AYBE- Katı Yer Bilimleri Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "Deformasyon" ile AYBE- Katı Yer Bilimleri Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge17 Ağustos 1999 İzmit Depremi Postsismik Deformasyonunun Sentetik Açıklık Radar İnterferometrisi Yöntemi İle İncelenmesi(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Akoğlu, Ahmet M. ; Barka, Aykut ; 129466 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesGeçtiğimiz son on yıl içerisinde, interferometrik sentetik açıklık radarı, yeryüzünün jeodinamiğinin incelenmesinde yeni bir araç olarak ve üretebildiği yüksek kaliteli topografya bilgisi ile yeteneklerini ispat etmiştir. Diğer kullanılan yöntemlerin hiç birisi ile kıyaslanamayacak derecede geniş bir çalışma alam sağlaması ve santimetre altı seviyesindeki hassaslığı sayesinde yer bilimleri araştırmacıları, tekniği başta yer kabuğu deformasyonu çalışmaları olmakla birlikte çok farklı alanlarda uygulamışlardır. Biz de, interferometrik sentetik açıklık radarım, 17 Ağustos 1999, İzmit depreminin beklenen postsismik deformasyonlarının incelenmesi için kullandık. ERS radar görüntü çiftlerinden, Eylül 1999 'dan Temmuz 2000 'e kadar olan dönemi kapsayan 2 interferogram oluşturduk. Her ne kadar interferogramlar düşük koherans ve atmosferden dolayı kaynaklandığına inandığımız sinyal gecikmeleri içermekteyse de, tutarlı lokal deformasyon zonları gördük. Sapanca Gölü' nün güney kıyısında, radar bakış yönünde yaklaşık 110 milimetre yerdeğiştirmeye karşılık gelen yüksek gradyanlı 4 adet frinç kolayca tanımlanabilmektedir. Sapanca dışında,. Gölcük sıçrama zonundaki frinç yapısı da dikkat çekmektedir.
-
Öge17 Ağustos 1999 İzmit Ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremleriyle Oluşan Yüzey Deformasyonlarının İncelenmesi(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Evren, Emre ; Ergintav, Semih ; 129455 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesBu çalışma, 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen ve binlerce kişinin ölümüne ve bir o kadar kişinin de evsiz kalmasına yol açan İzmit depreminin meydana getirdiği yüzey deformasyonlannın incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışma üç ana kısımdan oluşmaktadır. Bu ana kısımlar; (1) depremlerde meydana gelen yer değiştirmelerin incelenmesinde GPS tekniği ile elde edilen verinin işlenmesi, (2) bu verinin modellenmesi, ve (3) bulunan bu modelin Coulomb gerilim dağılımlarının belirlenmesinde kullanılması olarak özetlenebilir. 17 Ağustos 1999 İzmit depremine ait deprem anı (coseismic) GPS verileri elastik yer değiştirme yöntemi ile modellenmiş ve model ile yüzey gözlemleri arasında oldukça iyi uyum elde edilmiştir. Bulunan model fay parametreleri kullanılarak 17 Ağustos 1999 İzmit depreminin 12 Kasım 1999 Düzce depremine olan etkileri ortaya çıkarılmış ve İzmit depreminden sonraki statik gerilimin Düzce depremini tetikleyebilecek büyüklükte olduğu gösterilmiştir. Söz konusu her iki depremin Coulomb modeli ile modellenmesi sonucunda Doğu Marmara Bölgesi'nde gerilimin 2 barın üzerinde arttığı gözlenmekte ve buradan bu bölgenin deprem riskinin arttığı sonucuna varılmaktadır.
