LEE- Proje ve Yapım Yönetimi-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "construction industry" ile LEE- Proje ve Yapım Yönetimi-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeIntegration of lean management and sustainability at construction supply chain management level as a competitive advantage tool(Graduate School, 2023-12-14) Küpeli Tatlıcı, Gamze ; Sertyeşilışık, Begüm ; 502142456 ; Project.and Construction ManagementSuccess and performance of construction companies' supply chains can influence competitiveness, cost and time effectiveness, sustainability and lean performance of construction companies. Suppliers' selection decision and supply chain establishment at the very beginning of the project can play important role in minimization of potential problems. Moreover, lean and sustainable supply chain can be affected and supported by cooperation with the most suitable suppliers. This thesis aims to determine the effective criteria in supplier selection to establish sustainable construction supply chain and to propose a conceptual model which can be considered to be used in supplier selection to establish sustainable construction supply chain. So that, the focus of this thesis is on the supply chains initial establishment phase. With this aim, following the literature review and examining 16 standards, indices and certificates, the Delphi Method and Best-Worst Method (BWM) were applied and interviews were conducted. Examination of the 16 standards, indices and certificates revealed 649 criteria which have been refined through elimination of the overlapped criteria. In total 222 criteria were remained and grouped under 4 categories. Based on these 4 categories of criteria, four groups (i.e., PHO, EMD, PR, and SC) of four round Delphi surveys were performed. As a result of the Delphi surveys, 11 criteria in the PHO group, 8 criteria in the EMD group, 8 criteria in the PR, and 7 criteria in the supply chain groups were selected. Delphi surveys' outputs provided input to the BWM. The criteria to be used in supplier selection were searched by calculating the optimal and global weights obtained from the experts. As a result of BWM, in the group rankings, SC group was indicated to have the greatest impact whereas the PHO group was indicated to have the least impact. Furthermore, according to the BWM, the top ten global weighted criteria in the descending order are: SC6, SC7, SC2, SC1, SC5, SC4, EMD7, EMD6, EMD2, and EMD4. These criteria list, which can be considered as potential input to the suppliers' selection phase in lean and sustainable construction supply chain management, has been proposed within the conceptual model. Interviews were held with experts on the research findings. All interviewees agreed that the criteria and conceptual model can be applicable to the construction industry and can facilitate supply chain management in the construction industry. Considering these 10 criteria and using them as potential inputs to supplier selection can support the construction industry professionals' decision-making process in lean and sustainable construction supply chain management.
-
ÖgeTasarım odaklı yenilik, sürdürülebilir rekabet avantajı ve değer yaratma: Türkiye konut pazarında girişimcilik örneği olarak foldhome(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-14) Ertuğral, Zeynep ; Acar, Emrah ; 502122457 ; Proje ve Yapım YönetimiKüresel ekonomi giderek artan oranda ekonomik değer yaratan yeniliklerle şekillendirilmektedir. Özelleştirilmiş ürün tasarımları ve müşteride aidiyet hissi yaratan stratejilerle marka değeri oluşturularak ‟tüketim deneyimleri" tasarlanması, pazarda rekabet edebilmenin başlıca koşulları arasına girmiştir. Ayrıca yeniliğin girişimciliğin gerçekleşme aracı olarak zenginlik yaratmak için kaynakların değerlendirilmesini arttırıcı bir unsur