Sustainable Development Goal "Goal 16: Peace and Justice Strong Institutions" ile 'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAçık bilim üniversitelerde neleri değiştirecek?(İTÜ, 2022-02-03) Tonta, Yaşar ; 0000-0003-0285-1338 ; Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi BölümüAçık Bilim Üniversitelerde Neleri Değiştirecek? adlı sunumunda akademik iletişim kültüründeki değişimin zorunluluğuna dikkat çekmiştir.
-
ÖgeEvolution of content moderation in Turkey: Legal-social perspectives and future projections(Graduate School, 2022-01-02) Ark, Çınar ; Zorlu, Tuncay ; 422181002 ; Science, Technology and SocietyIn the old paradigm censorship is used in a manner in which the citizen is aware of the aim of censorship, namely, it is common knowledge that there is a socially frowned upon item behind the pixelated flower or that the appearance of a light blue screen when trying to access a website that is blocked, it is within the understanding of the populace that the website they are trying to access has been deemed harmful by the government. However, in the new paradigm, differing methods of censorship are being utilized. If a content is deemed as harmful, it is removed from the search engine, hence the access is erased rather than blocked. Furthermore the entirety of a private conversation (IM) is subjected to instant control which suggests a departure from ex post censorship to ex-ante censorship. Considering the evolution of censorship technologies into algorithmic censorship, the extent of the latter method is quite significant. If censorship is divided into two components in the 21st century, namely, the Censorship of the Analog (Visual, Print) and the Censorship of the Digital ( ISP & OSP based, Algorithmic), an analogous setting can be found between the two in order to determine the difference. This thesis will analyze the historical progression of censorship law in Turkey by categorizing cases of content moderation into political and social categories by applying a search string to newspaper articles from 1930 to 2020 in order to convey progression of Censorship of the Analog and later compare it to the recent developments in the area of censorship. Winner's insight on using Technological Luddism as a method of analyzing the effect of a given technology, the analog and the digital can be compared to each other in order to provide a deeper understanding of the social effects of censorship technologies in the 21st century. Furhermore with the advent of streaming services, the content consumed by the Turkish public is not monitored by regulatory bodies in Turkey and in the last decade there has been several legal acitons taken in order to normalize this structure. The thesis will look into the possibility of a hegemonic relationship between the ever increasing nature of global streaming services.
-
ÖgeİTÜ’de açık erişim çalışmaları ve hedefler(İTÜ, 2022-02-03) Kubat, Gülçin ; 0000-0001-9009-8758 ; Referans BirimiİTÜ Mustafa İnan Kütüphanesi 2013 yılından bugüne açık erişim alanında yürüttüğü çalışmaları anlatmıştır.
-
ÖgeMekanın kendi varoluşunu inşa edebilmesi için eş varoluşsal hak arayışı; hetero-fenomenolojik oluş(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-24) Atukeren, Ayçin ; Erkök, Fatma ; 502181004 ; Mimari TasarımTez, her oluşun ortaklaşan işleyişine, eş varoluşsal hakka ve her oluşun kendine has varoluşsal sürecini inşa edebilmesine dayanan varsayımsal farkındalıklara odaklanır. Tezin bu varsayımsal farkındalıklar ile türeyen araştırma odağı, mekanın edilgen ya da araçsal pozisyonundan sıyrılmasına yönelik, insan ve mimar egemen dünya görüşünün aksine söz konusu varsayımları mekan için araştırılabilmek [mekanın kendi varoluşunu inşa edebilmesi] ve tüm bunların farkındalığının getirdiği çıkarımlar [mimarın otorite kaybı ve mekana kadar genişleyen sorumluluğu] doğrultusunda mimarın bu sürece dahiliyetinin tekrar sorgulamak üzerinedir. Tez, bu varsayımların