LEE- Mimari Tasarım-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "archaeological museums" ile LEE- Mimari Tasarım-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Ögeİlişkisel mekansal pratikler ile mimarlığın görmezden geldiklerini düşünmek: İstanbul arkeoloji müzeleri üzerine bir deneme(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-07-02) Yüksek, Esra ; Şenel, Aslıhan ; 502221008 ; Mimari TasarımBu tez, mimar öznenin ve mimarlık bilgisinin yaygın kabullerini sorgulayarak yola başladığım; kendimin, görünür olmayan öznelerin ve ilişkilerin farkında olarak daha duyarlı ve sorumlu yapma biçimlerini arayışa koyulduğum bir araştırma süreci. Yerleşik olanı eleştirmenin ve kendimce müdahale etmenin bir yolu olarak ona alternatif anlatılar kurmayı seçiyorum. Mimar, araştırmacı, eğitimci, öğrenici, kadın, genç, yetişkin, İstanbullu kimliklerimin kesişiminde sorular üretiyor, heybemde biriktiriyor ve bunların sorumluluğuyla soruları çoğaltıp, alternatif alanlar açmaya çalışıyorum. Mimarlığın yalnızca yapılarla değil; anlatılarla, ilişkilerle, görünmeyenlerle ve gündelik olanla da kurulduğunu fark ettikçe, anlatı kurmanın kendisini eleştirel bir duruş ve ifade biçimi olarak kullanmaya başlıyorum. Teoride ve pratikte sıkça karşılaşılan keskin, net, evrenselci ve temsil merkezli bilgi biçimlerinin yanında; konumlu, çoğul, geçici, sezgisel ve parçalı olanı görünür kılmaya çabalıyorum. Bilgiye mutlaklıkla değil, sorularla ve açıklıkla yaklaşmak; kimi zaman eksik, kimi zaman dolanık, ucu açık anlatılarla düşünmeyi mümkün kılıyor. Bu araştırma, mimarlık bilgisini feminist kuramlar ve konumlu bilgi çerçevesinde yeniden kurmayı, görünmeyen pratikleri ve özneleri mekâna yerleştirmeyi ve sabitlenmiş müze anlatılarına karşı alternatif anlatı olanakları açmayı amaçlıyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, bu düşünsel arayışın içinde hem bağlam hem araç hem de ilişkilerin kurulduğu çok katmanlı bir zemine dönüşüyor. Var olan anlatılarıyla kurduğu hiyerarşik, katı, sert algısının yanında görünmeyen aktörleri ve ilişkilerini toplayıp ortaya döküyor; bu ilişkilerle birlikte mekânın alternatif anlatılarını kurma denemeleri yapıyorum. Tüm araştırma sürecinde hem metin hem kolaj üretimleriyle mimari düşüncenin sezgisel ve bedensel yönlerini açığa çıkaran, aynı zamanda bilgi üretimini çoğul ve ilişkisellik temelli düşünen bir yaklaşım benimsiyorum Mimarlık bilgisini yalnızca temsil araçlarıyla değil; yazı, kolaj, bedensel karşılaşmalar, üretim süreci ve mekânsal deneyimler yoluyla düşünmeye çalışıyorum. Feminist kuram tartışmalarından gelen konumlu bilgi, açıklık, bakım ve dolanıklık kavramlarını tartışıyor; mimari bilgi üretimini çoğaltmak adına hem metin hem de görsel üretim biçimlerini araştırma sürecine dahil ediyorum. Bu süreçte bazı sorular etrafında dolaşıyorum: Mimarlıkta bilgi nasıl ve kimler tarafından kurulur? Müze gibi kurumsallaşmış mekânlarda hangi anlatılar görünür olurken hangileri bastırılır, ötekileştirilir? Anlatı yalnızca bir içerik mi yoksa bir düşünme ve kurma biçimi olabilir mi? Yazı ve kolaj gibi araçlar mimari düşüncenin geçiciliğini, dolanıklığını ve çok öznelliğini nasıl açığa çıkarabilir? Feminist bir yerden üretmek, bilgiye, mekâna ve tarihe nasıl başka türlü bakmayı mümkün kılar? Tezin "Pratikler Ekolojisi Olarak Mimarlık" başlıklı giriş bölümünde mimarlık bilgisinin sabit, evrensel ve aşkın anlatılarına karşı, ilişkisel ve konumlu bir zemin kurmaya çalışıyorum. Mimarlığı yalnızca nesne üretimi üzerinden değil; ilişkiler, gündelik pratikler ve özneler arası etkileşimler üzerinden düşünmenin yollarını arıyorum. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, bu araştırmada yalnızca bir fiziksel yapı değil; bilgi üretimine katılan, dönüşen, etkileşimli bir alan olarak ele alınıyor. Yazı, kolaj, yürüyüş, gözlem ve arşiv gibi araçlar; bu etkileşimi taşıyan ve dönüştüren üretim yöntemlerine dönüşüyor. Bu bölüm, aynı zamanda araştırmanın kuramsal arka planını kuruyor. Mimarlığı çoğul, geçişli ve sorumlu bir pratik olarak ele alan bölüm hem araştırmanın pozisyonunu hem de ilerleyen bölümlerde açılacak anlatıların zeminini belirliyor. İkinci bölüm olan "Mimarlığın Müze Aracılığıyla Görünmez Kıldıkları" başlığı altında, müze mekânlarının yalnızca sergileme işleviyle sınırlı kalmayan, bilgi, temsil ve kültürel normların üretimiyle iç içe geçmiş yapısını tartışıyorum. Modern müzecilik anlayışının