olduğu kabul edilmektedir. Şirketlerin sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmesinin en önemli kaynaklarından birinin yenilik olduğunu kabul eden rekabet teorileri yönetim bilimleri tarafından uzun yıllardır ortaya koyulmaktadır. Pazar Tabanlı Model (MBV- beş güç modeli), Kaynak Tabanlı Model (RBV) ve bu iki teorinin güçlerini birleştirerek günümüz iş dünyası rekabet avantajı stratejilerine de etki etmesi amaçlanan Dinamik Yetenekler teorileri (Teece, 1997) bu alanda en bilinen teorilerdir. Tasarım yönetimi bilimleri ise, yeniliği tasarım odaklı bakış açısı ile ele almaktadır. Şirketlere rekabet avantajı sağlayacak modelin merkezinde tasarım vardır. Ancak bu tasarım klasik yaklaşımlardaki ihtiyaç, işlev ve forma cevap verme arayışlarından farklıdır. Artık bir ürünün tasarımsal değeri oluşturulan anlam ve iletişim gücü ile ölçülebilmektedir. Burada ürün tasarımına farklı bir bakış açısı getirilmiş ve şirketlerin artık ürün üzerinden yaratılan anlamı, tüm organizasyonel süreçlerine uyarlamalarının önemine dikkat çekilmiştir. Günümüzde yenilik kavramı ve yarattığı değerin nasıl gerçekleştiğini anlama yolunda girişimcilik ile olan ilişkisini de incelemek gerekmektedir. Girişimcilerin belirsiz ortamlarda bile cesur, hesaplanmış riskleri alabilen, yaratıcı kişilikleri ile kaynaklarını stratejik olarak yöneterek yeni ürün ve hizmetleri yarattıkları ve bunların ticarileştirilmesinde aktif rol aldıkları görülmektedir. Girişimcilik çeşitli türlerde gerçekleştirilerek ekonomik ve sosyal gelişime katkı sağlamaktadır. Stratejik girişimcilik, şirketlerde rekabet avantajı elde etmek, değer yaratmak ve sürdürülebilirliği sağlanmak için en güncel girişimcilik türü olarak dikkat çekmekte, strateji ve girişimcilik literatürünün dinamiklerini birleştiren etkin bir model sunmaktadır. Literatür çalışmalarında vurgulandığı gibi, rekabet avantajının kısa sürdüğü dinamik iş ortamlarında avantaj ve fırsat arama davranışları arasında bağlantı kurabilecek, aslında birbirini tamamlayan iki disiplin olan stratejik yönetim ve girişimcilik şaşırtıcı derecede az ilişkilendirilmiştir. Ayrıca girişimci liderlerin kaynakları stratejik olarak nasıl yönettiği, rekabet avantajı ve değer yaratmak için kaynakları yeteneklere nasıl dönüştürdüğü konusunda da çok az deneysel kanıt olduğu belirtilmektedir. Stratejik girişimcilik modeli bu boşlukları doldurmayı hedefleyen bir modeldir. Girişimci düşünce, kültür ve liderliğin kaynakların stratejik yönetiminde etkin kullanılması sonucunda yenilik ve yeniliğin sürdürülebilirliği sağlanarak rekabet avantajı geliştirilmektedir. Organizasyondaki iç çevre yapısı ve üst yönetimin vizyonu da hedeflenen rekabet avantajını etkilemektedir. Bu oluşum kendi içinde sürekli ve tekrar eden bir yapı olarak tanımlanmaktadır. İş dünyasında yenilik kavramı derinlemesine irdelenmekte iken inşaat sektöründe de bu konuda çeşitli çalışmalar yapılmıştır. İnşaat sektörünün yaşamsal etkisi nedeniyle yasa ve yönetmeliklerde yapılan düzenlemeler yenilik süreçlerine yüksek etki etmektedir. Ek olarak, çalışanlar arasında ve tedarik zinciri ekpleri ile bütünleşmenin proje temelli olup süreklilik arz etmemesi, sektörün karmaşık yapısında rol alan pek çok aktörün, farklı iletişim ağı katmanlarında ve çeşitli seviyelerde iletişim kurması gibi literatürde inşaat sektörünün proje odaklı yaklaşımının yenilik ve verimlilik üzerindeki olumsuz etkisi çok kez tekrarlamaktadır. Konut sektöründe de durum inşaat sektöründen farklı görülmemektedir. Ek olarak müşterilerin riskten kaçınmaya, ‟denenmiş ve gerçek" ürünleri satın almaya yatkınlık sergilemeleri yeniliğin önünde engel olarak görülmektedir. Konut sektörünün yenilik performansı için çizilen manzara iyimser görünmese de, ilgili çıkarımların ağırlıklı oranda müteahhitlik/yapım hizmetlerine odaklanan literatürdeki bakış açılarını yansıttığı, yenilikçi tasarımla yaratılan