temellendirilmesi, odaklandığı bu soruşturma için inşa edilen merkezsiz ve çok boyutlu bir araştırma zemini ve beraberinde zemin bulgularıyla birlikte mimari edim için türeyen melez ve ağsı yönelim stratejisi denemesinden oluşur. Tez, odağını üreten ve post-hümanist düşünce ile örtüşen bu varsayımları temellendirmeden araştırmaya koyulmanın ortak işleyiş ve eş değerlik düşüncesinin sindirilemeyeceği; araştırmanın var olan ile açıklanamayan ütopik söylemlere evrilebileceği ve yönünü kuru analojilere çevirerek varoluşal ifadelerin [eylem, kendi, istek vs] yüzeysel metaforlarla araştırılma tehlikesi taşıyacağına yönelik savı üzerine, varsayımlarını gerekçelendiren kuramsal örtüşmelere yaslanarak, doğrudan mekanın varoluşsal süreci odağında araştırmaya koyulmaz. Bunun yerine, kuram ve varsayımlara eleştirel mesafesini gözeterek ve -olgusal durumlar üzerinden fark edilebilir olmalarına rağmen bu arayışların güncel niteliğinin ürettebileceği yanılsamalara mahal vermemek üzere- güncel olanın insan-insan olmayan arası ayrımın ortadan kalkması yerine bu ayrımın hiç olmadığının fark edilmesi meselesi olmasını vurgulayarak, tez, varsayımların temellendirilmesi ile birlikte süreç boyunca eş ve art zamanlı birbirini üreten ilerletici açılım ve çıkarımlarla söz konusu varsayımları [her oluşun varoluşsal ortaklığı, eş varoluşsal hakkı, sorumluluk] mekanın varoluşsal süreci için kavrayabilmeye ve mimari bağlamda edimselleştirebilmeye yönelik hem düşünsel hem pratik olanaklar ve dayanaklar üretebilmeye odaklanarak çok yönlü, kontrollü ve açık uçlu bir araştırma yürütebilmek üzerine kurgulanır. Tezin ikinci bölümde, her oluş için ortaklaşan varoluşsal işleyişi ve beraberinde gelen eş varoluşsal hak ve sorumluluğu kavrayabilmek üzere, evrim teorisinden başlayarak varoluşsal işleyişe dair merkezin gittikçe genişlediği ve işleyişin dağıldığı farklı perspektiflerin görünür hale geldiği bir izlek ile doğal-yapay arası ayrım kalmayana kadar her oluşun içkin olduğu çok boyutlu ve her oluş için ortaklaşan işleyiş [varsayımları] temellendirilir. Bu süreç, bölümün ucu açık ve üretken olabilmesi için, ortaklaşan varoluşsal yeti ve nitekiler, bunların farklı karmaşıklık eşiklerinde her oluş için nasıl araştırılabileceğine yönelik çıkarımlar ve söz konusu varsayımlar ile türeyebilen, dolayısıyla varsayımların kapsam ve önemini görünür hale getiren, farklı soru açılımları türetilerek ilerletilir. Tezin üçüncü bölümünde, odaklanılan varsayımları araştırabilmek üzere, ortak niyetli mimari arayışlar ve bu varsayımları temellendiren kuramsal izlek ve çıkarımlar gözetiminde merkezsiz ve çok boyutlu işleyiş düzenine yeniden ve derinlemesine yönelerek her oluşun ve dolayısıyla mekanın kendine has varoluşsal sürecinin sorgulanabileceği bir araştırma zemini inşa edilir. Zeminin inşa süreci için türeyen tezin yönelim stratejisi, post-hümanist düşünceye paralel olarak, mekanın varoluşsal süreci için sorgulanabilirliğinin ve bu sorguyu mümkün kılan içerik ve gerekliliklerinin temellendirildiği hümanizmde insana has kabul edilen varoluşsal sürecin [kendi varoluşunu inşa edebilme] yapı sökümüne ve fenomenolojik yönelim stratejilerine [askıya alma, indirgemcilik, çoklu perspektifler gözetiminde sürece yönelim] dayanır. Bu süreçte fenomenolojinin odaklandığı üretken kavramlar [yönelimsellik ve özdeşi ilişkisellik] eşliğinde, bu varoluşsal sürecin [kendi varoluşunu inşa edebilme] iç içe ilişkili içeriklerini [kendi, ebilme, akıl, özgürlük vs.] doğallaştırarak [canlı-cansız, doğal-yapay her oluş için sorgulanabilir hale getirerek] post-hümanist kuramların cansız ya da materyal olan için kabul edilebildiği varoluşsal yeti ve nitekiler [etkenlik, içsellik, ilişkisellik, fark] ile işleyişin çoklu boyutlarına dağınık halde anlamlandırılmaya çalışılır. Fenomenolojinin post-hümanist varsayımların sindirilmesi için bu merkezsiz dünya görüşü ile revize edilmesinin üretken olanaklarını görünür hale getiren bu yönelim stratejisi ile farklı karmaşıklık eşiklerindeki