FBE- Proje ve Yapım Yönetimi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Acar, Emrah" ile FBE- Proje ve Yapım Yönetimi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeEndüstri yapıları sektöründe faaliyet gösteren küçük ve orta boy inşaat firmalarında kriz deneyimlerinin örgütsel dirençliliğe etkileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kökçü, Tansu ; Acar, Emrah ; 633595 ; Proje ve Yapım YönetimiTez çalışmasında; Türkiye'de inşaat sektöründe alt yüklenici olarak faaliyet gösteren küçük ve orta büyüklüklerdeki işletmeler'in (inşaat KOBİ'lerinin) kriz algıları, kriz durumlarını yönetebilecek dirençliliğe nasıl sahip oldukları, işletme sahiplerinin liderlik özelliklerinin bu süreçle ilişkisi ve yaşanan kriz deneyimlerinin, 'örgütsel dirençliliğe' ('organizational resilience') dönüşmesi süreci incelenerek, örgütsel dirençlilik literatürüne katkı sağlanması amaçlanmıştır. Örgütsel dirençlilik, karmaşık ve birbirine bağlı bir sistemde kuruluşların genel durum farkındalığının ('situation awareness'), temel incinebilirliklerin ('vulnerabilites') ve uyarlanabilir kapasitenin ('adaptative capacity') bir fonksiyonudur. Bu fonksiyonlar sağlamlık ('robustness'), iyileşme ('recovery'), beceriklilik ('resourcefulness'), çeviklik ('agility'), cevap verme yetenekleri ('responsiveness') gibi fonksiyonlar tarafından beslenmelidir. İyileşme örgütün hayatta kalmasını, uyum ve dönüşüm örgütün sürdürülebilir hayatını temsil eder. Bu çalışma; inşaat KOBİ'lerinin ölçekleri, kaynak kısıtlamaları ve kendilerine özgü ekosistemleri ile krizler karşısında kırılgan nitelik taşıyan yapılarını dirençli hale getirecek dönüşümlerinde hangi parametreleri hayatlarına uyarladıklarını/uyarlamaları gerektiğini gözlemlemek üzerine yapılmıştır. Çalışmada yöntem olarak 'çoklu vaka etüdü' uygulanmış, inşaat sektöründe alt yüklenicilik deneyimi bulunan 8 firma ile 13.02.2020 ve 28.04.2020 tarihleri arasında derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeye katılan 8 firmanın 3 tanesi zaman zaman ana yüklenicilik de yaptığını belirtirken, firmaların tümü direkt işveren/yatırımcıya da işler yapmaktadır. Kimi firmalar ikincil işler olarak proje tasarımı, makine kiralama gibi işler de yaparken, 1 firma uygulamasını yaptıkları ürünlerin üretimini de yapmakta, bu yönüyle sanayicilik misyonu da bulunmaktadır. 8 firmanın 4 tanesi orta ölçekli, 2 tanesi küçük ölçekli, 2 tanesi mikro ölçekli firmadır. Firmaların tümü son dönemde özel sektörde iş yapmaktadır. 8 firmanın 7 tanesi yoğunlukla endüstri yapıları alanında özelleşmiş firmalardır. Proje işverenleri genellikle yerel yatırımcılardan oluşmaktadır. Saha araştırması sırasında inşaat KOBİ'lerinin sahip-yöneticileri ile yapılan derinlemesine görüşmeler sırasında uygulanan araştırma protokolü soruları, EKLER bölümü EK-A' dan incelenebilir. Görüşmelerden 7 tanesi yüz yüze, 1 tanesi telefon yolu ile yapılmıştır. Görüşme süresi bir firma için yaklaşık olarak 1-1,5 saat arasındadır. Görüşme öncesinde firma sahibi çalışmanın amaçları, aşamaları hakkında bilgilendirilmiş, katılımcı ve şirket künye bilgilerini ve araştırma kapsamında araştırılmakta olan liderlik özelliklerini tayin edebilmek için Opoku ve diğ., 2015 çalışmasından alınmış olan likert ölçeğinde hazırlanmış 18 ifadelik liderlik testini doldurabilmesi için bir form paylaşılmıştır. Görüşme sürecinin sonunda oluşturulacak ve araştırmaya dahil edilecek belgelerde kuruluşun anonim olarak bir numara veya kod ile belirtileceği ifade edilerek, ses kaydı için izin alınmıştır. Görüşme sonrası kayıtlar deşifre edilmiştir. • İş çevresindeki potansiyel tehditler ve fırsatlar, • Şirketin sıklıkla ilişki kurduğu paydaşlar, kurulan ilişkinin tanımı, • Çevrede sıklıkla yaşanan krizler ve şirketlerinin bu krizlerden nasıl etkilendiği, • Şirketin sıklıkla deneyimlediği kriz türleri ve sebepleri, • Şirketin karar vermesini etkileyen duruşunun ne olduğu, • Kriz