LEE- İşletme Mühendisliği-Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 4 / 4
  • Öge
    The relationship between corporate governance applications and working capital management efficiency in Borsa Istanbul
    (Graduate School, 2022-03-15) Anagül, Ali ; Taş, Oktay ; 0507171002 ; Management Engineering
    This paper demonstrates the outcomes of the detailed series of analyses for revealing the power of CG applications on companies' NWCE which are traded at the XU100 in Turkey. This dissertation is established on the basis of secondary data which are acquired from 15 different and appropriate XU100 companies' annual reports and Finnet2000 terminal, for the period covering from 2013 to 2020 based upon annually data. Each one of the all companies XKURY market rating value which is supplied by accrediated "SAHA Rating" company, has taken and has utilised as components of CGI. This dissertation holds it's unique specialty for XU100 companies which is comprises not only unprecedented data set but also unprecedented modelling approach. This dissertation has a potential for enligthen the way for future studies which are never studied for XU100 before as such detailed manner. For going into particulars, one of the main contributor of companies' financial performance indicator which is identifed as NWC, incorporates CCC. DSO, DIO and DPO have used as a measurement proxy of CCC. In the second place, SR has measured as companies' market reflection and attractiveness from the point of consumer. To obtain more credible results, in this dissertation more than one estimation approach have implemented, including ARDL and cointegration tests utilised after realization of required clean and white noise raw data acquiring. Consummately, four different econometric models have conducted as of a separate two group within the consideration of general to specific modelling. The findings of experimental studies have presented that there are an existence of negative and inverse inter-relationships amongst CCC-CGI and CCC-SR. Whereas, CGI-SR model has positive relationship in between. According to experimental studies' outcomes from CGI-SR model, SR parameter has found statistically insignificant compared the CCC and CGI parameters, nevertheless CCC–CGI model outcome supports this dissertation with the result of if CGI increases, CCC will be decreased. If CCC rate is decreased, companies will perform better in financial perspective. Lastly, outputs of this dissertation may be implemented for a better management and enhanced performance in remuneration for attaching the importance of CG in companies' NWCE.
  • Öge
    Finding more prominent leadership traits to achieve a sustainable organization using the AHP method
    (Graduate School, 2023-05-16) Aluç, Muhammet Abdullah ; Akdağ Camgöz, Hatice ; 507201084 ; Management Engineering
    Prioritizing the enhancement of people's quality of life and environmental concerns have become crucial issues for organizations who want to survive into the twenty-first century. Social, political, environmental, and technological paradigms are constantly changing and these unstable contexts have deeply affected organizations. Overcoming political unrest, social inequalities, and inexorable exploitation of natural resources, have forced organizations to require new thoughts and actions; organizations can only remain in existence if they prioritize being environmentally and socially aware. This awareness acquired by organizations has been created thanks to the United Nations' considerable efforts, namely, the Stockholm Conference, the International Union for Conservation of Nature (IUCN), the Bruntland Commission, The United Nations Conference on Environment and Development (UNCED), Earth Summits and lastly Paris Climate Agreement-Sustainable Development Goals (SDGs) over the years. Miscellaneous standards and initiatives that comprise environmental, social, and governance (ESG) topics have been created for organizations to be more conscious. The most fundamental standard is the ISO 9001 Quality Management System (QMS), which provides a blueprint for organizations to meet their quality requirements, paving the way for all of the ESG topics to be covered. The ISO 9001 QMS has fundamental principles that are closely related to sustainability issues like 'engagement of people', 'improvement', 'process approach', and 'leadership'. Moreover, experts, scholars, and researchers have deemed that endorsement and leadership of top managers are crucial in QMS, and leaders who have 'transformational leadership' traits will thrive leading sustainability topics. Within the scope of this thesis, we have scrutinized transformational leadership traits as criteria and its' 16 subcriteria. We have developed an Analytic Hierarchy Process (AHP) model regarding transformational leadership traits and its sub-criteria that was appraised by 10 respondents. The respondents group has incorporated sustainability consultants, experts, and managers and they have wanted to find pre-eminent manager traits for their organization. Respondents evaluated that survey which asked, "Which of the leadership traits is considered more important and how much more?". We expected to find the relative importance of the criteria and sub-criteria by the respondents during the finding prominent leadership traits process. At the end of the AHP model calculation, we ordered the weights made by the respondents based on how significant they were. According to the survey results and the AHP model calculations we have provided, 'inspirational motivation' has more importance with 55% value than the other leadership traits. Furthermore, as being sub-criteria 'cultivating a creative work environment', 'articulating followers' vision', and 'using motivational concepts' leadership traits were distinguished behavioral components of leaders. This thesis aimed to find leaders' prominent attitudes by asking selected respondents 'which behavioral components of transformational leadership take a prominent place in achieving a sustainable organization.
