LEE- İşletme-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Son Başvurular
1 - 5 / 27
-
ÖgeExploring influential factors in consumer adoption of short-term car rental services(ITU Graduate School, 2025)SUMMARY In today's world, transportation habits are changing quickly, and access-based transportation solutions are starting to replace the traditional ownership models. With the rise of the sharing economy, short-term car rental services started to provide a flexible and cost-effective transportation alternative without the need to own a car. These services, especially in major cities, offer a solution to problems such as traffic congestion, lack of parking spaces, and high costs of car ownership. Yet, the adoption of these services differs depending on the country or consumer segments. Even though the short-term car rental market in Turkey has grown significantly in recent years, it has still not matured compared to the developed markets. It has been thought that factors like perceived price value, trust, and the availability of these services play a very significant role in consumers' preference for these services. In this context, the main purpose of this study is to understand the factors affecting preference for short-term car rental services in Turkey. In this study, by utilizing the Unified Theory of Acceptance and Use of Technology 2 factors such as performance expectancy, effort expectancy, social influence, facilitating conditions, hedonic motivation, price value, and habit were examined in consumers' process of adoption of short-term car rental services. Within the scope of the study, data were collected from 413 participants who live in İstanbul, Ankara, or İzmir and have a valid driver's license. The online survey method is used to collect data from the participants. Participants' attitudes towards short-term car rental services were examined by utilizing methods such as Reliability Analysis, Explanatory Factor Analysis, Regression Analysis, and Cluster Analysis. The main findings of this research indicate that consumers perceive short-term car rental services as a fast and practical transportation in general; yet, they still have concerns about price value and availability of these services. According to the regression analysis, performance expectancy (β = 0.737, p < 0.001), social influence (β = 0.345, p < 0.001), and hedonic motivation (β = 0.177, p < 0.001) are the most significant factors on usage intention. Price perception, on the other hand, is one of the factors that affect users' overall preferences but does not stand out as the primary determining factor. Additionally, the study has identified three different consumer segments: 1) Efficiency Seekers, consumers who are focused on performance and benefit, are neutral in terms of price. 2) Early Adopters, consumers with the highest interest in short-term car rental services, with low price sensitivity. 3) Skeptics, consumers with low usage intention, and high price sensitivity. This segmentation shows the need for specialized marketing and pricing strategies for different groups. Along with this, the study has revealed that usage intention does not always turn into actual usage. This finding shows that although consumers are willing to use these services, they are not able to due to barriers such as high price, security, and service accessibility. This research provides important academic and practical contributions to the short-term car rental industry. The detailed analysis of consumer trends specific to the Turkish market and the application of the UTAUT 2 model in this context make this study unique. It is suggested for future research to focus on experimental research to evaluate the true price elasticity, as well as a longitudinal study to observe the changes in consumer behavior over time. To sum up, in order to increase the adoption of short-term car rental services, both service providers and policy makers should provide strategies that focus on consumer motivation and above stated barriers. In this regard, adopting more inclusive and user-friendly service models can contribute to the growth of the sector.
