AYBE- Katı Yer Bilimleri Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "Geological Engineering" ile AYBE- Katı Yer Bilimleri Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeActive Tectonics And Paleoseismology Of The Ganos Fault Segment And Seismic Characteristics Of The 9 August 1912 Mürefte Earthquake Of The North Anatolian Fault (western Turkey)(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Aksoy, Murat Ersen ; Çakır, Ziyadin ; 266233 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesGanos fayı, Kuzey Anadolu Fayı'nın en doğu parçasıdır ve 9 Ağustos 1912 (Ms=7.3) ve 13 Eylül 1912 (Ms=6.9)'de 2 büyük depreme neden olmuştur. Kırık boyunca 45 lokalitede atım ve birikimli atım dağılımı ölçülmüştür. 1912 depreminin atımı 2 ila 5.5 m arasında olup, en yüksek atım fayın doğu kesiminde gözlenmiştir. Karada gözlenen kırık en az 4 alt-parçadan oluşmakta ve parçalar Kavak, Gölcük ve Yörgüç çek-ayır havzalarıyla sınırlanmaktadır. Marmara denizinin batı kıyısında görülen büklüm (17°) ile büyük çek-ayır havzası (Orta Havza) 1912 kırığının doğu ucunu sınırlayabilecek yapılar olarak değerlendirilmiştir. Karada görülen doğrultu-atımlı fay deformasyonu ötelenmiş drenaj sistemleri oluşturmakta. 69 lokalitedeki birikimli ötelenmenin sınıflandırılması sonucu 5 atım grubu tespit edilmiştir. Bu gruplar iklimsel değişimlere bağlı olarak gelişen yeni drenaj sistemlerine karşılık gelmektedir ve 18 mm/yıl'lık bir fay hızı vermektedir. Saroz, Yeniköy ve Güzelköy'de yapılan paleosismik çalışmalar 270 yıllık bir deprem tekrarlanma aralığı ve 17,5-20 mm/yıl'lık fay hızı vermiştir. Bu değerler iki deprem arasında ~5 m'lik bir yamulma birikimine karşılık gelip 1912 atım değerleriyle uyumludur. 9 Ağustos ve 13 Eylül 1912 depremi hasar dağılımı ve 45 adet aletsel deprem kaydı iki depremin göreceli büyüklükleri ve karakterleri hakkında bilgi sunmaktadır. Hesaplanan 1,27 x 1020 Nm'lik sismik moment ve 40 saniyelik deprem süresi 120 ±20 km uzunluğunda bir kırığa işaret etmektedir; bu nedenle 1912 kırığının hem Saroz hem de Marmara'daki büklümü aşarak orta havzaya uzanması sonucuna varılmıştır.
-
ÖgeAlmacık Bloku ve Yakın Evresinin Morfotektoniği(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Yıldırım, Cengiz ; Tüysüz, Okan ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesAlmacık Bloku coğrafik olarak Marmara Bölgesi`nin doğusunda Adapazarı, Düzce ve Bolu ovaları arasında yer alır. Blok doğu-batı doğrultusunda uzanan mercek şekilli bir geometriye sahiptir. Tektonik olarak Kuzey Anadolu Fay Sistemi içinde bulunur. Bloku sınırlayan fayların neredeyse her biri sırasıyla geçen yüzyılda 1944 Bolu-Gerede, 1957 Abant, 1967 Mudurnu Vadisi, 1999 İzmit ve 1999 Düzce depremleri ile kırılmıstır. Bu çalışmanın amacı blokun Geç Senozoyik'ten günümüze kadar olan ki zaman aralığında maruz kaldığı orta ve geniş ölçekli tektonik deformasyonun nicel olarak belirlenmesidir. Bu amaçla ilk olarak sahadaki diri faylar haritalanmış bunların aktivite sınıflamaları yapılmış ve kinematikleri hakkında veri toplanmıştır. Sahadaki neotektonik çatının belirlenmesinden sonra uzun ve orta dönemli deformasyonların modu, hızı ve büyüklüğü konusunda bilgi verebilecek paleo-aşınım yüzeyleri haritalanmış Almacık Bloku üzerindekiler ile komşu morfotektonik üniteler üzerindekiler karşılaştırılmış ayrıca blok üzerinde yer alan akarsu havzalarında jeomorfik indis, morfometri ve yerey analizleri yapılarak blokun neotektonik dönemdeki davranışı ortaya konmuştur. Bunlara ek olarak ilk kez bu çalışmada fluviyal sistemlerin düşey blok rotasyonuna tepkileri araştırılmış ve tutarlı sonuçlar alınmıştır. Almacık Bloku bugünkü geometrisini Kuzey Anadolu Fayı'nın sahada etkili olmaya başladığı En geç Pliyosen`den sonra almış ve bloku sınırlayan fayların kendi aralarındaki geometrik ilişkilerine bağlı olarak blok Pliyo-Kuvaterner'de yaklaşık 1000 m yükselmiş, güneye ve doğuya doğru çarpılmış ayrıca düşey eksende saat yönünde yaklaşık 25° rotasyona uğramıştır.