durumlarına karşı ne tür tedbirler alındığı, • Kriz süresince şirketin davranış şekli, • Kriz sonrası süreçte krizden neler öğrenildiği ve öğrenilenlerin nasıl uygulandığı, • Alt ve üst bağlamlarda dirençliliğin nasıl sağlandığı, yapılan katkılar sorulmuştur. Elde edilmiş verilere göre tespit edilen kriz algısı % 100 oran ile ekonomik krizdir. Politik kararlardan ve düzenlemelerden kaynaklanan kur değişimleri, enflasyon ve yatırımlardaki daralmalar ekonomik krizin başlıca nedenleri olarak algılanmaktadır. Türkiyede görülen ilk Korona vakasına kadar -11.03.2020- görüşme yapılan ilk 6 firma pandeminin ekonomik kriz ile sonuçlanacağından bahsetmemiştir. Katılımcılar potansiyel tehditlere karşı aldıkları ekonomik ve finansman tedbirlerden bahsetmiş; kimisi kredi kullanmamayı ve ekonomik krize borçlu olarak girmemeyi bir önlem olarak görürken kimisi bankalar ile ilişkilerini iyi tutarak önlem aldıklarını belirtmiştir. Tüm firmalar kurumsal firmalar ile çalışarak iş sürekliliğini sağlamayı kriz yanıt stratejisi olarak görmektedir. Hemen hemen tüm firmalar esnek yapılarının kriz durumlarına karşı avantaj yaratacağını belirtmiştir. Yanıtlayıcı firmaların ilişki ağlarındaki aktörler yoğunluklu olarak ana yüklenici, alt yüklenici, işveren/yatırımcı, proje yönetim ofisleri, tasarım grupları ve tedarikçilerden oluşmaktadır. İnşaat KOBİ'lerinin kriz kaynağı olarak değerlendirdiği en önemli 2 paydaşdan biri işveren/yatırımcıdır. Ödeme problemleri, işverenin bilgi eksikliği, kapsamdan sapma, zaman baskısı, yanlış kişi ya da kurumların danışman ya da tasarımcı olarak seçilmesi, kötü niyet, sözleşmede ağır finansal koşullar ile tüm riskin ana yükleniciye-dolaylı olarak da alt yükleniciye- yüklemesi, işveren/yatırımcı ile yaşanan krizlerin başlıca nedenleri olarak belirtilmiştir. İşverenlerin sözleşmelerde finansal riski büyük oranda ana yükleniciye yüklemesi, ana yüklenicinin de riski kendi alt-sözleşmelerinde alt-yüklenicilere pay etmesi alt yüklenicileri finansal olarak zorlamaktadır. Çözüm olarak teminat mektuplarının % oranlarının düşürülmesi önerilmiştir. Farklı sektörlerden işverenlerin inşaat sektörünü yeterince tanımamaları da bir diğer kriz nedeni olarak görülmektedir. İnşaat KOBİ'lerinin kriz kaynağı olarak değerlendirdiği en önemli 2 paydaşdan diğeri ana yüklenicidir. Ödeme problemleri, teknik ve yönetim becerileri bakımından yeterlilikleri, tahhütlerini yerine getirmemeleri, finansal risklerin alt yüklenicilere yüklenmesi ve alt yüklenici seçimlerinin salt maliyet kaygıları ile yapılması ana yükleniciler ile yaşanan krizlerin başlıca nedenleri olarak gösterilmiştir. Kriz kaynağı olarak değerlendirilen bir diğer paydaş finans kurumlarıdır. Bankaların KOBİ'ye destek adı altında yürüttükleri reklamların gerçeği yansıtmadığı, kredinin destek anlamına gelmeyeceğini belirtmişlerdir. Ticari kaygılar ile iş yapan rakip firmalar eleştirilmiş ve düşük fiyat ile iş alarak sektörde kaliteyi düşürdükleri, kendilerinden de düşük fiyat ile iş yapılmasının beklendiği belirtilmiştir. Kötü niyetli ana yükleniciler ve eski çalışanların açtığı işçi davaları nedeni ile dolandırıcılığa maruz kaldıklarını ve Türkiye'deki mahkeme süreçlerinin uzun ve yorucu olması sebebi ile hak arayışlarından çoğunlukla vazgeçtiklerini belirtmişlerdir. Bu kapsamda kriz kaynaklarından birisi de hukuk sistemindeki yanlışlıklar olarak gösterilmiştir. İnşaat KOBİ'lerinin kriz sırasındaki davranışları incelendiğinde referansa verdikleri önem nedeni ile zararına da olsa hizmet sunmaya devam etme eğiliminde oldukları, iç ve dış paydaşlarla iletişimi yoğunlaştırdıkları görülmüştür. Teknik/hukuki konularda dış kaynak kullanımı artarken, finans kurumlarına karşı güvensizlikleri nedeni ile finansal dış kaynak kullanımında görüşleri ikiye ayrılmaktadır. Nitelikli personelin kolay yetişmediği belirtilerek çekirdek kadrodan kriz döneminde bile vazgeçilmediği yüksek oranda gözlemlenmiştir. Firmalar değişen ortam şartlarına esnek yapıları sayesinde kolay uyum sağlayabildiklerini belirtmişlerdir. Alt yüklenicilerin incinebilirliklerinin farkında olduğu fakat iş kaybetmemek için bazı riskleri kabullendikleri gözlemlenmiştir. 