katma değeri sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayacak şekilde iş modelleri ile ilişkilendiren çözümlemeleri nadiren içerdiği görülmektedir. Literatür araştırmaları, inşaat sektöründe stratejik yönetim, tasarım odaklı yenilik ve girişimcilik arasındaki bağlantılar konusunda bir bilgi açığının var olduğunu göstermektedir. Tez çalışması ilgili konularda akademik katkı sağlayabilmek adına Türkiye konut sektöründe tasarım odaklı girişimcilik sonucunda gerçekleşmiş bir yenilik örneğini derinlemesine incelemektedir. Araştırma kapsamında 2010 yılında konut pazarında kurulan ve ana fikri 'bir eve sığmayacak farklı işlevleri olan çeşitli odaların katlanarak eve dahil edilmesini sağlamak' olarak ifade edilen patentli bir tasarım yeniliği olan Foldhome konsepti örnek olay incelemesi ile ayrıntılı olarak çözümlenmiştir. Araştırma sorularının cevaplarını elde etmek için nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Örnek vakayı anlayabilmek için yukarıda belirtilen literatür alanları incelenmiş, mevcut modeller araştırılmıştır. Devamında örnek vakanın 30 çalışanı ve girişimci ile resmi görüşmeler yapılarak deşifre edilmiştir. Veri çeşitlendirmesini sağlamak amacı ile şirkete ait kurumsal raporlar, sosyal medya hesapları ve yazılı basın raportajları gibi farklı bilgi platformları kullanılmıştır. Görüşmelerin deşifre metinlerinin analizi için içerik analizi kullanılmıştır. Foldhome konsepti etrafında oluşturulan iş modeli ile geliştirici şirket 2010 ve 2018 yılları arasında yaklaşık 2 milyon metrekareden fazla inşaat alanı ile 29 proje gerçekleştirmiştir. Bu süreçte yazılı medyada toplam 5 milyar TL den fazla ciro elde edildiği, kurumsal web sitesinde ise yaklaşık 80 e yakın ulusal ve uluslar arası ödül alındığı belirtilmiştir. Şirket çalışanlarından bir yetkilinin ifadesine göre 10.000 den fazla tapu teslimi yapılmıştır. Çalışmanın bulguları, geliştiricisi olan şirketin konut pazarında yüksek bir ticari performans yakalamasını sağlayan Foldhome konseptinin hayata geçirilmesini sağlayan iş stratejilerini ve bu stratejilerin uygulanmasını kolaylaştıran iç ve dış faktörleri açıklamaktadır. Ürün farklılaştırma ve tasarımla rekabet, satış odaklılık ve tasarım süreçleri ile entegrasyon, atik yönetim ve operasyonel esneklik, pazarlama ve marka yönetimi, etkin finans yönetimi, doğru işbirlikleri ve stratejik ortaklıklar, Foldhomu ticari başarıya taşıyan iş stratejileri olarak tespit edilmiştir. Bu stratejilerin başarı ile uygulanmasını sağlayan girişimci ile ilgili faktörler ve Foldhome'u kurumsal değerin merkezine almak, iç girişimciliği desteklemek, yatay organizasyonel yapı, çok görevlilik, etkin insan kaynakları yönetim politikaları ve kritik personelin sürekliliği gibi iç faktörler ve şirketin aktif büyüklüğe eriştiği dönemdeki devletin konut üretim ve satışını teşviki gibi dış faktörler açıklanmıştır. Foldhome örneği, stratejik girişimcilik ve tasarım odaklı yenilik iş modellerinin inşaat sektöründe uygulamasının bir örneğidir ve değer katan yenilikçilik söylemini desteklemektedir. Girişimciliği, dinamik kapasiteler geliştirmede ve rekabet için değer yaratmada güçlü bir içsel kaynak olarak ortaya koymaktadır. Girişimcilik boyutunun uzun vadeli rekabet edebilirlik denklemine dahil edilmesi, özellikle strateji geliştirirken, hızlı kararlar verebilmenin önemli olduğu inşaat endüstrisi gibi proje odaklı iş ortamlarında teorik ve pratik açıdan yeni olanaklar yaratmaktadır. Foldhome'un hikayesi, girişimciliğin kurumsal stratejilerle ilişkili yeniliklerin geliştirilmesindeki rolünü anlamayı amaçlayan uygulayıcılara içgörü sağlayabilir. Öte yandan, avantaj arama ve fırsat arama davranışları arasındaki yapısal gerilime bağlı olarak hikaye henüz tamamlanmamıştır. Organizasyon büyüdükçe, kurumsallaştıkça ve çeviklik pahasına sık sık değiştirilmeye devam ettirildikçe, süreçlerin yönetilmesi