-
ÖgeAmasya Ve Çevresinin Morfotektonik Evrimi(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Erturaç, Mehmet Korhan ; Tüysüz, Okan ; 266235 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesBu doktora tezi kapsamında, Amasya, Tokat ve Çorum illeri sınırları içerisinde kalan ve batıda 35º boylamı, kuzeyde Kuzey Anadolu Fayı (KAF), güneyde ise KAF'ndan ayrılan önemli yan kollardan biri olan Ezinepazar-Sungurlu Fay Sistemi (EzSFS) ile sınırlanan geniş bir bölgenin morfotektonik evrimi çalışılmıştır. Amasya Makaslama Zonu (AMZ) olarak adlandırılan bu alan, doğuda Niksar'dan (37ºD) başlayıp, batıya doğru genişleyen, kama biçimli geniş bir deformasyon zonudur. AMZ, Sakarya Kıtası'nın doğu uzantısını oluşturan Tokat Masifi içerisinde yer almaktadır. Masif, bölgesel diskordanslarla birbirinden ayrılabilen 4 farklı kaya topluluğundan oluşur. Bunlar, (1) Karakaya kompleksine ait Triyas yaşlı metamorfik temel, (2) Bu temeli uyumsuzlukla örten Liyas-Alt Kretase yaşlı kırıntılı, volkanit ve karbonatlar, (3) Üst Kretase yaşlı bloklu kireçtaşları, ofiyolitik kayalar ve volkanitler, (4) Eosen yaşlı çökel ve volkanik kayalar (Tüysüz ve diğ., 1998) olarak tanımlanabilir. İnceleme alanının batısında yer alan Çankırı Neojen Havzası ve bu çalışmanın konusunu oluşturan Suluova ve Amasya Neojen havzaları içerisinde çökelen birimler tüm bu birimleri diskordansla örtmektedir. AMZ'nun en önemli elemanlarından olan Neotektonik Dönem fay sistemleri, yarım ?balık kılçığı? veya ?atkuyruğu? geometrisi sunmaktadır (Şengör ve Barka, 1992). Kuzeyde KAF'nın Anakol'u, güneyde Ezinepazar Sungurlu Fay Sistemi (EzSFS), orta kesimde ise Esençay Fayı (EsF) ile Suluova Fay Sistemi (SuFS) olarak tanımlanan bu yapısal unsurlar, AMZ içerisindeki diğer morfotektonik elemanların da yapısal evrimini denetlemiştir.Bu fay sistemleri genel olarak D-B doğrultulu sağ-yönlü doğrultu atımlı ana faylar ile KD-GB doğrultulu sol yönlü doğrultu atımlı antitetik bağlantı faylarından oluşmaktadır. AMZ içerisinde yer alan aktif faylar üzerinde aletsel dönemde çeşitli ölçekte ve oldukça çok sayıda deprem gerçekleşmiştir. Genişliği doğuda 10 km'den batıda 100 km'ye kadar düzenli olarak artan makaslama zonu içerisinde fay zonlarının aktivitesi ve atımları KAF'nın Anakolu'ndan uzaklaştıkça batıya doğru azalmaktadır. AMZ içerisinde bulunan Neojen yaşlı çöküntü alanları; (1) Suluova Fay Sistemi kontrolünde gelişmiş Suluova Havzası (Suluova, Merzifon, Gümüşhacıköy ve Alıcık ovaları), (2) Ezinepazar-Sungurlu Fay Sistemi üzerinde bulunan Amasya Havzası (Aydınca, Geldingen ve Mecitözü ovaları) ile Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) üzerinde gelişmiş olan (3) Havza-Ladik, (4) Taşova-Erbaa ve (5) Niksar havzalarıdır. Bu doktora tezi kapsamında, Suluova ve Amasya havzaları içerisinde depolanmış olan çökel paketleri haritalanmış, fasiyes özelliklerine göre gruplanmış ve oluşum ortamları belirlenmiştir. Havza evriminin anlaşılabilmesi için uygun seviyelerde memeli fosili araştırması ile görece genç (Geç Pleyistosen-Holosen) birimlerde OSL yöntemiyle yaşlandırma yapılmıştır. Elde edilen yaş verileri ile formasyonların dokanak ilişkileri birlikte kullanılarak havzaların stratigrafileri belirlenmiştir. Diğer KAFZ havzalarının özellikleri önceki çalışmalarından derlenerek AMZ havzaları ile korelasyonu sağlanmıştır. Böylelikle tüm bölgenin morfotektonik evriminin aşamaları ortaya konulmuştur. Suluova Havzası'nda Orta Pliyosen-Geç Pleyistosen zaman aralığında oluşan çökel birimler, çökel istifin havza stratigrafisi içerisindeki yeri, coğrafi konumu, birimin oluşumunu denetleyen fay, beslenme alanı, kaynak alan litolojisi, çökelme ortamı ve fosil içeriği gözönünde bulundurularak Suluova grubunu oluşturan 5 formasyona ayrılmıştır. Bu formasyonların özellikleri havza geneline yayılan ölçülü stratigrafik kesitler yardımıyla belirlenmiştir. Buna göre havza Orta Pliyosen'de KD kesiminde bulunan KB-GD doğrultulu sağ yönlü oblik karakterli normal bir fay olan Bayırlı Fay Zonu (BFZ) kontrolünde yarı graben olarak oluşumuna başlamıştır. Bu dönemde dış drenaja kapalı olan havza, zaman içerisinde BFZ'nun KD'ya doğru gençleşmesi, Geç Pleyistosen'den itibaren de havza güneyinde Eraslan Fay Zonu'nun (EFZ) oluşmasıyla beraber önemli miktarda genişleyerek büyük bir göl (Suluova Gölü) haline gelmiştir. Orta Pleyistosen'den itibaren havza sınır faylarının aktivitesi sonlanmış ve havzanın orta kesiminde D-B doğrultulu sağ yönlü doğrultu atımlı Suluova Fayı (SuF) oluşmuştur. Orta-Geç Pleyistosen'den günümüze kadar geçen zaman içerisinde de doğuda