FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 797
  • Öge
    Examination of the links between communication and environment in urban areas and their change in the digital age
    (Institute of Science and Technology, 2020) Aşar, Nergis ; Kaya Erdem, Meltem ; 637724 ; Department of Landscape Architecture
    People's relationship with their surrounding consist of different links between various elements that inhabits in these environments, and communication is one of the most important action that creates harmony between them. From small communities to crowded urban living, in every scale communication plays an important role. Yet complex organized living systems such as urban environments, increase the amount of communication patterns that people encounter everyday which directly affects human environment interaction. The improvements in technology, has transformed the communication patterns with in the urban content. Even though this transformation is constant, the rapid change in technology especially with mobile device, has accelerated it and allowed new digital realities co-habit with the physical reality. Also digital realities which overcome the restrictions of distance and expand the borders of time and place, re-shape the web of relations that focuses on human and environment relations. Human environment interaction examines relationship patterns of people with their environment. Environment is a dense term that includes other living things, relations, behaviour and culture as cumulation of these relations and behaviours. Furthermore, it defines and transforms the conceptualization of space. The necessity of human environment interaction is directly in relation with the basic needs of human and one of the most important method to achieve this interaction is communication. Communication is an subtle act that can occur in different forms and can be perceived by different senses.
  • Öge
    Yeldeğirmeni Semti kent peyzajının üç boyutlu morfolojisinin incelenmesi
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Mutlu, Naime Dilge ; Gürer, Tan Kamil ; 637325 ; Mimarlık Ana Bilim Dalı
    Tarihi geçmişe ve kendine özgü bir kimliğe sahip kentler, hızlı kentleşme, sosyo-ekonomik ve politik yapı gibi birçok değişkene bağlı olarak tarih boyunca sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Değişimlerin iyi anlaşılması, incelenen kent dokularında geleceğe yönelik çalışmalar için analiz niteliği taşımaktadır. Kentlerin değişimine neden olan faktörlerin ve değişimlerin mekânsal yapıdaki sonuçlarının açığa çıkarılması, kentsel peyzajın sürdürülebilirliği için önem kazanmakta; analiz yöntemi, kent formunu yönetmede güçlü bir araç sağlamaktadır. Tarihsel süreç içerisinde, özellikle kentsel dokuda yoğunluğun artmasına neden olan faktörler; kent kimliğinin ve kent morfolojisinin üç boyutlu yapısında değişimlere neden olarak kent peyzajının dönüşümünü hızlandırmaktadır. Çalışma, kentsel mekânda üçüncü boyutun önemi üzerine hem kentin morfolojik yapısını hem de kent peyzajını yakından ilgilendirdiği için zaman içerisinde kentin kimliğinde yaratacağı nedenler açısından durmaktadır. Çalışma kapsamında, İstanbul'da apartmanlaşma dokusunun görüldüğü ilk bölgelerden biri olan ve tarihsel bir kimliğe sahip Kadıköy-Yeldeğirmeni semti, morfolojik değişimlerin ikinci ve üçüncü boyutta gözlemlenebileceği önemli bir semt olarak ele alınmaktadır.
  • Öge
    Tarihi Topkapı Caddesi'nin Turgut Özal Millet Caddesi'ne dönüşümü ve çevresindeki kültür varlıklarının koruma ve sunumuna yönelik öneriler
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Büyükgüllü, Münire Nurgül ; Özdoğan Eres, Zeynep ; 641475 ; Mimarlık Anabilim Dalı
    İstanbul'un çok katmanlı kent dokusu, yangınlar ve depremler başta olmak üzere imar çalışmaları gibi çeşitli etkenlerle şekillenmiştir. Millet Caddesi açılmadan önce ve açılırken, çok sayıda anıt yapı yıkılmıştır. İstanbul'un tarihi dokusunda önemli bir aksı oluşturan cadde, günümüzde kolaylıkla algılanamamaktadır. Bu nedenle, caddenin topluma sunulmasına yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir. Eski Topkapı Caddesi'nin açılan Millet Caddesi'ne dönüşümünün aktarılması amacıyla 19. yüzyılda ve Erken Cumhuriyet döneminde hazırlanan planlar, 1936 yılında Henri Prost tarafından hazırlanan plan ve Adnan Menderes döneminde gerçekleştirilen imar çalışmaları incelenmiştir. Millet Caddesi ve çevresinin planlanmasında, bir ulaşım omurgası kurarak kentin bağımsız bölgelerini birbirine bağlayacak yeni aksların oluşturulmasını hedefleyen Henri Prost'un hazırladığı Tarihi Yarımada planının etkisi büyüktür. 1950'li yıllarda Adnan Menderes döneminde yürütülen imar çalışmaları, tarihi kent dokusu ve yapılaşmalar sebebiyle yetersiz kaldığı tespit edilen ulaşım sorununu temel almış ve yeni yolların açılmasıyla veya genişletilmesiyle kent dokusunda hızlı bir değişime yol açmıştır. Tarihi Yarımada'nın temel ulaşım akslarından biri olarak planlanan Millet Caddesi, Divanyolu'ndan Ordu Caddesi ile Aksaray'a uzanan aksın devamındaki Topkapı Caddesi'nin genişletilerek Topkapı surlarında iki burç arasından kente giren Londra Asfaltı'na bağlanmasıyla 1958 yılında açılmıştır. Millet Caddesi'nin açılması ile cadde üzerindeki 22 adet anıtsal yapı yıkılmıştır. İmar çalışmaları nedeniyle yitirilen yapıların bir kısmı, yakın çevresinde veya aynı parselde yeri değiştirilerek daha sonraki yıllarda yeniden inşa edilmiştir.
