FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Araştırma Konuları:
-Geç Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Bizans Mimarlığı
-Modern Batı Mimarlığı
-Klasik Dönem Osmanlı Mimarlığı
-Antik Mimarlık
-Kent Tarihi
-Selçuklu Mimarlığı
-Beylikler Dönemi Mimarlığı
-İslam Mimarlığı
Gözat
Yazar "Ahunbay, Metin" ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAnadolu Türk Mimarisinde Geçmeli Düz Atkı 12.yy-14.yy’ın İlk Yarısı(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Şahin, Soner ; Ahunbay, Metin ; Mimarlık Tarihi ; History of architecture12. yüzyıl ile 14. yüzyılın ilk yarısı arasında, Anadolu’da, Türk idareleri altında inşa edilmiş yapılarda yer alan geçmeli düz atkılar bu tezin konusunu oluşturmaktadır. Geçmeli düz atkıları oluşturan taşlar birbirlerine geçmelerle bağlanırlar ve kemerli sistemlerden farklı olarak, bu geçmeler sayesinde açıklığı geçebilirler. Anadolu’da yapılan geziler sonucu 23 düz atkı tespit edilmiştir. Anadolu’da ayakta kalabilmiş en eski geçmeli düz atkının 1196 tarihli Divriği Kamereddin Türbesi’ndeki atkı olduğu kabul edilebilir. Bundan sonraki geçmeli düzatkılar 15 örnek ile 13. yüzyılın ilk yarısında yoğunlaşmaktadır. Araştırmanın konusu olan atkı türü Selçuklu dönemi Anadolusunda bir yerde toplanmayıp değişik merkezlere dağılmıştır. Biçimsel olarak, konu olan geçmeli düz atkıların tamamı, bir pencere ya da kapının üzerindedir, ve atkılarda C, S, V ve karma olmak üzere dört tür geçmeye rastlanmıştır. Sonuçta Anadolu’daki geçmeli düz atkılar, Ortaçağ’daki kültür ve sanat alışverişini göstermekte; yapım tekniği açısından ise özgün birer örnek olarak mimari mirasımızda yerlerini almaktadırlar.
-
ÖgeAnadolu’daki Roma Dönemi Sütunlu Caddeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Akbaş, Ayşe ; Ahunbay, Metin ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmanın amacı Anadolu’daki Roma dönemi sütunlu caddelerinin Suriye’deki örneklerle karşılaştırmalı değerlendirmesini yapmaktır. Sütunlu caddeler Roma şehir planlamasının önemli unsurlarından biridir. Bu sebeple tez içinde Roma şehir mimarisine kısaca değinilmiştir. Roma şehir planlaması, sosyal ve politik yapının bir yansımasıdır, bunun yanı sıra mimari, imparatorluk öncesinde, Yunan ve Helen kültürleri ile etkileşim sonucunda gelişmiştir. Erken dönemde Etrüsk ve Yunan koloni şehirleri ile olan temas, Roma şehir plancılığının ilk adımını oluşturmaktadır. Genişleme sonucu ele geçirilen Suriye ve Anadolu’da ise Helenistik krallıkların şehir mimarisi etkili olmuştur. Roma döneminin tüm eyaletlerde yaşanan altın çağı, imparatorluk döneminin başlaması ile eş zamanlıdır. Özellikle MS I. ve II. yüzyıllarda tüm şehirlerde yaşanan ekonomik refah, şehir mimarisini ve sosyal yaşamı etkilemiştir. Sütunlu caddeler de bu dönemde inşa edilmeye başlanmış, anıtsal mimarisi ve tüm şehir boyunca uzanan portik cepheleri ile imparatorluk simgesi olmuştur. Avrupa’da sınırlı sayıda olmakla birlikte, imparatorluğun tüm eyaletlerinde sütunlu cadde örneklerine rastlamak mümkündür. Ancak Suriye ile coğrafi ve ticari açıdan tarih boyunca ilişkide olduğu Anadolu’da, çok sayıda görkemli örnekleri bulunmaktadır. Bu sebeple tezin araştırma alanı bu bölgelerle sınırlı tutulmuştur.