SuF'nın sağ yönlü basamaklı yapısı kontrolünde güncel Suluova çek-ayır ovası ile daha batıda havza sınırları dahilinde yeni çek-ayır ve yarı graben özelliğinde genç depolanmalı alanlar (Gümüşhacıköy ve Alıcık ovaları) oluşmuştur. Havza içerisindeki güncel sedimantasyon bu ovalar içerisinde devam etmektedir. Suluova Havzası'nın Orta Pliyosen-Orta Pleyistosen evrimi süresince depolanan birimler içerisinden ölçülen sedimantasyonla yaşıt ve sedimantasyon sonrası faylanmanın kinematik analizi, birbirinden açısal olarak farklılık gösteren gerilme rejimlerine işaret etmektedir. Havza stratigrafisinin alt seviyelerinde yer alan birimlerden elde edilen açılma yönü KKD iken, bu yön üst seviyelere doğru dereceli olarak saat yönünde dönerek (~35°) DKD'ya ulaşır. Benzer bir biçimde havza sınır fayları da (BFZ ve EFZ), KD'ya doğru (~16°) gençleşerek Suluova Havzası'nın genişlemesini kontrol etmiştir. Kinematik veriler, havza oluşumunun ilk dönemlerinde (Orta Pliyosen-Erken Pleyistosen) bölgede saf açılma rejiminin egemen olduğunu; Erken Pleyistosen'de doğrultu atım egemen oblik rejime, Orta Pleyistosen'den itibaren de saf doğrultu atımlı rejime (SuF) geçildiğini göstermektedir. AMZ'nun güney kesiminde, EzSFS üzerinde bulunan Amasya Havzası, birbirine akarsular ile bağlanan Aydınca, Geldingen ve Mecitözü ovalarından oluşmaktadır. Bu ovalar içerisinde, farklı yaşlara sahip çökel paketleri depolanmıştır. İlk depolanma dönemi En Geç Miyosen-Erken Pliyosen (MN 13-14) aralığında örgülü ve menderesli akış rejimini yansıtan bir akarsu ortamında çökelmiş Geldingen formasyonu (Tg) ile karakterize olmaktadır. Bu birim, Amasya Havzası'nı oluşturan 3 ovada da mostra verir ve geniş yayılımlıdır. Uzun bir çökelmezlik dönemini takiben havzanın evrimindeki ikinci dönem, Orta-Geç Pleyistosen'den itibaren EzSFS'ne ait fay segmentlerinin bölgeyi yeniden şekillendirmesiyle birlikte başlamaktadır. Bu dönem içerisinde, doğuda Deliçay Fayı (DF) kontrolünde dar ve kama biçimli bir depolanmalı alan olan Aydınca Ovası oluşmuştur. Ovanın kuzey ve güney yamaçları ile günümüz düzlüğü içerisinde alüvyal yelpaze ortamında depolanmış kaba kırıntılı çökeller ile durgun bir ortamda çökelmiş kalın kırmızı kil depoları yüzlek vermektedir. Aydınca formasyonu olarak tanımlanan bu birime ait çökeller ova içerisine doğru gençleşen 2 farklı stratigrafik seviyede ve benzer fasiyes toplulukları içerisinde depolanmıştır. Bu seviyelerin ovanın evrimi içerisinde iklim değişiklikleri ve sürekli tektonik çökmenin birlikte çalışması sonucu geliştiği düşünülmektedir. Amasya Havzası'nın ortasında yer alan geniş bir topoğrafik düzlük özelliğindeki Geldingen Ovası, Yeşilırmak Akarsu Havzası'nı (YAH) oluşturan 5 önemli akarsuyun birleşme yeridir. Ova içerisindeki güncel sedimantasyon Geç Pleyistosen'den itibaren oluşan Deliçay ve Geldingen (GF) fayları arasındaki geometrik farklılık nedeniyle eski ova içerisinde açılan güncel bir çek-ayır havza çevresinde sürmektedir. Bu havzaya ait çökel paketleri sadece havzanın güney ve güneybatı kesimlerinde yer alan boğazların yamaçlarında, iki farklı seviyede toplam ~40 metre kalınlığa sahip akarsu terasları halinde yüzlek vermektedir. Bu seviyelerin OSL yöntemi ile sistematik yaşlandırması ve korelasyonu sonucu, bölgenin Geç Pleyistosen (Son Buzul Dönemi; Denizel İzotop Katı, MIS 5e, ~120 bin yıl) tarihçesi ortaya konulmuştur. Bu senaryoya göre, Geldingen Ovası'nda MIS 5e ile MIS 2 (~30-35 bin yıl) arasında devam eden depolanmalı ve MIS 2'den itibaren de aşınmalı bir dönem içerisinde ilk teras seviyesi oluşmuştur. İkinci teras seviyesi ise Geç Buzul Maksimum döneminde (Late Glacial Maximum, LGM, 18-20 bin yıl) başlayan kurak dönemde depolanmış ve izleyen yağışlı dönemde aşınmıştır. Genç Geldingen Ovası, Orta-Geç Pleyistosen'den itibaren gelişen faylar kontrolünde açılan bir depolanma ortamıdır. Tümüyle iklim kontrolünde kurgulanan bu senaryo içerisinde tektonizmanın etkisini ayırtlamak güç olsa da ilk depolanma döneminin tabanı ile günümüz taşkın ovası düzlüğü arasındaki ~25 metrelik kot farkı, ova güney sınırının aktif yükselmesi ve/veya ovanın düzenli çökmesi ile açıklanabilir. Bu yükselme/çökmenin hızı 0.16-0.4 mm/yıl olarak hesaplanmıştır. Amasya Havzası'nın En Geç Miyosen-Erken Pliyosen olarak tanımlanan ilk döneminin, günümüzde EzSFS içerisinde yeniden aktif duruma geçen Mecitözü ve Sungurlu faylarının kontrolünde geliştiği düşünülmektedir. Bu fayların aktivitesinin ilk dönemine ait kinematik veri elde edilememiştir. Çökelimi Erken-Orta Pleyistosen'den itibaren EzSFS tarafından denetlenen birimlerden