-
ÖgeMüşteri ve banka iş birliği ile değer ortak yaratımı: Hizmet baskın mantık (Servıce Domınant Logıc) ve hizmet mantığı (Servıce Logıc) perspektiflerinin elektronik cüzdanlar üzerinden uygulanması(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-05-30)Bu çalışma, bankacılık sektöründe müşteri ve banka iş birliğinin, Hizmet Baskın Mantık (Service-Dominant Logic - SDL) ve Hizmet Mantığı (Service Logic - SL) perspektifleri doğrultusunda elektronik cüzdan teknolojileri aracılığıyla nasıl değer ortak yaratımına dönüştüğünü incelemektedir. Dijital dönüşümün hızlanmasıyla birlikte, finansal işlemlerde elektronik cüzdanların sunduğu kolaylık, güvenlik ve esneklik, müşteri deneyimlerini yeniden yapılandırmada stratejik bir öneme sahip olmuştur. Bu çalışma, elektronik cüzdan uygulamalarının müşteri memnuniyeti, algılanan değer ve kullanım alışkanlıkları üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmanın temel hedefi, müşterilerin elektronik cüzdanları kullanırken deneyimledikleri avantajları ve karşılaştıkları zorlukları belirlemek ve banka-müşteri etkileşiminin değer yaratımına katkısını ölçmektir. Nicel yöntem kullanılan bu çalışmada, Türkiye genelinde elektronik cüzdan deneyimi olan 300'den fazla katılımcıdan toplanan anket verileri SPSS 29.0 kullanılarak analiz edilmiştir. Anket; demografik özellikler, kullanım alışkanlıkları, algılanan faydalar, güvenlik ve memnuniyet gibi Likert ölçeğine dayalı ifadeler içermektedir. Hipotez testleri, elektronik cüzdan kullanımının zaman tasarrufu sağladığını, müşteri memnuniyetini artırdığını ve daha çok genç kullanıcılar ile orta ve yüksek gelir grubundaki bireyler tarafından benimsendiğini göstermiştir. Bulgular, hızlı ödeme hizmetleri ve promosyon kampanyalarının beklenen seviyede algılanan değeri artırmadığını ancak güvenlik özelliklerinin müşteri güvenini olumlu yönde etkilediğini ortaya koymuştur. Ayrıca, e-cüzdan kullanıcılarının genel memnuniyet seviyesinin geleneksel ödeme yöntemlerini kullanan bireylerden önemli ölçüde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu tez, bankaların dijital ödeme sistemlerini stratejik bir şekilde kullanarak değer yaratım süreçlerini nasıl geliştirebileceğini göstererek teorik ve pratik katkılar sunmaktadır. Sonuçlar, yenilikçi ödeme çözümlerinin bankacılık sektöründe rekabet avantajı sağlamada kritik bir rol oynadığını ve müşteri deneyimini sürdürülebilir kılmak için hizmet odaklı yaklaşımların benimsenmesi gerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda çalışma, bankaların dijital cüzdan uygulamalarını geliştirmelerine yönelik stratejik öneriler sunmakta ve farklı demografik gruplar ile piyasa koşullarını dikkate alan daha kapsamlı analizlere duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.
-
ÖgeDijitalleşme odağında tekstil sektöründe tedarikçi performansının değerlendirilmesi: SWARA ve dengelenmiş skor kartı tabanlı bir model önerisi(İTÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-06-20)Günümüz rekabetçi iş dünyasında tedarik zinciri yönetimi, işletmelerin sürdürülebilir büyüme ve rekabet avantajı elde etmeleri açısından kritik bir unsur haline gelmiştir. Bugünün dünyasında tekstil sektörü, tedarik zincirinin karmaşıklığı, pazar koşulları ve müşteri beklentilerinin hızla ve sürekli değiştiği, üretim süreçlerinde dijitalleşmenin önemli hale geldiği bir sektör olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle sektör, etkin tedarikçi yönetimine büyük önem vermektedir. İşletmelerin faaliyet göstermiş oldukları sektörde yüksek performans gösterebilmeleri sadece işletmenin kendi performansına bağlı olmamaktadır. İşletmelerin çalıştığı tedarikçilerin başarısı, işletme performansına doğrudan etki etmektedir. Bu nedenle rekabet üstünlüğü sağlamak, başarılı olabilmek ve sürdürülebilir bir başarı sağlamak için tedarikçi seçimine gerekli özen verilmelidir. Endüstri 4.0 teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, tedarikçi