FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "19th century" ile FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Endüstriyel Camın Kullanımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-10-23) Kosova, İpek ; Kuban, Zeynep ; 10044026 ; Mimarlık ; ArchitectureRoma döneminde ilk endüstriyel gelişimi gösteren mimari cam kullanımı Endüstri devrimiyle Avrupa'da hızla yayılmış ve yeni yapı tipolojileri yaratmıştır. Bu tezde bu tezahürlerin 19. yüzyıl Osmanlı mimarisindeki yansımaları incelenmiştir. Bunun için camın kullanımının tarihsel gelişimine bakılmıştır. Endüstri devrimi öncesi ve sonrasında Avrupa mimarisinde görülen gelişmeler gözden geçirilmiştir. Endüstri devrimi öncesinde camın mimaride kullanımı ilk kez Roma döneminde kutsal yapılarda ve daha sonraları hamamlarda kullanımı ile gerçekleşmiştir. M.S. 8. yüzyıldan itibaren, üretim tekniklerinin gelişmesine paralel olarak, özellikle kilise ve manastırlarda yaygın kullanılmıştır. Endüstri devrimi sonrasında cam teknolojisinin yanında çelik teknolojisinin de gelişimi ile çelik-cam mimarisinin önü açılmış, yeni yapı türleri ortaya çıkmıştır. Bu yapı türleri, sera, limonluk ve sergi salonları, pasajlar ve garlar olarak incelenmiş, her birinden en önemlileri örneklenmiştir. Osmanlı kültüründe 19 yüzyıl öncesindeki cam kullanımı ve üretimi gözden geçirilmiştir. Bu dönemde cam kullanımı, alçı kayıtlı "revzen" pencerelerde kullanılan "küçük camlar" ile yine pencereler için silindir tekniğiyle yapılmış cam levhaların kullanılması ile sınırlıdır. 19. yüzyılda ise, III. Selim döneminde İstanbul Beykoz'da cam sanayisini kurma çalışmaları başlamış, 1843 ve 1884 yıllarında iki ayrı cam fabrikası kurulmuştur. Bu iki fabrika da daha sonraları kapanmıştır. Dolayısıyla, 1935'de Paşabahçe Cam Fabrikası kuruluncaya kadar, endüstriyel cam ihtiyacı dışarıdan karşılanmıştır. İstanbul'da önce saraylarda kullanıma giren cam ile ilgili örnekler Dolmabahçe, Çırağan Yıldız Sarayları ve Maslak Kasırları bağlamında incelenmiştir. Botanik bahçeleri, tıp incelemeleri de camın kullanımda önemli bir rol oynamış ve sera ve limonlukların saray dışında da kullanımlarını sağlamıştır. Gelişen İstanbul'un zengin semtlerinin konak, köşk ve yalıların bahçelerinin birçoğunda bulunmuş olan seraların günümüze kalanların sayısı çok azdır. Eski sigorta haritaları ve Başbakanlık Osmanlı arşivi belgelerinden faydalanarak bunların bazılarının varlıkları tespit edilmiştir. Özel bahçelerin dışında da endüstriyel cam kamusal alanda kendini göstermiştir. Pasajlar, tren istasyonları banka vs. gibi yeni yapı tipolojileri Osmanlı başkentine geldikçe, bu malzemenin her türlü renkli ve renksiz kullanımı sokaktaki insanla buluşmuştur.
-
ÖgeCihangir Bölgesi İçin Kentsel Koruma Önerileri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-07-07) Türkoğulları, Kübra ; Salman, Sakine Yıldız ; 10043355 ; Mimarlık ; ArchitectureCihangir, Beyoğlu/Pera bölgesine coğrafi olarak yakınlığından ötürü yıllar boyunca farklı etnik kökenlerden, farklı dinlerden ve kültürlerden birçok kullanıcıyı bünyesinde barındırmış bir semttir. Cihangir’in bu kozmopolit yapısı ve bölgenin tarihsel süreç içerisinde geçirmiş olduğu gerek kültürel gerek yapısal değişimler ve dönüşümler, bölgenin kendine has bir doku ve karaktere sahip olmasında önemli rol oynamıştır. Kuruluşundan bu yana, Pera’nın arka bahçesinde bir yerleşim alanı olarak gelişen Cihangir, özellikle XIX ve XX. yüzyıllarda Batılılaşma hareketleri, yangınlar, nüfus değişimleri gibi sosyal ve fiziksel değişimlere tanıklık etmiştir. Mevcut sokak dokusu ve yapı stoğuyla bu köklü değişimlerin izlerini taşıyan Cihangir bölgesi, günümüzde de küreselleşmenin etkilerine maruz kalmış bir kent parçası olarak sürekli bir dönüşüm halindedir. Çalışmanın amacı sahip olduğu yapı stoğunun niteliği açısından korunması ve yaşatılması gereken; tarihi kent merkezine yakınlığı dolayısıyla gerek fiziksel gerek sosyal yapısı sürekli değişen ve dönüşen bu ve benzer bölgelere örnek teşkil edebilecek bir koruma önerisi geliştirmektir.
-
ÖgeEyüp semtinde 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı anıtsal mimarisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Tüzün, Kerem ; Özer, Filiz ; 66670 ; Mimarlık18 ve 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinde batı etkileri, 28 Çelebi Mehmet Efendi'nin Fransa gezisinden getirdiği bilgiler ile uygulamaya geçer. İki devirde inceleyebileceğimiz batı etkili Osmanlı mimarisi, şöyle ayrılabilir; etkileşim ve sentez ile orjinal bir mimari oluşturan 18. yüzyıl, Batı formlarının direkt olarak kopyalanmaya başladığı 19. yüzyıl. Eyüp semti, ismini Halid bin Zeyd Eyyub el Ensari'den almaktadır. Eyüp'ün mezarı Fatih'in kuşatması sırasında bulunmuş türbenin inşatma başlanmış ve şehrin alınması ile caminin yapımına başlanmıştır. Orjinal planı tartışma konusu olan cami 1766 depreminde kullanılmaz hale gelince, 3. Selim önce onartmak istemiş, mümkün olmadığı anlaşıldığında günümüzdeki Barok Etkili camiyi (1798) yaptırmıştır. Yapının saçak, korniş, avlu kapılan, cümle kapısı ve iç süslemasinde neo klasiğin ilk etkilerini de taşıyan Barok öğeler görülür. Eyüp Türbesi yöreyi dini açıdan önemli kıldığından çevrede yoğun bir mezar ve türbe dokusu oluşmuştur. 18 ve 19. yüzyıllarda yapılmış olan, sırası ile Şair Fitnat Hanım Türbesi (1780), Mihrişah Sultan Türbe ve kompleksi (1795), Şah Sultan Türbesi ve Kompleksi (1800), Mahmut Celalettin Efendi Türbesi (1829), Ebud - Derda Türbesi (1835), Hüsrev Paşa Türbesi ve kütüphanesi (1855), Kirimi Hüseyin Efendi Türbesi (1783), Şeyhülislam Üryanizade Ahmet Esat Efendi Türbesi (1889), Kaptan Hasan Hüsnü Paşa Türbesi ve kütüphanesi (1896), Adile Sultan Türbesi (1899), Edhem Türbesi (?) ve üslubu sebebi ile konumuza dahil edilen Hatice Canan Hanım Türbesi (1907) tespit edilmiştir. Yapılarda çoğunlukla Batı' dan direkt kopya edilen formlar değil, özgün denemeler göze çarpmaktadır.