  • Öge
    Bankacılık sektöründe dış kaynak çalışan yönetiminin iyileştirilmesinde bilgi teknolojileri kullanımına yönelik bir uygulama
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-27) Akbaba, Seren ; Yıldırım, Nihan ; 507171032 ; İşletme Mühendisliği
    Günümüzde işletmeler temel faaliyetlerine odaklanmak, teknolojik değişimlere adapte olabilmek, esnek iş gücünü arttırmak veya personel ve işletme maliyetlerini düşürmek gibi ekonomik, stratejik ve teknolojik sebeplerle dış kaynak firmalardan ürün veya hizmet temin etmektedir. Dış kaynak kullanımı, kimi zaman iş süreçlerinin dış firmaya devredilmesiyle, kimi zaman dış firmadan anahtar teslim proje satın alınmasıyla, kimi zaman da tedarikçi firmadan satın alınan hizmeti gerçekleştirecek dış kaynak çalışanların müşteri firma içerisinde hizmet vermesiyle gerçekleşmektedir. Dış kaynak kullanımının, şirketlere sağladığı avantajların yanı sıra bazı dezavantajlar da söz konusudur. Yanlış firma seçimiyle birlikte prestij kaybı, tahmin edilemeyen gizli maliyetler, bilgi birikimi ve yetkinlik problemleri, çalışanlar ve firma üzerinde kontrol kaybı, inovasyon kaybı, iletişim ve çalışan problemleri bunlar arasında gösterilebilir. Bunları da kapsayan genel zorluklardan biri ise, dış kaynak çalışanların müşteri firma içerisindeki yönetimidir. Dış kaynak çalışan bulunduran müşteri firmalarda, bilgi güvenliği, erişim, izleme, eğitim ve oryantasyon, iletişim, performans ve ölçümleme, kaynak takibi ve kontrolü, izin veya çalışma takibi, operasyonel işlemler gibi bazı zorluklar ve takip edilmesi gereken konular ortaya çıkmaktadır. 2019 yılında ortaya çıkan COVID-19 salgınıyla birlikte, dış kaynak hizmetlere ulaşım daha da kolaylaşmış ve şirketler dış kaynak kullanımını arttırmıştır. Yapılan araştırmalar, küresel kriz anlarında dış kaynak kullanımının arttığını göstermektedir. Dış kaynak kullanımıyla birlikte ortaya çıkan en önemli zorluklardan biri de, bilgi güvenliği ve erişimlerle ilgili problemlerdir. 2020 yılında bankacılık, elektronik ve haberleşme sektörlerinde yapılan yasal düzenlemeler, dış kaynak kullanımındaki güvenlik konusuna dikkat çekmiş ve ülkeler bu kapsamda yönetmeliklerini düzenlemiştir. Pandemi sürecinde, Türkiye'deki 23 mevduat, kalkınma ve yatırım bankasına ait veriler incelendiğinde, bankaların çağrı merkezlerindeki dış kaynak çalışan sayılarının 2020 Mart ayından 2021 Aralık ayına %60 arttığı görülmüştür. İngiltere'de yapılan bir araştırma da, bu süreçte bankalarda makine öğrenmesi ve veri bilimi alanında dış kaynak hizmetlerin arttığını göstermektedir. 2021 yılında, 45 ülkede, farklı sektörlerdeki liderlerle yapılan araştırma ise, bordro, müşteri iletişim merkezi (çağrı merkezi), gayrimenkul yönetimi, bilgi teknolojileri ve finans alanında dış kaynak kullanımının 2019 yılına göre arttığını ve bu alanlarda süreçlerin %60'ından fazlasında dış kaynak kullanıldığını göstermektedir. Tüm bu veriler, pek çok sektörde dış kaynak hizmetlerin sayısında artış olduğunu göstermektedir. Dış kaynak çalışan sayısının artmasıyla birlikte, müşteri firmalarda çalışan yönetimine ayrılan zaman da artacak ve dış kaynak çalışan yönetimindeki zorlukların giderilmesi amacıyla iyi pratiklerin edinilmesini gerektirecektir. Özellikle, bankacılık ve finans sektöründe dış kaynak hizmetlerin artışı, bilgi güvenliği kapsamındaki riskleri de beraberinde