2 firma çok fazla büyümeyi hedeflemediklerini, sahip-yöneticiler olarak kendilerinin hakim olabileceği iş sayısının üzerine çıkmayı tehlikeli bulduklarını belirtmişlerdir. Firmalar kriz süresince uyum sağlama yeteneğine önem verdiklerini belirtmişlerdir. Firmalar yaşadıkları dolandırıcılık olayları nedeni ile ve iş sürekliliğini sağlayabilmek için iş ortağı konusunda seçici olmaya önem vermektedirler. Strateji olarak kurumsal firmalar ile çalışılması amaçlanmaktadır. İnşaat sektörünün dinamikleri gereği personel kaynaklarının yedekte tutulmasına olumlu bakılmamaktadır. Çalışan, sektör ve toplumun dirençliliğine yapılan katkılar sorulduğunda bir firma bir dernek aracılığı ile sektörün güçlenmesine katkı yaptığını, 2 firma Türkiye'de yaşanan depremler sonrası deprem bölgelerinde gönüllü ekiplere katıldıklarını belirtmişlerdir. Yapılan görüşmelerden edinilen izlenim, KOBİ'lerin deneyimledikleri krizleri bir sonraki projelerinde öngörü olarak kullanırken deneyimlemedikleri krizler için acil durum yönetimi planlamaları bulunmadığı yönündedir. Bu gözlem KOBİlerin proaktif yaklaşımdan ziyade reaktif yaklaşım gösterdikleri gerçeği ile örtüşmektedir. İşverenlerin inşaat sektörüne dair bilgi eksikliğinin bulunması sebebi ile hem üretim hem inşaat sektörünün dinamiklerine hakim bir işveren temsilcisinin aradaki diyalogu daha anlaşılır şekilde yönetebileceği gözlemlenmiştir. Disiplinler arası eğitimli iş gücü hem işverenin ihtiyaçlarını daha rahat belirtmesine hem de inşaat gruplarının işveren ihtiyaçlarını daha kolay anlamasına yardımcı olacaktır. Firmaların kendi çalışanlarının dirençliliklerini artırmaları, dernekler vb. yapılar aracılığı ile örgütlenerek daha kaliteli bir sektör için destek vermeleri, toplumsal anlamda sosyal sorumluluk projeleri yürüterek hem topluma destek vermeleri hem de kendi pazarlama işlevlerini yerine getirmeleri, böylece çift taraflı kazanç sağlanabileceği gözlemlenmiştir. Hukuk sistemi, inşaat sektörünün dinamiklerini ve geçmiş dolandırıcılık vakalarındaki sorunların kök nedenlerini çözmeden inşaat sektöründe alt yüklenicilerin piyasada zarar görmelerinin önüne geçilmeyeceği gözlemlenmiştir. İnşaat KOBİ'lerinin sahip-yöneticilerinin işlemsel ve stratejik liderlik tarzı sergiledikleri görülmektedir. Anahtar sözcükler: Proje ve Yapım Yönetimi, Küçük ve Orta Büyüklüklerdeki İşletmeler (İnşaat KOBİ'leri), Örgütsel Dirençlilik, Kriz Yönetimi, Kriz Dirençliliği
-
ÖgeGayrimenkul Yatırımcısı İnşaat Firmalarında Konut Pazarlama Yönetimi Süreci(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-03-05) Gül, Gözde ; Acar, Emrah ; 462542 ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementPazarlama; kişilerin ve örgütlerin amaçlarına uygun şekilde değişimi sağlamak üzere, ürünlerin, hizmetlerin ve düşüncelerin yaratılmasını, fiyatlandırılmasını, dağıtımını ve tutundurulmasını planlama ve uygulama sürecidir. Pazarlama yalnızca bir işletme işlevi değil; aynı zamanda bir yönetim felsefesi olarak kabul edilmektedir. Pazarlama yönetiminin temel görevi, firmalara hedef aldıkları pazarlarda rekabet üstünlüğü sağlayacak etkili pazarlama programlarını geliştirmektir.Kendisine bağlı ikiyüzden fazla alt sektörü harekete geçirebilen ve büyük istihdam kaynağı olan inşaat sektöründe, yoğun rekabet ortamında pazardan pay alabilmek için, firmaların farklılaşmayı sağlamaları gerekmektedir. Bu nedenle firmalar pazarlama yönetimini oluşturan süreci dikkatle incelemeli, pazarlama faaliyetlerine önem vermelidirler. Konut pazarlama faaliyetleri, imal edilecek ürünün yani konutun üretim öncesinden başlayıp, üretim aşaması, satış ve satış sonrasını da içine alan faaliyetleri kapsamaktadır.Bu tez