ölçülen çökelme ile yaşıt ve çökelme sonrası fayların kinematik analizi ise gerilme rejiminin fay sistemi boyunca değiştiğini göstermektedir. EzSFS'nin en doğu kesiminde gerilme yönü DKD yönlü açılma ve KKB sıkışma ile tanımlanırken, batıya doğru dereceli olarak saat yönünün tersine dönerek Mecitözü civarında K-G yönlü açılma ve D-B yönlü sıkışma bileşenine sahip olur. İnceleme alanı içerisinde bulunan havzaların stratigrafik korelasyonu bölgenin Neotektonik Dönem evrimi içerisinde iki belirgin aşama bulunduğunu göstermektedir. İlk aşama En Geç Miyosen (MN13) ile Erken Pliyosen (MN 15) dönemlerinde başlamış ve Erken-Orta Pleyistosen'e kadar sürmüştür. Bu aşamada egemen olan açılmalı rejim kontrolünde depolanmalı alanlar gelişmiştir. ?Erken Neotektonik Dönem? olarak tanımlanan bu dönem içerisinde gelişen havzalar ve faylar Erken-Orta Pleyistosen'den itibaren gençleşerek yerlerini saf sağ yönlü doğrultu atımlı faylara terketmişlerdir. Geç Neotektonik Dönem olarak adlandırılan ve halen süregelen bu süre içerisinde KAFZ üzerinde Niksar ve Ladik havzaları, AMZ içerisinde de Suluova ve Geldingen çek-ayır havzaları oluşmuştur. Bu dönemde AMZ içerisinde gözlenen fay sistemlerinin at kuyruğu geometrisi günümüz görüntüsüne kavuşmuştur. İnceleme alanı ve yakın çevresinde -yıkıcı özellikleri nedeniyle tarihsel kayıtlarda değinilen- MS ikinci yüzyıldan aletsel döneme kadarki 11 büyük deprem kaydından 5 tanesinin KAF üzerinde gerçekleştiği yayınlanmış hendek çalışmaları ile ortaya konulmuştur (Hartleb ve diğ., 2006). Diğer depremlerin, özellikle de tarihsel kaynaklarda detaylı hasar dağılımı verilen 1579 ve 1794 depremlerinin AMZ içerisinde yer alan aktif faylar üzerinde gerçekleştiği düşünülmektedir. Bu yorumun desteklenmesi için Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS) kullanılarak gerçekleştirilen deprem senaryoları ile Ezinepazar Fayı'nın (EzF) 35 km'lik bir kesiminin kırılması sonucu gerçekleşecek 6.9 büyüklüğündeki bir depremin 1579 depreminin, Alıcık-Laçin (ALF) ya da Hamamözü Fayı'nın (HF) 26-30 km. kırılması ile gerçekleşecek 6.7-6.8 büyüklüğünde depremin ise 1794 depreminin şiddet dağılımını karşılayabileceği belirlenmiştir. Aletsel dönem içerisinde 1939 Erzincan depremi (Ms: 7.8) yüzey kırığının batı uzanımı EzF üzerinde 1.5-2 metre ötelenmeye neden olmuştur (Barka, 1996). Bu depremi takiben gerçekleşen 1942 Erbaa (Ms:7.1) ve 1943 Tosya Ladik (Ms: 7.3) depremleri ile KAF'ın inceleme alanı dahilinde yer alan kesimi tamamen kırılarak üzerinde biriken gerilimi büyük oranda boşaltmıştır. AMZ içerisinde bulunan aktif faylar üzerinde ise 1942 Kızılırmak Vadisi depremleri (M:5.6-6.0) ve 1996 Salhan Vadisi depremi (Mw:5.7) gerçekleşmiştir. Orta büyüklükteki bu depremlerin yanısıra mikrosismik kümelenmeler inceleme alanının özellikle doğu ve orta kesimlerde oldukça belirgindir. Tüm bu bilgiler göz önünde bulundurularak AMZ içerisinde yer alan aktif fayların yıkıcı deprem üretme potansiyeline sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuca dayanılarak yakın dönemde kırılmamış aktif fay segmetleri üzerinde deprem senaryoları kurgulanmış ve üretilen şiddet haritaları birleştirilerek bölge için bütünleştirilmiş bir deprem tehlike haritası oluşturulmuştur. Bu çalışma kapsamında elde edilen veriler, büyük ölçekli makaslama zonları içerisinde havza oluşumu ile ?balık kılçığı/at kuyruğu? tipi fay geometrisinin evriminin anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
-
ÖgeAnalysis And Modelling Of Earthquake Surface Deformation With Sar Interferometry: Case Studies From Turkey And The World(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Akoğlu, Ahmet M. ; Çakır, Ziyadin ; 232163 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesBu çalışmada, Türkiye ve dünyadan örneklerle yeryüzünde kırık oluşturmamış M>6 depremlerin yüzeydeki deformasyonlarının tespiti ve analizi için Yapay Açıklık Radar İnterferometrisi (InSAR) kullanılmıştır. Bu örneklerden 6 Haziran 2000 Orta depreminin listrik bir normal üzerinde meydana geldiği, 1994 ve 2004'te Fas'ın El Hüseyma şehrinde meydana gelen iki depremin ise birbirinin eşleniği olduğu sonucuna ulaşılmıştır. InSAR ile son olarak Kuzey Anadolu Fayı üzerinde İsmetpaşa'da yaşanan asismik deprem kayması (krip) incelenmiş; hızı ve kapsadığı alan radar görüntülerinin analizi sayesinde tespit edilmiştir. InSAR'ın yanı sıra Karlıova üçlü birleşme noktası ve civarındaki faylarda Coulomb gerilme değişimleri hesaplanmış ve 1866 yılından beri meydana gelmiş olan M>6 depremler kullanılarak Yedisu sismik boşluğu için etkileri araştırılmıştır.
