Immigration and the rise of radical populist right parties in europe: The Resurgence of nationalism
Immigration and the rise of radical populist right parties in europe: The Resurgence of nationalism
Dosyalar
Tarih
2024-10-24
Yazarlar
Bilgili, Zehra Nazlıcan
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Graduate School
Özet
Popülizm günümüz siyasetinde en çok anlamaya uğraştığımız kavramlardan biridir. İnsan yaşamının varlığından beri süregelen göç olgusu bugün Avrupa'da Sağ Popülist siyaset çatısı altında bir sorun olarak ifade edilmektedir. Göçün bir sorun olarak ifade edilmesi milliyetçiliğin yükselişi ile paralel olarak gösterilmektedir. Bu çalışma Avrupa'da Radikal Sağ Partilerin yükselişinin göçle olan ilişkisini incelemeyi amaçlamaktadır. İlk olarak kavramsal karmaşadan kurtulmak amacıyla popülist siyaset biçimi teorik olarak ele alınmaktadır. Maalesef ki günümüzde hala popülizmin ne olduğuna dair soru işaretleri devam etmektedir. Kavramın tanımının yapılmasına dair zorluklar söz konusudur. Bu yüzden de bu kavram tanımlanmaya çalışılırken rastladığımız durum genellikle siyaset bilimcilerin kavramın ortak özelliklerinden bahsetmesiyle gerçekleşir. Popülizmin tanımını gerçekleştirmek isterken karşılaştığımız çıkmazlardan birisi bu kavramı ideoloji olarak mi yoksa siyaset yapma biçimi ya da bir araç olarak mı göreceğimiz ile ilgili olmaktadır. Elbette bu noktada çok farklı görüşler mevcuttur. Özellikle de mlilliyetçilik ile popülizm benzer çatı altında tutulduğu zaman popülizmin hangi kategori altında inceleneceği önem kazanmaktadır. Şüphesiz popülizmin özellikleriden bahsederken karşımıza çıkan ve popülizmin en temel özelliği olarak gösterebileceğimiz nokta popülist siyaset biçiminin halk ve seçkinler arasında gerçekleştirdiği politik ayrımdır. Bu noktadan itibaren sağ ve sol popülizmin benzer ve farklı yönleri incelenmektedir. Sol partiler göçmenler konusunda daha ılımlı bir yaklaşıma sahipken, sağ popülizmin tam tersi bir bakışa sahip olduğu görülmektedir. Sağ popülizmde, halk ve elitler arasındaki çatışma genellikle ulusal kimlik ve kültürel anlamda korunma üzerine kurulu olmaktadır. Bu noktada ulusal kimlik ve kültürel korunma anlamında düşman olarak gördükleri göçmenler üzerinden siyasal faaliyetlerini yürütmektedirler. Sağ ve sol popülizmin üzerindeki ortak ve farklı yönleri değerlendirirken dikkat etmemiz gereken nokta bu kavramın bölgesel olarak da farklılık taşıyan bir özelliğe sahip olmasıdır. Günümüzde, özellikle Avrupa'da sağ popülizm genellikle göç ve milliyetçilikle ilişkilendirilir. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren devam eden göç olgusu, günümüzde Avrupa siyasetinde en çok tartışılan ve sorun olarak dile getirilen meselelerden biri haline gelmiştir. Bu sorun, büyük ölçüde sağ popülist siyasetin içinde şekillenmekte ve özellikle milliyetçiliğin yükselmesiyle paralel bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamda Avrupa'daki radikal sağ partilerin yükselişinin göçle ilişkisini ve bu yükselişin milliyetçilikle nasıl iç içe geçtiğini incelemeyi amaçlıyoruz. Dolayısıyla popülizmin kavramının ne olduğu üzerine düşünmek kadar milliyeçilik ideolojisinin ne ifade ettiğini de anlamaya çalışmalıyız. Çünkü siyaset arenasında her kavramda ve ideolojide olduğu gibi net ve keskin ifadelere yer vermek zaman zaman zor olabilmektedir. Milliyetçilik de popülizm gibi zaman ve toplumsal bağlama dayalı olarak içeriği farklılaşan bir ideolojidir. Bu kavramların esnek bir yapıya sahip oluşları neticesinde popülizm ve milliyetçilik arasındaki ilişikiyi çözümleyebilmemiz zorlaşmaktadır. Bir ideoloji olarak milliyetçiliğin popülizm olgusu ile hangi anlamda örtüştüğü sorgulanmaktadır. Her ne kadar popülizm kadar bukalemun bir yapıya sahip olmasına rağmen milliyetçiliğn tanımlarından bahsetmek daha mümkün olmaktadır. Özellikle, popülizmle milliyetçilik arasındaki örtüşen noktaların araştırılması, her iki ideolojinin halk ile elitler arasındaki ilişkiyi nasıl tanımladığını anlamak açısından kritik bir rol oynamaktadır. Popülizm, halkın egemenliğini savunarak elitlere karşı bir meydan okuma gerçekleştirmektedir. Milliyetçilik de halkı (genellikle bir ulus ya da etnik gruptan bahsetmek mümkündür) savunma iddiasıyla belirli bir ulusal kimlik ve egemenlik fikrini vurgular. Ancak, bu noktada milliyetçilik ve popülizm aynı şey midir, yoksa bugün yeni bir milliyetçilik anlayışı mı ortaya çıkmıştır? sorusu, hem teoride hem de pratikte siyasal düzeni anlayabilmemiz