getirmektedir. Bankacılık ve finans sektöründe, dış kaynak kullanımına dair yasal mevzuatlar söz konusudur ve dış kaynak kullanan firmaların, bu mevzuatlara uyması beklenmektedir. Literatürden derlenen, dış kaynak çalışanların yönetiminde ortaya çıkan güvenlik, gizlilik, kontrol gibi problemlerin, yüksek seviyede güvenlik ve denetim kontrolleri gerektiren bankalar için daha kritik olması ve bu sektörlerde dış kaynak kullanımının artması ile birlikte, tez kapsamı bankacılık, finans sektörü olacak şekilde daraltılmıştır. Literatürde, dış kaynak çalışanların yönetiminde müşteri firmada ortaya çıkan zorlukların giderilebilmesi amacıyla, dış kaynak çalışanlar için yazılım uygulamalarından faydalanılması gerektiğine dair öneriler yer almaktadır. Şirketler, elektronik insan kaynakları yönetimi (e-İKY) uygulamalarını kullanarak, yönetimsel ve operasyonel işlem maliyetlerini düşürebilir ve bilgilere daha hızlı bir şekilde erişebilir. İnsan kaynakları açısından, dış kaynak çalışanlar, şirket içi çalışanlardan farklı özelliklere sahip olduğu için, yazılım uygulamalarının da farklı özelliklere sahip olması gerekmektedir. Literatürden derlenen öneriler neticesinde, dış kaynak çalışanların takibini kolaylaştırmak adına kullanılacak yazılım uygulamalarında, veri bütünlüğü, kimlik doğrulama, veri gizliliği, self servis işlemleri ve proje takibi, eğitim, performans, geri bildirim ve kontrol, raporlama, izleme ve çalışma süresi takibi, izin ve devamsızlık takibi, bilgilere kolay erişim, kontrollü erişim, erişimin otomatik sonlandırılması ve veri görselleştirme araçlarına yer verilebilir. Tüm bu çalışmalar neticesinde, bankacılık ve bankacılık sektörüne hizmet veren finans veya teknoloji kuruluşlarında kullanılabilecek referans bir yazılım uygulaması önerisi geliştirilmiştir. Dünyada, dış kaynak çalışanların takip edildiği çeşitli yazılım uygulamaları bulunmaktadır ancak bu uygulamaların dış kaynak çalışanların yönetimini iyileştirdiğine ve ihtiyacı ne ölçüde karşıladığına yönelik detaylı bir araştırma bulunmamaktadır. Bazı araştırmacılar, bu uygulamaların veri bütünlüğü, raporlama gibi fonksiyonlarının yetersiz olduğu yönünde görüşler sunmuş ve dış kaynak yönetiminin iyileştirilmesi için kullanılacak yazılım uygulamalarında gerekli analitik, raporlama fonksiyonlarına yer verilmesi ve veri bütünlüğünün sağlanması için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine değinmiştir. Ek olarak, literatürde, dış kaynak çalışan yönetiminde hazır yazılım paketi kullanmak istemeyen veya kendi iç yazılımını kullanmak isteyen firmalara yönelik referans bir uygulama tasarımı da yer almamaktadır. Bu çalışma kapsamında, ilk olarak bankacılık, finans ve bilişim sektöründen farklı şirketlerdeki alanında uzman katılımcılarla literatürden derlenen problemler ve öneriler incelenmiştir. Bu çalışma neticesinde, uygulamanın müşteri ihtiyaçları (iş gereksinimleri) oluşturulmuş ve bu ihtiyaçlar katılımcılarla birlikte Analitik Hiyerarşi Prosesi (Analytical Hierarchy Process) yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Uygulamanın yasal mevzuata uyum, raporlama, kaynak takibi ve kontrolü, operasyonel işlemlerin otomasyonu ve kullanıcı dostu arayüzü ana gereksinimleri ve bunlara bağlı alt gereksinimleri belirlenerek hiyerarşi ağacı çizilmiştir. Ardından, tüm AHP aşamaları uygulanarak ana gereksinimler ve alt gereksinimler