oluşum sürecine ve bu anlayışın mekânda nasıl karşılık bulduğuna odaklanırken, müze mimarlığını yalnızca estetik bir nesne ya da tarafsız bir sergileme kabuğu olarak değil; bilgiyi düzenleyen, bakışı yönlendiren ve toplumsal öznellikleri şekillendiren bir yapı olarak ele alıyorum. Teşhir düzenleri, mimari yönlendirmeler, ışık, metinler ve sessizlik gibi unsurlar üzerinden müzenin bir temsil rejimi kurduğunu görüyorum. Bu tartışmaları feminist kuramların sunduğu araçlarla yürütürken, mekânda görünmeyen ya da görünmez kılınan öznellikleri ve ilişkileri açığa çıkarmaya çalışıyorum. Müze mekânı üzerinden, sabit, aşkın ve rasyonel bilgi kurgularının nasıl kurulduğunu ve bu kurguların neyi dışarıda bıraktığını sorguluyorum. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, bu düşünsel çerçevenin yerel bir örneği olarak araştırmaya eşlik ediyor. "İstanbul Arkeoloji Müzeleri Anlatısının Üretim Biçimleri" isimli üçüncü bölümde, söz konusu müzenin tarihsel, mekânsal ve kurumsal anlatılarını feminist bir çerçeveyle birlikte okumaya çalışıyorum. Bu bölümde müzenin üç baskın konvansiyonel anlatısını birbirinden ayırarak tartışıyorum: Osman Hamdi Bey'in merkezde konumlandığı müze içinde kurulan mekânsal anlatı, müzenin basılı kitapları üzerinden kurulan anlatısı ve İstanbul Ansiklopedisi gibi dışarıdan üretilen kaynaklarda yer alan temsilleri. Bu anlatıların her birinin müzeyi nasıl sabit, steril, hiyerarşik ve tekil bir yapıda yeniden kurduğunu açığa çıkarmaya çalışırken; aynı zamanda bu anlatıların hangi özneleri, ilişkileri ve gündelik pratikleri görünmezleştirdiğini hangilerini görünür kıldığını sorguluyorum. Bu noktada feminist bilgi çuvalı benzetmesini kullanarak, akademik ya da olmayan yollarla edindiğim bilgi parçalarını, konumumla birlikte taşıdığım sezgisel ve parçasal bilgileri bir araya getirerek alternatif anlatılar kurma yolları arıyorum. "Üretici Mekânsal Pratiklerle Feminist Kurma Biçimleri" başlığı altında ise, üçüncü bölümde incelediğim baskın anlatı yapılarına karşı bedensel, sezgisel ve konumlu üretimlerle alternatif anlatılar kurmaya çalışıyorum. Bu bölümü üç alt başlıkta yapılandırıyorum. İlk alt başlık olan "Müzede Gez(in)mek: Ben-Özne ile Açılan, İlişkisel ve İmgesel Müze Mekânı" bölümünde, müzede öğrencilerle birlikte gerçekleştirdiğim anlatı-performanslar üzerinden, mekânla olan kişisel karşılaşmalarımı ve bu süreçte ortaya çıkan kolektif düşünme pratiklerini ele alıyorum. Anlatının, yalnızca yazılı bir içerik değil; bedenle, sesle, mekânla kurulan bir deneyim biçimi olduğunu vurguluyorum. İkinci alt başlık olan "Restorasyon: İnşa ve Maddesel Dönüşüm" bölümünde, müzenin fiziksel yapısındaki geçici ya da kalıcı değişimlere, restorasyon süreçlerine, sergi yerleşimlerine, taşıma ve korunma pratiklerine odaklanıyorum. Bu müdahalelerin yalnızca teknik değil; anlatının kendisini kuran pratikler olduğunu öneriyorum. Mekânı, sabit bir zemin değil; sürekli dönüşen, müdahale edilen ve yeniden kurulan bir ilişkisellik ağı olarak düşünmeye çalışıyorum. Üçüncü alt başlık olan "Bahçede Dinle(n)mek : Öteki Özneler ve Dolanıklıklar" bölümünde ise, müzenin kontrollü ve tanımlı iç mekânlarının dışında kalan geçici, açık, tanımsız alanlara yöneliyorum. Özellikle bahçe gibi serbest işleyen alanlarda yapılan geçici etkinlikleri, yerleştirmeleri ve insan-insan olmayan varlıklarla birlikte var olan eserleri merkeze alarak, müzenin alternatif anlatı olanaklarını beden ve çevreyle birlikte düşünmeye çalışıyorum. Bu anlatılarla sabit, çizgisel müze deneyiminin dışına çıkmayı; geçiciliğe, açıklığa ve bozulabilirliğe yer açan anlatı biçimleri kurmayı deniyorum. Bu metin, tamamlanmış ve kapanmış bir araştırmadan çok, süren bir arayışın ve birlikte düşünme çabasının bir parçası. Mimarlık bilgisini sabit, mutlak ve yukarıdan kurmak yerine; bedensel, sezgisel ve çok özneli biçimlerde düşünmeye çalışıyorum. Anlatıyı hem üretim hem de sorgulama aracı olarak kullandığım bu süreçte, bazen ucu açık parçalar, dağınık yerleştirmeler ya da dolanık ilişkiler aracılığıyla başka türlüsünü mümkün kılmanın yollarını arıyorum. Bu tez, yalnızca neyin anlatıldığını değil, anlatmanın nasıl bir sorumluluk getirdiğini, ne tür bir eleştiri ve müdahale biçimi olabileceğini tartışmaya açmaya devam ediyor. Bitmiş, kalıcı, doğrulamacı bir söz söylemekten kaçınıyor, açıkta ve birlikte düşünmeye çağıran bir öneri olarak burada durmaya ve dönüşmeye devam ediyor.