seçim süreçlerinin de bu dönüşüme uyum sağlaması kaçınılmaz hale gelmiştir. İşletmeler, tedarikçileri ile güçlü ilişkiler kurarak operasyonel verimliliklerini artırmayı, maliyetleri düşürmeyi ve dijitalleşmenin sunduğu avantajlardan en iyi şekilde yararlanmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, tedarikçi performans değerlendirmesi, işletmelerin stratejik hedeflerine ulaşmalarını destekleyen önemli bir süreçtir. Bu çalışmada, tedarikçi performans değerlendirmesi için kullanılan Dengelenmiş Skor Kartı (DSK) yöntemi temel alınarak, tekstil sektöründe dijitalleşmenin etkilerini de kapsayan bir değerlendirme modeli oluşturulmuştur. Tedarikçi performansını, finansal ölçütlerin ötesinde birden fazla performans boyutunu entegre eden dengelenmiş skor kartı yöntemiyle değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu araştırma finansal, iç süreçler, müşteri, öğrenme ve gelişim gibi daha geniş bir perspektif sunarak tekstil sektöründeki tedarikçilerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Tedarikçi seçim sürecinde kullanılan ana ve alt kriterler, literatür taraması ve uzman görüşleri doğrultusunda belirlenmiş ve DSK boyutları altında kategorize edilmiştir. Ayrıca, belirlenen kriterlerin önem derecelerini analitik bir şekilde belirlemek amacıyla Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemlerinden biri olan SWARA metodundan faydalanılmıştır. İkinci aşamada ise, tedarikçiler arasında performans sıralaması yapılabilmesi için Ağırlıklı Puanlama Modelinden yararlanılmıştır. Yapılan notlandırma neticesinde, tedarikçiler için performans seviyelerine göre sıralama yapılmıştır. Bu yöntemler, kriterlerin ağırlıklarını belirleyerek en uygun tedarikçilerin seçilmesine olanak tanımaktadır. Çalışmada geliştirilen model, tekstil sektöründeki işletmelerin tedarikçi seçim süreçlerini iyileştirmeye yönelik kapsamlı bir karar verme stratejik yönetim mekanizması sunmaktadır. Çalışmanın sonucunda, dijitalleşmenin tedarikçi seçim sürecine etkisini ölçmek için geliştirilen bu modelin, işletmelerin dijital dönüşüm stratejilerine uyum sağlamalarına katkıda bulunduğunu göstermektedir. DSK ve ÇKKV yöntemlerinin entegrasyonu, tedarikçi performans değerlendirmesinde sistematik, çok boyutlu ve dijitalleşmeye duyarlı bir yaklaşım sunmaktadır. Tekstil özelinde örnek bir DPK notlandırılması yapılarak, sektöre, kullanılmaya hazır bir tedarikçi performans değerlendirme sistemi sunulmuştur. Çalışma, tekstil sektöründe tedarik zinciri yönetimi ve tedarikçi seçimi süreçlerine dijitalleşme perspektifinden bilimsel bir bakış açısı kazandırarak, hem akademik literatüre hem de sektörel uygulamalara katkı sağlamaktadır.
-
ÖgeElektrikli araç tercih kriterlerinin bulanık bilişsel haritalama yöntemi ile önceliklendirilmesi(İTÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-06-25)Günümüz dünyasında enerji tüketimi, çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlar, birçok sektörde olduğu gibi ulaşım sektöründe de köklü dönüşümleri zorunlu hale getirmiştir. Fosil yakıtların yoğun kullanımı nedeniyle artan karbon salınımı, hava kirliliği ve enerji bağımlılığı, daha temiz, çevreci ve sürdürülebilir ulaşım alternatiflerinin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda, elektrikli araçlar, enerji verimliliği, düşük karbon salınımı ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla uyumlu yapıları ile içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla önemli avantajlar sunmaktadır. Ancak, elektrikli araçların pazarda geniş çapta kabul görmesi ve kullanıcılar tarafından benimsenmesi, yalnızca teknik üstünlüklerine bağlı değildir. Elektrikli araçlara yönelik tercih kriterleri, teknik faktörlerin yanı sıra sosyal, ekonomik ve algısal unsurlarla da şekillenmektedir. Bu çalışma, elektrikli araç tercihlerine etki eden kriterlerin belirlenmesi ve bu kriterlerin birbirleriyle olan nedensel ilişkilerinin