-
Ögeİstanbul ile Sakarya Zonları Arasındaki Pontid-içi Kenedinin Armutlu Yarımadası Doğusundaki Evrimi(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Akbayram, Kenan ; Okay, Aral ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesBu tez kapsamında Pontid'lerin parçaları olan İstanbul ve Sakarya Zonları'nı birbirinden ayıran Pontid-İçi Kenedi'nin stratigrafik ve jeokronolojik evrimi çalışılmıştır. Bu doğrultuda, hem İstanbul hem de Sakarya Zonları'ndan gelerek Pontid-İçi kenedi boyunca deformasyon ve metamorfizmaya uğramış metamorfik birimlerle, Pontid-İçi Okyanusu'nun yitimi ile oluşmuş melanj tipi birimlerin bir arada bulunduğu Sapanca Gölü güneyinin jeoloji haritası yapılmıştır. Armutlu Yarımadası doğusunda kalan haritalama alanında, stratigrafisi ve yaşları iyi bilinmeyen, Mesozoyik-Tersiyer yaşlı metamorfik olmayan çökel birimler de yüzeyler. Bu tezde Sapanca Gölü güneyindeki birimlerin stratigrafik özellikleri araştırılırken, metamorfik birimlerden radyojenik yaş tayinleri yapılmıştır ve çökel birimlerinden yeni paleontolojik veriler elde edilmiştir. Bu tezde sunulan U/Pb, Pb/Pb zirkon, Rb/Sr mika ve Sm/Nd granat izotopik yaşları Sapanca Gölü güneyindeki haritalama alanından, Armutlu Yarımadası'nın daha batı kesimlerinde yüzlek veren diğer metamorfik kütlelerden ve çalışma alanının yaklaşık 55 km doğusundaki Almacık Dağları'ndan elde edilmiştir. Sapanca Gölü güneyinde birbirlerinden dik tektonik hatlarla ayrılan üç ana metamorfik tektonostratigrafik birimin bulunur. Bu birimlerden en yaşlısı amfibolit, metaperidodit, metapiroksenit ve gnaysdan oluşan, epidot-amfibolit fasiyesinde metamorfizma geçirmiş, Proterozoyik yaşlı bir temeldir ve Pamukova Kompleksi olarak adlanmıştır. Pamukova Kompleksi içerisinde epidot-amfibolit fasiyesindeki metamorfik birimleri kesen Neoproterozoyik, Kambriyen ve Ordovisyen yaşlı metagranitler ve tektonik olarak ardalanan mermer-kalşist-metakuvarsitler de bulunur. Pamukova Kompleksi'nin gnayslarının içerdiği zirkonların bu çalışmadaki U-Pb yaş tayinleri Neoproterozoyik verirken, kompleksin içerisindeki gnays, metagranit ve kalkşistlerin Rb-Sr mika ve Sm-Nd granat metamorfizma yaşları Üst Jura-Alt Kretase vermektedir (158-111 Ma). Pamukova Kompleksi'ni bütün olarak İstanbul Zonu'nun Geç Proterozoyik-Ordovisyen yaşlı temelinin Pontid-İçi Kenedi boyunca tektonize olmuş ve kısmen yeniden metamorfizma geçirmiş parçaları olarak yorumlamaktayız. Pamukova Kompleksi, metabazit, metaçört, sleyt ve serpantinitten oluşan ve Alt Kretase'de (110 Ma) yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş bir eklenir prizmayı dik bir tektonik dokanakla üzerlemektedir. Bu eklenir prizma birimi ise Sapanca Kompleksi olarak adlanmıştır. Üçüncü metamorfik birim ise Sapanca Kompleksi'nin tektonik olarak üzerlediği Maşukiye Grubu'dur. Maşukiye Grubu yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş metaarkoz, sleyt, fillat ve mermerden oluşmaktadır, ayrıca nadiren metabazit arakatkıları da içerir. Maşukiye Grubu'nun metaarkozlarından elde edilen klastik zirkonların Pb-Pb ve U-Pb yaş tayinleri grubun çökelme yaşını bulmak amacıyla yapılmıştır. Metakumtaşlarından elde edilen U-Pb klastik zirkon yaşları 264-504 Ma, Pb-Pb yaşları ise 282-557 Ma aralığındadır. Bu verilere göre Maşukiye Grubu'ndaki metaarkozların çökelmesi Permiyen'den sonra (264±8,9 Ma) muhtemelen Triyas'ta gerçekleşmiştir. Metakumtaşlarından elde edilen Rb-Sr muskovit metamorfizma yaşları ise Alt Kretase verir (138±1,5 Ma). Maşukiye Grubu'nun metamorfizma öncesi pozisyonu tartışmalıdır. Bu birim daha önce Sakarya Zonu'ndaki Karakaya Kompleksi'nin eşleniği olarak görülmüştür. Bu çalışmada metasedimanter birimi Istıranca'daki Triyas yaşlı örtü birimlerinin eşleniği olarak yorumlamaktayız. Istıranca Masifi'ndeki Triyas yaşlı örtü birimleri Sapanca Gölü güneyindeki metasedimanter birimlerle benzer stratigrafiye, benzer oluşum ve metamorfizma yaşlarına sahiptir (139 Ma). Sapanca Kompleksi ile birlikte Pontid-İçi melanjını oluşturan bir diğer birim ise yer yer çok zayıf