  • Öge
    Mimar Sinan'ın İstanbul'daki camilerinde mahfiller
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 1989-02-10) Camay, Nil ; Ögel, Semra ; Mimarlık Tarihi
  • Öge
    Çocuk ve mekan
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 1999) Koç, Feryal ; Aydınlı, Semra ; 83083 ; Mimarlık
    Tezin amacı çocuğun istekleri, arzuları ve algılan doğrultusunda çocuğun çevre ile olan etkileşimini belirlemek ve bu etkileşimin bir sonucu olarak mekana verdiği tepkileri, mekan içindeki davranışlarını yorumlamaktır. İnsan-çevre konulu araştırmaların temelinde çevresel algı ve davranış vardır. İkinci bölüm davranış olgusu üzerinde durmaktadır. Davranış, insan ve çevresi arasındaki etkileşimlerin tümüdür ve gereksinmeden kaynaklanır. Algı, duyular yoluyla çevreden bilgi edinme eylemi;davranış ise amaç ve güdüler doğrultusunda algılara cevap verme eylemidir. Algı teorileri temelde ikiye ayrılır; a) Nativist Teoriler; algının doğuştan geldiğine inanırlar. b) Görgül Teoriler; algıda deneyimin rolünü vurgularlar. En çok bilinen algı teorileri; a) Piaget'in Algı Teorisi b) Geştalt Teorisi c) Bilgi-İşlem Teorisi d) Ekolojik Teori e) Toplumsal Mekansal Şema Teorisi, şeklinde sıralanır Üçüncü bölüm mekan kavramını açıklamaktadır. Mekan, insanın insanla, insanın nesneyle, ve nesnenin nesneyle olan ilişkilerinin ifadesidir. Mekan, bileşenleri ve bileşenlerinin fiziksel özellikleriyle bir bütündür. Renk, doku, form gibi fiziksel özellikler mekanın görsel etkinliğinde çok önemlidir. Tüm bileşenlerin bazı ilkeler doğrultusunda düzenlenmesi ve bütüne ait olması, birbirine yabancı ve uyumsuz olmaması, mekan kompozisyonu oluşturur. Dördüncü bölüm çocuk, çocuk ve yetişkinin farkları, çocuğun zihinsel ve algısal gelişimini içerir. Zihinsel gelişimde Piaget'in belirlediği dört dönem vardır. Zihinsel gelişim aşağıdaki dört dönemi içerir, 1. Duyusal-devinimsel dönem, 2. İşlem öncesi dönem, 3. Somut işlemler dönemi, 4. Soyut işlemler dönemi. Oyun ve oyuncağın hem zihinsel hem algısal gelişimde büyük rolü vardır. Oyuncaklar, çocuk mekanlarında önemli bir yer tutar. Çocuktaki mekansal gelişimin temelinde eylem vardır. Mekansal kavramlar algı düzeyinde oluşur, mantıksal bir gelişim izler. Beşinci bölüm, çocuğun sosyalleşme sürecini anlatır. Çocuk bu süreci hem sosyal, hem fiziksel çevrede yaşamaktadır. Çocuğun fiziksel çevresi, temel gereksinmeler etrafında oluşur ve konut, konut yakın çevresi, parklar,oyun alanları ve okulu ile gelişir. Sosyal çevre ise aile, arkadaşlar, öğretmenler, komşu ve IX akrabalardır. Sosyalleşme sürecinde cinsel rol ayırımı önemlidir. Cinsel role bağlı olarak kız ve erkek çocuğun toplumda çok farlı yerlere sahip olduğu görülür. Son olarak Altıncı bölümde daha önceki bölümlerde anlatılan teorik bilgiler iki ayrı anaokulunda 70 çocuk üzerinde yapılan bir alan çalışması ile sınanmıştır. 36 kız 34 erkek çocuğun mekan algıları, gözlem, anket ve biliş haritaları yardımıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Biliş haritalarında topolojik mekan özellikleri, projektif mekan özellikleri ve imaj parametreleri aranmış, elde edilen bulguların cinsiyet, anne babanın eğitim düzeyi ve mesleklerine göre dağılımları belirlenmiştir. Tüm bu çalışmalarla "Çocuk, yetişkinin küçük bir örneği değildir!" savı doğrulanmış ve çocuk ile yetişkinlerin farklı bireyler oldukları görülmüştür. Çocuğun mekan algısının, mekanı kullanım şekli ve süresinin, mekana verdiği tepkilerin, fiziksel boyutlar, bilişsel gelişme, kişisel değişkenlikler, sosyal haklar gibi boyutlarla değiştiği gözlenmiştir. Ayrıca cinsiyetin ve anne babanın eğitim düzeyinin algıda çok önemli bir rolü olduğu belirlenmiştir.