çalışmasının amacı, konut sektöründe pazarlama yönetimi faaliyetlerinin uygulanmasına ilişkin sürecin nasıl işlediğini ve bu süreci etkileyen faktörleri inceleyerek firmaların; pazar fırsatlarının analiz edilmesine, hedef pazar seçimine, pazarlama karmasının geliştirilmesine ve pazarlama çabalarının yönetimine ilişkin yaptıkları uygulamaları ortaya koymak ve bu alanda gözlenen bilgi boşluğunu doldurmaktır. Tez çalışması, içeriği ve yöntemiyle keşfedici bir araştırma niteliği taşımakta ve ileride inşaat sektöründe pazarlama yönetimi alanında yapılabilecek kapsamlı nicel araştırmalar için bir altyapı oluşturmaktadır.
-
ÖgeKüçük Ve Orta Boy İnşaat Firmalarında Girişimci Özelliklerinin Firmanın Risk Yönetimi Uygulamalarına Etkisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-10-22) Göç, Yasemin ; Acar, Emrah ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementFarklı emek gruplarını birleştiren karmaşık yapısı, önceden tahmin edilmesi zor faktörlerin yapım projelerinin her aşamasında etkili olması ve her projenin tek defaya özgü olması gibi özellikleri, inşaat sektörünü yüksek risk içeren bir sektör haline getirmektedir. Yapım projelerindeki risk seviyesinin kontrol altında tutulması ve en az düzeye indirilmesi, farklı risklere karşı doğru önlemlerin alınması, risklerin etkilerinin azaltılması ya da yok edilmesi, proje maliyetlerine ek maliyetlerin yansımaması bakımından önem taşımaktadır. Öte yandan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, ülkemiz inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların büyük bölümünün küçük ve orta boy işletmelerden (inşaat KOBİ lerinden) oluştuğunu göstermektedir. Risk yönetimi uygulamalarının ve tekniklerinin inşaat KOBİ leri tarafından yaygın olarak kullanılmasını teşvik edecek yolların geliştirilmesine katkıda bulunacak araştırmalar, sektör düzeyinde kaynakların daha verimli kullanılması, israfının azaltılması ve karlılığın artırılması açısından önem taşımaktadır. Girişimciliğe ve KOBİ lere ilişkin literatür, firma sahiplerinin (girişimcilerin) kişisel özelliklerinin bu firmalardaki yönetim kurgusunu ve uygulamalarını büyük firmalara kıyasla çok daha fazla etkilediğini; firma sahibi ile yöneticisinin çoğunlukla aynı kişi olmasının girişimcilerin kişisel özellikleri ile firma özelliklerini özdeşleştirdiğini ortaya koymaktadır. KOBİ sahibi firmasının her türlü sorunuyla, çalışanlarıyla ve müşterileriyle bire bir ilgilenen, zamanın hemen tamamını firmasının idaresi ile geçiren, büyük firmalardan farklı olarak yönetici, uzman ve danışman gibi farklı aktörlerin rollerini çoğunlukla tek başına üstlenen kişidir. İlgili literatür incelendiğinde, girişimcilerin fırsat kovalama, fırsatları hayata geçirme, yenilikçilik, risk üstlenme ve belirsizliğe tolerans gibi konularda daha yüksek eşiklere sahip olduklarınının ortaya konulduğu; bu özelliklerin firmaların başarısında belirleyici faktörler arasında yer aldığı görülmektedir. İnşaat KOBİ lerinde girişimcilerin özellikleri ile yönetim uygulamaları arasındaki özdeşliğin, pek çok yönetim alanı gibi, proje risk yönetimi için de geçerli olacağı savlanabilir. Literatür taraması, inşaat sektörü için bu konuda herhangi bir ampirik bulgu olmadığını göstermektedir. Tez çalışması, inşaat KOBİ lerindeki girişimcilerin risk alma eğilimi, belirsizliğe tolerans ve demografik özellikler gibi bireysel özelliklerinin, risk algılamalarını ve firmalarındaki risk yönetimi uygulamalarını nasıl etkilediğini belirlemeyi amaçlamıştır. Bu kapsamda inşaat KOBİ’lerinin sahiplerine/ortaklarına yönelik bir alan araştırması tasarlanmıştır. Araştırmanın nicel ve nitel bulguları, inşaat KOBİ’lerindeki girişimcilerin yapım projelerinde karşı karşıya kaldıkları çeşitli risk faktörlerine ilişkin algılamalarının belirsizliğe tolerans, riske eğilim ve yaş gibi demografik özelliklerle birlikte firma büyüklüğü gibi örgütsel değişkenlere bağlı olduğunu ortaya koymaktadır.