metamorfizma gösteren Gemlik Melanjı'dır. Pamukova Kompleksi'ne ait dilimler Gemlik Melanjı'nın hem altında hem de üstünde tektonik olarak yeralır. Gemlik Melanjı, zayıf metamorfizma gösteren fillat ve metagrovak matriksli, foliye çört, metagabro, gri renkli mermer, pelajik kireçtaşı, mikaşist, serpantinit, sipilit blokları içeren bir tektonik melanjdır. Gemlik Melanjı'nın içerdiği tabakalı çört bloklarından çalışma alanı dışında elde edilmiş olan radyolarya yaşları melanjın alt yaşının Geç Jura-Erken Kretase olduğunu göstermektedir. Çalışma alanındaki, metamorfik birimler Üst Kretase-Alt Eosen yaşlı bir çökel istif ile uyumsuz olarak örtülür. Bu örtü birimlerine Doğu Samanlı Grubu adı verilmiştir. Doğu Samanlı Grubu'na ait formasyonlar çalışma alanı kuzeydoğusu ve güneybatısında iki farklı çökel paket halinde mostra verir. Kuzeydoğuda Doğu Samanlı Grubu, Pamukova Kompleksi üzerinde yer almaktadır ve tabanında Kampaniyen-Maastrihtiyen yaşlı bir derin denizel konglomera-kumtaşı-silttaşı istifi olan Osmaniye Formasyonu yer alır. Osmaniye Formasyonu üste doğru metabazit, çört, kuvarsit, fillat, amfibolit, neritik ve pelajik kireçtaşı blokları içeren Geç Paleosen yaşlı bir tane akıntısına geçer (Kaşıkçılar Formasyonu). Kaşıkçılar Formasyonu üzerine uyumlu olarak Maastrihtiyen yaşlı neritik kireçtaşı blokları içeren pelajik marn matriksli Geç Paleosen-en Erken Eosen yaşlı bir karbonat tane akıntısı birimi gelir (Kadirler Formasyonu). Karbonat tane akıntıları hem yanal hem de düşey olarak Alt Eosen (Ipreziyen) yaşlı bir fliş istifine geçer (Bakacak Formasyonu). Bu fliş istifi içerisinde az oranda pelajik marn arakatkıları ve olistostromal kesimler de bulunur. Çalışma alanı güneybatısında ise Doğu Samanlı Grubu'na ait çökeller terslenmiş bir istif sunar ve başlıca iki formasyondan oluşur; Taşlı Tepe Kireçtaşı ve Bakacak Formasyonu. Taşlı Tepe Kireçtaşı, Maastrihtiyen yaşlı bir neritik kireçtaşı istifidir. Neritik kireçtaşları üste doğru önce Üst Maastrihtiyen yaşlı pelajik marnlara geçer. Bu istifi Bakacak Formasyonu'nun fliş tipi tabakaları, uyumsuz olarak örter. Bölgede Doğu Samanlı Grubu'na dahil edilemeyecek, ayrı bir çökel formasyon daha mostra verir. Bu formasyon Eskiyayla Formasyonu olarak adlanmıştır ve az oranda tüf arakatkıları içeren bir Senomaniyen-Santoniyen yaşlı pelajik kireçtaşı, şeyl istifidir. Eskiyayla Formasyonu'nun stratigrafik dokanakları gözlenmez, Eskiyayla Formasyonu Bakacak Formasyonu içerisinde devasa tektonik dilimler halinde ardalanmaktadır. Yukarıda tanıtılan, stratigrafik, yapısal ve jeokronolojik veriler ışığında çalışma alanında iki ayrı paleo-tektonik evre tespit edilmiştir; 1) Pontid-İçi Kenedi boyunca çarpışmanın gerçekleştiği, Erken Kretase dönemi. Çalışma alanındaki tüm metamorfik birimlerin en son metamorfizması Erken Kretase'de gerçekleşmiştir. İstanbul ve Sakarya Zonları'nı ortaklaşa örten sedimanter paketin taban yaşı Santoniyen'dir. Bu durumda bu iki zon Santoniyen öncesi bir araya gelmiştir ve Erken Kretase metamorfizma yaşları muhtemelen Pontid-İçi Kenedi boyunca gerçekleşmiş olan çarpışmanın yaşıdır. 2) Çarpışma sonrası gerçekleşmiş olan Alt Eosen sonrası sıkışmalı tektonizma evresi. Pontid-İçi kenedini örten Üst Kretase-Alt Eosen istifleri (Doğu Samanlı Grubu) Alt Eosen sonrası sıkışmalı bir tektonizmaya uğramışlardır. Bu tektonizma bölgede gerçekleşen bir yükselime bağlı olarak gelişmiş olabilir. Pontid-İçi kenedinin eklenir prizmasını temsil eden Sapanca Kompleksi hem Üst Kretase yaşlı denizel çökellere, hem de Paleosen-Alt Eosen yaşlı moloz akıntıları ve olistostromlarına yoğun olarak malzeme vermiştir. Sapanca Kompleksi'nin Bakacak Formasyonu üzerine bindirdiği de tespit edilmiştir. Sapanca Gölü güneyindeki metamorfik kayaların apatit fizyon iz yaşları bölgede Alt Eosen'de (51-53 Ma) bir yükselimin gerçekleştiğini doğrulamaktadır. Bu yükselimin ve Üst Kretase-Eosen yaşlı Doğu Samanlı Grubu'ndaki tane akıntıları ile olistostromların oluşumunun nedeni ise Pontid'ler ve Torid'lerin Geç Kretase-Paleosen döneminde çarpışmasıdır.