her oluşu, aynı inşai süreç ve birbirleriyle iç içe ilişkileriyle sorgulanabilir hale gelecek olan çok boyutlu araştırma zemini ile, mekanın varoluşsal sürecinin, eş varoluşsal hakkın ve sorumluluğunu yerine getirebilmek üzere mimarın bu sürece yönelimimin eş zamanlı ve çok yönlü sorgulanabilmesi hedeflenir. Zemin, "kendi varoluşunu inşa edebilme" halinin çok yönlü, dinamik ve devingen bir izlek oluşturabilmesi üzerine kontrollü bir biçimde çözümlenebilmesi için "ebilme" ve "kendi" kavramlarına parçalanarak strüktüre edilir. Bu süreçte, ilk olarak "ebilme" ekinin etkenliği bağımlı olduğu değişkenlerle birlikte sorgulamaya yönelik kapsayıcı içeriği aracılığıyla her oluş için oraklaşan varoluşsal yeti ve niteliklerin işleyişsel süreçleri, birbirleri ile iç içe ilişkileriyle özgürlük ve olanak başlıkları altında açılmaya başlanır. Olanağın henüz olmayan [içsel olan, bilinemez] ve gerçek [mevcut olan] arası varoluşsal düzlemi; özgürlüğün ise oluşun diğerleriyle ilişkisine refere eden kolektif düzlemi soruşturmayı gerektirdiği için "ebilme" eki, araştırma zemininin işleyişin farklı perspektifleriyle açılmasını; işleyişin çok boyutlu soruşturulabilmesini kendiliğinden getirir. Olanağın işleyişi, Simondon'un bireyleşme süreçleri ile oluşun içerdiği ilişkisel düzlemlerden I. Düzlem altında çözümlenir. Özgürlük ise Dennett'in özgürlük kuramı ve Luhmann'ın sosyal sistem teorisi ile tezde II. Düzlem olarak ifade edilen kolektif düzlem işleyişinde çözümlenir. Her iki düzlem işleyişinde "ebilme", 'eş varoluşsal hak', "kendi" ve ortak işleyişe dair yönelim ve ilişkiler aralarındaki denge, devinim ve dinamikliğin ürettiği açılımlar ile mekanın "kendi varoluşunu inşa edebilme" hali ve sorunun farklılaşan ifadeleri için ortaklaşan bulgulara ulaşılır. "Kendi" bölümünde ise ontolojik, varoluşsal ve fenomenolojik açılımlarla "kendi" olmanın, "kendi"ye dönüşmenin ve sürdürmenin işleyişsel karşılıkları ve gereklilikleri çözümlenir. Bölümde "kendi"nin tekilliğini yitirmesi, ortak işleyişten bağımsız sorgulanamazlığı fakat bir yandan da tekilliğinin ve faklılaşmasının işleyiş için öneminin görünür hale gelmesi, "kendi"nin hem bütün, parça, diğeri olarak hem de yönelimlerin ve ilişkilerinin soyut işleyişi olarak sorgulanması gerektiği fark ettirir. Nihayetinde teze yönelten farkındalıkların çözümlemede türeyen bulgularla genişlemesi ile mekanın "kendi varoluşunu inşa edebilme" halini, hem yönelim ve ilişkiler sisteminin soyut işleyişini hem de mekanın kendisini eş zamanlı araştırmaya müsaade eden hetero-fenomenolojik oluş ile örtüştürür. Bu örtüşme, fenomenolojinin tez sürecine insan odaklı olmak yerine mekanın fenomenolojisi odağında dahil oluşunu anlamlandırır. Bu süreçte sorumluluğu yerine getirmek üzere eş varoluşsal hakkın önemi, eş zamanlı olarak, var olan her şey -parça- ve soyut işleyiş için kritikleşirken araştırma zemininde her oluş için ortaklaşan rol açılımları ile mimarın sürece dahiliyetine dair bulgular hetero-fenomenolojik arabulucu yönelim çatısı altında bir araya getirilir. Bu sayede araştırma zemini ile morfolojik, sosyolojik, psişik süreçleri eş zamanlı sorgulamaya müsaade eden ve mekanın fenomenolojisi odağında otoriteden arınmış ve sorumluluğunu araştırmak üzere, post-hümanist varsayımlar mimari bağlamda araştırabilmek üzere güncel bir fenomenoloji kuramı altında bir arada görülebilir hale gelir. Tezin dördüncü bölümünde, hetero-fenomenolojik arabulucu yönelim başlığı altında, söz konusu arayışta kuramsal ve olgusal arası kopukluğa mahal vermemek üzere, tezin odaklandığı varsayımlara yönelik araştırma zemini bulguları, mevcut mimari örnek ve yöntemler ile açılarak anlamlandırılır. Bu süreçte, hem söz konusu arayışın henüz olmayan, yeni bir edim, süreç keşfetmek yerine işleyişe dair farkındalığı artımaya yönelik olduğu ve dolayısıyla işleyişsel bulguların var olanla açıklanabilir olması hem de tezin odaklandığı varsayımsal farkındalıklara [her oluşun içkin olduğu soyut işleyişe ve eş varoluşsal