-
ÖgeKüçük Ve Orta Boy İnşaat Firmalarının Girişimcilik Yönelimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-08-08) Aldemir, Bora ; Acar, Emrah ; 410138 ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementGerek yerel gerekse küresel pazarlardaki rekabetin her geçen gün yoğunlaşması, bireysel girişimcilik kadar kurumsal girişimciliğin de önemini artırmıştır. Firmaların büyüklüğü arttıkça ve örgütsel yapıları karmaşıklaştıkça, girişimcilik bireysel bir çaba olmaktan çıkıp firma özelliği haline gelmektedir. İşletmelerin kurumsal girişimcilik becerilerini artırmaları, hızla değişen pazarlarda ortaya çıkan fırsatlardan yararlanabilmeleri, rekabet ortamına ayak uydurabilmelerini sağlayacak esnek ve yenilikçi örgüt yapıları geliştirebilmeleri bakımından önemlidir. Gelişmiş ekonomilerde küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ’lere) ekonomik kalkınmada daha etkin roller biçilmeye başlandığı dikkate alındığında, KOBİ’lerin girişimcilik yönelimlerinin geliştirilmesi öncelikli bir prolem alanı haline gelmektedir. Bu çalışmada, yüklenici inşaat KOBİ’lerinin girişimcilik olgusunu nasıl algıladıkları ve hangi ölçüde girişimcilik yönelimine sahip oldukları araştırılmıştır. Çalışma kapsamında iki aşamalı bir saha araştırması tasarlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında, firmaların girişimcilik algılamalarını ve girişimcilik yönelimlerini ölçen bir veri toplama bir anket formu tasarlanarak 28 firmaya uygulanmıştır.İkinci aşamada, örneklem içinden seçilen beş firma ile derinlemesine görüşme yapılarak firma sahiplerinin ‘girişimcilik’ ve ‘girişimcilik yönelimi’ kavramlarını ve alt boyutlarını nasıl algıladıkları ve birinci aşamada elde edilen verileri nasıl değerlendirdikleri ele alınmıştır.Çalışmanın bulguları, yüklenici inşaat KOBİ’lerinin girişimcilik yöneliminin yenilikçilik ve ileriye etkililik boyutlarını, risk alma, saldırgan rekabetçilik ve özerklik boyutlarına göre daha fazla ön plana çıkardığını; KOBİ’lerde bireysel ve kurumsal girişimcilik olgularının iç içe geçtiklerini ve girişimcilik yönelimlerinin ‘muhafazakar-girişimci’ ekseninin ortalarında yer aldığını ortaya koymaktadır. Bu profil, Türkiye’nin uluslararası girişimcilik sıralamalarındaki konumu ile uyumlu olmakla birlikte tıpkı onun gibi yetersizdir. KOBİ’lerin girişimcilik yönelimini artıracak yolların aranması, geleceğin bu büyük firmalarının varlıklarını sürdürebilmeleri, büyüyebilmeleri ve ulusal ekonomiler içinde kendilerinden beklenen yaratıcı ve yenilikçi rolleri yerine getirebilmeleri bakımından önemlidir.