şirketin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamak için kritik öneme sahip olacaktır. Tez çalışmasının sonucunda ‟Stratejik Girişimcilik Çarkları" özeti ortaya koyulmuştur. Özet, tasarım odaklı yenilikle sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmenin temel esasının, girişimci ve onun düşünce, liderlik ve kültür yaklaşımları ile uyumlamış çekirdek yönetim ekibinin esnek ve hızlı strateji geliştirme ve uygulama kapasitesine bağlı olduğunu vurgulamaktadır. Stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması için dış çevre verileri MDV (Market Driven View – Pazar Odaklı Yaklaşım), iç çevre verileri Dinamik Yetenekler yaklaşımıyla iki katman olarak eş zamanlı izlenmektedir. Dış çevreden alınan bilgi ve veriler yeniliğin piyasadaki konumunu değerlendirmek için kullanılıp stratejik öğrenme süreçlerini beslemektedir. İç çevreden alınan veriler yeniliğin stratejik kaynaklarının yönetimini ve operasyonel öğrenmeyi desteklemektedir. Sürekli tekrar eden çarklar şeklinde ifade edilme,öğrenme sonrası koordinasyon ve dönüşümü vurgulamak için kullanılmıştır. Öğrenme süreçlerinden elde edilen deneyimler sisteme girişimci ve çekirdek yönetim ekipleri tarafından yeniliğin artımlı dönüşümü ve rekabetçi stratejilerin uygulanması için dahil edilmektedir. Burada dikkat edilecek diğer unsur da yeniliğin ve sürdürülebilir rekabet avantajının birlikte, girişimci ve ekibini ifade eden çarkla ilişki halinde olmasıdır. Değişim ve ona bağlı sürdürülebilir rekabet avantajı ancak girişimci ve ekibi katmanlardan gelenleri değerlendirip uygulamaya geçirdiği sürece gerçekleşecektir ve uygulamalar organizasyona özel ('tailor made') olacaktır. Oluşturulan özetin sektör paydaşlarına farklı yeniliklerin geliştirilmesi için stratejik bir yol gösterici olması hedeflenmektedir.
-
ÖgeTürk inşaat sektöründe bilgi işçileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-02-02) Akgün, Atacan ; Yaman, Hakan ; 502162451 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementBilginin bir değer, bir entelektüel varlık ve dahası kıymetli bir bileşen olduğu bilgi çağında, geleneksel yaklaşımlar temel alınarak benimsenmiş olan proje organizasyonları ve hantal, gelişime kapalı ve rijit firma yönetim stratejileri, inşaat sektöründe birçok maddi ve manevi zarara neden olmaktadır. Geleneksel proje yaşam döngüsü süreçleri ve yönetim anlayışları, bilgi çağının gereksinimlerini karşılamakta zorlanmaktadır. Bu konularda 'bilgi'nin odağında yer alan personel üzerinden kurgulanacak güncellenebilir bir yönetim planlaması anlayışı gerçekçi ve uygulanabilir bir yaklaşım olarak düşünülebilir. Bu doktora tezinde, Türk inşaat sektöründe faaliyet gösteren büyük ölçekli yüklenici firmaların bünyesinde görev alan bilgi işçisi potansiyeline sahip personelin, mevcut organizasyon yapılarında farkedilmeme ve buna bağlı olarak kendilerinden beklenen düzeyde verim alınamama sorunlarına çözüm bulmak üzere, söz konusu personelin varlığının belirgin hale getirilerek potansiyelleri doğrultusunda değerlendirilebilecekleri yeni ve güncellenebilir bir yönetim anlayışının ortaya koyulması konusuna odaklanılmıştır. Doktora tezi kapsamında Türk inşaat sektöründeki bilgi işçilerinin varlığını saptamak ve saptanan bilgi işçilerinin iş süreçlerini yönetmek için bir yaklaşım ortaya koyulması planlanmıştır. Bu bağlamda konuyu doğru ve tutarlı bir şekilde ele alabilmek için öncelikle kapsamlı bir literatür araştırması yürütülerek elde edilen önemli bulgular tez kapsamında paylaşılmıştır. Bilgi işçisinin saptanabilmesi için öncelikli olarak bilgi işçisine ait temel özelliklerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple literatür araştırmasında saptanan bilgi işçisi temel karakteristik özellikleri iletişim, motivasyon, özerklik, uygulamalı ve teorik bilgiye sahip olma, enformasyona erişim ve onu kullanma becerisi ve entelektüel beceri