-
ÖgeIstranca Masifinin Mesozoik Yaşlı Kayalarındaki Deformasyonların Yapısal Ve Kinematik Analizi(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Toraman, Erkan ; Natalin, Boris ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth SciencesÖZET Çalışma alanı Batı Pontidlerin (Ketin, 1966; Şengör ve Yılmaz, 1981) en batı kesimini oluşturan Istranca masifinin örtü kayalarının temeli uyumsuzlukla üzerlediği Elmacık-Erikler köyleri civarında bulunmaktadır. Mesozoik yaşlı kayaların deformasyon stillerinin bulunması için en ideal yer olan bölgede temel kayalarını Paleozoik yaşlı gnays, örtü kayalarını ise Alt Triyas yaşlı en az dört farklı metasedimanter birim temsil etmektedir. Bölgedeki tüm kayalar yüksek dereceli ve çok evreli deformasyon geçirmiştir. İnceleme alanında temel ve örtü kayaları arasında deformasyon stilleri açısından bir fark bulunmamaktadır. Mesozoik yaşlı birimlerde üç ayrı deformasyon evresi tespit edilmiştir. İlk deformasyon evresi (Di) tüm birimlere nüfuz etmiş foliasyon (Sı), lineasyon(Lı) ve kıvrımlar(Fı) oluşturmuştur. Foliasy onlar (Sı) genellikle kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu ve güneydoğuya doğru ortalama 30 derece ile eğimlidir. Lineasyonlar (Lı) ise kuzeybatı-güneydoğu yönelimli ve güneydoğuya doğru ~15 derece ile dalımlıdır. Bu evrede oluşan kıvrımlar (Fi) ise arazi çalışmalarında gözlenmeyip harita ölçeğinde ve jeolojik kesitlerde varlıklarını belli etmiştir. Bu deformasyon fazında oluşan tüm yapıların kinematik olarak gösterdiği hareket kuzeybatı yönlüdür, ikinci deformasyon evresi (D2) kendinden önce oluşan çizgisel ve düzlemsel yapılan deforme etmiştir. Bu deformasyon evresi sırasında boyutları metre ile kilometre arasında değişen kıvrımlar (F2) ve bu kıvrımların bazılarının eksen bölgelerinde gözlenen klivaj sistemi (S2) gelişmiştir. Oluşan kıvrımlar çalışma alanının hemen her yerinde, gerek arazi ölçeğinde gerekse harita ölçeğinde gözlenmektedir. Kıvrımların (F2) eksen çizgileri ile lineasyonun (Lı) paralel konumdadır ve üretilen kesitlerden hesaplanan sıkışma miktarı % 0,5 dir. D2 deformasyon evresindeki yapılar kuzeydoğu-güneybatı yönlü bir sıkışmanın etkisi ile oluşmuştur. Bölgedeki görece en genç deformasayon evresi (D3) ise kırılgan fayların oluşmasını sağlamıştır. Bu evrede oluşan sağ yanal atımlı bir fay ve bindirme düzlemi kuzeydoğu-güneybatı yönlü bir sıkışmayı göstermektedir. Bindirmenin oluşturduğu minimum atım miktarı ise 2,5 km. olarak hesaplanmıştır. Bölgenin tamamına bakıldığında hernekadar kuzeydoğu-güneybatı yönlü sıkışmanın varolduğu gözlensede, çalışılan alan içinde baskın deformasyon stilinin kuzeybatıya doğru bir hareketi gösterdiği bulunmuştur.
-
Ögeİstanbul Beykoz Doğusunun Jeolojisi Ve Mesozoyik Deformasyonu(Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, ) Gürer, Turgut ; Natal, Boris ; 129458 ; Katı Yer Bilimleri ; Solid Earth Sciencesİstanbul, Türkiye'nin jeolojik anlamda en çok çalışılmış bölgelerinden biri olmasına karşın, bölgede yapısal jeoloji anlamında daha önce yapılmış çalışmalar genellikle büyük ölçekli olmuştur ve deformasyon evreleri ancak çok genel olarak ayırtlanmıştır. (örneğin, Akartuna, 1963; Baykal, Kaya, 1966). Bölgede iki tektonik birlik tanımlanmıştın Batı Pontidler'in (Yılmaz ve diğerleri 1997) bir parçası olan İstanbul Paleozoik Zonu ve inceleme alanının kuzeyindeki Kretase yaşlı magmatik yay volkanitleri. Daha önce bölgede yapılan hiçbir çalışmada, yapısal jeolojik analiz için bugün kullanılan çağdaş yöntemlerden yararlanılmamıştır (Passehier ve Trouw, 1996; Şekil 4). Bu yüzden özellikle İstanbul Boğazı'nın doğusunda, Palezoyik ve Mesozoyik yaşlı tektonik birimler arasındaki yapısal ilişkiler açısından kilit bir bölgede, aşağıdaki hedefleri gerçekleştirmek