-
ÖgeYapı Ve Mimarlık Hizmetleri Sektörlerindeki İşyerlerinde Mobing(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-03-01) Bakırcıoğlu, İpek ; Acar, Emrah ; 424040 ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementBu tez çalışmasında, bireylerin çalışma yaşamında maruz kalıp, kimi zaman adlandıramadıkları, kimi zaman adlandırmaktan kaçındıkları, ‘mobing’ – işyerinde psikolojik taciz – ele alınmış ve Türkiye’de mimarlık hizmetleri ve inşaat sektöründe çalışan profesyonellerin maruz kaldıkları psikolojik taciz olgusuna yoğunlaşılmıştır. Kişinin çalışma hayatında maruz kaldığı fiziksel zararlar, genellikle psikolojik zararlardan önce farkedilmektedir; bu sebeple kişinin işyerinde uğrayacağı iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı önlemler geliştirilmiş; ancak çalışanın hem psikolojik hem fiziksel sağlığına zarar veren mobinge karşı önlem almak arka plana atılagelmiştir. Mobing, bireye ve çalışma barışına verdiği zararın yanında, bir örgütteki sosyal ağı etkilemesi ve kişiler arasındaki iletişimi zayıflatması sebebiyle performans kaybına da neden olmaktadır. Mobing örgüt içinde performans düşüşü, personel kaybı, prestij kaybı ve maddi kayıplar gibi olumsuzluklara da yol açmaktadır. Dolayısıyla mobing, maddi ve manevi yönleriyle ele alınması gereken bir problem alanı oluşturmaktadır. İşyerinde karşılaşılan her türlü olumsuz davranışın mobing olarak adlandırılmaması ve doğru tanı yapılabilmesi için ele alınan unsurlar çalışmada açıklanmış; işyerinde karşılaşılan herhangi bir nezaketsiz davranış biçimi ile mobing davranışlarının ayırdedilebilmesi için gerekli ölçütler açıklanmıştır. Yapı ve mimarlık hizmetleri sektörleri bağlamında keşfedici nitelikteki bu tez çalışması kapsamında, sektördeki profesyonellere yönelik bir saha araştırması tasarlanmıştır. Araştırma ile sektörde çalışanların mobinge maruziyet düzeyinin, çalışanların mobing karşısında ne gibi tepkiler verdiklerinin, işyerlerinde bu konuya ilişkin önleyici mekanizmalar olup olmadığının ve çalışanların mobingi önlemek konusunda önerilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Çalışanların mobinge maruziyet düzeyini tespite hizmet etmek amacıyla, Leymann’ın ‘Leymann Inventory Psychological Terrorism (LIPT)’ ölçeğinden faydalanılmıştır. LIPT ölçeğine araştırmanın amaçları doğrultusunda çeşitli sorular eklenmiş; tasarlanan anket formu sektördeki profesyoneller tarafından yaygın biçimde kullanılan elektronik platformlarda askıya çıkarılmıştır. Anketi yanıtlayan 107 profesyonel içinde literatürdeki ‘mobing mağduru’ tanımına uyan 54 yanıtlayıcı ile ikinci bir örneklem oluşturularak bir dizi istatistiksel ve nitel analiz yapılmıştır. Elde edilen sayısal verilerin analizinde SPSS yazılımından yararlanılmıştır. Araştırma sonuçları, yapı ve mimarlık sektöründe çalışan profesyonellerin mobing olarak tanımlanabilecek davranışlarla sıklıkla karşılaştıklarını ortaya koymaktadır. Çalışma bulguları, yaş, cinsiyet, medeni hal ve sektör deneyimi gibi bireysel değişkenlerin mobinge maruziyet ve mobinge gösterilen tepki açısından belirleyici olduğunu göstermektedir. Büyük-küçük işletme, meslek, pozisyon farkı olmaksızın mobing davranışlarının inşaat sektöründe yaygın olması, çalışma barışının sağlanması açısından konunun üzerinde durulması ve çalışanların bilinçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Çalışmanın bulguları, başta formel şikayet mekanizmaları olmak üzere, çalışanlar tarafından önerilen bir dizi önleyici mekanizmanın yararını istatistiksel olarak da doğrulamaktadır. Bu çalışma, gelecekte yapılabilecek daha kapsamlı araştırmalara öncülük etmesi açısından önemlidir. Ancak, çalışmanın, amaçlı örnekleme (‘purposive sampling’) metodu ile yapılmış olduğu ve ‘nasıl’ sorusundan çok ‘ne’ sorusuna yoğunlaştığı birer kısıtlama olarak dikkate alınmalıdır.