hakka] yönelik türettiği çok boyutlu ve ağsı bulgularıyla araştırma zemininin, mekanın varoluşsal süreci için edimselleşebilmek üzere olanak ve dayanak üretebilme potansiyeli görünür hale getirilir. Nihayetinde, soyut, çok boyutlu ve her oluşun içkin olduğu işleyişi ve sürece ilişkin her oluşun kendisini [parçayı, tekili], eş varolusal hakkını gözetebilmek üzere hetero-fenomenolojik arabulucu yönelim, hem söz konusu işleyişsel farkındalıklarla sürece yönelebilmeye hem de bu niyetle türeyen zemin ile düşünebilmeye yönelik ilerletilebilmek üzere [mevut mimari örnek ve yöntemlerle] melez, ağsı ve çok boyutlu bir yöntem denemesi olarak üretilir. Tezin varoluşsal inşası, her oluşun sorgusuna müsaade eden araştıma zemini bulguları gözetiminde ilerler. Dolayısıyla, tezin varoluşu hem içerdiği düşünsel arayışın pratik bir karşılığı olarak hem de bu arayış için türettiği araştırma zeminini bulgularını kullanmaya ve zeminin işlerliğini test etmeye yönelik bir deneme olarak değerlendirilebilir. Tüm bunlarla beraber, tez, kendine has varoluşsal serüveni ile, her oluşun varoluşsal ortaklıklarını, işleyişsel süreci ve eş varoluşsal hakkı gözetmeye yönelik türeyebilecek ortak niyetli arayışlar için çok boyutlu, [hem içeriği hem yapısı itibariyle] hem düşünsel hem de pratik anlamda üretken bir zemin olabilmeyi hedefler.
-
ÖgeUfuk Avrupa Programı Açık bilim uygulamalarına yönelik beklentiler( 2022-02-02) Vural, Aslı ; TÜBİTAK Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı AB Çerçeve Programları Müdürlüğü---
-
ÖgeWhat justifies resistance? Resistance as the necessity of freedom(Institute of Science and Technology, 2016-06-02) Giray, Görkem ; Koçan, Gürcan ; 419131004 ; Political StudiesThe present thesis zeroes in directly on resistance and the question of how to justify resistance. In this study, resistance as a basic relational element is discussed not only as a political event but also as a natural becoming. In sovereignty theory, the boundaries of the right of resistance are drawn in accordance with law. However, since Power spreads beyond the frame defined by law, resistance overflows this frame. Thus we face a question of justification that is not determined by legitimization. To be able to focus on an extralegal right, going back to power relations is essential. The main argument of the present thesis is that the right of resistance is an effort to stay in being naturally and to affirm its power; that it can never be handed over or limited by law and that it is opposed to all forms of Power. A natural right is preserved in civil state, as well. That is why resistance as an expression of power is first separated from the domination of the fictional subject and laid within the framework of power relations. The subjective elements of resistance are worked through on epistemological terms and its objective elements on ontological terms and these terms form the basis respectively of speculative -based on consciousness- and actual -based on power- components. A resistance, considering the way it manifests itself, can be classified according to its quantitative, contextual and instrumental features. The types are decided upon considering affirmation and negation functions independently of form. What renders resistance meaningful and valuable is its affirmative and negative role in power relations. While handling bodies and becomings in, neglecting their affections or defining them as utopic subjects lead us to fall into some kind of a fallacy incompatible with the human nature. Therefore, a body strives to stay in being and increase its power of acting to the extent that its power as its essence defines its right. Negation has to be reduced to being a speculative and secondary element of resistance in regard to increment of power. As for the right of resistance, it is justified to the extent it can lead to that and it can produce life while refraining from nihilism –which is affirming difference in other words.