için hesaplamalar yapılmış ve müşteri ihtiyaçlarının öncelik değerleri belirlenmiştir. Ek olarak, AHP yöntemiyle öncelik değerleri belirlenen iş gereksinimlerine karşılık gelecek teknik gereksinimler, bilişim sektöründe uzman katılımcılardan oluşan Kalite Fonksiyon Göçerimi (KFG) proje grubuyla atölye çalışmaları yapılarak belirlenmiş ve teknik gereksinim listesi oluşturulmuştur. Belirlenen teknik gereksinimlerin müşteri ihtiyaçlarını ne ölçüde karşıladığını doğrulayabilmek içinse Kalite Fonksiyon Göçerimi yöntemi uygulanarak kalite evi oluşturulmuştur. Teknik gereksinim önceliklerinin müşteri ihtiyaçlarıyla paralel olması, uygulama tasarımını netleştirmeye yardımcı olmuştur. Ayrıca müşteri ihtiyaçlarının önceliklerinde herhangi bir değişiklik olması durumunda, teknik gereksinimlerin ne şekilde etkilendiğinin belirlenebilmesi için duyarlılık analizi de yapılmıştır. Süreç tasarımında ise, teknik gereksinimler ve müşteri gereksinimlerini içerecek şekilde, uygulama fonksiyonları gruplandırılmış ve yapılması gerekenler netleştirilmiştir. Uygulamanın süreç analizi aşamasında, Birleşik Modelleme Dili (Unified Modeling Language) diyagramları kullanılarak, süreç senaryoları ve veri akışı çizilmiştir. Süreç senaryolarının ardından, örnek veri tabanı tasarımı ve örnek mimari tasarım yapılmış; örnek arayüz tasarımları hazırlanmış ve üretime geçiş öncesi gerekli örnek test senaryoları oluşturulmuştur. Veri gizliliği sebebiyle, önerilen uygulama için maliyet hesaplamaları yapılamamış ancak örnek verilerle hesaplama yöntemine yer verilmiştir. Uygulamanın üretime geçiş stratejisi ise, ihtiyaçların öncelik derecelerine göre belirlenmiş ve MVP (minimum viable product) yaklaşımıyla oluşturulmuştur. Önerilen uygulama, veri gizliliği sebebiyle isimleri paylaşılamayacak bankacılık, finans ve bilişim alanlarında faaliyet gösteren 4 farklı şirkete kullandırtılmış ve bu şirketlerde yaklaşık 1,5 yıl sonra uygulamanın sağladığı katkıları ölçmek amacıyla bir anket yapılmıştır. Anket sonuçları, önerilen yazılım uygulamasının, yazılım uygulaması kullanılmayan döneme kıyasla pek çok alanda şirketlere fayda sağlayabileceğini göstermekte ve uygulamayı doğrulamaktadır. Literatürde, AHP ve KFG'nin entegre olduğu çalışmalar yer almaktadır; ancak bankacılık sektöründe dış kaynak kullanımına yönelik bir yazılım uygulamasının gereksinimlerinin belirlenip uygulama tasarımının yapılmasıyla ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır. Gelecek çalışmalar içerisinde, önerilen uygulamanın farklı uygulamalarla rekabet analizi yapılabilir, bankacılık sektörüyle karşılaştırarak haberleşme ve telekomünikasyon sektöründeki dış kaynak kullanımı incelenebilir. Ayrıca, çalışma kapsamında AHP ve KFG kombinasyonu kullanılmıştır, gelecek çalışmalarda yapısal yorumlayıcı modelleme gibi farklı teknikler kullanılarak karşılaştırması yapılabilir. Bu çalışma özgündür; çünkü bir bilgi sistemi tasarımında çok kriterli karar verme tekniklerinden olan AHP metodu ile birer tasarım bileşeni olan uygulama yazılımının fonksiyonları için önceliklendirme çalışması yapılmıştır. Çok kriterli karar verme teknikleri içerisinde AHP oldukça popülerdir ve farklı alanlarda kullanımı bulunmaktadır. Ek olarak, genellikle donanım ve fiziksel ürün geliştirmede kullanılan KFG yaklaşımıyla teknik gereksinimler ve kullanıcı ihtiyaçları eşleştirmesi