olarak belirlenmiştir. Konu ile ilgili yürütülen literatür araştırmasında elde edilen bulgular ışığında bilgi işçisi saptama ölçeği geliştirilmiş ve söz konusu ölçeği de kapsayan bir çevrimiçi anket üzerinden Türk inşaat sektöründe çalışan mimar ve mühendislerin katılımıyla bir alan araştırması yürütülmüştür. Alan araştırması için hazırlanan anketin ilk bölümü, katılımcılar ve çalıştıkları firmalara ilişkin demografik verileri elde etme amacıyla hazırlanan sorulardan oluşmaktadır. Bilgi işçisine yönelik özellikler ise anketin ikinci bölümü olan, inşaat sektöründeki bilgi işçilerini saptamak için geliştirilen ölçeğin temelini oluşturmaktadır. Alan araştırması sonucu elde edilen veriler nicel analiz yöntemleri kullanılarak değerlendirilmiş ve bilgi işçisi saptama ölçeğinin tutarlılığı konusunda önemli ve anlamlı kanıtlar sunmuştur. Ölçekte yer alan sorulara verilen yanıtların birbirleri ile korelasyonları değerlendirilmiş ve elde edilen sonuçlara göre ölçeğin amacına uygun ve tutarlı bir yapısı olduğu saptanmıştır. Yapılan analizler sonucunda yürütülen alan araştırmasına katılım gösteren 113 mimar ve mühendisin %18'i bilgi işçisi olarak saptanmıştır. Sonuçlar kişisel veriler ışığında değerlendirildiğinde; 1980-1999 arası doğumlulular, kadınlar, doktora mezunları, mimarlar, 11-15 yıl arası mesleki tecrübeye sahip olanlar ve merkez ofis çalışanlarının bilgi işçisi ortalama skorlarının diğer seçeneklere göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bilgi işçisi saptama ölçeğinin gelişmeye açık yönleri olmakla birlikte, bu alanda yapılan ilk çalışma olması nedeniyle özgün ve önemli olduğunu söylemek mümkündür. Bilgi işçisi saptama ölçeğinin geliştirilmesi ve bir alan araştırması ile uygulanmasının ardından bilgi işçilerinin inşaat sektörü bünyesinde yer alan büyük ölçekli yüklenici firmalardaki çalışma süreçlerine ilişkin bir iş süreci yönetim kavramsal modeli ortaya koyulmuştur. Bir personelin işe girişinden itibaren firmada geçirdiği toplam çalışma sürecini bütüncül olarak ele alan model; tanımlama, ölçme ve değerlendirme, performans izleme, karar verme ve geliştirme ana süreçlerinden oluşmaktadır. Modelin temelinde, bilgi işçisi potansiyeline sahip personelin işe giriş aşamasından itibaren saptanması, izlenmesi, değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak söz konusu personelin de katkısı ile iş süreçlerinin geliştirilmesi yer almaktadır. Modelin kavramsal olarak nitelendirilmesinin temel gerekçesi, aslında model aşamalarında yer alan her eylemin kendi içinde farklı alt süreçler barındırması ve modelin bu anlamda bir üst perspektif sunmasıdır. Her firma kendi organizasyonel dinamikleri ve kurumsal kültürü bağlamında modelde yer alan aşamaları ve eylemleri uyarlayabilme ve geliştirme olanağına sahiptir. Model, Türk inşaat sektöründe yer alan büyük ölçekli firmalara bir bakış açısı ve sektörde farkındalık seviyesinin düşük olduğu düşünülen bilgi işçisi profiline sahip çalışanların potansiyellerini ortaya koyabilecekleri bir yaklaşım önermektedir. Türk inşaat sektörü özelinde yürütülen bu çalışmanın farklı coğrafyalardaki yüklenici firmaların temel dinamiklerine de ayak uydurabilecek esnekliğe sahip bir yapısının olduğunu söylemek mümkündür. Model işe giriş sürecinden itibaren bir bilgi işçisinin firma bünyesindeki çalışma hayatını bütüncül olarak ele almakla birlikte, firmaların bu modeli bir anda kabul edip uygulamaya geçirmesi mümkün görünmemektedir. Çünkü hâlihazırda her firmanın mevcut bir çalışma düzeni vardır ve aynı durum personel için de geçerlidir. Dolayısıyla geçiş döneminin de kurgulanmasına gerek olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda mevcut personele yönelik de bir geçiş modeli kurgulanmıştır. Model, her firmanın bilgi işçisi asgari sınırlarının firmanın kendi potansiyellerine göre değişkenlik gösterebileceğini savunmaktadır. Dolayısıyla mevcut