açısından önemlidir. Bu sorunun yanıtını aramak bu iki kavramın hem örtüştüğü hem de ayrıştığı noktaları daha iyi anlamamıza olanak sağlayacaktır. Her ikisinde de halkı savunmak adına benzer bir söylem geliştirmesine rağmen bunların taşıdığı anlamlar ve hedefler yer yer değişmektedir. Bu nedenle, popülizm ile milliyetçilik arasındaki ilişkiyi araştırmak, yalnızca siyasal stratejileri anlamak için değil, aynı zamanda günümüz siyasetinin evrimini kavrayabilmek için de önemlidir. Ne yazık ki popülizmin ve milliyetçiliğin aynı anılması popülist siyasetinin özgüllüğünün kaybolmasına neden olmaktadır. Öyle ki bugün milliyetçiliğin yükselişi olarak tarif edilen durum aslında çok farklıdır. Özellikle Avrupa'da sağ partiler ile ilişkilendirilen milliyetçilik, ulus devleti kuran milliyetçilik kavramından çok daha başka bir noktadır. Milliyetçilik ve popülizm arasındaki ilişkiyi anlamadan, günümüz sağ popülist siyaseti tam olarak kavranamaz. Milliyetçilik, özellikle ulus-devletin inşası ve kimlik politikaları ile ilişkilendirilirken, günümüz sağ popülist hareketlerinde milliyetçilik çok daha farklı bir yönelim taşımaktadır. Bugün, milliyetçilik, ulusal kimliği ve kültürel değerleri savunma adına etnik bir ayrımcılıkla harmanlanmış bir formda ifade bulmaktadır. Popülizm ve milliyetçilik arasındaki bu örtüşme, özellikle Avrupa'da popülist hareketlerin güç kazanmasının temel sebeplerindendir. Dolayısıyla bugün Avrupa'da popülist sağ siyaseti anlamak için popülist milliyetçilik ve etnomilliyetçilik gibi kavramlar açığa çıkmıştır. Popülist siyaseti ve milliyetçilik ideolojisini birleştilmesi ile ortaya çıkan bu kavramlar aracılığıyla Avrupa'nın siyaset tarzı anlaşılmaya çalışılmaktadır. Nihayetinde popülizmin bukalemin doğası nedeniyle aslında bu ideolojik karmaşa gerçekleşmektedir. Son olarak göç kavramına odaklanılıp Avrupa'daki göç hareketleri ve sağ partilerin göçmenlere yönelik politikaları incelenmektedir. Göçmenlerin ülkelerine hem ekonomik hem de toplumsal zarar verdiğine yönelik algıya sahip olan Avrupa seçmeninin düşüncesini etkileyen faktörlere odaklanılmaktadır. Avrupa'da yapılan araştırmalar göstermektedir ki Avrupa ülkelerine gelen göçmenlerin hepsi aynı statüye konulmaktadır. Avrupa Birliği'nin göçmen konusunda eleştirilere maruz kalmasına rağmen araştırmalar göstermektedir ki mülteci ve düzensiz göçmen konusunda bir abartı söz konusudur. Çalışmamda beş farklı Avrupa ülkesinde (Almanya, Avusturya, Hollanda, İtalya, Fransa) yükselişe geçen sağ partilerin göçmenlere karşı olan tutumları ele alınmaktadır. Görülen odur ki beş farklı Avrupa ülkesindeki sağ partiler genellikle aynı eleştirel tavır içerisindedirler. Bu beş Avrupa ülkesindeki radikal popülist sağ partilerin göçmenlere yönelik tutumları aynı şekilde ilerlemektedir. Hepsi göçmenleri suçlu ilan eden bir bakış açısına sahiptirler. Son aşamada ise medyanın, göçmenlere olan bakış açısına etkisi ve sağ popülist siyasete ne ölçüde hizmet ettiği değerlendirilmektedir. Bugün radikal popülist sağ partilerin medya sayesinde göçmen tutumlarını değiştirebilecek güçleri vardır. Medya işbirliğinde seçmenler üzerinde algı ve tutum değiştirebilecek konular özellikle gündemde tutulmaktadır. Sonuç olarak popülizm, milliyetçilik ile işbirliği içerisinde olan fakat eş değer tutulamayacak bir siyaset yapma biçimidir. Popülizm, milliyetçilik ideolojisinin özelliklerini ödünç almakla birlikte ona dönüşmemektedir. Göç Avrupa'da yeni gerçekleşen bir olay değil, insanlık tarihinden itibaren sürekli devam eden bir süreçtir. Bugün düzensiz göç ve mülteci krizi adı altında ile daha fazla yankı bulan göç konusunun medyanın da dahil edilmesi ile birlikte Avrupa'da yükselişe geçen sağ popülist siyasetin milliyetçilikten öteye geçen göçmenlere yönelik bir algı ve tutum içerisinde olduğu sonucuna varılmaktadır. Avrupa'daki sağ popülist partilerin yükselmesinin, göçmenler üzerindeki olumsuz algılarla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulamaktadır. Popülizm, milliyetçilik ve göç arasındaki etkileşimler, Avrupa'da politikaların şekillenmesinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Medyanın, bu ideolojik ve toplumsal süreçlerdeki etkisi, popülist siyasetin gücünü pekiştiren önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Açıklama
Thesis (M.Sc.) -- Istanbul Technical University, Graduate School, 2024
Anahtar kelimeler
irregular immigration,
düzensiz göç,
ethnic nationalism,
etnik ulusçuluk,
international migration,
uluslararası göç