlatılmış, bu tünellerde işletme koşullarını sağlayan radyal kapaklar ele alınmış ve bu kapaklara ait üç elverişsiz durum için alınan rijit kapak modeline ait sonuçlar örnek olarak verilmiştir. Bu sonuçlar değerlendirilerek, dinamik modelleme ile modelden alınan basınç çalkantılarının frekans analizi yapılarak, hakim frekans değerleri saptanmıştır.
-
ÖgeŞanlıurfa tünelleri çıkışındaki enerji kırıcı havuza gelen hidrodinamik kuvvetlerin belirlenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1993) Hatipoğlu, Figen ; Avcı, İlhan ; 39393 ; Hidrolik ve Su Kaynakları MühendisliğiBu çalışmada farklı işletme koşullarında enerji kırıcı havuz tabanına gelen hidrodinamik etkiler incelenmiştir, îlk olarak hidrodinamik kuvvetlerin tanımı ya pılmış ve özelliklerinden bahsedilmiştir. ikinci bölümde yapının stabilite analizinde hidrodinamik kuvvetin orta lama bileşenine oranla daha büyük önem taşıyan çalkantı bileşenini oluşturan kaynaklar sıralanıp, ayrıntılı olarak incelenmiştir. Daha sonra enerji kırıcı havuzun yapı elemanları üzerine gelen hidrodinamik etkilerin belirlenmesinde izlenen yollar ile bu etkilerin modellenmesi üze rinde durulmuştur. Son bölümde ise konuyla ilgili olarak Î.T.U. İnşaat Fakültesi Hidrolik Laboratuvarında yapılmış olan Şanlıurfa Tünelleri Çıkış Yapılarına ait model de neyleri sunulmuş ve sonuçları yorumlanmıştır.
-
ÖgeTürkiye’de Hidroelektrik Potansiyelin Değerlendirilmesinde Yeni Finans Modelleri: Hedefler, Beklentiler Ve Sonuçlar(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Şahbaz, Can ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinEnerji üretim yöntemlerinden biri olan hidroelektrik enerji santrallerinden enerji üretimi, Türkiye’nin hidroelektrik potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, ülkemiz için oldukça ekonomik ve diğer birçok açıdan çıkarları gereği takip edilmesi gereken bir yöntemdir. Ancak Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden beri, birkaç istisna hariç, büyük oranda devlet tarafından yürütülen hidroelektrik enerji santral yatırımları, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yürürlüğe konulan yeni bir model ile özel sektöre devredilmeye çalışılmaktadır. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanıp 26 Haziran 2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “ Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre özel sektör başvuruları başlatılmıştır. “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun” ile kreditörlerin bilmek istedikleri kritik soru olan “bu santrallarda üretilen enerjiyi kimin satın alacağı” netlik kazanmıştır. Bu süreçler sonucunda özel sektör tarafından hidroelektrik enerji santrali inşası amacıyla birçok fizibilite raporu hazırlanmış ve başvuru yapılmıştır, ancak büyük sayıdaki başvurunun yanısıra, başvuru sayısıyla orantılı düzeyde inşaat başlatılamamış, başlamış inşaatlarda ilerleme oranları çok düşük düzeylerde kalmış, lisans haklarının devri, düşük kurulu güç değerli santral inşa ve başvuruları vb. nedenlerle yasa sonrasında kayda değer bir sonuç alınamamıştır. Devletin ve özel sektörün sistemin geliştirilmesi yönünde birçok eleştirisi olmuştur. Her iki taraf da netice itibariyle tam olarak beklentilerine ulaşamamıştır. Ancak halen başvuruların değerlendirmesi devam etmektedir. Önümüzdeki yıllarda sistemin çıktılarının ne olacağı gerçek anlamda anlaşılacaktır. Bu çalışmada sistemin üzerine eleştiriler yapılmış, beklentiler ve elde edilen sonuçlar irdelenmiş, devlet eliyle hidroelektrik enerji üretiminin ülke çıkarları açısından daha faydalı olacağı anlatılmaya çalışılmıştır.
-
ÖgeTürkiye’de Küçük Hidroelektrik Santralların Tarihsel Gelişimi Ve Bugünkü Durum(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Buttanrı, Beyhan ; Avcı, İlhan ; Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği ; Hydraulics and Water Resources EngineerinEnerji kaynaklarının ve enerji talebinin geleceğine bakıldığında, küçük hidroelektrik santrallerin desteklenmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Küçük hidroelektrik santralleri, bir yandan hidroelektrik üretiminin avantajlarını beraberinde getirirken, öte yandan büyük ölçekli hidroelektrik tesislerinin dezavantajlarını da ortadan kaldırmaktadır.Enerjinin yeterli, güvenilir, ekonomik ve sürdürülebilir bir şekilde üretimi her ülke için büyük önem taşımaktadır. Enerji tüketimindeki yıllık artısın %6-8 lere ulaştığı Türkiye için bu konular daha da büyük önem arz etmektedir. Artan enerji talebinin karşılanabilmesi için, yılda yaklaşık 3-4 milyar A.B.D. doları hacminde yeni projelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu hedefe ulaşılabilmesi için kamu-özel sektör ortaklıklarının geliştirilmesine, EPDK nın fonksiyonlarının genişletilmesine, başta Dünya Bankası olmak üzere uluslararası kaynaklardan faydalanma oranının artırılmasına ve enerji üretiminde Yap-İşlet-Devret modelini destekleyen politikalara gerek duyulmaktadır. Bu çerçevede, çevre ile en uyumlu enerji üretim yöntemi olan küçük hidroelektrik santralleri, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacının karşılanmasında en önde gelen alternatiflerden biri olarak ortaya çıkmaktadır.