analiz edilmesi amacıyla tasarlanmıştır. Bu araştırmada, elektrikli araç tercih kriterlerinin karşılıklı etkileşimlerini analiz etmek için Bulanık Bilişsel Haritalama (BBH) yöntemi kullanılmıştır. BBH yöntemi, kavramlar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini yönlü ve ağırlıklı bağlantılarla temsil eden, karar verme süreçlerinde etkili olan faktörlerin karmaşık ilişkilerini analiz etmeye olanak tanıyan bir yöntemdir. Kosko (1986) tarafından geliştirilen bu yöntem, özellikle doğrusal olmayan, çok değişkenli ve geri beslemeli sistemlerin analizinde yaygın olarak kullanılmaktadır. BBH, hem nitel hem de nicel verileri bir arada kullanarak, sistemin genel yapısını, kavramlar arası etkileşimleri ve olası senaryoları modelleyebilme avantajına sahiptir. Araştırma kapsamında, öncelikle literatür taraması gerçekleştirilmiş ve elektrikli araç tercihini etkileyen kriterler belirlenmiştir. Bu kriterler; enerji maliyetleri(yakıt tüketimi), menzil, satın alma fiyatı, bakım maliyetleri, şarj süresi, performans, güvenlik, konfor, yenilenebilir enerji entegrasyonu, çevre dostu olması, kullanıcı tecrübesi ve yorumlar, prestij ve imaj, vergi teşvikleri ve indirimler, şarj altyapısı ve teknolojisi, demografik faktörler ve sessiz çalışması olarak belirlenmiştir. Bu faktörlerin belirlenmesi sürecinde, mevcut literatürde yer alan akademik çalışmalar ve uzman görüşlerinden yararlanılmıştır. Ardından, uzman görüşlerine dayalı bir anket çalışması yürütülmüş ve uzmanların görüşleri doğrultusunda BBH modelinin kavramsal yapısı oluşturulmuştur. Anket çalışması kapsamında, otomotiv sektöründen profesyoneller, mühendisler, pazarlama personelleri ve tecrübeli elektrikli araç kullanıcılarından oluşan 10 kişilik bir katılımcı grubu belirlenmiştir. Bu sayede, elde edilen veriler geniş kapsamlı bir değerlendirme imkanı sağlamıştır. Uzmanlara yöneltilen sorularla, elektrikli araç tercih kriterlerinin birbirleriyle olan nedensel ilişkileri değerlendirilmiş ve her bir ilişkinin etki düzeyi belirlenmiştir. Bu veriler kullanılarak BBH modeli oluşturulmuş ve elde edilen veri seti, FCMapper yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. BBH modeli, belirlenen kriterlerin sistemdeki merkeziyet, dışsallık ve içsellik değerlerinin hesaplanmasına olanak tanımaktadır. Merkeziyet değeri, bir kriterin sistemdeki genel etkisini ifade ederken; içsellik değeri, o kriterin diğer kriterlerden ne kadar etkilendiğini göstermektedir. Dışsallık değeri ise bir kriterin diğer kriterleri ne kadar etkilediğini ifade etmektedir. Bu analizler sonucunda, elektrikli araç tercihini etkileyen en kritik faktörlerin sırasıyla kullanıcı tecrübesi ve yorumları, prestij ve imaj, yenilenebilir enerji entegrasyonu, konfor ve vergi teşvikleri olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, enerji maliyetleri, şarj altyapısı ve şarj süresi gibi teknik faktörlerin de kullanıcı tercihlerini etkileyen önemli unsurlar olduğu ortaya konulmuştur. Çalışmanın literatüre katkısı, elektrikli araç tercih kriterlerinin BBH yöntemi ile analiz edilmesi ve bu kriterler arasındaki ilişkilerin sistematik olarak ortaya konulmasıdır. Literatürdeki mevcut çalışmaların çoğu, elektrikli araç tercihlerine ilişkin faktörleri istatistiksel analizlerle değerlendirmekte ve bu faktörler arasındaki dinamik ilişkileri ihmal etmektedir. Bu çalışma ise, BBH yöntemi ile kavramlar arası nedensel ilişkilerin görsel ve sayısal olarak modellenmesini sağlayarak, sistemdeki her bir faktörün rolünü ve etkisini daha detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca, çalışma kapsamında geliştirilen modelin diğer ulaşım sistemlerine de uyarlanabilir olması, araştırmanın bir diğer özgün katkısıdır. Uygulama sonuçları, elektrikli araçların yaygınlaşması sürecinde yalnızca teknik faktörlerin değil, sosyal ve algısal faktörlerin de kritik rol oynadığını göstermektedir. Örneğin, kullanıcı tecrübesi ve prestij gibi faktörlerin