-
ÖgeYapım projeleri yöneticilerinin dijital yeterlikleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-05) Doğan, Yelda Özge ; Acar, Emrah ; 502151415 ; Proje ve Yapım YönetimiDijital teknolojiler, insanların çalışma, öğrenme ve bilgi toplumuna katılma biçimlerini radikal bir şekilde etkilemektedir. Dijitalleşme, işgücü piyasasına etki ederek yeni işler ve çalışma koşulları yaratmakta ve rutin bilişsel ve manuel görevleri içeren işlerden, kurallara dayalı çözümlerin olmadığı rutin olmayan görevlere doğru bir kaymaya sebep olmaktadır. Bu değişim istihdamda beceri gereksinimlerinde kaymaya yol açmakta ve genel olarak 21.yüzyıl becerileri olarak tanımlanan uzman düşünme, karmaşık iletişim ve işbirliği, problem çözme ve dil becerileri gibi daha çok üst düzey bilişsel beceriler içeren yeterliklere duyulan gereksinimi arttırmaktadır. Bu becerilerin kesişiminde yer alan dijital yeterlik (DY), Avrupa Birliği tarafından yaşamboyu öğrenmenin temel yeterliklerinden biri olarak kabul edilmekte ve 'bilgi toplumu teknolojisinin iş, boş zaman veya öğrenim bağlamında sorumluluk, özerklik ve diğer uygun tutumlarla kullanma yeteneğini' ifade etmektedir. DY, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımının operasyonel yönlerinin ötesine geçerek, dijital teknolojilerin her meslek için değişen genel ve göreve özgü yeterlikler içeren bilgi toplumunda eleştirel, etkin ve yetkin uygulamasına odaklanmaktadır. Yapım sektöründeki dijital yeterlikle ilişkilendirilebilecek araştırmalar incelendiğinde, genel olarak Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin (BİT) teknik kullanım bilgisine odaklanan çalışmalar dikkat çekmektedir. Ancak dijital yeterlik bilgi, beceri ve tutumun bütünleşmesiyle, bilişsel süreçler, etik farkındalık, duygusal ve sosyal beceriler gibi çok geniş bir açıklıkta yeterlik içeren, yani araç ve yazılım bilgisi gibi teknik işlemsel becerilerin ötesinde çok boyutlu bir kavramdır. Uygulama odaklı çerçevelerin dar bir bakış açısı olduğu ve dijital yeterliğin geliştirilmesi için yüksek mertebe düşünme becerilerine dikkat çekildiği göz önünde bulundurulduğunda, konuya daha geniş bir perspektiften bakılması gerektiği, ancak yapım sektöründe bu bağlamda incelenen herhangi bir çalışma bulunmadığı görülmektedir. Avrupa Birliği'nin Dijital Yeterlikler Çerçevesi'ni (DigComp) kullanan bu çalışma, yapım projeleri yöneticilerinin DY seviyesini değerlendirmeyi, her dijital yeterlik alanı için gelişimlerini etkileyen faktörleri belirlemeyi ve sektördeki dijital yeterlik gelişimini izlemek amacıyla yapılacak kapsamlı çalışmalara öncü olmayı amaçlayan bir saha araştırmasının sonuçlarını sunmaktadır. 27 profesyonelden elde edilen verilerin niceliksel ve niteliksel analizleri, yapım projeleri yöneticilerinin rutin olmayan problemleri tek başlarına çözebilecek yeterliğe yakın olduğunu, ancak karmaşık durumlarda başkalarına rehberlik edebilecek ya da işle ilgili yeni fikirler ve süreçler önerebilecek düzeyde olmadıklarını göstermektedir. Çerçeveyi oluşturan beş yeterlik alanı kapsamında incelendiğinde ise, yapım yöneticilerinin sadece en yüksek yeterlik seviyesinde olduğu "enformasyon ve veri okuryazarlığı" alanında karmaşık durumlarda başkalarına rehberlik edebilecek düzeye yaklaşmakta olduğu görülmektedir. Bu alanı, ortalama seviyeye yakın olan "iletişim ve işbirliği" ve "problem çözme" alanları takip etmektedir. "Güvenlik" ve "dijital içerik oluşturma" alanlarında ise, genel ortalamanın altında bir seviyede oldukları ve ancak iyi tanımlanmış, rutin görevleri yapabilme ve açıkça anlaşılır problemleri çözebilme düzeyinde oldukları görülmektedir. Ayrıca çerçeveyi oluşturan 21 yeterliğin 9'unda proje yöneticilerinin ortalamanın altında kaldığı görülmektedir. DigComp, yapım sektöründe birey ve kurumların birey düzeyinde dijital yeterlik değerlendirmelerinde, gelişimlerinin izlenmesinde, beceri tabanındaki boşlukları belirlemede ve kariyer planlamasında mesleki gelişim fırsatlarını aramada yardımcı olabilir.