-
Ögeİstanbul Paleozoyiğinin Paleomanyetik Verilerle İncelenmesi Ve Hersiniyen Orojenezindeki Yeri(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, 2017) Cebeci, Nalan Lom ; Şengör, Ali Mehmet Celal ; 602102002 ; Katı Yer Bilimleri Anabilim Dalı ; Solid Earth SciencesRodop-Pontid kıtasının bir parçası olan İstanbul tektonik birliği Neoproterozoyik metamorfik bir temel üzerine yerleşmiş Paleozoyik bir istif ile tanımlanır. İstanbul sınırları içerisinde bu istif Ordovisyen'den erken Karbonifer'e sürekli bir gelişim gösterir. Üst Karbonifer molasına geçen Alt Karbonifer fliş çökelleri ve hemen ardından gelen uyumsuzluk ile Avrupa Hersinidleri'ne benzerlik gösterir. İstanbul Paleozoyik parçası (İstanbul+Çamdağ+Zonguldak) hakkında genel bir tektonik yorum yapılamayacak kadar küçük bir alanı işgal etmektedir. Bu nedenle öncelikle ait olduğu düşünülen Hersiniyen Orojen'i ele alınmıştır. Avrupa Hersinidlerinden elde edilen 1138 adet yüksek kaliteli izotopik yaş verisi Ediyakaran'dan başlayıp geç Karbonifer'e kadar faaliyet göstermiş olan ve Gondwana-Land'ın kuzey kıta kenarını oluşturan bir magmatik yayın ürünleri olarak yorumlanmıştır. Elde edilen veriler bu magmatik yayın Hersiniyen Sistemi'nin bel kemiğini oluşturduğunu göstermektedir. Bu çalışmada bu yaya "Protogonos" (= ilk oluşan) adı verilmiştir. Yaş verilerine ek olarak manyetik anomali haritaları ve kılavuz hatlar kullanılarak bu yayın uzanımı ve gelişimi takip edilmiştir. Bu tez kapsamında yapılan paleomanyetik gözlemler, İstanbul Paleozoyik parçasınının Hersiniyen Orojeni'nin içerisindeki konumu belirlemek amacıyla yapılmıştı. Ancak İstanbul'u oluşturan tüm Paleozoyik kayaçların ikincil mıknatıslanmaya maruz kalmış olmaları Paleozoyik'teki mıknatıslanmalarını kaybetmelerine sebep olmuştur. Yapılan gözlemler yeniden mıknatıslanmanın genellikle Kenozoyik dönemin son evresinde olduğunu göstermiştir. Bu nedenle İstanbul tektonik birliğine ait paleoenlem ya da dönme bilgisi elde etmek mümkün olmamıştır. Bu sonuç, bu tezin önemli sonuçlarından biri olup bundan sonra İstanbul'da paleomanyetik gözlemlerle vakit kaybedilmemesini sağlayacaktır. İstanbul Paleozoyik parçasının Gondwana-Land kökenli olduğu gösterilmiş olan Moezya ve Tepla-Barrandiyum birliği ile birlikte Protogonos yayının ardında, Orta Karbonifer'e kadar Gondwana-Land'a ait olduğu düşünülmektedir. Moezya'nın batısından itibaren meydana gelen Gondwana-Land/Lavrusya çarpışması Avrupa ve Kuzey Amerika'da Hersinid orogenik kuşağını oluşturmuş, Moezya'nın batısında kalan kesim ise Gondwana-Land'ın Paleo-Tetis kenarını oluşturarak tektonik evrimine Kimmeridler olarak devam etmiştir. Bu evrim de Jura'da Kimmerid çarpışması ile son bulmuştur. Bu şekilde Karadeniz çevresinde herhangi bir Hersinyen (veya bir diğer adıyla Varisk) olaylarının olmadığı tespit edilmiştir. Burada sunulan Hersinid modeli tamamen orjinal bir model olup bugüne kadar dünyada ileri sürülen Hersinid evrim modellerinden tamamen farklıdır. Bu modelin eldeki stratigrafik, paleontolojik ve yapısal verilerle diğer modellerden daha uyumlu olduğu görülmüştür.
-
ÖgeKarlıova Üçlü Eklemin'in Kuvaterner Evrimi(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Sançar, Taylan ; Akyüz, H. Serdar ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesBu çalışmanın konusunu, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ve Varto Fay Zonu (VFZ)'nun Bingöl'ün Karlıova ilçesinin 10 km kuzeydoğusunda kesişmesi ile oluşmuş Karlıova Üçlü Eklemi (KÜE) oluşturur. Bu tezin birincil amacı Kuvaternerden bu yana KÜE civarında oluşan faylanma mekanizmasını ortaya çıkarmak ve böylelikle deformasyon sürecini açıklayan bir model oluşturabilmektir. Tez kapsamında izlenilen yol KÜE civarındaki Kuvaterner dönemi fayları ile iki boyutlu analog modeler arasında benerlik kurup, faylanmanın mekanizmasını modelleyebilmektir. Bu modellemeyi yapabilmek adına KAFZ'nin Ilıpınar segmenti, DAFZ'nin Göynük segmenti, VFZ ve bu ana fay zonlarının etkileşimi ile oluşmuş ikincil fayların geometrik ve morfolojik özellikleri ortaya çıkartılmıştır. Bu fayların hepsinin olduğu bölge Pliyo-Kuvaterner volkanik kayaçları ile örtülü olduğu için, üretilen faylanma mekanizması Kuvaterner döneminde gerçekleşen KÜE aktivitesini yansıtmaktadır. KÜE civarında Kuvaterner'den bu yana oluşmuş faylar ve daha önceden tanımlanmış faylanma mekanizmaları kullanılarak KÜE civarındaki fayların geometrisini ve mekaniğini açıklayan bir model oluşturulmuştur. Söz konusu bu model üçlü eklemin batısındaki faylanmayı Prandtl Hücre Modeli kullanarak açıklar. Batısındaki fayları ise VFZ ve Murat Fayı denetiminde gelişen geniş bir makasalama zonu içerisinde gelişen yapılar olarak ele alır.Önerilen modeli test edebilmek için karmaşık analog modeler tercih edilmiştir. Yapılan çalışmalar KÜE'nin batısında yer alan deformasyon yapılarını KAFZ ve DAFZ'nin etkileşimi ile ortaya çıktığını gösterir. Bu fayların etkileşimi ile Prandtl Hücre Modellerinin özel bir türü olan kama şekilli pasif hücre deformasyonun bölgeyi denetlediği gösterilmiştir. Üçlü eklemin batısındaki yapılar ise transpresyonel bölgede ortaya çıkan ürünlerdir.