merkeziyet değerlerinin yüksek olması, elektrikli araçların algısal boyutunun kullanıcı tercihlerini doğrudan etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, elektrikli araçların pazarlama stratejilerinin yalnızca teknik üstünlüklere odaklanmak yerine, kullanıcı deneyimlerini ve sosyal etkileri de içerecek şekilde geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, yenilenebilir enerji entegrasyonunun merkeziyet değerinin yüksek olması, elektrikli araçların çevresel sürdürülebilirlik ile ilişkilendirilmesinin pazarlama stratejilerinde ön plana çıkarılmasının önemini vurgulamaktadır. Sonuç olarak, bu çalışma kapsamında geliştirilen BBH modeli, elektrikli araç tercih kriterlerini sistematik bir yaklaşımla analiz ederek, karar vericilere hem mevcut durumu değerlendirme hem de gelecekteki senaryoları modelleme imkânı sunmaktadır. Çalışmanın bulguları, sektörel uygulamalar açısından stratejik planlama süreçlerine katkı sağlayabilecek niteliktedir. Ayrıca, elde edilen modelin, benzer analizlerde farklı teknoloji tercihleri veya ulaşım sistemleri için de kullanılabilir olması, çalışmanın genel geçerliliğini artırmaktadır.Bu bağlamda, çalışma hem literatürdeki teorik boşluğu doldurmakta hem de uygulamalı bir karar destek sistemi geliştirilmesine katkı sunmaktadır. Çalışmanın sonuçları, elektrikli araçların yaygınlaşması sürecinde politika yapıcılara, üreticilere ve pazarlama stratejistlerine yol gösterici nitelikte öneriler sunmaktadır.
-
ÖgeHalka açık anonim şirketlerde yönetim kurulunda kadın temsili ve şirket performansına etkisi(İTÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-06-16)Kâr odaklı yaklaşımın tek başına yeterli olmadığını ortaya koyan anlayışın ön plana çıkmaya başlamasıyla birlikte, şirketlerin paydaşlarıyla olan ilişkileri ve performansları da daha kapsayıcı bir şekilde değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, şirketlerin performansları artık yalnızca finansal göstergeler üzerinden değil sürdürülebilirlik faaliyetleri üzerinden de izlenmektedir. Yönetim kurullarında cinsiyet dengesinin sağlanması ve kadın temsilinin artırılması da şirketlerin hem finansal hem de sürdürülebilirlik performansı üzerinde anlamlı bir etkiye sahiptir. Kapsayıcı ve katılımcı politikaların teşvik edilmesi toplumsal düzeyde de olumlu bir etkiye sahiptir ve sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlamaktadır. Türkiye'de, kadınların yönetim kurulunda temsiline ilişkin düzenleme, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan ve halka açık şirketlerin tabi olduğu Kurumsal Yönetim İlkeleri arasında yer almaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin en az %25'inin kadın olması hedefiyle şirketlerin politika oluşturması ve bu hususta kaydedilen ilerlemenin yıllık olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu düzenleme zorunlu bir yasal kota olmayıp tavsiye edici niteliktedir. Kadınların yönetim kurulunda temsilinin artması Birleşmiş Milletler tarafından 2030 yılına kadar ulaşılması hedeflenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında da yer almaktadır. Yönetim kurulu düzeyinde yapılacak düzenlemeler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşılmasında yardımcı olacak ve gösterge teşkil edecektir. Uygulama bölümünde payları Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi'nde işlem gören şirketlere yönelik finansal analizde aktif karlılık ve faaliyet karlılığı bağımlı değişken, yönetim kurulundaki kadın oranı ve makroekonomik göstergeler bağımsız değişken olarak belirlenmiştir. Analiz sonucunda, %10 istatistiki anlamlılık düzeyinde, yönetim kurulunda kadın üye oranının artmasının faaliyet karlılığı üzerinde olumlu etkisi olduğu, aktif karlılık üzerinde ise istatistiki olarak anlamlı bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Ülkemizde yönetim kurulunda kadın temsilinin düşük düzeyde olması çalışmanın önemli bir kısıtını oluşturmuştur.