-
Ögeİstanbul'daki geç antik ve Bizans yapıları kapı çerçevesi profilleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2005) Özügül, Ayşın ; Ahunbay, Metin ; 175754 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architectureİstanbul'da Geç Antik ve Bizans dönemi yapılarından bir kısmının kapı çerçeveleri günümüze ulaşabilmiştir. Bu yapıların hepsi, bugünkü Eminönü ve Fatih ilçelerini içine alan ve batıdan 11. Theodosius surları ile sınırlanan ''Tarihi Yanmada''dadır. İstanbul ' daki mevcut en erken tarihli kapı çerçevesi ömeği II. Theodosius Ayasofya'sına (415) ve aym tarihlerde yapılmış olan Altın Kapı (porta aurea)'ya aittir. Diğer erken örnekler Studios Manastın Kilisesi (İmrahor Camisi, 453/4), Hagios Polyeuktos Kilisesi (524-527), Hagia Eirene (yapım başlaması 532) ve Ayasofya'da (532-537) bulunmaktadır. İstanbul'daki Bizans Dönemi'ne ait korunabilmiş kapı çerçeveleri ise Konstantinos Lips Manastın Kilisesi (Fenari İsa Carnisi, 907), Pantepoptes Manastın Kilisesi (Eski İmaret Camisi, ykl. 1 087), V efa Kilise Carnisi (ykl. 1100), Pantokrator Manastın Kilisesi, (Zeyrek Camisi, 1124- 1136), Kalenderhane Camisi (12. yy), Hagios Andreas te Krİsei (Koca Mustafa Paşa Carnisi, XIII.yy'ın ikinci yansı), Chora Manastın Kilisesi'nde (Kariye Camisi, 11. yy- 14. yy) bulunmaktadır. Bu dönemin kapı çerçeveleri genellikle yekpare mermer (veya dekoratif tabii taş) bloklardan işlenmiş iki dikme (söve) ve bunların üzerine oturan yatay blok (lento), nihayet bunun da üzerine yatırılmış bir ikinci bloktan (lento tacı) oluşmaktadır. Söve, lento ve lento taçlan Çeşitli profillere sahip, bezemesiz silmelerle donanmıştır .Rölyef motif işlenmiş olan az sayıdaki örnekte motifler, lento tacının ana silmesi üzerinde yer almaktadır .İstanbul Geç Antik çağ mimari süslemesi üzerine yapılan araştırmalarda, bu dönem Başkent mimari süslemesinin, Batı Anadolunun büyük kentlerindeki II. ve III. yüzyıla tarihlenen anıtlara dayandığım belirlemiştir .Önümüzdeki çalışmada İstanbul'un V. ve VI. yüzyıla ait kapı çerçevesi profillenmelerinin köken sorunu İncelenirken Batı Anadolu'nun II. ve III. yüzyıl mimari süsleme örnekleri üzerine de eğilinmiştir .III. yüzyılın ikinci yansından başlayarak mimarinin diğer alan1annda olduğu gibi, mimari süsleme alanında da bir boşlukla karşılaşılmaktadır. Söz konusu dönemde özgün üretim azalmış, bunun yerine IV .yy .da yaygınlaşan ''devşirme'' malzeme kullanımı tercih edilmiştir Geç Antik çağ öncesi kapı çerçevesi profillenmeleri, yapıların Antik cephe düzenleri ile uyumlu biçim kazanmıştır. Anadolu'da hakim mimari cephe düzeni ikinci ve üçüncü yüzyıllarda Korinth düzenidir ve kapı çerçeveleri de bu düzen uyarınca biçimlenmiştir .V .yüzyıl İstanbul yapılarında korunabilen kapı çerçevelerinde aynı düzene uyumlu fakat yeni silme tipleri ile ve farklı oranlarla kendine özgü bir profillenmenin canlandığım görmekteyiz; esasında bu yenilenme, üst yapı ana kirişlemesi silme düzeninde V.yy'da oluşan yenilik1erin kapı çerçevesine yansımasıdır. II. ve III. yüzyıl Korinth düzeni Anadolu çerçevelerinde söve ve lentolar, arkhitrav benzeri biçimlendirilmiştir: arkhitrav fascia'larının kademelenmeleri astragal'larla vurgulanmıştır; fascia demetini dışbükey-içbükeylikler 520 takip eder veya bazı durumlarda bir kyma rekta son ikisinin yerini alır .Lento taçları, öne taşan çatı saçaklarının küçük tekrarlarıdır. Buna karşılık V .yüzyıl İstanbul çerçeveleri göze çarpar şekilde değişmiştir: kul1amlan silme türleri, sığ düz şeritler, üstlerinde taşkın, iri dışbükey silme, çeyrek çubuk, kyma rekta ve basit İçbükeyliklerdir .Erken dönemdeki kirişleme -çerçeve profil1eri arasındaki belirgin İIİşki, İstanbul 5.yy düzenlemelerinde de göze çarpmaktadır. İstanbul Geç Antik çağ yapılarının kapı çerçevelerinde