-
ÖgeYüklenici İnşaat Firmalarında Kullanılan Uyuşmazlık Çözüm Yolları Ve Çatışma Yönetim Stratejileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-10-22) Gül, Gökçe Deniz ; Acar, Emrah ; Proje Yapım Yönetimi ; Construction ManagementFarklı uzmanlık alanlarına, önceliklere ve çıkarlara sahip çok sayıda aktörün geçici koalisyonlar içinde biraraya geldiği yapım projelerinde karşılaşılabilecek tüm risklerin önceden öngörülmesi ve önlem alınması mümkün değildir. Öngörülememiş sebeplerden veya sözleşme hükümlerinin algılanmasındaki farklılıklardan ötürü proje katılımcıları arasında çeşitli çatışmalar yaşanabilir. Çatışmaların görmezden gelindiği ya da iyi yönetilmediği durumlarda uyuşmazlıklara dönüşmeleri ve proje üzerinde olumsuz etkilere yol açmaları kaçınılmazdır. Uyuşmazlıklar genellikle taraflarının zamanını alan, pahalı ve nahoş sonuçlar doğuran durumlardır; taraflar arasında kurulan ikili ilişkileri zedeleyebilir veya tamamen bitirebilirler. Uyuşmazlıklar bir projenin maliyetini arttırdığı gibi, projenin başarısızlığa uğramasına ve projeden beklenen ölçüde fayda sağlanamamasına yol açabilir. Bu nedenle uyuşmazlıklar engellenmelidir. Engellenemiyorsa, en kısa sürede ve en etkin yolla sorun yönetilmeli; uzlaşma sağlanmalı; ilişkiler korunmalı; paranın ve projenin değerliliği sürdürülmelidir. Uyuşmazlıkların çözümü için uygun yolların bulunması/seçilmesi, uyuşmazlığın taraflarının para, zaman ve itibar kayıplarına uğramaması, taraflar arasındaki ilişkilerin korunması ve projelerin istenen hedeflere ulaşabilmesi bakımından önemlidir. Böylelikle, yapım faaliyetlerine herhangi bir katkı sağlamayacak olan faaliyetlere para ve zaman harcanması, daha etkin kullanılabilecek bir çok kaynağın israf edilmesi, projelerin gecikmesi ve maliyetlerinin artması önlenebilir. Türkiye merkezli yüklenici inşaat firmalarının yurt içi ya da yurt dışı pazarlarda karşılaştıkları çeşitli uyuşmazlıkların profilini ortaya koyan araştırmalar olmakla birlikte, bunların sayısının çok sınırlı olduğu ve gelişmiş ülkelerdeki literatür ile kıyaslandığında iç ve dış pazarlarda başvurulan uyuşmazlık çözüm yolları konusunda çok az bilgi birikimi bulunduğu anlaşılmaktadır. Yüklenici firmaların karşılaştıkları uyuşmazlıklarla, uyuşmazlıkları çözmek için başvurulan çözüm yollarının ve farklı çözüm yolları arasında seçim yaparken dikkate alınan ölçütlerin birbirleriyle ve firma içindeki genel problem çözme biçimleriyle ya da genel olarak örgüt kültürü ile ilişkilendirilmesi, yüklenici inşaat firmalarının uyuşmazlıkların çözümü konusundaki tutum ve davranışlarının anlaşılması ve uyuşmazlıklardan kaynaklanan maddi ve maddi olmayan kayıpları engellemek üzere uygun ve etkin öneriler geliştirilmesini kolaylaştırabilir. Bu tez çalışmanın amacı, yüklenici inşaat firmalarının yurt içi ve yurt dışı pazarlarda karşı karşıya kaldıkları uyuşmazlıkların konularını ve sıklıklarını; firmalarca en sık kullanılan uyuşmazlık çözüm yollarını (UÇY) ve UÇY seçiminde dikkate alınan ölçütleri iç ve dış pazar arasındaki farklılıkları da ortaya koyacak biçimde araştırmak ve bütün bunların firmaların iç çatışmalarını çözmek için kullandıkları yaklaşımlarla ne tür bir ilişkisi olduğunu saptamaktır. Bir örgütün örgüt içindeki çatışmaları çözmek için tercih ettiği yaklaşımlar ile çevresi ile yaşadığı uyuşmazlıklar arasında ne tür bir ilişki bulunmaktadır? sorusu araştırmacı tarafından önemli bulunmuştur, çünkü bir örgütte iç çatışmaları çözmek için başvurulan yolların, örgütün çevresi ile yaşadığı çatışmaların sıklığını/yoğunluğunu ve bu çatışmaları çözmek için yöneleceği uyuşmazlık çözüm yollarını da etkileyeceği savlanmıştır. Tez kapsamında bir anket çalışması tasarlanmıştır. Örneklemi büyük ve orta ölçekli yüklenici inşaat firmalarından oluşan çalışmanın verileri yüklenici firmalarda üst düzey yönetici konumundaki yanıtlayıcılarla yüz yüze görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Çalışma sonunda elde edilen bulgular da yine örneklem içinden seçilen sektör temsilcileri ile tartışılarak değerlendirilmiştir. Çalışma bulguları, firmaların iç ve dış pazardaki uyuşmazlıkları ve bunların çözümüne ilişkin ölçütleri arasında bazı farklılıklar olduğunu; uyuşmazlık çözümünde genellikle hızlı ve ucuz olan dostane çözümlere yönelindiğini; buna karşılık alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının tümünün inşaat firmaları tarafından yeterince bilinmediğini ve çatışma çözüm stratejileri ile çeşitli uyuşmazlık türleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmanın sonuçları, yüklenici firmaların yapım projelerindeki uyuşmazlıkların genel bağlamını anlamalarına ve uyuşmazlıklardan kaynaklanan kayıpları engellemek üzere kültürel yapılarına uygun uyuşmazlık çözüm yollarına yönelmelerine yardımcı olacaktır.