yapılmıştır. AHP ve KFG'nin birlikte bilgi teknolojileri alanında sistem tasarımında kullanımı ise oldukça nadirdir. Bu iki teknik, işletme mühendisliği çerçevelerinde yer alan fiziksel ve soyut ürün tasarımı yaklaşımlarına örnek teşkil etmektedir. Ayrıca, bu çalışma, gereksinim mühendisliği yaklaşımı da sunmaktadır. Çalışma kapsamında, gereksinim mühendisliğinin ilgilendiği yazılım sisteminin hedefleri ve fonksiyonları belirlenmiş ve bunlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu açılardan bakıldığında, literatüre katkı sağlayabilecek ve gelecek çalışmalara referans olabilecek niteliktedir. Özetlemek gerekirse, tezin ilk bölümünde, ele alınan kavramlarla ilgili literatür araştırması sunulmuştur. Sonraki bölümlerde metodoloji ve araştırma adımları ile kullanılan teknikler açıklanmıştır. Analiz metodları ile elde edilen veriler ise üçüncü bölümde sunulmuştur. Son bölümde tartışma ve sonuçlara yer verilmiştir.
  • Öge
    Pazar bölümlendirmede GSP analizine dayalı bir modelleme çalışması
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kirişçioğlu, Nergis ; Burnaz, Şebnem ; 629353 ; İşletme Mühendisliği Anabilim Dalı
    Hızlı değişen pazarlarda ve kar marjlarının küçüldüğü sektörlerde; özellikle yüksek sayıda ve farklı profillerde müşterisi olan işletmeler için mevcut müşterileri uzun vadede memnun etmek ve elde tutmak, en az yeni müşteri elde etmek kadar önemli bir konudur. Bu nedenle işletmeler yaptıkları çalışmalarda, müşteri odaklı olmaya büyük öncelik vermektedir. Sürekli değişen ve gelişen dünyada müşterilerin talepleri, günlük yaşantıları ve öncelikleri de hızlı bir şekilde değişmektedir. Bu nedenle artık işletmelerin de müşteri odaklılık anlayışında yeni nesil yaklaşımlara yönelmesi gerekmektedir. Bu noktada gelişen teknoloji ile birlikte aynı hızda ilerleyen analitik yöntemlerin yeri şüphesiz ki oldukça önemlidir. Literatür incelendiğinde, müşteri verilerinin toplanması, işlenmesi, bu yolla müşteri davranışlarının modellenmesi sonucunda işletme kararlarında fayda sağlayacak öngörülerin elde edilmesini amaçlayan birçok çalışmanın mevcut olduğu görülmektedir. Müşteri yaşam boyu değeri ve müşteri sermayesi kavramları, işletme açısından müşterileriyle ilişkilerine bütüncül bir bakış açısı sağlanması bakımından önemlidir. Öncelikle, bu tez çalışmasında, bankacılık sektöründe, perakende bankacılık müşterileri için müşteri davranış ve ihtiyaçları temel alınarak yeni bir pazar bölümlendirme yapısının oluşturulması ve her bir pazarın özelliklerine uygun kampanya stratejilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem olarak, daha çok davranış modellemeye dayalı pazar bölümlendirme amacıyla kullanılan bir model olan GSP (Güncellik, Para, Sıklık) tekniği esas alınmıştır. Perakende bankacılık müşterileri, veri madenciliğinde kümeleme tekniklerinden biri olarak kullanılan K-ortalamalar algoritması aracılığıyla müşterinin en yakın zamandaki işlemi, işlem sıklığı ve işlem miktarı boyutlarına göre bölümlendirilmiş, sonrasında ise müşteri yaşam döngüsü içerisindeki aşamaya uygun olacak kampanya stratejileri önerilmiştir. Kurgulanan yöntem ve önerilen stratejiler ile yaşam döngüsü içerisinde müşterinin döngünün hangi kısmında olduğunun proaktif olarak belirlenmesi, böylelikle müşteri ihtiyacına uygun ve bu ihtiyaca doğru zamanda cevap verecek bir yapı oluşturulması hedeflenmektedir.