profil1enme, genel1ikle, kademeler halinde sıralanan, eşit genişlikteki düz şeritlerle başlar (zaman zaman düz şeritlerin arasına bir kyma rekta katılır), geniş ve taşkın bir dışbükey silme ile devam eder; en dıştaki/en Ü8tteki düz silmeyle profillenme tamamlanır. Daha dar çerçevelerde, düz şeritleri takip eden bir kyma rekta ve nihayet en dışta/en üstte bir düz şeritle sıralama tamamlanır .Lento tacı biçimlenmesi, genellikle düz şerit ve kyma rekta profilli silmelerden oluşmaktadır. İstanbul ' da V .yüzyıldan başlayarak görülen kapı çerçeveleri, geniş bir dağılım alanı göstermektedir .Mimarlık alanında Başkent İstanbul etkisindeki Marmara çevresi, Trakya, Yunanistan, Balkanlar , Batı ve Güney Anadolu ve Kuzey İtalya'da diğer başkent Ravenna ' da Marmara Adası mermerinden veya yerel malzemeden yapılmış, İstanbuldaki çağdaşlarına benzer profil1enmeye sahip kapı çerçevelerine rastlanmaktadır. Suriye ve Kilikia'nın birçok yapısının kapı elemanları ve Lykia'daki bazı örnekler farklı özel1iklere sahiptir. Farklılaşmanın nedeni, bahsedilen bölgelerde mimari süslemenin yerel geleneklere, farklı köken ve etkilere bağlı olarak biçimlenmiş olmasıdır. .. Ortaçağ'da İstanbul kapı çerçeveleri profillenmelerinde, Geç Antik çağ örneklerine göre dikkat çekici bazı farklılıklar görülmektedir .İçbükey profilli silmelere daha çok yer verildiği tespit edilmektedir; dışbükey profilli silme daralıp şişkinleşmiş ve daha plastik bir görünüme kavuşmuştur, ileri doğru fırlayan bir içbükey silme sayesinde, en üst1eki son düz şeritin düzleminin gerisinde kalmıştır .Bu dönem için İstanbul dışı koşut örnekler İstanbul 'un yakın çevresinde, Batı ve Güney Anadolu, Trakya ve Yunanistan ' da bulunmaktadır .
-
ÖgeŞişli Ermeni mezarlıkları'ndaki mezar yapılarının mimari özellikleri üzerine bir inceleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Gökdeniz, Şule ; Ahunbay, Metin ; 21832 ; Mimarlık TarihiBu çalışmada, Şişli1 de bulunan Ermeni ve Katolik Ermeni Mezarlıkları' nde farklı üslup özellikleriyle dikkat çeken mezar yapılarının mimarlık tarihi açısından aneminin değerlendirilmesine çalışılmıştır. Öncelikle bu eserlerin yapıldığı 19. yüzyıl içinde Osmanlı İmparatorluğu' nda yaşayan Ermeni topluluğun sosyal konumu ve ülkedeki siyasal ortam içindeki yerleri hakkında bilgi verilmiş, daha sonra Şişli 'deki Ermeni mezarlıklarının kurulma nedenleri ile ilgili tarihsel gelişmeler aktarılmıştır. Mezarlıklarda bulunan yapılardan araştırma kapsamına alınanlar iki ayrı grupta toplanarak incelenmiş, daha sonra bunların ortak özellikleri sınıflandırılmıştır. Her iki mezarlıktaki yapılardan bir grup, Ermeni Revivalist özellikler göstermekte, bir diğer grup ise 19. yüzyıl içindeki Batı kökenli üslup özelliklerini yansıtmaktadır. Ermeni Revivalist özellikler gösteren yapılar; eklektik kopyalar-kütlesel özellikleriyle Revivalist karakter taşıyan ancak batılı üslup özelliklerine de yer verilmiş olan yapılar-Batılı üslup özelliklerinin eklektik uygulaması için de Ermeni mimarisinden de alıntı yapanlar olarak üç grupta toplanmaktadır. Batı kökenli üslup özellikleri gösteren yapılar arasında neo- klasik ve neo-rönesans ağırlıklı olanlar çoğunluktadır. Bu iki grup içinde eklektik bir karakter de gözlenmiş ve eklektik ağırlığın hangi yönde olduğu her yapının üslup analizi sırasında açıklanmıştır. Bunların dışında saf olarak Art-Nouveau ve neo-mısır üslubunu yansıtan yapılar ayrı ayrı ele alınmıştır. Sonuçta, yapıların sadece üçte birinde Ermeni Revivalist özellikler tesbit edilmiştir. Ancak, Batılı üslupları yansıtan yapılarda gözlenen eklektik karakter bu grup için de geçerlidir. Çoğunlukta olan Batı üsluplu yapıların ise, daha çok Fransız ve italyan kaynaklı ve Osmanlı mimari geleneği ile bir senteze gerek duyulmadan yapılan birtakım kopyalar olduğu anlaşılmaktadır.