-
ÖgeKuzey Anadolu Fay Zonunun İzmit-Gölyaka (Düzce) Arasındaki Segmentlerinin Paleosismolojisi Ve Morfolojik Özellikleri(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Dikbaş, Aynur ; Akyüz, H. Serdar ; 252069 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesKuzey Anadolu Fayı (KAF)'nın Doğu Marmara'daki sismik tarihçesinin ve deprem tekrarlanma aralığının belirlenebilmesi amacıyla, bu çalışma kapsamında 1999 İzmit depremi ile KAF'ın kırılan segmentlerinden İzmit-Sapanca Gölü, Sapanca-Akyazı ve Karadere segmentleri üzerinde biri üç boyutlu olmak üzere toplam altı lokasyonda paleosismolojik araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların sonuçları; Doğu Marmara bölgesinde KAF'ın kuzey kolunun son 2.000 yılda yaklaşık 100 yıl ile 500 yıl arasında değişen farklı tekrarlanma aralıklarıyla beş farklı deprem (olasılıkla M?5) kümelenmesi ürettiğini ve bu kümelenmeler arasında tekil büyük depremler olduğunu gösterir. Belirlenen deprem tarihçesine göre bu segmentler her zaman sismik segment davranışı göstermemiş, farklı depremler ile farklı segmentler birarada ya da tek başlarına kırılmışlardır. Çalışılan segmentler üzerinde 1999 İzmit depremi yüzey kırığı boyunca izlenen, sağ-yanal fay morfolojisini yansıtan yapılar KAF'ın bir süredir bu güzergahı takip ettiğini göstermektedir. Sapanca-Akyazı segmenti üzerinde, 18.5 ±0.5 m sağ-yanal ötelenmiş Sakarya nehrine ait eski bir teras yükseliminin OSL yaş tayini yöntemi ile yaşlandırılması ile son 1000 yılda 22.2 ±3 mm/yıl kayma hızı hesaplanmıştır. Güncel GPS gözlemlerinden elde edilen kayma hızı değerleri ve hesaplanan jeomorfik kayma hızı değerlerine göre bu yapılar, İzmit-Sapanca Gölü segmenti üzerinde en az 20.000, Sapanca-Akyazı segmenti üzerinde ise en az 140.000 yıldır KAF tarafından takip edilmiş olmalıdır. Karadere segmenti üzerinde, en az 9 km toplam sağ-yanal ve bu harekete eşlik eden toplam 950 m'lik ters düşey yer değiştirme ölçülmüştür. Jeomorfik kayma hızına göre 9 km sağ-yanal hareketin sağlanabilmesi için en az 750.000 yıllık süre ve bu sürede 950 m düşey hareketin sağlanabilmesi için kuzey blokda 1.24 mm/yıl yükselme hızı hesaplanmıştır.
-
ÖgeKuzey Anadolu Fayı’nın Ilgaz (çankırı) – Karlıova (bingöl) Arasında Kalan Kesiminin Morfokronoloji Tabanlı Son Beşbin Yıllık Kayma Hızı Tarihçesi Ve Depremselliği(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Zabcı, Cengiz ; Akyüz, Serdar ; 333090 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesBu çalışmada, Türkiye'nin en önemli fay kuşaklarından birini oluşturan Kuzey Anadolu Fayı'nın (KAF), Ilgaz (Çankırı) ve Karlıova (Bingöl) arasında kalan kesiminin morfokronoloji tabanlı kayma hızı ve depremselliği çalışılmıştır. Fayın farklı kesimleri üzerinde uzaktan algılama ve arazi çalışmaları ile belirlenen toplam 7 çalışma alanında, OSL (Optik Uyarımlı Işınım) yöntemi ile yaşlandırılan ötelenmiş morfolojik birimlerin son beşbin yıllık zaman dilimi içerisinde işaret ettikleri ortalama jeolojik kayma hızı 18.4 +1.4/-1.3 mm/yıl'dır (%68 olasılık aralığı). Gerek bu ortalama değer, gerekse her bir çalışma alanından elde edilen bulgular, GPS ölçümlerinin modellenmesi ile hesaplanan elastik blok model hızlarının altında kalır. Farklı zaman aralıklarını temsil eden bu iki değer arasında görülen uyumsuzluğu açıklayan en önemli hipotez, KAF üzerinde yirminci yüzyılda meydana gelen ve toplam 1000 km civarında kesimin kırılması ile sonuçlanan deprem serisinin yol açtığı post sismik süreç ve buna bağlı olarak deformasyon hızının zaman içerisinde değişmesidir. 1939 Erzincan Depremi yüzey kırığının yaklaşık 100 km'lik bir kesimini oluşturan Kelkit Vadisi Segmenti üzerinde yapılan paleosismoloji amaçlı fay kazıları, bu tez çalışmasının ikinci kısımını oluşturur. Reşadiye (Tokat) ve Koyulhisar (Sivas) arasında açılan toplam dört hendekten, iki tanesinden elde edilen sonuçlara göre KAF'ın bu kesimi için 1939 öncesi 3 eski olay belirlenmiştir. Bunlar gençten yaşlıya doğru sırasıyla MS. 1668, 1254 ve 1045 tarihsel depremleri ile deneştirilmiştir. Ayrıca bu ve bölgede yapılan diğer paleosismoloji çalışmalarının sonuçları birlikte değerlendirilerek, doğrultu atımlı fayların özellikle yapısal olarak karmaşık kesimleri için ?yarı-değişken? deprem tekrarlanma modeli önerilmiştir.