amacıyla ayrıntılı çağdaş bir yapısal jeolojik çalışma yapılması gereklidir: 1 ) Mesozoyik yaşlı kayaçların yapısal özelliklerini tanımlamak; 2) İstanbul Paleozoik istifi ile Kretase yaşlı magmatik yay volkaniklerinin yapısal ilişkilerini aydınlatmak; 3) İnceleme alanında ilk kez Chaput ve Hovase (1930) tarafından öne sürülen ve da ha sonra birçok araştırmacı tarafından arazi gözlemlerine dayanılarak, ancak arazide genellikle fayların kinematik hareket göstergelerine bakılmaksızın, desteklendiği öne sü rülen (örneğin, Akartuna, 1 963; Baykal, Kaya, 1966)- Paleozoyik yaşlı birimlerin güney den kuzeye, güneye doğru eğimli düşük açılı (yaklaşık 30 derece) "bindirme fayını" kul lanarak Kratese birimlerinin üzerini örttüğü görüşünün saha gözlemleriyle test edilmesi. "İstanbul-Beykoz'un Doğusu'nun Jeolojisi ve Mesozoyik deformasyonu" başlıklı bu yüksek lisans tezini, Prof. Dr. Boris Natal'in danışmanlığında yukarıdaki hedefleri ger çekleştirmek amacıyla hazırladım. Çalışma alanı için İstanbul Boğazı'nın doğu yakasında; batıda Akbaba Köyü, doğuda Paşamandıra, kuzeyde Kaynarca bölgesi güneyde Gümüşsüyü Mahallesi arasındaki bölgeyi seçtim. İnceleme alanı olarak bu bölgeyi seçmemin nedeni, hızla gelişen yerleşime bağlı olarak açılan yol ve yarmaların, inceleme alanını, İstanbul-Kocaeli Paleozoik yaşlı istifin, Mezoyozik yaşlı kayaçların ve bu iki farklı birimin yapısal özelliklerini tanımlamak için oldukça elverişli duruma getirmesidir. Bu çalışmanın temeli, 1999 yılının yaz ayında başlamış olup, belirli bir aradan sonra, 2002 yılının ilkbaharında sürdürülen yaklaşık iki buçuk ay süren saha incelemesinden toplanan 820 adet farklı gözlem noktasındaki jeolojik verilere dayanır (Şekil 1). Ayrıca bu çalışma, Uslu, O.B, (2002) ile paralel yürütülmüş ve bu iki çalışma birbirlerini tümleyici niteliktedir. Bu çalışmayla aynı verileri temel alan Uslu, OB (2002), aynı bölgedeki Paleozoyik yaşlı deformasyona odaklanırken, bu yüksek lisans çalışması Mesozoyik yaşlı kayaçlardaki deformasyon evrelerine ve bu Paleozoik istifiyle olan ilişkisini aydınlatmayı hedeflemiştir. Nitekim sözkonusu iki çalışma bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bu çalışmada Mesozoyik yaşlı kayaçların kinematik analizini yaptım ve Paleozoik yaşlı kayaçlarla arasındaki bazı ilişkileri aydınlattım. Bölgenin bugüne dek yapılmış en ayrıntılı olan ve daha önce hazırlanmış jeoloji haritalarından farklı litostratigrafık birimler içeren 1/10.000 ölçekli jeoloji haritasını hazırladım (Ek-1). Yukarıda değinilen problemleri çözmek amacıyla başladığım bu ortak çalışmanın sonucunda, bölgedeki küçük ölçekli yapısal kesitlerden de anlaşılabildiği gibi birimler arasında oldukça karmaşık yapısal ilişkiler olduğu, Paleozoik ve Mesozoyik yaşlı kayaçların zayıf metamorfizma ve çokevreli deformasyon geçirdiği anlaşıldı. Buna bağlı olarak bölgede farklı yaşlarda gelişmiş farklı yapısal referans düzlemleri bulunmuyor. Ayrıca klivajın tüm yapıya nüfuz etmediği için (penetrative), referans olarak (S(1) foliasyonu değil yalnızca tabaka düzlemini kabul edebildim. Bu koşullarda, çalışma bölgedeki tüm deformasyon evrelerinin bağıl yaşlarını belirlemek olan gerçek hedefine ulaşamadı. Ancak daha önceki çalışmalarda sözü edilmeyen, Kratase sonrası gelişmiş en az üç deformasyon evresinin inceleme alanındaki kayaçları etkilediği ortaya çıktı. Ayrıca, bölgede modern yapısal jeolojik yöntemlerden yararlanılarak hazırlanan bu ilk çalışmada sunduğum coğrafi bilgi sistemi (GIS) veri tabanının, ayrıntılı mostra tanımlamalarının, bulguların, yeni litostratigrafik birimler içeren jeoloji haritasının, ölçülü yapısal kesitlerin (EK 6-24) ve ulaştığım yeni sonuçların gelecekte bölgede yapı lacak benzer çalışmalara yön göstereceği ve kaynak sağlayacağı kesindir.