personele yönelik geliştirilen geçiş modeli kapsamında personelin bilgi işçisi ölçeğine vereceği yanıtlar, işe yeni girecek personelin seviyesinin firmaya göre değerlendirilmesi için bir altlık niteliği taşıyacaktır. Bununla birlikte, firmada çalışan personel arasında bilgi işçisi potansiyeli taşıyanların saptanması ve iş süreçlerinin de geliştirilmesi, başka bir deyişle mevcuttaki değerlerin kaçırılmaması çalışma kapsamında önemsenen unsurlardan biridir. Modelin sınanmasını kabul eden Türkiye merkezli büyük ölçekli yüklenici bir firmanın bir projesine ait tasarım ofisi kapsamında çalışan 10 mimar ve mühendise anket uygulanmıştır. Anket sonuçları nicel analize tabi tutularak tasarım ofisi kapsamında bilgi işçisi potansiyeline sahip personel belirlenmiştir. Sonrasında, bilgi işçisi olarak saptanan personel ile birlikte söz konusu personelin departman yöneticileri ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bilgi işçisinin iş süreçlerinin yönetilmesine yönelik geliştirilen kavramsal modelin sınanması sürecinde personel ve yöneticiler ile gerçekleştirilen görüşmeler, modelin sektörde bugüne kadar dile getirilmemiş önemli bir sorunun çözümü olma potansiyeline sahip güçlü bir aday olduğunu göstermiştir. Görüşmelerin sonucunda, bilgi işçisi olarak saptanan personelin bilgi işçisi kavramına ve bu kavramın bir değer olarak değerlendirilmesine olan yaklaşımı olumlu bulunmuştur. Bilgi işçisi potansiyeline sahip personelin inşaat sektörü özelinde konunun farkındalık seviyesinin düşük olduğunu ortaya koyması, tez konusunun doğru bir soruna işaret ettiğinin göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Daha verimli olabileceğine inanan personelin özellikle çalıştığı firmanın liyakattan uzak organizasyonel yapısı kaynaklı sorunlar nedeniyle görünmez bir engele takılması tez kapsamında ortaya koyulan hipotezleri doğrulamıştır. Departman yöneticilerinin bilgi işçisi kavramına bakışı olumlu bulunmakla birlikte, personelinin iş süreçlerini geliştirmeye yönelik standart dışı uygulamalara karşı gösterdiği çekinceli tutum, alışılmış düzenin bozulmasına karşı gösterilen pasif direnç olarak değerlendirilmiştir. Yöneticilerin, kavramsal modelin sunduğu iş süreci yönetim anlayışını yenilikçi ve değerli bulmaları çalışmanın önemli sonuçlarından biri olarak değerlendirilmiştir fakat kuramsal boyutu olumlu bulunan modelin uygulamaya geçirilmesi senaryosuna beklentinin altında pozitiflikte yaklaşılması, rutini bozan her yeniliğe karşı gösterilen klasik bir karşı duruş olarak yorumlanmıştır. Modelin sınanması her ne kadar ilgili personel ve yöneticilerle yapılmış olsa da modelin sektördeki yöneticiler tarafından onanması da önemli bir aşama olarak görülmüştür. 'Uzman onayı' olarak adlandırılan bu aşama COVID-19 küresel salgını sürecinde kısıtlı olanaklarla yürütülen model sınama esnasında gerçekleştirilen görüşmelerin aynı zamanda uzman onayı/görüşü olarak kabul edilmesi ile tamamlanmıştır. Gelişen teknoloji ile birlikte insanın üretim sistemlerindeki rolünün de güncellenmesi durumu söz konusudur. Yöntemler sürekli gelişirken insanın üretim süreçlerindeki konumunun aynı kalmasını beklemek büyük bir yanılgıdır. Özellikle inşaat gibi insan odaklı bir sektörde, bilgiyi üretebilen, kullanabilen, saklayabilen, paylaşabilen ve aktarabilen bilgi işçisinin potansiyeli doğrultusunda değerlendirilmemesi, sırasıyla performans, personel ve proje kayıplarına neden olabilmektedir. Bu bağlamda Türkiye'de inşaat sektöründe büyük ölçekli yüklenici firmalarda çalışan bilgi işçilerinin saptanması ve söz konusu bilgi işçilerinin iş süreçlerinin yönetilmesine yönelik hazırlanan bu doktora tezi, sektörün çağı yakalaması adına atılması gereken önemli adımlardan birisi olma niteliği taşımaktadır. Literatürde bu alanda daha önce yapılmış akademik bir çalışma olmaması, doktora tezine bu anlamda bir başlangıç olma fırsatı sunmaktadır.